ankara ulaşım/esenboğa sorusu
mark greg sputnik #1592142
1) toplu taşıma gece 1'e kadar çalışıyor di mi hala? en son öyleydi ama bayağıdır kullanmıyorum o saatlerde, o yüzden bilgim yok.
2) gece 2-3 gibi esenboğa'dan incesu tarafına toplu taşımayla gelmem mümkün mü? havalimanından otobüs saat başı oluyor sanırım ama kızılay'da indiriyordu diye hatırlıyorum. kızılay'dan taksiyle fazla yazmaz sanırım, en mantıklısı öyle mi olur dönüş için? bavul olmasa aslında kızılay'dan yürürdük bile ama bavul var.
2) gece 2-3 gibi esenboğa'dan incesu tarafına toplu taşımayla gelmem mümkün mü? havalimanından otobüs saat başı oluyor sanırım ama kızılay'da indiriyordu diye hatırlıyorum. kızılay'dan taksiyle fazla yazmaz sanırım, en mantıklısı öyle mi olur dönüş için? bavul olmasa aslında kızılay'dan yürürdük bile ama bavul var.
illa yaygın demeyeyim ama hani oradan başka hiçbir yerde duyulmayan, çok nadir rastlanan ama belli yörelerde hiç garipsenmeyen isimler soruyorum. öncelikle türkiye için tabii ama biliyorsanız başka coğrafyalardan da olur.
benim aklıma bestami/ökkeş geliyor mesela. bildiğim kadarıyla antep-maraş-osmaniye taraflarında nadir değil. ne kadar tutuyor bilmiyorum. bunun gibi böyle belli bölgelerde insanların tercih ettiği, ülke genelinde ise nadir sayılabilecek hangi isimler var aklınıza gelen?
benim aklıma bestami/ökkeş geliyor mesela. bildiğim kadarıyla antep-maraş-osmaniye taraflarında nadir değil. ne kadar tutuyor bilmiyorum. bunun gibi böyle belli bölgelerde insanların tercih ettiği, ülke genelinde ise nadir sayılabilecek hangi isimler var aklınıza gelen?
iyi akşamlar,
www.yapikrediyayinlari.com.tr
fotoğraftaki kitap don kişot'un sadeleştirilmiş, daha çok çocuklar için düzenlenmiş bir hali mi acaba bilen var mı? yapı kredi yayınları olunca ben orijinale yakındır diye düşünmüştüm, kardeşim ısrarla "bu çocuklar için, içinde resimler var" diyor.
kısacası don kişot'u bir yetişkin olarak, olduğu gibi okumak istiyorum ama bu versiyonu nedir emin olamadım. eğer bu yetişkinler için değilse yayınevi/çeviri vs. önerebilir misiniz?
www.yapikrediyayinlari.com.tr

fotoğraftaki kitap don kişot'un sadeleştirilmiş, daha çok çocuklar için düzenlenmiş bir hali mi acaba bilen var mı? yapı kredi yayınları olunca ben orijinale yakındır diye düşünmüştüm, kardeşim ısrarla "bu çocuklar için, içinde resimler var" diyor.
kısacası don kişot'u bir yetişkin olarak, olduğu gibi okumak istiyorum ama bu versiyonu nedir emin olamadım. eğer bu yetişkinler için değilse yayınevi/çeviri vs. önerebilir misiniz?
iyi akşamlar dostlar,
ben trakya'da doğup büyüdüm ama aslen oralı değilim, yani ninelerin dedelerin bölgeyle bağı ve göçmen geçmişi yok.
o zaman dikkatimi çekmiyordu da şimdi düşününce fark ettim: çevredeki çoğu insan yunanistan ve bulgaristan'a görece rahat girip çıkabiliyordu. hepsinin çifte vatandaşlığı olduğunu sanmıyorum. bizzat tanıdıklarım dışında herhangi bir sohbette de rastgele çok duyduğum olurdu yani işte "bulgara gittik şunu aldık" gibilerinden. tanıdığım dediğim insanlar da yıllardır görüşmediğim kişiler şimdi gidip "sen daha kolay mı giriyosun??" diye sorulmaz.
sınıra yakın yaşayanlar yahut ne bileyim günübirlik gidenler vs. bu konuda herhangi bir kolaylık görüyor mu? şimdi bu çifte vatandaşlık daha popüler tabii ama o dönemde zaten böyle "nenem orada doğup büyümüş, vatandaşlık veriyolarmış" durumu da o kadar yaygın değildi.
bu insanlar nasıl o kadar sık gidip gelebiliyor? ülkeyle bir bağları ya da istedikleri gibi vize alacak paraları mı var hepsinin? gerçi öyledir herhalde, yunan pasaport polisi "aaa senin ikamet edirne'ymiş, sen üç gün gelebilirsin vizeyi boşver" demiyordur ama neblim değişik geldi.
ben trakya'da doğup büyüdüm ama aslen oralı değilim, yani ninelerin dedelerin bölgeyle bağı ve göçmen geçmişi yok.
o zaman dikkatimi çekmiyordu da şimdi düşününce fark ettim: çevredeki çoğu insan yunanistan ve bulgaristan'a görece rahat girip çıkabiliyordu. hepsinin çifte vatandaşlığı olduğunu sanmıyorum. bizzat tanıdıklarım dışında herhangi bir sohbette de rastgele çok duyduğum olurdu yani işte "bulgara gittik şunu aldık" gibilerinden. tanıdığım dediğim insanlar da yıllardır görüşmediğim kişiler şimdi gidip "sen daha kolay mı giriyosun??" diye sorulmaz.
sınıra yakın yaşayanlar yahut ne bileyim günübirlik gidenler vs. bu konuda herhangi bir kolaylık görüyor mu? şimdi bu çifte vatandaşlık daha popüler tabii ama o dönemde zaten böyle "nenem orada doğup büyümüş, vatandaşlık veriyolarmış" durumu da o kadar yaygın değildi.
bu insanlar nasıl o kadar sık gidip gelebiliyor? ülkeyle bir bağları ya da istedikleri gibi vize alacak paraları mı var hepsinin? gerçi öyledir herhalde, yunan pasaport polisi "aaa senin ikamet edirne'ymiş, sen üç gün gelebilirsin vizeyi boşver" demiyordur ama neblim değişik geldi.
dostlar iyi akşamlar,
kız kardeşim ilk kez bebeyle uçağa binecek (5 aylık) ve biz gereken araştırmayı yapmamıza rağmen hala panik yapıyor kardeşim de yanında geleceği halde. size de sorayım, özellikle tecrübesi olanlar cevaplarsa biraz kafası rahatlar sanırım.
firma ajet. bagaj ve kabin bagajı sınırı konusunda sorun yok ama kız tutturdu ya puseti (anakucağı dediğimiz şey, puset diye geçiyo galiba, ben bilmiyom) ve bebek arabasını kabul etmezlerse diyor. firmanın sitesinde eğer çocuk da yanlarındaysa bunların ücretsiz taşınacağı yazıyor.
1) şimdi bu dostlar check-in yaparken puset ve bebek arabasını da bagajla beraber mi verecekler? ücretsiz alıyorlar mı bunları? veya uçağa mı alıyorlar, nasıl oluyor?
2) uçağa sıvı alma durumu nasıl? benim bildiğim 100ml'yi geçmeyecek miktarda, ayrı ayrı maksimum 1 litreye kadar alınabiliyor ama kontuardan verilen bagaj için sınırlama yok. yani atıyorum 5 litre suyu uçağa sokamıyoruz ama check-in yaptırırken bagaja gönderebiliriz. doğru mudur?
yani kısacası bebek arabası ve puset için fazla para isterler mi, almazlar mı vs. diye çok panik yapıyor, benim de kafamı karıştırdı zalımey. hayır ben yanlarında olacağım zaten en kötü bagaj ücretini verip koydururuz veya ben alır geri getiririm, sonra kargoyla gönderirim vs. ama sakinleştiremedik kızı.
kız kardeşim ilk kez bebeyle uçağa binecek (5 aylık) ve biz gereken araştırmayı yapmamıza rağmen hala panik yapıyor kardeşim de yanında geleceği halde. size de sorayım, özellikle tecrübesi olanlar cevaplarsa biraz kafası rahatlar sanırım.
firma ajet. bagaj ve kabin bagajı sınırı konusunda sorun yok ama kız tutturdu ya puseti (anakucağı dediğimiz şey, puset diye geçiyo galiba, ben bilmiyom) ve bebek arabasını kabul etmezlerse diyor. firmanın sitesinde eğer çocuk da yanlarındaysa bunların ücretsiz taşınacağı yazıyor.
1) şimdi bu dostlar check-in yaparken puset ve bebek arabasını da bagajla beraber mi verecekler? ücretsiz alıyorlar mı bunları? veya uçağa mı alıyorlar, nasıl oluyor?
2) uçağa sıvı alma durumu nasıl? benim bildiğim 100ml'yi geçmeyecek miktarda, ayrı ayrı maksimum 1 litreye kadar alınabiliyor ama kontuardan verilen bagaj için sınırlama yok. yani atıyorum 5 litre suyu uçağa sokamıyoruz ama check-in yaptırırken bagaja gönderebiliriz. doğru mudur?
yani kısacası bebek arabası ve puset için fazla para isterler mi, almazlar mı vs. diye çok panik yapıyor, benim de kafamı karıştırdı zalımey. hayır ben yanlarında olacağım zaten en kötü bagaj ücretini verip koydururuz veya ben alır geri getiririm, sonra kargoyla gönderirim vs. ama sakinleştiremedik kızı.
hem ilaç kullandığım hem de çeşitli bağımlılıklarıma zamanında son vermeye çalıştığım için aslında sürece ve vücudumun/beynimin acayip tepkilerine alışığım. bana o yüzden tuhaf geldi.
çok abarttığımı düşündüğüm bir süreçte "bi süre alkolü ağzına sürme" dedim kendime, 37 gün oluyor sanırım bugün.
yalnız mental olarak, biraz daha iyi olmakla beraber hala "boş" hissediyorum ya. nasıl desem hevessiz, isteksiz, heyecansız... yahu sigarada, şekerde bile bu his 5-6 günde geçerdi.
sizce bu mental apışıp kalma ve hüzün durumunun sebebini başka bi yerde aramalı mıyım artık? yani bu kadar sürmemesi lazım bunun, saçma geldi bana.
çok içtiğim süre de 2 ay civarı ha öyle 15 senelik alkolik değilim.
benzer yoldan geçmiş olanlar tecrübelerini paylaşabilir mi? neblim "kardeş alkol sigaradan daha beter, kafanın resetlenmesi aylar sürer, sabret" mi dersiniz, "benim dayı amatem'e yattı bi ay sonra fabrika ayarlarına döndü, iki ay içtin diye bu kadar bozulmazsın, başka bi şeydendir o" mu dersiniz?
hayatımda ilk kez "çok içtin, durman lazım" dedim açıkçası, normalde bu sürecin nasıl işlediğini bilmiyorum :( dediğim gibi daha önce sigara, şeker vs. bırakırken 5-6 gün mızıldanırdım sonra geçerdi. bu ne yav.
çok abarttığımı düşündüğüm bir süreçte "bi süre alkolü ağzına sürme" dedim kendime, 37 gün oluyor sanırım bugün.
yalnız mental olarak, biraz daha iyi olmakla beraber hala "boş" hissediyorum ya. nasıl desem hevessiz, isteksiz, heyecansız... yahu sigarada, şekerde bile bu his 5-6 günde geçerdi.
sizce bu mental apışıp kalma ve hüzün durumunun sebebini başka bi yerde aramalı mıyım artık? yani bu kadar sürmemesi lazım bunun, saçma geldi bana.
çok içtiğim süre de 2 ay civarı ha öyle 15 senelik alkolik değilim.
benzer yoldan geçmiş olanlar tecrübelerini paylaşabilir mi? neblim "kardeş alkol sigaradan daha beter, kafanın resetlenmesi aylar sürer, sabret" mi dersiniz, "benim dayı amatem'e yattı bi ay sonra fabrika ayarlarına döndü, iki ay içtin diye bu kadar bozulmazsın, başka bi şeydendir o" mu dersiniz?
hayatımda ilk kez "çok içtin, durman lazım" dedim açıkçası, normalde bu sürecin nasıl işlediğini bilmiyorum :( dediğim gibi daha önce sigara, şeker vs. bırakırken 5-6 gün mızıldanırdım sonra geçerdi. bu ne yav.
iyi aksamlar,
kucuk bir alanimiz var ve ben cok horladigim icin digerleriyle beraber uyumak istemiyorum.
arabada uyusam zehirlenir miyim? sineklerden dolayi cam acmak istemiyorum pek. acmamak tehlikeliyse mecbur acarim tabii, en azindan oylesi guvenli olur mu?
insan, hayvan gelmesi riski filan yok yani gerekirse komple kapilar acik da yatarim ama sabaha karsi asiri soguk olur oyle.
kucuk bir alanimiz var ve ben cok horladigim icin digerleriyle beraber uyumak istemiyorum.
arabada uyusam zehirlenir miyim? sineklerden dolayi cam acmak istemiyorum pek. acmamak tehlikeliyse mecbur acarim tabii, en azindan oylesi guvenli olur mu?
insan, hayvan gelmesi riski filan yok yani gerekirse komple kapilar acik da yatarim ama sabaha karsi asiri soguk olur oyle.
evden çıktıktan sonra anahtarı teslim etmeyen, evde hala bazı eşyaları olan bir "muhterem" var. yakında ev ahalisi olarak bir süre şehir dışında olacağız. ben bu şahsın bizim bilgimiz ve kontrolümüz olmaksızın eve erişebilmesini istemiyorum. borç takmaktan tutun daha rahat taşınsın diye verdiğim bavulu BİR AYDIR zahmet edip getirmemesi gibi davranışlarından dolayı kendisine asla güvenmiyorum. o yüzden kilitleri değiştirmeyi düşündüm.
bunun maliyeti nedir aşağı yukarı? apartman dairesinin çelik kapısında alt taraftaki kilit değişecek sadece, anahtarı zaten saymıyorum.
ikinci sorum şu ki kiracı olarak bunu ev sahibine bildirmeme gerek var mı veya sorun yaşayabileceğim bir şey mi? kendisi başka şehirde, evle hiçbir şekilde bağlantısı yok. değişim masrafını ben üstleniyorum, çıkacağımız zaman da zaten yeni anahtarları teslim edeceğiz. hani haber vermesem "niye kafanıza göre iş yapıyosunuz" durumu olur mu sizce? gerçi adam anahtarları verince kilidin değiştiğini bile anlamaz ki herhalde.
son sorum bu işlem kapıya zarar verebilecek ya da malın değerini düşürebilecek bi şey mi? çilingir kapı açarken bayağı hırpalıyor diye biliyorum mesela. yoksa biri sökülüp diğeri tertemiz takılır mı?
bunun maliyeti nedir aşağı yukarı? apartman dairesinin çelik kapısında alt taraftaki kilit değişecek sadece, anahtarı zaten saymıyorum.
ikinci sorum şu ki kiracı olarak bunu ev sahibine bildirmeme gerek var mı veya sorun yaşayabileceğim bir şey mi? kendisi başka şehirde, evle hiçbir şekilde bağlantısı yok. değişim masrafını ben üstleniyorum, çıkacağımız zaman da zaten yeni anahtarları teslim edeceğiz. hani haber vermesem "niye kafanıza göre iş yapıyosunuz" durumu olur mu sizce? gerçi adam anahtarları verince kilidin değiştiğini bile anlamaz ki herhalde.
son sorum bu işlem kapıya zarar verebilecek ya da malın değerini düşürebilecek bi şey mi? çilingir kapı açarken bayağı hırpalıyor diye biliyorum mesela. yoksa biri sökülüp diğeri tertemiz takılır mı?
şuradaki sahneden bahsediyorum,
www.youtube.com
ben bunun devamında ne olduğunu hatırlamıyorum. muhasebeci dayıyı vuruyor muydu anton? yoksa ona ilişmeden çıkıp gidiyor muydu?
www.youtube.com
ben bunun devamında ne olduğunu hatırlamıyorum. muhasebeci dayıyı vuruyor muydu anton? yoksa ona ilişmeden çıkıp gidiyor muydu?
dostlar iyi akşamlar,
ben peyniri normalde de severim ama kötü beslendiğim için sık tükettiğim bir şey değildir. yani eve nadiren peynir alıp yerim. kahvaltı zaten etmiyorum, haliyle kullanım alanı kısıtlı oluyor.
yalnız son 10-12 gündür filan böyle uyuşturucu bağımlısı gibi peynir istiyor canım. her sabah iki yumurtaya 50 kilo peynir karıştırıp yer oldum. bunu yaptım ya mesela 6-7 saat sonra karnım acıktı, CANIM YİNE PEYNİR ÇEKİYOR.
bu vücudun bir çeşit sinyali olabilir mi? öyleyse neyim eksiktir? son 2-3 ayda alkol tüketimim fazlasıyla arttı mesela, onun alıp götürdüğü bi şeyler mi oldu acaba nedir?
şakasız söylüyorum "ulan sigarasızlıktan başım çatlıcak" hissini peynirle yaşıyorum artık her gün. yediğim peynir de süpermarketteki tırt beyaz peynir yani öyle çok değişik, lezzetli bi şey yemiş de tadına bayılmış değilim. bildiğimiz peynir yani yıllardır yediğim şey.
bunun bi sebebi olabilir mi yoksa kafayı mı yedim?
ben peyniri normalde de severim ama kötü beslendiğim için sık tükettiğim bir şey değildir. yani eve nadiren peynir alıp yerim. kahvaltı zaten etmiyorum, haliyle kullanım alanı kısıtlı oluyor.
yalnız son 10-12 gündür filan böyle uyuşturucu bağımlısı gibi peynir istiyor canım. her sabah iki yumurtaya 50 kilo peynir karıştırıp yer oldum. bunu yaptım ya mesela 6-7 saat sonra karnım acıktı, CANIM YİNE PEYNİR ÇEKİYOR.
bu vücudun bir çeşit sinyali olabilir mi? öyleyse neyim eksiktir? son 2-3 ayda alkol tüketimim fazlasıyla arttı mesela, onun alıp götürdüğü bi şeyler mi oldu acaba nedir?
şakasız söylüyorum "ulan sigarasızlıktan başım çatlıcak" hissini peynirle yaşıyorum artık her gün. yediğim peynir de süpermarketteki tırt beyaz peynir yani öyle çok değişik, lezzetli bi şey yemiş de tadına bayılmış değilim. bildiğimiz peynir yani yıllardır yediğim şey.
bunun bi sebebi olabilir mi yoksa kafayı mı yedim?
net bilgi var mı bu konuda? diziyi izliyorum ama onun dışında kulistir şudur budur takip etmem. feyyaz yiğit ya da başkasının bu konuda bir açıklaması oldu mu?
merhaba,
geçen gün terapistim ilaç yazdı. ilk kez olan bir şey değil. yalnız bu sefer e-reçete koduyla gittiğim 2-3 eczanede de aynı şeyi söylediler: sistemde görünmüyormuş. özel klinik olduğunu da belirttim, parasını verip alacağım vs. dedim. yok diyorlar. neyse böyle olunca hocamı aradım, dedim bulamıyorlar. "medula'ya girmeden baksınlar" dedi. bunu eczacıya söylediğimde de "zaten oraya girmiyoruz ki" dediler.
en son "renkli reçete sisteminde de yok" deyince ben atladım "benim kullandığım ilaç renkli reçeteli değil ki?" diye. öyle olunca nasıl oldu bilmiyorum ama istediğim ilaçtan iki kutu verdiler (başka bir şehirde aynı ilacı KESİNLİKLE reçetesiz alamıyorum).
şimdilik paçayı bir şekilde kurtardım, telefonda terapistle iki saat konuşmak da istemedim şimdi mesai saati ama biraz canım sıkıldı çünkü her ilaç almam gerektiğinde böyle problem yaşamak istemiyorum. kaldı ki hep aynı şehirde değilim, diğer yerlerde dediğim gibi eczanede vermiyorlar bile bunu, o da nasıl iş anlamadım yani ankara'da satılıyor işte.
***
konudan anlayan biri problemin ne olduğunu/olabileceğini söyleyebilir mi? altından daha farklı bi şey çıkar diye korkuyorum, borç harç yüzünden devlet direkt vatandaşlıktan mı attı n'aptı acaba?
daha önce defalarca o verilen kodla gittim ilaç aldım yani ben şimdi niye çalışmıyo ki?
geçen gün terapistim ilaç yazdı. ilk kez olan bir şey değil. yalnız bu sefer e-reçete koduyla gittiğim 2-3 eczanede de aynı şeyi söylediler: sistemde görünmüyormuş. özel klinik olduğunu da belirttim, parasını verip alacağım vs. dedim. yok diyorlar. neyse böyle olunca hocamı aradım, dedim bulamıyorlar. "medula'ya girmeden baksınlar" dedi. bunu eczacıya söylediğimde de "zaten oraya girmiyoruz ki" dediler.
en son "renkli reçete sisteminde de yok" deyince ben atladım "benim kullandığım ilaç renkli reçeteli değil ki?" diye. öyle olunca nasıl oldu bilmiyorum ama istediğim ilaçtan iki kutu verdiler (başka bir şehirde aynı ilacı KESİNLİKLE reçetesiz alamıyorum).
şimdilik paçayı bir şekilde kurtardım, telefonda terapistle iki saat konuşmak da istemedim şimdi mesai saati ama biraz canım sıkıldı çünkü her ilaç almam gerektiğinde böyle problem yaşamak istemiyorum. kaldı ki hep aynı şehirde değilim, diğer yerlerde dediğim gibi eczanede vermiyorlar bile bunu, o da nasıl iş anlamadım yani ankara'da satılıyor işte.
***
konudan anlayan biri problemin ne olduğunu/olabileceğini söyleyebilir mi? altından daha farklı bi şey çıkar diye korkuyorum, borç harç yüzünden devlet direkt vatandaşlıktan mı attı n'aptı acaba?
daha önce defalarca o verilen kodla gittim ilaç aldım yani ben şimdi niye çalışmıyo ki?
(10)
yanlışlıkla tava kapağını vakumladım, yetkililerden yardım bekliyorum
mark greg sputnik #1581743
tencerede bi şeyler pişiriyordum, kapak olarak üstüne tavanınkini kapattım. daha küçük. yani tencerenin içine girdi kapak, içindekilerin üstünü kapatıyordu sadece.
yalnız zalımey CUK oturdu. sıcaklıktan dolayı da kavanoz kapağı gibi yapıştı tencereye. şu an tencerede yemek mahsur. ben açım. tencereyi de kullanamıyorum. çok aç olmasam gülmekten altıma yapıcam. dünyanın en saçma şeyi.
kavanoz olsa yanından bıçak sokuyorsun pssst diye havası gidiyor filan ama bu hayvan gibi tava kapağı, hiçbir şekilde yerinden oynatamıyorum. zaten hasbelkader çekebilsem patlayacak gibi duruyor.
soğuyunca belki düzelir diye buzdolabına koydum ama mantıken içerideki hava hiçbir yere gitmeyecek? yoksa soğuyunca düzelir mi?
mis gibi tencereye içindekilerle birlikte veda mı edicem şimdi, mümkünse yemeği de kurtararak nasıl bir alternatif düşünebilirim?
iki kulptan tutup asılmak vs fayda etmiyor bu arada, yok yani, insan gücüyle çıkacak bir kapak değil. zaten kendi kulbu da hakka yürümek üzere, elimde kalır biraz daha zorlarsam
yalnız zalımey CUK oturdu. sıcaklıktan dolayı da kavanoz kapağı gibi yapıştı tencereye. şu an tencerede yemek mahsur. ben açım. tencereyi de kullanamıyorum. çok aç olmasam gülmekten altıma yapıcam. dünyanın en saçma şeyi.
kavanoz olsa yanından bıçak sokuyorsun pssst diye havası gidiyor filan ama bu hayvan gibi tava kapağı, hiçbir şekilde yerinden oynatamıyorum. zaten hasbelkader çekebilsem patlayacak gibi duruyor.
soğuyunca belki düzelir diye buzdolabına koydum ama mantıken içerideki hava hiçbir yere gitmeyecek? yoksa soğuyunca düzelir mi?
mis gibi tencereye içindekilerle birlikte veda mı edicem şimdi, mümkünse yemeği de kurtararak nasıl bir alternatif düşünebilirim?
iki kulptan tutup asılmak vs fayda etmiyor bu arada, yok yani, insan gücüyle çıkacak bir kapak değil. zaten kendi kulbu da hakka yürümek üzere, elimde kalır biraz daha zorlarsam
yahu ben 10-12 yıldır hep ev arkadaşlarıyla yaşayan biriyim ama son birkaç yıldır ne zaman ihtiyacım olsa gerçekten büyük sorun yaşıyorum, sektör mü bitmiş ben mi bulamıyorum anlamadım.
facebook'taki erasmus ve üniversite grupları, bi tane en popüler ev arkadaşlığı sitesi, hatta reddit vs. hepsine ilan veriyorum ama yok abi. yani adamlar numara istiyor mesela, veriyorum, asla geri dönmüyorlar. geçen bi tanesi "merhaba" dedi, merhaba hocam iyi günler dedim, bi daha hiçbi şey yazmadı.
hatta eskiden burdan bile birden fazla kez bulmuştum ama artık insan sayısı mı azaldı, bu nick'imi tanımadığı için güvenmiyorlar mı bilmiyorum, hiçbir şey çıkmıyor.
artık iş öyle bi noktaya geldi ki her şeyi bırakıp anamın yanına gidicem ya. hayır hadi benim maddi durumum zaten iyi değil ama bugün evli olmayan asgari ücretli ne yapıyor misal işi de ailesine yakın veya aynı şehirde değilse? hayatın kendisi zaten pahalı ama milyonlarca insan nerde oturuyor, nasıl yaşıyor yav?
facebook'taki erasmus ve üniversite grupları, bi tane en popüler ev arkadaşlığı sitesi, hatta reddit vs. hepsine ilan veriyorum ama yok abi. yani adamlar numara istiyor mesela, veriyorum, asla geri dönmüyorlar. geçen bi tanesi "merhaba" dedi, merhaba hocam iyi günler dedim, bi daha hiçbi şey yazmadı.
hatta eskiden burdan bile birden fazla kez bulmuştum ama artık insan sayısı mı azaldı, bu nick'imi tanımadığı için güvenmiyorlar mı bilmiyorum, hiçbir şey çıkmıyor.
artık iş öyle bi noktaya geldi ki her şeyi bırakıp anamın yanına gidicem ya. hayır hadi benim maddi durumum zaten iyi değil ama bugün evli olmayan asgari ücretli ne yapıyor misal işi de ailesine yakın veya aynı şehirde değilse? hayatın kendisi zaten pahalı ama milyonlarca insan nerde oturuyor, nasıl yaşıyor yav?
arkadaşlar durum şu şekilde: tamamen içimde ukte kaldığı için iyi düzeyde matematik bilmek istiyorum. iyiden kastım üniversite sınavındaki testlerde başarılı olmak, kalkıp yüksek mühendis olacak halim yok ama matematik biliminin temellerine haiz olayım istiyorum.
ilkokul ve ortaokulda matematiğim çok iyiydi. lisede hem dili daha çok sevdiğim hem de matematik hocalarıma acayip uyuz olduğum için hiç üstüne düşmedim. suçu tamamen onlara atmıyorum tabii ki açıkçası kafam da basmıyordu ama şimdi geldiğim noktada lise düzeyinde matematiğin altından girip üstünden çıkabilirmişim gibime geliyor. çünkü kafa yapısı olarak netliği seviyorum zaten, dil öğrenirken bile gramere çok daha fazla ağırlık veririm mesela; belli kuralların olduğu, bi şeyleri yerine koymanın gerektiği, çözümlemeli yapıları seviyorum. biraz da ondan "yaparsın len" diye düşündüm. bi de hiç unutmadığım bi şey var, ben bir akrabamız tarafından dershaneye yazdırılmıştım yedinci sınıfta. hiç istemiyordum ama hatırlı akraba ayarlayınca mecbur gittim. ilk matematik denememde 25 soruda 4 net yapmıştım. öğretmen bayağı kızmıştı, yüzüme bakarak "bazılarınızla çok işim var" filan demişti. o adam bana tamamen ücretsiz, kendi isteğiyle derslerden sonra ayrıca ders verdi. dönem bitmeden 21 yapmıştım. kısacası biraz "yapabileceğim bir şeyi yapmamış" gibi hissediyorum ve bulmaca çözer gibi denklem çözme fikri hoşuma gidiyor.
ahmet buhan'a geri dönsem fazla geriye gitmiş olurum herhalde. böyle konu anlatımlı, sorusu bol kitap filan işimi görür sanırım. anlamadığım yerde zaten internetten konu anlatım videosu izlerim ama önce kendim girişmeyi, önümde kitapla çalışmayı daha çok seviyorum.
"eşşoleşşekler için matematik", "itovlit seviyesinde matematik" tarzı yayınlar var, onlardan önerebileceğiniz var mı?
dediğim gibi amacım üniversiteye giriş sınavlarında iyi derece elde edebilecek, dolayısıyla "lise için üst düzey" sayılabilecek bir matematik ama sıfırdan başlıcam. sınava girmek gibi bir niyetim yok bu arada, referans olması açısından söylüyorum. sırf kendi keyfim için öğrenicem, maksat kafayı çalıştıralım erken bunamayalım.
ilkokul ve ortaokulda matematiğim çok iyiydi. lisede hem dili daha çok sevdiğim hem de matematik hocalarıma acayip uyuz olduğum için hiç üstüne düşmedim. suçu tamamen onlara atmıyorum tabii ki açıkçası kafam da basmıyordu ama şimdi geldiğim noktada lise düzeyinde matematiğin altından girip üstünden çıkabilirmişim gibime geliyor. çünkü kafa yapısı olarak netliği seviyorum zaten, dil öğrenirken bile gramere çok daha fazla ağırlık veririm mesela; belli kuralların olduğu, bi şeyleri yerine koymanın gerektiği, çözümlemeli yapıları seviyorum. biraz da ondan "yaparsın len" diye düşündüm. bi de hiç unutmadığım bi şey var, ben bir akrabamız tarafından dershaneye yazdırılmıştım yedinci sınıfta. hiç istemiyordum ama hatırlı akraba ayarlayınca mecbur gittim. ilk matematik denememde 25 soruda 4 net yapmıştım. öğretmen bayağı kızmıştı, yüzüme bakarak "bazılarınızla çok işim var" filan demişti. o adam bana tamamen ücretsiz, kendi isteğiyle derslerden sonra ayrıca ders verdi. dönem bitmeden 21 yapmıştım. kısacası biraz "yapabileceğim bir şeyi yapmamış" gibi hissediyorum ve bulmaca çözer gibi denklem çözme fikri hoşuma gidiyor.
ahmet buhan'a geri dönsem fazla geriye gitmiş olurum herhalde. böyle konu anlatımlı, sorusu bol kitap filan işimi görür sanırım. anlamadığım yerde zaten internetten konu anlatım videosu izlerim ama önce kendim girişmeyi, önümde kitapla çalışmayı daha çok seviyorum.
"eşşoleşşekler için matematik", "itovlit seviyesinde matematik" tarzı yayınlar var, onlardan önerebileceğiniz var mı?
dediğim gibi amacım üniversiteye giriş sınavlarında iyi derece elde edebilecek, dolayısıyla "lise için üst düzey" sayılabilecek bir matematik ama sıfırdan başlıcam. sınava girmek gibi bir niyetim yok bu arada, referans olması açısından söylüyorum. sırf kendi keyfim için öğrenicem, maksat kafayı çalıştıralım erken bunamayalım.
uygun yollu uluslararası para transferi
mark greg sputnik #1580718
arkadaşlar geçen de sormuştum ama cevap alamadım ne yazık ki. wise, adresimi türkiye'ye güncellediğim an hesaplarımı engelledi. para alabilirmişim ama gönderemezmişim filan. hesaptaki parayı da çekemiyorum anlaşılan. daha farklı bir şey lazım.
karşılıklı olarak en ucuz yollu (komisyon, kur farkı vs. bakımından) uluslararası para gönderim şeysi ne olur şu an? letonya-türkiye arası gidip gelecek. karşı tarafın bankası SEB. benimki finansbank ama vakıf filan da olur onu ayarlarım.
wise'ın çalıştığı zamanlardakine benzer başka bi şey yok mu? gönderimin çok hızlı olması da şart değil 3-5 günde gelse yine olur, önceliğim fazla masraf kesmemesi.
transfergo nasıl mesela kullanan oldu mu?
karşılıklı olarak en ucuz yollu (komisyon, kur farkı vs. bakımından) uluslararası para gönderim şeysi ne olur şu an? letonya-türkiye arası gidip gelecek. karşı tarafın bankası SEB. benimki finansbank ama vakıf filan da olur onu ayarlarım.
wise'ın çalıştığı zamanlardakine benzer başka bi şey yok mu? gönderimin çok hızlı olması da şart değil 3-5 günde gelse yine olur, önceliğim fazla masraf kesmemesi.
transfergo nasıl mesela kullanan oldu mu?
askerlik işlemlerinin sonucu e-devlete ne zaman düşer?
mark greg sputnik #1580603
sene başında tecilim bitti. işlemlere başladım, dombili olduğum için bir yıl erteleme aldım. heyette bana raporumu e-devlet'ten alabileceğimi, ayrıca bir işlem yapmama gerek olmadığını söylemişlerdi. yalnız bu işlem şubat ayı sonunda gerçekleşmiş olmasına rağmen e-devlet'te baktığımda şu ekranı görüyorum,
prnt.sc
hadi genel müdürlük neyse de hastane sağlık muayenesi bile tamamlanmamış görünüyor. ben bunları gayet tamamladım, bizzat heyetten de bir yıl erteleme kararını duydum.
bu neden hala işlenmemiş olabilir, peşine düşeyim diyorum da hastaneyi mi aramak lazım yoksa başka bir yerle mi görüşmek lazım ondan da emin olamadım.
şimdi otobüs yolculuğu yapsam filan kaçaksın diye otobüsten indirip yine tebligat imzalatacaklar, boş yere borç yazacaklar sonra onu sildirmekle uğraşacağız bir de.
benzer durum yaşayan oldu mu, sisteme yansıması mı uzun sürüyor acaba?
prnt.sc
hadi genel müdürlük neyse de hastane sağlık muayenesi bile tamamlanmamış görünüyor. ben bunları gayet tamamladım, bizzat heyetten de bir yıl erteleme kararını duydum.
bu neden hala işlenmemiş olabilir, peşine düşeyim diyorum da hastaneyi mi aramak lazım yoksa başka bir yerle mi görüşmek lazım ondan da emin olamadım.
şimdi otobüs yolculuğu yapsam filan kaçaksın diye otobüsten indirip yine tebligat imzalatacaklar, boş yere borç yazacaklar sonra onu sildirmekle uğraşacağız bir de.
benzer durum yaşayan oldu mu, sisteme yansıması mı uzun sürüyor acaba?
kıştan kastım kar-buz, soğuk ama kapalı hava ve yağmuru da buna dahil edebilirim. özellikle çocukluğunda, ergenliğinde, genç yaşında bu tür havaları güneşli havalara kıyasla çok daha fazla sevenlere soruyorum: belli bir noktadan sonra tercihleriniz değişmeye başladı mı? yoksa hala karı, soğuğu, yağmuru güneşe tercih eder misiniz?
neden merak ettim çünkü bende bu değişmeye başladı. azılı bir yağmur-çamur-kar-depresyon sevdalısıydım ama yaş ilerledikçe bunlar bana çok ağır gelmeye başladı. karakter olarak hala aynı insanım esasında. işte depresyona meyilli, yalnız vs... ama doğanın bir çeşit "otomatik reset"i midir bilmiyorum, artık havada güneşi, sıcağı gördüğüm zaman şerefsizim direkt daha iyi hissetmeye başlıyorum. koca hayatımı sibirya'da yaşamayı hayal ederek geçirdim, yeni yeni "lan kanarya adaları'nda şıpıdık terlikle dolaşmak varken ne sibiryası?" demeye başladım.
ki hakikaten çevreme de bakıyorum özellikle 40-50 yaş sonrasında sıcakla, doğayla, cıbıldak gezmeyle çok daha ilgilenir hale geliyor insanlar. neblim ege'de sahil kasabasına yerleşmek isteyeni çok görüyorum ama 3 bin metre rakımda dize kadar karın içinde yaşamayı isteyene hiç rastlamadım.
sizce bu ne kadar kişisel tercih, ne kadar "doğanın bizi yola getirmesi"? sizde herhangi bir değişiklik oldu mu bu açıdan?
bu arada ben hala kar yağınca çocuk gibi heyecanlanan biriyim. onda hiçbi değişiklik yok. ama güneşli, sıcak havalardan eskiden nefret ederdim. şimdi onları da çok seviyorum öyle söyliyim.
neden merak ettim çünkü bende bu değişmeye başladı. azılı bir yağmur-çamur-kar-depresyon sevdalısıydım ama yaş ilerledikçe bunlar bana çok ağır gelmeye başladı. karakter olarak hala aynı insanım esasında. işte depresyona meyilli, yalnız vs... ama doğanın bir çeşit "otomatik reset"i midir bilmiyorum, artık havada güneşi, sıcağı gördüğüm zaman şerefsizim direkt daha iyi hissetmeye başlıyorum. koca hayatımı sibirya'da yaşamayı hayal ederek geçirdim, yeni yeni "lan kanarya adaları'nda şıpıdık terlikle dolaşmak varken ne sibiryası?" demeye başladım.
ki hakikaten çevreme de bakıyorum özellikle 40-50 yaş sonrasında sıcakla, doğayla, cıbıldak gezmeyle çok daha ilgilenir hale geliyor insanlar. neblim ege'de sahil kasabasına yerleşmek isteyeni çok görüyorum ama 3 bin metre rakımda dize kadar karın içinde yaşamayı isteyene hiç rastlamadım.
sizce bu ne kadar kişisel tercih, ne kadar "doğanın bizi yola getirmesi"? sizde herhangi bir değişiklik oldu mu bu açıdan?
bu arada ben hala kar yağınca çocuk gibi heyecanlanan biriyim. onda hiçbi değişiklik yok. ama güneşli, sıcak havalardan eskiden nefret ederdim. şimdi onları da çok seviyorum öyle söyliyim.
ankara'da eşyalı evime arkadaş arıyorum (kolej)
mark greg sputnik #1579641
ev incesu caddesi üzerinde, incesu pazarı hemen evin önünde kuruluyor. kolej durağına yürüyerek 15 dakika mesafede. ortak kullanım alanı olarak mutfak (ve balkon) ile banyo mevcut, odanızda yataktır dolaptır temel ihtiyaçlar bulunuyor, bavulunuzu alıp gelebilirsiniz. keza mutfakta da bir eksik yok, yakışıklı bıçak setinden tenceresine tavasına her şey var. kira bedeli 5 bin lira, faturalar kişi başı aylık 500 lirayı geçmiyor. girişte bir kira bedeli de depozito rica ediyorum.
şu an iki kişiyiz, yaşlar 29-25, ikimiz de erkeğiz. fotoğraflar, detaylar vs. için mesaj atabilirsiniz.
şu an iki kişiyiz, yaşlar 29-25, ikimiz de erkeğiz. fotoğraflar, detaylar vs. için mesaj atabilirsiniz.
arkadaşlar iyi akşamlar,
son zamanlarda karşıma sık sık çıkmaya başladı. sanırım bir bilimkurgu serisi ama inanın dune ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. ilk olarak şunu sormak istiyorum,
1) bu fotoğrafın esprisi ne? muhtemelen çocuk seride yer alan birine benziyor ama spoiler vermeden açıklar mısınız? 64.media.tumblr.com
2) ben dune 2000 oynadım. 8-9 yaşındaydım o zamanlar. yerin altından çıkıp benim araçlarımı yutan şerefsiz bir makine hatırlıyorum. rise of harkonnen'in müziğini hala dinlerim, çok severim ama oyuna dair savaş/strateji oyunu olması dışında pek bi şey hatırlamıyorum, dediğim gibi sene 2001-2002 filan, bilgisayarda var diye oynuyordum öyle, babam yüklemişti galiba. bu dune, o dune mu?
3) kitabı var mı?
4) filmi ya da kitabı varsa tavsiye eder misiniz? aslında bilimkurgudan çok anlamam. "fantastik" içerikli olarak çocukken harry potter'ı severdim, bi de game of thrones izledim daha sonra severek. amma politika, savaş, dövüş, gelecek, uzay vs. konularını, neblim distopik romanları filan severim.
5) duygulandım, dune 2000'i win 10'da oynayabilir miyim? biraz baktım ama bulamadım, sadece win 98 görünüyor.
şu ara sıkça görüyorum sağda solda dune dune diye. ne oluyor?
son zamanlarda karşıma sık sık çıkmaya başladı. sanırım bir bilimkurgu serisi ama inanın dune ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. ilk olarak şunu sormak istiyorum,
1) bu fotoğrafın esprisi ne? muhtemelen çocuk seride yer alan birine benziyor ama spoiler vermeden açıklar mısınız? 64.media.tumblr.com

2) ben dune 2000 oynadım. 8-9 yaşındaydım o zamanlar. yerin altından çıkıp benim araçlarımı yutan şerefsiz bir makine hatırlıyorum. rise of harkonnen'in müziğini hala dinlerim, çok severim ama oyuna dair savaş/strateji oyunu olması dışında pek bi şey hatırlamıyorum, dediğim gibi sene 2001-2002 filan, bilgisayarda var diye oynuyordum öyle, babam yüklemişti galiba. bu dune, o dune mu?
3) kitabı var mı?
4) filmi ya da kitabı varsa tavsiye eder misiniz? aslında bilimkurgudan çok anlamam. "fantastik" içerikli olarak çocukken harry potter'ı severdim, bi de game of thrones izledim daha sonra severek. amma politika, savaş, dövüş, gelecek, uzay vs. konularını, neblim distopik romanları filan severim.
5) duygulandım, dune 2000'i win 10'da oynayabilir miyim? biraz baktım ama bulamadım, sadece win 98 görünüyor.
şu ara sıkça görüyorum sağda solda dune dune diye. ne oluyor?
iyi günler dostlar,
erkek kardeşim, vefat eden babamın emekli maaşını alıyor. annem bana bu emekli maaşını taşıma promosyonundan onun da faydalanabileceğini söyledi, öyle bir şey görmüş sanırım.
öncelikle sorum, bu gerçek mi? birader kendisi emekli olmadığı halde bu imkandan yararlanabilir mi?
eğer öyleyse süreç nasıl işliyor? hangi bankanın bunu yaptığını, hangisinin ne kadar promosyon verdiğini vs. tek tek bankalarla görüşerek mi öğrenebiliriz? yoksa katılımcılar ve rakamlar belli mi?
benim gönlü zengin kardeşim "üşeniyom ya" diye hiç üstüne düşmüyor ama böyle bir imkan varsa kendisini fiştekleyeyim diyorum, taş atıyoruz da kolumuz mu yoruluyor sanki, yapalım şovumuzu.
erkek kardeşim, vefat eden babamın emekli maaşını alıyor. annem bana bu emekli maaşını taşıma promosyonundan onun da faydalanabileceğini söyledi, öyle bir şey görmüş sanırım.
öncelikle sorum, bu gerçek mi? birader kendisi emekli olmadığı halde bu imkandan yararlanabilir mi?
eğer öyleyse süreç nasıl işliyor? hangi bankanın bunu yaptığını, hangisinin ne kadar promosyon verdiğini vs. tek tek bankalarla görüşerek mi öğrenebiliriz? yoksa katılımcılar ve rakamlar belli mi?
benim gönlü zengin kardeşim "üşeniyom ya" diye hiç üstüne düşmüyor ama böyle bir imkan varsa kendisini fiştekleyeyim diyorum, taş atıyoruz da kolumuz mu yoruluyor sanki, yapalım şovumuzu.
öncelik masrafın olabildiğince az olması, gönderim süresi de 3-4 günü aşmadığı sürece çok önemli değil. meblağ günümüz kuruyla sadece 170 euro civarı bir para ama bu miktarda her ay birkaç kez işlem olacak türkiye-AB, AB-türkiye yönlü. karşı taraf türk vatandaşı değil, türk bankalarıyla çalışmıyor.
eskiden wise kullanıyordum ama onlar da şimdi işlem yapmak için 20 euro depozit şartı filan koymuş, ben zaten küçük paraların adamıyım, bana yaramaz.
hem türkiye hem de AB ülkesinde görece kolay kullanılabilecek, mümkünse sadece interlek üzerinden iş görebilecek bir uygulama sistem neyin var mı şu an?
eskiden wise kullanıyordum ama onlar da şimdi işlem yapmak için 20 euro depozit şartı filan koymuş, ben zaten küçük paraların adamıyım, bana yaramaz.
hem türkiye hem de AB ülkesinde görece kolay kullanılabilecek, mümkünse sadece interlek üzerinden iş görebilecek bir uygulama sistem neyin var mı şu an?
iyi akşamlar dostlar,
bu iş benim canımı çok sıkıyor ve korkumdan inanın öğrenci işlerine gidip sorasım bile gelmiyor.
2017-18 (hazırlık) girişliyim ben. mezuniyet için gereken 240 kredinin NEREDEYSE yarısı duruyor. en son hesaplamalarıma göre 2024-25 son şansımdı. bu dönem 20 temizlesek, önümüzdeki yıl da fire vermeden 60 yapsak... yok, yine tutmuyor. üç ders sınavı filan var ama üç dersten fazlası kalabilir.
benim kesinlikle diploma almam lazım. yaşım geçti. öyle muslukçuluk, berberlik gibi bir meziyetim de yok. iş bulup iki sene çalışsam lise mezunu olarak ordan çıkınca bi daha iş bulamam yani öyle bi durum, ülke şartları malumunuz. onun da ötesinde zaten şu an okuduğum bölümün diplomasını almayı ben kendim için çok istiyorum, kazancında değilim, benim için bir çeşit hayat amacına dönüştü ama gerek şahsi denyoluklar gerekse hayat şartları vs. olmadı.
şimdi ben muhtemelen önümüzdeki yılın sonunda, okulu bitirmeme bir veya iki dönem kalmışken atılacağım.
bu durumda aklıma şu geldi: ben sınava tekrar girsem, bölümümü kazansam, verdiğim derslerin ne kadarını saydırabilirim? aynı okul, aynı bölüm. bu konuda bir sorun olur mu dersiniz? bu saydırma olayı nasıl oluyor?
ben sınava girip aynı yeri kazanırım, o kısım hiç problem değil. ama saydırdığım dersler içinde kayıp olur mu, orasını merak ediyorum. onun dışında genel olarak 30 yaşına gelip hala lisansı bitirememiş bu davar kardeşinize konuyla ilgili herhangi bir öneriniz, tavsiyeniz vs. varsa onu da alırım.
bu iş benim canımı çok sıkıyor ve korkumdan inanın öğrenci işlerine gidip sorasım bile gelmiyor.
2017-18 (hazırlık) girişliyim ben. mezuniyet için gereken 240 kredinin NEREDEYSE yarısı duruyor. en son hesaplamalarıma göre 2024-25 son şansımdı. bu dönem 20 temizlesek, önümüzdeki yıl da fire vermeden 60 yapsak... yok, yine tutmuyor. üç ders sınavı filan var ama üç dersten fazlası kalabilir.
benim kesinlikle diploma almam lazım. yaşım geçti. öyle muslukçuluk, berberlik gibi bir meziyetim de yok. iş bulup iki sene çalışsam lise mezunu olarak ordan çıkınca bi daha iş bulamam yani öyle bi durum, ülke şartları malumunuz. onun da ötesinde zaten şu an okuduğum bölümün diplomasını almayı ben kendim için çok istiyorum, kazancında değilim, benim için bir çeşit hayat amacına dönüştü ama gerek şahsi denyoluklar gerekse hayat şartları vs. olmadı.
şimdi ben muhtemelen önümüzdeki yılın sonunda, okulu bitirmeme bir veya iki dönem kalmışken atılacağım.
bu durumda aklıma şu geldi: ben sınava tekrar girsem, bölümümü kazansam, verdiğim derslerin ne kadarını saydırabilirim? aynı okul, aynı bölüm. bu konuda bir sorun olur mu dersiniz? bu saydırma olayı nasıl oluyor?
ben sınava girip aynı yeri kazanırım, o kısım hiç problem değil. ama saydırdığım dersler içinde kayıp olur mu, orasını merak ediyorum. onun dışında genel olarak 30 yaşına gelip hala lisansı bitirememiş bu davar kardeşinize konuyla ilgili herhangi bir öneriniz, tavsiyeniz vs. varsa onu da alırım.
turkcell müşterisiyim. az önce aylık 24 gb interlek + 1000 dakika konuşma paketine 330 lira verdim. 50gb hotspot fiyatı da yaklaşık 200'dü sanırım.
ben çok fazla mobil veri (ağırlıklı olarak bilgisayarda) kullanıyorum. şu an ev internetimle zaten sorun yaşıyorum, taahhütlü olduğu için sözleşmeyi sonlandırmak da pek mantıklı değil. elde avuçta ne varsa internete gider oldu o yüzden.
mobil veri için daha uygun bi şey arıyorum, bu noktada önerebileceğiniz operatör ya da hatta doğrudan paket var mı? mesela birisi bana vodafone'da 400 liraya sınırsız hotspot olduğundan bahsetmişti de çok şaşırmıştım. kendisi sürekli gezdiği için hiç internet filan bağlatmayıp telefonundan kullanıyordu. o tarz bi şey mesela benim için şahane olur.
doğrudan mobil kullanım için ayda 50gb, hotspot için de tercihen sınırsız tabii ama en azından 200gb (aylık) kullanabileceğim bi şeyler arıyorum. fiyatı uygun olduktan sonra parça parça da alırım o sorun değil.
çok şey mi istiyorum? yani hiç değilse turkcell'den daha ucuzu yok mu?
ben çok fazla mobil veri (ağırlıklı olarak bilgisayarda) kullanıyorum. şu an ev internetimle zaten sorun yaşıyorum, taahhütlü olduğu için sözleşmeyi sonlandırmak da pek mantıklı değil. elde avuçta ne varsa internete gider oldu o yüzden.
mobil veri için daha uygun bi şey arıyorum, bu noktada önerebileceğiniz operatör ya da hatta doğrudan paket var mı? mesela birisi bana vodafone'da 400 liraya sınırsız hotspot olduğundan bahsetmişti de çok şaşırmıştım. kendisi sürekli gezdiği için hiç internet filan bağlatmayıp telefonundan kullanıyordu. o tarz bi şey mesela benim için şahane olur.
doğrudan mobil kullanım için ayda 50gb, hotspot için de tercihen sınırsız tabii ama en azından 200gb (aylık) kullanabileceğim bi şeyler arıyorum. fiyatı uygun olduktan sonra parça parça da alırım o sorun değil.
çok şey mi istiyorum? yani hiç değilse turkcell'den daha ucuzu yok mu?
iyi akşamlar dostlar,
normalde ben hiç ciks birisi değilim, a 101'den axe deodorant basıp yoluma devam ederim. ama hem depresif zamanları hem de garibanlığı hatırlattığı için onu kullanasım yok pek. şöyle bi fıslattın mıydı peşinden gelecek, güzel kokan, ESSAHTAN PARFÜM almak istiyorum.
30 yaşında sakallı, bazen kel, dombili, üniforması siyah kot siyah tişört olan biriyim. bana nasıl bi şey gider? işte baharatlı, pastırmalı, çiçekli böcekli filan bissürü türü oluyo ya bunların.
kardeşime sordum "git kokla beğendiğini al işte" dedi, kalbimi kırdı. rahmetli babamın böyle portakal gibi kokan baharatlı bi parfümü vardı mesela ondan nefret ederdim, o yüzden sanırım o tarz ağır kokuları tercih etmem.
böyle COOL SPORTS RUSH tarzı denyo denyo deodorantların parfüm versiyonu yok mu? mümkünse ucuz bi şeyler olsun, yani maksat bi koku sürünmek temelde, iki fıstırıcam diye 800-900 lira ver(e)mem minik bi şişeye.
normalde ben hiç ciks birisi değilim, a 101'den axe deodorant basıp yoluma devam ederim. ama hem depresif zamanları hem de garibanlığı hatırlattığı için onu kullanasım yok pek. şöyle bi fıslattın mıydı peşinden gelecek, güzel kokan, ESSAHTAN PARFÜM almak istiyorum.
30 yaşında sakallı, bazen kel, dombili, üniforması siyah kot siyah tişört olan biriyim. bana nasıl bi şey gider? işte baharatlı, pastırmalı, çiçekli böcekli filan bissürü türü oluyo ya bunların.
kardeşime sordum "git kokla beğendiğini al işte" dedi, kalbimi kırdı. rahmetli babamın böyle portakal gibi kokan baharatlı bi parfümü vardı mesela ondan nefret ederdim, o yüzden sanırım o tarz ağır kokuları tercih etmem.
böyle COOL SPORTS RUSH tarzı denyo denyo deodorantların parfüm versiyonu yok mu? mümkünse ucuz bi şeyler olsun, yani maksat bi koku sürünmek temelde, iki fıstırıcam diye 800-900 lira ver(e)mem minik bi şişeye.
iyi akşamlar,
evde kullandığım internet berbat ötesi ve taahhüt var maalesef. önümüzdeki iki ay boyunca kesinlikle kaçırmak istediğim bazı maçlar var. internet kafeye gitmeyi düşünüyorum bu yüzden. tek kriterim internet hızının yüksek olması. yüksek dediysem 20-30mbps bile yeterli olur muhtemelen, izleyeceğim şey dümdüz maç yayını, ekstra bir şeye gerek yok.
maçların saatinden dolayı okula yakın bir yer olsa iyi olur, o yüzden öncelik sıhhiye ve kızılay olmak üzere o bölgede önerebileceğiniz kaliteli bir mekan var mı?
zamanında istanbul'da nhl playofflarını 7/24 açık internet kafede tost yiyip red bull ve sigara içerek izlemiştim, acayip keyifliydi. öyle bir ortam arıyorum.
yani herhalde herhangi bir internet kafe de iş görür ama sizin bildiğiniz, sevdiğiniz, özellikle önerebileceğiniz bir yer varsa oraya gideyim.
evde kullandığım internet berbat ötesi ve taahhüt var maalesef. önümüzdeki iki ay boyunca kesinlikle kaçırmak istediğim bazı maçlar var. internet kafeye gitmeyi düşünüyorum bu yüzden. tek kriterim internet hızının yüksek olması. yüksek dediysem 20-30mbps bile yeterli olur muhtemelen, izleyeceğim şey dümdüz maç yayını, ekstra bir şeye gerek yok.
maçların saatinden dolayı okula yakın bir yer olsa iyi olur, o yüzden öncelik sıhhiye ve kızılay olmak üzere o bölgede önerebileceğiniz kaliteli bir mekan var mı?
zamanında istanbul'da nhl playofflarını 7/24 açık internet kafede tost yiyip red bull ve sigara içerek izlemiştim, acayip keyifliydi. öyle bir ortam arıyorum.
yani herhalde herhangi bir internet kafe de iş görür ama sizin bildiğiniz, sevdiğiniz, özellikle önerebileceğiniz bir yer varsa oraya gideyim.
merhaba dostlar,
elimde onlarca kitap var. çoğunda tek çizik yok, satın aldığım günkü haliyle tertemiz kitaplar. bunları toplu ya da ayrı ayrı dişe dokunur bir meblağ karşılığında okutmam mümkün olur mu? yani para eder mi aslında merak ettiğim o. etmezse kütüphaneye bağışlarım ama ederse maalesef paraya çevirmek durumundayım, lazım.
atıyorum tertemiz iki ciltlik iş bankası sefiller'i kaça gider şu an? kitapyurdu'nda iletişim yayınları 293 lira sıfırı. buna sahaf ya da okur kaç verir misal? genel olarak bir okurun "orijinaline ne para vercem sahaftan/uygulamadan daha ucuza alırım" dediği zaman indirim beklentisi ne kadar olur?
sherlock holmes serisinden tutun metrosuna, dünya klasiklerine bissürü kitap var. evde yer kalmadı. size satiyim??
elimde onlarca kitap var. çoğunda tek çizik yok, satın aldığım günkü haliyle tertemiz kitaplar. bunları toplu ya da ayrı ayrı dişe dokunur bir meblağ karşılığında okutmam mümkün olur mu? yani para eder mi aslında merak ettiğim o. etmezse kütüphaneye bağışlarım ama ederse maalesef paraya çevirmek durumundayım, lazım.
atıyorum tertemiz iki ciltlik iş bankası sefiller'i kaça gider şu an? kitapyurdu'nda iletişim yayınları 293 lira sıfırı. buna sahaf ya da okur kaç verir misal? genel olarak bir okurun "orijinaline ne para vercem sahaftan/uygulamadan daha ucuza alırım" dediği zaman indirim beklentisi ne kadar olur?
sherlock holmes serisinden tutun metrosuna, dünya klasiklerine bissürü kitap var. evde yer kalmadı. size satiyim??
yasak kaldırıldıktan sonra eksisozluk111.com adresinden girdiğimde hesaptan çıkmış gösteriyordu. öyle olunca eksisozluk.com aracılığıyla girdim. hesapta sorun yok ama sol frame görünmüyor. gündem, debe vs. de çıkmıyor haliyle. sol taraf boş.
sizde de aynı mı?
sizde de aynı mı?
iyi akşamlar dostlar,
ben buraya hep taksiyle gitmiştim daha önce. ulus metro durağına yakınmış galiba. orada insem ne kadar yürümem gerekir? yol filan nasıldır yokuş mu mesela? sakat olduğum için ona göre daha erken çıkayım diye soruyorum. ulus'tan inince ne yana, ne kadar gitmek gerekiyor aşağı yukarı?
ben buraya hep taksiyle gitmiştim daha önce. ulus metro durağına yakınmış galiba. orada insem ne kadar yürümem gerekir? yol filan nasıldır yokuş mu mesela? sakat olduğum için ona göre daha erken çıkayım diye soruyorum. ulus'tan inince ne yana, ne kadar gitmek gerekiyor aşağı yukarı?
dostlar iyi akşamlar,
ben şu an iki işte birden çalışıyorum. bunların birini geçelim, sorun değil.
diğerinde de müşteriyle doğrudan ilişkim yok. iş sebepli DEVAMLI muhatap olduğum bir kişi bile yok, şu veya bu sebepten bana yazması/beni görmesi gereken 2-3 kişi oluyor.
benim de 30 yaşında herif olmama rağmen pis bir huyum var, kendimce komik ya da saçma bulduğum çeşit çeşit şey koyarım profil fotoğrafıma. çok sık değiştirmem aslında ama 3 sene aynı fotoğraf olmaz yani.
sormak istediğim şu: BİREYSEL hesabımı kullanırken bu sizce profesyonellik ya da ne bileyim toplum ilişkileri açısından sorun olacak bi şey mi sizin için? neblim iş arkadaşınız ayda bir profil fotoğrafı değiştirse, antin kuntin şeyler koysa "manyak mı bu" filan der misiniz? ya da birine iş verceksiniz diyelim böyle bi tavır sizde güvensizlik uyandırır mı?
şu an benim düzenim ne kadar "casual" olabilirse o kadar casual, kaldı ki şu an çalıştığım insanların da hiç taktığını düşünmüyorum, o yüzden sonuna kadar ergenliğe devam edicem ama "gardaşım yapma üzülürsün" derseniz en azından ilerleyen yıllar için filan aklımda olsun. kurumsal iş hesabı kullanacak olsam orada zaten yapmam, ona girmiyorum bile.
ben şu an iki işte birden çalışıyorum. bunların birini geçelim, sorun değil.
diğerinde de müşteriyle doğrudan ilişkim yok. iş sebepli DEVAMLI muhatap olduğum bir kişi bile yok, şu veya bu sebepten bana yazması/beni görmesi gereken 2-3 kişi oluyor.
benim de 30 yaşında herif olmama rağmen pis bir huyum var, kendimce komik ya da saçma bulduğum çeşit çeşit şey koyarım profil fotoğrafıma. çok sık değiştirmem aslında ama 3 sene aynı fotoğraf olmaz yani.
sormak istediğim şu: BİREYSEL hesabımı kullanırken bu sizce profesyonellik ya da ne bileyim toplum ilişkileri açısından sorun olacak bi şey mi sizin için? neblim iş arkadaşınız ayda bir profil fotoğrafı değiştirse, antin kuntin şeyler koysa "manyak mı bu" filan der misiniz? ya da birine iş verceksiniz diyelim böyle bi tavır sizde güvensizlik uyandırır mı?
şu an benim düzenim ne kadar "casual" olabilirse o kadar casual, kaldı ki şu an çalıştığım insanların da hiç taktığını düşünmüyorum, o yüzden sonuna kadar ergenliğe devam edicem ama "gardaşım yapma üzülürsün" derseniz en azından ilerleyen yıllar için filan aklımda olsun. kurumsal iş hesabı kullanacak olsam orada zaten yapmam, ona girmiyorum bile.
dostlar iyi akşamlar,
şimdi bilen bilir ben buz hokeyini çok severim, gönülden bağlı olduğum birkaç dost da mevcuttur ama orijinal dükkandan sipariş vermeye kalksam bir parça eşya 2 bin liradan fazla tutuyor, üstüne gümrüğe takılma ihtimali var. bunu yapacak durumum yok açıkçası. malum kış geliyor yavaştan, şöyle sevimli bir hoodie'm olsa güzel olurdu diye düşünüyorum.
o yüzden dedim ki kapüşonluyu kendim bi' yerden alayım, üstüne şrak diye yazıyı bastırayım. bunu aslında kardeşim çok iyi becerir ama o başka bir şehirde yapıyordu bu işi, ankara'da bildiğimiz bir yer yok.
örnek ürün olarak şunu gösterebilirim,
shop.hawk.ru
mesela buna çok benzer bir şey yapmak için ankara'da nereye gidilmeli sizce? hem ana ürünü satın almak hem de bastırma işlemi için ayrı ayrı soruyorum. kaliteli olması benim için önemli. zamanında rammstein tişörtü bastırmıştı biraderim, üç sene oldu, anca yeni yeni dağılıyor mesela yapışkanı. bu tarz kaliteli iş yapan bir yer varsa önerinizi alırım.
şimdi bilen bilir ben buz hokeyini çok severim, gönülden bağlı olduğum birkaç dost da mevcuttur ama orijinal dükkandan sipariş vermeye kalksam bir parça eşya 2 bin liradan fazla tutuyor, üstüne gümrüğe takılma ihtimali var. bunu yapacak durumum yok açıkçası. malum kış geliyor yavaştan, şöyle sevimli bir hoodie'm olsa güzel olurdu diye düşünüyorum.
o yüzden dedim ki kapüşonluyu kendim bi' yerden alayım, üstüne şrak diye yazıyı bastırayım. bunu aslında kardeşim çok iyi becerir ama o başka bir şehirde yapıyordu bu işi, ankara'da bildiğimiz bir yer yok.
örnek ürün olarak şunu gösterebilirim,
shop.hawk.ru
mesela buna çok benzer bir şey yapmak için ankara'da nereye gidilmeli sizce? hem ana ürünü satın almak hem de bastırma işlemi için ayrı ayrı soruyorum. kaliteli olması benim için önemli. zamanında rammstein tişörtü bastırmıştı biraderim, üç sene oldu, anca yeni yeni dağılıyor mesela yapışkanı. bu tarz kaliteli iş yapan bir yer varsa önerinizi alırım.
merhaba,
elimde imzalı bir fenerbahçe forması var. kadrodaki tüm oyuncuların ıslak imzası mevcut. sezondan emin değilim ama isimlerden dolayı 2017-18 olduğunu tahmin ediyorum, zaten sıkı fenerbahçeliler fotoğrafı görünce direkt anlayacaktır, benim forma hafızam zayıf.
bunu satacağım ama piyasayı hiç bilmiyorum. sahibinden'de 3 bine satışa koyulan da var 20 bine de... bendeki formanın avantajı hala tertemiz olması ve oyuncular tarafından bizzat imzalanmış olması. yani öyle seri üretim ya da adamların imzasını basalım türü bir şey değil. öyle satılanlar da var çünkü.
böyle şeylerde "piyasa değeri" pek olmaz farkındayım, daha ziyade zevk işi çünkü ama siz olsanız böyle bir formaya kaç para verirsiniz? ederi aşağı yukarı nedir, ne olmalıdır? yani satacak tarafın önceliği formayı paraya çevirmek ama 50 bin edecekse 3-4 bine de gitmesin.
o açıdan siz ne kadar verirdiniz, benzer formaların alındığını ya da satıldığını gördünüz mü, fiyatlar nasıldı vs. bu konuda fikir verebilecek her türlü bilgiye açığım. teşekkürler.
elimde imzalı bir fenerbahçe forması var. kadrodaki tüm oyuncuların ıslak imzası mevcut. sezondan emin değilim ama isimlerden dolayı 2017-18 olduğunu tahmin ediyorum, zaten sıkı fenerbahçeliler fotoğrafı görünce direkt anlayacaktır, benim forma hafızam zayıf.
bunu satacağım ama piyasayı hiç bilmiyorum. sahibinden'de 3 bine satışa koyulan da var 20 bine de... bendeki formanın avantajı hala tertemiz olması ve oyuncular tarafından bizzat imzalanmış olması. yani öyle seri üretim ya da adamların imzasını basalım türü bir şey değil. öyle satılanlar da var çünkü.
böyle şeylerde "piyasa değeri" pek olmaz farkındayım, daha ziyade zevk işi çünkü ama siz olsanız böyle bir formaya kaç para verirsiniz? ederi aşağı yukarı nedir, ne olmalıdır? yani satacak tarafın önceliği formayı paraya çevirmek ama 50 bin edecekse 3-4 bine de gitmesin.
o açıdan siz ne kadar verirdiniz, benzer formaların alındığını ya da satıldığını gördünüz mü, fiyatlar nasıldı vs. bu konuda fikir verebilecek her türlü bilgiye açığım. teşekkürler.
10:20'deki iç hatlar uçuşu için 9'da havalimanında olsam yeter mi acaba?
bi de aşti'den gitmeyi düşünüyorum, yanlış hatırlamıyosam havaş ve belko'nun ayrı ayrı otobüsleri var. bi kere böyle arka tarafta kuytu bi köşeden bindiğimi hatırlıyorum gece ama normalde peronlarda da oluyor otobüsler. bunlar yarım saatte bir mi kalkar, havalimanına gidişi ne kadar sürer aşağı yukarı?
8'de aşti'de olsam mesela ideal midir yoksa riskli mi, daha mı erken çıkmak lazım?
bi de aşti'den gitmeyi düşünüyorum, yanlış hatırlamıyosam havaş ve belko'nun ayrı ayrı otobüsleri var. bi kere böyle arka tarafta kuytu bi köşeden bindiğimi hatırlıyorum gece ama normalde peronlarda da oluyor otobüsler. bunlar yarım saatte bir mi kalkar, havalimanına gidişi ne kadar sürer aşağı yukarı?
8'de aşti'de olsam mesela ideal midir yoksa riskli mi, daha mı erken çıkmak lazım?
iyi akşamlar dostlar,
behzat ç.'den en sevdiğiniz yahut en çok etkilendiğiniz, güldüğünüz, kısacası sizin için öne çıkmış sahneleri paylaşabilir misiniz? link varsa daha iyi olur ama sadece anlatsanız yine yeterli. şu kaşık oynayan ukraynalı kız videosunu gördüğümden beri harun'un larissa'yla tanıştığı sahne aklımdan çıkmıyor da o yüzden biraz duygulandım bu ara djdjfjd size de sorayım dedim.
behzat ç.'den en sevdiğiniz yahut en çok etkilendiğiniz, güldüğünüz, kısacası sizin için öne çıkmış sahneleri paylaşabilir misiniz? link varsa daha iyi olur ama sadece anlatsanız yine yeterli. şu kaşık oynayan ukraynalı kız videosunu gördüğümden beri harun'un larissa'yla tanıştığı sahne aklımdan çıkmıyor da o yüzden biraz duygulandım bu ara djdjfjd size de sorayım dedim.
narcos'u özellikle sinematik açıdan sevmiştim ben, spoiler olmasın ama malum olaydan sonra izlemeye gerek görmedim. ona benzer böyle hem garibanlığın hem zenginliğin olduğu, güney amerika (meksika da olur) taraflarında geçen mini dizi yahut film önerir misiniz? amores perros, relatos salvajes, el secreto de sus ojos üçlüsü hariç. tşk.
özellikle hentbolu merak ediyorum ama voleybol, kadın basketbolu gibi maçları genelde fazla ilgi çekmeyen her spor için veri olur. mesela türkiye'de hentbol liginde ortalama bir oyuncu ne kadar para kazanıyordur? bi yandan bakıyorsun profesyonel seviyede sporcu olmak ne olursa olsun gerçekten ciddi güç ve disiplin ister. e diğer taraftan bunlar futbolcular gibi milyonlar da kazanmıyor, kariyerleri desen maksimum 40 yaşında bitecek, kesinlikle zengin değiller.
bu sporcular ne yiyor, ne içiyor yahu?
ikinci olarak ankara'da en iyi hentbol takımı hangisi? denk gelirse arada izlemek isterim açıkçası, zaten ya bedavadır ya da biletler çok ucuzdur diye düşünüyorum.
bu sporcular ne yiyor, ne içiyor yahu?
ikinci olarak ankara'da en iyi hentbol takımı hangisi? denk gelirse arada izlemek isterim açıkçası, zaten ya bedavadır ya da biletler çok ucuzdur diye düşünüyorum.
selam dostlar,
uzun bir aradan sonra sürgün öğretime geri döndüm ve ders seçiminde listede daha önce hiç görmediğim dersler gördüm. bölüm dışı "eğitime giriş", "özel eğitim" gibi PFE kodlu dersler var. evet bildiğimiz pedagojik formasyon eğitimi. ben dil öğrencisiyim ama bi arkadaşım mesela mütercim tercümanlık mezunu ve 2-3 sene önce kendisi para verip ayrıca formasyon almıştı koca sene derslere girip.
şu an bölümden kimseyi tanımadığım için "bu nedir?" diye soramadım da. ders seçerken attım sepete iki tane, hocam da onaylamış, "nabıyon olm" dememiş.
şimdi ben bu dersleri alsam mezun olunca örtmenlik yapabiliyo muyum acaba? arkadaşa sordum mesela o da çok şaşırdı, anlam veremedi. bu yeni bi şey mi yoksa ben mi çok geride kaldım?
uzun bir aradan sonra sürgün öğretime geri döndüm ve ders seçiminde listede daha önce hiç görmediğim dersler gördüm. bölüm dışı "eğitime giriş", "özel eğitim" gibi PFE kodlu dersler var. evet bildiğimiz pedagojik formasyon eğitimi. ben dil öğrencisiyim ama bi arkadaşım mesela mütercim tercümanlık mezunu ve 2-3 sene önce kendisi para verip ayrıca formasyon almıştı koca sene derslere girip.
şu an bölümden kimseyi tanımadığım için "bu nedir?" diye soramadım da. ders seçerken attım sepete iki tane, hocam da onaylamış, "nabıyon olm" dememiş.
şimdi ben bu dersleri alsam mezun olunca örtmenlik yapabiliyo muyum acaba? arkadaşa sordum mesela o da çok şaşırdı, anlam veremedi. bu yeni bi şey mi yoksa ben mi çok geride kaldım?
merhaba,
geçenlerde pardon'u izleyip çok sevmiştim. ülkemizin çıkardığı en iyi veya en azından "ikonik" diyebileceğimiz işlerden ne önerirsiniz? açıkçası çok az türk filmi izledim, haliyle "bunu kesin izlemişsindir" diye düşünüp en bilinenleri önermezlik yapmayın. mesela gemide geldi aklıma malum o da izlemeyenlerin bile sahneleriyle çok duyduğu bir film. benzer tadı, havayı verir mi sizce?
yıl olarak da çok eski olmasın ama son 10 yıldan da olmasın istiyorum, o açıdan 90'lar veya 2000'lerin başı civarında geçen bir film olursa daha iyi olur ama bu kısmı şart değil.
geçenlerde pardon'u izleyip çok sevmiştim. ülkemizin çıkardığı en iyi veya en azından "ikonik" diyebileceğimiz işlerden ne önerirsiniz? açıkçası çok az türk filmi izledim, haliyle "bunu kesin izlemişsindir" diye düşünüp en bilinenleri önermezlik yapmayın. mesela gemide geldi aklıma malum o da izlemeyenlerin bile sahneleriyle çok duyduğu bir film. benzer tadı, havayı verir mi sizce?
yıl olarak da çok eski olmasın ama son 10 yıldan da olmasın istiyorum, o açıdan 90'lar veya 2000'lerin başı civarında geçen bir film olursa daha iyi olur ama bu kısmı şart değil.
geçen gece gaza gelip breathe right'ın ekstrasından sipariş verdim, gelmesini bekliyorum. bazıları yapışmıyor demiş, 400 lira verdim toplamda 60 tanesine mi ne, canım sıkıldı biraz. siz bunu ya da buna benzer herhangi bir ürünü kullanıp rahat ettiniz mi, fayda gördünüz mü acaba?
şimdi bende sigara, fazla kilo, kötü beslenme vs. her şey var ve özellikle yorgun olduğum günlerde horlamamın korkunç boyutlara ulaştığını biliyorum. bi keresinde akşamüstü kestireyim dedim, annem ağlamış oturup, "resmen can çekişiyosun, boğuluyosun" diye.
hakkı var zira ne yaparsam yapayım deliksiz 6-7 saat bile uyuyamıyorum. aşırı gerçekçi rüyalar görüyorum, o kadar ki rüyamda bir şey okuduysam uyanınca harfi harfine hatırlıyorum onu. "bunu gerçekten yaşadım mı yoksa rüya mıydı?" diye sorduğum da az değildir.
o yüzden kısa süreli çözüm olarak en azından daha rahat nefes almamı sağlayacak bi şey faydalı olur diye düşündüm çünkü bariz biçimde uyurken nefes alamıyorum.
soracağım o ki siz böyle bir durumda herhangi bir üründen fayda gördünüz mü? bazı yorumlarda yazdığı gibi "ben bu zamana kadar uyumamışım be heheyt" dedirtti mi?
onun haricinde genel olarak kısa süreli herhangi bir çözüm öneriniz varsa onu da alırım. evet kilo vermek, cuvaret çekmemek lazım ama ben üç gece daha düzgün uyuyamazsam zaten kalpten gidermişim gibime geliyor. bir an önce "ulan şerefsiz, iğrenç yaşıyorsun, bari gece bırak da azıcık dinlenelim" çağrısına cevap vermek istiyorum vücudumun.
şimdi bende sigara, fazla kilo, kötü beslenme vs. her şey var ve özellikle yorgun olduğum günlerde horlamamın korkunç boyutlara ulaştığını biliyorum. bi keresinde akşamüstü kestireyim dedim, annem ağlamış oturup, "resmen can çekişiyosun, boğuluyosun" diye.
hakkı var zira ne yaparsam yapayım deliksiz 6-7 saat bile uyuyamıyorum. aşırı gerçekçi rüyalar görüyorum, o kadar ki rüyamda bir şey okuduysam uyanınca harfi harfine hatırlıyorum onu. "bunu gerçekten yaşadım mı yoksa rüya mıydı?" diye sorduğum da az değildir.
o yüzden kısa süreli çözüm olarak en azından daha rahat nefes almamı sağlayacak bi şey faydalı olur diye düşündüm çünkü bariz biçimde uyurken nefes alamıyorum.
soracağım o ki siz böyle bir durumda herhangi bir üründen fayda gördünüz mü? bazı yorumlarda yazdığı gibi "ben bu zamana kadar uyumamışım be heheyt" dedirtti mi?
onun haricinde genel olarak kısa süreli herhangi bir çözüm öneriniz varsa onu da alırım. evet kilo vermek, cuvaret çekmemek lazım ama ben üç gece daha düzgün uyuyamazsam zaten kalpten gidermişim gibime geliyor. bir an önce "ulan şerefsiz, iğrenç yaşıyorsun, bari gece bırak da azıcık dinlenelim" çağrısına cevap vermek istiyorum vücudumun.
özellikle akademidekilere soruyorum belki daha güvenilir duyumları olabilir diye.
ben en başta eylül sonu açılacağını görünce şaşırmıştım. normalde başında başlardı dönem. sonra kardeşim, bir arkadaşının okulunun ekim başına attığını söyledi başlangıcı. hoop birkaç gün sonra bizim okul da gerçekten dönem başlangıcını bir hafta öteledi.
böyle böyle en sonunda "gelmeyin lan eşekler" mi diyecekler yine? yani benim için süper olurdu çünkü ben zaten okuyacağımı okudum, bu yoklukta masraf etmeden oturduğum yerde kalan derslerimi tamamlayıp işime baksam güzel olurdu ama başta kardeşim olmak üzere en güzel çağlarında resmen lise-üniversite görmeyen çocuklara üzülüyorum. ne olacak bunun sonu? cidden online eğitime geçilmesi gibi bir ihtimal var mı?
ben en başta eylül sonu açılacağını görünce şaşırmıştım. normalde başında başlardı dönem. sonra kardeşim, bir arkadaşının okulunun ekim başına attığını söyledi başlangıcı. hoop birkaç gün sonra bizim okul da gerçekten dönem başlangıcını bir hafta öteledi.
böyle böyle en sonunda "gelmeyin lan eşekler" mi diyecekler yine? yani benim için süper olurdu çünkü ben zaten okuyacağımı okudum, bu yoklukta masraf etmeden oturduğum yerde kalan derslerimi tamamlayıp işime baksam güzel olurdu ama başta kardeşim olmak üzere en güzel çağlarında resmen lise-üniversite görmeyen çocuklara üzülüyorum. ne olacak bunun sonu? cidden online eğitime geçilmesi gibi bir ihtimal var mı?
yahu çıldıracağım, abartısız söylüyorum üç gün dayanmıyorlar. sorun gaz değil, basmalısı olsun şu silindirlisi olsun bir yerden sonra ateşlemiyor. mis gibi yepyeni almıştım mesela gerçekten üç gün olmadı ve gazı ağzına kadar dolu olduğu halde çakmıyor, taşıyla ilgili muhtemelen.
ben marketten alıyorum hep öyle en ucuzundan. yani benim yaptığım bi tuhaflık diyeceğim ama yoo gayet normal insan gibi kullanıyorum, nasıl hor kullanabilirsin ki zaten çakmağı? ama yok, hiçbiri idare etmiyor.
özellikle cuvaret çekenler aynı sorunu yaşıyor mu acaba yoksa bir "çakmak nedir ve onu nasıl kullanmalıyız" dersi mi almam lazım?
ben marketten alıyorum hep öyle en ucuzundan. yani benim yaptığım bi tuhaflık diyeceğim ama yoo gayet normal insan gibi kullanıyorum, nasıl hor kullanabilirsin ki zaten çakmağı? ama yok, hiçbiri idare etmiyor.
özellikle cuvaret çekenler aynı sorunu yaşıyor mu acaba yoksa bir "çakmak nedir ve onu nasıl kullanmalıyız" dersi mi almam lazım?
çevre ülkelerin, genel olarak bu coğrafyanın (avrupa, asya, ortadoğu) tarihine meraklıyım. milattan öncesinden ikinci dünya savaşına kadar. çok fark etmez.
böyle wiki'de okur gibi ama tabii ki çok daha fazla bilgi içeren, kaliteli eserler arıyorum. içinde gerçeklik payı varsa kurgu da olabilir ama daha ziyade öğrenmek amacıyla daha bilimsel dille yazılmış bir şeyler istiyorum. tabii ki dilinin rahat ve anlaşılabilir olması, klasik tabirle "akıp gitmesi" tercih sebebi.
kısacası alıp başka dünyaya götürecek, şaşırtacak, "vay anam neler olmuş yaa" dedirtecek niteliğe sahip her türlü tarihsel içerik olur. antik yunandan tutun roma'nın herhangi bir dönemindeki darbe girişimine kadar her konu. tek ricam kısmen de olsa olayın öncesini, sonrasını da anlatması bilmeyenler için.
arkadaşımda mesela slavların kökeniyle ilgili bir kitap vardı, adını hatırlamıyorum şu an. 140-150 sayfa bi şey olmalı. çocuğa anlatır gibi anlatıyodu şu kavimler şuradan gelmiştir, şöyle olmuştur vs... roman değildi ama güzel bir öykü kitabı gibi merak ederek okutuyordu kendini. öyle bi şeyler istiyorum.
böyle wiki'de okur gibi ama tabii ki çok daha fazla bilgi içeren, kaliteli eserler arıyorum. içinde gerçeklik payı varsa kurgu da olabilir ama daha ziyade öğrenmek amacıyla daha bilimsel dille yazılmış bir şeyler istiyorum. tabii ki dilinin rahat ve anlaşılabilir olması, klasik tabirle "akıp gitmesi" tercih sebebi.
kısacası alıp başka dünyaya götürecek, şaşırtacak, "vay anam neler olmuş yaa" dedirtecek niteliğe sahip her türlü tarihsel içerik olur. antik yunandan tutun roma'nın herhangi bir dönemindeki darbe girişimine kadar her konu. tek ricam kısmen de olsa olayın öncesini, sonrasını da anlatması bilmeyenler için.
arkadaşımda mesela slavların kökeniyle ilgili bir kitap vardı, adını hatırlamıyorum şu an. 140-150 sayfa bi şey olmalı. çocuğa anlatır gibi anlatıyodu şu kavimler şuradan gelmiştir, şöyle olmuştur vs... roman değildi ama güzel bir öykü kitabı gibi merak ederek okutuyordu kendini. öyle bi şeyler istiyorum.
huawei p30 lite kullanıyordum 3 yıldır filan. son zamanlarda ekranı gevşedi; ekranı cihaza bağlayan kayışımsı şey bir arada tutuyordu. az önce düşürdüm, o kayışın çok küçük bir kısmı kenardan fırlamış gibi. sağ alt köşede ışığı görüyorum, telefonda sorun yok ama görüntüyü ekrana vermiyor artık.
herhangi bir telefoncuda ekranı değiştirtmek istesem kaça patlar aşağı yukarı, piyasası nedir? telefonumdan memnunum aslında ama arada çok fazla fark olmayacaksa yenisini almayı düşünebilirim. gerçi param yok, olabildiğince ucuza ekran değişse yine razıyım ama hiç bilemedim.
ek olarak huawei ya da başka markada benzer sorun yaşayan oldu mu? benim kardeşimde de oluyor bu. ekran bir noktadan sonra gevşeyip telefonun geri kalanından ayrılıyor, bağımsızlığını ilan ediyor resmen.
herhangi bir telefoncuda ekranı değiştirtmek istesem kaça patlar aşağı yukarı, piyasası nedir? telefonumdan memnunum aslında ama arada çok fazla fark olmayacaksa yenisini almayı düşünebilirim. gerçi param yok, olabildiğince ucuza ekran değişse yine razıyım ama hiç bilemedim.
ek olarak huawei ya da başka markada benzer sorun yaşayan oldu mu? benim kardeşimde de oluyor bu. ekran bir noktadan sonra gevşeyip telefonun geri kalanından ayrılıyor, bağımsızlığını ilan ediyor resmen.
ATBRISK diye bir yer 10-12 gündür bana sardı. ödenmemiş türknet fatura borcunuzdan dolayı yasal işlem başlatacağız dediler. sonra avukatlık büromuza intikal etti sizi çıtır çıtır yiyeceğiz diye başka mesaj geldi.
benim gerçekten de türknet'te yakın zamanda sonlandırdığım aboneliğim ve ödenmemiş borcum vardı ama ben bunların hepsini "ödemediğiniz için yasal işlem başlatıyoruz" mesajlarından önce ödemiştim zaten. iki eski aboneliğim için de bankacılık uygulamasından sorguluyorum, ödenmemiş fatura yok.
türknet'i bilen bilir, aktif kullanıcı değilseniz adamlara ulaşmak ölüm. telefonla zaten olmuyor. erişebilsem onlara da soracağım "benim borcum var mı?" diye ama yolunu bilmiyorum.
şu durumda endişelenmemi gerektirecek bir şey var mı sizce yoksa bilgilerimize erişen kişilerin sıradan dolandırıcılık denemelerinden mi bu da?
benim gerçekten de türknet'te yakın zamanda sonlandırdığım aboneliğim ve ödenmemiş borcum vardı ama ben bunların hepsini "ödemediğiniz için yasal işlem başlatıyoruz" mesajlarından önce ödemiştim zaten. iki eski aboneliğim için de bankacılık uygulamasından sorguluyorum, ödenmemiş fatura yok.
türknet'i bilen bilir, aktif kullanıcı değilseniz adamlara ulaşmak ölüm. telefonla zaten olmuyor. erişebilsem onlara da soracağım "benim borcum var mı?" diye ama yolunu bilmiyorum.
şu durumda endişelenmemi gerektirecek bir şey var mı sizce yoksa bilgilerimize erişen kişilerin sıradan dolandırıcılık denemelerinden mi bu da?
berlin'de paylaşımlı ev/oda ihtiyacı (kadın)
mark greg sputnik #1564281
merhaba,
duyuruyu arkadaşım için açıyorum. kendisi 27 yaşında, kadın. önceliği kadın ev arkadaşı ama karışık da olur dedi. bütçesi maksimum 600 euro. toplu taşımaya yakın olduğu sürece lokasyonun çok önemli olmadığını söyledi. berlin'e gelişi 1-16 ekim arasında. sözlük veya duyuru hesabı olmadığı için benden rica etti.
ev arkadaşı arıyorsanız, arayan bir tanıdığınız varsa bana ulaşırsanız memnun olurum, iletiştiririm sizi.
kendisi bildiği her mecraya zaten baktığını, "nasıl kalacak yer bulabilirim"den ziyade direkt olarak ev arkadaşı aradığını özellikle belirtti bu arada. yine de faydası olacağını düşündüğünüz başka bir yöntem vs. varsa onu da paylaşın lütfen.
duyuruyu arkadaşım için açıyorum. kendisi 27 yaşında, kadın. önceliği kadın ev arkadaşı ama karışık da olur dedi. bütçesi maksimum 600 euro. toplu taşımaya yakın olduğu sürece lokasyonun çok önemli olmadığını söyledi. berlin'e gelişi 1-16 ekim arasında. sözlük veya duyuru hesabı olmadığı için benden rica etti.
ev arkadaşı arıyorsanız, arayan bir tanıdığınız varsa bana ulaşırsanız memnun olurum, iletiştiririm sizi.
kendisi bildiği her mecraya zaten baktığını, "nasıl kalacak yer bulabilirim"den ziyade direkt olarak ev arkadaşı aradığını özellikle belirtti bu arada. yine de faydası olacağını düşündüğünüz başka bir yöntem vs. varsa onu da paylaşın lütfen.
yoksa ben çok mu uçtum?
benzerlik gördüğüm kısma atacağım doğrudan, ikisini de 10-15'er saniye dinleseniz bile yeter sanırım,
şarkı 1: youtu.be (otomatik gitmesi lazım, gitmezse 02:37)
şarkı 2: youtu.be (otomatik gitmezse 03:03)
***
yahu bunlar resmen aynı değil mi? gerçi bilmiyorum eski şarkılar bunlar, zaten gizlisi saklısı yoktur belki o dönem popüler bi müziktir arkadaki. aaa. normalde falco dedemi alkollüyken dinlerim hep, bu sefer ayık olunca kafamda şimşek çaktı.
sizce de benzemiyo mu bu yoksa ben kendi manyak algoritmamla yine sapıtıyo muyum?
benzerlik gördüğüm kısma atacağım doğrudan, ikisini de 10-15'er saniye dinleseniz bile yeter sanırım,
şarkı 1: youtu.be (otomatik gitmesi lazım, gitmezse 02:37)
şarkı 2: youtu.be (otomatik gitmezse 03:03)
***
yahu bunlar resmen aynı değil mi? gerçi bilmiyorum eski şarkılar bunlar, zaten gizlisi saklısı yoktur belki o dönem popüler bi müziktir arkadaki. aaa. normalde falco dedemi alkollüyken dinlerim hep, bu sefer ayık olunca kafamda şimşek çaktı.
sizce de benzemiyo mu bu yoksa ben kendi manyak algoritmamla yine sapıtıyo muyum?
gönderdikleri kite tükürüp gönderiyoruz da yüzde kaç hangi toprağın insanı olduğumuzu gösteriyor ya onlardan bahsediyorum. birden fazla firma var sanırım.
1) bunlardan şu an türkiye'ye gönderim yapan, tabii bir de geri gönderim yapabileceğimiz firma var mı acaba? tükürük vücut sıvısı sonuçta, abartırsak biyolojik silah bile olur. bunu ptt'yle uluslararası gezintiye filan çıkarabiliyo muyuz?
2) eğer birden fazla alternatif varsa sizin önereceğiniz bi firma olur mu? bi de sanırım bu sonuçları daha bi filtrelenmiş, daha sağlıklı görebilmek için kaydolabileceğimiz veya inceleyebileceğimiz veritabanları varmış mesela. o işin detayını açıklar mısınız?
ben açıkçası hep merak etmişimdir böyle şeyleri çok, emin olup güvenebilsem parayı basıp alacağım ama hiç bilemiyorum. meme'deki gibi kendi geçmişimizi, kanımızı filan bi öğrenelim ki ona göre daha isabetli şekilde ırkçı olabilelim jdjfdj şimdi gidip arapsak paso araplara sövmeyelim, daha gerçekçi pisleşelim. tşk.
1) bunlardan şu an türkiye'ye gönderim yapan, tabii bir de geri gönderim yapabileceğimiz firma var mı acaba? tükürük vücut sıvısı sonuçta, abartırsak biyolojik silah bile olur. bunu ptt'yle uluslararası gezintiye filan çıkarabiliyo muyuz?
2) eğer birden fazla alternatif varsa sizin önereceğiniz bi firma olur mu? bi de sanırım bu sonuçları daha bi filtrelenmiş, daha sağlıklı görebilmek için kaydolabileceğimiz veya inceleyebileceğimiz veritabanları varmış mesela. o işin detayını açıklar mısınız?
ben açıkçası hep merak etmişimdir böyle şeyleri çok, emin olup güvenebilsem parayı basıp alacağım ama hiç bilemiyorum. meme'deki gibi kendi geçmişimizi, kanımızı filan bi öğrenelim ki ona göre daha isabetli şekilde ırkçı olabilelim jdjfdj şimdi gidip arapsak paso araplara sövmeyelim, daha gerçekçi pisleşelim. tşk.
ankara'da şu kyk yurtlarında kalmış olan var mı? değerlendirir misiniz?
mark greg sputnik #1563800
merhaba,
erkek kardeşim hazırlıkta gölbaşı'nda olduğu için oradaki yurtta kalmıştı. şimdi dtcf'ye geçecek, o yüzden merkeze daha yakın bir yere nakil istemeyi düşünüyor ama hem ulaşım hem de yurdun durumu konularında emin olamadık pek. nakil isteyebildiği yerler şunlar,
yunus emre
hacı bayram veli
taceddin veli
hüseyin gazi
ulus
cebeci
tahsin banguoğlu
osman tan
***
kardeşim kendi öğrendikleri doğrultusunda tahsin-hüseyin ikilisine sıcak bakmadı, çevresinin pek iyi olmadığını duymuş.
bizim piremsese kalsa aslında gölbaşı'nda devam edecek, odasında tuvaleti varmış. bilenler bilir, oradaki bina cidden yeni ve çok güzel. dtcf'de olacağı için sıhhiye-cebeci tarafları konum olarak çok uygun olur ama oraları da binalar eski, kat tuvaleti var vs. diye pek istemiyor. eve çıkma ya da özel yurt gibi bir imkan yok bu arada; ya bu listedekilerden birine geçecek ya da gölbaşı'nda devam edecek.
sizin bu yurtlardan herhangi biri hakkında bilginiz/tecrübeniz var mı, hangisi daha uygun veya tercih edilir durumda?
aynı bölümdeyiz, köklü değişiklik olmadıysa bu çocuğun ilk sene üç gün filan olacak dersi. dedim bak bütün arkadaşların gidecek, haftanın dört günü gölbaşı'nda kafayı yersin, merkezde ol, part-time filan da çalışırsın ihtiyaç olursa vs... "doğru diyon ama odamda tuvalet var" diyor herif başka bi şey demiyor. sanırsın tuvalette yaşıyo adam.
erkek kardeşim hazırlıkta gölbaşı'nda olduğu için oradaki yurtta kalmıştı. şimdi dtcf'ye geçecek, o yüzden merkeze daha yakın bir yere nakil istemeyi düşünüyor ama hem ulaşım hem de yurdun durumu konularında emin olamadık pek. nakil isteyebildiği yerler şunlar,
yunus emre
hacı bayram veli
taceddin veli
hüseyin gazi
ulus
cebeci
tahsin banguoğlu
osman tan
***
kardeşim kendi öğrendikleri doğrultusunda tahsin-hüseyin ikilisine sıcak bakmadı, çevresinin pek iyi olmadığını duymuş.
bizim piremsese kalsa aslında gölbaşı'nda devam edecek, odasında tuvaleti varmış. bilenler bilir, oradaki bina cidden yeni ve çok güzel. dtcf'de olacağı için sıhhiye-cebeci tarafları konum olarak çok uygun olur ama oraları da binalar eski, kat tuvaleti var vs. diye pek istemiyor. eve çıkma ya da özel yurt gibi bir imkan yok bu arada; ya bu listedekilerden birine geçecek ya da gölbaşı'nda devam edecek.
sizin bu yurtlardan herhangi biri hakkında bilginiz/tecrübeniz var mı, hangisi daha uygun veya tercih edilir durumda?
aynı bölümdeyiz, köklü değişiklik olmadıysa bu çocuğun ilk sene üç gün filan olacak dersi. dedim bak bütün arkadaşların gidecek, haftanın dört günü gölbaşı'nda kafayı yersin, merkezde ol, part-time filan da çalışırsın ihtiyaç olursa vs... "doğru diyon ama odamda tuvalet var" diyor herif başka bi şey demiyor. sanırsın tuvalette yaşıyo adam.
kurgusal işler haricinde askeri-siyasi kitaplar okumayı seviyorum ama biraz felsefeye de el atasım var bu ara. farkındayım çok derinlikli bi düşünce değil bu ama iyi nedir, ahlak nedir, iyi olmak iyi midir gibi basit sorular geliyor bazen aklıma ve kendimi "hele hele köylüye bak hele sen git çay iç seni aşar bunlar" derken buluyorum, makine oradan öteye gitmiyor.
böyle insanlıklı, altyapısı olmayan birinin çok fazla zorlanmadan anlayabileceği eserler önerir misiniz? mesela platon'un devlet'ini ne lazımsa bize ilkokulda okutmuşlardı, nefret ettiğimi hatırlıyorum. halbuki bir yetişkin için acayip güzel bi okuma. illaki insan merkezli olmasına gerek yok, devlet gibi şeyler de olabilir.
böyle insanlıklı, altyapısı olmayan birinin çok fazla zorlanmadan anlayabileceği eserler önerir misiniz? mesela platon'un devlet'ini ne lazımsa bize ilkokulda okutmuşlardı, nefret ettiğimi hatırlıyorum. halbuki bir yetişkin için acayip güzel bi okuma. illaki insan merkezli olmasına gerek yok, devlet gibi şeyler de olabilir.
annemin sürekli başı ağrıyor. üzülüyor ve endişeleniyorum biraz çünkü yapılmadık tetkik kalmadı, hiçbir şey çıkmıyor. neredeyse her akşam böyle enerjisiz, mutsuz. migren atağı gibi değil. daha hafif ama sürekli bir ağrı. sık sık vuruyor bu, bazen 3-4 gün boyunca geçmiyor. yeni bi şey de değil aslında yıllardır böyle. daha 49 yaşında, bildiğimiz bi sağlık sorunu yok. bünyesi hassastır zaten o yüzden sık sık hastaneye gider. holter mi takmadılar tomografi mi çekmediler hiçbi şey çıkmıyor ama kadın anam hep keyifsiz, hep başı ağrıyor.
bunun cidden psikolojik olma ihtimali var mı mesela? ya da benzer şekilde yaşayan birini tanıyor musunuz, ona iyi gelen bir şey olmuş muydu? yani ben böyle şey görmedim yav sebepsiz bu kadar ağrımaması lazım başın.
bunun cidden psikolojik olma ihtimali var mı mesela? ya da benzer şekilde yaşayan birini tanıyor musunuz, ona iyi gelen bir şey olmuş muydu? yani ben böyle şey görmedim yav sebepsiz bu kadar ağrımaması lazım başın.