İkincisi Roma Hristiyanlığı tehlike olarak görüyorsa tarihsel olarak Doğu Roma'nın koyu Hristiyan olması neyin kafası? Kırılma neyle başlıyor?
Bir Orta Doğu dininin sözde akılcı Avrupa'da hâkim olması nasıl açıklanabilir?
Daha ilginci Güney Amerika neden bir Orta Doğu dinini hiç sorgulamadan katı bir şekilde benimsiyor?
Sağ olun.

İsa kendi halkının din adamlarının talebi üzerine çarmıha geriliyor. Roma'nın kendine tehlike görmesi ve mücadeleye girmesi çok zaman sonra. Çarmıha gerilme anında öyle bir şey yok. Hatta kendisiyle gör
şen (yanılmıyorsam) vali, serbest bırakmak istiyor ve azılı bir katille İsa'yı gösterip hangisini bırakayım diyor, Din adamlarının yönlendirmesiyle Halk, azılının bırakılmasını istiyor.
Hristiyanlık yaygınlaştıkça, öncesinde tanrıların elçisi gibi görülen İmparator, bu dini kendisine ve yönetime tehdit olarak görüyor ve bastırmaya çalışıyor. Başaramayınca yanına alıp evcilleştiriyor.
Sözde akılcı Avrupa o dönemde karanlık bir çağda. Hatta sonrasında da taa reform'a kadar karanlığı devam ediyor.
Amerikanın işgaliyle misyonerlik faaliyeti eşzamanlı hareket ediyor. Avrupa'nın işgal sistemiyle Osmanlı'nınki farklı. Avrupa dinini ve dilini dayatıyor. Asimile ediyor. Osmanlı, işgal edip oradan birini Vali olarak atayıp geri çekiliyor. Aldığı vergiye bakıyor.


Öncelikle İsa'nın çarmıha gerilip öldürülmesi anlatısını sadece İncilden bilmekteyiz. Bu açıdan Roma'nın İsa'yı neden idam ettiği üzerine konuşurken ancak bu olayın gerçekten yaşandığı varsayımı üzerine konuşulabilir. Bu olayla ilgili ciddi tarihsel veya arkeolojik kayıt yok. Bu inanç anlamında önemli değil, ancak "Roma'nın bunu yapma sebebini" tartışırken önemli bir faktör.
Başka bir önemli husus da milat döneminde doğu veya batı roma ayrımı fiziksel olarak yok. Kültürel olarak bu ayrım her zaman var. Batı roma dediğimiz kısım İtalya, İberya, Gallia, Germania ve Dalmatia bölgelerini kapsıyor. Burada önemli olan İtalya dışında diğer bölgelerde baskın bir kültür olmaması. Romalılar barbar olarak gördükleri Galyalıları ve diğer yerli kabilelerin topraklarını yönetimi altına alıp romalılaştırıyor.
Doğu ise Makedonya, Akhaia, İskenderiye, Suriye, Asia Minor, Judea gibi Roma tarafından ele geçirilmeden çok önce İskender zamanında büyük oranda Hellenize olmuş alanlar var ve Roma Hellen unsurlarını Romalılaştırmaya çalışmıyor, zaten kendisi de bu kültürden besleniyor.
Bunlar arasından özellikle Hristiyanlığın doğduğu bölge olan Suriye ve Judea bölgeleri hiçbir zaman tam anlamıyla Romalı olmadı, burada hem yahudiler hem de iskender sonrası kurulan hellenize olmuş krallıklar kendi kültürlerini öne çıkarıyordu.
Hristiyanlık görüşü bölgenin birleşik bir kimlik ortaya çıkarma arzusunun parçası sayılabilir. Bu açıdan Roma bunu bir tehdit olarak gördü. Ancak Doğu-Batı ayrışmasından sonra Doğu Roma özelinde zaten Hellenize olmuş imparatorluğun doğu yarısı Hristiyanlığı yerel bir bütünlük oluşturmak için fırsat olarak gördü. I.Konstantinus özellikle kargaşa dönemlerinde hristiyanları ve hellenli unsurları müttefik olarak gördü. Kendi doğu hükümdarlığı için bunlar tanımlayıcı ve birleştirici şeylerdi.
Hristiyanlık zaten Roma içine doğmuş bir din, bu yüzden Roma sınırları dahilinde hızla yayılıyor. O dönemde "Ortadoğu" gibi bir şey yok. Bu insanlar öyle ya da böyle, beğenseler de beğenmeseler de Roma'nın parçası ve Judea'dan Britanya'ya kadarki topraklarda serbestçe dolaşıp ticaret yapıyorlar.
Haliyle Hristiyanlık zaten Batı Roma'da da yaygın ve son Batı Roma imparatorları arasında da birçok Hristiyan var. Bu yayılım süreci inişli çıkışlı ama sistematik ilerleyen bir süreç. Ancak neticede Roma yıkılırken artık Romalı kimliğinin tanımlayıcı bir parçası haline zaten gelmişti. Romalı olmak hristiyan olmak demekti ve herkes de "en Romalı biziz" diye iddia ediyordu.
Batı Roma Ostrogotlarca ele geçirilip siyasi yapısı sonlandıktan sonra geride "Romalı" olan tek kurum Roma Piskoposluğu, yani papalık kaldı. Roma'yı ele geçiren Germenler de zaten öncesinde hristiyanlaştıkları için piskoposluğa dokunulmadı. Sonraları kana (soya) dayalı Merovenj hanedanlığı bitip Karolenj yönetimi başladığında da kilise kralların kana dayalı olmayan hak iddialarında koz olarak kaldı. Çünkü krallar papanın onayını aldıklarında bu elle tutulur bir kazanç oluyordu. Roma kilisesi Aryan değil, İznik Hristiyanlığını yansıtması açısından uzun süre Aryanlar ortadan kalkana kadar kendisini Got değil de "Romalı" gören tebaa arasında birleştirici bir güç de oldu.
Her neyse, özetle Hristiyanlık aslında "Ortadoğu" dini değil, bir "Roma" dini.
Aydınlanma ve Rönesans fikirleri Avrupa'da çok sonraları ortaya çıkıyor. Bu iki çağın uzaktan yakından alakası yok aslında.
Bu konuyu merak ediyorsanız anahtar Geç Antik Çağ'da Roma, Büyük Konstantin, Frank İmparatorluğu, Şarlman gibi anahtar konularda okumalar yapın.


merhaba. mirket in dediği gibi roma'nın vali bulundurarak yönettiği, vergi topladığı din işlerine karısmadığı bir çok kent var. çevresine 20 murit toplayan peygamberlik ilan ediyor zaten, aynı zaman aralığında vaftizci yahya'nın da müritleri var mesela. isa bir noktadan sonra kendisi de bir yahudi olarak dünyevi işlerle din işlerinin ayrılması üzerine hafiften değinerek yahudi ibadet yerlerinde ticaretin yapılmasına karşı tepki gösteriyor. (bizim camiilerin alt katının market olması düşün) bu muhtemelen oturmus yahudi din/ticaret sisteminin ilk rahatsızlıklarından biri. yani roma icin herhangi bir tehdit değil kentin oturmuş tüccar ve din adamları için rahatsızlık verici bir karakter. roma için sinek vızıltısı. neyse yahudilerin baskısıyla yargılanması sağlanıyor ama özel bir gün barabbas adlı katil haydut vs isa. ikisinden biri affedilecek. valinin karısı da rüyasından dolayı isa'nın affedilmesi gerektiği konusunda kocasına uyarılarda bulunuyor zaten isa'nın affedilip barabbas'ın oldurulmesi vali için de en mantıklı olan ama yahudilerin goygoyu ile isa idama mahkum ediliyor. kafasına yahudilerin kralı iddiasıyla dalga gecmek için dikenli tacı geçirip sahte kral anlamında "ınri" yazısını haç a ilistirip çiviliyorlar bu standart roma idam yöntemi.
yıllar içinde roma farklı yönetim bicimleri deniyor tetrarşi, quatroarşi yani 3lü, 4lü yönetimler. bunlardan birinde doğu roma da batıdan daha güçlü bir roma kurmak isteyen constantin bu süreç içinde inanan sayısını arttırmış, yıllar içinde agresiflesmiş düzenli bir çeteleşme içinde olan büyük insan topluluğu olarak gördüğü hıristiyanlığı kullanışlı buluyor.
Akılcı avrupa dedigimizden kasıt donemin roması zaten paralı askerler olan ostrogotlarla vizigotlarla içeriden çökertilecek.
ayrıca çok akılcı değiller doğu ya giden romalı rütbeli ve sıradan askerler isa'dan 1 yüzyıl öncesinde de mithraism gibi doğulu dinlere sarıyorlardı.
burada en ilginci konstantin in keskin kararı, kefeniyle gezenleri kullanışlı bulup "ben de zaten rüyamda hac gördüm, benim annem de hristiyan" falan diyerek askerlerin yanında düzensiz tehlikeli bir topluluğun potansiyelini fark edip kolaylıkla kafalaması.
latin amerika nufusu da portekiz vs ispanyollarla toplu katliama uğradı, afrika dan getirilen kolelerle toplum melezlendi zaten oturmus insanların okuma yazma bildiği yazılı kuralları olan bir inanca sahip değillerdi. yeni nesiller kurumsal bir hıristiyanlıkla eğitildi kıta avrupası kilisesinden daha farklı meryem ana figüru agırlıklı bir inanc yayıldı.


Kırılma Constantine ile başlıyor. Roma imparatorluğu tetrarşiyle yönetilirken doğunun agustusu Constantine dindar bir Hristiyan olmasa da imparatorluğun içindeki din kavgalarını sona erdirmek ve barışı sağlamak amacıyla Milano Fermanını çıkarıyor.
Ikinci hareketi tetrarşiyi kaldırmak oluyor. Çünkü tek imparator Hristiyanlıktaki tek tanrının yansıması demek.
Roma imparatorluğu tarihi boyunca zaten senato ve konsül/imparatorlar arasında bitmek bilmeyen bir iktidar savaşı var. Bütün bu anlaşmazlıklarla uğraşmak yerine Doğu Roma imparatorluğunu resmi olarak Batı'dan ayıran adımı atıyor ve İstanbul'u başkent yapıyor. Dolayısıyla tüm desteğini aldığı lejyonları, hazineyi Constantinopolis'e taşıyor ve patrikligi de burada kuruyor. Resmi olarak Ortodoks ve Katolik kiliselerinin ayrılması 700 yıl sonra olsa da ilk tohumlar bu hareketle atılıyor.
İmparatorlukta paganizm Theodosius fermanıyla resmi olarak son buluyor. Kısa bir süre sonra da Batı Roma, Hunların tetiklediği Bulgar, Slav, Goth göç dalgalarıyla yıkılıyor zaten.
Haliyle geriye ne askeri güç ne de para kalıyor Avrupa'da. Halk açlık ve hastalıkla boğuşurken kilise varını yoğunu bilimsel araştırmalara, icatlara, keşiflere harcıyor. Kiliseler ayrılıyor ve birbirlerini aforoz ediyorlar.


Herkes güzel şeyler yazmış. Dinlerin alayı ortadoğudan çıkma zaten. Amerikada kabülü ispanyol portekizli sömürgecilerin baskısı. Din ekonomik bir silahtır ve 1 din adamıyla toplumu yönlendirebilirsin, roma bunu geç anlıyor ya da anlayamıyor.


Roma kaynaklarinda Isa'nin varligina dair bir belge yok. Hiristiyanlik anlatisi ise Isa'nin olumunden cok sonra olusturuluyor. Bu anlatiya gore Isa'nin olmesini isteyenler yahudi rahipler.
Bir devletin bir dini benimsemesinin ancak politik sebepleri olabilir. Donemin politik kosullarina bir goz atmak gerekebilir.
Guney Amerikanin ya da bir baska bolgenin Hiristiyanlasmasi kolay olmuyor. Milyonlarca insan olduruluyor, iskence ediliyor, tecavuze ugruyor. Butun bir somurgecilik tarihi var ortada.
Hiristiyanlik bir Ortadogu dini degil, ogretileri itibari ile Hint yarimadasindan mezopotamya ve kuzey afrika ve hatta pagan avrupa inanclarina kadar bircok inancin karmasi. "Akilci Avrupa" dedigin sey son 200 yillik tartisma, aydinlanmanin akilcilikla baglantisi tartismali.
Sordugunuz sorulardan yola cikarak cok az bilgi ile cok genel yargilara vardiginiz izlenimi olusuyor bende. Cok temel tarih ve felsefe okumalari yapmanizi ve bana oyle geliyor tarzi bilgelik yanilsamalarindan uzak durmanizi oneririm.


Aristokrasiyi, putperestliği, faizi kaldırdığı, kaba kuvveti ve çıkarları hak sebebi saymayı reddeden dini tebliğ ettiği için öldürmeye çalışmaları normaldi.


Bi ortadoğu dini, akılcı avrupada hakimse kafandaki ast-üst ilişkisi ve kavramlar yanlış demektir. Kendi kavramlarını sorgulamayıp avrupanın akılcılığını sorgulaman komik.
İddiaların anakronik. Yanlış okumuşsun. Bektaşi fıkrasına dönmüş.
İsayı öldürmek isteyenler, Roma değil, Yahudiler.
İseviliği 250 sene sonra kabul eden Roma'nın kendisi.
Akılcılık dininin, Hristiyan Diniyle savaşı 1600lerde başlıyor. Zaten o zamanlarda doğuyor. Miladi 50 senesinde yok henüz.
Pagan Roma sözde ya da özde akılcı (anti dinci?) değil. Basbayağı pagan. Çok tanrılı.
İsa değil musa ahahahaha.
Güney amerikayı Hristiyan yapanlar avrupalı kolonistler. hööüğeee ben ortadoğu dinine inanmam demediler hiçbir zaman.
Çünkü bir dini coğrafyaya göre benimsemezsin. Coğrafya boklama işi kolonistlerin modern zamanlarda yarattığı bir anlatı.
Bu anlatıda İdeal insan: senin de benimsediğin gibi Avrupalılar. ortaasya ortadoğu vb gibiler ise aşağıda.
İsa a.s'dan bahseden ilk yüzyıla ait tarihçiler Romalı değil Yahudi. Örn: Josephus. Saray kronikçileri başkentte. Kudüste ise Yahudiler ve Kenanlılar var ait.


Dikkat ettim yukarda hep Roma'dan bahsetmişim, biraz da Avrupa ve Amerika'dan bahsedeyim bari :D
Roma yıkıldıktan sonra avrupa'da germenler Frank imparatorluğu adı altında birleşiyor. Bunları bir çeşit Pan-Germen imparatorluğu olarak düşünün. Burada çeşitli hanedanlar var detaya girmeyeceğim, ancak Krallar kendilerini Roma'nın ardılı olarak görüyor. O ya da bu sebepten (genellikle evlilik ve siyasi güç amaçlı) Roma kilisesine bağlı sonradan katolik mezhebine dönüşecek hristiyanlığı benimsiyorlar ve tebaları da buna "uymak durumunda" kalıyor. Sonra Frank imparatorluğu da üçe bölünüyor. Bunun Doğu parçası Kutsal Roma imparatorluğu denecek olan parça. Burada krallar ve "imparator" papalıkla özel bir ilişki içinde ve siyasi birliği hristiyanlık kavramı üzerinden karşılıyorlar, çünkü bu hem bölge halkını tektipleştiriyor, hem imparatora kutsal bir otorite sağlıyor hem de çevrelerindeki çeşitli dinlerden karşıt siyasi merkezlere karşı avantaj sağlıyor. Kutsal Roma imp kalan germenlerin hristiyanlaşmasında baya etkili. Buna en çok direnç gösterenler bugünkü saksonya bölgesindeki saksonlar, ama onlar da nihayetinde hristiyan oluyor ve Avrupa'nın bugünkü katolik veya katolik kökenli olan bölümü büyük oranda hristiyanlaşmış oluyor.
Sonrasında malum, 16.yy reformasyon dönemi. Bu dönemde katolik kilisesi krallıklar içinde sahip olduğu imtiyazlı piskoposluklar sebebiyle bir dini odak olduğu kadar, belki daha fazla bir siyasi odak durumunda. Buna karşı hem dini nedenlerle, hem de siyasi nedenlerle çeşitli gruplar papalık otoritesinden uzaklaşıyor. Bunlar arasında lütherciler ve anglikanlar gibi ılımlı mezhepler de var; anabaptistler ve daha sonradan püritenler gibi daha köktendinci olanlar da var. Bu ikinci grup tam da bu sıralarda Amerika'da kurulan koloniler popüler olduğundan kimi sürgünle, kimi de kendi isteğiyle istedikleri gibi yaşamak için Amerikaya gidiyor. Çünkü Avrupa'da hoş karşılanmıyorlar. Bunlar büyük oranda ilerde ABD'deki Baptistleri, püritenleri ve daha sonraları da pentekostalleri oluşturacak kısım. Evanjelikler yani.
Güneydeyse İspanya üzerinden gelen ticari amaçlı koloniler hakim. Bunlar katolik.
Bu gruplar yerli halklara büyük oranda üstünlük sağlıyor, malum. Herkes olan biteni biliyor.
Haliyle "Güney Amerika" bir şeyi sorgulamıyor değil, Güney Amerika zaten yerli kimliğiyle ufak tefek amazon kabileleri hariç artık yok, Kuzey de öyle. Bugün oradaki insanlar zaten kendi kültürlerinde olan şeyi yaşayan avrupa kökenli yerleşimciler.


işin teoloji yönünü bilmem ama tarihsel kısmını cevaplıyayım. Roma esasen çoktanrılı bir din olan Roma Paganizmine inanırdı. Diğer yerel dinlere devlet idaresini tehdit etmediği sürece izin verilirdi. Yalnızca Ortadoğu'da ortaya çıkan Hıristiyanlık tek tanrılı olması ve gayet siyaset ile ilgili olması sebebiyle tehdit olarak görüldü ve baskılandı. İsa'nın ölümünden sonra da baskı devam ettirildi. Ayrıca Hıristiyanlık Caesar'dan sonra başlayan tanrısal lider kültüne de karşıydı.
ms 313 İmparator Konstantin Milano Fermanı ile Hıristiyanlığı serbest bıraktı ve ardından yayıldı. Kırılmaya başlangıcı burasıdır. ms 380'de İmparator Theodosius Hıristiyanlığa yöneldi ve devletin resmi dini yaptı. Bu sefer de aynı baskı paganizme yöneldi.
Papalık makamı ve din adamları devlet içinde önemli mevkiler elde etti. Kilise ve Devlet zamanla içiçe geçti. Avrupa'nın teokrasi ile mücadelesi ise Reform hareketlerine kadar devam etti.


*roma köle emeğinin üzerine kurulmuş bir imparatorluk, hristiyanlık ilk olarak köleler ve alt sınıflar arasında yayılmaya başlıyor, bu durum ilerleyen zamanlarda roma düzenine tehdit olarak görülüp, şiddete başvuruluyor.
*Doğu (Bizans/Ortodoks) ve Batı (Roma/Katolik) kiliselerinin karşılıklı olarak birbirini aforoz ettiği 1054 senesinde "Schisma" denilen bir olay var, etkileri günümüzde hala devam etmektedir. Bu konuya daha detaylı bakabilirsin.
Bir Orta Doğu dininin sözde akılcı Avrupa'da hâkim olması nasıl açıklanabilir?
*yukarıda da yazmışlar bu çok sonra gelişen bir durum, italyada ki kilise reform hareketlerine bakmak gerekir.Bir günde olan olayların değil yüzyıllar süren bir sürecin sonucu.
Daha ilginci Güney Amerika neden bir Orta Doğu dinini hiç sorgulamadan katı bir şekilde benimsiyor?
*kurumsal olarak yapılan sömürgecilik ve asimilasyon çalışmalarının bir sonucu.
