şimdi, o zamanki savaşlar belirli bir kahramanlık ölçüsüyle sunulmalıydı yeni türk devletinin bekası için (ki öyleydiler de)

Merak ettiğim, acaba o zaman da bedelli çıksın, kilo alıyım kilodan yırtarım, bende bilmemnegus var diyip askerden yırtmaya- hatta savaştan kaçmaya çalışan kişiler hangi orandaydılar? ve cezaları ne oldu?

bize anlatılan topykeün savaş ve dayanışma olduğu. Öyle miydi gerçekten?

 

O dönem kaçaklardan idam edilenlerin sayısı savasta olenlerden fazlaydi

zaxurani

tekalif-i milliye emirlerini ve bu emirin hemen ardından kurulan istiklal mahkemeleri araştırılınca milli mücadeleye o kadar da gönüllü katılım olmadığı anlaşılıyor.

biravekahve

ismet inönü'nün şu lafı geldi aklıma: ''sabah askere alıp, giydirip kuşattığımız askerler gece kışladan kaçıyorlar''.

caletti

hayır değildi. nice kaçak ve eşkıya istiklal'de asıldı.

ayrıca korkak her zaman korkaktır.

susadım çeşmeye varmaz olaydım

Birinci Dünya Savaşı'nın özellikle sonlarına doğru firar mevcutlarının Birlik mevcutlarının yüzde ellisi civarında olduğu birçok kitapta anlatılmaktadır.

Yanılmıyorsam Kut ül Amare zaferinin de detaylı olarak anlatıldığı Charles V.F. Townshend'in Mezopatamya Seferim adlı kitabında Türk savunma mevzilerinin gerisinde kaçanları vurmakla görevlendirilmiş subaylar bulunduğu anlatılır.

Yine Sarıkamış Harekatında cephe komutanı olan Hafız Hakkı Paşa'nın yazmış olduğu ve Balkan Harbindeki içler acısı halimizi anlatan Bozgun adlı eser konuyu çok güzel anlatmaktadır.

oguz altun
1

mobil görünümden çık