bu süreçte psikolojik vaziyetim iyice laçka oldu, kimseye güvenemez, sürekli bir tehlike bekler halde, umutsuz bir şekilde yaşamımı sürdürüyorum. artık elim kolum kalkmıyor, bir zombi gibi işimi yapıp eve atıyorum kendimi. 1 sene boyunca buradaki tüm kursları vs araştırdım bi şey çıkmadı. ilgimi çeken bir aktivite de yok. paranoyakça yaşıyorum, özel hayatımla ilgili bişi duyulsa dedikodu paranoyası var misal. zira dedikoduyu da çok seviyor bu muhit.
kısaca kafayı sıyırdım sıyıracağım. bir süreliğine eğitime gidip uzaklaşıyorum buradan ama dönüşü beni feci korkutuyor. tecritte gibi hissediyorum kendimi. umutsuzum.
ne yapsam sizce?

tek yol: orayı terk et. başka yolu yok. orayı sen güzelleştiremezsin.


bahsettiğiniz durumda tek yapılacak şey muhitten uzaklaşmak gibi duruyor. kendinize dertleşebileceğiniz arkadaslar bulabilirsiniz sizi anlayan. bulamadım diye aramaya inanmayı kesmeyin. evde bitki veya hayvan bakabilirsiniz. iyi gelecektir sanırım. kırda bayırda gezmenizide öneririm haftasonları falan..


ben türkiye'nin üç büyük ilinden birinde yaşadım bunu. yaşanan yerin küçük ya da büyük olmasından öte orayı kanıksamakla alakalı bu durum. olmayınca olmuyor işte, alışamayınca alışamıyorsun. gitmek en iyi çözüm. hatta başka çözüm yolu yok.


bir ufak çember, birkaç anlaşabildiğiniz insan aydınlatabilir orayı... belki o küçük çemberi hala kuramadınız?
kaygı kısmı çok fena, ama belki o kadar büyütülecek bir husus değildir? bir de, millet bu toprakların her tarafında bildiklerine çok güveniyor, kanımca...


@cigerdelen teşekkür ederim..
@firuz o çemberi kurmak için çok fazla çabam oldu ancak tam idare ediyorum dediğimde o insanlar terk ettiler burayı.. artık yeni birileriyle tanışacak isteğim bile kalmadı. çok fazla seçenek de yok zaten..
insan bildiği yere, alışageldiği yaşama güvenebiliyor, kesinlikle doğru ancak insanlara güven duyamamanın tek sebebi de bu değil maalesef..
dertleşmiş kadar oldum, herkese teşekkürler.


bahsettiğiniz durumu kısa süreli de olsa ben de yaşadım. büyük bir şehirden anadolu'nun küçük bir ilçesine gidince ne yazık ki muhafazakarlık denen şeyi tanıdım. çok normal giyinsen bile bakan mı dersin, hava kararınca dışarıda yürüsen laf atan mı dersin, yaptığına-ettiğine dikkat etme paranoyası mı dersin, ne ararsan vardı. üstelik sadece iş-ev arası bir yaşam olmasına rağmen. her akşam eve geldiğimde ağlıyordum, sana öyle diyeyim. eğer imkanın varsa, bir yolunu bulursan oradan kaç derim ben. ne kendini değiştirebilirsin ne de insanları.
