yalnız kalırsın sonra , düşünürsün , çıkamazsın işin içinden ...
bırakıp gitmek istersin bildiğin daha iyi bir yer yoktur gidemezsin , bildiklerin sende sınırlıdır... ...
yalnızlığa alışmaya baslarsın adın yalnızlıkla anılır senin için , hiçbir şeyi umursamazsın daha fazla yalnız olamam dersin artık buraya kadar daha dibe düşemem dersin , rahatsındır ...
belki de ilk kez bu kadar mutlusundur...
ama uzun sürmez ,
bir çift göz belirir , susmak bilmeyen sesler gelir kulağına , alışkın değilsindir ama kısa zamanda konuşmaya da alışabilirim dersin...
sonra biri gelir anlamaz hiç birşeyi , kelimelere farklı anlamlar yüklemene sebep olur..
düşüncelerine yön vermeye başlar , seni düşünmeye iter
bilmeceleşir hayat çözümü yoktur çoğu şeyin , birşey anlayamadığı kesindir , sence
kaçmak istersin takip eder bırakmaz...
aslında neden olmasın düşüncesi oturur bir an ...
değişmeye başlar herşey
bitmiş bir şey için başlama kararı aldığını çok geç anlarsın
bitmiş bir şeye baslamak garip şey başladığın yerdesindir her ne kadar yol aldım sansanda , zaten bitmiştir başlamadan herşey
yıkılırsın...
anlamlar kaybolur yalnızlık olur
eski yalnızlıgın gibi degildir bu sefer alışmak zordur , unutamazsın yüklediğin anlamları , inanamazsın anlamsızlıklarına
ama hayat böyledir ...
kimse anlamaz seni
kendi anlamsızlığına inanmak daha kolaydır belki
denersin!!

Değişmez.


yılmaz özdil tipi yazılar yazmazsan değişebilir


damdanakan +1


yaşadığımız her gün yalnızlığımıza farklı bir değer katmıyor mu?
hiç bir şey değişmiyorsa bile bugün dünden bir gün daha fazla yalnızım


Aynı cenderede savrulup duruyorsun, onu hareket, devinim sanıyorsun. Aslında hiçbir şey değişmiyor. Zaman geçmiyor.


10 km kos, mumkunse acik havada ve muzik esliginde. Sonra soguk bi dus al. Kahveni kitabini al. Uyuyana kadar oku.


10 km'yi mumkunse yarin barinaktan kurtaracagin bir kopekle kos :)


"the further you go, the less you know" tao te ching
estetik şekilde çevirmenin yolunu düşünemedim şimdi ama mealen yaşadıkça bildiklerin gittikçe azalır. yani bir bok bilmediğini ve asla bilemeyeceğini anlarsın.
o nedenle bunu hayatta kendine dediğin ana "x" desen, x senin için milat. ondan önceki yalnızlıkla sonrakisinin alakası... bana göre yok sanırım. dahası herkes için böyle olduğunu bilmen yalnızlığını almaz. onun olması için belki de herkesin bunu aynı anda demesi gerekirdi ki bu tarz maksimum bir düzen spontan olarak var olabilecek bir olay değil herhalde.


uzun yazı yazmamam gerektiğini anladım,
yorumlar için tesekkurler
@freetakılır : yazı uzadıkca entera basmısım :)
@damdanakan : "zamansız olan tekşey , zamanın olmaması yada durmamasıdır. Yoktur göremezsin ,göremezsen tutamazsın , tutamazsan durmaz" demiş adamın biri zamanında o geldi aklıma nedense
@gilbeys : :)
@godoşu beklerken : her seferinde başlangıca dönmeyeceksek değişmesi gerekmiyor mu , her yalnızlık birbirinden farklı olması için benim başka biri olmam gerekmez mi
koşturanlar niye koşturmuşlar :)


Pardon, geç gördüm son yazdığınızı. Yine çevirerek alıntı yapsam:
Arayışımızı hiç kesmeyeceğiz
Ve arayışın sonunda, başladığımız yere varacak,
Yerimizi ilk defa bileceğiz/öğreneceğiz.
(T.S. Eliot)
Bugünkü yerini geçmişe göre anlıyorsun ve bu bir hazım noktasına denk geliyor. Ben başlangıca dönülmüyor, demedim yani. Dönen sen, başlayan sen değilsin, sadece. Yalnızlık ise bir semptom gibi. Semptom ortak diye hastalık aynı olmak zorunda değil ki. Ama ne oluyor, sen yalnızlığın bu niteliğini de keşfetmiş oluyorsun: bir sonuç, hatta belki bir yan sonuç ve kim olduğunla doğrudan alakası yok gibi, ayırt edici bir özellik değil ama belki senin kendi yalnızlığını bilmen seni anlatan bir turnusol kağıdıdır:) Sorunu doğru anladıysam diyebileceğim bu.
