Ekşi Duyuru

anlayamıyorum abi. rüşvet verecek 50 milyon euro ve hatta daha fazlası bir miktarda paraya sahip olan bir adam fazlasını neden ister? bu para neylerine yetmiyor, ne istiyorlar da yapamıyorlar ki sırf rüşveti en az 50 küsur milyon euro olan işlerden para kazanmaya çalışıyorlar? bu işin bedeli milyar dolarlar tutmalı. 50 milyon euro'yu rüşvet diye veren adam da anında züğürtlemiyor, kaç o kadar daha parası zaten vardır da daha rüşvetini verdiği işten kat be kat fazlasını kazanacaktır. ne yapıcan allah aşkına o parayı da bunca işe giriyorsun? yalıysa yalı, uçaksa uçak, neyin yok, neyi alamıyorsun, neyine yetmedi hacı? para dışında başka bir amaç mı var nedir? fakir ruhuma anlatamıyorum bir türlü. biraz aydınlatın beni gözünüzü seveyim.

kış geldi, fiks kış sorusu çıktı meydana.

kış lastiği ne alalım?

goodyear ultragrip 8 kullandım 4 yıl, fena değild, memnun kaldım. ama başka bir şey önerirseniz o da olur. çok pahalı olmasın.

lassa snoways ucuz mesela, çok mu kötüdür?
petlas diyorlar. petlas nasıl?
continental sordum, en pahalı buna dedi, değer mi?
nokian pek düşünmedim.

ne dersiniz? abuk markalar önermeyin lütfen.

sabah arabaya biniyorum, motoru çalıştırıyorum, kaloriferi açıyorum, soğuk hava üflüyor. 5-10 dakika içinde motor ısındıkça sıcak hava gelmeye başlıyor.

hmmm demek ki havayı ısıtmak için motorun sıcaklığını kullanıyor.

motoru durduruyorum, ama arabanın içinde oturacağım. motor sıcak ama çalışmıyor, lakin kontak aksesuar pozisyonunda açık. fan çalışıyor, hava üflüyor, ama soğuk hava üflüyor.

soru: üflediğin havayı motorun sıcağından geçirip ısıtıyorsan motor kapalıyken ama hala sıcakken niye soğuk hava üflüyorsun?

yok motorun sıcağından geçirmiyorsan, farklı bir ısıtma mekanizman varsa niye ilk çalıştırdığımda motor ısınana kadar soğuk hava üflüyorsun?

elimde zebra stor perdenin altına takılan çıtanın ucundaki iki parçayı birleştiren tıpa gibi bir parça var. daha doğrusu yok. tek tarafınki var, öbür tarafınki kayıp olduğu için o çıtayı perdeye takamıyoruz.

ne kadar perdeci gezdiysem bulamadım. eski diyorlari bi standartı yok, yeni çıta yaptırıcan siparişle diyorlar. uğraşmak ve mastaf etmek istemiyorum. ev sahibinin perdesi.

işaret parmağın yarısı kadar bir parça. çizimden falan anlamam ama ankara'da benim bu parçayı götürüp aynısından çizdirip 3d yazıcı ile çıktısını alabileceğim bir yer var mı? ama dünyanın parasını da istemesin.

3d yazıcıdan başka fikir gelmedi aklıma. başka çözüm de olur.

uygun fiyata buradan yardımcı olmak isteyenlere de hayır demem.

taşındığımız günden beri prizi olmayan yere priz takacağım. çok acemi değilim, elimden gelir.

prizin içinde üç tane kablo var. biri kırmızı, ikisi siyah. kırmızıda akım var, kontrol kalemini yakıyor, o tamam.

peki öbür iki siyahtan hangisi nötr, hangisi toprak acaba? bunu anlamanın bir yolu var mı?

ingilizce h harfine "eyç" deniyor.

peki abicim normal konuşmada bu harf "h" sesi çıkartırken, harfin adı niye eyç?

"hotel"i hotel diye okuyon mesela, niye eyçotel değil madem? veya niye eyçamburger falan demiyorlar?

madem h diyecen, harfe niye "eyç" diye acaip isim taktın, tek başına kullanırken "eyç" diyon? öteki harfler gibi, b harfine "bi", d harfine "di", g harfine "ci" dediğin gibi h harfine de "hi" falan de?

niye eyç?

Belimin ağrısı nedeniyle mayıs'ta ve ağustos'ta beyin cerrahına gittim. Mr çekildi. İkisi de ameliyat olduğum yerden ufak bir fıtığın yeniden nüksettiğini, ama yeniden ameliyata gerek olmadığını söyledi. Lakin bir tedavi de vermediler. Anca ağrı kesici ve kas gevşetici ilaç. Korse? Yok. Egzersiz? Yok. Yüzme falan? Yok. Yaşlı olsan fizik tedavi verirdim dedi ikincisi ama o da yok. E amk geçmiyor 6 aydır, sakat sakat geziyorum. Bacakta güç kaybı falan yok ama bel ağrısı eziyete döndü artık. Yamuk yumuk yürüyorum. Kendim gideyim diyorum fizik tedaviye. Ankara'da muayene edip yönlendirecek bir fizik tedavi doktoru önerir misiniz?

göz muayenesi oldum ve lens reçetesi aldım. ne yazdığını söyledi ama tam da anlamadım. benim BC değerim neymiş dedim, hepsini saydı, ne demek istedi anlamadım.

yazısı da okunmuyor. acuvue oasys yazdı ama bc değerine ne yazdığını, en altta acuvue oasys dışında yazanları anlayamadım.

2011 yılında aldığımız samsung marka smart tv'nin smart kısmında youtube vardı. çocuğa çizgi film falan açar izletirdik. geçen gün girdim baktım, yok, gitmiş. bi google'layım dedim, meğer samsung bütün eski tv'lerden youtube uygulamasını kaldırmış. hatta telefona tanıtmıştım, telefondan açıp ekranda paylaşıyordum.

ulan smart'ın bütün olayı oydu zaten. amk akvaryum aplikasyonu indirip balık animasyonu mu izliycem, ne smartlığı kaldı bu zıkkımın? nereye mıçacaklar yav şimdi? nasıl izliyecez youtube? sırf youtube izleyebilmek için yeni televizyon mu alalım? bu ne dangalak iştir yahu?

fen bilgisi öğretmeni olan eşim, okulda çocuklara göstermek amaçlı bir maker öğretmen eğitim programı ile arduino eğitimine katıldı. ben, çocukluğunda en sevdiği oyuncağı tees elektronik basic set olan, oradan buradan söktüğü motorlarla icatlar yapan bir çocuk olarak aklım gitti buna. bir set de kendime aldım, kendi kendime takılıyorum şimdi.

ama birkaç basit sorum var siz sevgili elektronik dehalarına.

1. potansiyometre ile led parlaklığı ayarlama devresi var. kurdum, programnı yükledim, iyi güzel, potu kısınca ışık kısılıyor, açınca parlıyor. ama rahat duramam tabii, ledi çıkardım, oyuncak helikopterden söktüğüm dc motoru taktım aynı yere. potu kısıyorum duruyor, az açıyorum yavaş dönüyor, sonuna kadar açınca hızlı dönüyor. iyi güzel, olması gereken de bu. ama ben potu aradan çıkarıp motora +5v'u doğrudan verince motor deli gibi coşuyor, çok hızlı dönüyor. e abi potu sonuna kadar açınca da böyle dönmesi gerekmez mi? yani bu motora 5v verince böyle dönüyorsa, potu sonuna kadar açınca niye böyle dönmüyor? ayrı bir direnci mi var, nasıl oluyor?

2. motorlarla ilgili bilgi edineyim diye bir tane step motor aldım, sürücüsüyle birlikte. bağladım, programını yükledim. motorun içinden vzzzzz diye ses geliyor, ama şaftında bir dönüş yok. programdan hızını arttırıyorum, vızıldama artıyor ama yine hareket yok. sağa dön, dur, sola dön, dur şeklinde program atıyorum, vzzzzz (dur) vzzzzz (dur) diye verdiğim komuta uygun vızlıyor ama bir dönüş yok. motor mu bozuk, şaftın dönmesi için bi yerini mi dürtmem falan lazım, başka mı bir hata yapıyorum? onca video izledim, yazı okudum, çözemedim.

teşekkürler herkese. tavsiyelerinize açığım bu arada.

dat diri dat dat dat diri dat dat dat diri dat dat daaat dat.

yanlııış.

dat diri dit dit dat diri dit dit dat diri dit dit diii di.

boruyla çalınca:

dibirip dübürüp dibirip düttürü düt düt düüt.

o kadar öğret öğret, borudan çıkan ne abi?

edit: sorum ciddi arkadaşlar, komiklik yapmıyorum. boruyla çaldığı ne? ağzıyla yaptığı sesle aynı melodi olmadığı aşikar.

sohbet ekranında fotoğraf bulanık gözüküyor. sanki tam yüklenmemiş, biraz bekleyince yüklenip netleşecekmiş gibi. tıklayıp açınca normal.

eskiden sohbet ekranında da net görünürdü. bu sabah eşim birkaç fotoğraf yolladı, ondan sonra hepsi bulanık oldu.

telefonda depolama sıkıntısı yok. durup dururken ne oldu, nasıl düzelir? böyle yüklenmemiş gibi bulanık bulanık gözükmesi çok sinir bozucu.

samsung note 5 kullanıyorum. son versiyon android yüklü, bütün güncellemeleri yapılmış vaziyette. root'lu falan değil, orijinal rom.

oğlanın anaokulundan bir kağıt vermişler, dişlere uygulanacak "florürlü vernik uygulaması yapılması için izin veriyorum/vermiyorum" şeklinde. kısa da bir açıklaması var.

biraz internette gezindim, kimisi hiçbir zararı yok diyor, kimisi florür zehirdir diyor (ki diş fırçalamaya başladığından beri hep söylendi, hep florürsüz veya düşük florürlü, çocuklar için yapılmış diş macunu kullandık), sakın yaptırmayın diyor.

şimdi nedir ne değildir bu florürlü vernik uygulaması? zararlı değilse bile gerekli midir? çocuğum çok düzenli olmasa da düzenli diyebileceğimiz bir periyotta dişlerini fırçalıyor (kendiliğinden uyuyakaldığı zaman uyandırıp fırçalamıyoruz, mecburen o gün pas geçiyor ama kontrollü bir şekilde yatmaya gidiyorsa gidip fırçalıyor). ağzında çürüğü falan da yok.

diş hekimi arkadaşlarım bilgilendirebilir mi acaba?

Koltuğun ayağına keçe yapıştırırken koltuğun ayağında yapışık buldum. Bir çeşit böcek yumurtası veya kozası olduğunu düşünüyorum. Fotoğrafta belli oluyor mu bilmiyorum ama içinde minik sarı noktacıklar olan pamuksu bir şey. Tam olarak nedir bu?

i.hizliresim.com

şu andaki 1000 liranın alım gücü, geçmişte hangi tarihteki 1000 liranın alım gücü ile eşitti? sormak istediğimi sorabildim mi bilmiyorum. bugün 1000 liraya alınabilen bir şeyin aynısını, geçmişte hangi tarihte yine 1000 liraya alabiliyorduk?

örnek de vereyim net anlaşılsın, babam dedi ki "xxxx yılında ilk arabamı 69.000 liraya aldım". şimdi aynı sınıfta bir araba yine 69.000 ise aradığım o. genel olarak xxxx yılındaki fiyat ile bu tarihteki fiyat aynı diyip, o dönemdeki bazı şeyler için fiyat karşılaştırması yapmak istiyorum.

hangi tarih daha yakındır bu istediğime?

ev tipi amatör tamirat işlerinde kullanmak üzere bir akülü vidalama aleti almak istiyorum. eskiden bi tane vardı, maltepe pazarından almıştım. bataryaları tükenince attım. ama epey de iş gördü. şimdi iyi bir şey alayım diyorum.

çok model var. ama bosch'un şu iki, modeli var hoşuma giden.

biri yeşil amatör seri: www.koctas.com.tr 389 lira.

biri mavi profesyonel seri: urun.n11.com 456 lira.

e tabi alabiliyosan mavisini al diyeceksiniz de, profesyonel değilim. aradaki fark 60-70 lira. değer mi profesyonelini almaya, yoksa yeşil olanı yapıştırayım gitsin mi? bütçemi de çok zorlamak istemiyorum. ne dersiniz?

sıradan çinko pile göre 10 kat daha hede hödö diye 10 kat da fazla para almayı biliyorlar.

üzerinde son kullanma tarihi mart 2024 yazan, paketi daha açılmamış pil nasıl akıyor abicim?

sıradan pile 10 kat daha basarız diye iddialı konuşup dünyanın parasına satılan pil daha paketi açılmadan paketin içine akıyorsa (10 saniyede aktım kardeş emeğine sağlık sdfsadkj) ben üç kuruşluk pil için bununla uğraşıp iki tane sağlam pilimi geri almak istiyorum. böyle beylik beylik sıradan pile 10 basarız falan demeseler umurumda olmazdı da, yanındaki dandik sıradan pil taş gibi dururken bu akıyorsa ben bununla uğraşırım arkadaş.

kime başvuruyoruz?

al sana duracell:
drive.google.com
drive.google.com
drive.google.com

com.tr uzantılı dns'im var. web sayfası istemiyorum. sadece 4-5 tane mail adresini host edebilmek için hosting şirketi arıyorum. ücretsiz veya fazla pahalı olmayan ücretli bir şirket de olabilir.

teknik bilgim yok. mx kaydından bilmemneden anlamam. ben dns'i yönlendiricem, onlar çalışacak. şu anda ücretsiz olarak yandex kurumsal mail kullanıyorum ama çok da içime sinmiyor. çünkü yandex ilk kullanmaya başladığımda bana kazık attı (bkz: #42169667), şu anda sırf mecburiyetten, hazır çalışıyorken yine aynı şeyler başıma gelmesin diye kullanıyorum.

arkadaşlar yeni evimizde merkezi uydu varmış. bir uydu cahili olarak daha önce de sormuştum nasıl kullanılıyor diye. televizyonda da dahili uydu alıcısı var. şimdi kablo aldım, duvardaki uydu prizinden televizyona bağladım. buradan, türksat sitesinden ve birkaç forumdan öğrendiğim kadarıyla frekans girip arama yaptım falan, 600 küsur kanal buldu. ulusal bütün kanallar var ama halk tv yok. halk tv'nin sitesindeki frekansları giriyorum (zaten türksat sitesinde yazan da o paket frekansı), yazıyorum, hepsi çıkıyor, halk tv çıkmıyor.

show max diye bir kanal da varmış mesela, nedir ne değildir bilmem ama o da yok. izlemeye değer olduğundan değil, niye yok onu anlamıyorum. aynı uydu, aynı frekans, hepsi var bunlar yok.

nasıl yapacağız?

bu arada televizyon da 2011 model bir samsung smart tv.

arkadaşlar 3 hafta kadar önce taşındık. doğançay nakliyat firması neredeyse her şeyi toplayıp, tertemiz kolileyip yeni evimize götürdüler. sadece kırılacak eşyaları açtılar, öbür kolileri bıraktılar. biz de işten güçten fırsat buldukça anca 2-3 haftada kolileri açtık bitirdik.

fakat bazı kayıp eşyalarımız var. ama öyle değerli eşya falan değil. üstelik de birbirinden alakasız, kaybolması tamamen mantıksız ufak tefek şeyler.

örneğin yazıcının elektrik kablosu yok. ulan eski evde yazıcının üzerine takılıydı, öbür ucu da altılı prize takılıydı. yazıcının kendi var, altılı priz var, altılı prize takılı diğer eşyalar var, ama yazıcının elektrik kablosu yok, çıkmadı.

iki tane şef bıçağım vardı. çok öyle göz dikilecek kaliteli şeyler değil. bütün çatallar bıçaklar var, çekmece içindeki çatak kaşıklık var, mutfağa dair her şey var, o iki bıçak yok.

kolilerken hep aynı bölgeleri birlikte kolilediler. yani kamyonda bir kolimiz kalmış bile olsa biri kablo, biri bıçak. mutfakla çalışma odası yan yana bile değil. bu ikisinin aynı koliye girmesi bile imkansız.

eski eve de gittim baktım, her yeri didik didik ettim, bir çöp bile kalmamış orda. açılmadık koli de kalmadı.

nerede olabilir bunlar?

arkadaşlar bu inşaat işlerinden çok anlamadığım için soruyorum.

şimdi bu evin banyo, küçük tuvalet, koridor, ebeveyn banyosu ve yatak odasının ebeveyn banyosuna denk gelen hizası arasında kalan dikdörtgen kısmın tavanı, evin diğer yerlerindeki tavana göre daha alçak. o kadar ki elimi uzattığımda tavana değebiliyorum.

bu kısımlarda niye özellikle tavan alçak olur ki? içinden boru moru mu geçiriyorlar acaba?

öyle asma tavan falan da değil, bildiğin beton tavan.

bonus soru: mutfak havalandırmasında bir sıkıntı var sanırım. birinin pişirdiği yemeğin kokusu aynen eve geliyor. tahminimce davlumbazın bağlı olduğu bacadan geliyor. zira başka gelecek yer göremedim. kendi deliğime davlumbazdan çıkan spiral flex boru takılı ama öyle sadece ucunu sokmuşlar. ben bu kokunun gelmesini bir şekilde engelleyebilir miyim?

Yeni evimizde merkezi uydu varmış. Bizim samsung tv'de de dahili uydu alıcısı var.

Şimdi kabloyu taktım, tv'den uydu taraması nasıl yapılıyor onu da öğrendim.

Peki bütün bu kanalları izlemek için hangi uyduları seçip taratmalıyım? En azında Türkiye'de yayın yapan bütün kanalları, özellikle hd kanalları istiyorum. Türksat 42e seçtim hotbird seçtim, bi tek trt'ler ve şifreli kanallar geldi.

Hangi uyduları seçip taratayım?

Veya bunu liste halinde altarabileceğim bi dosya link vs. var mıdır?

arkadaşlar muhasebe forumunda ciddi bir tartışma dönüyor. hukukçu arkadaşların fikrini almak isterim. dikkat, uzundur. durumum yoktu panpa diyecek olanlar bulaşmasın, kanun yorumlamayı seven hukukçulara soruyorum.

---

2429 sayılı ulusal bayram ve genel tatiller hakkında kanun'un 2. maddesinde diyor ki "Kurban Bayramı; Arefe günü saat 13.00'ten itibaren 4,5 gündür.".

buradaki "arefe günü saat 13:00'ten itibaren" ifadesini bir kenara koyalım.

vergi usul kanunu ile birlikte birçok kanun, süreli yükümlülükler için "sürenin son günü resmi tatile denk geldiğinde, süre bir sonraki işgününe uzar" demektedir. bunu da cebe koyalım.

vergi usul kanunu 396 sayılı genel tebliği de der ki "Mükellefler söz konusu bildirim formlarını, aylık dönemler halinde düzenlemek ve takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar sistem üzerinden onaylamak suretiyle göndermekle yükümlüdürler."

şimdi soruya gelelim. verilmesi için son günü 31 ağustos olan bildirimler vardı. ilgili tebliğde, yukarıda yazdığım gibi "ayın son günü 24:00'e kadar verilmelidir" yazıyor. saat de yazıyor yani.

birçok meslektaşım tatil olduğunu düşünerek bu bildirimleri unutmuş.

şimdi bir kısım "31 ağustos resmi tatil değil, idari tatildi, iş günüydü ve o gün verilmeliydi" diyor.

ben erken verdiğim için sorun yaşamadım ama benim de içinde bulunduğum bir kısım ise "verilmesi ile ilgili tebliğde saat 24:00'e kadar" diye mühlet vermiş. ulusal tatiller kanununda da arefe günü için 13:00'ten itibaren tatildir" yazıyor. dolayısıyla bu bildirimlerin verilmesinin son günü resmi tatile (hükümetin ettiği tatile değil, zaten yarım gün kanunen tatil olan arefe gününün öğleden sonrasına) denk geldiği için bir sonraki iş günü olan 5 eylül salı gününe uzar" diyor.

siz söyleyin, uzar mı uzamaz mı?

Günde 15'er dakikadan en az 2 kere z.çan 100 kiloluk adama dayanır mı? Veya ne kadar dayanır?

Yoksa takoz neyin mi koyayım altına?

arkadaşlar yeni taşınacağımız eve badana yaptırdım. yapan kişiler boyacı değil, bizim işyerinin görevlisi ve onun iki akrabası. boyacı olmadıkları için bir fiyat tarifeleri yok. "fark etmez abi ne verirsen" diyorlar. ben de hiç bilmiyorum rayicini.

toplam 3 kişi, 2 gün çalıştılar. çalışanlardan bir tanesi 2 gün boyunca öğlen 12'de geldi, gece 12 gibi bıraktı. diğer ikisi saat akşamüstü 5-6 gibi geldi, onlar da 12 gibi bıraktı. 4+1 evin salon duvarları hariç bütün duvarları ve salon dahil bütün tavanları boyandı.

boyayı ve gerekli bütün malzemeyi (fırça, rulo, naylon, branda, bant vs) ben aldım. yemeklerini ben gönderdim. ödeyeceğim sadece emeklerinin ücretleri.

2 gün boya yapan 3 kişiye ne kadar ödeme yapmam uygundur?

Ankara'da aynı semt içinde ev taşıyacağız. Araştıra araştıra bu ikisine indirdim. Protrans mı, doğançay mı? Kullananlardan tavsiye alabilir miyim?

İkisinin de eksperi geldi, pazarlık mazarlık protrans 2200, doğançay 2000 lira fiyat verdi.

200 lira farka rağmen gönlüm protrans'tan yana. Ama emin de değilim. Siz ne dersiniz?

gmail için gmail aplikasyonuu kullanıyorum, onda sıkıntı yok. iş mailleri için de kendi stok e-posta programını kullanıyorum ama sinir etmeye başladı. samsung galaxy s3 kullanırken iyiydi. note 5'te nugat ile birlikte bi acaip oldu. ekler gözükmüyor, hiç ek yok gibi, halbuki var, aynı maili bilgisayardan açınca eki geliyor. bazen gözüküyor, gözüküyorsa bile açılmıyor. "önce postayı indirmelisiniz" diyor. eskiden de derdi bunu, ekranı yukarı kaydırınca ortada bi yuvarlak fırıl fırıl döner, indirirdi. şimdi ne yukarı kayıyor, ne e-postayı indir diye bir buton falan çıkıyor. bazen, o da bazen yani her zaman değil, aşağıda "daha fazla yükle diye bir buton gözüküp kayboluyor. şu atari salonlarında kafayı çıkaran köstebeklerin kafasına tokmakla vurmaca oyunu var ya o gibi, çıkıyo, tan tıklayacakken gidiyo falan. kaybolmadan denk getirip tıklıyorum, yuvarlak fırfır dönüyor yine ama cıks yine indirmiyor. menüden "e-postayı kaydet" diyorum, kaydedilemedi diyor. mümkün değil ekini göremiyorum.

şöyle adam gibi bir e-posta uygulaması var mıdır?

teledünya kullanıyorduk, çok da memnunduk. lakin yeni taşınacağımız apartmanda kablo tv tesisatı yokmuş. yıl olmuş 2017, alemin en eski tv platformu binada yok. dolayısıyla naklettiremiyoruz.

şimdi biz televizyonu nereden izleyelim? d-smart ve digiturk hem pahalı, hem de gıcığım bunlara. ama zorunda kalırsam değerlendirebilirim.

turkcell superonline fiber teşkilatı varmış binada. bende de fiber internet var. bi ara turkcell tv+ kampanyası vardı, hala varsa onu düşünebilirim.

bir de ücretsiz olarak uydu taktırabilirim.

başka önerebileceğiniz bir şey var mı? ya da tv+ iyi midir ne dersiniz?

ev taşınacak. mesafe 1 kilometre bile değil.

sökülecek dolap, karyola gibi eşyaları zarar vermeden söküp taksın, sağlam taşısın kırıp dökmesin, sağa sola çarpmasın yeter.

çıktığımız ev asansörsüz binanın en üst katında olduğu için asansörlü taşıma taşkilatı olsa iyi olur.

tavsiye edebileceğiniz şirket var mı?

arkadaşlar yeni bir eve çıkıyoruz kiralık olarak. ben de her halttan şüphelenen, artık kimseye güveni kalmayan bir adamım.

evi hürriyet emlak sitesinden bulduk. emlakçıdan. emlakçı da semtin eski, bilindik bir emlakçısı. dandik merdiven altı bir yer değil. aradık, evde ev sahibinin kendisi oturuyormuş. randevu aldık, gittik, evi gördük, ev sahibi gezdirdi, beğendik, tutmaya karar verdik, pazarlığını yaptık. sonra emlakçının ofisinde buluştuk, kontratı emlakçı hazırladı, kimlik fotokopilerimizi, telefonlarımızı falan aldı, ince ince her şeyi kontrata yazdı, ev sahibi ile karşılıklı imzaladık. kontrat 1 eylül tarihinde başlıyor. ilk kira olan eylül kirasını peşin olarak elden ödedik, ev sahibi kirayı aldığına dair kontrattaki kısmı imzaladı. kontratları aldık gittik.

lakin ev sahibi hala içinde oturduğu için 27 ağustos'ta anahtarı vereceğini söyledi. hatta kontrat başlangıcını da 1 eylül yaptık o yüzden.

ortada dolandırılıyor, kandırılıyor olabileceğimize dair bir şey yok değil mi?

aklıma organize dolandırıcılıklar geliyor. ne bileyim bu adam aslında ev sahibi değildir, kiracıdır. emlakçıyla anlaşıp (veya emlakçıdan da habersiz) ev sahibi rolüyle evi bize kiralayıp ilk kirayı cukkalar. biz taşındıktan sonra asıl ev sahibi gelir falan. hatta asıl ev sahibi gelene kadar kaç ay oturursak o kadar aylık kirayı alır mesela. olur mu artık bu kadarı da? adama evin tapusunu falan mı sormalıyım? yoksa o kadar da paranoyak olmamak mı lazım?

hani görmeden ilandan beğenip kapora yollanıyor falan öyle değil. bizzat gördük gezdik, bizzat kontrat imzaladık, kapora değil, eylül ayı kirasını verdik. telefonlar alındı vs. emlakçı da yıllardır aynı yerde dükkanı olan kayıtlı kuyutlu emlakçı. öyle dandik yer değil. bi sıkıntı yok di mi, sonradan bi pokluk çıkmaz di mi?

iki günde bir, hadi bilemedin her gün bir tencere, arada sırada (haftada bir falan) iki tencere yemek pişen ve kahvaltıda da 1 saat kadar çaydanlığın altında yanan elektrikli ocak, 2 ayda 90 liralık 12 kilo aygaz tüpten daha mı fazla tutarda elektrik yakar?

elektrikli ocak dediğim şu yeni modern ankastre olanlardan. cayır cayır rezistans değil yani.

yazlıktaki tüpü sadece babam tek başına 2 ay tatil yapmasına rağmen (iki hafta da biz gittik, arada sırada iki tencere yemek olmasının da sebebi o) her yıl değiştiriyor. 90 lira. ben ankara'da kombi yakmayı bıraktığımız tarih olan mayıs'ta 100 liralık gaz aldım, üç kişi gürül gürül banyo ediyor, üç aydır (bizim de tatile gittiğimiz iki haftayı düş, iki buçuk ay olsun güzel hatırınız için) yemek pişiyor, çay pişiyor, daha da bitiremedik.

yazlığa elektrikli ocak alsak iki ayda 90 lirayı geçer mi yaktığı elektrik?

aslında bana sorulduğunda cevap vermem gerekiyor, mesleğimle ilgili bir konu. ama terzi kendi söküğünü dikemezmiş.

e-devlet farklı bir şey söylüyor, sgk sitesi farklı bir şey söylüyor, emeklilik yaşı hesapladığını iddia eden siteler farklı bir şey söylüyor.

tek sigorta kolundan sigortalı olsam sıkıntı değil, kendim de çat diye söylerim ama farklı kollardan sigortalıyım. bir iş kanunu uzmanı varsa yardımcı olabilir mi?

- cinsiyet: erkek
- doğum tarihim: 01.08.1979
- ilk sigorta başlangıcım, 4a'lı, yani ssk'lı olarak: 01.08.1997
- 1997-2005 yılları arasında kesik kesik toplam 870 gün prim ödemem var. 28.02.2005 tarihinde ssk sona eriyor.
- 01.07.2007 yılında 4b yani bağkur başlıyor ve hala devam ediyor. 30.06.2017 itibariyle 3780 gün prim ödemişim.

e-devlet diyor ki 5400 gün 58 yaş veya 9000 gün 57 yaş.
sgk diyor ki 9000 gün 60 yaş.
abuk siteler diyor ki 9000 gün 46 yaş (bunu geçiniz, böyle olması mümkün değil)

hangisi doğru, veya başka seçenek olabilir mi? 5400 gün ile 9000 gün çok ciddi bir fark. birinde iki sene sonra günümü doldurmuş oluyorum. ötekinde daha bu çalıştığım kadar daha var neredeyse.

eskiden buzdolabının kapısını açık bıraktığımızda, eğime göre kendiliğinden kapanırdı. temizlik sırasında çekerken iterken falan bir ayarı bozuldu galiba. kapıyı bıraktığımız yerde kalıyor. hatta itekleyip bıraktığımızda bile yeteri kadar hızlı itmemişsek kapanmıyor, açık kalıyor. kapı açık düdüğü de azıcık açık kalmalarda ötmüyor. çok açıksa ötüyor.

şimdi bu aletin dört tane ayağı var. fiziğim bitti. hangi ayağını yükseltmeliyiz ki kapak kapanmaya meyilli davransın? hani içinden bir şey alırken kapı insanın üstüne üstüne gelip taciz etmesin de, en azından şöyle yalandan itekleyince gidip kapansın.

bi ayak ayarı için servis çağırasım yok ama hangisiyle oynayacağımı da bilemedim.

kimsin olum, sen neyine bakıp 15 günde 3 gb veri tüketiyorsun lan?

evde wifi, ofiste wifi, günümüün çoğunu geçirdiğim her yerde wifi. bir tek sokakta, otobüste dolmuşta mobil veri kullanıyorum, ilk defa bu ay, daha kesilmesine 15 gün kala (yani 15 gün kullanmışım) "internetiniz 800 mb kaldı" diye mesaj geldi. baktım telefondan interneti hangi uygulama emiklemiş diye, instagram. çoğu wifi ile geçen günümde 15 günde 3 gb veri yemiş düttüğümün uygulaması.

lan ben 3 gb ile 2 saatlik full hd film indiriyom oğlum 20 saniyelik instagram videolarıyla hikayeleriyle nasıl tükenir? facebook'tan da video izliyorum, youtube'dan da izliyorum, hem de öyle böyle değil beşer onar dakikalık videolar izliyorum, çocuğa çizgi film izletiyorum da yine bitmiyor internet. feysbukun yutubun veri tüketimi 400 500 mb iken sen kim oluyosun instagram, epi topu izin verdiğin 20-30 saniyelik videolarla, canlı hikayelerle nasıl yiyorsun oğlum 3 gb interneti?

biri bana açıklayabilir mi? varsa bunun veri tasarrufu bilmemnesi?

samsung note 5. lazımsa android 7 nugat.

Eşimin elektronik robotik bilmemne eğitimi için uçakla İstanbul'a geldik, uçakla da döneceğiz. Eğitim yerinden içi komple dirençler, devre kartları, kablolar, motorlar, potanslar, ledler falan dolu 14" bir alet çantası vermişler.

E abi uçakla geldik, biz bu çantayı uçakla Ankara'ya nasıl götürecez? Kabin şart değil. Bavul müsait, bagaja da versek olur ama adamlar laptop'ın bile laptop olduğuna inanmayıp çalıştırıyorlar. Bunun bir bomba düzeneği olmadığına ikna edip uçağa alma şansımız var mı? Yoksa bagajda bile olsa böyle bir şeyi almazlar mı? Giderayak bütün eğitim birikimini çöpe atmasınlar.

bileti alırken "2 kişi" diyerek alınca, check in yaptırana kadar size uygun yan yana iki kişilik bir yer ayrılıyor mudur? hani istisna durumları geçtim, son dakikaya kalırsan olmaz belki de, makul derecede erken zamanda kontuardan check in yaparken "maalesef iki kişilik yan yana yer kalmamış" denebiliyor mu?

biletleri ayrı ayrı "1 kişi" diye almışsak şansımız iyice azalıyor herhalde di mi?

ya arkadaş artık sıkıldım bu durumdan. daha önce de sordum, net bir cevap alamadım.

ofiste bir adet hp laserjet p1102w wireless yazıcı var.

yazıcı modem üzerinden kablosuz ağa tanımlı. 192.168.1.100 diye de sabit ip verdim yazıcıya. laptop'a da yazıcıyı kurdum 192.168.1.100 diye.

aynı yazıcıdan evde de var. ona da 192.168.1.100 dedim, başka hiçbir şey yapmaya gerek kalmadan aynı laptop ile yazdır diyorum ondan da yazdırıyor.

şimdi sorun şu, ben evde dokümanı "yazdır" dediğim anda yazıcıdan çıkıyor. lakin ofiste yazdır diyorum, bazen hemen çıkıyor, bqazen 1-2 dakika sonra çıkıyor, bazen 10 dakika sonra çıkıyor, bazen ben yazdır dediğimi bile unutuyorum, saatler sonra çıkıyor.

aynı bilgisayar, aynı model yazıcı. ofisteki bu gecikme neden? bilgisayardan desem, evde de hemen çıkmaz. yazıcıdan desem, yazıcılar aynı. tek fark modem. evdeki superonline'ın fiber modemi (sanırım huawei marka), ofisteki türk telekom'un adsl modemi (zte marka).

ayar mı yapılacak, modem mi değiştirilecek, neyse bunun derdi bi yardımcı olun abi işimi gücümü aksatıyor.

ekran dediğin sabit değil mi usta? windows'un masaüstüsü işte. bu ekranın bir de dışının olması kadar saçma bir şey var mı lan? ekrana sığan kısım yetmedi de, sığmayan kısım ne işimize yarayacak?

bi eşşeklik edip simgeyi sürüklerken ekranın dışına bırakıverdim, simge yok oldu. masaüstü klasörüne bakıyorum, orada duruyor, ama mühendisini öptüğümün ve niye ekrana sığmayan bir de dışarısı olduğunu anlamadığım windows masaüstünde gözükmüyor. klasörden girip işlem yapmak kolay ama ekranda görmem lazım onu. kenarı köşesi falan da gözükmediği için tutup geri de çekemiyorum.

asıl soru: nasıl geri çekip masaüstü ekranına koyacam?

bonus soru: ne işe yarıyor lan bu dışarısı? ekran belli, çözünürlüğü belli. sürümeye çalışsam da gitme işte o tarafa, hop bilader ekran bitti de kal orada.

beyanname meyanname vergi dairesi işlerinden anlarım diye bana geldiler.

annemin eski bir arkadaşı vefat etmiş. kocası da veraset intikal beyannamesi için bana geldi. yakın zamanda annemi kaybettiğim için aşinayım. dedim amca bankalardan yazı alacaksın, varsa tapular ve belediyeden rayiç bedelleriyle geleceksin, ben dolduracağım beyannameni. buraya kadar sıkıntı yok.

ama amcanın eşiyle müşterek bir de kiralık kasası varmış. eşinin sağlığında tek başına gidip açmaya yetkili olduğu kasaya da banka bloke koymuş. kasadakilerin de beyan edilmesi gerekiyormuş. bir de veraset ve harçlar vergi dairesine hitaben dilekçe vermiş banka. vergi dairesi bir eksper ile değer tespiti yapacakmış, beyan eidlecekmiş.

yahu kiralık kasadakilar kayıt altında olan şeyler değil. herhangi bir kurumun bunları kayıt altına alma, değerini tespit ettirmeyi talep etmesi mümkün mü? kaldı ki amca da kasanın ortağı, tek başına, tek imzayla erişim hakkına sahip.

hani kasa sadece teyzenin adına olur, açtırıp içindekileri alabilmek için tespit, beyanname, falan istenir belki anlarım da adam ortağı öldü diye kendi kasasını açamıyor, açmak için değer tespiti ve beyan isteniyor.

belki kasadaki her şey zaten adama ait? bir ortak banka hesabı gibi belli bir değer üzerinde hak edilen pay oranları değil ki bu, sadece ortak erişim hakkı var diye niye paylaşılmak, değer tespiti yapılmak, beyan edilmek zorunda olsun? "kiralık kasaya iki kişinin erişim hakkı varsa, içindekiler de yarı yarıya ortaktır" diye bir şey var mı?

matematiğim bitti.

6/2(2+1) = ?

samsung akıllı telefonun hesap makinesi 9 diyor
excel 9 diyor
casio fx5500 bilimsel hesap makinesi 1 diyor.

işlemde başka parantez yok. kağıt üzerine yazarsak paydayı kesirin altına yazdığımız için sonuç net olur. ama böyle tek satır yazarsak (excel'e, hesap makinesine falan), hangisi payda nasıl anlaşılıyor? hangi doğru?

yani işlem:

6
- (2+1) mi,
2

yoksa

6
------ mi?
2(2+1)

Aramaya inanmadım, buraya sormak daha efektif geldi. Note 5 telefonum var. Bi de samsung gear vr gözlük aldım.

Şimdi ne yapacağım, telefona ne indireceğim, bunun uygulaması, videosu hakkını verecek nesi var? Ne indireyim, ne yükleyeyim?

Mümkünse google play'den ve ücretsiz.

Teşekkürler.

arkadaşlar "karşıdan yüklenenler" klasörünü ne zaman açsam klasör içeriği tam açılmıyor. pencerenin üsründeki klasör yolunun üstünde bir ilerleme çubuğu başlıyor ilerlemeye, dakikalarca ilerliyor ilerliyor.

ben normalde ihtiyacıma göre sütun başlığına tıklayarak isme göre, tarihe göre falan sıralatır aradığım dosyayı bulurum ama tam açılmayıp sürekli yüklediği için onu da yapamıyorum.

başka klasörde, içi daha dolu olan belgelerim klasöründe falan olmuyor böyle bir şey. önceden "karşıdan yüklenenler"de de olmazdı, abuk subuk büyük boyutlu bir şey de yüklemedim. neden oldu bu böyle, nasıl düzelir?

i.hizliresim.com

iki resim arasındaki altı farkı bulabilir misiniz?

çocuk bulamıyorum diye bozuldu, bıraktı gitti. biz de bulamadık. yanlış mı yazmışlar, çizmeyi mi unutmuşlar? siz bulabildiniz mi?

bulunan farklar:

1. topun rengi farklı
2. kalenin üstündeki soldan ikinci bayrağın rengi farklı
3. soldaki çocuğun mayosundaki çizginin rengi farklı
4. üstte büyük gemi var, altta yelkenli var
5. altta deniz yıldızının sağında bir tane taş var, üstte yok
6. ???

c sütununda sayılar var. d sütununda da sayılar var.

c sütunundaki sayılarla d sütunundaki sayıların içinde aynı olanlar var.

istediğim, iki farklı sütundaki aynı olan sayıları tespit edebilmek. aynı sayıların olduğu satırları silmem lazım. ha bir şekilde işaretliyorsa elle silerim ama tespit edebilmek için nasıl bir formül?

örnek: c45 hücresinde 217,36 yazıyor. d86 hücresinde de 217,36 yazıyor. benim 45 ve 86 numaralı satırları (diğer sütunlarıyla birlikte komple) silmem gerekli. bu ikisi de çıkacak yani listeden.

nasıl?

barış manço'nun yeni baskı 33'lük plaklarından guerssen baskısı olanları türkiye'de neresi satıyor?

müzik mağazalarındakilerin hiçbiri guerssen değil.

şunları mesela:
www.guerssen.com
www.guerssen.com

(bkz: guerssen records)

adamın dükkanda bulunduğu zamanlarda masaya gelip şov yapması fiyata dahil mi, yoksa adama artistik şekilde et kestirip tuzlattırmanın ayrı bi tarifesi var mı? öyle gel bizim eti de bi tuzlayıver diyip çağırabiliyor muyuz? yoksa kendi mi gözüne kestirdiği masalara gidip şov yapıyor?

hiç gitmedim. ankara'da var mı onu da bilmiyorum. varsa bile nusret gelmiyordur zaten.

şimdi işe yarar veya yaramaz bilmiyorum ama ben bana gelen izinsiz, spam sms mesajlarını ticari elektronik ileti şikayet sistemi (tiss) aracılığı ile e-devlet üzerinden şikayet ediyorum. ekran görüntülerini de ekliyorum.

mesajların birçoğunda sms iptali için numara vermişler. daha önceden telefonumu vermiş olduğum firmalar için zaten sms iptali için mesaj atıyorum, şikayet de etmiyorum.

ama daha önce telefonumu vermediğime emin olduğum firmaları şikayet ediyorum ama sms iptali için mesaj falan atmıyorum. çünkü bunlar benim daha önceden telefonumu verdiğim firmalar değiller.

şikayet etmekle birlikte iptal mesajı da atmalı mıyım? tiss bana "şikayet etmişsin ama iptal mesajı da atmamışsın" der mi? numaramı ele geçirip izinsiz mesaj atan firma için masraf edip mesaj atmak zorunda mıyım?

elimde beş tane tombul bostan patlıcanı var. kızartması ve közlemesi çok da güzel iyi olur ama kızartma yapmak istemiyorum, çok yağ çekiyor. köz patlıcanı da daha yeni yedik, ona da pek sıcak bakamadım.

kızartmadan pişirerek ya da fırında ne yemek yapılır bunlarla? ek malzeme seçeneği sınırsız. tariflerinizi bekliyorum.

bir şey var mı?

pazar günü ıhlamur demledim, içtik. hafif suyun içinde malzemesi duruyor. tekrar su katıp kaynatacağım. lakin yaklaşık bir haftadır duruyorlar ve bozuk falan değiller. tek sıkıntım, bazı malzemeler bekledikçe toksik/zararlı hale gelebiliyor. bu malzemelerden herhangi biri bekledikçe toksin falan salar mı?

ıhlamur
kabuk tarçın
karanfil
kuru kök zencefil
kök zerdeçal
havlıcan
kakule

bir kere kaynatılıp suyu içildi. sulu şekil duruyorlar.

arkadaşlar üzerinize afiyet yeni telefon aldım, samsung galaxy note 5. bu aralar sorularımla biraz başınızı ağrıtabilirim.

telefondan çok memnunum, lakin kilit ekranını parmak iziyle açma kısmında bir saçmalık var sanki.

parmak izimi tanımlıyorum, yanında desen veya şifre de tanımlatıyor. tamam acil durum için falan belki olabilir de, açarken bana diyor ki "parmak izinizi okutun VEYA deseni çizin", "parmak izinizi okutun VEYA şifreyi girin". lan bana seçenek sunacaksan, deseni bilen, şifreyi bilen parmak izini okutmasa da telefonu açabilecekse ben bu işten ne anladım yahu? parmak izini okutunca açıyor, ama deseni çizince de açıyor. şifreyi girince de açıyor. sadece parmak izi ile açılsın yahu. bir başkası mümkün değil açamasın. olmuyor mu öyle?

hani elin alçıya alınır okutamazsın falan, 20 denemeden sonra şifre sorsun belki o olabilir de, hem parmak izi güvenliği diyip, hem de alternatif olarak desen mesen sunması saçma değil mi? sadece parmak izi olmuyor mu?