benim;
"
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin, yorulmuşsundur;
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var, susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim, acıkmışsındır;
Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam,
Memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin,
Ayağını basdın odama,
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde,
Ağladın, avuçlarıma döküldü inciler,
Gönlüm gibi zengin,
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin...
"

ben senden önce ölmek isterim


30 ağustos gecesinde


Vardiya vardiya akıyor,
sanayi atıkları
ırmaklarından yurdumun.
Bu sanayi kızılca bir volkan,
yumruk gibi kalkan,
balyoz gibi vuran.
Vardiya vardiya akıyor,
akıyor yoldaşların emeği,
karışıyor atmosfere,
kükürtdioksit,
karbonmonoksit
bu zaferin altında kalan
bir faşist it
karışıyor yurdumun toprağına,
azot azot.
Düşmüş yoldaşlar için
gasil süngeri imal ediyor
fabrikalarımız.
Vardiya vardiya,
kızıl bir şafakta
yollara koyuluyor
kalanlarımız.


Balık mı olsam


Umut, Büyük İnsanlık, Stransium-90
İşe giderken telefonu evirip çevirip bunlardan birini kendi sesinden dinlemeden okulun kapısından girmişliğim pek yoktur.
