Selamlar

Kafamda Deli Sorular adlı aklıma takılan bir takım şeyi size sormak, fikrinizi almak istiyorum. Ekşiduyuru'nun hala görece makul kullanıcılardan oluştuğunu düşünüyorum. Bu yüzden sizlerle görüş alışverişi yapmak istiyorum. Bu serinin ilk duyurusu olacağından sizden ricam sorumla ilgili kişisel görüşün yanına hali hazırda bu konuları konuşan insanların olduğu sayfalar (reddit vb.) varsa benimle paylaşmanızdır. Şimdiden teşekkür ederim!

1. İnsanın doğada ve dünyada yaptıkları bir anomali değil mi? Örneğin çevreme bakıyorum; inşaa ettiklerimiz, geldiğimiz nokta, dünyadaki hakimiyetimiz bende "Bu böyle olmamalıydı sanki..?" sorusunu uyandırıyor. Tabi bence insanlık yok olmaya muhtaç bir tür. Milyon yıllarla ölçübilen türlerin yaşadığı, milyar yıllar ile süren kozmik cisimlerin yanında insanlığın yaptıkları muhtemelen tek bir andaki ışıma olarak kalacaktır ama gene de, şu an içinde bulunduğumuz yaşamda yaptıklarımız beni sorgulatıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

Canliligin temelinde hareket,
yer degistirme var.

hareket bittiginde mevcut halinde bitiyor,
Baska bir maddeye yol aliyorsun.

bu dünyaya atildin ve cok kisa bir zaman icin buradasin,
cevrene faydali olmaya bakacaksin..

designer

Avcı toplayıcı dönemden tarım toplumuna gecis mantığında okuyacaksak tarihi, o aşamada bir defa doğanın hakimi/sekilkendiricisi rolüne bir geçti pir geçti ve hiçbir zaman içinde yaşadığı dünya ile bir ahenk yakalayamadi, hep az ya da çok bir işgalci, kullanan, sömüren pozisyonundaydi.

encokbenisevinnolur

Bu düşüncelerin ardında hep insanın o dizginlenemez kibri var;

Ya ne olacaktı?

Bu minicikligi, mikrolugu, siradanligi, gelip geciciligi neden kabullenemiyoruz insanlık olarak acaba?

Dinlerin, hastalık seviyesi milliyetciliklerin, diğerlerini otekilestirdigimiz bütün aidiyetlerimizin arkasında bu zehirli kibir aslında.

Doğdun, yaşadın, öleceksin ve toprağa karisacaksin. Bu basitligi kabullenebilmek de bir bilgelik aslında.

makbur

@makbur

Hangi kibri diyorsunuz? Ben zaten bu basitliği kabul edip anlıyorum. Beni düşüncelere sevk eden insanoğlunun bu yaptığı şeyler. Bana kaotik gelen, algılamakta zorlandığım kısım bu yani.

burka

olay dönemsel olarak bakarsak; hangi çağda olursak olalım insanoğlu davranış olarak aynı döngüde dönüp durmuş. ben var oluşun travmatik bir olay olduğunu düşünüyorum ve insanoğlunun kontrol etme gücünün yetersizliği hissini anladıktan sonra kontrolsüzce her yere zarar vermeye başlıyor.

böyle olmayıp nasıl olmalıydı ki? olay kibir ve itaat etme isteği bence. sistem insanı itaat etmeye sürüklüyor, gücü ele alınca da kontrolsüzlüğe izin veriyor.

mikahakkinen

@mikahakkinen

Benim demek istediğim benzer aslında. Sebepten bağımsız olarak (kontrol etme gücü vb.) kontrolsüz, yarını düşünmeden tüketmek, her şeyin daha büyüğünü, daha fazlasını yapmak gibi. Aklımın almadığı kısım bu yani.

Sistem dediğiniz nedir, içinde yaşadığımız iş-yaşam düzeni mi? Kibir kısmı ile şunu anlıyorum: İnsan zaten kendi içinde bile kibirli bir varlıkken (diğer insanlara, halklara karşı vb.) bunu doğaya, diğer canlılara ve gezegene karşı yapmasında hiç bir beis görmüyor herhalde?

Böyle olmamalıydı ile kastım ise "Bu geldiğimiz nokta çok etkileyici ama bir o kadar da akla yatkın değil" diye düşündürtüyor bana. Mesela sürekli savaş, çatışma halinde olup bir yandan da bu düzeyde teknolojik gelişmeleri beraberinde getirebilmek, ilerleyebilmek garip. Çok büyük teknolojik ve bilimsel gelişmeler ile insan yaşamında atılımlar yapabilip (sağlık, iletişim, enerji vb.) aynı zamanda da yarınlar yokmuşçasına üremek, yaşadığımız, varolacağımız sürede gezegene küresel etkiler yapmak ve belki de kendi sonumuzu hazırlamak çok düşündürücü. Bana insanlığın yetenekli oyuncaklar yapabilen bir çocuktan farklsız olduğunu düşünüdürüyor. Hala bilgelikten uzak, hayvan içgüdülerimiz ile fazlasıyla iç içe gidiyoruz.

Bir yandan da "Sonumuzu hazırlamak" derken şu geldi aklıma; aslında dünya yaşamını ve düzenini etkiliyoruz ancak ne olursa olsun biyolojik ve yaşamsal sistemi, döngüleri pek o kadar da algılayamıyoruz galiba. Örneğin insan kaynaklı kirliliği istatistiklere dökebiliyoruz ama etkilerini gerçekten hesaplayabiliyor muyuz? Bunları hesaplayıp algılamak için sandığımızdan daha gelişmiş değiliz. Cihazlarımız belki bunu yapıp bize analiz edebilir ancak insan olarak baktığımda hala kendi fiziksel, biyolojik ve bilişsel kapasitemiz sınırları içinde hareket edebiliyoruz. Belki bunu beyin ve algı kapasitemizi yükseltecek bir sibernetik gelişme ile aşabiliriz. O zaman da bence apayrı bir insan türü yaratmış oluruz herhalde.

Neyse, çok fazla yazdım galiba... :)

burka
1

mobil görünümden çık