Edebiyat anlamında çok derin bilgili değilim ancak kitap okumayı sevdiğim için biraz merak ettim. Örneğin Fransız edebiyatı Goriot Baba, Madam Bovary okurken uzun uzun betimlemeler okuyup o mekanın içine giriyorum. Tüm detayları en ince ayrıntısına kadar öğreniyoruz, kıyafetin üzerindeki dantelden; yırtıklığına ya da rengine kadar. Türk edebiyatında İnce Memed’i okuduğumda da olay kurgusu daha ön plana çıkıyor. Betimlemeler yok değil Toroslar, doğa çiçekleri filan anlatıyor yine ama olaylar o kadar hızlı oluyor ki manzara tasvirleri biraz daha geri planda kalıyor gibi; tarz olarak Türk edebiyatı daha çok kurgu odaklı mıdır genelde? Ne düşünüyorsunuz? Bir de güzel betimleme yapması çok zor değil mi bazıları çok sıkıcı oluyor okurken; yazarın kalem gücü burada devreye giriyor sanki yanlış bir fikre mi kapılıyorum? Biraz kitap sohbeti tadında gözlem ve fikirlerinizi yazın hadi; kahve eşliğinde okumalık bir soru olsun? :)
Edit: Detaylarla işlenmiş böyle betimlemeler ile kitabın dünyasına çeken en beğendiniz kitaplar varsa da tavsiyelerinizi alırım.



 

Yüzyıllık Yalnızlık'ta güzel betimlemeler vardı.

arbre

ben betimleme okumayı sevmiyorum, yazar çok uzattıysa atlıyorum o kısımları.

daha çok psikolojik gözlem/tahlil okumayı seviyorum; insanların iç dünyaları, dürtüleri, geçmişleri ve bugünleri...

film izler gibi aksiyon betimlemeleri olan kitapları da sevmiyorum. dövüş sahnesi anlatan yazarlar oluyor, ne anlattıkları belli değil.

deartheodosia

Bunu Fransız edebiyatı, Türk edebiyatı diye değil, dönemlere ayırarak düşünmek lazım. Ne bileyim, toplumcu gerçekçiler detaylı ve gerçekçi betimlemeler yapar, yedi meşaleciler bol sembolizm kullanır. Fransız edebiyatında aydınlanma çağıyla rönesans çağı eserleri birbirinden farklıdır. Rusların Sovyet dönemi edebiyatı önceki yüzyıllardan farklıdır, gibi gibi.

Ben de uzun uzun betimleme sevmeyenlerdenim, "hadi tamam, sadede gel" diye söylene söylene okuyorum. Ama öyle bir betimlesin ki bütün dünya gözümde canlansın diyorsanız Tolkien okuyabilirsiniz :)

kobuzchu kiz

ben bu durumun yazardan yazara degistigini dusunuyorum, o yazarin derdi ile ilgili bir durum. o derdini anlatarak ulasacagi hedefle de dogrudan baglantili. evet geriye bakip donemdas yazarlari belki benzer gruplara ayirmak mumkun oluyor ama bu yine dogal olusan yine tamamen yazarin derdiyle baglantili ve ustten bakildiginda gorulebilen oruntuler.

warrior princess

Fernando Pessoa - huzursuzluğun kitabı'nı öneririm .

küçük bir bukle ileteyim

"tramvaydayım, her zamanki gibi, insanların bütün somut ayrıntılarını ağır ağır gözden geçirmekteyim. benim için ayrıntılar birer varlıktır, bir kelime, bir harf. karşımda oturan genç kızın üstündeki elbiseyi öğelerine ayırıyorum: alelade bir kumaş olarak değil de elbise olarak gördüğüm için, kumaşı bir tarafa, dikişe verilen emeği bir tarafa; ve ayrışma sırası yaka hizasındaki özenli işlemeye geliyor; ipek iplikler bir yana, sarf edilen emek de öbür yana.
ve birden, ilkel bir ekonomi politik kitabı okurcasına, fabrikalar, çeşit çeşit faaliyetler gözümün önüne seriliveriyor – kumaşın dokunduğu fabrika; elbisenin boynu saran yerini kıvrım kıvrım motiflerle süslemekte kullandıkları, kumaşın bir ton koyusu ipeklerin büküldüğü fabrika; ve fabrikaların içinde atölyeler –makineler, işçiler, terzi kızlar–, gözlerimi içeri çevirip yazıhanelere dalıyor, bir parça huzur peşindeki müdürleri görüyorum, muhasebe defterlerini nasıl tuttuklarına bakıyorum; ama bu kadarla kalmıyorum; hepsinin ötesinde gününü bu fabrikalarda, yazıhanelerde geçiren insanların ev hallerini görüyorum...
bütün dünya gözümün önüne geliyor, sırf öbür ucunda kim bilir hangi kafayı taşıyan o esmer boynu saran, yeşil elbise üstüne daha koyu bir yeşille, rasgele işlenmiş, muntazam bir nakış karşımda duruyor diye.
koca toplumsal hayat uzanıyor gözümün önünde.
dahası, bir tramvayda, karşımda duran bir kadının fani boynunun etrafını, yeşil kumaş üstüne koyu yeşil ibrişimlerin kıvrım kıvrım sıradanlığı kuşatsın diye emek vermiş herkesin ruhunu, aşklarını, küçük sırlarını seziyorum.
başım dönüyor. irili ufaklı saman çöpleriyle doldurulmuş tramvay sıraları beni uzak diyarlara götürüyor, çoğalarak endüstri, işçi ve işçi evleri, varoluşlar, gerçeklikler – her şey oluyor.
perişan bir halde, uyur gezercesine iniyorum tramvaydan. baştan sona bütün hayatı yaşadım."

devilone

Evet çünkü bahsettiğiniz iki roman realist romanlar. Amaçları hayatla kurguyu alabildiğine aynı düzlemde tutmak. Gerçekçi ve detaylı betimleme de bunun için en uygun araç. Yaşar Kemal toplumcu gerçekçi. Evet betimlemeleri güzel ama onun amacı Flaubert'ten daha farklı. Tezini müdafaa etmek ve görüşünü belirtmek Yaşar Kemal'de ağır bastığından olay örgüsü daha ön planda.

Yalçın Armağan, II. Yeni kitabında toplumcu gerçekçi şairlerin meydanlarda slogan atabilecekleri şiir aradıkları için II. Yeni'nin imgeye yaşlanan şiirini eleştirdiklerini söyler. Bu biraz da şair, yazar olarak fikrinizi, hayatınızı nereye konumlandırdığınızla alakalı.

black holes in the sky

aslında (bana göre) bu yazdığınız şu şekilde: Rus edebiyatında ve doğu edebiyatında betimlemeler iyiyken (ki bu da kitapta derinlik ve tat veriyor) batı edebiyatında olay kurgusu daha yoğun (biraz da kuru bir film gibi).
tabi yazardan yazara da değişen bir durum.

anna karenina
suç ve ceza
oblomov
karamazov kardeşler
belki okumuşsunuzdur ama okumadıysanız bu kitaplar hoşunuza gidecektir.

MtKrt

Sefillerde art arda 200 sayfa betimleme okumuştum. Dönemi anlayabilmek adına harika olsa da okuyucu zorluyor. Benzerini tutunamayanlar’da da hissetmiştim. Ben daha çok dostoyevski ve yaşar kemal seviyorum.

ruhen hastayim ben

A Game of Thrones'un bütün kitaplarını okudum, hem de İngilicce. Ama kitabın yarısından çoğu betimleme. Öl ulan öl demekten bıyıklarım döküldü o kadar sıkıldım. Çok önemli yerler, tansiyon yüksek, kendi hayal gücccüğümü de kullanaRRak bir şeyler yaşıyoruz ama sonraki satırlar masadaki vazoyu, örtüyü anlatıyor. Sayfaları atlaya atlaya bitirdim. Gördüğüm yerde betimlemesini, boş detay satırlarını farkeden bir dedektör oluşturdum içimde. Düt düt demeyi kesene kadar atladım. Atlarım. Eee, eeeeee. Reeeeeeee!

Shepard
1

mobil görünümden çık