4 aydır koşuyorum. Kondisyonum kısa sürede güzel seviyelere geldi, önceden iki adım koşsam tıkanırdım. 650 km'yi devirdim.
İki gündür bisikletle antrenman yapıyorum. Yine koştuğum süre, hemen hemen aynı nabız aralığı. Ortalama olarak 145 - 170 arası oluyor.
Fakat bisiklet üzerinde koşuya göre çok daha az yoruluyorum. Koştuktan sonra çok fazla terler, bacaklarım taş gibi olur ama bisiklette bunları pek yaşayamıyorum.
Harcadığım kalori koşuda daha yüksek, o belli ama yağ yakımımı merak ediyorum.
Bilgisi olanlar, söz sizde.
not: protein (et) ve sebze ağırlıklı besleniyorum. sıfır şeker, az karbonhidrat. enerjim yerinde, açlık yok. ara öğünlerde kuruyemiş, yoğurt vs tüketiyorum.
Yağ oranım şu an %11 civarı. Hedef 10'un altına düşürmek.
İki gündür bisikletle antrenman yapıyorum. Yine koştuğum süre, hemen hemen aynı nabız aralığı. Ortalama olarak 145 - 170 arası oluyor.
Fakat bisiklet üzerinde koşuya göre çok daha az yoruluyorum. Koştuktan sonra çok fazla terler, bacaklarım taş gibi olur ama bisiklette bunları pek yaşayamıyorum.
Harcadığım kalori koşuda daha yüksek, o belli ama yağ yakımımı merak ediyorum.
Bilgisi olanlar, söz sizde.
not: protein (et) ve sebze ağırlıklı besleniyorum. sıfır şeker, az karbonhidrat. enerjim yerinde, açlık yok. ara öğünlerde kuruyemiş, yoğurt vs tüketiyorum.
Yağ oranım şu an %11 civarı. Hedef 10'un altına düşürmek.
Mesela 40 derece ile 60 derece arasındaki enerji tüketimi farkı çok mu olur? Evin iç sıcaklığı genelde 20 derece.
Çok hoşuma gidiyor yahu. Böyle acayip rahat sanki. Alasım var ama uzun vadeli pek mantıklı durmuyor. Ağır bir de. Gidişi nasıl? Kaç basıyor?
www.decathlon.com.tr
www.decathlon.com.tr

Bir firmadan ürün alıp Türkiye'de satmak istiyoruz, pek gayriresmi olmaması lazım. Elimden şöyle bir yazı geldi, hatalı yer varsa düzeltir veya daha iyi cümle önerisi yapar mısınız?
Hello, I am the owner of [şirket ismi] trade company, [ad soyad]. We would like to procure your products in our country and trade to large masses at affordable price due to expensiveness of your products in Turkish market for the time being. Could you please send us a specimen of frying pan? Thus, your products will be tested and advertised. In addition, does your product range include granite frying pans? A wide variety would be great. I look forward to hearing from you soon.
Hello, I am the owner of [şirket ismi] trade company, [ad soyad]. We would like to procure your products in our country and trade to large masses at affordable price due to expensiveness of your products in Turkish market for the time being. Could you please send us a specimen of frying pan? Thus, your products will be tested and advertised. In addition, does your product range include granite frying pans? A wide variety would be great. I look forward to hearing from you soon.
Ne diye eve çıkalım mı dedim bilmiyorum ki. Bir insan bu kadar uyuşuk, pasaklı, somurtkan, pis, dağınık olur mu arkadaş?
Dışarıda görseniz güler yüzlü, tatlı, -fazlaca- kibar konuşan biri.
Önceki yıl yurttan tanıyordum çocuğu. Diğerleri küfürbaz, kaba diye ev arkadaşlığı aklımdan geçmemişti ama şu an fazlasıyla sıkıldım.
Ben asla bulaşık bırakmam ortalıkta. Beyfendi zar zor yapıyor. Geçen gün kibar şekilde "bu arada bulaşıkları da yıkıyorum" diye mesaj atmıştım kendisine, bana bulaşık bırakıp memlekete gitmiş.
Vay efendim söylemez olaydım. Durduk yere suçlu ilan etti beni. Şimdi de ben günaydın dersem cevap veriyor, evden çıkarken görüşürüz diyor sadece. İyice tripli hale geldi.
Bu duyuru bir miktar iç dökme, bir miktar akıl fikir sorusudur.
Dışarıda görseniz güler yüzlü, tatlı, -fazlaca- kibar konuşan biri.
Önceki yıl yurttan tanıyordum çocuğu. Diğerleri küfürbaz, kaba diye ev arkadaşlığı aklımdan geçmemişti ama şu an fazlasıyla sıkıldım.
Ben asla bulaşık bırakmam ortalıkta. Beyfendi zar zor yapıyor. Geçen gün kibar şekilde "bu arada bulaşıkları da yıkıyorum" diye mesaj atmıştım kendisine, bana bulaşık bırakıp memlekete gitmiş.
Vay efendim söylemez olaydım. Durduk yere suçlu ilan etti beni. Şimdi de ben günaydın dersem cevap veriyor, evden çıkarken görüşürüz diyor sadece. İyice tripli hale geldi.
Bu duyuru bir miktar iç dökme, bir miktar akıl fikir sorusudur.
O kadar sert ki kavanozun içinden kaşıkla zor alınıyor. Ne yapsam da yumuşasa? İçine zararlı şeyler koymamak tercihim.
Adres ekleyemiyorum. Ne biçim sistem bu? Adres tanımı ne arkadaş? Yoksa kaçırdığım bir yer mi var?
i.imgur.com
i.imgur.com

Gözlerinizi kapatın ve videodaki bu küçük çantanın siyah olduğunu hayal edin. Nasıl?
20 - Öğrenci - Erkek - 170/59
1. www.youtube.com
2. www.decathlon.com.tr
3. www.benjamincharles.fr
20 - Öğrenci - Erkek - 170/59
1. www.youtube.com

2. www.decathlon.com.tr

3. www.benjamincharles.fr

Marketlerde bulabileyim,
Minimum %70 kakao olsun.
Şeker minimum düzeyde olsun.
Gereksiz zararlı katkı maddeleri olmasın.
Var mı öneriniz?
Minimum %70 kakao olsun.
Şeker minimum düzeyde olsun.
Gereksiz zararlı katkı maddeleri olmasın.
Var mı öneriniz?
Evde düdüklü yok. Donmuş tavuk budu, mikrodalga fırın ve diğer mutfak malzemeleri var. En kısa sürede nasıl yapabilirim?
İzlemeden önce kavramlara çok yabancı kalmamam için okumam gereken şeyler neler? Halihazırda bir miktar astronomi, kuantum bilgim var ama filmden maksimum zevki almak istiyorum.
Ağustos'un başından beri koşuyorum. İlk başta inanılmaz zorlandım hem kondisyon olmadığı için, hem yanlış teknikle koştuğum için. Şimdi çok yol aldım, her şey çok güzel. Uyku düzenim, mutluluk hormonlarım mükemmel çalışıyor.
- Her sabah 5 km koşuyorum.
- Sürekli değil, hızlı yürüyüş, jog, sprint gibi kombinliyorum.
- Göğüsten bağlamalı nabız saatim var, genelde karnoven formülüne göre maksimum nabzımın %60'ı ile %75'i arasında koşarım. Formülde ek bir işlem var ama 146 - 166 bpm gibi bir değere denk geliyor.
21. yaşı bitireceğim önümüzdeki ay. Her yıl gerek salonda gerek evde spor girişimlerim oldu ama üç dört ay sonra sıkılıp bıraktım hep. Ama bu çok farklı. Artık hiç yorulmuyorum, sağlıklı besleniyorum, erken yatıp kalkıyorum ve sabah olsa da koşsam diyorum.
Geçen gün koşarken biri geldi, günde 5 km koştuğumu söyleyince fazla buldu, futbolcu hastalığına yakalanırsın kalbine zararlı, 2 buçuk km ideal dedi.
Bu durumda mesafe önemli değil aslında. Hangi nabız aralığında kaç dakika koştuğum önemli. Peki siz ne diyorsunuz? Uzun vadeli olarak ne yapayım?
edit: tek amacım olmasa da hedefim yağ oranımı iyice düşürmek. şu an %12 gibi.
istirahat nabzım 53'e düştü. iyi bir olay.
- Her sabah 5 km koşuyorum.
- Sürekli değil, hızlı yürüyüş, jog, sprint gibi kombinliyorum.
- Göğüsten bağlamalı nabız saatim var, genelde karnoven formülüne göre maksimum nabzımın %60'ı ile %75'i arasında koşarım. Formülde ek bir işlem var ama 146 - 166 bpm gibi bir değere denk geliyor.
21. yaşı bitireceğim önümüzdeki ay. Her yıl gerek salonda gerek evde spor girişimlerim oldu ama üç dört ay sonra sıkılıp bıraktım hep. Ama bu çok farklı. Artık hiç yorulmuyorum, sağlıklı besleniyorum, erken yatıp kalkıyorum ve sabah olsa da koşsam diyorum.
Geçen gün koşarken biri geldi, günde 5 km koştuğumu söyleyince fazla buldu, futbolcu hastalığına yakalanırsın kalbine zararlı, 2 buçuk km ideal dedi.
Bu durumda mesafe önemli değil aslında. Hangi nabız aralığında kaç dakika koştuğum önemli. Peki siz ne diyorsunuz? Uzun vadeli olarak ne yapayım?
edit: tek amacım olmasa da hedefim yağ oranımı iyice düşürmek. şu an %12 gibi.
istirahat nabzım 53'e düştü. iyi bir olay.
Tek bağımlılığım. Günde bir tane yiyorum, günün en iyi anı diyebilirim. Başka hiçbir şey bu kadar zevk vermiyor. O tadı, ince keki, içindeki şey, aman tanrım. Keşke paralel evrende bundan sınırsız yiyip kendisinden bıkıp dönebilseydim. Yerken zevkten kan basıncım değişiyor, gözüm kararıyor, beynim karıncalanıyor.
Benzerini evde yapmayı düşündüm ama sağlık açısından pek yemedi.
Benim gibi seven, evde yapan var mı?
Benzerini evde yapmayı düşündüm ama sağlık açısından pek yemedi.
Benim gibi seven, evde yapan var mı?
Durumu olabildiğince net bir şekilde anlatmaya çalışacağım.
Yaş 20. Şu an Dokuz Eylül'de işletme okuyorum. Bazı konularda sıkıntılarım var. İşletme bölümünde okutulan derslerin bir kısmı ilgimi oldukça çeken şeyler aslında. Bazı nedenlerden dolayı sınava dilden girmemiştim.
İngilizce içimde büyük bir ukte ve ben yabancı dille uğraşmak istiyorum. Çevirmenlik, edebiyat gibi. Okumayı, araştırmayı seviyorum.
Burada geçen sene tatil olsun, üstüne başka şeyler yapayım diye hazırlık okudum, kendime çok şey kattım.
Şu an birinci sınıfım ve vizeler başlamak üzere. İnanın matematik, iktisat gibi derslerin başına geçmek istemiyorum. Onlar benim için -ve okuldaki neredeyse tüm öğrenciler için- geçilmesi gereken dersler. Üniversitedeyim, kendi isteğimle araştırıp öğrenmem lazım fakat burada "puanı bu burayı tutanlar ve gelecek için hiçbir hedefi olmayanlar" ile tıkılıp kaldım.
Çevrem tümüyle tercümanlık ve edebiyat okuyanlarla dolu. Kendi fakültemden bir iki arkadaşım var. Dilcilerle iyi anlaşıyorum nedense. Yıllardır gün içinde okuduğum, dinlediğim, izlediğim içeriğin çok büyük bölümü İngilizce.
Geçen gün ilkokula başladığımda tuttuğum günlüğü buldum, hep İngilizce'den bahsetmişim, dergiler okuduğumu, cümle kurmaya çalıştığımı anlatmışım hep. Şimdi okuyunca değişik hissettim.
Sonuç olarak bu sene sınava giriyorum hangi konumda olduğumu görmek için. Dil konusunda sıkıntım yok sınav için, YGS için hazırlık yapmam lazım biraz. Peki ya sınavdan sonra?
Önerilerinizi bekliyorum.
edit: eğer mümkünse işletmeyi açıktan bitirme niyetim var, söylemeyi unuttum.
edit 2: okulu bırakmadan kastım hemen şu an değil, sınavda güzel bir sıralama yaparsam.
Yaş 20. Şu an Dokuz Eylül'de işletme okuyorum. Bazı konularda sıkıntılarım var. İşletme bölümünde okutulan derslerin bir kısmı ilgimi oldukça çeken şeyler aslında. Bazı nedenlerden dolayı sınava dilden girmemiştim.
İngilizce içimde büyük bir ukte ve ben yabancı dille uğraşmak istiyorum. Çevirmenlik, edebiyat gibi. Okumayı, araştırmayı seviyorum.
Burada geçen sene tatil olsun, üstüne başka şeyler yapayım diye hazırlık okudum, kendime çok şey kattım.
Şu an birinci sınıfım ve vizeler başlamak üzere. İnanın matematik, iktisat gibi derslerin başına geçmek istemiyorum. Onlar benim için -ve okuldaki neredeyse tüm öğrenciler için- geçilmesi gereken dersler. Üniversitedeyim, kendi isteğimle araştırıp öğrenmem lazım fakat burada "puanı bu burayı tutanlar ve gelecek için hiçbir hedefi olmayanlar" ile tıkılıp kaldım.
Çevrem tümüyle tercümanlık ve edebiyat okuyanlarla dolu. Kendi fakültemden bir iki arkadaşım var. Dilcilerle iyi anlaşıyorum nedense. Yıllardır gün içinde okuduğum, dinlediğim, izlediğim içeriğin çok büyük bölümü İngilizce.
Geçen gün ilkokula başladığımda tuttuğum günlüğü buldum, hep İngilizce'den bahsetmişim, dergiler okuduğumu, cümle kurmaya çalıştığımı anlatmışım hep. Şimdi okuyunca değişik hissettim.
Sonuç olarak bu sene sınava giriyorum hangi konumda olduğumu görmek için. Dil konusunda sıkıntım yok sınav için, YGS için hazırlık yapmam lazım biraz. Peki ya sınavdan sonra?
Önerilerinizi bekliyorum.
edit: eğer mümkünse işletmeyi açıktan bitirme niyetim var, söylemeyi unuttum.
edit 2: okulu bırakmadan kastım hemen şu an değil, sınavda güzel bir sıralama yaparsam.
Özellikle orta yaş insanlar tarafından.
Son birkaç aya kadar özellikle göbek ve göğüs bölgemde ciddi yağlanma vardı. Üç aydır düzenli olarak koşuyorum, abur cubur, fazla ekmek, şeker, tuz gibi ürünleri kestim. Sonucunu da çok güzel aldım. Kilom pek değişmedi ama görüntüm bariz değişti. Okuduğum şehirden ailemin yanına döndüm, beni topa tuttular ne kadar tanıdık varsa. Söz ver kilo alacaksın, hiçbir şey yemiyorsun, vah vah diye diye kaç gündür başımın etini yiyorlar. Yaptığım şey her sabah erken kalkıp sağlam bir kahvaltı yapmak, ardından 40 dakika koşu - yürüyüşe çıkmak, gün içine küçük ara öğünler koymak ve akşam da yemeğimi yiyip erkenden uyumak. Hiç olmadığım kadar enerjik ve sağlıklı hissediyorum ama bunları yakın çevreye nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Son birkaç aya kadar özellikle göbek ve göğüs bölgemde ciddi yağlanma vardı. Üç aydır düzenli olarak koşuyorum, abur cubur, fazla ekmek, şeker, tuz gibi ürünleri kestim. Sonucunu da çok güzel aldım. Kilom pek değişmedi ama görüntüm bariz değişti. Okuduğum şehirden ailemin yanına döndüm, beni topa tuttular ne kadar tanıdık varsa. Söz ver kilo alacaksın, hiçbir şey yemiyorsun, vah vah diye diye kaç gündür başımın etini yiyorlar. Yaptığım şey her sabah erken kalkıp sağlam bir kahvaltı yapmak, ardından 40 dakika koşu - yürüyüşe çıkmak, gün içine küçük ara öğünler koymak ve akşam da yemeğimi yiyip erkenden uyumak. Hiç olmadığım kadar enerjik ve sağlıklı hissediyorum ama bunları yakın çevreye nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Birkaç sorum olacak,
1. Yemekler güzel mi?
2. Hangi saatler arasında?
3. Haftalık kaç liraya denk geliyor?
4. Haftalık bakiye yükleyince kullanmazsam ertesi haftaya sıfırlanıyor mu?
5. Bu pazartesi faydalanabilmem için en geç ne zaman yükleme yapmam lazım?
Şu an evde kendi yaptıklarımla idare ediyorum. Okuldan yemeye değer mi?
1. Yemekler güzel mi?
2. Hangi saatler arasında?
3. Haftalık kaç liraya denk geliyor?
4. Haftalık bakiye yükleyince kullanmazsam ertesi haftaya sıfırlanıyor mu?
5. Bu pazartesi faydalanabilmem için en geç ne zaman yükleme yapmam lazım?
Şu an evde kendi yaptıklarımla idare ediyorum. Okuldan yemeye değer mi?
Özellikle sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinde oluyor. Keyifli dönemlerde değil. Hiçbir şeye benzemiyor koku. Bu bir görüntüyü hissetmek, sesi koklamak gibi belki. Bir his bu, ama koku filtresi ardından algılıyorum yaşadığım anı.
Eskiyi çağrıştırıyor diyebilirim. Bulunduğum ortama kendimi bir nebze yabancı hissediyorum. Ben şu an ne yapıyorum? İleride ne yapacağım gibi sorgulamalar yapıyorum. Sonuç olarak pek iyi hissettirmiyor. İki gündür böyle, yarınlarda geçer.
Bu nedir, size de oluyor mu?
Eskiyi çağrıştırıyor diyebilirim. Bulunduğum ortama kendimi bir nebze yabancı hissediyorum. Ben şu an ne yapıyorum? İleride ne yapacağım gibi sorgulamalar yapıyorum. Sonuç olarak pek iyi hissettirmiyor. İki gündür böyle, yarınlarda geçer.
Bu nedir, size de oluyor mu?
Filmleri orijinal diliyle izlerim her zaman. İlk başta anlamakta güçlük çektim, İngilizce altyazı ekledim. Sonuna kadar izledim ama neler döndüğünü anlayamadım. Bunca zaman o kadar farklı şey izledim ama bu film sanki hiç bilmediğim bir dilmiş gibi geldi. Filmde ne oluyor? Türkçe çevirisi nasıl, düz sıradan cümleler mi?
Pil performansı gayet iyiyken bir yıllık bilgisayarda pil sorunu çıktı. Fişi çektiğimde bilgisayar kapandı. Tekrar fişi taktım, bilgisayarı açtım ve sağ altta "%65, pil dolmuyor" ibaresi var. İki gündür araştırdım ama nasıl çözeceğimi bulamadım. Fikri olanların yardımını bekliyorum.
Acil ve önemli bir konu,
Özetle eşyalı bir ev tutacağız, ilk kira + depozito + emlakçı komisyonu tamam, ama ev sahibi ekstra 5 bin lira senet istiyor evdeki eşyalar için. Biz güvenemedik ve vazgeçtik. Eğer bu gün de ev bulamazsak dışarıda kalacağız. Bir fikir verin lütfen.
Özetle eşyalı bir ev tutacağız, ilk kira + depozito + emlakçı komisyonu tamam, ama ev sahibi ekstra 5 bin lira senet istiyor evdeki eşyalar için. Biz güvenemedik ve vazgeçtik. Eğer bu gün de ev bulamazsak dışarıda kalacağız. Bir fikir verin lütfen.
Ülkemizin nasıl bir yer olduğunu özellikle son zamanlarda herkes biliyor. Tamamen insan kaynaklı bozukluklardan bahsediyorum.
Reddit'te gezerken şöyle bir şeye rastladım ve yarım saattir yazılanları okuyorum.
www.reddit.com
Çok tanıdık geldi şikayetler. Herkes bürokrasiden, aşırı pahalılaşmadan, adam kayırmadan, çözümsüzlükten, vatandaşların ses çıkarmayıp itaat etmelerinden, yapılanmadan, cehaletten, altyapıdan, yozlaşmadan bahsediyor.
Tek başlık altında hepsini birden gördüğüm için mi bilmiyorum ama üçüncü dünya ülkeleri hariç iyi gözüken ülkelerde yaşayan insanların şikayetleri beni şaşırttı. Bu tür sorunlar gelişmiş ülkelerde zaman zaman ortaya çıkar da bu denli olduğunu görmemiştim hiç. Siz ne düşünüyorsunuz?
Reddit'te gezerken şöyle bir şeye rastladım ve yarım saattir yazılanları okuyorum.
www.reddit.com
Çok tanıdık geldi şikayetler. Herkes bürokrasiden, aşırı pahalılaşmadan, adam kayırmadan, çözümsüzlükten, vatandaşların ses çıkarmayıp itaat etmelerinden, yapılanmadan, cehaletten, altyapıdan, yozlaşmadan bahsediyor.
Tek başlık altında hepsini birden gördüğüm için mi bilmiyorum ama üçüncü dünya ülkeleri hariç iyi gözüken ülkelerde yaşayan insanların şikayetleri beni şaşırttı. Bu tür sorunlar gelişmiş ülkelerde zaman zaman ortaya çıkar da bu denli olduğunu görmemiştim hiç. Siz ne düşünüyorsunuz?
Siz de seviyor musunuz? Az önce uluslararası uzay istasyonunu gördüm çok küçük de olsa. Siteye girdim, baktım 5 dakikaya gözükecek, hemen koştum balkona baktım. Cidden orada gidiyordu. Bu tür şeyler beni çok heyecanlandırıyor. Rusya'nın üzerinde 422 km yukarıda, 27500 km/s hızla gidiyor. Kocaman bir şey, içinde insanlar var, çalışıyorlar, spor yapıyorlar, yerçekimsiz ortam. Müthiş.
Bir de flightradar var telefonumda, nerede uçak görsem hemen açıp bakıyorum nereye gidiyor, hızı, irtifası kaç diye.
Çocukluğumda celestia diye bir programla çok içli dışlıydım. Uzayda geziniyorsun, sana tüm bilgileri veriyor.
Bir de gta san andreas adlı oyunda görev yapmıyorum. Ne zaman sıkılsam uçan araç hilesi yazıp şehrin üstünde uçuyorum.
Güzel bir dürbün buldum, Ay'ın kraterlerini, dağlarını, çoğu ayrıntıyı görüntüleyebiliyormuş. Alsam iyi olur.
www.mediamarkt.com.tr
Var mı benim gibi olan? Siz neler yapıyorsunuz bunlarla ilgili?
edit: Aklıma birkaç şey daha geldi. İlkokulda uzay bilimleri araştırma merkezi kurma hayalim vardı. Defterime bir sürü şey yazıp çizmiştim. Arkadaşlarla gözlem yapardık, başkan bendim :)
Bir de köye giderdik eskiden. Işık kirliliğinin olmadığı bir yerde geceleri açık alanda uyurdum. Ay ve yıldızlar o kadar net gözükürdü ki. Hiç unutamıyorum o zamanları.
ISS ile ilgili şu videoyu da şiddetle öneriyorum, çok eğlendim ben: www.youtube.com
Bir de flightradar var telefonumda, nerede uçak görsem hemen açıp bakıyorum nereye gidiyor, hızı, irtifası kaç diye.
Çocukluğumda celestia diye bir programla çok içli dışlıydım. Uzayda geziniyorsun, sana tüm bilgileri veriyor.
Bir de gta san andreas adlı oyunda görev yapmıyorum. Ne zaman sıkılsam uçan araç hilesi yazıp şehrin üstünde uçuyorum.
Güzel bir dürbün buldum, Ay'ın kraterlerini, dağlarını, çoğu ayrıntıyı görüntüleyebiliyormuş. Alsam iyi olur.
www.mediamarkt.com.tr
Var mı benim gibi olan? Siz neler yapıyorsunuz bunlarla ilgili?
edit: Aklıma birkaç şey daha geldi. İlkokulda uzay bilimleri araştırma merkezi kurma hayalim vardı. Defterime bir sürü şey yazıp çizmiştim. Arkadaşlarla gözlem yapardık, başkan bendim :)
Bir de köye giderdik eskiden. Işık kirliliğinin olmadığı bir yerde geceleri açık alanda uyurdum. Ay ve yıldızlar o kadar net gözükürdü ki. Hiç unutamıyorum o zamanları.
ISS ile ilgili şu videoyu da şiddetle öneriyorum, çok eğlendim ben: www.youtube.com

İzmir'de Decathlon mağazasında bir süredir stokta olmayan bisiklet Adana ve Ankara mağazalarında var. Bu ürünü almak istiyorum, kargoyla getirebilirler mi İzmir'deki mağazaya?
İki yıldır katlanır bisiklet tutkum dinmedi, sonunda alacağım. Fakat doların yükselmesiyle birlikte fiyatlar da uçtu gitti.
Yaşadığım şehir dümdüz bir yer. İki tur yapıp stres atmak için bineceğim. Vitesli modelleri en az iki katı fiyatı, bu vitessiz olan ise bütçeme gayet uygun.
Bir yerde sonradan vitesli hale getiririm diye yazmış biri, bu yapılabilir mi, kaça mal olur?
Bisiklet şu;
www.decathlon.com.tr
Yaşadığım şehir dümdüz bir yer. İki tur yapıp stres atmak için bineceğim. Vitesli modelleri en az iki katı fiyatı, bu vitessiz olan ise bütçeme gayet uygun.
Bir yerde sonradan vitesli hale getiririm diye yazmış biri, bu yapılabilir mi, kaça mal olur?
Bisiklet şu;
www.decathlon.com.tr
Haritadan baktığım kadarıyla yörünge buralardan geçmiyor. Bu yörünge sabit mi yoksa Türkiye üzerinden geçtiği dönemler oluyor mu?
www.isstracker.com
www.isstracker.com
Tercih döneminin olduğu günlerde gençlerin telaşını görüp tekrar düşüncelere daldım. Çoğu kişi okuduğu bölümden, şehirden veya kampüsten memnun olmayacak. Çünkü öğrencisinin tam olarak mutlu olduğu, gelecek vadeden üniversite sayısı belli.
Ben hep İzmir'de okumak istedim. Ege'de büyüdüm, sınav için çalıştım, sıkıntıya girdim herkes gibi. Ne var ki Buca'dayım. Bölümü isteyerek yazdım fakat o semt aklıma geldikçe bunalıyorum. Sokakları dar, kaldırımı olmayan, hiçbir sanatsal aktivitesi olmayan, insanlarının görgüsüz, ülkedeki modifiye şahin nüfusunun yarısının içinde bulunduğu, trafiği İstanbul ile yarışan bir semt burası.
Yaşım 20. Oradaki ortamı tanımak, çevreye aşina olmak için hazırlık okudum, önümde 4 yıl var.
Fakat buradan zevk alamıyorum. Hiçbir öğrenci mutlu değil, bu yıl dışarıda duyduğum şeylerin yarısı "sıkıldım" lafı.
Okuduğum ve hala okumayı istediğim bölüm işletme. Yabancı dilim oldukça iyi, hedefim bir şekilde yurtdışında yaşamak. Çocukluğumdan beri bu böyleydi ve akıcı şekilde İngilizce konuşabilmek çok eskiden önceliğim oldu.
Gözüm şu sıralar Ege Üniversitesi'nde. Orada Amerikan kültürü ve edebiyatı okuyan arkadaşlarım var, bölüm hakkında da çok yorum okudum. Tam istediğim gibi bir yer. Yeri güzel, kampüs hayatı var, kültürel olarak doyum alabileceğim bir yer.
Çevremdeki çoğu insan bu yabancı dilin varken üstüne işletme okuman büyük avantaj diyor.
Sizce ne yapayım? Yaşıtlarım, büyüklerim istediğiniz yorumu yapabilirsiniz.
Ben hep İzmir'de okumak istedim. Ege'de büyüdüm, sınav için çalıştım, sıkıntıya girdim herkes gibi. Ne var ki Buca'dayım. Bölümü isteyerek yazdım fakat o semt aklıma geldikçe bunalıyorum. Sokakları dar, kaldırımı olmayan, hiçbir sanatsal aktivitesi olmayan, insanlarının görgüsüz, ülkedeki modifiye şahin nüfusunun yarısının içinde bulunduğu, trafiği İstanbul ile yarışan bir semt burası.
Yaşım 20. Oradaki ortamı tanımak, çevreye aşina olmak için hazırlık okudum, önümde 4 yıl var.
Fakat buradan zevk alamıyorum. Hiçbir öğrenci mutlu değil, bu yıl dışarıda duyduğum şeylerin yarısı "sıkıldım" lafı.
Okuduğum ve hala okumayı istediğim bölüm işletme. Yabancı dilim oldukça iyi, hedefim bir şekilde yurtdışında yaşamak. Çocukluğumdan beri bu böyleydi ve akıcı şekilde İngilizce konuşabilmek çok eskiden önceliğim oldu.
Gözüm şu sıralar Ege Üniversitesi'nde. Orada Amerikan kültürü ve edebiyatı okuyan arkadaşlarım var, bölüm hakkında da çok yorum okudum. Tam istediğim gibi bir yer. Yeri güzel, kampüs hayatı var, kültürel olarak doyum alabileceğim bir yer.
Çevremdeki çoğu insan bu yabancı dilin varken üstüne işletme okuman büyük avantaj diyor.
Sizce ne yapayım? Yaşıtlarım, büyüklerim istediğiniz yorumu yapabilirsiniz.
Yaşım 20. Egeliyim. Küçükşehirde güzel imkanlarla yetiştim.
Çevremde genelde iyi insanlar vardı. Trafik denen şeyi üniversiteye kadar yaşamadım. Her türden insanı haliyle görmedim. Genelde herkes çocukluğunda saf bir mutluluk yaşar, şimdi onu hissedemediğinden dem vurur.
Dışarıda pek konuşkan biri değilim. Neredeyse hiç arkadaş edinmem ama kanımın kazandığı insanlarla çok güzel sohbet ederim, her şeyi yaparım.
Müziği, sanatı, yeni şeyler keşfetmeyi çok severim. Başka ülkeleri, kültürleri, yemekleri ve hatta dünyanın dışını çok merak eder, onları araştırım. İzmir'de yaşamama rağmen bana benzer arkadaş bulamadığım için suç bende de olabilir. Ama yok.
Çok uzun süredir yabancı basını takip ediyorum. Genel olarak Avrupa ülkelerini. Bilmiyorum dışarıya kendilerini öyle mi lanse ediyorlar ama arkadaş her şey bu kadar güzel mi olur? Bizim ülkenin bir günlük gündemini adamlar bir yılda yaşıyor resmen. Radyolarda sanatla ilgili söyleşiler, değişik bilgi veren programlar, kaliteli ne varsa o yayında.
Bizim her şeyimiz heyecan, şiddet, sorun, kavga, pislik. Herkes birbirini düdüklemeye çalışıyor, okullarda karşı cins sohbetinden başka bir şey yok, tacizin olmadığı yer yok, sanki herkes bomboş işlerle uğraşıyormuş gibi. Üniversitelerde bilimden başka her şey yapılıyor, altyapının düzgün olduğu yer mumla aranıyor, televizyon programlarını ve siyaseti zaten biliyorsunuz.
Bu ne arkadaş? Bazen kendimi bu topraklarda doğduğum için çok şanssız sayıyorum. Bu ülkenin sevdiğim tek noktası kıyı ege sahilleri, küçük huzurlu, kimsenin kimseye karışmadığı sahilleri.
Belki Batı'nın da çok kötü yanları var. Yaşam kalitesi bakımından. Belki es kaza paramız uçar giderse orada da insan yerine konulmayız. Bilemiyorum, oralara gitmedim. Sadece buradan takip edebiliyorum ama ettiğim takip bana en azından buradan çok daha fazla güzel bir tablo sunuyor.
Sahip olduğum yabancı dil bilgisini burada günümüzde yaşadığım tatminsizliğe borçluyum. Ana dilimi edebiyatından çok ayrı tutuyorum ama bugün medyada, internette, televizyonda yayınlanan her türlü İngilizce içerik beni daha çok tatmin ediyor.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Gerçekten hissettiğim gibi bir ülke mi yoksa Batı'ya göre "o kadar da değil canım" denilen bir yer mi?
Mobilden yazdığım için hatam varsa affola.
Çevremde genelde iyi insanlar vardı. Trafik denen şeyi üniversiteye kadar yaşamadım. Her türden insanı haliyle görmedim. Genelde herkes çocukluğunda saf bir mutluluk yaşar, şimdi onu hissedemediğinden dem vurur.
Dışarıda pek konuşkan biri değilim. Neredeyse hiç arkadaş edinmem ama kanımın kazandığı insanlarla çok güzel sohbet ederim, her şeyi yaparım.
Müziği, sanatı, yeni şeyler keşfetmeyi çok severim. Başka ülkeleri, kültürleri, yemekleri ve hatta dünyanın dışını çok merak eder, onları araştırım. İzmir'de yaşamama rağmen bana benzer arkadaş bulamadığım için suç bende de olabilir. Ama yok.
Çok uzun süredir yabancı basını takip ediyorum. Genel olarak Avrupa ülkelerini. Bilmiyorum dışarıya kendilerini öyle mi lanse ediyorlar ama arkadaş her şey bu kadar güzel mi olur? Bizim ülkenin bir günlük gündemini adamlar bir yılda yaşıyor resmen. Radyolarda sanatla ilgili söyleşiler, değişik bilgi veren programlar, kaliteli ne varsa o yayında.
Bizim her şeyimiz heyecan, şiddet, sorun, kavga, pislik. Herkes birbirini düdüklemeye çalışıyor, okullarda karşı cins sohbetinden başka bir şey yok, tacizin olmadığı yer yok, sanki herkes bomboş işlerle uğraşıyormuş gibi. Üniversitelerde bilimden başka her şey yapılıyor, altyapının düzgün olduğu yer mumla aranıyor, televizyon programlarını ve siyaseti zaten biliyorsunuz.
Bu ne arkadaş? Bazen kendimi bu topraklarda doğduğum için çok şanssız sayıyorum. Bu ülkenin sevdiğim tek noktası kıyı ege sahilleri, küçük huzurlu, kimsenin kimseye karışmadığı sahilleri.
Belki Batı'nın da çok kötü yanları var. Yaşam kalitesi bakımından. Belki es kaza paramız uçar giderse orada da insan yerine konulmayız. Bilemiyorum, oralara gitmedim. Sadece buradan takip edebiliyorum ama ettiğim takip bana en azından buradan çok daha fazla güzel bir tablo sunuyor.
Sahip olduğum yabancı dil bilgisini burada günümüzde yaşadığım tatminsizliğe borçluyum. Ana dilimi edebiyatından çok ayrı tutuyorum ama bugün medyada, internette, televizyonda yayınlanan her türlü İngilizce içerik beni daha çok tatmin ediyor.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Gerçekten hissettiğim gibi bir ülke mi yoksa Batı'ya göre "o kadar da değil canım" denilen bir yer mi?
Mobilden yazdığım için hatam varsa affola.
Ev arama sürecindeyim. Doğalgazlı ev olunca ortalama olarak kiraya 150 lira kadar ekleniyor.
Bir de üstüne doğalgaz faturası gelecek.
Yaşadığın yere göre değişir diyeceksiniz. İzmir'de olacağım. Tepe bölgelerde de değil. Arakat küçük bir daire tutsam, sadece odamda çeşitli elektrik çözümleriyle ısınsam nasıl olur? Daha önce hiç denemedim. Sıcaktan nefret ederim, kışın pencere açık uyurum.
Bir de üstüne doğalgaz faturası gelecek.
Yaşadığın yere göre değişir diyeceksiniz. İzmir'de olacağım. Tepe bölgelerde de değil. Arakat küçük bir daire tutsam, sadece odamda çeşitli elektrik çözümleriyle ısınsam nasıl olur? Daha önce hiç denemedim. Sıcaktan nefret ederim, kışın pencere açık uyurum.
Merhaba, elimde 9.6 volt 200 mA adaptörle çalışan bir cihaz var.
Bu değerlerin dışında cihaz yanabilir diyorlar internette.
Bir elektronikçide sordum, ayarlanabilir adaptör tavsiye ettiler.
9 volta ayarlanabiliyor ama 500 mA değerinde.
500 mA olmasının daha garanti olacağını, sorun çıkmayacağını söylediler.
Kullanayım mı adaptörü?
edit: adaptörün açıklamasında akım gücü: 500 mA yazıyor.
bir de şöyle bir yazı var;
Uyarı: Switch adaptörü 500 mA'dan fazla akım gerektiren cihazlarda kullanmayınız.
Bu değerlerin dışında cihaz yanabilir diyorlar internette.
Bir elektronikçide sordum, ayarlanabilir adaptör tavsiye ettiler.
9 volta ayarlanabiliyor ama 500 mA değerinde.
500 mA olmasının daha garanti olacağını, sorun çıkmayacağını söylediler.
Kullanayım mı adaptörü?
edit: adaptörün açıklamasında akım gücü: 500 mA yazıyor.
bir de şöyle bir yazı var;
Uyarı: Switch adaptörü 500 mA'dan fazla akım gerektiren cihazlarda kullanmayınız.
Özellikle öğrencilere soruyorum.
İzmir'de eve tek çıkmayı düşündüğümden kafamı karıştıran tek şey faturalar. İnternet, su, elektrik, doğalgazı minimum kaça kapatabilirim?
İzmir'de eve tek çıkmayı düşündüğümden kafamı karıştıran tek şey faturalar. İnternet, su, elektrik, doğalgazı minimum kaça kapatabilirim?
Yarın kulaklığıma kavuşuyorum, bir hoşgeldin listesi yapalım diyorum.
Şu tarz şarkılar olabilir,
Progresif rock, güzel latin parçalar, yeni nesil blues şarkılar, smooth - fusion caz, biraz da enstrümanın çok sağlam kullanıldığı metal şarkılar olabilir.
Şu tarz şarkılar olabilir,
Progresif rock, güzel latin parçalar, yeni nesil blues şarkılar, smooth - fusion caz, biraz da enstrümanın çok sağlam kullanıldığı metal şarkılar olabilir.
Merhaba, arkadaşımla iki kişi bir haftalık bir tura çıkmayı düşünüyoruz.
İnterrail gibi çok yer görmeli, trenli, çok maceralı şey de aramıyoruz.
Tek ülkenin birkaç şehrini görsek yeter.
Aklımızda İspanya var şu an. Başka yerleri de önerebilirsiniz.
Böyle bir şey yapmış olan vardır mutlaka.
Biz iki öğrenci için en uygun, hesaplı yöntem nedir?
Pasaport, vize, ulaşım ve hostel ücreti temel giderler olacak sanırım.
Yorumları bekliyoruz.
İnterrail gibi çok yer görmeli, trenli, çok maceralı şey de aramıyoruz.
Tek ülkenin birkaç şehrini görsek yeter.
Aklımızda İspanya var şu an. Başka yerleri de önerebilirsiniz.
Böyle bir şey yapmış olan vardır mutlaka.
Biz iki öğrenci için en uygun, hesaplı yöntem nedir?
Pasaport, vize, ulaşım ve hostel ücreti temel giderler olacak sanırım.
Yorumları bekliyoruz.
Mesela ccd lensi olan el kameram var, inanılmaz dar açılı bir çekimi var ki, bir yeri çekmek için 5 km gerisine gitmek gerekiyor.
Küçücük cmos lensi olan telefonum el kamerama göre çok daha geniş açılı çekim yapabiliyor.
Bu değer fotoğrafçılıkta hangi kısımda ne olarak belirtilir?
Küçücük cmos lensi olan telefonum el kamerama göre çok daha geniş açılı çekim yapabiliyor.
Bu değer fotoğrafçılıkta hangi kısımda ne olarak belirtilir?
2001 model Clio var elimizde. Bunu satıp üstüne çok fazla ekleme şansımız yok.
Bir yerden bir yere götürsün yeter,
Şu anki arabamızdan fazla yakmasın,
Sık sorun çıkarmayıp yedek parça problemi olmayan düz bir araba olsun.
Bu konulara pek ilgim olmadığından size sorayım dedim.
Bir yerden bir yere götürsün yeter,
Şu anki arabamızdan fazla yakmasın,
Sık sorun çıkarmayıp yedek parça problemi olmayan düz bir araba olsun.
Bu konulara pek ilgim olmadığından size sorayım dedim.
Devasa, yüksek, ağır yapılar olmasının yanısıra mimari olarak da inanılmaz. En ulaşılmaz yerlerinde oymalar, ince işler.
Fotoğraflara bakmanızı öneririm,
3.bp.blogspot.com
4.bp.blogspot.com
3.bp.blogspot.com
3.bp.blogspot.com
www.gezilecekyer.org
Şimdi böyle bakınca çok tuhaf geldi. Milattan önce inşa edilmiş yapılar, hangi teknoloji, hangi iş gücü. Kim bilir neler yaşandı, günümüze gelmeyen ne bilgiler vardır.
Fotoğraflara bakmanızı öneririm,
3.bp.blogspot.com
4.bp.blogspot.com
3.bp.blogspot.com
3.bp.blogspot.com
www.gezilecekyer.org

Şimdi böyle bakınca çok tuhaf geldi. Milattan önce inşa edilmiş yapılar, hangi teknoloji, hangi iş gücü. Kim bilir neler yaşandı, günümüze gelmeyen ne bilgiler vardır.
Mesela patates kızarması. Ne kadar tok olursam olayım ismini duyduğum an bitiyorum.
Bunun bir açıklaması var mıdır? Mesela birim miktar başına diğer besinlerden daha fazla enerji verip aynı zamanda dildeki tat almaçlarına kızarmış yağ ani etki yaptığı ve beynin frontal lob bölgesini uyardığı için patates kızarması insan türü arasında genelde sevilen bir yiyecektir. Gibi?
Bunun bir açıklaması var mıdır? Mesela birim miktar başına diğer besinlerden daha fazla enerji verip aynı zamanda dildeki tat almaçlarına kızarmış yağ ani etki yaptığı ve beynin frontal lob bölgesini uyardığı için patates kızarması insan türü arasında genelde sevilen bir yiyecektir. Gibi?
Merhaba, düşündüğüm birkaç şeyi anlatıp sizden neden böyle olduğum konusunda fikir almak istiyorum.
Özellikle Türkiye'de futbol inanılmaz popüler bir spor. Her kesim takım tutar, en azından önemli gördüğü maçları izler ve futbol muhabbeti yapar.
Küçükken, çocukluğumda yetişkinlik dönemimde futbol beni golften fazla heyecanlandırmadı. Tabii aynı ilgisizlik diğer sporlara da var. Sadece futbolun bu kadar gündem olmasını anlayamıyorum.
Sözlükte maçlar gündemde binlerce entry alır,
İnsanlar (nedense) fanatik biçimde takım tutar,
Kavgalar olur, şampiyon olunca sevinirler, yenilince üzülürler.
Kendimi genel insan psikolojisinin tamamen dışında hissediyorum böyle düşününce.
Bu tür sosyal olaylarla bağlantılı psikolojik bir sorunum da yok, zevkli ve güzel bir hayat yaşıyorum normalde.
Bunun bir nevi psikolojik analizini merak ediyorum.
not: ibrahimoviç'in rövaşata golünü, geçen hafta ismini hatırlamadığım birinin attığı gol gibi şeyleri arkadaşlar izletince "vay be" diyorum.
Özellikle Türkiye'de futbol inanılmaz popüler bir spor. Her kesim takım tutar, en azından önemli gördüğü maçları izler ve futbol muhabbeti yapar.
Küçükken, çocukluğumda yetişkinlik dönemimde futbol beni golften fazla heyecanlandırmadı. Tabii aynı ilgisizlik diğer sporlara da var. Sadece futbolun bu kadar gündem olmasını anlayamıyorum.
Sözlükte maçlar gündemde binlerce entry alır,
İnsanlar (nedense) fanatik biçimde takım tutar,
Kavgalar olur, şampiyon olunca sevinirler, yenilince üzülürler.
Kendimi genel insan psikolojisinin tamamen dışında hissediyorum böyle düşününce.
Bu tür sosyal olaylarla bağlantılı psikolojik bir sorunum da yok, zevkli ve güzel bir hayat yaşıyorum normalde.
Bunun bir nevi psikolojik analizini merak ediyorum.
not: ibrahimoviç'in rövaşata golünü, geçen hafta ismini hatırlamadığım birinin attığı gol gibi şeyleri arkadaşlar izletince "vay be" diyorum.
Hiçbir zaman internette Türk basınından haber okumam. Bugün Hürriyet, Milliyet gibi sitelere bakayım dedim, kendimden geçtim. Nedir öyle yahu? Haberden başka her şey var. Bilmem kimin rezil olduğu an, giydiğine dikkat etmezsen böyle frikik verirsin galerileri, haberin içeriğiyle alakası olmayan başlıklar...
Onu geçtim, tasarım felaket! Her yerden kocaman puntolarla yazılar, sağdan soldan fırlayan fotoğraflardan sonra hemen kapattım.
Hürriyet'i ele alalım.
1. İngilizce: www.hurriyetdailynews.com
Tasarım, haberlerin haber olması, köşe yazıları, analizler yerinde.
2. Türkçe: www.hurriyet.com.tr
Nasıl da şok edici, değil mi? İkisi de Hürriyet. İngilizce olanı BBC falan değil.
Televizyonda dünyadan ana akım medya kanalları açık sürekli. Programlar olması gerektiği gibi; haberler, sanat programları, analizler, incelemeler, öte yandan Türk televizyonlarında bağırıp çağıranlar, mağaradan dün çıkmışçasına yapılan anlamsız programlar, dil bilgisinden habersiz atılan başlıklar beni şok ediyor.
Diyeceksiniz ki Türk halkının geneli böyledir, onun da yansıması televizyon, internet siteleri ama ben bu uçurumdan inanılmaz rahatsızım, bu topluma yabancı hissediyorum.
Abartılı bir örnek olacak ama düşünün ki sizi şu anki hayatınızdan koparıp Ortadoğu'da veya Afrika'da çok daha berbat bir toplumun ortasına koymuşlar, yaşamaya çalışıyorsunuz, ben de Ege'de, sevdiğim bir yerde yaşamama rağmen son zamanlarda öyle hissediyorum.
Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Onu geçtim, tasarım felaket! Her yerden kocaman puntolarla yazılar, sağdan soldan fırlayan fotoğraflardan sonra hemen kapattım.
Hürriyet'i ele alalım.
1. İngilizce: www.hurriyetdailynews.com
Tasarım, haberlerin haber olması, köşe yazıları, analizler yerinde.
2. Türkçe: www.hurriyet.com.tr
Nasıl da şok edici, değil mi? İkisi de Hürriyet. İngilizce olanı BBC falan değil.
Televizyonda dünyadan ana akım medya kanalları açık sürekli. Programlar olması gerektiği gibi; haberler, sanat programları, analizler, incelemeler, öte yandan Türk televizyonlarında bağırıp çağıranlar, mağaradan dün çıkmışçasına yapılan anlamsız programlar, dil bilgisinden habersiz atılan başlıklar beni şok ediyor.
Diyeceksiniz ki Türk halkının geneli böyledir, onun da yansıması televizyon, internet siteleri ama ben bu uçurumdan inanılmaz rahatsızım, bu topluma yabancı hissediyorum.
Abartılı bir örnek olacak ama düşünün ki sizi şu anki hayatınızdan koparıp Ortadoğu'da veya Afrika'da çok daha berbat bir toplumun ortasına koymuşlar, yaşamaya çalışıyorsunuz, ben de Ege'de, sevdiğim bir yerde yaşamama rağmen son zamanlarda öyle hissediyorum.
Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Hadi gelin hesap yapalım. Öğrenciyim, krallar gibi geçinmem için kiranın üstüne ne kadar koymam lazım? 2 kişi çıkma planım vardı, son zamanlarda tek çıkmanın hayalini kuruyorum ve sıkıntıya girer miyim kestiremiyorum.
Yer İzmir, ev eşyalı, ısınma doğalgaz olacak, evde düzenli yemek yapılacak, aidat olur mu bilmiyorum ama sıfır ya da en fazla birkaç yıllık eve çıkılacak.
Faturalar, olası ekstra masraflar falan derken çok değişken fiyatlar çıkıyor. Bir de sizden yorum almak istedim.
---
Benim öngörüm;
- 550 lira kirası olan bir yere çık.
- Ortalama 200 lira faturalar gelsin. (bunu hiç kestiremiyorum)
- Mutfak harcaması 200 olsun.
Ev 950 yaptı. Dışarıda nadiren gez ye iç 1000'i aşarım herhalde. Ya da bambaşka rakamlarla uğraşacağım, bilemiyorum.
Yer İzmir, ev eşyalı, ısınma doğalgaz olacak, evde düzenli yemek yapılacak, aidat olur mu bilmiyorum ama sıfır ya da en fazla birkaç yıllık eve çıkılacak.
Faturalar, olası ekstra masraflar falan derken çok değişken fiyatlar çıkıyor. Bir de sizden yorum almak istedim.
---
Benim öngörüm;
- 550 lira kirası olan bir yere çık.
- Ortalama 200 lira faturalar gelsin. (bunu hiç kestiremiyorum)
- Mutfak harcaması 200 olsun.
Ev 950 yaptı. Dışarıda nadiren gez ye iç 1000'i aşarım herhalde. Ya da bambaşka rakamlarla uğraşacağım, bilemiyorum.
Bazı günler az uyumamıza rağmen çok kolay kalkarız, bu uyku periyotlarıyla ilgili. Bir periyodun ortasında uyandırılırsak vücut hazırlıksız oluruz, periyot biter bitmez uyanırsak dinç kalkarız.
Sabaha karşı 6'da kendiliğinden uyandım, gayet dinç şekilde mutfağa gittim ve yattım. 10'da alarmla kalktığımda ise yataktan yarım saatte zor çıktım.
Aklıma şöyle bir şey geldi, EEG ile beyin dalgaları ölçülüyor ve rem uykusu, hafif uyku gibi durumlar izlenebiliyor.
Halihazırda programlar var, kaçta uyuduğunuzu giriyorsunuz, en uygun uyanma saatlerini teker teker gösteriyor fakat sıkıntı şu ki herkes anında uykuya dalamıyor ve uyanma saati de değişmiş oluyor.
Öyle bir cihaz olacak ki rahatsız etmeden biz uyku anına geçer geçmez ayarladığımız saat aralığı bazında alarmı kuracak ve o saate göre alarm çalacak.
Bence günümüzde herkesin kullanması gereken bir teknoloji. Fikrin yeni olduğunu pek sanmıyorum, muhtemelen EEG gibi bir özelliği içeren alarm cihazını kompakt hale getirip pazarlamak pek kimsenin işine gelmedi. Ya da geldi, haberim yok. Ya da bir şeyleri yanlış düşünüyorum ve onları bana açıklayacaksınız.
Sabaha karşı 6'da kendiliğinden uyandım, gayet dinç şekilde mutfağa gittim ve yattım. 10'da alarmla kalktığımda ise yataktan yarım saatte zor çıktım.
Aklıma şöyle bir şey geldi, EEG ile beyin dalgaları ölçülüyor ve rem uykusu, hafif uyku gibi durumlar izlenebiliyor.
Halihazırda programlar var, kaçta uyuduğunuzu giriyorsunuz, en uygun uyanma saatlerini teker teker gösteriyor fakat sıkıntı şu ki herkes anında uykuya dalamıyor ve uyanma saati de değişmiş oluyor.
Öyle bir cihaz olacak ki rahatsız etmeden biz uyku anına geçer geçmez ayarladığımız saat aralığı bazında alarmı kuracak ve o saate göre alarm çalacak.
Bence günümüzde herkesin kullanması gereken bir teknoloji. Fikrin yeni olduğunu pek sanmıyorum, muhtemelen EEG gibi bir özelliği içeren alarm cihazını kompakt hale getirip pazarlamak pek kimsenin işine gelmedi. Ya da geldi, haberim yok. Ya da bir şeyleri yanlış düşünüyorum ve onları bana açıklayacaksınız.
Ülkeye, bölgeye, şehre ve kişiliğe göre çok değişken cevabı olan bir soru olmakla birlikte bunun hakkında yapılan araştırmaları nereden bulabilirim, örnekler verebilir misiniz?
İçimde hep ukte kalmıştır İngilizce. Halihazırda yabancı dille hep iç içeyim ama ÖSYM'nin tarzına alışmam lazım. Beni LYS-5 için mükemmel yapacak kaynaklara ihtiyacım var. Önerileriniz doğrultusunda çıkıp alacağım, hevesle hepsini çözeyim.
Mevzubahis kişi Dokuz Eylül'de işletme okuyor ama çok da memnun değil. İngilizce dilinden çok zevk alıyor.
21 yaşında yine İzmir'de, herhangi bir İngilizce bölüme başlamaya değer mi, Amerikan kültürü ve edebiyatı gibi; bunu merak ediyorum.
21 yaşında yine İzmir'de, herhangi bir İngilizce bölüme başlamaya değer mi, Amerikan kültürü ve edebiyatı gibi; bunu merak ediyorum.
Kafama takılan şu; bu üikede et neden pahalı? Hayvancılık neden acıması konuma geldi? Ülkenin nüfusu ve mevcut hayvan sayısının azlığı belli. Hayvancılık bu ülkede önceden olduğu gibi gayet yapılabilecek bir şey. Olayın iç yüzünü anlatabilecek olan var mı?
Leziz çaylar denemek istiyoruz ama belirli bir süre kaynatmadan, direkt bardağa koyup demlenmesini bekleyip içebileceğimiz bitkiler arıyoruz.
Özellikle kalın sesli erkek arıyorum. Kaliteli kayıt olsa şükela olur. İngilizce konuşma olmalı. İçeriği önemli değil.
Vardır bildiğiniz, önerileri bekliyorum.
Çayla birlikte klasik kahvaltı tercih edilir çoğunlukla. Bir süre kahvaltılık gevrekle devam etsem besin değeri açısından çok fark olur mu? Tahıl sağlıklı sonuçta. Fakat katkı, yapay tatlandırıcı oluyor ürünlerde. Yine de tavsiye ettiğiniz, lezzetli ürünler var mıdır?
Çok ilginç, değil mi?
Ama normal dokunuş değil ve bazı bölgelerde oluyor.
Birkaç yıl önce belime, böbreklerin olduğu yere sivri bir şey battı, aynı anda omzumun arka tarafında hissettim, aynı şekilde batma hissi.
Her an hissedebiliyorum bunu. Hafifçe sivri bir şeyi bastırdığım an diğer tarafta da batmayı hissediyorum. Sinirlerin diğer ucu mudur, bu kadar uzak mesafede nasıl böyle hissedebiliyorum, ilginç geldi bana. Açıklaması nerededir?
Ama normal dokunuş değil ve bazı bölgelerde oluyor.
Birkaç yıl önce belime, böbreklerin olduğu yere sivri bir şey battı, aynı anda omzumun arka tarafında hissettim, aynı şekilde batma hissi.
Her an hissedebiliyorum bunu. Hafifçe sivri bir şeyi bastırdığım an diğer tarafta da batmayı hissediyorum. Sinirlerin diğer ucu mudur, bu kadar uzak mesafede nasıl böyle hissedebiliyorum, ilginç geldi bana. Açıklaması nerededir?