"red flag"ın başka ve daha eski anlamları da var. savaş zamanlarından geliyor. yarışlarda da kullanılıyor. ilişkiler için kullanımı daha sonradan gelmiş, ama baktım ingilizcede, 1960'larda, ilişkide uyarı/tehlike işareti olarak kullanılıyormuş mesela. mecazi anlamından önce, ilk olarak, gerçekten tehlikeli bir durumda kırmızı bayrak sallayarak tehlike işareti gösterme olarak kullanılıyormuş.
türkçede politika sembolü olarak "kızıl bayrak" var:
tr.wikipedia.org
araştırdım başka ülkelerde nasılmış. bu ilişkilerdeki mecazi anlamı, genelde çoğu ülkede Gen Z "red flag" olarak kullanıyor gibi. Fransa'da bile. ama Kanada'da fransızca konuşanlar (Quebec) "drapeau rouge" olarak kullanıyormuş. yani çevirmişler.
teknik terimlerde ingilizce kelimeleri daha çok kullanıyoruz tabii. bu daha normal. save etmek. login olmak. download etmek. çevrilemeyen şeyler de olabilir. spoiler vermek gibi vs. teknolojik ve yeni terimlerde de daha normal.
"red flag" sadece bana biraz daha ilginç bir durum gibi geldi. teknolojik bir terim değil, çevrilemez değil, kavram ve konsept olarak da yeni denemez. (yeni yerine eski yazmışım düzelttim)
not: illa "kırmızı bayrak" değil de, "alarm sinyali" gibi bir şey de olabilirdi mesela. sözlük'te de demiş birisi.
sosyal medya, dil asimilasyonu gibi konularla da alakalı sanırım.

Dil bir amaç değil araç. İnsanlar derdini anlatmak isteyince "Arı Türkçe kullanayım, bu ifadenin kültürümüzde yerleşik bir anlamı yoksa bile motamot çevirisini kullanayım, karşımdaki ister anlasın ister anlamasın" demiyor. Öz Türkçe gibi şeyler umrumuzda değil açıkçası. Örneğin drone'a arıgözü demişlerdi. Silahla zorlasalar kullanmam çünkü "Sen ne diyorsun değişik" bakışı alırsın.


terim öyle girmiş, çevirmeye de gerek duyulmamış. Lovebombing, ghostlamak gibi benzer modern ilişki terimlerini de ingilizce kullanıyoruz. Her kelimeyi dilimize çevirip almaya gerek yok ve günümüz dünyasında mümkün de değil. Bilgisayar kelimesini zamanında Türkçeye güzel çevirmişiz ama o zaman sosyal medya yok, gündelik hayatta computer kelimesinin yaygınlaşacağı bir alan da yok. Öyle olunca bunun adı bilgisayar denince halk benimsiyor. Şimdi ABD'de çıkan bir terim 3 saniye içinde burada da yaygınlaşıyor sosyal medya sayesinde. İstediğin kadar hızlı bir çeviri üret yine de toplumsal hafıza ilk duyduğunu kabul edip kullanıyor. 20 senedir 6 sıfır atamayanlar gibi düşün işte


@nundu
evet sosyal medya ile daha alakali sanirim. "ghosting" de guzel ornek ama o cok daha yeni bir kavram mesela, sosyal medyada ve sms ile yazmama anlaminda. "red flag" boyle arada kalmis ilginc bir terim gibi geldi. daha eski bir kavram. eski koye yeni adet getirmek gibi de ama iste sosyal medya...


Halktan farklılaşmış bir kitle içinde olma sevdası, hevesi tarih boyunca ve her ülkede var.
Üstün, üst kültür olarak görülen ülkenin dilinden sözcükler kullanmak insana kendini farklı hissettiriyor. Memleketin yüzde doksanbeşine 'red flag' desen sana boş boş bakar. Bu da o sözü kullanana ayrıcalıklı hissettirir.
Bir zamanlar Fransızca kullanmak bu işe yarar imiş. Okuduysanız Savaş ve Barış'da Rus Çarı bile bunu yapmaktadır. Recaizade'nin Araba Sevdası'nda da bu konu çok güzel hicvedilir. Cami hocaları da vaaz verirken bir türlü Türkçesini bir türlü hatırlayamadığı sözleri Arapçayla tamamlama gereği duyar.
Kısacası sosyal medyayla falan alakası yok. Özentidir.


TDK'ye göre "kırmızı bayrak" diye bir şey yok.
Türkçe yabancı kelimeleri kolaylıkla kabul eden bir yapıya sahip.


Dile yerleşimi kolay ve böyle şeylere adaptasyon sorunu yaşayan bir topluluk değiliz.
Bu adam kırmızı bayrak desen herkes ne alaka der, ama bu adam red flag dediğin an konu anlaşılır.
Yerine türkçe alternatif konulsa bile akışkanlıklar değişmiyor kim selfie yerine özçekim diyor mesela, bunun gibi.


Konusurken hic yabanci kelime kullanmam ama yazarken pratik oluyor. Yazi da yerine gore tabii. Nereye yazdigina da bagli.
Red flagi dunku sorumda kullandim. Ha normalde o soru baglaminda "sorun olur mu, tehlike mi, risk mi" falan denilebilir. Oyle seyler kullanirdim o soruyu sesli birine sorsaydim


İnternet küreselleşme denen nanenin en hızlı ve kontrolsüz geliştiği mecra. Amerikanın köyündeki biriyle çemişgezekti biri aynı konuda birbirileriyle fikir paylaşıyor. Bu da diller arası etkileşimin en jenerik halini tetikliyor. Bakıyor ki ingilizcedeki bir tabir cuk diye karşılıyor, kendi dilinde direkt karşılığı yoksa bağlamı korumak için orijinal halini kullanıyor.
Bunun önünde durmak mümkün değil çünkü herzan +1.
Türkçe beynelmilel bir dil olsaydı kızıl bayrak yayılabilirdi. Değil, o yüzden de ingilizce hali jargon haline geliyor.
Kompiterden bilgisayara geçiş var yakın tarihte ama o zamanlar dillerarası iletişim internetsiz ortamda yayılamadığı için kontrol edip yaygınlaştırabiliyordun. Şu anda selfie yerine bulunan özçekimi bile yaygınlaştıramıyorsun çünkü herkes selfie kelimesine global ölçüde maruz kalıyor.


Bugünkü anlamda red flag ne kırmızıdan ne de bayraktan geliyor bildiğiniz üzere. Orijinalinde kırmızı bayrak dikkat edilmesi gereken problemli bir noktayı işaret etmek için kullanılıyor. İngilizce konuşan birileri bu konsepti alıp insan davranışlarına uyarlıyor. Bu kültürel kontekst bu analojiyi yapan insanların yaşantısında var, diğerlerinin yok. Bu açıdan çevirisi anlamı korumuyor.
Bizim kültürel örüntümüz içinde bu yok. Kırmızı bayrak deyince bizim aklımıza daha ziyade ülkenin kendi bayrağı gelir heralde ilk. Hatta bayrak kavramı dahi daha farklı manalarla doldurulmuş kendi içinde ayrı bir derya. Haliyle uymuyor.
Bakın kendiniz dahi demişsiniz Fransa ile Kanada arasında dahi bir fark var. Bakmadım ama muhtemelen bu terim ABD'de türemiştir, Kanada ve ABD'de yaşayan insanların tarihsel ve kültürel pekçok ortak noktası var. İki grup da İngiliz ağırlıklı bir geçmişten geliyor ve yüzlerce yıldır bu kültürden temel alıp bir arada yaşıyorlar. Haliyle fransızca konuşsa da "drapeau rouge" analojisi bir kanadalı için anlamlı olabilir.
Bizim için değil. Olmadığı gibi bir de zaten dışardan ithal bir öbek. Yani bu dillere ve kültürlere hakim insanların "böyle de bir şey var" diye öğrendiği şeyi yaygınlaştırdığı bir şey... Gerisi kendi kendine halloluyor işte.
Terim kültüre çok yerleşirse kırmızı bayrak haline de dönebilir. Ama illa dönecek diye de bir şart yok tabi. Bir siyasetçinin çıkıp birkaç demeçte bunu kırmızı bayrak şeklinde kullanmasına bakar örneğin. Sonra onun üzerinden kendi siyasi etki alanındaki ingilizce bilmeyen ve terimle tanışıklığı olmayan birileri bu terimi benimserse bu şekilde de yayılabilir. Ama örneğin bir siyasetçinin bu terime konuşmasında yer vermesi için "red flag" haliyle daha baya bir benimsenip alışılması falan da gerek. Komplike süreçler cidden.
