ayrıca böyle bir zararı olmayanlar da paylaşırsa mutlu olurum. akademik bir çalışma için araştırma yapıyorum sadece. yardımlarınız değerli <3

hiçbir zarar görmedim.
türk köylüsü neyse onlar da o işte.
not: şimdi buraya ırkçılar gelecek.


ağacın dibine soluklanayım diye oturmuştum birinde, bulunduğum ilin meydanındaki bir parktaki ağaçlar. orta yaşlı, kelli felli herifler sırnaşık bir şekilde bana bakarak geçtiler yanımdan. üzerime işemediler ama.


kendilerinden değil ama fırsatçı vatandaşımız yüzünden evlerde kiralık/satılık fiyatların aşırının aşırısı artması.


bağırarak arapça konuşmaları, benle türkçe konuşup aralarında arapça bir şeyler deyip türkçe'ye dönmeleri, çevreyi kirletmeleri, halı saha gibi yerleri sadece oturmak için işgal etmeleri...


olm lan, ottan boktan şeyler söylemeyin.
gidin bakın bir devlet hastanesine.
adamlar hiç sıra beklemeden, hiç para ödemeden tedavi oluyor.
biz bu ülkenin vatandaşı olarak para ödemeden, sıra beklemeden olamıyoruz.
daha ne?
alayanın ....
ortamın içine etmeleri, ekonominin içine etmeleri, fare sürüsü gibi üremeleri, değnekçilik, mafyalaşmaya başlamaları, malum partiye seçmen olmaları. daha ne diyeyim ben.


insanlarin ikiyuzlulugunu gosterdiler. sahile vurmus cocuk cesedi modayken facebook profillerinde dram ve duyarlilik sovu yapip arkadas bulusmalarinda ay canim cihangire gidilmiyor artik suriyeli doldu her taraf muhabbeti yapmalarina sebep oldular.
en bos tiplerin bile kendinden asagi gordugu bu insanlar uzerinden kendilerini sanki bir deger iceriyormus gibi ustun gormelerine sahit olduk suriyeliler yuzunden. turkiye'nin cakma elitlerinin ne kadar da cok oldugunu anladik.


Gürültü, kabalık, güvensizlik hissi sayılıyorsa bunlardan oldukça rahatsız oldum, oluyorum.


Bize bizden daha fazla zararları olduğunu düşünmüyorum.


bir kere arkadaımla bir otele arabayı parkediyorduk. iki tane suriyeli çocuk kendilerine öyle bir görev verilmemesine rağmen parkeden araçlara gel gel yapıyorlardı. sonra da araç sahibinden para talep ediyorlardı. biz de parkettik ama çocuklar sonra yanımıza para diye gelince sinir olduk vermek istemedik çünkü yaptıkları hareket emrivaki gibiydi. hatta arabanın yerine bozuk para düşmüş çocuğun biri arabanın içine atlayıp parayı almaya çalıştı fln. normalde küçük çocuyklara çok acırım ama bu saldırgan hareketlere sinir olmuştuk. neyse onları uzaklaştırdık arabayı parkettik gittik. geri döndüğümüzde arkadaşımın arabası boydan boya derin bir şekilde çizilmişti :/ otele şikayet ettiğimizde çocuklara sürekli dayak attıklarını ama engel olamadıklarını söylemişlerdi. dayak yiyen çocuklara üzülsek mi arabayı mahvetmelerine sinir mi olsak otele mi bilemedik. galiba bu işin tek suçlusu belliydi.


Hiç zararlarını görmedim.


Bana olmadı ama gözümün önünde yaşandı: tayt giymiş bir kadının poposuna tükürdüler, iğrenç bir balgam attılar, sonra gülerek gittiler, bir şeyler dediler ama anlamadım. Balgamı ben peçeteyle temizledim, kadına yardımcı oldum, sinirden ağlamamak için kendimi zor tutmuştum.
Bunları Türkler de yapıyor gerçi, Suriyelilere özgü durumlar değil. Ama Trdeki barzo oranı yükselmiş oldu sonuç olarak. Keşke biraz seçerek alsaydık, serserileri değil de efendi insanları alaydık bizim için yararlı bile olurdu.


Neredeyse soluduğu havaya bile vergi ödeyecek durumdaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından daha imtiyazlı konumda olmalarını eleştiren, karşı çıkan kim varsa ırkçılıkla yaftalayan geri zekalıların peydahlanmış olması. En büyük zararları bu oldu.


en sinir edeni eli ayağı tutan tipte erkeklerin hala dilenmesi, karısını çocugunu da dilendirmesi.
ilk başlarda empati yapıp üzülüyordum para mara da veriyordum ama şu anda öyle bir durum yok.


Kültürel ve ahlaki olarak suriye sınırındaki bölgelerimizde yaşayan ve TC. vatandaşı olan farklı ırklardaki insanlarımızdan pek bir fark yok.
Hani her gün makaraya aldığımız bazı bölgelerdeki malum olayları çıkaran vatandaşlarımız TC. kimliği taşımıyor mu?
Kaldı ki milyonlarcasını misafir ediyoruz, 3.5 milyon muydu? Bazılarının ahlaksız veya suça meyilli olması hepsini karalamamız için sebep olamaz.
Bir adli vaka olunca "suriyeli" diye medyada yer alıyorlar, ama her gün binlerce adli vaka yapan vatandaşımızı "Türkiyeli" diye haber ediyor muyuz?
Bugün 2 suriyeli bir suça karışınca haber oluyor, ama "bugün 3.499.997 Suriyeli hiç suç işlemedi" diye haber oluyor mu?
Sonra mesela anadili Arapça olan ama vatandaşımız olup da suriyeli numarası yapıp dilenenleri ne yapacağız?
Son günlerde aklıma gelenleri yazayım;
Köpeğe tecavüz (birden fazla)
Küçük çocuğa taciz (birden fazla)
Küçük çocuğa tecavüz
Yurttan kaçan küçük kızları çiftliğe kapatıp zorla video çekimi
Hergün olan hırsızlık, uyuşturucu, gasp, mafya/çete olayları sıradanlaştığı için yazmıyorum bile.
E bunları yapan hep Türk Vatandaşlarıydı!


suriyeli veletlerin metrobüste yılışmaları ve bazen bağırarak konuşmaları.


çocukların istedikleri verilmeyince tükürüp vurmaları. yetişkinler tarafından hiç rahatsız edilmedim.


Yaşadığım semte yerleşmeye başladılar. Ardından önce boş olan evlere ve dükkanlara yerleştiler. Bir kaç yıl içerisinde semtte yaşayan insanların çoğunluğu Suriyeli oldu.
Türklerin semti terk etmelerinin başlıca sebebi uyum sorunlarıydı. Gelenlerin ağırlıklı olarak kırsal kesimden göçtüklerini tahmin ediyorum. Tabi bununla ilgili bir veri yok elimde. Semtimiz ise yıllardır şehir kültürünü temsil ediyor. Dolayısıyla çok katlı evlerde yaşama kültürlerinin olmadığını geldiklerinde anladık. Bu durum toplu yaşam alanlarında nasıl davranacaklarını bilmemelerinden ve mali imkansızlıklarından dolayı yerleşik olanları rahatsız edecek davranışlara sebep olmaya başladı. Başta gürültü, ardından koku sorunları. Kültürleri bizlerden farklı. Türklerin yaşam tarzından farklılar. Türkler saat 10-11 gibi sokakları boşaltırken, onların hayatı gece 1-2'ye kadar sürüyor.
Bulunduğum semtte gelir durumu iyi olanlar çocuklarını özel okullara vermeye ve yaşam standartlarını daha alt gelir seviyesinde yaşamaya başladılar. Birinci sebebi Milli eğitim politikasının imam hatiplere odaklanarak geliştirilmeye! çalışılması. Etrafımda kimse çocuğunun imam hatip mezunu olmasını istemiyor. Diğer bir sebep ise devlet okullarında öğrenci olan Suriyeli çocuklar. Dil bilmiyorlar ancak Türklerle aynı sınıfta Türkçe bilen öğrenciler gibi eğitim görüyorlar. Bu okullarda Türk Suriyeli öğrenci çatışmasına sebep oluyor. İlkokula giden komşu kızı geçenlerde 'okuldan nefret ediyorum çünkü her yerde Suriyeli çocuklar var. Onları anlamıyorum' dedi. Diğer açıdan bakarsak, Türk berberde çalışan Suriyeli bir çocukla konuştum. O da okula gitmek istemediğini, Türk çocukların onu dövdüğünü, anlaşamadığını, belirli bir ücretle sadece Suriyelilere eğitim veren bir okulun olduğunu (10 km uzakta), ancak paralarının yetmemesi sebebiyle kardeşini bu okula gönderdiklerini, kendisinin okulu bıraktığını öğrendim. Çocuklar istemeden çatışma ortamında kalıyorlar. Kendi aralarında anlaşamamalarının en büyük sebeplerinden bir tanesi de ailelerinden duydukları. Çocuklar evlerinden kendilerinin ya da diğerlerinin istenmediğini duyarak, ya da bizzat deneyimleyerek büyüyorlar.
Suriyeli işletmeler Suriyelilere hitap ediyorlar. Yine bizim semtte 7 tane Suriyeli Kuyumcu açılmış. Bu işletmelerin açılışında problem yok elbette, iyi bile oldu. Sadece uyum sorunları oluştu. Bir tane kasap, dükkanın önünde et doğramaya başlamıştı. Gazetelerde haber oldu. Gıda işletmelerinin durumu içler acısı. Kendilerine, müşterilerine ve çevreye zararları var. Açılış kapanış saatleri uygun değil. Bu işletmeler şehir merkezinde, şehirleşmiş bir semtte ve konut alanları ile iç içe. Dolayısıyla sürekli şikayet ediliyorlar. Polis, Zabıta nedense oldukça ılımlı. Zabıta gerekli denetlemeleri yapmıyor. İlgilenmiyor hatta. İlgilenmek istese dil büyük problem. Zaten bir konuda denetleme yapsa, ceza kesmeye kalksa can güvenliğinden korkar malum semt getto oldu. Zabıta teşkilatının güvencesi olmadığından Türk işportacılar ile mücadele edemezken, Suriyeliler ile nasıl mücadele etsin.
Emlakçılar, günden güne değeri düşen semtte en çok kazananlar durumundalar. Boşalan ve 30 yıllık daireleri kiralamakta zorluk çekerken, Suriyeliler imdatlarına yetişti. Düşünün, 40 yıllık bir apartmanın bodrum katı var. Eski müteahhit kafası, ön cephede 50 cm kaldırım hizasında camı var. Arka cephede ise apartmanın bahçesi, ancak bu bahçe tüm apartmanların oluşturduğu bloğa bakıyor. Yani her yer kapalı. Bu rutubetli bodrum dairesinde 10 tane genç Suriyeli delikanlı yaşamaya çalışıyorlar. Kapılarının önünde bir ayakkabı mezarlığı, içerisini görme şansım oldu kısmen, pislik içinde. Evin içine ranzaları koymuşlar. Zaten tüm gün çalışıyorlar. Akşam uyumaya geliyorlar. Aralarından bir tanesi, belli titiz, apartmanın arka bahçesini ıslah ederek çiçekler ekmeye çalıştı. Gün ışığını görme şansları olan tek alanı güzelleştirmeye çalışıyor. Çoğu kez gürültü problemi yaşanıyor. Hem kendi sesleri, hem de evde yapmak istedikleri işlerin gürültüsü. Tüm bu yaşananlara rağmen evlerin değeri gün be gün artıyor. Emlak Balonunun etkisi olabilir elbette ancak gözden düşen, değeri yitirilen semte ekonomik olarak büyük katkıları oldu. Geçen sene 80bin liraya satılmaya çalışılan evler bu sene 130bin lira civarında.
Asayiş sorunu var diyemem, ancak yok ta diyemem. Sadece Suriyeli gençleri grup olarak sokaklarda gezmeleri, bazen korkutucu oluyor. Kendi adıma söylemiyorum. Yaşlılar ve kadınlar korktuğunu söyleyebilirim. Farklı dil ve kültürden geliyor olmalarını bir sorun olarak görüyorlar ve endişe ediyorlar. Bu konuda kapalı ve muhafazakar olmalarını sorun olarak görmüyorum aksine bazen hak veriyorum. Üzülerek. Bizlerden önceki nesiller, bizler kadar dünya vatandaşlığı kavramına yakın değiller. Bu onların suçu değil.
