
bir yakınımın ölümüne, 10 yıl kadar önce.


soğan keserken.
edit: hayatın anlamını sordun da cevabı beğenmedin mi ? :)


tam hatırlamıyorum ama sanırım elimde olmayan birşey olmuştu sinirimden ağlamıştım.
ekleme: bir de suskunların bir sahnesinde ağlıyordum az daha.


ntvdeki neşet ertaş belgeselinde.
bir ayrılık-gayrılık bir yoksul(z)luk, bir ölüm.


15 yıl önce saçlarımı kesen berber lafa dalmış ve saçımın ön kısmında kalan bir parça saçımı da kesmişti.
piçin evladı daha sonra "aaa, neysee " ayağı yaptı.
o zaman çok ağladım lan çoook.


dün ağladım.ama neye ağladığımı ben de bilmiyorum.öyle bi an duygulandım :)


yağmurlu bir akşamüstü açtım sadri baba (alışık) filmi izledim bir tane. hüngür hüngür ağlamışım farkında değilim, anca film bitince farkına varabildim ağzıma tuzlu bi su tadı geldiğinde.


film izlerken.


Sevgili köpeğimi ameliyata götürmüştüm, koca adam yolun ortasında hungur hungur ağladım.


yankı varsa görüştugin kişi megafonu açmıştır muhtemelen.


geçen gece hüngür hüngür ağladımşu şarkı eşliğinde www.youtube.com
genel olarak işte hayata hatalarıma yalnızlığıma falan filan


annem oldugunde aglamistim en son, 14 yasindayken.


dun gece sabaha yakın. Bır baskasının mutsuzluguna ya da o an bır sey yapamamak koydu. aslında ne kadar da gucsuzuz dedım.
Bu arada mıllet yıllar falan demıs ne kadar ruhsuzsunuz la


bir 15 dakika önce ağladım kendime.
aptalım, çirkinim, beceriksizim.
evlat olsam sevilmem. ondan.


ister duygusuz ister yalancı isterseniz tanrının laneti diyin ama en son ne zaman ağladığımı hatırlamıyorum.


geçtiğimiz hafta ananemi hatırlayıp ağlamıştım.


her ay.
regli öncesi yaşadığım duygusal buhranlarda ağlıyorum.


26 eylül 2012'de neşet ertaş cenazesinde.


kendime ağladım. kızgınlıktan. öfkeden.
