31 yaşındayım, bir süredir kafamda kız bebek evlat edinme fikri dönüp durmakta. Evlilikten ümidi kestim zira, 6 senedir yalnızım bu yaştan sonra da daha da zor işler. Beni hayata bağlıycak bir amaca ihtiyacım var, bir çocuk yetiştirmek ve hayatını değiştirmek çok kutsal.
Gelgelelm ailem karşı çıkıyor. Evet paylaşmak gibi bir aptallık yaptoım ve asla olmaz diyolar. Sundukları gerekçeler:
-anası babası katilmi, hırsız mı, hayat kadını mı nasıl bileceksin, soy illa ki çeker, gazetelerde evlatlıkların öldürdüğü ana baba haberleri çok var (ya tamam yuvaya bırakılan bebklerin ana babasının kriminalite oranı diğer çocuklardan fazladır da yani gen çok mu etkilidir, iyi yetiştirsen değişmez mi)
-kendi kanından kendi canından evlat doğur. elin evladını kendin gibi sevemezsin olmaz. el sonuçta, elin evladı, elin çocuğu el el el el !!! kendi kanın kendi canın kan can kan can !!!
-malın mülkün elin çocuğuna kalacak (ulan yani koç ailesi bile evlat ed,inmiş o servetle, ipek kıraç evlatlık ve 1 milyar doları var . sanki sabancıyım töbe töbe)
-sen agresifsin sinirlisin (6 senelik mecburi yalnızlık hafiften kafayı sıyırttı da bebek bu yani dünyanın en masumşeyi yahu)
- sçmalama. daha 31 yaşındasın.çıkmadık candan ümit kesilmez.elbet koca bulursun. bol bol koca çalışması yap. ortamlara gir arkadaş edinmeye bak. (benimümidim kalmadı anlamıyolar. delircem)
yani evlat edinirsem aileden hayır yok. ayrı eve çıkmam gerekecek. yalnız başıma nasıl üstesinden gelirim ? bakıcı bebeğe işkence eder diye korkarım.yerimde olsanız napardınız ? 40'ıma kadar mı beklicem yahu,yok işte bulamıyorum koca moca bıktımö
Gelgelelm ailem karşı çıkıyor. Evet paylaşmak gibi bir aptallık yaptoım ve asla olmaz diyolar. Sundukları gerekçeler:
-anası babası katilmi, hırsız mı, hayat kadını mı nasıl bileceksin, soy illa ki çeker, gazetelerde evlatlıkların öldürdüğü ana baba haberleri çok var (ya tamam yuvaya bırakılan bebklerin ana babasının kriminalite oranı diğer çocuklardan fazladır da yani gen çok mu etkilidir, iyi yetiştirsen değişmez mi)
-kendi kanından kendi canından evlat doğur. elin evladını kendin gibi sevemezsin olmaz. el sonuçta, elin evladı, elin çocuğu el el el el !!! kendi kanın kendi canın kan can kan can !!!
-malın mülkün elin çocuğuna kalacak (ulan yani koç ailesi bile evlat ed,inmiş o servetle, ipek kıraç evlatlık ve 1 milyar doları var . sanki sabancıyım töbe töbe)
-sen agresifsin sinirlisin (6 senelik mecburi yalnızlık hafiften kafayı sıyırttı da bebek bu yani dünyanın en masumşeyi yahu)
- sçmalama. daha 31 yaşındasın.çıkmadık candan ümit kesilmez.elbet koca bulursun. bol bol koca çalışması yap. ortamlara gir arkadaş edinmeye bak. (benimümidim kalmadı anlamıyolar. delircem)
yani evlat edinirsem aileden hayır yok. ayrı eve çıkmam gerekecek. yalnız başıma nasıl üstesinden gelirim ? bakıcı bebeğe işkence eder diye korkarım.yerimde olsanız napardınız ? 40'ıma kadar mı beklicem yahu,yok işte bulamıyorum koca moca bıktımö
Az önce 9 tane çikolatalı Bisküvi yedim şu an midem çok fena. Midem dalgalanıyor gibi, kusmak istemiyorum çünkü bünyem Zayıf direk yatağa düşüyorum. Uzandım geçsin diye bekliyorum alma seltzer var alsam geçer mi, daha beter ol aktan korkuyorum. Evde yalnızım
Mümkünmüş sanırım Ankara'da tur Şirketlerinden organize eden var mıdır ?
Hep şöyle yorumlar var: "aman bu kız/oğlan çok güzel, dışarıda bulamamış buraya mı gelmiş? pehhh inandırıcı değil." ama vallahi de öyle oluyor arkadaşlar. dışarıda biriyle tanışmak ve ilişki başlatmak o kadar zor ki, hadi başlattın evliliğe gitmesi çok zor "önce 1 sene kadar birbirimizi tanıyalım" muhabbeti var hep. yani dışarıda zor herkes soğuk kimse tanışamıyor ve insanlar izdivaca gidiyor, e o maksatla gidildiği için 1 ayda evliliğe gidiliyor.
Benim fiziksel sorunum yok ama çevresilikten normal yollarla tanışamıyorum erkeklerle. hadi tanıştım 1 ayda evlilğğe gidecek durum olmuyor. ben katılmak isterdim ama katılsam izdivaca iş ortamında ağır dalga geçilirim koca arıyor denir. o psikoloijk baskıyı kaldıramayacağım için katılmıyorm. Bir de benim dengim olabilecek yüksek tahsilli erkekler hiç katılmıyor izdivaca. Burda da benzer sorunlardan, sevgilisizlikten yalnızlıktan yakınan çok kişi var mesela mandalina kokusu hep duyuru açar. sizhiç düşündünüz mü katılmak ?
Benim fiziksel sorunum yok ama çevresilikten normal yollarla tanışamıyorum erkeklerle. hadi tanıştım 1 ayda evlilğğe gidecek durum olmuyor. ben katılmak isterdim ama katılsam izdivaca iş ortamında ağır dalga geçilirim koca arıyor denir. o psikoloijk baskıyı kaldıramayacağım için katılmıyorm. Bir de benim dengim olabilecek yüksek tahsilli erkekler hiç katılmıyor izdivaca. Burda da benzer sorunlardan, sevgilisizlikten yalnızlıktan yakınan çok kişi var mesela mandalina kokusu hep duyuru açar. sizhiç düşündünüz mü katılmak ?
Bundan nasıl kurtulabilirim bilmiyorum son üç günüdr çok mutsuzum darbe üstüne darbe darbe üstüne darbe yedim facebookta. 1987 doğumlu bir kız ile gene 1988 doğumlu ve 1986 doğumlukızlar var biri evlenmiş diğer ikisi nişan ve söz yapmış ve mutluluklarına imreniyorum daha doğrusu hasetleniyorum ve benim suçum ne diyorum. Kibu kızlardan birisi çok çirkefitir kırmadığı insan kalbi kalmamıştır ama multluluğu bulmuş. Ben sessiz sakin kendi halinde hanım hanımcık bi insanım mutluluğu bulmak için illa yırtık devamlı gülen falan biri mi olmalıyım? neyse asıl sorum içimdeki bu haset ve nefret duygusunu yok etmek çok hata yaptım face e bakıp durarak bunu yoketmem lazım
bu arada laf sokmak gene mi sen be sıktın dicekler duyurumu görmezden gelebilir ben çok kötüyüm ve paylaşmak az da olsa iyi geliyo, öldüresiye ağrıtan diş ağrısının üstüne kolonya dökmek gibi ve ben çok kötü hisediyorum, intiharı düşünüyorum
bu arada laf sokmak gene mi sen be sıktın dicekler duyurumu görmezden gelebilir ben çok kötüyüm ve paylaşmak az da olsa iyi geliyo, öldüresiye ağrıtan diş ağrısının üstüne kolonya dökmek gibi ve ben çok kötü hisediyorum, intiharı düşünüyorum
merhaba, şimdi herkeste bakıyorum böyle bi mantık var. bi insangeli 30'u hele de 35'i bekar olarak geçirmişse sorunludur, sağlamlar önceden kapılır çürük çarıklar kalır. ben 31 yaşındayım, bakıyorum kendime çürük çarık mıyım , yoo sadece karamsarlığa yatkınım o da zamanla gelişti yalnızlık biriktikçe ruh sağlığım gitti. 26 yaşında 5 yıllık ilişkimden ayrıldım, evlenme teklif etmişti yüzük takmıştı ama zamanla küfürbaz olduğunu,şiddete yatkın olduğunu gördüm beceremedim, gurursuzca yapışamadım evlenelim diye, "daha 26 yaşındayım gencim, önüme çıkar elbet biri" dedim o gün bugündür yapayalnızım :(( ben onla evlenseydim belki bugün evli bi kadındım ama dayak yiyo olucaktım ama toplum bana çürük çarık demicekti.
geçen duyurumda bahsetmiştim 2 ay boyunca 36 yaşında bi adamla görüştüm. adam evliliğiçok istiyordu çocuk istiyordu, başta adamın zoruyla buluştum sonra olaya ısındım mantıklı gelmeye başladı adam dedi ki "ya ben evliliğe hazır değilmişim hakkını helal et." ben yıkıldım yani özgüvenim sarstı bu olay benim. akrabamız olan birine anlattım dertlenmek istedim, bu arada kendisi avukattır yani okumuş biri. bana dediği aynen şu:
"özlencim oluyor öyle ya. 35 yaşını aşıp da bekar olan erkek genelde sorunludur. o yaşa bekar olarak çürük çarık erkekler kalır. yani normali varsa bile çok çok az. bence kendinden ufaklarla görüşmeyi düşün."
yani bu yaş civarları çürük çarık demek önyargı değil mi ?? 35 üstü olup da düzgün karaktere sahip olan erkek hiçmi çıkmaz ?? hayır işin garibi 35 üstü olup boşanmış erkek olunca ona da çürük çarık deniyo, boşanmış sorunlu deniyo. bekar olsa sorunlu boşanmış olsa sorunlu. 20'li yaşta evlenemediysek kaçırmış mı oluyoruz treni napalım atalım mı kendimizi napalım ?? al bak yeğenine asit fırlatan cihan diye bi adam vardı okumuş etmiş 25'inde evlenmiş ama bu çürüğün dibi çıkmış ???
geçen duyurumda bahsetmiştim 2 ay boyunca 36 yaşında bi adamla görüştüm. adam evliliğiçok istiyordu çocuk istiyordu, başta adamın zoruyla buluştum sonra olaya ısındım mantıklı gelmeye başladı adam dedi ki "ya ben evliliğe hazır değilmişim hakkını helal et." ben yıkıldım yani özgüvenim sarstı bu olay benim. akrabamız olan birine anlattım dertlenmek istedim, bu arada kendisi avukattır yani okumuş biri. bana dediği aynen şu:
"özlencim oluyor öyle ya. 35 yaşını aşıp da bekar olan erkek genelde sorunludur. o yaşa bekar olarak çürük çarık erkekler kalır. yani normali varsa bile çok çok az. bence kendinden ufaklarla görüşmeyi düşün."
yani bu yaş civarları çürük çarık demek önyargı değil mi ?? 35 üstü olup da düzgün karaktere sahip olan erkek hiçmi çıkmaz ?? hayır işin garibi 35 üstü olup boşanmış erkek olunca ona da çürük çarık deniyo, boşanmış sorunlu deniyo. bekar olsa sorunlu boşanmış olsa sorunlu. 20'li yaşta evlenemediysek kaçırmış mı oluyoruz treni napalım atalım mı kendimizi napalım ?? al bak yeğenine asit fırlatan cihan diye bi adam vardı okumuş etmiş 25'inde evlenmiş ama bu çürüğün dibi çıkmış ???
Ankara'dayım, arkadaş çevrem sıfır. Boğulur gibiyim. Önceki duyurularımı da biliyosunuz zaten hayata tutunmak için bütün çabalarım boşa tepti. İş değiştirmeyi denedim ikinci oldum sınavında umutlandım sevindim olmadı. Tanıştırıldığım biri vardı evlilik için çok hevesli görünüyordu yaklaşık 2 ay görüşüyoduk bi anda kafasına taş düştü meğer evliliğe hazır değilmiş 36 yaşındaki adam !! ciddi ciddi intiharı düşünüyorum. neyse önceki duyurumda var.
b tura katıldım bende kafam dağılır belki değişiklik iyi gelir diye. tek başıma. herkes arkadaşıyla sevgilisiyle aileden biriyle falan gelmiş, başta canım yandı tabi yalnız olduğum için takmamaya çalıştım telkin ettim. diğer insanlara açık oldum sohbet etmeye falan çalıştım çabaladım yani ve iyi insanlar vardı aralarında iletişim kurmak insanlarla iyi geldi hissettim yani bunu. neyse otelde beni tur rehberi kadınla aynı odaya verdiler ben tek başına olduğum için tamam dedim.
neyse akşam kadınla sohbet ediyoruz. 40 yaşlarında DTCF mezununymuş evli çocuklu. bana yaşın kaç dedi 31 dedim. evli misin dedi yaşımı sorunca hayır dedim bekarım ben. bunu duyunca bana dedi ki "bak canım sana bi abla tavsiyesi evliliğ geciktirme. elini çabuk tutmalısın artık acele et." ban kaldım iptal oldum o an . şok oldum bişe diyemedim. ve moralim çok bozuldu gene.
yani birisi yoksa elimi nasıl çabuk tutayım ben ?? sokağa çıkıp koca aranıyor diye davul mu çalayım napayım yani ?? arkadaş çevrem de sıfır ki hadi arkadaş tanıştırma şansım da sıfır yani. bunu deyip beni daha fazla üzmenin mantığı ne, moral verici şeyler söylemek "olsun geç olsun güç olmasın, daha gençsin" vs teselli verici şeyler demek varken neden üstüme gelmek amacı ne bunun ?? biliyorum takma diceksiniz insanları takmamak lazım diceksiniz ama elimde değil işte bam teline dokunupüzüyolar. sanırım ben bu yüzden asosyal oldum zamanla çünkü insanlarla en ufak bi iletişim dahi bana acı vermeye yetiyo ve en iyi arkadaşım internet oldu. bakın çaba da gösteriyorum tek başıma tura katıldım insanlara yaklaşayım dedim sosyal olayım dedim noldu birinin lafı gene tuzla buz etmeye eyetti işte :(((
b tura katıldım bende kafam dağılır belki değişiklik iyi gelir diye. tek başıma. herkes arkadaşıyla sevgilisiyle aileden biriyle falan gelmiş, başta canım yandı tabi yalnız olduğum için takmamaya çalıştım telkin ettim. diğer insanlara açık oldum sohbet etmeye falan çalıştım çabaladım yani ve iyi insanlar vardı aralarında iletişim kurmak insanlarla iyi geldi hissettim yani bunu. neyse otelde beni tur rehberi kadınla aynı odaya verdiler ben tek başına olduğum için tamam dedim.
neyse akşam kadınla sohbet ediyoruz. 40 yaşlarında DTCF mezununymuş evli çocuklu. bana yaşın kaç dedi 31 dedim. evli misin dedi yaşımı sorunca hayır dedim bekarım ben. bunu duyunca bana dedi ki "bak canım sana bi abla tavsiyesi evliliğ geciktirme. elini çabuk tutmalısın artık acele et." ban kaldım iptal oldum o an . şok oldum bişe diyemedim. ve moralim çok bozuldu gene.
yani birisi yoksa elimi nasıl çabuk tutayım ben ?? sokağa çıkıp koca aranıyor diye davul mu çalayım napayım yani ?? arkadaş çevrem de sıfır ki hadi arkadaş tanıştırma şansım da sıfır yani. bunu deyip beni daha fazla üzmenin mantığı ne, moral verici şeyler söylemek "olsun geç olsun güç olmasın, daha gençsin" vs teselli verici şeyler demek varken neden üstüme gelmek amacı ne bunun ?? biliyorum takma diceksiniz insanları takmamak lazım diceksiniz ama elimde değil işte bam teline dokunupüzüyolar. sanırım ben bu yüzden asosyal oldum zamanla çünkü insanlarla en ufak bi iletişim dahi bana acı vermeye yetiyo ve en iyi arkadaşım internet oldu. bakın çaba da gösteriyorum tek başıma tura katıldım insanlara yaklaşayım dedim sosyal olayım dedim noldu birinin lafı gene tuzla buz etmeye eyetti işte :(((
Bu kadar karamsar oloma diyeceksiniz ama elimde değil üzülmemek. 31 yaşındayım ve ankara'da bok gibi bir hayat yaşıyorum. Arkadaş çevrem koca bir SIFIR. yURTDIŞINDA MASTER yaptığım dönemde ne kolaydı arkadaş edinmek,bir etkinliğe giderdim insanlarla tanışırdım hemen facebook tan ekleşirdik ama Ankara'da nerdeee. Katılmadığım facebook, couchsurfing, internatons buluşması kalmadı ama yok kimse yurtdışında olduğu gibi kaynaşmıyor.
Bari iş sosyallik verse o da yok. Sabah 9 akşam 6 bilgisayar bşında gözlerim kan çanağı gibi. Bir kaç ay önce bir iş başvurusu yaptım ben de. Hayallerimi süsleyen bir işti, hem kariyer bakımından önü açık hemde toplantısı, yurtiçi-yurtdışı gezisi bol. İşyerinde patron aşırı çalıştırdığı için çok çalışamadım ama ilk sınavını 2.likle kazanınca "ulan benim de bu dünyadaki şansım döndü galiba, bu sefil hayatım son bulacak, arkadaş çevrem olacak, hatta belki sevgilim bile olur" diye ben hayal kurdum tabi ne haddime !! İkinci aşamayı da dördüncülükle bitrdim (bu arada sınava katılan toplam kişi binin üstünde). Ve üçüncü aşamada olmadı. Ben yıkıldım. İyi de geçmişti halbuki ama torpil heralde dedim. Hayallerim kağıttan kule gibi çöktü. Bu arada işyerindeki sivri dişli cadılar da internetten araştırıp sınavı kazandığımı patrona yetiştirmişler. Ben naif,sessiz saakin yapıda olduğum için işyerinde üstüme çıkmaya çalışırlar genelde. Patron intikam almak için kan kusturuyor o günden beri.
Neyse iş olmadı. Bu arada akrabalarımın beni tanıştırmak istedikleri bi çocuk aradı, 36 yaşında mühendis. Başta tanışmak istememiştim, bir de işi kazanacağımı hayatımı kuracağımı düşünüyordum olmadı. Tamam dedim tanışayım, belki iyi anlaşırız, evlenip yuva kurarım çocuklarım olur hayatta bir amacım olur dedim. Arkadaş çevrem koca bir SIFIR ama hayat arkadaşım olur en azından hayatta desteğim olur yalnızlık çekmem dedim. Başta tedirgindim ama onu tanıdıkçagüven duymaya başlamıştım, çünkü yuva ve çocuk istiyordu o da. "Sanırım düzenimi kuruyorum, artık hayata tutunuyorum, şans yüzüme gülüypr" dediğim anda beyefendi demesin mi , meğerse evliliğe hazır değilmiş, hakkımı helal edeyimmiş !!! Ben yıkıldım. Zaten iş konusundan depresyonum vardı , bu da olmayınca iyice yıkıldım. İintihar etmek istiyorum ama onu bile beceremiyorum.
31 yaşındayım, yaş aldı başını gidiyor. Elimden geleni yapıyorum yaptım makın mücadele verdim olmadı olmadı Allah kahretsin OLMADI !! bEN DAHA ne yapayım bu sefil hayatımı düzene sokmak için ?? Ekşisözlükteki "yurtdışına siktir olup gitmek" başlıklarını okuyorum bir yandan ama yeniden mücadeleye girişecek gücü kendimde bulamıyorum, hem 31 yaşında olmam gözüme batıyor hem de özgüvenim diplerde. Ama sırf iş değiştirmek istedim diye patronumdan böcek muamelesi görmeyi haketmiyorum. Hele işyerindeki kızlardan laf sokamlı şeyler duymayı hiç haketmiyorum ya. Napayımbicanım var o mu batıyor insanlara, alsınlar onu da keşke ahhhh nerde öldürseler
Bari iş sosyallik verse o da yok. Sabah 9 akşam 6 bilgisayar bşında gözlerim kan çanağı gibi. Bir kaç ay önce bir iş başvurusu yaptım ben de. Hayallerimi süsleyen bir işti, hem kariyer bakımından önü açık hemde toplantısı, yurtiçi-yurtdışı gezisi bol. İşyerinde patron aşırı çalıştırdığı için çok çalışamadım ama ilk sınavını 2.likle kazanınca "ulan benim de bu dünyadaki şansım döndü galiba, bu sefil hayatım son bulacak, arkadaş çevrem olacak, hatta belki sevgilim bile olur" diye ben hayal kurdum tabi ne haddime !! İkinci aşamayı da dördüncülükle bitrdim (bu arada sınava katılan toplam kişi binin üstünde). Ve üçüncü aşamada olmadı. Ben yıkıldım. İyi de geçmişti halbuki ama torpil heralde dedim. Hayallerim kağıttan kule gibi çöktü. Bu arada işyerindeki sivri dişli cadılar da internetten araştırıp sınavı kazandığımı patrona yetiştirmişler. Ben naif,sessiz saakin yapıda olduğum için işyerinde üstüme çıkmaya çalışırlar genelde. Patron intikam almak için kan kusturuyor o günden beri.
Neyse iş olmadı. Bu arada akrabalarımın beni tanıştırmak istedikleri bi çocuk aradı, 36 yaşında mühendis. Başta tanışmak istememiştim, bir de işi kazanacağımı hayatımı kuracağımı düşünüyordum olmadı. Tamam dedim tanışayım, belki iyi anlaşırız, evlenip yuva kurarım çocuklarım olur hayatta bir amacım olur dedim. Arkadaş çevrem koca bir SIFIR ama hayat arkadaşım olur en azından hayatta desteğim olur yalnızlık çekmem dedim. Başta tedirgindim ama onu tanıdıkçagüven duymaya başlamıştım, çünkü yuva ve çocuk istiyordu o da. "Sanırım düzenimi kuruyorum, artık hayata tutunuyorum, şans yüzüme gülüypr" dediğim anda beyefendi demesin mi , meğerse evliliğe hazır değilmiş, hakkımı helal edeyimmiş !!! Ben yıkıldım. Zaten iş konusundan depresyonum vardı , bu da olmayınca iyice yıkıldım. İintihar etmek istiyorum ama onu bile beceremiyorum.
31 yaşındayım, yaş aldı başını gidiyor. Elimden geleni yapıyorum yaptım makın mücadele verdim olmadı olmadı Allah kahretsin OLMADI !! bEN DAHA ne yapayım bu sefil hayatımı düzene sokmak için ?? Ekşisözlükteki "yurtdışına siktir olup gitmek" başlıklarını okuyorum bir yandan ama yeniden mücadeleye girişecek gücü kendimde bulamıyorum, hem 31 yaşında olmam gözüme batıyor hem de özgüvenim diplerde. Ama sırf iş değiştirmek istedim diye patronumdan böcek muamelesi görmeyi haketmiyorum. Hele işyerindeki kızlardan laf sokamlı şeyler duymayı hiç haketmiyorum ya. Napayımbicanım var o mu batıyor insanlara, alsınlar onu da keşke ahhhh nerde öldürseler
2 sorum var ama dürüst cevaplar verin lütfen:
1)30 veya üstünde bekar bir kadın gördüğünüzde aklınızın bir köşesinden acıma duygusu geçiyor mu?
2) Diyelim ki 30 veya üstünde bekar bir kadın var, ama geçmişinde kendisine evlilik teklifi edilmiş, parmağına yüzük takılmış, nişan yapılmış ama sonra anlaşmazlık olmuş evlilik olmamış taraflar kendi yoluna gitmiş vs.. Bu kadın geçmişinde bir erkek tarafından beğenilmiş sonuçta ve parmağına yüzük takılmış, yine de evde kalmış olarak algılar mısınız? 30 yaşıına gelmiş ama hiçbir erkeğin parmağına yüzük takmadığı bir kadından farkı olur mu bu anlamda ?
edit: çevrenizdeki diğer insanların görüşlerinden de bahsedebilirsiniz
1)30 veya üstünde bekar bir kadın gördüğünüzde aklınızın bir köşesinden acıma duygusu geçiyor mu?
2) Diyelim ki 30 veya üstünde bekar bir kadın var, ama geçmişinde kendisine evlilik teklifi edilmiş, parmağına yüzük takılmış, nişan yapılmış ama sonra anlaşmazlık olmuş evlilik olmamış taraflar kendi yoluna gitmiş vs.. Bu kadın geçmişinde bir erkek tarafından beğenilmiş sonuçta ve parmağına yüzük takılmış, yine de evde kalmış olarak algılar mısınız? 30 yaşıına gelmiş ama hiçbir erkeğin parmağına yüzük takmadığı bir kadından farkı olur mu bu anlamda ?
edit: çevrenizdeki diğer insanların görüşlerinden de bahsedebilirsiniz
Merhaba gençler, eski duyurularımı hatırlarsınız (ankara'da arkadaşsızlık üzerine).. Şimdi ben 1 aydır yurtdışındayım, genç profesyoneller bişeysi kapsamına eğitim alıyorum (normalde beni asla göndermezlerdi de o konuda çalışan tek bendim neyse ki. Yoksa ben işyerinde diğer cadıların yanında naif kalıyorum ve tüm yurtdışlarını onlar kapıyor)
Neyse mutluluktan geberiyorum şu an Romalılar. Ankara'daki işe git-eve gel-nette takıl hayatından sonra bu yeni hayat çok iyi geldi. Her gün eğitim bitince geziyoruz eğleniyoruz. Sevgilimyok ama manyak ilgi görüyorum bu flörtler de iyi geldi bana. 5 kişilk sağlam bir grubum oluştu eğitimde. Valla mutluluktan ağladığım bile oldu ilk günlerde. İnsanlar o kadar diğer insanlara açık ki Ankara'daki gıcık türklerin aksine, en ufak bir muhabbet olsa direk sosyal medyada ekleşiyoruz tekrar görüşüyoruz Ankara'da bu asla asla asla asla olmaz ya !
Neyse ama 1 ay bitti kaldı 2 ay ve geri döneceğimi, bu kaliteli hayatımın biteceğini düşündükçe beynimi atlar çifteliyor sanki, kalbimi bıçakla oyuyorlar. Ana odaklanamıyorum o nefret ettiğim Ankra'ya döneceğimi düşünmekten. Arkadaşlar ben şunu anladım benim ruhum Türkiye'ye Ankara'ya ait değil, o kadar çaba harcıyorum Ankara'da arkadaş edinemiyorum. Burada 1 aydayım hiç çaba harcamadan dünya kadar arkadaşım oldu ya. Acaba diyorum yurtdışına mı kapak atsam bir iş bulsam filan. Neyse kısaca sorum: Dönüş stresi bastı, rüyalarımda işyerini filan görüyorum. Bir de patron benden iş istemişti 1 ay önce göndermem gerekiyordu ben hala göndermedim o da stres yapıyor. İşi düşünmeden an odaklanmayı nasıl başarıcam ?
Neyse mutluluktan geberiyorum şu an Romalılar. Ankara'daki işe git-eve gel-nette takıl hayatından sonra bu yeni hayat çok iyi geldi. Her gün eğitim bitince geziyoruz eğleniyoruz. Sevgilimyok ama manyak ilgi görüyorum bu flörtler de iyi geldi bana. 5 kişilk sağlam bir grubum oluştu eğitimde. Valla mutluluktan ağladığım bile oldu ilk günlerde. İnsanlar o kadar diğer insanlara açık ki Ankara'daki gıcık türklerin aksine, en ufak bir muhabbet olsa direk sosyal medyada ekleşiyoruz tekrar görüşüyoruz Ankara'da bu asla asla asla asla olmaz ya !
Neyse ama 1 ay bitti kaldı 2 ay ve geri döneceğimi, bu kaliteli hayatımın biteceğini düşündükçe beynimi atlar çifteliyor sanki, kalbimi bıçakla oyuyorlar. Ana odaklanamıyorum o nefret ettiğim Ankra'ya döneceğimi düşünmekten. Arkadaşlar ben şunu anladım benim ruhum Türkiye'ye Ankara'ya ait değil, o kadar çaba harcıyorum Ankara'da arkadaş edinemiyorum. Burada 1 aydayım hiç çaba harcamadan dünya kadar arkadaşım oldu ya. Acaba diyorum yurtdışına mı kapak atsam bir iş bulsam filan. Neyse kısaca sorum: Dönüş stresi bastı, rüyalarımda işyerini filan görüyorum. Bir de patron benden iş istemişti 1 ay önce göndermem gerekiyordu ben hala göndermedim o da stres yapıyor. İşi düşünmeden an odaklanmayı nasıl başarıcam ?
Türkan Şoray'ın yönettiği son film Uzaklarda Arama'yı çoook merak ediyorum, Türkan Şoray hayranıyım. Ancak vaktim oldu ve filmi görmeyi çok istiyorum, çok merak ediyorum. Ama nette kontrol edince sadece Muğla'da gösterimde diye gözüküyor :((
Ama bazen netteki bilgiler doğru olmayabiliyor, Ankara'da bu filmi oynatan bir sinema biliyor musunuz yakın zamanda ?? Ya da netten filan izlenebilecek bir ortam var mı, çok görmek istiyorum ya.
Ama bazen netteki bilgiler doğru olmayabiliyor, Ankara'da bu filmi oynatan bir sinema biliyor musunuz yakın zamanda ?? Ya da netten filan izlenebilecek bir ortam var mı, çok görmek istiyorum ya.
Arkadaşsız biri olarak bu konuyu takıntı haline getirdim. Halbuki daha evleneceğim adayı bırak, hoşlandığım biri bile yok. Ama yarın birgün bu yola girdiğimde napıcam diye düşünmeden edemiyorum :(( Facebook'ta evlenenlerin paylaştığı fotolardaki sevimli anılarım olmayacak benim. Düğün öncesi gelin odasında moral motivasyon desteği sağlayan, geyik yapacağım selfie çekeceğim arkadaşlar olmayacak. Ayakkabının altına isim yazma seremonisi yaşayamayacağım. Onu bırak, gelin çiçeği atma faslını bile yaşayamayacağım yahu. Hele kına gecesi, o hiç olmayacak :( "Aman ne kafaya takıyosun" diyip burun kıvıracaksınız belki ama öyle olmuyor işte. Bizim akraba çevresinde çok fesat, devamlı açık arıyan, kendini yüceltmek için karşısındakini aşağı göstermeye çalışan yengeler var. Hele birisi çok sinirimi bozuyor öyle böyle değil, elimden gelse bir kaşık suda boğarım. Düğün günü nasıl moral bozacağını şimdiden tahmin edebiliyorum: sırıta sırıta "aaa özlen hiç arkadaşın gelmemişşşşş aaa neden gelmediii"
Diceksiniz ki düğün yapma sen de nikahtan git. Onu da düşündüm ama ne bileyim, insan bir defa evleniyor dicem klişeye bak diye burun kıvıracaksınız belki, birden fazla da evlense ilkinin heyecanı ayrı. Gelinlik giymek istiyorum, bir kutlama olsun istiyorum, kuru kuru nikahtan gitmeyi de içim almıyor. Bir de evleneceim kişi beni küçük görür mü diye korkuyorum, "aa bunun arkadaşı yok, sorunlu mu acaba, ezik mi" der mi, adamın ailesi beni hakir görür mü. Sonuçta düğünde herşey göt gibi meydana çıkar saklayamazsın. Düşündükçe beynimi eşşekler eziyor ya. Arkadaş edinmeye çalışıyorum hüsran oluyor hep, derin ilişkiler olamıyor hep yüzeyselde kalıyor, Ankara'da yaşıyorum, couchsurfing buluşmalarına, internations toplantılarına, yabancı dil toplantılarına gidiyorum sırf arkadaş edineyim diye olmuyor, toplantı bitiyor herkes dağılıyor evli evine köylü köyüne... İşyerimden zaten medet yok, sonradan geldiğim için yerleşik arkadaş gruplarına giremedim. Eski işyerinden insanlarla ilişkilerimi sürdürmeye çalıştım, buluşalım diye neredeyse yalvarıyordum düşünün, maalesef onlarla da koptu, napıcam ben ya,
benim bu dünyadaki sınavım da arkadaşsızlık sanırım ama dayanamıyorum bu durum çok canımı yakıyor. Geçen bir film izledim, adam arkadaşsız ve geline rezil olmamak için arkadaş rolü yapması için 7 tane adam kiralıyor. Komedi filmiydi güya eğlenmem gerek güleceğim yere daha beter oldum :/
Diceksiniz ki düğün yapma sen de nikahtan git. Onu da düşündüm ama ne bileyim, insan bir defa evleniyor dicem klişeye bak diye burun kıvıracaksınız belki, birden fazla da evlense ilkinin heyecanı ayrı. Gelinlik giymek istiyorum, bir kutlama olsun istiyorum, kuru kuru nikahtan gitmeyi de içim almıyor. Bir de evleneceim kişi beni küçük görür mü diye korkuyorum, "aa bunun arkadaşı yok, sorunlu mu acaba, ezik mi" der mi, adamın ailesi beni hakir görür mü. Sonuçta düğünde herşey göt gibi meydana çıkar saklayamazsın. Düşündükçe beynimi eşşekler eziyor ya. Arkadaş edinmeye çalışıyorum hüsran oluyor hep, derin ilişkiler olamıyor hep yüzeyselde kalıyor, Ankara'da yaşıyorum, couchsurfing buluşmalarına, internations toplantılarına, yabancı dil toplantılarına gidiyorum sırf arkadaş edineyim diye olmuyor, toplantı bitiyor herkes dağılıyor evli evine köylü köyüne... İşyerimden zaten medet yok, sonradan geldiğim için yerleşik arkadaş gruplarına giremedim. Eski işyerinden insanlarla ilişkilerimi sürdürmeye çalıştım, buluşalım diye neredeyse yalvarıyordum düşünün, maalesef onlarla da koptu, napıcam ben ya,
benim bu dünyadaki sınavım da arkadaşsızlık sanırım ama dayanamıyorum bu durum çok canımı yakıyor. Geçen bir film izledim, adam arkadaşsız ve geline rezil olmamak için arkadaş rolü yapması için 7 tane adam kiralıyor. Komedi filmiydi güya eğlenmem gerek güleceğim yere daha beter oldum :/
11 aydır yoğun bir tempo içinde çalışıyorum. İş bir yandan, yüksek lisans bir yandan, girmem gereken sınavlar bir yandan derken ben bittim, tükendim, enerji kalmadı :((( Nasıl bunaldım anlatamam. Eylül ortası tatile gidebilicem ancak çünkü ofisteki herkes arkadaşıyla sevgilisiyle erkenden tatilini yaptı ben Eylüle kaldım ama istedim de bunu bir yandan,her yer tenha olur tanıdık birini görmem :(
Ama ben bittim. Yemin ederim zerre enerji kalmadı. Sabah neredeyse sürünerek gidiyorum işyerine. İşyerinde çok bir iş de yok tüm gün kafası kesilmiş tavuk gibi nette takılıyorum bu beni daha beter yapıyor :(( Halletmem gereken zibilyon tane şahsi işim var, bankaya gitmem lazım, acil bir hastalığım olmasa da doktor kontorlüne gitmem lazım, bisürü ihtiyaç var alışveriş yapmam lazımyok, yok, yok, yok kahretsin ki popomu kaldıramıyorum. Hemen yanımda duran çantamı açıp birşey almaya bile üşeniyorum. Bir de bugün sabah işe gidemedim ya ! Sabah açtım gözümü kalkamadım, hasta falan değilim ama kalkamadım, resmen enerjimin kalmadığını hissettim, gitmek de istemedim ancak öğlen 1'de gidebildim, babamı hastaneye götürdüm diye de söylemek zorunda kaldım durduk yere :/ Bugün ben kendimden korktum, resmen kendi halimden korktum.
Tatile ihtiyaacım var bil,iyorum tatile gitmek bana çok iyi gelecek çünkü gezmek, farklı yer görmek, denize girmek bana her zaman müthişşş derecede iyi gelmiştir.. Dişimi sıkmaya çalışıyorum ama diş sıkmaya bile takatim kalmadı nolur tavsiye verin bana enerji kazanmam için. Mesela yiyecek önerebilirsiniz, kahve-çay türü olur, ya da "mutlaka yap" dediğiniz birşey olur, "mutlaka izle" dediğiniz bir film olur, ya da ne bileyim her türlü tavsiyeye açığım yoksa Eylül ortasına kadar dayanamıycam ben ://
Ama ben bittim. Yemin ederim zerre enerji kalmadı. Sabah neredeyse sürünerek gidiyorum işyerine. İşyerinde çok bir iş de yok tüm gün kafası kesilmiş tavuk gibi nette takılıyorum bu beni daha beter yapıyor :(( Halletmem gereken zibilyon tane şahsi işim var, bankaya gitmem lazım, acil bir hastalığım olmasa da doktor kontorlüne gitmem lazım, bisürü ihtiyaç var alışveriş yapmam lazımyok, yok, yok, yok kahretsin ki popomu kaldıramıyorum. Hemen yanımda duran çantamı açıp birşey almaya bile üşeniyorum. Bir de bugün sabah işe gidemedim ya ! Sabah açtım gözümü kalkamadım, hasta falan değilim ama kalkamadım, resmen enerjimin kalmadığını hissettim, gitmek de istemedim ancak öğlen 1'de gidebildim, babamı hastaneye götürdüm diye de söylemek zorunda kaldım durduk yere :/ Bugün ben kendimden korktum, resmen kendi halimden korktum.
Tatile ihtiyaacım var bil,iyorum tatile gitmek bana çok iyi gelecek çünkü gezmek, farklı yer görmek, denize girmek bana her zaman müthişşş derecede iyi gelmiştir.. Dişimi sıkmaya çalışıyorum ama diş sıkmaya bile takatim kalmadı nolur tavsiye verin bana enerji kazanmam için. Mesela yiyecek önerebilirsiniz, kahve-çay türü olur, ya da "mutlaka yap" dediğiniz birşey olur, "mutlaka izle" dediğiniz bir film olur, ya da ne bileyim her türlü tavsiyeye açığım yoksa Eylül ortasına kadar dayanamıycam ben ://
11 aydır yoğun bir tempo içinde deli gibi çalışıyorum, o kadar bunaldım, rutinin içinde o kadar boğuldum ki anlatamam. 30 gün yıllık iznim var, yüklüce para var, vize var ama sorun şu ki arkadaş yok :( Tek çıkmaya da utanıyorum belki saçma ama böyle işte.
Çok kızıyorum kendime bu zamana kadar hiç insan biriktirememişim diye, ben hep biriktirdiğimi sanmıştım ama yanılmışım, kocası olan da kocasını tercih ediyor, sap gibi tek başıma tatile çıkmaya da utanıyorum. Aslında eskiden utanmazdım, 3 sene önce tek başıma yurtdışında gezmişliğim var, ama geçen süre içinde arkadaşsızlıktan dolayı hassaslaştım ve algılarım öyle açıldı ki, bu sefer tek gidersem çevredeki arkadaşlı eğlenen insanlara veya sevgililere bakıp canımın yanacağını, ağlayacağımı biliyorum :((
Sosyal medyadan insanları görüyorum, kimi bodrum'a, kimi çeşme'ye gitmiş, kimi yurtdışına açılmış.. İmreniyorum bir yandan da durumuma inanamıyorum, imkanım var gitmeye ama yalnız olduğum için utanıyorum, kötü bir rüya gibi :( Oralarda tanıdık biriyle rastlaşmaktan çekiniyorum. Çünkü insanlar birbirinin zayıf noktasını bulup üzerine oynamaya bayılıyor, böylece kendileri yükseliyor ve ego tatmini yapıyorlar, "aaa yzık yalnız, ama neyse ki benim arkadaşım var" diye kendilerini mutlu hissediyorlar. Biriyle ratslaşsam "a aaaa yalnız mısın, tek misin a aaaa" diyecek. Ben de gururumu kurtarmak için "yok arkadaşımla geldim ama o otelde" diyerek yalan atacağım, böylece gururumu kurtaracağım ama içim kan ağlayacak, akşam yatağımda doya doya ağlayacağım..
Neyse, kısaca durumbu. Bu duyuruyu açmamın sebebi de belki bana teselli verecek, "ben tek başıma tatile çıktım kötü değil" diyecek insanlar olur belki de cesaret bulurum, yoksa biraz daha tatile çıkmazsam kafayı yiyeceğim.
Bzen diyorum ki keşke böyle yalnız insanlar için bir internet sitesi olsa, yol arkadaşı arayan insanlar bu site sayesinde yol arkadaşı bulabilseler.. Çünkü tek ben değilim, o kadar çok yalnız insan var ki... Ben devamlı buraya arkadaşsızlık duyuruları açıyorum ve çok mesaj alıyorum "beni anlatmışsın" diye.. Biz arkadaşsızların da tatile gitme hakkı olsun ya :(
Çok kızıyorum kendime bu zamana kadar hiç insan biriktirememişim diye, ben hep biriktirdiğimi sanmıştım ama yanılmışım, kocası olan da kocasını tercih ediyor, sap gibi tek başıma tatile çıkmaya da utanıyorum. Aslında eskiden utanmazdım, 3 sene önce tek başıma yurtdışında gezmişliğim var, ama geçen süre içinde arkadaşsızlıktan dolayı hassaslaştım ve algılarım öyle açıldı ki, bu sefer tek gidersem çevredeki arkadaşlı eğlenen insanlara veya sevgililere bakıp canımın yanacağını, ağlayacağımı biliyorum :((
Sosyal medyadan insanları görüyorum, kimi bodrum'a, kimi çeşme'ye gitmiş, kimi yurtdışına açılmış.. İmreniyorum bir yandan da durumuma inanamıyorum, imkanım var gitmeye ama yalnız olduğum için utanıyorum, kötü bir rüya gibi :( Oralarda tanıdık biriyle rastlaşmaktan çekiniyorum. Çünkü insanlar birbirinin zayıf noktasını bulup üzerine oynamaya bayılıyor, böylece kendileri yükseliyor ve ego tatmini yapıyorlar, "aaa yzık yalnız, ama neyse ki benim arkadaşım var" diye kendilerini mutlu hissediyorlar. Biriyle ratslaşsam "a aaaa yalnız mısın, tek misin a aaaa" diyecek. Ben de gururumu kurtarmak için "yok arkadaşımla geldim ama o otelde" diyerek yalan atacağım, böylece gururumu kurtaracağım ama içim kan ağlayacak, akşam yatağımda doya doya ağlayacağım..
Neyse, kısaca durumbu. Bu duyuruyu açmamın sebebi de belki bana teselli verecek, "ben tek başıma tatile çıktım kötü değil" diyecek insanlar olur belki de cesaret bulurum, yoksa biraz daha tatile çıkmazsam kafayı yiyeceğim.
Bzen diyorum ki keşke böyle yalnız insanlar için bir internet sitesi olsa, yol arkadaşı arayan insanlar bu site sayesinde yol arkadaşı bulabilseler.. Çünkü tek ben değilim, o kadar çok yalnız insan var ki... Ben devamlı buraya arkadaşsızlık duyuruları açıyorum ve çok mesaj alıyorum "beni anlatmışsın" diye.. Biz arkadaşsızların da tatile gitme hakkı olsun ya :(
Facebookta bir zamanlar tanıdığım çoğu insanın profiline baktım az önce. Baktıkça mutsuz oldum, mutsuz oldukça yaramı daha kanatmak istercesine baktım. Kimisi evlenmiş, düğün fotosunu koymuş, kimisi hamile ya da kocaman çocuğu var, kimisi sevgilisiyle mutluluk pozları vermiş.. Bekar olanlar da o partiden bu paartiye, o ülkeden bu ülkeye gezmekle meşgul. Zibilyon tane arkadaşlarıyla boy boy komikli eğlenceli pozlar döktürmüşler. Peki ben neden böyle oldum? Mutsuzluluğumdan uyku tutmuyor halbuki yarın iş var. Kimsenin de kötülüğünü düşünmeyen, herkese iyi niyetle yaklaşıp şu ana kadar yemediği kazık kalmamış biriyim. Benim şansım neden gülmüyor. Az bir cesaretim olsa intihar ederdim.
Ben hayata tutunacak gücü nerden bulucam?
Ben hayata tutunacak gücü nerden bulucam?
Sosyal ilişkiler konusunda dertli olduğumu biliyorsunuz önceki duyurularımdan.. Ankara'da sıkıcı bir hayatım var. Bunu kırmayı denesem de maalesef belli bir yaştan sonra imkansız gibi birşey olduğunu gördüm. Arkadaş çevrem yok, sevgilim de yok uzun zamandır. Hayatımdaki tek olumlu şey işim, neyse ki o iyi. Ama hayat da işten ibaret değil. Az önce tesadüfen okuduğum bir röportaj unutmaya çalıştığımbu gerçekleri tokat gibi çarptı suratıma. Linki şurada: webarsiv.hurriyet.com.tr ama kısaca özetleyecek olursam, 45 yaşındaki bir televizyoncu kadın, ismi leyla tekül'müş, işinde ve sosyal ilişkilerinde hiçirşey istediği gibi gitmediği için herşeyi sıfırlayıp kanada'ya göçüyor. Özellikle röportajdaki şu kısım yaramı kanattı ya:
"...Ben de deli değilim tabii, nefis bir arkadaş muhitim olsa, partiden partiye koşsam, özel hayatım ve işlerim fevkalade olsa, o zaman niye Kanada'ya göçeyim? Ama ben sinemaya bile yalnız gidiyorum. Bunu pekala Vancouver'de de yapabilirim. Bari öyle bir yerde yalnız olayım ki, hayat güvencem de olsun. ..."
Dediğim gibi hayatımdaki tek olumlu yön işim, ama hayat işten ibaret değil, insan sosyallik istiyor, gezmek eğlenmek istiyor, yanında insanlar olsun istiyor. Denedim mi denedim couchsurfing buluşmalarına, facebook buluşmalarına, dil gruplarına falan katıldım Ankara'daki ama yemin ederim istediğim gibi içten, sıcak, samimi bir ortamı ve insanları bulamadım. Öyleee tatsız tuzsuz bir şekilde yaşayıp gidiyorum. Hayata da bir defa geliyoruz, bu hayat bize bir defa veriliyor. Bu sosyallik sorununu, hayattan keyif alma sorununu aşmak için gözü karartıp Avrupa'da bir ülkeye yerleşmek çözüm olur mu sizce ?
not: daha önce yüksek lisans amaçlı yurtdışında yaşadım ve hayatımın en güzel dönemiydi, arkadaşlık ve sosyallik açısından harika günler geçirmiştim, çok özlüyorum o günleri :((
"...Ben de deli değilim tabii, nefis bir arkadaş muhitim olsa, partiden partiye koşsam, özel hayatım ve işlerim fevkalade olsa, o zaman niye Kanada'ya göçeyim? Ama ben sinemaya bile yalnız gidiyorum. Bunu pekala Vancouver'de de yapabilirim. Bari öyle bir yerde yalnız olayım ki, hayat güvencem de olsun. ..."
Dediğim gibi hayatımdaki tek olumlu yön işim, ama hayat işten ibaret değil, insan sosyallik istiyor, gezmek eğlenmek istiyor, yanında insanlar olsun istiyor. Denedim mi denedim couchsurfing buluşmalarına, facebook buluşmalarına, dil gruplarına falan katıldım Ankara'daki ama yemin ederim istediğim gibi içten, sıcak, samimi bir ortamı ve insanları bulamadım. Öyleee tatsız tuzsuz bir şekilde yaşayıp gidiyorum. Hayata da bir defa geliyoruz, bu hayat bize bir defa veriliyor. Bu sosyallik sorununu, hayattan keyif alma sorununu aşmak için gözü karartıp Avrupa'da bir ülkeye yerleşmek çözüm olur mu sizce ?
not: daha önce yüksek lisans amaçlı yurtdışında yaşadım ve hayatımın en güzel dönemiydi, arkadaşlık ve sosyallik açısından harika günler geçirmiştim, çok özlüyorum o günleri :((
Bu hafta çok kötüydüm, nasıl desem, içimde hep bir iç sıkıntısı vardı. Sanki birazdan kötü birşey olacakmış gibi yoğun bir heyecan vardı kalbimde, kalbimin güm güm atışını duydum. Canım hiç yemek yemek istemedi, kendimi zorlayarak yedim resmen.
Belki de sebebi bu hafta havanın son derece berbat, kasvetli olmasaydı. Dışarı ne zaman baksam huzursuzluğum arttı. Bir de öyle bir üşüdüm ki.. Neyse, bu durum beni çok rahatsız ediyor. Ne yapabilirim üstesinden gelmek için ? Bu "birazdan bir facia gerçekleşecek" hissiyatından nasıl kurtulabilirim?
Bir de, panik atak denen şey böyle brşey mi
Belki de sebebi bu hafta havanın son derece berbat, kasvetli olmasaydı. Dışarı ne zaman baksam huzursuzluğum arttı. Bir de öyle bir üşüdüm ki.. Neyse, bu durum beni çok rahatsız ediyor. Ne yapabilirim üstesinden gelmek için ? Bu "birazdan bir facia gerçekleşecek" hissiyatından nasıl kurtulabilirim?
Bir de, panik atak denen şey böyle brşey mi
Sosyallik, arkadaşlık konularında şikayet eden duyurularımı hatırlarsınız. Demin bir duyuruyu okurken verilen cevaplar arasında şu ifadeyi gördüm:
"bir de korkutmak gibi olmasin ama, otuzlara kadar evlenemezsen (hem kadin hem erkekler icin gecerli), o yaslarda etrafindaki herkes evli olacagi icin ve herkes ailesiyle vakit gecirmeyi tercih edecegi icin arkadassiz kalacaksin, bekar arkadaslarin olursa ne ala. bekar kimse yoksa, o zaman arkadas edinme ihtimalin bile kalmiyor."
Gerçekten de haklı. özellikle 25+ yaşlardan 30'lara doğru insanlarda bir "kocamla/karılma çocuğum bana yetiyor, arkadaşa htiyacım yok" havası var. Hatta sevgilisi olanlar bile böyle. Ve böylece arkadaşsız kalıyoruz. Düşünün ki, evlenemediği için sürekli ağlayan bir arkadaşım vardı, 28 yaşında ve hiçbir erkek teklif etmemiş bu yaşa kadar, kafaya çok takıyordu bunu.. Ben de onu okuldan bir erkekle tanıştırdım. Neyse arkadaşım bu erkekle evlendi ve evlenir evlenmez bana sırtını döndü. Hiç görüşmüyoruz artık. Evlenmesine vesile olduğum bile böyleyse, diğerlerinin yaptığını da garipsemiyorum tabi.
Sizce neden böyle ? Yani özellikle Türkiye'de böyle, sanki yurtdışında pek böyle değil. Evli de olsa insan başka insanlara, sosyalleşmeye, kalabalık eğlencelere, şakalaşmalara neden ihtiyaç duymaz ? Benim eskiden bir sevgilim vardı, bir ara çok asosyaldik devamlı birlikte olmaktan. Hatta bir yılbaşını sadece ikimiz kutlamıştık dışarda bir mekanda. Kalabalık eğlenen gruplara bakıp imrenmiştim, "ne güzel eğleniyorlar ya, bi böyle ezik gibi kaldık" diye düşünmüştüm. Yani ne bileyim, çift bile olsan etrafta başka insanlarla takılmak da iyi geliyor, ufkunu açıyor sanki. Siz ne dersiniz?
edit: sadece evliler açısından değil ama, bir de kardeşler açısından böyle birolay var. Özellikle kendi yaşına yakın hemcins kardeşi olanlar "arkadaşa ihtiyacım yok, kız kardeşim bana yetiyor" havasında. Tanıdığım böyle bir kız var, tüm tatillerine paso kızkardeşiyle gidiyor,akşam çıkmak istediği zaman devamlı kız kardeşiyle beraber, joker gibi.
"bir de korkutmak gibi olmasin ama, otuzlara kadar evlenemezsen (hem kadin hem erkekler icin gecerli), o yaslarda etrafindaki herkes evli olacagi icin ve herkes ailesiyle vakit gecirmeyi tercih edecegi icin arkadassiz kalacaksin, bekar arkadaslarin olursa ne ala. bekar kimse yoksa, o zaman arkadas edinme ihtimalin bile kalmiyor."
Gerçekten de haklı. özellikle 25+ yaşlardan 30'lara doğru insanlarda bir "kocamla/karılma çocuğum bana yetiyor, arkadaşa htiyacım yok" havası var. Hatta sevgilisi olanlar bile böyle. Ve böylece arkadaşsız kalıyoruz. Düşünün ki, evlenemediği için sürekli ağlayan bir arkadaşım vardı, 28 yaşında ve hiçbir erkek teklif etmemiş bu yaşa kadar, kafaya çok takıyordu bunu.. Ben de onu okuldan bir erkekle tanıştırdım. Neyse arkadaşım bu erkekle evlendi ve evlenir evlenmez bana sırtını döndü. Hiç görüşmüyoruz artık. Evlenmesine vesile olduğum bile böyleyse, diğerlerinin yaptığını da garipsemiyorum tabi.
Sizce neden böyle ? Yani özellikle Türkiye'de böyle, sanki yurtdışında pek böyle değil. Evli de olsa insan başka insanlara, sosyalleşmeye, kalabalık eğlencelere, şakalaşmalara neden ihtiyaç duymaz ? Benim eskiden bir sevgilim vardı, bir ara çok asosyaldik devamlı birlikte olmaktan. Hatta bir yılbaşını sadece ikimiz kutlamıştık dışarda bir mekanda. Kalabalık eğlenen gruplara bakıp imrenmiştim, "ne güzel eğleniyorlar ya, bi böyle ezik gibi kaldık" diye düşünmüştüm. Yani ne bileyim, çift bile olsan etrafta başka insanlarla takılmak da iyi geliyor, ufkunu açıyor sanki. Siz ne dersiniz?
edit: sadece evliler açısından değil ama, bir de kardeşler açısından böyle birolay var. Özellikle kendi yaşına yakın hemcins kardeşi olanlar "arkadaşa ihtiyacım yok, kız kardeşim bana yetiyor" havasında. Tanıdığım böyle bir kız var, tüm tatillerine paso kızkardeşiyle gidiyor,akşam çıkmak istediği zaman devamlı kız kardeşiyle beraber, joker gibi.
"Aşkitoşumla netten tanıştık, 3 ayda evlendik, çok mutluyuz", "bitanemle 6 ay netten konuştuk sonra buluştuk ve hemen aşık olduk" tarzı yorumları çok okuyorum özellikle kadın forumlarında. Bu insanlar bunu nasıl yapabilmiş anlayamıyorum. Arkadaş sitesinde tanışıp destansı aşk yaşayan, çocuk yapan bile var.
Bana denk gelen şu oldu: www.eksiduyuru.com Daha öncesinde de nette tanıştığım üç kişiyle buluşmuştum, karşı taraf çok ısrar etmişti ve ben de deneyeyim demiştim. Artık sadece konuşuyorum nette birileriyle ama o kadar, kesinlikle buluşmuyorum, çünkü artık netten kimseye güvenmiyorum. Bir kere gerçek hayat gibi değil, hiçbirşey hissetmiyorum, fotoğrafından çok yakışıklı olduğu görülse de hissedemiyorum.
Ama en önemlisi netten tanışan erkekler kıza değer vermiyor, en azından benim yaşadıklarım bunu gösterdi. İş-okul gibi bir yerde tanışıp çıktığında erkek sana değer veriyor, "hemen yatalım, evime gel" muhabbeti yapmıyor, hafif kız gibi görmüyor mesela ne bileyim, ufak bir tartışmada hakarete başvurmuyor. Çünkü ilişkinin temeli sağlam oluyor, iş veya okulda geçirdiğiniz zaman bu temeli sağlıyor. Ama netten tanıştığınızda, arkadaşlık sitesi olsun olmasın, erkek değer vermiyor. Canınızı acıtabilecek şekilde hafif kadın muamelesi yapıyor, hemen eve gitme muhabbeti yapıyor. Ne kadar hassas duygusal olabileceğinizi hiç hesaba katmıyor. En ufak bir tartışmada hakaretlere başvuruyor hatta en ufak tartışmada ilişkiyi bitiriyor. Ama işten-okuldan tanıştığınız erkek ilişkiyi bitirmiyor, emek veriyor.
Kısaca temeli çürük bir binaya benziyor net ilişkileri. En ufak sarsıntı bu binayı yıkıyor, ütüne de hafif kadın muamelesi. Ve şuna adım gibi eminim ben artık, netten tanışıp sana değer vermeyen erkek, hafif kadın muamelesi yapıp hakaret savuran erkek, işten-okuldan bir kızla çıktığında o kıza öyle davranmıyor, çünkü öncesinden tanşıklık var ve binanın temeli sağlam atılmış.
Hal böyleyken forumlarda "kocişimle netten tanıştık 7 yıldır evliyiz 3 çocuğumuz 2 sincabmız var" türünden şeyler yazanlara dehşetle bakıyorum. Bu insanlar bunu nasıl yapıyor ??
Bana denk gelen şu oldu: www.eksiduyuru.com Daha öncesinde de nette tanıştığım üç kişiyle buluşmuştum, karşı taraf çok ısrar etmişti ve ben de deneyeyim demiştim. Artık sadece konuşuyorum nette birileriyle ama o kadar, kesinlikle buluşmuyorum, çünkü artık netten kimseye güvenmiyorum. Bir kere gerçek hayat gibi değil, hiçbirşey hissetmiyorum, fotoğrafından çok yakışıklı olduğu görülse de hissedemiyorum.
Ama en önemlisi netten tanışan erkekler kıza değer vermiyor, en azından benim yaşadıklarım bunu gösterdi. İş-okul gibi bir yerde tanışıp çıktığında erkek sana değer veriyor, "hemen yatalım, evime gel" muhabbeti yapmıyor, hafif kız gibi görmüyor mesela ne bileyim, ufak bir tartışmada hakarete başvurmuyor. Çünkü ilişkinin temeli sağlam oluyor, iş veya okulda geçirdiğiniz zaman bu temeli sağlıyor. Ama netten tanıştığınızda, arkadaşlık sitesi olsun olmasın, erkek değer vermiyor. Canınızı acıtabilecek şekilde hafif kadın muamelesi yapıyor, hemen eve gitme muhabbeti yapıyor. Ne kadar hassas duygusal olabileceğinizi hiç hesaba katmıyor. En ufak bir tartışmada hakaretlere başvuruyor hatta en ufak tartışmada ilişkiyi bitiriyor. Ama işten-okuldan tanıştığınız erkek ilişkiyi bitirmiyor, emek veriyor.
Kısaca temeli çürük bir binaya benziyor net ilişkileri. En ufak sarsıntı bu binayı yıkıyor, ütüne de hafif kadın muamelesi. Ve şuna adım gibi eminim ben artık, netten tanışıp sana değer vermeyen erkek, hafif kadın muamelesi yapıp hakaret savuran erkek, işten-okuldan bir kızla çıktığında o kıza öyle davranmıyor, çünkü öncesinden tanşıklık var ve binanın temeli sağlam atılmış.
Hal böyleyken forumlarda "kocişimle netten tanıştık 7 yıldır evliyiz 3 çocuğumuz 2 sincabmız var" türünden şeyler yazanlara dehşetle bakıyorum. Bu insanlar bunu nasıl yapıyor ??
Merhaba, şimdi ben duyuruyu uzun sayılabilecek bir süredir takip etmekteyim. Özellikle de insan ilişkileriyle ilgili duyuruları okurum. Ve şöyle bir temel fikir var duyurularda: "bu memlekette kadın boşta kalmaz, mutlaka sevgilisi olur, erkek bulamaz kadın bulur." Bu fikri destekleyen o kadar sav var ki kendimi sorgulamaya başladım. Ama topluma bakıyorum tam tersi: kızlar ilk adım atamaz teklif edemez, etse kötü bakılır vs. ama erkeklerin böyle bir handikapı yok. Etrafa baktığımda en tipsiz erkeklerin bile sevgilisi olduğunu görüyorum. Hababam Sınıfı filminde hababamcılara gülüp duran bir çocuk vardı, onun kızıl versiyonu olan tipi kötü olan üstelik sosyal ilişkileri de sorunlu olan, herkesin yüzüne karşı dalga geçtiği tanıdığım bir erkek daha yeni evlendi. Ama çok güzel olup da yalnızlıktan şikayet eden bayanlar görüyorum. İşyerimde bir kız var lakabı "Miranda" çünkü hatun Miranda Kerr'in ela gözlü versiyonu ama ne zamandır sevgilisi yok yalnız, "tatile kız arkadaşlarımla çıkıyorum yalnızım" diye üzülüyor. Ben bu arkadaş kadar güzel olmasam da eli yüzü düzgün bir hatunum e benim de yok hani sırf kadın olmak yetiyordu? Ben bu durumu sosyal çevremin hiç olmamasına, işten eve evden işe bir hayat sürmeme bağlıyorum. (zoraki yalnızlık)
Bir de bu duyurularda 2 çelişen görüş var:
görüş 1: sevgili çabayla bulunmaz. Bir anda bir bakmışsın sevgilin var.
görüş 2: sevgili bulmak çaba ister. Evde oturarak sevgili bulamazsın !!
Ben özellikle sevgilim olsun diye değil ama sosyal çevre olsun diye bazı toplu etkinliklere filan katılmaya çalışıyorum. Ama yani birşey de olduğu da yok. Hani kadın olmak yeterdi, demek ki yetmiyor başka birşey bu. Adına ne denir bilmiyorum şeytan tüyü eksikliği mi, insanların sevgiliye artık ihtiyaç duymaması mı nedir yani? Soğukluk diyceksiniz ilk defa girdiğim ortamda tabi ki belli bir mesafeyi korumam lazım yoksa suistimale uğrar bu ve saygı duyulmazsın.. Tersini denedim ordan biliyorum ilk girdiğin bir ortamda insan kazanmak için sıcak samimi davranınca da karşıdaki laubali davranıyor,üstünden şakalar komiklikler yapmaya kalkıyor yani bunun ayarını da nasıl tutturmak lazım ?
Ve bu konuda sizin fikirlerinizi ve deneyimlerinizi merak ediyorum özellikle de duyurudaki kadınlar ne düşünüyor acaba.
Bir de bu duyurularda 2 çelişen görüş var:
görüş 1: sevgili çabayla bulunmaz. Bir anda bir bakmışsın sevgilin var.
görüş 2: sevgili bulmak çaba ister. Evde oturarak sevgili bulamazsın !!
Ben özellikle sevgilim olsun diye değil ama sosyal çevre olsun diye bazı toplu etkinliklere filan katılmaya çalışıyorum. Ama yani birşey de olduğu da yok. Hani kadın olmak yeterdi, demek ki yetmiyor başka birşey bu. Adına ne denir bilmiyorum şeytan tüyü eksikliği mi, insanların sevgiliye artık ihtiyaç duymaması mı nedir yani? Soğukluk diyceksiniz ilk defa girdiğim ortamda tabi ki belli bir mesafeyi korumam lazım yoksa suistimale uğrar bu ve saygı duyulmazsın.. Tersini denedim ordan biliyorum ilk girdiğin bir ortamda insan kazanmak için sıcak samimi davranınca da karşıdaki laubali davranıyor,üstünden şakalar komiklikler yapmaya kalkıyor yani bunun ayarını da nasıl tutturmak lazım ?
Ve bu konuda sizin fikirlerinizi ve deneyimlerinizi merak ediyorum özellikle de duyurudaki kadınlar ne düşünüyor acaba.
Napıyorsunuz? Ben nette takılıyorum bir yandan haberlere bakıyorum. Beyaz şov izliyecem akşama.. Sizler napıyorsunuz? Hadi gelin toplaşalım.
Biliyorum benim bu arkadaşlık kurma konulu duyurularımdan sıkıldınız.. Ama burda benimle aynı durumda olan çok kişi olduğunu gördüm gelen mesajlardan :( Ve çeşitli önerilerde bulunan iyi insanlar var. Geçenki duyurum üzerine bir arkadaşla mesajlaştık ve bunu önerdi bana. Şimdi somut bir durum anlatacağım bununla ilgili.
Ben 2013 yılında bir networking sitesi üzerinden Belçikalı 35 yaşlarında bir adamla tanıştım ve arkadaş olduk. Ama yazma filan olmadı, normal arkadaş olarak buluşup muhabbet ettik. Bu arada Ankara sıkıcı ama yabancılara cennet. Expat olarak her ortama, partiye davet ediliyorlar ve çok süper sosyalleşiyorlar. Ben 2013'te bu adam sayesinde bazı partilere katıldım ve eğlendim, iyi geldi. Bir defa şöyle bir olay yaşadık: perşembe akşamı kızılay'da buluşacaktık diğer arkadaşları da gelecekti. Ama o gün mesaj falan atmadı iptal oldu diye ben de sap gibi gitmiş ve çok bozulmuştum. İnsan bir haber etmeliydi. Yani sorumsuz biraz :/ Neyse, 2013 Ekim'de yine böyle bir olay yaşadık. Beni bir partiye davet etti yine, ben onun davetlisi olarak girdim içeri bir baktım o yok. Kimseyi tanımıyorum, herkes grup grup, nasıl kötü hissettim 1 saat bekledim gelmedi, telin şarjı bitmek üzere diye kapatmıştım açtım mesaj attım. Cevabı şu oldu: "ben partiye erken gittim sıkıldım kimse yoktu kızılayda çorba içiyorum". Ben isyan ettim tabi o da "sorry i apologize" dedi ben de "I HATE YOU" dedim koptuk.
2014 ortalarından itibaren ara ara mesajlaşmaya başladık. Ama sanırım benim onu yabancı partiler için istediğimi düşünüyor ki bunu da bir defa söyledi :/ Ben de yoo nasılsın diye sormak istedim dedim. Ramazan ve Kurban bayramlarında, yılbaşında kutlama mesajı attı bana. 2014 aralıkta buluşmak için sık sık mesajlaştık ama şöyle bir durum var: ben merkeze uzakta oturuyorum (eryaman). İşten eve geliyorum mesaj atıyor "bişiler içelim mi" diye. 2-3 defa tekrarladı, hepsinde "keşke önce söyleseydin" deyip durumu açıkldım. Ve her defasında ben başka zaman önerdim ona uymadı yani görüşemedik.. En son da yılbaşımı kutladı işte.
Evet siz olsanız napardınız? Arkadaşlığımı canlandırmak ve sabitlemek için hangi yolları izlemeliyim? Sizce bu sorumsuzluk huyu katlanılabilir ölçüde küçük mü, ben mi abartmışım zamanında? Burç zamazingolarından anlayan varsa eğer, ikizler erkeği
Ben 2013 yılında bir networking sitesi üzerinden Belçikalı 35 yaşlarında bir adamla tanıştım ve arkadaş olduk. Ama yazma filan olmadı, normal arkadaş olarak buluşup muhabbet ettik. Bu arada Ankara sıkıcı ama yabancılara cennet. Expat olarak her ortama, partiye davet ediliyorlar ve çok süper sosyalleşiyorlar. Ben 2013'te bu adam sayesinde bazı partilere katıldım ve eğlendim, iyi geldi. Bir defa şöyle bir olay yaşadık: perşembe akşamı kızılay'da buluşacaktık diğer arkadaşları da gelecekti. Ama o gün mesaj falan atmadı iptal oldu diye ben de sap gibi gitmiş ve çok bozulmuştum. İnsan bir haber etmeliydi. Yani sorumsuz biraz :/ Neyse, 2013 Ekim'de yine böyle bir olay yaşadık. Beni bir partiye davet etti yine, ben onun davetlisi olarak girdim içeri bir baktım o yok. Kimseyi tanımıyorum, herkes grup grup, nasıl kötü hissettim 1 saat bekledim gelmedi, telin şarjı bitmek üzere diye kapatmıştım açtım mesaj attım. Cevabı şu oldu: "ben partiye erken gittim sıkıldım kimse yoktu kızılayda çorba içiyorum". Ben isyan ettim tabi o da "sorry i apologize" dedi ben de "I HATE YOU" dedim koptuk.
2014 ortalarından itibaren ara ara mesajlaşmaya başladık. Ama sanırım benim onu yabancı partiler için istediğimi düşünüyor ki bunu da bir defa söyledi :/ Ben de yoo nasılsın diye sormak istedim dedim. Ramazan ve Kurban bayramlarında, yılbaşında kutlama mesajı attı bana. 2014 aralıkta buluşmak için sık sık mesajlaştık ama şöyle bir durum var: ben merkeze uzakta oturuyorum (eryaman). İşten eve geliyorum mesaj atıyor "bişiler içelim mi" diye. 2-3 defa tekrarladı, hepsinde "keşke önce söyleseydin" deyip durumu açıkldım. Ve her defasında ben başka zaman önerdim ona uymadı yani görüşemedik.. En son da yılbaşımı kutladı işte.
Evet siz olsanız napardınız? Arkadaşlığımı canlandırmak ve sabitlemek için hangi yolları izlemeliyim? Sizce bu sorumsuzluk huyu katlanılabilir ölçüde küçük mü, ben mi abartmışım zamanında? Burç zamazingolarından anlayan varsa eğer, ikizler erkeği
Biliyorum bu duyuruyla belki de dalga geçenler olacak, ama beni anlayan insanlar olacağını da ümit etmek istiyorum. İnsanın bir derdi olduğu zaman devamlı onu düşünüyor, o konudaki algısı açılıyor resmen, hassaslaşıyor. Ve bu derdi sahip olamadığı birşeyse, dışarıda sahip olan insanları gördükçe içi kanıyor, "Allahım neden ben?" diyor.. Yani iyi niyetli bir insanım, kimsenin kötülüğünü istemem, fesat düşünce yoktur ama bunca fesat/ çirkef insanın bir dolu arkadaşı varken ben yalnızım işte... 3 kişi var arkadaşım diyebileceğim üçünden de fayda yok, ben aramasam aramazlar, "noluuur birşeyler yapalım" diye yalvarmaktan bıktım.. Yurtdışında master yaptığım dönemde yabancı dostlar edindim onlar da uzakta.. Yahu yedi kat yabancıyla ellerle dostluk kurdum da şu türklerle, kendi milletimle basit bir arkadaşlık olamıyor ya. Tüm iyi niyetli arkadaşlık çabalarım karşılıksız kalıyor, burdaki insanlar hep fesat, hep bir kıyaslama hep bir rekabet duygusu.. Bazen o kadar bunalıyorum ki öleyim diyorum :(( Yalnız yaşamın tadı tuzu yok! Kitap okumak film izlemek de bir yere kadar ya devamlı bunları yaparak yaşanmıyor işte yaşanmıyor.. Ot gibi yaşıyorum.
Neyse, bu iç dökme faslından sonra sadede geleyim. Geçenlerde nette birşey okudum, kızın biri kısmet açtırma büyüsü yaptırmış ve evlenme teklifi almış falan.. Acaba diyorum bunun arkadaşlık için yapılanı var mıdır?? Yani ne bileyim insanlara daha sempatik görünmek,insanların devamlı görüşmek istemesini sağlayabilecek muska falan.. Bazılarınız gülüyor belki ama inanın, insanın bir derdi olduğunda en saçma sapan çözüm ümitlerinin bile peşinden koşuyor.. Tepe Prime'ın önünden geçtim az evvel nasıl cıvıl cıvıl, içim acıdı resmen, yalnız başına da gidilmiyor kahretsin gidilmiyor. Her gün işten eve evden işe fotokopi hayatı yaşamaktan bık-tım! Tüm haftasonlarını evde geçirmekten bık-tım!
Neyse, bu iç dökme faslından sonra sadede geleyim. Geçenlerde nette birşey okudum, kızın biri kısmet açtırma büyüsü yaptırmış ve evlenme teklifi almış falan.. Acaba diyorum bunun arkadaşlık için yapılanı var mıdır?? Yani ne bileyim insanlara daha sempatik görünmek,insanların devamlı görüşmek istemesini sağlayabilecek muska falan.. Bazılarınız gülüyor belki ama inanın, insanın bir derdi olduğunda en saçma sapan çözüm ümitlerinin bile peşinden koşuyor.. Tepe Prime'ın önünden geçtim az evvel nasıl cıvıl cıvıl, içim acıdı resmen, yalnız başına da gidilmiyor kahretsin gidilmiyor. Her gün işten eve evden işe fotokopi hayatı yaşamaktan bık-tım! Tüm haftasonlarını evde geçirmekten bık-tım!
Merhaba, arkadaşsızlıktan geberdiğim duyurulardan hatırlarsınız beni sayın duyuru sakinleri :( Elimden geldiğince facebook eventleri, cs buluşmaları vs. toplu etkinliklere katılmaya çalışıyorum ama henüz bir hemcimsimle telefon alışverişi yapma raddesine gelemedim. Yahu bu ülkede niye bu işler böyle kasıntı? 2-3 saat millet oturup geyikliyor sonra herkes kendi yoluna vallah sıkıldım. Sanırım bu etkinliklerin gizli mottosu: burda olan burda kalır ! Yine de devam edicem gitmeye e umut dünyası :(
Neyse bu etkinliklerin birinde bir çocukla tanıştım ben, ekim ayında. Facebookta arkadaş olduk telefon numaralarımızı aldık filan o günden sonra yüzyüze görüşmedik, bu platformlardan ara ara sohbet ettik. Çocuk Arap bu arada.. Ben normal arkadaşlık tesis etmek istiyorum zaten deli yalnızım ama çocuk başka türlü yaklaşsın istemiyorum ama bazı ifadelerinden de kıllanıyorum.. O yüzden şimdiye dek buluşmadım.. Aslında tam benim kafada bir insan yani gezmeyi seviyor, yalnız olduğunu arkadaş edinmeye ihtiyacı olduğunu falan söylüyor, turlara katılıp katılamayacağımı soruyor ben de çok hevesli görünmemeye çalıştım olabilir aslında filan dedim..
Neyse sorum şu uzatmicam. Çok yalnızım ve bu çocukla aktivitelere katılabilirim aslında ama başka türlü yaklaşmasın arkadaş olarak görsün beni girişim yapmasın.. En son yılbasşında mesaj atmıştım cevabı şu oldu: "senin yeni yılın da kutlu olsun güzelim." Yani örneğin bu güzelim lafı olmasın, yazma girişimlerini başarıyla öyle bir püskürteyim ki sadece arkadaş arkadaş takılalım.. Püskürtüş konusunda iyi değilim yüzüm yumuşak sertlikle yumuşaklık dengesini ayarlamakta çok iyi değilim, insan kırmaya çekiniyorum.. Evet bekliyorum önerilerinizi.
Neyse bu etkinliklerin birinde bir çocukla tanıştım ben, ekim ayında. Facebookta arkadaş olduk telefon numaralarımızı aldık filan o günden sonra yüzyüze görüşmedik, bu platformlardan ara ara sohbet ettik. Çocuk Arap bu arada.. Ben normal arkadaşlık tesis etmek istiyorum zaten deli yalnızım ama çocuk başka türlü yaklaşsın istemiyorum ama bazı ifadelerinden de kıllanıyorum.. O yüzden şimdiye dek buluşmadım.. Aslında tam benim kafada bir insan yani gezmeyi seviyor, yalnız olduğunu arkadaş edinmeye ihtiyacı olduğunu falan söylüyor, turlara katılıp katılamayacağımı soruyor ben de çok hevesli görünmemeye çalıştım olabilir aslında filan dedim..
Neyse sorum şu uzatmicam. Çok yalnızım ve bu çocukla aktivitelere katılabilirim aslında ama başka türlü yaklaşmasın arkadaş olarak görsün beni girişim yapmasın.. En son yılbasşında mesaj atmıştım cevabı şu oldu: "senin yeni yılın da kutlu olsun güzelim." Yani örneğin bu güzelim lafı olmasın, yazma girişimlerini başarıyla öyle bir püskürteyim ki sadece arkadaş arkadaş takılalım.. Püskürtüş konusunda iyi değilim yüzüm yumuşak sertlikle yumuşaklık dengesini ayarlamakta çok iyi değilim, insan kırmaya çekiniyorum.. Evet bekliyorum önerilerinizi.
Bugün bir toplantım vardı, toplantıda slovakyalı bir kadınla tanıştım. arada biraz sohbet ettik. christmas için ülkesine gidecekmiş, ben de "e tabi özlemişsinizdir" deyince kadının verdiği cevap:
-yok hayır özlemedim. ankara'yı çok seviyorum. (nası laaaaan-benim gözler faltaşı gibi)
meğer kadın daha önce gelmiş 1 sene ankara üni.de post-doc yapmış. ankara'da harika arkadaşlar edinmiş ve çevre yapmış, bu sefer de çalışmaya gelmiş.
ankara'da yabancılarla tanışmış duyurucular eminim rastlamıştır bu duruma, burdaki yabancılar hakikaten çok iyi yaşıyor. kendi ülkesinde sallanmayan en niteliksiz yabancı bile bu ülkede göklere çıkarılıyor resmen.
bu şehirde türk değil yabancı olacaksın arkadaş ! türksen arkadaş edinemezsin, (bkz: arkadaşsızlıktan geberiyorum konulu duyurum) ama yabancıysan her biri kompleks abidesi olan türkler senin kuyruğuna yapışır. çünkü yabancıyla arkadaşlık ederek ve götüne yapışarak kendilerini çooooook değerli hissederler.
sadece bu slovakyalı kadın bağlamında söylemiyorum, bu tür yabancıya yapışma olaylarına çok rastladım ve gerçekten sinir bozucu olduğunu düşünüyorum, "başkası adına utanma" durumunu yaşatıyor. 3 sene önce gittiğim bir yabancı dil kursunda, norveçli bir kız vardı. sınıftaki diğer kızların norveçliye yaranmak için nasıl kastıklarını dün gibi hatırlıyorum. aralarda kantine giden norveçlinin peşinden ışık hızıyla koşarlardı. hatta kurstakilerden para toplayıp hediye alındı kıza, yahu tam komedi asjgklhk. tabi o zamanlar komedi gibi gelmiyor, sinir bozucu oluyor. o zaman birşey diyememiştim ama şimdiki aklım olsa "sktrn gidin yok para mara" der ayarımı çekerdim.
geçen couchsurfing toplantısına gittiğimde de türklerin 2 libyalıya yapışmasını ilgiyle (!!) izledim doğrusu. libyalı olması bile yetiyor yani, hayır libyalıyı küçümsemek maksadıyla söylemiyorum bunu.. kadın olsalar yine anlıycam belki bir nebze de 2 tane libyalı erkek... hele elemanın biri yapışmayı iyice abarttı, türkleri gözü görmedi resmen, libyalının telini filan istedi. libyalı tunalıya gidicem diye kalkınca bu da kalktı peşinden "heyyy my friend,let me come with you" filan... komedi filmi gibiydi. hayır türkler ingilizce konuşunca kendini önemli filan mı hissediyor acaba
sizin de sinirinizi bozuyor mu bu durumlar benim gibi ?
ya bu arada ortamlarda polonyalı taklidi falan mı yapsam acaba ? "hi my name's ana, i'm from poland". hehe
-yok hayır özlemedim. ankara'yı çok seviyorum. (nası laaaaan-benim gözler faltaşı gibi)
meğer kadın daha önce gelmiş 1 sene ankara üni.de post-doc yapmış. ankara'da harika arkadaşlar edinmiş ve çevre yapmış, bu sefer de çalışmaya gelmiş.
ankara'da yabancılarla tanışmış duyurucular eminim rastlamıştır bu duruma, burdaki yabancılar hakikaten çok iyi yaşıyor. kendi ülkesinde sallanmayan en niteliksiz yabancı bile bu ülkede göklere çıkarılıyor resmen.
bu şehirde türk değil yabancı olacaksın arkadaş ! türksen arkadaş edinemezsin, (bkz: arkadaşsızlıktan geberiyorum konulu duyurum) ama yabancıysan her biri kompleks abidesi olan türkler senin kuyruğuna yapışır. çünkü yabancıyla arkadaşlık ederek ve götüne yapışarak kendilerini çooooook değerli hissederler.
sadece bu slovakyalı kadın bağlamında söylemiyorum, bu tür yabancıya yapışma olaylarına çok rastladım ve gerçekten sinir bozucu olduğunu düşünüyorum, "başkası adına utanma" durumunu yaşatıyor. 3 sene önce gittiğim bir yabancı dil kursunda, norveçli bir kız vardı. sınıftaki diğer kızların norveçliye yaranmak için nasıl kastıklarını dün gibi hatırlıyorum. aralarda kantine giden norveçlinin peşinden ışık hızıyla koşarlardı. hatta kurstakilerden para toplayıp hediye alındı kıza, yahu tam komedi asjgklhk. tabi o zamanlar komedi gibi gelmiyor, sinir bozucu oluyor. o zaman birşey diyememiştim ama şimdiki aklım olsa "sktrn gidin yok para mara" der ayarımı çekerdim.
geçen couchsurfing toplantısına gittiğimde de türklerin 2 libyalıya yapışmasını ilgiyle (!!) izledim doğrusu. libyalı olması bile yetiyor yani, hayır libyalıyı küçümsemek maksadıyla söylemiyorum bunu.. kadın olsalar yine anlıycam belki bir nebze de 2 tane libyalı erkek... hele elemanın biri yapışmayı iyice abarttı, türkleri gözü görmedi resmen, libyalının telini filan istedi. libyalı tunalıya gidicem diye kalkınca bu da kalktı peşinden "heyyy my friend,let me come with you" filan... komedi filmi gibiydi. hayır türkler ingilizce konuşunca kendini önemli filan mı hissediyor acaba
sizin de sinirinizi bozuyor mu bu durumlar benim gibi ?
ya bu arada ortamlarda polonyalı taklidi falan mı yapsam acaba ? "hi my name's ana, i'm from poland". hehe
Geçen tez için bişiler okuyordum, bir yandan televizyon açık, yayınlanan program şu meşhur tarz programı. sunucu ile yarışmacı arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
s (sunucu); y (yarışmacı)
y: tek başıma fransa'ya gidiyorum kahve içicem.
s: nasıl yani, tek başınaaaa ? tek başına yani ? (öyle bir vurgu var ki sanki dünyanın eeeeeeeeen korkunç şeyi!!!)
y: evet tek başıma. ben tek takılmayı severim. tek başına yemek yerim, kafede otururum vs. vs.
s: inanmıyorum ! tek başına ! (öl daha iyi diyor sanki !)
s: arkadaşın var mı peki ?
y: tabi var ama dostum dediğim 1-2 tanedir zırt vırt.
daha önce şöyle bir duyurum vardı hatırlarsınız belki: www.eksiduyuru.com bu diyalog sinir etti beni, sinirden birkaç sigara yaktım üst üste.
çevresini kaybetmiş ve yenisini edinemeyen biri olarak her bir boku tek başıma yapıyorum, sinemaya bile tek gidiyorum !! ee geçen sene tatile de gittim !! napayım öleyim mi ?? ve bu ülkede çok yalnız var, kolay arkadaş olunamıyor burda kimseyle, hep bir hesap kitap, etrafta somurtuk enerjisi bitmiş insanlar.. e bu sunucu bozuntusunun tek takılan insanlara vebalı cüzzamlı muamelesi canımı sıktı. daha doğrusu bu aptal diyalog unutmaya çalıştığım bu berbat sıkıntımı yine aldı gözümün önüne koydu.
dertleşmek istedim duyuru. burada yazmak iyi geliyor bana. ve biliyorum ki benzer şeyler yaşayan, benim gibi olanlar da var, beni anlayanlar da var..
s (sunucu); y (yarışmacı)
y: tek başıma fransa'ya gidiyorum kahve içicem.
s: nasıl yani, tek başınaaaa ? tek başına yani ? (öyle bir vurgu var ki sanki dünyanın eeeeeeeeen korkunç şeyi!!!)
y: evet tek başıma. ben tek takılmayı severim. tek başına yemek yerim, kafede otururum vs. vs.
s: inanmıyorum ! tek başına ! (öl daha iyi diyor sanki !)
s: arkadaşın var mı peki ?
y: tabi var ama dostum dediğim 1-2 tanedir zırt vırt.
daha önce şöyle bir duyurum vardı hatırlarsınız belki: www.eksiduyuru.com bu diyalog sinir etti beni, sinirden birkaç sigara yaktım üst üste.
çevresini kaybetmiş ve yenisini edinemeyen biri olarak her bir boku tek başıma yapıyorum, sinemaya bile tek gidiyorum !! ee geçen sene tatile de gittim !! napayım öleyim mi ?? ve bu ülkede çok yalnız var, kolay arkadaş olunamıyor burda kimseyle, hep bir hesap kitap, etrafta somurtuk enerjisi bitmiş insanlar.. e bu sunucu bozuntusunun tek takılan insanlara vebalı cüzzamlı muamelesi canımı sıktı. daha doğrusu bu aptal diyalog unutmaya çalıştığım bu berbat sıkıntımı yine aldı gözümün önüne koydu.
dertleşmek istedim duyuru. burada yazmak iyi geliyor bana. ve biliyorum ki benzer şeyler yaşayan, benim gibi olanlar da var, beni anlayanlar da var..
böyle birşey var dimi? şanslı, herşeyi tıkırında olan bir özlem yok :((
bir arkadaş çevrem olsun istiyorum ya ! çok şey mi istiyorum ?
29 yaşındayım, ankara'da yaşıyorum. 2008'de üni.den mezun oldum, işinde gücünde bir insanım. üni.de pek arkadaşım olamadı, kafa dengi insan çıkmadı karşıma. üni.'den sonra yüksek lisansa başladım ve işe girdim, ve arkadaş çevrem genişledi.
sonra yurtdışında bir burs kazandım ve yaklaşık 1.5 yıl kaldım. güzel günlerdi, 4-5 kafa arkadaş edindim, hala görüşürüm. çok güzel bi dönemdi.
türkiye'ye döndüm ve başka bir işe (daha iyi) başladım. tabi bu arada geneli eski iş yerinden ve çok azı okuldan olan çevremi kaybetmiştim. kimi vefasız çıktı, kimisinin çıkarı varmış ondan arkadaşmış ben sonradan anladım, kimisini bilinçli canımı yakmaya çalıştığı için ben çıkardım. kimisi de tayin falan derken koptuk.
yeni iş yerinde de üni.deki durum başıma geldi, kafa dengi insan çıkmadı. sonuç: yalnızım. "arkadaş" dediğim 3 kişi var, üçü de kadın. bunlardan (farazi isim veriyorum):
- ayşe evli, zamanını kocasına ayırır. dışarı çıkmayı sevmez, evde börek çörek yapıp oturalım ister.
- sevim, eski işyerimden. tam bir vefasız ve üşengeç tip. ararsam dönmez, mesaja cevap vermez. dışarı çıkarmak için çok dil dökmek zorunda kalırım. en son 2 ay önce tel.de konuştuk, onu da ben aramıştım zaten.
- şermin, ayda 1 ya da iki ayda bir falan görüşüp bir yerde oturuyoruz, budur. ama iyi niyetli değil. biraz çevresi var ama beni sokmuyor çevresine. bazen birşey teklif ediyorum, "ay canım ark.larla buluşucaz" diyor. "e ben de geleyim tanışırım" dememek için kendimi zor tutuyorum, yüzsüz dedirtmek istemiyorum. ya da mesela hevesle birşey planlıyoruz, sonra su koyveriyor falan. mesela bir kere buluştuğumuzda bir mekana gidecektik, "ay canım yağmur yağıyo eve gidelim en iyisi" dedi. sonra ayrıldık ben de swarm'dan başka mekanda yaptığı check in'ini gördüm. aptal yerine konulduğum için soğudum kızdan.
ya müthiş bir enerjim var. tabanlarım patlayana kadar dansetmek, gülmek, geyiğin dibine vurmak, gidilmedik sinema filmi bırakmamak, tiyatroya gitmek, konsere gitmek, operaya gitmek istiyorum ya ! gezmeyi çoooooooooook severim, haftasonu istanbul'a, abant'a, başka başka yerlere gitmek istiyorum ama gidemiyorum :(( yok çünkü, yapıcak arkadaş yok :(( ENERJİM İÇİMDE PATLIYOR VE BEN ÇOK AGRESİF BİR İNSAN HALİNE GELDİM !
her sene 10 gün yurtdışına gidip yabancı arkadaşlarımla buluşup gezip eğleniyorum. sonra kös kös ankara'ya dönüp yalnızlığımda boğulmaya devam ediyorum :(((( ya çok mutsuzum ya. herrr türlü önerinize açığım. ne biliyim mesela sıcakkanlı ve arkadaş edinmek isteyen insanların takıldığı kurs önerileri mesela! bi el atın lütfen ya :(((
29 yaşındayım, ankara'da yaşıyorum. 2008'de üni.den mezun oldum, işinde gücünde bir insanım. üni.de pek arkadaşım olamadı, kafa dengi insan çıkmadı karşıma. üni.'den sonra yüksek lisansa başladım ve işe girdim, ve arkadaş çevrem genişledi.
sonra yurtdışında bir burs kazandım ve yaklaşık 1.5 yıl kaldım. güzel günlerdi, 4-5 kafa arkadaş edindim, hala görüşürüm. çok güzel bi dönemdi.
türkiye'ye döndüm ve başka bir işe (daha iyi) başladım. tabi bu arada geneli eski iş yerinden ve çok azı okuldan olan çevremi kaybetmiştim. kimi vefasız çıktı, kimisinin çıkarı varmış ondan arkadaşmış ben sonradan anladım, kimisini bilinçli canımı yakmaya çalıştığı için ben çıkardım. kimisi de tayin falan derken koptuk.
yeni iş yerinde de üni.deki durum başıma geldi, kafa dengi insan çıkmadı. sonuç: yalnızım. "arkadaş" dediğim 3 kişi var, üçü de kadın. bunlardan (farazi isim veriyorum):
- ayşe evli, zamanını kocasına ayırır. dışarı çıkmayı sevmez, evde börek çörek yapıp oturalım ister.
- sevim, eski işyerimden. tam bir vefasız ve üşengeç tip. ararsam dönmez, mesaja cevap vermez. dışarı çıkarmak için çok dil dökmek zorunda kalırım. en son 2 ay önce tel.de konuştuk, onu da ben aramıştım zaten.
- şermin, ayda 1 ya da iki ayda bir falan görüşüp bir yerde oturuyoruz, budur. ama iyi niyetli değil. biraz çevresi var ama beni sokmuyor çevresine. bazen birşey teklif ediyorum, "ay canım ark.larla buluşucaz" diyor. "e ben de geleyim tanışırım" dememek için kendimi zor tutuyorum, yüzsüz dedirtmek istemiyorum. ya da mesela hevesle birşey planlıyoruz, sonra su koyveriyor falan. mesela bir kere buluştuğumuzda bir mekana gidecektik, "ay canım yağmur yağıyo eve gidelim en iyisi" dedi. sonra ayrıldık ben de swarm'dan başka mekanda yaptığı check in'ini gördüm. aptal yerine konulduğum için soğudum kızdan.
ya müthiş bir enerjim var. tabanlarım patlayana kadar dansetmek, gülmek, geyiğin dibine vurmak, gidilmedik sinema filmi bırakmamak, tiyatroya gitmek, konsere gitmek, operaya gitmek istiyorum ya ! gezmeyi çoooooooooook severim, haftasonu istanbul'a, abant'a, başka başka yerlere gitmek istiyorum ama gidemiyorum :(( yok çünkü, yapıcak arkadaş yok :(( ENERJİM İÇİMDE PATLIYOR VE BEN ÇOK AGRESİF BİR İNSAN HALİNE GELDİM !
her sene 10 gün yurtdışına gidip yabancı arkadaşlarımla buluşup gezip eğleniyorum. sonra kös kös ankara'ya dönüp yalnızlığımda boğulmaya devam ediyorum :(((( ya çok mutsuzum ya. herrr türlü önerinize açığım. ne biliyim mesela sıcakkanlı ve arkadaş edinmek isteyen insanların takıldığı kurs önerileri mesela! bi el atın lütfen ya :(((
çok kötü durumdayım şu an, ağlayamıyorum ailem görmesin diye ve başım ağrıdan çatlıyor. içimi dökmek istiyorum. lütfen, lütfen dalga geçme amaçlı yorum yapan olmasın.
iki ayı biraz geçen bir süredir bir ilişkim var. ben 29, o 26 yaşında. biz bir internet sitesinden tanıştık, teoride değil ama pratikte arkadaşlık sitesi gibi işliyor. netten tanışmaya karşıyım normalde, ama boşluktaydım ve tanıştım, başladık.
çok sık görüşmeiyorduk haftada bir, bazen iki defa falan görüşebiliyorduk. ama buluştuğumuz anlar güzel geçiyordu, öpüşüp koklaşıyorduk. ilişkiyi whatsapp üzerinden yürütüyorduk. 4 gündür falan limoniydik, tartışmıştık. tanıştığımız sitedeki profilini o kapatmıştı, bense girmiyordum zaten sevgili olalı beri, çünkü o girmemi istemiyordu. ama bu 4 gün içinde bikaç kez o siteye girdim ve o profilini aktive etmiş mi diye baktım.
neyse bugün bana mesaj attı whatsapttan: "ben profilimi kapattım o sitedeki ama sen hala orda takılıyosun. geçen arkadaşım sana bakmış, sen de karşılığında onun profil fotosuna bakmışsın" dedi. ben de sinirlendim ve "ne arkadaşına bakıtıyorsun, mezhebin mi geniş" yazdım. Bunun üzerine dalga geçer gibi "tabi canımm, senin mezhebin pek dar" yazınca ben de "namus benim için önemlidir, ben öyle biri değilim" yazdım. bunun üzerine de dese beğenirsiniz ?
- bırak yaaa, namuslu kızın o sitede ne işi olur, orası kaşar kaynıyor !!
bu hakareti görünce benim nevrim döndü, sinir bütün vücudumu kontrol altına aldı, mantık-sağduyu devreden çıktı ve ağzıma geleni yazdım: "terbiyesiz, gerizekalı, sen ne diyorsun, kaşar istiyosan ertrafına bak, bu yaptığın adamlık değil"
onun yazdıkları: "ben sana kaşar demedim. orası kaşar kaynıyor dedim. yeter terbiyesileşme, asıl hakaret eden sensin. sen nasıl bi insansın ya, ben yanlış tanımışım seni. sana karşı içimde hala bişeyler vardı ama bu sözlerinden sonra üstüne çizik attım."
bunun üzerine ben de beddua yazdım dayanamayıp: "senin de kızkardeşlerin var, adamın biri onlara kaşar motor desin, memleketine nam yaysın da bana yaşattığını anlayasın bi gün"
bunun üzerine o da "seni tandığım güne lanet olsun. sen nasıl birisin? niye ailemi karıştırıyosun ? bacıma laf ettirmem" filan dedi.
bu arada benim başarılı bir eğitim hayatım oldu, o ise 9 senedir hala üniversiteyi okuyor. buna atıfta bulunarak şöyle dedi: "sen ömür boyu okusan da senden halt olmaz, eşeğe altın semer hesabı. insan olmayı öğrenememişsin. sen benim kızkardeşimi ağzına aldığın an dünyanın en süper insanı olsan da bir hiçsin. ben seni çok sevmiştim. senin için kaç kişiyi reddettim. ilk defa birisini eşim olmaya layık görmüştüm. gözümde dünyanın en güzeliydin. ama seni hiç tanımamışım."
sohbetin sonlarına doğru bana o siteye niye girdiğimin hesabını sordu, dedim ki ben de "ben o siteye seni kontrol etmek için girdim, aramız limoniydi ve yeniden hesabını aktive ettin mi diye merak ettim" dedim. "o zaman başkalarının profiline neden baktın, arkadaşımın profiline neden baktın" deyince de "öylesine, özel bir nedeni yok" diye yanıt verdim.
son olarak yazışmayı şu sözlerle bitirdi:
-neyse uzatmayalım. herşeyini kapatsan bile bu saatten sonra seninle aramda birşey olamaz. benim kardeşime dil uzatmış biriyle bir ilişkim olamaz.
ve beni whatsapptan blokladı. tanıştığımız sitedeki profilini aktive etti ve o sitede beni de blokladı.
berbat hissediyorum arkadaşlar, berbat :(( okuyanlara sabırları için teşekkür ederim, görüşlerini yazacaklara da şimdiden çok teşekkürler.
iki ayı biraz geçen bir süredir bir ilişkim var. ben 29, o 26 yaşında. biz bir internet sitesinden tanıştık, teoride değil ama pratikte arkadaşlık sitesi gibi işliyor. netten tanışmaya karşıyım normalde, ama boşluktaydım ve tanıştım, başladık.
çok sık görüşmeiyorduk haftada bir, bazen iki defa falan görüşebiliyorduk. ama buluştuğumuz anlar güzel geçiyordu, öpüşüp koklaşıyorduk. ilişkiyi whatsapp üzerinden yürütüyorduk. 4 gündür falan limoniydik, tartışmıştık. tanıştığımız sitedeki profilini o kapatmıştı, bense girmiyordum zaten sevgili olalı beri, çünkü o girmemi istemiyordu. ama bu 4 gün içinde bikaç kez o siteye girdim ve o profilini aktive etmiş mi diye baktım.
neyse bugün bana mesaj attı whatsapttan: "ben profilimi kapattım o sitedeki ama sen hala orda takılıyosun. geçen arkadaşım sana bakmış, sen de karşılığında onun profil fotosuna bakmışsın" dedi. ben de sinirlendim ve "ne arkadaşına bakıtıyorsun, mezhebin mi geniş" yazdım. Bunun üzerine dalga geçer gibi "tabi canımm, senin mezhebin pek dar" yazınca ben de "namus benim için önemlidir, ben öyle biri değilim" yazdım. bunun üzerine de dese beğenirsiniz ?
- bırak yaaa, namuslu kızın o sitede ne işi olur, orası kaşar kaynıyor !!
bu hakareti görünce benim nevrim döndü, sinir bütün vücudumu kontrol altına aldı, mantık-sağduyu devreden çıktı ve ağzıma geleni yazdım: "terbiyesiz, gerizekalı, sen ne diyorsun, kaşar istiyosan ertrafına bak, bu yaptığın adamlık değil"
onun yazdıkları: "ben sana kaşar demedim. orası kaşar kaynıyor dedim. yeter terbiyesileşme, asıl hakaret eden sensin. sen nasıl bi insansın ya, ben yanlış tanımışım seni. sana karşı içimde hala bişeyler vardı ama bu sözlerinden sonra üstüne çizik attım."
bunun üzerine ben de beddua yazdım dayanamayıp: "senin de kızkardeşlerin var, adamın biri onlara kaşar motor desin, memleketine nam yaysın da bana yaşattığını anlayasın bi gün"
bunun üzerine o da "seni tandığım güne lanet olsun. sen nasıl birisin? niye ailemi karıştırıyosun ? bacıma laf ettirmem" filan dedi.
bu arada benim başarılı bir eğitim hayatım oldu, o ise 9 senedir hala üniversiteyi okuyor. buna atıfta bulunarak şöyle dedi: "sen ömür boyu okusan da senden halt olmaz, eşeğe altın semer hesabı. insan olmayı öğrenememişsin. sen benim kızkardeşimi ağzına aldığın an dünyanın en süper insanı olsan da bir hiçsin. ben seni çok sevmiştim. senin için kaç kişiyi reddettim. ilk defa birisini eşim olmaya layık görmüştüm. gözümde dünyanın en güzeliydin. ama seni hiç tanımamışım."
sohbetin sonlarına doğru bana o siteye niye girdiğimin hesabını sordu, dedim ki ben de "ben o siteye seni kontrol etmek için girdim, aramız limoniydi ve yeniden hesabını aktive ettin mi diye merak ettim" dedim. "o zaman başkalarının profiline neden baktın, arkadaşımın profiline neden baktın" deyince de "öylesine, özel bir nedeni yok" diye yanıt verdim.
son olarak yazışmayı şu sözlerle bitirdi:
-neyse uzatmayalım. herşeyini kapatsan bile bu saatten sonra seninle aramda birşey olamaz. benim kardeşime dil uzatmış biriyle bir ilişkim olamaz.
ve beni whatsapptan blokladı. tanıştığımız sitedeki profilini aktive etti ve o sitede beni de blokladı.
berbat hissediyorum arkadaşlar, berbat :(( okuyanlara sabırları için teşekkür ederim, görüşlerini yazacaklara da şimdiden çok teşekkürler.
ilk defa gönül işiyle alakalı bir duyuru açıyorum, kafam o kadar karışık ki..
6 senelik ilişkim 3 sene önce bitti, kazık yedim ve ilişki bitti. 3 senedir yalnızım; 2 sene yaralarımı sarmakla geçti. 1 yıldır artık hayatımda biri olsun istiyorum, başımı omzuna yaslayabileceğim, bana destek olacak biri istiyorum ama yok, bir türlü olamadı.
çirkin biri olduğumu düşünmüyorum ama belki kısmetsizlik, belki şanssızlık bilemiyorum.. belki de sosyal çevre eksikliği.. işten eve, evden işe monoton bir hayatım var ve kimseyle tanışamıyorum. arkadaşım pek yok; aslında bir zamanlar vardı, ama bazısı vefasız çıktı, bazısının çıkarı varmış ondan arkadaşmış ben sonradan anladım, bazısını bilinçli canımı yakmaya çalıştığı için ben çıkardım. sonuç: yalnızım ve boğuluyor gibi bir his..
bu karmaşık düşünceler arasında birkaç ay önce bir arkadaşlık sitesine üye oldum. e-postama reklamı düşmüş, pek bir beklentim yoktu öylesine üye oldum. normal hayatta bile bir erkeğe zor ısınabilen ben, bir monitor arkasından bunun zor olacağını tabi ki de biliyordum.
beklediğim gibi de çıktı: "slm tanışabilirmiyiz", "meraba hayat nasıl gidiyor" mesajları inbox'ı doldurdu ve ben nefret ettim. birine ısınacak oldum, "haftasonları boş zamanlarımda karı kız kesiyorum" diye yazınca buz kestim ve hayalkırıklığına uğradım.
ama sonra başka biri mesaj attı, son derece düzgün cümleler, profilimde yazanlarla ilgili hafif esprili bir üslup.. ben de cevap yazdım.. ağırdan almak için, onun 1-2 paragraflık uzun mesajlarını 4-5 gün sonra 2-3 cümleyle cevaplıyordum. yüzyüze olsak uzun uzun sohbet edebiriz hissini veriyordu bana. yakışıklılık derseniz yakışıklı biri değil, ama hayat bana yakışıklılığın önemli olmadığını acı bir şekilde öğretti.
en son 1 ay önce bana çok uzun bir mesaj atmıştı, sonuna da sitem eder gibi "kıymetli vaktinizi almayım özlen hanım, sınavlarınızdan sonra kendinizi daha detaylı anlatmanızı bekliyoruz" yazmış.. bu arada o dönem yüksek lisans mülakatına hazırlanıyordum ve çok yoğun bir dönemimdi. cevap yazamadım. 15 gün önce bir mesaj daha yazmış: "ben hesabımı kapatabilirim" diyerek e-postasını yazmış..
şimdi konu şu ki ben bu kişiyle tanışmak isterim aslında ama korkularım var: sonuçta internet ortamından, arkadaşlık sitesinden tanışıyor olacağız, anlayacağınız hafife alınmak korkusu.. sonra beni beğenmezse, bir daha aramazsa ben bunu kafama çok takarım, aşırı üzülürüm. tamam çirkin sayılmam, ama işte başta belirttim şanssızım. son 1 sene o kadar çok, benimle ilgilenip ümit verip sonra bir daha beni aramayan erkekle karşılaştım ki ! ve hepsinde o kadar üzülüp yaralandım ki ! bu nedenden ötürü, 1 buluşmalık birşey olur diye çok korkuyorum.
bu konudaki düşüncelerinizi, yorumlarınızı merak ediyorum. siz olsaydınız ne yapardınız ? şimdiden vakit ayırıp yazan herkese teşekkür ederim.
6 senelik ilişkim 3 sene önce bitti, kazık yedim ve ilişki bitti. 3 senedir yalnızım; 2 sene yaralarımı sarmakla geçti. 1 yıldır artık hayatımda biri olsun istiyorum, başımı omzuna yaslayabileceğim, bana destek olacak biri istiyorum ama yok, bir türlü olamadı.
çirkin biri olduğumu düşünmüyorum ama belki kısmetsizlik, belki şanssızlık bilemiyorum.. belki de sosyal çevre eksikliği.. işten eve, evden işe monoton bir hayatım var ve kimseyle tanışamıyorum. arkadaşım pek yok; aslında bir zamanlar vardı, ama bazısı vefasız çıktı, bazısının çıkarı varmış ondan arkadaşmış ben sonradan anladım, bazısını bilinçli canımı yakmaya çalıştığı için ben çıkardım. sonuç: yalnızım ve boğuluyor gibi bir his..
bu karmaşık düşünceler arasında birkaç ay önce bir arkadaşlık sitesine üye oldum. e-postama reklamı düşmüş, pek bir beklentim yoktu öylesine üye oldum. normal hayatta bile bir erkeğe zor ısınabilen ben, bir monitor arkasından bunun zor olacağını tabi ki de biliyordum.
beklediğim gibi de çıktı: "slm tanışabilirmiyiz", "meraba hayat nasıl gidiyor" mesajları inbox'ı doldurdu ve ben nefret ettim. birine ısınacak oldum, "haftasonları boş zamanlarımda karı kız kesiyorum" diye yazınca buz kestim ve hayalkırıklığına uğradım.
ama sonra başka biri mesaj attı, son derece düzgün cümleler, profilimde yazanlarla ilgili hafif esprili bir üslup.. ben de cevap yazdım.. ağırdan almak için, onun 1-2 paragraflık uzun mesajlarını 4-5 gün sonra 2-3 cümleyle cevaplıyordum. yüzyüze olsak uzun uzun sohbet edebiriz hissini veriyordu bana. yakışıklılık derseniz yakışıklı biri değil, ama hayat bana yakışıklılığın önemli olmadığını acı bir şekilde öğretti.
en son 1 ay önce bana çok uzun bir mesaj atmıştı, sonuna da sitem eder gibi "kıymetli vaktinizi almayım özlen hanım, sınavlarınızdan sonra kendinizi daha detaylı anlatmanızı bekliyoruz" yazmış.. bu arada o dönem yüksek lisans mülakatına hazırlanıyordum ve çok yoğun bir dönemimdi. cevap yazamadım. 15 gün önce bir mesaj daha yazmış: "ben hesabımı kapatabilirim" diyerek e-postasını yazmış..
şimdi konu şu ki ben bu kişiyle tanışmak isterim aslında ama korkularım var: sonuçta internet ortamından, arkadaşlık sitesinden tanışıyor olacağız, anlayacağınız hafife alınmak korkusu.. sonra beni beğenmezse, bir daha aramazsa ben bunu kafama çok takarım, aşırı üzülürüm. tamam çirkin sayılmam, ama işte başta belirttim şanssızım. son 1 sene o kadar çok, benimle ilgilenip ümit verip sonra bir daha beni aramayan erkekle karşılaştım ki ! ve hepsinde o kadar üzülüp yaralandım ki ! bu nedenden ötürü, 1 buluşmalık birşey olur diye çok korkuyorum.
bu konudaki düşüncelerinizi, yorumlarınızı merak ediyorum. siz olsaydınız ne yapardınız ? şimdiden vakit ayırıp yazan herkese teşekkür ederim.
2. üni. okumak istiyorum, hukuk bölümünü.. Ama 29 yaşındayım yani uzun zaman geçti ve ben öss sisteminden baya bir koptum maalesef :(
Kendi kendime çalışarak sınava girmeyi düşünüyorum. Çalışmak için, başlıkta belirttiğim türde kitaplar arıyorum. Kitap önerilerinizi almaktan çook çok mutlu olacağım. Şimdiden teşekkürler.
Kendi kendime çalışarak sınava girmeyi düşünüyorum. Çalışmak için, başlıkta belirttiğim türde kitaplar arıyorum. Kitap önerilerinizi almaktan çook çok mutlu olacağım. Şimdiden teşekkürler.
29 yaşındayım ve 2. üniversite olarak Hukuk okumak istiyorum. Ancak YGS / LYS sistemine o kadar yabancıyım ki... Bu sistem bizim dönemki sistemden çok farklı, mesela bizim zamanımızda bir tek ÖSS vardı ve fonksiyon, polinom vs. sınavda çıkmazdı. Orta seviye bir hukuk fakültesini kazanmak için kaç net yapmak lazımdır ?
İkinci sorum da LYS Matematik kısmı üzerine. Sorulara üstünkörü baktım ama LYS Matematik kısmı gözümü çook korkuttu. Türev integral bizim zamanımızda ÖSS'de çıkmadığı için hocalar da derste bu konuları yüzeysel geçtiler. Şöyle ki, ben kendim çalışsam yapabilir miyim ? Piyasada bu konuları babaanneye anlatır gibi anlatan kitaplar var mı, varsa hangileridir ? 50 sorudan 25 çözsem örneğin Hukuk için yeterli olur mu?
Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler, tikler gelecek.
İkinci sorum da LYS Matematik kısmı üzerine. Sorulara üstünkörü baktım ama LYS Matematik kısmı gözümü çook korkuttu. Türev integral bizim zamanımızda ÖSS'de çıkmadığı için hocalar da derste bu konuları yüzeysel geçtiler. Şöyle ki, ben kendim çalışsam yapabilir miyim ? Piyasada bu konuları babaanneye anlatır gibi anlatan kitaplar var mı, varsa hangileridir ? 50 sorudan 25 çözsem örneğin Hukuk için yeterli olur mu?
Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler, tikler gelecek.
ODTÜ'de Yüksek Lisans öğrencisiyim, geçen dönem intibak için dilekçe vermiştim. Ama geçen dönem kayıt yaptırmadım. Tezim kaldı, onu verip bitireyim artık diyordum, çünkü bir yandan da çalışıyorum ve yeterince uzadı. Geçen hafta Enstitü'yü aradım, salak kadın yönetmeliği okuyun, birşey diyemem diye zırvaladı durdu. Sorum şu: ben şimdi odtülülerin deyimiyle dismiss mi oldum yani atıldım mı, yoksa kayıt olmanın bir yolu var mı dilekçe vb.yle ? Umarım bu konulardan anlayan biri vardır.
bir kamu kurumunda çalışıyorum, şube müdürüm cuma günü "o konuya pazartesi bakıcaz" demişti. dolayısıyla şu an kafam karışık. yarın tatil mi, değil mi? işe gidilecek mi?
1