[]

Fiziksel cekimle ilgili bir mesele

Örneklerle anlaticam ama sorum aslinda daha genel.

Son 2 yıl içinde iki ayrı kadınla birkaç aylık ilişkilerim oldu. Her iki durumda da ilişkinin ilk 1-2 ayında aslında kafaca uyumsuzluk yaşayabileceğimizi gösteren şeyler ortaya çıkmıştı ama çabuk vazgeçmedim. Yürütebilmek için uğraştım, bazı şeyleri alttan almaya çalıştım falan. İki durumda da onlara fiziksel olarak kuvvetli bir çekim hissetmemin bunda kesinlikle etkisi vardı. Ama sonuç olarak ikisi de bir kaç ay içinde vadesini doldurdu. Ne yazık ki her iki kadın da önceki ilişkilerinden yaralı şekilde çıkmış insanlardı (hatta bir tanesinin boşanma sonrası ilk ilişkisiydim, kolay olmayacağı barizdi), anlaşamama sebeplerimizin temelinde bu yatıyordu.

Şimdi hobilerimden birisiyle alakalı bir etkinlikte, bana çok daha uygun olduğu gün gibi ortada olan yeni birisiyle tanıştım. Hatta gittim kendim merhaba dedim, sohbet açtım. Sonrasında da birkaç kez görüştük, gördüğüm kadarıyla süper düzgün karakterli birisi, bana da gayet ilgisi var. Hobilerimiz, zevklerimiz, karakter özelliklerimiz, hayatta bulundugumuz konum falan yukarıdakilere kıyasla daha uygun. Ama fiziksel çekim hissedemiyorum. Halbuki bahsettiğim kadınlardan güzellik olarak çok bir farkı yok. Onlarla daha birinci-ikinci haftadan yakınlaşmıştık, bu yeni durumda nedense kanım kaynamıyor, fiziksel olarak hoş bulsam da öpesim sarılasım gelmiyor.

Biraz hayal kırıklığı yaşıyorum. Örneklerle anlattım ama daha önceden de çok sefer böyle hissetigim durumlar olmuştu (tam olarak anlasamadıgım insanlara fiziksel olarak çekilmem, uyuştugum insanlardan tam anlamiyla etkilenememem). Neden böyle oluyor? Son bahsettigim kisiyle 6-7 sefer bulustuk, biraz yavas ilerleyelim diye konustuk anlastik ama artık net bir hareket bekledigini hissedebiliyorum :-/

 
Olmayınca olmuyor. İyi anlaşıyorsunuz diye herkese çekilecek değilsiniz bence.


  • synesthesia  (31.03.24 08:16:14) 
Bu şekilde düşünüyorum: www.psychologytoday.com


  • jazzabel  (31.03.24 09:58:57) 
Kaçıngan bağlanma var bence sizde bilinçli yaptığınız bir şey değil zihninizde bağlanmamak için bilinçdışı savunmaya geçiyor. Bütün ilişkilerde de otomatikman böyle ''yaralı'' insanlara çekilmişsiniz. Kendi ilişki döngünüze bakın karşınıza çıkan insanlar tesadüf değil kendi bilinçaltınızın seçtikleri ve ittikleri.Terapi sürecinde bu döngüler üzerinde farkındalığınızı arttırabilirsiniz ve daha sağlıklı ilişki kurma süreçlerine girebilirsiniz.


  • titanic kemancısı  (02.04.24 15:53:05 ~ 15:53:43) 
[]

Endiseli-kacingan baglanan yeni partner

Kiz arkadasim endiseli-kacingan (fearful-avoidant) baglanma stiline sahip birisi, bunu kendisi de net sekilde kabul ediyor. Bir kac aylik iliskimiz benim icin yipratici hale geldi. Sürekli endiselenmek icin bir sebep ariyor, seni yeterince hissedemiyorum, iliskiden beklentilerim karsilanmiyor, bana daha yakin davranman gerek seklinde serzenislerde bulunuyor. Can kulagiyla dinliyorum, anlamaya calisiyorum, onu iyi hissettirecek seylere agirlik veriyorum. Bir kac gün her sey yolunda gider gibi oluyor, bu sefer de kacingan tarafi agir basiyor, hissizlesiyor, yine ufak seyleri bahane edip kendini kapatiyor, ya da kirici seyler söylüyor, fiziksel olarak sana olan cekimim azaldi bugünlerde falan diyor. Kisisel almiyorum aslinda ama modum düsüyor dogal olarak, bunu görünce tekrar basa dönüyor, ilgisi artiyor, bir kac gün icinde endiseli hali geri geliyor. Kendisine ayna tuttugumda her seyi kabul de ediyor, demek ki zarar görmekten, terkedilmekten korkuyorum, o yüzden yapiyorum böyle falan diyor.

Cekilir cile degil yani aslinda. Ama üzülüyorum kendisi icin. Onu daha güvenli hissedebilecegi bir noktaya cekebilmek isterdim, bir kac aydir ugrasiyorum da iyi olsun diye, ama benim de hevesim kacti, anlamsiz gelmeye basladi her sey. Yani iliskiler kolay kurulmuyor, ben de her an herseyi dogru yapiyorum iddasinda degilim ama ilk aylardan da bu kadar gelgit yasamak da dogru gelmiyor. 4 ayda en az 5-6 kez demek ki uyusmuyoruz, ayrilmali miyiz konusmasi yaptik daha simdiden. Ayrilik gündeme gelince hemen tekrar en sevimli hali ortaya cikiyor, seni özledim, gitme kal demeye basliyor. Icinde daha fazla kalmamam gereken bir iliski icindeyim gibi hissediyorum.

Basinizdan böyle bir durum gecti mi? Nasil yaptiniz?

 
Bunu bir "psikolojik bozukluk" olarak gör ve bunun profesyoneller tarafından verilmesi gereken uzun bir terapi haricinde çözülemeyeceği gerçeğine kendini ikna et.
Daha güvenli hissedeceği noktaya çektiğini sanırsın, bu sefer kendini güvensiz hissedecek başka bir düşünceye takılır. Çok severek falan çözebileceğin bir konu değil.

İlla bişi yapmak istiyorsan terapi almasını sağla ve bu süreçte yanında ol. İlerleme görürsen devam edersin, görmezsen de yapıcak bişi yok.

Bunda vicdan yapıcak bişi de yok, beraber olduğunuz sürece birbirinize zarar vermeye devam edeceksiniz. Ayrılırsanız en azından bundan kurtulmuş olucak.
  • Bruce  (22.12.23 02:09:05 ~ 02:09:57) 
BPD olduğunu da kabul ediyor mu?


  • rallied  (24.01.24 11:30:41) 
[]

Önce kirip sonra özür dileyen yeni sevgili

Son 4-5 haftadir görüstügüm kiz her sey normal ve güzel giderken olmayacak bir seyden dolayi maraza cikartip telefonda "bana saygisizca davraniyorsun, kendimi kullaniliyormus gibi hissediyorum" tarzi kirici seyler söyledi. Ben sükunetimi koruyup seni anliyorum deyip konusmayi sonlandirdim. Biraz yeni iliski anksiyetesi belirtileri gösteriyordu zaten, bir seylerden tetiklendigini düsündüm ve uzatmadim. Bugün uzunca bir sesli mesaj gönderip özür diledi, asiri reaksiyon verdim, büyütülecek bir sey degildi cok üzgünüm, buzlari eritip kaldigi yerden devam etme fikrine acik misin dedi. Ben duygusal ve hassas bir insanim böyle inislerim cikislarim olabiliyor dedi. Daha önceki görüsmelerimizde de arada bir duygularinda cabuk yükselisler ve düsüsler yasadigini söylemisti. Bazen hizli reaksiyon veriyorum, olgunlasmamis insan davranisi gösteriyorum, sonradan düsününce farkina variyorum demisti. Kenara not alip devam etmistim, simdi uygulamali görmüs oldum.

Acikcasi bu sikintisiyla aktif olarak basa cikmaya calismadikca kendisiyle saglikli bir iliski kurulabilecegi konusunda pek bir umudum yok. Öte yandan kendini taniyip anlamaya calismasi, bazi seyler karsisinda olgun davranamadigini acikca paylasmasi, özür dileyip telafi etmeye calismasini da görmezden gelmiyorum. Iyi bir terapistten yardim almasi gerekir gibi hissediyorum ama ben psikolog degilim, üstten bakarak konusmak ve teshiste bulunmak istemiyorum. Sadece kendim uzun süre terapi almis biriyim, kendisinin hic terapi deneyimi yok söyledigi kadariyla. Yaslarimiz da az degil, 30 üstüyüz ikimiz de.

Bu tarz bir durumda nasil davranmak gerekir?

Edit: Araya bir kac ekstra detay ekledim.

 
bir defa şans tanınabilir diye düşünüyorum. esas bundan sonraki davranışları önemli zaten. istikrarsız bir insansa sağlıklı bir ilişki kurulamaz evet. "normalde" 30 yaşını geçmiş bir insan böyle hataları bir ilişkinin toplam süresi boyunca 1 ya da 2 kez yapar. O hakkını başta kullanmış olsun.


  • sanguine  (11.09.23 23:43:29) 
Kişisel olarak hatasız ve mükemmel olduğunuzu düşünüyorsanız, hanımefendi hayatınız boyunca aradığınız partner değilse, aşık olmadıysanız, hayal kurmuyor, heves dolmuyorsanız, uğraşması zor bir durum olacaktır. Otomatik tepkiler (eylem ve söz) çocuklukta kazanılmış şeyler oluyor genelde, psikolojiye merakınız yoksa, destek olmak sizin için yük ise vedalaşın derim. Profesyonel destek de alsa süreci tek kişilik olmayacaktır, tüm farkındalıklarının suçlamasını en yakınındaki kişiye yapar insanlar kendini keşfetme ve baştan sevme aşamasında. Buna alanı olmayan veya bu alanı yaratacak tecrübesi olmayan birisi için zor bir deneyim olacaktır.


  • hasmetizm  (12.09.23 08:56:17) 
Ingilizce cok guzel bir ayrim var, emotional vs sensitive. Ikisi ayni sey degil. Hepimiz hassas olabiliriz ancak duygusal olgunluk verdigimiz tepki ile ve nasil bas ettigimiz ile ilgilidir. Bunun yaninda sizin de tetiklendiginiz durumlar vardir ve baskalarina gore gereksiz ya da fazla olabilecek tepkileriniz olabilir. Ikili duygusal iliskiler genellikle yaralarimizla en cok sinandigimiz iliskiler oluyor, bag kurma ihtiyacimiz, kendimize dair inanclarimiz vs hepsi gun yuzune cikiyor. 4-5hafta karar vermek icin, bence, yeterli bir sure degil, konusa konusa devam etmeyi tercih ederdim. Bunun yaninda hem onun hem sizin tarafinizdan boyle olaylar yasanmasi gayet normal, hepimiz koca bir gecmisle, sorunlarla doluyuz, kimse copsuz uzum degil. Kim icin caba gostermeye, sabirli olmaya deger, kim sizin icin bunu dusunecek, bunlari zaman gosteriyor.


  • kassiopeia  (12.09.23 10:21:42) 
Sizin için overanalyze modumu serbest bırakayım iki dakka :D

Senaryo 1- Alındığı durum gerçekten kendi açısından ya da genel görüşe göre haklı görülebilecek bir sebepti ancak çeşitli nedenlerden (yaş, kaybetme korkusu, hatalı bağlanma biçimi vs.) geri adım atıp kafasında sizin ilişkiyi bitirme ihtimalinizin korkusundan kendini kurtardı. Bu çok kötü bir durum, tehlike çanları çalıyor.

Senaryo 2- Alınma sebebi kendi açısından haklı olmasına rağmen sizin kendisini yeterince tanımadığınızı kabul ederek size ılımlı yaklaşma yolunu seçti. Bu anlaşılır bir şey, ancak konuyu sohbet havasında ele alıp açıklaması iyi olurdu.

Senaryo 3- Alınma sebebinin haksız olduğuna inandığı için özür dileyip konuyu tatlıya bağlamak istedi, bu olumlu ama dengesiz bir durum. Gelecekte bunun tekrarı muhtemelen olacaktır.

Senaryo 4- Alınma sebebi genel kabule göre haksız görülebilecek bir durum ve kendisi de aslında böyle düşünüyor ama karakter yapısı haksız olduğunu düşünmesine engel oluyor ve konuyu kapatmak istiyor, bu durumda büyük ihtimalle sizi alıştıra alıştıra duruma adapte etmeye çalışacaktır bilinçli ya da bilinçsiz şekilde.

Senaryo 5- Başka ufak nedenler vardı, bunları sizle konuşmadı zaten alınmış haldeyken üstüne bir şey daha olunca fazla tepki verdi ve verdiği tepkinin o olay bazında abartılı kaçtığı belliydi o da tatlıya bağlamak istedi. Her insan saçmalayabilir, bu tatlıya bağlama tavrı gelecekte alacağı tavra göre olumlu ya da olumsuz olabilir.

Velhasıl: Ortada belli ki konuşulmayan bir şey var. Bu şey büyümeden konuşsanız iyi olur. "Arada böyle olabilir" demek bunun altında bir sebep yatmadığı anlamına gelmiyor. Neden arada böyle olabildiğini, hangi korkusunun bunu tetiklediğini, o an ne hissederek böyle yaptığını konuşup anlamaya çalışın. Eğer ilişkide gelecek görüyorsanız sert yapmak yerine bu korkusunun endişesinin yersiz olduğunu telkin ederek ilerleyin. Bunun için psikolog olmak gerekmiyor aslında, bu da temel insani bir yaklaşım. Şu zamanda sorunsuz insanı kim görmüş ki siz bulasınız :D
  • akhenaten  (12.09.23 11:20:00 ~ 11:29:02) 
4 / 5 hafta içinde henüz yeni tanışıyorsunuz. Arıza (!) çıkardıktan sonra üzerine düşünen, yazmak yerine de sesiyle (tonlama) sizden özür dileyen ve bu esnada da hatasını kabul eden birisi candır bana kalırsa. İyi anlaştığınız, heyecanlandığınız birisini bulmak kolay değil ki hemen atalım, yerine yenisi gelsin...


  • charbiel  (12.09.23 13:15:01) 
Gercegi soylemek gerekirse bu sekilde toksik cevap veren kisiler sonradan duzelmiyor.Iliski gelecege evrilirse muhtemelen 15 sene sonra da bir seylere bozulup surat asan bir karakterle birlikte olacaksin.


  • turkuaz  (12.09.23 14:01:31) 
Yaşlarınız kaç olursa olsun; şimdiye kadar ilişki içerisinde bulunduğunuz bireyler ki; aileler dahil, bazen olaylar karşısında alınan aksiyonlarda belirleyici olabiliyor. İlişkilerin başlarındaki heyecan yerini rutinlere bırakmaya başladığında ezber tepkiler de ortaya çıkıyor. İlişkiyi yaşadığınız kişiyle de buraya içinizi döktüğünüz gibi konuşursanız, birbirinizin ihtiyaçlarını daha bet duyar ve karşılamaya hevesinizin olup olmadığını anlayabilirsiniz. "Her türlü konforsuz duygunun temelinde, karşılanmamış ihtiyaç vardır." der Marshall Rosenberg. "Olmayacak bir şeyden dolayı mazara çıkarttı" olarak yorumladığınız şey, onun için karşılanmamış bir ihtiyacının sonucunda ortaya çıkan duygu ve beden dili olarak size yansıdı. Bu olayı sizin "kırıcı" olarak adlandırmanız da sizin karşılanmamış bir ihtiyacınız ve sonrasında yaşadığınız duygudur. Düşünceleri duygulardan ayırmak, kendini ifade edebilmek, o an kişide ve karşısındakinin iç dünyasında ve bedeninde neler olup bittiğini daha iyi anlamak için kullanılan çok sade ve etkili bir iletişim metodu var. Bazen terapiye gerek kalmıyorx bazen de terapi alabilmek için ilk adım olabiliyor. İlginizi çektiyse Şiddetsiz İletişim'i araştırabilirsiniz.


  • from where i ride  (12.09.23 20:37:11) 
uzak dur. yol ver gitsin.


  • ayseee  (12.09.23 21:01:42) 
[]

Kendimi gelistirecek seyler yaparken gelen direnc hissi

Sene basindan itibaren kariyerimde beni gelistirecek seylere agirlik verdim. Programlama ögrenmeye basladim, Matlab ve Python kastiriyorum, B2 seviyesindeki Almancami C seviyesine ilerletecek dersler almaya basladim. Istatistik ögreniyorum yine baska bir kaynaktan. Yeni bazi yardimci kitaplar aldim okuyorum alanimdaki bilgi birikimimi arttirmak icin. Asiri zorlandigim seyler degil, zaten asina oldugum seyler cogu.

Yalniz tüm bunlari yaparken büyük bir karsi direnc hissediyorum. 5 dk bir sey ögrensem hemen basindan kalkmak istiyorum, tekrar basina oturmak icin zorlaniyorum. Almanca dersinin saati geldikce sikinti basiyor, uff simdi bi saat Almanca mi kastiricam ya oluyorum (sonra tipis tipis giriyorum derse). Kitaptan 1 sayfa okusam hemen birakmak istiyorum. Gidip anlamsiz baska seyler yapmak istiyor canim sürekli. Gögsümde bir agirlik hissi olusmaya basliyor.

Neler tavsiye edersiniz bu direnc hissinden kurtulmak ve daha iyi odaklanmak icin?

 
bunlar birer hobi gibi kafamı dağıtsa yeter diye yaptığın şeyler değil birer yatırım gibi zaman ayırdığın şeyler, yapmam gerek gibi düşündüğün şeyler bu yüzden motivasyon tarafı boşta kalmış gibi

uğraştığın şeyin dönüşü illa ekonomik olmak zorunda değil fakat, rahatlama, dinlenme, eğlenme, kişisel tatmin, insanlık adına fayda, kişisel ekonomik katkı gibi illa bir motivasyonu olmalı
  • freebird5406_2  (23.01.23 17:51:25 ~ 18:05:23) 
yıllardır yaşadığım ve hayatımı bitiren şeyi çok güzel ifade etmişsiniz, ben de takipteyim umarım güzel cevaplar gelir.
genelde bunu sorduğum zaman gelen cevaplara "tebrikler, pomodoroyu öneren 1 milyonuncu kişi olarak greencard kazandınız" diyesim geliyor, kardeşim ben 1 dakika oturamıyorum başında sen bana 25 dk çalış 5 dk ara ver diyorsun.
motivasyon diyorlar, çoğu şeyde epey motivasyonum olsa da bu direnç hissi baskın geliyordu.
belki kafan almıyordur diyorlar, şimdi kafa almasıyla ilgili başarılarımı hiç yazmayayım ama basit bir kitap okurken de, film izlerken de böyle oluyor.
yani bu tüm bu önerilenlerden bağımsız bir şey. vücut tribe giriyor. orada sanki yuvalanmış bir stres topu var, başladığınız anda o da başlıyor, gidip 2 saat meditasyon da yapsanız döndüğünüzde başladığınızda 1 dk sonra yine aynı. bazen kendimi zorluyorum hayır yapacaksın diyorum, aşırı düşük bir verimle yaptıktan sonra artık dayanamayacak bir hale geliyorum, dayanamayıp uzanıyorum bir bakıyorum ki nefes nefese kalmışım.
  • ckisc  (23.01.23 17:58:18) 
Aynı anda 10 tane zor iş yaptığın için motivasyonda sıkıntı yaşıyorsun. Almancayı B2'den C1 seviyesine getirmek için minimum 1 yıl falan yoğun ve tam zamanlı olarak bu işe yatırman lazım. (haftada 1-2 saat değil yani, günde 4-5 saat olacak gibi düşün) Keza python'u da ciddi işlerde kullanacak kadar öğrenmek istiyorsan gerçekten hayatını adaman gerekiyor. Mevcut işin üzerine, ekstradan kendine çok büyük hedefler koyduğun için motivasyon kaybı yaşaman normal.

Ben olsam sıraya koyarım ve daha küçük hedefler seçerim. Mesela almanca konuşulan bir bölgede kesin olarak yaşama planın yoksa almanca öğrenmen çok gereksiz, hatta blue card edinebilecek bir meslekteysen daha da gereksiz çünkü artık çok az almanca seviyesiyle bile vatandaşlık almak mümkün olabiliyor. c1'e çıkmakla uğraşmak yerine kariyerinde daha çok işine yarayacak bir şey yaparsın. python öğreneceğim demek yerine bu hafta class'ları öğrenip onlarla şunu yazacağım demek daha doğru. hedefler ne kadar büyükse motivasyon o kadar çabuk kaybolur.
  • roket adam  (23.01.23 18:10:40 ~ 18:49:01) 
Çalışırken iyi çalışamam, öğrenemem, eksik yaparım, hedeflediğim sürede hedeflediğim kadar ilerleyemem korkunuz var mı? Eğer böyle şeyler varsa çalışmaya elinizin gitmeme sebebi mükemmeliyetçilik ve onun getirdiği anksiyete olabilir. Ben de şu an iş gereği çok fazla şey öğrenmem gereken bir evredeyim. Zaman kısıtım yok ama çoook fazla şey okumam gerekiyor. Aslında günde X kadar da okusam yetecek mesela ama ya öncelikli olanları seçemezsem, ya şimdi okuduğumdan bir şey anlamazsam, ya önce başka şeyleri de öğrenmem gerekirse ve onlara da bakmaya çalışacak olursam zamanım kalmaz ve elimdeki işleri yapamazsam tarzı bir anksiyete yaşıyorum.

Çaresi nedir bilmiyorum ama olduğu kadarıyla çalışmaya, kendime ufak ufak to do'lar vermeye çalışıyorum ben. Yazıyorum bir deftere veya post it'e. Yaptığım işin üstünü çiziyorum, post-it'i yırtıyorum. Öğrendiklerimi One Note'a filan not alarak, doküman kaydederek vs giriyorum. Bu tip şeyler motivasayonumu artırıyor ve çalışmaların işe yaradığına dair gözle görülür fikir verdiği için anksiyetemi azaltıyor.
  • perferil  (23.01.23 18:10:55) 
Acaba bunun ADHD ile bir ilişkisi olabilir mi?


  • 1903 24  (24.01.23 00:39:16) 
Yapabilenler ve yapamayanlar bu noktada ayrılıyor zaten. Almanca C seviyesine gelmek yerıne gıdıp yasamadan olmaz b2 seviyenin içini doldurmaya odaklan, kitap oku, dinle vsvs. Almancanı artık bir kenara bırak sadece sevdiğn konularda Almanca içerik tüket.

Ağırlık kaldır, kosu yap. Mental olarak rahatlarsın, kendini dinlersin. Odaklanman icin hazır bir beden yaratman gerekıyor. Bu da olmuyorsa bunları gercekten yapmak istemiyorsun.
  • abi bi dizi buldum on numara  (24.01.23 11:15:44) 
[]

Üzerime biraz moral atar misiniz?

Ilgi duydugum kisiye ilgimi belli edecek sekilde davrandim. Kendisinin bana ilgisi bir var bir yok gibiydi ama son raddede arkadas olarak görmeye baslamisti beni (sanirim onun aklinda baska biri var). Sonra da kendim zor bir durumdayken (ufak bir kaza yasadim) ondan ilgi görmeyince sitem ettim biraz. Sonra sitem ettigime üzüldüm, tekrar durumu telafi edecek birseyler yazdim. Ona olan duygularim komple ortaya sacilmis oldu. Kisacasi sictim yani. Karsi taraf simdilik sessiz, muhtemelen kaydedeger bir sey yazmayacak, tanidigim kadariyla sefkat dolu bir insan degil kendisi. Kendimi kabugu kirilmis kablumbaga gibi hissediyorum. Üzerime biraz moral atar misiniz?




 
he's just not that into you filmini izle. her inişin bir çıkışı vardır.


  • gabe h coud  (12.12.22 19:30:07) 
Duygu ve düşüncelerinizi dolaylı ve sitem yoluyla iletmeseniz de daha doğrudan açık olsanız bu belirsizliği yaşamazsınız, reddedilmek de romantik ilişkilerin bi parçası, madem her şey ortaya saçıldı bunu değerlendirin söyleyin işin aslı sana karşı böyle hislerim var diye, top sizden çıksın, sonuçta her iki cevapta da rahatlarsınız belirsizlik kalkar

Birinden hoşlanmak duygularını ona söylemek aptalca, utanılacak bişey değil çok insani, bunları söylemenizden dolayı sizi suçlu hissettirirse sallarsınız

Şu an bu olay hayatınızda bir tekamül noktası bunu değerlendirin :)
  • freebird5406_2  (12.12.22 19:34:23 ~ 19:41:25) 
Keşke sitem etmeseydiniz. Birinden hoşlamak son derece normal ama karşıdaki sevgilinmiş de senle ilgilenmiyormuş gibi yazmak tüm ipleri koparır.


  • Kahvedesu  (12.12.22 19:38:13) 
Sağlık olsun hocam, yolunuza bakarsınız artık. Canınızı sıkmayın. Ünlü düşünür İsmail YK'nın dediği gibi bazen beğendiklerimiz bizi beğenmeyebiliyor.


  • Amaranta ursula  (12.12.22 19:41:34 ~ 19:42:54) 
ilgi göstermeyince gururun incindiği için daha bir değerli olmuş. boşver gitsin, gözünde büyütme bu kişiyi ve reddedilmeni.


  • deartheodosia  (12.12.22 19:50:53) 
Sana deli gibi aşık ama naz yapıyor. Ona küçük sürprizler yapmaya devam et.


  • baba553  (12.12.22 19:51:38) 
@free+1
Net olmak her zaman iyidir. Sitem edip ondan sonra telafi edecek sekilde davranmasan daha iyiydi cunku en azindan tutarli olmali insan ancak yine de cevap gelmediyse salla gitsin.

Oyle gurur meselesine falan girip de kendini hirpalama, kendince denedin olmadi. Onune bak.
  • j r r tolkien hayrani  (12.12.22 20:06:12) 
"Kendimi kabugu kirilmis kablumbaga gibi hissediyorum." :D

sukaplumbagasi.com
  • WithWorth  (12.12.22 21:04:10) 
Freebird+1
Rejection is redirection. Hic uzulmeyin yahu, bunlar hic utanilacak seyler degil. Ayrica asla unutmayin, insanlar yaptiklari degil yapmadiklari seyler icin pisman olurlar, siz yapmissiniz olmamis, o da guzel, baska bir yol cizersiniz kendinize. Sevmek utanilacak bir sey degil.

  • kassiopeia  (13.12.22 00:01:33) 
sen mesela icinin isinmadigi birine sirf sana sitem etti, askini itiraf etti falan diye isinip birlikte olur muydun? olmazdin. bu dunyanin en normal seyi. empati kurarsan kablumbaga gibi hissetmene gerek kalmadigini goreceksin.


  • hot potato  (13.12.22 00:09:10) 
Insanlar romantik partner secimlerini de ayni hayattaki bir cok baska seyde oldugu gibi kendi tecrubelerine, ailelerine, hayattaki baska deneyimlerine vs gore yapiyorlar. Veridkleri karar her zaman sizinle ilgili olmayabiliyor bile. Bazen de hakikaten direkt bizi sevmiyorlar. Uzucu ama yapacak bir sey yok. Sizin de bugune kadar hoslanmadiginiz bir suru insan olmustur.

Ama sitem isi olmamis. Insanlarin bizden beklentileri olmasi zaten stresli bir sey, bi de bu karsilikli ustunde anlasilmamis bir iliskiden gelince daha luzumsuz.
  • sopiro  (13.12.22 04:38:16) 
[]

Reddedilen evlilik teklifi

Yeni görüstügüm kiz 4. bulusmamizda "Eski erkek arkadasim evlilik teklif etmisti ama kabul etmedim." dedi. Sonra ne oldu diye sorunca, "Bir süre daha devam ettik, toksik bir iliskiye dönüstü ve sonra kötü sekilde ayrildik." tarzi bir seyler söyledi. Hic beklemiyordum böyle bir sey anlatmasini, biraz hassas bir mevzu gibi gördündü, daha cok soru sormaya cekindim. Simdi oturup tekrar o konuyu acmak da istemiyorum. Biraz saskinim, cevremde hic normal iliskisi devam ederken evlilik teklifi alip bunu reddetmis bir kadin, ya da teklifi reddedilen bir erkek tanimadigim icin sanirim biraz anlamakta güclük cekiyorum. Anladigim kadariyla bu olay cok uzak olmayan bir gecmiste, iki taraf da 30'lu yaslardayken yasanmis. Eski iliskiler konusunu hic kafaya takan bir insan degilim, cok da merak etmem, konuyu da kendi acti zaten. Fakat yine de agzimin tadi kacti gibi hissediyorum, haksiz miyim?




 
Bi önceki manitasina takılmalık bakıyormuş, sen acaba bana da mı öyle bakıyor acaba ikilemindesin sanırım. o ihtimal var ama bence bunu düşünme hatta sal gitsin


  • olaylar olaylar  (11.10.22 01:49:39) 
Benim bir kız arkadaşım da hayatında 2 kez evlilik teklifi reddettiğinden bahsetmişti. Güldüm geçtim, bence kafaya takılacak bir şey yok. Kadınlar böyle şeylerin muhabbetini yapmayı seviyor olabilir :)


  • jonas  (11.10.22 02:02:01) 
Erkek arkadaşı ona evlilik teklif etmemiş, bu da o yüzden ayrılmış bariz. Bu durumu gurur yaptığı için de sana değiştirerek anlatıyor, teklif etti ben kabul etmedim diye. Hiçbir kadın sevgilisine takılmalık bakmaz.


  • ekinuzbay  (11.10.22 02:36:57) 
Kendisini size değerli göstermeye çalışmış bence, red ettigi değil de, teklif almış olduğunu sanırım belirtmek istemiş. Hani olur da bu yasa kadar neden bekar kalmış, kimse istememiş mi diye düşünme diye. Belki yani, sallıyorum. Bence çocukça ama takma, seni etkilemez.


  • bir varmis bir yokmus  (11.10.22 05:03:14) 
Bence tat kaçıracak bir durum yok ortada. Şu bilgi, bir kişi hakkındaki düşüncelerimi değiştirmezdi benim.


  • pispinti  (11.10.22 08:40:01) 
haklısın. bana da işin başında eskiden nişan atıldığından bahsetmişti ve enerjimizi değiştirmişti. sonra toparladık ama anlatma eskileri anlatma diye diye dilimde tüy bitti. konuşmaya başladığında eskilere doğru gidiyorsa hemen müdahale ettim ve bu konuda başarılı oldum. benim eskilerimi hiç bilmez. eskiler neden konuşulur ki, kime ne faydası var. anı güzel yaşamak lazım ilişkilerde.


  • gabe h coud  (11.10.22 09:00:23) 
Samimiyetiniz ilerledikçe eski ilişkilerinden bahsetmesi anormal değil bence, özellikle de evlilik aşamasına gelenleri. Nasıl soyledigi ile de alakalı biraz.


  • sanguine  (11.10.22 11:45:35) 
Bu sizin neden tadinizi kaciriyor ki? O kismi anlayamadim. 4. Bulusmada soylenmeli mi bilmiyorum ama eger aranizda ciddi bir seyler yasanacaksa illa ki soylenecekti. Ben bilmek isterdim.
Hicbir kadin sevgilisine takilmalik bakmaz, size yalan soylemis ya da size kendini degerli gostermeye calismis diyen arkadaslara ithafen de bu gözler daha neler okuyacak acaba.
Neden erkeklere takilmalik gozle bakmayalim? Her kadin evlilik hayaliyle mi yasiyor? Gayet takilmalik gozle baktigim, birlikte cok eglendigim ama ciddi bir seyler yasamayi planlamadigim erkek arkadaslarim da oldu benim. Hala da oluyor. Bunun kadini erkegi kaldi mi artik? Bazen sadece eglenmek istersiniz.
  • balpolen  (11.10.22 12:15:02) 
Balpolen +1
Gayet evlilik teklifini reddettiğim insanlar oldu hayatımda. İki görüştük diye niye evleneyim elin adamlarıyla asgsh.
Bence önemsiz bir detay diye anlatmıştır. Bazen yıllar önce gittiği kampta yediği yemeği de anlatıyor insan. Her anlattığı şeye anlam yüklemeyin.
  • kaptan maydanoz  (11.10.22 15:46:27) 
@balpolen +1

Hayatınızdaki insan birisine teklif edip reddedilseydi ağzınızın tadının kaçmasını anlayabilirdim. Ama şu durumda karşı taraf ha evlilik teklifi almış ha dm kutusundan mesaj almış, çok da şey değil.

Evlilik teklifi reddeden bir kadın olarak bunu flörtüme söyleme ihtiyacı bile hissetmezdim. Havalı olmaktan ziyade “oha salağa bak kabul alıp almayacağını önceden tahmin bile edememiş” durumu oluyor çünkü.
  • ruhen hastayim ben  (11.10.22 16:12:07) 
Balpolen,kaptan,ruhen+1
Hepimiz evlilik teklifi hayaliyle yaşamıyoruz. Gayet normal bir durum,takılacak bir şey yok.

  • asteriks  (11.10.22 17:27:23) 
ben hoşlanmıyorum böyle şeylerden. evlenmeden önce de eşim bi kadını anlatmıştı evlilik için görüşmüşler işte ailesi çok ısrar etmiş hatta olsun diye ama sonra kadın reddetmiş hatta ghosting yapmış falan. benim de aynı şekilde tadımı kaçırmıştı sonra bir de kadının uzaktan tanıdığım biri olduğunu öğrenince. eğer sen anlatmış olsan ve sana karşılık olarak o da böyle bir şey anlattıysa ayrı tabii ki. ama ne gerek var ya? ben şununla evlenmek için görüşüyordum ama o istemedi ya da ben istemedim vesaire aşırı gereksiz açıklamalar.


  • deartheodosia  (12.10.22 19:13:55 ~ 19:14:50) 
[]

Icimizdeki cocugun yaralarini sarmak

Profesyonel destek aldigimda olay hep gelip buraya dayaniyor: "Kücükken bazi duygusal ihtiyaclarin giderilmemis, icindeki cocuk yarali kalmis, o cocugu iyilestirmeden özel ve profesyonel yasaminda tam istedigin yerlere ilerleyebilmen zor." tarzinda yorumlar aliyorum.

Evet, kücüklükten beri icimde yasattigim bir tür kendimden tam memnun olamama ve sürekli onay görme istegi var bende. Ama nereden kaynaklandigini henüz cözemiyorum. Mükemmel olmasa da iyi oldugunu düsündügüm bir ailede büyüdüm. Ama bazi travmalar yasamis da olabilirim (ailenin en kücügü olma sebebiyle genelde fasulyeden sayilma, cok ciddiye alinmama, 11-18 yas arasini yatili okulda gecirme gibi).

Siz böyle bir sürecten gecip icinizdeki cocugun hangi sekillerde yarali kaldigini belirleyebildiniz mi? Eger evetse cocugu iyilestirme isini nasil hallettiniz?

 
dogan cuceloglu'nun bununla ilgili kitaplari var, onlara bakabilirisiniz.

genelde sorun, sizin cocukken ciddiye alinmamanizdan kaynaklaniyor. cocuklar, aileleriyle iletisim kurmaya calisir. bizim toplumdaki cocuklarin aglamalari da bununla ilgili, cocuklar iletisim kurmaya calisir. eger cocugu dinlemezsen, onun sevgi ya da benzeri ihtiyaclarini karsilamazsan, en sonunda cocuk artik kendi ihtiyaclarini gormezden gelmeye basliyor. kendisi disindaki insanlari ve onlarin beklentilerini birinci siraya oturtuyor. beynin derinliklerinde dusunuyor ki ailem beni onemsemedi, dinlemedi, demekki benim ihtiyaclarim, isteklerim onemli degil. bu da baskalarini surekli memnun etme, kendi mutlulugumuzdan vazgecme ya da hic dusunmeme durumunu doguruyor. ben bunu 36 yasimda ogrendim ve bayaga yipratici bir surec oldu. buna yonelik, icimizdeki cocukla konusma egzersizleri var. onunla konusuyorsun, onun ebeveynleri oluyorsun. tavsiye veriyorsun, destek oluyorsun. bu matrix'ten uyanmak gibi. "yarali cocuk" psikolojisinin, bize nasil zarar verdigini goruyoruz. zamanla insan, kendisinin cevresi tarafindan nasil kullanildigini fark ediyor. siz baskalarina evet dedikce, siz onlari mutlu etmeye calistikca onlar sizin sinirlarinizi gecmeye, sizin ego'nuza basarak kendilerini mutlu etmeye calistiklarini fark ediyorsunuz. insanlar bencildir, inanilmaz gaddardir. yatili okulda bunu cok iyi gozlemlemissinizdir.
  • ubi dubium ibi libertas  (21.07.22 17:11:35 ~ 17:17:19) 
kaynağını bulmaya çalışarak bilerek kendinizi oyalamaya çalışıyor olabilirsiniz. bunu kendi içinizde bir düşünün. kaldı ki kaynağını bulamıyor olmanız çözüm yolu bulmanıza her zaman engel değil. bazı durumlarda haklısınız, sorunun kaynağı olmadan çözüme gidilemiyor. ama misal onaylanma isteğinizle ilgili durumu tespit etmişsiniz. kaynağını bulamıyorsanız bile sorun somut bir yerde, bununla ilgili çalışmalara odaklanın, bu okumaları, araştırmaları yaparken belki de pat diye buluvereceksiniz kökeninde ne yattığını. yola çıkın yani, yolculuk esnasında da keşfedebilirsiniz pek çok şeyi.

bir süre önce bir söyleşide izledim yanlış hatırlamıyorsam, özetle diyordu ki çocukluk travmalarının ve diğer travmaların da bir son kullanım tarihi vardır, bu tarih sizde bir türlü gelmiyorsa bu sizin tercihiniz de olabilir, ayrımını yapabiliyor olmanız lazım.

iyileşmek gerekli, iyileşmek diye bir şey var çok doğru ama her travmayı bulup çözebilmemize de imkan yok. bazen de kendi gerçekliklerimizle yaşamayı öğretmek gerekiyor kendimize. misal yatılı okul, şu an kaç yaşındasınız bilmiyorum ama bu olayın olduğu yaşlarda değilsiniz artık, o dönemki polopan'la kendi içinizde konuşup bugüne getirin onu. ayrıca o dönemi değiştiremezsiniz, geçmiş geçmişte kaldı. bugüne etkileriyle başa çıkabiliyor olmanız için benim de hayatımın gerçeği bu, yatılı okulda kaldım, nokta diyebiliyor olmalı insan.

kendi yöntemlerimin bazılarından yola çıkarak örneklendirmeye çalıştım.
  • Phoebe  (21.07.22 17:21:28) 
Berbat bi cocukluk yaşadım. Simdi once kendi cocuguma sonra tanidigim ya da tanimadigim tum cocuklara cok iyi davraniyorum. Oyun sohbet spor... onlarla her seyi yapiyorum. Kimseye berbat cocuklugumdan bahsetmiyorum. Anlattikca tazeleniyor çünkü.

Mantar gibi olmak lazım. Topraktaki zehirle beslenip vitamin saçmak.

Benim çözümüm bu oldu.
  • halk  (21.07.22 21:50:05) 
Çocukluk, gençlik dönemi travmaları olup da bugünkü hayatına bilinçsizce bunu yansıtmayan insan yoktur sanırım. Ben bu süreçlerde en son iyileşmek için dünü tamir etmek zorunda olmadığıma karar verdim. Bir yandan içimdeki çocuğu da iyileştirmeye odaklıyım ama başka şeyler de denemek lazım. Geçmişle ilgili süreçler zor ve sürekli geçmişi çağırıp duygu olarak aynı duruma sokuyoruz kendimizi iyi bir şey yaptığımızı düşünerek. Bir noktadan sonra fazla karanlıkta bulabiliyor insan kendini. Yani özetle tek çare değil içinizdeki çocuğu iyileştirmek, sadece bir yöntem olarak yaklaşmak lazım buna bence.


  • sevenay  (22.07.22 17:12:27) 
[]

Göz kurulugu ve yorgunlugu

Gözlerim hep yorgun bakiyor. Ortalama 7 saat uyuyorum ama daha uzun uyusam da degismiyor. Isiga karsi daha hassasim, gözlerim hep böyle kuru kuru, bolca yikasam da sanki 10 dakika önce uyanmisim hissi oluyor cogu zaman. Büyük oranda gece gec saatlerde ekrana bakmaktan kaynakli olabilecegini düsünüyorum, onu azalticam. Baska ne sebepleri olabilir ya da ne gibi önlemler alabilirim? 30'lu yaslarda erkek.




 
Gece gözleriniz aralık kalıyor olabilir ya da az göz kırpıyor olabilirsiniz. İkisi de kuruluk yapar. Bende de olduğu için geceleri bausch&lomb lipotears sürüyorum haftada 1-2.
Yorgun bakma bunlardan bağımsız gerçi.

  • whoosie  (29.04.22 12:09:09) 
Ekranı sarı moda al, b12 vitamin al, göz damlası al, papatya çayı iç, dalin çocuk sabunu ile göz çevreni yıka.


  • kapitalist gerilla  (29.04.22 12:12:33) 
Mavi isik kirici gozluk


  • ala09  (29.04.22 13:33:55) 
şansına 1 ay önce ayıptır söylemesi 1200 tl muayene ücreti verip özel bir doktora gittim.
göz kurumasına karşı theloz duo damlası verdi.
gün içinde 3 saatte bir damlatıcam ömür boyu. başka yapacak birşey yok dedi.
ekran karşısısında göz kırpma periyodu azaldığı için damla kullanmak gerekiyormuş.
mavi ışık için abd amazonda çok uyguna gözlükler var.
windows 10'da mavi ışık ayarı var.
  • aslindasorunumpsikolojik  (29.04.22 21:39:40) 
[]

Baskalarindan onay görme ihtiyaci

Asagidaki bir duyuruda bahsi gecmis, oradan esinlenerek soruyorum. Baskalarindan onay görme ihtiyaci bende had safhada. Kücüklügümden beri bu böyle. Eskiden okulda-üniversitede derslerimin falan iyi olmasinin sebebi bile bu diyebilirim. Örnegin veli toplantilarinda ögretmenlerin hakkimda iyi seyler söylemesi olmazsa olmaz bir seydi benim icin. Okul sonrasi da bu devam etti. Cevreme sürekli iyi bir imaj yayma dürtüsü, hayatimda her sey yolunda gidiyormus gibi bir izlenim birakma arzusu var. Belki bunun getirdigi disiplin sayesinde iyi sayilabilecek bir kariyerim de var ama tam mutlu degilim. Simdi 30'lu yaslardayim ve hala hayatta, iliskilerde, kariyerimde tam olarak ne istedigimi tanimlamak zor birsey benim icin. Kendi isteklerimden cok, benden beklenen bir takim seyler varmis da onlara göre hareket etmem gerekiyormus gibi geliyor. Ailem baskici degildi ama benim basarili ve sorunsuz olmamin onlari cok mutlu ettigini gözlemleyerek yetistim. Is yasaminda veya iliskilerde birisi bana ne istiyorsun diye sorunca genelde tikaniyorum ve baskalarinin benden bekledigini sandigim seyleri tarif ediyorum, ya da tam bir cevap veremiyorum. Hayatta su an icin bulundugum nokta fena degil, ama sanirim bu bahsettigim seyden dolayi motivasyonum düsük, biraz ittirerek yasiyorum hayati, asamadigim bir görünmez duvar var sanki etrafimda.

Bunu bir terapistle konusmaya basladim ama henüz bir asama kaydedemedim. Benzer durumda olanlar var mi? Kendi isteklerinizi nasil belirlediniz? Size kendini böyle tarif eden arkadasiniza ne tavsiye edersiniz?


 
sürekli onaylanma ihtiyacı, çocukluğunda kendisi olmasına izin verilmemiş ya da kendisi olursa bir şekilde sevilmeyeceği fikrine kapılmış kişilerde oluyor daha çok.
aynı zamanda bir şeyleri hak etmediğini düşünen insanlarda da görülebiliyor.

yani onaylanmak aslında sevilmek yerine koyulan bir şey.
çocukluğunuzu, annenizle, babanızla ya da birincil derecede yakın olduğunuz bakıcınızla (anneanne, teyze, dede vs. gibi ebeveynlerin olmadığı zamanlarda çok zaman geçirdiğiniz, bakımınızdan sorumlu olanlar varsa) olan ilişkinizi düşünün.

bu onlardan model olarak aldığınız bir şey mi, yani davranış olarak birini mi taklit ediyorsunuz, yoksa direkt olarak susturulan, eleştirilen, her zaman pek beğenilmeyen ya da yanındakinden (kardeş, kuzen, yeğen vb.) daha az beğenilen ve az ilgi gören bir çocuk muydunuz?

aynı zamanda kardeş rekabeti var mı?
sizden önce veya sonra düşük, kürtaj, doğal ölüm vs. şeklinde kaybedilmiş bir kardeşiniz var mı?

bu aslında kendiniz olamamak demek.
kendiniz olamadığınız için ittirerek yaşıyorsunuz çünkü bu şekilde yaşanmaz, siz de o noktaya gelmişsiniz.
bu sorunları aştıktan, kendiniz olabilmeye başladıktan sonra, kendiniz için yaşayabildiğinizde sorunlarınız ortadan kalkar.
bunlar insanın hayatında yol alması gereken süreçler, akşamdan sabaha olmaz tabii ama kim ne tepki verirse versin ilerlemeye devam etmenizi öneririm.

edit:
hayatınızdaki sorunları tespit edip öne bakma diye bir şey yoktur.
köküne inip nedenini çözemediğiniz her sorun zaman geçtikçe büyür.
  • blatta hiberna  (30.03.22 18:13:36 ~ 19:37:21) 
Bu mevzu anne baba ile ilişkiye gidiyor :) malesef bağırsaklarımız düzensizse o bile oraya kadar gidiyor ….


  • love and trust  (30.03.22 18:35:41) 
Size kendini böyle tarif eden arkadasiniza ne tavsiye edersiniz?

Bence nedenlerini aramaya gerek yok. Hobi olarak arayabilirsiniz de problem olarak gördüğünüz bir durumu tespit ettiyseniz artık o noktadan sonra önünüze bakmanız lazım. Bence başkalarının onayıyla ilerlemiş bir hayat yaşanmamış bir hayattır. Siz bir şey yaparken başkaları için "ne derlerse desinler" olgunluğuna ulaşmanız gerekiyor. Bu da biraz orijinal insan olmakla alakalı. Ülkesinde devrim yapan bir insanı da belki milyonlarca kişi onaylamazdı ama o kişiler kendi bildiğini yaptı. Zaten bu yüzden devrimci olarak görülüyorlar. Onay görme ihtiyacı belki sizin hiçbir zaman bir devrim yapamamanıza neden olacak. Hayatınızda beklediğiniz sıçramayı yapmanıza engel olacak.
  • dissendium  (30.03.22 19:10:02) 
[]

Ukraynali mülteciler - cikisim gereksiz miydi?

Is yerinden Polonyali bir arkadasla ayaküstü Ukrayna'daki savasi konusurken bir ara lafi Polonyalilarin yüzbinlerce Ukraynaliyi sinirdan iceri aldigina getirdi. Bundan dolayi cok duygulandigini ve Polonyalilarla gurur duydugunu falan söyledi. Ben de cevaben bunun degerli oldugunu ama daha birkac yil önce ayni Polonyalilarin ortadogulu mülteciler konusunda en kati ve düsmanca tavir takinan halklardan biri oldugunu, dolayisiyla bu konulari herhangi bir milletle gurur duyma ekseninde tartismamamiz gerektigini söyledim. Kem küm etti, bozuldu ve uzaklasti. Sevdigim de bir arkadasim, acaba gereksiz bir cikis mi yaptim diye düsündüm. Siz ne düsünüyorsunuz?




 
Gereksiz olmuş abi hoşuna gitmediyse yav he he gibi yüzeysel takılıp geçiştirebilirdin adamı bir anda ırkçılıkla suçlamışsın, ayıp bence.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (01.03.22 17:14:36) 
Yoo. Gayet iyi bir çıkış.


  • dissendium  (01.03.22 17:16:08) 
İyi yapmışsın bence.

Kaç yaşında adam, konuşurken lafın nereye gideceğini düşünsün bi zahmet.
  • plutongezegendegilmi  (01.03.22 17:17:36) 
o da sana "sana sorsalar peki alır mıydın mültecileri?" diyebilirdi. o zaman da sen kemküm ederdin. gereksiz bir çıkış olmuş o yüzden. herkes kendince haklı olabilir bu konuda. he he deyip geçmek gerekirdi. bence de gurur duyulacak bir şey yok ortada ama çıkış yapmak da gurur duymak kadar yersiz bana kalırsa.


  • floydian  (01.03.22 17:17:51 ~ 17:18:34) 
Haklısın.
Adaletse, fırsat eşitliği ise böyle hayati durumlarda herkes için söz konusu olmalı.
Ama tabi insanın kendi yakın ya da sınır komşularıyla empati kurması daha kolay oluyor.
  • Erva  (01.03.22 17:24:18) 
iyi bir çıkış. insanların başına ne geliyorsa tarihi okuyamamaktan, boş milliyetçilik kasmaktan geliyor. dünyanın gerçekleriyle yüzleşiversin.


  • lesmiserables  (01.03.22 17:25:02) 
Bence yine bir nasıl söylediğin ne söylediğinden daha önemli durumu

Bir de o şu anki haliyle duruma daha duygusal ve minnet yerinden bakarken sen de kendi durumundan dolayı daha gerçekçi bakıyorsun
  • freebird5406_2  (01.03.22 17:34:55) 
Sordugun soru dogru ancak haklı mısın? Çünkü bu işin entegre olma açısı da var. Müslümanların avrupada kurulan düzene saygı duymadıklarını herkes biliyor ve haliyle coğrafyasında bu insanları istemiyorlar.


  • monicapp  (01.03.22 17:36:47) 
söylediğin şeyde tamamen haklısın. ancak bunu kendine de saklayabilirdin.
ben de çok böbürlenerek birşeyler anlattıklarında almanlara laf sokmaktan hoşlanan biri olarak;

- eğer iş arkadaşımsa böyle konulara girmiyorum. olabildiğince sığ konular tartışmak lazım.
- yakın arkadaşımsa hiç çekinmem, lafı yapıştırırım.
  • yonge and bloor  (01.03.22 17:44:26) 
kendi inancin o ise gereksiz olmayabilir ama bence gercekci olmayan bir utopyanin gercek olabilirmis gibi itelenmesinden ibaret.

her insan her insana esit degildir, bu insanin temel dogasi.

ben evime yardima ihtiyac duyan tanidigim huyunu suyunu bildigim birini alabilirim mesela, ama sokaktan rastgele birini almam. bu ikiyuzluluk mu?

yasadigin mahallenin gobeginde bomba patladi 10 kisi öldü diyelim. ertesi gun de uganda'da bomba patladi 10 kisi öldü. ikisini de esit derecede mi umursarsin, kafana takarsin? ikisine de esit derecede mi uzulursun, hayatini etkiler?

kulturu, yasayis sekli, degeleri, dunyaya bakis sekli sana yakin olan kisi uzaktan da olsa ailen gibidir. boyle durumlarda o kisilere daha cok empati beslersin, bu gayet dogal bir sey. bir insan icin yapabilecegin fedakarlik limiti de o kisiye ne kadar yakin hissettiginle alakalidir. bu da insan olmanin en temel gerceklerinden biri. bir arkadasin hasta olsa caresiz olsa hastanede gidip refakatci olursun. hatta yeri gelir alakan olmayan komsun icin bile goz goze gelmis olmanin hatrina fedakarlik yaparsin, halbuki ayni apartmanda yasiyor olmaniz haricinde rastgele bir insandan hic bir farki yok. ama bos gununde gidip hastanede refakatci olacak rastgele birini aramazsin di mi? cunku tanimadigin sana uzak olan insanlari daha az umursarsin.

insanin temel dogasinin sucluluk hissetmesi gereken bir seymis gibi kafasina kakilmasina karsiyim bu yuzden. evet, bence polonyali biri ukraynali birine karsi daha fazla empati besler, daha fazla uzulur, ve acilarini paylasmak icin daha fazla fedakarliga razi olur. bu gayet dogaldir, suclu hissedilmesi gerekilen bir sey de degildir. benzer sekilde ortadoguda zorluk yasayan birileri icin kulturel olarak yakin oldugu, onlarla benzer mucadeleler veren kisiler daha iyi empati kurar ve daha cok fedakarlik gosterir, o da dogaldir. insanlari boyle hissettigi icin suclamayin. kendi komsunuz, tanidiginiz biri, arkadasinizin problemi / acısı sizin icin sokakta rastgele birinin acısından onemliyse siz de boyle birisiniz, insanlari bununla suclamayin bence.
  • robokot  (01.03.22 18:00:49 ~ 18:01:47) 
bence de gayet güzel bir çıkış olmuş. eğer iş ilişkinde birbirinize sıkıntı çıkaracak bir durum yoksa yapıştır gitsin, ağzına sağlık. buradaki tek sıkıntı iş ilişkin olacaksa ve bu işini negatif etkileyecekse bu bir sıkıntı, çünkü belli ki türkiye'de değilsin, deplasmandasın, ve avrupalı kimse seninle empati yapmayacak buna emin olabilirsin.


  • roket adam  (01.03.22 18:10:11) 
Robokot+1
Cikisinizda haklisiniz, yani isteyen istediği düşünceyi söyleyebilir. Bu dediğinizde hatali bir şey yok. Ha bana göre is ortamında gereksiz. Evet burada "allahim ne kadar süper bir ülke Polonya" diyecek bir olay yok.

Benim de kendi fikrim;
bir insanın orta doğu vatandaşını ülkesine alırken korkmasi ama Ukraynalı alirken daha rahat olması kadar normal bir olay yok. Hele Avrupalıysa. Aramızda harbiden "pakistanlilar gelsin, afganlar gelsin, suriyeliler gelsin sinerji yaratalim" diyen var olduğunu sanmam. Bütün ülke aylardir multecilere karşı konuşuyor. Bazi mahalleler mülteci mahallesi oldu Ülkenin geldiği hal belli.

Hic politik dogruculuk oynamayacagim. Hicbir bilgim olmasa bana ülkeye pakistanli mi gelsin ukraynali mi gelsin deseler Ukraynalı seçerim. Onyargi vs zerre umrunda değil. Eksisozlukte sabah aksam "hindistanlilar denize kaka yapiyor", "bangladeste sokakta yapılan iğrenç yemek" paylaşımı yapılan yerde "abi gelsin bangladesli canimiz ya yaşasın bizle" diyecek insan sayısı 0.


Buna ek olarak Türkiye'nin bunu yapmasinin sebebi hastası olmasından değil zaten. Ucuz is gücü, Avrupa'ya karşı "bak salarim haaa" gücü.
Rusya'nın gazi varsa Türkiye'nin mültecisi var. Türkiye'de halk multeciler yüzünden kötü halde ama hükümetin umrunda değil.
  • logisticsmanager  (01.03.22 18:17:01) 
gayet haklısın. entegrasyon problemi gerekçesi ile mültecileri reddetmelerinde bir mantık olabilir ancak şu anki politikalarının değişmesi kesinlikle bir gurur gerekçesi olamaz.


  • zgrydn  (01.03.22 18:18:35) 
böyle konular hakkındaki fikirlerinizi sadece twitter'da boşluğa yazamayacağınıza göre e tabii yeri gelince sohbet içinde de söyleyeceksiniz ki bi anlamı olsun. nihayetinde arkadaşınızın paylaşımı ne kadar gereksizse sizin çıkışınız da o kadar gereksiz olabilir ancak. bozulmak istemiyorsa açmasaymış muhabbetini. illa hoş tutacak haliniz yok. bi de o açıdan düşünsün yani niye bozulmasın ki. madem o kadar düşünüyor mültecileri, farklı ırktan olanlara yapılan muameleye de ses çıkarabilir, bozulması saçma. he biraz whataboutism dedikleri şeyden olmuş gibi ama sevdiğiniz arkadaşınızla da düşüncelerinizi paylaşamayacaksanız ohooo yani.


  • kimwexler  (01.03.22 19:03:10) 
Senin cikisin gereksizden ziyade utopik. Polonya'nin Suriyeliler yerine Ukraynalilari kendilerine cok daha yakin hissetmesi ve onlara kucak acmasi gayet normal. Ayni sekilde bizimde azeriler ile ukraynalilar arasinda secim yapmamiz gerekse, gidip ukraynalilari secersek bu hayatin normal akisina aykiri olur.


  • cooperr  (01.03.22 19:48:45) 
konusu sanmıyorum ama tekrar açılırsa çok değerli hümanist polonya vatandaşı arkadaşınıza şu twitter.com videoyu izletirsiniz.

çıkışınız yersiz değil, söylediğiniz şey yanlış değil.
  • coldegezenkutupayisi  (01.03.22 19:57:07) 
Gayet yerinde bir çıkış. Polonya'da yabancı karşıtlığı oldukça yüksek seviyelerde.

Mülteci konusundaki tutumlarını da gördük. Hatta bu savaşta bile mülteci ayırıyorlar.

O yüzden gurur duyulası bir durum yok. İnsanlık namına kapıları açmaya karar vermişler ama övünülecek bir şey yok.

Ha ama şu var ukrayna ve polonyalılar akraba gibidir. Bizim kıbrıs türklerine ya da azerileri kapıları açmamız gibi düşünebilirsin. O yüzden adam kendi içinde bir coşku yaşamış sen de boğazına tıkmışsın:D
  • anten  (01.03.22 20:21:43 ~ 20:22:12) 
az bile demişsin. işim gereği çok avrupa'lıyla konuşuyorum. yüzde 99u maalesef böyle. işine geldi mi humanist, işine gelmedi mi ırkçı.


  • buenosdias  (01.03.22 20:22:47) 
Bence haklısın. Durduk yere yükselmişsn diyebilmemiz için adamla hiç konuşmazken masasına çöküp “sizinkiler bunu bunu yapmış!” demen gerekirdi.

Durup dururken ülkesiyle gurur duyan o, illa ki bir menfaat uğruna yardım ediyolar asla saf iyiniyetli değiller bizi aptal yerine koymasınlar, bu yüzden çok yerinde bir konuşma olmuş.
  • megalomaniac  (01.03.22 21:33:15) 
bence haklı değilsin. kimse kendi ülkesine zeval getirecek insanlardan binlercesini ülkesine almak zorunda değil. ki ukrayna ile polonya tarih ve kültür olarak birbirlerine yakın milletler. birbirlerini kardeş millet olarak görüyorlar gibi.

biz nasıl boşnakları, bulgarları kabul edip bundan rahatsızlık duymadıysak ancak suriyelilerden genel olarak aynı şekilde bahsedemiyorsak aynı durum geçerli.

ilave bir bilgi. zaten 2014'ten sonra ukraynadan eğitim, iş vs amaçlı bir çok ukraynalı polonyaya göç etmişti. ukraynalılar suriyeliler veyahut diğer orta doğulalar gibi genel olarak entegrasyondan kaçınan, gittiği yerin düzenini bozan kişiler olmuyor genelde.

sende azerbaycan rusya tarafından işgal edilse, savaştan kaçan azeri kardeşlerine sahip çıkmaktan mutlu olurdun diye düşünüyorum, ki bizim ülkemizde binlerce kırgız, kazak, türkmen göçmen de var ve onlardan çoğunluk olarak rahatsız değiliz.
  • NightBringer  (01.03.22 22:59:59) 
haklı - haksız olman çok afaki.

"evet haklısın, çok özür dilerim, ben polonya adına yarın 2 milyon suriyeliyi ülkeme alıyorum" mu desin istedin mesela

veya
"siz türkler ne harika insanlarsınız aferim size, bravo şak şak şak" mı bekledin.

Yani haklı da olsan haksız da olsan
nasıl bir sonuç bekliyorsun?

Söylediklerinin içeriği doğru yanlış olabilir de
ikiniz de ülkenizin politikası, siyasetinde söz sahibi olmayan düz ofis çalışanlarısınız.
"peki eeeeee yani?" dese ne diyeceksin.
  • Corc  (02.03.22 00:49:45) 
haksız da olsan yerinde bir çıkış
hepimiz düşmanız ve ötekiyiz, bunu da temellendirmişler tekrara gerek yok
çoktandır skorbordlar şeffaf değil görünürleşti, leşmedi mi
  • comp  (02.03.22 01:45:24) 
türki cumhuriyetlerden gelenlerden rahatsız olmuyoruz çünkü göremiyoruz,
selefiler ve hapisteler (bkz: reina)

  • comp  (02.03.22 01:54:00) 
[]

Yarim Almanca'yla bu is olur mu?

Girdigim bir ortamda Alman bir kizla tanistim, kendisini gayet hos buluyorum. Baska zamanlarda iki kez daha basbasa görüstük, toplamda 7-8 saat beraber gecirmis olduk. Ancak kendisi sadece Almanca konusuyor. Ingilizce biliyor ama tercihen konusmuyorum dedi, ben de zorlamadim. Almancam yüzde 40 seviyesinde falandir, dilim dönmeyince Ingilizce'ye dönüyorum, Ingilizce dediklerimi net anliyor, kendisi Almanca devam ediyor, ben de bir süre sonra otomatik olarak tekrar Almanca'ya dönüyorum. Onun dediklerinin de yüzde 50'sini net anliyorum, yüzde 25'ini daha yavas tekrarlamasini ya da baska sekilde aciklamasini istedikten sonra anlayabiliyorum, kalan yüzde 25 icinse ya tahmin yürütüyorum, ya da tam anlamiyorum, öyle gecip gidiyor, ya da iste muhabbet sürdükce sonradan dank ediyor falan :).

Kendisi gördügüm kadariyla benimle görüsmeye devam etmekte hevesli, görüsmedigimiz günlerde bolca mesajla iletisim halinde (mesajlarda rahatim, google translate sagolsun :P), beni begendigini belli eden bir sürü sinyal gönderdi. Sanirim bir de onu Ingilizce'ye zorlamamam falan hosuna gitti, yarim Almancayla verdigim cabayi görüyor, o da arti puan oldu sanirim.

Bu durumdan elle tutulur birsey cikar mi? Duygusal olarak baglanabilir miyim? Sadece takilmalik bir durum olarak mi düsüneyim? Almancam da gelisiyor bu sayede ama sirf Almancam gelissin motivasyonuyla bir seylere baslanabilir mi? Duygusal da bir kiz gibi... Nasil yapayim?

Not: Almanya'da bir yerdeyiz, is ortaminda veya disarda kendi arkadaslarimla genelde Ingilizce veya Türkce konusuyorum.

 
Bildiği hâlde senin için İngilizce konuşmayan kızdan ne hayır gelecek. Bana çok kompleksli biri gibi geldi. Sonuçta senin zorlandığını görüyorsa sana destek olmalı. Sorun senin yarım Almanca bilmen değil, onun iletişim kurabileceğiniz bir dil olmasına rağmen pişkin şekilde bunu tercih etmediğini söylemesi. Yüzde 10 Almanca bilsen de karşıdakinin niyeti varsa kuş diliyle bile anlaşır.


  • dissendium  (02.02.22 23:49:11 ~ 23:50:23) 
zorlandığını gördüğü halde ingilizceye dönmeyecek biriyle olmaz bence. diğer arkadaşların senin daha iyi anladığın dilde konuşmayı tercih ediyorlar muhtemelen, hanım kızın derdi ne ki?

"yarim Almancayla verdigim cabayi görüyor, o da arti puan oldu sanirim" kendisine düşkünlüğünü fark etmiş, eğleniyor gibi geldi bana.
  • south park in kapusonlu uyesi  (02.02.22 23:53:16) 
Bence olur, belki de bu onun sana yaptığı bir testtir. Önemli olan niyet, anladığım kadarıyla sana yardımcı olup iletişimi sürdürmeye yönelik de davranıyor. Ortak bir dil yerine ikinizden birinin anadili ile gitmenizde bir sakınca göremiyorum ben. Zaten iletişimin çok büyük bir bölümü mimikler, vücut dili, ses vb. ile yapılıyor. Konuşma dili elbette anlaşmada önemli ancak genele bakıldığında ufak bir yer kaplıyor.


  • burka  (02.02.22 23:56:30) 
Valla tanıdığım Almanlardan gidip genelleme yapacaksam kendi ülkelerinde başka bir dille iletişim olayına pek sıcak bakmıyorlar. O konuda biraz sıkıntılılar. Yani diğer arkadaşların aksine seninle eğlendiğini ya da çok sıkıntılı olduğunu vs düşünmüyorum.

Yine de ben olsam o durumda pek ilerlemezdim cunku tek taraflı çaba isteyen bir şey gibi durduğu için yorucu olurdu. Sende ise bu durum sıkıntı yaratmıyor gibi gözüküyor hâl böyleyken yardır gitsin.
  • j r r tolkien hayrani  (03.02.22 00:00:18) 
Almancanı geliştirirsin en kötü ihtimal :)


  • gabe h coud  (03.02.22 00:34:31) 
Egleniyorsa ayrı kötü, "kendi ülkemde başka dil konuşmam cCc" kafasında biriyse ayrı kötü.

3 hayırla ugurluyoruz
  • abuzer  (03.02.22 06:36:36) 
İki sonuç olabilir,

a) Almancayı tam olarak öğrenmeni sağlayıp evinin erkeği yapacak.

b) encrypted-tbn0.gstatic.com
  • conta  (03.02.22 07:47:01) 
Arkadaşlar kızı temelsiz bir şekilde gömmüşler bana kalırsa. Sırf Almanca geliştirmek için bile denenebilir. Ben sizin yerinizde olsam iş ortamında ve dışarda olabildiğince Almanca konuşmaya gayret ederdim (sırf kıza yaranmak için değil, ama vesile olsun) mis gibi Almancanız olur işte.


  • pispinti  (03.02.22 09:36:55) 
Kızın belki ingilizce konuşma konusunda özgüven eksikliği vardır bilemeyiz.

Bence iyi vakit geçirdiysen neden olmasın. Almanca öğrenmen de plus ayrıca. Çünkü iş yerinde ingilizce konuşuyordanız ve günlük hayatını ingilizce devam ettirebiliyorsan almancanı c1 falan yapmak oldukça zor olur. Bence önüne düşmüş bir nimet.
  • zimbirik  (03.02.22 09:37:23 ~ 11:09:04) 
Pek çok insan yabancı dilde kendisini ifade ederken kendini iyi/konforlu hissetmiyor. Bu Alman ya da Fransız icin de geçerli.

Almanya’nın görece küçük bir şehrinde, alışveriş yaptığım kocaman bir mağazada kasiyer kadın İngilizce konuşmaya çalıştığımda küçük bir çığlık atmış ve hiç fena olmayan bir aksanla İngilizce olarak üzgünüm İngilizcem iyi değil deyip arkadaşını çağırmıştı.

Burada konu olan hanımefendi sizin Almanca seviyenizi yeterli bulmuş olsa gerek sizden hoşlandığını belli etmeye devam ediyor. Sıkıştığınızda araya İngilizce sıkıştırmanız da sorun olmuyormus.

Bence hiç sorun yok gibi görünüyor. Niye devam etmeyesiniz?
  • kaptankedi  (03.02.22 10:06:05) 
cinsellik olmadan ilişki olmaz, önce cinsellik gelir. aksi halde kız kardeşin, kankan falan gibi bişi oluyor.

istatistiklere göre bir erkek ile kadın tanıştıktan sonra 7 saat içinde eğer kadın da erkekten hoşlanmışsa seks oluyor.

bu 7 saat tüm iletişim kanalları ile yapılan birebir iletişim'i içeriyor. ilk tanıştın 1 saat geçirdin, 2 gün sonra mesaj attın 15 dakika mesajlaştın diyelim, 1 saat 15 dakika harcadın gibi. 10 dakika telefon konuşması vs. diye ekleye ekleye 7 saat içinde oluyor. bu nedenle bol miktarda yüz yüze görüşme, mesajlaşmanın kısa kesilmesi iyi oluyor. daha fazla gözlem yapabiliyorsun, belki garsonları azarlayan kendisini büyük gören biri falan bunlar mesajlaşmada anlayamazsın, gözden ırak olan gönülden ırak olur.

bu zamanı geçirdikten sonra ise seks konusu biraz daha zorlaşıyor zira o 7 saat için aslında 1 veya 2 hafta harcanmış oluyor. 2 hafta içerisinde kıza yanaşmazsan kız da bu herhalde beni beğenmedi veya arkadaş olarak görüyor veya sünepe biri galiba vs. vs. gibi düşünceye giriyor. tabii her zaman böyle olacak değil. aylar sonra da seks ve ardından ilişki olabilir. kanun kaide değil. dediğim gibi istatistiksel bilgiler bunlar.

daha kızın kendisini tam olarak tanımadan duygusal bağlanabilirmiyim diye sormuşsun, bu tehlikeli bir durum, ne biliyorsun kızın hadi grup seks yapalım demeyeceğini? regl olduğunda çekilemez (en azından senin için) birine dönüşmediğini? manyak yada sapık olmadığını? straponumu aldım bekliyorum demeyeceğini? (senin içinde ok ise farklı tabii) kişisel bakımının düzgün olup olmadığını falan filan daha da binlerce soru sorabilirim sana, daha tanımıyorsun bile ama daha şimdiden duygusal bağ kurabilirmiyim diyorsun.

bu düşünce senin davranışlarını şekillendirir ve kızın senden uzaklaşmasına sebep olur. ne kadar yapışkan sıkıcı biri bu herif der. o nedenle bunu düşünme, hani diyorlar ya carpe diem diye, işte o carpe diem bu carpe diem. muhabbetine bak, keyfine bak, eğlenmeye bak, gelecek ile ilgili plan yapma takılayım mı bağlanayım mı diye. bütün bunları boş ver olacağı varsa olacaktır.

yarım almanca ile olur mu? 0 dil ile bile oluyor o kısmı kafana takma, iletişimin %90'ı beden dilidir.

zaten yeterince uzun zaman geçirmişsin, hanım efendi de belli ki seninle vakit geçirmekten hoşlanıyor ama biraz daha beklersen kankası olacaksın. o nedenle bir an önce harekete geçmen gerekiyor, bir buluşma ayarla baş başa, bu buluşma senin hoşlandığın veya hoşlanabileceğin (daha önce yapmadığın bir şey de olabilir) bir etkinlik olsun. önce bir cafe de buluşun bir kahve için, bir saati bulmasın orada geçirdiğiniz zaman, sonrasında ne bileyim poligon varsa poligona gidin mesela (sen bu kısmı çeşitlendir, yeterki az konuşma olacak bir etkinlik olsun, fiziksel aktivite içersin), çıkışta da bir pub vs. ye gidin. fiziksel temastan da korkma, belinden tut, elinden tut vs. eğer rahatsız olursa senden fiziksel olarak uzaklaşır veya sözlü olarak iletir sende ona göre davranırsın, içinden geldiği gibi davran, aklına bişi geldi ve ayıp olur mu diye düşündüğün her şeyi yap zira aslında iç güdülerin bunu yapmanı söylüyor (içinden geldiği gibi kısım burası) ancak bilincin bir çok toplumsal baskı korku endişe yüzünden bunu engellemeye çalışıyor, bilincini o sırada dinlememelisin. ilişkiler hayvani içgüdüler ile oluşur.

umarım kafanız uyuşur ve mutlu güzel bir maceranız olur.
  • selam  (03.02.22 16:02:41 ~ 16:05:00) 
gabe+1

Dil dile değmeden dil öğrenilmez geyiği vardır meşhur. Eğer muhabbet sürüyorsa kız da hoşlanıyordur. Devamlı iletişim halinde kalıyorsa gayet umut verici. Devam...
  • SiyamkedisiZorro  (04.02.22 16:35:37) 
[]

Bu sohbeti nasil yorumlarsiniz?

Romantik niyetlerle internetten tanistigim biriyle yaptigim sohbet istemedigim bir yere evrildi, sizce tam olarak nerede hatali davrandim? Konustugum kisi baska bir ülkenin vatandasi. K: Konustugum kisi, B: Ben

K: Kronik bir rahatsizligim oldugu icin yüksek lisansimi tamamlayamadim ve simdi de yari zamanli bir iste calismak zorundayim.

B: Aa, tam olarak nasil bir hastalik? Yani hayatini ne sekilde degistirdi?

K: Bunu bilemiyorum cünkü dogumdan gelen bir hastalik. Fiziksel olarak bazi zayifliklarim var. Ama mental olarak cok daha güclüyüm.

B: Anladim. Bu arada ayagin nasil oldu? (Daha önceden ayagini burktugunu söylemisti).

K: Ayagim fena degil. Kronik hastaligim oldugunu söylemem sende nasil bir etki yaratti? Tam olarak ne oldugunu merak ediyor musun? Yakin cevrende böyle birisi var mi?

B: Yani evet, biraz merak ettim. Hayir, pek asina oldugum bir sey degil.

K: Tamam iste, neyi merak ettin? Acikca sorabilirsin, cekinmene gerek yok.

B: Mesela günlük yasamini nasil etkiliyor? Yalniz idare edebiliyor musun yoksa yardima ihtiyacin oluyor mu?

K: Yok canim, öyle bedensel özürlü degilim, herseyi kendim yapabiliyorum. Beslenmeyle ilgili sikintilarim var. Kilo alamiyorum, cok saglikli beslenmem ve de normalden cok daha fazla sey yemem gerekiyor. Cabuk yoruluyorum, kaslarimda problem olabiliyor. Bol bol fizyoterapi ve bana özel tarzda spor yapmam gerekiyor. Ise gidip gelmede biraz zorluk yasadigimdan ve is ortaminda tam istedigim gibi beslenemedigimden dolayi evden calismaya uygun bir kariyere gecis yapmaya calisiyorum. Soruna cevap oldu mu?

B: Kesinlikle. Benimle acik sekilde paylastigin icin tesekkür ederim. Beslenme konusunun zorlayici olabilecegini tahmin ediyorum. Buna ragmen durumu iyi idare ediyorsun gibi görünüyor. Evden calismaya gecmek mantikli, bu dönemde böyle bir ise gecmek cok zor olmayacaktir.

K: Hahaha, komik. Asina olmadigin bir durum karsisinda bu kadar korkak tavuga dönüsecek birisi oldugunu düsünmemistim. Neyse, seninle konusmak güzeldi.

Bundan sonra ben de pek uzatmadim. Niye korkak tavuk oldum ki simdi?

 
Seninle ilgili bir durum yok bence ortada. Karşı taraf bu konuda takıntılıymış ve patlamak istiyormuş kurban da sen oldun gibi.


  • j r r tolkien hayrani  (19.12.21 22:20:44) 
Herif manyağın teki çıktı rıza baba. İyi olmuş boşver. Mantıklı açıklaması yok.


  • allah yazdiysa bozsun  (19.12.21 22:20:46) 
Kendinizi garip hissetmemeniz için iki anımı anlatacağım, online dating uygulamalarından biriyle konuşuyordum. O dönemde öğrenciydim, klasik konuşmalar yaşım dolayısıyla burada öğrenci misin demişti ben de evet demiştim. Soğuk da konuşmuyorduk, gayet akıcı ve hoş bir sohbetti. Arkadaşlarım gelince durumu ilettim, o gün için iyi akşamlar diledim. Ondan sonra çılgın gibi küfür edip siz üniversite okuyanlar kendinizi herkesten üstün sanıyorsunuz falan demeye başladı, derdi nedir diye sordum sadece engelledi. Çünkü dengesiz.

Başka biri beni beğendiğini vesaire söylüyordu, benim de ilk izlenimim gayet iyiydi, gayet güzel anlaştık buluşmayı teklif edecektim ancak yemeklerden bahsederken hepiniz aldatıyorsunuz falan demeye başladı, kendi kendine triplendi ve engelledi. Garip olan hiçbir zaman hiçbir kimseyi aldatmadım ve o dönemde de kalıcı bir ilişki arayışındaydım.

Neye alındığını bile bilmiyorum... Çünkü dengesiz.

Sizinki de böyle olmuş karşınızdaki kişi sadece kendini değersiz bulduğu için söylediklerinizi kafasında farklı bir ses tonuyla okumuş, farklı bir anlam yüklemiş ve gitmiş. Çünkü dengesiz. Ayrıca ne olduğunu merak ediyor musun istediğini sorabilirsin diyene kadar bir zahmet ortalığa mistik bir gizem katmadan söyleseymiş rahatsızlığının adı neyse, sormuşsunuz zaten. Çok gereksiz bir tavır bence.

Düşünmeyin üstüne.
  • akhenaten  (19.12.21 22:42:28 ~ 22:47:20) 
Bence B kişisi gayet normal bir insana benziyor. senlik bir şey yok.


  • roket adam  (19.12.21 22:46:33) 
"korkak tavuk" lafının abartılı ve yersiz olduğunu düşünmekle birlikte, konuşmada bir mesafe sezdim ben.

verdiğiniz cevap çok "politically correct".
aslında anlattığı şey karşısında çok daha fazla soru sorulabilecekken siz sadece kibarlık etmiş ve konuyu kurcalamamışsınız.

"işe gidip gelmede neden zorluk çekiyorsun? sana özel tarzda spor ne gibi mesela?" falan gibi sorular sormak yerine direkt, "iyi idare ediyorsun gibi görünüyor" deyince bir samimiyetsizlik hissetmiş olabilir.

yaptığınız yanlış demiyorum, bunlar hassas konular.
sadece konu açılınca biraz tonda değişiklik olduğu hissediliyor.
bu konuda da biraz takıntılıysa, ki öyle görünüyor, aşırı tepki verme nedeni bu olabilir.
  • blatta hiberna  (19.12.21 23:03:24 ~ 23:04:46) 
Alınma falan yok yahu bu bir "trick":D
Nazik davranışınızı kendisine acıdığınız, zayıf gördüğünüz yönünde yorumlamış. Konuyu daha da açıp bunun hayatını sandığınız kadar etkilemediği ve dolayısıyla gelecekteki ilişkinizi de etkilemeyeceği üzerine konuşmak istiyor. Daha fazla konuşmadıysanız, konu orada kapandıysa, bu beni şutlayacak diye düşünüyordur şu an. Oysa korkak bir tavuk olmadığınıza ikna etmeniz gerekiyordu kendisini.
Böyle durup dururken hakaret ya da aşağılama geldi mi bilin ki karşıdaki sağdan soldan duyduğu teknikleri uyguluyor. Ben olsam acımam, o size acımamış.
  • ganbatte  (19.12.21 23:41:42) 
@ganbatte
Anladim, kulaga mantikli geliyor. "Ben olsam acımam, o size acımamış" derken ne demek istiyorsunuz?

  • polopan  (19.12.21 23:45:34) 
Konuşma istediği yönde gitsin diye insan karşısındakine hakaret etmemeli.
Suyuna gidip/istediğini yapıp kendisini açıklama imkanı vermem ve hiçbir sebep belirtmeden konuşmayı keserim. Sonra o düşünsün.

  • ganbatte  (19.12.21 23:50:59 ~ 23:56:00) 
Tamamıyla tuzak. Şöyle düşün herkes senin gibi düşünüp sustu. O ise bu konuda susmayıp destek bulup bulamayacağından ya da güvenip güvenemeyeceğinden emin olmak istiyor. Onunla ciddi düşünüyorsanız, üzmeyecekseniz; go fo her. Ama ciddiyetinizi belirterek dönmelisiniz çünkü kırılma noktası ve köprüden önceki son çıkış.


  • baldan kaymak  (20.12.21 00:01:21) 
Komik olan ne anlamadım. Korkak tavuk diye neden dedi onu da anlamadım.
Arkasından kırk saat bu ne dedi diye düşünecek kadar boş beleş birini bulsun takılsın. Sen konuşmalarından o boş beleşlikte bir insan değilsin bence. Kes gitsin iletişimi.

  • cilekli pasta  (20.12.21 00:49:21) 
senin onu anlamaya çalışmadığını düşündü bence. onun bu durumundan korktuğunu ve bu yüzden de muhabbeti uzatmadığını düşünmüş olabilir. sen ileride onun kalbini kırmadan o hızlı davranıp senin kalbini kırmış. belli ki hassas birisi ve bu durumdan kaynaklı zor şeyler yaşamış.


  • guitarissimo  (20.12.21 03:32:51 ~ 21.12.21 00:46:59) 
Manipulasyon yapiyo. Salla


  • abuzer  (20.12.21 07:05:37) 
Ingilizce veya baska bir dilde yazistiysaniz, soylemek istediginiz seyi soylememis olabilir misiniz? Misal, 'beslenme kismi zorlayici olabilecegini tahmin ediyorum' kismini bir sekilde, 'buna katlanmak bana zor gelebilir' gibi bir sekilde yorumlamis olabilir.


  • sopiro  (20.12.21 07:27:15) 
ya kendi gibi sorunlu biriyle mutlu olsun, sizde bir sıkıntı yok ben olsam benzer yonde cevap verirdim muhtemelen bu diyalogda. yarasi varmis gocunmus resmen. boyle sorunlu tiplerle degerli vaktinizi harcamaya degmez bence. ben olsam engeller gecerim.


  • in vino veritas  (20.12.21 13:46:57) 
Hocam hiçbir hatanız yok aksine çok kibar bir şekilde sohbet etmişsiniz. Karşı taraf sıkıntılı bence.


  • bbb_1  (20.12.21 22:11:09) 
[]

Ikinci görüsmeye ilerlemeyen ilk görüsmeler

Bunu cok yasiyorum: Internetten tanistigim birisiyle görüsüyoruz. Görüsme iyi gectiyse, muhabbet aktiysa, karsimdaki insan yeterince cekiciyse, herhangi bir uyumsuzluk görmediysem benim icin bu kadinla görüsmeye devam etmek icin yeterli oluyor. Illa ki deli gibi birseyler hissetmem gerekmiyor yani, hafif bir hoslanti ve görüsme sirasinda kendimi iyi hissetmem yeterli. Benim böyle hissettigim her 10 kadindan 8 veya 9'u ilk görüsmede "cok iyi birisin ama ben bir heyecan hissetmedim" diyerek tekrar görüsmek istemiyorlar, ya da "sadece arkadas" olarak görüselim tarzi seyler söylüyorlar.

Simdi burada iki farkli görüs var:

1- Ilk görüsmede flört seviyesini yükseltmen, aranizdaki iliskiyi fazla vakit kaybetmeden baska bir seviye cekmen, tensel temas kurman, onu arzuladigini belli edecek seyler yapman ve sexual tension denen seyi yaratman gerekiyor, bunlari yapmayinca kadinlar heyecan duymuyorlar ve ilgilerini yitiriyorlar diyen grup.

2- Senin ilk görüsmede ne yaptigin cok önemli degil, kadinlar zaten ilk 5 dakikada seninle olmak isteyip istemeyecegine karar veriyorlar. Dolayisiyla sacmasapan hareketler yapmadigin ve donuk bir tip olmadigin sürece olay daha cok tipte, karizmada bitiyor diyen grup.

Siz hangi gruptasiniz?

 
Valla ben ucuncu gruptayim. Yani tipinin/dis gorunusunun oldukca onemli oldugunu ancak bunun tek basina yeterli olmadigini, ne yaptiginin ve ne konustugunun da karar verme surecine etkisi oldugunu savunan gruptan.


  • j r r tolkien hayrani  (24.10.21 11:52:10) 
"cok iyi birisin ama ben bir heyecan hissetmedim"

bütün anahtar kelime burada aslında, kadınlar bu konuda çok açık sözlüdürler sadece şifreli konuşurlar.

her iki grupta doğru söylüyor ancak tek bir farkla, sağda solda hayatın içinde tanıştığın kadınlar ilk bir kaç saniyede bir puan veriyorlar bu puanı verirken tipin, duruşun, konuşman, davranışların etkili, ilk bir kaç saniyede tipini beğenmese bile diğer unsurlar o tip konusunu kapatıyor, kadınlar erkek hakkında kafasında bir hayal kuruyorlar ve o hayale kapılıyorlar. özellikle gençler bu "oyun" dediğimiz hayal gücü konusunda daha hızlılar, orta yaşı geçmiş kadınlarda çalışmıyor, sen bu noktada onların hayal güçlerini her zaman beslemeye devam etmelisin. detay vermemelisin.


dating app'larda ise seni 5 fotoğrafın üzerinden sahip olduğun ve yaşadığın hayatı analiz ediyorlar (neşeli mi? yeterince parası var mı, kendine güveniyor mu, ilk tartışmada sinecek mi) ve bu konuda çok başarılılar üstelik daha fazla zamanları var incelemek için.

daha ilk mesajlaşmadan itibaren flört'ü hiç bırakmamalısın (ya dating app'lerde yada diğer şekilllerde) dating app'lerde tanıştıktan sonra mesajlaşma içerisinde de cinsel gerilimi vermelisin, üstü kapalı olmalı kadın kinayeler ile konuyu anlamalı ve hayal kurmalı. date sırasında ise fiziksel temas önemli, giydiği taktığı bir takıdan yola çıkarak el, dirsek altı kol, mide/göbek, vb. yerlere dokunmalısın bu heyecanı arttırır öz güvenini gösterir.

bunları yapmadığın sürece "iyi çocuk"sun. ne kadar tipin olsa da, fiziğin ile ne kadar ilgi çeksende bir işe yaramaz. en fazla çok sarhoş ve libidosu tavan yapmış bir hanım efendi üzerine çıkarsa o zaman bişiyler olur.


"arkadaş olarak görüşelim" etrafımda dur seninle eğleneceğim ama mekandan ayrıldıktan sonra başkasının yanına gidip onunla sevişeceğim demek. o nedenle bu lafı duyduktan sonra benim arkadaşlarım var zaten de ve uzak dur.

date'lerini bir etkinlik olarak planla, go-cart'a mı gidersiniz, şarap tadımına mı, lünaparka mı orası sana kalmış. date'i planlarken kendi keyif aldığın şeyler olmalı. böylece en azından heyecan kısmını halletmiş olursun.

not: biraz hızlı davranmalısın ama saldıray abi gibi ikizz yatak var dememen lazım, dediğim gibi üstü kapalı olmalı, ilk date'de yatak da olabilir bu da mümkün ama dediğim gibi mesajlarda falan sürekli cinsel gerilimi vermelisin.
  • selam  (24.10.21 11:55:19 ~ 12:00:07) 
karizma,tip,donanım tamam da karşıdaki insandan da öğrenebileceğim bir şeyler olmalı. bana da pek bir şey katmadıktan sonra gördüğüm üzere olanlardan hep toksiklik veya sığ muhabbetler. benim de dinlerken ağzım açık kalsın, saatlerce dinleyeyim.

çok iyisin, sadece arkadas kalıpları da yüze söylenmeye cesaret edilemeyen lafların tatlı versiyonları.
  • evimin paspasi  (24.10.21 12:24:02) 
Cevap 1

Yalniz internetten tanisiyorum demissin ama kaynak nedir.
Gidip tinder,ockupid falan takiliyorsan oradaki kizlari ayri genellemek lazim.
Orasi alt lig gibi bir yer.

Eksiden falan dusuruyorsan o baska
  • divit  (24.10.21 12:40:19) 
bence iyi birisin. ondan kaybediyorsun.


  • dafuq  (24.10.21 13:46:07) 
Selam +1

Çoğu kadın için geçerli olan şeyleri söylemiş, yazdıklarında ders almayı bilenler için nice öğütler var. Şu kısımlar oldukça doğru

"daha ilk mesajlaşmadan itibaren flört'ü hiç bırakmamalısın (ya dating app'lerde yada diğer şekilllerde) dating app'lerde tanıştıktan sonra mesajlaşma içerisinde de cinsel gerilimi vermelisin, üstü kapalı olmalı kadın kinayeler ile konuyu anlamalı ve hayal kurmalı. date sırasında ise fiziksel temas önemli, giydiği taktığı bir takıdan yola çıkarak el, dirsek altı kol, mide/göbek, vb. yerlere dokunmalısın bu heyecanı arttırır öz güvenini gösterir.

bunları yapmadığın sürece "iyi çocuk"sun. ne kadar tipin olsa da, fiziğin ile ne kadar ilgi çeksende bir işe yaramaz. en fazla çok sarhoş ve libidosu tavan yapmış bir hanım efendi üzerine çıkarsa o zaman bişiyler olur.


"arkadaş olarak görüşelim" etrafımda dur seninle eğleneceğim ama mekandan ayrıldıktan sonra başkasının yanına gidip onunla sevişeceğim demek. o nedenle bu lafı duyduktan sonra benim arkadaşlarım var zaten de ve uzak dur.

date'lerini bir etkinlik olarak planla, go-cart'a mı gidersiniz, şarap tadımına mı, lünaparka mı orası sana kalmış. date'i planlarken kendi keyif aldığın şeyler olmalı. böylece en azından heyecan kısmını halletmiş olursun.

not: biraz hızlı davranmalısın ama saldıray abi gibi ikizz yatak var dememen lazım, dediğim gibi üstü kapalı olmalı, ilk date'de yatak da olabilir bu da mümkün ama dediğim gibi mesajlarda falan sürekli cinsel gerilimi vermelisin. "


Burada asıl hüner isteyen mevzu, kime, hangi dozda bunları yapabileceğini anlamak. Bunları okuyup "bu erkekler salak herkesi tek tip sanıyor" diyen kadınlar var şimdi duyuruda, azıcık daha triggerlanmayı bekliyorlar, aksi şeyler yazabilirler. Onlara inanma, onlara güvenme...

Latifesi bir yana, selam'ın söyledikleri çoğu durum için geçerli. Normal bir flört, cinsel birliktelik veya herhangi bir heyecan arıyorsan bunları yaptığın 10 senaryonun birkaçında başarılı olursun. Yüzde kaç olacağı tipine ve kendini ifade edebilme becerine bağlı.

Ama ben sıra dışı bişi istiyorum, standart bir flört olmasın, birbirimize cuk oturduğumuz, samimi ve gerçek paylaşım yaptığımız, farklı hissettiren bişey olsun diyorsan bu tarz "taktik" oyunlarının işin "ruhunu" kaçırdığını düşünüyorum. Ya da şöyle söyleyeyim, bunların hepsini bir hedef uğruna hayata geçirdiğinde bir noktada sen sen olmuyorsan, kendinden ödün vermiş ya da bir nebze olmadığın biri gibi davranıyorsan; birkaç kadından sonra başka bir şey aramaya başlıyorsun.

O yüzden genel anlamda ne istediğine karar verip uygula bu taktikleri.
  • Bruce  (24.10.21 14:05:00) 
Belki de gerçekten devamlılığı olan bir şey arayışında değildir karşıdaki. Canı sıkılmış ve dışarıda takılacak birini arıyor olabilir, network için kasıyor olabilir, gold digger olabilir vb.

İnternet tanışmasında kadınlara genelde çok yalan söylüyorlar. Gece geçirildikten sonra numarasını siliyorlar. Sen dürüstsen olduğun halinle yalanların yarattığı heyecanı yaratamıyor olabilirsin. Mesela adam asgari ücretli diyelim. Şuraya gittim, bunu yaptım, bunu yapacağım diye ortalama heyecan pompalıyor. Kesinlikle gerçek kimliğini ortaya koymuyor. Tamamen duygulara yönelik hamleler.

Soruna cevap olarak da 1 derim
  • roe  (24.10.21 14:46:28 ~ 14:50:09) 
nedeni neden önemli ki. sonuçta ilişki istiyorsan (öyle anladım) başka biri gibi davranmaya çalışmak ya da yukarıda anlatılanlar gibi 'taktik' kullanmak sürdürülebilir bir şey değil. ve ancak başka biri gibi davranırsan seninle olmak isteyen birini sen niye isteyesin.

ilişki değil de kadınlar seni çekici bulsun istiyorsan yüzeysel bi seviyede, enstrüman çalmak spor yapmak ya da sevdiğin herhangi bi konuda çok çalışmak, yani kendine yatırım yapmak en mantıklısı. pek çok insan bunları çekici bulur.

zaten sen de yoğun duygular hissetmiyormuşsun. belki burda senin hislerinin bilinçsiz dışa vurumu bile bazı insanların hislerini etkiliyordur. belki hepsi aynı şeyi söylüyor ama tamamen farklı nedenlerle söylüyor da olabilirler.

sonuç olarak nedenin hiç önemi yok. ilişki arıyorsan bunun için iki kişi lazım. senin yapman gereken pek bir şey yok bence aramaya devam etmek dışında. ya da tam tersi aramayı bırakmak dışında.
  • curious mind  (24.10.21 15:17:09) 
Ben bir kadın olarak kendi deneyimimi söyleyeyim. Bir erkekle bir saat geçirdikten sonra onunla daha fazlasını isteyip istemediğime karar vermiş oluyorum. Bunun efendilikle, yok efendim cinsel gerginlik yaratmakla filan bir ilgisi yok. Tanıştığımız insanların çok azıyla anlaşabilmemiz ya da çok azına çekim hissedebilmemiz zaten normal bir şey. Size "düşecek" kadın ne yaparsanız yapın "düşer".


  • inawen  (24.10.21 15:43:10) 
yorumları okuduktan sonra ekleyeyim; ilk yorumumda dediklerim "olması gereken" yani zaten böyle olmalısın. o duruma gelinceye kadar ise evet taktik bir anlamda doğru ancak belli bir amaç için (seks, ilişki vs.) için yaparsan taktik. Bu gerçekten de bruce'un dediği gibi yorucudur, çok yorucudur ve bir yerde bir kelimeyi yanlış kullandığın için olacağı varsa da olmaz. ardından da düşünürsün böyle demişlerdi yaptım ama ne oldu da bu iş yalan oldu diye.

içinden gelen çiçekler alıp yollarına dökmek ama yapman gereken kadını "normal" olarak görebilmen, bu kısım çok yorucu zira "kadınlnar çiçektir", "kadınlar narindir", "kadınlar korunmaya muhtaçtır", "kibar olmalısın", "nazik olmalısın" vb gibi şeylerle büyüdük, kadınlar erkeklerden çok daha güçlüler, ayrılırsam ölürüm diyen kadın en fazla 1 ay içinde yeni biriyle bir ilişkiye başlayabiliyorken bir erkek yıllarını biten ilişkisine verebiliyor. kadın eski ilişkisinin hayatını bu gün etkilemesine izin vermezken erkek yıllar sonra bile etkilemesine izin veriyor. "o"nun gibi birini arıyor. kadınlar şehirde/köyde erkeklerden on kat daha güçlü, buna göre davran.


bu nedenle zihinlerimizin en dibine kadar işlemiş bu fikirleri silmek ve davranışlarımızı değiştirmek çok zor olabiliyor işte taktik kısmı buradan geliyor. bir amaç için yaptığımız sürece taktik oluyor. taktik yapabilirsin, kadınlarda çok fazla yapıyor istediği biri varsa. burada konuyu taktik olmaktan çıkartıp doğal hale gelmesi bir süreç. şu an bu yazıyı okuyan herkes bir durumda, kimi kilolu, kimi zayıf, kimi zengin kimi değil, her ne halde olurlarsa olsunlar o noktaya bir sn. de gelmediler. şu anda ki halleri de doğal halleri. kiloluysa doğal kilolu taktik değil, zayıfsa doğal zayıf bir sn de zayıflamadı ve tam olarak şu an o kişiinn en doğal hali. herkes bir süreçten geçti, geçiyor, geçecek. davranışlarımız duygularımız ve onları ele alma şeklimiz sürekli değişecek.

buluşmaların bir etkinlik etrafında kurarsan heyecanı tamamlarsın demiştim. kadınlar eve geldiklerinde dedikodusunu yapacakları bir şey isterler. arkadaşı sorduğunda "kahve içtik oturduk sohbet ettik" demek istemezler. oraya gittik buraya gittik şunu yaptık, belimi tuttu çok heyecanlandım birden" demek isterler bununla hava atarlar diğer kadınlara.

örn: bir arkadaşımda kalmıştım pandemi zamanında, pazar günü dışarı çıktık yürüyoruz (sokaya çıkma yasağı var), çıkmadan önce de polis çevirirse seni öne atarım falan demiştim. polis çevirdi gerçekten de ve hanım arkadaşım (maskülen bir hanım) direk atlayarak ya işte benim kabahatim falan diyip savuşturdu, ardından polis memuru beni yabanci biri sanıp 5 dakika ingilizce bişiyler anlattı ( yasak var cart curt) have nice day diyip devam ettim hiç bozuntuya vermeden, aylar geçti hala anlatıyor gülüyor eğleniyor. iyi çocuk olsa idim evde oturur evden çıkmazdık (kanunlara niazmlara saygılı biri) o gün bu yaşanmazdı ve hikaye anlatılmazdı.


birde not: asla ve asla kadınlardan ilişki tavsiyesi alma, aldığında da ne diyorlarsa tersini yap. kadınlar ideal dünyayı anlatıp bu ideal dünyayı istemiyorlar. öyle olsa idi cennetten kovulmazdık, 40 huri/nuri ile günümüü gün ederdik.
  • selam  (24.10.21 18:39:42) 
@selam

Cok tesekkür ederim, baya bir analiz yapmissin. Genel hatlariyla anliyorum demek istedigini. Ilk görüsmede heyecanli seyler yapma fikri benim de aklimdan geciyor ama böyle birsey teklif ettigim birkac kisiden "tekrar görüstügümüzde yapariz, ilk sefer icin kahve/sarap icelim" seklinde yanitlar aldim. Sanirim kadinlar ilk görüsmeyi daha basit tutma egiliminde oluyorlar (muhtemelen daha güvende hissediyorlar ve görüsme istedigi gibi gitmezse kahveyi/sarabi icip hemen kalkabilme opsiyonlari acik oluyor). Ayrica heyecanli etkinlikler uzun zaman ayirmayi gerektirebiliyor ve masrafli olabiliyor. Henüz tanimadigi, nasil anlasacagini bilmedigi birisiyle nispeten uzun süren ve masrafli birsey yapmak istemiyor olabilirler. Fakat istisnasiz tüm ikinci görüsmeler icin daha etkinlik tarzi heyecani yükseltebilecek ve ilk görüsme sirasinda kesfettigimiz ortak zevklerimizle alakali bir sey teklif ediyorum ama iste o asamaya gecemiyoruz :)

Aslina bakarsan ben de genellikle ilk görüsmeleri fazla beklentiye girmeden nispeten kisa tutma taraftariyim. Internetten tanistigim insan reelde de ayni kisi mi, ekranda ve mesajlasma sirasinda begendigim kadar gercek hayatta da begeniyor muyum gibi seylerin yaniti evetse benim icin ilk görüsme gayet iyi gecmis demektir. Ama iste yeterli olmuyor demek ki.
  • polopan  (24.10.21 23:09:52 ~ 23:15:04) 
hocam peki bu online mecralara koyduğunuz fotolarda vb. normalde olduğunuzdan çok daha iyi fotolar kullanıyor olabilir misiniz? mesela ben erkek olarak bu dating applerde artık gördüğüm kızlardan minimum 2 puan düşüyorum fiziksel görünüş olarak. yani kızın fotolara baktığında 8/10 diyorsam demek ki bu kız reelde 6-6.5/10 falan diyorum. insanlar bu foto işini çözmüş gerçekten, nasıl güzel çıkıyorlar o fotolarda öyle.

sizde de benzer bir durum olabilir mi acaba, bir heves buluşmaya gelip de hayal kırıklığı yaratma durumu
  • bobinhoo  (25.10.21 01:26:33) 
@polopan bu durumda ise yani kahve şarap ise zaten aslında bir noktaya gelinmiş (özellikle alkol için geçerli) mümkünse ilk buluşmada öyle bir yer seç ki başka mekanlar olsun yakında. ilk kahve/şarap sonrası başka bir mekana geçin, orada bir süre geçirip tekrar başka mekana geçin her bir mekan değişikliği kadının algısı tarafında farklı bir buluşma gibi gelecektir 20/30 dakika yeni bir mekana geçiş için iyi bir zamanlama. mekanları önceden sen belirle ve karşı tarafa söyleme, spontane gibi gelişmeli, "kalkalım mı" diye sorma, "kalkalım buradan başka yere gidiyoruz" de. bu yine kadında heyecanı (bilinmezlik) arttıracaktır. kadının yapmasını istediğin her hangi bir şeyi soru olarak iletme. "gelir misin" değil, "gel" kısa, öz, net, özgüveni yüksek dil.

kadınlar genelde kendi evlerine yakın yerleri tercih ederler, geri dönmesi kolay olmalı.

senin için iyi olan kadın için iyi olmayabilir. buluşmalarda kendinden bahsetme, cümlelere ben diye başlama. buluşmaları kendi zevklerine göre belirle ortak zevklere göre değil. kadın seni beğenirse senin sevdiğin şeyleri de beğenir. zevklerinden vaz geçmemelisin. sorulara üstü kapalı cevap vermelisin, ailenden, kendinle ilgili (geçmiş, gelecek) hiç bir şeyi paylaşmamalısın. özellikle mesajlaşırken düşünecek vaktin var ne diyeyim diye. ana fikir şu: bu kadınla beraber olmamamın XXXX ile ne alakası var? örneğin işin ile bir alakası var mı? bence yok. eski sevgilin ile bir alakası var mı? bence yok. ailen ile alakası var mı? bence yok, inanışın ile alakası var mı? bence yok.

örnek:
s: ne iş yapıyorsun?
c: hali kilim import export,
c: çek senet tahsilat,
c: boş zamanlarımda clark kent/bruce wayne olarak çalışıyorum vs. gibi

karşı tarafa da bu tür sorular sormamalısın. bırak kendisi anlatsın. konuşmalarını cümle uzunluğu ile ölç. az kelime kullan ve az konuş, kadın daha çok konuşmalı, ideal oran (araştırmalara göre) %30 erkek %70 kadın konuşmalı. bu tür buluşmalar daha ideal geliyor kadınlara.

cinsel gerilim yada cinsel göndermeli espriler iyidir. kadın seninle niye buluşuyor ki? kara kaşın kara gözün için değil, banka hesabındaki milyonlar için değil, araban için değil, sevişme ihtimali için buluşuyor, buluşmaya da bu ön fikir ile geliyor. buluşmaya geldiğine göre de seni bir şekilde beğenmiş, mesajlaşma da fena geçmemiş. bunlar senin avantajına şeyler.

hiç kimse hiç bir ortamda aynı değil. babanın yanında başka birisin, okulda başka, iş yerinde başka, mahalle arkadaşınla başka, markette başka birisin. internette de başka birisin aslında. kadınlar da öyle. senin yanında başka başkasının yanında başka. internette ise bambaşka. önüne gelen kişi ile nette tanıştığın kişi bambaşka kişiler olacaktır. dert etme bunu. fiziksel beğeniye ve eğlenmeye odaklan. eğlenmelisin. eğlenmelisin eğlenmelisin, karşı taraf sana morali bozuk gelebilir seni ilgilendirmez kendisi çözmeli sen değil sorma umursama eğlenmene bak. sen eğleniyorsan o da eğlenecektir.


not: ilk buluşmayı zirvedeyken bitir. kadın aa ne güzel eğleniyorduk niye gidiyorsun ki şimdi demeli.

not 2: buluşmalara özel hazırlanıp gitme, normalin neyse öyle git.
  • selam  (25.10.21 08:56:24 ~ 09:03:51) 
bence gerçekten iyi insanlara denk gelmişsin bu duruma şükretmen lazım
buluştuğun kişiler senin vaktini boş yere harcamıyor, umut vermiyor

buluştuğun kişilerle dış görünüş olarak yakın mısın

kadınlarda zaman ve evlilik erkeklere göre daha kritik
bu durum da onları daha seçici olmaya itiyor
  • bir soru sorcam  (25.10.21 09:29:08) 
[]

Görüşmeye hevesli ama benimle pek flört etmeyen hatun

30 yaşında bir kadınla neredeyse 3 aydir konusuyorum. 6-7 kez buluştuk ama covid’den dolayi hep dışarıda takıldık. 2. doz aşısını henüz birkaç gün önce oldu, o yüzden de şu ana kadar yakın fiziksel temastan kaçınıyordu. Haftanın en az 5 günü iletişim halindeyiz, görüşmelerimiz keyifli geçiyor. İlk başlarda benim ittirmemle ilerliyordu, artık o da insiyatif alıp spontan şekilde iletişime geçiyor, son görüşmemizi o organize etti. Yavaş gidiyor ama aslında bundan şikayetim yok. Sanırım benim ilgimin farkında, ama kendisi biraz çekingen. Aramızdaki samimiyeti arttırmak için fırsatlar yaratıyorum ama kendisi bunları pek devam ettirmiyor, yaptığım şakalı komikli iltifatlarıma gülüyor ama genelde çok düz cevaplar veriyor, hiç cilveleşmiyor, daha samimi olmaya çalışmıyor, benimle ilgili ne düşündüğünü ya da hissettiğini belli edecek şeyler söylemiyor, biraz fazla temkinli gibi. Ama iletişimimiz iyi, yani öylesine vakit geçsin diye konuştuğu görüştüğü bir insan değilim sanki. Sanırım bozmadan bu şekilde devam edicem, ya da biraz daha el yükseltip tepkisini görmeye çalışıcam ama bu arada sizin de görüş ve tavsiyelerinizi duymak isterim.




 
Bazı kadınlar yetiştirilme tarzı sebebiyle işveli cilveli veya yordam bilen insanlar olamıyorlar (biri benim). Sen ufak ufak adım at, itiraz ediyorsa mutlaka huzursuz olmuştur, etmiyorsa bir sonraki ufak adımı at. Birdenbire bodoslama koşarsan ilişkiyi imha eder, eğer dediğim gibi biriyse.


  • 1bir1bir1  (17.08.21 01:14:14) 
tecrübesiz olabilir. bazı insanları ittirmek gerekiyor. ama bu kadar buluşmada da bi yerleri varması lazımdı. bekler misin uğraşır mısın sana kalmış.


  • jelly bear  (17.08.21 10:21:40) 
6-7 buluşmaya göre çok az yol kat edilmiş. bilmiyorum ne amaçla konuşuyorsun ciddi mi takılmaca mı ama bana biraz boşuna kürek çekiyorsun gibi geldi. zor işler allah sabır versin.


  • yazar yazmaz yazan yazar  (17.08.21 10:23:42) 
1bir1bir1 + 1 (biri de benim)
Sevgili eşim neler çekmedi :)

  • SiyamkedisiZorro  (17.08.21 10:46:10) 
evlenmeden olmaz diyenlerden bu. uyarsa devam et, uymazsa yol ver.


  • dafuq  (17.08.21 11:00:02) 
Burada yazmadığın mükemmel özellikleri yoksa direkt zaman israfı.


  • arnold schwarzeneger  (17.08.21 14:15:07) 
sal gitsin, bu tip durumlardan asla bir sey cikmaz.


  • bay b  (17.08.21 14:47:56) 
[]

Bu kiz bana ilgi duyuyor mu?

- Dating app'ten tanistik, benim iliski istedigimi biliyor. Kendisinin ne istedigini tam konusmadik. Yasi 30.

- Mesajlasmayi hep ben baslatiyorum ama o da her mesajima ilk firsatta cevap veriyor. Ben ona birsey sorduysam bazen sadece sordugum seyi cevaplayip birakiyor, bazen kendisi benzer seyleri bana soruyor.

- Ben kendimle ilgili birseyler anlatmaya daha acigim, o biraz daha kapali kutu.

- 1 ay icinde 3 kez görüstük, hepsini ben teklif ettim, ama hepsini de hemen kabul etti, yan cizmedi. 4. görüsme icin plan yaptim, ona da tamam dedi.

- Görüsmeyi reddetse sanki olay cikaracakmisim gibi bi halim hic yok, kibar davraniyorum, sirf nezaketen görüstügünü düsünmüyorum ama görüsmeye de cok can atar gibi bir hali yok sanki.

- Görüsmelerimizde ufak ufak koluna omzuna dokunarak fiziksel temas kurmaya calistim, kendini cekmedi ama kendiliginden sokulmaya da calismadi. Bunun ötesinde fiziksel birsey henüz yasanmadi.

- Yedigimiz ictigimiz seyleri basta ben ismarladim, sonradan o da bana birseyler ismarlamaya basladi. Lükse ya da pahali seylere ilgisi yok.

- Iltifatlarima seviniyor (asiriya kacmadan, genelde tarzina, kiyafetlerine veya basarili oldugu seylere yönelik iltifat ediyorum), gülümseyerek karsilik veriyor ama su ana kadar benimle ilgili begendigi birseyi net olarak dile getirmedi.

- Sakalarima, ona takilmalarima falan gülüyor, espri anlayisimiz tuttu. Ama sanki eglenceli olmaya calisan hep benmisim gibi geliyor, o bana sakayla, espriyle ya da hafiften igneleyici imalarla falan pek takilmiyor.

- Biraz utangac oldugu hissini aliyorum ama öte yandan da aslinda gayet sosyal ve yaptigi iste ve hobilerinde girisken birisi de.

- Ben kendisini sevimli buluyorum, tarzindan, basarili ve aktif olmasindan hoslandim, sanirim su ana kadar gösterdigim ilgiyle bunu belli ediyorum. Ancak o benden ne kadar hoslandi kesinlikle anlayamiyorum. Kendisine direkt sormak icimden gelmiyor, muhabbeti oraya getiremedim de bir türlü. Hoslandiysa ondan gelecek bir isaret, bir ekstra hareket bekliyorum.

Tüm bunlarin isiginda fikriniz nedir?

 
kafası karışık gibi ilişkiden yeni çıkmış olabilir. ne istediğini bilmiyor.


  • phiphi  (21.07.21 01:45:17) 
Biraz dengesiz. Sen görüşmek istemeden onun istememesi, sorularına kısa cevaplar vermesi sana çok yaklaşmak istemediği anlamına geliyor. Tam olarak kafasına yatmamışsın. diğer yandan seni reddetmemesi de istemem yan cebimde kalsın modunda diye düşünüyorum. İlgilenmeni seviyor, kaçmanı istemiyor.


  • burty  (21.07.21 02:38:41) 
Tam anlamıyla senden etkilenmemiş. Senden daha iyisini bulduğu anda iletişimi kesecek.


  • astrid  (21.07.21 07:59:10) 
su siralar dating app'le mesgul olsam date'im benimlie ilgili soru acmis derdim djdjdk

oylesine app'e girmistir, beklentisi yoktu cunku zaten su ara hayatina birini istemiyordu ama sen ciktin karsisina. ikilemi bu yuzden olabilir.

daha olasi olan, yine benim acimdan boyle oluyor yani:
her sey tutmus ama etkilenme olmamis. kiz da olur mu olmaz mi diye dusunuyor. etkilenme onemli. bunu sadece dis goruntu olarak dusunme. bi sey etkiliyor iste.. o olmamistir. oteki turlu hic yakin erkek arladasimiz olamazdi cunku hepsiyle sevgili olurduk.. etkilenme kismi eksik kalmis
  • Kittie  (21.07.21 09:09:25) 
seninle güzel vakit geçiriyor ama tam olarak aradığı kişi değilsin.


  • perloneth  (21.07.21 10:16:20) 
Sanırım erotik boyut eksik. Etkilenmiyor. Hoşlanması bir şeyi değistirmeyecek.


  • velvetmorning  (21.07.21 11:37:10) 
Perloneth+1
Ve sonunda senden sıkılıp “güzel adamsın ama denedim olmadı” tarzı bir düşünceyle terkedecek.

Ben olsam takılmaya devam eder, ortam müsaitse kahvaltı için eve çağırırım. Olmasa da olur diyorsa gelmeyecektir, bu yüzden iyi bir test metotudur.
  • neysene  (21.07.21 16:52:39) 
Bariz bir şekilde etkilenmemiş bence de. Bir kez olsun mesajlaşma başlatmamış, görüşmeyi dile getirmemiş. Hoşlanan insan en azından “televizyonda harry potter var” diye mesaj atardı.


  • kislar gecmez beresiz  (21.07.21 18:15:15) 
Sizinle ilgili kafasında soru işaretleri var, tanımaya ve anlamaya çalışıyor. Kafasındaki soruların cevaplarının olumlu olmasını istiyor, aksi halde her görüşme davetinize ok demezdi ve her mesajınıza cevap vermezdi. Etkilenmiş olabilir, bence biraz daha zamana ihtiyaç var.


  • frontrow  (22.07.21 00:24:23) 
[]

Günlük ziyaret ettiginiz faydali websiteler

Son haftalarda twitter, instagram, facebook gibi applerdeki hesaplarimi askiya aldim, ama refleks olarak yine bu applere ya da bilgisayardaysam bu sitelere girmeye calisirken buluyorum kendimi, sonra giremeyince o anki boslukta sacma yerlere gidiyorum, ya da sözlükte haddinden fazla zaman geciriyorum. Sizin günlük olarak girdiginiz ve faydali oldugunu düsündügünüz websiteler neler? Icerik olarak farketmez, ama genel olarak sanat, genel kültür, bilim, sinema, edebiyat, müzikle ilgiliyim. Siyaset de olabilir, ancak günlük haber takip etmek istemiyorum. Önerilerinizi bekliyorum.




 
9gag. Geyik onemli.


  • j r r tolkien hayrani  (14.07.21 20:58:54) 
bir işle uğraşırken youtube dan ilgili alanlardan röportaj ya da söyleşi dinliyorum, faydalı oluyor


  • mc limon  (14.07.21 21:16:37) 
Kesin söylenecek, kimse söylemeden ben söyleyeyim.

Reddit
  • nundu  (14.07.21 21:18:39) 
Reddit yazılmış ben de quora diyeyim o vakit. Bir de her gün mutlaka mubi'ye bakıyorum. Film izlemesem dahi ne gelmiş, yönetmeni kim, nerenin filmi diye bakınıyorum.


  • Amaranta ursula  (14.07.21 21:31:23 ~ 21:34:11) 
[]

Akademide kadin erkek arasindaki esitsizlik

Dün kendimi kadin erkek esitsizligi konusunda bir tartismanin icinde buldum.

Konu akademideki kadin-erkek profesör sayisindaki dengesizlik üzerineydi. Gruptaki birkac insan bu esitsizligi gidermenin yolunun önümüzdeki 10-15 yil boyunca akademik pozisyonlarin sadece kadinlara acilmasindan, erkeklerin basvurularinin degerlendirmeye alinmamasindan gectigini, baska bir cözümün olmadigini savundu. Cinsiyetten bagimsiz sadece liyakat temelli uygulamalarin sadece karinca hizinda ilerleme sagladigi ve yüzde 3 olan kadin oranini son 20 yil icinde sadece yüzde 5'e cikarmaya yaradigi ancak sorunu cözmek icin yeterli olmadigi söylendi. Haketmesine ragmen bu pozisyonlara basvuramayacak erkek adaylara ne olacagi soruldugunda, o adaylarin bu dönem boyunca mecburen dezavantaja ugrayacagi, fakat gectigimiz on yillar boyunca haksizliga ugrayan kadinlara kiyasla o erkeklerin sayisinin yine de az olacagi, erkek adaylari bu dönemde akademik kariyer yapmayi düsünmekten caydiracak bir takim politikalarla bu sekilde dezavantaja ugrayacak erkeklerin sayisinin düsük tutulabilecegi konusuldu.

Son derece sakincali buldum bu düsünceleri, yanlis düsündüklerini, bunun kötü bir ayrimcilik örnegi oldugunu söylememe ragmen sanki radikal düsünceleri olan kisi benmisim gibi bir muamele gördüm. Benim kacirdigim bir sey mi var?

Not: Ben erkegim. Akademideki esitsizligin bir an önce giderilmesi gerektigi konusunda hemfikirim. Söz konusu tartisma daha cok uluslararasi akademik platformalari ilgilendiriyor, Türkiye temelli degerlendirmeyin, Türkiye'de cok cok daha bir vahim durum oldugunu biliyorum.

 
ben de sakıncalı buluyorum. yüzde yüz liyakat odaklı olursa sorunlar hallolur. bence anahtar kelime liyakat burada. pozitif ayrımcılığa gerek yok, hatta bu durum (size muhalif olanların fikri) pozitif ayrımcılığın ötesinde bence.


  • mezarkabul  (07.07.21 12:47:22) 
hah işte fenimizm tam olarak bu. erkeklerin haksızlığa uğramasını umursamayan bir düşünce yapısı.
her sene kadınlar gününde şirketlerinde çalışan kadın sayısının erkeklerden daha fazla olduğunu övünerek anlatan şirketler bile var. insanlar arasında ayrımcılık yapmak övünülecek ve savunulacak bir şey değil.

  • dafuq  (07.07.21 12:50:40) 
Hocam bende aynı düşüncedeyim, sadece akademik camiada değil her camiada durum böyle. İşin ilginç tarafı bahsettiğiniz gibi bunu dile getirince hemen saldırıya geçiyorlar sanki biz cinsiyetçiymişisiz gibi.

Pozitif ayrımcılık olayı çok yanlış anlaşılıyor, kurumlarda tepki toplamamak için pozitif ayrımcılık diyip geçiyor, hesap sorduğunda da seni ifşalayıp ''aha bu cinsiyetçi yakın'' diyorlar.
  • paramolacak  (07.07.21 12:52:50) 
hocam bence sen haklısın. bu saçma bir çözümdür, çözüm değildir hatta. gücü ele geçirenin zulmetme arayışı. adalet değil, tatmin arayışındalar.

geçmişte bir takım insanların suçları yüzünden; alakası olmayan, tek ''suçu'' doğuştan gelen cinsiyeti olan insanlar cezalandırılacaklar.
  • not sure if serious  (07.07.21 12:53:43) 
yanlış, yanlışla giderilmez. +1


  • WithWorth  (07.07.21 12:56:21) 
Sana katılıyorum, dediğin şekilde olmaz. Ancak sene boyunca başvurularda cinsiyet sayısı ve alınanların cinsiyeti oranlandığında bir tutarsızlık varsa önce onun çözümlenmesi lazım. Yani bir tarafı dengeleyelim diye diğer tarafı atmayalım, tam orta yolu bulalım diye düşünüyorum.

Tüm bunlarla birlikte esas sorun kadınların alınmaması mı kadınların içeride barındırılmaması mı ona da bakılmalı. Çünkü cinsiyete yönelik mobbingler olabilir (farazi konuşuyorum ama mümkün) Çalışma saatleri, çocuğu olan kadının dışarıya itilmesi vs. gibi durumlar söz konusu ise, koşulların güncellenmesi ve denetlenmesi gerekir.
  • lcha  (07.07.21 12:56:24) 
yolu bu olmamalı.
ancak daha sağlıklı politikalarla evet, azaltılabilir bir süre.

öte yandan benim için şaşırtıcı gelen bir resmi çıkarım da; ağır sanayiye yönelik mühendislik alanlarında sektörel açıdan dezavantajlı kadın çalışanların akademiye yönelmesi. ben şaşırmıştım çünkü o alanların akademik taraflarında da kadın az gibi geliyordu.
neyse, olay çok komplike yani.
kadın akademisyenlere daha çok teşvik verilebilir. burs vs gibi. bir ara mühendislik yazan kız öğrencilere böyle burs veren vakıflar vardı.
ne bileyim, hocalar proje guruplarında öğrenci çalıştırırken kadınları seçebilir vs. bu da ayrımla değil de ölçüm kriteri olarak "çalışma gurubunuzda ciniyet eşitliğine dikkat ettiniz mi?" gibi belirlenebilir. hoca 7 erkek 1 kadın seçeceğine mecburen eşit seçer; kendi de dönem sonu değerlendirmesinden yüksek puan almak için vs vs
askerlik sonra. bununla ilgili bir düzenleme yapılabilir. sırf askerliği ötelemek için akademiye dadanan yüzlerce vizyonsuz var:D bu konuyla ilgili bir düzenleme yapılabilir.

herkes sadece eşit davransa zaten kadınlar alıp yürüyecek engel olmasalar yeter.

kaçırdığınız nokta: evet, bir düzenleme, erkek adayları caydıracak -en azından cezbetmeyecek- bir program yapılmasının gerekli olduğu.
haklı olduğunuz nokta: evet, sen sen sen gel sen gelme gibi direkt ve mesnetsiz bir düzenlemenin işe yaramayacağı.
  • rewlack  (07.07.21 12:59:07) 
Şu sjwlerin herşeyi eşitleyeceğiz anlayışı cidden deli ediyor. Fırsat eşitliği ile sonuç eşitliği aynı kavramlar değildir. Kadını da erkeği de aynı şekilde sınava sokarsın, aynı imkanlarla eğitim almasına olanak verirsin yani fırsat eşitliğini sağlarsın ama eğitimleri sonucunda seçtikleri mesleklere karışmazsın. Sosyal mühendislik yaparak zoraki farklı mesleklerde kadın erkek oranlarını eşitlemeye çalışmanın topluma bir yararı olmaz. Bu mantıkla erkek hemşire, erkek ana okulu öğretmeni, kadın tesisatçı sayısını da arttırmamız ve dengeye getirmemiz gerekir.

Grupta bir akıllı sizmişsiniz. Bu konuyla ilgili psikolog Jordan Peterson'un şöyle bir videosu var olayları güzel anlattığı bakılabilir attığım noktadan : www.youtube.com
  • nehara  (07.07.21 12:59:43 ~ 13:00:14) 
Yukarıda mesleki bilgi sorulursa eşitsizlik kalkar, liyakat sağlanır sorunun çözümünü değil üstünün örtülmesini sağlıyor

şöyle bir örnek ile açıklayabilirim, istanbul şişli'de doğmuş bir genç ile van'ın bir köyünde doğmuş biri aynı üniversite sınavına giriyor buradaki eşitsizliği imkanlar açısından rahatça görebiliyoruz, cinsiyet konusunda bu eşitsizlik muğlaklaşıyor kolayca farkedemiyoruz

Erkeklerin tamamen alınmaması gibi bir uygulama yerine kota uygulaması düşünülebilir
  • freebird5406_2  (07.07.21 13:02:55 ~ 13:20:59) 
bir şey söyleyeyim, sosyal bilimlerde (sinema) yüksek yaparken de, doktorada da hocalarımın çoğu kadındı. Hatta yeterliliğime mesela 4 kadın 1 erkek hocam girdi Ha buna da "sektörde kadınlara iş vermiyorlar o yüzden bla bla" diyebilirler ama o da tam öyle değil.

Sizin olayda da, olayın özüne bakmıyorlar. Kadınlar sektörde çok mutlu olduğu için mi akademi seçmiyor yoksa cidden akademi sevip sevmemelerine göre mi hareket ediyorlar. Jüride kadınları spesifik olarak eleyen erkekler mi var yoksa? Buna göre çok değişir.

Ayrıca bak "erkek adayları akademik kariyer düşünmekten caydıracak politika..." demişler, şimdi erkek çalışanlar o alanda daha iyi işler bulup mutlu olsa bu sefer iş hayatında kadın sayısı azalacak :D her türlü dengesizlik. Bu tür şeylere çok karışmayıp serbest akışına bırakmak lazım bana kalırsa. Ha dediğim gibi jürilerde istenmeyen veya kayırılan kişiler/cinsiyetler oluyorsa o çözülmeli, o aşama eşitlenmeli.
  • nhk ni youkosu  (07.07.21 13:23:39) 
Erkek profesörleri vurarak da sayı eşitliğini sağlamaya çalışabilirlerdi, yine insaflı feministe denk gelmişsiniz.


  • plutongezegendegilmi  (07.07.21 13:42:49) 
Bu tartışma hangi ülkede geçiyor bilmiyorum ama Türkiye'de durum vahim filan değil. Hatta diğer sektörler ile karşılaştırırsak ortalamanın çok çok üstünde akademide kadın sayısı.

"Yükseköğretim Kurulu verilerine göre, Türkiye'deki 170 bin 561 akademisyenin yüzde 45'i kadınlardan oluşuyor." www.aa.com.tr

Umarım bu tartışma Türkiye'de geçmemiştir çünkü bulunduğu durumu ölçemeyen kişiler akademisyen olmuş demektir.

Cevaba gelirsek üsttekiler +1
  • austra  (07.07.21 13:49:05 ~ 13:59:13) 
Bir diğer çözüm de bir kaç profesöre ya cinsiyet degistirme ya da kovulma teklifi sunulabilir.
Liyakat falan önemsiz önemli olan istatistik. O yüzde 50 kadin calisiyor yazisini billboardlara asmak önemli.

Misal saglik sektörü verilerine göre genelde kadin cokluktaymis. Orada da artik kadin almayalim mi diyelim ne kadar saçma düşünceler.

Bu kadar basit cevaplar olsa zaten çözülurdu su ana kadar ve kimsenin üstünde konusmasina gerek kalmazdı. Bu tavsiyeyi verenler iki adım ötesini hayal edemeyip planlayamayan kisiler gibi, stratejik ya da karar verici pozisyonlarda olmalari riskli.
  • logisticsmanager  (07.07.21 13:49:24) 
Kadınım ve sizinle konuşanların aşırı saçmaladıklarını düşünüyorum.
Bir adım daha atayım ve diyeyim ki kadın-erkek sayı eşitliği yetmez, aslında 1/3 oranında da LGBT birey almalılar. Ne saçma değil mi? Akademiye katkıları ne olacak kriterine gelemeden bir dolu saçma sapan düşünce. Yapılacak şey aslında gayet belli, liyakat olduktan sonra ancak bu liyakati sağlayanlar arasında kadınlara sosyal anlamda benefitler sağlanarak akademik kariyer seçmelerinin desteklenmesi. Liyakatin ölçülürken de buna kadın-erkek önyargısı ile yaklaşılmamasını sağlayacak bir sistematik oturtulması. Eğer bilimsellikten başka seçim kriterlerimiz olursa eğitim sistemi çöker. Bunu söyleyen hangi milletten olursa olsun cahildir.
Bu arada TR'de akademide bu kadar keskin bir eşitsizlik olduğunu düşünmüyorum. Pek çok kadın arkadaşım akademisyen. Akademiyi seçmelerinin sebebi de (çoğunun) maalesef bilimsel temellere dayanmıyordu.
Erkeklerin bir kısmı askerlikten kaçmak için akademik kariyeri seçerken kadınların da bir kısmı kısıtlı çalışma saatleri ve kolay koca bulma amaçlı seçiyorlar. İki grubun da bir kısmı özel sektörde hayatta kalamayacak insanlardan oluşuyor. Maalesef, maalesef...
  • SiyamkedisiZorro  (07.07.21 14:10:00 ~ 14:10:37) 
önerisi saçma.
eşitsizliğin olduğu gerçek.

yukarıda anadolu ajansı (!)nın haberini referansla konuyu çarpıtan arkadaşa ve herkese yönelik; akademide kadın çalışan az denmiyor. eşitsizlik yükselmede ve idari görev dağılımında. yüzlerce araştırma görevlisi olması hatta muhtemelen kariyere neredeyse eşit şekilde başlanması eşit şekilde devam ettiğini göstermiyor. konuyu saptırmayalım.
  • jimjim  (07.07.21 14:12:56 ~ 14:13:05) 
aa nın haberi göz boyama yine sorunun üzerini örtme amaçlı, araştırma görevliliğinden yukarılara çıktıkça oran baskın olarak erkekler lehine artıyor, şurada 2020 yılına ait güncel oranlar var

Türkiye'de Akademide Cinsiyet Eşit(siz)liği Raporu: 2020 Gender (In)equality Report at the Academy in Turkey: 2020

www.researchgate.net

bir yerden sonra kopuş başlıyor demek ki, bunun akademi içi dışı nedenlerini sorgulamak düşünmek tartışmak gerek, bu sadece akademinin sorunu da değil ve sadece türkiyeye has bir istatistik de değil
  • freebird5406_2  (07.07.21 14:27:13 ~ 14:28:18) 
öneri doğru ama uygulama şekli saçma, kadınlar için kota koyarsın, o kotayı kadınlar kendi aralarında doldurur, kalan kontenjan da liyakata göre olur.


  • dogu karelyadaki dere agzi  (07.07.21 14:57:08) 
Kadınım ve tartıştığınız sjw tayfaya güldüm. Bu hanımablaların tosuncuk gibi bir oğlu olsun o zaman omuzlardan inmesini istemezler paşalarının. O zaman aynı cümleleri ederler mi? Herkes işine geleni söylüyor. Hak hukuk gözettiğinden değil.

Bunun diğer örneği de dinci yobazların"kadınlar çalıştığı için işssizlik oranı yüksek, kadınlar yerine erkekler çalışsa işsizlik düşer" kafasıyla aynı.
  • Hallegadola  (07.07.21 15:03:09 ~ 15:04:37) 
[]

Flörtte israr

Flörtlestigim herhangi bir kadin ilk 1-2 bulusmadan sonra "süper birisin ama ben seninle iliski hayal edemedim, heyecan hissetmedim" tarzi birsey dediginde ben dogal olarak hemen iletisimi birakirim, asla israr etmem.

Buna karsin bazi kadin arkadaslarim "cabuk vazgeciyorsun, kadinlar bu dönemde herkes sürekli birbirine yazdigi icin talibim cok yanilgisiyla bu tarz seyleri kolay söyleyebiliyorlar, saygili ve centilmen davrandigin sürece ve kadinla uyumlu olabilecegini hissediyorsan tekrar görüsmek icin biraz daha israrci olabilirsin" diyorlar. Hatta kendilerinden ya da baskalarindan örnek veriyorlar (iste tipik kadinin basta erkegi begenmedigi ama sapiklasmadan israr eden erkegin kadinin bir sekilde fikrini degistirdigi ve sonradan iliskiye basladigi durumlar). Bu söyledikleri seyin iler tutar yani var mi sizce?

Edit: Bu kadin arkadaslarimin beni düzgün bir insan olarak gördüklerini, sapiklik yapmayacagimi bildiklerini varsayarak degerlendirin.

 
Ben israr olayina artik pek sicak bakmiyorum. Sosyal medyada vb olur olmaz her duruma sapiklik yaftasi yapistirilip ifsa ediliyor. o temiz israr durumlari eskiden calisiyordu belki ama artik biraz riskli. birkac ekran goruntusuyle sirf ilgi toplamak adina ismin olmadik sekilde ifsa edilebilir.


  • msb  (17.06.21 21:06:17) 
Sen gibiyim ben de. Kimsenin peşinde kosamam, kosmak da istemiyorum. Ilişkiler net olmalı. Bıktık imalar üzerinden dönen sohbet ve ilişkilerden.


  • westblack  (17.06.21 21:12:40) 
Israr etmek mantıklı değil. Oyun oynayanla da ben uğraşamam.


  • hayirsiz  (17.06.21 21:20:55) 
Söylediklerinize katılıyorum. Bu "ısrar" konusunda çok kesin bir şekilde bir karmaşa var. Abartmadan "ısrar" etseniz bile sapık oluyorsunuz, geri çekilseniz "iradesiz" oluyorsunuz anlamadım gitti. Ben bu yüzden her zaman "Kadınları Anlama Rehberi" diye bir şey olmasını istemişimdir hep. Erkekler de ayrı bir tuhaf. Bir de Türkiye'de kadın-erkek ilişkileri çok karmaşık bana göre ve kimse kartlarını açık oynamıyor. Gereksiz bir gizem var. Sanki CSI'dayız.

Bu arada kuzenim de (kadın) şimdiki evli olduğu eşiyle ilk başta onu yakışıklı bulmadığını ve ilişkiye sıcak bakmadığını ancak enişte bey biraz ısrarcı davranınca kuzenim onun karakterini beğendiğini ve sevildiğini hissedince enişte beye şans verdiğini söylemişti ki enişte bey gerçekten çok ama çok klas bir adamdır. Kuzenim için en doğru seçim enişte beydi. Evleneli bi 5-6 yıl oluyordur herhalde.
  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (17.06.21 21:21:36 ~ 21:26:44) 
Israr ile peşinden koşmak ayrı şeyler. Kadınların ne noktada kesip attığı ne noktada açık kapı bıraktığı - karşındaki kişi ruh hastası değilse- genelde anlaşılabilirdir.

Ben de peşten koşan biri değilim ama bunu yapabileceğim zamanla yapmamam gereken zamanı anlayabiliyorum. Yapabileceğim zamanlar olmuştur ama yapmamışımdır. Hatta bunu çaktıran, yani biraz peşinden koşulmasını istenen kişiyle öyle bir noktaya gelmişimdir ki ben peşini bıraktığımda o adım atmıştır. Kadınlar bunu bilerek, kötü niyetle yapmıyor her zaman. Yine de bana uyan bir yaklaşım olmadığı için sonradan adım atsalar bile ben yaklaşmıyorum.

Basit bir mantığı olan şu taktiği deneyebilirsin. Sohbeti "yürüme" ekseninden kaydırıp iki normal insan sohbetine dönüştürmek gerekiyor. Önceden iltifat ediyorsundur, ilgini açıkça belli ediyorsundur ve bi sebepten kırmızı ışık gelmiştir. Eğer bir daha beni arama demediyse okay diyip normal sohbete dönebilirsin. eğer karşındaki kişi peşinden koşabileceğin biriyse(buna açık kapı bıraktıysa) buna ayak uydurur ama yetmez, bi süre sonra eski ilgini çekmek için bir şeyler yapar, söyler.

Sohbete devam edip cidden sadece arkadaş kalmak istiyor da olabilir, devam etmesi illa ilgi istediği anlamına gelmez. Ama o zaman da anlarsın zaten düz sohbet etmesinden.
  • Jux  (17.06.21 21:53:01) 
Valla beni reddene karşı direkt "beni sevmeyeni ben hiç sevmem" moduna girip direkt uzaklaşırım ben de. Öyle "reddetti ama peşinden koş" tarzı olaylar çok saçma geliyor bana. Madem kabul edecek niye reddediyor, madem reddetti niye peşinden koşayım. Her türlü gereksiz iş bence.


  • j r r tolkien hayrani  (18.06.21 03:03:04) 
berbat samimiyetsiz bir ifade .."süper birisin ama ben seninle iliski hayal edemedim, heyecan hissetmedim"

net olan insan açıkça söyler neymiş sıkıntı. benim tahminim para falandır. ya da istediği havalı formata uymuyorsundur
  • integrative  (18.06.21 04:35:25) 
ince bir çizgi... seninle heyecan hissetmedim diyene de ısrar edilmez bence. ama mesela baska etkenler vardır durum değişir. ben flört ettiğim kişiye, "bu aralar gerçekten hayatımda böyle bir ilişkiye zaman ve enerji harcayamayacağımı hissediyorum" dedim ve görüşmek istemedim. kibarca ısrar etti. şimdi evliyiz.:D


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (18.06.21 09:53:09 ~ 10:00:15) 
Ben arkadaşlarınızın düşündüğünün tam tersini düşünüyorum. Kadınlar ilişki konularında daha sezgisel hareket ettiklerinden heyecan hissetmedim, ilişki istemiyorum gibi cümleler kuruyorlarsa çoğu zaman netler bence. Ayrıca kadınların birçoğu, peşinden koşan erkekten ziyade kadını peşinden koşturacak kapasiteye, güce, özgüvene sahip erkeklerden daha çok hoşlanabiliyor. Kadınları etkileyen şey güç. Bu güç özgüven de olabilir, fiziksel güç-çekicilik de olabilir, para, yüksek zeka da olabilir. En başta bunlar kadın tarafını çekmediyse sonradan peşinden koşma durumu özsaygısı düşük insan hareketi gibi de algılanabilir, bu da kadının egosunun tatmin edilmesinden başka ilişkisel açıdan bir fayda sağlamaz.


  • Josephine.  (18.06.21 11:08:56 ~ 11:35:32) 
Bu dediğini ben de yapıyorum.

Sanırım ısrardan kasıtları bazı kadınlar bunu diyerek shit test yapıyorlar.

sende o tarz enerji hissedemedim deyip sonra ama arkadaş olabiliriz diyen bir kaç kişi ile arkadaş olarak da iyi olabileceğini düşündüğüm için görüşmeye devam ettim, tabi ki flört dönemindeki ilgiyi alakayı göstermedim.

Bunu bana 5 kişi dediyse herhalde 3'ü ile ilerleyen zamanlarda sevgililik ya da cinsellik yaşadım.

Yani arkadaş olabileceğini düşünüyorsan vites düşür normal bir şekilde konuşmaya devam et belki olur. Yok uğraşmaya değmiyorsa salla gitsin.
  • kindarfil  (19.06.21 18:33:16) 
Sana söylenenler doğru ama "süper birisin ama ben seninle iliski hayal edemedim, heyecan hissetmedim" diyen birinde ısrarcı olman yanlış olur. Bu ilişki olsa da zorlama olur. Israrcı ol, ama istemediğini açık bir şekilde ifade eden birine değil.


  • kitap gibi sessiz  (03.07.21 14:28:58) 
[]

Ölüm nedeni nasil sorulur / sorulur mu?

26-27 yaslarinda bunda 2 yil evvel yanimda 1 sene boyunca stajyerlik yapmis ve zamanla arkadasim olmus, sonradan baska bir ülkeye yerlesmis birisinin hayatini kaybettigini ögrendim ve cok üzüldüm. Ölüm nedenini merak ediyorum. Kendisinin tanimadigim yakin bir arkadasi (ya da bir süredir sevgilisi olan birisi) bir sekilde bana ulasip ölüm haberini verdi, birkac kez karsilikli mesajlastik ama kendisi dogal olarak ölüm nedenini ben sormadan söylemiyor. Böyle birsey sorulur mu?




 
Niye sorulmasın sorulur. Annesi, babası olsa belki sorulmazdı ama arkadaşıymış. Ben olsam sorardım.


  • anarsika  (06.06.21 18:12:11) 
"Bir rahatsızlığı mı vardı?"


  • ryhmer  (06.06.21 18:19:02) 
Ben de olsam sorardım açıkcası, hatta pek tereddüt etmezdim sorarken.


  • a perfect lie  (06.06.21 18:19:18) 
haklisiniz, ben belki gereksiz duyar yapiyorum. icgüdülerim intihar olabilecegini söylüyor nedense (en son is yerinden ayrilirken özel hayatinda sikintilar yasiyor gibiydi), belki de o yüzden hassaslasiyorum. tesekkürler.


  • polopan  (06.06.21 18:34:11 ~ 18:34:42) 
açıkçası annem öldüğünde hatırlıyorum, başsağlığı için arayan arkadaşlarımdan ikisi "nesi vardı?", "rahatsızlığı neydi?" gibi sorularla meraklarını gidermişlerdi. şahsen, soran kişilere karşı kötü bir şey, bir rahatsızlık da hissetmedim açıkçası ama tabii herkes farklı. ek olarak da intihar ise insan daha bir üzgün hissedebilir. farklı trajik bir olay çünkü intihar.


  • ardt  (06.06.21 19:08:06 ~ 19:10:21) 
Sorulur ama cok disdiklemeden. Ararsin ya cok ızuldum, sevdigim bir arkadasimdi allah sabir versin diye giris yapip, nasil oldu(öldü değil oldu) cok ani bir durum galiba diye arada sorarsan karsi taraf da basitce anltir zaten

Basiniz sagolsun
  • exlibris  (06.06.21 19:20:52) 
Bence bunu sormamak lazim. Nasil olmussa olmus. Ne yapabilirsiniz ogrenince? Sordugunuz kisi sinir olabilir. Uzerinden vakit gecmesini bekleyin.
Abimi kaybettigimizde "neyi vardi?" "Hasta miydi" "evli miydi" "cocugu var miydi" sorularini soranlardan gina gelmisti.

  • nax  (06.06.21 21:42:20) 
@nax: Basiniz sagolsun. Beklenmedik bir ölüm oldugu icin merak ediyorum, durumu kabullenebilmek icin biraz daha bilgiye ihtiyacim var gibi hissediyorum, kaza miydi, hastalandi mi, bir anda mi oldu, cani yandi mi... Insan bilmek istiyor. Dedigim gibi benim ögrencimdi, 1 sene boyunca dip dibe calistik, bildigim herseyi ögretmeye calistim, o da sag olsun cok iyi ögrendi, bir sürü güzel is yaptik beraber, zamaninda cok vakit gecirdik :(


  • polopan  (06.06.21 22:06:04 ~ 22:09:07) 
Valla bence sorulabilir. Hatta simdi direkt corona olaylarina gonderme yaparsin. Yani 'coronadan dolayi mi?' seklinde de sorabilirsin.


  • j r r tolkien hayrani  (06.06.21 22:08:19) 
[]

Sedat Peker falan noluyo simdi?

Gündemi takip etmiyorum, haber izlemeyi bi süre önce biraktim. Bu Peker-Soylu iliskisinde kisaca ne oldugunu özetleyebilecek var mi? Devletle, hükümetle yakin iliskisi mi varmis? Bu zaten bariz belli degil miydi? Peker hükümet destekli mitingler falan yapmiyor muydu? Hükümet korumasi altinda degil miydi, hükümet görevlileriyle pozlar vermiyor muydu? Niye simdi skandal oldu?




 
ben de net bilmiyorum ama solucan sırf "sıkıştığı" için önüne iki kitap koyup süleyman soylu'ya saydırınca aziz mahmud hüdai muamelesi görmeye başladı sözlükteki bazı tipler tarafından. hayret verici cidden.


  • filteria  (20.05.21 00:03:55) 
Bence tayyip ikisini de yok etmek için birbirine düşürdü. Soylu'nun istifa sonrası destekli dönüşü ve damadının saf dışı kalışına sebep olmasından dolayı tartışmaya açık olmayacak bir şekilde rezil olmasını istedi. Bu durumda da sedat'la arasının bozulmasını sağlayıp ikisini de denklem dışı bırakacaktı. Biri dönüş biletim yandı diye açıkça söyledi, öbürü de bugün veda ederken kendini aklama konuşması yaptı. Tayyip hem muhtemel iç rakibinden hem de kontrol etmesi gereken zor bir tipten kurtuldu.


  • Jux  (20.05.21 00:28:55) 
Mübariz Mansimov diye Azeri bir iş adamı var, çok zengin. Aynı zamanda TC vatandaşı.

Mehmet Ağar'a demişlerki, sen bu adamı ortadan kaldır, biz mal varlığına çökecez, senin payında bodrum'daki yat limanı olacak.

Mübariz bunu öğrenince kendisini koruması için Sedat Peker'in kapısını çalıyor. Sedat Peker'de kabul ediyor ama nasıl bir işin içine girdiğini bilmiyor o sıra.

Mehmet Ağar, Mübariz Sedat Peker'in himayesine girince, önce Sedat'ı bitirmek istiyor. Diğer türlü Mübariz'e dokunamaz çünkü. Ve bunun için devletteki gücünü kullanarak Sedatın üzerine gidiyor. Ve Sedat Peker kendisine operasyon yapılacağı bilgisini alınca yurtdışına kaçıyor.

Geçenlerde Sedat Pekerin evine operasyon düzenleniyor. Sedat Peker'in dediğine göre bu operasyonda Mehmet Agar'ın parmağı var. Gene Sedat Pekerin dediklerine göre bu operasyon sırasında Sedat Peker'in çocuğunun başına silah dayanıyor, ve karısının özel eşyaları ilk olarak erkek polisler tarafından aranılmak isteniyor. Karısı itiraz edince kadın polisler gelmiş ve arama yapmış.

Sedat Peker buna çok sinirleniyor tabi. "Beni küçük düşürmeye çalıştılar" diyerek açıyor kamerayı başlıyor saldırıya. Ben kız babasıyım, kimse benim kızımın başına silah dayanamaz, kimse benim karımın çamaşırlarını erkek polislere aratmak isteyemez, şu dakikadan sonra aklımı tatile çıkarttım diyerek birkaç gün arayla 5 video yayınladı, her videosunda bir şeyler itiraf ediyor. Mehmet Ağar'ın oğlunun bir kıza tecavüz ettiğini iddia etti mesela. Bunun gibi, karşısındakilerin kirli çamaşırlarını yavaş yavaş ortaya dökmeye başladı.

Daha sonra Süleyman Soylu bir açıklama yapma mecburiyetinde kaldı. Sonuçta içişleri bakanı ve halk hükümetin bir açıklama yapmasını bekliyorDu çünkü Sedat Pekerin iddia ettikleri basit şeyler degil (tecavüz, cinayet vs). Ve Soylu, Sedat Peker için, 'suç örgütü lideri pislik' dedi. Bunu duyan Sedat Peker bu defada hedefine Süleyman Soylu'yu koydu. Ben olmasaydım onu Doğruyol Partisinin kongrelerine bile almıyorlardı, bizim sayemizde girdi, aday oldu vs dedi. Ve hatta bir gazeteci aracılığıyla kendisine hakkında yapilacak operasyonla alajalı bilgi uçurduğunu bile iddia etti. Hatta Sedat Peker, o gazeteciyle yaptığı konuşmayı bile kaydetmiş, dünde onu yayınladı. Buna rağmen Süleyman Soylu inkar ediyor, Sedat Peker'de alın size delil diyor.

Derken ortalık iyice karıştı. En son bu gece Süleyman Soylu, Sedat Peker için; 'karısının iç çamaşırına sığınan aciz, edepsiz' dedi. Eminim bunu duyan Sedat Peker sinir krizi geçirmiştir.

Şu an herkes Sedat Peker'in ne cevap vereceğini, bu işin sonunun ne olacağını bekliyor.
  • johny guitar  (20.05.21 01:29:21) 
[]

Aft icin ne yapilir

Agzimin icinde yanagimin ic kisminda kocaman bir aft cikti, baya da sisti, arkadaki dislerim degiyor bi de, canim yaniyor durdugum yerde. Evde ne yapilabilir hafiflemesi icin?




 
6 yaşından beri aft ile uğraşan biri olarak bugüne kadar tek bir şey çare oldu; oralmedic
başka çözümü yok maalesef.

  • yolgezergönül  (07.05.21 22:21:56) 
Doktora gitme şansınız yoksa, yakında eczane varsa Kenacort-A almayı deneyebilirsiniz eczacıya sorarak. Bende aft çıktığında doktor bunu vermişti. Doktor değilim. Kendi tecrübemi paylaştım.


  • dissendium  (07.05.21 22:24:46) 
Kara dut kadar doğal bir tedavi yolu duymadım görmedim. Deneyin isterseniz.


  • Erva  (07.05.21 22:38:45) 
karanfil yağı.
pamuklu çubukla sürün, geçirir hemen.

  • blatta hiberna  (07.05.21 22:41:50) 
Karbonat bastırın. Biraz yakar ama geçirir. Bunu birkaç kez tekrar edin.


  • you and me in paradise  (07.05.21 22:42:52) 
oralmedic +1

üstünü kaplıyor birkaç gün rahat ediyorsun. Kendiliğinden geçmesi 1 hafta sürer ama.

Tuz veya karbonatlı su ile çalkalamak da iyileşmesini hızlandırabilir evet.
  • nhk ni youkosu  (07.05.21 22:45:32 ~ 22:45:56) 
Karbonat bende de baya işe yarıyor.


  • freelectron  (07.05.21 22:49:25) 
karbonat ya da tuz bastırın. pişirdikçe ve etkisi geçtikçe bastırın bayağı iyi geliyor.
tabii tansiyon sorununuz varsa dikkatli kullanın.

  • matilda  (07.05.21 22:55:43) 
- sodyum laury sülfat içermeyen diş macunu kullanın
- D vitaminini en az 70 seviyesinde tutun

bu ikisi aft çıkma ihtimalini nerdeyse sıfırlıyor
  • aslindasorunumpsikolojik  (08.05.21 00:20:25) 
sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, Aftın çaresi yok. sevebi bilinmeyen oto immün bir hastalık dolayısıyla be yaparsan yap 7 gün sonra iyileşeceksin. merhemler dutlar bu sürecin ortasında alındığı için insanlar iyileştim sanıyor ama zaten 7. günde iyileşiyorsun. dilediğin tıbbi makaleyi oku, bu konuda deneyimliyim, küçük dilimde aft çıktı bir haftada 3 kilo verdim su bile içemedim, 3 doktor gezdim ama çaresi yok :(


  • bugisme  (08.05.21 03:22:50) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.