Ekşi Duyuru

ekşi sözlük normal bir şirket biliyorsunuz. ofisinde çalışanları var, maaşlı editörleri var. onlar arayıp buluyor ve ekşi şeyler'e koyuyor. adamın mesleği o.

herhangi bir başlığa girdiğiniz zaman başlığın hemen altında "şükela bugün/tümü" tarzı bir şeyler var ona tıklandığında o gün içinde yada tüm zamanlarda en çok beğenilen en çok favlanan entry'ler görünüyor oradan seçiyor direkt editörler.

olabilir evim olsun da 1+1 e bile razıyım diyen insanlar bence vardır.
alabileceğini hayal ediyordur yoksa herkes şato ister tabi

Kira ödenekten ve ev sahiplerinden bıkan birinin hayali olabilir.
EviM olsun her gün bir kız atayım diyen birinin hayali de olabilir.

valla ben isterim 1+1 evim olsun. kutu gibi ne güzel. en kötü kiraya verir parayı da yerim. mis

valla benim hayalim ona benzer. 1+1 loft dairelere takmis bulunmaktayim su siralar.

en büyük en son hayal diyemem de şu sıralar güzel bir yerde 1+1 olsun benim olsun derim heralde.

1+1de yasiyorum. isterdim ev benim olsun.

benim de hayalimdi 1+1 aldım oldu :) inşallah herkese nasip olur..

benim hayalimde 1+1 olsun bahçeli olsun :D

Tabii ki tek ve rn buyuk hayalim degil ama super olurdu, 1+1 bile olsa. Hem vok tatli 1+1ler var.
Kiralik ev ya da oda bakiyorum bu ara. Az once 10 m2 bile tutmayacak yere 850 tl isteyen biriyle karsilastim.
Gel de kendine ait bir 1+1 hayali kurma.

Tekme yumruk Etmedim. Yumruk yedim bir defa gerçi lisede.

Boğuşmalı, itmeli etmişimdir ama.

oyun oynarken bir taş atmıştım ufakken, o taş bir arkadaşın kafasını yardı, çok fena yardı, çok korkmuştum, ondan beri ben dayak yedim ama kendimi savunma haricinde vurmadım.

ettim lisede bir kaç defa ve ortaokulda çok kez.

ben de etmedim ve bazen keşke zamanında etseymişim diyorum :)

Hayır hiç.

hayır. benim vurduğum oldu, bana vuran oldu ama karşılıklı bir işe dönüşmedi hiç. genelde sorunlarımı diplomasi ile çözerim.

ettim ama son yumruğumu savuralı çok oldu. şu saatten sonra da etmem sanırım.
sol kaşımın kenarında belirgin bir dikiş izi taşıyorum hatıra olarak. (siz bir de karşı tarafı görseniz)

ben de ilköğretim yıllarında etmişimdir ama yetişkin bir birey olduktan sonra hiç etmedim diyebilirim. ama geçen yıl metrobüste 35 yaşlarında bir adam bana sataşınca elmacık kemiğine sert bir yumruk atmıştım. sonra ayırdılar. inanın sinirden mi neden bilmiyorum bacaklarım acayip titredi. kendimi ilk kez öyle gördüm.. sebebi neydi ki.

Lisede birkaç defa ettim, sonuncusu karakolda bitmişti. Ondan sonra hiç etmedim.

Ayrıca bir yıl önce bir arkadaşım bıçaklanarak öldürüldü. Kavga etmesin kimse.

çok ettim ama uzun zamandır etmiyorum, sakinleştim bayağı belki de ondan kaynaklanıyor bu yüzden şimdi ederim diye biraz tedirgin oluyorum galiba.

çocukken oldu. yetişkinlikte (15-16 yaş sonrası) hiç olmadı.

ortaokulda falan ettim en son 15 yıl oldu neredeyse. lisedeyken birkaç arkadaşm bi kıza laf atıldı diye olay mahalline gidip laf atanlara dayılanmış, daha sonra bıçağı yiyip -neyse ki kalın montu delememiş- 100 kilometreyi 5 saniyede koşunca muhtemelen onlar da bu işlerden uzak durmuşlardır.

ilkokuldayken bi çocuk küfür etmişti. çocuğu yere düşürüp ayağından tutup sürüklemiştim yerde.

Sakin tatlı biriyim aslında ama çingeneliğe çok hızlı geçiş yapıyorum. Daha 5 yaşındayken iki kişinin kafasını yarmıştım. Biri yanlışlıkla diğeri oyuncağımı çaldığı için ahahah. Lisede 2, üniversitede bir defa kavga ettim gece sarhoştum ve adam hak etmişti. Bireysel kavga dışında arkadaş grubum çok sorunluydu ya. Yabancı arkadaşlarım bile yan baktın kavgası çıkarırlardı kaç mekandan atıldık hiç hatırlamıyorum.

11-12 sene önce etmiştim en son. sonra hiç gerekmedi.

okuyunca şaşıracak kadar çok, çoğunda dövdüm ama çekirge misali bi kaç kez yedim

samsung 850 pro

rentts+1

crucial da uygun fiyatli bir alternatif. mx300 serisi vnand teknolojisini kullaniyor, ben aldigim sirada ust duzey markalarla ayni idi.

Samsung 850 Evo

Samsung 850 evo aldim ben de gayet memnunum. Hepsiburadada indirim filan da vardi 700 lira gibi bisey verdim 500gb a

çok fazla ama tom ve jerry ile bugs bunny arasında kaldım.

candy

2. sırada da ay savaşçısı vardı

3te de bugs bunny

Taş devri ile Hollywood Yaramazları

sırasıyla ilk 3

road runner, jetgiller, şirinler

Hollywood Yaramazları, Taş Devri, Ninja Kaplumbağalar, Tom ve Jerry.

bir de, spider man'i hep çok sevmişimdir kendimi bildim bileli.
hâlâ da izlerim.

captain tsubasa, beyblade, yugi oh, casper, scoby do.

Teletabiler, Şirinler, Taş Devri

Şirinler, Taş Devri ve Jetgiller. Ama en çok Şirinler.

Maske

Maske

Şirinler hatta bu yaşımda geçen hafta sinemada yeğenim ile izledim; ondan daha çok ben eğlendim.

Şirinler ile ilgili çeşit çeşit çocukluk hikayelerim de vardır; evlendiğim günün akşamı şirinleri izleyip şirinleri izleyip yatacağım demek gibi. piknikte babama saatlerce şirinleri aratıp bulamayınca 'ben iyi bir çocuk değil miyim?' diye aglamaya baslamisim. Babam 'şirinler bu ormanlarda yaşamiyor' diye kandırmış beni. Ayrıca belirli bir yasa kadar da şirinlerin evi diye mantar yemeğimi hatırlıyorum.

Böyle bir şirinler aşkı vardı bende.

pokemon

Uçan kaz, clementine, candy, heidi, değerli

life with louie
mad jack the pirate
voltran
ghost busters
heman
xmen
maske
şirinler

youtu.be

402 no'lu sınıf
heidi
şirinler

star da yayınlanan spider man
alkislarlayasiyorum.com

fox kids ve jetixtekilerin hemen hepsi. onlardan öncede kanal dedekiler.

pazar sabahları voltran, okul sonrası he-man, bir de clementine vardı huzursuz ederdi.

Looney tunes. Bugs bunny'yi o kadar sevemezdim ama diger karakterlerine bayilirdim.

Bir de Maske'nin yeri ayri tabii:) MUthis karakterdi:D Kilodu kafaya gecirme hareketi bende aliskanlik yapmisti, kapsonlu giyenlerin kapsonunu cat diye kafasina gecirmekten kendimi alamiyorum. Yasim 29, hala yapiyorum:D

en sevdiğim şirinler'di. onun arkasından da snoopy, simpsonlar, red kit ve heidi gelir.

ek: varyemez amca ve rocko'nun modern yaşamı (gerçi bunu 11-13 yaş arası falan izlerdim, geç çocukluğa denk düşüyor yani) da vardı.

www.youtube.com

jetgiller, aslan kral, scooby doo, haa bir de tsubasa ve beverly hills

Esteban, Sirinler, Varyemez Amca, Tsubasa, Genki, Clementine, Voltran. Kucuklugumde Trt1den baska kanal olmadigindan ne yayinlansa gozlerimizi dort acip izlerdik.

Ay savaşçısı. Bu aralar yeniden başlamayı düşünüyorum hatta.

valla çok vardı yaaaa <3 hala da düzenli olarak çizgi film izliyorum -tabi artık animedir, familiy guy'dır, southpark'tır falan seyrediyorum ama olsun :D -

looney toons'un tiny toons diye bir versiyonu vardı, ana karakterlerin çocuk versiyonları vardı, mesela erkek çocuk tavşan -ne demekse- maviydi, kız olanı pembe gibi :D onu severdim.

sihirli kurdele'ye bayılırdım, hatta daha geçenlerde tekrar bitirdim :D ara ara izlerim hala :3

sailor moon, wedding peach gibi mahou shoujo - magical girl animelerini severdim, hala da severim :D sailor moon galp

bir de mavi suyun sırrı vardı trt'de, hatta disney sonra buna benzer bir çizgi film de yaptı, onu severdim çok.

bir de luff-a-lympics vardı aldkşadkadkasi onu çok severdim.

aa dragonball'u unuttum!! <3 XD

he-man ile she-ra'yı da severdim, ama aşırı değil.

şeker kız candy'e ba-yı-lır-dım! terry grandchester <3 zaten kızların efendi adam yerine piç tercih etmesi hep bu pezevenk yüzünden XD

şirinler'i hala çok ama çok severim, oyuncaklarını biriktiriyorum :3 hatta ufak birşey: bir yüksek lisans+doktora dersine, hoca her derste sabahleyin kinder sürpriz yumurta getirirdi, biz de bilmemkaçyaşındaki eşşek kadar "çocuklar" hepsini biriktiriyorduk -bu dediğim 3-4 sene önce falan oluyor- hepimiz asistandık, hepimizin odası ağzına kadar kinder'den çıkan şirinler oyuncakları ile kaplanmıştı XD

aa varyemez amcayı da çoook severdim! ve dark-wing duck! yeah! darkwing duck'a bayılırdım, çok seksiydi bence XD

tom ve jerry demiş miydim? :D

bi de slam dunk ile tsubasa'yı da severdim ama asla sportif bir insan olmadığım için daha çok arkadaşlık duygusu yüzünden severdim sanırım :/

disney çizgi filmlerinin hepsini de severdim, hatta trt'de bir seri halinde hatırlamışlardı diye hatırlıyorum, babam hepsini kasede kaydetmişti, oturup seyrederdik ailecek.

bir de uçan kaz nils ile çanta kafa-testerella ikilisini severmişim daha da küçükken ama ben hatırlamıyorum, annemle babam anlatıyor :D

ha bir dee!! MAGIC KNIGHT RAYEARTH! sihirli şövalyeler! bu da magical girl cinsinden, ama clamp evreni çok başkadır ve manyaktır, o yüzden ayrı bir yeri vardır bende :)

ha bir de şunlar var: maske -aşıktım XD- , tazmanya canavarı -evet looney tunes ama ayrı belirtmek istedim, çünkü aşıktım-, kaptan mağara adamı -aşıktım-, çakmaktaşlar, jetgiller -zamanda nasıl gidip geldim belli değil XD hannah barbara'nın hangi çizgi filmi varsa artık XD - BEVERLY HİLLS GENÇLERİ!!! BİANCA <3 ALDSJKİDKAİ kötüyüm kabul XD bi de çok küçük olmasam da, nickelodeon'daki çizgi filmlerin çoğu: rocko's modern life, kablam, hey arnold!, rugrats, ahhh' real monsters, catdog vs vs

en sevdiğimi sormuşsun ama ben hepsini de en çok sevdim *hüzünlü kemanlı müzik girer* :,)

Digimon harikaydı. Sonrasında beyblade, pokemon, megaman, shaman king, yugioh. Hepsi de güzeldi.

şirinler, tom ve jerry, çizgifilmden sayılırsa eğer teletabiler, pokemon, sailor moon,
life with louie, 402 no'lu sınıf, çılgın korsan jack, örümcek adam, süper kene,
sünger bob, the wild thornberries, rugrats, danny phantom.. çok var daha :D

Şirinler
Tom ve jerry
Bugs bunny

Batman, He-Man, Conan, Rambo, Tsubasa, Richie Rich

oscar
he-man
ninja kaplumbağalar

arkideş: bugs bunny.

ağaçkakan woody vardı bir de.

şirinler tabii ki, he-man.

www.youtube.com

bi kedi gördüm sanki.

mesele baraj ise suçlu öğrenci. sınavdaki genel başarıda ise öğrencinin değil sistemin suçu var.

Sistem bastan sonu bok. Kimse hakettigi parayi alamiyor, hakettigi yerlere gelemiyor ama baraji gecememek de ogrencinin esekligi. 160 sorudan 20-25 tane soru yapamiyorsan bir kere turkceyi 9-10 yas cocuklar kadar biliyorsundur.

Barajı geçemediği halde İstanbul'da devlet üniversitesinde bölüm kazanıp okuyanı gördükten sonra çok da şey olmadığını düşünüyorum.

öğrenci suçludur. Barajı geçememelerinin sebebi
1- Bir işte çalışıyordur öylesine girmiştir.
2- lise öğrencisidir ama öylesine girmiştir. bunlar zaten okulda da 6-7 zayıfla zor geçen ya da meslek lisesi öğrencileridir
3- kaydırma yapmıştır ki çok az ihtimal.

Benim barajı geçemeyip bilgisayar dahisi olan bir arkadaşım vardı, hacker tarzında. O yuzden pek sey yapmiyorum

bizim zengin bir tanıdık kızını ingiltereye gönderdi orda okuttu, parası olan için sorun yok zaten, burda bi özelde okumaktan daha iyi

gta 5 veya rainbow six. veya oyun paketi de yapabilirsiniz. 2 cod serisinden, 2 araba yarışı vs.

playerunknown's battlegrounds var. millet şu ara deli gibi oynuyor.

to the moon

PlayerUnknown's Battlegrounds

Arkadaşının bilgisayarının oyunu kaldırıp kaldırmayacağını da dikkate almalısın yalnız. Gerçi oyunu iade edebilir çalıştıramazsa.

Kuzey Avrupa dillerinden biri. Almanca, Hollandaca, Danca (Isvecce ve Norvecce ki bu ucu neredeyse ayni dil) bunlarin arasinda en uzagi Almanca. Kuzey Avrupa dili olmasa da Fransizcadan Ingilizceye cok kelime gectigi icin - yuzde 50 deniyor - Ingilizce bilmek Fransizca ogrenmeyi de kolaylastiriyor.

en.wikipedia.org:Languages1.svg surada gorecegin kirmizimsi diller Ingilizce ile ayni alt dil grubunda.

İspanyolca ya da İtalyanca olabilir.

www.eksiduyuru.com

Almanca.

Almanca hariç tüm diller.

ispanyolca diye düşünüyorum. lisede almanca gördüm, bireysel olarak da ispanyolca öğrenmeye çalıştım bir süre. ingilizce bilen birisi kısa sürede a2 seviyesine gelir ispanyolcada

casually explained hastasıyım.

Joe goes

Özellikle erkek için yapılması şart. evini arabsını 1 sene evli kaldığı karısına kaptıran o kadar fazla adam var ki şok olursun.

Mantikli bi sey bence olmali

nö

Ben olsam mal ayrılığı rejimini seçerim. Sözleşme yapılmamışsa zaten mahkeme edinilmiş mallara katılma rejimini kabul ediyor.Evlendikten sonra alınan şeyler ortak sayılıyor.

bence oyle bir derdi olanin yapmasi lazim ama sunu da soylemek lazim ki,
1 sene evlenip evini arabasini kaptiran adam demek ki evlendikten sonra evini arabasini almistir. o zaman da gayet normal zira iki kisi bir aile olarak harcamalari yapip ortak butce ile ev araba aliyorsunuz demektir. daha onceden aldiysa bir seyini kaptiramamasi lazim.

Sözlesme derken tamamen mallari ayirmaktan bahsediyorsunuz sanirim. Şu an uygulanan mal rejimi sozlesmesi mantıklı bence zaten. Fazlasina gerek duymam. Evlenmeden once sana ait olan her şey sende kaliyor zaten bosanmadan sonra. Kimsenin kimsenin evinin arabasinin üzerine konması gibi bir sey yok yani. Evlilik içinde sonradan edinilen mallar yari yariya paylasiliyor.

Evleneyim, sevgi saygı guven mutluluk olsun ama "belki bir gun bosaniriz evliligimiz boyunca emek verip birlikte edindigimiz seylere ortak olma. Benim maaşım benim evim ayri olsun. Her seyimizi ayiralim " gibi bir anlasma yapmak istemem. Evlilik surecinin de bir anlamı olmalı. Evleniyoruz yani şirket kurmuyoruz sonucta. ortak hayat kuruyorsak, bir seyler ortak olmalı diye dusunuyorum.

benim malım mülküm, mısır'da ölmek üzere olan dedemin dedesi olmadığı için, istenirse yabarım.

evlilik süresince alınan malların boşanırken bölüşülmesi bence doğru ve olması gereken.

bunun dışında, ben evlilik içinde, "senin paran-benim param" olayını da doğru bulmuyorum.
yani herkesin parası ayrı olsun dendiğinde, bağlar zayıf olur ya da zamanla zayıflarsa, o herkesin kendi hayatını yaşamasına dönüşüyor.
o yüzden bütçeyi de birlikte yapmak önemli bana göre.

şimdi diğer yandan bakınca da, insanların analarından babalarından gelen malları mülkleri var.
paraları var.
onu güvenceye almak istemesi de bir yandan mantıklı aslında.
ama evleneceğin insanla "bir gün boşanırsak, ben şimdiden kendimi garantiye alayım" diye bir şey imzalamak, o ilişkinin üzerine soğuk su döker en iyi tabirle.

yani mantık olarak kısmen doğru olabileceği durumlar olsa da, kalp kırar, samimiyetsizlik yaratır, ilişkiyi bozar.

Yapmam. Sevdiğim bir kadınla evlenip, doğal yollarla (aldatma olmadan) ayrılık noktasına gelirsem ceketimi alır giderim. Ceketim yok ama olsa sadece onu alırdım. Ev de araba da onun olsun.

Yaparım. Ne kadar seversem seveyim ve sevilirsem sevileyim, benim de onun da iyi yönde olduğu kadar kötü yönde de değişme ihtimalimiz var. Hem kendimi onun bu ihtimalinden, hem de onu -sevgimden dolayı- benim bu ihtimalimden elden geldiğince koruyabilmek adına, yani kendimi de onu da iyi ve doğru yöne daha bi sabitlemek adına yaparım.

Eğer o bunu bana karşı güvensizlik kaynağı olarak görürse benim için yanlış kişi olduğunu anlarım. Benim kafamla yapamaz o adam. Ben de onun kafasıyla yapamam.

Yok yapmam. Çok saçma ama ben insanların öyle birbirini soyup soğana çevirmesinin nadir olacağını düşünüyorum. Ama oluyormuş. Ama evlilik sözleşmesine ihtiyaç duyduğum biriyle de evlenmek istemem. Bana ayıp gibi geliyor. Doğrudan bir kuşku var orada. Evlenmem daha iyi.

1-) hayır içindekileri görmüyorlar, kayıt tutulmuyor
2-) yıllık 400 tl civarı
3-) banka görevlisi kasayı açıp dışarıda bekliyor sen ne istersen koyabilirsin
4-) ben ykb'den kiraladım, özel bir sebebi yok

Bizimkilerin garantide

Her zaman gel koy demiyorlar. Yuksek meblag paran olmali bankada. Yoksa kiralama degeei bi sey degil yani.

Bizde oyle bi uygulama yok der cikarlar.

1. hayır sigortalı olmaz. tamamen bankaya güveniyorsunuz. isterseniz ekstra kendiniz bir sigorta yaptırırsınız. sigortalı olmadıkları için herhangi bir gösterme zorunluluğunuz yok. zaten kasayı görevliyle açarsınız, sonra o dışarı çıkar ve sizi bekler. ne koyup ne aldığınızı görmez.
2. bankasına göre ve kasa boyutuna göre değişir. 300 - 600 tl arası diyelim.
3. evet
4. bankalar genelde eski müşterilerine veriyorlar kasaları. gelir seviyesi yüksek semtlerde boş kasa bulmak biraz zor olabilir. bende ykb'de yer bulmuştum. özel bir nedeni yok. kasa kasadır.

Beyaz tenli severim erkeğim

Beyaz ten hastaymış gibi geliyo bana.

asıl belirleyici olan tip değil hoşlanma kriterimde. çok aşırı bi kusur olmadığı sürece takılmam pek. ama ceteris paribus, beyaz bi tık önde.

Beyaz ten.

belli bir patern yok.

geriye dönüp baktığımda beyaz tenli insanlar olmuş tamamı. yine de benim açımdan ten renginin belirleyici olduğunu düşünmüyorum. buna karşılık saç rengi için böyle bir şey söyleyebilirim. sarışınları pek beğenemiyorum çünkü. şu ana kadar 1 kızıl hariç tamamı koyu renk saçlıydı.

Beyaz. Kendime benzeyenleri beğeniyorum genelde

beyaz ten.
ama özellikle kızıl kadınlarda görülen korkunç beyazlık olmasın.

Beyaz.

beyaz tenliyim.
esmer beğeniyorum.

esmer

özellikle şöyle olsun demedim ama renkli gözlü beyaz tenli çıktı bahtıma.

eski eşim beyaz ten, turuncu saçlı falan biriydi.
hem çok beyaz tenli, hem de gayet esmer kişileri beğendiğim oldu. (ben sarı-yeşil gibi, soluk bir insanım.)
ya çok midesizim ya da dış görünüş benim için önemli değil. ikinci olduğuna inanmak isterim.

hiç fark etmez. erkekler genelde makyajsız olsun beyaz tenli olsun derler ama makyajlı seksi esmer kadın görseler dipleri düşer, beyaz tenli bıyıklı kadn görseler beğenmezler. genel uyum önemli.

sarışının adı esmerin tadı :(

makyajsız, beyaz tenli

albino ile zenci arasında gidip geliyor, hiç farketmez.

Beyaz.

Ama artik tecrubelendikce vucut olculeri daha belirleyici olmaya basladi nedense..

Beyaz ten, kızıla kaçan kumral.

Sicko'yu izle. İlk defa Türkiye'de olan birsey degil.

para gelsin sıcak para her zaman iyidir. ödeme zamanı gelince kim öle kim kala.

Tasarruf oranı çok düşük olduğundan.

Bes, gss, kıdem tazminatının fona devredilmesi, memurların iş güvencesinin kaldırılması hepsi hükümetin ekonomiyi düzeltmek için son gayretleri ve halk için kayıptır.

tasarruf eksikliği yüzünden demişti devlet en başta. tüik hesaplama yöntemi değiştirince çok tasarruf yaptığımız ortaya çıktı ama zorunlu bes yerinde duruyor:)

geçen gün bir soru sormuştum duyuruya, kamu bankalarının faizlerinin özellerden fazla olması konusunu. oradan bu fikirleri edindim. şu anda devletin kesinlikle bir para ihtiyacı var, anlamsızca destek yağdırıyor ve kredisi, afları, vergi kolaylıkları hiç bitmiyor. dahası kıdem fonu, varlık fonu, işsizlik fonu, bes fonları gibi bir fon sevdası da var.

kısacası küçük amerika olmaya çalışırken karşımıza çıkan sorunları sosyal devletle çözmeye çalışmak hem çelişkili hem de epey maliyetli. bu durumda da yeni-ek-fazla vergi alternatifi olarak bes, her bir birey için 56 yaşa kadar uzanan uzunca bir sürede devlete iyi para bırakacak güzel bir yöntem. para bırakır derken yağmalanmasından değil, bilinçsiz yapılırsa eriyeceğinden bahsediyorum, yoksa gönüllü bir hesabım var zaten.

İnsan ömrünün uzaması sonucu dünyanın her yerinde sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki yük artıyor. Uzun vadede sgk'nın sınırsız güvencesi yerine herkesin kendi birikimiyle kendi başının çaresine baktığı bir sistemi yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.

yusuf halaçoğlu

oral sander

feridun emecen

Dördüncü sınıf tarih öğrencisi olarak şunu söyleyebilirim ki; burada önemli olan nasıl tarih kitapları okumak istediğin. Eğer tarihle ilgili herkesin rahatlıkla anlayabileceği, anlatımı kolay olan ve okuması sıkmayan kitaplar arıyorsan İlber Ortaylı'nın yanına kimi söyleyebilirim çok bilmiyorum onun tarzında yazan. Yok eğer daha akademik kaynaklar okumak istiyorum, daha belli alanlar üzerine yoğunlaşmak istiyorum diyorsan, Cemal Kafadar, Edhem Eldem, Suraiya Faroqhi, Yavuz Selim Karakışla, Kate Fleet, Zafer Toprak, Şevket Pamuk, Stanford Shaw, Donald Quatert, Colin Imber, Kemal Karpat, Halil Berktay, Feroz Ahmad olabilir. Daha spesifik alanlar söylersen Kent Tarihi, İktisat Tarihi vs gibi çeşitlendirebilirim önerileri.

hangi konu üzerine çalıştığınız önemli.

ismail hakkı uzunçarşılı, ismail hami danişmend

Özel olarak çalıştığım bir konu yok. İlgim var sadece. Ama biraz farklı kitaplar arıyorum. Bize öğretilen tarihte çok çarpıtılan, yanlış anlatılan şeyler de oluyor. Biraz farklı bakış açıları da istiyorum. Konu olarak da kurtuluş savaşı sonrasına da ayrı ilgim var.

Hanioğlu, M. Şükrü.Ozellikle de „From Wars to The Great War: A Hero Is Born“.

eric hobsbawm, christopher hill, edward palmer thompson, irfan habib, ram sharan sharma, cem kafadar, halil inalcik.

yusuf halacoglu'dan ise uzak durmanizi nacizane oneririm. kendisi tescilli bir irkcidir.
bu mevzuda da hobsbawm'in soyle bir sozu vardir:
"hashas cicekleri nasil eroin bagimliginin hammaddesi ise tarih de oylece milliyetci, etnik ya da kokten dinci ideolojilerin hammaddesidir. geçmis bu ideolojiler icin temel bir oge belki de en temel ogedir. uygun bir gecmis yoksa -ki yoktur- her zaman uydurulur"

celal şengor- dahi diktator okuyup çok beğendim

Yukarıda yazdığın Ortodoks yazarları dengelemek için Erdoğan Aydın okunabilir.

Tarihçi demeyeyim ama Reşat Ekrem koçu diyorum

değil. Güçlü bir adamdı ve istenmiyordu

İlber Ortaylı bir konuşmasında, Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak'ın olaydan haberdar olduğunu söylemişti. Youtube'da konuşması duruyordu, oradan bakabilirsin.

degisim geciren ataturk.

Bu konu hakkında ne söylenirse söylensin her iki taraf grubu da rahatsız olacağı için çok dillendirilmeyen ve çok da üzerine düşülmeyen bir mesele. ama temeli itibariyle, kazım karabekir kurtuluş savaşının komutanı ancak ''yeni türkiye''nin bir mimarı değil. tek adamlığın yandaşı olmak da istemiyor.

Sadece Kazım Karabekir değil, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy(ki harp okuludan arkadaşıdır) gibi önemli komutanların tümünün Mustafa Kemal Paşa ile yolları 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet fırkası'nı kurmalarından sonra ayrılır. M.Kemal Paşa Nutuk'ta açık açık Terakkiperver Fırka kurucularını cumhuriyet düşmanlığı, saltanatçılık, halifecilik, İngiliz yandaşlığı, isyan kışkırtıcılığı ve vatan hainliği ile suçlar. (kaynak wikipedia: terakkiperver cumhuriyet fırkası) . sanırım olay burada kopuyor. zaten izmir suikasti girişiminden Kazım Karabekir ile birlikte tüm TCF yöneticileri yargılanıyor. Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Ali fuat paşa gibi Kurtuluş savaşının başlaması ve mücadele süresince Atatürk ile omuz omuza olan komutanların, Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk ile ayrı düşmeleri Cumhuriyetin Pandora kutusudur bence.

-kendi puanıyla yeni üniversite kazanan zaten o okulda okusa da okumasa da puanıyla kazandığı yeni okulun diplomasını alacak. tercih yapyılar ya bunlar yeniden.

-olaydan önce mezun olup diplomasını alan zaten kapatılan okullardan aldı.

-son anda mezun olup diplomasını alamayan koordinatör okullardan diploma alıp, diplomasında kapatılan üniversiteden geldiği yazacak.

-master ve doktora öğrencileri direkt koordinatör okullara yerleştirilmişti, herhalde onlar da koordinatör okuldan diploma alıp, diplomalarında kapatılan okullardan geldikleri yazar.

kendi puanıyla değil sadece garantör okul olduğu için yeni okula geçenler de var. mesela bizim fakültede şifa tıptan gelen 50 kadar öğrenci var(sayıdan tam emin değilim ama ortalama bu kadardı yanılmıyosam) çoğunun sınav puanı bizim bölümü tutmuyordu ama şifa tıpın garantörü ege olduğu için bizim okula geldiler. eski okullarında ödemeleri gereken ücreti ege üniversitesine ödüyorlar. tahminimce diplomada bu şekilde belirtilir.(şu an tam bilgi için arkadaşlara sordum cevap alınca onu da belirtirim)

@nundu bildiğim kadarıyla o şöyle, lisans seviyesindeki eğitim için bu arkadaşlar kendi puanlarıyla tercih yapıyorlar. Diyelim Van yüzüncü yıl tıpı kazandı. Şimdi yıllardır izmirde okuyan adamın Van'a gidip yerleşmesi alışması zor olduğundan onlar kendi şehirlerindeki aynı bölümün olduğu istedikleri bi okula özel öğrenci olarak kayıt yaptırıp orda okuyup sınavlara giriyorlar ama diplomaları ve mezuniyetleri Van yüzüncü yıldan oluyor.
Yüksek lisans ve doktora da garantör okullara direkt geçtiler

Bir de yabancı uyruklu öğrenciler ÖSS/lys her neyse girmedikleri ve bir puanları olmadığı için garantör okula direkt geçtiler. Ama Türkler için geçerli değil

Olabilir, zira ilk ohal de mujde, mujde size, binali'den mujde size diye gelmisti.

ya ne olacağdı? ohal tabi.

Nba'de San Antonio,
Euroleague'de Fenerbahçe.

nba'de batıdan sas gelirse sas, gsw gelirse cavs diyorum.
euroleague fenerbahçe +1

cska veya real olur. ucuncu bir takim zor.
nba'de gsw olur. cok gucluler. spurs vs dayanamaz.

@baldur

valla nba konusunda ben de senin gibi düşünüyordum ama dün portland bana tersinin de olabileceğini gösterdi. ilk 3 periyot gsw ile maçı oracle arena'da kafa kafaya götürdü. son periyot green ile mcgee kopardı maçı bana kalırsa. özellikle green. portland savunma anlamında neredeyse sahada olmadan yaptı üstelik bunu. tabii nurkic'in olmaması da etken. sas gibi çılgın savunma yapan bir takıma karşı gsw'nin işi kolay değil.

tabii bütün bunlar gsw'nin favori olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ama playoff, regular season'dan çok başka. o yüzden batıda oyum sas'tan yana.

Nba için Gsw favori, Sas plase
Euroleague için Cska favori, Oly plase

gsw vites artırır kimseye bırakmaz.

el'de oaka'dan çıkabilirse fenerbahçe.

çıkamazsa real diyorum ben.

saygılar!

CLEVLAND VE FENER OLUCAK BENCE.

gsw
cska

warriors bu sene alır gibi spurs'ü geçerlerse alırlar.
yurolig'de fener çeyrek finali geçemez millet şampiyon yazmış :) komik
winner karakteriyle ve yükselen formuyla pao sürpriz yapabilir. favori cska.

@windows
Aga playoff baskaysa her takim icin baska. Su playofflar baska geyigine de bitiyorum.

@baldur

valla geyik falan değil aslında. ben de gsw'nin favori olduğu gerçeğini inkar etmiyorum. fakat kağıt üzerindeki gibi olmadığını söylüyorum. tam da dediğin gibi her takım için başka olduğunu söylüyorum. izleyip göreceğiz.

Nba GSW, Euroleague takip etmiyorum.

NBA'de Warriors, euroleague'de cska diye düşünüyorum.

başta değildi,su saatte oynayacağı 100-200k oy olsa gene sonuc değişmiyor:(

kesinlikle güvenilir değil.

Degil

Anadolu ajansi hep boyle yuksek aciyor sonra dusuyor

Yıllardır seçim izliyoruz, ilk açıklandığında kim önde ise oranlar değişse de hep aynı kalıyor..

Bitti evet
Doğuda hdp bitmiş

67 ile actilar 61e kadar düşürdüler beklemekte fayda var.

52-56% arası biter.

yillardir nasil aciliyorsa oyle sonuclaniyor

aklıma ankara yerel seçimleri geldi nedense....

59 altina dustu 65den yarim saatte

Mhp kendi seçmenlerini evete yönlendirmiş sanırım

yarım saat içinde yüzde 67'den yüzde 59'a düştü evet oranı.
dengelenecek gittikçe muhtemelen.
yani ancak yüzde 52-55 falan çıkar en fazla evet ya da hayır.
fark atılabilecek bir durum yok belli ki.

Ve duyuru aramak için de...

şimdi sadece dolmakalem aratmam gerek ama yapamıyorum, kim web sürümüne geçecek de, mobil olmasın diyecek de, o hoooo.

Yıllardır el atan yok. Keni kendinize takılıyoruz işte

ya mesela duyuruya otomatik eklenen resimleri gösterme bile yok mobilde. meraklı biriyim bi de ne resim attı acaba diye her defasında masaüstü görünüme geçiyorum

Arama modu var ama kullanan yok. Haftada üç defa şu duyuruyu açabiliyorsunuz. Evet gençler yıllardır durum bu.

okuyunca esnemedim de yanımda biri esneyince ben de esniyorum.

www.psychologytoday.com

www.ntv.com.tr

adamlar üzerine araştırma bile yapmış.

Okuyunca basit bir esnedim valla ama suan yatıyorum hala uyku mahmurluğu var

ben soruyu okuyunca esnedim

esnemek bulasicidir derler

ben her daim esniyorum. okumadan önce de tam esniyordum. doktora gitsem sallamazlar diye gitmiyorum

evet. yasaklayarak sadece yer altına gitmesine sebep olup vergilendirilmesine mani oluyoruz. kumar faaliyetlerinde bir azalma olmuyor kesinlikle.

kesinlikle açılmalı,kıbrısa gürcistana para gideceğine ülke içinde kalsın.

mutlaka açılmalı. antalya'daki sera hotel, ofo hotel gibi mekanlar hep kumarhane sayesinde kuruldular. "ooo antalya turizmdir" denmesinin nedeni güzel havadan çok kumarhanesiydi. ha sera hotel mis gibi kumarhanesiz devam etse de ofo hotel mesela şu an sadece bir beton yığını olarak kaldı.

Açılmalı.

Yok. Boyle iyi. Turkiyede'ki nadir guzel yasaklardan.

Açılmalı+1, ama belirli şehirler merkez seçilsin bizim de las vegas, atlantic city gibi kumar merkezlerimiz olsun.

parası olan zaten oynuyor bir şekilde,
gariban adama bu fırsatı verirsen ekmek parasını yer kumarda

anadoluda kalkındırılmak istenen bir şehir seçilip kumar şehri yapılabilir. o zaman konya bile rafahı parayı görüp şehrimiz seçilsin diye kampanya yapar. vergisi alınarak açılmalı bana kalırsa. böyle yer altına itiliyor.

Açılmalı ayrıca iddaa yerine alternatifler olmalı.

turkiyede kalkinacak sehir cok. nevada colunun ortasina las vegas gibi bi para basma merkezi kurmus adamlar. bizde niye olmasin? acilmali bence de.

tavukbanalop + 1
Yasaklayarak ancak ya yer altına ya Kıbrıs'a gönderip vergilenmesine engel oluyoruz.

Açılmamalı. Çünkü bizde kumar entertainment değil, zengin olma aracı olarak anlaşılıyor. Zaten zamanında kaldırılmasının sebebi de o. Kumarhenelerin onunde yaşanan intiharlar vs. O yüzden açılmamalı.

marie harf

başka renk gitmez o kadına.

Scarlett J.

Laurie Holden

emel sayin

J. K. Rowling

colorincoloradolibros.files.wordpress.com

Seviyorum bu kadını.

Skyler White

galeri12.uludagsozluk.com

Lanet bi karı ama güzel.

scarlett demeye geldim

gwyneth paltrow

gwyneth +1

varlik fonu kazanir

5 yıldır falan akp'li olmayıp da kazanan olmadı.

ankara yeni mahalle'de oturmuyorsan zor

mümkün değil çekilişler canlı bile yapılmıyor artık

Görünce koşa koşa oynadım :D, ankara - yenimahalle değil ama çankaya oldu.

Bir haftadır oynayayım diyorum, 100 liralık oynayacaktım ama yoldaydım yetişemedim. :(
İnşallah yine devreder

Takım tutar gibi parti tutmadım hiç, kimin memlekete hayrı olur diye düşündüysem ona verdim.
Ecevit'ten mhp'ye, akp'den has partiye (numan kurtulmuş) geniş bir skalam var.

7-8 kere oy kullandim, hep ayni goruse verdim oyumu.

hep aynı partiye verdim. siyaset ile sorunların çözülebileceğine inanmıyorum ülkemizde, en azından birkaç on yıl daha. yine de en yakın bulduğum partiye veriyorum.

Bir kere ilcede CHP'ye verdim, onun haricinde partimden sasmadim. Bu takim tutar gibi parti tutmak degil, belirli bir gorusu benimsemek.

Yerel seçimlerde farklı partiye verdiğim oldu ama genel seçimlerde görüşüme en yakın olan ve temsil hakkı kazanabilecek partiye oy veriyorum. Baraj olmasaydı başka partiye oy verebilirdim.

Devrimcilere ve sosyalist eğilimleri içerisinde barındıran partilere/adaylara oy verdim. CHP bunlardan birisi değildi. Sağolsun ne Alper Taşdelen, ne de milletvekilleri beni bu konuda yanıltmadı. İçim rahat.

genel seçimde ldp'ye verdim 2 kere, sonrakilerde chp
ilçe ve büyükşehirde genelde chp. bir kere mansur mhp'den adayken mhp'ye verdim. çankaya hep chp zaten

sevgikusunkanadinda +1

bizim partiler kapatılıp durduğundan pratikte farklı partilere oy verdim mesela. ama ne oy verdiğim partiler ne de oy verdiğim adaylar beni yanılttı. kimi zaman "boşa" gitti dendi oyuma. ama “bana yeter yirminci asırda olduğum safta olmak bizim tarafta olmak ve dövüşmek yeni bir alem için”

toplamda 3 partiye oy attım. ama bunlardan 2'si aynı sayılır, ismi değişen partilerden. ayrıca benim de oyum değişebilirdi baraj olmasaydı.

Chp chp, hepar

Hep aynı partiye verdim oyumu. gittim üyesi oldum.
Üyesi olarak toplasan 2 etkinliğine katıldım. 1 kerede sandık görevlisi oldum.
Partimi desteklesem de çalışmalarına katılamıyorum. Gönüllü olduğum STK'lar ve çalıştığım kurumlar sebebiyle ne yazık ki siyasi kimliğimi günlük yaşantımda savunamıyorum. Öyle bir özgürlüğüm yok.

hangi dönem kime oy kullandığımı unuttum desem yeridir. ak parti ilk kazandığında desteklemiştim. recep abi o sıralar çok umut vaadediyor gibiydi. bir ara chp dedim. ak partililerin tavırlarından yola çıkarak nefret duydum o kitleye. bir dönem oy kullanmadım. oy kullanmak bir şeyleri değiştirmiyor formalite her şey gibi geldi. tek partiyi tutmak bana göre değil. tamamen kişisel.

şu ana kadar 4 farklı partiye verdim. (içlerinde akp yok)

2-3 defa oy kullandım ve hep aynı partiye verdim. Bir sonraki seçimde farklı bir partiye oy vermeyi düşünüyorum.

Bir seçimi kaçırdım, birinde başka birinde başka partiye verdim malum parti olmasın da kötünün iyisi olsun diyerekten ama ikisi de görüşlerimi yansıtmıyor. Bir sonraki seçimde kime veririm onu da bilmiyorum.

hep chp

ilk oyumu genç partiye atmıştım hahah.

chpli bir sülalede doğdum, büyüdüm. ilk oylarımı chp'ye attım, ki zaten bir kısmında bir akrabam/tanıdığım da adaydı zaten. Sonra CHP'nin de sülalemin de fazla ulusalcı olduğunun farkına vardım. cumhurbaşkanlığı seçiminden beri de selo'ya oy verdim. Elbette ki hayırcıyım ama bir sonraki seçimde kime oy veririm hiç bilmiyorum. benim düşüncelerimi temsil eden bir parti yok sanırım ama bir dahaki seçime bakalım.

şu ana kadar 3 farklı partiye oy verdim. içlerinde akp yok hamdolsun!

takım tutmayı bırak, bir dine inanır gibi, bir lidere/partiye bağlanıyor insanlar bu ülkede. bu daha tehlikeli ve zararlı ki masturbasyondan: eksiduyu.ru

Amin Maalouf'un birçok kitabı, özellikle Semerkant.
Ahmet Ümit - Patasana
Zülfü Livaneli - Serenad

Not: Tarihi metin özelliğinde değiller, sorduğunuz gibi roman bunlar. Ama tarihi kokuyu güzelce alabileceğiniz romanlar.

"tarihi" değil ama tarihle iç içe: beyaz kale, puslu kıtalar atlası

zweig - mary stuart

Atesi calmak.

vladimir bartol - fedailerin kalesi alamut

Cezmi ilk tarihi romanımız

Bozkurtların ölümü/ Bozkurtlar diriliyor - Hüseyin Nihal Atsız
Uluç Reis - Halikarnas Balıkçısı
Ciğerdelen - Safiye Erol
Osmancık - Tarık Buğra

organlarımın, organ bağışına karşı ama kendi böbreksiz, ciğersiz kalınca sıraya en önden girecek olan büyük resimci bir çomara gitmeyeceğini bilsem yaparım. ama şu halükarda yapmam.

hiç bilmiyorum bu işler nasıl yapılıyor ama öldükten sonra organlarımı bağışlamak istiyorum. tabii, gönül gerçekten imkanı olmayan bireylere gitsin istiyor, bu ne kadar mümkün onu da bilmiyorum.

bunların bir versiyonu da, "sağlık sistemi çok iyi, en iyi doktora gidiyorum, randevular basit, gss ne güzel falan" diyip, kendi çaresiz ya da çaresi pahalı bir hastalığa yakalanınca yine aşağılayıp bizden uzak diye eleştirdiği orta-üst sınıf beyaz türkten para dilendiği yardım kampanyası yapanları. allah kimseye çaresiz hastalık vermesin ama bu kampanyalar da bana itici geliyor.

siz isteseniz bile öldükten sonra varsa karınız/kocanız, çocuğunuz, ailenizin de izin vermesi gerekiyor diye biliyorum. ölmeden önce ailenizle bu konuyu konuşup onların da rızasını almanız gerekecektir.

Ben kadavra olarak bağıslamak istiyorum organ bağışı yerine

ben bağışladım bi yerde çadır kurmuşlardı orda imzalamıştım. birde kart aldım. kartta en yakınından iki ikişinin numarası yazıyor ölmek üzereyken onları arayacaklar. Rabbim herkese şifa versin.

ehliyette işaretlemiştim tüm organlarım bağışlansın diye. ama aslında ben de kadavra olmak istiyorum.

bi işe yarasın, toprakta çürüyüp de ne olacak

Potansiyel kök hücre donörüyüm. Organ bağışı yapmadım. Ama karşı değilim.

Bizim ailede gelenek gibi bir sey oldu, 18'i bitirince direkt hastaneye gidip bagisliyoruz. Hastanelerde organ bagisi birimleri oluyordu, oradan hallediyorduk onceden. Muhtemelen o sistem devam ediyordur, e-nabizda da bir seyler var. Malesef su an yurtdisinda yasadigim icin olsem bagislanamiyor.

Devlet hastanelerinin organ bağışı bölümü var,oraya gidiyorsun ve hangi organlarını bağışlamak istediğini söylüyorsun.form dolduruluyor ve sana kart veriliyor.öldüğünde en yakınlarından yinede izin isteniyor.
Ben bagisladim ve ailemin de izin vermesini söyledim, tek pismanligim göz naklini isaretlemeyi unutmusum. tekrar gittigimde sorucam eğer kabul görürse onuda yazdircam.

2 yıla ancak

sözlükte geçirilen zamana ve girilen entry sayısına göre değişiyor diye biliyorum.

benim önümde binlerce kişi varken pat diye yazar olmuştum.

edit: tabi 1.5 yıl falan bekledikten sonra.

şimdi hesap açsam 5 ayda yazar olurum, işin inceliklerini anlatacak değilim fakat algoritmada bir kaç açık var.

@varg algoritmayı nerden biliyon emenike?

kimin arkadaşıysan ona tak.

imkan varsa yarım yoksa çeyrek.

benim tarife şu şekilde:

yakın arkadaş, dost: çeyrek
iş arkadaşı, sadece arkadaş: gram
sadece merhaba, merhaba: 50 tl

imkan varsa yarım yoksa çeyrek. +1

Yakin arkadaşım diyosan o da çeyrek.

4 kişilik samimi arkadaş gurubu'nun üç elemanı birleşip yarıma girebilirsiniz ya da başka bir hediye, damada takınız.

@fosforlu öyle de danaya girer gibi oluyor :)

Yarım takacağım o zaman. Şimdiden alsam mı sizce malum fiyatlar durmuyor yerinde

çeyrek

6 ay önce 5 senelik ev arkadaşım + hala çok yakın arkadaşımın düğünü vardı, çeyrek taktım.

Arkadaşa çeyrekten fazlası takılmaz.Gerçi benim eim de öğretmen ve öğretmenleri 50 TL'den fazla taktığını görmedim daha.Mesleki bir adet sanırım.

çok yakınsan hala sık görüştüğün biriyse yarım tak. Gücüm yetmez dersen çeyrek tak. damada tak.
Görüşme şansın varsa diğer arkadaşlarından ne takacaklarını öğrenerek de karar verebilirsin.

Farklı iki dizi ve ikisi de çok iyi gerçekten. Bence lost bir tık önde ve daha yogun bir konusu var. Bir de lost gerçekten çok daha fazla sürükleyici

lost

Tabii ki lost, kıyas kabul etmez.

lost

İkisine birden seyret. İlk lost'tan başla fakat dexter'ı önce bitir. Lost eski format bir dizi, 24 bölüm ve çok fazla karakteri var modern dizilere göre. Biraz yavaş seyredilmesi gerekiyor diyorum.

Lost dünyanın en overrated dizisi, dexter daha iyidir

Spoiler sayılmaz ama gene de uyarayım. Lost'u o kadar sezon izleyeceksin ama 6 sezon sonunda kafanda soru işaretleriyle kalacaksın. Sokarım öyle diziye.

Kulvarları farklı olsa da Dexter iyidir.

Lost'u hic izlememis olmayi isterdim diyerek tarafimi belli edeyim.

dexter

şuan dexter 3. sezondayım. ben dexter diyorum. akar.

ikiside ileride bayıyor
ikisininde yeri başka ama illa seç birini dersen lost derim

karıştır, lost ile başla arada sıkınca değiştir.

elma mı yiyim armut mu yiyim olmuş bu biraz. farklı türler farklı hikayeler. ama içimden dexter demek geliyo.

lost'u hiç izlememiştim. geçen ay baştan başlayıp bitirdim bir buçuk ayda falan. gerçekten bir yerden sonra yeter artık bitsin diye çabaladım. belki dizinin çekildiği yıllarda daha bir katlanılabilirdi, daha iyiydi belki. lost'u izle diye tavsiye eden arkadaşlar bence o yıllarda izlemiş ve verdiği hazzın yine alınabileceğini düşünüyorlar ama gerçekten bence öyle değil. tamam güzel kötü de değil. hele başlarda o kadar merak uyandırıyor ki. ama sonrasında hakikaten baydı. son 2 3 sezonu falan sırf bitirmek için izledim.
dexter'ı izlemedim bilmiyorum.

lost overratedmış dexter daha iyiymiş...

başka bi yerde söylemeyin, insanlar götüyle güler valla.

lost kardeşim. bakma dexter diyenlere. beşiktaşlı onlar.

Lost tabi ki. Finali de abartıldığı gibi kötü değil. Gayet anlaşılabilir olmuştu. Ben son iki sezonu biraz aradansonra izlemiştim ama şu an yine baştan izlesem izlerim yani.

Dexter evet farklı ve güzel bi dizi ama, üst üste izleyince baya bayıyo. Aralar vererek izledim ve son sezonlara gelmeden bıraktım. Kısacası hep aynı gibi geliyo. Evet uzhn vadede de bi olay örgüsü var ama cık. Yetmiyor.

dexter'ın çoğu sezonu dandik. hatta ilk sezonu dışındakiler çöp bana göre. ama lost'un sadece görece olarak son sezonu kötü kabul ediliyor ki bana göre son sezonu bile o kadar da kötü değil. finalini eleştiren çoğu kişi finalden hiçbir şey anlamadığı ya da çok yanlış anladığı için eleştiriyor mesela. dolayısıyla eleştirilerinin dayanak noktaları sakat bir kere ve bu da eleştiriyi geçersiz kılıyor. bir şey sırf sen kıçından anladın diye kötü olmaz.

dexter.

ikisininde finali hayal kırıklığı. lost'un ilk üç sezonunu izlemek avantaj bence.