sevgili arkadaşlar. bütün karikatürler olsun, çizimler olsun, "fabrika" dedin miydi hani bi şekil vardır hani. çatısı yan yana dik üçgenleri dizmişsin gibi zigzag şekilli bir bina. en son cem yılmaz'lı iş bankası reklamında cem yılmaz'ın eline aldığı fabrika maketi de bu şekilde.
fabrika binalarının çatısı niye böyle üçgen üçgen zigzag şekilli olarak resmedilir? eskiden böyle miymiş fabrikalar? eğer böyle ise o üçgenlerin fabrika binasına ne avantajı vardır? çatı niye üçgen üçgendir?
fabrika binalarının çatısı niye böyle üçgen üçgen zigzag şekilli olarak resmedilir? eskiden böyle miymiş fabrikalar? eğer böyle ise o üçgenlerin fabrika binasına ne avantajı vardır? çatı niye üçgen üçgendir?
dikkat ettim de cerrahların ameliyatta kullandığı maskeler ipleri kafa arkasından düğümlenmek suretiyle takılıyor.
www.formineisg.com
diğer sıhhi amaçlı kullanılan maskeler ise lastikli ipleri kulaklara takılarak kullanılıyor.
www.turkizmedikal.com
soru: niye cerrahlar da kulağa takılan maskelerden kullanmıyor da kafalarının arkasından düğümlenen maskelerden kullanıyorlar? nedir o maskelerin özelliği?
www.formineisg.com

diğer sıhhi amaçlı kullanılan maskeler ise lastikli ipleri kulaklara takılarak kullanılıyor.
www.turkizmedikal.com

soru: niye cerrahlar da kulağa takılan maskelerden kullanmıyor da kafalarının arkasından düğümlenen maskelerden kullanıyorlar? nedir o maskelerin özelliği?
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ulan hep merak ettim, halil sezai'yi sevmediğim için koyup da izlemedim. tv'de görünce bi bakim dedim neymiş. tam orta yerini kaçırdım ama. ilk reklam girdi. halil sezai aids'li adamın evine daldı, sevgilisi sandı, onu tehdit etti falan, çıktı gitti. sonra reklam girdi. ben reklam bittikten sonra bi 5-10 dakikasını kaçırdım. bi geldim kız yok, gitmiş. adam da mala bağlamış. ne oldu? kızla adam sevişti mi, adama hiv geçti mi, gidip kıza atar mı yaptı? "o herif kim defol git" falan mı dedi ne oldu o arada?
ulan hep merak ettim, halil sezai'yi sevmediğim için koyup da izlemedim. tv'de görünce bi bakim dedim neymiş. tam orta yerini kaçırdım ama. ilk reklam girdi. halil sezai aids'li adamın evine daldı, sevgilisi sandı, onu tehdit etti falan, çıktı gitti. sonra reklam girdi. ben reklam bittikten sonra bi 5-10 dakikasını kaçırdım. bi geldim kız yok, gitmiş. adam da mala bağlamış. ne oldu? kızla adam sevişti mi, adama hiv geçti mi, gidip kıza atar mı yaptı? "o herif kim defol git" falan mı dedi ne oldu o arada?
anlam veremediğim şeyler oluyor.
farklı günlerde bir sürü fotoğraf çekmişim. getiriyorum, bilgisayara usb'den bağlıyorum, EOS utility programını çalıştırıyorum. diyorum ki "daha önce indirilmemişleri indir". tıkır tıkır indiriyor bilgisayara. sonra bi bakıyorum aa o ne? lan bazıları yok? belirlediğim klasöre 2012_08_07 şeklinde tarih formatlı alt klasörler oluşturacak şekilde indir diye ayarlamışım mesela, 2012_08_07 klasörü var, 2012_08_09 klasörü var, 2012_08_08 klasörünü indirmemiş. o tarihte fotoğraf mı çekmemişim diye bakıyorum, hayır bir sürü de çekmişim. daha önce bilgisayara mı aktarmışım? hayır daha önce de aktarmamışım. daha önce indirilmemişleri aktar diyince "daha önce indirilmemiş yok, hepsini indirmişsin" diyor, ama elle tek tek seçip aktartınca aktarıyor. demek ki varmış indirmediğim.
hayır dalgınlığıma gelecek, nasıl olsa bilgisayara aktardım diyip silicem makineden, badem olacak bir sürü fotoğraf. niye böyle yapıyor?
farklı günlerde bir sürü fotoğraf çekmişim. getiriyorum, bilgisayara usb'den bağlıyorum, EOS utility programını çalıştırıyorum. diyorum ki "daha önce indirilmemişleri indir". tıkır tıkır indiriyor bilgisayara. sonra bi bakıyorum aa o ne? lan bazıları yok? belirlediğim klasöre 2012_08_07 şeklinde tarih formatlı alt klasörler oluşturacak şekilde indir diye ayarlamışım mesela, 2012_08_07 klasörü var, 2012_08_09 klasörü var, 2012_08_08 klasörünü indirmemiş. o tarihte fotoğraf mı çekmemişim diye bakıyorum, hayır bir sürü de çekmişim. daha önce bilgisayara mı aktarmışım? hayır daha önce de aktarmamışım. daha önce indirilmemişleri aktar diyince "daha önce indirilmemiş yok, hepsini indirmişsin" diyor, ama elle tek tek seçip aktartınca aktarıyor. demek ki varmış indirmediğim.
hayır dalgınlığıma gelecek, nasıl olsa bilgisayara aktardım diyip silicem makineden, badem olacak bir sürü fotoğraf. niye böyle yapıyor?
hocalar canon 550d yarım deklanşör yaptığınızda herhangi bir nedenden dolayı otomatik netleyemiyorsa o fotoğrafı çekmiyor. illa da netleyecem, netlemeden çekmem de çekmeeem diyor. yahu beyaz ayarı yapacağım. bembeyaz kağıda tutuyorum, elbette otomatik olarak netleyemiyor. netlemeyince çekmiyor. her sefer mf yapıp da çekmek istemiyorum.
ya da ne bileyim elde makine bebeğin yüz ifadesini, gülümsemesini bekliyorum mesela. tam gülümsüyor, yarım basıyorum vızz vızz vızz dön allah dön netleyemiyor. ne o? meğer minimum odak mesafesinin altında tutuyormuşum. vizördeki görüntü de net ha. belki mükemmel net değil ama net işte çek gitsin amk parayla mı, beğenmezsem silerim. ben makineyi kaldırıp mf yapıp, elle netleyip çekene kadar bebeğin ifade bozulup gidiyor.
aradım bulamadım. yok mu "netlemesen de olduğu gibi bozuk bozuk çek" dedirten bir ayarı?
ya da ne bileyim elde makine bebeğin yüz ifadesini, gülümsemesini bekliyorum mesela. tam gülümsüyor, yarım basıyorum vızz vızz vızz dön allah dön netleyemiyor. ne o? meğer minimum odak mesafesinin altında tutuyormuşum. vizördeki görüntü de net ha. belki mükemmel net değil ama net işte çek gitsin amk parayla mı, beğenmezsem silerim. ben makineyi kaldırıp mf yapıp, elle netleyip çekene kadar bebeğin ifade bozulup gidiyor.
aradım bulamadım. yok mu "netlemesen de olduğu gibi bozuk bozuk çek" dedirten bir ayarı?
bir müddet bebek soruları ile kafanızı şişirebilirim, affola.
ege 14 gününü tamamladı. hafif derecede bir yenidoğan sarılığı dışında bir problemimiz yok çok şükür.
lakin bebek bezi ile başımız dertte. beyefendi 4 kilo oldu. bugüne kadar 1 numara yenidoğan bezi kullandık (2-5 kg). lakin bezin çocuğun bacaklarını sıktığını fark ettik. dedik ki 2 numara mini boy alalım (3-6 kg). fakat bu bez de sızdırıyor arkadaş. üstü başı sırılsıklam buluyoruz. kenarından mı kaçırıyor ne oluyorsa anlamadım. 1 numara küçük geliyor, 2 numara büyük geliyor herhalde ki sızdırıyor. pipisini aşağı çevirip kapatıyoruz hani aşağı doğru işesin diye, yine sızdırıyor.
ne yapacağız? biz fark edene kadar üstü başı ıslak vaziyet yatıyor, üşütecek diye korkuyoruz. bacaklrını sıka sıka yenidoğan bezine mi dönsek, yoksa yenidoğan bezi aslında sıkmıyordur da bize mi öyle geldi acaba?
ege 14 gününü tamamladı. hafif derecede bir yenidoğan sarılığı dışında bir problemimiz yok çok şükür.
lakin bebek bezi ile başımız dertte. beyefendi 4 kilo oldu. bugüne kadar 1 numara yenidoğan bezi kullandık (2-5 kg). lakin bezin çocuğun bacaklarını sıktığını fark ettik. dedik ki 2 numara mini boy alalım (3-6 kg). fakat bu bez de sızdırıyor arkadaş. üstü başı sırılsıklam buluyoruz. kenarından mı kaçırıyor ne oluyorsa anlamadım. 1 numara küçük geliyor, 2 numara büyük geliyor herhalde ki sızdırıyor. pipisini aşağı çevirip kapatıyoruz hani aşağı doğru işesin diye, yine sızdırıyor.
ne yapacağız? biz fark edene kadar üstü başı ıslak vaziyet yatıyor, üşütecek diye korkuyoruz. bacaklrını sıka sıka yenidoğan bezine mi dönsek, yoksa yenidoğan bezi aslında sıkmıyordur da bize mi öyle geldi acaba?
erkekler 31 çekiyor.
kadınlar kaç çekiyor? var mı böyle bir sayı?
sadece meraktan soruyorum. ve de ciddi olarak soruyorum, geyiğe dönüşmesin lütfen. yoksa yok diyin.
kadınlar kaç çekiyor? var mı böyle bir sayı?
sadece meraktan soruyorum. ve de ciddi olarak soruyorum, geyiğe dönüşmesin lütfen. yoksa yok diyin.
"en düşük diyafram değeri" derken neyi kast ediyorlar? kısık diyaframı mı? f değerinin sayısal olarak düşük olmasını mı?
örnek cümle: "beyaz ayarı yaparken makine en düşük diyafram değerine ayarlanmalıdır".
ne yapacağım şimdi? diyaframı f22 yapıp kısacak mıyım, f1.8 yapıp açacak mıyım?
örnek cümle: "beyaz ayarı yaparken makine en düşük diyafram değerine ayarlanmalıdır".
ne yapacağım şimdi? diyaframı f22 yapıp kısacak mıyım, f1.8 yapıp açacak mıyım?
aşağıdaki sorudan gaza geldim ben de sorayım.
geçenlerde bir muhabbette eşim 10.500 sayısını "on buçuk bin" şeklinde telaffuz etti. millet güldü falan.
oysa bana onbinbeşyüz demekten daha sempatik gözüktü. hatta gavurlar bile böyle okuyor 2500'e mesela two thousand five hundred demek yerine twenty five hundred diyorlar. "yirmibeş yüz" diyor yani adam. sayı tam olarak doğru, söylemesi de daha kolay.
sizce çok mu yanlış lan 10.500'e on buçuk bin demek?
geçenlerde bir muhabbette eşim 10.500 sayısını "on buçuk bin" şeklinde telaffuz etti. millet güldü falan.
oysa bana onbinbeşyüz demekten daha sempatik gözüktü. hatta gavurlar bile böyle okuyor 2500'e mesela two thousand five hundred demek yerine twenty five hundred diyorlar. "yirmibeş yüz" diyor yani adam. sayı tam olarak doğru, söylemesi de daha kolay.
sizce çok mu yanlış lan 10.500'e on buçuk bin demek?
sadece 550d değil aslında xxxD ve altı bütün canon'larda bu böyle. perde sesi şlakziüü şlakziüü diye böyle bir hıçkırık sesi gibi çıkıyor. xxD ve üstü canon'larda şlakk şlakk diye tok bir ses çıkıyor.
niye giriş seviyesinde shutter sesi böyle? bir yerlerde bir açıklaması olmalı bunun.
niye giriş seviyesinde shutter sesi böyle? bir yerlerde bir açıklaması olmalı bunun.
dijital KOMPAKT fotoğraf makinelerinde gerçek anlamda açılıp kapanan bir perde (obtüratör) var mı? yoksa perde ve deklanşör sistemi sadece sensörü elektriksel olarak açıp kapatan bir sistem ile mi çalışıyor?
canon lenslerde filtre takılıyken lens kapağı kapatılabiliyor mu? bana pek olmayacak gibi görünüyor da.
televizyonu açtığımda ne denk gelirse onu izliyorum. bir sürü de şey kaçırıyorum. şöyle ayrıntılı olarak olimpiyat programı, hangi gün hangi saatte ne var onları görebileceğim bir site var mı, hatta hangi kanalda yayınlandıkları da olursa tadından yenmez.
baba olmak zor işmiş. arkadaşlar ilk 1-2 günü çok rahat geçirdikten sonra dün geceden beri sıkıntılar başladı. bebeğimiz sürekli ağlıyor. bebek bu tabii ağlar da niye ağladığıı çözemedik. bir türlü uyumuyor. sütünü emiyor, gazını çıkarıyor, kucakta gayet sakin, yatağına koyunca ağlıyor. alıyoruz susuyor, koyuyoruz ağlıyor. altı mı kirli diyoruz, değiştiriyoruz, susuyor, yatağa koyunca ağlıyor. bir türlü anlamadık. bir eksiği yok gibi. hava çok sıcak, acaba bunaldı mı diyoruz biraz hafif giydiriyoruz yok susmuyor. üşüdü diyip biraz örtüyoruz susmuyor. bir tek annesinin kucağında susuyor, hem de mutlu mutlu susuyor, bırakınca ağlıyor. 3 günlük bebek kucak delisi olur mu? kucağa alınmak istiyor, alışmasın diyip ellemiyoruz katılacak gibi ağlıyor. ama kucağa alınınca da susuveriyor. bir sıkıntısı mı var anlamadık. sadece anne sütü veriyoruz. acaba su falan da mı vermeliyiz, su ihtiyacı mı var ki? ama iyi de emiyor. az önce de hafif açık yeşil gibi renkte ama katı kaka yapmıştı. bu kötü bir şey midir? bir hastalığı falan olsa kucağa alınca susar mı? kucağa alınca susması, bir hastalığı olmadığı anlamına gelir mi? cumartesi doktoruna gideceğiz ama o zamana kadar da bir şey önerin bize.
ne yapacağız biz yahu tecrübeli anne babalardan tavsiyeler bekliyorum.
ne yapacağız biz yahu tecrübeli anne babalardan tavsiyeler bekliyorum.
ingilizce nasıl denir en yakın? bebeği kutlayan ecnebiye diycem.
saat 16:50 itibariyle tosun gibi bir erkek babası oldum. sizinle de paylaşmak istedim.
sonunda, en sonunda canon 550d'me kavuştum. çok mes'udum.
lakin şimdi bu bebeğe bir çanta almak icap ediyor. bir tane 18-135 ve bir tane de 50mm lensim var. sırt çantası fazla olur sanırım ama yine de olabilir. nasıl bir çanta önerirsiniz, sağlam olsun, yağmur geçirmesin. lenslerin biri (özellikle 18-135) üstündeyken kullanabileyim, çantaya sokucam diye lensi ayırmak gerekmesin.
bütçe maksimum, çok zorlarsam 80-100 lira. daha ucuz olursa bal kaymak olur tabii.
lakin şimdi bu bebeğe bir çanta almak icap ediyor. bir tane 18-135 ve bir tane de 50mm lensim var. sırt çantası fazla olur sanırım ama yine de olabilir. nasıl bir çanta önerirsiniz, sağlam olsun, yağmur geçirmesin. lenslerin biri (özellikle 18-135) üstündeyken kullanabileyim, çantaya sokucam diye lensi ayırmak gerekmesin.
bütçe maksimum, çok zorlarsam 80-100 lira. daha ucuz olursa bal kaymak olur tabii.
son güncellemeyi indirip kurdu. ondan sonra adres satırına ne zaman adres yazacak olsam hop diye tamamlayıveriyor adresi. ulan aşağıda dropdown menüde zaten yer imlerindeki, geçmişteki önderiler çıkıyor. sen niye adres satırını tamamlıyorsun? geçmişi siliyorum falan ama bu yine neye göre nereden öneriyorsa bir şeyle tamamlıyor. mesela www yazıyorum, satır bi anda www4.thy.com oluyor. nereden duydun da öneriyorsun anlamadım saçma sapan.
nasıl kapatılır bu?
nasıl kapatılır bu?
sevgili dini bütünler.
ulan ankara'daki merkezi ezan sisteminden 10 dakika önce öğle ezanı okundu. şimdi tekrar okunuyor.
hayal mi gördüm, yoksa bunun farkına varan biri daha var mı?
ulan ankara'daki merkezi ezan sisteminden 10 dakika önce öğle ezanı okundu. şimdi tekrar okunuyor.
hayal mi gördüm, yoksa bunun farkına varan biri daha var mı?
bizim orada bir pazar yeri var. pazar kurulmadığı günler insanlaro dikdörtgen şeklindeki pazar yerinin çevresi boyunca yürüyüş yaparlar. ama dikkat ediyorum, yürüyüş yapanlar hep mutlaka saat yönünün tersine dönüyorlar. bir sefer de ulan bu sefer de şu tarafa doğru yürüyim diyen yok. hani birkaç kişi yürürken ona uymayı anlarım da tek başına yürüyen adam da güdülenmiş gibi direk saat yönünün tersine yürümeye başlıyor.
bugüne kadar izlediğim bütük koşu yarışları, at yarışları falan hep saat yönünün tersine dönüyor.
nedir bu saat yönünün tersindeki gizem? beyin lobuyla falan mı alakalı bir durum?
bugüne kadar izlediğim bütük koşu yarışları, at yarışları falan hep saat yönünün tersine dönüyor.
nedir bu saat yönünün tersindeki gizem? beyin lobuyla falan mı alakalı bir durum?
yahu bu açıkta tozda toprakta duran kapağın, açınca içeceğin içine girmesinin mantığı nedir lan? eskiden ne güzel halkayı çekip çıkarırdık. şimdikiler tozlu pis teneke parçasını içeceğin içine daldırıyor. niye böyle oldu bunlar?
sevgili arkadaşlar. eşim 38. haftaya girdi. doğurdu doğuracak. doğum akşam veya gece başlarsa problem yok, kalkıp gideriz. peki mesai saatlerinde ne halt etmeliyiz? eşim evde yalnız. ev dördüncü katta ve asansör yok. bir de doğum çantası var tabii. ben işyerinden çıkıp eve yetişemem. taksiyle en az 15 dakika sürer. eşim kendi başına çantayla birlikte inemez. çantayı boşverse belki kendi başına da inemez.
peki biz ne hal ederiz? en mantıklı çözüm gideceğimiz özek hastaneden ambulans çağırmak geldi aklıma. en azından sedyeyle indirirler, çantayı da alırlar. ben de doğrudan hastaneye giderim.
başka bir öneriniz var mı?
peki biz ne hal ederiz? en mantıklı çözüm gideceğimiz özek hastaneden ambulans çağırmak geldi aklıma. en azından sedyeyle indirirler, çantayı da alırlar. ben de doğrudan hastaneye giderim.
başka bir öneriniz var mı?
futbol terimi olarak kullanılanı soruyorum. ilk defa bu sene duydum. arda galatasaray'ın çileği falan deniyor.
ne ulan bu çilek?
ne ulan bu çilek?
hala muhtarlıktan kağıt mağıt istiyorlar mı? yoksa eski nüfus cüzdanımızla gidip hop diye yenileyebiliyor muyuz?
aslında yeni değiştirdim sayılır. evlenince yeniledim. ama ne olmuşsa olmuş. mahalleler falan birleşmiş, nüfusa kayıtlı olduğum mahalle, dolayısıyla cilt no sıra nı falan hepsi değişmiş. tc kimlik numaramdan sorgulandığında çıkan bilgiler ile cüzdanda yazan bilgiler farklı. dolayısıyla devlet dairelerinden götüme baka baka geri dönüyorum. o yüzden de yenilemek istiyorum. ama bu dangalakçai tamamen benim dışımda gelişmiş değişiklikler yüzünden de muhtara gitmek, yeni fotoğraf çektirmek falan istemiyorum. hatta ne için olursa olsun beş kuruş para dahi vermek istemiyorum.
nasıl oluyor şimdi?
aslında yeni değiştirdim sayılır. evlenince yeniledim. ama ne olmuşsa olmuş. mahalleler falan birleşmiş, nüfusa kayıtlı olduğum mahalle, dolayısıyla cilt no sıra nı falan hepsi değişmiş. tc kimlik numaramdan sorgulandığında çıkan bilgiler ile cüzdanda yazan bilgiler farklı. dolayısıyla devlet dairelerinden götüme baka baka geri dönüyorum. o yüzden de yenilemek istiyorum. ama bu dangalakçai tamamen benim dışımda gelişmiş değişiklikler yüzünden de muhtara gitmek, yeni fotoğraf çektirmek falan istemiyorum. hatta ne için olursa olsun beş kuruş para dahi vermek istemiyorum.
nasıl oluyor şimdi?
taptaze kavrulmuş halde kuruyemişçiden alınmış fındıklar. eve getirilip kavanoza konmuş, kavanozun ağzı da sımsıkı kapatılmış. sadece içinden yemek üzere çerez kabına alınırken açılıp tekrar kapatılmış. kapağı hiç açık bırakılmamış.
bir gün bir bakıyorum ki kapağı kapalı kavanozun içinde kelebekler uçuyor. fındıklar kurtlanmış demek ki, kurtlar da kelebek olmuş.
lan peki bu kurt mudur nedir o kavanoza nasıl girdi, fındığın neresinden nasıl çıktı ulan? ağzı kapalı kavanoz? taptaze de olsa fındığın içinde zaman içinde kurt mu oluşuyor? taze iken yesek bile kurt larvaları zaten fındıkta bulunuyor mu öğğk. nasıl oluyor lan?
bir gün bir bakıyorum ki kapağı kapalı kavanozun içinde kelebekler uçuyor. fındıklar kurtlanmış demek ki, kurtlar da kelebek olmuş.
lan peki bu kurt mudur nedir o kavanoza nasıl girdi, fındığın neresinden nasıl çıktı ulan? ağzı kapalı kavanoz? taptaze de olsa fındığın içinde zaman içinde kurt mu oluşuyor? taze iken yesek bile kurt larvaları zaten fındıkta bulunuyor mu öğğk. nasıl oluyor lan?
arkadaşlar kızılay'dan siteler'deki yahya galip vergi dairesi'ne gitmem gerekiyor. adresi sırma sok. no: 62 siteler.
nasıl ve neyle giderim en yakın?
nasıl ve neyle giderim en yakın?
kime sorduysam hatırlamıyor. google'da sözlükte bulamuyorum. klibi geçtimi emaresi bile yok. artık kendimden şüphe etmeye başladım.
serdar ortaç'ın; kızların birbirinin üstüne bal döküp yaladıkları erotik bir klibi vardı. sonra yasaklandı mı ne olduysa gözükmedi bir daha. temiz bi 10-15 senesi vardır herhalde klibin. başka hatırlayan var mı? hatta klibin kendisi de varsa pek güzel olur.
not: göbekten zeytin yemeli "karabiberim" değil.
edit: yalayan veya yalanan serdar değil. serdar sadece şarkı söylüyor. yalayan da yalanan da taş gibi hatunlar.
serdar ortaç'ın; kızların birbirinin üstüne bal döküp yaladıkları erotik bir klibi vardı. sonra yasaklandı mı ne olduysa gözükmedi bir daha. temiz bi 10-15 senesi vardır herhalde klibin. başka hatırlayan var mı? hatta klibin kendisi de varsa pek güzel olur.
not: göbekten zeytin yemeli "karabiberim" değil.
edit: yalayan veya yalanan serdar değil. serdar sadece şarkı söylüyor. yalayan da yalanan da taş gibi hatunlar.
niye yok ulan? ice tea dediğin de çay neticede. soğuk çay. buzlu çay. kaçımız çayın içine şeftali, mango falan sıkıp içiyoruz allasen? az sayıda anne ve teyze dışında limon sıkan da yok.
o zaman bu çay denen illetin madem soğuğunu yapıyonuz da niye sadesini yapmıyosunuz ulan? illa bi limon, şeftali, yok mango. illa aromali içecek yapacaksan şeftalili içecek yap. çaya karıştırmasalar olmaz mı?
o zaman bu çay denen illetin madem soğuğunu yapıyonuz da niye sadesini yapmıyosunuz ulan? illa bi limon, şeftali, yok mango. illa aromali içecek yapacaksan şeftalili içecek yap. çaya karıştırmasalar olmaz mı?
kafalar çorba oldu. torbalısı, torbasızı, hepa filtrelisi, su filtrelisi...
kriterlerimiz, çekim gücü iyi olsun, halıda parkede toz bırakmasın. emdiği havayı da iyice temizleyip versin. tozu çekip arkadan bir kısmını ortama geri salmasın. kullanımı da kolay olsun biraz. su filtreli düşündük başta ama çabuk kirlendiğini ve sürekli suyunu değiştirmek gerektiğini duyduk mesela. bebekli evde kullanılacak.
bütçe maksimum 600-700 lira civarı.
kriterlerimiz, çekim gücü iyi olsun, halıda parkede toz bırakmasın. emdiği havayı da iyice temizleyip versin. tozu çekip arkadan bir kısmını ortama geri salmasın. kullanımı da kolay olsun biraz. su filtreli düşündük başta ama çabuk kirlendiğini ve sürekli suyunu değiştirmek gerektiğini duyduk mesela. bebekli evde kullanılacak.
bütçe maksimum 600-700 lira civarı.
şu coğrafya cahiline bir yardım edin. güneş hangi zamanlarda nasıl bir yay çizer onu öğrenmek istiyorum.
kuzey yarımküredeyiz. hatta lokasyon vereyim, ankara'dayız diyelim.
güneş hangi tarihten hangi tarihe kadar tepeden güney ufkuna doğru yaklaşır, hangi tarihten hangi tarihe güney ufkundan tepeye doğru hareket eder. güneşin en tepeden olduğu tarih hangisidir, güneşin güney ufkuna en yakın olduğu tarih hangisidir?
kafam döndü hesaplayamıyorum.
"güneş hareket etmez. güneş sabittir, dünya hareket eder" diyeni üzerim. sormak istediğim şey açık.
kuzey yarımküredeyiz. hatta lokasyon vereyim, ankara'dayız diyelim.
güneş hangi tarihten hangi tarihe kadar tepeden güney ufkuna doğru yaklaşır, hangi tarihten hangi tarihe güney ufkundan tepeye doğru hareket eder. güneşin en tepeden olduğu tarih hangisidir, güneşin güney ufkuna en yakın olduğu tarih hangisidir?
kafam döndü hesaplayamıyorum.
"güneş hareket etmez. güneş sabittir, dünya hareket eder" diyeni üzerim. sormak istediğim şey açık.
behzat ç'den kafaya takılanlar. savcı hanım behzat'ın üstü. hatta 3. sınıf emniyet müdürü olan tahsin'in de üstü.
peki savcılık makamı bütün emniyet teşkilatının üstünde midir? yani il emniyet müdürünün de üstünde midir? nasıldır hiyerarşi?
bonus: son zamanlarda daha önce hiç görmediğim veya dikkat etmediğim bir polis rütbesi görüyorum. askerdeki onbaşı rütbesinin omuzdaki apolete takılmışı gibi bir şey. ne bu?
peki savcılık makamı bütün emniyet teşkilatının üstünde midir? yani il emniyet müdürünün de üstünde midir? nasıldır hiyerarşi?
bonus: son zamanlarda daha önce hiç görmediğim veya dikkat etmediğim bir polis rütbesi görüyorum. askerdeki onbaşı rütbesinin omuzdaki apolete takılmışı gibi bir şey. ne bu?
hp laserjet p1102w yazıcımın toneri bitiyor. orijinal toner çok pahalı.
orijinal toneri mi doldurtayım, yoksa bir de muadil tonerler var, yan sanayi. dolundan az biraz pahalı. dolum 25 lirayda, bu da 35 lira. ama yazıcıya falan zarar verir diye de korkuyorum.
ne dersiniz, orijinal toneri mi doldurtayım, muadil toner mi alayım?
orijinal toneri mi doldurtayım, yoksa bir de muadil tonerler var, yan sanayi. dolundan az biraz pahalı. dolum 25 lirayda, bu da 35 lira. ama yazıcıya falan zarar verir diye de korkuyorum.
ne dersiniz, orijinal toneri mi doldurtayım, muadil toner mi alayım?
2001 model renault clio arabama lpg taktırmak istiyorum. hangi markayı önerirsiniz ve taktırmak için işini düzgünce yapan bir servis önerebilir misiniz?
başka eklemek istediğiniz varsa da memnun olurum, lunu yap, bunu yapma falan diye.
başka eklemek istediğiniz varsa da memnun olurum, lunu yap, bunu yapma falan diye.
ulan internet bağlı, modem bağlı, hepsi birbirini görüyor, tüm ışıklar yanıyor, ağ bağlantıları çalışıyor.
peki ben tarayıcıdan 192.168.1.1 yazıp modem arayüzüne girmek istediğim zaman niye açılmıyor ulan?
adres doğru 192.168.1.1 olduğuna eminim.
peki ben tarayıcıdan 192.168.1.1 yazıp modem arayüzüne girmek istediğim zaman niye açılmıyor ulan?
adres doğru 192.168.1.1 olduğuna eminim.
ya arkadaşlar. ya ben çok cahilim, ya da ortada dönen bir abartı sözkonusu.
şimdi samsung galaxy s3 çıktı. tamam çok süper telefon. pek güzel. lakin reklamlarını izlyiorum, yok zıplarkene fotoğraf çekerken bir sürü çekermiş, en güzelini seçermiş, yok sizle birlikte uyurmuş akıllı beklemeymiş.
lan android işletim sistemli telefonun sınırı yok ki zaten. bunların hepsi yazılımla olabilecek işler değil mi? yani telefon kamerasına seri çekim yaptırtmak ki mekanik bir shutter yok ki zaten seri çekim yapmak donanımsal bir özellik olsun), akıllı bekleme neyse anlamadım ama onu yaptırmak için yeni donanıma ne gerek oluyor ki?
yani biri çıkıp desin ki "yok kardeşim yanlış biliyorsun, o telefonun hebületrik özelliği var, o olmadan yapılamaz", ya da çıkıp desinler ki "arkadaş bunun diğer samsung'lardan üstün tarafı sadece donanımı. tek artısı işlemcisi, ekran çözünürlüğü, vs'si.
yani akıllı bekleme, seri çekim falan olacak diye gidip almayalım. daha güçlü cihazımız olacağı için gidip alalım. haksız mıyım?
şimdi samsung galaxy s3 çıktı. tamam çok süper telefon. pek güzel. lakin reklamlarını izlyiorum, yok zıplarkene fotoğraf çekerken bir sürü çekermiş, en güzelini seçermiş, yok sizle birlikte uyurmuş akıllı beklemeymiş.
lan android işletim sistemli telefonun sınırı yok ki zaten. bunların hepsi yazılımla olabilecek işler değil mi? yani telefon kamerasına seri çekim yaptırtmak ki mekanik bir shutter yok ki zaten seri çekim yapmak donanımsal bir özellik olsun), akıllı bekleme neyse anlamadım ama onu yaptırmak için yeni donanıma ne gerek oluyor ki?
yani biri çıkıp desin ki "yok kardeşim yanlış biliyorsun, o telefonun hebületrik özelliği var, o olmadan yapılamaz", ya da çıkıp desinler ki "arkadaş bunun diğer samsung'lardan üstün tarafı sadece donanımı. tek artısı işlemcisi, ekran çözünürlüğü, vs'si.
yani akıllı bekleme, seri çekim falan olacak diye gidip almayalım. daha güçlü cihazımız olacağı için gidip alalım. haksız mıyım?
geçen hafta izmir caddesi'nde, iki gün önce de yüksel'de gördüm. üç tane kızılderili. giyimleri kuşamları, kafalarında tüyleri falan. etnik çalgılar çalıp müzik eşliğinde dans ediyorlardı. hani kızılderili kılığına girmiş oyuncular falan gibi de değil, çekik gözlü, koyu tenli, bildiğin geronimo. pek de hoşuma gitti ama işim vardı kalıp izleyemedim.
nedir bunların olayı? yani sadece sokak gösterisi sunmak mı, bir kültürü tanıtmak mı, bir organizasyonun parçası mı? nedir?
nedir bunların olayı? yani sadece sokak gösterisi sunmak mı, bir kültürü tanıtmak mı, bir organizasyonun parçası mı? nedir?
anime ve warez nasıl okunur?
hem doğru okunuşunu, hem de ortamda taşakoğlanı olmamak için nasıl okumamız gerektiğini söylerseniz...
hem doğru okunuşunu, hem de ortamda taşakoğlanı olmamak için nasıl okumamız gerektiğini söylerseniz...
arkadaşlar doğru düzgün hamile tişörtü arıyorum (eşim için arıyorum, ben erkeğim). bildiğin tişört. hanımlar body de diyor ya ondan işte. dün siteler'e bebek mobilyası bakmaya gittik, istisnasız, tek kelimeyle istisnasız herkesin üstünde tornadan çıkmış gibi üstünde dandik espriler olan lc waikiki tişörtleri var. başliycam vakikisine, üstünde espri neyin olmayan, eşimi normal body'lerin büyük bedenini almaktan kurtaracak hamile kesimi olan ama üstünde baby coming, baby loading falan yazmayan, ya da yazıyorsa da en azından azıcık ince espri olan, öyle dana gibi damgalanmış, göstere göstere ben hamileyim demeyen şeyler arıyorum. internetten de olur ama ankara'da mağaza tercihimdir.
dünya para da olmasın tabi bu arada.
dünya para da olmasın tabi bu arada.
ege'den ev yapımı sızma zeyinyağı getirdi bir arkadaş. kendileri yapmış. çok güzel kokuyor ama yenilir gibi değil. çok acı, bildiğin zehir. ham, işlenmemiş zeytin acısı.
ne yapılır bu yağ ile? salataya falan konulur gibi değil, çok acı yahu.
ne yapılır bu yağ ile? salataya falan konulur gibi değil, çok acı yahu.
bunu daha önce de biri sormuştu, "paint ile tek tek yazabilirsin" gibi fantastik bir öneri gelmişti. o yüzden tekrar ben sorayım.
15.000 tane belki daha da çok fotoğrafı seçeceğim, diyeceğim ki "bu fotoğrafların hepsinin exif bilgisinden çekilme tarihini al, fotoğrafın sağ alt köşesine yaz". sonra start düğmesine bastığımda trrrrrrrrr diye program işleyecek, hepsinin köşesine tarih yazılmış olacak.
evet, var mıdır böyle bir program?
15.000 tane belki daha da çok fotoğrafı seçeceğim, diyeceğim ki "bu fotoğrafların hepsinin exif bilgisinden çekilme tarihini al, fotoğrafın sağ alt köşesine yaz". sonra start düğmesine bastığımda trrrrrrrrr diye program işleyecek, hepsinin köşesine tarih yazılmış olacak.
evet, var mıdır böyle bir program?
arkadaşlar ilk defa android kullanıyoruz. bu android denen şey cep telefonu için işletim sistemi sanırım. windows gibi yani di mi?
peki android için indireceğimiz uygulamalar telefondan telefona fark ediyor mu? yani samsung galaxy s2 de androidli cep telefonu, ne bileyim motorola bilmemne de androidli cep telefonu. o telefonda çalışır, bu telefonda çalışmaz gibi bir kısıt var mı? yoksa android için yazılan uygulamalar standart mı, android kullanan her telefonda çalışır mı?
şundan soruyorum. google play'den indirirken "şu telefonlarla uyumludur" gibi bir şey aramalı mıyım, görmedim öyle bir şey. yoksa ne indirirsem indireyim mutlaka çalışır mı?
peki android için indireceğimiz uygulamalar telefondan telefona fark ediyor mu? yani samsung galaxy s2 de androidli cep telefonu, ne bileyim motorola bilmemne de androidli cep telefonu. o telefonda çalışır, bu telefonda çalışmaz gibi bir kısıt var mı? yoksa android için yazılan uygulamalar standart mı, android kullanan her telefonda çalışır mı?
şundan soruyorum. google play'den indirirken "şu telefonlarla uyumludur" gibi bir şey aramalı mıyım, görmedim öyle bir şey. yoksa ne indirirsem indireyim mutlaka çalışır mı?
arkadaşlar, türkiye'de erkayalar'dan başka canon fotoğraf makinelerinin yetkili distribütörü var mı? erkayalar tek mi?
neotech isimli firma yetkili midir, paralel midir, nedir?
neotech isimli firma yetkili midir, paralel midir, nedir?
arkadaşlar türkiye'de ya da en azından ankara'da böyle bir poğaça kanunu mu var?
beyaz peynirli poğaça: ikiye katlanmış hamur, kocaman bir dudak şeklinde.
zeytinli poğaça: oval, üstünde çok az çörek otu var.
patatesli poğaça: oval, üzerinde çok az haşhaş var.
kaşarlı poğaça: oval, üzeri komple susam kaplı.
sade poğaça: yuvarlak, üzerinde bir şey yok.
yani aksini yapana pastaneciler poğaçacılar odası ceza falan mı kesiyor. ankara'nın çeşitli yerlerinde yediğim bütün poğaçalar aynı model. anlıyorum karışmasın diye birine susam, birine çörek otu falan koyuyorsunuz da hiç mi kimse patatesliye çörek otu, zeytinliye haşhaş falan koymaz yahu? hiçbiri mi farklı olmaz?
beyaz peynirli poğaça: ikiye katlanmış hamur, kocaman bir dudak şeklinde.
zeytinli poğaça: oval, üstünde çok az çörek otu var.
patatesli poğaça: oval, üzerinde çok az haşhaş var.
kaşarlı poğaça: oval, üzeri komple susam kaplı.
sade poğaça: yuvarlak, üzerinde bir şey yok.
yani aksini yapana pastaneciler poğaçacılar odası ceza falan mı kesiyor. ankara'nın çeşitli yerlerinde yediğim bütün poğaçalar aynı model. anlıyorum karışmasın diye birine susam, birine çörek otu falan koyuyorsunuz da hiç mi kimse patatesliye çörek otu, zeytinliye haşhaş falan koymaz yahu? hiçbiri mi farklı olmaz?
arkadaşlar geçen gün firefox kendini otomatik olarak 12 sürümüne güncelledi. ne olduysa bundan sonra oldu. sekme kapatmak için çarpıya tıklıyorum, sanki kasan bir bilgisayarmış gibi 1-2 saniye sonra kapanıyor sekme. eskiden tıkladığım anda kapanırdı. sizde de var mı bu problem? yoksa bilgisayarımdan şüphe etmeye başlayacağım.
aklınıza ilk olarak erkek mi geliyor, kadın mı?
yani mesela ege isimli tanımadığınız birine telefon edeceksiniz. telefonda "ege bey" mi demek gelir aklınıza, "ege hanım" mı?
aynı soruyu "deniz" için de soruyorum.
yani mesela ege isimli tanımadığınız birine telefon edeceksiniz. telefonda "ege bey" mi demek gelir aklınıza, "ege hanım" mı?
aynı soruyu "deniz" için de soruyorum.
yav bu oyun satışa çıkar çıkmaz satılıp bitiyor, bi dahaki parti gelene kadar oyun kalmıyor mu? bitecek de ertesi gün bulamayacağım kaygısı mı? yani böyle bir şey yoksa niye gece yarıları oyun alacam diye kuyruğa giriyonuz arkadaş? hemen o dakka oynamazsa ölecek hastalığı mı nedir? tamam fanatiğisiniz belki, hatta bu sizin için bir yaşam tarzı, bir fenomen olabilir, oyunun hastasısınızdır da nedir bu yatıp uyumak varken oyun sevdasına gece vakti kuyruk beklemek falan? ertesi gün oynasanız olmuyor mu?
işi varmış da anasını göndermiş kuyruk beklemeye. koca kadın oyun uğruna emekli kuyruğu gibi kuyruk bekliyor sokakta.
işi varmış da anasını göndermiş kuyruk beklemeye. koca kadın oyun uğruna emekli kuyruğu gibi kuyruk bekliyor sokakta.
geçenlerde eurosport'ta mı neredeydi böyle top 10 en salak yenilen goller diye bir şey gösteriyordu. youtube'da ne şekilde arama yapacağımı bilemedim. ya o programdaki bütün videoyu arıyorum, ya da içlerinde bi tane yerlere yuvarlandığım gol vardı. birebir penaltı atışlarında kaleci topu kurtarıyor. sonra topa arkasını dönüp tribünlere doğru seviniyor. ama top da nasıl bi falso aldıysa durduğu yerde bilardo topu gibi fırfır dönüyor dönüyor, döne döne yavaaaşça kaleye giriyor. kaleci tribünlere doğru sevinirken penaltıyı atan ve hakem de topun başında dikilip dokunmadan kaleye girişini seyrediyorlar, hakem golü veriyor.
bi buldurun be.
bi buldurun be.
canlar şimdi benim bi oyuncak elektrikli trenim var. annemler avrupadan mı ne almışlar zamanında (şimdi kralı var burda, o zamanlar yokmuş). çocukluktan beri durur dolapta, hala sağlam. bu trenin bir de ayarlı adaptörü var. 0-12V ve 300mA yazıyor üstünde. ama ben bu mis gibi orijinal adaptörü yaktım (nasıl yaktığım bambaşka bir maceranın konusudur), tamir de olmuyor. bi tane ayarlı adaptör alayım dedim, gittim aldım şu klasik ayarlananlardan. ama bu 0-12V ve 500mA. şimdi eskisi 300mA iken bunun 500mA olması treni falan yakar mı, oynayan çocuk iletken raylara dokanınca (rayları metal, trenin tekerlekleri de metal. treni raylara koyunca tekerleklerinden elektrik alıyor) çarpar mı? bi şey olur mu yani? amper yükselince ne oluyor? aldığım herif bişey olmaz dedi ama çocuk oynayacak bunla, hafif de olsa elektrik falan çarpmasın şimdi?
kendim için değil, merakımdan soruyorum.
uzmanlığını alıp mecburi hizmetini de tamamladıktan sonra özel bir hastanede çalışmaya başlayan bir hekim akademik kariyer yapabilir mi? yani herhangi bir üniversite hastanesinde falan olmadığı halde doçent, profesör falan olabilir mi? yoksa akademik kariyer yapabilmek için illa üniversite hastanesinde mi hekimlik yapmak gerekiyor?
uzmanlığını alıp mecburi hizmetini de tamamladıktan sonra özel bir hastanede çalışmaya başlayan bir hekim akademik kariyer yapabilir mi? yani herhangi bir üniversite hastanesinde falan olmadığı halde doçent, profesör falan olabilir mi? yoksa akademik kariyer yapabilmek için illa üniversite hastanesinde mi hekimlik yapmak gerekiyor?
bebek doğduğunda kordon kanını saklama konnusunda bilgisi olan varsa paylaşabilir mi? google'dan kordon kanı bankası diye bir yer çıkıyor ama pek güvenilir gelmedi bana. daha çok üniversite hastanelerinde durum nedir, saklanıyor mu, saklanmalı mı, gereksiz bir aktivite mi, maliyeti nedir falan bilginiz varsa rica ediciim.