[]

Etin üzerindeki hafif siyahlık?

Paket kapalı et olduğu için sorun olmaz diye düşünüyorum ama emin olamadım bu tür karaltı normal www.hizliresim.com




 
daha da çok bekletmeye gelmez. hızlıca tüketin.


  • sordumsoruyu  (24.12.21 17:00:32) 
@sordumsoruyu

Deli dana gibi bir şeye neden olmaz değil mi? Bu devirde çöpe de atamıyoruz kolayca malum…
  • siyah giyen adam  (24.12.21 17:10:10) 
makbul bir şey olmasa da bozulduğu anlamına gelmez. afiyetle yenir. ama +1 hızlıca tüketin


  • newsman  (24.12.21 17:39:41) 
Konunun uzmanı olmadığım için şu an tüm detayları hatırlayamıyorum, ancak konunun özü şu ki etin rengi tazeliğinde belirleyici kriter değil. Renk değişimi olağan bir durum.

Şöyle ki kas liflerinde oksijeni tutucu olarak görev yapan proteinin adı myoglobin. Bu madde oksijenle bağlanınca bu parlak kırmızı rengi veriyor. Genelde etlerin yeterli hava almayan kısımları bu nedenle daha koyu tonlu oluyor.

Et renginde toplam myoglobin miktarı da önemliydi sanırım, dediğim gibi uzman değilim. Temel nokta şu ki, etinizin kokusu normalse sorun yoktur. Gayet doğal bir durum. Ancak ne yazık ki üreticiler insanların bu temkinli tutumundan dolayı zaman zaman pek de gerekli olmayan yöntemlerle etlerin daha parlak kırmızı renkte kalması için müdahaleler yapabiliyormuş. Özetle durum bu.

Myoglobin - et rengi ilişkisi üzerine arama yapabilirsiniz.
  • akhenaten  (24.12.21 17:45:00 ~ 17:47:15) 
deli dana mı?
deli dana gibi hastalıklar etin bozulmasıyla oluşan hastalıklar değil.
hasta olan hayvanın etinin yenmesiyle ilgili.
aldığınız etler zaten veteriner kontrolünden geçtiği gibi, şu anda deli dana hastalığıyla ilgili bir tehdit yok.
yani evde durup dururken bozulan etle deli dana olmanız imkânsız.
"zehirlenir miyim?" diye sorsanız daha mantıklı olurdu ama bu etteki renk değişiminden zehirlenmezsiniz de zaten.

buzdolabında etin rengi ısının etkisiyle değişir, normal.
afiyet olsun.
  • blatta hiberna  (24.12.21 17:48:45 ~ 17:51:21) 
[]

Dolar-Euro vb. Sürekli değişmesi mekanizması nasıl çalışıyor?

Yani bu kur fiyatlarını kim Ya da ne belirliyor? Mesela bir bilgisayar ortamında istatistiksel verilere dayanarak mı otomatik çıktı oluyor döviz oranları bu borsa ortamında? Bunu belirleyen mekanizma kim ya da ne hep merak etmişimdir. Merkez bankası mı ve tamamen otomatik, bilgisayara bağlı mı inip çıkıyor altın olsun dolar olsun euro vb…




 
Pazarda birileri satiyor birileri aliyor. Fiyati belirleyen pazardaki aktorler. Bilgisayar bu alis satis islemini hallediyor sadece, fiyat belirlemiyor.


  • ghilleinthemist  (21.12.21 01:50:18) 
Borsadaki mantık gibi. Bir hissenin değeri, satışta olan en düşük hisse fiyatıdır. Liranın değeri de en düşük dolar satış fiyatıdır. Yani aracı kurumlar aracılığıyla 1 dolar satmak istiyorum ve bunun karşılığında 15 lira vereceğim. Başkası 15.1, 15.2 lira veriyor. Herkes emir giriyor, ben 1 dolar almak için tabiki en düşük lira fiyatı verenden dolar alırım. 15'ten verendeki dolar bitince 15.1'dekiler kalır ve doların değeri artmış olur.


  • Wakatakakage  (21.12.21 04:53:48) 
[]

TikTok’da insanlar neden hediye veriyor?

Tiktok’a para yükleyip o parayı jetonlarla vb canlı yayında insanlara dağıtmanın getirisi ve mantığı nedir? 10 lira 100 lira hatta 2000-3000 lira verenler var tek çırpıda. Yani canlı yayında öylesine video açıp hiçbir şey yapmayan insanlara hangi gerekçe ve mantıkla para yağdırılır cidden anlamadım olayı.




 
Dansöze para yapıştırmanın sanalı işte. Biraz gösteriş, biraz eğlencenin karşılığı bahşiş.


  • Bruce  (12.12.21 01:58:46) 
Çok param olsa ben de verirdim sanırım, ama çok param olsa tiktok nedir bilmezdim bile. Varoşluk ve para birleşince bu oluyor. Kendini ispatlama çabası.


  • Wakatakakage  (12.12.21 02:00:41) 
bende mesela saat 00.00-02.00 arası onursemik diye bir eleman var onu izliyorum ama daha 1 lira atmadım.. sanırım mantık şu orda para attığımı görürler zengin olduğumu sanırlar takipçi gelir falan mantığı.. birde canlı yayında yüksek para gelirse oooo siyah giyen adamdan bir asa bir bilmem ne gibi hoşlarına gidiyor... ama üzücü kısmı paranın büyük kısmı tiktoka gidiyor.. açıktan iban verse tiktok anında uçurur :)


  • yirmibesonbes  (12.12.21 10:23:33) 
Sanal pavyon iste.


  • brkylmz  (12.12.21 10:59:33) 
Çok büyük miktarlar twitch'de de görüldüğü üzere kara para aklama habercisi de olabiliyor ancak temel olarak sadece tiktok'ta değil her yerde bunun amacı içerik üreticisini destekleyip ürettiği içeriği üretmeye devam etmesini sağlamak.

Sosyal medya gün geçtikçe profesyonelleşip bir çalışma alanı haline geliyor. Eğlence sektöründen, eğitim sektörüne kadar geniş bir alanda oluyor bu. Atıyorum youtube'da bir ders videosu için birçok insan bağış yaptığında ya da reklama tıkladığında içeriği hazırlayan kişi bundan gelir elde edebildiği için zamanla tüm enerjisini buraya yönelterek daha kaliteli içerik sunmaya başlıyor ve izleyici de bundan alacağını alıyor.

Tiktok kısmı da eğlenceyle alakalı bir şey. Zannediyorum insanların talep gösterdiği içeriklerden hoşlanmadığınız için olayın kendisi de gözünüze tuhaf görünüyor, ama temel ekonomik bir davranış bu. Mantığını anlamayacak bir şey yok.

Birisi size de yaptığınız bir şey için para ödese siz de o işin üstüne daha çok eğilmeye başlarsınız.
  • akhenaten  (12.12.21 11:21:24 ~ 11:22:03) 
[]

Şarap Votkanın ertesi gün yarattığı yorgunluk

bir kadeh üstelik meyve suyuyla karıştırdığım votkada ertesi gün dayak yemiş gibi halsizdim, vücudum dökülüyordu adeta. İlk kez votka içmiştim, bünye alıştıkça ertesi gün dayağı azalır mı yoksa daima mı böyle? şarapta da aynı durum var. viski hiç denemedim, viski de mi votka gibi ertesi gün bünyeyi yıpratır?




 
Ben içtiğim içki kadar su içmeye gayret ediyorum. Ertesi gün baş ağrısını da engelliyor.


  • pispinti  (07.12.21 23:42:23) 
Içtiğiniz alkol türünden bağımsız olarak söylüyorum, ne içerseniz için alkolden önce su veya soda için. Alkolden sonra da uyumadan hemen önce en az 1 bardak su içmek alkolün vücuttan emdiği suyu bir nebze yerine koyacak ve dayak yeme etkisi minimuma inecektir. Ben 1 soda 1-2 bardak su mutlaka içerim yüksek alkol oranlı içki içerken.

Not: Şarap sinüziti tetikler. Alerjik sinüzit falan varsa şarap içtikten sonra mal eder adamı.
  • uvbray  (07.12.21 23:43:53 ~ 23:46:45) 
Ne kadar içtiniz? Bir bardak ise ne kadar etkisi olur bilemem.
Ben az önce 4-5 duble rom içtim. Sabah mis gibi uyanırım. Bünye meselesi de olabilir tabiki. Bir de alkol aldıktan sonra deli gibi su içerim.

  • logisticsmanager  (08.12.21 00:51:35) 
Gece yatmadan 300-350 ml kefir ic. Sabaha hicbir seyin kalmaz.


  • tezek  (08.12.21 06:00:25) 
[]

100 liraya Netspeed mi 185 Liraya TTNET mi?

4-5 senedir ttnet kullanıyorum pek sorun çıkarmıyor, santrale mesafe 55 metre ve vdsl destekliyor bu yüzden hızı 85’e çıkarmak adına paket değişimine gideceğim ancak tttnet 100 Mbps tarifesi 24 ay taahhütlü 185 lira. Diğer firmalardan Netspeed gözüme çarptı taahhütsüz ayda 100 liraya geliyor o da.


Aradaki 85 lira fark ucuz etin yahnisi durumu değildir değil mi? Yani bu kadar fark olmasından dolayı acaba diyor insan, hiç riske girmeden ttnetle iki senelik daha uzatmak daha mı mantıklı?

 
ttnetten kaç. Netspeed olur, türknet olur. Hangisi varsa o. 85*12 yılda 1000 kusur lira eder.


  • westblack  (05.10.21 23:39:45) 
ttnet’ten kaç. turknet ttnet altyapısınıkullanıyo ama bin kat daha iyi servisi.


  • buenosdias  (05.10.21 23:44:07) 
2 aydır Netspeed (35 Mbit- Fiber- 89 TL) kullanıyorum ve son derece memnunum. Ondan önce de TT kullanıyordum ondan da ücret dışında kalite anlamında memnundum. Netspeed'den kaçmak için bir sebep yok. Gayet F/P şirketi. Boş yere 85 TL bayılmanıza gerek yok.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (05.10.21 23:58:58) 
netspeed müşteri hizmetleri insanı çileden çıkartabiliyor kısa bir örnek, akşam saatlerinde meydana gelen yavaşlama için müşteri temsilcisi "modeme giren hat kablosunu çıkartıp jack'ı nemli bir bezle silin" önerisinde bulunabiliyor. ama asıl sorun akşam saatlerinde CGN havuzuna atıyor olması. CGN havuzunda çıkarttıkları anda hız ve ping normale dönüyor. Türknet varsa tavsiye ederim üstelik artık CGN havuzu durumu yavaş yavaş ortadan kalkıyor çünkü IPV6 ya geçiş yapmaya başladı türknet. şu anda IPv6 ile CGN siz internetin tadını çıkartıyorum


  • delikedidilimiyedi  (06.10.21 03:20:42) 
turknet al.

edit : turknet ttnet altyapısını kullanıyor, evet, fakat bazı yerlerde kendi altyapısını kurmuş durumda. ben önceden ttnetten çalışan arkadaşımla sorunları hallettiriyordum ancak şu anda o müdahale edemiyor, kendi yapılarını kurdular dedi.
  • lostys  (06.10.21 08:53:35 ~ 08:54:49) 
hocam turknet'in kendi altyapısı varsa şu an en iyi o denebilir. eğer yoksa turktelekom altyapısını kullanan en ucuz firmaya geçebilirsin. 4-5 senedir kullandığınıza göre altyapınızda bir sıkıntı yok. nedspeed'i gözünüze kestirdiyseniz adamlara başvuru yapıp hizmet taşıtın (ttnet'i kapatıp bunalra sıfırdan başvuru yapmayın, port sıkıntısı varsa ortada kalırsınız). ben yaklaşık 4-5 senedir netspeed kullanıyorum, bir sıkıntısını görmedim kendi adıma. arada nadiren bağlantıda kopukluklar oluyor ama o da ttnet tarafı yüzünden.


  • shadowfollower  (06.10.21 09:48:48) 
Her iki evim de santrale çok yakın: Birisi 30mt, diğeri 200mt. Her iki evde de Türknet kullanıyorum. Vdsl2 ile uyumlu Asus DSL AC750 modem kullanıyorum. İlk evde hız 75mbps, İkinci evde 55-60mbps net. Tek kıstas geçiş yapınca VAE altyapısına geçilmesini istemek. Hepsi bu. Ödediğim fatura da 99 TL.


  • mahsus mahal  (06.10.21 16:00:40) 
[]

AirPods Pro Uzamsal Ses, Stereo sesten daha kötü geliyor?

Apple Musicten dinlerken ikisi arasında önemli bir ses kalitesi farkı belli oluyor. Uzamsal ses açıkken ses daha kısık ve belirsiz, stereo’ya geçince daha belirgin ve net. Bunun sebebi nedir? Uzamsal ses, dolby vb. bunlar daha üst teknoloji değil miydi stereodan?




 
Sanırım uzamsal ses sesin belli bir noktadan geldiği izlenimi vermeye çalışıyor ve sesin konumunu “değiştiriyor” (başınızın hareketlerine uygun şekilde). örneğin bir şarkıda vokali belirgin hale getirip diğer sesleri biraz “kısıyor” olabilir, o yüzden size öyle gelmiştir. Kaliteyle ilgili değil de ses şiddetiyle alakalı bir durum yani.

Kanal sayısı ile kalite arasında bir bağ var mı bilemiyorum ama yok gibi geliyor, uzmanı değilim.
  • orient blue  (25.09.21 14:54:30) 
[]

Kripto Coin Alımları Hakkında

Merhabalar. Çok fazla ayrıntılara hakim olmadığım için arada üç beşi kumbara misali köşeye atar gibi coinlere yatırmak istiyorum. BTC, altcoinler dogecoin vb ancak bunları nasıl alıp cüzdana ekleyeceğimizi tam anlayamadım.

BTCTürk'te sadece bitcoin alımı var sanırım ya da çeşit az. En önemlisi cüzdan için hesabı onaylatmak adına türlü zorluklardan geçirtiyorlar, özellikle kağıda bir şey yazdırıp yanında kimlikle selfie çekip gönderin aşaması soğuttu tamamen. Selfie çekmeden bu işlere girilemiyor mu?

Binance ve Binance Türk diye iki farklı oluşum var. Binance Türk'e hesabı onaylatınca Binance adına da geçerli oluyor mu bu? Dogecoin alım satımı Binance'den yapılabiliyor sanırım?

 
Btc Türk'te çeşit yok. Binance ve binance tr ayrı onay gerekiyor .doge şuan her yerden alınıyor olması lazım da doge mi kaldi. Doge kumbara mantığıyla alınacak coin değil. Belli ki sıfır araştırmayla giriyorsunuz bu işlere. Önce araştırıp video izleyin..piyasa biyere kacmiyor. Acele etmeyin.


  • alimcgraw  (09.05.21 21:30:35) 
Binance'te de benzer süreç vardı yanlış hatırlamıyorsam. Temel üyelik için değil de bir üst seviye üyelik için isteniyor. Bunların istenmediği platformlar da var ama para aktarmak için Binance TR'ye üye olmak gerekiyor yine. KuCoin örneğin böyle bir doğrulama istemiyor. Ama Türk bankalar ile çalışıyor mu bilmiyorum.

Bu arada Binance'te al sat yapanların hepsi bu doğrulamadan geçiyor. O yüzden kişisel algılamanıza gerek yok. Yapın geçin.
  • himmet dayi  (09.05.21 21:32:43 ~ 21:36:35) 
[]

Kara sevdaya dair bildiğiniz filmler, romanlar?

hem kara tek taraflı aşk hem de melankoli içeren, intihar bunalımıyla yüzleşilen filmler ya da romanlar bildiğiniz varsa tavsiyelerinize açığım. Genç Werther'in Acıları hariç tabii.




 
sin city'de marv'ın aşkı ve hartigan'ın aşkı tam kara sevda ama öyle ağlak aşk filmi falan bekleme.


  • sinek kral  (11.03.21 23:53:00 ~ 23:54:01) 
uğultulu tepeler. Konusunu yanlış hatırlamıyorsam yevgeni onegin (filmi güzeldi)


  • firez  (12.03.21 00:19:26) 
roman değil ama öykü geldi aklıma, Zweig’in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu


  • i think therefore i am  (12.03.21 01:38:46) 
Film; masumiyet - kader

Kitap: Katya nın yazı
  • deer hunter  (12.03.21 07:51:10) 
He loves me, he loves me not filmi


  • suicides underground  (12.03.21 08:26:25) 
Tam aradığın olmayabilir

Somewhere in time filmi
  • EasyTiger  (12.03.21 09:18:17) 
Bu arada Netflix’deki Behind Her Eyes’ı da öneririm.


  • suicides underground  (12.03.21 12:22:34) 
La Novia


  • alfred  (12.03.21 12:26:53) 
Kimsenin Sevmek Zamanı yazmaması büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Bir de tabii ki Ali'nin Sekiz Günü. Ne tiraddır o be. Al spoiler. www.youtube.com
  • one minute  (12.03.21 15:06:34 ~ 15:08:48) 
[]

Covid-19 testi artık kolayca olunuyor mu?

Bir ara önüne geleni test yapmama olayı vardı şu an durum nasıl? Devlet hastanesi mesela Okmeydanı, Şişli gibi hastanelerde direkt gidip ücretsiz bir şekilde test olunabiliyor mu sırf halsizlik boğaz ağrısı gibi klasik soğuk algınlığı şüphelerinden dolayı bile?




 
Belirti varsa olunuyor diye biliyorum. Yoksa kabul etmeyebiliyorlar.


  • melancholia  (01.03.21 00:12:33) 
2 kere yaptırdım, ikisinde de kimse bir şey sormadı.


  • co2s2  (01.03.21 11:28:58) 
[]

Kurtlar Vadisi’nde Mehmet Karahanlı mı daha güçlüydü Davut Tataroğlu mu?

Pusu’nun ilk bölümlerinde Pusu’nun çıtasını yüksek göstermek için Tataroğlu’nu büyük gösterdikleri malum ancak sonrası da öyle. İki karakter karşı karşıya gelse kazanan kim olurdu güçleri gereği? Kim hayatta kalırdı?




 
Tabii ki Karahanli.

Dedigin gibi berbat bir dizi olan pusu'yu daha iyi gostermek icin zorlanmis bir cikarimdi.
  • baldur2  (02.02.21 05:50:35) 
karahanlı tabi ki. aynı klasmanda bile değiller.
hatta o zamanlar tataroğluna o zamanlar "aydı doğan-vari" bir imaj çizmişlerdi

  • azzlack  (02.02.21 08:08:20) 
sayın karahanlı daha büyüktür.


  • tavish11  (02.02.21 08:22:30) 
sayın karahanlı +1


  • giovanne  (02.02.21 10:07:53) 
Karahanlı, Tataroğlunu da yöneten ekibin patronu. Bop eşbaşkanı. Tataroğlu gazete baronu. Karahanlı ülkenin baronu.


  • westblack  (02.02.21 10:25:47) 
Karahanlı'nın infaz edildiği törende Tataroğlu'da var (pusu'da öğreniyoruz bunu), yani infaza onay veren üyelerden biri de Tataroğlu o zaman.

Bu yüzden aynı klasmanda, farklı kulvarlarda olduğunu söyleyebiliriz belki.
  • John Bloor  (02.02.21 10:55:21) 
[]

Joe Biden'in Trump'a "Will You Shut Up Man" demesi

www.youtube.com

bu cümle bence oldukça karizmatik daha doğrusu seçmenleri harekete geçirici önemli bir söz, etki bakımından.

Acaba bunu o an içinden geldiği için doğaçlama mı söylemiştir yoksa programa çıkmadan önce danışmanları, Trump'un böyle araya girmesi durumunda bu cümleyi mi kullanmasını söylemiştir seçim kampanyası adına?

 
Cok basit cumle ya imkani yok derdim normalde. Ama Biden olunca ona danismanlar tavsiye vermistir. Binali gibi bir sey garibim, cumle kurmada cok sikintisi var. Moderatorsuz tartissalar Trump ezer gecer.


  • neverletyougodown  (12.11.20 00:48:41) 
"bi susar mısın be adam" gibi manası var. çok sert gelmedi bana.
ha, "shut the f. up" deseydi, ilginç olurdu :)

  • prizmatik  (12.11.20 01:02:16 ~ 01:03:07) 
@neverletyougo

gençken iyi hatipmiş, bu Bosna konusundaki konuşması baya tutarlı ve etkileyici. Şimdi de öyle hatiplik gereği yok diye bu adamı aday gösterdiler zaten. Akarı kokarı olmayan, temel insani özelliklere sahip bi adaya ihtiyacı vardı Demokratların. O sayede aday olup kazandı.


Bu arada Amerikan başkanlarının her şeyi çalışılmıştır muhtemelen. Trump da öyle yani o da her kelimesi, her refleksi çalışılmış şekilde girmiştir münazaraya.
  • nundu  (12.11.20 02:02:58) 
@nundu genckken zehir gibiymis de artik gecmis yani. Medyaya da yansiyan cok fazla gafi, dil surcmeleri var. Trump hazir cevap, bos bos konusup laga luga, demogoji yapabiliyor en azindan zor soru gelince, Biden ise kitleniyor ara ara. Valla kazasiz belasiz iyi atlatti o tartisma programlarini. gerci biri ertelendi, sonuncusunda da karsilikli soz kesmeye izin vermediler sanirim. Prompterlarla idare eder baskanligi, herhangi bir saglik durumu olursa Kamala Harris'e devredecekmis. Yasliligina aldanmayin Kamala var diye iyi propaganda yaptilar, bi de adami dinc gostermek icin hizli yurutup, surekli kosturuyorlardi kursuye gelirken:)


  • neverletyougodown  (12.11.20 02:24:31 ~ 02:26:13) 
[]

ABD’deki Eyaletlerin Türkiye’deki karşılığı ne?

Yani mesela New York eyaleti Ya da Florida eyaleti deyince şehir mi Yoksa bölge mi algılamak gerekiyor? İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi şehir mi Yoksa Marmara, Ege, Akdeniz gibi bölge mi? Yoksa her biri Türkiye, Fransa, İtalya gibi ülkelere mi karşılık geliyor? Tek farkları özerk olmaları, dış işlerinde birleşik devletlere bağlı olmaları? Kaliforniya var, bir de Kaliforniya’nın şehirleri var mesela.




 
Eyaletlerin Türkiye'de bir karşılığı yok çünkü bizde eyalet sistemi yok.
Marmara'nın Ege'nin birer merkezi hükümeti, kendi yasaları falan olsaydı denk sayabilirdik. Ülkelere de karşılık gelmiyorlar, eyaletler işte.

Dışişlerinde birleşik devletlere bağlılar, ayrıca bazı federal yasalar ve kurumlar var, bunlara aykırı davranamıyorlar. (FBI mesela, bütün eyaletlerde yetki sahibi.) Ama federe yasalara aykırı olmamak koşuluyla kendi yasaları var.

Google: Eyalet sistemi
tr.wikipedia.org
  • kobuzchu kiz  (06.11.20 01:39:23 ~ 01:40:24) 
ABD'deki States'in Türkiye'de bir karşılığı olmadığı gibi aslında Türkçedeki eyaletin de tam karşılığı değiller. Ne diyoruz, Amerika Birleşik *Devletleri*. Onlar birleşerek yetkilerini federal devlete devretmiş eski devletler. Tam bir karşılığı yok Türkçede. Doğrudan devlet demek de pek doğru değil aslında. İdareten eyalet diyoruz ama eyalet sistemini aslında başka bir şey.


  • microfiction  (06.11.20 02:02:17) 
Türkiyede yok ama rusyada oblastlar var mesela. Ona yakın.


  • Unde bach canim  (06.11.20 02:03:02) 
Avrupa Birliği gibi düşün, AB'deki her devlet bir eyalet gibi. Nasıl Avrupa'daki ülkeler arasında ciddi nüfus, gelir, refah, ideoloji farkları varsa aynı şekilde ABD eyaletlerinde de var.


  • Haldamir  (06.11.20 02:19:49) 
Osmanlı dönemindeki sancaklar veya vilayetler olabilir.


  • acebi  (06.11.20 03:09:25) 
Oyle hayvan gibi farkliliklar yok, biri kambocya digeri norvec degil yani


  • baldur2  (06.11.20 06:04:37) 
Biz 'eyalet' diyoruz ama doğrusu aslında 'devlet'.

Amerika Birleşik DEVLETLERİ zaten. Eyalet dediğimiz her eyalet aslında birer devlet. Kendi yasaları falan var. AB ülkeleri gibi düşünmek çok doğru olmaz. Çünkü her 'eyalet' federal hükümete de bağlı aslında. Federal yasalar ve federal birimler eyaletlerden üstün. AB ülkeleri için böyle bir durum geçerli değil.
  • himmet dayi  (06.11.20 08:33:05 ~ 08:33:50) 
turkiye'deki karşılığı turkiye. hepsi devlet, turkiye de devlet.


  • hazen  (06.11.20 11:56:37) 
En yakın karşılığı Osmanlı zamanındaki eyalet ve devletler. Mesela Kuzey Afrika’da kavalalıdan önce Cezayirlileri aşırı serbest bırakmıştı Osmanlı, Cezayir’in korsanları meşhurdur o tarihlerde. Uluslararası bir sorun olduğunda Osmanlı müdahale ediyordu. Yine Balkanlar’ı, Kafkaslar’ı, Kırım’ı, Girit’i, Kıbrıs’ı aynı şekilde idare etmiş Osmanlı. Yıkılış devrinde hatta daha konfederatif bir yere kayıyor yönetim. Bulgaristan mesela ayestefanosla kazandığı bağımsızlığını kaybetmiş Berlin antlaşması ile federe bir devlete dönmüştü.


  • Hallegadola  (06.11.20 12:15:41) 
Bu ara eyaletleri bir Norvec veya Angola gibi gorme modasidir gidiyor. Evet eyaletlerin kendi anayasalari, kendi meclisleri vs... var ama federal devlete baya gobekten baglilar. Zaten eyaletlerin basindaki adama basbakan vs... degil vali (governor) deniyor. Zaten "State's Rights" yani eyaletlerin haklari ve ozgurlukleri konusu ulkenin ilk gunlerinden beri tartisilan bir mesele.

Mesela Almanya da federal devlet. Ama her bolgenin bir basbakani ve bakanlar kurulu var.
  • cleric  (06.11.20 13:09:53) 
@Cleric, tabii ki AB is ABD cok farkli yapilar, AB'nin kendini olusturan devletleri baglayici bir yapisi yok ama ABD'nin eyaletleri nedir diye soran birine anlatmak icin hala iyi bir ornek cunku diger turlu orneklerde olcegi tutturmak zor.

Yani Almanya'nin eyalet sistemi ile ABD karsilastirilabilir ve daha dogru olur ama birisi Kaliforniya tam olarak ne diyince, Kaliforniya'nin 40 milyon nufuslu, dunyanin en buyuk 5. ekonomisi oldugunu anlatmak icin AB devletleri ile karsilastirmak mesaji daha iyi aktariyor. Ayrica ABD'deki eyaletlerin de dedigin gibi secilmis yoneticisi, anayasasi, bakanlar kurulu, yargi ve yurutme organlari var. Bu mesaji vermek icin de ulkelerle kiyaslama yapmak dogru oluyor.

Ayrica cok fark yok diyenler neye dayanarak soyluyor tam anlamiyorum. Ekonomik olarak bakarsaniz, Kaliforniyanin GDP'si UK ile yakinken, Nebraska'nin ki Angola'ya denk, Pennsylvania ise Turkiye'ye denk. Bu farklar birebir yasam standardi anlamina gelmiyor, hepsi gelismis ulke seviyesinde ama yine de hissedilir bir fark var. Siyasal olarak da Turkiye'den bile daha kutuplasmis bir ulke.
  • Haldamir  (06.11.20 15:44:57) 
[]

İnsan ve Hayvan embriyolarından yeni bir tür yaratmak imkansız mıdır?

Mesela nadiren de olsa farklı türlerin çiftleşmesinden farklı hayvanlar ortaya çıkmaktadır at+eşek = katır gibi. Katır her ne kadar neslini devam ettiremese de mesele var olabilmesi bir şekilde. Peki insan yani homo sapiens ile mesela biyolojik olarak diğer hayvanlara oranla daha çok benzeyen şempanzenin embriyoları ve gerekli şeyler alınsa ve laboratuvar ortamında ne bileyim, tek benim merak ettiğim şey olamaz herhalde insanla başka bir hayvanın dolaylı olarak çiftleşmesinden (eylemsel olarak değil laboratuvar usulü) ortaya yeni bir türün çıkıp çıkmayacağını?

Bu tarz deneyler daha önce olmuş muydu internette pek bir makale bulamadım? O kadar genetiklerde oynanılan, klonlama çalışmaları yapılan ortamlarda yarı insan yarı hayvan olarak şekilde deneyler yapılmadığına inanmak oldukça güç geliyor.


 
(bkz: area 51)

rusya, çin, japonya'da neler vardır kim bilir. bunun bugüne kadar denenmemesi imkansız. sable antilopu, çin munçağı gibi 46 kromozoma sahip hayvanlardan bir şey çıkmıştır ama yaşamamış olma ihtimali yüksek. maymun türlerinde de denendiğini düşünüyorum ama önemli bir şey sonuç elde edebilmişler midir çok zor bence, kulaktan kulağa duyardık oradaki çalışanlardan.
  • diffarentiationation  (27.10.20 03:58:56) 
insan-neandartal türü şeyler olabilir hatta olduğu düşünülüyor.


  • orpheus  (27.10.20 07:07:40) 
İnsan-Neandertal-Denisovan doğal yollarla üreyebiliyordu. Henüz genetik bilgisine sahip olmadığımız başka Homo türleriyle de çiftleştiğimiz biliniyor. Bugün Afrika yerlileri haricinde dünyada yaşayan herkes Neandertal DNA'sından bir parça taşıyor mesela.

Şempanze ve insanın ayrılması 7 milyon yıl önce. Aradan geçen zamanda yaşanan genetik farklılaşmalar çiftleşebilmelerinin önünde engel. Laboratuvarda elbette denenebilir ama birinden diğerine gen aktarmak şeklinde olabilir ki bu da çiftleştirme değil gerçekte.

Böyle bir şey yapmak için bir nedene ihtiyaç var. Bunu yaparsak ne işimize yarar? Ben hızla düşününce böyle bir yarar bulamadım. Eğer reel bir faydası olmayacaksa fon kuruluşları böyle bir deneyi fonlamaz. Bu işler o kadar ucuz işler değil. Dahası kimse sırf merak ettiği için böyle bir şey yapıp etik değerleri çiğnemez. Reel bir fayda olmadığı için devletler de böyle şeyleri gizli gizli yapmaz.
  • evrim halkasi  (27.10.20 08:55:29) 
evrim halkasi + 1

Ustune soyle bir ekleme yapayim. Gizli lablarda gunumuzde uygulanan teknolojilerin 50 yil ilersinde isler yapildigina dair komplo teorisi tadinda dusunceler var. Bunlar cok mantikli degil cunku bu buyuklukteki organizasyonlari gizli tutabilmek cok zor.

Su an bazi lablarda 50 yil ilerisinde yayginlasacak seyler yapiliyor ama en basit giris seviyesi halleriyle yapiliyorlar, son urun halinde degil.

Crispr teknolojisi son 5 senedir cilgin atiyor. Iyice oturtabildigimiz gun genleri kafamiza gore copy-paste yapabilecegiz belki ama su an olayin tam potansiyelinin bile kavranabildigine emin degilim.
  • cleric  (27.10.20 17:24:17) 
[]

French Press ile Ihlamur Demleme

French presse ilave edilen ıhlamur bitkisini demledikten sonra, tekrar (bir ya da birkaç kez daha) üstüne kaynar su ekleyip demlenebilir mi yoksa eklenen ıhlamur tek içimlik mi ardından çöpe mi dökülmelidir?




 
demlenir


  • malheiros  (22.10.20 14:59:33) 
  • dedim ben sana  (22.10.20 15:02:02) 
[]

Yurt Dışı yeme içme ürünlerini satan bir site var mıdır?

Mesela Türkiye’de satılmayan kola çikolata pringless ve diğer cipslerin türevleri modellerini satan bir site? Almanya’da satılıp da Türkiye’de satılmayan çok şey var mesela markette. O tarz bir konsepti olan site arıyorum




 
varsa macrocenterda vardır
www.macrocenter.com.tr

  • nahtoderfahrung  (29.09.20 18:26:35) 
Bazi ürünler hepsiburada da oluyor. onun dışında asya mutfağına yönelik gıda/sos için
www.asyagurme.com var. Aslında baya bir site vardı ama döviz uçunca yavaş yavaş stoklar tükendi ve kapanmaya başladılar.

  • bluewhale  (29.09.20 18:50:40) 
Kısmet Şarküteri

Yerleri istanbulda, n11 gibi sitelerde magazaları var.Kendi siteleri yok benim bildiğim ama bir çok ürün var.
  • ırene adler  (29.09.20 18:52:14) 
Amazon var


  • superfluid  (29.09.20 19:08:11) 
[]

Dizüstü PC’yi sürekli fişte tutmak?

Günlük kullanımda daima prizde kullanıyorum, sadece ayda bir kez deşarj için yarıya indirme durunu oluyor. Ancak geceleri kapattıktan sonra fişi prizden çekip çekmeme konusunda kararsız kaldım. PC kapalı olduğu sürece prizde kalmasının herhangi bir eksisi olur mu?




 
Ben 5 yıldır prizde kullanıyorum aynı laptopu. Çok uzun süre kullanmayacaksanız sorun olmaz bence.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (08.07.20 04:21:16) 
Pilin uzun ömürlü olması için hep %50'de kullandıran bir lenovo yazılımı var. Yani pil sürekli %100 dolu olursa ömrü daha hızlı tükeniyor. Ancak pil dolu iken fişe takılı olması pile ekstra zarar vermez. Çünkü muhtemelen PC şarjı kesiyordur. Gece takılı olması PC açısından sorun olmaz ama elektrik tüketimi olur çok çok çok az olsa da...


  • himmet dayi  (08.07.20 08:49:22) 
asusta da %60da tutmak icin bi ayar var. aciklamasinda surekli fise takili laptoplarda bu ayarda tutulmasi gerektigini soyluyor pil omru icin.


  • gonzo opera  (08.07.20 09:44:23) 
olur, arada doldur boşalt yapmak gerek.


  • jelly bear  (08.07.20 10:07:23) 
[]

Ekşi duyuruya senelerdir gelmeyen özellikler neler?

Benim ilk aklıma gelenler

-Gece modu (özellikle geceleri karanlıkta bakmak çok yoruyor)
-Mobilde editleme, silme, favorileyebilme
-Cevap artı ya da eksileyebilme (bu tartışmalı gerçi)

Senelerdir teknik tek bir detayın değiştiğini ya da geliştiğini fark etmedim.

 
Yıllar geçti, soru hala aynı. Valla vaktiyle biz de çok sorduk, tartıştık vs ama yok işte adam hiçbir yatırım yapmıyor şu siteye. Küstürdü bizleri.
Bir güzel ekmeğini yedi ama bir yerde tıkanacağını düşünmedi ya da sallamadı artık bilmiyorum ancak site ölüyor. Eski hareketliliği, hiçbir şeyi kalmadı. Ki üye alımını da açmışlar. Eskiden kapalıydı üyelik alımı, ancak bağış yaparsan veriyorlardı bir hesap açma hakkı.

  • air  (13.06.20 04:31:21) 
cevap beğenme özelliği gelse çok iyi olurdu cidden


  • neoluyokardesimnebutantantana  (13.06.20 05:31:10) 
adamın vakti yoktur. microsoftta çalışıyordu en son (bilmiyorum belki bırakmıştır ssg gibi parayı vurunca)


  • phonex  (13.06.20 06:39:42) 
Cevap beğenme özelliği gelmemeli bence. Zira böyle olduğunda insanlar beğenilme kaygısıyla cevaplar vermeye başlayacaklar. Bu da niteliği ister istemez düşürecek.


  • but that was just a dream  (13.06.20 09:45:50) 
mobil uygulama yok her cevaptan sonra geriye gelmek vb. 90ların site özellikleriyle halen devam ediyor. bir de kalite düştü.


  • mikahakkinen  (13.06.20 09:57:48) 
Ya hu hepimiz AdBlock kullanıyoruz, kullanmayanlar da sanmıyorum ki bi kere reklamlara tıklasın.

Sitenin geliri giderini anca karşılıyordur, bir de üstüne yatırım mı yapacak?

Kapatmadığına razı olalım yeter bence :)

Gerçi istenilen şeyler pek paraya ihtiyaç duyan şeyler değil, ama demek ki oturup uğraşmak istemiyor.
  • John Bloor  (13.06.20 10:00:46) 
Ekşi duyuru geliştirilmiyor. Şu olsa bu olsa diye bir beklentiye girmeyin hiç.


  • synesthesia  (13.06.20 10:26:34) 
sözlükten daha çok sevdiğim, samimi bir ortamdı burası. keşke alkışlarlayaşıyorum sitesinin kaderini paylaşmayıp böylesine ıssızlaşmasaydı. bana göre en büyük eksiklik mobil uygulamasının yapılmamış olması.


  • bugisme  (13.06.20 12:50:33) 
[]

Microsoft Word dosyasında yeni sayfaya geçmek?

İyi geceler. Word'de tıpkı Excel gibi ya da Onenote gibi bir dosyanın içinde farklı sayfalara nasıl geçilebiliyor? Ekle-yeni sayfa deyince sadece boşluk bıraktırıyor. Ancak bir önceki sayfayı hiç görmek istemiyorum mesela Excel'deki gibi tek tıkla sayfa geçişi için. Ya da bütün sayfaların kaç kelime olduğu değil, her bir sayfanın kaç kelime olduğunu görebilmek için. Ama en önemlisi dosyayı açınca sürekli alta inmek zorunda kalmak içerik çoğaldıkça.




 
insert > pages > page break


  • phonex  (11.06.20 02:54:18) 
güzel soru ama word öyle çalışmıyor sanırım. context'den bağımsız dosyalarınız varsa ayrı dosya olarak kaydedin.

Onenote bu konudaki boşluğu güzel dolduruyor gerçekten.
  • ozdek  (11.06.20 14:00:55) 
[]

Torrent indirirken evin internetinin tamamen durması sorunu

Merhaba, qBittorent programını kullanıyorum filmler dizileri indirirken. İndirme konusunda problem yok ama indirme esnasında sadece torrent iniyor, Wi-Fiye bağlı tüm cihazlardaki internet durma noktasına geliyor. 16 mbps intentet ama 8-9 civarı geliyor, torrent hızı ise ortalama 800 kb - 1 mb arası. Utorrent de böyle yapıyordu. Bunu önlemenin, en azından intentet yavaşlasa bile tamamen durma noktasına gelmesini engellemenin bir ayarı var midir?




 
torrent ayarlarından indirme hızını kısıtlamanız gerekiyor. 8 mpbs hız gelse 1mb/sn ile indirir. durma noktasına gelmesi normal.


  • fezagezgini  (29.05.20 23:56:02) 
Ek olarak, upload hızı da etkiler, onu da ayarlamayı unutmayın, bir dosya için seedde olmasanız bile bir miktar indirdikten sonra seed yapmaya da başlar torrent programı.


  • encokbenisevinnolur  (30.05.20 00:02:43) 
[]

Tablo hesaplaması nasıl yapılabilir PC üzerinden?

Örneğin ligdeki 18 takıma dahil istatistik çıkarmak istiyorum eldeki gol, kart, faul, ofsayt gibi çoklu verilere göre. Bir tarafta 18 takım olacak, bir tarafta en çok gol yiyen, en çok gol atan, ofsayta maruz kalan, kırmızı gören vb... verileri tek tek ekleyecek olsak bile toplu bir sade bir şekilde tablosal hesaplama nasıl yapılabilir?




 
Anlattığında yola çıkarak excel kullanarak çözülebilir gibi duruyor ama ufak tefek formüller ve dokunuşlar gerekecektir.


  • murtiii  (19.05.20 01:51:44) 
datastudio.google.com

data studio kullanılabilir, excel'e verileri doldurup görsellemeyi de bununla yapabilirsin gibi.
  • aziz dostum jack  (19.05.20 01:52:37) 
Excell'e kaba taslak da olsa hakim olabilmek için tavsiye ettiğiniz Türkçe udemy kursu var mi peki sıfırdan hiç bilgisi olmayanı A1'den A2'ye taşıyabilecek en azından? Haluk Tatar baya popüler gözüküyor bu alanda?


  • siyah giyen adam  (19.05.20 02:10:10) 
Şu sıralar koç akademi'nin eğitimleri pandemi süreci nedeniyle herkese açık oradan yaralanabilirsiniz.

www.kocakademi.com
  • murtiii  (19.05.20 19:17:29) 
[]

Ramazan ayında aile ortamı ve inançsızlık-oruç ikilemi yaşıyor musunuz?

Daha doğrusu psikolojik yalnızlık ve dışlanmışlık hissi. Tek yaşayanların zaten kafası rahattır ama ailesiyle yaşayıp da inançsız olduğunu ailesine söylememiş olanlar, psikolojik oruç baskısı yani oruç tutmuyor olmanın garipsenilmesi gibi şeyleri hissediyor musunuz? Ben de eskiden çok inançlıydım, gel zaman git zaman seneler oldu kaybedeli ve içim rahat. Ama böyle zamanlarda dışlanmış ve yalnız hissediyorum sonuçta asla aileye dini inançları söyleyebilecek bir ortamda değilim her ne kadar aşırı baskıcı olmasalar da. Benim duruma benzer olanlar da var mı diye öylesine dert yanmak istedim.




 
hissediyorum kesinlikle. hatta şu an odamdayım, bakalım babam sahura çağıracak mı onu bekliyorum.


  • yeteramadenedimherseyi  (24.04.20 02:28:04) 
Yeni ailemin yanına geldim. Az önce kendilerine sahur sofrası hazırladım. Liseden beri tutmuyorum. Artık teklif dahi etmiyorlar. Kaldı ki ailem dindar bir aile. Bu kadar korkulacak bir durum yok.


  • ruhen hastayim ben  (24.04.20 03:21:54) 
[]

EFT işlemleri için neden çalışma saatleri ve günleri limiti var?

Yıl olmuş 2020 hem de böyle bir dönemdeyiz, internet bankacılığında bu kısıtlama halen devam ediyor farklı bankalar arasında ama neden? Çalışma saatleri ve hafta içi olunca sanki birileri elle mi onaylıyor bütün işlemleri? Bari 4 hanenin altındaki işlemler otomatik yapılsa ne kaybeder ki bankacılık sektörü?




 
parayı en azından 1 gece daha ya da hafta sonu boyunca işletebilme haklarından vazgeçmek istemezler.


  • angelofdeath  (07.04.20 19:17:45) 
ben de elle olduğunu zannetmiyorum ama bi sorun çıkması durumunda anında personele bağlanabilmek veya hatayı giderebilmek çok önemli. özellikle bankacılık gibi bi sektörde. sağlık sektörü hariç saniyelerin en çok önemli olduğu sektör diye düşünüyorum.


  • papuayenigine02561  (07.04.20 19:18:09) 
Saçmalık bence de.
İngiltere'de haftanın 7 günü 24 saat diğer bankalar dahil para alıp gönderebiliyorsunuz. Ve ücretsiz bütün transferler.. Ayrıca hesap kontrolü yapılıyor sadece İsim kontrolü yok. Yani geri dönme ihtimali yok. Evet pratik zeka eksikliği ama bankadan parayı iade alabilmek kanunla mümkün.

Adı eft olan bir mecranın saatle çalışması garip. İban öncesi belki doğruydu ama artık elle kontrol de edilmiyor.
  • ozdek  (07.04.20 19:23:41) 
angeloofdeath haklı, ABD’de başka bankalara gönderirken aynı gün olmasını istediğimde 2000$ için 30$ istiyor, 1 gün sonra 10$ 3 iş günü sonra 3$.


  • but that was just a dream  (07.04.20 19:29:04) 
Eft sistemini merkez bankası işletiyor. Merkez bankası sistemi hafta içi mesai saatleri içinde çalıştırıyor.


Bir ara EFT sistemi BKMye geçecek ve 7/24 çalışacak diye bir dedikodu vardı ama arkası gelmedi.

eftemkt.tcmb.gov.tr

Çalışma saatleri

TCMB Ödeme Sistemleri resmi tatil günleri dışında hafta içi her gün 08.30 - 17.30 saatleri arasında çalışmakta, yarım işgünlerinde ise sistemler saat 13.00’te kapanmaktadır. Bankalarca müşteri ödemelerinin gerçekleştirilmesi açısından farklı çalışma saatleri belirlenebilmektedir.
  • inheritance  (07.04.20 19:53:39 ~ 19:54:53) 
Havale dediğimiz şey bankanın kendi hesapları olduğundan dolayı 7/24 havale yapabilirsiniz ama EFT'de bu söz konusu değil. Peki neden? Çünkü her banka topladığı mevduatın belli bir oranını merkez bankasına vermek zorunda. Zorunlu karşılık oranı diye bir şey vardır ekonomide. Yani ben A bankası olarak topladığım mevduatın belli bir kısmını merkez bankasına vermek zorundayım. Bu hem enflasyon için önemli hem de bankaların borçlanması, gecelik faiz getirisi gibi şeylerde işe yarıyor. Günün sonunda ne kadar eft yapıldı, hangi bankanın borcu, alacağı böyle anlaşılıyor. Merkez bankasına borçlanabilirsiniz. Yada tam tersi olarak gün boyunca gönderdiğiniz eft'den daha çok eft geldi diyelim, bu tutarı merkez bankası size veriyor. Merkez bankası diyor ki, "hacı bugün çok para geldi sana, sende boş boş duracağına paran bende dursun, hem de faiz veririm sana" diyor. Haliyle banka bunu kabul ediyor. Diğer taraftan da eft ile gün boyunca çok mevduat çıkışı olan banka da merkez bankası abisine gidip "elimde nakit kalmadı abi, bana 3-5 sakal atsana" diyor. Merkez bankası da bunu veriyor ama faiziyle beraber geri ister senden..

Günümüzde para politikası maliye politikasına göre daha önemli kabul edildiğinden dolayı merkez bankalarına büyük sorumluluk düşmekte.
  • silah taciri  (07.04.20 20:12:53) 
[]

Hafıza kartı tavsiye

Huwaei tablete 64 GB hafıza kartı alacağım ve tek kullanım amacı torrent film çekmek olacak, bu yüzden MB/hız olayından çok anlamadığım için en iyi performansı hangi hafıza kartı modeli verir tavsiyenizi bekliyorum. En iyisi şu mu? encrypted-tbn0.gstatic.com




 
Hayır daha iyi ve hızlıları var ama tablet için gerek yok, bu ya da muadili bir kart hayli hayli yeterli srnin için.

Tabletinin hangi desteği verdiği de önemli, sen en hızlısını alırsın ama tablet desteklemiyordur yavaşla aynı hızda çalışır mesela.
  • John Bloor  (03.04.20 12:17:31) 
[]

Antidepresan ilaçlar placebo mu değil mi?

Tüm bu kaos ortadan kalktığında artık denemek istiyorum bunlardan, Prozac, xanax gibi zaten senelerdir ihtiyaç vardı. Ama bir ilaç hakkında Placebodan ibaret olduğu söylenince ters etki yaratıyor, sanki hiç işe yaramayacakmış gibi geliyor bu sefer de. Ayrıca bunların çok yan etkisi olduğu söyleniyor zihinsel olarak? Kullandıysanız sizde nasıl bir etkisi oldu, placebo doğru mu?




 
prozac değil de xanax dediğin ilaç at uyutur. bu tür ilaçlar vitamin ya da takviye değil ki denemek istiyorsun..

öyle kafaya göre de alınmaması gerekir. Sadece zihinsel değil fiziksel olarak da yan etkileri olur.

bir de senelerdir ihtiyaç vardı derken :)
  • foolrules  (31.03.20 16:39:12) 
Antidepresanlar "denenecek" ilaçlar değildir. Psikiyatriste muayene olduktan sonra reçete edildiyse kullanmanız gerekmektedir.


  • nolmus yani  (31.03.20 16:43:06) 
Antidepresanların alayı yasal uyuşturucular. Güçleri farklı, hatta çoğu markada farklı dozlarda satılıyorlar 25mg, 50mg, 100mg gibi, yani kesinlikle placebo değiller.

Kafana göre kullanılamayacak kadar tehlikeliler. Belki hiç ihtiyacın yok, boş yere bünyeni bozacaksın.
  • kimlanbu  (31.03.20 16:44:55) 
[]

Virüs hakkında 3 soru

1 ) Diyelim ki birden yüksek ateş, öksürük, solunum problemi, kamyon çarpmış gibi halsizlik ortaya Çıktı yani semptomlarını gösteriyoruz. O durumda ne yapacağız? Evden başkasına bulaşmaması için yatağa kapandık tamam ama hastaneye nasıl gideceğiz? Taksiyle gitsen taksiciye yazık, toplu taşıma zaten.. ayrıca hastanenin acil kısmındaki kalabalığa karışmak vb... Ambulansı mi aramaliyiz o durumda? Ama tek tek hangi birine yetişecekler binlerce vaka olsa? Kimisi sadece üşüttüğü için belki arayacak vb


2-) Diyelim ki bu semptomlar var ya da henüz görülmedi ancak virüs var, evde bulunan temas halinde olunan herkese bulaşma ihtimali %100 mü? Yani hiçbir türlü kaçık yok?

3-) Diyelim ki bu sebepten karantinaya alındık, karantinada bir odada tek kişi mi olacağız? Tek olmayacaksak ve virüs kapmamışsak aslında? Ya o karantinada aynı odada bulunduğumuz başka şüpheli yüzünden karantinada virüs kaparsak?

 
1-ambulans
2-evet
3-steril elbiseler
  • mutlu yillar sana  (16.03.20 18:55:54) 
1. ambbulanslar bunun için, ayrıca maske vs kendi adınıza maks çaba sarfetmelisiniz hem başkaları hem de yine dolaylı olarak kendiniz için (başkasına bulaştırır da o kişiler sizden daha kötü olursa size gelen sağlık hizmeti düşer)

2. evet, %100

3.virüs kapmadıysanız hastanade karantinaya da alınmazsınız?
karantinanın olayı o. şu an kykdaki karantina gibi düşünmeyin, onlar şüphe sebebiyle orada. kesin tanı, hastane ortamı başka bir olay.
  • rewlack  (16.03.20 19:01:07) 
özür dilerim soruya net cevabım yok ama konunun uzmanı olmadığım için @mutlu yıllar sana ve @rewlack'ın cevaplarını tam anlayamadım. Yani yanlış anlamayın yanlışlamak için değil anlamak için soruyorum, virüsün bulaşıcılığı %100 ise şu anki vaka sayısı tüm katlanarak artmalara, bilinmeyen vaka sayısına vs. rağmen çok az değil mi ? Bu adam trene binse 200 kişi birden hasta oluyor anladığım kadarıyla bu bulaşıcılık oranından, şu an vaka sayısının yüz milyonlarla ifade edilmesi gerekmez miydi ?


  • evandro roncatto  (16.03.20 19:40:31) 
@evandro Bulaşma riski maruz kalınan virüs miktarına bağlı aynı zamanda. Hasta birinin yanınızdan geçip gitmesiyle o kişiyle aynı evde yaşamak, onun dokunduğu yerlere dokunmak arasında çok büyük fark var.

1) Muhtemelen siz acili aradığınızda sizin semptomlarınızı sorup ona göre yönlendirirler diye düşünüyorum. Eğer binlerce vaka olursa zaten hastane kapasiteleri aşılacağı için gitmenize gerek kalmayacak.

3) Karantinanın öncelikli amacı toplumun geri kalanını korumak, şüphe nedeniyle bir grupla birlikte karantinaya alındığınızda ve grupta taşıyıcı varsa evet risk altında olursunuz.
  • mikro patlama  (16.03.20 20:38:13) 
@evandro bravoo tam olarak öyle :)

18, bir kere idari tarafın açıklamaya uygun bulduğu sayı (gerçek olmasına inanmak isteriz) ama gerçekse bile bu şu anlama geliyor; şikayetleri başlayıp, doktora gidebilmiş, doğru şekilde yönlendirilmiş, test yapılmış ve pozitif çıkmış kişi sayısı. henüz hala kuluçkada virüse sahip olan ya da kendi hasta olmayıp taşıyıcı olanlar var.
ve evet, eksponansiyel olarak artacak, bir hasta ya da taşıyıcı 10 kişiyle temas kursa. o 10 kişi de başka bir 10 kişiyle temas kursa....

bu sebeple evden çıkılmamalı zaten.
  • jimjim  (16.03.20 21:08:05) 
[]

İş yerlerinin tatil edilmesi boyutuna ulaşacak gibi mi durum?

Tatil kelimesi tam uymadı ancak genel olarak kepenklerin bir sonraki duyuruya kadar kapanması. Atölyeler, fabrikalar, şirketler ve memuruyetler. Bu aşamaya Türkiye’de gelinir mi Mart ayında bu gidişle? İlla ölümlerin artması mi beklenir yoksa?




 
Gelir ama ucretsiz izne cikarirlar tr'de. Zaten izne cikaran ya da evden calisin diyen cok yer var su anda.


  • prole  (16.03.20 01:29:57) 
iş yaptığı ız tei bosch gibi büyük firmalar şu an girişleri yasaklamış vaziyette. ilk aşamada fabrikalar kendilerini izole edecek. işyerlerinin kapatılması güç bir ihtimal ama hala ihtimal. biz mesela kapatmıyoruz ancak büyük ihtimalle yarından itibaren home-office'e döneceğiz. Axa gibi firmalar bile evden çalışmaya geçmiş


  • KidLazer  (16.03.20 12:30:33) 
[]

YDS sizce ertelenir mi?

Sınav 12 Nisan’da ve salgının kesin olarak o tarihe kadar tamamen bitmeyeceği bir gerçek.




 
Mart sonundaki açıköğretim sınavları ertelendiği için bunlar da ertelenir diye düşünüyorum, tarih yaklaşınca görürüz.


  • bitse de gitsek  (15.03.20 17:48:46) 
[]

Türkiye’de bütün şehirlerin karantinası çok mu zor?

Mesela istanbula giriş çıkış yasak olacak, Ankara’ya İzmir’e Adana’ya Erzurum’a... Böyle tek tek hepsini kontrol edebililir mi devlet? İstanbul’da eğer patlak verecek olursa on binlerce kişinin şehir dışına çıkmasına engel olunabilir mi yani?




 
cok kolay , en basit köprülere 2 tane enlemesine polis arabası yerleştir asya avrupa yöne %80 kapanır , havalimanını da kapat oldu bitti


  • kleider  (12.03.20 16:01:08) 
eskiden nüfus sayımında kimse çıkmıyordu evden, devlet istedikten sonra çocuk oyuncağı.


  • makinelere tapan adam  (12.03.20 16:03:50) 
köy yollarına kadar engelleyebileceklerini zannetmiyorum ama ana arterleri kapamak isterlerse çok rahat kaparlar. bunun daha deniz yolu var.


  • argent dawn  (12.03.20 16:13:35) 
Devlet isterse yapar.


  • antihero  (12.03.20 20:25:44) 
[]

Sağlık ocakları ve eczaneler ne kadar güvenli?

Bu tür felaket durumlarında bende aşırı takıntı ve panik hali var belki okb dir bilmiyorum ancak özellikle sağlık ocağına gitmekten çekiniyorum düzenli kullandığım antibiyotiği yazdırmak gerekiyor. Hadi öğleden sonra az kişi varken gittik diyelim ya eczaneler? Coronalı olup da aile hekimi tarafından ağır grip teşhisi konularak ilaç yazdıran kişi hooo soluğu eczanede alıyor ve o an şansa eczanedeyseniz buyurun cenaze namazına.

Bir de bu virüs cansız maddeler üzerinde mesela gözlük bezi Ya da otobüs direği, eczane kapısı vb üzerinden uzun süre yaşayabiliyor mu? Yani az insanın bir ortamda olması bile ne kadar güvenli olabilir ki?


 
Valla bu OKB ise bende de var :D Hatta bugün demir hapı ve B12 yazdırmam gerekiyodu tahlil sonuçları düşük çıktığından ötürü ama baktım içerisi kalabalık salla gitsin dedim bastım geçtim. Aile hekimlerinin doğru düzgün tanı koyabildiğine ben henüz rastlamadım o nedenle dediğini ben de düşündüm açıkçası :D


  • superfluid  (05.03.20 23:58:23) 
geçen hafta faranjit için sağlık ocağına gitmem gerekti, sabah erkenden gittim, sadece birkaç kişi vardı zaten direkt dr. odasına girdim. raporumu ve reçete numaramı alıp çıktım. Dr. la biraz koronayı da konuştuk. şuan endişelenecek bir şey yok dedi. maske işe yarar salgın olursa dedi..

avm'de de koltuk bakmaya gittim iyileşince :D ama baktım çok kalabalık çıktım..
  • omonia  (06.03.20 00:09:26) 
abi sen onu bırak, validenin hastalığı ile ilegili sık sık hastaneye gidiyoruz.

öyle bi psikolojiye büründüm ki, kaza ile birisi otobüste hapşırsa, öksürse tekme tokat dalacak gibi bir psikolojideyim.

ha şu bi gerçek, 45 yaşında ve hiç bir kronik sorunu olmayan arkadaşım, hafif bir rahatsızlık sebebiyle doktora gidiyor.

zatüre olmuşsun, kendine dikkat et, şu ilaçları kullan deyip gönderiyolar ve 3 gün sonra ölüyor.


olm lan yaşlı yaşlı insanlar aylarca yıllarca zatüre ile mücadele ediyor, evet onlar için öldürücü ama ben 45 yaşında çok bir şikayeti olmadığı halde doktora gidip zatüre olmuşsun denilip de, 3 gün sonra öleceğine hiç bir mana getiremedim coronadan başka.

ufak bi sağa sola sorma soruşturmayla, zatüre salgını var diye bişeyler duydum.

zatürenin ne salgını olacak, corona işte abi.

ha mart 15 gibi türkiyede patlayacak diye duydum sağdan soldan yine , şu an kuluçkadayız ülkece vb vb. sağdan soldan duyduğum şeyler tabi ne kadar doğrudur bilinmez.

annem çok ciddi bir ameliyat geçirecek, akciğer kanseri, sağ akciğer 3 parçadan oluşuyor, 2 parçasını alacaklar.

solunum testine göre şu an ki akciğer performansı %105(sigara kullanmadığı için) , ameliyattan sonra yüzde 50 ile 55 arasında olacak. bir de corona bulaşırsa hiç kurtuluşu olmaz.

anneme de söyledim kaç defa ama benim hastalığım bana yetiyor ölürsem kurtulurum, zaten bu ameliyattan sağ çıkacağıma inanmıyorum diyor. dert üstüne dert, üzüntü üstüne üzüntü.
  • hem şişko hem deli  (06.03.20 00:25:49 ~ 00:29:06) 
Sağlık kurumları ve eczanelerin personeli ne yapsın diyorum ben de. Corona vakası bizde de vardır, ama alt solunum yolu hastalığı olduğu için hastadan test numunesi almak influenzaya göre çok daha zor, o nedenle testin yapıldığını da zannetmiyorum. Bu sene bir türlü iyileşmeyen bir grip salgını yaşandı mesela, ne olduğunu anlamadan bir çoğumuz birkaç hafta hasta gezdik. Adı koyulmayan bir virüstü o da belki de. O nedenle, normal önlemlerinizi alın, çok da panik olmayın. Zaten hava ile değil direkt fiziksel temas ile bulaşı olduğu açıklandı. Tokalaşma, sarılma, öpüşmeyi kesin yeter.


  • anthemis nobilis  (06.03.20 10:31:39 ~ 10:32:32) 
40 yaş altı %0,22 ölüm oranı olan bir hastalık, neden bu kadar paniksiniz anlamlandıramıyorum.

ölen kişi sayısı zaten standart gripten ölen kişi sayısıyla hemen hemen aynı. kuş gribinde de aynı hikaye olmuştu, tüm tavukları ördekleri öldürdüler ertesi sene keneden ölümler başladı
  • hosein  (06.03.20 13:08:15) 
güzel kardeşim, sen sence bize herşeyin apaçık ve olduğu gibi anlatıldığına gerçekten inanıyor musun?

wuhan şehrinde bak 1 tane dairenin ışığı bile yanmıyor artık, kaldı ki 15 20 katlı binalar, koca koca gökdelenlerle dolu bir şehir.

1 ay önce bütün ışıklar yanıyordu, sence ne olmuş olabilir?

2 iyileşen insanların %14ünde tekrar hastalık yapıyor bu virüs. yani bulaştı mı kurtuluşun yok. bağışıklık sistemim sağlam dersin ilkinde ama ikinci de öyle olmayacaktır.

3 iran gibi dini fanatik bir ülke bile 60bin camiyi kapatma kararı aldı, sence iran gibi bir ülkenin camileri kapatma kararı alması bu durumun vahametini açıklamaya yetmiyor mu?

çin wuhandakii tüm hayvanları, at, eşek, domuz, kaz, kedi , köpek, maymun, hatta kargaları bile öldürüyor ve öldürmeye çalışıyordu. yani dediğin gibi düşük bir ölüm oranı olsa böyle yaparlar mıydı?
  • hem şişko hem deli  (06.03.20 16:12:24 ~ 16:22:01) 
[]

Yüz temizleme jeli-köpüğü tavsiyesi

Yağlı ve kir tutmaya müsait koyu bir yüz bölgesi olduğu için akne tedavisi ve sabununun yanı sıra haftada birkaç kez yüzü derinlemesine temizlemek ve yağlandırmayı dengeleyecek, aknelere kötü gelmeyecek bir ürün arıyorum. Sebamed clear face temizleme köpüğü şu an tek aday, bunun haricinde daha etkili bir ürün tavsiyenizi bekliyorum




 
aktardan beyaz kil alıp bir kapta karıştır. Hem ucuz hem de çok faydasını gördüm.


  • diffarentiationation  (15.02.20 14:17:23) 
Köpük kurutuyor, daha çok akneye sebep oluyor. O kadar girişmemize gerek yok. Yağlı ise gözenek sıkılaştırıcı tonik bakın. İki kez su değdirmeyin bir günde yüzünüze.


  • buf-e kür  (15.02.20 15:10:05) 
Yorumları okumaya geldim. Benim de sadece burnum yağlanıyor, minik sivilceler oluşuyor. Benzer bir ürün arıyorum.


  • bizkid  (15.02.20 16:02:11) 
Ben de kil maskesi tavsiye ederim. İstenirse bölgesel olarak uygulanabilir.


  • Sonsuzluk ve Bir Gün  (15.02.20 16:06:28) 
Ben roaccutane kullanirken la roche posay’in köpüğünü kullanmistim doktorun tavsiyesiyle. Ekstra kurutmamisti. Nemlendirici olarak da la roche posay kullanmistim.


  • fingers of fury  (15.02.20 17:51:28) 
www.hepsiburada.com cild hassas ise...

www.hepsiburada.com cild hassas değilse.

bana böyle önermişlerdi ben bioderma aldım. günlük kullanıyorum. derdine çare olur mu bilmem. çünkü bu ürünleri kullanmakla yağlandırmayı dengeleyeceğini sanmıyorum.
  • qobel  (15.02.20 18:25:20) 
ben şunu kullanıyorum çok memnunum www.hepsiburada.com


  • sanguine mcqaer  (15.02.20 18:45:04) 
[]

Likör meyve suyuyla karıştırılabilir mi?

Daha önce hiç alışkanlık olmadığı için sek içmek istemiyorum, votka gibi nane likörü de önce çay bardağının yarısı kadar döküp üstüne portakal suyu ilave ederek içilir mi? Ya da sıcak sade granül kahveye eklemek?




 
Nane + kahve, badem + kahve çok güzel olur


  • archmage mahmut  (13.02.20 21:09:47) 
@archmage nane+ kahve derken bir yandan kahveyi içip diğer yandan likörü içmek mi yoksa kahvenin içine likörü karıştırmak mi süt karıştırır gibi? Sonuçta kahve sıcak olacağı için kafam karıştı. Hava buzlu içmeye de müsait değil biraz.


  • siyah giyen adam  (13.02.20 21:21:00) 
kahveye eklemek iyidir.


  • nedendir bilinmez  (13.02.20 23:07:27) 
[]

Netflix, İngilizce konusunda büyük nimet değil mi?

Dili geliştirme aşamasında. elbette “öğretme” açısından değil ama sayısız İngilizce dizi film ve belgeseli kolayca İngilizce altyazılı izleyebilmek dile daha fazla maruz kalma ve kulak doygunluğuna neden olarak bu sayede küçümsenmeyecek bir katkıya sebep olmuyor mu? En son aşama altyazısız izleyebilmek üstelik. İng altyazılı ya da altyazısız, 1 sene boyunca her gün 30-60 dakika izlemek mesela, hem dinlenme hem de bir bakıma dile çalışmaya devam etmek. Yoksa kendini mi kandırmak? ))




 
bence 3.dil için güzel şey,
avatar'ı almanca izleyebiliyorum. hatta bir ara norveççe öğrenmem gerekti netflix norveççe bile var.
güzel şey tabi.
  • dedim dedim de kime dedim  (03.02.20 23:06:55) 
Dediklerin doğru da bunlar netflix'in nimeti değil ki, 15 yıldır nasıl izliyorsak öyle izleyebilir ve dil öğrenebiliriz, netflix sadece bir alternatif. Büyütülecek bir şey yok o yüzden.


  • signore  (03.02.20 23:16:29) 
Youtube'un yanında esamesi okunmaz. Film, dizi ile olmaz o iş, faydası var tabii de gelişim yavaş olur. Bir yandan kurguyu, filmi diziyi takip edicen bir yandan ingilzceye odaklanıcaksın extra yorucu. Onun yerine ingilizce öğreten kanallar takip et youtube'dan. Ya da tv kanallarının youtube kanllarını takip et. British English istersen nokta atışı kanallar tavsiye edebilirim istersen.


  • speedy  (03.02.20 23:33:45) 
film ve dizi izleyerek kulagini iyilestirmis biriyim. gerci ingilizlere karsi pek ise yaramadi ama kendilerini baya anlayabiliyorum. yani dile maruz kalmadan bir yere kadar ama maruz kalacak duruma da gelirsen korkmana gerek yok gelisiyor bir sekilde.

ingilizce altyazisiz izlersen kulak daha da gelisir. ama anlamak da her sey degil tabi. konusabilmek konusunda netflixin katkisi sifir.
  • ozdek  (03.02.20 23:37:28) 
yillardir ingilizce film izlerim. sunu acikca soyleyebilirim; kulak asinaligi da dahil film/dizi izlemenin ingilizce ogrenmeye etkisi yuzde 3 falan bile degildir. zira aktif katilim olmadan istersen 10 yil izle. en fazla kelime asinaligin olur. cunku orada ogrenme surecini bozan bir suru faktor var, olaylar, surukleyicilik, guzel kadinlar, komiklikler, cinsellik vs...

ha eger filmi zevk icin degil elinde kagit kalemle sahne sahne anlayip dil ogrenme icin izliyorsan muthis yol alirsin.
  • mayeskuel  (04.02.20 09:59:42 ~ 10:03:33) 
defterle, kalemle, kitapla masabaşında çalışmadan ve konuşma pratiği yapmadan dil öğrenmek bence mümkün değil.
netflix felan, farklı aksanlara kulak aşınalığı için faydalı olabilir; ancak şöyle birileriyle ağız tadıyla muhabbet etmeyi veyahut da ingilizce bir şeyler okumanın keyfine varmayı sağlamaz.

  • pangea  (04.02.20 17:23:33) 
youtube varken netflixe gerek yok bile..

kaldı ki youtubeta raw videolar ya da vloglar sayesinde sterilize edilmemiş günlük yabancı dili duyma şansı ya da istediğin herhangi bir alanda spesifik videolara, konuşmalara hatta müziklere erişme şansı varken netflix tamamen yapay kalıyor.

eskiden netflix mi vardı?

sadece ingilizce değil ben başka diller öğreniyorum onlar için de yine en işime yarayanı youtube.
  • AlsterWasser  (04.02.20 18:15:00 ~ 18:15:42) 
valla abi ingilizce konusunda kendini geliştirmek için 2020 yılında netflix gibi tek bir platforma hiç mi hiç ihtiyacın yok ama sen dizi izleyen adamsındır, orada çok vakit geçirirsin, öyle fayda görürsün. ne ala. ben "büyük nimet"ten ziyade "alternatif" olarak değerlendiriyorum. benim ingilizcemi geliştirmeme yardımcı olan faktörlerin başında profesyonel dota maçları geliyordu. bir sene boyunca neredeyse gece gündüz onları izlediğim için inanılmaz hızlı gelişmişti dinleme-anlama kısmı. sen de netflix'te yapıyorsun demek ki. ben bu şekil geyinirim, bu bayan şu şekil geyinir.

ayrıca organize işler'deki "video ne kadar güzel bir alet değil mi" repliğini hatırlatıp güldürdüğün için teşekkür ederim, başlık çok güzel olmuş ahaha.
  • der meister  (04.02.20 18:20:56) 
aslında sizin nereden baktığınız önemli :) sadece dil amaç bakarsanız kandırmak değil :)


  • akıllıbıdık  (06.02.20 18:03:03) 
[]

17 Ağustos depreminden hemen önce sık depremler görülüyor muydu?

Son dönemdeki gibi Anadolu Marmara ege böyle ufak şiddette de olsa sürekli sallanıyor muydu yoksa bir gece ansızın mi gelmişti senelerdir kimsenin aklında yokken? (Eğer hayırsa günümüzdeki ufak ve sık depremler beklenen büyük depremi engelleyebilir mi? )




 
17 ağustostan önce deprem nedir bilmezdim. Ara ara 3 falan atıyordu ama hemen kiriş altına falan gidiyorduk pek korkmadan. Yani öyle uzun uzadıya ben geliyorum demedi. Bu ara bi sıkntı var.


  • Tears of Devil  (02.02.20 04:10:10) 
hayır görülmüyordu. deprem nedir bilmezdik +1


  • dafuq  (02.02.20 04:44:13) 
hatırlanmıyor olabilir, mesela ben kayıtlara bakarken 2011'de kütahya'da 5.9'luk deprem olduğunu gördüm ama babamlara falan sordum kimse hatırlamıyor. hem ölümlü olmaması, hem de o dönemde deprem olacak gibi bir beklenti olmaması nedeniyle hatırlanmıyor olabilir yani


  • makinelere tapan adam  (02.02.20 05:26:33) 
99'dan once tek deprem hatirliyorum o da sanirim 90larin basinda falandi, 5-6 saniye salladi durdu. fay zaten kirila kirila geliyor, 99'da once son yuz senede istanbul yakinlarinda o kadar buyuk deprem olmamis. simdi sira istanbul'da. hayirlisi..


  • cooperr  (02.02.20 07:55:10) 
Ankara'da oluyordu ben hatırlıyorum


  • mirty  (02.02.20 10:16:40) 
99 depreminden birkaç ay önce balkonda ailecek otururken ufak bir sallantı olduğunu hatırlıyorum, sonrasında da ondsn daha az şiddetli bir iki deprem daha olmuştu. arada oluyordu yani evet.
şu anki minik depremlerin büyük depremi önleme, “fayın enerjisini” azaltma gibi bir etkisi olmadığını defalarca söylediler. 7 veya üstü bir deprem kaçınılmaz görünüyor.

  • ozgur bir kusun hatirati  (02.02.20 10:32:44) 
deprem sadece ege bölgesiyle ilişkilendirilen bir şeydi. hatta ege'nin girintili çıkıntılı olması muhabbetinin bu deprem olasılığıyla bağlantılı olduğu iddia edilirdi. fay hattı denen kelime grubu sosyal yaşam literatüründe bile yoktu.


  • in a world of magnets and miracles  (02.02.20 15:59:15 ~ 15:59:29) 
Gölcük'te o depremden once son gunlerde ufak ufak depremler oluyordu hissedilecek seviyede, onu bir soyleyeyim once.

Yuksek ihtimalle depremler hep oluyordu ama gundemde deprem mevzusu olmadigi icin ufak depremler gundeme de gelmiyordu
  • stavro  (02.02.20 16:25:34) 
[]

Büyük bir deprem gemideyken meydana gelirse?

Mesela Eminönü-Kadıköy vapurunda tam boğazın ortasındayken 7.5 hatta beklenen 8+ üstü büyük İstanbul depremi meydana gelirse, denizde yakalanmanın etkisi ne olur? Denizde oluşacak dalgalanma gemiyi alabora edebilir mi?




 
değil alabora etmek yutar bence. ama tsunami tarzında dalga oluşur mu boğazda bilemiyorum.

bunlara pek kafayı yormayın bence. elli tane olasılığı var.

marmarayda olsa ne olur?
tünelde olsa ne olur?
köprüde olsa ne olur?
x de ola ne olur?
y de olsa ne olur?
vs vs
  • ozdek  (11.01.20 17:16:04 ~ 17:16:23) 
@ozdek Marmaray ya da metro istasyonlarının 9 şiddetine kadar dayanıklı olduğunu okumustum. Fakat her halükarda büyük İstanbul depremine metroda yakalanmak mi daha güvenli yoksa denizin ortasında mi? Öte yandan Marmarayla boğazın altından geçerken yakalanmak mi yoksa üstünden vapurla geçerken mi?? (Bunları gerçekten öğrenmem lazım karşıya geçerken vapur mu metro+marmarayı mi tercih edeceğime yönelik artık)


  • siyah giyen adam  (11.01.20 17:25:25 ~ 17:26:58) 
Bildigim kadariyla tsunami denizin yuzeyindeki cisimlerden ziyade kiyi kesimdeki yapilasmayi vuracak sekilde enerjisini bosaltiyor.

Yani yuzeydeki gemiye İstanbul'da yasanan herhangi bir firtinadan daha fazla zarar veremez kanimca.
  • msb  (11.01.20 17:40:07) 
yanitina ithafen; ben bu kasim-aralik gibi olan, istanbul'da hissedilen depremde uskudar metrosundaydim, uskudar meydan istasyonunda bekliyordum. 2 durak sonra inip sasirmistim etkinlik mi var niye herkes disarda diye. ruhumuz duymadi. ama istanbul depreminin beklendigi 2 ayri hat var hangisinde olacagini bilmiyoruz; biri adalar tarafina yakin (bu senaryoda kadikoy-kartal-maltepe sahilleri riskli), digeriyse daha batiya dogru, ozellikle avcilar'i riske eden. benim bahsettigim deprem avcilar tarafindan gelmisse uskudar'dan hissetmemem normal. gerci ben altunizade'de inip ofise gitmistim insanlar epey korkmustu sallanmislar falan. metrolar bana guvenli geliyor ozetle.


  • hjarteblod  (11.01.20 17:45:26 ~ 17:46:56) 
Vapurdayken de tahminen kıyıya yanaşma sırasında olursa vapuru çarpabilir daha çok zarar verebilir. Denizin ortasında o kadar da bir şey olmaz diyorlar.


  • nhk ni youkosu  (11.01.20 18:04:35) 
[]

Kötü hisler yaşattıranların aynılarını yaşamasını ister miydiniz?

Tabi ki çoğu zaman gönül konularında size hüzünlü günler yaşatmış, kötü hissetmenize neden olmuş ve bunları umursamamış birisinin günün birinde bir başkası karşısında size yaşattıklarını yaşamasını, hissetmesini ister miydiniz yahut tatmin olur muydunuz? Eğer evetse bu içgüdüsel istek aslında o kişiye hiç değer verilmemiş olduğunu mu gösterir?




 
Aç kalsın fakir ölsün tüm yalanları ortaya çıksın bu daha çok tatmin eder. Aşk meşk acısı az


  • isimmisimyok  (08.01.20 01:53:12) 
Aşk konusunda asla istemezdim. Beni üzenler de oldu ama asla kavga ile bitirmedim hiç. Oturup konuşup vedalaştık falan hep. Kısa süre acı çeksem de (şu anki gibi) bir süre sonra güzel anılar olarak hatırlanıyor.


Ama öte yandan zengin olunca hayatı mahvediledek insanlar listem var kafamda. İlkokul bullylerimden başlayacağım. Bazı konularda çok pis kin tutarım.
  • aguen  (08.01.20 01:58:45) 
İstedim ama gerçekleştiğini hiç sanmıyorum. Yapacak bir şey yok.


  • bitchesaintshit  (08.01.20 02:04:21) 
sadece aşk olarak düşünmem ama genel olarak hayatımı bilinçli olarak haddimden fazla zorlaştıran kişilere karşı Yıldız Tilbe gibi olurum.

"Allah düşmanımızı aç koymasın, hasta etmesin. Doyursun, iyileştirsin, kahretsin"
  • kakamelsokoban  (08.01.20 09:03:02) 
Dünyadaki adalete inanmadığım zamanlarda birilerini korkutan, travma yaşatan kişilerin benzer korkular yaşamasını istiyorum, zira adalet sisteminin gereken, hakedilen cezaları vermeyeceğini düşünüyorum.

Ama yok beni terk etmiş bilmemne olmuş kalbimi kırmış, böyle insanlara bedduam yok. Hepimiz hayatta o anda doğru olduğunu düşündüğümüz şeyleri yapıyoruz bir sebepten, zihnimi onlara kin tutarak doldurmak istemem.
  • sopiro  (08.01.20 09:09:22) 
İşim olmaz ya, o kötü olay yaşasın da ben de ondan haberdar olayım diye beklerken ömür tüketmeme değmez.


  • lcha  (08.01.20 09:30:35) 
Bunu bir hınç duygusuyla değil, o kişi empati yapabilsin ve bi daha başkalarına öyle davranmasın diye isteyebilirim. Bana öyle çok kötü günler yaşatan birine denk gelmedim neyse ki ama istiyor olsaydım bu sebeple isterdim sanırım.

İntikam duygusu psikolojik olarak sağlıklı bir duygu değil, yapılan araştırmalar öc almak için çabaya giren insanların öcünü alsa bile o zor durumdan kurtulamadığını, aksine o acıyı daha çok içselleştirdiklerini ve sonuç huzur bulamadıklarını gösteriyor.
  • Bruce  (08.01.20 09:36:11) 
Benden sonra ne yaşadığı umrumda olmaz, bana yaşattıklarını yaşasın demem. Bir şekilde yaşar zaten bence herkes hak ettiğini, bunun takibini yapmam. Öyle bir hırsım ya da kinim olmadı hiç kimseye karşı. Genel olarak kin tutamıyorum.


  • aquarium  (08.01.20 10:22:25) 
Benim karşıma bir daha çakmasın, adını bir daha duymayayım, bir daha haber almayayım bana yeter. Bir de mümkünse bir daha öyle kötü biriyle karşılaşmayayım.

O İsterse dünyanın en mükemmel aşkını bulsun, zengin olsun, inanılmaz bir huzurlu hayata kavuşsun. Hiç sorun değil. Yeter ki bir daha bana bulaşmasın.

Onun yaşayacağı kötü şeylerin hiçbirinin bana bir faydası yok. Ben kendi hayatıma bakarım.
  • levpontryagin  (08.01.20 11:53:08) 
Her cümlesi için, levpontryagin +1


  • irene  (08.01.20 12:46:32) 
Kesinlikle levpontryagin +1


  • deepest  (08.01.20 15:06:14) 
şimdiye kadar başıma gelenlerden (gönül işi kapsamında) böyle bir isteğim yok, ama başka başka konularda evet, aynısı gelsin başına inş. dediğim çok var.


  • selam  (08.01.20 15:10:40) 
ben bana kötü ötesi davranan adam için evlendiğinde 'eşi ve çocukları mutlu olsun hiçbir şey hissetmesinler ama kendisi mutsuzluk, tatminsizlik içinde kıvransın' diye çok beddua etmiştim. bakıyorum arada tivitlerine, geçen "bu hayat bize mutluluk filan getirmedi" yazmış. çok belli mutsuzluğu genel yazdıklarından da. oh diyorum valla, kimse kusura bakmasın. yüzüme güzel bir gülüş yerleşiyor aklıma geldikçe.


  • canimnicknameyazmakistemiyor  (08.01.20 16:41:31) 
[]

İnglizce kalıp farkı

I didn’t love you
I loved you not

Bu iki cümle arasında bir fark var mi ve ikinci cümlenin türevlerinin günlük dilde kullanımı (She hated him not gibi) gramer açısından bir şey problem teşkil eder mi?

 
İkincisi manalı bir şey değil, şarkılarda falan kullanılır, ve böyle saçma bir espri akımı vardır: "I liked your jacket....NOT" diye, onun dışında öyle kullanılmaz.
Yani günlük hayatta okula gitmedim demek için "I went to school not" derseniz saçma sapan bir şey söylemiş olursunuz.

  • sopiro  (07.01.20 09:54:40 ~ 09:58:56) 
he loves me, he loves me not papatya falını he loves me, he doesn't love me yaptığın zaman anlam bozulmaz ama seviyor, sevmiyor etkisi yaratmaz. seviyor, o beni sevmiyor gibi bi bişey olup ahenk bozulur.


  • onemoremile  (07.01.20 11:10:07) 
[]

Abi-amca-abla diye hitap edememek

Türkiye’de tanımadığın ancak yaşça büyük insanlara karşı abi abla amca teyze diye hitap etme kültürü var fakat bir türlü içimden gelmiyor, otomatik olarak “siz” şekliyle çıkıyor. Aşırı yaşlılar istisna olabilir elbette, fakat bu durum soğukluk olarak mi algılanır? Hatta tanıdığım yaşça büyük kişilere karşı bile abla-Abi diyemiyorum bir türlü, yaşça küçüklüğün vurgulanması gereksiz gibi geliyor galiba ama soğuk durmamak için siz olarak da hitap etmiyorum




 
Ben de hep öyle hitap ederim, soğuk bulana da rastlamadım henüz. Kafanda kuruyorsun ve çok düşünüyorsun galiba. Kim nasıl algılarsa algılasın, takma.


  • wmeh  (04.01.20 13:30:55) 
Benim de aynı şekilde içim almıyor asla, çok varoş ve çağ dışı buluyorum. İsterse soğuk olarak algılansın ama benden de hep "siz" diye çıkar. Çünkü diğer türlü ne bu samimiyet??!


  • superfluid  (04.01.20 16:26:17) 
Valla benden abi ya da abla denecek kadar büyükse iş ortamında bile eğer o samimiyeti alıyorsam ondan Abi ve Abla diyorum


  • paramolacak  (04.01.20 16:55:49) 
abi bende tam tersi var ya, aslında senin yaptığın en doğrusu ama ne bileyim sokağın başındaki nalbura "siz" desem adam bozulacakmış, "birader sen altındağ'da yaşamıyon mu, niye parisien gibi konuşuyon, insan mahalle esnafıyla arasına mesafe koyar mı" diyecekmiş gibi hissediyorum. sadece cehapeli teyzelere ve fötr şapkalı amcalara "siz" diyebiliyorum, bi' de aynı yaş grubunda olduğum kadınlara hanımefendi, siz vs. diye hitap edebiliyorum sadece. o kadar. gerisi abi, abla, teyze, hocam, dayı vs...

nadiren de olsa soğukluk olarak algılanabileceği olur evet, bu kültüre pek alışık bir toplum değiliz çünkü, bizde maalesef genelde sululuk, had bilmezlik, patavatsızlık "samimiyet" olarak algılanır ama halihazırda yakından tanımadığın birinin "siz" demene çok da takılacağını zannetmiyorum. bi' de şöyle düşün: birine "siz" dersen en fazla hafiften bozulur, mesafeli davrandığını, burnunun büyük olduğunu vs. düşünür ama ters ve doğrudan bir tepki verme ihtimali düşüktür. öte yandan "siz" denmesini bekleyen birine "abla" dersen seni rezil etmeye kalkışabilir.

o yüzden bence takma, dediğim gibi en iyisini sen yapıyorsun. siz hitabı illaki mesafeli olmak zorunda değil. sonuç itibariyle saygılı, efendi bir hitap. samimi bulmayacaklarsa da bırak onlar düşünsün.
  • der meister  (04.01.20 16:57:16) 
ben de asla oyle hitap edemiyorum. her gordugu insana abla abi amca diye hitap eden insanlara da bazen ozeniyorum sanki daha cabuk samimiyet kurabiliyor, islerini daha kolay halletirebiliyorlarmis gibi geliyor. ama diger yandan ilk tanistigim biri (ya da samimi olmadigim biri de olabilir) bana hemen abla filan dese de uyuz olurum :) yani sanirim bu yuzden yapamiyorum belki de :) cok takmamak gerek yani, oyle hitap etme mecburiyetin yok sonucta icinden geldigi gibi davran bence :)


  • in vino veritas  (04.01.20 18:48:22) 
[]

Ali Babacan siyasal islamcı mi liberal demokrat mi?

Bugün liberal gözükerek oy toplayıp yarın meclise girme durumunda siyasal islamcı politikaya geçiş yapabilecek bir kimliği izlenimi var mi sizce?




 
Yok. Liberal demokrat. Siyasal islamcılar kendini net belli ediyor. Erdoğan, Davutoğlu falan


  • avatar is back  (01.01.20 15:30:50) 
2020 model siyasal islamcı


  • freedonia  (01.01.20 15:37:00) 
Bence direkt soru içinde cevabı vermişsiniz.


  • stoa  (01.01.20 15:38:06) 
Eşi kapalı olunca siyasal islamcı mı oluyor biri?

Neyse bu yoruma kritik yapmaya değmez.

Kendisi inançlı bir liberal demokrat. İnançlı derken de siyasal islam aklına gelmesin. Annelerimiz, dedelerimiz, ninelerimiz gibi inançlı işte.
  • otopsicocugu  (01.01.20 16:04:59) 
islamcı elbette neyini tartışıyorsunuz bunun.
liberal postunu giyiyorlar lazım oldukça. 18 yıldır aynı taktik vallahi siz eğitilmezsiniz

  • Efoody  (01.01.20 16:47:36) 
Siyasal islamci elbette, sormaya bile gerek yok.

Esinin basortulu olmasi kesin bir sey ifade etmez elbette. Ustelik kisisel tercihtir, normal sartlarda mevzubahis olmasi bile abes. Fakat zamaninda esi basortulu oldugu icin ozenle is basina getirilen bakanlardan oldugu unutulmamali.
  • dunal  (01.01.20 18:50:25 ~ 18:51:02) 
Ortamlarda “liberal demokratım” dersin, kim bilecek ;)


  • silah taciri  (01.01.20 19:11:37) 
[]

İddaa’dan düzenli kazanmış olan var mi?

İddaa derken genel anlamıyla bahis olarak. Çok değil haftada 100-200, ayda 500-800 civarı ek gelir olması bile öğrencilik sürecinde harika olur. Ama işte hırs yapıp sürekli daha fazla kazanayım derken her şeyi kaybetme riski çok sık yaşandığı için düzenli kazanmak zor oluyor. Düzenli kazandıysanız nasıl nefsinizi kontrol altına alıp limit koymayı başardınız kendi iradenize daha çok kazanmamak adına? (Tek maç canlı ve genellikle 0.5 - 1,5 gol bahsi üzerine)




 
kumardan/bahisten düzenli kazanan kimse görmedim hayatımda.


  • ezkaza  (09.12.19 03:13:58) 
Iddaa dan degilde pokerden yapan arkadasim var. uniden sonra 4 yil boyunca oyle yasadi, baska is yapmadi. Sonra kariyer yapicam diye birakti beyaz yaka oldu. Iddaa’dan da aynisi neden yapilmasin


  • Sebastian  (09.12.19 03:23:58) 
(bkz: Psychoff)
ara bunu. forumlarda falan hikayesi var. yakın bir tarihte de bir foruma özel davet üzerine gelmişti belki halen takılıyordur bilmiyorum.

  • denek hayatım  (09.12.19 04:57:46) 
Milyonda birdir. Ama evi arabayı kaybeden yüzde bir.


  • Fusha  (09.12.19 06:53:04) 
uzun vadede düzenli kazanılsa iddia düzenli şekilde para kaybettiği için dükkanı kapar.
aileden zengin değilseniz, para kazanmanın tek yolu eşek gibi çalışmaktır.
bunu yapmıyorsanız bari kumarda 3 kuruş paranızı kaybetmeyin.
  • aslindasorunumpsikolojik  (09.12.19 12:04:57) 
kupon paylasanlar duzenli gelir elde ediyorlar bu isten, temiz keriz tokatliyorlar.


  • brkylmz  (09.12.19 12:19:59) 
[]

Muadil ilaçlar %100 aynı etkiyi mi veriyor?

Doktorun yazdığı bir hap (azitro yerine azoltin) bir de kremin ikisini de muadil olarak almışım eczadan. Daha önceleri de muadili istemediğimi söylediğimde eczacılar garipsiyordu. Peki ama iki Farklı isme sahip ilaç nasıl olur da %100 aynı etki tepkiye sahip olur?

Kafama takmama gerek yok mu yoksa bir dahakine muadil olmamasında ısrarcı mi olmalıyım?


 
uzman değilim

aktif maddesi aynı olan jenerik ilaçlar ise bence aynı etkiyi vermeli. mesela aspirin, farklı markalar üretebiliyor.
ama aynı etkiyi farklı aktif maddelerle sağlamış ilaçlar ise farklı işliyorlar. dolayısıyla farklı ilaçlar. orda şüphelenmek lazım.

bi de jenerik ilaç diyoruz ama üreticiden üreticiye kalite değişiyor. mesela ilacın etrafındaki eriyen kaplamanın doğru zamanda doğru bölgede erimesi lazım. ama dandik yaptıkları için atıyorum daha yutakta eriyor. oysa midede veya bağırsakta erimesi gerekiyor. bu gibi sorunlar üretici kaynaklı oluyor. o yüzden kaliteli ve muhtemelen pahalı üreticinin ürünü daha sağlam olacak, kalitesi yüksek olacak. olması gerektiği gibi işleyecek.
  • sttc  (07.12.19 01:15:13) 
marka gibi düşünün. bir hilesi hurdası yoksa yani sahte ilaç değilse etken maddesi aynıysa bir sıkıntı olmuyor.
paketi farklıdır, kapsülün rengi farklıdır ama içi aynıdır. ilaçta, suda ve kondomda markaya inanmam. son cümleyi havalı olsun diye yazdım ama kondom olmadı bence de.

  • ozdek  (07.12.19 01:35:06) 
+-%15 etki farkı olabiliyor diye biliyorum. sözlükteki muadil ilaç başlığından bakabilirsiniz. iyi de olabilir kötü de


  • hoot  (07.12.19 02:37:30) 
İlaçlar konusunda bu işin içinde olanların ilaçların etkisi konusunda aynı bilgiye sahip olacağını sanmıyorum.
Kısacası muadil ilaçlar müşteriyi eli boş göndermemenin bir çözümü. Doktor reçete yazsa da alternatifler söz konusu.

  • Erva  (07.12.19 06:04:22) 
kullanman gereken ilacin etken maddesine bak, muadilverilen ilacin etken maddesine de bak birebir ayniysa ayni iceriktir

yani atiyorum ,5 mg bilmem ne asit diyorsa oburu de ayniysa ayni ilactir

ben de benzer celiskiye dusmustum doktora sordum farketmez dedi

buradan etken madde ve prospektuslere ulasabilrsin www.ilacrehberi.com
  • exlibris  (07.12.19 13:50:01) 
etkin maddenin üretim sürecinde maliyeti ve kaliteyi etkileyen birçok faktör var.
almanya'da üretilmiş bir etken madde ile hindistanın bilmem neresinde üretilmiş etkin maddenin aynı kalitede üretildiğini sanmıyorum.
zeytinyağı mesela hepsinin aynı olması lazım. ama 10 kalite zeytinyağı var.
  • aslindasorunumpsikolojik  (07.12.19 18:16:32) 
bildiğim kadarıyla eşdeğer ilaç, orjinal ilacın %80'i kadar etki etse bile biyoeşdeğer sayılıyor. dolayısıyla 1e1 aynı etkiyi göstermesi beklenemez bence.

kendi deneyimim, paxil ve paxera aynı ilaçlar olmasına rağmen, paxera bana hiç iyi gelmedi, paxil ise iyileştirdi.
  • mrtkp1234  (07.12.19 19:41:28) 
[]

Mutfağa sıcak su için şofben

Doğalgaz altyapısı olmayan evde mutfaktan akan suyu ısıtmak amacıyla şofben bağlatılır mi mutfağa özel, öyle duş başlığından değil tabi çeşmeden sıcak su akması için? Mümkün değil gibi geldi sadece elektrik ve şofbenle?




 
Bağlanır. Direkt mutfaklar için üretilmiş aletler bile var: www.hepsiburada.com


  • 10032007  (05.12.19 14:36:19) 
mümkün


  • kablelvuku  (05.12.19 14:52:15) 
berberlerde mümkün olduğuna göre mutfak için de gayet mümkün. bi de muzlu şampuan alıp saçları yıkayacaksın oh mis :)


  • Improbable  (05.12.19 15:10:53) 
Ya ucuzlari var bunlarin. Elektrikli sofben diye bak, bin tane var


  • prole  (05.12.19 17:00:03) 
[]

Podcast’i okuyarak dinlemek mi okumadan dinlemek mi?

Listeningi ilerletmek adına boş vakitlerde İngilizce eğitim amaçlı spotify gibi yerlerde yayınlanan podcast’ları transcriptlerini bularak dinlerken okumak mı yoksa okumadan dinleyerek anlamaya çalışmak mi uzun vadede daha doğru olur dil öğrenimi açısından?




 
ben olsam ikisini de biraz biraz yapardim. seviyene gore okuyarak ilerlemen daha faydali olabilir. ben harry potterin bilmemkacinci kitabinda oyle yapmistim zamaninda.


  • hot potato  (25.11.19 03:39:08) 
okumadan dinleyerek çok faydasını gördüm
anlamasanız da dinleyin derim
hatta bir süre sonra dönüp tekrar dinleyin
  • superb  (25.11.19 08:46:05) 
[]

Keçi sütü sabunu kullanmış olan?

Nispeten yağlı ve özellikle burun çevresi akneli bir yüz için özellikle güneşe maruz kalınca daha da kötüleşen bir yüze fayda sağlar mi keçi sütü sabunu özellikle yağlanma bakımından? Sebamed ya da okyanus sabun gibi türler işe yaramadı pek.




 
Keçiyi bilmiyorum ama eşek sütü sabunu yağlı cilde ciddi iyi geliyor. Mardin'de var sanırım en iyileri.


  • whoosie  (19.11.19 11:27:25) 
hangi markanın keçi sütü sabunu?

kastil sabununu da araştırmanızı öneririm. ben home made aromaterapi'ninkini kullanıyorum. memnunum.

Kocamaar çiftliğininkini de denedim. Homemade ile başlayabilirsiniz.
  • nıç  (19.11.19 11:37:03) 
@nıç
Şu satıcıdan satılan ürün dikkatimi çekti ama bu da zeytinyağlı keçi sütüymüş, içinde yağ olması akneleri daha kötü yapmaz mı?

urun.n11.com
  • siyah giyen adam  (19.11.19 11:46:07) 
@siyahgiyenadam - kesinlikle almamanızı öneririm böyle bir şey.

içeriğinde yağ olması cildi yağlandırır anlamına gelmiyor. bildiğiniz yağlar gibi düşünmeyin bunları, soğum sıkım yağlar, bitkinin özünden yapıyorlar. bahsettiğim sabun zeytinyağı sabunu gibi düşünün, sadece sıvı hali. hatta ayrı bir nemlendirici bile kullanmanız gerekir cilt tipinize göre sonrasında.

kaynak bulamadım ama bu tür konulara epeydir ilgiliyim. şimdi öylesine aratınca şu kıza rastladım, biraz itici ama anlatıyor başlarda: www.youtube.com

n11'den bilmediğiniz bir satıcıdan ne olduğu belirsiz bir şeyi yüzünüze sürmeyin lütfen.

şu hesapta cilt bakımı ile ilgili şeyler paylaşılıyor. sabitlenen story'leri de aradığını konuya göre inceleyebilrisiniz.

www.instagram.com - buna bir göz atın.
  • nıç  (19.11.19 15:26:44 ~ 15:32:41) 
keçi sütü sabununun böyle bir etkisi olduğunu hiç duymadım.

www.instagram.com ben bu hanımdan sabun ve krem alıyorum, çok memnunum. sabunlara tıklayarak etkilerini okuyabilir veya büşra hanım'a mesaj atabilirsiniz, yardımcı olur.
  • bir garip melek  (19.11.19 17:09:23) 
[]

Kurucu iktidar - Tali iktidar örnekleri?

Kurucu iktidara Atatürk’ün oluşturmuş olduğu iktidar, Tali iktidara ise mevcut - güncel olan iktidar örneği verilebilir mi? Tali kelimesi sıkıntılı oldu




 
Mhp olabilir. Kanunların meclisten geçmesine dayalı geçerli çoğunluk için Mhp kritik bir rolde. Bunun yanında içinde bulunduğu cumhur ittifakı da söz konusu.


  • Erva  (16.11.19 16:21:13) 
Kurucu iktidar savaş ihtilal darbe dolayısıyla sıfırdan anayasa yapma.

Tali iktidar anayasada öngörülen şekilde anayasayı değiştirmesi. Mesela 2010 anayasa değişikliği.
  • elitoangelito  (16.11.19 16:52:52) 
[]

Sürücüsüz arabaların yaygınlaştığını dünya gözüyle görür müyüz?

Araba kullanmak zihnimde ölüm tehlikesi olarak kaldığı için hiçbir zaman ilgim olmadı ama sürücüsüz araba fikri mükemmel geliyor. Arkaya geçip uyuyacaksın, araba kendi kendine iş yerine gidecek. Trafikteki bütün arabalar da sürücüsüz yapay zeka olacağı için trafik kazası ihtimali yapay zekanın kudretine kalacak yani çok nadir görülecek.

Herhalde sürücüsüz araçların “zorunlu” olduğunu maalesef hiçbir zaman görmeyiz ama en azından yaygınlaşması ve çoğunluk haline gelmesi 2050’lere kadar zor mu gözüküyor?


 
teknoloji hakkında detaylı bilgim yok ama mantık yürütüyorum: araçların sürücüsüz gidebilmesi için yolları ve haritaları çok iyi işleyebilmesi lazım, di mi? o yüzden şehir planlamasının düzgün olduğu, tüm yolların muntazam biçimde aracın beynine yüklenebildiği coğrafyalarda bence 25-30 yıl içinde yaygınlaşmış olur. türkiye'de olacağını sanmıyorum. öyle bir opsiyon olursa eğer sadece ana caddelerde veya şehirlerarası yollarda falan kullanılabilir belki.


  • der meister  (24.10.19 01:19:37) 
Yaygınlaşmaktan kasıt sürücülü araba kalmayacak kadarsa sanmıyorum. Ama bir yandan da 2 sene öncesine göre daha yaygınlar. dünya gözüyle yaygınlaştığını görmüşüz yani.


  • godless frog  (24.10.19 01:31:17) 
sektordeki mevcut gelisme hizi goz onune aldigimizda, 5 yil icerisinde surucusuz arabalarin legal hale gelecegini dusunuyorum(en azindan US ve California icin). bu noktadan sonra yayginlasmasi cok daha hizli olacak muhtemelen. tesla3'un satis fiyati orta donanimdaki bir Golf kadar. bu da demek oluyor ki ortalama bir US vatandasi bu araci rahatlikla alabilir dolayisiyla araclarin buyuk bir kismi zaten surucusuz calisabiliyor durumda olacak. herzamanki gibi avrupa olaya biraz daha temkinli yaklasiyor. burada legal hale gelmesi 10 yili bulur. tahminim ilk once UK, Hollanda ve Nordic ulklerinde legal hale gelmesi sonrasinda avrupa'da hizla yayginlasir. 15-20 yil icerisinde amerika ve avrupa'da surucusuz araba oraninin %40-50'ye gelecegini dusunuyorum.

der meister'in tahminin aksine surucusuz arabalar icin yol bilgisinin arabaya yuklenmesi gerekmiyor. mevcut navigasyon sistemleri surucusuz arabalar icin yeterli. yol calismalarini, isiklari, diger arabaralir, yayalari vs sensorler vasitasi ile algilayip anlik olarak aksiyon planliyorlar. su anki surucusuz araba teknolojisi turkiye'de standardlarinda bile calisabilecek seviyede.
  • crucio  (24.10.19 02:01:16) 
yavaş yavaş geliyorlar. medeni dünya bi 10 seneye geçer. görürüz.


  • babilbaligi  (24.10.19 09:14:15) 
sürücüsüz araba teknolojisinin, arkaya geçip uyunabilecek seviyeye gelmesi mümkün değil. yani yolu ve haritayı otomatik işlese, 2500 tane sensörle bütün tehlikeleri sezecek olsa bile, sadece insan faktörünün fark edip düzeltebileceği, hiçbir teknolojinin yapamayacağı durumlar için veya bir arıza durumunda müdahale edebilmesi için illa ki sürücünün şoför koltuğunda oturması gerekli.

yani olabilecek en ileri nokta, bana göre, gaza basmazsın, direksiyon çevirmezsin, araba gider. peki mesela yan yoldan anayola çıkacaksın. ben anayoldan gelen adamın bana yol verip vermeyeceğini sezebiliyorum. sürücüsüz araç, bunu ancak gelen arabanın hızını, ivmesini, mesafesini ölçerek yapar, yeterli mesafe varsa çıkmaya karar verir. ama o aracın sürücüsünün piç olabileceğini, benim çıkmama yetecek kadar yavaş ve uzakta olmasına rağmen, ben çıkacağım sırada gaza basıp çıkmamı engelleyebileceğini düşünemez. ben şoför olarak bunu öngörüp geçmesini bekleyebilirim. o yüzden duygusal durumlarda müdahale edebilmek için şoförün geçip uyumasının hiçbir zaman mümkün olmayacağını düşünüyorum.

tren yahu. gittiği yol belli. makası belli, doğru sinyalizasyon yaparsan istediğin yere otomatik gidebilir. birkaç sensörle yoldaki bir engeli fark edip durabilir. ama makinist olmadan gitmiyor.
  • kibritsuyu  (24.10.19 10:34:48) 
artik makinistsiz trenler var ama hadise cok daha basit, raylar sayesinde cok daha kontrollu bir durum var.

arabalarinda bu olayin yayginlasmasi en az 50 sene daha alir bence. oncelikle altyapinin mukemmele yakin olmasi lazim. 90'li yaslari gorme umudunuz var ise gorebilirsiniz belki..
  • cooperr  (24.10.19 20:45:11) 
[]

Ana dili Almanca olan birisiyle Türkçe olan birinin Hegel’i anlaması

ana dili Türkçe olan birisiyle Almanca olan birinin Hegel’i ya da Kant’ı veya Nietzsche’yi aynı ölçüde idrak etmesi mümkün olabilir mi çeviri ya da sonradan ikinci dil olarak öğrenme yoluyla? (Orijinal metinlerdeki dilin de zaman içinde değişime uğramasını ve modern dile adapte edilmesini katmıyorum) Hegel’in felsefesinin aşırı soyut gelmesi bizim Türkçeden mi kaynaklanıyor, yoksa ana dili Almanca olan birisi için bile nispetten soyut olsa bile, bizden çok daha kolay ve rahat idrak edebiliyor mu bunu merak ediyorum.

(Ki bu da ne kadar Türkçe çeviri okursak okuyalım yazarın ya da filozofun düşündüğü dilden o metni düşünmeden o düşünceyi tam olarak anlayabilmenin mümkün olup olmaması sorusunu doğruyor esas olarak?) Yani her bir “ana” dilin tamamen farklı bir yaşam bakış açısına neden olmasını tasvir edebilmek oldukça güç geliyor zihne.


 
Anadilde yazılmış bir eseri en iyi şekilde o anadile sahip kişiler anlar, o dili sonradan öğrenen ya da kendi dilinde çevirisini okuyan biri ilk kategoride okuyan kişi kadar anlamaz. Bu dediğim sıradan bir eser için geçerli tabii Hegel'dir Kant'dır Nietzsche'dir, anadilinde okuyan biri bile anlamayabilir bu eserleri gayet doğal.


  • angelus  (13.10.19 14:46:28) 
Bence bu düşünürlerin felsefesini iyice özümseyebilen insanlar anlayabilir diye düşünüyorum. Dilin elbette daha kolay anlamaya etkisi büyük ama önemli olan -bence- senin bu tür eserleri okuduğunda bilinçaltında gerçekten sahip olduğun deneyimlerden bi kapı aralayıp aralamaması.

Diğer türlü evet, farklı dillerin beynin işeyişini, düşüncelerin oluşmasını, analitik düşünmeyi vs farklı şekilde etkileyeceği açık ama bu farklı toplumlara ve dillere mensup insanların birbirlerini derinlemesine anlayamayacağı anlamına gelmez. Dedeğim gibi ortak payda bilinçaltında gizli deneyimlerimiz.

Edit: Bunu bu şekilde söyleyebilmemin nedeni üniversitede humanity dersini aldığım hocamla (İngilizdi kendisi) belli başlı İngiliz düşünürlerini, mesela Thomas Hobbes, John Stuart Mill gibi, ve eserlerini tartıştığımızda ortak paydada buluşabilmemiz oldu. Tabii sonuçta kendisi filozof değil sadece bir edebiyatçıydı ama yine de bu bile bir şey :) Fakat Marxı ya da Kantı tartışacak düzgün bi Almana rastlamadım. Düzgün derken ilgili :D Kendi dilinde olmasına rağmen bana zorla ya da okumak için okumuş elemanlar denk geldi mesela :)
  • superfluid  (13.10.19 15:54:35 ~ 16:06:19) 
siz kendi dil seviyenizle karsilastiriyorsunuz.

isin icine girmis kisi o dile baya hakim oluyor. kisacasi anliyor tamamen, özümsüyor.

mesela türkce bilen heath lowry var.
www.youtube.com

adam yabanci, ama osmanlicadan tut, türkcenin en ince detayina kadar vakif olmus biri. bu türkce oldugu icin az olan örneklerden. almanyada cok fazla türk akademisyen var bu lowry nin türkcesi kadar almanca biliyorlar.

kisacasi cogu kisi calistigi dile hakim.
  • duygusuzromantik  (13.10.19 18:12:07) 
[]

Acele edince bacaklar ağrı girmesi

Normalde yavaş ya da hızlı yürüme konusunda bir problem yok ancak mesela yürüme mesafesi 15 dakika olan yere 10 dakikada gitmek zorunda olduğumda aceleyle yürürken biraz sonra iki bacağa da felaket ağrı giriyor, sanki acıdan yanıyor gibi oluyor hani aşırı egzersiz yaparken oluşan yakma hissi gibi. Haliyle iyice yürüyemez oluyorum. Bunun nedeni ne olabilir?




 
idmansızlık, formsuzluk, ısınmadan zorlama, aşırı kilo, sanırım sen özellikle diz altında tam olarak aşili tendonun üzerinde olan kısımdaki kas ağrıısndan bahsediyorsun.


  • hem şişko hem deli  (11.10.19 23:50:38) 
@hem şişko hem deli
Sıskaya yakınlık bir zayıflık var ve bacaklarda da kemik zayıflığı var sanırım, FTR’ye göründüğümde öyle demişti ama bir ilaç ya da tedavilik durum görmemişti. Fakat benim anlamadığım acelem olmadığında aynı hızda yürürken bir problem yokken acele olduğunda felaket bir acı olması? Yani psikolojik olmayı bile aşan bir kaslarda yanma hissi.

Normal zamanlarda ağrımıyor olmasından dolayı doktora da gidemiyorum, gidip derdimi anlatabilmem mümkün değil. Bacaklarda kireçlenme riski var ve çocukluktan kalma hafif raşitzmden dolayı ileride ameliyat olunması tavsiye edildi doktor tarafından ama benim problemimi bu da açıklamıyor çünkü bir yıl boyunca hiç acelem olmasın yürüme hızı hız orta düzey olsa da problem yok. Ama biraz acele olunca 10 dakikada gitmem gereken 15 dakikalık yolu 30 dakikada gidebiliyorum kramp gibi ağrılar girdiği için.
  • siyah giyen adam  (12.10.19 00:20:08) 
sen doktora git ama ben mesela son 2 aydır yürüyüş yapıyorum. nasıl desem bak geçen gece çıktım 19 km yürüdüm, tempolu olarak. yani hız falan söylemeyeyim de boyuma oranla maksimum hızda yürüyorum, bayır aşağı ya da yukarı olması da engellemiyor, terlemiyorum bile öte yandan senin gibi ilk 1.5 2 kilometre mesafeyi senin gibi birden zorlayıp yürürsem en fazla 2 km sonra durmak zorunda kalıyorum, bütün bacaklarım, bileklerim, kaslarım her yerim kasım kasım kasılıyor adım atamayacak duruma geliyorum ve çabuk geçmediği için o geceki yürüyüşümü iptal etmek zorunda kalıyorum. bu normal yani.

ısınma yapmıyoruz bişey yapmıyoruz. kilom da çok benim yani 17 kilo verdim daha 20 25 vermem lazım h4eheh
  • hem şişko hem deli  (12.10.19 00:26:18 ~ 00:32:29) 
Günde ortalama 6.500 adım atıyormuşum eksiup.com kilom ise 54-55 civarı belki daha az, zayıflıktan dolayı çok yürümek bünyemi baya yoruyor o yüzden bu günlük ortalama kilo oranına göre normale yakın değil mi sizce? Sizin gibi 19-20 km yürümek hele İstanbul gibi beton-asfalttan ibaret bir ortamda kulağa çok zor geliyor..


  • siyah giyen adam  (12.10.19 00:43:47) 
dayıt ne kadar benzetirsin durumu bilmiyorum ama bu bana lisedeyken oluyordu. o dönemde at gibi heriftim, günde en az bir saat yürür ve iki saat spor yapardım. bir tek çiğ et ve şarabım eksikti.

okul yolunda bir köprü vardı, o taraf kalabalık olurdu genelde, pek sevmezdim. orada hızlanırdım. köprüyü de tırmanırken malum eğim var, kaval kemiklerim yanmaya başlardı. futbolcuların tekmeliği taktığı yer. dinlenince geçerdi.

aradan yıllar geçti ve kilo aldım. neye göre oluyor bilmiyorum ama bazen o bölgede o kadar güç kaybı oluyor ki oturup dinlenmezsem eğer yürüyemiyorum, adım atamıyorum.

doktor şu an için bel fıtığı olduğunu ve kilo vermem gerektiğini söylüyor ama 17 yaşında ve at gibi herifken neden yanıyordu orası, onu bilmiyorum.

velhasıl sen nörolojiye ve belki fizik tedaviye görünüver. fıtık, sinir sıkışması ya da tarz bi' şey olabilir. zayıfım, aktifim diyorsun. genç adamsın, egzersizle falan bi şeyin kalmaz. ihmal etme ama. ben metro beklerken bi keresinde bi köşeye geçip kedi gibi ağlamıştım insanların bileklerine bakarak, "ben niye böyle yürüyemiyorum" diye piii. korkutmak için demiyorum ama git yani doktora, bi sıkıntı varsa ilerlemeden çözülsün. mobiliten azaldıkça hepten eve kapanıp şüşko falan olursun, ondan sonra al başına belayı, daha da beter olur.

***

bu arada hangi uygulamayı kullanıyorsun? güzelmiş bu. bende pedometre var ama pek sevmiyorum. ismi de bi tuhaf zaten tövbe estf.
  • der meister  (12.10.19 00:52:03 ~ 00:52:42) 
@der meister günlerin geneli metroya gidiş gelişle geçiyor ve bu durum yaşandığında bende de aynısı oluyor, acele edeyim yetişeyim ilk trene derken tavşan modundan kaplumbağa moduna geçmek zorunda kalıyorum ağrıdan dolayı ve insan üzülüyor elbette... Keşke ben de sportif yapıda olsaydım ama bu pek mümkün değil, tek sportif faaliyetim evden okula okuldan eve toplu taşıma haricinde yürümek ve günün çoğunu masa başında ders notlarıyla geçirmek. Kilo almak değil zayıflık en büyük eksikliğim buna rağmen, rüzgarlı havalarda cebime taş koymam gerekiyor biraz da abartarak söylemek gerekirse. Yine de FTR’ye randevu aldım, bir kez daha denemek gerekiyor yoksa çekilecek çile değil.

Uygulamanın adı Mi fit ve mi band-3 bilekliğiyle birlikte kullanıyorum adımsayar ve saat amaçlı.
  • siyah giyen adam  (12.10.19 01:15:05 ~ 01:16:53) 
[]

Haliç metro köprüsü ve depremin şiddeti

Kişisel olarak en büyük kabuslarımdan biridir her gün metroyla mecburen iki kez geçtiğim Haliç metro köprüsünün üzerindeyken köprünün yıkılması ve metronun hooop denize düşmesi, yüzme de bilmediğim için orada boğularak ölmek. Burası Türkiye sonuçta. 8 şiddetinde bir deprem olursa ve o esnada metro köprüden geçmekte olursa bu tür yıkılma riski yüksek mi yoksa en az tahmini kaç şiddetinde gerekir ki kendimizi her geçişte kelle koltukta hissetmeyelim?




 
Denize düşmeniz için köprünün yıkılmasına gerek yok. Bahsettiğiniz köprü açılır köprü. Denize düşmeniz için köprünün bir kaç santim açılarak rayların vagonlar raydan çıkacak kadar ayrılması yeterli olur. Tabi bu düşünülmüş bir senaryodur ve raylarda bir süreksizlik olduğunda ATS sistemi treni durdurur.

Bence siz trende yangın çıkarsa ne olacağını düşünün. Çok daha büyük bir risk.
  • zombi  (27.09.19 11:56:14) 
iki saat önce aynılarını haliç üzerinde düşündüm, yüzme bilmiyorum da fakat metrolar yanlış hatırlamıyorsam, 9.8'e kadar güçlü, dayanaklı yapılar.


  • jenasinans  (27.09.19 11:56:14) 
:) bence bundan sonra metroya binmeyin


  • mysql34  (27.09.19 12:41:43) 
Hayatta kaldiginiz sure icerisinde Istanbul'da yikici buyuk bir deprem olmasi, tam o sirada metroda bulunmaniz, o metronun da tam o sirada o koprude bulunmasi, ve koprunun de bu depremde yikilmasi ihtimallerinin tamaminin gerceklesmesi gerekiyor bunun icin.
Uzerime yolda tir devrilme ihtimalinden korktugum kadar korkarim ben bundan sahsen.
Basit bir matematik ile senin bu korkuyla yasamanin anlamsiz oldugu ortaya cikiyor.

Kalp krizinden ya da trafik kazasinda olme ihtimalin cok cok daha yuksek. Hatirlatirim.
  • stavro  (27.09.19 13:19:50 ~ 13:20:22) 
Genellikle bölgede yaşanmış en büyük deprem şiddeti üzerinden hesap yapılır, üzerine güvenlik kat sayıları eklenir. Ayrıca deprem yükü ile birlikte gelecek max rüzgar yükü senaryosu da eklenir.

Bu arada yüzme bilmeniz çok mühim değil, oradan düşerseniz o şiddetle çakıldığınızda en iyi ihtimalle bilinciniz kapanacak, muhtemelen de iç organlarınız parçalanacak. kapıları kapalı bir metro içinde kalıp aşağı düşerseniz de yüzme bilmek işinize yaramayacak. Metrodan çıkamadığınız için boğulacaksınız.
  • enis buyutucu  (27.09.19 16:05:56) 
[]

Yıllardır beklenen büyük İstanbul depremi bu olabilir mi?

Herkesin zihninde 99’u bile geride bırakacak bir deprem imgesi vardı büyük İstanbul depremi denildiğinde ancak 99 depremi İstanbul değil Gölcük merkezli bir depremdi sonuçta ve belki de onlarca yıl sonra ilk kez bu kadar şiddetli bir İstanbul merkezli deprem oldu? Bu 5.8 bile çok korkuttu ancak o beklenen depremin bundan ibaret olup geçip gitmesi çok iyi olurdu, hiç mi ihtimali yok bu depremin o deprem olması üzerine?




 
Hayır olamaz. Büyük İstanbul depremi 7.0 ve üzerinde bir büyüklükte olacak. Bugün yaşanan deprem bu depremin oluşmasını engellemez ve/veya büyüklüğünü azaltmaz. Bilim büyük İstanbul depreminin olacağını istatistiksel ve fiziki verilerle öngörüyor, bu kadar basit.


  • einsteinin kedisi  (26.09.19 17:49:58) 
müneccim arıyorsan geldim ben cevabım hayır olamaz .


  • jamswety  (26.09.19 18:03:06) 
baglam farkli da olsa kenan komutan bu sorunun cevabini yillar once vermisti: olamaz, olamaz kesinlikle olamaz!


  • der meister  (26.09.19 18:11:16) 
Bu konu şurada da konuşuluyor: www.eksiduyuru.com


  • bruce mclaren  (26.09.19 18:14:54) 
ben bu deprem konusunda şener üşümezsoy u dinliyorum,hepte haklı çıktı eskiden beri.


  • essoist  (26.09.19 19:01:47) 
Beklenen sey "buyuk" bir deprem oldugu icin, bu da buyuk olmadigi icin dogal olarak halen "buyuk İstanbul depremi" bekleniyor.

"ististiki" olarak buyuk bir deprem bekliyorlar, buyuk bir deprem olmadigi icin bu deprem hala bekleniyor.
Kisacasi bu depremin malum beklenen deprem ile bir baglantisi yok.

Ayni sekilde onun habercisi, onun oncusu gibi bir sey de soz konusu degil.

Olasi buyuk bir depremin yaklastigini tespit etmek herhabgi bir sekilde mumkun degil. Dolayisiyla bu deprem ya da herhangi bir doga olayi buyuk istanbul depremi geliyor olarak yorumlanamaz.
Deprem bekleniyor denince insanlarmizi sanıyor ki bu meteroloji gibi bir sey.
Bu konuda bilim henuz cok cok geride, bir meteroloji tahmini gibi tahminler yapılamıyor.
Dolayisiyla zamanlama ile ilgili bir tahmin yürütmek de teknik olarak mümkün degil. Medya, haber degeri artmasi icin olayi biraz daha farkli aktsriyor insanlara, bir takim gozlem ve analizlerle hava tahminj gibi tespit ve tahmjn yapılabiliyormus gibi aktariyorlar. Deprem bugun icin hala koca bir "bilinmezlik"

Buyuk bir deprem yarin sabaha karsi da olabilir, önümüzdeki 80 yil boyunca olmayadabilir. Hicbir sekilde bilme imkani yok. Bilinmiyor.
Dolayisiyla her an olacakmış gibi kabul etmek mantikli oluyor.
  • stavro  (26.09.19 19:41:03 ~ 19:46:23) 
Hayır olamaz.

Bilimsel olarak fay hatlarının nerelerde olduğunu biliyoruz, uzunluklarını biliyoruz.

Bu fay hatlarında enerji birikip de deprem olacağı Allah'ın emri, bir doğa olayı. Fakat ne zaman olacağını bilemiyoruz.

Ancak geçmiş tarihlerdeki deprem kayıtlarına bakarak ortalama kaç yılda bir bu fay hattının enerji boşalttığını not edip bir sonraki depremin kaç yıl içinde olacağını tahmin edebiliyoruz.

Bir haftadır olan bu depremler marmaradaki büyük fayın sağında solundaki küçük dallar olarak düşünebilirsiniz.

Sanırım bu küçük depremlerin nedeni şu resimdeki küçük fay hatlarından biri ya da birileri;

www.koeri.boun.edu.tr
  • John Bloor  (27.09.19 10:12:45) 
[]

Gülpembe hangi solo versiyonu daha iyi sizce?

Versiyon1: 2.24’de başlayıp 3.35’e kadar devam eden
youtu.be

Versiyon2: 1.55’de başlayan
youtu.be

 
birincisi tabi ki. tam bir rock ağıdı. ikincisi ise ilahimsi bir şey. vasat.

(bkz: gülpembe/@tabudeviren)
  • tabudeviren  (25.09.19 06:09:26) 
tartışmasız 1.


  • teritori  (25.09.19 08:01:26) 
Net olarak ilki.


  • kimlanbu  (25.09.19 09:52:56) 
orijinal


  • jimicik  (25.09.19 10:21:25) 
123456789   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.