Ekşi Duyuru

Tablolarımı ve yaptığım sorguları güzelce anlatayım ben.

Ana tablom: (bir tane dışında tüm sorgular bunun üstünden yürüyor)

kitap-yazar-yayinevi-fiyat-iskonto-resim-aciklama vs.

diye giden bir tablo.
buradaki kitap-yazar-yayinevi sütunlarının değerleri, bunlara ait özel tablodaki id'lerden oluşuyor. yani int değeri alıyor bunlar. 23, 46, 2100 vs.

alt tablolarım:
kitaplar tablosu: id ve kitap kolonlarından oluşuyor. buradaki id, "kitaplar" tablosundaki "kitap" değerine karşılık geliyor, "kitap" kolonu ise "text" değerinde kitap isimlerini içeriyor.

yazarlar ve yayinevleri tablosunun da mantığı birebir aynı o yüzden onları da ayrı ayrı anlatmıyorum.

Tablolar canlanmıştır sanırım.
Şimdi, benim 2 adet sorgu türüm var.
1. sorgu türüm, insanlar sitenin sayfasına eriştiğinde kitapları sondan başa doğru sıralamayı sağlayan klasik bir join sorgusu:

"SELECT k.isbn, k.kitap as id, k.baski_yili, k.aciklama, k.yazar as yazar_id, k.yayinevi as yayinevi_id, k.fiyat, k.indirim, k.resim_link, y.yazar, ye.yayinevi, ki.kitap FROM kitaplar AS k
INNER JOIN yazarlar AS y ON y.id=k.yazar
INNER JOIN yayinevleri AS ye ON ye.id=k.yayinevi
INNER JOIN kitap_id as ki on ki.id=k.kitap
where k.resim_link!='www.finalpazarlama.com' and k.yayinevi='".$myyayinevi."'
order by k.baski_yili " (burada çok karışık gözüküyor olabilir, eğer bu kodu düzenli paylaşabileceğim bir site varsa editlerim bu kısmı)

Görüldüğü gibi bu sorguda işler id'ler üstünden yürüyor ve ana tablom kitap. Kitaplardaki değerleri alıp, alt tablolardaki id'ler ile eşleştiriyor yani.

2. sorgu tipim ise, bizim "admin"de kitapları aramamızı ve değiştirmemizi sağlayan "arama" sorgusu.

Bunda ise ana tablom, "alt" tablolar dediğim isim ve idlerin bulunduğu tablolar. Oradaki isimlerle eşleştirip, id'yi alıp ana tablomdaki ilgili satırları göstertiyor.

"SELECT k.isbn, k.kitap as id, k.baski_yili, k.isbn, k.yazar as yazar_id, k.yayinevi as yayinevi_id, k.fiyat, k.indirim, k.resim_link, y.yazar, ye.yayinevi, ki.kitap FROM kitaplar AS k
INNER JOIN yazarlar AS y ON y.id=k.yazar
INNER JOIN yayinevleri AS ye ON ye.id=k.yayinevi
INNER JOIN kitap_id as ki on ki.id=k.kitap
where y.yazar like '%".$ara."%' or ye.yayinevi like '%".$ara."%' or ki.kitap like '%".$ara."%' or k.isbn='".$ara."'
order by k.baski_yili desc"


Yani 2. tablomda, "text" sütunlarına "like" ile sorgu yaptırıyorum.
Şimdi, indexlere falan biraz baktım internette. Ama bir türlü nasıl indexlemeler yapacğaımı mantığa oturtamadım. Özellikle text'te kafam baya bir karıştı.

Özellikle ama özellikle şu 2. sorgu türü için en uygun indexleme ne olur, nasıl olur çözemedim. Cidden yardımınıza ihtiyacım var. Yardım edebilirseniz çok sevinirim.

eksisozluk.com

bu mudur yani. bildiğin hapishaneye gidiyoruz anasını satayım, yakında gazetede denişik bi haber görebilirsiniz. 4 sene üniversite oku, sonra git itin piçin köpekliğini yap demek istemiyorum, ama diyorum.

felaket halde ya.
sürekli kütletme hissi var, sürekli. kütletmediğimde feci ağrı oluyor boynumda.

boynumu sağa sola döndürdüğümde sürekli bir çıtır çıtır ses geliyor.
gerçekten gün geçtikçe daha feci ya. gss'yi ödemediğim için doktora da görünemiyorum şuan. durum sıkıntılı.

Olabildiğince özet geçeceğim:

kardeşimin, yurt ücretini bir tanıdıgımızın kredi kartından ödedik. 5 taksit yapılabildiği için. ona paranın %80'ini hemen, %20'sini 20 gün sonra verdik. (yurt kyıtları biteceği için 20 gün sonraki parayı beklemeden böyle yapmak zorunda kaldık)

sonra kardeşimin yaptığı başvurular olumlu sonuçlandı ve yurt bursu kazandı.
bize paranın tamamını iade edeceklerini söylediler. para, kredi kartına iade edilecekmiş.

şimdi, bugün tanıdık diyor ki: "parayı taksit taksit geri iade ediyorlar herhalde bu ay 400 geldi".

okulu arıyoruz, diyorlar ki "2000 lira olan yurt ücretinin tamamını kredi kartına iade ettik"

tanıdık diyor ki: "banka böyle bişi yapmış o yüzden taksit taksit geliyormuş"

ben anneme diyorum ki: tanıdık sizi ayakta sikiyor, ne taksit taksidinden bahsediyorsun, para iade olduysa komple iade olur. onun kart hesabına 2000tl'nin tamamı geçmiştir, okul tek seferde yatırdıysa, bankanın onu taksit taksit iade etme gibi bir durumu olamaz.

size sorayım.
tamamı iade olan bir para, banka nedeniyle taksit taksit gelir mi? %1 bile ihtimal var mı?

düzgün çalışan bir faxımız vardı.

ardından bilgisayara windows 8 kurdum, ilk 2 gün faxları aldı.

ardından gelen hiçbir faxı almadı. hiçbirini.
fax geliyor gözüküyor, ama faxı almıyor. bir sebep falan yok.

aygıtları falan açıyorum, fax gözüküyor. fax hesabıma bağlandığını söylüyor. ama fax almıyor.

fax sayfasını açtığımda, ve o an fax geliyorsa "hiçbir fax cihazına bağlanamadı" diyor, fax aktarımı bittiğinde, "tüm cihazlara bağlanıldı" diyor.

fıttırmaya az kaldı. sebebi nolabilir bunun?

www.crivosthemes.com

şu sitedeki gibi, boydan boya yerleştirmece.
nasıl yapılıyor?

şimdi google maps sayfasından html kodu alabiliyoruz ama onun belirli bir boyutu oluyor ve onu koyunca haliyle boydan boya kaplamıyor alanı.

1. telefon açmak için bir şey yapmamız gerekiyor mu? yanımızda ankesörlüde çalışacak bişi mi götürüyoruz napıyoruz?

2. ya bu termal don nedir, ben izmirliyim öyle soğuk falan yemediğimiz için ne olduğunu bile bilmiyorum. nette arattım, iç don gibi bişi. bu mudur? 30tl miş baya pahalıymış illa almak gerekiyor mu soğuklara dayanmak için?

3. atlet ve donlar asker yeşili olacak dimi illa ki? kaç tane götüreyim, ksa dönem çıkacağımı düşünürsek.

4. yastık kılıfı veya çarşaf götürmek gerekiyor mu? götürülüyorse ne renk oluyor onlar?

5. aklınıza bu ve benzeri konularla ilgili bişi gelirse onları da dinlemek isterim.

ya ben gerçekten iyi değilim.
bir yamukluk olmazsa kasım celbinde askere gidiyorum, o yüzden üstümdeki stres iyice arttı.

ama gece uyurken, hiç iyi değilim.
aklıma bir şeyler geliyor, ama ne geldiğini tanımlayamam. sadece üstümde ibr panik yaratıyor, sonsuza kadar o durumdan veya o düşünceden çıkamayacakmışım gibi.

sakinleşmek için bilgisayarı açıyorum, bu sefer de 6 ay diyorum, 6 ay boyunca beni sakinleştirecek bir şey olmayacak. ya delirirsem?

bu sefer panik daha da büyüyor.
şuan bilgisayarı açıp sakinleştim biraz, ama gerçekten, askerde napıcam ben. bu düşünceleri kafamdan atabilmek için napcaım.

hani "ne düşünceleri" deseniz tanımlayamam, aklımdan bir şeyler geçiyor ama tanımsız. sonsuzla ilgili şeyler, düşünceler bir süre sonra "bu düşünceler ya sonsuza kadar sürerse"ye bağlıyor ama hangi düşünceler sonsuza kadar sürerse kısmını bağlayamıyorum. döngü gibi düşünün.

ciddi çok ciddi soruyorum.
ben 6 ay boyunca kendimi nasıl sakinleştirebilirim bu gibi durumlarda.

Eveeet, geçen gün bir şeyler sormuştum. sağolsun arkadaşlar çok güzel cevaplar attı. ama neticede 2 gündür falan kafa yordugum için ve fazla da mesai ayıramadığım için tekrar tekrar yeni sorular sormam gerekecek bir süre :)

şimdi size 4 adet tablomdan bahsedeyim:

1. kitaplar tablosu.
buna ana tablo diyelim, çünkü tüm sorgular bunun üstünden yapılacak.

kitap-yazar-yayinevi-fiyat-sayfa-aciklama vs. diye giden bir tablo, 14-15 sütun vardı galiba.

2. yazarlar tablosu. basit bir tablo. id ve yazar var.

3. yayinevleri tablosu. yazarlar tablosuyla aynı mantıkta.

4. kitap_id tablosu. bu da basit bir tablo. id ve kitap isimleri yer alıyor.


1. tabloya dönelim. eskiden kitap sütununa kitapların adını, yazar sütununa yazarların adını falan girerdim. sonra duyurudan bir arkadaş, normalizasyon yapmamı ve kayıtları buna göre almamı tavsiye etti.

o yüzden 1. tablodaki kayıtlar şöyle:

kitap-yazar-yayinevi-fiyat-sayfa-aciklama
47 - 56 - 217 - 17.50 - 348 - helölölö

buradaki 47 değeri: kitap_id tablomdaki id'si 47 olan kitap ismini
56 değeri yazarlar tablosunda id'si 56 olan yazar ismini vs. temsil ediyor.

bunları doğru yaptım sanırım artık değil mi?

şimdi, bunları indexlemem gerekiyor.
en doğru şekilde nasıl indexleyebilirim? arama sadece kitap adı, yazar ve yayınevine göre yapılacak.

sonuçlar ekrana basıldığında:

kitap adı - yazar adı - yayınevi adı ve açıklama yer alacak ve fiyat.

hah, böyle bir durumda. indexleme nasıl yapılır? daha hızlı çalışmak için napılır ne edilir?

bir diğer merak ettiğim husus da. ben mevcut verilerime, yeni veriler eklediğimde, ki eklenecek, bu indexlere de otomatik olarak yansıyor değil mi? benim ek bir şey yapmama gerek kalmıyor?

arkadaşlar bunun mantığını kavramam lazım.

bir örnek üstünde yardımcı olur musunuz acaba?

örneğin; "şimdi şunu yazınca, şu tablodaki şu veriler şöyle şöyle oldu. eğer böyle yazsaydım böyle böyle olurdu. şu tip arama işlemleri için böyle böyle yazmak daha iyidir" tarzı bir yardıma ihtiyacım var.

nette hep aynı şeyden bahsetmişler: index sadece görüntüdür, aramalarda kolay yanıt almanı sağlar, yeni veri girişi veya değişimi olursa aynı anda güncellenir.

ama bu benim istediğim cevap değil ki?
ben bir kodu yazdığımda neleri indexlemiş oluyorum, sadece tek bir sütunu mu yoksa komple tabloyu mu, ne bileyim bunun gibi şeyler istiyorum. neleri saklamış oluyorum yani.


edit: ben örnek vereyim hatta.

şimdi kitaplar isimli tablomuz var.

kitap---yazar---yayinevi (bundan sonraki sütunlar, fiyat, iskonto vs. diye gidiyor)

şimdi, biz bu tabloda bazen kitaba göre eşleşme yapacağız, bazen yazara, bazen yayinevine göre.

yazara göre yapılan eşleşmenin daha hızlı olması için

ne yazmamız gerekiyor? ya da yayinevine göre ayrı, yazara göre ayrı, kitaba göre ayrı index mi oluşturmak gerekiyor?

(şimdi diyelim ki; yazarın sayfası açılacak. o sayfada, o yazarın kitapları sıralanacak. dolayısıyla yazar adı Hüsnü Bilmemne olan tüm kitapları sıralamamız gerekecek. -kitap adı, yayinevi adı, fiyat, açıklama vs.- böyle bir durumda nasıl bir indexleme yapmam gerekir?)

şimdi kasımda askeriz. (umarım aralık düşmez ya, kasım diyip duruyoruz ama)

nasıl bir ortamdır nedir bilmiyorum. arada okuyup bişiler öğreniyorum.

merak ettiğim bir şey var: sivil giysilerimiz.

bunların çalınma ihtimali nedir? valizi depocuya verip kilitli bir şekilde orada tutuyoruz galiba yanlış bilmiyorum değil mi? o depoda çalınır mı eşyalarımız?

sorma sebebim şu: ben izmirliyim. %99 kışın 0 derece altını gören bir yerde askerlik yapacağım. ben hayatımda doğru düzgün 0 derece görmedim. 0 derece olunca sokağa çıkmayız. zaten 1 gün 2 gün sürer biter, bi daha da eksiye düşmez.

neyse. haliyle benim müthiş kalın giysilerim yok.
bi tane montum var kalın, bir tane de kazağım var kalın. kışın o hakiki soğuğuna dayanma ihtimali olan bi onlar var. ama onlar da markalı şeyler. yani çalınırsa falan baya koyar bana. gedik açar hatta.

eğer derseniz ki "bavul kitli de olsa onu çalarlar", gideyim ucuza kazak, mont falan bulayım taksitle. onlarla gideyim askere. derseniz ki, kilitli valizden mümkün değil. o zaman bunlarla gideyim.

şimdi, şu güzel hamburgerler yapan mekanlarda 2 şey dikkatimi çekiyor;

1. peynir soslu ya da başka soslu bir patates kızartması getiriyorlar.
2. hamburgerlerin içine sos koyuyorlar (bu da peynir soslu olabiliyor, soğan soslu veya mantar soslu falan filan. kısıtlamak istemiyorum, örnek veriyorum sadece)

hah, ben de yarın bütün gün boş boş evde otururken yapayım bi tane diyorum.

hamburger köftesinde sıkıntı yok. onu yapıyorum, hayvani kalınlıkta, lezzetli de oluyor. ama hamburger köftesinin içine koymamı tavsiye edeceğiniz bir şey varsa ona da varım.

neyse. ben şu hamburgerin içine lezzetli bir sos yapayım diyorum.
patates kızartmasına da aynı şekilde lezzetli bir sos hazırlayayım diyorum.

bir de bir türlü beceremediğim "patatesi çıtır yapma" işine biraz daha yoğunlaşayım diyorum.

bu 3 kalemle ilgili tariflerinizi veya tavsiyelerinizi bekliyorum.
(ya ben bu patatesleri önce haşladım sonra kızarttım, önce haşladım sonra fırında kızarttım, önce haşlayıp sonra dondurup sonra kızarttım ama bu seçeneklerin hiçbirinde kıtırlaşmadı)

edit: bir de patatese domatesli kekikli sos demeyin, farklı bişi yapmak istiyorum çünkü :)

edit2: yemek pornosudur açsanız tıklamayın: fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net aha mesela şu soldaki patatesin sosunu yapayım bari ya, var mı elinizde tarif :)

function curl($url)
{
$ch = curl_init();
$timeout = 5;
curl_setopt($ch, CURLOPT_URL, $url);
curl_setopt($ch,CURLOPT_USERAGENT,'Mozilla/5.0 (Windows NT 6.1; WOW64) AppleWebKit/537.17 (KHTML, like Gecko) Chrome/24.0.1312.52 Safari/537.17');
curl_setopt($ch, CURLOPT_RETURNTRANSFER, true);
curl_setopt($ch, CURLOPT_HEADER, false);
curl_setopt($ch, CURLOPT_CONNECTTIMEOUT, $timeout);
$data = curl_exec($ch);
curl_close($ch);
return $data;
}

bu fonksiyon ile https sitelerden veri çekemiyorum.
ne yapmam gerekiyor?

akşamüstü konak ykm civarında olacağım da.

eve dönmeden önce kalamar alayım evde kızartayım diyorum.

konak civarında balıkçı var mıdır, direkt tüm işlemleri yapılmış kızarmaya hazır kalamar satan? varsa nerdedir? teşekkürler

daha önce hiçbişi yemedim.

tavuklu bişi sölücem de. yanındaki malzemelere ne eklesem?

mesela ballı hardal falan severim. soğanlı şeyleri de severim.
alo ne koyim?

seboteik dermatit midir ne sikimse o orospu çocuğu hastalık yüzünden saçlarım dökülmeye başladı.

moralim sıfır bile değil, negatif.
ha birkaç ilaç kullandım, döküntüler kesildi (deri döküntüleri) ama giden saç gelmiyor sanırım.

caps paylaştım. orada işaretli bölgemde fazlasıyla döküntü var, neredeyse saç kalmayacak.

benim eskiden olağanüstü gür saçlarım vardı. o kadar gürdü ki, baş edemezdim amk. şimdi ne hale geldi.

1 hafta önce falan 1 numaraya vurdum saçları, ondan kaynaklı bir kısalık da var tabi ama şu kırmızıyla işaretlediğim bölgedeki kelliği farketmişsinizdir. saçlarım yavaş yavaş gidiyor. inanılmaz moral bozucu.

buradan yapabileceğim bir şey var mı?
bioxcin falan mı kullansam?
kasımda askere gideceğim, kullanıma devam etmeme izin verirler mi orada muhtemelen 1 ay kullanıp bırakırsam bi faydasını da göremem.

napabilirim, giden saçları geri kazanamam değil mi.
vay be, günbegün yok oluyorum resmen. başka bi canlıya dönüşüyorum

şimdi bi curl kullanayım dedim.

bazı sitelerde curl ekrana boş bastırıyor.

fonksiyonumu sonda paylaşacağım.
idefix'te örneğin, boş bastırıyor. kitapyurdunda falan sıkıntı yok.

sebebi nolabilir, nasıl aşılabilir?

function curl($site){
$ch=curl_init();
$maxredirect = 2;
curl_setopt($ch, CURLOPT_URL, $site);
curl_setopt($ch, CURLOPT_RETURNTRANSFER, true);
$mr = $maxredirect === null ? 5 : intval($maxredirect);
if (ini_get('open_basedir') == '' && ini_get('safe_mode' == 'Off')){
curl_setopt($ch, CURLOPT_FOLLOWLOCATION, $mr > 0);
curl_setopt($ch, CURLOPT_MAXREDIRS, $mr);
}else{
curl_setopt($ch, CURLOPT_FOLLOWLOCATION, false);
if ($mr > 0){
$newurl = curl_getinfo($ch, CURLINFO_EFFECTIVE_URL);
$rch = curl_copy_handle($ch);
curl_setopt($rch, CURLOPT_HEADER, true);
curl_setopt($rch, CURLOPT_NOBODY, true);
curl_setopt($rch, CURLOPT_FORBID_REUSE, false);
curl_setopt($rch, CURLOPT_RETURNTRANSFER, true);
do {
curl_setopt($rch, CURLOPT_URL, $newurl);
$header = curl_exec($rch);
if (curl_errno($rch)){
$code = 0;
}else{
$code = curl_getinfo($rch, CURLINFO_HTTP_CODE);
if ($code == 301 || $code == 302){
preg_match('/Location:(.*?)\n/', $header, $matches);
$newurl = trim(array_pop($matches));
}else{
$code = 0;
}
}
}
while ($code && --$mr);
curl_close($rch);
if (!$mr){
if ($maxredirect === null){
trigger_error('Too many redirects. When following redirects, libcurl hit the maximum amount.',E_USER_WARNING);
}else{
$maxredirect = 0;
}
return false;
}
curl_setopt($ch, CURLOPT_URL, $newurl);
}
}
return curl_exec($ch);
}

yarım yamalak izliyorum da. (kitabını da okumadım)

1. feride'nin hastalığı ne?
2. şu kumaş mı ne geldi, içinden fareler çıktı vs. o ne ayak, öyle önem verdiler o sahneye?

dediğim gibi acayip yarım yamalak izledim her 10 dakikanın anca 2 dakikasını izleyebildim.

Salaklık yaptım galiba :)

Neyse, sorayım. capsteki ana karta capsteki ramler girmiyor değil mi.

ya donanımhaberde sormuştum, olur dediler. ona göre istetmiştim, ama olmuyor sanırım. neyse artık olan bi arkadaşa veririz napalım :)

kafa derimde yaralar vardı.
seboreik dermatit deniyormuş.
zamanla saçlarımı seyreltmeye başldı. ben farketmemiştim durumu. benim saçlarımda döner var, o dönerin olduğu bölge şuan neredeyse kel kalmış durumda.

moral bozukluğumu tarif edemem.
benim saçlarım inanılmaz gürdü. annemin babamın da öyle. asla diyordm, asla saçlarım dökülmez.

şuan çok kötü durumdayım.
bana bir ilaç önerin. bioxcin miydi, başka bir şey miydi yalvarıyorum bir şey söyleyin şu saçlar geri gelsin.

her şeyimi kaybettim. saçlarımı da kaybedersem kafayı yerim. 3 sene önceki halimle bugün arasında en ufak bir noktam bile kalmaz.

büyüye inanacağım nerdeyse. yemin ederim ki inanacağım. 3 senede smeagola dönüştüm. stres yaptıkça daha çok etkiliyor belki ama serinkanlı kalma ihitmalim de yok.

seboreik dermatit için lazım olan şampuan veya ilaçların da hiçbiri yok piyasada. ona da ayrı bir deliriyorum.

saç döküntüsüne ne kullanabilirim, onu da bilmiyorum.

nolur yardımcı olun bana.

Anakart adı: Biostar g31d-m7

Eski bir şey bunun işlemcisini iyileştirmemiz gerekiyor. sanırım e7400 oluyor ama emin dğeilim, böyle uyumluluklardan anlamam zaten.

başka bilgi lazımsa everstten bakıp yazabilirim.
bu anakarta alabileceğim iyi bir işlemci söyleyebilir misiniz? şuanki işlemcimiz intel core 2 duo 2.00 ghz bir şey.

kuzenimin bilgisayarını azıcık toparlamak istiyoruz da, pes oynarken biraz kasıyor vs.

bilgisayarı formatlayacağım. xp yüklü şuanki bilgisayara, ilkelliği siz düşünün.

windows 7 mi? 7 ise hangi versionunu yükleyeyim?
windows 8 mi? 8 ise hangi versionunu yükleyeyim?

bilgisayar pek iyi değil. ama 1-2 parça ekleyeceğim.
şuan işlemcisi intel 2.00ghz core 2 duo. bunu e7400 ile değiştireceğim.
ram ise 2gb ddr2 bunu da 4'e çıkaracağım. ekran kartı NVIDIA GeForce 9500 bunda sıkıntı yok sanırım, buna dokunmayacağım.

bu şarltar altında neyi yüklememi önerirsiniz?
teşekkürler.

edit: bir de windows 8 derseniz, biraz yardımcı olmanızı isteyeceğim. çünkü yükseltme falan diyor nedir ne değildir bilmiyorum. ben komple format atmayı planlıyorum. yükseltme vb. bir şeyler kafa karıştırmayayım hiç.

edit2: ya bi de ben şimdi 64bit mi indirmeliyim 32 bit mi :) (şuanki xp 32bit)

saç derimin tabanında, neredeyse tüm kafamı kaplayacak şekilde, bir tabaka var.

böyle yara kabuğu gibi sökülüyor. kepek gibi beyaz, yapısı da kepeğe benziyor ama söktüğüm yerde yanma yapıyor.

uzun süredir var bu. ve benim normalde inanılmaz gür saçlarım vardı ancak bu şey sanırım saçlarımı da döküyor. saçlarımın seyrekleştiğini hissediyorum. saçlarımı yıkarken döküldüklerini de görüyorum, kabukla beraber düşüyor saçlar.

moralim yerle bir durumda. hayatta en son dökülecek şeyimin saçlarım olduğunu düşünürdüm, o derece yoğundular.

ben ne hale geliyorum ya. gerçekten büyüye inanacağım. kısa sürede çok kilolar aldım, dişlerimde büyük problemler yaşadım, bir çok konuda başarısız oldum şimdi de saçlarımda bu problem.

yemin ederim delireceğim.

benim sorunum var.
bacaklarım, üst gövdemden 50 kat daha kalın. son dönemde kilo aldığım için bacaklarım çok çok daha kalınlaştı.

yani şöyle diyeyim: sırf üst gövdeme baksanız 65-70 kilo arası dersiniz.
sırf bacaklarıma baksanız 95-100 kilo.
ama 78 kiloyum.

bölgesel zayıflama yok biliyorum. zaten 1.5 ay sonra askere gideceğim için de kilo verme işleriyle uğraşmak istemiyorum. ama bu bacaklarımı inceltmenin bir yolu var mı onu merak ediyorum. ne bileyim, belki bazı hareketlerle sıkılaştırma yapılıyordur, kütle olarak azalmasa da hacim olarak azalıyrdur sıkılaştırarak vs.

bir şey yapılabilir mi bacaklara. insanın moralini bozuyor. götüm ve bacağım ayıptır söylemesi yarım dünya kadar. pantolon alıyorum, bacaklar dar geliyor, bel bol geliyor. daha da büyük beden almam gerekiyor, belin içinde yüzüyorum, bacaklar tıpı tıpına geliyor. bu da gerçekten moral bozucu bir durum.

ya vallaha bıktım. 4 sene "bugün iste yarın al" ile hayatımı siktiler.
okul bitti hala bıkmadılar ya.

askerlik için transkript ve aslı gibidir (geçici mezuniyet belgesi) lazım.

yarın iibf'ye gidecem. başvuracam.
ertesi gün tekrar gidip bu sefer alacam.

var mı böyle bi saçmalık ya?
ben direkt alsancaktaki rektörlüğe gitsem oradan anında alamaz mıyım? yok mu böyle bi ihtimal?

ya valla fıttıracam. vps üstünde çalışıyorum.

bir hata varsa basmıyor anasını satayım.
ya boş ekran basıyor ya da sunucu hatası diyor.

fıttıracam ya error_reporting(ALL) yapmama rağmen basmıyor. nasıl düzeltirim bunu. artık her hatada tek tek bütün satırları okumaktan bıktım. siktiriboktan bir virgülü atladım diye 15 dakika uğraşıyorum.

evimiz bahçeli.
uzun süredir de evimizin bahçesinde bir çok kediye bakıyoruz. sokaktaki bir köpeğe de destek oluyoruz.

yan komşumuz yaz başında bir köpek edindi. isviçre kurdu. geldiğinde 1-1.5 aylık falandı.

hiç iyi bakamadılar. bütün gün tasmalı, doğru düzgün gezdirmiyorlar bile. tuvalet eğitimi de vermediler hayvana. hep acıyordum ben buna.

duydum ki buna bakamayacaklarmış, birine vereceklermiş.
bir süredir köpek edinsem mi diye düşünüyordum. açıkçası bu hayvancağıza da baya acıyorum. bu köpeği alsam mı diye düşünüyorum ama kafamda soru işareti yaratan durumlar var:

1. ben kasımda askere gideceğim. sadece annem kalıyor bu durumda evde. onun da bu süreçte yeni bir işe başlama ihtimali var. (hiç başlamaya da bilir) bu durumda bu hayvan yalnız kalmış olacak.

ha bu ihtimali "köpeği evlat ediniriz ama olmadığımız zaman size emanet ederiz" şeklinde çözme ihtimalimiz de var ama..

2. büyük sorumluluk. biz ailece hiç tatile gitmeyiz aslında. yani evde mutlaka birileri illa ki bulunur. ama on yıldan fazla süreli bir sorumluluk bu. bu yüzden de biraz düşünceliyim.

öyle bir heves olarak da istemiyorum zaten bu hayvanı. ben hayvan bakma sorumluluğuna sahip biriyim.

ne bileyim, bu konularda soru işaretlerim var işte. iyice düşünüyorum, tartıyorum kafamda. napsam diye düşünüyorum. mutsuz olmasın garibim valla çok iyi bir köpek.

edit: bir de evlat edinirsem bu köpeği, acaba bu yaştan sonra tuvalet eğitimi verebilir miyiz?

eskiiii....
güzel güeeel...
günlerdi.

yiyip yiyip kilo almadığımız. ekmekler devirdiğimiz, kolalarda banyo yaptığımız.

vücutlarımız pek dinamikti. her yediğimizi yakar eritirdi.

şimdi büyüdük, hantallaştık 20 saniyelik depara kalkınca başımız dönüyor, kalbimiz duruyor...

metabolizmamızı tekrar hızlandırmak istesek ne yapmamız gerek. illa ki 10 sene öncesine dönmemiz mi lazım :( her gün koşuya çıkıyorum, ama öyle 1 saatlik tempolu yürüyüş/koşuyla metabolizma hep hızlı kalmaz lan sanki. başka napayım oturduğum yerde göbek mi atayım.

aynaların metrekare fiyatı ne oluyor?

odama 1 metreye 50 santimlik falan bir ayna almak istiyorum da, şekli şemali olan bir şey olmasına gerek yok. çok fazla fiyat farkediyorsa çerçevesi bile olmasın.

Diploma, diploma yerine geçen mezuniyet (çıkış) belgesi aslı ile bir suret tıpkıçekimi,

demişler de, geçici mezuniyet belgesinin aslını veremem ki? bende de bir tane var ve onunla seneye diplomamı alacağım.

"aslı gibidir" belgesi götürsem olmuyor mu?
ve şu tıpkıçekim denen şey "aslı gibidir" belgesi mi oluyor acaba?

dün koşuya çıktım. önce tempolu, yürüyüşten biraz hızlı koşu yaptım. sonra bir depar atayım dedim. 10 saniye ya attım ya atmadım. bayılıyordum. başım döndü, etraf karardı. oturdum dinlendim tempolu yürüyüşle devam ettim.

bu ne lan?
kendime napmışım ben.

moralim çok bozuldu açıkçası. bugün de koşuya gidecem.
böyle böyle kondisyon artar mı, yoksa daha güzel yöntemleri var mı?

önümdeki 2 ay boyunca her gün koşuya gideceğim. ilkinde kilo vermek için gitmek istiyordum. artık kilo vermek umurumda değil. sadece kondisyon kasmak istiyorum. kondisyonum güçlensin istiyorum halime üzüldüm.

koşuya gidecem 1 saat sonra. evle koşu parkı arasında biraz mesafe var, 600-700 metreden fazladır diye düşünüyorum.


neyse. ya ben yanıma havlu, telefon, su falan alacam da. bu eşyaları nasıl taşırım bir türlü anlayamadım. sırt çantası alsam, koşarken sırt çantası olmaz. başka bir çanta da gelmiyor aklıma. çözüm üretemedim resmen?

ulan belediyeler ya. bir iş yapıyorsunuz tam yapın. koşu parkı kurmuşsun, bir zahmet 50-60 tane ücretli dolap koy, eşyamızı oraya kilitleyip koşalım, gelelim, alalım.

şimdi ejderhaların dansında bu skagos dedikleri yer neresi oluyor.

şu jon snow'Un 6 tane mi ne gemi gönderdiği yer değil dimi? yani rickon'un olduğu yer başka öyle değil mi?

unuttum okumamın üstünden zaman geçti.

özellikle son bikaç aydır delirmek üzereyim. yok olmayı, ölmeyi kabullenemiyorum. annemi, babamı, kardeşimi ve tandığım herkesi bir gün sonsuza kadar kaybedeceğimi kabullenemiyorum.

canım istediğinde onlarla konuşamayacak olmayı da kabullenemiyorum. düşünceler öyle derin vuruyor ki, kafamı dağıtmak için ne yapacağımı şaşırıyorum.

öldükten sonra sonsuz karanlığa geçmeyi kabullenemiyorum ve ne hissedeceğim diye düşünmeden edemiyorum. ne ailemin ne kendimin yok olmasını düşünmek istemiyorum. gerçekten deliriyorum arkadaşlar, farkındayım delirdiğimin. ama elimde değil.

keşke bir dine bişiye inansaydım. en azından yok olana kadar yok olmayacağımı düşünürdüm. rahatlardım.

durduk yere böyle hissetmemin sebebi de şuan bu: www.youtube.com

sırf bu yüzden amına kodumun internetini de kapatıcam. bir anda bir başlık, bir video görüyorum ve mahvoluyorum. yıkılıyorum

Şimdi, ben ağustos başında tecil bozdurdum.

Çeşitli işlemler vs. yaptılar ve dediler ki 1 eylül 30 eylül arası tekrar gel, mezuniyet belgeni falan getir. (o sırada zaten mezuniyet belgem de vardı sıkıntı yok)

Benim jeton yeni düştü.
Ulan bunlar beni aralıkta falan mı gönderecek askere?

Kasımda gitmeyecek miyim ben şuan? Elimde şuan belge var. Okuyorum diyor ki

Celp dönemi: Kasım 2013

Ama belgenin devamını okuyorum:Seçim ve sınıflandırma işlemleri Aralık 2013 yedek subay celbinden itibaren falan filan diye böyle maddelendirilmiş bir şey var.

Benim yanlış anladığım olay şu olabilir mi?

- yedek subay çıkarsam, aralıkta gideceğim.
- yedek subay çıkmazsam kasımda.

doğru cevabı kendim bulmuş gibi oldum ama gene de sorayım ben :)

ben daha önceleri hazır hostinglerle uğraşıyordum.

açıp öğreneyim diye bir süredir vps kullanmaya başladım. ama sanırım bu vps'lerde saldırıya çok açık bir durumdayım.

mesela biri siteme ping atsa, anında çöker. buna karşı bir savunma yöntemi vs. bilmiyorum.

bu tip saldırılara karşı sunucumu nasıl savunabilirim?
buna dair birkaç kaynak, yöntem ne bileyim varsa program vs. bir şey önerir misiniz?

bir süre bunun üstüne durup öğreneyim.

aelidaa.blogspot.com

şu tarif nasıldır?

örneğin starbucksın cheesecakelerini oldukça seviyorum. altındaki burçak da, gerçekten oradakinin lezzetine baya yaklaşır diye düşünüyorum. peki pastanın ana bölümü için nasıldır bu malzemeler?

bizler sivil olarak koşamıyoruz dimi bunda?

sadece lisanlılar?

Dükkanın gözleyemediğimiz bir noktası var. o notktada hırsızlık vb. durum olmaması için orayı gözlemek istiyoruz.

dedik ki, acaba şu dandik web camlerden alsak, onu bir şekilde bilgisayara kadar uzatıp o bölgeyi ekrandan gözlesek.

kayıt yapmayacak. kayıt gibi bir amacımız yok, sadece o bölgeye bakabilmek istiyoruz.

böyle bir şey yapabilir miyiz?
nasıl yapabiliriz?
en önemlisi: en ama en ucuz nasıl yapabiliriz?

Şimdi peşin not: şu programı kullan gereksiz programları sil vb. saçma önerilerde bulunmayın.

Laptopın açılış aşamasında, yani henüz daha windows açılmadan inanılmaz bir kasma var. hani fps oyunlarıyla kıyaslarsak 3fps ile falan yükleniyor her şey.

işte ilk açılış vardır ya, bilgisayar verileri akar. orada bile o yazılar, frame frame gözüküyor.

sonra inspiron yazısı geliyor, o bile slidetoggle şeklinde yukarıdan aşağı inanılmaz yavaş bir hızda geliyor.

ardından windowsa geçerken siyah ekran geliyor, normalin 30-40 hızında geçiyor o ekran.

ve windows açılmaya başlıyor, "windows yükleniyor" ekranından bahsediyorum yani masaüstü falan değil. orada da aynı şekilde inanılmaz düşük fps ile yükleniyor.

ama yavaşlığı hayal bile edemezsiniz. bilgisayar açılmadı zannedersiniz, takıldı zannedersiniz.

sonra, windows açılıyor.
ve windows açıldıktan sonra hiçbir hız problemi yok? en ufak bir problem yok hem de.

ya bu sorun ne ile ilgili olabilir?
donanım derdim, eğer sorun windows açıldıktan sonra geçmese.
yazılım desem, daha hiçbir yazılım açılmadan niçin kasıyor bu bilgisayar?

round değil aradığım.

örneğin 1.7 yazıyor.

bunu 1.70 olarak göstersin istiyorum. round($x, 2) 1.7 yapıyor direkt.
ya da 1 yazmasın, 1.00 yazsın istiyorum.

nasıl yapabilirim bunu?

www.ufkunuac.com

devam eder miyim bilmiyorum açıkçası.

1. sitenin ismine bakmayın, siteye ne isim vereceğimi kararlaştıramadığım için boştaki domainime kurdum siteyi. sonradan değiştireceğim.

2. site bahis üstüne olacak. baseball dahil neredeyse tüm spor dalları ve tüm liglerin son 20 yıllık verileri elimde mevcut. onca veriyi işlemek zor olduğu için, zamanla ekleyeceğim. şuan istatistik bölümü açık değil.

3. tahmin motoru yapacağım, onu yarın eklerim bir mucize olmazsa.

4. canlı skorda düşük şöhretli ligleri filtreleyeceğim. o tek tek elle yapacağım bir iş olduğu için ellemedim daha.

5. ya açıkçası baya bir eksik var, zaten 12 saat önce falan kodlamaya başladım can sıkıntısından.

6. esas amacım siteyi sosyal medya tarzı yapmak. millet girsin maçlarını falan paylaşsın, kupon yapsın yarışsın, muhabbet etsin vs.

eksiği gediği çok. ama devam edip etmemekte kararsızım. hiç devam etmesem mi acaba

gerçekten çok sıkıntı benim için askerlik. nasıl yapıcam, nasıl edicem bilmiyorum. girdiğim gibi çıkamayacağımı biliyorum sırf.

zaten psikolojik olarak pek rahat sayılmam. tutsak edilmişlik duygusuyla falan orada boğulur muyum nolurum bilmiyorum.

ailesinden çok uzak kalabilen biri değilim. yani, anne kuzusu bir durum yok ortada, ailemle aram çok da iyi değildir. ama yine de onlara rahatça erişebileceğim yerlerde olmayı tercih ederim. bir defa arkadaşlarla 6-7 saatlik bir yola gitmiştik (bir defa gitmedik tabi de, o gidişimizde oldu sırf bu olay) ve o gün boğulma hissi, ulaşamama hissi vs. böyle tarif edemeyeceğim duygular yaşamıştım. bütün gece uyuyamadım sıkıntıdan.

şimdi gece gece durduk yere aklıma geldi. evle ilgili bir şey özlersem, kafama bir şey takılıp da sormak istersem, ne bileyim bunun gibi bir şeyler olursa en yakın çıkış 5.5 ay sonra. ben boğulurum. samimi diyorum ki deliririm uyuyamam.

özellikle geceleri ben deliriyorum. hani sivilde bile deliriyorum, bazen uyku tutmuyor. şuanki gibi aptal saptal şeyleri kafaya takıyorum. tarif edemeyeceğim duygularla saatler harcıyorum. bunlar bana askerde olursa ben oradan hepten delirmiş olarak çıkarım.

noluyor, gündüz öyle bir yoruyorlar ki gece gözümüzü açık tutacak bir saniyemiz bile olmuyor mu.

ya da herhalde sakinleştirici almamıza izin vermiyorlardır. en azından öyle bir şey alabilsem belki rahatlardım.

bu başlığı da niye açtım bilmiyorum ama gecenin bir yarısı böyle fenalıklar basarak uyandığımda, bir yerlere bu durumu yazınca sakinleşiyorum biraz. terapi gibi yani

işletme mezunu birisinin hangisi daha çok işine yarar.

ve o sınavla ilgili tavsiye edebileceğiniz bir kaynak var mı? ben internetten birkaç toefl kaynağı indirmiştim ama, genelde direkt soru cevap şeklinde. hani hiçbir açıklama, ne bileyim yardımcı olma, neden bu böyle vs. gibi bir durum yoktu.

biraz daha kafaya sokmalı kaynak var mıdır?

not: ingilizcem ortalama üstü, derdim eğer konuşmada sıkıntım olmasa. pek ingilizce konuşma pratiği yapmışlığım yok, üniversitede de yurtdışına vs. çıkamadığım için o yönüm baya kör.

ya mesela çok iyi muhteşem bir işi olan insanlardan bahsetmiyorum.

bugün yds'yi 1 saat erken sanıyormuşum. dolayısıyla epey boş kaldım, oturdum salak salak şeyler düşündüm. en içimi acıtansa asla araba alma ihtimalim olmayışı oldu.

şimdi ben ortalama bir insanım, muhtemelen ortalama bir maaşla yaşayacağım (kabulleniş demeyelim de, realistlik diyelim) önemli bir atılım yapma fırsatı yakalayamazsam.

annem babam fakir insanlar. onlardan bir kuruş bir şey de kalmayacak.

arabalara hiç ilgim yok, ehliyetim falan da yok aslında.
ama şöyle oturdum bir düşündüm, hani iyi ihtimalle 2000 lira civarı maaş alsam (iyi ihtimal dedim. bi de istanbulda değilim) o parayla bir insanın araba alması mümkün değil.

yani sanırım ortalama gelirli insanların araba aldığı dönemler çok gerilerde kaldı öyle değil mi? ben ihtimal veremiyorum yani arabaya bütçe ayırabileceğimi düşünemiyorum. belki 35 yaşımdan sonra falan müthiş çalışkanlık vs. göstererek maaşım ortalama üstü seviyelere çıkar, o dönem para ayırabilirsem ayırırım.

ne bileyim ya.
orta gelirli insan kalmadı herhalde.

ben çocukken ailem orta gelirliydi, babam orta gelirine rağmen araba alabilmişti. şuan böyle bir ihtimali hayal dahi edemiyorum.

sıkıntı ne? yanlış mı düşünüyorum yoksa artık o günler gerilerde mi kaldı?

ya ben yerini çözemedim. tekrar sormam alzım, sınav sabah olduğu için de acil.

şimdi şu haritada gösterdiği yer: maps.google.com

bornova metronun ordan foruma giderkenki bir binayı gösteriyor. eğer tekstil mühendisliği burdaysa sıkıntı yok.

ama daha önce sorduğumda sanki farklı bir yeri tarif ettiler bana.

harita üstünden veya güzel bir anlatımla yeri gösterir misiniz?

ya da en kötü ihtimalle "sen şuraya git sabah orda sorun gösterirler" deseniz de yeter. yani iibf'ye mi yakın ya da manisa kavşağının ordaki bölgede mi onu öğrensem yeter oralardan sora sora bulurum

elimde resim var.

bu resim, 4 bir yana doğru transparanlaşsın istiyorum.

yani, resmin göbek bölümü tamamen gözüküyor, ancak kenarları giderek saydamlaşıyor daha doğrusu silikleşiyor.

bunu nasıl yapabilirim?

ya orospu çocuğu bir kedi var. sürekli doğruuyor ve sürekli yavrularını öldürüyor. bu sefer öldürmeyi becerememiş ve yavruları 1 aylık falanken bizim bahçeye getirdi bugün.

3ü de kör. yani aslında tam kör değiller. gözleri iltihaplı ve kapalı. göz merhemimiz olmadığı için pamukla vs. gözlerini açabildiğimiz kadar açtık. ama şiş gözleri, içi iltihap dolu yani. orospu evladı anasını siktiğimin kedisi şeytan diyor hayvanla hayvan ol...

neyse, 2 tanesinin açabildik gözlerini. yani çok kısık ama en azından çipil çipil bir şeyler görüyor. ama üçüncüsünün durumu feci. onunkini açsak bile görmüyor sanki, tam emin de olamıyorum. valla inanılmaz üzgünüm şuan durumlarına.

ve hiç sesleri çıkmıyor. ben hayatımda böyle bir şey görmedim. sanki dilsiz gibiler, çok acayip. sıfır ses. naparsam yapayım sıfır ses. o kadar gözlerine pamuk sürdüm, elime aldım vs. hiç ses çıkarmadılar. inanılmaz bir şey.

veteriner demeyin arkadaşlar. bu çevrede bir veteriner var ama götüremem, inanın sokağa çıkacak param yok. bütün gün evde oturuyorum. veteriner öyle ya da böyle bir şeyler alacaktır ve verecek param yok.

allah aşkına bana yapabileceklerimi söyleyin. daha önce de bahçede bir çok kedi baktım ama bunlar başka.

durumu anlatayım. kardeşimin durumu daha doğrusu.

kardeşim, açıkçası hayatımda gördüğüm nadir bilgisayar dahilerindendir. abartmıyorum, ciddi söylüyorum. benim de etkimle 8-9 yaşından beri program yazıyor. evet, bunu da abartmıyorum.

neyse, bunun etkisiyle bir yarışmaya girdi lisesinin son senesinde ve bu yarışmada dalga geçer gibi birinci geldi. yarışma, bir üniversitenin yarışmasıydı. ismini vermeyim, ya da daha sonra veririm. kardeşim birinci olduğu için, lisenin bitimine 6 ay kala, bu üniversitenin bilgisayar mühendisliği programını %100 burslu olarak kazanmayı garantiledi.

sevindi tabi, pek ders çalışmayı sevmezdi çünkü ve açıkçası öss puanı ile bilgisayar mühendisliği kazanması gerçekten zordu.

neyse, biz hayallerinin peşinde gitsin diye yolladık onu bu özel üniversiteye.

ama yaptıkları hiçbir şey, vaadleri gibi değildi.
binbir vaat verdiler, durumumuz pek iyi olmamasına rağmen o vaatler nedeniyle gönderdik istanbula. yoksa paramız yoktu, gönderemezdik.

öncelikle yurt parası girdi götümüze binlerce lira, zar zor karşıladık.
neyse, ümidimiz vardı. çünkü belli bir not ortalamasına sahip burslu öğrenciler, ertesi yıllar yurt bursu alıyordu.

kardeşim yine çok çalıştı.
zaten bu bölüm tam ona göreydi, üst sınıf derslerine bile girdi. öyle söyleyeyim.
ve 3.84 gibi bir ortalama getirdi. (ben üniversite hayatımda 2.56'dan fazla not görmedim :( )

ve yurt bursunu kazandı. sevindik, çünkü bu sene durumumuz hepten boka sarmıştı. gerçekten gönderemeyebilirdik.
bu dönemde gezi parkı olayları oldu. okulun rektörü istifa etti, ki kardeşimin o okula gitmesini istememin sebebi öyle bir rektörün var oluşuydu.

okulun politikası hepten dönmeye başladı. para üstüne kurmaya başladılar her şeyi.
yurt depozitosu olarak nerdeyse 1 senelik yurt parası istediler.
yine sıktık götümüzü, bin bir borçla bir şekilde depozitoyu ayarladık. yatırdık. hani öyle feci para sokuyorlar ki, kitabıdır yurdudur. yeter deme noktasına geldik.

ve bomba haber: kardeşime yurt çıkmadı.

yurt bursu kazanan, 3.84'lük öğrenci. bin bir vaadle okula getirilen öğrenci. yurtsuz kaldı. şaka değil. gerçekten. (muhtemelen parasıyla gelen arkadaşları yurtlara öncelikli yerleştirdiler ki, muslukları kısılmasın)

ben bıktım.
annem babam bıktı. kardeşim de bıktı. her sene bu sorunlarla uğraşmaktan, sürekli yeni bir şey çıkarmalarından ve sürekli dönüp durmalarından sıkıldık. bıktık. yıldık.

ben kardeşimin kaydını dondurmasını istiyorum. ya da sildirmesini. 1 sene öss'ye mi çalışır yoksa napar bilmiyorum.

yatay geçişi mümkün müdür özel bir okuldan?
buradaki özel durum şu: kardeşimin öss puanı, okulun burslu özel puanının çok altında, özel koşulla kazandı burslu programı. sıkıntı burada zaten, eğer yatay geçişte puana bakıyorlarsa sanırım pek şansı kalmıyor.

yapabilir mi?

arkadaşlar ekte paylaştığım resmin arkaplanını yapmaya çalışıyorum.

ama çok kez başarısız oldum.

cmyk resolution 600 ve 28cm eninde bir alan üstünde çalışıyorum.

filter-render-cloud üstünden denedim ama o mod çok yoğun bir bulutlama veriyor. bunda görüldüğü gibi daha hafif geçişler yapılmış ve kenarlardan ortaya doğru bir aydınlanma var.

bana yardımcı olacak arkadaşın kölesi olurum. (photoshop biliyorum, müthiş demesem de ortalama üstü biliyorum)

bu arada bunun aynısının gri, mavi ve sarısını da yapmam gerekiyor

hangi modları, hangi fırçaları ne bileyim neyi nasıl kullanmam gerekli şöyle hafifçe bir anlatırsanız müthiş olur



edit: 2. bir ek ekledim. şu kenarı kıvrık not kağıdı brush'ını aradım. bulduklarımın hepsi saydam, tam renk basmıyorlar. kendim yapayım dedim, warp ile kenarı bükünce, o kenar bükülmekten ziyade görünmez oluyor. gölge vs. de etki etmiyor. bu konuda da yardıma ihtiyacım var anlayacağınız :S