Ekşi Duyuru

arkadaşalr yemek sepetinden yemek söylediğimizde parayı internet üzerinden kartla ödeyebiliyor muyuz? bir arkadaşıma yemek söylücem de, farklı evlerde hatta semtlerdeyiz. parayı burdan ödeyip, yemeği ordan alabilme ihtimali var mı bi şekilde?

daha önce de sormuştum bu soruyu yeterince cevap alamayınca bi yineleyim istedim:

çok saçma cümleler yazabilirim burada, anlayışla karşılayınız. (baş uyarıyı verdim)

şimdi ben işletme okuyorum, ortalama üstü bir okulda. tecrübe kazanalım diye çeşitli işlerde çalıştım. aktif pazarlama yaptım, olmadı bana göre olmadığını anladım. finansa yöneldim hem 1 ay staj yaptım hem de bir süre çalıştım ama o işte de pek gönlüm olmadığını farkettim. sonra döndüm dolaştım yine pazarlama işine döndüm, tanıtım elemanı olarak dolaştım yine tiksindim. yaratıcılığımı kullanmak istiyorum çünkü.

şimdi, okul bitmeden kendime uygun mesleği bulmak için reklam sektörünü de denemek istiyorum. ama photoshop vb. programları öğrenmem iyi olur sanırım? o yüzden diyorum ki, reklam sektörüyle ilgili birkaç program öğreneyim. hangi programlrı öğreneyim?

babam reklamcı, ama genelde tabela işleriyle falan uğraşıyor. corel draw kullanıyor. ben de onun yanında baya bi öğrendim corel drawı.

işin özü şu: kendimi reklam sektöründe de denemek istiyorum mezun olmadan önce. bu sektör için kendimi nasıl hazırlayayım ne öğreneyim. tavsiyeleriniz falan varsa her şeyi dinlerim.

geçen sene şubat ayında ttnetli oldum. 24 ay taahhüt yaptım tabi. şimdi ben ilk 6 ay 35tl kalan aylar 49tl olarak ödeyeceğime dair tahhüt ettim tabi 1mbitlik bağlantı için.

ancak ocak ayında yeni bir tarife listesi çıkmış ve buna göre 1mbit limitsiz artık 30tl ve benim ödediğim ücreti karşılayan tarife 4mbit oluyor.

buna göre ben 1mbite 50tl ödemeyi sürdürecek miyim?
1mbite 30tl mi ödemeye başlayacağım?
yoksa otomatik olarak 4mbiti 53tl den mi almaya balayacağım?

tarife listesi de bu:

img220.imageshack.us

çok saçma cümleler yazabilirim burada, anlayışla karşılayınız. (baş uyarıyı verdim)

şimdi ben işletme okuyorum, ortalama üstü bir okulda. tecrübe kazanalım diye çeşitli işlerde çalıştım. aktif pazarlama yaptım, olmadı bana göre olmadığını anladım. finansa yöneldim hem 1 ay staj yaptım hem de bir süre çalıştım ama o işte de pek gönlüm olmadığını farkettim. sonra döndüm dolaştım yine pazarlama işine döndüm, tanıtım elemanı olarak dolaştım yine tiksindim. yaratıcılığımı kullanmak istiyorum çünkü.

şimdi, okul bitmeden kendime uygun mesleği bulmak için reklam sektörünü de denemek istiyorum. ama photoshop vb. programları öğrenmem iyi olur sanırım? o yüzden diyorum ki, reklam sektörüyle ilgili birkaç program öğreneyim. hangi programlrı öğreneyim?

babam reklamcı, ama genelde tabela işleriyle falan uğraşıyor. corel draw kullanıyor. ben de onun yanında baya bi öğrendim corel drawı.

işin özü şu: kendimi reklam sektöründe de denemek istiyorum mezun olmadan önce. bu sektör için kendimi nasıl hazırlayayım ne öğreneyim. tavsiyeleriniz falan varsa her şeyi dinlerim.

tivibu'dan bi dizinin tekrarındaki 1 buçuk 2 dakikalık bi bölümü video olarak alabilir miyim? yardımcı program falan var mı bunu yapan?

ya bu zara'nın internetten ürünlerine falan baktım, neyse bikaç tane şeyi çok beğendim. gidip şubeden alayım dedim izmirde ne alsancak ne de forum bornova şubesinde var.

bunları net üstünden getirtebiliyor muyuz?

sphotos.ak.fbcdn.net bla bla bla diye devam eden facebooka bağlı resimlerden profil nasıl bulunuyor? bi yöntemi var herhalde çünkü internette bu gibi linklerle resim veren adamların profili çat diye çıkartıyorlar hemen :)

daha önce de sormuştum ama net bir cevap gelmedi.

2 senedir çaylağım, eğer filtrelemeler olmasaydı (son 6 aydır girmeyenler liste dışı, son 24 saat girenler listelenir gibi) toplam 300-400 sıra ya ilerlemiş ya ilerlememişimdir. yani 2 senedir sıram 300-400 kişi ilerledi diye diyeibliriz.

şuan 3120. sıradayım. bir gün önce 3100. sırada idim. ondan önceki gün 3200 idim. ondan önce 3150 idim.

evet ortak noktası şu: bir gün sıram artıyor bir gün azalıyor. merak ettiğim şey ise bunun nasıl olduğu? nasıl oluyor da birileri kuyruğa kaynak olabiliyor. sıram sürekli olarak ilerlemeliyken niye geriliyorum? 2 senedir tatil günleri dışında her gün ekşi sözlükteyim yani son 24 saat olayı yüzünden sıramın düşme ihtimali yok.

biri çıkıp dsin ki : "şu nedenlerden dolayı sıran bir gün 20 kişi ilerliyor öbür gün 100 kişi geri gidiyorsun." tek istediğim şey bu. çünkü 2 senedir aynı şeyleri görmekten sıkıldım.

sabahtan beri kar kar kar diye tutturdunuz, atatürk mahallesinde, yani izmir'in rakımı yüksek bir yerinde oturuyorum. NERDE ULAN KAR?

şu dağlardan rüzgarla savrulan minnacık noktaları kar diye bize mi yutturuyorsunuz allasen? yok biri büyük park'taki evinde, parkın karla kaplanmasını eline aldığı kahveyle izliyormuş. yok öbürü bembeyaz izmire bakıyormuş.

ne beyazı lan ben mi başka bir zamanda yaşıyorum diye şaşırdım şimdi. 7. kattan bi bardak su atsalar izmiri sel bastı diye sözlüğü ayağa kaldıracaksınız.

ya bi şarkı var, geçen play station oynarken bi yerden duydum falan. kadının sesi amy winehouse'a benziyordu. arkadaşın dediğine göre de, son dönemde duyuyormuş habire. ne olabilir sizce bu şarkı? :)

birkaç yıl önce arkadaşlarla çektiğimiz bir videoyu birisi youtube'a koymuş. videodan son derece rahatsız oldum bu yüzden, nasıl nereye şikayet edebilirim ben bu videoyu? mutlaka kaldırılmasını istiyorum.

şöyle netten tavla, batak, satranç oynar gibi bir monopoly var mı onlnie? yani salak salak 3d'lerle, 5 adım ileriye 20 saniye manevra yaparak giden piyonlarla değil de bir tavla oyunu gibi tıkır tıkır oynayabileceğim bir şey lazım.

türklerin yoğun olduğu böyle bir şey varsa şahane olur, tabi türkler bol değilse önemli değil :)

valla geceni,n verdiği sinir midir nedir dlirdim şuan. devletin sitesinden numara sorgulamaya giriyorum sayfa yanıt vermiyor. aradım aradım başka birş ey de bulamadım allah aşkına nasıl öğrenicem?

aylar sonra ilk kez işe başlayıp suratıma jilet dokundurmak zorunda kaldığım için traş sonrası sivilceler çıktı. beyaz ciltliyim, hatta bembeyaz ciltliyim ve artık kırmızı-beyaz ciltli oldum. nokta nokta bütün yanaklarım sivilce doldu arkadaş!

normalde de sivilceli bir insandım, bir artar bi yok olur falan. şimdi traş sonrası suratım haritaya döndü anlıcağınız.

tavsiyesi olan var mı bu yaratıklara karşı? hatta izmirde çok tavsiye ettiğiniz dermatolog var mı, şöyle tipime bakıp ilaç yazacak değil de, test yapıp karaciğerimden böbreklerimden çıkacak biri?

başvurduğumu hatırlamadığım, hatta başvurmadığım axess kart geldi bugün eve. öğrenciyim bu arada.

harbi şaşırdım şuan, açtım gelen postayı. içinden sözleşme çıktı. sözleşmede ne adım ne soyadım ne tc kimliğim ne de imzam var. ama gelen kartın üstünde bilgilerim yazıyor. nasıl bişi bu ya?

sabah kalktım, bilgisayarı açtım kullancıma girip şifremi yazdım. Windows bir açıldı, masaüstüm bomboş. hemen c/kullanıcılar bölümündne kendi kullanıcıma girip masaüstüme baktım, dosyalar gözüküyor (filmler falan vardı)

ancak google chrome falan gitmiş. windows 7 home basic kullanıyorum. nasıl böyle bir şey olabilir hiçbir fikrim yok ve gerçekten sinir krizi geçiricem birazdan.

kullanıcımı şifrelemek istiyorum nasıl yapabilirim?

2 senedir (belki de daha çok ama tam çıkartamadım süreyi) daha doğrusu en son sabırtaşlarının geldiği dönemden beri beklemedeyim ancak sıra doğru düzgün ilerlemedi bile. İlk başta 15binlerde falandım, 1senede 500 bilemedim 600 kişi oynadı önümdeki sıra.

Burda acaip olan şeyse o süre içinde binlerce yazar alınıyor -ki bunların benim önümdeki sıradan alınıyor olması lazım- ancak 500-600 kişi oynuyordu sıra.

Neyse ardından bazı filtrelemelere başvurdular, en son da son 24 saat içinde online olanları sıraladılar ve 3500-3600 lere kadar falan ilerledim. Yine aylar oldu ama sıram 3100'e erişebildi en fazla.

Burdaki acaip olaysa şu: Sıram 3100 oluyor, ertesi gün bakıyorum 3180'e gerilemişim. 2 ileri 1 geri gidiyoruz yani. Benim anlayamadığımsa şu: önüme nasıl kaynak oluyor bunlar.

Eğer yazar olduktan sonra çaylaklaşanlar önümüzde sıraya giriyorsa vay bizim halimize 12-13 seneye kadar anca gelir sıra bize. Yazarlıktan sonra çaylaklaşanlarla başından beri çaylak olanlar ayrı sıralara girmeli diye düşünüyorum.

Son olarak da; 3180. sıradayım ve 5 seneye kadar sıra bana gelir mi merak ediyorum.

arkadaşlar blogspotta arşiv'i tarihten ziyade bölüme göre sıralamak istiyorum sağ tarafta. yani atıyorum; ocak ayı yerine Spor yazsın ve spor bölümüne koymak istediğim yazıları onun altında sıralasın.

Spor
Sinema

cart curt gibi bir arşiv olsun ve her arşivin altında yalnızca o bölümle ilgili yazlarım. nasıl yapabilirim bunu?

başka üniversiteden öğrenciler için aylık üyeliği ne kadardır?

kesinlikle garlarda uyumamalı, 6-7 ülkeyi kapsamalı bir interrail (1ay) yaklaşık ne kadara patlar.

vedat milor'da gördüm nasıl canım çekti anlatamam. izmir'de taco yapan görece iyi de yapan neresi var acaba?

www.google.com.tr

yukarıdaki atkıyı 1 haftadır falan arıyorum. bir sürü mağazaya baktım ama bulamadım umudum internetten falan bulmak. atkının uzunluğu ve inceliği çok önemli bi de kumaş tipi.

www.google.com.tr

şu elemanın üstündeki süveteri de arıyorum. bunu daha hiç aramadım güzel süveterler satan mağaza önerirseniz gidip bakayım izmirde.

thepiratebay'i kullanıyordum genelde. ama hiç girmiyor artık nedense hata veriyor falan filan. onun gibi bir site arıyorum? ben böyle torrentten pek fazla anlamam, piratebay'den istediğim şeyi bulup utorrentten indiririm sırf. yine aynı sistemi uygulayacağım bir site söyler misiniz?

valla sıkıldım artık. yaz geliyor, yüzümde nokta sivilce kalmıyor. yaz bitiyor sonbahar dönemi boyunca yüzümün özellikle sağ tarafında büyüklü küçüklü sivilceler dolaşıyor. 3 tane büyük sivilce olsa gam yemiycem ama asıl sinir bozan belli bölgelerde çoğalmış küçük kırmızı piç kurusu sivilceler.

dermatoloğa gitmiştim, kadın cildimin inanılmaz yağlı olduğunu falan söyledi ardından eczacıların yaptığı bi alkol dalgasını falan verdi. bi faydasını da görmedim, ondan sonra 6-7 sene de doktora falan gitmedim.

herneyse, erkeğim. şimdi işe başladığım için sakallarımı kesmem gerekiyor, normalde sakalla kamüfle edebiliyordum. sakalları kesince sivilce sayısı daha da artıyor tabi. kelimenin tam anlamıyla bıktım.

sivilce kısmını geçtim, bu piç kurularını kökten çözmek için siyah noktalara nüfuz etmek istiyorum. sivilce, siyah nokta cart curt inanılmaz yağlı ciltler için ne tavsiyeniz vardır. karaciğeri sikip atan o ilaç dışında her türlü şeye açığım yeter ki cildim normal insan cildine dönüşsün. nokta nokta kırmızılık görmekten sıkıldım.

izmir'de tavsiye ettiğiniz fransızca kursları nelerdir? fransızca'nın f'sinden anlamayan biri için en iyi kurs hangisidir. bi de bilginiz varsa, aylık ne kadardır, bir kur kaç aydır, kurs kaç kurdur öğrenmek istiyorum.

webtv.kanald.com.tr fragmanın ortasında giriyor. youtubedan baya bi soundtrack dinledim ama hiç bulamadım bulmaya yaklaşamadım bile. el atan olursa çok sevinirim.

netten alışverişten pek anlamam. www.whydontwe.co.uk burdaki atkıyı almak istiyorum, aslında türkiyeye kargo var mı varsa ne kadara patlayacak hiçbir fikrim yok (eğer fikriniz varsa bunu da söylerseniz çok sevinirim) ama asıl sorunum şu: sanırım paypalla ödeme yapmak gerekiyor ama hiçbir bilgim yok.

biraz yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

nette aradım izmir'deki oyunları kapsayan bir şey b ulamadım bir türlü. gelecek hafta için izmirde tavsiye ettiğiniz oyun var mı? müzikal/tiyatro (müzikal tercihen) olarak. ya da direk tüm oyunlara ulaşabileceğim bir sayfa var mı?

arkadaşlar internetten alışverişi yeni öğrenmiş bir insan olarak yabancı sitelerden alışveriş hakkında en ufak bir fikrim bile yok. manchester united'ın hakiki taraftarının protesto olarak her maçta açtığı ve football club united of manchester'ın maçlarında da açılan yeşil-sarı atkılardan almak istiyorum ama nerden alırım nasıl alırım bi fikrim yok. bildiğim kadarıyla -yanış biliyorsam da düzeltin- bu atkıların geliri de football club united of manchester'a gidiyormuş bunun da payı var bu atkıyı almak istememin.

nerden nasıl alırım bi el atar mısınız?

www.sporx.com

atkı bu linkteki yeşil sarı atkı oluyor.

utorrentten bir dosya indiriyordum sabah, 4-5 saat 90kb ile indirdim (mbit zaten bağlantım) ardından laptopı başka bir yere götürmem gerekti. götürdüm, geldim gene eve şimdi downloada başladım 10kb ile 30kb arasında dolaşıyorum.

nedir bunun sebebi yau?

hehe saçma bi başlık falan ama dün zarayai pull and beara falan baktım sonra vaktim yoktu fazla dolaşamadan yarıda kestim. bugün yine fazla vaktim olmayacak o yüzden nokta atış yapmak istiyorum. (hopp bu arada erkeğim)

şöyle içi yünlü/kürlü (dışında da olabilir ama fazla olmaması tercih sebebi) biraz daha spor tarzda falan mont arıyorum da nereye gitsem sizce? hatta direk marka adı ve mont tipine dair 1-2 tane resim verseniz çok daha iyi olur.

şuan burda yazmam yaska mı bilmiyorum ama ekşideki bütün entryler böyle olduğu için şansımı deneyeyim ben de.

malum şekilde fm 2011'i yükledim. yaptığım işlemler şunlardı: 750mb'lık dosyayı indirdim, 22mb lik iso'yu daemon toolsta çalıştırıp Globe Converter dosyasını çalıştırdım. bu işlemler bittinten sonra fm.exe dosyasını çalıştırıyorum ama hiçbir şey olmuyor.

yani fm'ye çift tıklayınca önce oyuna girecekmiş gibi yapıyor sonra tpekisiz kalıyor? sebebi ne olabilir?

arkadaşlar southend maçı yarıda kalmış 75. dakikada. o dakikaya kadar 1-0 mağluptu ben de yatıyordum bu yüzden :)

şimdi 75. dakikada iptal olan maçlar için betsson nasıl bir politika izliyor? yani oranı 1.00 mı sayacak yoksa southend'i mağlup mu sayacak?

aylar sonra kafama takıldı. şimdi prison breakte bütün vücuduna dövme yaptıran oyuncu aklıma geliyor da. bu üstündeki dövme bildiğimiz kalıcı bir dövme mi ki? eğer öyleyse nasıl çıkardılar falan gibi sorular takıldı aklıma. öyle değilse her bölümde benzer bir dövme yaptırmanın ne kadar olasılıksız olduğunu düşündüm.

sonra aklıma üstünde dövmeler olan kılıflar giydiriyorlardır oyuncuya gibi bi fikir geldi gene tatmin olmadım.

neymiş o üstündeki dövmeler? nasıl çıkmış nasıl yapılmış nolmuş? sözlükten bakayım dedim binlerce entry arasında onu arayamayacağım hele ki o binlerce entry birbirinin tıpa tıp aynısı olan spoiler entryleri olunca hiç uğraşamıcam. (aslında bu konu hakkında da şikayetim var onu başka zaman söylerim. herkes aynı bölüm hakkında aynı şeyleri yazarak kutsal bilgi kaynağını kutsal çöplüğe çeviriyorlar falan)

birazdan sinir krizi geçircem. 20tl'lik alışveriş için tamı tamına 55 dakikadır bin takla attım.

kart doğrulama cart curt muhabbeti yaptılar, en sonunda da secure kod gibi bir sisteme yönlendirdi. hsbc isimli muhteşem! bankaya "tek kullanımlık sanal güvenlik kodu ile" kayıt olmaya yönelik emir veriyorum kart numarasını giriyorum "bir sorunla karşılaştık" diyor. cidden sinir krizi geçiricem şimdi.

ne bu secure kod nasıl kayıt olunuyor soktumun kartını aldık bi boka yaradığı yok. sokacam böyle internet güvenliğine de. sonlara doğru sövdüm çünkü şuan sinir krizi geçiriyorum laptobı falan parçalıcam şimdi

ukash alıcam da. kredi kartıyla en güvenli hangi siteden alabilirim ukash acaba? (malum kredi kartı bilgisi giricez çok güvenilir site istiyorum asfasd)

arkadaşlar laptop sürekli olarak fişe takılı çalışırsa bataryası hızla biter mi? aldığımdan beri pek dışarda kullanmak nasip olmadı ben de evde desktop gibi tuttum laptopı genelde. günde 8-10 saat fişe takılı durdu yani. bataryayı bayar mı?

şu bohemian rhapsody'nin "mama.." ile başlayan kısmının tadında bir şarkı arıyorum. daha önce de böyle tatta bir şey aradığımı söylemiştim ama aynı etkiyi yapmadı. o yüzden mutlaka freddie mercury söylesin istiyorum. böyle arkada hafif bi melodi olsun, sesi freddie, sözleri vurucu olsun falan.

fazla yabancı şarkı bilmem hatta o kadar bilmem ki freddie mercury'yi bile yeni keşfettim kusuruma bakamyın artık. (şarkı cover mover olur farketmez, freddie söylesin ve o tadı versin yeter) (live performans falan bile farketmez :) )

sanırım 5-6 kasımda izmire geliyormuş. biletini almak istiyorum ama bir türlü bulamıyorum, aslında 5-6 kasımda izmirde olduğuna dair kesin bir şey bile bulamadım internette. izmir-sanat sitesinde falan da göremedim.

kesin tarih ve kesin bilet satın alma yeri gösterebilecek biri var mı acaba?

bazen böyle bir his oluşuyor ve derin nefes almamı engelliyor. yani nasıl anlatayım, durduk yere tam kalbimin oralara sanki iğne saplanıyormuş gibi bir his oluşuyor. derin nefes aldıkça yani ciğer şiştikçe ağır inanılmaz artıyor ve bu yüzden küçük küçük nefes almaya çalışıyorum. birkaç dakika sürüp bitiyor bir süre sonra.

ne olabilir ki bu, yabancı bi madde falan batıyor olabilir mi fi tarihinde içime kaçmış. veya ne bileyim aklıma da bişey gelmiyor sırf merak ettiğim için yazdım.

tütün satımı yasak mı? hani şu pazarda cartta curtta görüyoruz yerde tezgahını açıyorlar falan. yasak olarak mı yapıyorlar bunu? yoksa dükkanlarda satılması falan da serbest mi? soruyu genişletirsek: ne gibi durumlarda yasak ne gibi durumlarda yasal :)

dell marka laptopım var. f1 f2 f3...f12 tuşlrını fn tuşuna koymuşlar. yani fn'e basmadan f1'ler falan çalışmıyor. fn'e basmadan bastığımda ise bilgisayarın farklı fonksiyonlarını çalıştırıyor (ses açma, kontrast ayarı falan filan)

ben istiyorum ki bilgisayara bir ayar yapayım ve fn tuşu hep basılı kalsın. çünkü f2 tuşuna wireless kapatma gibi bir şey koymuşlar ve yanlışlıkla elim gittiğinde çat diye internet kesiliyor. bu tuşa önce fn'e basıp sonra f2'ye basarak erişebilmem lazım halbukş.

var mı böyle bir fonksiyon? klavye üstünden baktım fn kitleme gibi bir tuş var mı diye bulamadım yok yani.

uzun zaman önceden beri dandik bilgisdayarım yüzünden oyun oynayamıyordum. şimdi yeni bi bilgisayar aldım 1-2 oyun oynayayım dedim de ne oynasam bilemedim. genelde strateji severim ama böyle senaryosu olan aksiyon oyunlarına da hayır demem (metal gear gibi)

en son civilization 5 indirdim, oynuyorum ama belli bi süre sonra o da baydı. şöyle güzel vakit geçirtecek oyun lazım :)

bohemian rhapsody'nin giriş kısmı tadında adamın amına koyabilecek bi şarkı arıyorum. özellikle şöyle "carry on carry on" derkenki hissi hissettirsin bana istiyorum falan. paylaşın işte bişiler :)

haziran ayında bi anda bahçemizde bi kaplumbağa belirdi. bütün gün bahçeyi dolaşıp sağolsun toprağı yumuşatıyordu, karşılığında da 1 tam marul yiyip karın tokluğuna geçinip gidiyordu. hatta öyle ki artık evin içinden ses geldiğinde uyandığımızı anlayıp kapıya falan bile dayanıyordu.

sora 1-2 gün uğramadı bu. bizim yan bahçede çöplük benzeri bir alan var, bi baktım orda. benden kaçıyor falan, salatalık atıyorum, marul yolluyorum yüzüne bile bakmıyor. açlık grevinde resmen. elle almaya çalışınca atarlanıyor (hiç yapmazdı kereta, bi de büyük baya 50 numara ayak kadar falan :) )

naptım ettim getirdim gene ön bahçeye. ama bi durgunluk çökmüş. eş falan mı istiyor acaba, gerçi dişi mi erkek mi onu da bilmioruz ama :)

ya ödev kakalamak gibi olacak ama vallahi öyle değil. şuan yök'ün sitesinde sabahtan beri işletmelerde performans konulu tez aramaktayım ancak bir sitedeki bütün tezler nasıl kırık link olur anlayabilmiş değilim.

o yüzden bu konu ile ilgili her türlü bilgiye, makaleye veya teze açım, açığım.

işletmelerde performans göstergeleri gerekiyor bana böle 20 tane falan. (karlılık, pazar payı cart curt)
işletmelerde performansla ilgili makaleler de gerekiyor.

yani bu başlıkla ilgili aklınıza gelen her şey lazım :) bi yandan ben de boş durmuyor araştırıyorum elbet.

ya bikaç aydır google chrome kullanıyorum ve google chrome kullandığımdan beri aynı sorun var.

mesela bi video izleyeceğim, takılmasın die önden yükletmeye başlıyorum. ilk 10-20sn'si yükleniyor ardından tammaı yüklenmiş gibi gözüküyor ama 20. saniyeye geldiğinde video duruyor yani aslında yüklememiş. bu sorunu nasıl aşarım acaba.

bu google chrome da iyi güzel hızlı ama videolarda sürekli problemler çıkarıyor galiba

ey nutellacı uludağ limonatacı ezik bünyeler. sizden de aptal polyannalığınızdan da bıktım. bu ufuk günaydın denen orospu cocugu hakkında yapılan yorumlara "linç kültürü" diye çıkışmanız artık iyice midemi bulandırıyor.

size durumu şöyle özetliyeyim: hani hep o devrimci ruhunuzla söylemeye bayılırsınız ya "devlet zaptedilmişse kanla yaparız devrimi" diye. bu da öyle bir durum işte, madem devlet cezasını vermiyor halk cezasını kendi verir.

unutmayın bu dünyadaki savunmasız canlılar öyle ya da böyle savunulur. elinde pitbulu, kıçında apaçi kotuyla pek savunmalı gözüküyordu bu arkadaş. peki evinde tuğlaların arasında ne kadar daha korunabilecek? o savunmasız kedinin kartondan evine tekme yağdırırken o tuğlaları beynine geçirdiğimizde ne bok yiyecek bunu göreceğiz.

linçse linç. ZERRE SİKİMDE DEĞİL. vahşilikse vahşilik. kendini koruyabilen bilinçli canlılara linç de işkence de zulüm de müstehaktır bu kadar basit. o kutusunda ne olduğundan habersiz zavallı kediden daha avantajlı durumda. çıksın savunsun şimdi kendini.

(bkz: #17142299)

burdaki entryyi görür görmez adeta deli oldum ve cevap yazamadığım için içimde müthiş bir ukte kaldı. umarım biriniz bu arkadaşa iletirsiniz şu yazdığımı.

güzel kardeşim, 22 senedir bornovada yaşayan biri olarak köpeklerinden de kedilerinden de belediyesinden de pek memnunum. yaşadığım 22 sene boyunca ne beni ne de bir tanıdığımı herhangi bir şekilde köpek ısırmamış, köpek saldırmamış ve köpek saldırır gibi olmamıştır.

sen nasıl ki bu şehirde yaşıyorsan bu şehirdeki kediler ve köpekler de burada yaşıyor ve onlara saygı göstermek ZORUNDASIN. köpekler ve kediler senin arabanın altında ezilme tehlikesi geçiriyor, senin sadist soyunun onları tekmeleme, kulaklarını ve kuyruğunu kesme tehlikesiyle yaşıyor. senin "ısırılma" fobin emin ol ki bunların yanında bir hiçtir ve senin APTAL fobin yüzünden binlerce canlının katledileceğini düşünüyorsan lütfen hitler almanyasına falan git. bornovada veya izmirde sana yer yok.

bu şehirde insanlar apartman ve evlerinin önüne su, süt ve ekmek bırakırlar ki yaz sıcağında, kış soğuğunda hayvanlar yiyecek bir şeyler bulabilsin. burda hayvandan korkulmaz çünkü biz biliyoruz ki onlar senden daha tehlikesizdir. senin APTAL fobin yüzünden onları öldürmektense seni bu şehirden tıpış tıpış yollamayı yeğleriz.

lütfen etrafındaki canlılara daha saygılı ol ve canlılardan korkuyorsan sokağa falan çıkma. teşekkürler hadi eywallah.