merhabalar.
nasıl yaptınız? bu süreci kolaylaştıran tavsiyelerinizi duymak isterim.
nasıl yaptınız? bu süreci kolaylaştıran tavsiyelerinizi duymak isterim.
Oncelikle sunu soylemeliyim programin tamamini izlemedim. Kisa, bir 5 dakikalik kisimda, tam da aralarinda hafif tertip bir munakasa yasandigi ana denk geldim. Kuzuloglu egitim sistemini elestirirken imamhatiplerden dem vurdu ve devletin bu politikasiyla bir ingiliz siyasetciye atif yaparak "hep gelecegi parlak bir ulke olarak kalacagiz" dedi. Deniz Bayramoglu ise bunun imamhatiplarle sinirlandirma veya siniflandirilamayacagini soylerek itiraz etti. Kisaca bu sorunun imamhatip ozeline indirgenemeyecegini belirrti. M.S.K imamhatip'lerin beslendigi noktanin bilim ile uyusmasinin imkasiz oldugunu (sozlerinin ruhunda bu vardi, kelimelere takilmayalim) soylemesi uzerine D.B itiraz ederek islam uygarligindan dem vurdu. M.S.K ornek isteyince Halife Me'mun'dan Avrupa aydinmasina kadar olan islam cografyasini ve medreseleri ornek gosterdi. Ve sorunun din kaynakli degil sistem kaynakli oldugunu belirterek, imamhatipler sorunlu da, diger okullar istenilen duzeyde mi diye sordu. M.S.K nin her kosenin imamhatiplerle donatilmasi elestirisine, D.B talep oldugu yaniti verince, M.S.K halkin her talebine bu kadar hizli ve canhiras sekilde yanit veriliyor mu deye karsilik verdi.
Izban ortaminda izdirap cekerek bunlari yazmamin sebebi sozlukte, bu tartisma uzerine M.S.K'nun nasil koyduna, yardirdigina dair vs. seyler okumam. M.S.K nin o programda anlattigi seylerin pek coguna katiliyorum. Hele ki, din'i kendi alanindan baska alanlara kaydirdiginizda, o alan ve kisilere zirh olur, dokunulmazlik kazandirir. Sozleri beni mest etti, ayri mesele. Ama dun aksamki kisa munakasada M.S.K nin hakliligini tartisabilirim. Cunku elde somut tarihi ornekler var, D.B'nin defalarca tekrarladigi gibi..
Dusuncelerinizi merak ettim?
Izban ortaminda izdirap cekerek bunlari yazmamin sebebi sozlukte, bu tartisma uzerine M.S.K'nun nasil koyduna, yardirdigina dair vs. seyler okumam. M.S.K nin o programda anlattigi seylerin pek coguna katiliyorum. Hele ki, din'i kendi alanindan baska alanlara kaydirdiginizda, o alan ve kisilere zirh olur, dokunulmazlik kazandirir. Sozleri beni mest etti, ayri mesele. Ama dun aksamki kisa munakasada M.S.K nin hakliligini tartisabilirim. Cunku elde somut tarihi ornekler var, D.B'nin defalarca tekrarladigi gibi..
Dusuncelerinizi merak ettim?
aile evinden kendi başıma yaşayacağım bir eve taşınacağım.
eşya ile uğraşmak istemediğim için eşyalı bir ev bakmak istiyorum.
fakat kedi de benimle olacak ve adamın eşyalarına zarar verirse nasıl olur diye düşünüyorum.
sizce asgari eşyayı alaraktan boş bir ev tutup ikinci el eşya mı alayım?
eşya ile uğraşmak istemediğim için eşyalı bir ev bakmak istiyorum.
fakat kedi de benimle olacak ve adamın eşyalarına zarar verirse nasıl olur diye düşünüyorum.
sizce asgari eşyayı alaraktan boş bir ev tutup ikinci el eşya mı alayım?
Hiç derse girmemiş birine ne önerirseniz? Hocanın dini kısımları es geçip hukuki kısma odaklanın lafını da göz önüne alırsak nereye odaklanmalı?
Bu site hakkinda fikriniz var mi?
Cok indirim var su an ama guven vermedi bana hic.
Tesekkur ederim.
Cok indirim var su an ama guven vermedi bana hic.
Tesekkur ederim.
toefl listening testi birebir bu değil mi? 34 soru var burda. kaç soru cevaplarsam kaç puan almış olurum?
www.youtube.com
www.youtube.com

App’te de sitede de. Oynanmıyo lan.
youtube'ta şöyle bir kanala denk geldim. mesleklerin kazançlarını hesaplıyorlar. bu işlerde bu kadar para var mı? röportaj yapılan insanlardan hiçbiri o paraları kazanıyormuş gibi durmuyor. yani ayda 30-40-50 bin kazanan insanlara benzemiyorlar pek.
www.youtube.com
www.youtube.com
Sanırım vardı bir ara böyle bi site. Ingilizce veya türkçe gazeteleri kolayca okuyabileceğim bir site var mi mümkünse resimli gazeteler olsun isterim.
Haklısınız demek için hangisi uygun ?
Bahsettiğim tıraş kremi değil ama nemlendirici vs sakalı yumusatmasi için bazı markalarin sırf tıraş öncesi kremi var ama az tuzlu. Onlar yerine bildiğimiz krem nemlendiricilerde aynı işi görür mu
merhaba arkadaşlar. malum yaz geliyor. öğlen veya akşam üzeri çalışırken, evdeyken açlık hissini bastıracak, tok tutacak, düşen enerjiyi yerine getirecek, kalorisi düşük veya normal atıştırmalık önerilerinizi bekliyorum.
28 yaşındayım, gereksiz ve sebepsiz bir mutsuzlugum var, kurtulamıyorum bir türlü. Bu sıralar düşünceler biraz ağır geliyor, hayatı yakalamakta zorlanıyorum. Detaylara girmeyeceğim, çünkü çok uzun hikaye. Öğrenmek ıstediğim, ufak tefek şeylere takılmadan ve sahip olduklarımızın kıymetini bilerek anı nasıl yaşamayı başarırız? Yaşamaya devam etmekte bizi motıve eden şey ne olmalı?
Yeni ehliyet alıp bi araba alma planları içindeyim. Ayırabileceğim bütçe maksimum 35, hadi suyumu çıkarsalar 40 bin olur.
Bu noktada ben "ilk arabam için alabileceğim en iyisini alayım" mı demem lazım yoksa 20 bin liraya sağlam, araç kullanmayı, trafiği vs tam kavrayana kadar 1-2 yıl kullanacağım bir araç mı bakmalıyım?
Bir arabadan beklentim; yok. Çünkü arabadan hiç anlamıyorum. Daha önceden sormuştum "Araba kullanmayı 28 yaşında öğrenebilir miyim?" diye öyle bir insanım yani. Bu yüzden acaba ilk araç alacağım zaman çok masraf yapmasam mı diyorum.Çünkü "ne gereksiz şeymiş lan bu" diye sıkılma ihtimalimi bile olası görüyorum.
Bu noktada ben "ilk arabam için alabileceğim en iyisini alayım" mı demem lazım yoksa 20 bin liraya sağlam, araç kullanmayı, trafiği vs tam kavrayana kadar 1-2 yıl kullanacağım bir araç mı bakmalıyım?
Bir arabadan beklentim; yok. Çünkü arabadan hiç anlamıyorum. Daha önceden sormuştum "Araba kullanmayı 28 yaşında öğrenebilir miyim?" diye öyle bir insanım yani. Bu yüzden acaba ilk araç alacağım zaman çok masraf yapmasam mı diyorum.Çünkü "ne gereksiz şeymiş lan bu" diye sıkılma ihtimalimi bile olası görüyorum.
selamlar,
iki memur boşanırsa ve çocuk yoksa, erkek kadına nafaka öder mi?
kadın erkekten daha fazla maaş alıyor üstelik.
teşekkürler.
iki memur boşanırsa ve çocuk yoksa, erkek kadına nafaka öder mi?
kadın erkekten daha fazla maaş alıyor üstelik.
teşekkürler.
Ne diyorsunuz sabredelim mi?
direkt çöpe atınca vicdan azabı duyuyorum. bir hayvana falan versek yemez mi? çinliler bozuk yumurta yiyor ya...
7.12'den sonra takım eşleşmeleri sapıttı, yalnız oyuna girdiğimde kaybedersem ilk 20dk 'da filan oyun bitiyor adamlar takır takır kesiyorlar. Kazanırsam da tam tersi 30+ kill'den altına düşmüyor taşıyıcı kim olursa, bu sefer de rakip cacık çıkıyor.
Ama oyun sonunda bakıyorum kadim madim olanlar var rakip cacığın içinde.Oyun dereceli değil normal serbest seçim.
Oynayan varsa aranızda eşleşmelerde bi' tuhaflık sezdiniz mi sizde ? Şöyle keyifli kapışmalı bi' oyun oynayamadık son günlerde.
not: 6 yıldır oynuyorum.
Ama oyun sonunda bakıyorum kadim madim olanlar var rakip cacığın içinde.Oyun dereceli değil normal serbest seçim.
Oynayan varsa aranızda eşleşmelerde bi' tuhaflık sezdiniz mi sizde ? Şöyle keyifli kapışmalı bi' oyun oynayamadık son günlerde.
not: 6 yıldır oynuyorum.
(4)
Kişi başına düşen para hesaplanırken çalışmayanlar da hesaba katılıyor mu?
ya ben lan neyse #1273717
hani kişi başına 10,5 bin dolar düşüyormuş ya? hadi doğru kabul edelim. 2 çocuğu ve 1 çalışmayan eşi olan adam 42 bin mi kazanıyor yılda sözüm ona? (4 x 10,5)
yoksa sadece çalışan nüfus için mi hesaplanıyor bu?
yoksa sadece çalışan nüfus için mi hesaplanıyor bu?
1 yıllığına alacağım için;
-satması kolay
-çok değer kaybettirmeyecek
-dizel araçların hali sebebiyle benzinli
İkinci el bir araç marka/model, fiyat aralığı vb tavsiyeniz var mı?
Nelere dikkat etmek lazım?
-satması kolay
-çok değer kaybettirmeyecek
-dizel araçların hali sebebiyle benzinli
İkinci el bir araç marka/model, fiyat aralığı vb tavsiyeniz var mı?
Nelere dikkat etmek lazım?
Multimedya görüntüleme hakkında bir soru sormak istiyorum.
3-4 yıl kadar önce bu konuda yapmakta olduğum bireysel araştırma ile ilgili bu depremleri yaşamış olan yazarlara bir soru yöneltmiştim. Araştırmama ara verdim uzunca süre. Çünkü bazı tedavilerim döneminde her şeyle ilgilenmeyi bıraktım. Artık devam etmek istiyorum.
En başta belirteyim. Master yapıyorum ancak bu araştırma tez konum değil ve akademik araştırmalarımla hiçbir bağlantısı yok. Tanıyanlar bilir, yazmak ve araştırma yapmak en büyük ilgi alanım. Bu yalnızca doğal afetler konulu olmuyor elbette.
Ama bu iki depreme dair yaptığım araştırma benim için çok ayrı. Uzun sürecek ve bir gün bittiğinde kitap haline gelecek. Buna bir derleme diyebiliriz aslında. Kurgu falan olmayacak. Kısacası araştırmam psikolojik ve sosyolojik bir çalışma ve bir anı derlemesi olacak. Aslında benimkine anı denmez ama yine de ilk ben anlatayım. Sorumu en son soracağım.
Bunu neden mi yapıyorum? 9 yaşındaydım ben o depremler yaşandığında. Ben yaşamadım, bir yakınımı kaybetmedim, fiziksel olarak hissetmedim bile. Ama ruhsal olarak bir çocukken bile oradakiler kadar acı duydum. O sabahı hiç unutmuyorum. Milas’ta anneannem ve rahmetli dedemin evindeydik annem, abim ve ben. Babam ise Marmaris’te evimizdeydi, okul müdürü olduğu için pek tatil yapamıyordu o zamanlar. Öyle bir deprem düşünün ki 1000km uzakta babam tam o saatte yattığı yerden “deprem” diye fırlıyor. Biraz da korkar depremden. Evde tek diye salonda yatmış o gece, televizyon açık. Bir de 3 tane muhabbet kuşumuz vardı. Onlar deliler gibi çırpınıyormuş kafeslerinde. Dakikalar sonra ise televizyonda şiddetli deprem haberi ve elektrik, iletişim her şey kopuyor. Bizae abimle sabah uyanıyoruz. Tabii anne, dede ve anneanne çoktan uyanmış; ağlıyorlar öylece oturdukları yerde.
“Erken Yatarım Erken Kalkarım” çocuk şarkısını ve içerisinde bahsedilen kızarmış ekmek ve peynir ikilisini çok severdim. Dedemlerin evinde o zaman her sabah kahvaltımda o ikiliyi mutlaka yerdim. Yine o şarkı aklımda dolaşarak uyandım. Çizgi film izlerken onları yemeyi hayal ediyordum. Başka bir yerde ise bir daha ne o şarkıyı söyleyebilecek ne de peynir yiyebilecekti insanlar. Ben bu şarkıyı mırıldanıp kumandayı kaptım. Televizyon açılmadı. Elektrik kesikti. Annem elimden aldı kumandayı “bugün şarkı söylemememiz gerek” dedi. Ağladıklarını o zaman fark ettim. Ne olduğunu sorduk. Abim 11, ben 9 yaşındayız. Hiç saklamadılar. Öğretmen olan dedem önce depremin ne olduğundan bahsetti sonra da annemin o asla unutmayacağım ve kelimesi kelimesini hatırladığım cümleleri: her yer yıkılmış kızım, bir deprem olmuş, elektriğimiz ondan kesik ama geldiğinde çizgi film izleyemeyiz; insanlarımız öldüler”. Sustuk. Kahvaltımızı yaptık.
Bir süre sonra elektrik geldi. O gün sürekli elektrik gidip geldi. Milas’a 20 dakika uzaklıkta Muğla bölgesinin elektrik kaynaklarından Yatağan Termik Santrali olmasına rağmen. Hemen televizyon açılıyordu her seferinde. Ailemiz bizi asla televizyondan uzaklaştırmadı. Abim de ben de dayanıklı, güçlü çocuklardık zaten. Onlar gibi biz de izliyor, üzülüyorduk. O sansürsüz görüntüleri asla unutamam. Enkaz başlarında bir canlı çıktığında televizyon karşısında alkışladığımız dakikaları, sevinçle üzüntünün karıştığı gözyaşlarını, o zamanın çocukları olan bizlerin nasıl bir anda yetişkine dönüştüğümüzü, yardım için ne bulduysak yollamak için ayırmamızı, hayatta kalmaya ettiğimiz şükürleri, ailesiz kalan çocukları düşündükçe ailelerimize gitmesinler diye sıkıca sarılmalarımızı... Yaşamanın kıymetini biz çok küçükken öğrendik. Şimdiki çocuklar, gençler şanslı mı değil mi bilmiyorum. Böyle bir acı ile öğrenmek kötü, hiç kıymetini bilmemek de. Bu herhalde o dönemle bu dönem arasındaki en büyük araftır.
Günlerce sadece bunları izledik. Gülmedik hiç. Bir şeye sevinmedik. Sofralara çok çeşit konmadı. Birlik olmanın en acı halleriydi sanırım. Binlerce kilometre uzakasın ama oradaymış gibi yaşıyorsun hayatı; daha doğrusu yaşamaya çalışıyorsun. “İçimizden yaşamak gelmiyor” zira o zamanlar. Elbette bir de 1999’da hatırlayacak yaşta olup bugün yaşayan hiçkimsenin unutmadığı ve hem tüyler ürpertip hem sesli bir umut içeren aynı tondaki erkek sesinden o iki soru cümlesi: sesimi duyan var mı, orada kimse var mı? Sonrası, umut ve ölümün kesiştiği bir sessizlik.
Deprem bölgesinden Marmaris’e çok öğrenci geldi. Birkaçı benim sınıf arkadaşı oldu, bazıları babamın öğrencileri (okulda yanlışlıkla çalan alarm sonucu tamamı bayılan). Onlar da çok anlattı. O günlerden bugünlere baktığımızda unutulmayanlar arasında katil müteahhitler, dış görünümü düzeltilip sağlammış gibi hayatların devam ettiği hasarlı çürük evler, ders alınmadan betonlaşmak, yapılmayan hazırlıklar, aynı acı senaryolara (belki daha fazlasına) doğru giden yıllar, geçmeyen acılar, denizin geri aldığı ama yine doldurulan sahiller, o depremden sonra bir daha hiç bulunamayıp ilanlarda kalan kayıplar var. Çok daha fazlası var. Bir de hiç unutamadığım, benim oyuncak bebeğimle aynı melodiyi çalan molozlar arasındaki bir bebek. O melodiyi duyduğumda hala ürperirim. Birçok insana asla kapanmayacak izler bıraktı. Benim hayatıma bıraktığı en bariz iz ise karanlıkta uyuyamamak ve gece lambasını başucumdan eksik etmemek oldu. Ne kadar basit bir iz. Çizik bile değil oysa.
İşte tüm bunları o zamanı yaşamayıp hissedememiş, hissetse de anlayamamış, anlatamayıp içinden atamamış, ders almamış, hatırlamayan, sonuçlarını görmeyen herkese anlatmak ve en büyük sebebi de acıyı paylaşmak amacı ile başlamış araştırma. Yerli, yabancı çok belgesel ve görsel kanıt izledim. Çok kişiyle görüştüm. Çok makale, kitap okudum. Dahası da olacak. Ana bu projede benim için en hassas nokta anılar. Özellikle o anlara dair anılar.
Şimdi esas konuya gelelim:
- İstemediğiniz halde hiçbir şekilde isminiz ve gizli olmasını istediğiniz herhangi bir bilginiz geçmeyecek.
- Anlatırken ruh sağlığınızı bozacak hiçbir şey söylememelisiniz.
- İstediğiniz tüm gerçekleri açıkça, dilediğiniz kadar detayla anlatabilirsiniz.
- Yayınlanması için izin vermemeniz halinde anı ve görüşleriniz asla yayınlanmayacak.
- Araştırma veya kesinlikle maddi olmayan herhangi bir şekilde katkı sağlamak isterseniz seve seve kabul edeceğim.
- Fikirlerinizi ve önerilerinizi rahatça söyleyebilirsiniz.
- Paylaşmak istemeniz halinde ve özel değilse görsel, yazılı kayıtları/kanıtları incelemek isterim.
- Anısına ismi geçsin, fotoğrafı yer alsın, kendinden bahsedilsin istediğiniz tüm kıymetli, rahmetli yakınlarınız veya tanıdıklarınız varsa tamamını istediğiniz şekilde mutlaka ekleyeceğim.
- İnsanlara anlatmak, hatırlatmak istediğiniz noktalar olursa eklenecek.
- Araştırmama dair her ne varsa etik olması halinde hepsi değerlendirilecek.
Bunları da göze alarak;
- Bu depremi yaşayan
- Enkazdan kurtulan
- Yakınları/tanıdıkları bu depremleri yaşayan
- Bu depremlerde yakınlarını/tanıdıklarını/evlerini/işlerini kaybeden
- Bu depremlere dair anıları olan
- Bu depremlerle izini kaybettiklerine mesajı olan
- Arama kurtarma veya sağlık ekiplerinde çalışmış olan (yerli-yabancı)
- Bu depremlerle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi paylaşmak isteyen
kişiler ile röportaj yapmak, sohbet etmek istiyorum. Elbette izninizi alarak notlarımı almak da. Hemen bu akşam başlayacağım. İletişim tercihi isterseniz anonim konuşabileceğiniz bir araç isterseniz Whatsapp isterseniz sözlükten mesajlaşma veya mail gibi şekillerde olacak. İzmir’de yaşıyorum. İzmir’de yaşayan depremzedelerimiz varsa yüz yüze görüşme ile de olur.
Şu andan itibaren anlatmak isteyen herkesin buraya yazması veya mesaj atmasını bekliyorum. Bunları unutturacak bir acı yaşamamanız dileğimle. Yapabileceğin her şey için yardımcı olmaya da her daim hazır olduğumu biliniz.
Edit: Daha evvel ara vermeden önce burada yine sorduğumda tanıklık edebilecek yazarlar olmuştu. Ne duyuruya ne mesajlarınıza ulaşabildim. Eğer hala gönüllüyseniz sizin de tekrar mesajlarınızı bekliyorum. O zaman konuşalım deyip konuşamadığım herkesten tek tek özür dilerim. Açıkladığım gibi sebep ben ve rahmetli dedemdeki sağlık problemleriydi.
En başta belirteyim. Master yapıyorum ancak bu araştırma tez konum değil ve akademik araştırmalarımla hiçbir bağlantısı yok. Tanıyanlar bilir, yazmak ve araştırma yapmak en büyük ilgi alanım. Bu yalnızca doğal afetler konulu olmuyor elbette.
Ama bu iki depreme dair yaptığım araştırma benim için çok ayrı. Uzun sürecek ve bir gün bittiğinde kitap haline gelecek. Buna bir derleme diyebiliriz aslında. Kurgu falan olmayacak. Kısacası araştırmam psikolojik ve sosyolojik bir çalışma ve bir anı derlemesi olacak. Aslında benimkine anı denmez ama yine de ilk ben anlatayım. Sorumu en son soracağım.
Bunu neden mi yapıyorum? 9 yaşındaydım ben o depremler yaşandığında. Ben yaşamadım, bir yakınımı kaybetmedim, fiziksel olarak hissetmedim bile. Ama ruhsal olarak bir çocukken bile oradakiler kadar acı duydum. O sabahı hiç unutmuyorum. Milas’ta anneannem ve rahmetli dedemin evindeydik annem, abim ve ben. Babam ise Marmaris’te evimizdeydi, okul müdürü olduğu için pek tatil yapamıyordu o zamanlar. Öyle bir deprem düşünün ki 1000km uzakta babam tam o saatte yattığı yerden “deprem” diye fırlıyor. Biraz da korkar depremden. Evde tek diye salonda yatmış o gece, televizyon açık. Bir de 3 tane muhabbet kuşumuz vardı. Onlar deliler gibi çırpınıyormuş kafeslerinde. Dakikalar sonra ise televizyonda şiddetli deprem haberi ve elektrik, iletişim her şey kopuyor. Bizae abimle sabah uyanıyoruz. Tabii anne, dede ve anneanne çoktan uyanmış; ağlıyorlar öylece oturdukları yerde.
“Erken Yatarım Erken Kalkarım” çocuk şarkısını ve içerisinde bahsedilen kızarmış ekmek ve peynir ikilisini çok severdim. Dedemlerin evinde o zaman her sabah kahvaltımda o ikiliyi mutlaka yerdim. Yine o şarkı aklımda dolaşarak uyandım. Çizgi film izlerken onları yemeyi hayal ediyordum. Başka bir yerde ise bir daha ne o şarkıyı söyleyebilecek ne de peynir yiyebilecekti insanlar. Ben bu şarkıyı mırıldanıp kumandayı kaptım. Televizyon açılmadı. Elektrik kesikti. Annem elimden aldı kumandayı “bugün şarkı söylemememiz gerek” dedi. Ağladıklarını o zaman fark ettim. Ne olduğunu sorduk. Abim 11, ben 9 yaşındayız. Hiç saklamadılar. Öğretmen olan dedem önce depremin ne olduğundan bahsetti sonra da annemin o asla unutmayacağım ve kelimesi kelimesini hatırladığım cümleleri: her yer yıkılmış kızım, bir deprem olmuş, elektriğimiz ondan kesik ama geldiğinde çizgi film izleyemeyiz; insanlarımız öldüler”. Sustuk. Kahvaltımızı yaptık.
Bir süre sonra elektrik geldi. O gün sürekli elektrik gidip geldi. Milas’a 20 dakika uzaklıkta Muğla bölgesinin elektrik kaynaklarından Yatağan Termik Santrali olmasına rağmen. Hemen televizyon açılıyordu her seferinde. Ailemiz bizi asla televizyondan uzaklaştırmadı. Abim de ben de dayanıklı, güçlü çocuklardık zaten. Onlar gibi biz de izliyor, üzülüyorduk. O sansürsüz görüntüleri asla unutamam. Enkaz başlarında bir canlı çıktığında televizyon karşısında alkışladığımız dakikaları, sevinçle üzüntünün karıştığı gözyaşlarını, o zamanın çocukları olan bizlerin nasıl bir anda yetişkine dönüştüğümüzü, yardım için ne bulduysak yollamak için ayırmamızı, hayatta kalmaya ettiğimiz şükürleri, ailesiz kalan çocukları düşündükçe ailelerimize gitmesinler diye sıkıca sarılmalarımızı... Yaşamanın kıymetini biz çok küçükken öğrendik. Şimdiki çocuklar, gençler şanslı mı değil mi bilmiyorum. Böyle bir acı ile öğrenmek kötü, hiç kıymetini bilmemek de. Bu herhalde o dönemle bu dönem arasındaki en büyük araftır.
Günlerce sadece bunları izledik. Gülmedik hiç. Bir şeye sevinmedik. Sofralara çok çeşit konmadı. Birlik olmanın en acı halleriydi sanırım. Binlerce kilometre uzakasın ama oradaymış gibi yaşıyorsun hayatı; daha doğrusu yaşamaya çalışıyorsun. “İçimizden yaşamak gelmiyor” zira o zamanlar. Elbette bir de 1999’da hatırlayacak yaşta olup bugün yaşayan hiçkimsenin unutmadığı ve hem tüyler ürpertip hem sesli bir umut içeren aynı tondaki erkek sesinden o iki soru cümlesi: sesimi duyan var mı, orada kimse var mı? Sonrası, umut ve ölümün kesiştiği bir sessizlik.
Deprem bölgesinden Marmaris’e çok öğrenci geldi. Birkaçı benim sınıf arkadaşı oldu, bazıları babamın öğrencileri (okulda yanlışlıkla çalan alarm sonucu tamamı bayılan). Onlar da çok anlattı. O günlerden bugünlere baktığımızda unutulmayanlar arasında katil müteahhitler, dış görünümü düzeltilip sağlammış gibi hayatların devam ettiği hasarlı çürük evler, ders alınmadan betonlaşmak, yapılmayan hazırlıklar, aynı acı senaryolara (belki daha fazlasına) doğru giden yıllar, geçmeyen acılar, denizin geri aldığı ama yine doldurulan sahiller, o depremden sonra bir daha hiç bulunamayıp ilanlarda kalan kayıplar var. Çok daha fazlası var. Bir de hiç unutamadığım, benim oyuncak bebeğimle aynı melodiyi çalan molozlar arasındaki bir bebek. O melodiyi duyduğumda hala ürperirim. Birçok insana asla kapanmayacak izler bıraktı. Benim hayatıma bıraktığı en bariz iz ise karanlıkta uyuyamamak ve gece lambasını başucumdan eksik etmemek oldu. Ne kadar basit bir iz. Çizik bile değil oysa.
İşte tüm bunları o zamanı yaşamayıp hissedememiş, hissetse de anlayamamış, anlatamayıp içinden atamamış, ders almamış, hatırlamayan, sonuçlarını görmeyen herkese anlatmak ve en büyük sebebi de acıyı paylaşmak amacı ile başlamış araştırma. Yerli, yabancı çok belgesel ve görsel kanıt izledim. Çok kişiyle görüştüm. Çok makale, kitap okudum. Dahası da olacak. Ana bu projede benim için en hassas nokta anılar. Özellikle o anlara dair anılar.
Şimdi esas konuya gelelim:
- İstemediğiniz halde hiçbir şekilde isminiz ve gizli olmasını istediğiniz herhangi bir bilginiz geçmeyecek.
- Anlatırken ruh sağlığınızı bozacak hiçbir şey söylememelisiniz.
- İstediğiniz tüm gerçekleri açıkça, dilediğiniz kadar detayla anlatabilirsiniz.
- Yayınlanması için izin vermemeniz halinde anı ve görüşleriniz asla yayınlanmayacak.
- Araştırma veya kesinlikle maddi olmayan herhangi bir şekilde katkı sağlamak isterseniz seve seve kabul edeceğim.
- Fikirlerinizi ve önerilerinizi rahatça söyleyebilirsiniz.
- Paylaşmak istemeniz halinde ve özel değilse görsel, yazılı kayıtları/kanıtları incelemek isterim.
- Anısına ismi geçsin, fotoğrafı yer alsın, kendinden bahsedilsin istediğiniz tüm kıymetli, rahmetli yakınlarınız veya tanıdıklarınız varsa tamamını istediğiniz şekilde mutlaka ekleyeceğim.
- İnsanlara anlatmak, hatırlatmak istediğiniz noktalar olursa eklenecek.
- Araştırmama dair her ne varsa etik olması halinde hepsi değerlendirilecek.
Bunları da göze alarak;
- Bu depremi yaşayan
- Enkazdan kurtulan
- Yakınları/tanıdıkları bu depremleri yaşayan
- Bu depremlerde yakınlarını/tanıdıklarını/evlerini/işlerini kaybeden
- Bu depremlere dair anıları olan
- Bu depremlerle izini kaybettiklerine mesajı olan
- Arama kurtarma veya sağlık ekiplerinde çalışmış olan (yerli-yabancı)
- Bu depremlerle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi paylaşmak isteyen
kişiler ile röportaj yapmak, sohbet etmek istiyorum. Elbette izninizi alarak notlarımı almak da. Hemen bu akşam başlayacağım. İletişim tercihi isterseniz anonim konuşabileceğiniz bir araç isterseniz Whatsapp isterseniz sözlükten mesajlaşma veya mail gibi şekillerde olacak. İzmir’de yaşıyorum. İzmir’de yaşayan depremzedelerimiz varsa yüz yüze görüşme ile de olur.
Şu andan itibaren anlatmak isteyen herkesin buraya yazması veya mesaj atmasını bekliyorum. Bunları unutturacak bir acı yaşamamanız dileğimle. Yapabileceğin her şey için yardımcı olmaya da her daim hazır olduğumu biliniz.
Edit: Daha evvel ara vermeden önce burada yine sorduğumda tanıklık edebilecek yazarlar olmuştu. Ne duyuruya ne mesajlarınıza ulaşabildim. Eğer hala gönüllüyseniz sizin de tekrar mesajlarınızı bekliyorum. O zaman konuşalım deyip konuşamadığım herkesten tek tek özür dilerim. Açıkladığım gibi sebep ben ve rahmetli dedemdeki sağlık problemleriydi.
Arkadaşım Adana'ya gidiyor ve getirebileceği kadar sipariş etmek istiyorum.
En iyi şalgamı nereden bulabilir?
En iyi şalgamı nereden bulabilir?
Bu golde kaleciye faul yok mu ?
Altipas icinde kaleciye dokunmak faul degil mi ?
Altipas icinde kaleciye dokunmak faul degil mi ?
merhaba, bana mutlaka olması gereken temel eşyalarla,basit ve hayatı kolaylaştıran şu da olursa çok iyi olur dediğiniz mutfak aletlerini söyler misiniz?mümkünse markasıyla. yalnız yaşıyorum kendi çapımda boş zamanlarımda yemek yapmaya çalışıyorum. blenderım ve kek kalıbım bile yok ama -_-
abicim sabah işe gideceğim, pastahaneden 2 tane poğaça aldım, evde kahvaltılık malzeme yok... bir tane çakma sarışın kadın geldi, pastaneye girdi. köpeği de kapı eşiğinde bekliyor. şu fare kadar olan kıllı köpeklerden. köpek geldi, pastanenin önüne sıçtı, kadın da gördü ama hiçbir şey yapmadan bastı gitti. elimdeki poğaçaları da yemedim, iğrendim. yok mu bu kadınların köpeğin dışkısını toplama zorunluluğu? bir şey dediğinde it gibi saldırıyor bir de bu tipler.
yer eskişehir.
yer eskişehir.
Merhaba, televizyonu, dekoderi ve şarjda gece boyu duran 2 laptopu yatarken fişten çıkararak 12 TL tasarruf ettik. Hatta şimdi onları bir açmalı kapamalı prizde birleştirip daha kolay kapatılır hale getirdik.
Bu ay ise dijital fırını fişten çıkarıp bir de kombiyi devre dışı bırakırsak ne kadar tasarruf olur diye deneme yapacağız.
Sizin önerileriniz var mı?
Bu ay ise dijital fırını fişten çıkarıp bir de kombiyi devre dışı bırakırsak ne kadar tasarruf olur diye deneme yapacağız.
Sizin önerileriniz var mı?
Merhabalar.
Perspektif çizimle ilgili bir sorum var. Tek kaçışlı bir mutfak perspektifi çizdiğimizi düşünün. Yerdeki karoların yan çizgileri en alttan başlayacak ve kacış noktasında birleşecek. Peki karoların resmin alt kenarına paralel çizgilerinin kacış noktasına dogru daralması nasıl azalacak. Bir hesabı yada yontemi var mı? Mobil olduğum için çızemedim umarım anlatabilmişimdir.
Perspektif çizimle ilgili bir sorum var. Tek kaçışlı bir mutfak perspektifi çizdiğimizi düşünün. Yerdeki karoların yan çizgileri en alttan başlayacak ve kacış noktasında birleşecek. Peki karoların resmin alt kenarına paralel çizgilerinin kacış noktasına dogru daralması nasıl azalacak. Bir hesabı yada yontemi var mı? Mobil olduğum için çızemedim umarım anlatabilmişimdir.
1- Sebzeleri (veya meyveleri) mikropları gidermek için sirkeli suyla yıkıyor musunuz?
2- Evetse ne kadar suya ne kadar sirke katıyorsunuz? (dikkat, olması gerekeni değil fiilen uyguladığınız oranı soruyorum)
2- Evetse ne kadar suya ne kadar sirke katıyorsunuz? (dikkat, olması gerekeni değil fiilen uyguladığınız oranı soruyorum)
i.hizliresim.com 
Macro'dan aldım bunu, kasada taktılar. Daha önce başka yerlerden aldığım şaraplarda takmamışlardı, işlevi nedir?

Macro'dan aldım bunu, kasada taktılar. Daha önce başka yerlerden aldığım şaraplarda takmamışlardı, işlevi nedir?
Bisiklet sürerken iki tip bisikletle karşılaşıyorum.
biri normal boyutta sehir-yol bisikleti gibi, ama tekerlerkleri neredeyse motorsiklet tekeri kadar kalin...
digeri kucuk tekerlekli bisiklet. 8-10 yasindaki bebenin surecegi bmx bisiklet kadar tekeri var ama buyuk insanlar icin yapilmis bir sey.
bunlarin turu ve amaclari nedir?
biri normal boyutta sehir-yol bisikleti gibi, ama tekerlerkleri neredeyse motorsiklet tekeri kadar kalin...
digeri kucuk tekerlekli bisiklet. 8-10 yasindaki bebenin surecegi bmx bisiklet kadar tekeri var ama buyuk insanlar icin yapilmis bir sey.
bunlarin turu ve amaclari nedir?
Akşam hanımı alıp gideyim diyorum nerelere vuralım kendimizi?
Bu aralar hafif bir sigaraya geçtim. Sürekli filtreyi kırıp öyle içiyorum. 0.1 mg nikotin var. Filtreyi kırınca ne kadar yükseliyordur ki? Normalde 0.8 mglık sigara içiyordum.
Merhabalar,
Tezsiz yüksek lisans mezunu bir arkadaşım var.
Askerlik tecili için doktoraya başlama şansı var mıdır?
Herhangi bir özel üniversitede mesela. Lisans mezunları bile direk doktora yapabiliyor.
Tezsiz yüksek lisans mezunu bir arkadaşım var.
Askerlik tecili için doktoraya başlama şansı var mıdır?
Herhangi bir özel üniversitede mesela. Lisans mezunları bile direk doktora yapabiliyor.
2014 Illustrator'e ihtiyacım var. Malum ortamlarda bir tane buldum fakat crack yemiyor.
Elinde Mac için 2014 olan var mı acaba?
Elinde Mac için 2014 olan var mı acaba?
English cocker isirdi elimden, sahibi asili dedi. Kuduz asisi olmama gerek var mi?
Orada muhalif olanları hemen yakalayıp öldürüyolarmış doğru mu ?
Bir web sitesi vardı. Siyah arka planlı.
Değişik bir grafik şeması vardı o şemadan bir ülke seçiyordun o ülkeyi vizeli vizesiz kabul eden ülkeleri gösteriyordu.
O site neydi acep?
Değişik bir grafik şeması vardı o şemadan bir ülke seçiyordun o ülkeyi vizeli vizesiz kabul eden ülkeleri gösteriyordu.
O site neydi acep?
ankaradan istanbula gelirken yanımda gitar taşımak için seçmem gereken en uygun ulaşım aracı hangisidir acaba? uçak, hızlı tren, otobüs?
>>>Merhaba herkese, İphone 5 var bende. Ekranı çatlamıştı daha önce. Şu anda da telefonun sağ tarafı felç oldu, dokunmatik basmıyor(sadece sağ taraf basmıyor)Ekran sanki ana gövdeden ayrılmış gibi yandan açıklık var.
>>>Bunun tamiri için para harcamak istemiyorum.Sorum şu aliexpressden filan ekran alıp kendim değiştirebilir miyim? Denerim bi , olmasa da olur. Ekran harici hiç bir sorunu yok.
>>>Ekranları degısıyor mu onu bile bilmıyorum aslında ama youtubedan bakarak filan denerim. Fikir verebilcek var mı? Kaç liraya bulurum ekran?
>>>Bunun tamiri için para harcamak istemiyorum.Sorum şu aliexpressden filan ekran alıp kendim değiştirebilir miyim? Denerim bi , olmasa da olur. Ekran harici hiç bir sorunu yok.
>>>Ekranları degısıyor mu onu bile bilmıyorum aslında ama youtubedan bakarak filan denerim. Fikir verebilcek var mı? Kaç liraya bulurum ekran?
2018 modeli 16-170 bin civarında olan ve siparişle getirilen bir aracın 2017 modeli 130 bin civarına satılıyor galeride ve sıfır olduğu, Doğuş garantili olduğu söyleniyor. Böyle bi yerden araç alınır mı? Alınırsa nasıl bir sıkıntı yaşanabilir maksimum?
ya bugune dek bircok salonda takildim. spor salonundaki aptal saptal egolu, comar, tiplerden ve aletlerden, rutinlikten gina geldi artik. daha boyle sakince ve eglenerek nasil kilo verip saglikli kalirim?
Dublex (iki taraflı yazım), wifi yok usb den bağlanacak, 7000 sayfa toneri içinde, 15000 sayfa toneri 99 lira...
şu anda indirimde, emir verirseniz alımı gerçekleştireceğim patronlarım.
www.hepsiburada.com
şu anda indirimde, emir verirseniz alımı gerçekleştireceğim patronlarım.
www.hepsiburada.com
bir printer görevini tamamlamış mıdır?
not: kartuş maliyeti 0. Bir tek kağıt maliyeti var.
not: kartuş maliyeti 0. Bir tek kağıt maliyeti var.
günlük hayattan örneklerle rica etsem aklımızda kalsın
Annem Mutfakta Çalışırken, android telefonundan izleyebilsin diyorum; var mı böyle bir uygulama kullanım arayüzü çok basit olan ?