[]

Toyota bozulmaz efsanesi

Diğer marka araçları toyota dan ayıran nedir? Sürekli arıza mi veriyorlar? Toyota yi bozmak için bu işi kafaya koymak mi gerekiyor? Ya da vw ya da opel çok hassas araçlar mi?
Yoksa hepsi boş muhabbet mi?



 
hepsi boş muhabbet. otomobil de diğer her şey gibi şans işi.


  • yazar yazmaz yazan yazar  (11.03.21 13:19:40) 
Hepsi bozulabilir ama toyota'da genelde kronik sorun olmuyor.

Vw'de dsg sorunu, peugeuot (nasi yaziliyo bu ya ) larda otomatik viteste yine kronik sorunlar olabiliyor.
  • fakyoras  (11.03.21 13:20:50) 
bir ay önce bir tamirhanede olan muhabbet esnasında şöyle bir konuşma geçmişti "tamircilere bak, kaç tane japon arabası geliyor ve diğer markalara bak" japon da gelen vardır illa ki fakat daha çok hangi sorunla geldiğidir.


  • evimin paspasi  (11.03.21 13:22:43) 
toyota diğerlerine göre daha az arıza veriyor. ne kadar eski olursa olsun.


  • jelly bear  (11.03.21 13:31:42) 
bu genelde amerikadan yayılan bir şehir efsanesi. amerikada dikkat edersen toyotanın trde satılmayan ayı gibi hacimli ve atmosferik motorlu araçları var, genelde uzun yolda kullanılıyor ve daha az karmaşık olduğu için az arıza veriyor. aynı aracı avrupa markaları ile karşılaştırdığında avrupa markaları daha küçük hacimli, turbolu, bir çok ıvır zıvırı olan araçlar üretiyorlar emisyon sıkıntıları gereği. e tabii ki avrupa markaları da daha çabuk bozulabiliyor çok doğal olarak. yani işin kökeni burada, toyota araçlar çok daha az karmaşık genel olarak (son hibritleri saymazsak) türkiyede o ayı gibi hacimli motorlar satılmadığı için hikaye aşağı yukarı burası için aynı denebilir.

keza vites de öyle, cvt gibi aslında vites olmayan bir devirlenme sistemi ile dsg'yi karşılaştırmak yersiz, çünkü ikisi bambaşka teknolojiler. cvt daha sorunsuz ama çok verimsiz. adamlar verimli (daha az beygirde daha çok performans verebilen), daha az yakan ve daha konforlu bir vites teknolojisi geliştirmişler, ama tabii ki bunun götürüsü olarak da daha çok bakım gerektiriyor, bizim gibi bakımı sanayideki dayısında yaptıran ülkelerde patlıyor.

özet: o bozulmaz denen toyota genel olarak bizim ülkemizde satılanlar değil.
  • roket adam  (11.03.21 14:03:30 ~ 14:35:54) 
m.youtube.com

Top gear da konu islemislerdi.
  • kaiserr76  (11.03.21 14:32:57) 
nasıl ya? bir ara hep şöyle haberler çıkıyordu:

www.sozcu.com.tr

www.dunya.com

www.aa.com.tr
  • ardt  (11.03.21 14:33:02 ~ 14:33:31) 
ben boş muhabbet veya şehir efsanesi olduğuna inanmıyorum. toyota'larda bugüne kadar teknoloji çok öne çıkan bir unsur değil, genelde bir arabadan standart olarak ne bekliyorsan sadece onu verecek şekilde tasarlandığı için genelde basit, zımbırtısız oluyor.
turbo beslemeli modeli çok az, düne kadar yoktu bile denilebilir yaygın satan modellerde. şanzıman olarak en az riski alıyorlar, daha düne kadar çoğu aracında nuh nebiden kalma dört ileri otomatik vardı, şimdi de hepsi cvt. kabin içinde de aynı hikaye, genelde toyota modellerinde lüks yerine dayanıklılık üzerine tasarlanmış hissini alırsın. en rahatı değildir, en hızlısı değildir. işini yapacak kadardır.
motor da düz atmosferik olduğu için nazlı değildir, yağ bakımlarını bile çok önemsemeden hizmet verir, düşük streste çalıştığı için de nispeten uzun ömürlüdür.
büyük/küçük veya amerika/türkiye fark etmeksizin her ülkede bu böyledir. ingiltere'de de yıllarca müşteri memnuniyeti anketlerinde en ön sıralardaydı.
az risk alır, beyaz eşya gibi araba yapar. etliye sütlüye karışmayınca da çok sıkıntı yaşamıyorsun doğal olarak. bu imaj da bence buradan geliyor.
  • gkhncnzdgn  (11.03.21 14:34:09) 
www.toyota.com.tr

Kaizen olayını bi araştırın bence
  • foster  (11.03.21 14:47:12) 
@ardt

geri çağırma olayı başka bir duruma işaret. "toyotalar kolay bozuluyor, o yüzden geri çağırılıyor" diye bir mantık yok. ciddi bir güvenlik açığı var ise anında geri çağırma yapılır. örneğin hava yastığı açılmıyordur ya da açılmaması gereken yerde açılmıştır bir araçta. bunun araştırması yapılıp kök neden olarak tasarımda ya da üretime bağlı bir hata tespit edilirse tüm araçları ya da o hatayı içeren seriyi anında geri çağırırlar. hayati derecede önemli olmayan bazı hatalarda da araç servise geldiğinde düzeltme yaparlar. kullanıcı farkında bile olmayabilir. örneğin aracın multimedya dilini arapçaya çevirdiğinde mutlimedya sistemi kendi kendine kapanıyordur. bunun için araç geri çağırılmaz, servise geldiğinde yazılım güncellemesi yapılır.

soruda bahsedilen ise aracın sağlamlığı. yukarıdaki anlatılan durumlarla ilgili değil. araç geri çağırma her markada yaşanabilen bir durum.

toyota'nın daha sağlam olduğu efsane değil. "boş muhabbet" de değil. doğuş oto servislerine nazaran toyota servisleri daha boş oluyor. bunu sektörde çalışanlara sorarak teyit edebilirsiniz.
  • himmet dayi  (11.03.21 14:51:56) 
Model, modelin yılına göre herşey değişir. Toyota'nın da çok sikintili modelleri var.
Bana göre asil sehir efsanesi olan alman arabalarinin dayanikliligi. Hayatimda duydugum en büyük goygoy araba almandan alinir olayi.

Bu arada bunlarin istatistikleri var, Türkiye bilemem de Avrupa'da var yani hangi arac ne kadar sıkıntı cikardi vs. Reliability indexlerden bakabilirsiniz.
  • logisticsmanager  (11.03.21 15:02:16) 
her araba bozulur, japonun farkı istatistiksel olarak daha az arıza yapması.


  • orpheus  (11.03.21 18:10:36) 
Japonlar muhafazakar oldukları için inovasyon çok azdır. Yeni bir şey denemeyince de çok sorun olmaz.


  • boray eris  (11.03.21 18:42:11) 
babam da 16 yildir kullandigi bir toyota var, genel bakimlari disinda neredeyse 0 masrafi oldu :) sadece 1-2 ay once biraz masraf olan 1-2 parcasi degisti o kadar; eski toyota'lar cok ama cok iyiler (bir arkadas da boyle mazda var, o da genel anlamda toyota gibi) yeni nesil arabalar hem cok masraf cikiyor hem de eski kalite yok bence


  • sweetoffice  (11.03.21 19:03:50) 
boş da dolu da. toyota tamamen mekanik sistemi iyi araçlar yapar. f/p da en iyi araç markasıdır. konfor vb ekstra özellikleri çok kullanmazlar, bu sebepten arıza yapmayan araçlardır.genel olarak standart sorunsuz otomatik şanzımanı geliştirir ve çok sıkıntı yaratmayan araçları üretirler. amaçları az yakan az sorun çıkaran araçlar yapmak olduğu için risk almadan çok standart üretim yaparlar. örneğin 2012 model zincirli şanzıman mercedesin zincir değişimi en fazla yüz bindir. ancak aynı zincir şanzımanlı toyota 1 milyon km ye kadar gidebilir. neden mercedes parçadan para kazanmak ister.


  • mikahakkinen  (11.03.21 20:58:53 ~ 21:01:01) 
Toyota’nın öne çıkmasını sağlayan model efsane kasa corolla. Onun dışında zaten daha muhafazakar olduklarından yenilik daha az, bu nedenle arıza verebilecek aksam azalıyo. Yukarıda da bahsetmişler.

Ama Japon arabaları başka ya. Bi örneği de şu: youtu.be
  • tek yaprak havlu  (11.03.21 21:29:22) 
Bos muhabbet kesinlikle degil.
Japonlar, almanlar gibi "over engineered" araclar uretmiyor. Kolay kolay bozulmuyor, bozulsa bile tamiri kolay.
Ortadogudaki col bedevilerinin alayinin altinda neden toyota tacoma var, rastlanti mi?
  • cooperr  (11.03.21 21:34:21) 
toyota'nın üretim yöntemleri üniversitelerde ders olarak veriliyor


  • sanquis  (11.03.21 22:46:28) 
toyota bozulmaz pek çünkü olgunlaşmış teknoloji kullanır. yeri gelir piyasayı geriden takip eder. mesela avrupalı üreticiler adblue vesaire uğraşırken, toyota hiç o topa girmemiştir bile. onun dışında çoğu markanın bilgi eğlence sistemi havada taklalar atar ama toyota birazcık kağnı hızıyla sağlam iş çıkarır gibi.

avrupalı üreticiler teknolojiyi önden sürüp, tüm müşterileri deneme tahtası yapayım diye hareket ederler.

bu arada sektör içinden biri olarak diyebilirim ki toyota teknik desteğinde falan çalışsanız arıza kodlarını unutursunuz ama diğer markalarda bunları ezbere bilirsiniz.

bu arada geri çağırmalardan falan korkmayın. o firmanın "ben bir problem gördüm, şu kadar arabamda var, problemi size daha yansımadan bile herkesi servise davet edip çözeceğim." demesi. bunun ille de güvenlik içerikli olmasına gerek yok. avrupanın açık kaynaklarına bakın, radyodan bile toplu geri çağırma yapıldığını görebilirsiniz. ne kadar hızlı ve genel çözüm, o kadar iyi.
  • rain when i die  (11.03.21 23:06:51) 
[]

Universitede uzaktan eğitim şahane değil mi?

Birkac bolum disinda yüz yüze eğitim vakit kaybı ve çok zahmetli değil mi?




 
Universite egitimi çöp çunku yoksa boyle olmamali bence


  • Anjelik  (10.03.21 07:48:59) 
kesinlikle katılıyorum. bence yüz yüze olabilecek bütün bölümler böyle devam etmeli, bazı mühendislik uygulamalı alanlarda uzaktan kontrollü laboratuvar kurulup sorun da çözülebilir.

herkes için fırsat akademisyen rahat, öğrenci rahat, devletin sırtında kampüs işletme ücreti düşüyor bu bir fırsattır.
  • kraldan cok kralci  (10.03.21 08:11:25) 
Üniversite eğitimi akademik çalışmalar dışında insanı sosyal açıdan da geliştiren-değiştiren bir şey. O yüzden iyi değil.


  • mg3929  (10.03.21 09:09:31) 
uzaktan eğitimi bilemem ama uzaktan çalışmak kesinlikle şahane.

sadece imza atmam gerekirse işyerine gidiyorum o kadar.

tüm toplantılar, dökümanlar, takipler her şey evden de oluyor. bunu işveren de gördü ve en büyük değişim budur.
  • hosein  (10.03.21 09:16:05) 
ben de memnunum. inanılmaz bir okuma yüküm var. yurtta ya da öğrenci evinde yaşıyor olsaydım şu an kendime ayıracak vaktim kalmazdı muhtemelen. şu an her şeyim çok daha düzenli.

evet sosyallik konusunda dezavantajları olsa da.
  • black holes in the sky  (10.03.21 09:39:55) 
Değil sosyal anlamda neler kaçırdığınızı bilmiyorsunuz


  • freebird5406_2  (10.03.21 09:45:54) 
mg3929 +1

Zahmetli ama vakit kaybı değil. Kulüpleri, sosyal etkinlikleri, sanatı sepeti geçtim, kantinde/çayırda çimende oturup geyik yapmayı ve sosyalleşmeyi bile kaçırıyor çocuklar. Özellikle bu yıl başlayıp hocalarını bile yüz yüze görmeyen gençlere çok üzülüyorum cidden.
  • kobuzchu kiz  (10.03.21 10:01:14) 
Soylenilenlere ek olarak mesela mezun olmadan 4 ay once full time calismaya baslamistim bir onceki seneden mezun olup ise giren arkadasim sayesinde. 4 sene evde patates gibi otursaydim oyle bir calisma alaninin oldugundan haberim bile olmazdi, referansi gec.

Veya mesela ortalama liseyi bitirmis 18 yasinda bir birey sifir donanimli oluyor. Benim okudugum universitede bircok kisi nasil mail yazilir, nasil topluluk icinde veya ciddi bir gorusmede konusulur ogrenci kuluplerinde calisarak ogreniyordu.

"vakit kaybi" diyenlerin gercekten vakitlerini nasil doldurgunu merak ediyorum.
  • hot potato  (10.03.21 10:14:56 ~ 10:16:07) 
Üniversitelerde uzaktan eğitim çok güzel bir şey sosyalleşeceksen başka yerde sosyalleşirsin gerçi bu ortamda artik hiç bir şey eskisi gibi olmayacağı için o sosyalleşme işide whasupdan grup kurarak olur gerekirse toplanılır vs

bana kalirsa Tıp ve Mühendislikte gayet güzel uzaktan eğitim olabilir Laboratuvar olması gerektiği yerde okula gidersin diğer herşey uzaktan gayet güzel olur rahat olur maliyeti düşük olur
  • baknedicem  (10.03.21 10:20:31) 
harika. beylikdüzünden taksime gitmekten kurtuldum. 4 saat artıdayım.


  • xrated  (10.03.21 10:26:42) 
üniversite eğitimi baştan çöp zaten. tüm dünyada sıfırdan düşünülüyor, üniversite eğitimi 1500'lerden beri aynı teknikle sürüyor düşünebiliyor musun


  • roket adam  (10.03.21 10:30:01) 
yüz yüze eğitim sistemimizdeki problemler nedeniyle uzaktan eğitime geçince farklılık yok gibi duruyor.

o halde bugüne kadar yerilen açıköğretim ve diğer uzaktan eğitim kurumlarının yerilmesi boşunaymış.

bir de üniversite kültürü diye bir şey var. okulları sadece bir kaç formül ezberleten ya da bir kaç konuyu ezberleten kurumlar olarak görürseniz yanılırsınız. mesela alakasız ama liselerdeki kılık kıyafet yönetmeliğinin esnetilmesi iyi bir şey değil. öğrencilere bulundukları ortamın gerekliliklerine göre giyinme kültürü veriyor. aynı şekilde üniversitelerde insanlar sosyalleşiyor. çeşitli konularda aktiviteler kovalayabiliyor. üniversite arkadaşları meslekleri boyunca yanlarında oluyor vs vs vs
  • co2s2  (10.03.21 10:55:36) 
aga bu kadar seviyorsanız uzaktan eğitim okuyun:)


  • nothing in my way  (10.03.21 12:11:29) 
Eğitim olarak daha iyi, tartışmasız bu. Şu anda da üniversitelerin fiziksel olarak açılmasına karşıyım.


AMA

Üniversiteler sadece bir öğretim kurumu değiller. Evet çoğu insan lise gibi okuyor buraları, gelişmemiş bireyler olarak çıkıyorlar. Yine de üniversiteler bireylerin kendilerini keşfettiği, topluma dahil oldukları yerlerdir. Ergen olarak girip sorumluluk bilinci olan, kişiler arası* ilişkiler kurmayı becerebilen yetişkin bireyler olarak çıkıyorlar.

*interpersonal yazacaktım çeviremedim tam
  • aguen  (10.03.21 12:41:02) 
üniversite sadece eğitim değil ki, hayatı öğrendiğin bir yer. sosyalleşirsin, insan ilişkilerini öğrenirsin, hocalarınla ve kültür açısından seni geliştirebilecek, belirli kültür seviyesine ulaşmış arkadaşlarınla muhabbet edersin, ufkun açılır. sınıfta sunum yaparsın, topluluklara konuşmayı öğrenirsin.

diğer yandan, okula gidersin, biri müthiş ders notu tutmuştur laf arasında muhabbeti geçer alırsın, ya da proje vardır okul çıkışı kütüphanede toplanıp yapılır gibi şeyler de bence online'da bu kadar kolay yürümüyordur.

işin bir de sosyalleşme boyutu var. kulüpler var. üniversiteye gitmeden samimi arkadaşlıklar kurulabileceğini düşünmüyorum.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (10.03.21 13:04:54) 
Süper ya uygulamayı da çağırıyor hoca 2 kişiye 1 profesör 1 günde anlatıyor


  • gatherer  (11.03.21 23:36:22) 
hahah herkes sosyalleşme , insan ilişkileri , kültür seviyeni arttırsın felan yazmış süper gerçekten. Üniversite öğrencilerini çoğu boş beleş takılıyor 4 sene ne kültürel anlamda ne sosyal anlamda kendine bişey katıyor. eğer bahsettiğiniz ders çıkışında cafeye gittikten sonra eve dönmekse evet üniversite öğrencileri kendine çok şey katıyor üniversitede. Dersler ve hocalarda ne kadar vasat olabilcekse o kadar vasat.


  • ishak77  (13.03.21 02:19:46) 
[]

Aileniz sevgilinizi biliyor mu?

Öğrendiğinde ne tepki verdi? Bilse tepkisi ne olurdu? Tanışırdınız mi? Anlatın işte...




 
Bizim ailede çok bir hiyerarşi yok. Baba veya anne otoritesi yok yani. Herkes eşit düzeyde ilişki kuruyor, serbest bırakan ebeveyn stili sanırım bu. İlk erkek arkadaşımı 16 yaşındayken öğrenmişlerdi ve bir şey demediler, sadece abim gereksiz tribe girmişti ama kısa sürdü. Şu an hiç sıkıntı yaşamıyorum zaten, tanıştırıyorum direkt. Bana kalsa evde otoritenin hiç olmaması doğru değil. Ama aşırı koruyucu ebeveyne sahip arkadaşlarım daha fazla insanla ilişki içerisinde oldu öyle de bir durum var. Ergenlik karşı cinsle etkileşime geçme isteğinin en çok arttığı dönemlerden biri, o dönemde genci kısıtlamak ters tepiyor her türlü yalanı söylüyorlardı arkadaşlarım. O yüzden gençle o güven ilişkisinin kurulması, ama anne-baba olduğunun da unutturulmaması lazım bence.


  • Mizantropistt  (02.03.21 11:20:58) 
Biz eğlenceli bir aileyiz. Kardeşimin kız arkadaşı olsun tanışırız anında. Kavgada kızı tutarız felan.


  • cilekli pasta  (02.03.21 12:11:30) 
Babam asırı rahat, asla kız babası gibi değil. Anlatsam bir şey demez, hatta kardeşim profil fotosunu sevgilisiyle yapınca delikanlıyla tanışmak isterim diyip bırakmıştı. Israr da etmedi. Ben evlenirsem bir gün ilk babamla tanıştırırım.

Annem babamın tam tersi. Aşırı geleneksel. Etraf ne der, erkek tarafı ne düşünür gibi şeylerle kafayı bozmuş durumda. Lise ve üniversitedeki sevgilimi öğrenmişti. Ayda yılda bir buluşabiliyordum, kendimi önüne atmamalıymışım. Ünideyken sevgilimin annesi kanser olmuştu. Beni de görmek istemiş kadın, severlerdi beni. Annem o gün evden çıkartmadı. Erkek tarafı beni cepte diye düşünürmüş. Hala çok pişmanım gitmediğime. Bunlar olurken de lise ve üniversite başlarındayım evlilik falan yok ortada ama çeyizim de tam takırdı. Bunlar yüzünden evlilik fobisi oluştu.

Sonra anneme bir şey oldu, eyvah bu kız evlenemeyecek kafasına girdi (yaşım 27) şimdi de taktik veriyor. İşe giderken etek giy, güzel giyin, topuklu giy erkeklerin dikkatini çek, şık ol falan diyor :) kıyafet serbest olunca rahat giyiniyorum rahatsız oluyor.

Evlenene kadar kimseden bahsetmem artık. Toksik geleneksel zırvalarla beynimi kirletemem.
  • jazzabel  (02.03.21 15:19:45) 
yok ama olsaydı söylemezdim, iş ciddiye binerse anca.


  • rose parks  (02.03.21 16:32:53) 
28 yaşındayım, genel yönelimim sürekli anlatma şeklindeydi, doğrusunun da bu olduğuna inanıyorum. ama hangi sevgilimi anlatsam annem güzel kulplar buluyordu. tanıştırma kısmına geçemiyordum bile. geç de olsa anneyle tanıştırılacak sevgilinin evlenmeye karar verdiğim kişi olması gerektiğini fark ettim.
çok özenirim çocuğunun sevgilisiyle "bunlar evlenecekler mi şimdi" düşüncesi olmadan vakit geçiren anababalara.
ben anneme bir sevgilimden bahsedince biraz eleştirmeye yer arar, evlenseniz nasıl olur düşüncesine girer.
babam da benzer konuda. birkaç kez sevgililerimi anlatmaya çalıştım, "böyle şeyler annelerle konuşulur" dedi. babam beni hala daha 3 yaşındaki halimle görüyor sanırım. swh :)

ailem, aslında annem, evlenmeme takmış halde. bu nedenle şimdi sevgilim olsa da söylemem. aslında son sevgilim hakkında, daha onu tanımadan, kulp takmaları çok ağırıma gitti. o nedenle özel hayatımla ailem arasında net bir sınır koyma kararı verdim. ha olur da bir gün evlenmeye karar verirsem, net karar verdiğimde karşılarına çıkıp ben evleniyorum, buyurun bu da damadınız, bu da davetiyeniz dermişim gibi geliyor.
  • ananotherlife  (02.03.21 18:07:13) 
ben hic bahsetmeme taraftariyim normalde de hayatimla ilgili cok ozel detaylari paylasan bir tip degilim. evlilik soz konusu olmadikca vay begendi vay begenmedi muhabbetine hiiic ugrasamazdim. ailemin aglasam ACABA SEVGILISIYLR BI SEY MI OLDU kizsam SEVGILISIYLE KAVGA ETTI gibi surekli her boku sevgiliye yorma egiliminde olmasinin da etkisi vardir.


  • ala09  (02.03.21 18:25:27) 
[]

Palet kullanarak derme çatma kumes nasıl yapılır?

Paletin ayaklarını toprağa gömmek istiyorum. Arkasına belki destek çubukları. Palet tahtalarını ayırıp işçilik yapmak istemiyorum. En az cabayla 10 tavukluk kumes nasil yapilir? Sizden fikir almak istiyorum.




 
Giris cikis nasil olacak iscilik olmadan? Bi kapi lazim yani iyi kotu


  • Anjelik  (23.02.21 22:44:43) 
Geçtiğimiz yaz ben de çocuklar taze yumurta yesin diye niyetlenmiştim küçük bir kümes için, o zaman bakınırken şu şekilde kümesleri gözüme kestirmiştim, fikir edinirsiniz...

www.google.com
  • arpaci kumrusu  (24.02.21 10:16:19) 
Aralıkları neyle kapatacağız? Eğer kapatmazsak hem soğuk olur hem de cereyenda kalır hayvanlar. O aralıkalrdan girebilecek gelibcik ihtimali de var mı düşünemedim şu an.

10 tavuğa sadece geceleme için 3-4 m2 kapalı yer yeterli, gündüz gezinmek içinse 10-15 m2 toprak alan gerekli.

2 palet yüksekliğinde, 2 palet genişliğinde 2-3 palet uzunluğunda bir kümes yapılabilir. Ama dışı mutlaka rüzgar ve yağmurdan korunmak için birşeyle kaplanmalı.
  • John Bloor  (24.02.21 11:13:55) 
Araliklardan usumezler ama tel cakman lazım etrafına. Sansarlar yer +1


  • westblack  (24.02.21 15:48:07) 
[]

ahlat ağacı

sinan çeşme başında kızla sohbet ediyor. bu olay gerçek mi yoksa sinan hayal mi görüyor? filmin başka hiçbir yerinde sinan sigara içmiyor. sinan ın polisten kaçma sahnesi, babasını ganyan bayinde basma anında bir çok hayal kurduğunu / düş gördüğünü biliyoruz.

spoiler demeyin. bu zamana kadar izlemeyen zaten bundan sonra izlemez.


 
Bence gerçekti. Zaten kız yakında evleneceğini söylüyor ve sonraki sahnelerde gelin olarak görülüyor.


  • aslil  (20.02.21 08:35:10) 
Bence o kız Onur Ünlü’nün sevgilisi olduğu için araya sıkıştırılmış bir sahne. Kızın filmde hiçbir olayı yok. Buna da rol verelim denmiş gibi.


  • suicides underground  (20.02.21 08:37:48) 
Kızın filmde hiç bir olayı yok yorumunuza katılmıyorum. Sinan'in bir çok şeyde olduğu gibi aşk meşk sevgili vs. Konularında da hayal kırıklığından başka bir şey elde edemediğini gösteriyor bence.


  • aslil  (20.02.21 08:45:30) 
Gerçek. Gerçek olmasa düğün sahnesi ve barajdaki kavga sahnesi de olmazdı.


  • halitkin  (20.02.21 14:02:55) 
Diğer sahneler -yukarıda bahsedilmiş- gerçek olduğunu kanıtlıyor bence. Ayrıca Sinan’ın bildiğimiz çiğ ergenlerden olduğu fikrini daha da pekiştirmemiz için “bakın bu da aşk hayatı” denilerek yerleştirilmiş bir sahne olduğunu düşünüyorum.


  • ruhen hastayim ben  (20.02.21 14:38:53 ~ 14:39:26) 
[]

En zengin icerikli en iyi propolis markası nedir?

Damla olarak almak istiyorum. Hepinize sevgiler...




 
  • synax  (01.02.21 20:12:52) 
Eğriçayır markasını tavsiye ederim. Şu sebeplerden;
- Organik ve sertifikalı
- Eğriçayırın ürünü %33 propolis içeriyor, Beeo %20 maksimum
- Propolis içeriği daha fazla olmasına rağmen Eğriçayır markasının fiyatı daha uygun.

Markayı araştırın, Kanada'dan ödüller almış ürünleri var, bana piyasada en güveniliri bu marka gibi geliyor.
  • anthemis nobilis  (01.02.21 23:32:14 ~ 23:36:15) 
[]

ekşisözlük ten the mentalyan a mesaj atabilir misiniz?

ekşiduyuru dan mesaj atamadım burdan sorayım.

ankilozan spondilit tedavisi gören biriyim. hapları alma işini mümkün olduğunca erteliyorum. spor ve takviye besinle ağrıları azaltma çabasındayım. ankara etimesgut taki aktardan aldığınız kürün içeriği nedir? bir de karaciğere zarar verdiğini belirtmişsiniz. uzun süre değilde makul süre bu kürü kullanmayı tavsiye eder misiniz?

ve bu kür hakkında bildiklerinizi mümkün olduğunca anlatır mısınız lütfen.

yardımınız için şimdiden teşekkür ederim. hepimize geçmiş olsun.

sevgiler...

 
duyuru linkini mesaj attım.


  • orijinal nick bulamadim  (05.01.21 09:03:39) 
[]

Google maps ten bi yerin mesela 5 sene öncesini nasıl görebiliyoruz?

Burdan sormadan 40 yere baktım, bulamadım.




 
google earth üzerinden görülebiliyor.

www.google.com

edit: şimdi baktım, masaüstü sürümünü yüklemen gerekiyor. açıldığında yukarıdaki menüden geçmişi göster diyorsun
  • delidir yakalayin  (03.11.20 09:43:05 ~ 09:52:34) 
[]

Online gazete haberi yapılan site neydi?

Hiç program indirmeden şuraya foto ekle şuraya metin yaz tarzı bi site vardi. Hazir sablonlari dolduruyorduk. Saka amacli gayet amatör işler içindi. Neydi o site?




 
  • duster  (15.10.20 14:03:24) 
[]

Hadi o mutluluk veren şarkıyı bulalim

2 gündür google da taklalar atarak arıyorum bulamadım. Şarki italyan ispanyol ya da portekizce. Yakışıklı bi çocuk söylüyor. Moço moço diye nakaratı var. Bi on sene öncesinde çok popülerdi. Klibi bi konser ortamında çekilmiş. Şarkıda akerdeon var. Sonlara doğru seyirciyle beraber söylüyor. Daha fazla şey anlatamıyorum hadi ingilizce olsa ıyi kötü bulurum da. canım dinlemek istedi. Bulan iyi hayir duasi alacak.




 
sallayayım aklıma bunu getirdi ben dinledim en azından :)
www.youtube.com

  • passion rules the game  (03.10.20 15:47:00 ~ 15:47:35) 
youtu.be

Bu değil mi
  • freebird5406_2  (03.10.20 15:47:29) 
@freebird +1

Ben de onu demeye gelmiştim.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (03.10.20 16:22:14) 
Ha yaşayın be çocuklar...


  • luluki  (04.10.20 06:38:38) 
[]

bu müzik tarzının adı ve bu tür şarkıları arıyorum.

söz ağırlıklı değil de müziğin ön plana çıktığı, söylemesi zor adeta senfonik neredeyse operaya yakın bi türk sanat müziği tarzı var. mesela bu akşam bütün meyhaneleri dolaştım istanbul un ya da huysuz ve tatlı kadın.

icrası epey zor aynı zamanda dinlemesi o kadar zevkli şarkıları arıyorum. bi ara klasik sanat müziği diye bişey duymuştum. o şekilde arayınca bişey bulamadım.

hani sanki türk sanat müziğinin özü gibi bişey. saray müziği mi dersiniz dede efendiler in altyapıları mı başka bişey mi bilemiyorum..

bilmem ifade edebildim mi? yardımınız için şimdiden teşekkür ederim.

bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım istanbul un. isterseniz söylemeyi deneyin. yapamazsınız:)
www.youtube.com

 
kapın her çalındığında
cana rakibi handan edersin
pişman olup da dönersen geri
sazlar çalınır çamlıca'nın bahçelerinde

bir çırpıda aklıma gelenler :D
  • dougsampson  (25.08.20 10:15:13) 
dede efendi diye girerseniz tasavvufa kadar gidersiniz ve harbiden de ağırdır yani. mesela yine bir gülnihal, icrası da zordur cidden -gerçi duyurudaki ve cevaplardaki çoğu eserin icrası zordur, belirteyim- direkt sözsüz istiyorsanız taksimleri -kanun taksimi vs yani doğaçlama olarak belli bir makamda takılmak yani, mesela orient blue'nun dediği gibi kürdili hicazkar olur nihavend olur- ya da saz semaileri de olabilir, dinleyebilirsiniz. ben güzin değişmez'in meftunun oldum diye bir albümü var, baya ağır eserler var, onu çok severim,m spotify'da da var mesela. kendisi mektepli değil alaylı -alaylı dediğim de, yine tsm korolarında sazla beraber çalışmış yani- bir hanım. sesi buğuludur, ben çok severim. size böyle daha osmanlı dönemi - cumhuriyetin ilk yılları eserleri lazım, çünkü günümüze doğru geldikçe eserler gitgide önce arabeskleşiyor sonra da poplaşıyor. gerçi son dönemde bir iki yeni genç yetenek çıktı -ben de çok yaşlıymışım gibi söyledim ama benim yaşlarımdalar XD annem sağolsun böyle böyle tsm dernekçi teyze oldum aşsdlkaidkas - bulursam annemlerin konser programlarındaki playlistleri atarım size, onlar da baya ağır söylüyor -annem kanun çalıyor, bazen koroda da yer aldığı oluyor- ya da direkt ona da sorarım.

ek olarak ben münir nurettin'in pek çok eserini çok severim. yalnız icrası zor olmasına rağmen sizin kastettiğiniz gibi eserleri azdır, çok bilinen rindlerin akşamı (dönülmez akşamın ufkundayım) ve beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, gibi. şahsi favorilerimden kanatları gümüş ve tereddüt -tereddüt biraz daha sizin istediğinize yakın olabilir, kanatları gümüş daha batılı bir eserdir, 3/4'lük olması lazım, vals gibiydi sanırım, film müziğidir zaten, nazım hikmet'in şiirinden bestelenmiştir. tavsiye ederim yine de.

ek olarak makber vardır harbi harbi ağırdır, ama sağolsun abdülhak hamit tarhan ölen eşi için yazmış olsa da, eşinin cenazesinde tanıştığı hanımla kısa sürede evlenmiştir, böyle de şarkı mahvederim asşdlkaidka

bir de, tatyos efendi'nin eserlerini çok severim ama çok klişe bir cevap oldu bu da XD zaten güzin değişmez de albümünde seslendirmiş bazı eserlerini.
  • pasp  (25.08.20 13:14:28) 
[]

Tamirci arabamız ne olsun?

2 haftadır komşu esnafın torosuyla idare ediyoruz ama yetmiyor. Bankadan kredi çekip bisey alicam. En fazla 30k tutarında olmalı. 3 ay içinde bu borcu katabilirim. Sonra yola devam. Toros yetmiyor doblo da yetmez. Ne alayim? Bütçe 30k. Sehir ici kullanılacak. 40 km hız yapsın arıza çıkarmasın yeter. Yardımınız için şimdiden tesekkurler




 
Transit, h100?


  • md11  (31.07.19 18:46:07) 
Musterim onceki soruda verilen cevaplardan kablelvuku nun cevabini begendi.(karo sorusu) Kendisine onun tesekkurlerini iletiyorum.


  • luluki  (31.07.19 18:46:17) 
En ucuz Ducato sanırım. Transporter vs de olabilir


  • westblack  (31.07.19 19:10:45) 
[]

bölümü bırakıyorum gaz verin lütfen. mimarlıktan tesisatçılığa....

ben yeni nesildeki okuma aşkını anlamıyorum. en başta ben olmak üzere herkes üniversite okuma derdinde. halbuki en güzel yıllar bu yüzden boş beleş akıp gidiyor.

itü mimarlık 2. sınıf öğrencisiyim. 20 ye yakın ders görüp sadece 6 sından geçtim. bu rezil geçen 2 yıla dönüp baktığımda tek tesellim 11 aylık ilişkim oldu. o da akıllı kızmış, tatlı tatlı ayrıldık. sonsuz sıkıcı dersler, aptalca sabahladığım geceler ve amaçsızlık...

bu okul sittin sene bitmeyecek, bitse ne sanki iş mi var? bu amaçsızlık beni bitiren şey oldu. tekrar sınava girip yine salak bi bölümde yılları heba etmek istemiyorum. geçen yıla kadar bi yüklensem tıp kazanırım diyodum artık doktor olmak ta istemiyorum.

18 yaşıma geldiğimde artık kitap defter işinden sıkılmış biriydim. geçer dediler geçmedi. sabah okula giderken otobüs şöförünü görüp özeniyorum. ulan adam bi işe yarıyor ben ancak kitap defter taşıyorum. durakta iniyorum inşaatçıları çöpçüleri görüp gurur duyuyorum. adamların bi gayesi var.

ben neye yarıyorum?

derdim para kazanmak değil, işe yaramak. arkadaş sen derece yapıp bu bölümü kazanmışsın lafı o kadar manasız ki. eee diyor uzaklara bakıyorum.

neyse... bölümden hayır gelmeyecek. ben bi tanıdık yoluyla su elektrik tesisatçılığı işine girmek istiyorum. irfan abi dedi ki: 1 aya işi çözersin 6 aya pratiklik kazanırsın. en beceriksiz adam bile evlere tamire gidip yolunu buluyor. sen inşaat işi de kaparsın. iş te para da çok.

sertifika, kurs işini de o ara halledip bürokrasiyi aşmak istiyorum. en basidinden sabahı kör vakti burda takılmak yerine arabaya bakır kablo yüklemek bana mantıklı geliyor.

ustalık: hem işe yarama duygusu hem hedefin olması hem para.
öğrencilik: amaçsızlık, başarı yok, okul bitmeyecek. bitse de iş yok.

son bi gaz istiyorum duyuru. bu soruyu yazmadan önce 1 yıldan fazladır düşünüyorum. çıkış maalesef yok. gerçi maalesef değil. ben gönüllüyüm bu işte.

okuyanlara teşekkürler, yardımcı olanlara şimdiden sevgilerle...

 
şöyle bir gaz vereyim ben de. fayans ustası 2 gün sürecek küçük bir iş için maaşımın yarısı kadar ücret istedi ve malzemeyi siz alırsınız dedi. 5 sene gurbette okul okuduğuma mı yanayım, ustanın 1 haftada kazandığı parayı 1 ayda kazanamadığıma mı?


  • alwayschargeneverbend  (26.07.19 06:45:52) 
arkadaşlar ne kadar iyisiniz. içim bi enerjiyle doldu nerdeyse evin içinde koşturmaya başlayacağım. küfrediyorum şu anda. niye koskoca 2 seneyi berbat etmişim diye.

evet bitiyor bu iş. arkama bile bakmaycağım artık.
  • luluki  (26.07.19 06:56:46) 
mimarlik eger hakkini vereceksen zorla olacak is degil. 20 ders alip 14unden caktiysan birakmak dogru karar.
eger gelecegi olabilecek ve severek yapabilecegin bir bolume gecis yapma olasiligin var ise bir dene derim zira okul itu, dandik bir kurum degil. yok eger seni acmiyor ise, bende usta ol derim. hem ise yararsin, hem de bir suru mimarin kazanamadigi parayi kazanirsin. bir tanidik var itu maden mezunu, babasi demir ustasiydi. okuli bitirdi babasinin yanina girdi, isi sirtladi simdi babasi emekli oldu cocuk devam ediyor. ustaligin iyi ise, fayansci ol, kaportaci ol fark etmez, hayal edemeyecegin paralari kazanirsin.

  • cooperr  (26.07.19 07:11:40) 
İtü mimarlıkta olduğuna göre ilk 10.000'e girdin, merkezi puanınla bir tıp fakültesine geçiş yapabilirsin. Bir değişiklik olmazsa iş garantin de olur, işe yaradığını da hissedersin hastalarla iç içe olup.


  • signore  (26.07.19 07:22:27) 
@signore: ilk 15000 deyim. doktorluk güzel ama memleket şartlarında istemiyorum.
@sagasen: artık yurtdışına gitmek epey zorlaştı. doktorsan belki ama mimarsan çok çok zor.

  • luluki  (26.07.19 07:30:26) 
Merkezi yatay geçişle başka bir bölüme geç kesinlikle.

Istersen yine bahsettiğin işlere başla ama okumayı da arkanda bırakma. Her zaman yani basında olsun.

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

Senin de fikirlerin değişebilir yarın bir gün. Bugün vermiş olduğum kararın pişmanlığını yaşayabilirsin.

Belli ki mimarlık sana göre değil, olabilir. Sevebileceğin bir bölüm arayışına gir.

Okuduktan sonra yurtdışına gitmek hiç de zor değil. Daha yolun çok başındasın.

Not:sana göre yolun biraz daha ilerisinde olan birisiyim. Gelecekten konuşuyorum sana.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (26.07.19 07:44:13) 
Senin başka problemlerin var, buraya yazmamışsın. İTÜ mimarlık kolay girilen bir bölüm değil. Orayı kazanacaksın ve sonra da ilkokul mezunu Cemal ustanın tavsiyesiyle tesisatçı olacaksın. Olacaksan da, bence bölümünü bitir ve sonra ol.

Ülkede mimara mühendise iş yok doğru, fakat bu gelip geçecek. Sen mezun olduğunda şartlar çok değişmiş, mimarların çok iyi kazanmaya başladıkları dönem olabilir. O zaman kafanı duvarlara vurursun, çünkü 23-24 yaşında tekrar itü'ye girme şansım yoktur ve hayatının geri kalanını tesisatçılığı yaparak geçireceksindir.

Eğer ailenin durumu kötü değilse okulunu bitir. Ailenden daha fazla destek al, gidip de ustanın formenin söyledikleriyle hayatına yön verme.

Burada sana "çok doğru yoldasınız" diyenler sana büyük kötülük yapıyorlar.
  • malheiros  (26.07.19 07:55:20 ~ 07:58:00) 
ben sana gaz veremem ama burada bu yazıyı okuyan gençler ve ebeveynlere, seni örnek olarak kullanacağım. eminim tesisatçı olsan çok iyi bir tesisatçı olursun zaten ülkenin ihtiyacı da bu(işini severek yapabilecek, vizyon sahibi insan). sırf sıralama ile tercih yapıp, bir yere yerleşip, hayatını mutsuz (belki paralı - belki parasız) geçirmektense herkesin doğru seçim için tek parametreye bakmaması gerektiğinin örneği olursun, okulunu bırakırsan. Şu tercih dönemi gösteriyor ki, ilk bir kaç binde olup, ösym kılavuzundan, seçmek istediği bölümden, üniversiteden, kısacası sıralama dışında hiçbir şeyden haberdar olmayan tonla adam var.


  • jenasinans  (26.07.19 08:38:14 ~ 08:41:25) 
Tesisatçılığı seveceğinin garantisi var mı? Fiziksel olarak zorlanmaya ne kadar açıksın? Arkadaş çevren, yapacağın evlilik vs bundan etkilenecek buna hazır mısın?


  • mobildeyim  (26.07.19 09:04:18) 
Bu kadar insanın gaz vermesine çok şaşırdım... Hayatımda duyduğum en saçma fikirlerden biri bu çünkü.

İTÜ Mimarlık gibi bir bölümü bırakıp tesisatçı olmak istemek?! Okul, üniversite vakit kaybı değildir. Bu dönemlerde öğrendiklerin, tecrübelerin ufkunu genişletir ve karakterini biçimlendirir, seni sen yapan şeylerin çoğu bu dönemde edinilir. Tesisat ustası olarak insanların gözünde bir ameleden öteye gidemezsin ve hayatın da bu doğrultuda ilerler. Statü, paradan çok daha önemlidir.

İnsanlar 30 yaşında sektör değiştiriyor, sen daha yolun başındasın. Bölümünü sevmiyorsan, değiştir. Ama sakın üniversiteyi bırakıp milletin evine kıç çatalını göstermeye gitme.
  • jacque  (26.07.19 09:06:23) 
bu ne sacmalik birakma sakin okulu


  • pgup  (26.07.19 09:14:01) 
12 yıllık mimar bi abin olarak söyleyeyim, dünyada mimarlık, mekan üretme işi artık fsrklı bir tabana kayıyor. Kodlama, BIM sistemleri, akıllı yapılar, yeni nesil materyaller derken klasik mimarlık eğtimi, en azından Türkiyedekinin pek bir anlamı kalmadı artık. Han Tümertekinden, Cengiz Bektaştan sıtkı sıyrıldı insanların. senden ricam Branko Kolarevic, Elizabeth Diller okumaları yap, BIM ile üretilmiş binaları incele, özellikle Zaha Hadid, Morphoisis, Mario Cuccinella, Sanaa, Kengo Kuma ekibinin ürettiği işlere bak. Hala içerisinde yer alamayacağını düşünüyorsan bırak.



Ha bu arada benim de çok arkadaşım mesleğini yapmıypr.Pilot olan bile var. sektör sıçtı 2015ten sonra. bence de meslek değiştirebilecek yaştasın, ama mimarlığın da çokyönlülüğünü unutma.
  • same idiot  (26.07.19 09:16:51 ~ 09:28:00) 
tesisatçılık işinden iyi para kazanırsın. ancak bizim ülkemizdeki vizyonsuz insanlar seni yıldırmasın. göreceğin saygı o anki üstün başının ne kadar janti olduğuyla paralellik gösteriyor.

eski bir komşumuz senin heveslendiğin işi yapıp cidden iyi para kazanıyordu (kızı özel okulda okuyordu). bir gün kızını okuldan almaya gidiyor iş kıyafetiyle. ertesi gün arkadaşları soruyorlar, dün seni okuldan almaya gelen kimdi diye. kız babasından utandığı için "şoförümüz.." diye cevap veriyor assdafdsf yani düşün.

ama güzel iş, teyzemin eşi de tesisatçı, başka bir şehirde. ama şuan oturdukları evi, hemen yanındaki evi, bahçesini, çardağını vsvs herşeyi kendisi yaptı, içini dışını. acayip zevk alıyor. bize misafirliğe gelip, boya badanaya kalkışmışlığı vardır. çok severiz, çoook sevilir etrafındaki insanlar tarafından.

muhtemelen bir süre sonra sen de elinden her iş gelen kişi olucaksın. gaz vermek istemiyorum. bu tarz şeyler gaz vererek yürümez çünkü. iyi düşünüp karar vermelisin. keskin dönüşler yapmadan önce birkaç ustanın yanına girip çalış.
  • füt  (26.07.19 09:44:03) 
hayatımda duyduğum en saçma fikirlerden biri +1
bu kadar insanın gaz vermesine çok şaşırdım +1
kısaca jacque +1

okulu bitir sonra tesisatçı ol. bakalım onu sevicek misin. ayrıca hepimiz ders bırakıyoruz, bıraktık. son yıllarda toparlanıyor onlar. bitirirsin, umutsuzluğa kapılma. ne saçma konuşmuş bırak, okuma diyenler ya. iş yoksa yok, yine bir yolunu bulursun. eğitim önemli.
  • xvyz  (26.07.19 09:47:46) 
valla bu ulkedeki ustaların buyuk kısmı ac gozlu ve beceriksiz kisiler. eger ben milleti dolandırmadan daha iyisini yaparım diyorsan ve bu isi seveceksen git usta ol derim. ama gozun yurt dısında ise sevecegin bir muhendisligi bitirip yurt dısında master yapmanı tavsiye ederim. bildigim kadarıyla yurt dısında tesisatcı olarak calısma imkanın da var onu da bir arastır derim. yasını dert etme, daha gencsin.


  • s0phiesw0rld  (26.07.19 09:51:24) 
Çok saçma bir fikir. Muhtemelen şu an 20-23 yaşlarındasın. 40 yıl tesisatçılık yapma ve kazancının değişmemesi işi sana mantıklı geliyorsa bilemem. ben ilk cevaptaki arkadaşın tariflediği "5/6 yıldır sanat tarihi gibi saçma salak bölüm okuyan" biri de değilim. mühendisim. 8 yıldır otomotiv sektöründe çalışıyorum. Açıkçası bazen nefret ediyorum bu işten. Kazancım sınırlı (yine de terfi vs. alınca artış imkanı oluyor. şu an 10k civarı kazanıyorum, yaşım 30, müdür değilim). Ama tesisatçılık, operatörlük vb. gibi operasyonel işlerde çalışmayı asla istemem. Her gün rutin aynı şeyleri 50 yıl boyunca yapmak bana hiç de çekici gelmiyor açıkçası.

İş hayatında hırsları, büyük idealleri olan biri değilim. Hatta şu an kazandığım parayı bana havadan verseler asla çalışmam. Ama yaptığım işin zevkli tarafları da oldukça fazla. Yurtdışında çıkıyorum sürekli iş için. Cebimden 5 kuruş para çıkmıyor bu seyahatler için mesela. Tamam uzun uzun tatil yapamıyorum belki bu seyahatler sırasında ama seviyorum yine de. Yabancı insanlarla tanışmak, birlikte güzel bir akşam yemeği yemek vs. bunlar tesisatçı olunca yapılabilecek şeyler değil. Kusura bakma.

Okumanın abartıldığını düşünmen normal. Çünkü iş hayatını görmedin. Okumamış olanlarla bir konuş bence istersen.
  • himmet dayi  (26.07.19 10:00:00 ~ 10:03:52) 
kuaförlüğü düşün derim.
Ha ben okulu bırakmazdım orası ayrı.

  • liberal  (26.07.19 10:00:01) 
yasin coktan gecti ama cirak olarak bir yere gir, 6 ay calis bakalim.
6 ay sonra ayni fikirdeysen tam gaz devam.

  • rm  (26.07.19 10:04:25) 
baskan bi bolumunu bitir de ne yaparsan yap.ben de insaatciyim. yakin sayiliriz. sektor durumunu biliyorum. herkesin okumasini herkese bunu dayatmalarini yanlis bulmusumdur. herkese doktor ol denilirse orada da issizlik yasanir. herkes ayni yere yonlendirilmez.

evet su an kaynakcilar 5000 tl formenler 4000 tl falan aliyor. en azindan is oldugu zaman.
senin dedigin isi biz insaatta mekanik diye yapiyoruz. sen mimar olacaksin kismetse isinde bu zaten olacak.
o isin icinde olacaksin zaten. sen diplomani alirsan o para diye dusundugun seyin iki katini kazanirsin hatta 3 katini. kesinlikle birakma hocam. ke sin lik le. evet benimle yasit olup liseden sonra mezun olan calisan arkadaslar su an araba ev sahibi cocugu vs var ama, bu isler boyle dumduz dusunulmuyor.

sana suser tavsiyesi para calisarak kazanilmaz hocam. ben bunu cok aci tecrubelerle ogrendim. 5 sene esek gibi calistim esek gibi. pazar gunleri dahil yilbasi dahil. sabah sekiz aksam 10-11, sadece ramazan ve kurban bayraminda calismadim
para kazandim ama sonra benden olmayan bir sebeple tum para ucup gitti. calisicam para kazanacam degil o olay.
bizde ustalar var bilgileri muhendislerden de fazla. sadece diplomasi yok diye daha az kazanip milletten emir aliyor.
sen ustalik isini sevebilirsin ben de severim. ama diplomali usta bambaska oluyor diyim.
diplomasiz olmaz hocam. ol maz. diplomani al da sonra ne istersen yap. 6 ay falan da surmez. sana yaptiracagi sey pprc dosemek sprink atmak havalandirma kanali yapmak genlesme tanki kaynak geberit montasi musluk klozet. bunlar icin 6 aya gerek yok. 5 yilda 11 tane hastane yaptim anahtar teslim. simdi elimde usta da muhendis de olmasin, tek basima mekanik isini kimseye tasere etmeden yaparim. ki son santiyemi kendim yaptim batinca. hastanenin mekanigi zordur oyle yapsatlardakine benzemez.
ustalik yapabilirsin sorumluluk yap istedigin zaman ise gitmezsin istedigin zaman istedigin yerde calisirsin kafan eserse cikmazsin sorumluluk yok. dogrudur ama bunu diplomali sekilde yapman senin faydana.
ha para kazanman icin diplomana da gerek yok. sadece dil bilerek 7000 8000 alanlar var diplomasi olmayip program bildigi icin ama senin kazanmis oldugun bir sey var kaybetme. okulunu birakma ustaliga da giris. hem paran olur hem santiye tecruben sonra kendi yerini acarsin. projeni de cizersin. cevren de olur.
ben santiyede is yetismeyecegi zaman kalip cakiyorum demir de baglarim. genelde betonu da ben dokerim. duyurudan bazilari beni tanir bilirler yaparim da. operator olmayinca kulevinc kullanirim, jcb kullaniyorum, tira cikarim hepsinin belgesini aldim altindan da kalkiyorum, ama hepsi hobi gibi. diplomandan vazgecme. ustaliga da yonel derim. ama okulu birakma.

edit: demeyeyim demeyeyim diyorum da yapamıyorum. ben başlığı ilk okuduğumda mesela troll falan sanmıştım. arkadaşlar siz divane misiniz adama ciddi ciddi okulu bırak ustalık yap diyorsunuz. sizi mahkemeye veririm bak taksirle adamın hayatını karartmaktan. :P. arkadaş belli ki vizyon sahibi değil. küçük düşünen bi kardeşimiz. okul bırakmak nedir. bunu ailesine nasıl diyecek. derken hastane önünde falan söyle bari çünkü sıkıntı yaşanabilir.
o ki 4000 5000 e hatta ne bileyim 3000 e fitsin. sen 15000 e girmiş insansın. okuldan ayrıl. gir abicim kpss'ye lise mezunlarının girdiği kpss vardı benim zamanımda. sen oradan ilk 1000'e çok rahat girersin 15000 e girmiş birisi olarak. giremezsen gel suratıma tükür. cumartesi pazarın tatil oh yeşil pasaportun var. sabah sekiz akşam 5.
usta olacam ne yav. abi tuvalet taşı yapıyorsun orada başka çalışan kara kuru eleman ne konuştuğu belli değil. senin yaptığın tuvaletten çıkıyor ana bitmemiş tuvalete sıçmış. onu sen temizliyorsun. hadi ben dokunmam dedin.
şantiyelerde çalışacaksan başka işçilerle kalacan kimi horluyor kiminin ayağı kokuyor. ortam leş yemekler leş.

gir kpss'ye hatta ikinci sınıfta iken de kpss;'ye giriliyordu galiba. gir. oradan da mimarlığı bitirirsin geçersin mimarlık kadrosuna. ya da tapu bölümü var açık var. 70 alan giriyordu. böyle basit şeyler varken yaşın gençken usta olacam okulu bırakcem ben. nedir allah aşkına.

benim arkadaşım kimya müh okurken gitti dediğim kpssye girdi lise mezunu için olanlara. sonra memur oldu. oradan kimyayı bitirdi. kurumlar arası geçiş falan derken bir de yüksek patlattı şimdi 7000 alıyor. haftada 4 gün de işe gitmiyor. senin bunları araştırman lazım.
işe yaramak falan. bi sen mi düşüneceksin bunu. kalemi masadan aşağı düşünce eğilip almak yerine yenisi sipariş eden memurlar var. bu düşünce geride kaldı. mimar ol bakalım bi. bi firma kur. taşeron ol. 150 kişiyi çalıştır. insanlara ekmek kapısı aç. her birisi 3 kişi olsa aileden. 450 kişi ekmek yer senden. bundan büyük mutluluk mu var.
ben de işe başlarken cebimde cebimizde 1 kuruş yoktu bir kuruş. anamızdan babamızdan destek göremedik onlar da bitmişti çünkü.
çok çalıştık güzel paralar kazandık ha kaybettik battık. batabiliriz. insanlar sanıyor mu ki, bir daha kazanamayacağz o paraları. yooo yine kazanacağız.

bunları yaparken çok iyi insanlar tanıyorsun. güzel yerlere gidiyorsun. usta iken olabileceğin sosyal ortam belli. sen belirli seviyeye gelmişsin görmüşsün. ustalarla işçilerle yapamazsın,ya ben 2.5 litrelik pet şişe içine sıçan usta gordum. okulu bırakacam diyorsun.
kimle evleneceksin allah aşkına köyünden kız mı bulacaksın. seni tatmin edecek mi?

çok ustalığa meraksan ben seni bizim arkadaşların şantiyeyesinden bir tanesine yollayayım akşama kadar 300'lük yangın borularını taşı da aklın başına gelir.

sakın kardeşim sakın, öyle okulu bırakacağım usta olacağım falan. onlar öngörüsüz işler allah daş eder adamı daaaş.

dediğim şeyleri kovala kontenjanlara bak. ilk 1000'e girip de atanamam diye korkma torpile gerek yok.

yıkarlar valla orayı. ekşide başlık düşünsene ilk 1000 e girip atanamayan diye. sonrasında olanları düşün. örnekleri var çünkü.

bitir okulu pilot ol. bitir okulu isg uzmanı ol. deli gibi iş var hocam. program bil dil bil yeter.

senin kafan acayip dağılmış umitsizsın suç sende değil ama sistemde gençliği böyle böyle bitirdiler.

aman hocam aman. okulu bıraktım usta oldum falan. aman diyim aman. gelirim ıslak odunla dalarım sana :) lulukinin annesi babası bak oğlunuz böyle diyor diye şikayet ederim seni.

millet o diplomayı almak için ilkokuldan beri para ve zaman harcıyor, özel üniversitelere gidiyor 100 150 bin harcıyor bizimki istemiyorum diyor.
  • dionisis  (26.07.19 10:15:50 ~ 13:06:13) 
Bence başka bir bölüm için tekrar uğraşın.

İtü mimarlığa giren insan kafası çalışan insandır ilk 15 bindeyim demişsiniz de. Yani isterseniz topluma faydalı bir alanda en azından üretecek bir şeyler yapsanız?

Tesisat sizi nasıl mutlu edebilir ki onu kapasitesi daha sınırlı insanlar da yapabilir en azından. Siz fayans döşerken nasıl bir işe yaradığınızı düşüneceksiniz? Sırf bir işle meşgul olmak mı yoksa bir işe yaradığınızı düşünmek mi istiyorsunuz. Mesela ben de muhasebe yapıyorum patrona sorsan onun çok işine yarıyorum ya da diğer müşterilere sorsam öyle ama bu kadar. düzene hizmet sadece bu da beni her gün yiyip bitiriyor neden daha işe yarar bir şeyler yapmadım diye.
  • Kediyi üzdün  (26.07.19 10:45:14) 
İdris usta'nın abdde çim biçme işinden kazandığı parayı duyunca böyle düşünmüştüm ben de, o gemide çalışırken denize atlayıp yüzerek Amerikaya gidip yıllarca kaçak yaşayıp çim biçtikten sonra vatandaş olmuş birisi.
Kaçak veya legal, tesisat gibi bi iş yapacaksanız İdris ustanın yolundan gidin

  • owaki  (26.07.19 11:01:39) 
Avrupada amerikada olsan eyvallah da bu kadar simif farki olan bir ulkede cevreyle iletisim anlaminda ciddi sikinti yasayacagin bir is olur. Faydali olmak istiyorsan, İngilizcen iyidir diye tahmin ediyorum stklara gir once gonullu, sonra o ise dair raporlama, planlama ogren hem para kazanirsin hem de gercekten ise yararsin.
Bi de tabii su an tatildeyiz 2-3 ay söylediğin isi dene sonra karar ver, seversen ne ala.

  • red g  (26.07.19 11:10:37) 
Yukardakilerin gazına gelme, okulu falan bırakma, pişman olursun, geri dönmek istersin 40 yaşında af çıkar, senden 20 yaş küçüklerle daha azalmış hafızan ve öğrenme yeteneğinle sınıf geçmeye çalışırsın.
Türkiye'de işsizlik var doğru, lakin diploman yoksa da bir hiçsin. Aşağılanırsın, pişman olursun. O diplomayı al eline. Majör dillerden bir ikisini öğren. Mesleğinle ilgili programlara hakim ol. Bir şekilde yolunu bulursun.
Diğer bahsettiğin şeyler tükenmişlik sendromu, depresyon gibi psikolojik durumlara benziyor. İşe yarama isteği ne demek? İşe yarıyorsun şu an öğrenci olarak zaten. Mezun olunca daha da yarayacaksın.
Senin yerinde olmak isteyip olamayan milyon kişi var.
  • Trene çelme atan adam  (26.07.19 12:01:04) 
yazdıklarımı sildim. diyeceğim şeylerin özü aslında şu: "ne de olsa atanamam" ya da "ders çalışmak bana göre değil" diye okumaktan vazgeçme. sadece "parası bol" diye bir işe de girme. sadece şu anda zorlanmamayı, sadece dersleri düşünme.

asıl sorun, senin ne istediğin. ne olmak istiyorsun? tamirci olmak isteyip ailesi tarafından zorla okutulan bir arkadaşım vardı. balerin olmak isteyeni memur yapamazsın. ama memur kafasını da alıp sanatçı yapamazsın. "memur kafası" tanımı bende hakaret değil. düzgün iş ve düzgün gelir istemek, iş yerinde sürprizlere açık olmamak kötü bir şey değil.

insan istediği amaç uğruna dünyanın en kazık derslerine de girer. o derslerin zorluğunu geç. çok mu para kazanacakmışsın, onu da geç. enes batur kazandıklarını sayamıyor. işe yaramak duygunu da 4 yıl erteleyemeyecek kadar yoğun mu yaşıyorsun, bu senin bileceğin iş.

şahsen ben eğer apartman görevlisi olmak isteseydim, işten anında istifa eder, gider başvuru yapardım. para her zaman kazanılır. okurken bir yandan sokak çocukları için karton toplarsın, işe yine yaranılır. birkaç seneyi değil, hayatını düşün. genel karar ver bence. sevgiler.
  • lovemyself  (26.07.19 13:38:46) 
okulların açılmasına 2 ay var, bir ustanın yanında çalış öyle karar ver
elin yatkın mı öğrenmiş olursun

  • bir soru sorcam  (26.07.19 14:25:13) 
Sevdiğin işi bulmak çok zor. Çalışanların çoğu mutsuz. Sokakta 5 kişiyi çevir, 4'ü yapmadıklarına pişman.
Sen sevebilme ihtimalinin olduğu dair bir şey bulmuşsun. Kesinlikle peşinden gitmelisin bunun.
Ne kaybedersin ki? İleride fikrin değişirse tekrar girersin üniversiteye, yapamayacağın şey mi sanki. Okul okumanın yaşı yok, üstelik daha çok gençsin.
  • anx  (26.07.19 14:36:22) 
insanların okumak, üniversiteye gitmek istemesinin bu kadar eleştirildiği ve hor görüldüğü başka bir ülke yoktur sanırım. evet sistem bozuk, çoğu okul işsizliği erteliyor ve çoğu öğrenci bomboş teneke olarak derse gidip geliyor ama itü mimarlık okuyan adama bari bunu demeyin. ülkedeki herkes otobüs şoförü, çöpçü, tesisatçı mı olsun? diplomanın, üniversite eğitiminin hâlâ işe yaradığı ve hatta gerekli olduğu bir sürü alan var.

inanamıyorum şurada okuduklarıma. "okumak boş" diyen adamlar hayatlarında ne başarmış, ne yapmış da nereye gelmiş, bunları da göz önünde bulundurmanı öneririm. ben çok görüyorum çünkü. kendisi iki üniversite bitirmiş, iyi şirkette iş bulmuş, adam internette soranlara "okuyup napcaksınız" diyor. haydaa.

bir de öyle anlatıyorlar ki sanki türkiye'de işçi hakları çok iyi, meslek okulları muazzam kaliteli, üniversiteye gitmeyip de fayans döşemeyi öğrenen adam bir eli yağda bir eli balda çalışıyor. tamam belki senden daha fazla para kazanıyordur da sabahtan akşama bokun püsürün içinde fiziksel güç kullanarak iş yapıyor adam. omzu sakatlansa, bi' şey olsa belki işsiz kalacak.

insan okurken kendini gerçekten çok boş hissediyor, "hiçbi halta yaramıyorum, keşke iş bilsem" diyor ama baktığın zaman fayans döşeyen adamın olayı da fayans döşemek abi. okulu bitirince sen de iş bulacaksın zaten, alanınla alakalı ya da alakasız... çok ekstrem durumlar dışında hiçbirimiz özel değiliz. herkesin işini bir başkası öğrenebilir ve yapabilir. senin sorunun bence psikolojik bu açıdan. bölümü sevmiyorsun ya da. öyleyse bölüm değiştirmeyi düşün mesela, niye okumaktan vazgeçiyorsun tamamen?

kaldı ki burada şimdi sikik kapitalist hikayeleri anlatmak istemiyorum ama fayans döşeyen adamın başka bir şey yapması belli bir yaştan sonra çok zorlaşır. okumuş adamın sektör değiştirme ya da çalıştığı yerde terfi alma/başka alanlara kayma açısından şansı daha fazladır.

şu an otobüs şoförüne özeniyorsun, ki seni çok iyi anlıyorum ben de özendiğim için ama bundan 6 sene sonra sen itü mezunu çatır çatır iş yapan bir mimar olabilir veya belki bağlantıların/cv'n sayesinde oradan tırıs tırıs başka alanlara kayabilirsin. otobüs şoförü adam ne yapacak? 42 yaşında "ulan sıkıldım ben, her allahın günü direksiyon sallıyorum" dese ne yapabilecek? sektör değiştirip savaş pilotu mu olacak adam?

kaldı ki bu kadar faydasız hissediyorsan okurken çalışıp paranı kazanabilirsin. 20 dersin 6'sını verdim diyorsun. çalışsan daha kötü olmazdı bence. garsonluk yap, başka bi' şey yap, senin tabirinle "işe yaramış ol", paranı kazan. 3-4 sene sonra da al diplomanı, istiyorsan yine tesisatçı ol.

abi çok tuhaf ya. gerçi neyse bana hava hoş, sanki üniversite okumayan herkes milyoner oluyormuş gibi "okuma ya okuyup ne yapcan" deyip duruyorlar. okumayın da üniversite okumuş olmanın büyüsü geri gelsin hehe.
  • der meister  (26.07.19 14:38:06) 
okulu bırakmadan bir dene istersen sonra geri döneceksin zaten. dondur okulu 1 yıl dene. işin zorluğu değil mevzu ama hamurunda yok. sertifika mertifika demenden belli. bu işler biraz çıraklıktan gelinerek yapılır. o sosyal çevreye bile ait değilsin.

ayrıca işe yaramak istiyorsan git bir mimarlık ofisinde şimdiden çalışmaya başla. 3d modelleme falan yap. işe yararsın. ya da git part time iş bul.

onun dışında belki yanlış bir alandasındır. şu fikre katılıyorum. üniversite okumak zorunda değilsin. alaksız bir alana da yönelebilirsin. ama senin gerekçelerin pek yere sağlam basmıyor.
  • black mamba  (26.07.19 14:53:35) 
Itu mimarlik mezunuyum. Itude fazlasiyla tasarim odakli bir egitim var, su kafa yapisindan cikman gerekli devam etmek icin basta. Kendi adamalisin, cunku seni yontacak baska birine donusturecek, dunyaya daha farkli bakman gerekecek. muhendislik istiyormus da zorla mimarlik yazdirmislar gibi geldi okuyunca. Oyleyse merkezi gecisle muhendislik bolumlerine gecmeyi dusunebilirsin. Tasarim dersleri gereksiz sacma geliyorsa simdiden yap bunu. Muhtemelen 4. yilin sonunda da ayni seyi dusuneceksin. 1. Sinif zahmetlidir alışma sureci gerektirir ve ders programi belirli oldugundan yorucu gecer. Ilk siniflarda ozellikle kasman saglam gitmen gerekir. Sende hic hırs olmadigi icin derslerden kalman normal gorunuyor. Ozellikle herkes projelerde hocayla iletisim gelistirmeye calisir ve ust uste ayni hocadan 4 kez proje alanlari biliyorum, önleri de açık oluyor. Hocalara kendini sevdirmek icin oncelikle hevesli olman gerekiyor. Calismayan veya bir ders de dahi gelmeyen ogrenciye tutum degisiyor. Proje harici derslerle zaten kimse ugrasmadigi icin vermesen de olur ama projeleri vermeye bak. Yeniden hevesle baslayip kaldigin dersleri ver, her donem kaldirabilecegin kadar ders al. 8-9 ders alip 2sinden kalmaktan iyidir. Bolume genelde hevesli insanlar geliyor, taskisla hevesi, mimarligi bilmeyenler icin mimarlık hevesi. Kampüs icinde kal. Arkadasliklar kur, okul hayati boyunca okuldan arkadaslarinla sosyallesecek ve sorunlarini paylasacaksin. Projeler haric tek basina okumaya calisma surekli birlikte calisacak birilerini bulmaya calis, dersler konusunda iletisimde kal. Isini kolaylastir. Zaten yipratici bir surec, kolaylastirmadan ders gecilmiyor.

Boyle dusunmenin tek sebebinin istediğin kadar basarili olmaman oldugunu dusunuyorum. Su anda piyasa cok kotu ama ben baslarken iyiydi, bitirdim isim yok. Staj donemimde kotulesmisti, tek kisilik calisani olan ofisteydim, sonra duzeldi. Yine bu hale geldi. Bu durgunluk uzun surecek gibi gorunuyor ama sen mezun olana kadar duzelir, dusunmen gereken bu degil. Onceligini belirle, calismak istiyosan calis bir yandan. Ama bu kadar kolay vazgecme daha yolun basindasin. Bırakıp calisan ve basarili olan arkadaslarim da oldu ama senelerce kalip gercekten yapamayanlar ve bunlar da tesisatci olmak icin birakmadilar. Yillar sonra geri dönen olan arkadaslarim oldu, cok pisman olduklarını soylediler. Kolay degil ama derste kalabildigin surece en kotu projeyle de gecebilirsin derslerinden. Oteki derslerden gecmek de 1 gece calismaya bakar.

Tesisatcilik icin meslek lisesinde okuyup universiteye hazirlanmayabilirdin. Buraya kadar da azimsanmayacak emeklerin var. Senin yaptigindan azini yapip da seni kucumseyecek insanlarla muhatap olmaktansa devam etmen veya kendine uygun bir bolum bulman daha mantikli. Oyle ortamlara ve insanlara dayanamazsin muhtemelen.
  • cilekesgargi  (26.07.19 16:21:18 ~ 16:33:41) 
Tesisatciligi bilemiyorum ama isletme mezunuyum,bankada gun geciriyorum. Sektor nankor. Yani bana mantikli geliyor dedigin sey dahasi aptal bir ekrana bakip durmassin.. genc olsam alternatif seceneklere daha acik olurdum ama mumkunse okulunu da bitir, canin isterse o isi yaparsin...


  • chezsoi  (26.07.19 16:57:08) 
o sektördeki insanlarla anlaşamazsın büyük ihtimalle. Ama iyi para kazanırsın evet. Madem böyle radikal bir şey yapacaksın, daha radikalini yap bu işi öğrenip Kanada'ya vb. bu tür çalışan arayan ülkeye git. Onlar da tesisatçı, marangoz vs. arıyor ve hayvan gibi para ödüyorlardı bildiğim kadarıyla.


  • nhk ni youkosu  (26.07.19 17:00:53) 
bırak diyenler itü mimarlığı kazanamayacak ve seni kıskanan kişiler bence. internette çok rastladım bu tiplere, şaşırıyorum. sözlükte bir başlık var mesela, e5'te eds yok, hiç ceza almıyorsunuz basın gaza diyor adam. olmaz olur mu? keyif alıyorlar, umursamıyorlar. trollük. çok var örneği. burada sana bırak diyor hatta direkt ilişiğini kes diyor bak dondur, dene, olmazsa dönersin demiyor. ilişiğini kes, akıllı adam olmuşsun sen, olgunlaşmışsın diyor. asla dinleme. senin aldığın kararları üstlenmeyecek ki bu adam. 10 yıl sonra kafanı duvarlara vururken o sana verdiği bu tavsiyeyi hatırlamayacak bile, tavsiye aldığın, sözüyle hayatını şekillendireceğin insanın kim olduğunu bilmiyorsun bile. yazıyor geçiyor "bırak". ne bırakması ya? türkiye burası! abd, kanada değil.

al diplomanı, sonra denersin. diplomalı da tesisatçı olabilirsin ama diplomasız tersini yapamazsın. seçeneklerini açık tut. sık dişini, derslerini geç.
  • deartheodosia  (26.07.19 17:25:43) 
Ayrıca diğer konu,
İtü mimarlıktasın, anadolunun ücra bir köşesindeki tabela üniversitesinde değilsin. Öyle olsa da okulu bitir derdim ama şu an daha da diyorum bitir diye.

  • Trene çelme atan adam  (26.07.19 17:36:42) 
Eğer okuduğunuz bölümü sevmiyorsanız, bunun da ötesinde çoğu dersten kalıyorsanız,o bölümü olabildiğince hızlı bir şekilde bırakın. Kaybettiğiniz her yıl zarar. Fakat eğer içinizde o bölümü bitirebilme enerjisi bulabiliyorsanız,derslerinizde ite kaka da olsa başarılı olup bölümü bitirebilecekseniz zorlayıp bitirmeyi de deneyebilirsiniz. Ama notlarınız facia ise, devamsızlıklarınız had safhada ise kesinlikle ama kesinlikle bırakın.

Fakat, kesinliklikle bir üniversite diplomanız olsun. Ülkede malesef ön yargıları aşamazsınız, gidin iş imkanı olmayan bir alan da olsa, sevdiğiniz bir bölümde okuyun, bir yandan da çalışırsınız. Sevdiğiniz bir bölüm olduğu için kısmen keyifle okur, kafanıza göre insanlarla tanışırsınız. Sevmediğiniz ve başarısız olduğunuz bir üniversite hayatının ömrünüzü yemesine izin vermeyin.
  • kitap gibi sessiz  (26.07.19 17:42:37) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.