Ekşi Duyuru

Arabanın altını vurdun mu? Motor kulağı gibi geldi bana

arabanin yuruyeni birbirine bagli bir suru demir/aluminyum parcalardan olusur.
bu parcalar arasinda asinmaya bagli bosluk olusabilir.
bosluk olusunca sert frenleme, hizlanmalarda, donerken ya da cukura girdiginde taktuk tarzi sesler gelebilir altindan.
arabanin kaldirilip on/arka takima bakilmasi lazim.
ertelemeyin..

Ekspertiz (pakete gore degisiyor ben 4250 verdim)
Noter masrafi (1400 civariydi gecen hafta)
Trafik sigortasi (zorunlu)
Kasko

üzerinde borç olan arabanın satışı yapılamıyor zaten.
trafik cezası, mtv, muayene, taşıt kredisi bunlar ödenmeden satış yapılamıyor.

Duyuru linkini kendisine gönderdim.

Merhaba, bana yazabilirsiniz .

Yazdım duyurudan teşekkürler

Sizin evde yapmanız için egzersiz vermedi mi fizyoterapist?

egzersiz verdi, duzenlı yapınca gecer umarm

Kulağınızın içine girecek herhangi bir kulaklığı kullanarak uyumamanızı tavsiye ederim (düz vatandaş olarak). Üzerine yatıp sabaha kadar kulağınhasar görme ihtimali var. (Başına gelen yakınım var)

bahsettiğiniz audio kafa bantları ya da minnnacık bir bluetooth hoparlörü yastığın altına sokarak daha sağlıklı sonuç alabilirsiniz.

www.hepsiburada.com

Boyun hoparlörü deneyebilirsin, benzeri var bende hafif ve rahat oluyor. Uyumuşluğum çoktur.

Samsung buds 2 pro ile de uyuyorum bazen o da gayet konforlu kulağımın içinde.

büyük ihtimalle telefonunuzu yastığınızın altına koyuyorsunuzdur uyurken. Wifi sinyali bize zarar veriyorsa her yerde her noktada zararlı sinyallere çeşitli yoğunluklarda maruz kalıyoruzdur.

Kan testi yapılır, ayrıca endoskopi yapılarak bağırsaktan biyopsi alınır mukoza değişikliğini görmek için. Dahiliye servisine gidebilirsin.

diğer adıyla çölyak testi yapacaklar. bence gastrolojiye gidin.

Geçen gün dahiliye doktoru çölyak testi istedi benden

Model ve renklerde çok da öyle erkek/kadın ayırımı olacak bir ayakkabı değil bana göre. Ama 40 numara ya cidden büyük gelirse ayağınıza? Kalıpları büyükse ve siz 39 giydiğiniz halde bu modelde 38 oluyorsa ayağınıza mesela?

Bir de en son (ve ilk kez) lacoste spor ayakkabı aldığımda, alırken çok güzeldi ama kısa süre içinde acaip şekilde deforme olmuştu. Ayakkabı hala sağlam, yırtık sökük yok ama acayip kalitesiz ve eski duruyor kumaşı vs.

Renkler şahaneymiş
Kadın ayakkabısı gibi değil doğru ama yine de kadın ya
Aynısına yakın lacoste ayakkabım var bence dayanıklı ama bir skechers rahatlığı yok
40 büyük olur diyim. Kadında 40 numara çok büyük değil mi ya

Erkek ayakkabısı gibi durmuyor gayet unisex bir model. Beden için bişi demek doğru olmaz, ben olsam bir mağazada deneyip alırım. Boyner satıyor lacoste mesela.

Foto tool ile foto uyduramadık biz gittik çekildik başvuru 10-15 dk sürmedi bile

Adres haricinde forma doldurduğum bilgiler hiç değişmedi. Hep aynı fotoğrafı kullanıyorum. 2 dakika bile sürmemiştir benimki.

Mimar Sinan öğrencilerinin bazısı bu konuda istekli olabilir. özellikle sahne tasarımı gibi bölümlerin talebeleri. muhtemelen siz bu satırları okurken onlar masa lambası açısında eğik alınları ile telefona bakıyorlar, hangi platformdan erişeceğinizi tahmininize bırakıyorum.

mesaj attim.

beyerdynamic dt 770 32 veya 80 ohm aldir

edit: kulakici alacaksan cok para harcama aliexpress'ten kz marka kulaklik alabilirsin. bende kz ate var cok guzel kulaklik

Beyer stüdyo kullanımına daha uygun hatta öyle tasarlanmış bir kulaklık özellikle amfi istemeyen 32 80 ohm versiyonları bas konusunda oldukça şeffaf müzik dinlemek için tatmin etmeyebilir.

(kısaca referans monitörü olmak üzere tasarlanmış kulaklık/kabinlerden müzik dinlemek keyifli olmayabilir)

*Dt770pro 250 kullanıcısı müzik audio işçisi yazdı.

~
nibba'nın editinde bahsettiği kz'ye ise katılıyorum kendisi ile kulaklık kardeşiymişiz :D ate bende de var fiyatına göre cidden çok hoş bi alet. Ate artık bulamazsınız zsn pro modeli o kıvamda şu ara satılan.

hedep'in cevabi uzerine bahsi artiriyorum

german maestro 8.35d. all rounder cok guzel bir kulaklik yillardir kullaniyorum bozulursa tekrar aynisindan alacagim o derece seviyorum. :)

hiç kimse ath m50 dememiş üzüldüm. halen f/p.

Bende jabra 85h elite var. cok abartili paralar vermeden en ideal olarak bunu buldum ama kafaniz cok buyukse rahat olmayabilir uzun sureli kullanimlarda.

Inceleme okuyup kafayi yemek isterseniz tum modelleri suradan okuyabilirsinz:
www.rtings.com

Jabra 85h Elite
Anker Soundcore Life Q30/Q35
Sony XM4 kulakustu

4000tl civari bunlari oneririm.

Bose marka kaliteli kulakliklar var ama bi tik pahali kaliyorlardi diye hatirliyorum.

Açılın bir KZ kullanıcısı daha geldi.

KZ ZSN Pro orta segmentte önerimdir, markanın websitesine girin, sanatçıların tercih ettiği modeller hakkında bir bölüm var, oradaki modeller genelde başarılı oluyor onlara bakabilirsiniz hocam.

black friday i kaciriyor ama yine guzel kampanyalar denk gelmesi mumkun.

kablolu, kablosuz orta ve ust duzey pek cok model kullandim. kablosuz olarak cok ta para verseniz kablosuz seviyesine ulasamadi henuz. bang and olufsen, denon, bowers and wilkinsleri falan kullanmis ve hala kullanan biri olarak soyluyorum. konfor olarak elimin altinda duruyorlar. kulakici olsun derseniz sennheiser momentumun yeni versiyonu guzel, ultimate ears yeni bir tane cikariyor iyi olacak deniyor ama 450 dolar civari olacak sanirim.

kablolu modellere gecersek, butcenize uygun audio technica m50x onerebilirim. yanina da wicked cushion custom padler ile gitar kaydi icin de kullaniyorum. amfisiz de pek bir sey kaybetmeden surulebiliyor. butceniz icinde cok iyi bir secenek diyebilirim. rakibi olan beyerleri ben hic kullanamadim, cok analitik, koyu bir amfiyle eslestirmneden tahammul etmek zor. kuzeniniz yakalayabilirse acik tip te dusunurseniz adoramada cok iyi hifiman kampanyalari oluyor. bilhassa he5se mkii falan dusebilir butcenize yakin cok severek kullanmistim yine. ilki elektronik, metal, pop icin harika, ikincisi ise klasik, smooth muzikler icin detayli ve hafif sicak tarafta.

beyerdynamic'ler fiziksel olarak çok rahat olsa da ses renkleri biraz dertli.

benim şahsi favorim yamaha hph-mt8. 200 dolara mı ne almıştım. bir de yine rengini çok beğendiğim tam "gümbür gümbür müzik dinlemelik" bir focal spirit de benzer fiyatta.

bu paralara benim sevdiklerim bunlar.

bence pembe

Turuncu olarak görüyorum.

Küçük bir hatırlatma yapayım, ürün %100 pes iplikten üretilmiş. Bundan dolayı sulu ortam ayakkabısı olarak kullanılır. (Yat/Tekne/Havuz başı vs.) %100 polyester iplik olduğu için normal giyimde ayakları aşırı terletir.

net turuncu

turuncu +1

turuncu. soruyu gorunce mercan rengi falandir diye dusundum ama bu bariz.

O pembeyse bu kırmızı heralde

tr.tommy.com

Turuncu +1

Turuncu +1

www.korkmazstore.com.tr

Bakiniz tefalin boyu size gore olan bir tavasi

Geçen bir yazı okumuştum temmuzda resmi gazetede yayınlanırsa ağustosdan itibaren geçerli olacaktır diye yazıyordu.

Temmuzun ilk haftası açıklanır diye düşünüyorum

www.youtube.com

İlk hafta açıklanır ama özel sektöre yansıması temmuz maaşıyla olur.

Fitness blogları, iyi gelişmiş arkadaş önerileri ve youtube videolarından öğreniyorsunuz. Özellikle youtube'da gerek amatör gerek ünlü birçok kişinin hazırladığı antrenman programları var. Bunlar başlangıç, orta seviye ve ileri diye ayrılıyor.

O zaman neden personel trainer'a para veriyoruz diyebilirsiniz. Veriyoruz çünkü pt sizi sürekli izliyor, hangi harekette zorlandığınızı, hangisini yanlış yaptığınızı nerenizin daha çok antrenmana ihtiyaç duyduğunu görüp organik bir şekilde program ayarlıyor. Ayrıca yediğinizi içtiğinizi kontrol ediyor, size gaz veriyor ve size sadece gününde salona gidip söyleneni yapmak düşüyor. Haliyle maksimum verim alıyorsunuz.

Ama kendi başınıza yapılmayacak bir şey yok. 2 senede değil 3 senede istediğiniz vücuda ulaşırsınız ama yaparsınız. Bir noktadan sonra kendi vücudunuzu ve yaptığınız sporun doğru mu yanlış mı olduğunu anlamaya başlıyorsunuz zaten. Bir çeşit spor zekası gelişiyor.

Ancak pt yokken size gerçekçi gelmeyen 6 ayda bilmem ne olun tarzı şeylerle vakit harcamayıp uzun vadeli, "sıradan" duran programları takip etmeniz faydanıza olur.

Bir kası efektif çalıştırmak için gereken ağırlık maksimum 1 tekrarlık ağırlığın %65-80 arasında 8-12 tekrar yapabildiğin ağırlıktır, aynı kas grubunu da haftada 15-25 set arası çalıştırabiliyorsan tamamdır ve bu bu formül evrenseldir, yani ben de sırtım için mesela haftada 20 set antrenman yapacağım sen de, ha ben 200 kiloyla deadlift yaparım sen 30 kiloyla yaparsın onu kendine göre ayarlayacaksın, bunu bildikten sonra kendi programını yapabilirsin birine ihtiyaç duymadan. Bunun için de internette binlerce kaynak var. Beslenme için de yine benzer formüller var kendine uyarlayıp uyguluyorsun. Ha ama sen diyorsan ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum araştırmayla da uğraşamam, o zaman PT başlangıç için iyidir.

Salona kaydolunca oradakiler bir süre idare edecek bir program hazırlayıp bir tur gösteriyorlar genelde

appler youtube kanalları bunun için. Mesela bodybuilding.com'da onlarca program var ihtiyaca göre.

PT tut hocam. En kötü ilk 3-6 ay öğrenirsin neyin ne olduğunu elemandan, sonra kendin devam edersin. Benim bu sene yaptığım en güzel harcamaydı PT tutmak. Tabi PT'nin de iyisi var kötüsü var, ona dikkat etmek lazım.

Ama vücut geliştirme işi baya karmaşıkmış, ben bu kadar olduğunu bilmiyordum. Yani kendini sakatlama kısmı hariç (ki bu da baya yaygın), en efektif nasıl ilerleyebileceğini bulmak için bile baya bir bilgi ve deneme yanılma süreci gerekiyor. PT ile bu süreci çok hızlı ilerletiyorsun.

Bana doktorun onerdigi bir ürün var. Düzenli kullanimda bir iki haftada farki goruyorum. Uzun süre hic kullanmazsam eski haline donuyor ama tirnaklar.

Bu urunu gece yatmadan kullanacaksiniz, sonrasinda el yikamak etmek yok. Bundan daha etkili bir ürün görmedim duymadim.

"Sililevo"
www.amazon.de

Tırnaklarını güçlendirme için "biotin" kullan.

Çinko, demir ve biotin kullanın. Demir icin tahlil yaptırmadan kullanmayın, yüksek dozları zararlı olabilir.

testleri disarda da yaptirabiliyorsun genelde. istedigin doktora gidip, ardindan testleri daha uygun bi yerde yaptirabilirsin.

bu kan seyleri pahali seyler normalde :) ekimde normal kan testine 300-400 lira vermistim sanirim kotu bi ozel hastanede, duz kan testi. devlette para almadiklari icin ucuz diye dusunuyoruz.

benim etrafımda insanlar da testleri daha uygun yerlerde yaptırıp doktora götürüyorlar.

bir de bazı özel sigortaların senede bir ücretsiz check up hakkı oluyor. ben ilk kez hakkımı bu sene kullandım, kan testi, mamografi, üst batın ultrason, akciğer filmi vs dahildi ve tamamen ücretsizdi. o haklarınıza da bir bakın derim.

Hocam bazı özel hastaneler de koparabilirse para koparma peşinde. Yani tam senin olay olmasa da ben yine de anlatayom. Aklımda ol. Çünkü ben dünyaları harcadım resmen dolandırılarak.

Bir arkadaşımla aynı iş yerindeyiz. Biz de iş yerinin özel sağlık sigortasından faydalanıyoruz.

Ben zamanında bir özel hastaneye gittim. Bişe çekmeleri gerekti tomografi mi nedir adını hep karıştırırım. Neyse. Ban dediler ki sigortanoz bunı kapsamıyor 400 tl ücreti var. Ta kaç sene önce 400 tl çok iyi para. Verdim mmecbur vs.

Arkadaşıma anlattım mevzuyu. Öyle şey mi olur ben de daha yeni şunu bunu çektirdim 1 kuruş ödemedim dedi. Bizde de %70 ini kapsıyor. Dedim %30 unu da mı ödemedin. Hayır dedi.

Bikaç hafta sonra, benim gittiğim özel hastanenin başka bir şubesine gittik beraber. Ben yine bişe çektirecektim. Başımı bir makineye sokup çekilen şeyden.

Birebir aynı şey oldu. Sigortanınz karşılamıyor bunu dediler. Biz de bu sefer karşı çıktık. Arkadaşım kendindem de örnek verdi vs, kabul etmedik ücret ödemeyi ve sigortanın karşıladığını söyledi arkadaşım.

O bankodaki görevli kızlar 5-10 dk bişeler yaptılar bir yerleri vs aradılar derken fiskos derken, aa o da ne ücretsiz hallettiler benim işi.

Sigorta firmasının ve hastanenin adını yazmadım, muhtemelen tahmin etmişsinizdir.

Aynı şeyi ameliyat durumumda da yaşadık bu arada. Sigortanın kapsamıyor diyip 17 bin tl para isteyen hastane bi anda 2-3 bine işi halleder olmuştu.

O sebeple, sizle aynı sigortalı olan tanodıklarınızdan fln bi teyit edip öğrenmekte de fayda var.

Sağlık alanında yöneticiyim.

Aklınızda bulunsun özel hastanelerde bir lira dahi verecek olsanız muhakkak ayrıntılı fatura isteyin. Ayrıntılı fatura istiyorum dedikten sonra emin olun ilgili personel şuan fatura kesemiyoruz, fiş vereyim şunu yapayım vs diyecek ya da size özel bir indirim yapalım diyerek fiyatı aşağıya indirecektir. Ama sonuç her ne olursa olsun size bildirilen ücretin çok makûl olduğunu dahi düşünseniz ayrıntılı fatura isteyin.

Neden ayrıntılı fatura isteyin diyorum? Çünkü o ayrıntılı faturada hangi isteme/tetkike/harcanan sarf malzemelerin birim fiyatı yazılı olmak zorunda. Tabii bu birim fiyatlarının da Sağlık Bakanlığınca belirlenen ücret tablosu var. Özel hastaneler genellikle koparabildiğimden şeklinde çalışırlar ve birçok hasta/hasta yakını bu uygulamadan habersiz oldukları için şikayet vs bilmez. Oysa ayrıntılı fatura isteyip, ayrıntılı faturayla beraber il sağlık müdürlüğüne ilgili özel hastaneyi şikayet ettiğiniz an bakanlık incelemesi sonrası çok muhtemeldir ki ceza yiyecektir o özel hastane.

Bu arada bu dediklerim küçük ya da orta ölçekli özel hastaneler olarak düşünmeyin, her yerde reklam yapıp şöyle büyük hastaneyiz, böyle teknolojilerimiz var diyen o çok "büyük" hastaneler de aynı çakallığı yapıyor.


Sorunuzla çok alâkasız olacak ama olur da birileri okursa diye yazıyorum bunları. Aslına bakarsanız gidilecek özel hastane ne kadar büyük ve iyi olursa olsun devlet hastaneleri birçok alanda ülkedeki özel hastanelerden her anlamda daha üstün. Meseleyi sadece maddi boyut olarak düşünmeyin, doktorların, sağlık çalışanlarının, hastane personellerinin insanları müşteri olarak değil şifa bekleyen hasta olarak gördüğü yerde elbette ki daha iyi tedavi alırsınız.

fiyatları sigortayı dikkate alarak mı verdiler? bildiğim kadarıyla özel sigortalar provizyon alırken tabipler birliği listesini girmek zorundalar. (sigorta şirketleri ile bu şekilde anlaştıklarını tahmin ediyorum. zorunlu mu bilmiyorum.)

yani sana kapıdan sorduğunda, kan testi için fiyatımız 500 TL diyebilirler ama provizyon alırken değer olarak, atıyorum 365,89 TL gibi ttb fiyatı neyse onu girerler. sen de onun yüzde 20'sini ödersin.

silikon ve plastik tıkaçlar var iş görüyor ama çoğu tekrar kullanıma müsait değil hijyen açısından. kullan at bir şey olursa daha kolay olur sizin için. evde yağlı, kremli, gliserinli pamuk yapıp bone altında kullananlar duydum ama denemedim.

yılların müzmin kulak dertlisi olarak o tıkaçlar hiç işime yaramadı. son zamanlarda yeni bir şeyler çıktıysa bilmiyorum. o nedenle vazeline bulanmış pamuk en iyisi diyorum.

Plus kitchen var zincir olarak.
Favorim ise Helvetia, asmalı'da.

dardenia'yı çok seviyorum bu ayarda zincir olarak.

Spor çıkışları akşam haftada bir Caferağa'daki Basta'da yiyorum. Eve söylersem de YR Kitchendan salata.
Karşısı için ise Bomonti'deki Batard'ı seviyorum.

ben özellikle bunun için gitmedim ama bigchef tabakları bana çok ''otlu'' geldi. tavsiye değil gözlem

Ben sey yapiyordim bi ara. Ornegin tabakta tavuk yemeginin yaninda patates kizartmasi ve/veya pilav varsa onu haslanmis sebze ve/veya salatayla degistirmelerini. Bayagi kurtarici oluyordu tabii tavuk ve eti de kremasiz unsuz olanlardan seciyordum. Bu durumda cogu yerde yemek yemek kolaylasiyor

Izgara X cogu yerde olan ve kendi capinda saglikli bir yiyecek. Tabaktaki patates/pilav salata ile veya haslanmis sebze ile degistirilir istediginiz takdirde, dolayisiyla ozellikle saglikli gorunumlu yer aramaniza gerek kalmaz.

Kadikoyde rulo diye bir yer vardi, vejetaryen, ve zamaninda inanilmaz ucuzdu. Ordaki cogu sey de saglikli sayilabilir, ortaya karisik tabak veya durum secenekleri vardi.

podcast anlamında spotify bayağı geniş, neden spotify kullanmak istemiyorsun?
apple music'de podcast konusunda başarılı. deezer vb var altenratif olarak ama podcastler nasıl bilmiyorum. hepsinde deneme üyeliği oluyor genelde deneme üyeliği alıp bakabilirsin içeriklere.

Bence Spotify'dan devam.

Direkt Podcasts var Apple’da. Önceden iTunes’taydı. Şimdi bağımsız. Oradan dinleyebilirsiniz. Direkt Macbook’ta uygulaması mevcut.

Mobilde editleyemedim, ücretsiz de. İpod zamanlarımdan beri kullanırım, tüm dünyaya erişirsiniz.

ben spotify'ı bırakıp YouTube music'e geçtim.

- YouTube music'le birlikte YouTube premium hediye ediliyor olması muazzam bir şey. sadece bunun için bile alınır.
- eğer aradığınız şarkı YouTube'da video olarak mevcutsa, YouTube music'de de çıkıyor sanırım. bu anlamda acayip bir arşiv var.
- podcast olarak tam bilemiyorum ben apple podcast kullanıyorum normalde. ama dinlediğim çoğu podcast youtube'a da yüklediklerini söylüyor. YouTube premium almış olacağınız için, youtube'daki podcast'ları de arka planda dinleyebileceksiniz. hatta YouTube videolarını indirip, offline dinleme şansınız olacak. (en azından mobil veriden yememiş olabilirsiniz)

Skechers’ın koşu ayakkabısı var bende. Dünyanın en rahat şeysi. 4 yıldır sapasağlam, ama sık giymiyorum.

Nike revolution 5

Bütçeye göre değişkenlik göstermekle beraber,
500-600 TL Bandında Asics Jolt 3
700-900 TL UA Assert 9
1000-1500 TL Salomon Vectur - Sonic 4 - Asics Nimbus-Kayano

Benim profesyonel koşucu arkadaşım adidas ultra boost kullanıyordu.

Ben de bir tane almıştım 4-5 sene önce, eskidi. O zaman 450ye almıştım outletinden.

Geçen sene tekrar aldım 1200 olmuş yine outlette ama şimdi 1500 falandı.

Bütçe sıkıntı yoksa yeniler daha dayanıklı olmuş, baya götürebilir. Çorap gibi zaten yok gibi bir şey. Başlarda o sarma hissi tuhaf geliyor ama alışınca her yere onla gidesin geliyor.

ultra boost. yenileri 2.5k, eski modelleri 1,2-1,5 falan.

skechers go walk joy onerırım. 5gen tabanlı, cok rahat.

Ben zeytinyağlı Dalan kullandım bir süre fakat asıl geçiren şey antihistaminik ve dermatop isimli bir krem oldu.
Not: ayrıca kremler sadece belirtiyi yok ediyor asıl oluşum nedenini bulup yok etmek gerekiyor bende antihistaminik işe yaradı. Uzun süre geçmezse başka doktora tekrar gidin derim.

Migrosta keçi sütlü bir sabun vardı bez torba içinde. Adını markasını unuttum, güzel bir sabundu

Baktım da Olivos olmalı

Bir akrabam yıllardır ilaç, krem, jel bir türlü geçmeyen egzamaları için sadece bir defa sülük uygulaması yaptı ve kurtuldu. Bilginiz olsun.

Kısa’nın dediği sabun olivos. Ben de o markayı kullanıyorum. Benim şu an kullandığım bu: www.hepsiburada.com

Burada asıl nokta sıvı sabun kullanmamak bence. Ben 1-2 gün üst üste sıvı sabun kullanmak zorunda kalsam hemen egzamam coşuyor.
Katı sabun alın bence ve mümkün olduğunca doğal içerikli, boyasız şeyler kullanmaya çalışın. Ben olivos dahil aldığım tüm sabunları memleketten alıyorum (edremit/altınoluk) oranın yerel üreticilerinin çoğuna güveniyorum. Olivos’a ise kefilim, o kadar memnunum.

Yurt dışından gelen her ürün gümrük vergisine tabi. Ancak amazon gümrük işlemini sizin adınıza yapıyor. Ödeme sayfasında çıkan fiyat içinde kargo + gümrük masrafı olur.

linkteki ürünün nihai fiyatı: i.imgur.com

41,60 TL kargo, 79,49 TL gümrük masrafı var.

opera for mac.

bazı şeyler apple store'da var. orada varsa oradan yoksa direkt internet sitesinden.

masaüstü elbette var. ayrıca

www.youtube.com

bu videoyu da izlemenizi öneririm. gerçekten trackpad'i kullanmaya başladığınızda hayat kaliteniz artacak.

(bkz: homebrew)

2 kelime yazarak program kurmak ve kaldirmak pahabicilemez.

AppStore'a gerek yok. Tüm uygulamaları tıpkı Windows gibi kendi sitesinden indirebilirsin. AppStore'dan indirmeni gerektiren uygulamalar zaten seni AppStore'a yönlendirir. Dikkat etmen gereken tek şey indireceğin yerde Intel / Apple Silicon ayrımı varsa kendine uygun olanı seçmek. Eğer M1 çipli ise aldığın bilgisayar Apple Silicon'ı seçmen gerekiyor.

İkinci soru: Masaüstü Windows gibi tıpkı. İstediğin belgeleri ya da kısayollarını masaüstünde tutabilirsin.

Temel olarak kullanımı Windows'a çok benzer. Başlarda alışman gereken en önemli olay programları kapatırken sol üstteki kırmızı buton değil command + Q ile ya da sol üstteki menüden programın adına tıklayıp 'Çık' diyerek kapatmak. Bunu yapmazsan arkaplanda açık kalıyor uygulamalar. Çok önemli değil ama kapatırsan donanıma daha az yüklenmiş olursun.

bu işten anlamam ama Beşiktaş Bebek'teki "Bebek Badem Ezmecisi" bu konuda iddialı olsa gerek.

Instagram üzerinden bu tip ürünleri sipariş verdiğim bir sayfa var. Fıstık ezmesinden çok memnun kalmıştım. Deneyebilirsin.

ig: tadimfistikezmesi

ben de yeni MacBook Pro M1 e geçtim Airden case bakınıyordum ben de soru denk geldi.

Caselogic markasından case siparişi vericem gibi.

Oraya siz de bi bakabilirsiniz.

thule marka çantalara kefilim. 2012'de aldığım mbp ile almıştım. beraber gezmediğim şehir kalmadı hala taş gibi, yıpranma yok çantada o kadar kullanmama rağmen.

fiyatları biraz tuzludur ama üzmez.

Aynı ürünü alıp dışarıda/açık havada çalışmayı düşünen biri olarak yaşadığım tek hüsran ekran parlaklık değerinin pro'lara göre düşük olmasıydı. Haricinde bana göre hiçbir kusuru yok. Koyu renk ekranlarda çalışırken açık havada yetersiz kalabiliyor.

yahu ben soruyu yanlış anlamışım kusura bakmayın, mobil'deyim editleyemiyorum ama çanta içi için yazıcıoğlu pasajından düz basit zarf şeklinde olan kılıflardan almıştım. Fazlasıyla memnunum çanta içinde çok iyi koruyor. link bulursam göndericem.

www.hepsiburada.com

ty.gl


Çanta gibi olmayan yukarıdaki sert kılıflardan alsam sorunsuz kullanabilir miyim acaba?

Sert kılıflar koruyuculuk açısından güzel ama ince ve güzel görünüyor diye macbook alıp bu kılıftan takmak bence pek mantıklı değil. Kullanmadığın zamanlarda çantaya koymak için deri kılıf bence hem iyi korur hem de çok şık durur.

www.gittigidiyor.com

www.gittigidiyor.com

ya da şu tarzı seviyorsanız bunlar da güzel olabilir:
www.ottoangelino.com.tr

ben ya telefonu değiştirecektim ya da m1 macbook air alacaktım. hatta burada da sorum var o zamandan kalma.

sonra internette biraz araştırma yaptım, herkes m1 macbook air'lerin ekranlarının kendi kendine kırıldığını ve apple'ın da genelde sorumluluk kabul etmediğini yazmıştı. o nedenle vazgeçtim.

siz de aynı nedenle düzgün bir kılıf alın ve internette yorumları iyice okuyun. pişman olmayın. ben o riski alamadım, telefona yatırdım bütçeyi ama gözüm kaldı m1'li air'de. şimdiden hayırlı olsun.

Sorunsuz kullanırsınız.

Kullanamayacağınız özellikler:
• Kulaklığa çift tıklama ayarını değiştiremezsiniz. Mevcutta hangi ayar geliyorsa o sabit kalır. Örneğin sağ kulaklığa çift tıklayınca telefonu cevaplar. Bunu 'sonraki şarkı' olarak değiştiremezsiniz. iPhone'da değiştiriliyor.
• Kurulumu iPhone'a göre daha kompleks. iPhone'da yeni bir cihazla eşlemek için cihazın yanında Airpods'un kapağını açmak yeterli. Andorid'de bluetooth cihazı ekler gibi.
• iCloud hesabıyla oturum açtığınız cihazlar arası otomatik geçiş özelliğinden faydalanamazsınız. Apple cihazları arasında otomatik geçiş diye bir özellik var. Atıyorum Mac'te video izliyorsunuz, telefon çaldı (iPhone). Telefona cevap verince kulaklık telefona otomatik geçer. Android'de bu olmaz.
• Kulaklığın pil durumunu göremezsiniz. Görmek için 3. parti uygulamaya ihtiyaç var.
• Otomatik kulak tespiti yapamaz. Apple cihazdan kullanıyor iken kulaklığı çıkardığınızda izlediğiniz/dinlediğiniz şey otomatik duraklar, taktığınızda devam eder. Bu özellik android'de çalışmaz.
• Tek kulaklıkla dinleme özelliği android'de çalışmaz. Bu özellik üstteki kulak tespiti özelliğini kullanır. Apple cihazlarda kulaklığın tekini çıkarıp kulağınıza taktığınızda sadece o kulaklık bağlanıp çalışır. Android'de kulaklığın telefona bağlanması için ikisini de kutusundan çıkarmanız gerekir. Tek kulaklık olarak çalışmaz.
• Uzamsal ses özelliği de android'de çalışmıyor ama o özellik Airpods 3 ve Pro'da var sadece zaten.

Airpods Pro, Android'le epey sorunlu bir deneyim yaşatmıştı bana. Bence Apple ürünü aynı ekosistemde kullanılmalı, yoksa randıman alınamıyor. Çağrı gelir, eşleştiricem diye kafayı yersin, çoğu zaman da eşleşmez vazgeçip direkt telefonla konuşursun vb. Benim deneyimim bu şekildeydi, yoksa Airpods iyi bir ürün ama Apple cihazlarla.

www.hepsiburada.com

Teknolojik urun eve vardiktan takriben iki hafta icinde herhangi bir heyecan vermeyi birakiyor bende. Hatta kenarda bos bos duran aletleri gordukce daha da kotu hissediyorum (sucluluk duygusu). O yuzden seceneklerim:

Eve temizlikci cagirmak
Dis bakimi, beyazlatma, hatta belki invisalign (kac para bilmiyorum)
Botoks

Temizlik robotun var mi

hacı öneriler iyi de onları 60 yaşında da alırsın. eğer sana cazip geliyorsa yamaç parşütü başlangıç eğitimini dene. o olmadı tüplü dalışa başla..

Oyunla aranız iyiyse Xbox olabilir. 5-6bin TL sanırım. Güzel bir saat olabilir. Bir müzik aleti kursu olabilir

şarjlı diş fırçası al son çıkan modellerden.. uzun zamandır kendime böyle bir ödül için kafa yoruyorum ama her gün zam geliyor.. hayallerin öldüğü yerdir türkiye

DNS'i Flush etmeyi bir dener misiniz: grok.lsu.edu

Bir de bilgisayar DNS'i otomatik alıyor değil mi? Otomatik değilse kullandığınız DNS'ler yavaşlatıyor olabilir.

Güncellemeleri kapatın.
Farklı tarayıcı deneyin.
DNS için de ayrıca bunu deneyebilirsiniz.Türkçedir:
www.sordum.org

mayer limonu olabilir mi?

limon eksiligi cok yok bu turde ve sanirim mandalina ya da portakal ile asilanmis bir tur ve daha meyvemsi bir tadi var. parlak kabuklu sari turuncuya calan bir rengi olabiliyor

Meyer limonu +1 portakal mandalinaya limon hibritidir doğru zamanda hasat edilirse lezzetlidir ama o zamanlama bizde yok maalesef

eski sapsarı epekşi limonlardan kalmadı hiç. portakaldan bozma bu saçma limonu yiyoruz biz bayadır.

küçük boy lattede zaten tek şat olur bildiğim kadarıyla. o da en hafifi zaten.

Küçük boy latte de bana boyut olarak büyük geliyor. O yüzden bir alternatif arıyorum. Cortado tek shot mı peki?

misto denediniz mi?

cortado AMA tek shot diyebilirsiniz

starbucks'ta pek bilinmeyen ve standart 3 farkli boyut haricinde bir de short boy bardak var. iceceginizi (su durumda latte oluyor) short boy isterseniz ihtiyacinizi karsilayacagini tahmin ediyorum.

Bilinmeyen short boy bardak +1

Machiato?

Piccolo deneyin. cortado iki shot espresso ile yapilir bu yuzden acidir. piccolo ise tek shot ristretto ile yapilir cortado ile asagi yukari ayni oranda sut icerir dolayisi ile daha hafiftir.

Latte'nin shortu varmış yaa:) Listede yazmıyor ama.

İçtim geçen gün.

Cortado tek shotta denicem. O da mantıklı

Tek shotta cortada olmuyor sanırım :)

O değil de acı olması az sütten değil de kahvenin bayat ya da çok kavrulmuş olmasından da kaynaklı olabilir.

bu bahsettiğiniz süreç kesin sonuç alacağınız, legal bir süreç mi peki? konuya hiç hakim olmadığım için "yoh yav yalandır" demek istemiyorum ama bana tuhaf geldi, yani bu belgeler nedir, neden bu kadar yüksek bir ücret talep ediliyor vs. bu konulardan emin misiniz? bulgaristan'dan sevgilim gelecek olayına dönmesin sonra? 10 bin euro türkiye'yi geçiyorum romanya standartlarında bile büyük para, ne tür işlemler yapılacak ki bu kadar şey istiyorlar? onca parayı aldıktan sonra "hmmm istediğimiz belgelere ulaşamadık sizin vatandaşlık yalan oldu" demeyeceklerinden emin miyiz?

bu kısımdan eminseniz ikinci olarak romanya'nın ab içindeki haklarını iyice araştırın derim. bildiğim kadarıyla ab üyesi olmalarına rağmen serbest çalışma konusunda bazı sınırlar var, yani rumen vatandaşı bavulunu toplayıp her ab ülkesinde istediği işi yapamıyor diye biliyorum ama %100 emin değilim. vatandaş olursanız türk vatandaşlığınızı koruyabilecek misiniz, avrupa'nın başka ülkelerinde çalışabilecek misiniz vs. bunları iyice araştırın.

yok eğer "romanya'da yaşasak da olur" diyorsanız bence başlayın gitsin. AB vatandaşlığı her halükarda çok kıymetli bir şey günümüz dünyasında, 10 bin euro karşılığında alabilecekseniz alın derim.

Romenlerin bizzat kendilerinin kaçıp gittiği ülkeye yarın yerleşmeyi düşüneceğinizi hiç zannetmiyorum. Schengen ülkelerinden herhangi birinin vatandaşlığı her anlamda büyük kolaylık olurdu ama romanya'nın vatandaşlığı sanki turistik seyahat dışında pek bi olayı yok gibi geliyor. Sırf bunun için bile kişi başı 3 bin euro cebini zorlamayacak biri için değer belki. Aile bağından vatandaşlık genel olarak 1 sene ve üzeri sürüyor diye duymuştum o yüzden süre makul geldi.

Öte yandan, yüzbinlerce euro yatırımla golden visa aldığında dahi o ülkede minimum kalman gerek süre vs gibi bir sürü teferruat çıkıyor karşına. Ya da iş evlilik vs gibi sebeplerle oturum alıp sonra vatandaşlığını almak ülkesine göre 5 ya da 10 sene sürebiliyor. O yüzden bu imkanı kullanmak mantıklı geliyor.

konu legal büyük ihtimalle. kız arkadaşım da geçen sene Romanya vatandaşlığı aldı. gidip oturmak vs. gibi bir durum kesinlikle gerekmiyor sonrasi için mülakatlar esnasında hatta 5 sene içinde romanya'ya yerleşmeyeceginize dair kağıt imzaliyorsunuz.

Romanya Avrupa Birliğine 2007 senesinde dahil oldu. her şekilde ab pasaportu işinizi görür.

Kesinlikle değer.
Herşey legalse bu kadar para verilmesi bana tuhaf geldi.Çok yüksek bi mebla.Dil kursu falan da mı var?Kendim de bulgariistan vatandaşlığını araştırıyorım -ki Romanya çok daha kolay.Başka biriilerinden/şirketlerden de mi fiyat alsanız acaba?ya da kendiniz yapmayı deneseniz.Alınacak belge bir doğum belgesi,vatandaşlık sorgulaması.Youtubeda bu şekilde vatandaşlık almış yol gösterici örnekler vardır.

Romanya doğum belgesi istiyor. doğum belgesi var mı elinizde? eğer varsa bunu gidip ankarada bakanlık arşivinden onaylatmanız lazım ama bu arşivlerde zamanında yangın vs nedenlerle sorunlar olmuş. işin zor kısmı burası. eğer türkiyeden gerekli belge ulaştık dediğiniz bunlarsa ( arşivden bakanlık belgesi de tamamsa) boşuna masraf yapıyorsunuz. Çünkü sonraki adımı romanyada türk bir avukat veya aracı bularak daha kolay ve ucuza halledersiniz.

Eger sonunda almaniz garantiyse ve gercekten ab’ye yerlesecekseniz verilir bence.
Tabi ki yerlesmeyi dusundugunuz ulkenin dilini bilmeniz, uygun mesleklerinizin olmasi gibi durumlari geciyorum, muhtemelen temizlik yapmaya gitmezsiniz herhalde.
Neyse, kisi basi 3bin euro bence normal, ben aracisiz vs yasadigim ulkenin vatandasligini almak icin 5 yil once 2000€ya yakin harcama yapmistim.

anladığım kadarıyla net bir gelecek planınız yok sizin. ab vatandaşlığı olsa iyi olur, cepte dursun bakalım diye alacaksanız manasız bence. ilerde avrupa'da çalışmak istiyoruz demişsiniz de şu an sokağa çıkın sorun millete herkes istiyor onu, mesele istemek değil orada nasıl iş bulacağının yolunu yordamını öğrenmek, o ilk adımı atabilmenin mantıklı bir planını yapabilmek. 10 bin euro vermeden önce bu kısımları düşünün derim ben, bunları netleştirirseniz sonra 10 bin euro da verilir 100 bin de. ama bunların hiçbiri yoksa kafada 1000 lira bile vermem ben şahsen.

We don't sell the 6-month membership as a one-time purchase.

'in disguise of' çok alakasız bir anlama sahip gibi geldi bana. O daha çok başkası gibi görünmek ya da kendi kimliğini gizlemek adına kılık değiştirmek/görünüm değiştirmek gibi bir anlama sahip. Tanınmamak için şapka gözlük takmak gibi yani.

renew every six months benzeri bir cümle olabilir.

This subscription is not a lifetime licence and renews semiannually.

hicbir sey olmaz. ozledikce izmire ozledikce istanbula gidersiniz. esya tasima zahmetli olur biraz ama sadece giysi odakli tasima yapacaksiniz iki ev de esyali. bir de her diger eve geciste iyi bi temizlik ister boyle bir durumda anahtari birakabile eginiz bir yakininizdan rica eder temizlikci cagirirsiniz siz gitmeden temizlense bi sorun kalmaz

bu şekilde yaşayan bir arkadaşım var ve halinden memnun. ancak mali bir dezavantajdan söz edilebilir (bir evden gelmeyen kira bedeli artı iki evin aidatını ödemek gibi gibi). boşta kalan evden gelecek kira bedeli, refah seviyenizde önemli bir fark yaratmayacak ise dediğiniz plan gayet mantıklı.

annenizin ilerleyen yaşlarda daha yerleşik bir düzen talep etme ihtimali var tabi ancak iki evi de elde tutmanız, plan yapma konusunda size esneklik sağlayacaktır.

Çok mantıklı

kadıköy belediyesinin takımı vardı diye hatırlıyorum illaki seçmesi bir şeyi de vardır.

bence kazanmak icin degil, zevk almak icin oynayan erkeklerle de oynabilirsin, varsa arkadaslarindan oynayanlar.

Adameksik.com fakat katılımcılarin hepsi erkek.
Ne yazık ki sizinle aynı fikirde olan hemcinslerinzi bulmanız zor olacaktır.

biz fabrikanın girişine ayak tenisi için file yaptık yere sprayla çizgi çektik falan. 3e3 maç yapıyoruz öğle aralarında. bir kadın arkadaşımız da ara sıra geliyor ayağım iyidir diye hatta (değil). futbol çok ütopik ama ayak tenisi çok uzak bir hayal değil, buradan gidilebilir. 2ye2 ile başlanır sonra olaylar şekillenir. hatta normal tenis gibi 1e1 bile yapılabilir: www.youtube.com

ayrıca bence futbol kahveyse ayak tenisi kremasıdır, en güzel anlarını barındırır, takım arkadaşına orta açarsın, kafayla gol atıyor hissini yaşarsın, degajla oyun başlatırsın, çizgideki topa koşup son anda vurursun, ilerleyen dönemlerde rövaşata bile çekebilirsin.

ilk zamanlar oluyor muyu görmek için birkaç tenis topu alınıp elma gibi ortadan ikiye kesilerek kuka gibi kullanılarak sınırlar belli olsun diye köşelere konulur, file niyetine de bel hizasında kalın bir ip çekilir.

not: teke tek çok yorar.

moda halısahada sıklıkla kızlı erkekli maçlara rastladım.
arada da sadece kızların oynadığı maçlara rastladım.

karma maçlarda kızlar genelde yabancı öğrencilerdi. erasmus öğrencilerine ulaşırsan sanırım oradan bir şeyler çıkabilir.
sadece kızların oynadığı maçlar da -emin olmamakla beraber- lgbt maçı diye düşündüm. kadınların kısa saç kesimi, maç sonrası kot ceketleri o prototipe uyuyordu (lezbiyen), ama tabi kesin diyemem. kendilerini tanımadım, konuşmadım; sadece görüntülerine bakarak lezbiyen diyemem. bu gruba nasıl ulaşılacağına dair de bi bilgim yok.

moda halısaha, moda caminin yanında. beşiktaştan vapura biniyorsunuz, kadıköyde indikten sonra yürüyüş hızınıza ve kullandığınız yola göre 10-20 dakika arasında halı sahada olabilirsiniz.

kullanabilirsin önünde bi engel yok.

Kullanılır +1

Milli takımı yönetti, siz unutmuşsunuz. Kendisine olan tepki besiktaslilarla alakalı, sözleşmesinin karşılığını istediği için, istemese karakterini sorguladım. Türkiye ortalamasinin elbet üstünde am daha kanıtlayacak çok şeyi var, düzenli Avrupa yapmaya başlarsa çok daha farklı bir yere gelebilir(belki de gelemez)

Bence iyi bir teknik direktör değil. Ama Türkiye şartlarında iyi sayılıyor işte.
Beşiktaş'ta kötü futbol oynattı. Başakşehir'de performansı başarılı mıydı? Evet, belki ama Başakşehir tek şampiyonluğunu o gittikten sonra aldı. Sanki bir eksik var gibi her şeyin yanında. Başakşehir'in şampiyonluğunun mimarı o tabii ki ama sonunu getiremiyor. Trabzonspor'da da henüz bir şey başarmış değil. Şu an çok erken Ligin sonunu getirir ve şampiyonluğu alır ise o zaman başarılı sayılır benim açımdan.

Şunu da söyleyeyim. Türkiye ligi için iyi bir teknik direktör. Onu inkar etmem asla. Ama daha fazlası yok. Türkiye'de bu kalibrede zaten 1-2 kişi ancak çıkar. Benim kriterlerimde 'iyi' teknik direktör yok gibi bir şey. Belki Fatih Terim. Ama onun da karakteri iyi değil.

Milli takım dönemi de rezaletti mesela. O kadar kötüydü ki unutuldu hemen.

Beşiktaş ile yıldızının tutmaması tamamen taraftarın saçmalaması. Adamı kovuyorlar. O da haklı olarak tazminatını istiyor. Sonra taraftar adama paragöz diyor. Madem beşiktaş olarak bu tazminatı ödeyecek maddi gücün yok; ya bu adama böyle sözleşme vermeyeceksin ya da adamı kovmayacaksın. Orta yolu bulup karşılıklı sözleşme feshine gideceksin.

bence iyi bir teknik direktör degil ayrıca trabzonu sampiyon yapacagını düsünmüyorum.

milli takımda abdullah avcı: imgs.stargazete.com

rezil maçlar ve skorlar dışında tek aklımda kalan sercan sararer diye bugün muhtemelen anası babası dışında kimsenin hatırlamadığı, ispanya 2. liginden bir adamı musallat etmişti takıma. hoş aynı saçmalıklara fatih terim ve şenol güneş de imza atmıştı, milli takımda bu olay ayrı bir tartışma konusu.

ben avcı'nın başarılı olduğunu düşünmüyorum. milli takıma geldiği zaman sevinmiştim ve baya da ümitliydim oysa. en büyük başarısı başakşehir'i art arda ligin üst kısmında tutmak oldu ki onda da hiç sonunu getiremedi. avrupada ilk turlardan apar topar elenip tüm motivasyonu lige ayırıyordu bunu yaparken. ayrıldığı ilk sene şampiyon oldu ve bunu avrupada da ilerleyerek yaptı oysa başakşehir. fi tarihindeki u17 şampiyonluğu dışında kazanmış olduğu somut bir şey yok henüz. başaltı takımların saman alevi gibi gelip kaybolan avrupa başarısından bile yaşamadı hiç. trabzonspor da bir süredir yükselişte ve iyi bir kadroya sahip. tek faktör avcı değil yani şu anki başarıda. üstelik ben şampiyon olabileceğini de düşünmüyorum ama olsa bile artık üstüne çıkma durumu olamaz zaten. tr süper ligi için standart bir teknik direktör (ersun yanal, aykut kocaman, sergen yalçın, okan buruk vb gibi) olup bir takımdan diğerine geçmeye devam eder.

türkiye süper ligi için iyi, genel anlamda ortalama bir td.

plansız değildir ancak aynı anda birçok farklı oyun planı geliştirememesi en büyük eksisidir.

gittiği takımlarda başlangıçta bir oyun planı kurar ve sadece ona dayalı bir oyun oynatarak şampiyon olmaya çalışır. bu nedenle de yıllardır ligimizde iyi bir puan ortalamasına sahipken avrupa'da rezil olmuştur. türkiye'nin uefa sıralamasında çok gerilere düşmesinde kendisinin avrupa için yeni oyunlar üretememesinden dolayı ülkeye kaybettirdiği ülke puanlarının etkisi büyüktür. kısacası yaratıcı değil ezberci hocadır a planı vardır b,c, vs.. yoktur. daha önce karşılaşmadığı bir sorunla karşılaşırsa sorunu çözemez.

tüm bunlardan dolayı pek bir şey beklememek lazım kendisinden ama bu sene trabzon'da elinde çok iyi bir kadro var, ilk yarıyı en yakın rakibiyle 15 puan farkla lider kapatırsa trabzonu şampiyon yapar.

www.pt.com.tr

bi yerden öğrenci belgesi bul al geç. 9249 tl. daha ucuz yok. dünyada en ucuz olabilir hatta.
amerikada vergisiz 1000 dolar şu an.

amerika fiyatı bu www.apple.com
değmeyecek zaten 1080 dolar olacak. 1 yıl garantili bi de.

edit2: bu arada sakın bekleme kur fırladı fiyat artabilir/stok bitebilir.

Jelly Bear'ın dediği gibi ben de geçen ay m1 mac mini aldım almanya, amerika fiyatından daha ucuz pt'de. Hiç bakınmayın daha ucuzu yok. Apple'ın kendi eğitim satış fiyatından daha ucuz.

jelly bear'ın dediği gibi 7-8 ay kadar önce m1 air aldım eğitim inidirimiyle. 8700'dü sanırım o zaman. Daha ucuza bulunabileceğini sanmıyorum.

Yazılımcı, tasarımcı vb. değilim.

Dışarıda kafede vb. internette takılmayı istediğimde açıp kullanacağım hafif bir dizüstü iyi olur diye düşünüyorum.

Dizüstüler de bildiğiniz gibi kocaman. Macbook dizüstülerinden taşınması kolay hangisini önerirsiniz? Windows'tan da öneriniz varsa bakarım.

Alacağın mağaza neredeyse oranın posta kodunu öğrenin. Sepete atıp check out yapın vergisini falan gösterir. Nevada zaten vergisi düşük bir yer. Eğer almayı düşünüyorsanız mantıklı olan eyaletlerden.

pt Türkiye'de apple dışında tek yetkili eğitim satıcısı. Ucuz olmasının sebebi bu. Alırken herhangi birinin öğrenci ya da öğretmen belgesini yüklüyorsunuz sadece. Fatura onun adına kesiliyor ama ödemenin kimden geldiği ya da teslimin kime yapıldığının bir önemi yok.

Pt’den ucuzu yok en karlısı orAdan almak. Güvenilir bir yer.

Çok paranız yoksa ikea tabiiki.
Bir de içine ayrıca raf (kemerlik saatlik vs alabilir/taktırabilirsiniz)
Burada aslında esas mesele ne kadar yerinizin olduğu? Giyinme odanız var mı? Gömülü giyinme odanız var mı? Yani duvardan duvara (tüm duvarlara) dolap yaptırabiliyor musunuz? İç aydınlatmalı falan? Bir de bütçeniz azsa belki genel olarak aldıklarınız da azdır yani zaten böyle bişeye ihtiyacınız yoktur:/ ne lazım bunu iyi düşünün. Gömlekleri ütüleyip rengine göre asan biri var mı evde? Haftada kaç gömlek giyiliyor? Ne kadar ve neden gece kıyafeti tutuyorsunuz? Kaç adet çok kıymetli saatiniz var? Vs vs bir ihtiyaç planı yapın önce.

Bunlar haricinde dolaptan çok ayakkabılık/ portmantoya yatırım yapmak küçük evlerde daha iyi olabiliyor. Gömme dolap gibi portmanto. Ayakkabılık raylı öne açılan/cep model olur, bol raflı olur ve yerden kazandırır. Portmanto kısmına bolca düzenleyici kutular alırsınız falan; şapkalar, az giyilen ayakkabılar, terlikler için. Askıları da dolap mantığında yeni nesil vestiyerlerdeki gibi yaptırırsanız kışlık/yazlık montlar, kalın ceketler için güzel olur.

Ikea'ya gidiyorsun, gardolap (pax) bölümünde bilgisayar başında abiler var, onlarla oturup görsel olarak baştan sona dizayn ediyorsun her şeyi. sana fatura çıkarıyorlar ödüyorsun sonra gelip monte ediyorlar.

İkea çok güzel ama ikea artık ucuz değil ki.
İkea gibi kişiselleştiremesen de çok seçeneğe sahip başka marka düşünüyorum şu an minar mobilya.
İçi falan güzel fiyatı yarı yarıya.
Ama tabii ikea gibi çiz yaptır değil

Agir tembellik bence. Havuz ya muthis bir sey 15 dk alti ustu.

tembellik +1

bu yürüyüş de aktif spor sayılır, 15 dakikalık tempolu yürüyüşü ısınma gibi düşün

15 dakika yuruyus mesafesinde havuz olsa, keyiften her gun giderim

Kisin çok buyuk yuk bana gore. Düzgün havalarda 15dk yurume hicbir şey.

Kullan at değil de her gün ufak ufak silebileceğiniz bir cam bezi daha mantıklı olabilir. Fazla kirlenme/tozlanma olur ise ufaktan bir camsil de püskürtüp temizlenebilir.

aynı soruyu sordum yok cevabını aldım. minibüs köftecisi bile çok az. boğaz şartını kaldırırsan birkaç köfteci önerebilirim

Ben bu yasima kadar "iste bu bea" dedirtecek bir kofteyice denk gelmedim. Belki de kofte cok da harika olabilecek potansiylei olmayan bir şeydir. Ne bileyim et döner falan desen var da koftenin cok iyisine denk gelmedim.

Öyle bir köfteci olsa, millet instgram'da hava atmak için sıraya girer. Köfteci abi fenomen olur hatta il dışına kargo ile köfte gönderirdi.

(Bkz:tostçu erol)

çok uzun zamandır yok. baltalimanı, sarıyer civarlarında vardı eskiden ama denetimden midir, hijyen sebepli talebin azalmasından mıdır bilmem, seyyar yemek işi -sadece köfte değil- oldukça azaldı. kalabalık yerlerdeki tavuk pilavcılar bile azaldı.

denize en yakın olarak yiyebileceğin, maçka parkının harbiye çıkışından çıkıp sola dönünce karşına çıkan seyyar köfteci olur. minibüs değil ve akşamları açar tezgahı. ahım şahım bir olayı yok ama lezzetlidir. oradan alıp 5. dkya dolmabahçeye inebilirsin.

maç olduğu zaman maçtan sonra çok oluyordu eskiden, valla o köfteleri ben seviyordum. hala var mı bilmiyorum çok oldu maça gitmeyeli.

böyle güzel kokan bi şey olamaz.

Subaru.

Benim de ilk aklıma gelen Subarı XV oldu.

T-ROC güzel ama ben Tiguan'ı tercih ederdim. Tiguan da zengin arabası değil Tuareg mesela zengin arabası. O olmaz.

Superb

Volvo

Fakiri zengin zengini fakir gösteren passat ya da onun platform kardeşi superb olabilir. Kodiaq derdim ama o da çok heybetli. T-roc b segmenti olduğu için o kadar zengin adama gitmez.

Son olarak Citroën C5 aircross da marka algısından dolayı tercih edilebilir.

Skoda Kodiak

Passat’ı passat yapan şey, 90’larda hem Avrupa’da hem tr’de özellikle fabrikatörlerin, iş insanlarının en çok yöneldiği model olmasıydı. Çok klasik ve sıradan görünümünün yanında oldukça lüks donanımları da ekleyebiliyordunuz. Mesela 90’larda süspansiyonlardan koltuklara kadar opsiyon yapılabilen modeldi. Boş paketi düz vatandaş arabasıyken dolu paketi alındığında mercedes e class muadili olabiliyordu.

Günümüzde opsiyonlar bu kadar geniş mi bilmiyorum ama passat direkt senin dediğin amaçla popülerleşen bir modeldi. Önüne atlayanın borç istediği, işçi haklarının zirve yaptığı, sürekli zam istenen dönemlerde bunlardan kaçışın yollarındaydı.

Bunların haricinde mazda 6, alfa romeo’lar düşünülebilir ama bir passat,superb lüksü alınmayabilir.

Ha bir de bunun zirvesi var lexus. Özellikle 1-2 eski kasaları çok eski ve kötü araçmış izlenimi verirken premium hissini dibine kadar yaşatıyor. 2019-2020 kasalarına da baktım onlar da standart görünüyormuş gerçi. Oysa eş değerleri bmw mercedeslerin üst segmentleri

infinitiler bir seçenek ama hyundai'nin genesis diye bir modeli var. dehşet bi araç.

Superb

508 GT Line.

Passat'tan daha keyifli bir araç kesinlikle. 508'i olana çok zengin demem fakir hiç demem. Kararında bir araba o bakımdan da.

araba alıcak kişinin hali hazırda arabası var mı onu satıp mı alıcak, varsa ederi ne kadar bunlar önemli yoksa veya hali hazırda epey eski bir arabaya biniyorsa her türlü fark edilir parayı bulma durumu. yani şu an araba satmadan 0 araba alabilen birine her türlü hayırdır piyango mu tutturdun denir yani araba fiyatlarından haberi yok mu kimsenin? bir de suvlar falan yazılmış gıcır gıcır suvu arkadaşının altında görüp de hayırdır demiycek adamın kafasını penetre edeyim.

eğer satmadan veya ucuz araba satıp araba alınıcaksa mutlaka hatchbacke yönelmek lazım daha gösterişsiz olması için (o kadar da düşmem denirse skoda'yla dikkat çekeceğine efendi gibi bmwsini mersosunu alsın takılsın rahat rahat). fena olmayan bir fiyata gidecek arabası varsa da suv değil sedana yönelmesi lazım, toyota ideal bir marka olabilir her durumda (tüm dünyada orta sınıf arabası olarak geçer) veya yazılan diğer sedan arabalar ama passat hariç. passat ülkemizde adı çıkmış bir araba daha fazla dikkat çeker diğerlerinden.

Ben olsam pick-up alırdım. Ford veya Mitsubishi. Sonra da arkasını kapatırım.

xc40 alıp zenginleşmemiş diye gözükmek için araba piyasasından epey bi uzak olmak lazım ama subaru'ların bu kadar pahalı oldugunu anca arabalar ile ilgili birisi anlar, bu yüzden ben de subaru diyorum.

t-roc ile xc40 aynı kıyaslamak da biraz yanlış.

Subaru forester ya da xv.

Veyahut mazda’nın suv modelleri

Türk insanı için SUV ya da SUV görünümlü araçlar="Oooooo jip almış köşeyi dönmüş" demek. İstersen 2000 model toyota rav4 al yine böyle.

O yüzden SUV'yi direkt elerdim.

BMW, MERCEDES, AUDI, VOLVO direkt "aha bu parayı bulmuş" dedirtecek markalar.

Bu konuda uzak doğulular genelde başarılıdır. Bütçeyi bilmiyorum ama lexus mesela az dikkat çeken ama inanılmaz lüks bir otomobildir.

Genelde orta sınıf markaların amiral gemisi saydığı araçlara ya da bu markaların üst sınıf için ürettiği markalara yönelirdim. Mesela Lexus Toyota'nın üst sınıf için ürettiği bir marka.

Citroen'in DS Motors'u var. Ama bunlar da SUV genelde ve dikkat çeker:) Sedan da getiriyorlar gerçi.

Infiniti de güzel bir seçenek ama bu araçlar da aşırı lüks durabilir.

Ben olsam Skoda Superb'e bir bakardım. Araç oldukça iyi. Hatta bazı yönleriyle passat'tan bile başarılı yeni modelleri... Ama tüm bunlara rağmen mutevazı da bir hali var. Üstelik soran olursa "skoda ya..." der geçersin:)

Bir diğer seçenek mazda 6... Kırmızısını almadığınız sürece dikkat çekmez:) Ama kırmızısı da BMW 3'le yanyana dursa daha albenili araç.

Insignia da fena bir alternatif olmayabilir.

Lüks bir pick up da alınabilir. ama işte ülkemizde 4X4 hissi veren her araç zengin arabasıdır. İstersen hyundai tucson al... Ona bile "ooooo" der akrabalar.

En ilginç önerim Renault Talisman olur. Aşırı düz bir araç ama hiç fena değil. Öndeki Renault logosu kafadan tüm servetinden bir 0 eksiltiyor.

anten +1 güzel özetlemiş

vapur seferlerinin iptali vapur batacak devrilecek diye değil yolcuları deniz tutmasın, oradan oraya yuvarlanmasınlar diye yoksa türkiye denizlerinde vapur feribot her türlü koşulda seyir yapar, konforlu olmaz o ayrı

youtu.be
videonuyu 30. saniyeye çekersen yolcular bu hale gelmesin diye seferler iptal ediliyor, şunu 100-200 kişinin yaşadığını düşün :)

travma sonrasi sık karsilasilan bir durum beynin asiri tepki vermesi. iyi bir psikolog bir kac seansta cozebilir, psikiyatrist yardimiyla da cozulebilir. kisisel bir zayiflik olarak algilama, her insanin basina geliyor. gecen mesela hastanede saldiriya ugramis bir doktorun yazdiklarini okudum. adam cerrah, elinden bicaklaniyor hasta tarafindan. ne sansli ki tamamen iyilesmis, ancak hastaneye binasindan iceri giremiyor korkudan. iceri girince bir sey olmayacagini bilmesi bir seyi degistirmiyor, o travma yasanmis ve beyin asiri iliskiyi kurmus bir kere.

neyse bu durumlarin cesitli metodlarla veya gecici ilac destegiyle caresi var. hayati cok etkileyen bir durumsa destek almaktan cekinmeyin, cok normal bir durum.

O feribot istese okyanus gecer. Bizim ic denizde batirman icin baska gemiye vurman lazim doga kosullarindan batmaz.

Tr tarihinde 1 tane olay var onda da asiri yolcu doldurmaktan batirmislar vapuru.

Denizotobüsü veya feribotlar katamaran oluyor. Katamaranların da olayını hacıyatmaz gibi düşünebilirsiniz. Yana çok yatabilir ancak devrilmesi, batması vs tsunami veya aşırı saçma bi vurmalı kaza olmadıkça imkansıza yakın.

Vapur zaten yukarıdaki arkadaşların dediği gibi batacak bişey değil.
Pandemi öncesi temmuz ayında adalar dönüşü akşam vapurları bile öldürmeyecek şekilde yolcu alıyordu :D

Ennn kötü senaryo için;
Rüzgarın bir ilgisi olmadığını düşünün.
Yüzme biliyorsunuz düşme, kaza anında vapur hız keser nasılsa üzerinize meteor düşmeyecek yavaşça batacaksınız o sırada atlar yüzersiniz.
Artık iletişim vs çok çok iyi, en kötü boğazdan birileri sizi görüyor, yardım ulaştırıyor olacak.
Bunu takıntı yapmayın. Ama eğer geçmiyorsa belki sizde geçmişle ilgili bilmediğiniz bişeyi tetiklemiştir, ciddiye alın doktora görünün.

Bence bi doktora görünün kesin. Daha kolay atlatırsınız.

Ama merak etmeyin türkiye şartlarında vapur batma ihtimali yok. Ayrıla vapurun yan gitmesi bi problem olduğu anlamına gelmiyor ki, her şeyin tekniği var. Bu durum rüzgarın yönü ile alakalı. Üsküdar beşiktaj motoru ile her gün işe git gel yapıyordum. Her açı ile karşıya geçtiğimiz oldu. Öyle yan yan gitmek çok normal. Bilmeyen insan tedirgin olur ama sizi tedirgin eden bu seferde gemi mürettebatının endişelenmediğine eminim

Uzakyol gemi kaptanıyım :)

Marmara denizindeki en fazla hava okyanusla karşılaştırılamaz bile, feribotun kapağına dalga vurmasında sorun yok. Karşıya varmak için yan gitmesi ise dalgalara karşı yalpayı önlemek için genelde baş omuzluk dediğimiz yerden havayı karşılarız.

İç denizlerde herhangibir problem olmaz. Gönlünüz rahat olsun.

Dediğiniz gibi birçok parametreye göre değişiyor. Siz optimum değeri şöyle bulabilirsiniz. Sıcaklığı kombiyi çalıştıracak minimum değere getirerek başlayın. Örneğin benim Demirdöküm kombi için bu değer 38°C. Bu sıcaklık size yetmez ise 2'şer derece artırarak devam edersiniz. DD kombide ekonomik mod anlamına gelen "e" simgesi var. Bu simgenin olduğu yer 54°C örneğin. 54 İstanbul kışı için ideale yakın bir sıcaklık. Şu an yakmayı düşünüyorsanız 38-40 gibi bir değer yeterli olur.

istanbul için 54 derece çok demek için geldim. kadıköy'de geçen sene 45'e bile çıkartmadım. demirdöküm kombi var.
ayrıca istanbul için kombi erken bence. şort tişört ile cam açık oturulabiliyor hala. ateşim başıma vurmuş da olabilir :)

Restoran esnaf profili berbat hocam.

Bazı gruplara üyeyim, aynı ürünü birkaç lira düşüğe satan kişiye denk geldiklerinde sanal linç girişiminde falan bulunan vicdansız, cahil bir kesim ekseriyetle. Bu insanlar için zam yapmak için rasyonel bir gerekçeye gerek yok. Ahlaki olarak dibin dibinde olduğu için çoğunluğu, mecburiyetten ziyade "geçirebiliyorken geçireceksin" anlayışı mevcut. Baktı piyasada o fiyat tuttu, bir üstünü zorlar. Sürekli zorlar.

Benim burada geçen sene 8 liraya yediğim döner 14 lira olurken kalitesi ve gramajı da gözle görülür derecede düştü. Bu yılki dönerle geçen yılkini yan yana koysak bu yılki 5 tl anca eder geçen seneki fiyata göre. Ancak ne kadar enflasyon olsa da yüzde 280 enflasyon da olmadı geçen seneye göre.

Ben asıl ocak 2021 den beri sadece 1-2 lira ya da hiç zam yapmamış yerden sipariş vermem ya porsiyonlar küçülmüştür ya da kalite düşmüştür başka türlü açıklanamaz

lokantalar kendi marjını devamlı koruma eğiliminde; herhangi bir artışta bunu hemen fiyata yansıtıyorlar
bazen civardaki lokantacılar anlaşıp komple arttırabiliyorlar

kebapta inanılmaz bir kar marjı var. ben bu fiyatlarla sipariş geçemiyorum artık. pandemi bana dışardan yemek söyleme alışkanlığını bırakma fırsatı verdi. size de tavsiye ederim.

Bizim lokantadaki durumdan bahsedeyim. Zaten senelerdir yüksek enflasyonla mücadelede kar marjımızı gittikçe düşürdük. Tl bazında 5 sene önce 5k kazanıyorsak artık daha fazla ürün sattığımız halde 3k kazanıyoruz. Zaten 5 sene öncenin 5k sı şuan 10k. Ona rağmen 3k getiriyor dükkan.

Bizimkiler artık dükkan kendini döndürsün yeter modundalar. Çünkü zaten artık 60 yaşına falan geldiler. Oyalanıyoruz diye açık tutuyolar.
Bu noktada bahsettiğin kebapçı belki de senelerdir zaten enflasyona yenik düşüyordur ve yavaş yavaş toparlamak istemiş olabilir. Gelire ihtiyacı olabilir ve hızlı zamların nedeni bu olabilir. Baktığında ocaktan beri zam yapıyordur belki ama senelerin enflasyonunu yeni zam olarak koyuyor olabilir.
Niyetini bilemem ama bu açıdan da düşünmek lazım

Mobildeyim değiştiremiyorum k diye bahsettiğim şey birimdir. 1000 değil.

Pub'dan örnek vereceğim, aynı değil ama olsun.

Koşuyolu'nda sürekli gittiğimde Pub'da, içtiğim bira 42 liraydı. 70 küsur oldu 2 hafta önce. Menü gördüğümde oha dedim ne yapıyorsunuz!!!

Zam gelene kadar iki biranın yanında yediğimde 130-150 lira veriyordum. En fazla 180 lira vermişliğim vardı. İşte biranın yanında burger, ayrı patetes kızartması veya nachos'u oluyordu. Şimdi iki-üç bira içip burger istediğimde 300 lira tutuyor. Dedim bir daha da gelmem buraya.

Tabi ki müşteriden çıkaracaklar. Devlet de destek vermediği için kurban vatandaş oluyor hep.
Ayrıca pandemi döneminde yemeklerde KDV %8'den %1'e indi yemek fiyatları düşsün diye ama bir allah'ın kulu da fiyatlara yansıtmadı.

Zincir restoranları tercih ediyorum bu yüzden. Cafede de aynı şekilde.

Küçük esnafta kalite çok düşük. Fiyatı geçtim ürünler de berbat. Kar etmek için kaliteyi düşürüyor.

1099 dolar telefon
yaklaşık %8-10 arası vergi (vergisiz eyaletten alırsa %0)
100 dolar da vergi desek

10392 telefon
2006 tl pasaport kaydı

yaklaşık 12400 tl diyebiliriz.
kendi pasaportuna kaydettirmen için yurtdışına giriş çıkış yapman gerekir. kıbrıs, batum falan da olur en ucuzu bu. onun maliyetini eklemedim. son 4 ay içinde olması gerekiyor. bu arada pasaport sahibi kullanabiliyor sadece telefonu. yani başkasına satamazsın.

Alacak kişi kendi psaportuna kaydettirmek zorunda. Yani telefonun kayıt edildiği pasaport ile telekom hattı sahibi aynı olmak zorunda.