1. kısa bir süre önce aldığım garmin nüvi 1410'a yazılım güncellemesi yaptım. bu güncellemeden sonra türkçe konuşmaz oldu. hatta british english de konuşmuyor. sanıyorum güncelleme yaptığım dilleri konuşmuyor şu anda. nasıl çözebilirim?
2. şu anda yazılım güncellemeleri kısmında önerilen olarak "Database for FM Traffic Providers" var. ancak güncelle dediğimde tamamlandı demesine rağmen o güncellemeyi yapmamış oluyor ve tekrar önerilen listesinde gösteriyor.
3. harita güncellemesi yok yazmasına rağmen haritanın çok güncel olduğunu düşünmüyorum. mevcut başka cihazlarda daha yeni haritalar mevcut.
2. şu anda yazılım güncellemeleri kısmında önerilen olarak "Database for FM Traffic Providers" var. ancak güncelle dediğimde tamamlandı demesine rağmen o güncellemeyi yapmamış oluyor ve tekrar önerilen listesinde gösteriyor.
3. harita güncellemesi yok yazmasına rağmen haritanın çok güncel olduğunu düşünmüyorum. mevcut başka cihazlarda daha yeni haritalar mevcut.
facebookumda biri var bir türlü tanıyamadım. 2 ortak arkadaş diyor ama tıklayınca gözükmüyor yani bu 2 kişi gizlemişler kendilerini. kimmin bu 2 kişi öğrenmenin bi yolu var mıdır?
arkadaşlar 10. sınıf öğrencisiyim hazırlık okudum derslerimin hepsi şuan ingilizce okulumda 3 farklı sınıf var birisi fm ib digeri tm ıb digeri ise düz tm. ib programını sormayın anlatması çok uzun sürer yurt dışıyla alakalı olan bir şey ve ben tm ib sinifindayım. sayısal zekam oldukça iyi ama sözel zekamda fazla 9.sınıftaki fizik kimya notlarım çok iyi ama biyolojiyi zerre kadar anlamıyorum ingilizce olması beni zorluyor.bu hafta sonuna kadar alan seçmem gerekiyor şuanlık tm ib olarak gözüküyorum ama kararsızlığımdan dolayı bu olay uzadı fm ib sinifina geçmek istiyorum şuanlık kafamda hukuk bölümü var sizce hukuk için tmden mi girmem daha yararlı olur yoksa fmden mi? 3 aydır düşünüyorum bi sonuca ulaşamadım yardımcı olursanız sevinirim
iphone 4s'i 1 yıldan fazla bir süredir kullanıyorum. İlk aldığımdan bu yana twitter uygulaması yüklüydü ve sorunsuz çalışıyordu. Dün itibarıyla ne zaman twitter uygulaması ikonuna tıklasam sayfa açılır gibi oluyor ve uygulama kapanıyor. Uygulamayı silip tekrar yükledim ancak yine aynı sonuçla karşılaşıyorum. Yardımsever sözlük ahalisine şimdiden teşekkürler
ilk defa kumaş boyayarak tshirt yapmak istiyoruz. beyaz tshirt alacağız, peki neyle boyayacağız? neler var alternatif boyama malzemesi?
son zamanlarda ne zaman çok yesem birden bire uyku bastırıyor kafamı koysam uyuyorum.Bu normal mi ? yemekten sonra uyku gelmesi yani.
bi ara sözlükte dost yoğurt için çok dandik diyorlardı, içindekiler yoğurtla sütle alakasızmış çok kalitesizmiş hep katkı maddesiymiş falan filan, doğru mudur bu?
arkadas olarak gordugu kısılere mi boyle hitap ederler yoksa ilgilendikleri kısılere mi yoksa agizlara pelesenk olmus tabirler mi bunlar?
bilgisayar açıldığında monitor de önce vga:no signal ekranı çıkıyor daha sonra monitor going to sleep yazısı çıkıp ekran kararıyor ve uyku moduna alıyor. ekranı başka bilgisayara taktım ve monitorde sorun yok başka bil.da açıldı. daha önce de bu sorun olduğunda ise monitor kablosu çıkarılıp takıldığında açılıyordu bilgisayar. daha sonra da fişi çıkarıp taktığımızda çalışıyordu ama şimdi hiç bir şekilde açılmıyor. sorun ne olabilir sizce?
şu aralar bir duracell reklamı tepelleş oldu televizyonlara, bir bebek tv kumandasını azına sokuyor sonra pillerimiz kesin akmaz yıldız teknik üniversitesi onayladı diyor.
1) duracell pil akıyor, ben iş gereği her hafta 10-20 kalem pil kullanıyorum, ayda 70-80 pil eder. daha yeni aktı hatta kasede duruyor akmış halde. sizce duracell gibi zaten lider bir firma neden müşteriyi kıllandırıyo ki ? üstelik yanlış şekilde
2) ytü kendini neden komik duruma düşürmüş ? nasıl test etmiş nasıl denemiş ? hangi şartlarda ?
3) koca duracell dünya çapında değil mi neden amerikadaki bilmemne üniversitesi demiyor da ytü diyor ? amerikadakiler akmayan pil mi olur dedi salladı mı bunları ? yoksa türklere türkiyeden üniversite mi söyleyelim dediler ? türk insanına amerikan üniversitesi daha inandırıcıdır bilmiyolar mı ?
gördüğünüz gibi pil işine kafayı taktım, sorularım çok :)
duracell yetkilisi varmı ki acaba sitede ?
1) duracell pil akıyor, ben iş gereği her hafta 10-20 kalem pil kullanıyorum, ayda 70-80 pil eder. daha yeni aktı hatta kasede duruyor akmış halde. sizce duracell gibi zaten lider bir firma neden müşteriyi kıllandırıyo ki ? üstelik yanlış şekilde
2) ytü kendini neden komik duruma düşürmüş ? nasıl test etmiş nasıl denemiş ? hangi şartlarda ?
3) koca duracell dünya çapında değil mi neden amerikadaki bilmemne üniversitesi demiyor da ytü diyor ? amerikadakiler akmayan pil mi olur dedi salladı mı bunları ? yoksa türklere türkiyeden üniversite mi söyleyelim dediler ? türk insanına amerikan üniversitesi daha inandırıcıdır bilmiyolar mı ?
gördüğünüz gibi pil işine kafayı taktım, sorularım çok :)
duracell yetkilisi varmı ki acaba sitede ?
Birinin kendi adına kayıtlı veya hak sahibi olduğu mal/mülk vs gibi bir kayıt almak veya e-devlet yoluyla bunları görebilmek mümkün müdür?
İnsan sahip olduğu şeyleri bilir elbette hani miras şu bu çok hisseli mevzular oluyor arada o yüzden soruyorum, bu tip bir bilgi edinme şansı var mı?
İnsan sahip olduğu şeyleri bilir elbette hani miras şu bu çok hisseli mevzular oluyor arada o yüzden soruyorum, bu tip bir bilgi edinme şansı var mı?
Banka kartı ile kredi kartı için tek kart kullanmak istiyorum da.
2012 yazında çıkacak olan bikaç tane 2d oyun vardı isimlerini bir türlü hatırlayamıyorum.
biri limbo tarzıydı top gibi bir canavar karanlık ortama kurt tarzı canavarlardan kaçıyordu.
bir diğeri zombiliydi yine eleman zombilerden kaçıyordu.
birinde de ninja vardı.
biri limbo tarzıydı top gibi bir canavar karanlık ortama kurt tarzı canavarlardan kaçıyordu.
bir diğeri zombiliydi yine eleman zombilerden kaçıyordu.
birinde de ninja vardı.
domain + hosting için name.com nasıldır?
arkadaşlar temmuz ayında üniversite mezunu oldum.
neyse, ben şubeye gidecektim ki dün de ne belge götürmeliyim diye sordum. ancak biri dedi ki şubeye gitmene gerek yok, zaten otomatik 2 yıl tecilli görünürsün. işe falan gireceksen git şubeye, askerliğin olmadığına dair belge al, dediler.
bu doğru mu? şubeye gitmesem de askerliğim ertelenmiş sayılır mı? yoksa aralık ayına doğru bir mektupla askere çağırılır mıyım?
neyse, ben şubeye gidecektim ki dün de ne belge götürmeliyim diye sordum. ancak biri dedi ki şubeye gitmene gerek yok, zaten otomatik 2 yıl tecilli görünürsün. işe falan gireceksen git şubeye, askerliğin olmadığına dair belge al, dediler.
bu doğru mu? şubeye gitmesem de askerliğim ertelenmiş sayılır mı? yoksa aralık ayına doğru bir mektupla askere çağırılır mıyım?
Abiler yutubda hangi bob marley imzalı şarkıya girsem bunu bu söylemiyor diyorlar. E bu adamın hiç mi şarkısı yok amk afedersiniz de. Dont worry be happy mesela adamın kendi şarkısı değil mi? Neden kendi kaydı yok?
Arkadaşlar,
Tivibu web üyeliği olan varsa söyleyebilir mi? Programla aynı anda birden fazla kanalı açabiliyor muyuz? Açabiliyorsak maksimum kaça kadar çıkıyor bu sayı?
Teşekkürler şimdiden...
Tivibu web üyeliği olan varsa söyleyebilir mi? Programla aynı anda birden fazla kanalı açabiliyor muyuz? Açabiliyorsak maksimum kaça kadar çıkıyor bu sayı?
Teşekkürler şimdiden...
istanbul'da, feriköy'deki gibi antika pazarı değil de bitpazarı usulu bitpazarı var mı?
merhaba arkadaşlar,
ankara'da 2. el sosyoloji kitapları bulabileceğim bir kitap evi var mı?
her yer ales kpss olmuş..
teşekkürler..
ankara'da 2. el sosyoloji kitapları bulabileceğim bir kitap evi var mı?
her yer ales kpss olmuş..
teşekkürler..
samsung ue40es8000 model tv de türkçe karakter sorunu yaşıyorum ayarları var sanırım da bulamadım var mıdır bilen eden? nasıl yaparım.
bir de hdd den boyut olarak buyuk bi film açmaya calıştıgımda açmadı belli boyuttan büyük dosyaları açmama gibi bir durum mu var acaba? kullanma kılavuzunda da bi şey bulamadım.
bir de hdd den boyut olarak buyuk bi film açmaya calıştıgımda açmadı belli boyuttan büyük dosyaları açmama gibi bir durum mu var acaba? kullanma kılavuzunda da bi şey bulamadım.
Merhabalar. Aylar önce bi modacının ya da ona benzer birinın erkeklerin giyimleri konusunda tavsiyeleri vardı. Gheb olmuştu galiba. Bulamadım canlar. Bi el atsanız..
programına ihtiyacım var ama sadece D yi yedeklemek istiyorum ve her çalıştırdığımda sadece deltasını almasını yani sadece değişiklikleri eklemsini istiyorum
ücretsiz güzek bir program var mıdır
teşekkürler
ücretsiz güzek bir program var mıdır
teşekkürler
kapandı mı noldu?
Bu cihazı almayı düşünüyorum.
Sıfır ürün ve Telpa cihazı. Fiyat iyi midir?
Sıfır ürün ve Telpa cihazı. Fiyat iyi midir?
herkese selam. birinci öğretimde okuyan öğrenci insanına nasıl işler tavsiye edersiniz panpişler? nerelere başvurayım? part time şeklinde.
Selamlar herkese,
Bir arkadaşım Finansal Ekonomi yüksek lisansı için bitirme projesi konusu arıyor ve hiçbir şey bulamadık. Danışmanının uzmanlık alanı nedeniyle konunun dış ticaret başlığı altında olması bizim için iyi olacak ve bir şekilde finans ile bağdaştırmak da gerekiyor tabii.
Ne güzel olur aklınıza gelenleri yazsanız veya yapılmışı var al sana başlık deseniz!
Bir arkadaşım Finansal Ekonomi yüksek lisansı için bitirme projesi konusu arıyor ve hiçbir şey bulamadık. Danışmanının uzmanlık alanı nedeniyle konunun dış ticaret başlığı altında olması bizim için iyi olacak ve bir şekilde finans ile bağdaştırmak da gerekiyor tabii.
Ne güzel olur aklınıza gelenleri yazsanız veya yapılmışı var al sana başlık deseniz!
pasaportumu yeniletmem lazım, eski mavilerden var.
bugün e-randevu alayım dedim ama kaç günde geliyor defter, pazartesiye kadar geçer mi elime?
bugün e-randevu alayım dedim ama kaç günde geliyor defter, pazartesiye kadar geçer mi elime?
Değerli gezginler,
Bayram için gidiş-dönüş Amsterdam uçak biletim var. Ancak daha önce Amsterdam'a gittim, şimdi yakın şehirleri gezeyim diyorum ama karar veremedim ne tarafı gezsem. Ayrıca otobüs, tren gibi bilgim de yok. Bana bu konuda biraz destek verebilir misiniz (nasıl gidilir, gitmeye değer mi, güzel mi vs)
Kafamdaki ilk rota şu: amsterdam- rotterdam- brugge - gent - antwerpen- amsterdam
İkinci opsiyon da Almanya tarafına geçip Köln ve Düsseldorf yapmak.
Hangisi daha mantıklı ve iyi olur sizce?
Başka öneri varsa ona da açığım. En güzel ve açıklayıcı öneriye Hollanda'dan ştrupwafıl getiricem. :)
Teşekkürler şimdiden.
Bayram için gidiş-dönüş Amsterdam uçak biletim var. Ancak daha önce Amsterdam'a gittim, şimdi yakın şehirleri gezeyim diyorum ama karar veremedim ne tarafı gezsem. Ayrıca otobüs, tren gibi bilgim de yok. Bana bu konuda biraz destek verebilir misiniz (nasıl gidilir, gitmeye değer mi, güzel mi vs)
Kafamdaki ilk rota şu: amsterdam- rotterdam- brugge - gent - antwerpen- amsterdam
İkinci opsiyon da Almanya tarafına geçip Köln ve Düsseldorf yapmak.
Hangisi daha mantıklı ve iyi olur sizce?
Başka öneri varsa ona da açığım. En güzel ve açıklayıcı öneriye Hollanda'dan ştrupwafıl getiricem. :)
Teşekkürler şimdiden.
Selam duyuru ahalisi;
Cuma günü Mecidiyeköy'den Kocaeli EnerjiSA'ya görüşmeye gideceğim. Görüşme KentSA denilen yerdeymiş.
Mecidiyeköy'den oraya en kolay nasıl gider dönerim?
Cuma günü Mecidiyeköy'den Kocaeli EnerjiSA'ya görüşmeye gideceğim. Görüşme KentSA denilen yerdeymiş.
Mecidiyeköy'den oraya en kolay nasıl gider dönerim?
Şu ikinci ünv olayından ben de yararlanayım istiyorum da. Başvuru formunu doldururken "yabancı dil" seçeneği var. Şimdi ingilizcem var. Ben diğer seçeneklerden birini seçsem onu öğrenmek zorunda bırakılırım demek midir? Öyleyse başka bir dil seçeyim de bir işe yarasın diyeceğim ama, açıktan mümkün olur mu ki bu?
Hani bazi adamlar vardir, size oyle bir bakarlar ki kendinizi dunyanin en guzel/cekici kadini zannedersiniz. Iste ben bunu boyle adama sormak/soylemek istiyorum. Neden benim dibimi dusurecek kadar guzel bakiyorsun demek istiyorum ama ingilizce demem lazim. Anlam bozulmadan guzel bakmak ingilizce nasil denir eksi duyuru ahalaii??
Haa bu arada kendisi guzel kelimesini turkce olarak biliyor,tek bildigi turkce kelime.
Haa bu arada kendisi guzel kelimesini turkce olarak biliyor,tek bildigi turkce kelime.
selam galyalılar,
bir arkadaş grubu olarak, sevgilisinden ayrılan arkadaşımızla beraberen, şöyle rakımızı yudumlayıp mezeye abanacagımız (kendi yerimi de yaptım hani), bi mekan arıyoruz. fasıl degil allah için. böyle arka fonda bi müzik olsun ama cok hafif kafamızı dinleyelim muhabbet edelim. fasıl degil...
bahçelide yedi kapı var sanırım orası nasıldır sizce bi baktım yaşlı başlı amcalar vardı hep:) bağyanlar da olcak yanımızda pehhh ne cekilir ki sorma.
ne dersiniz sizce neresi olsun:O
bir arkadaş grubu olarak, sevgilisinden ayrılan arkadaşımızla beraberen, şöyle rakımızı yudumlayıp mezeye abanacagımız (kendi yerimi de yaptım hani), bi mekan arıyoruz. fasıl degil allah için. böyle arka fonda bi müzik olsun ama cok hafif kafamızı dinleyelim muhabbet edelim. fasıl degil...
bahçelide yedi kapı var sanırım orası nasıldır sizce bi baktım yaşlı başlı amcalar vardı hep:) bağyanlar da olcak yanımızda pehhh ne cekilir ki sorma.
ne dersiniz sizce neresi olsun:O
Arkadaşlar nedir bunların arasındaki fark
--iğrenç medikal detaylar içerir--
kendimi bildim bileli mevsim geçişlerinde hastalanırım, bademciklerim yok, genelde farenjit oluyorum. bu ay da oldum, sonra doktora gittim, antibiyotik kullandım falan, geçti, boğazım ağrımıyor, gayet iyiyim, ama inanılmaz derecede sümük üretiyor bünyem ve burnum sürekli dolu. sürekli yeşil balgam çıkarıyorum, artık ağzımın tadı falan kalmadı. 2 kere doktora gittim, alerji ilacı, zart zurt aldım tekrar gitmek istemiyorum artık sıkıldım.
özellikle alerjik bünyeli arkadaşlar, sizde de böyle mi oluyor? durup dururken geçiyor mu sonra? çünkü genel olarak iyiyim, ama sürekli burnum tıkalı, sinüzit ağrısı falan, iğrenç, ne yapsam bilemedim.
kendimi bildim bileli mevsim geçişlerinde hastalanırım, bademciklerim yok, genelde farenjit oluyorum. bu ay da oldum, sonra doktora gittim, antibiyotik kullandım falan, geçti, boğazım ağrımıyor, gayet iyiyim, ama inanılmaz derecede sümük üretiyor bünyem ve burnum sürekli dolu. sürekli yeşil balgam çıkarıyorum, artık ağzımın tadı falan kalmadı. 2 kere doktora gittim, alerji ilacı, zart zurt aldım tekrar gitmek istemiyorum artık sıkıldım.
özellikle alerjik bünyeli arkadaşlar, sizde de böyle mi oluyor? durup dururken geçiyor mu sonra? çünkü genel olarak iyiyim, ama sürekli burnum tıkalı, sinüzit ağrısı falan, iğrenç, ne yapsam bilemedim.
internet üzerinden faks yollamaya çalışıyorum. gitti görünüyor ama arayıp teyit etme şansım yok. faksı olan biri bana mesajla numarasını yollarsa o numaraya faks çekip internet hizmetinin çalışıp çalışmadığını anlıycam. şimdiden teşekkürler.
Değerli dostlar, çalıştığım yerde yüzlerce İspanyolca konuşan insan var.Yani pratik imkanı bol. Ben de bu imkanı kullanmak istiyorum, kendi kendime İspanyolca öğrenebileceğim cd si de olan kelime bilgimi de artırabileceğim pratik İspanyolca öğrenme kaynakları nelerdir? Önerilerinizi bekliyorum, sağolun var olun..
Kpds'ye birden fazla dil için başvuracak olsak nasıl bir yol izlemek gerekir? Yani var mı böyle bir durum? Tek oturumda oluyor mu yoksa iki dil için ayrı dönemlerde mi başvuruluyor?
Selam gençler.
Şu resimdeki kramponun marka-modeli nedir?
Şu resimdeki kramponun marka-modeli nedir?
linkte verdiğim sitede adam illustrator de gözü nasıl kaskın altına alabiliyor? Ben yapıyorum gözler kaskın üzerinde kalıyo sinir oldum. yardım.
blog.spoongraphics.co.uk
blog.spoongraphics.co.uk
az önce sözlüğe entry olarak da girip anlattım olayı (bkz: #30507551). kolaylık olsun diye buraya da kopyalıyorum. böyle bir durumda siz olsanız ne yapardınız?
önce söyleyeyim, ben bu mekanın en eski müşterilerindendim. ta ilk kurulduğunda, mekana format ararlarken, masalar arasında keman, cümbüş ve kanunla gezip istek parça sorulurken de giderdim. elli defa format değiştirdi, hepsinde eş dostla düzenli olarak gittik. hatta zamanında sahibi faruk abi'den okuldan buraya arkadaşlarını getir senin içtiğin bizden olsun teklifi alıp reddetmişliğim de var. bahsettiğim 6 sene önce tutunmaya adını duyurmaya çalıştığı zamanlardan, şimdi böyle şeylere ihtiyacı yok tabi.
iki hafta evvel, galatasaray - manchester maçını sürekli (haftada bir falan) gittiğimiz bi arkadaş bi de bikaç ayda bir kadıköy'e yolu düşen bi misafirimle beraber burada izlemeye karar verdik. maça 20 dakika kala gittik, mekan tıklım tıklım, avlu tarafının garsonu hakan sağ olsun yine de bize televizyona tam karşıdan bakan bi masa ayarladı, birer bira getirdi. maç olduğu için normal kapasitesinin bikaç katıyla çalışmaları gerekiyodu, onun için dışarıdan eleman da bulmuşlar birkaç tane, ilk defa gördüğümüz 4-5 kişi de koşturuyor içeride.
neyse maç başladı, içerisi çok kalabalık, bizim biralar bitti, yenisini istedik, yanımızdan geçen garsonlara 4'er 5'er defa söyledik. ancak ta ikinci yarının sonlarına doğru bize birer bira daha getirdiler. mekan kalabalık yetişemiyor adamlar, anlaşılır bir şey. maç bitti, mekan bayağı bir boşaldı, biz de kalabalık dağılınca rahatla oturur bira içer muhabbet ederiz diye düşündük.
ama öyle olmadı. dediğim normalde orada çalışmayan maç için takviyeye gelmiş bir adam masaya adisyonla geldi, gençler maç sonu temizliği yapacaz hesapları kapatıyoruz diye masaya bi adisyon bıraktı, ice tea'ler, paçangalar falan upuzun bişey. o da olur, insanlık halidir, hatadır yapılır.
aldım ben adisyonu kasaya gittim, dedim bu bizim değil. kasada sürekli carlayan, maç boyunca televizyonun sesini bastırarak kulak tırmalayan, orada iki aydır falan çalışan itici hatun var. ne vardı sizin diye carladı, dedim biz 6 bira içtik. kaç kişisiniz diye carladı, 3 kişiyiz dedim. tamam 60 lira o zaman diye tekrar carladı.dedim biz 60 liralık bişey içmedik, içecektik aslında ama getiren olmadı. yine carlayarak bana açıkladı sağ olsun, o gece kesin talimat varmış maçı izleyen herkes en az 20 lira ödeyecekmiş ne içerse içsin.
- bize mekana girerken böyle bişey söylenmedi.
- kimseye söylenmedi zaten.
- e o zaman benden bu parayı isteyemezsin ödemem.
- aman tamam ödeme git ben cebimden veririm.
- bu ne biçim tavır, öyle saçmalık mı olur? faruk abi nerede onunla bi konuşayım.
- tamam ben ödeyecem dedim ne uzatıyosun. içtiğinizi ödeyip çıkar mısınız lütfen?
- ya hayır cebinden vereceksen olmaz öyle şey.
- xxx bey arkadaşlarla ilgilenir misiniz?
şimdi o son cümleyi söylerken atarlı ablayı sakinleştirip insan gibi konuşmasını sağlamaya çalışırken elimi omuzuna koymuştum. arkamdan daha önce hiç görmediğim xxx bey bağırarak geldi "o elini çek bakayım oradan, çek!". dedim ki "benimle siz diye konuşun". durumu anlattım, bu sefer gerçekten bey oldu xxx bey, bana hak verdi. "faruk abi buralardaydı koşturuyordu, bi gelsin onunla konuşayım" dedim, ama faruk abi değil müdürleri "özgür bey" geldi. kız için itici diyordum ya, bu müdürü görmeden konuşmamak lazımmış. ben hayatımda bu kadar tıynetsiz insan görmedim.
direkt evet noluyo, ne var ne diyosun diyerek yanımıza geldi. anlattım durumu, dinledi, daha da atarlanmaya başladı. "tamam öde ne içtiysen ben kesicem dilek'ten. ödemeyecen mi? ödemeyecen mi? şimdi sen hesabını mı ödemiyosun? o dilden mi konuşalım biz şimdi senle?". "dur insan ol iki dakka, ödeyecem tabi yediğimi içtiğimi neden ödemeyeyim, ama bana sanki sadaka veriyomuş gibi davranamazsınız. faruk abi nerede bi onu göreyim ben." "yok faruk abi ben varım benle konuşacan, ödüyon mu şimdi ödemiyon mu?". anlatmaya çalıştım "yahu bak ben bu mekana senelerdir gelirim, garsonlar beni tanır, bu kız da iki aydır falan burada onun da aşinalığı vardır, adam gibi konuş". yok. müdürün devreler yanmış neden yanmışsa.
içimden eh ben senin adamlığına sıçayım desem de üslubumu bozmadım. bozmamamın şöyle de bi nedeni var, içeride mekana düzenli olarak birlikte geldiğimiz arkadaşla benim siyasi bağımız olan en az 30 erkekten oluşan bir masa var, topluca maç izlemeye gelmişler. bu elemanın bize bağırıp çağırıp üstümüze yürüdüğünü bu masadan görseler, biz dur desek de durduramayız. kafası gözü yarılmamış mekan çalışanı kalmaz, iş sonradan faruk abi'yle konuşarak tatlıya bağlayamayacağımız hale gelir.
sonra içtiğimizin parasını ödedik. özgür müdür de karşımda dikilmiş bana ağız burun oynatıyo, senin ben ananı avradını falan diye hareketler yapıyo bu sırada. yine karşılık vermedik sonra faruk abi'yle konuşuruz çözeriz diye düşündük.
ama en son biz mekandan çıkarken, uzaktan gelen misafirim görmüş. özgür müdür küçük enişte modunda tutmayın lan beni dövecem bunları falan diye bizi kovalamaya çalışıyomuş, öbür çalışanlar da abi tamam sakin falan diye bunu zapt etmeye çalışıyomuş. onu duyunca düşündüm de alttan almakla yanlış yapmışız. hakikaten o bizim 30 erkekli masaya haber verip mekanı dağıtmamız daha doğru bir hareket olurmuş.
önce söyleyeyim, ben bu mekanın en eski müşterilerindendim. ta ilk kurulduğunda, mekana format ararlarken, masalar arasında keman, cümbüş ve kanunla gezip istek parça sorulurken de giderdim. elli defa format değiştirdi, hepsinde eş dostla düzenli olarak gittik. hatta zamanında sahibi faruk abi'den okuldan buraya arkadaşlarını getir senin içtiğin bizden olsun teklifi alıp reddetmişliğim de var. bahsettiğim 6 sene önce tutunmaya adını duyurmaya çalıştığı zamanlardan, şimdi böyle şeylere ihtiyacı yok tabi.
iki hafta evvel, galatasaray - manchester maçını sürekli (haftada bir falan) gittiğimiz bi arkadaş bi de bikaç ayda bir kadıköy'e yolu düşen bi misafirimle beraber burada izlemeye karar verdik. maça 20 dakika kala gittik, mekan tıklım tıklım, avlu tarafının garsonu hakan sağ olsun yine de bize televizyona tam karşıdan bakan bi masa ayarladı, birer bira getirdi. maç olduğu için normal kapasitesinin bikaç katıyla çalışmaları gerekiyodu, onun için dışarıdan eleman da bulmuşlar birkaç tane, ilk defa gördüğümüz 4-5 kişi de koşturuyor içeride.
neyse maç başladı, içerisi çok kalabalık, bizim biralar bitti, yenisini istedik, yanımızdan geçen garsonlara 4'er 5'er defa söyledik. ancak ta ikinci yarının sonlarına doğru bize birer bira daha getirdiler. mekan kalabalık yetişemiyor adamlar, anlaşılır bir şey. maç bitti, mekan bayağı bir boşaldı, biz de kalabalık dağılınca rahatla oturur bira içer muhabbet ederiz diye düşündük.
ama öyle olmadı. dediğim normalde orada çalışmayan maç için takviyeye gelmiş bir adam masaya adisyonla geldi, gençler maç sonu temizliği yapacaz hesapları kapatıyoruz diye masaya bi adisyon bıraktı, ice tea'ler, paçangalar falan upuzun bişey. o da olur, insanlık halidir, hatadır yapılır.
aldım ben adisyonu kasaya gittim, dedim bu bizim değil. kasada sürekli carlayan, maç boyunca televizyonun sesini bastırarak kulak tırmalayan, orada iki aydır falan çalışan itici hatun var. ne vardı sizin diye carladı, dedim biz 6 bira içtik. kaç kişisiniz diye carladı, 3 kişiyiz dedim. tamam 60 lira o zaman diye tekrar carladı.dedim biz 60 liralık bişey içmedik, içecektik aslında ama getiren olmadı. yine carlayarak bana açıkladı sağ olsun, o gece kesin talimat varmış maçı izleyen herkes en az 20 lira ödeyecekmiş ne içerse içsin.
- bize mekana girerken böyle bişey söylenmedi.
- kimseye söylenmedi zaten.
- e o zaman benden bu parayı isteyemezsin ödemem.
- aman tamam ödeme git ben cebimden veririm.
- bu ne biçim tavır, öyle saçmalık mı olur? faruk abi nerede onunla bi konuşayım.
- tamam ben ödeyecem dedim ne uzatıyosun. içtiğinizi ödeyip çıkar mısınız lütfen?
- ya hayır cebinden vereceksen olmaz öyle şey.
- xxx bey arkadaşlarla ilgilenir misiniz?
şimdi o son cümleyi söylerken atarlı ablayı sakinleştirip insan gibi konuşmasını sağlamaya çalışırken elimi omuzuna koymuştum. arkamdan daha önce hiç görmediğim xxx bey bağırarak geldi "o elini çek bakayım oradan, çek!". dedim ki "benimle siz diye konuşun". durumu anlattım, bu sefer gerçekten bey oldu xxx bey, bana hak verdi. "faruk abi buralardaydı koşturuyordu, bi gelsin onunla konuşayım" dedim, ama faruk abi değil müdürleri "özgür bey" geldi. kız için itici diyordum ya, bu müdürü görmeden konuşmamak lazımmış. ben hayatımda bu kadar tıynetsiz insan görmedim.
direkt evet noluyo, ne var ne diyosun diyerek yanımıza geldi. anlattım durumu, dinledi, daha da atarlanmaya başladı. "tamam öde ne içtiysen ben kesicem dilek'ten. ödemeyecen mi? ödemeyecen mi? şimdi sen hesabını mı ödemiyosun? o dilden mi konuşalım biz şimdi senle?". "dur insan ol iki dakka, ödeyecem tabi yediğimi içtiğimi neden ödemeyeyim, ama bana sanki sadaka veriyomuş gibi davranamazsınız. faruk abi nerede bi onu göreyim ben." "yok faruk abi ben varım benle konuşacan, ödüyon mu şimdi ödemiyon mu?". anlatmaya çalıştım "yahu bak ben bu mekana senelerdir gelirim, garsonlar beni tanır, bu kız da iki aydır falan burada onun da aşinalığı vardır, adam gibi konuş". yok. müdürün devreler yanmış neden yanmışsa.
içimden eh ben senin adamlığına sıçayım desem de üslubumu bozmadım. bozmamamın şöyle de bi nedeni var, içeride mekana düzenli olarak birlikte geldiğimiz arkadaşla benim siyasi bağımız olan en az 30 erkekten oluşan bir masa var, topluca maç izlemeye gelmişler. bu elemanın bize bağırıp çağırıp üstümüze yürüdüğünü bu masadan görseler, biz dur desek de durduramayız. kafası gözü yarılmamış mekan çalışanı kalmaz, iş sonradan faruk abi'yle konuşarak tatlıya bağlayamayacağımız hale gelir.
sonra içtiğimizin parasını ödedik. özgür müdür de karşımda dikilmiş bana ağız burun oynatıyo, senin ben ananı avradını falan diye hareketler yapıyo bu sırada. yine karşılık vermedik sonra faruk abi'yle konuşuruz çözeriz diye düşündük.
ama en son biz mekandan çıkarken, uzaktan gelen misafirim görmüş. özgür müdür küçük enişte modunda tutmayın lan beni dövecem bunları falan diye bizi kovalamaya çalışıyomuş, öbür çalışanlar da abi tamam sakin falan diye bunu zapt etmeye çalışıyomuş. onu duyunca düşündüm de alttan almakla yanlış yapmışız. hakikaten o bizim 30 erkekli masaya haber verip mekanı dağıtmamız daha doğru bir hareket olurmuş.
Nokia E63'teki hafıza kartına bütün kartvizitleri kopyaladım, sonra bu hafıza kartını s3'e taktığımda hiçbir telefon numarasını rehberde göremedim, bunun dışında bütün müzikler ve fotoğraflar geldi
sizce ne yapmalıyım?
sizce ne yapmalıyım?
Ofisteki masaüstü bilgisayarımın monitörü çok dandik. Gözümü bozması yakındır.
Şimdi ben ne yapsam da bu monitör düzeltilemeyecek şekilde bozulsa? Benim bozduğum da anlaşılmayacak tabi.
Bi akıl verin. Teşekkürler.
Şimdi ben ne yapsam da bu monitör düzeltilemeyecek şekilde bozulsa? Benim bozduğum da anlaşılmayacak tabi.
Bi akıl verin. Teşekkürler.
uzun uzun anlatacağım. cesareti olmayan okumasın. artık ne yapacağımızı bilmez haldeyiz.
babam şubat ayında buzda kayıp düşerek ayak bileğini kırdı (git: 366548). çevreden yetişip ambulansla ankara'nın en büyüklerinden biri olan devlet hastanesine götürdüler (babamı almak için sedyedi getiren ambulans görevlisinin de aynen babamın bastığı yere basıp, aynı şekilde düşmesi de ayrı bir yazının konusu olabilir, allah'tan adama da bir şey olmadı, babamı da henüz sedyeye koymamışlardı). hastanede ayak alçıya alındı, ama doktor da dedi ki "alçıyla olmaz, kırık kötü yerde, tutmaz, ameliyat olması gerekli". ama babam 76 yaşında ve bypass ameliyatlı olduğu için pek razı gelmedik. doktor da dedi ki "peki madem bi 10 gün alçıda dursun, hiç üstüne basmasın, 10 gün sonra kontrole gelin bakalım". 10 gün sonra tekrar o devlet hastanesine gitmedik. artık emekli olmuş bir doktor akrabamızdan bir ortopedi doktoru tavsiyesi aldık. ankara'nın özel hastane denince ilk akla gelen büyük bir özel hastanesindeki bir ortopedisti önerdi. hastaneyi değil doktoru önerdi. doktor tekrar röntgen çekti ve alçı ile olmayacağını, ameliyatın şart olduğunu söyledi. dış malleol kırığı imiş. neyse naapalım dedik, babam ameliyat oldu, ayağına plaka vidaladılar. kırığı kısa sürede iyileşti. doktor kontrollerini aksatmadı. iyileştikten sonra dediler ki tam eklemdeki vidayı almamız gerekli, yoksa bileği tam bükemezsin. neyse yine narkoz aldı, vidayı ufak bir operasyonla aldılar.
kırık iyileşti, ama ameliyat yeri tam iyileşmedi. bileğindeki şişlik ve acı da tam geçmedi. ameliyat eden doktor "6 aya kadar düzelir, 6 aydır bizim için önemli olan" falan dedi. babamın ayağı ayakkabı giyemeyecek kadar şiş. kıro gibi ayakkabısının topuğuna basarak geziyor ama yürüyor yani. şişlik azalmadı, ameliyat yerinde de 1 cm kadar iyileşmeyen bir yara vardı.
neyse yaz geldi, babam o şekilde tatile gitti. ayağındaki şişlik duruyor. yara da iyileşmediği için denize de girmiyor mikrop kaparım diye. ha bu arada raporlu ilaçlarını yazdırmak için gittiği bilumum doktor (ameliyat eden dahil) ozonize edilmiş zeytinyağı diye saçma sapan bir şey dahil bir sürü yara merhemi verdiler, hepsini kullandı. neyse yara kapandı.
bir gün yine tatilde babam içtiği bir kase işkembe çorbası sonrasındaki gece bileğindeki şişlik ve acı müthiş arttı. ertesi gün hastaneye gidildi. hastanedeki ortopedist kimsenin aklına gelmeyen bir teşhis koydu: "gut". ilaçları verildi, diyet verildi, ilaçları kullanınca şişlik de acı da epey azaldı. oh dedik neyse en azından neden olduğu meydana çıktı.
tatil bitti dönüldü. babamın ayağında yine sancı, yine şişlik. kan tahlilleri yapılıyor, ürik asit biraz düşmüş, ilaçların dozu arttırılıyor, acı azalıyor, iki gün sonra tekrar şişiyor, acıyor. ilaçların dozu daha da arttırılıyor, bir türlü geçmiyor.
babama diyoruz ki "doğru düzgün bir doktora git". ulan diyor kaç tane doktora gittim, hangisi doğru düzgün, söyleyin ona gideyim. neyse gut işinin uzmanının "romatolog" olduğunu öğreniyoruz. ara tara ankara'da bir özel üniversite hastanesinde buluyoruz romatolog. o da gut teşhisini doğruluyor, ilaçları ayarlıyor, röntgen de çekip kırığa bakıyor ve kırık ile alakalı olmadığını söylüyor. hatta ürik asit düşürücü ilaçtan dolayı ürik asit <1 değerine kadar düşüyor (ölçülemeyecek kadar düşmüş yani) ama ağrı sızı şişlik aynı. babam ilaçları kullanmaya devam ediyor. internetten gut ile ilgili yazıları okuyoruz, babamın acısı ile pek benzemiyor. hep diyor ki "çarşaf değse acıtır", oysa babamın ayağı sadece üstüne basınca acıyor. öyle değmekle, dururken falan acımıyor. diyor ki "ilaçları alınca gut atağı kısa sürede sonlanır", haftalar geçiyor bir iyileşme yok. doktordan ayar yemek pahasına diyor "gut acısına pek benzemiyor bu" diye, doktor diyor ki "olur öyle, geçer geçer ilacını iç". sonuçta adam doktor. biz ise internetten hastalık araştıran gariban hastalarız. doktordan iyi bilemeyiz elbette.
en son yine tahlil yaptırmak için gittiğimiz o en baştaki devlet hastanesinin polikliniğindeki fizik tedavi uzmanı diyor ki "iltihap var yahu, enfeksiyon kapmış, bakın ayaktaki o kapanan yaranın altı yumuşak, kan tahlilinde de crp değeri yüksek, genel cerrahiye gidin yaradan kültür alsınlar. ürik asit evet yüksekmiş, sınırın üstünde ama gut denecek kadar da değil". (merak eden için ürik asit tatildeyken ilk ölçüldüğünde 8.8, sonradan 7.4, sonradan <1, daha sonradan da 5.5 oldu ve normal sınırlara geldi, ama ayak aynı duruyor).
ulan bakıyoruz taa o tatilin başından beri yapılan bütün testlerde ürik asitle beraber crp değerine de bakılmış ve hep yüksek. internetten bakıyoruz crp nedir diye "vücutta bir enfeksiyon varlığında yükselir" yazıyor. biz "guta benzemiyor" dedikçe, tahlillerde crp hep yüksek olduğu halde kimse enfeksiyon olabilir falan demiyor. yine de doktorun işine karışılmaz. denir mi doktora "yav bak crp yüksek, enfeksiyon olamsın bu" diye. doktordan iyi mi bileceğiz?
genel cerrahi yara kapalı diye kültür almıyor. babama antibiyotik veriliyor. 1 hafta kullanıyor, tekrar tahlil yapılıyor, crp iyice yükselmiş. bir antibiyotik daha ekleniyor. şu anda onu kullanıyor.
ayak hala aynı. şubat'tan beri.
1. ameliyatı yapan ortopedist
2. tatilde gidilen özel hastanedeki ortopedist
3. romatolog
4. devlet hastanesi polikliniğindeki fizik tedavi uzmanı
5. aynı poliklinikteki genel cerrah
6. ve tahlilleri yaptırmak ve raporlu ilaçlarını yazdımak için gittiği ve durumdan bahsettiği "aç bi bileğini bakiyim" diyen bilumum doktor.
gidilen dört ayrı hastanede en az sekiz ayrı doktor:
1. kırıktan dolayı, 6 aya kadar geçer
2. gut, ilaçlarını al geçer
3. iltihap var, antibiyotik iç geçer
şeklinde üç ayrı teşhis koydu. şu anda antibiyotik kullanıyor ve bir düzelme yok. yıl olmuş 2012, zannedersin tıp literatüründe çığır açacak bir problem, sekiz aydır çözülemiyor. altı üstü ayak bileğinde şişlik ve acı var, şubat ayından beri çözülebilmiş değil.
şimdi soruyorum. biz ne yapalım, kime gidelim de bu bilek iyileşsin. "başka doktora git" falan demeyin lütfen, altı tane başka doktora gittik işte. diyecekseniz de ankara'da isim soyad telefon falan vererek "aha şu doktora git, kesin halleder" diyin. diyin de artık iyileşsin adamcağızın ayağı.
babam şubat ayında buzda kayıp düşerek ayak bileğini kırdı (git: 366548). çevreden yetişip ambulansla ankara'nın en büyüklerinden biri olan devlet hastanesine götürdüler (babamı almak için sedyedi getiren ambulans görevlisinin de aynen babamın bastığı yere basıp, aynı şekilde düşmesi de ayrı bir yazının konusu olabilir, allah'tan adama da bir şey olmadı, babamı da henüz sedyeye koymamışlardı). hastanede ayak alçıya alındı, ama doktor da dedi ki "alçıyla olmaz, kırık kötü yerde, tutmaz, ameliyat olması gerekli". ama babam 76 yaşında ve bypass ameliyatlı olduğu için pek razı gelmedik. doktor da dedi ki "peki madem bi 10 gün alçıda dursun, hiç üstüne basmasın, 10 gün sonra kontrole gelin bakalım". 10 gün sonra tekrar o devlet hastanesine gitmedik. artık emekli olmuş bir doktor akrabamızdan bir ortopedi doktoru tavsiyesi aldık. ankara'nın özel hastane denince ilk akla gelen büyük bir özel hastanesindeki bir ortopedisti önerdi. hastaneyi değil doktoru önerdi. doktor tekrar röntgen çekti ve alçı ile olmayacağını, ameliyatın şart olduğunu söyledi. dış malleol kırığı imiş. neyse naapalım dedik, babam ameliyat oldu, ayağına plaka vidaladılar. kırığı kısa sürede iyileşti. doktor kontrollerini aksatmadı. iyileştikten sonra dediler ki tam eklemdeki vidayı almamız gerekli, yoksa bileği tam bükemezsin. neyse yine narkoz aldı, vidayı ufak bir operasyonla aldılar.
kırık iyileşti, ama ameliyat yeri tam iyileşmedi. bileğindeki şişlik ve acı da tam geçmedi. ameliyat eden doktor "6 aya kadar düzelir, 6 aydır bizim için önemli olan" falan dedi. babamın ayağı ayakkabı giyemeyecek kadar şiş. kıro gibi ayakkabısının topuğuna basarak geziyor ama yürüyor yani. şişlik azalmadı, ameliyat yerinde de 1 cm kadar iyileşmeyen bir yara vardı.
neyse yaz geldi, babam o şekilde tatile gitti. ayağındaki şişlik duruyor. yara da iyileşmediği için denize de girmiyor mikrop kaparım diye. ha bu arada raporlu ilaçlarını yazdırmak için gittiği bilumum doktor (ameliyat eden dahil) ozonize edilmiş zeytinyağı diye saçma sapan bir şey dahil bir sürü yara merhemi verdiler, hepsini kullandı. neyse yara kapandı.
bir gün yine tatilde babam içtiği bir kase işkembe çorbası sonrasındaki gece bileğindeki şişlik ve acı müthiş arttı. ertesi gün hastaneye gidildi. hastanedeki ortopedist kimsenin aklına gelmeyen bir teşhis koydu: "gut". ilaçları verildi, diyet verildi, ilaçları kullanınca şişlik de acı da epey azaldı. oh dedik neyse en azından neden olduğu meydana çıktı.
tatil bitti dönüldü. babamın ayağında yine sancı, yine şişlik. kan tahlilleri yapılıyor, ürik asit biraz düşmüş, ilaçların dozu arttırılıyor, acı azalıyor, iki gün sonra tekrar şişiyor, acıyor. ilaçların dozu daha da arttırılıyor, bir türlü geçmiyor.
babama diyoruz ki "doğru düzgün bir doktora git". ulan diyor kaç tane doktora gittim, hangisi doğru düzgün, söyleyin ona gideyim. neyse gut işinin uzmanının "romatolog" olduğunu öğreniyoruz. ara tara ankara'da bir özel üniversite hastanesinde buluyoruz romatolog. o da gut teşhisini doğruluyor, ilaçları ayarlıyor, röntgen de çekip kırığa bakıyor ve kırık ile alakalı olmadığını söylüyor. hatta ürik asit düşürücü ilaçtan dolayı ürik asit <1 değerine kadar düşüyor (ölçülemeyecek kadar düşmüş yani) ama ağrı sızı şişlik aynı. babam ilaçları kullanmaya devam ediyor. internetten gut ile ilgili yazıları okuyoruz, babamın acısı ile pek benzemiyor. hep diyor ki "çarşaf değse acıtır", oysa babamın ayağı sadece üstüne basınca acıyor. öyle değmekle, dururken falan acımıyor. diyor ki "ilaçları alınca gut atağı kısa sürede sonlanır", haftalar geçiyor bir iyileşme yok. doktordan ayar yemek pahasına diyor "gut acısına pek benzemiyor bu" diye, doktor diyor ki "olur öyle, geçer geçer ilacını iç". sonuçta adam doktor. biz ise internetten hastalık araştıran gariban hastalarız. doktordan iyi bilemeyiz elbette.
en son yine tahlil yaptırmak için gittiğimiz o en baştaki devlet hastanesinin polikliniğindeki fizik tedavi uzmanı diyor ki "iltihap var yahu, enfeksiyon kapmış, bakın ayaktaki o kapanan yaranın altı yumuşak, kan tahlilinde de crp değeri yüksek, genel cerrahiye gidin yaradan kültür alsınlar. ürik asit evet yüksekmiş, sınırın üstünde ama gut denecek kadar da değil". (merak eden için ürik asit tatildeyken ilk ölçüldüğünde 8.8, sonradan 7.4, sonradan <1, daha sonradan da 5.5 oldu ve normal sınırlara geldi, ama ayak aynı duruyor).
ulan bakıyoruz taa o tatilin başından beri yapılan bütün testlerde ürik asitle beraber crp değerine de bakılmış ve hep yüksek. internetten bakıyoruz crp nedir diye "vücutta bir enfeksiyon varlığında yükselir" yazıyor. biz "guta benzemiyor" dedikçe, tahlillerde crp hep yüksek olduğu halde kimse enfeksiyon olabilir falan demiyor. yine de doktorun işine karışılmaz. denir mi doktora "yav bak crp yüksek, enfeksiyon olamsın bu" diye. doktordan iyi mi bileceğiz?
genel cerrahi yara kapalı diye kültür almıyor. babama antibiyotik veriliyor. 1 hafta kullanıyor, tekrar tahlil yapılıyor, crp iyice yükselmiş. bir antibiyotik daha ekleniyor. şu anda onu kullanıyor.
ayak hala aynı. şubat'tan beri.
1. ameliyatı yapan ortopedist
2. tatilde gidilen özel hastanedeki ortopedist
3. romatolog
4. devlet hastanesi polikliniğindeki fizik tedavi uzmanı
5. aynı poliklinikteki genel cerrah
6. ve tahlilleri yaptırmak ve raporlu ilaçlarını yazdımak için gittiği ve durumdan bahsettiği "aç bi bileğini bakiyim" diyen bilumum doktor.
gidilen dört ayrı hastanede en az sekiz ayrı doktor:
1. kırıktan dolayı, 6 aya kadar geçer
2. gut, ilaçlarını al geçer
3. iltihap var, antibiyotik iç geçer
şeklinde üç ayrı teşhis koydu. şu anda antibiyotik kullanıyor ve bir düzelme yok. yıl olmuş 2012, zannedersin tıp literatüründe çığır açacak bir problem, sekiz aydır çözülemiyor. altı üstü ayak bileğinde şişlik ve acı var, şubat ayından beri çözülebilmiş değil.
şimdi soruyorum. biz ne yapalım, kime gidelim de bu bilek iyileşsin. "başka doktora git" falan demeyin lütfen, altı tane başka doktora gittik işte. diyecekseniz de ankara'da isim soyad telefon falan vererek "aha şu doktora git, kesin halleder" diyin. diyin de artık iyileşsin adamcağızın ayağı.
bayram tatilinde erkek kardeşimle Rusya'ya gidelim diyoruz.
nereyi görmeliyiz, nerede kalmalıyız, kimle seyahat etmeliyiz vs.
öğrenci bütçesi ile hareket ettiğimizi varsayın ve her koşulda uyuruz, yer içeriz.
iyi bayramlar herkese :)
nereyi görmeliyiz, nerede kalmalıyız, kimle seyahat etmeliyiz vs.
öğrenci bütçesi ile hareket ettiğimizi varsayın ve her koşulda uyuruz, yer içeriz.
iyi bayramlar herkese :)
Elementary sonuna kadar özellikle kritik bölümlerinin açıklamaları türkçe olacak ingilizce grammer kitabı arıyorum. "Grammer in use" önerildi bana onu alacağım ancak bir de türkçe açıklamları olan bir kitap arıyorum. Teşekkürler cevaplar için.
Biri iki yıllık biri dört yıllık iki teknik üniversite bitirdim lakin hep turizmle alakalı islerde çalıştım. Dolayısıyla teknik bir adam değilim. 3 sene böyle turizm de çalışmışken ailemin de baskısı sonucunda birden hop diye kendimi sanayi ortamında buldum. Tanıdık filan derken is bulmam zor olmadı lakin hersey bana yabancı. Ortam yabancı terimler yabancı. Daha önce elime çekiç almisligim yokken şimdi parça bağlayıp parça söküyorum. Allah'tan is yerindekiler de yabancı oldugumu bildiklerinden cok yardımcı oluyorlar sag olsunlar. Kendimi yokluyorum cok rahatsız hissetmiyorum bu durumdan tek tedirginliğim ısı bilmemek. İcimde acaba bir amele vardı da o mu çıktı ortaya yoksa bu sonradan yasayacağım bir psikolojik sıkıntının sakinliği mı ? turizm den sanayi ortamına geçiş bu kadar kolay olabilirmiydi sizde de ?
var mı ?
Sabah kahvaltı yapınca erkenden acıkıyorum, kahvaltı yapmadığım günlerde ise öğle yemeği gelene dek yemek yemek bazen aklıma bile gelemiyor. Kahvaltıda haşlanmış yumurta, zeytin, peynir, domates ve salatalık yiyor, çay içmiyorum. iki dilim de kepek ekmeği yiyorum. ne ile ilgili olabilir? kahvaltı önemli dedikleri için yiyorum. yoksa kahvaltı yapmasam mı?
not: di(y)et yapan bir insanım.
not: di(y)et yapan bir insanım.
şırnakta yakın bir tanıdğımz asker ve orda işkence gorduğnu soylüyor kime sikayet edebiliriz ?
ne kadar ucuz? türkiye'den her şekil ucuzdur da amerika'dan falan da mı ucuzdur?
mesela D7000 ne kdardır tahmini?
mesela D7000 ne kdardır tahmini?