selam arkadaşlar..
ben 8 sene kadar saç kestirmedim... yani 2003'ün başında başlatmıştım uzatmaya, 2010'un temmuzunda kestim... popomu geçmişti saçlarım, dize doğru gidiyordu...
2010 temmuzda kısacık asker tıraşı gibi kestirdim (bir kriz anında),
temmuzdan sonra da kestirmedim, yani 10 aydır makas değmedi saçlara... çünkü berbere gitmeye korkuyorum!!! saçlar gene uzadı işte, 1 yıllık saç civarı..
8 yıldır piyasadaki "genel, tarzsız, ortalama erkek saç modeli" nasıl olur bilmiyorum çünkü... yıllardır long live rock'n'roll \m/ \m/ takılan adamım...
ankara'da yaşıyorum... 1 aydır berberlerin kapısına kadar gidip dönüyorum, 5-6 defa olmuştur bu..
şimdi girecem içeri, amele-apaçi modeli yapacak gönderecek, veya gidip nişantaşı-bağdat caddesi çocuğu ciks behlül saçı yapacak gönderecek diye korkuyorum... veya varoş mahalle delikanlısı (sivri burun ayakkabılı - tesbihli takımı reis, başggaaan modeli) modeli saç yapacak diye korkuyorum... ki bu üç model de en gıcık kaptığım tipler...
ben böyle cool bir model istiyorum, salaş veya pastel renk tişört üzeri kareli gömlek, altına kot, altına da pastel bir rahat spor ayakkabı takılan insanım...
saçlar "kumral, (kestane rengi diye geçiyormuş saç renkleri kategorisinde, hatunlar öle diyo), kıvırcığa yakın dalgalı (iri dalga mı neymiş), oldukça gür" şeklinde tanımlayabileceğim saçlarım var..
i. ankara'da bir erkek kuaförü tavsiyesi,
ii. anlatığım hayat tarzı-anlayışı insana uyan bir orta uzunlukta model önerisi.
iii. bu saç modelini günlük kullanımda sabah evden çıkarken nasıl bir şekil vererek çıkarsam iyi olur
şeklinde fikir, tavsiye verirseniz sevinirim...
teşekkürler.
ben 8 sene kadar saç kestirmedim... yani 2003'ün başında başlatmıştım uzatmaya, 2010'un temmuzunda kestim... popomu geçmişti saçlarım, dize doğru gidiyordu...
2010 temmuzda kısacık asker tıraşı gibi kestirdim (bir kriz anında),
temmuzdan sonra da kestirmedim, yani 10 aydır makas değmedi saçlara... çünkü berbere gitmeye korkuyorum!!! saçlar gene uzadı işte, 1 yıllık saç civarı..
8 yıldır piyasadaki "genel, tarzsız, ortalama erkek saç modeli" nasıl olur bilmiyorum çünkü... yıllardır long live rock'n'roll \m/ \m/ takılan adamım...
ankara'da yaşıyorum... 1 aydır berberlerin kapısına kadar gidip dönüyorum, 5-6 defa olmuştur bu..
şimdi girecem içeri, amele-apaçi modeli yapacak gönderecek, veya gidip nişantaşı-bağdat caddesi çocuğu ciks behlül saçı yapacak gönderecek diye korkuyorum... veya varoş mahalle delikanlısı (sivri burun ayakkabılı - tesbihli takımı reis, başggaaan modeli) modeli saç yapacak diye korkuyorum... ki bu üç model de en gıcık kaptığım tipler...
ben böyle cool bir model istiyorum, salaş veya pastel renk tişört üzeri kareli gömlek, altına kot, altına da pastel bir rahat spor ayakkabı takılan insanım...
saçlar "kumral, (kestane rengi diye geçiyormuş saç renkleri kategorisinde, hatunlar öle diyo), kıvırcığa yakın dalgalı (iri dalga mı neymiş), oldukça gür" şeklinde tanımlayabileceğim saçlarım var..
i. ankara'da bir erkek kuaförü tavsiyesi,
ii. anlatığım hayat tarzı-anlayışı insana uyan bir orta uzunlukta model önerisi.
iii. bu saç modelini günlük kullanımda sabah evden çıkarken nasıl bir şekil vererek çıkarsam iyi olur
şeklinde fikir, tavsiye verirseniz sevinirim...
teşekkürler.
www.ntvmsnbc.com
evetr ilgili haberimizi okudum..
sevindirik oldum..
lakin "üniversiteden atılma kalktı" diye bir şey demiyor..
zira 1 bucuk yildir universiteden atılmanın kaldırıldığı haberini bekliyoruz bilen bilir
yusuf ziya emmi tv'lerden mujdeyi verip duruyordu habire..
bu haberde sadece "daha önce aılanlara af geldi.. hadi gelin okulunuza hadi" olayı var..
yani af..
eee atılma durumunda olanlar nolacak..
şimdi atılma kalktı mı kalkmadı mı? kalktıysa kime kalktı? bana mı kalktı? kalkmadıysa niye kalkmadı? ne zaman kalkacak? universiteden atılma kalktı da biz mi indirdik?
universiteden atılma kalkmasın da vatandaş bize mi kaldırsın?
evet demirel ve ben cevap bekliyoruz burda..
guniz sokak, tunali hilmi caddesi, çankaya / ankara
ayrıca kanunun tam metni şöyledir; www.universitedenatilma.com
evetr ilgili haberimizi okudum..
sevindirik oldum..
lakin "üniversiteden atılma kalktı" diye bir şey demiyor..
zira 1 bucuk yildir universiteden atılmanın kaldırıldığı haberini bekliyoruz bilen bilir
yusuf ziya emmi tv'lerden mujdeyi verip duruyordu habire..
bu haberde sadece "daha önce aılanlara af geldi.. hadi gelin okulunuza hadi" olayı var..
yani af..
eee atılma durumunda olanlar nolacak..
şimdi atılma kalktı mı kalkmadı mı? kalktıysa kime kalktı? bana mı kalktı? kalkmadıysa niye kalkmadı? ne zaman kalkacak? universiteden atılma kalktı da biz mi indirdik?
universiteden atılma kalkmasın da vatandaş bize mi kaldırsın?
evet demirel ve ben cevap bekliyoruz burda..
guniz sokak, tunali hilmi caddesi, çankaya / ankara
ayrıca kanunun tam metni şöyledir; www.universitedenatilma.com
Bir İngiliz devlet adamının şöyle bir sözü vardı "Mısırlıları Türk olmadıklarına ikna için bir asır uğraştık." Fakat kaynağı unuttum.
Kimdi bu sözü söyleyen? Bilen var mı?
Kimdi bu sözü söyleyen? Bilen var mı?
elektro bağlama denilen enstrümandan nefret ederim... gerizekalı ankara türküleri, varoş ankara sokak düğünleri sebebiyle... sesi komikten de ziyade sinir bozucu bu enstrümanın..
arabesk fantezi müzikten de arabesk kültürden de nefret ederim..
ama arasıra nadire de olsa güzel şarkılar çıkıyor..
mesala neşe karaböcek - günün birinde (göksel de söylemişti sanırım)
www.youtube.com
bu şarkı gibi, elektro bağlamanın adam akıllı kullanıldığı başka şarkılar var mı?
elektro bağlamanın istenilirse adam akıllı kullanılabildiğine dair bildiğim tek şarkı bu.
arabesk fantezi müzikten de arabesk kültürden de nefret ederim..
ama arasıra nadire de olsa güzel şarkılar çıkıyor..
mesala neşe karaböcek - günün birinde (göksel de söylemişti sanırım)
www.youtube.com

bu şarkı gibi, elektro bağlamanın adam akıllı kullanıldığı başka şarkılar var mı?
elektro bağlamanın istenilirse adam akıllı kullanılabildiğine dair bildiğim tek şarkı bu.
arkadaşlar ben 10-11 yıl kadar her gece içtim.. hem de sarhoş olana kadar, öyle 2 kadeh içip çakırkeyf olmak değil... yani içerdim baya...
1 aydan fazladır bırakmaya çalışıyorum... bu bir ay içinde bir gece 2 tane bira içtim sadece.. yani gayet iyi gidiyorum..
ama bu saatlerde (mesala şu anda!!) içmediğim halde sarhoş oluyorum.. böyle sarhoşluk gibi değil de, garip bir şey işte.. etraf garip görünmeye başlıyor, sarhoş gibi değil gibi..
hani içkili bir gecenin ardından sabah kalktığınızda akşamki sarhoş halinizi hatırlarsınız ya, hah işte, sabah kalktığımda da şu anlarımı sanki sarhoşken yatmışım da uyuyakalmışım gibi hatırlıyorum
nedir bu???
geçecek heralde.. korkutuyor.. önümüzdeki ay yoğun işlerim var, bu saatlerde çalışıyor olacağım dikkat, zeka, konsantrasyon gerektiren işlerde...
1 aydan fazladır bırakmaya çalışıyorum... bu bir ay içinde bir gece 2 tane bira içtim sadece.. yani gayet iyi gidiyorum..
ama bu saatlerde (mesala şu anda!!) içmediğim halde sarhoş oluyorum.. böyle sarhoşluk gibi değil de, garip bir şey işte.. etraf garip görünmeye başlıyor, sarhoş gibi değil gibi..
hani içkili bir gecenin ardından sabah kalktığınızda akşamki sarhoş halinizi hatırlarsınız ya, hah işte, sabah kalktığımda da şu anlarımı sanki sarhoşken yatmışım da uyuyakalmışım gibi hatırlıyorum
nedir bu???
geçecek heralde.. korkutuyor.. önümüzdeki ay yoğun işlerim var, bu saatlerde çalışıyor olacağım dikkat, zeka, konsantrasyon gerektiren işlerde...
Arkadaşlar merhaba..
Ben bir şeyi merak ediyorum uzun zamandir..
Bu tip şeyleri "gavat" damgası yememek için arkadaşlarıma soramadiğimdan (keşke rahatlıkla sorabilecek seviyede bir toplumda yaşasak) burada sorayim..
Özellikle erkeklerin cevabını merak ediyorum.. Uzun uzun okumak istemeyenler için altta 3 satırlık "özet geç lan piç edition" u var..
Şimdi bir sevgiliniz var.. Deliler ama deliler gibi aşıksınız.. uzun bir ilişkiniz oluyor.. (benimki 3 sene kadardi)..
Aldatma vs. gibi şeyler yok, başka sebeplerden dolayı, hafiften de olaylı biçimde ayrılıyorsunuz... Telefonlarınıza çıkmıyor, mesajınıza cevap vermiyor... Hattını değiştiriyor... Sanal alemde her yerde sizi engelliyor.. Yanına gidip onu bekleyip, sokakta karşısına çıkıp "15 dakika konuşalım mı, bir kaç şey söyleyip gideceğim, bu şekilde hatırlamayayim ilerde, sen de bir zamanlar bir appdata vardi, şöyle şöyle biriydi diye hatirlama, her şeyi zor da olsa kabullenirim de, bu kadar büyük bir aşktan sonra beni bu şekilde hatırlayacak olmanı kabullenemiyorum.. 15 dakika bir yerde nescafe içelim, bazı şeylerin sana sebeplerini anlatacağım, bye bye deyip gideceğim" diyorsunuz.. Kaçıyor.. 2-3 defa ısrar edince sizi köşedeki polise şikayet ediyor...
Ancak, sizi sevdiğinden ve "zamanla geçer, kaçmalıyım, seviyorum ve kalmak istiyorum ama geleceğimiz yok, olmayacak bu ilişki." gibi düşünceler ile sizden ayrılıyor, kaçıyor.. Buna eminsiniz..
Ayrılığın sebebi aldatma, aldatılma vs. gibi bir durum değil yani..
Bir kaç ay sonra sonra öğreniyorsunuz ki yeni bir sevgilisi var..
Aradan 3-4 yıl geçiyor.. Onun ilişkileri olmuş.. Sizin de ilişkileriniz olmuş olabilir veya olmayabilir.. Karşılaşıyorsunuz bir gün... Veya sizi arıyor.. 3-4 sene sonra tekrar görüyorsunuz işte... Siz de hala onu unutamadınız.. Ve deli gibi istiyorsunuz hala..
Tekrar kabul eder misiniz?
----
özet geç lan piç edition: Bir sevgiliniz var.. Uzun süreli ve büyük bir aşk yaşıyorsunuz, hafiften olaylı şekilde ayrılıyorsunuz.. Onun ilişkileri oluyor... Sonra karşınıza çıkıyor, 3-4 sene sonra.. Siz de onu çok istiyorsunuz hala, unutamamışsınız.. Kabul eder misiniz tekrar..
----
Ancak şunu da belirteyim.. Bu soru bana bu yaşadığım ilişkideen ve şu anda içinde bulunduğum duygulardan önce sorulsa "hayatta etmem abi, defolsun, bir gururum var benim.. Hayatta olmaz." derdim.. Ancak şu anda "Bilemiyorum..." diyorum. Bu faktörü de düşünüp öyle cevap veriniz lütfen..
Teşekkürler.
Ben bir şeyi merak ediyorum uzun zamandir..
Bu tip şeyleri "gavat" damgası yememek için arkadaşlarıma soramadiğimdan (keşke rahatlıkla sorabilecek seviyede bir toplumda yaşasak) burada sorayim..
Özellikle erkeklerin cevabını merak ediyorum.. Uzun uzun okumak istemeyenler için altta 3 satırlık "özet geç lan piç edition" u var..
Şimdi bir sevgiliniz var.. Deliler ama deliler gibi aşıksınız.. uzun bir ilişkiniz oluyor.. (benimki 3 sene kadardi)..
Aldatma vs. gibi şeyler yok, başka sebeplerden dolayı, hafiften de olaylı biçimde ayrılıyorsunuz... Telefonlarınıza çıkmıyor, mesajınıza cevap vermiyor... Hattını değiştiriyor... Sanal alemde her yerde sizi engelliyor.. Yanına gidip onu bekleyip, sokakta karşısına çıkıp "15 dakika konuşalım mı, bir kaç şey söyleyip gideceğim, bu şekilde hatırlamayayim ilerde, sen de bir zamanlar bir appdata vardi, şöyle şöyle biriydi diye hatirlama, her şeyi zor da olsa kabullenirim de, bu kadar büyük bir aşktan sonra beni bu şekilde hatırlayacak olmanı kabullenemiyorum.. 15 dakika bir yerde nescafe içelim, bazı şeylerin sana sebeplerini anlatacağım, bye bye deyip gideceğim" diyorsunuz.. Kaçıyor.. 2-3 defa ısrar edince sizi köşedeki polise şikayet ediyor...
Ancak, sizi sevdiğinden ve "zamanla geçer, kaçmalıyım, seviyorum ve kalmak istiyorum ama geleceğimiz yok, olmayacak bu ilişki." gibi düşünceler ile sizden ayrılıyor, kaçıyor.. Buna eminsiniz..
Ayrılığın sebebi aldatma, aldatılma vs. gibi bir durum değil yani..
Bir kaç ay sonra sonra öğreniyorsunuz ki yeni bir sevgilisi var..
Aradan 3-4 yıl geçiyor.. Onun ilişkileri olmuş.. Sizin de ilişkileriniz olmuş olabilir veya olmayabilir.. Karşılaşıyorsunuz bir gün... Veya sizi arıyor.. 3-4 sene sonra tekrar görüyorsunuz işte... Siz de hala onu unutamadınız.. Ve deli gibi istiyorsunuz hala..
Tekrar kabul eder misiniz?
----
özet geç lan piç edition: Bir sevgiliniz var.. Uzun süreli ve büyük bir aşk yaşıyorsunuz, hafiften olaylı şekilde ayrılıyorsunuz.. Onun ilişkileri oluyor... Sonra karşınıza çıkıyor, 3-4 sene sonra.. Siz de onu çok istiyorsunuz hala, unutamamışsınız.. Kabul eder misiniz tekrar..
----
Ancak şunu da belirteyim.. Bu soru bana bu yaşadığım ilişkideen ve şu anda içinde bulunduğum duygulardan önce sorulsa "hayatta etmem abi, defolsun, bir gururum var benim.. Hayatta olmaz." derdim.. Ancak şu anda "Bilemiyorum..." diyorum. Bu faktörü de düşünüp öyle cevap veriniz lütfen..
Teşekkürler.
arakdaşlar ben 2004'te okb ve okb disinda baska sorunlara da yol açan yuksek anksiyete sebebiyle psikiyatrik tedaviye başladım.. kaygı sebebiyle bazı şeylere gereğinden fazla takılıyorum malesef..
2004'ten bu yana ilaç kullanıyorum... piyasada kullanmadiğim antidepresan sanirim kalmadi.. "antidepresan ve antipsikotik" sürekli kullandım, düzenli..
anksiyolitik, beta blocker, central sinir sistemi stimulanti vs. gibi ilaçları da ihtiyaç olduğunda kullandım..
2004'te basladi tedavi.. 2005 yilinda okb'den alakasiz baska fiziksel bir rahatsızlık sebebiyle kan testim alındı.. kan testim alınırken laboratuvar elemanları kan ile ilgili ne var ne yok her şeyi ölçmüşler.. aids'i bile... ve tesadüfen öğrendik ki yüksek kolestrol'üm varmış..
kolesterol değerinden anlayanlar için söyleyeyim, 360 çikti kolesterolüm...
ki babam 58 yaşında, onun kolesterolü 310... anneannemin kolesterolü 345...
ve ailemdeki herkesin kolesterolü 50-55 yaşindan sonra yukseldi, yaşlılığa bağlı..
ben 2005 yılında 20 yaşındaydım... ve kilolu değil, tam aksine normalden de zayıftım... body mass index formulune göre 5-6 kilo almam gerekiyordu normal kilolu olmak için..
yani yuksek kolesterol çikacak en son kişiydim.. zayıf, genç...
genetik faktörlere bağlı desem, ailemde herkeste kolesterol 60'a yaklaşırken çıkıyor...
ayrica okb sebebiyle ilaç tedavisine başlamadan önce de bir çok kez kan testim yapılmıştı, eğer o zamanlar kolesterolüm olsaydı o testlerde de çıkardı diye düşünüyorum..
işte bütün bu faktörleri toplayıp durumu analiz ettiğimde yüksek kolesterolü antidepresanlar ile ilişkilendiriyorum... tabi tıp doktoru değilim ben..
google'da da aradım bir çok defa, sonuç alamadım.. doktora da sordum, o da şaşırdı, prospektüs'te, antidepresanlarda kolesterol ile bir ilişki hiç duymadım.. bir bakayım gene de ben, size söylerim dedi.. ki bu adam türkiyece ünlü bi psikiyatr.. habire tv'lere falan çıkıyor, programlara..
yıllardır kafamı kurcalıyor bu durum..
en son rıdvan dilmen kalp krizi geçirdi ve beni gene aldı bir korku...
adamın bütün hayatı spor yaparak geçti.. halen her hafta halı saha maçı yapıyor..
o kalp krizi geçiriyorsa eğer.........
var mı böyle bir ilişki, bilginiz var mı?
2004'ten bu yana ilaç kullanıyorum... piyasada kullanmadiğim antidepresan sanirim kalmadi.. "antidepresan ve antipsikotik" sürekli kullandım, düzenli..
anksiyolitik, beta blocker, central sinir sistemi stimulanti vs. gibi ilaçları da ihtiyaç olduğunda kullandım..
2004'te basladi tedavi.. 2005 yilinda okb'den alakasiz baska fiziksel bir rahatsızlık sebebiyle kan testim alındı.. kan testim alınırken laboratuvar elemanları kan ile ilgili ne var ne yok her şeyi ölçmüşler.. aids'i bile... ve tesadüfen öğrendik ki yüksek kolestrol'üm varmış..
kolesterol değerinden anlayanlar için söyleyeyim, 360 çikti kolesterolüm...
ki babam 58 yaşında, onun kolesterolü 310... anneannemin kolesterolü 345...
ve ailemdeki herkesin kolesterolü 50-55 yaşindan sonra yukseldi, yaşlılığa bağlı..
ben 2005 yılında 20 yaşındaydım... ve kilolu değil, tam aksine normalden de zayıftım... body mass index formulune göre 5-6 kilo almam gerekiyordu normal kilolu olmak için..
yani yuksek kolesterol çikacak en son kişiydim.. zayıf, genç...
genetik faktörlere bağlı desem, ailemde herkeste kolesterol 60'a yaklaşırken çıkıyor...
ayrica okb sebebiyle ilaç tedavisine başlamadan önce de bir çok kez kan testim yapılmıştı, eğer o zamanlar kolesterolüm olsaydı o testlerde de çıkardı diye düşünüyorum..
işte bütün bu faktörleri toplayıp durumu analiz ettiğimde yüksek kolesterolü antidepresanlar ile ilişkilendiriyorum... tabi tıp doktoru değilim ben..
google'da da aradım bir çok defa, sonuç alamadım.. doktora da sordum, o da şaşırdı, prospektüs'te, antidepresanlarda kolesterol ile bir ilişki hiç duymadım.. bir bakayım gene de ben, size söylerim dedi.. ki bu adam türkiyece ünlü bi psikiyatr.. habire tv'lere falan çıkıyor, programlara..
yıllardır kafamı kurcalıyor bu durum..
en son rıdvan dilmen kalp krizi geçirdi ve beni gene aldı bir korku...
adamın bütün hayatı spor yaparak geçti.. halen her hafta halı saha maçı yapıyor..
o kalp krizi geçiriyorsa eğer.........
var mı böyle bir ilişki, bilginiz var mı?
fotogaleri.ntvmsnbc.com
bu nedir,
ntv "fotomontaj-photoshop degil, tamamen gercek fotolar" diye haberini yapip bu fotografi da ornek gostermis..
ne bu?
bu nedir,
ntv "fotomontaj-photoshop degil, tamamen gercek fotolar" diye haberini yapip bu fotografi da ornek gostermis..
ne bu?
mesala başlık "aq galatasaray" olsa...
altına girdiğim entry'de "aq" nun açılımının "amına koyyim" olduguna dair hiç bir yazı, belirtici bir şey olmasa...
bu entry göte girer mi?
ayrıca "götümüze girebilir" şeklinde bir entry silme isimlendirmesi de "homofobik buuu, pis sürüngen homofobik sözlük seniiii!!!!!!11"
diye bazı sözlükçü arkadaşları, özellikle muhattaplarını neden kızdırmıyor anlamış değilim..
altına girdiğim entry'de "aq" nun açılımının "amına koyyim" olduguna dair hiç bir yazı, belirtici bir şey olmasa...
bu entry göte girer mi?
ayrıca "götümüze girebilir" şeklinde bir entry silme isimlendirmesi de "homofobik buuu, pis sürüngen homofobik sözlük seniiii!!!!!!11"
diye bazı sözlükçü arkadaşları, özellikle muhattaplarını neden kızdırmıyor anlamış değilim..
Merhabalar,
şimdi kısaca sorayim..
Çaylakken 10 entry girdiniz...
Entry'lerinizin bir-ikisinde format hatası var.. Lanetli oldunuz..
Çaylak iken girdiğiniz 10 entry'den birisini sildiniz, entry sayınız sildiğiniz için 9'a düştü.
Başka bir başlığa, başka bir tanım yaptınız..
Ancak yeni girdiğiniz entry'nin başlığı kimdir nedir'de gorunmuyor.. ve entry sayınız hala 9 gorunuyor..
Neden?
iyi gunler.
şimdi kısaca sorayim..
Çaylakken 10 entry girdiniz...
Entry'lerinizin bir-ikisinde format hatası var.. Lanetli oldunuz..
Çaylak iken girdiğiniz 10 entry'den birisini sildiniz, entry sayınız sildiğiniz için 9'a düştü.
Başka bir başlığa, başka bir tanım yaptınız..
Ancak yeni girdiğiniz entry'nin başlığı kimdir nedir'de gorunmuyor.. ve entry sayınız hala 9 gorunuyor..
Neden?
iyi gunler.
bişiyi çok merak ediyorum..
atv'yi ne zaman açsam yahşi cazibe çikiyor karşima... ki komple "cin kelime oyunlu" esprisi temeli üzerinden yürüse de oldukça komik bir dizi (örnek: ezo gelin çorbasına uzo rakısı koyup "uzo gelin çorbası" yapmak gibi)
kanal d'yi de ne zaman açsam şu "akasya duraği" denilen dizi çıkıyor karşıma.. laptop başında oturduğum ve kanal değiştirmeye de üşendiğim için mecburen dinliyorum bu diziyi...
beni güldürmek, neşelendirmekten çok sinirlerimi bozuyor.. sinir bozucu neşeli saçmasapan çocuk programları olur ya, onlar gibi espri(!!)ler yapmaya çalışıyorlar, karakterlerin hareketleri falan "gel beni zevk için, toplum yararına döv" diye bağırıyor adeta.. (bi de 11880 reklamındaki taksici böyle bağiriyor)
sonra öğrendim ki bu dizi oglen vakti saçmasapan saatlerde yayınlanan zaman doldurgacı bir dizi değilmiş... bildiğin prime-time saat olan 20:00 da yayınlanan haftalık diziymiş...
ben espri anlayışı oldukça düşük biriyim.. saçmasapan ve herkesin kolay beğenmeyeceği bir espriye bile gülebilirim...
harbi merak ediyorum ve soruyorum; "benim gibi espri algısı oldukça düşük olan bir insanı bile güldüremeyen, aksine sinirlendiren bu diziyi zevk alarak izleyen, gülen birisi var mı???????"
atv'yi ne zaman açsam yahşi cazibe çikiyor karşima... ki komple "cin kelime oyunlu" esprisi temeli üzerinden yürüse de oldukça komik bir dizi (örnek: ezo gelin çorbasına uzo rakısı koyup "uzo gelin çorbası" yapmak gibi)
kanal d'yi de ne zaman açsam şu "akasya duraği" denilen dizi çıkıyor karşıma.. laptop başında oturduğum ve kanal değiştirmeye de üşendiğim için mecburen dinliyorum bu diziyi...
beni güldürmek, neşelendirmekten çok sinirlerimi bozuyor.. sinir bozucu neşeli saçmasapan çocuk programları olur ya, onlar gibi espri(!!)ler yapmaya çalışıyorlar, karakterlerin hareketleri falan "gel beni zevk için, toplum yararına döv" diye bağırıyor adeta.. (bi de 11880 reklamındaki taksici böyle bağiriyor)
sonra öğrendim ki bu dizi oglen vakti saçmasapan saatlerde yayınlanan zaman doldurgacı bir dizi değilmiş... bildiğin prime-time saat olan 20:00 da yayınlanan haftalık diziymiş...
ben espri anlayışı oldukça düşük biriyim.. saçmasapan ve herkesin kolay beğenmeyeceği bir espriye bile gülebilirim...
harbi merak ediyorum ve soruyorum; "benim gibi espri algısı oldukça düşük olan bir insanı bile güldüremeyen, aksine sinirlendiren bu diziyi zevk alarak izleyen, gülen birisi var mı???????"
bu dizinin sali gunuyayinlanan bolumunun haftasonlari tekrari olurdu..
bu hafta yok mu?
bu hafta yok mu?
tam bir buçuk yıl oldu ayrılalı...
bazen kendi kendimi kandırmaya çalişiyorum.. "yaa siktiret, şimdiki sevgilisiyle sikişiyor çatir çatir, sen burda mal gibi onun üzüntüsünü çekiyorsun.. baksana sen de etrafindaki hatunlara, allahın malı" diyorum...
ama kendimi pozitif telkin ile kandırmaktan öteye gidemediğim farkındalığına varınca başlıyorum gene ağlamaya..
ulan 1,5 yıl geçmiş ayrılalı...
millet birbirinin aşk acısı sorusuna cevap verirken "hacı 2 ay olmuş ayrılalı, daha ne düşünüyorsun, saçmalama" falan diyor..
yani norm-al olan, norma uyan en fazla 2-3 ay...
ben oldukça ağır bir okb hastasiyim.. bunun da etkisi var diye dusunuyorum...
ulan bir buçuk sene geçmiş.. hala bir başka kiza bakamıyorum.. hala başka bir kıza yakınlaşıp çivi çiviyi söker denemesini yapmaya çalışsam, o'nu aldatiyormuşum hissi geliyor içime... o his beni çürütüyor hızlıca.. ve kaçıyorum...
eve gelip facebook'una fake bir profil hesabından girip profil fotosuna bakiyorum...
"in a relationship with eseginzikinincocugu orospucocugu" yazisi o kadar acitiyor ki icimi...
niye bakiyorsam... salagim o yuzden bakiyorum...
n'olacak benim halim?... n'apacam?..
hiç benzer bir durum yaşayan var mı?
zira alemin tek salağinin ben oldugunu düsünüyorum...
insan bir bucuk yil sonra bile agliyor olur mu ya... her gece hem de..
yoksa "tam dört sene olmuş dün.. az once farkettim" gibi sözler sadece popüler kültür şarkılarında olan şeyler değil mi?!!
bazen kendi kendimi kandırmaya çalişiyorum.. "yaa siktiret, şimdiki sevgilisiyle sikişiyor çatir çatir, sen burda mal gibi onun üzüntüsünü çekiyorsun.. baksana sen de etrafindaki hatunlara, allahın malı" diyorum...
ama kendimi pozitif telkin ile kandırmaktan öteye gidemediğim farkındalığına varınca başlıyorum gene ağlamaya..
ulan 1,5 yıl geçmiş ayrılalı...
millet birbirinin aşk acısı sorusuna cevap verirken "hacı 2 ay olmuş ayrılalı, daha ne düşünüyorsun, saçmalama" falan diyor..
yani norm-al olan, norma uyan en fazla 2-3 ay...
ben oldukça ağır bir okb hastasiyim.. bunun da etkisi var diye dusunuyorum...
ulan bir buçuk sene geçmiş.. hala bir başka kiza bakamıyorum.. hala başka bir kıza yakınlaşıp çivi çiviyi söker denemesini yapmaya çalışsam, o'nu aldatiyormuşum hissi geliyor içime... o his beni çürütüyor hızlıca.. ve kaçıyorum...
eve gelip facebook'una fake bir profil hesabından girip profil fotosuna bakiyorum...
"in a relationship with eseginzikinincocugu orospucocugu" yazisi o kadar acitiyor ki icimi...
niye bakiyorsam... salagim o yuzden bakiyorum...
n'olacak benim halim?... n'apacam?..
hiç benzer bir durum yaşayan var mı?
zira alemin tek salağinin ben oldugunu düsünüyorum...
insan bir bucuk yil sonra bile agliyor olur mu ya... her gece hem de..
yoksa "tam dört sene olmuş dün.. az once farkettim" gibi sözler sadece popüler kültür şarkılarında olan şeyler değil mi?!!
en tehlikeli insan hiç bilmeyen de değildir, oldukça sağlam profesyonelce bilen de değildir.. en tehlikeli adam yarım bilen adamdır" demişler ya, doğru demişler..
şimdi kafama bir kaç şey takıldı.. evrimle ilgili...
1) dogal seleksiyon geregi ortama uyum saglayabilen neslini devam ettirir.. ortama uyumsaglayamayan yapılar veya türler elenir.. çevre/ortam değişince bu ortama uyum sağlayacak özellikler de otomatikman gelişir ya..
şimdi evrim dediğimiz olay da öyle 50-100 yılda olan bir şey değil... 500.000, hatta 1.000.000 senede oluyor.. oysa biz insanlık olarak cro magnon, erectus, sapiens, sapiens sapiens falan şeklinde 60-70.000 senedir variz bu dünyada (yanlissa duzeltin lutfen)
ve son 100-200 yildir da modern tip var.. ve biz bir tarafimiz bozulunca, bir terslik olunca ölüp gitmemiz gerekirken, düzeltiyoruz kendimizi.. dediğim gibi bu olay 100-200 yildir yapiliyor.. bu evrimsel ilerlemeye karşi kötü bir direnç oluşturmuyor mu?
2) evrimimizi bilinçli bir şekilde, kontrollü şekilde kendimize yapay seçilim uygulayarak harika özellikler kazanacak şekilde yönlendiremez miyiz?
mesala ortamı öyle hale getirelim ki, veya bir şeyler yapalım ki, 500.000 sene sonraki insanlarin uçma yeteneği olsun mesala.
tamamen evrim konusunda "yari-bilgili" bir insan oldugum için soruyorum..
kafa bulan cro magnon insanıdır.
şimdi kafama bir kaç şey takıldı.. evrimle ilgili...
1) dogal seleksiyon geregi ortama uyum saglayabilen neslini devam ettirir.. ortama uyumsaglayamayan yapılar veya türler elenir.. çevre/ortam değişince bu ortama uyum sağlayacak özellikler de otomatikman gelişir ya..
şimdi evrim dediğimiz olay da öyle 50-100 yılda olan bir şey değil... 500.000, hatta 1.000.000 senede oluyor.. oysa biz insanlık olarak cro magnon, erectus, sapiens, sapiens sapiens falan şeklinde 60-70.000 senedir variz bu dünyada (yanlissa duzeltin lutfen)
ve son 100-200 yildir da modern tip var.. ve biz bir tarafimiz bozulunca, bir terslik olunca ölüp gitmemiz gerekirken, düzeltiyoruz kendimizi.. dediğim gibi bu olay 100-200 yildir yapiliyor.. bu evrimsel ilerlemeye karşi kötü bir direnç oluşturmuyor mu?
2) evrimimizi bilinçli bir şekilde, kontrollü şekilde kendimize yapay seçilim uygulayarak harika özellikler kazanacak şekilde yönlendiremez miyiz?
mesala ortamı öyle hale getirelim ki, veya bir şeyler yapalım ki, 500.000 sene sonraki insanlarin uçma yeteneği olsun mesala.
tamamen evrim konusunda "yari-bilgili" bir insan oldugum için soruyorum..
kafa bulan cro magnon insanıdır.
beyler/leydiler,
biliyorsunuz gundemde alkol üzerine ilaç kullanımı ve yaşanan bir ölüm konuşuluyor..
(seven herkesin basi sagolsun, "bir kadinin aldatirken ölmesi" olayinda "ölmesi" kısmından çok "aldatmasi" kismina takilan "recm" kafali kisilerin de zeus belasini versin..)
ben her gun 100 mg'lık lustral kullaniyorum.. eskiden (yıllarca, 6 yıl kadar) çok ağır ilaçlar kullanırdım, antidepresan, antipsikotik, anksiyolitik, beta bloker dörtlüsünü aynı anda, ve türlerinin en ağır olanlarından.. bir tedavi süreciydi..
ancak cok fazla yan etkileri olması ve kaş yaparken göz çıkarması sebebiyle biraktim bunlari, doktoru da biraktim..
lustral gibi hafif bir ilaci, yillarin verdigi tecrubeyle feedback'ler alaraktan doz ayarlamasi yaptim, doktor kontrolü olmadan..
100 mg'da karar kildim..
ancak ben her gece 5 tane efes extra içen bir insanim.. ve yaklaşık 10 yıldır da hemen hemen her gece (bir yıl 365 gün.. 320 günü içiyorumdur) içiyorum..
ancak yaşanan bu son ilaç etkileşimi ve ölüm olayından sonra feci tırstım.. 3 gündür içmiyorum.. ve şu anda çıldıracak gibiyim.. hipomani ""gibi"" bir etki gözlemliyorum kendimde.. ancak farkında olduğum için oto-kontrolü kaybetmiyorum.. (şu anda hipomani gibi bir etki var,.. şu anda hipomani gibi bir etki var, sakin ol.. normal hareketler yap... saçma şeyler yapma.. pişman olacaksin sonra vs. vs. vs şeklinde self-telkin, self-terapi)
düzenli antidepresanlar ve her gece alkol beraber kullanımı ciddi bir tehlike midir?
10 yıldır bir şey olmadı..
biliyorsunuz gundemde alkol üzerine ilaç kullanımı ve yaşanan bir ölüm konuşuluyor..
(seven herkesin basi sagolsun, "bir kadinin aldatirken ölmesi" olayinda "ölmesi" kısmından çok "aldatmasi" kismina takilan "recm" kafali kisilerin de zeus belasini versin..)
ben her gun 100 mg'lık lustral kullaniyorum.. eskiden (yıllarca, 6 yıl kadar) çok ağır ilaçlar kullanırdım, antidepresan, antipsikotik, anksiyolitik, beta bloker dörtlüsünü aynı anda, ve türlerinin en ağır olanlarından.. bir tedavi süreciydi..
ancak cok fazla yan etkileri olması ve kaş yaparken göz çıkarması sebebiyle biraktim bunlari, doktoru da biraktim..
lustral gibi hafif bir ilaci, yillarin verdigi tecrubeyle feedback'ler alaraktan doz ayarlamasi yaptim, doktor kontrolü olmadan..
100 mg'da karar kildim..
ancak ben her gece 5 tane efes extra içen bir insanim.. ve yaklaşık 10 yıldır da hemen hemen her gece (bir yıl 365 gün.. 320 günü içiyorumdur) içiyorum..
ancak yaşanan bu son ilaç etkileşimi ve ölüm olayından sonra feci tırstım.. 3 gündür içmiyorum.. ve şu anda çıldıracak gibiyim.. hipomani ""gibi"" bir etki gözlemliyorum kendimde.. ancak farkında olduğum için oto-kontrolü kaybetmiyorum.. (şu anda hipomani gibi bir etki var,.. şu anda hipomani gibi bir etki var, sakin ol.. normal hareketler yap... saçma şeyler yapma.. pişman olacaksin sonra vs. vs. vs şeklinde self-telkin, self-terapi)
düzenli antidepresanlar ve her gece alkol beraber kullanımı ciddi bir tehlike midir?
10 yıldır bir şey olmadı..
arkadaslar bana 3 adet extension lazim..
birincisi ki en cok ihtiyac duydugum sey, firefox'da "download-manager" denilen add-on'u bilen bilir..
o anda baktigimiz sayfadaki stream olan ama download'a izin vermeyen sitelerin ".mp3, .flv, .avi, .mpg, vs. vs. vs." gibi media dosyalarini algiliyor ve o dosyayi indirmeniz için buton olusturuyor... yarim saat page source dosyasinda arastirma yapmiyorsunuz..
google chrome'da bu görevi gören bir extension ariyorum... 2 saattir extension sayfasini dolasiyorum, bulamadim..
ikincisi; ayni ms word'deki gibi, cümle baslarinda ilk harfi, noktadan sonraki ilk harfi direk buyuk harfe ceviren, paragraf baslarinda direk bir parmak bosluk birakan (tab'a basmis gibi) bir otomatik duzenleyici ariyorum...
üçüncüsü; clipboard'a 5-10 tane text'i ayrı ayrı copy edebilen ve istendiginde istedigimi paste edebilmeme iimkan saglayan bir extension.. yani bir text'i copy edince overwrite yapmasin.. yanina kaydetsin bu text'i..
tesekkurler..
birincisi ki en cok ihtiyac duydugum sey, firefox'da "download-manager" denilen add-on'u bilen bilir..
o anda baktigimiz sayfadaki stream olan ama download'a izin vermeyen sitelerin ".mp3, .flv, .avi, .mpg, vs. vs. vs." gibi media dosyalarini algiliyor ve o dosyayi indirmeniz için buton olusturuyor... yarim saat page source dosyasinda arastirma yapmiyorsunuz..
google chrome'da bu görevi gören bir extension ariyorum... 2 saattir extension sayfasini dolasiyorum, bulamadim..
ikincisi; ayni ms word'deki gibi, cümle baslarinda ilk harfi, noktadan sonraki ilk harfi direk buyuk harfe ceviren, paragraf baslarinda direk bir parmak bosluk birakan (tab'a basmis gibi) bir otomatik duzenleyici ariyorum...
üçüncüsü; clipboard'a 5-10 tane text'i ayrı ayrı copy edebilen ve istendiginde istedigimi paste edebilmeme iimkan saglayan bir extension.. yani bir text'i copy edince overwrite yapmasin.. yanina kaydetsin bu text'i..
tesekkurler..
ya hu bu denizin mavisine nolmus boyle eli yüzü mavi, töbenemuzillah garip bir sey olmus..
oldu bitti google-earth ve google-maps'de merak ederim bunu.. ne bu?
kıyıya yakin yerlerde deniz süt liman, tam yüzmelik..
biraz aciklarda denizde tsunami var sanki..
ne bu ha! ne bu, ne bu (fatmagül'ün yarim akilli abisi modu) (evet izliyorum)
i55.tinypic.com
oldu bitti google-earth ve google-maps'de merak ederim bunu.. ne bu?
kıyıya yakin yerlerde deniz süt liman, tam yüzmelik..
biraz aciklarda denizde tsunami var sanki..
ne bu ha! ne bu, ne bu (fatmagül'ün yarim akilli abisi modu) (evet izliyorum)
i55.tinypic.com

"dalga geçmeyin, kafa bulan cevaplar vermeyin lütfen" diyeyim öncelikle, gayet farkındayım sorumun ne kadar saçma/komik/dalga geçilmelik görünüyor oldugundan.. ancak ciddidir..
hani "evlenmek icin illa bakire kız arıyorum" gibi ilkel bir görüşe sahip değilim.. evleneceğim kişinin daha önce sevgilileri olmuş olabilir, aşık olmuş olabilir, o aşık olduğu kişiyle bir şeyler yaşamış olabilir, sonra olmamıştır-yürümemiştir, ayrılmışlardır... geçmişinde böyle bir şey olmasında hiç bir sorun yok benim için, sonuçta ben de bakir değilim, eski sevgililerim de ilerde evlenecekler nasolsa birileriyle...
ancak gene de evleneceğim kızın çevremde gördüğüm hemen hemen bütün kızlar gibi iki biraya veren, one night stand takilan, istiklal'in yarisinin uzerinden gectigi bir gecmise (bkz: seni tanimayan yok bu sehirde) sahip olmasini istemem.. amiyane tabirle eskinin motoru olamaz abicim!!
ben oyle bir erkek olmadim, boyle seyleri her zaman asagilik buldum, uzak durdum.. sevgililik, aşk, his olmadan bir kadınla beraber olmadım.. evlenecegim kadinin da boyle olmasini isterim, kişisel görüşüm böyledir..
ancak son 2-3 yildir umudum feci kirildi, cunku cevremde gordugum hemen hemen butun kizlar motorullah!!! "ulan ilerde evlenecegimiz kizlar bunlar mi amına koyim" diye sorguluyorum içten içe ve evlenmekten tiksiniyorum, ilerde evlenmeyecegimi dikte ediyorum beynime.. ancak bu hastalikli, nevrotik bir dusunce, anksiyete; yani "yanlis bir dusunce" bunun da farkindayim.. iste bu farkindalik da ikileme dusuruyor beni, kendimi "yobaz-bagnaz" görmeye baslayacagim, kendimi degersiz hissedecegim, az kaldi..
örnek vereyim; cevremde goruyorum, kizin aile evi tuzla'da, ancak okudugu universite avcilar'da.. tabi kiz her gun sabah taaaa tuzla'dan avcilar'a gelip gidemeyecegi icin avcilar'da bir ev tutmus.. butun okul taniyor(!) kizi.. istiklal'in yarisiyla macerasi vardir. barlarda masalarin uzerinde geziyor, sarhos olup geceyi geciriyor bir yerlerde.. aile evine gidince de bir masum, bir utangac, yere bakarak oturuyor falan.. mezun olunca ve evlenme yasi gelince de muhtemelen diktirecek bir kizlik zari ve evlenecek bir adamla ve alttan alttan, utangac utangac bakarken ilk sözü; "sen ilksin biliyor musun?" (bkz: meshur kız yalanlari)
bu sadece yakinen tanidigim bir kizdan ornek.. cevremdeki herkes bu modelde, lanet ediyorum artik..
kezban kiz denilen, liseden sonra ev kizi olmus hayirli bir kismet bekleyen kizlarda elbette vardir motor olmamis, hatta bakire olani bile.. ancak ne yapim ben oyle bir kizla evlenip de.. öeehhh!! yanimda guclu, yuksek bir is sahibi, iş kadini istiyorum
sonucta sadece öpmek-koklamak için evlenmiyorum kadinla, oturup sanat da konuşacağim, derin konularda tartişmalara da gireceğim, disarida üst düzey bir ortamda yemege de katilacagim.. ancak oyle bir kadinla yapabilirim.
sorum şu; "25 yasinda olup da, istanbul'da okuyan (veya ankara, izmir, baska sehir olmaz!! ugrasamam anadolu kültürünü istanbul ortamina adapte etmek icin sarfedilecek efora ve tahammülüm yok geçecek zamana) 25 yaslarinda olan ve bakire olan, bakire olmasa da tarif ettigim gibi motorullah olmamis kiz orani ne kadar? hani bunun istatistigi tutulmamistir elbette.. istatistiki bir oran degil, "dusunceniz nedir, sizin gozlemleriniz nedir" şeklinde soruyorum.. benim su andaki dusuncem; 1000 kizdan 2 tanesi ancak bu vasiflara sahiptir!!.. yani cok umutsuz..
(amma da uzun oldu, neyse..)
hani "evlenmek icin illa bakire kız arıyorum" gibi ilkel bir görüşe sahip değilim.. evleneceğim kişinin daha önce sevgilileri olmuş olabilir, aşık olmuş olabilir, o aşık olduğu kişiyle bir şeyler yaşamış olabilir, sonra olmamıştır-yürümemiştir, ayrılmışlardır... geçmişinde böyle bir şey olmasında hiç bir sorun yok benim için, sonuçta ben de bakir değilim, eski sevgililerim de ilerde evlenecekler nasolsa birileriyle...
ancak gene de evleneceğim kızın çevremde gördüğüm hemen hemen bütün kızlar gibi iki biraya veren, one night stand takilan, istiklal'in yarisinin uzerinden gectigi bir gecmise (bkz: seni tanimayan yok bu sehirde) sahip olmasini istemem.. amiyane tabirle eskinin motoru olamaz abicim!!
ben oyle bir erkek olmadim, boyle seyleri her zaman asagilik buldum, uzak durdum.. sevgililik, aşk, his olmadan bir kadınla beraber olmadım.. evlenecegim kadinin da boyle olmasini isterim, kişisel görüşüm böyledir..
ancak son 2-3 yildir umudum feci kirildi, cunku cevremde gordugum hemen hemen butun kizlar motorullah!!! "ulan ilerde evlenecegimiz kizlar bunlar mi amına koyim" diye sorguluyorum içten içe ve evlenmekten tiksiniyorum, ilerde evlenmeyecegimi dikte ediyorum beynime.. ancak bu hastalikli, nevrotik bir dusunce, anksiyete; yani "yanlis bir dusunce" bunun da farkindayim.. iste bu farkindalik da ikileme dusuruyor beni, kendimi "yobaz-bagnaz" görmeye baslayacagim, kendimi degersiz hissedecegim, az kaldi..
örnek vereyim; cevremde goruyorum, kizin aile evi tuzla'da, ancak okudugu universite avcilar'da.. tabi kiz her gun sabah taaaa tuzla'dan avcilar'a gelip gidemeyecegi icin avcilar'da bir ev tutmus.. butun okul taniyor(!) kizi.. istiklal'in yarisiyla macerasi vardir. barlarda masalarin uzerinde geziyor, sarhos olup geceyi geciriyor bir yerlerde.. aile evine gidince de bir masum, bir utangac, yere bakarak oturuyor falan.. mezun olunca ve evlenme yasi gelince de muhtemelen diktirecek bir kizlik zari ve evlenecek bir adamla ve alttan alttan, utangac utangac bakarken ilk sözü; "sen ilksin biliyor musun?" (bkz: meshur kız yalanlari)
bu sadece yakinen tanidigim bir kizdan ornek.. cevremdeki herkes bu modelde, lanet ediyorum artik..
kezban kiz denilen, liseden sonra ev kizi olmus hayirli bir kismet bekleyen kizlarda elbette vardir motor olmamis, hatta bakire olani bile.. ancak ne yapim ben oyle bir kizla evlenip de.. öeehhh!! yanimda guclu, yuksek bir is sahibi, iş kadini istiyorum
sonucta sadece öpmek-koklamak için evlenmiyorum kadinla, oturup sanat da konuşacağim, derin konularda tartişmalara da gireceğim, disarida üst düzey bir ortamda yemege de katilacagim.. ancak oyle bir kadinla yapabilirim.
sorum şu; "25 yasinda olup da, istanbul'da okuyan (veya ankara, izmir, baska sehir olmaz!! ugrasamam anadolu kültürünü istanbul ortamina adapte etmek icin sarfedilecek efora ve tahammülüm yok geçecek zamana) 25 yaslarinda olan ve bakire olan, bakire olmasa da tarif ettigim gibi motorullah olmamis kiz orani ne kadar? hani bunun istatistigi tutulmamistir elbette.. istatistiki bir oran degil, "dusunceniz nedir, sizin gozlemleriniz nedir" şeklinde soruyorum.. benim su andaki dusuncem; 1000 kizdan 2 tanesi ancak bu vasiflara sahiptir!!.. yani cok umutsuz..
(amma da uzun oldu, neyse..)
selamlar, sozlukteki nick'im de "appdata"...
ben caylaktim ve sirami bekliyordum, yaklasik 60.000'lerden 2 yil icinde yavas yavas geldi siram...
son 15 gundur finallerdeydim ve internetim kapaliydi, odamda kitaplarin icine gomulmus haldeydim..
internete simdi girdim ve sozluge baktim... log-in olamiyorum.. abimin hesabindan kimdir nedir'ime baktik.. "çaylak - leyla" gorunuyorum..
sanirim yazarlik için onay siram geldi 2 yilda taaa 60.000'lerden, 10 entry'm içinde legal olmayan entry'ler vardi, lanetli oldum bir hafta, sonra entry'ler edit'lenmeyince leyla yapildim...
tabi final doneminde oldugum icin de lanetli yapilip entry'lerimi duzenlemem istendiginden haberim olmadi...
(bunlar benim tahminim, sebep baska olabilir tabii ki)
simdi yazik degil mi 2 yildir bekledigim sureye!!
reva mi simdi bu? :(
ne yapilmasi gerekiyor bu durum icin?
ben caylaktim ve sirami bekliyordum, yaklasik 60.000'lerden 2 yil icinde yavas yavas geldi siram...
son 15 gundur finallerdeydim ve internetim kapaliydi, odamda kitaplarin icine gomulmus haldeydim..
internete simdi girdim ve sozluge baktim... log-in olamiyorum.. abimin hesabindan kimdir nedir'ime baktik.. "çaylak - leyla" gorunuyorum..
sanirim yazarlik için onay siram geldi 2 yilda taaa 60.000'lerden, 10 entry'm içinde legal olmayan entry'ler vardi, lanetli oldum bir hafta, sonra entry'ler edit'lenmeyince leyla yapildim...
tabi final doneminde oldugum icin de lanetli yapilip entry'lerimi duzenlemem istendiginden haberim olmadi...
(bunlar benim tahminim, sebep baska olabilir tabii ki)
simdi yazik degil mi 2 yildir bekledigim sureye!!
reva mi simdi bu? :(
ne yapilmasi gerekiyor bu durum icin?
1