Ekşi Duyuru

ankaradayım. bir kere yedim bir daha yemedim. kıymayı çekip preslemiş, önümüze yaprak iskender diye koymuşlardı.

ekşideki başlığına göz atın (bkz: hd iskender)
gıda sektörünün metro turizmi gibi bir şey bunlar. gidilecek yer değil.

O tarz zincir fast food dükkanlarının alayı lastik kıvamında ürün satıyor. Gidip mahalledeki dönercide yemek bile daha mantıklı bana göre.

evrende bursa dışında hiçbir yerde mükemmel iskenderi bulamazsınız hocam. baya da pahalıdır ayrıca orijinal iskender 2 kişi 85 lira hesap ödedik geçen. hd iskenderde 2 kişi 30-35 liraya içecekler dahil kalkarsın.

En guzel iskender celal usta'da ya da iskendecr iskenderoglu mu ne ( kadikoy'de) buralarda yenir, eger istanbul'da iseniz.

Hd iskender, bay doner, bereket doner, usta donerci falan bunlar bildigim kadsri ile ete tavuk da katiyor. 10 kusur liraya iskender olmaz. Bambi'de bile iskender 20 kusur tl idi.

Cop gadget.

Ben 100 liralık xiaomi miband 2 kullanıyorum,renksiz küçük sayılabilecek ekranı var.Ekranın üstündeki dokunmatik bölüme tıklayınca saati görebiliyorum,tekrar dokunduğumda attığım adım,kat ettiğim mesafeyi görebiliyorum,nabız ölçme de var pek sağlıklı çalışmasa da.Sadece titreşim özelliği var ve android telefonuna uygulamasını indirip uygulamaları seçtiğinde(örneğin sms,whatsapp ya da arama ) bileklik titreyerek sana uyarı veriyor.Apple watch'ta örneğin açıp konuşabiliyosun ya da cevap atabiliyosun.Ayrıca apple watch'ta saat'i özelleştirme seçenekleri var ve baya zengin içeriği.

Şöyle de bir durum var bileklikten konuşurum diye telefonun bluetooth'unu açarsan şarjının ne kadar kısa zamanda biteceğini düşünebilirsin, o yüzden bu özellik çok efektif değil bence.

Neyse kısacası bence ucuzlardan al ve dene. Beğenip daha iyisini istersen sonra apple'a vs geçersin.

apple watch 2 kullanıyorum, önce max 500-600 liralık (fitbit ya da garmin) alıp etkin şekilde kullanıyorsan apple'a 1600 tl verebilirsin. ben parasının karşılığını pek verdiğini düşünmüyorum.

son görülme de mi kapalı? mecburen ortak birisinin telinden o kişiye bakacaksın.

Rehberden de silmiş olabilir, özellikler herşeyi sadece kayıtlı kişilere açıktır o durumda. Tek yapacağınız saatlerce online olacak mı diye bakmak şu durumda.

Son görülme kapalı evet. Rehberden de silinmis olabilir.Ortak biri yok ama anneme ekleyip baksam profil fotosu veya durum gorursem,ben kesin engellendim demek midir?

evet annenden ekleyip bak ama muhtemelen her şey kapalı gözükecektir.

hiç ortak arkadaş yoksa en çok çevrimiçi olduğu saatlerde nöbet tutacaksın...

@tabiri
Cevrimici oldugunu görürsem engellememis mi demektir? Song gorulmesi zaten kapalıydi.

çevrimiçi olduğunda her türlü yazar "çevrimiçi" diye. son görülmesi kapalı olsa da.

çevrimiçi olduğunu görürsen engelli değilsindir

ben.

kilo verdikten sonra "iyidin ama şimdi tam olmuşsun" tepkilerini büyük bir mütevazilikle kabul ettim :D

Aynen ben de :D

Aslında sarkmalar hep oluyor. Sarkmayı belirleyen üç şey var: İlki yavaş kilo verme. Yavaş ve sporla kilo verince vücutta çok sarkma pek olmaz. Hızlı verince birdenbire çöker. İkincisi de nereden kilo verdiği. Kilolarını ilk ve en çok yüzünden veren bir yapısı varsa, vücut normal hale gelene kadar yüz çöker. Bu insanlar şişmanken de yüzleri normaldir, çok şişman değildir zaten. Zayıflayınca yüzleri kaşık gibi kalır. Bazılarının yüzü vücudu ile aynı oranda kilo verir, onların yüzü sakin görünür. Bu kişiler kiloluyken yüzleri de kiloludur, kilo verince yüz de normale döner. Üçüncüsü de para. O sarkmaları, yüz çökmelerini bakımlarla çılgınca toplayabiliyorlar; yine dipdiri, ışıl ışıl olabiliyor kişinin yüzü.

Tam tersi var, en iyi, sağlıklı hissettiğim, karın kaslarımı her sabah koşuya çıkardığım kiloda(59-60, 1.76 boy) suratım fare gibiydi. 76 kiloda ve herkes bu halimin çok güzel olduğunu asla kilo vermemem gerektiğini söylüyor,4 kilo verdim homurdanmalar başladı.

Cooooook guzel bi film
Paramparca asklar kopekler formatinda, inaritu cakmasi olsa da senaryo ve oyunculuklar cok guzel

Ben de çok etkilenmiştim ve beğenmiştim filmi.
Biraz durağan gelebilir sadece ama nitelikli olmuş.

Müthiş film. Keşke daha erken haberim olsaydı.

sahilde gezeceksiniz bir ileri bir geri bunun dışında çok bir olay yok

Yemeği Chaplin'de yiyebilirsiniz, ben seviyorum.
Dondurmayı o pahalı heriften almayın çok pahalı idi yanlış hatılamıyorsam, ama yanlış hatırlıyorsam alabilirsiniz.

İlk önce yemek kısmından başlayayım:
Chaplin + 1, benim de Büyükçekmece'de yemeği en sevdiğim yer Chaplin. Alkollü bir şeyler içiyorsanız da, yanındaki Gepetto. Yeni açılan Simpson's diye bir yer var ama yemek seçenekleri Chaplin'e göre az. Chaplin'de çeşit de çok en hafifinden en ağırına birçok şey var.
Diğer bir seçenek de sahil tarafında gezinmek ve bir şeyler içmek ama yemeği göl tarafında yemek. Göl tarafında yöresel evler vardır. Kapadokya evi, Kayseri evi, Aydın evi diye 15-20 ev vardır. Her evde o yörenin yemekleri yapılır. O evlerde de yöresel yemek yiyebilirsiniz ama yazın biraz ağır olabiliyor.
Dondurma yer misiniz bilmiyorum, yerseniz sahildeki İsmail Şafak'tan alın.
Canınız midye dolma çekerse, Pamuk Anne'den alın. Hem temizdir, hem de güzeldir. Pamuk Anne de aksi yaşlılardan biridir ama yine de çok güleryüzlüdür.
Sahilde birileri Thai dondurması yapıyor. Yapılışı çok ilginç ama tadı kağıt gibiymiş. Yapılışını izlemek zevkli.

Yapılacaklara geilnce:
Bunun dışında, sahil boyunu dümdüz yürürseniz Gürpınar'a gelirsiniz. Bisiklet kiralayarak bisiklet sürebilirsiniz. İlk 15 dakika kalabalık olabilir, insanlar yola atlayabilir ama Gürpınar tarafına vardığınızda pek insan kalmıyor, oradaki bisiklet yollarından yokuşu tırmanırsanız çok güzel manzarası var. O manzaraya karşı oturup müzik dinlemeyi çok severim.
Ayrıca, akşam gidiyorsanız sahilde şunları göreceksiniz. Bunlarda oturup bir şeyler içmek de dünyanın en keyifli şeylerinden biri.
i.hizliresim.com
Bu sene platformu her gün kurmadılar sanırım ama şöyle bir platform var denizde, orada da bir şeyler içerek muhabbet etmek güzel oluyor.
i.hizliresim.com
Geceleri denize kurulu platformda açık hava sineması oluyor bu pufların üzerinde. Bugün var mı bilmiyorum ama geceye kalacaksanız değişik bir alternatif olabilir. Yani, sinema perdesi denizde, siz sahilde puflara oturup film izliyorsunuz.
Bunun dışında geceleri mehtap turu oluyor. İskele biraz uzakta sahile, otobüsle 5 dakikada gidilir ama, akşamları oradan mehtap turlarına binebilirsiniz.
Sokak tezgahlarını dolaşabilirsiniz. Çok güzel cam ezme, cam boyama, taş boyama, vb. şeyler yapan var. İki hafta önce oradan ahşapa boyanmış bir resim aldım, pakete sarılı şu an. Özetle, tezgahları dolanabilirsiniz.
Gündüz giriyorsanız ve 'Büyükçekmece'de denize girmekten tiksinmem' diyorsanız, plaj tarafından denize girmeyin. Az ileride, gözlemecileri geçtiğinizde puflu kafeler ve şezlonglar var. O tarafın denizi yosunsuz ve kafelerde cüzdan/telefon bırakmak daha güvenli.

kombinin kendi yetkili servisi de sağlar? çok bi şey tutmuyor demirdöküm 80 alıyordu.

Avrupa yakasında birçok yer var kombi bakımı ve petek temizliği yapan. Ben www.kombiarizaservisi.org adresinden yaptırıyorum %30 indirim yapıyorlar.

ayakkabı konusunda 300 tllik nike'ı alırdım. şu an yeni telefon alacak olsam xiaomi alabilirdim. en azından bir denemek için.

zaten ikisi aynı mevzu sayılmaz bence. ayakkabının kalitesi rakamlarla ölçülebilen bir şey değil sonuçta ama telefonun özellikleri tamamen rakamlarla belli olduğu için iphonela aynı özellikleri taşıyan xiaomi'ye bir şans verirdim.

aynı malı deme corç... bir nike ile kinetix kıyaslanmaz. 10 bazen daha fazla saat ayakta durduğun bir işte ayakkabı ne demek anlıyorsun. kimi imaj için alıyor olabilir ama saatlerce ayağında kalacak bir ayakkabının kalitesi çok önemli.

telefon olayını bilmem.

@yeter
Iste sorun tamamen ayni ozellik veya iphonedan daha da üstün olsa gidip Xiaomi almam.Illa iphone ya da samsung alırım.

Bu tamamen reklam algısı. Nike reklamında Cristiano Ronaldo oynayınca kafanda bir imaj oluşuyor. Hmm demek ki iyiymiş diyorsun ister istemez. Eskiden bir laf vardı, telefonda Nokia'dan şaşmayacaksın diye. Samsung o zamanlarda kalitesiz bir marka olarak görülürdü. Televizyonları bile ikinci sınıftı. Babam 2000 yılında Philips VCD almıştı, Samsung çok iyi bir marka değil diye onu tercih etmemişti. Ama sonra Samsung çağı yakaladı. Nokia piyasadan silindi. Böyle şeyler sürekli değişir ve farkına bile varmazsın. Ben Kinetix, Jump gibi ayakkabıları çok giydim, hatta beğenirsem alıp yine giyiyorum. Her marka zaman zaman denenebilir.

(nike vs kinetix) vs (xiaomi vs diğer telefon) karşılaştırması çok dengeli değil,
ayakkabıda kaliteli olduğuna inandığımı alırım (nike) telefon için de diğer arkadaşların da dediği gibi özelliklerine bakıp hangisi daha çok işime yarayacaksa ve daha ucuzsa onu alırım.

not: ucuz ürün alacak kadar zengin değilim.

@dissendium +1 harfi harfine katılıyorum.
5 yıllık bir kinetix ayakkabım vardı geçen sene attım yırtılınca. 2 sene dağ bayır demeden yürüdüğüm kinetix spor ayakkabım da 3 yıldır kullandığım nike ayakkabım da hala sapasağlam duruyor. hem rahatlık hem de kalite açısından nike ile bir farkını görmedim. öyle ayağımı içine koyunca oooo nike be kardeşim demedim hiç bir gün birini diğer gün birini giydiğimde. yüzde yüz reklam algısı. gidip de kinetix'in 70-80 liralık modelini alıp nike'ın 250 liralık modeliyle kıyaslamak mantıksız, çoğu insanın düştüğü yanılgı burada başlıyor.

not: ama skechers giyince ooo skechers be kardeşim dedim yalan yok.

telefona gelecek olursak ben asus zenfone 3 tercih ederdim yeni telefon alsaydım. xiaomi iyidir ama yetkili ve doğru düzgün çalışan teknik servisi hala yok diye biliyorum türkiye'de. ama teknik servisi tam teşekküllü çalıştığı zaman xiaomi telefonlara yönelebilrim. sonuçta biz bu telefonları ortalama 2-3 sene kullanıyoruz ve 2 yıllık garanti önemli bir şey.

fiyat performans oranına göre alıyorum.2 senelik ömrü olan telefona 4,5 vermek yerine alternatifine yönelirim mesela

üstat hiç benzer karşılaştırmalar değil.
Hiç kinetix almadım. Ama telefonum xiaomi.

Xiaomi'lerde ekranı jdi sharp yada lg üretiyor (Artık samsung üretecek). İşlemcileri qualcomm, kamerası sony.
Aynı apple yada diğer markalar gibi çeşitli alt yüklenicilerden gelen parçaların birleşimi yani.

Apple'da yazılım konusu var hadi onu geçtik diyelim, ama samsung varken xiaomi asla almam demek işten anlamamak başka bir şey değil.

Bu mantıkla gidersek, apple'a işlemcisini ve ekranını samsung üretiyor. 7-8 sene öncesine kadar samsung telefon pazarında kimsenin umursadığı bir marka değildi.

Bence garanticilik. Nike'ı kullandım, biliyorum, onu alırım. Bilmediğim bişeyi alınca o 150 lirayı riske atmış oluyorum ve şahsen ne zaman böyle denemelere girsem pişman oluyorum.

evet, bu marka takıntısı ve şekilcilik. hepimiz de bir parça bunun esiriyiz.

uç bir örnekle gideyim: bakanın midesini bulandıran tom ford ceketler 30 bine yakın fiyatlarla satılıyor. satılıyor çünkü alıcısı var. bunu alan insanın da mutlaka kendince bir açıklaması olacak: en iyi kumaş cinsini, afrika'da üretilen el yapımı tekstil boyasını kullanıyorlar filan gibi. yani o ceketin ederinin gerçekten 30 bin tl olduğuna inanacak bir şekilde, "paramı nereye savuracağımı şaşırmış durumdayım" demeyecek.

bizler de kendi çapımızda böyle düşünüyoruz. adidas'ın, nike'ın özellikle yüksek performans isteyen sportif işlerde kullanıldığında pazardan 50 TL'ye alacağın çakmasından daha iyi sonuç vereceği kesin. ama günlük kullanımda onun yaptığını onlar kadar iyi yapabilecek daha ucuz alternatifler de arayıp bulunabilir. kinetix, lescon, reebok, decathlon vs. gibi.
bu insanın tarzıyla, anlayışıyla alakalı.

Hepsinde kiralaniyor da kiraladiklari bisikletler cok kotu durumda olabiliyor... lutfen frenini, zincirini (pasli/passiz vb) ve fren tellerinin sikiligini kontrol edin.

Bi arkadasim arkadasinin basina olsabilecek en ekstrem olay geldi, adada kiraladigi bisikleti surerken dusuyor,
Duserken de sorunlu bir fren teli kasigini kesip damari tutturuyor filan... kotu yani.

kuehles + 1
Bir kere Heybeliada'da kiralamıştım ve şansıma ön freni iyi tutmayan bir bisiklet gelmiş. Aynı zamanda, ayağımı burkmuştum ve yeni iyileşiyordum. Adanın yokuşlarından birinde fren hepten tutmadı ve git gide hızlandım. Karşımda da kayalıklar falan var hep. Ciddi ciddi 'Öleceğim galiba' dediğim bir andır. Sakat ayağımı yere sürüp ayakkabımı sürte sürte yakarak durabilmiştim. Hala 'Nasıl ölmedim' diye düşünürüm. Alırken iyi kontrol edin.

gerçekten çok kötüler, sorunsuz olsalar bile o yokuşlarda ağlatabilir sizi. bence beşiktaş veya kadıköyden kiralayıp gidin. geçen sordum beşiktaş bike and outdoor saatlik 10 günlük 40 dediydi. gayet makul bence adadakilere kıyasla

datnet +1
bir de 16D de çift katlı

202 iyiymis.Peki taksimde tam olarak nerden kalkiyor?Gumussuyu peron diyor ama dagilmis vaziyette otobüsler orda.

Gitmek istiyorlarsa gidin de hiçbir olayı yok gibi gelmişti bana. Yükseklik korkum benim de biraz var ama bir sıkıntı yaşamadım onunla alakalı.
Bir de gece gidin de biraz daha güzel görünsün bari gündüz baya kötü olur malum harika bir şehirleşme var.

Helikopter olayını falan bilemiyorum ama bence de pek bir numarası yoktu. "Bu mu lan?" demiştim hatta. Nasıl ihtişamlı bi manzara beklediysem artık. Oraya gideceğinize Pierre Loti'ye gidin.

karatay haklı. 2 öğün en sağlıklısı. zırt pırt yemek tüketip kan şekerini oynatmaya gerek yok.

Son bir haftadır 2 öğün yiyorum. Öncesine göre daha sağlıklı ve enerjik hissediyorum.

Aslında kilo verme konusunda ikisinin de haklılık payları var ama daha önemlisi ikisinin de düzgün yapılmaları gerekiyor.

Eğer ara öğünlerle birlikte 6 öğünlük olan düzeni tercih edeceksen düzgün bir kalori hesabı yapmak gerekir.
Prensip kan şekerinin düşmesine fırsat vermeyerek açlık uyarımı yapılmaması ve yemeğe çok yüklenilmemesi.

Yok ben 2 öğünlük olandan alayım dersen burada da vücut bir süredir besin alınmaması sebebiyle yağ yakmaya başlayacaktır. Fakat depodan kaybettiğini depoya tekrar eklemek isteyeceği için bu sefer açlık hissini artırıp bir anda fazla yemek yemene sebep olur. Bu tür beslenmede de en önemlisi uzun süre tokluk hissi verecek gıdaları tüketip (lifli gıdalar) kan şekerini hızlıca artıracak gıdalar tüketmemek.

6 öğün.
son derece sağlıklı besleniyor olmama, fast food ve işlenmiş hic bir gıdayı kullanmıyor olmama ve spor yapmama rağmen veremediğim kilolarımı 6 öğünle verdim. bir de protein alımını arttırdım spor yaptığım için.
meğer metabolizma depoluyormus.
8 ay 2 kilo veremeyen ben, 3 ayda 10 kilo verdim gitti.

Karatay haklı. 2 öğün yeterli.

Yağ yakmak için 2 öğün. Ama sizofren çok iyi anlatmış, minimum 5 saat açlıktan sonra yemeğe saldırmamak lazım. Yiyeceğin yemeğe ve miktarına bağlı kaldıktan sonra 2 öğün en doğrusu.

Beni yurtdışında arayan olduğunda meşgule atıp, "yurtdışındayım fazla yazmasın diye açmadım" diye msj atıyorum. Karşıdaki de teşekkür bile ediyor.
Sonra çok nadir de olsa bazen burda birinin telefonunu açmak istemediğimde yine aynı şeyi yapıyorum ve işe yarıyor. Tavsiye ederim.

beylikdüzü media markt

Marmara forum media markt.

Cevahirdeki Teknosa da baya büyüktü. Çok katliydi. Bi kaç sene önce gitmiştim.

thinkpad x1 carbon

Galaxy book

Eğer TR'de bulabilirseniz direkt Surface Pro diyorum:

www.microsoft.com

Edit: Satanı var ama istanbulbilişim olduğundan iyice kontrol etmeli

www.istanbulbilisim.com.tr

hp spectre ve microsoft surface'e bakabilirsiniz.

thinkpad carbon, t ya da x serisinden bir sey alip, ipad pro ya da surface ile kombinasyon yapabilirsiniz. hem tablet hem normal bilgisayar performansi veren bir urun yok gibi. ya bilgisayar olarak iyiler ya da tablet olarak.

bunu bu aralar çok duyuyorum. benim annemin de başına geldi bir arkadaşa da geldi. annem vodafone, arkadaş avea (turk telekom) hatta en son delirdi hattını kapattı. geri almak pek mümkün diil.
kimse ne ürünü ne hizmeti ne bir şeyi biliyor, bir şekilde sizi üye yapıp her ay para koparıyorlar. yeni moda demek bu dolandırıcılık. size de çok geçmiş olsun, umarım çözebilirsiniz.

Btk'ya şikayet edip aynı zamanda da tüketici hakem heyetine başvurabişirsin. Tutar küçük olduğu için dava olmuyor bildiğim kadarıyla.. Ayrıca Vodafone'da herkes bu durumlardan şikayetçi. Kendilerinin bu dolandırıcılarla bir iş birlikleri var.

btk'ya yaz

avukat değilim ama önce kapalı olmasına rağmen ücret kesildi. bunun iadesini istiyorum de.

red yazısı gönderirlerse tüketici heyetine gidersin kaymakamlıkta.

o da olmazsa dava açılır heralde.

Btk falan son care bence. Abi cirkeflik yapacaksın. sert konusacaksin telefonda. Once sakince derdini tekrar anlat, para iadeni iste. Muhtemelen yok mok diyecekler. Sonra zaten insana sinir basiyor, sesini yukseltmeye basla. Musteri temsilcisine de cozene kadar kapatmayacagim de, cagri kacirdiklari için cozmeye ugrasirlar. Baktin olmuyor takim liderinize baglayin de. Bu can alici noktalari. Suan uygun degil baglayamiyorum diyeceklerdir, baglarsiniz deyip israr edin. Baglayana kadar kapatmayacaginizi soyleyin. Sonra hatta bekletip cozmeye çalışırlar. Bir odeme yapmamissiniz miktari hic farketmez sonuna kadar ugrasin. Cok uzucu ama gercekten bagirip cagirmadikca yardimci olmuyorlar. Kac kere bu sekilde cozdum. Basta normal konusuyorum ama gittikce tansiyonumu yukseltiyorlar, her sefer de illa bagirip cagirmak mi lazim diyorum bir sey diyemiyorlar.

Beyaz fırın

ben paşabhçenin dikdortgen ve daire cam kaplarını kullanıyorum çok memnunum. kapakları da yeşil, 4 tane kilidi var hiç sıvı geçirmiyor.

vakumlu tupperware'lerle çorba bile götürüyordum ben, bulursanız kıyın praya alın.

@orange coffee
Kiyarim da tam hangisinden bahsettiginizi anlamadi..Yemek termosu diye bir sey car tupperda, o mu? Rica etsem link tarzinda br sey atabilir misiniz?

betsy'nin dediğinin aynısını kullanıyorum çorba dahi taşıyorum hatta her seferinde de çantamdan ters dönmüş halde çıkartıyorum, hiç olumuzluk yaşamadım.
www.pasabahcemagazalari.com

Bunların boy boyları var, migros'larda görüyorum, ben macrodan almıştım.

Çok yedikçe yine büyüyebilen bir şey mide. Sabit kalmıyor.

Hangi ünvanla hangi bilgi birikimine dayanarak tasvip etmiyorsunuz acaba?

Ameliyattan sonra midedeki ödem ve şişlik indiği zaman normal beslenmeye başlıyorlar zaten. Ve bir süre sonra ideal kilosundaki bir bireyin midesinin boyutlarına ulaşıyor normal beslenme düzenine geri dönülüyor. Sonrasında o mideyi tekrar genişletmemek iradeye kalıyor. Hatta tekrar kilo alıp revizyon ameliyatı olanlar var. Yani ameliyattan önceki boyutlarına bile getirebilecek yetenekte insanlar var. Mide genişleyebilen büyüyebilen bir organ. Bu ameliyatın etkileri de ortalama 1.5 veya 2 yılda geçiyor.

Tüp mide ameliyatı bizim ülkemizde medikal cerrahi bir işlemden çok kozmetik bir durum haline geldi. Normalde 270-300 kilo bandında olmayan kimseye tüp mide ameliyatı yapılmaz ama bizim ülkemizde maşallah 100 kilo insanlara bile ameliyat yapıyorlar. Bu anlamda ben de tasvip etmiyorum kişisel olarak. Onun dışında, "Artık yiyemiyorum" diye bir durum yok. Ameliyatın ilk dönemlerinde gerek psikolojik gerekse de fiziksel sıkıntılar nedeniyle yiyemiyorsun ama mide kas yapılı bir organ olduğu için kısa sürede yediklerine adapte olup hacimsel anlamda eski haline gelip kısa sürede tekrar tekrar kilo alabileceğin kadar yemek yiyebilmene olanak veriyor. Tüp mide ameliyatı %100 çözüm değil, sadece birçok komplikasyonu beraberinde getiren tehlikeli bir "Şans." Yani iradene sahip olur beslenme rutinini değiştirir sağlıklı yaşamaya başlarsan, kilo verip mevcut kilonu koruyabiliyorsun; ya da kendine hakim olamayıp eskisi gibi yemeye başlıyorsun, o zaman da eski haline tekrar dönüyorsun. Böyleyken böyle bir olay.

Erken kalkmak iyidir de 9.30 yerine 8'de uyanmanın kilo verme sürecinde pozitif-negatif bir etkisi olmaz.

8 saatten fazla uyuyorsunuz gibi görünüyor. 8 saate ve ya 7.5 saate düşürebilirsiniz. ben 8 saat uyusam miskin hissediyorum, 7.5 saat uyuduğumda da enerjik oluyorum.

bundan daha önemlisi de düzen. uyku düzenini rayına oturtup hep bu şekilde devam etmesi daha önemli. tabii siz yine de biraz daha az uyumaya ve daha erken kalkmaya çalışın.

gece yatarken mutlaka süt iç ve seni zorlayacak bir saate erken kalk vcut bir çalışıyorki sorma..

uykuda salgilanan enzimlerin dongusu 90 dk. yani uyuduktan sonra 7.5 saat uyanmak seni daha dinc tutar 8 saat uyumus olmaktan, 9 saat uyumak ise yine dinc uyanmani saglayacaktir.

yatarken cikarmasam sabah dus alirken cikarmak zorunda kalicam. yatmadan önce cikarmamanin bir anlami yok benim icin. gece uyanip saate bakacak olsam bile bu kol saati olmaz.

imkanım olsa kolumu bacağımı çıkarıp komodinin üstüne koyar, sabah alır geri takarım.

duş aldıysam baksırımı bile çıkarıyorum. eve girer girmez çıkarırsanız yatarken üşengeçlik etmezsiniz.

Çok hafif saat kullanıyorum ama hiç farketmez çıkartmadan yatmam.

Yorgunsam unutur uyurum, normalde çıkartırım. Yüzde 50 yüzde elli.

Bazen çıkartıyorum

Dijital saat kullaniyorum ben, decatlhlondaki spor saatlerinden ama iste normal saat kronometre vs dışında bi işlevi yok. Saatimi hic cikarmiyorum. Yani duş, deniz, uyku vs hep bileğimde. Bi rahatsizlik vermiyo niye cikarayim ki?

Ayrica boxersiz da asla uyuyamam sanirim kendimi güvensiz hissederdim, 12 ay uyuma kiyafetim evde giyilen şort tişört

değil uyumak ben eve girer girmez çıkarıyorum.

eve girerken çıkarırım. eskiden duşa bile saatle girerdim neredeyse.

Minik bir şey ama yine de çıkarırım hep.

Her türlü aksesuarı çıkartıyorum.

Eve girdiğim gibi çıkartırım zira bayağı ağır.

Saat kullanmiyorum ama kullanirken hic cikarmiyordum.

Evden çıkmadan önce takıp, eve girer girmez çıkartıyorum.

en güzel tedbir bence evde değerli hiç bir şey bırakmamak. benim evime hırsız girmişti. evde hiç bir şey bulamadı değerli. iki karton sigara ve 5 tl lik ingiliz anahtarını hacılamışlardı.

onun dışında bakkala giderken bile anahtarla en azından iki defa çevirip kilitlemek. belki onu da açarlar bilemiyorum ama caydırıcı olacaktır.

yatarken de aynı şekilde kitlemekte fayda var. normal anahtarla tabi.

bence o demir de baya korur. yeterli geleceğini düşünüyorum. zaten en ufak sese uyanırım yazmışsınız.

O demiri arkadan tel geçirerek açabildiklerini duymuştum ama detayını hatırlamıyorum. O yüzden gece yatmadan önce en az iki tur kilitlerim ben. Alışkanlık haline getirmek sizin için de iyi olur bence. Ekstra bir güvenlik önemli her zaman iyidir.

Ayrıca hırsızlar sanılanın aksine genelde gündüz girerlermiş evlere. Bu yüzden gündüz evde olsanız bile o demiri kapatmanız faydalı olur. Ve bakkala giderken bile kilitlemek çok önemli. Kaşla göz arasında kapıyı kart ya da levye ile açıp girebiliyorlar. Bir tanıdığım gündüz 3 sularında sayısal oynamaya gitmişti, döndüğünde ev soyulmuştu. Kısacası gündüz dışarı çıkarken daha da dikkatli olun bence.

booking olmadı, expedia oldu o da olumlu :) şaka bi tarafa abd'de ikisini kullanmıştık, oradan sıralayabilirsiniz belki. ama zevkler ve renkler farkeder bence.

bardakçı voyage

Baia Hotel. Gündoğan'da. Harika bi konumda. Otel de çok güzel, bence konumu ve hizmetinr göre de uygun fiyatı. Geçen sene öyleydi en azından. Otel yeni olduğu için de odalar, banyolar çok iyi durumda.

www.mandarinoriental.com

www.haberler.com

Mandarin Oriental'e bir artı bir de benden. Büyük ihtimalle en pahalısıdır da.

Mandarin iyi hoşta oda kahvalti imis sadece istenilen dehset fiyata.O fiyati verip bir de elimde kredi kartiyla tesiste dolasmak istemedim pek.O yüzden onu eledim.

merhaba, hangi otele karar verdiniz acaba?

Yahu marka modeli miyiz? Zevkine güzel geleni giy işte.. Altı nike üstü under armour aaayyy diyecek adam çıkarsa sen göster ben döverim.

gereksiz pahalı bana göre. bence fiyatları gayet makul dersen al giy tabii kaliteli.

ben nike ayakkabı üzerine under armour eşofman giyen birini görsem baya dalga geçerim.
hele ki puma ayakkabı ile hiç yakışmıyorlar bence.
adidas'tan hiç bahsetmedim bile farkındaysanız.

vay be hiç aklıma gelmeyecek dertler.

niye sorun olsun ki çok mu şekilli under armour? nike da fena değil gibi ne bileyim

ek: baktım şimdi fiyatlarına, öyle çok pahalı bişey de değilmiş.

Ne alakasi var arkadas. Etiler'deyim. Under armour ayakkap, reebok esofman, basic markasiz tshirtle dolasiyorum. Hic sikintisini gormedim arkamdan guluyorlarsa bilemem ama yuzume gulmediler. Ha gulenler oluyor ama ondan degil :p

Ek olarak under armour ayakkap ve thirtlerini de kullaniyorum. Dunyanin en rahat kiyafetleri bildigin. Siddetle tavsiye ediyorum.

f/p olarak çok kötü, çok para varsa alınabilir. üst üste komik falan olmaz.

benim favori esofmanlar genelde adidas. altına da nike, under armour, skechers ayakkabı giyiyorum aktiviteye göre.

baştan aşağı nike, adidas giymek daha komik bence. beden hocası gibi.

yok be abi allah başka dert vermezsin al giy ne istersen. koskoca sporcular ayakkabı sponsorları ile eşofman sponsorları farklı olduğu için nike tişört- under armour ayakkabı giyiyor komik olmuyor da sen giyince mi komik olacak. ürünleri beğeniyorum bu arada. ama köpek gibi pahalı.

Bence mağaza çalışanı gibi alt-üst-ayakkabi komple aynı marka olunca komik görünüyor. Ayrıca under armour logosu çok dikkat çekici ve bilinen bir logo değil, dolayısıyla uyar diyorum.

Gayet güzel bir marka. Uyar niye uymasın ben besyo okuyorum düşün bizde bile allah ne verdiyse giyiyolar giyilir tabi.

Fena degil under, giyebilirsin daha guzel durur.

ozon derken? O3? Domestos, Ace??

@cursor

Cesitleri hakkinda bilgim yok.Sordugum gorevli klor yerine ozonla temizleniyor dedi.

@want2die, ben de öyle umuyorum, amma velakin, bizim eski sitede yıllar önce bekçi klor yerine ozon diye Ace kullandığı için kıllanmadım değil. Bir süre sonra tabi hepimizin gözler pert. Tabi bu arada havuz sterilizasyonu için yine ozon olarak adlandırılan ancak deriye zarar vermeyen sıvı ürünler var.

ankara ve çevresinde çamaşır suyuna ozon deniyor. ama yüzme havuzunda kullanılan gerçek ozon yani O3 tür.

Iki gun once geldim. 4 gece 5 gun kaldik. Zor yetti. Disneyland'a gitmedik.

Bence de kesinlikle gidilmeli yillar once gitmistim harikaydi bi gun gezmistik ama bana yetmemisti. Yalniz guncel fiyatlarini biliyor musunuz? Biliyorsaniz ne kadar acaba belki ben de bikac sene icinde tekrar giderim

@esneme

Fiyat bilgim hic yok.Arastirmadim henüz. Biz Fransada 10 gün kalicaz.Iki gunu full ayiralim diyoruz bakalim:)

disneylanddaki o asansöre binmezseniz olmaz, çok güzel anılar olacağından emin olun...
www.youtube.com

Zatürre, soğuk algınlığı nedeniyle oluşan nezlenin gerekli önlemler alınmadığında ilerlemesi/ağırlaşması sonucunda oluyor diye biliyorum.

illa mikrobunu almak lazım,
Mikrop (bakteri,virüs) olmadan olmaz.

sadece statlar değil, ortadoğulu zihniyeti işte. kalabalık bir ortam, tek başına bir b*k yapamayacak tipler bundan cesaret alıp, her türlü şiddet olayını yapabiliyor.

kamera kaydından bulup cezasını kesmeliler.

dünya gaz petrol rezervinin epey bi kısmı bu emmilerde. çalışmalarına gerek yok, akıyor zaten.

Katarin yerli halki çalışıyor bu arada. Devlet memuru sadece yerli halktan oluyor. Ve çok az çalışma saatleri ile(günde birkaç saat) çok yüksek ücret alıyorlar.

Birkaç sene önce gitmiştim. Avm de gezen her katarlı ailenin arkasında posetlerini taşıyan göçmen köleler var. Sadece poşet taşımak için insan istihdam ediyorlar.

Senelik 45 milyar dolar artı paraları var. Evet akıyor.

200 milyon kişiye yetecek mazotları var ama nüfusları 2 milyon kişi. cebe indirmeyecekler de ne yapacaklar ki parayı?

ben düğün için sahibinden üzerinden bulmuştum. bi kaç şirket var şöförlü kiralıyorlar.

erdegervip.sahibinden.com tavsiye ederim

ceza meza vermiyorlar. hastaneyi ara söyle, gerekirse biraz bağır bana bir daha mesaj atmayın diye. atmazlar.

ceza alıyorlar.
tiss.gtb.gov.tr
edin burdan şikayet edin. baya kolay.

Badem yağı belki ise yarar

Vaktimin büyük bölümünü spora ayırırdım. Öğrenmek istediğim bir uğraş için eğitim alırdım.

steam'de bekleyen oyunların hepsini bitiririm. uzun süreli kamp yaparım

Yani bu 4 ayın sonunda iş varsa gezerdim, bi hafta kapadokyada, bi hafta karadenizde falan takılırdım. Yok okul boşluğuysa, staj arardım.

Programlama öğren.

Enstruman öğrenmeye başla

hasmetizm+1 :D

Zaten tüm vaktimi doldurur.

kampa giderdim ben. egeye. hadi istanbul yakininda dersek Sile taraflarina

Dil kursu?

En az 6-7 tane öykü yazarım, param varsa baya bi ülke gezerim.

Bence değil. Daha uygun fiyata alabilmek varken neden 550 TL versin ki.

değildir.

Bencede değil hatta bir ayakkabıya 550 tl verilmez bence ( cimrimiyim )

Evet.

Cimrilik bence. 550'yi görünce başka sitede var mı diye bakarsın da yok olmasına rağmen sürekli indirim kovalamak cimrilik.

Evet

7-8 bin tl geliri olan babanın evladı değilse gayet normaldir. parasının kıymeti vardır.

Değildir, bilinçli tüketimdir. Gelir iyi diye para savurmanın anlamı yok.

değil tabii. adam ayakkabıya o para mı verilir der ama maket hastasıdır ona gider 2000 tl verir. ayrıcs bir ayakkabı yani 550 tl den bahseditoruz

cimriliktir ve ayrıca salaklıktır da. Nike'ın Air Max modellerine bakan kişi zaten en az 350 TL vermeyi göze almalı. bu kafadaki insan ayakkabıya 350 TL verilmez de der. boşu boşuna zaman harcar, eski modellerden de hiçbir şey almaz.

Değil bence, 550 tllik bir ayakkabı olmasın 50 tl'lik bir kalem olsun, ihtiyacınız olmadığını düşündüğünüz herhang bir şeyi almak gereksiz zaten. Siz demek ki söz konusu 550 tllik ayakkabıyı çok beğenmiyor ve ihtiyaç duymuyormuşsunuz ki daha eski modellerinin de işinizi göreceğini düşünüp o modellere yönelmişsiniz. Ancak yeri gelir 600 tl'lik bir ortopedik ayakkabı alma gereksinimi duysanız gider alırsınız, kısacası neye ihtiyacınız olup olmadığına bağlı.

Çok çok istediğiniz bir şey değilse ve ciddi gereksinimim yoksa almamakta iyi yapmışsınız bence.

air max daha ucuza bulunuyor. bizim arkadaş 170e mi ne aldı. biraz beklesin derim :)

hayatımda bir ayakkabıya 500 lira vermedim, umarım da vermem. şu ana kadar aldığım en pahalı ayakabı 180 filandır sanırım.

performans/fiyat formülüne göre bu formüle uygun şekilde söz konusu ayakkabıdan daha avantajlı bir ürün olduğu müddetçe kişinin mal varlığı ne olursa olsun o ayakkabıyı daha ucuza almaya çalışması cimrilik değildir. cimrilik ancak şöyle olur. adamın 8000 lira geliri vardır başka hiçbir yerde ayakkabı falan kalmaz. adamın mevcut ayakkabısı pespaye olmuştur. ayakkabıya ihtiyacı vardır. ancak 550 liraya ayakkabı mı olur lan! diyerek -ben de diyorum bunu- ayakkabı almaz ve yırtık ayakkabısı ile gezer. bu cimriliktir.

Eğer belli bir sebeple para biriktirmiyorsa cimrilik bence. Kazandığı paranın tadını çıkaramayacaksa ne anlamı var o kadar kazanmanın?

Evet

Aslinda nike air max i begenmemistir bu yuzden 550 cok geliyordur,gercekten begense parayi basar alir.

değil.

Merhaba. Ben bütün okul hayatı boyunca "Harpagon" olarak adlandırılacak kadar cimri biriydim. Hala da öyleyimdir. Dışarıda kahve içmem ama bir ayakkabıya 600 tl vermem gerekiyorsa, veririm. kaldı ki verdim de... yani benim standartlarıma göre bile bu cimrilik. gerisini siz düşünün.

kesinlikle cimrilikle alakası yok.

oha aynı ben :D ama cidden çok paraymış. ayda 100k kazansam da vermezdim heralde. 300 tl civarına lacoste alınır be.

O ayakkabıya çok ihtiyacı var ve alternatifi yoksa, o ayakkabı olmadığı için bir zorluk yaşıyorsa cimrilik olabilir. büyük ihtimalle cimrilik değildir. şahsen milyonlarım da olsa 550 liraya nike almam, klas bir şeyler alırım.

Bana biraz cimrilik gibi geldi. Ayakkabıya verilen paraya acimiyorum ben belki de o yüzden

bence değil, bir ayakkabı için çok fazla bir miktar. ha 300e kadar verirdim ama ben o kadar kazanıyo olsam

Evet cimrilik.

değildir.

Duruma bağlı. 550 bir ayakkabı için gerçekten yüksek bir fiyat. İhtiyacı olduğu, sıkıntılı olduğu halde almamak için inat ediyorsa cimri diyebiliriz ama keyif için alacağı bir şeyi ucuzunu bulmak için bekletiyorsa sayılmaz.

ne kadar gelirin olursa olsun cimrilik değil tutumluluktur. daha uygun fiyata yine de kaliteli ayakkabı bulunabilir. cimrilik diye düşünenler parayı bulunca değişecek nesildir özenti de olabilirler bilemiyorum. sözüm meclisten dışarı. yersen.

7 bin lira net gelirim var, hayatımda ayakkabıya o parayı vermem.

Cimrilik değildir. Fena sayılmayacak bir gelirim var ama tutkudan, mutluluktan ikinci el kitap almayı severim mesela. Bilgisayarım 9. yılında, telefonum da 888 liralık (hala fiyatı bu) bir Android ama gidip bazı konularda paraya acımadan kıyacağım bir sürü alan var. Şimdi burada hoş olmaz ama hayatta dilenciye para vermem, hayrımı ameliyat parası bekleyenlere veririm, en az 6 ayda bir kan bağışlarım, çocuklara geçen paramın haddi hesabı yoktur.

Ben bırak cimri demeyi görsem ne güzel adamsın lan der imrenirim. Lisede bi arkadaşım vardi çocuğun ailesi baya zengindi. Ama çocuga baktiginda ne giyiminden kusamindan ne hal tavrindan zengin oldugu anlaşılmazdi. Cocuk sonra stamforddan mi ne kabul aldı, atıyorum burdaki 2 dairelerini feda etmediler stamford icin. Gitti amerikadaki daha az unlu bi okula devam etti.

Anlattigin durumdan da boyle bi insanin herhangi bi eşyaya saçmalık derecesinde heves etmeyecek kadar tutarli biri oldugu da çıkarılabilir yani.

Mobilden edit: stanford (ince)

Ben de aynı şeyi merak ediyorum. Param olmasına rağmen piyasada satılan giyim ayakkabı kozmetik vs hepsinin yüksek fiyattan satıldığını düşünüyorum. Ucuzlayınca almak varken sezonda almak markaların yaptığı oyuna gelmek gibi geliyor bana. Acil ihtiyaç olur alırım ama aciliyet yoksa elimdekiyle idare eder indirimde alırım.

8 bin net gelirim var.150 tl den fazla bir ayakkabiya para vermem.

yaptığı mantıklı. kapitalizme para kaptırmaya gerek yok. adamlar işten çıkınca sodexonda 50 tl para kalsa harcarsan utanmayıp maaşından kesiyor. o zaman 1 tlnin bile hesabını yaparım.

7-8 bin TL maaş öyle zannedildiği kadar yüksek değil.Düşünceli olması doğru

7- 8 bin lira kazanırsam tabii ki de o parayı o ayakkabiya vermem.

Hayır

değil.

www.kucukvebutikoteller.com

su geçirmeyen herhangi bir dijital saati koluna tak gitsin. hepsinde kronometre de var.
kolda rahatsız ederse platformun dibine bırak. kimse dokunmaz.

www.decathlon.com.tr

geri sayım ve kronometre özellikleri de var. yüzerken kaç dakika yüzdüğünü görmekten ziyade turlarının saniyesini/dakikasını da takip edebilirsin böylelikle.

adblock değil de; uBlock origin i şiddetli tavsiye ederim.

başka yöntem de var, misal benim router'ım engelliyor reklamları. tabii uzun iş o biraz :)

yahu girdim yükledim de ücret tarzı bişi çıktı.Onu soruyoruz. Hayrete filan gerek yok.

adblock ucretsiz. sadece bagis icin paypal ekrani cikiyor ilk kurulumda orayi pas gecebiliyorsun.

Adblock ve adblock plus ücretsiz. Doğru şeyi indirdiğinizde emin misiniz?

Aldığın kalori harcadığından az olursa kilo verirsin. Spor sadece harcadığın enerjiyi artırır. Yöntemi, başarısı falan hikaye bu kadar detaya inip karmaşık hale getirme kilo vermeyi.

Spor yapmanın yağ yakımına etkisi %10 ya vardır ya yoktur, yağ yakımı tamamen hormonlarla alakalı bir durum, spor yapmak bu hormonların salınımını etkiler biraz o kadar. Yoksa spor yaptım kalori yaktım gibi bir şey gerçekçi değil bu anlamda. Yani 500 kalori yakarsın ama bunun ne kadarı yağ ne kadarı şeker ne kadarı protein bilemezsin ama genelde düşük bir miktarı yağ olur. Ama IF gibi bir beslenme programıyla 16 saat durmadan yağ da yakabilirsin, önemli olan beslenme rutinin. Beslenme programın iyiyse hedeflerine ulaşabilirsin ya da ulaşamazsın, bunu denemeden bilemeyiz. Onun dışında, havuz olayları biraz riskli bir uygulama kilo verme programı için. Yüzerken genelde anaerobik moda çok geçildiği için bol miktarda şeker yakıyorsun, fazladan yakılan şeker kan şekerinin düşmesine neden olduğu için insanlar genelde çok acıkıp yemeğe gömülüyorlar, o da başladıkları noktaya dönmelerine neden oluyor. Ben koşu- yürüyüş tarzı devam etmeni, arada da yüzmeni öneririm.

hiit denen egzersizleri bir araştır.

1) hastahanelerde ve özel laboratuvarlarda yaptırabilirsiniz. cinsel yolla bulaşan hastalıklara bakılıyor, aids, hepatit c ve birkaç şey daha var

2) gerçekten kanser yapıyor. gerizekalılıklarından. çok korkunç

3) aşının koruma sağladığını kanıtlayamazlar. aşının geçmişi henüz işe yarayıp yaramadığını gösteremiyor zira bulaşan virüsün 10 yıldan uzun süre sonra zarar vermeye başladığı durumlar var ve aşının geçmişi ve kullanıcı sayısı net koruma sağladığını ispatlayacak yetkinlikte değil. ayrıca aşı hpv nin çok az bir oranında etkili rakam hatırlamıyorum ama 20 virüs çeşidi varsa 3 ünde etkili gibi bir şeydi. aktifse 6 ayda bir iyidir. zaten çok ama çok basit bir işlem. vajinadan kulak çüpü ya da benzeri bir şeyle sıvı örneği alıyor doktor ve tahlile yollanıyor.

4) valla hayatını karartabiliyor insanın ama çok korkunç da değil diğerlerine nazaran. müdahale edilmemiş, geç kalınmış vakalar var ki google görsellerde sakın hpv yazıp aratmayın. biraz pahallıya mal olabilir tüm testler. en az iki tüp kan alırlar.

5) 3 aylık sürede hiv pozitifi negatif gösterebiliyor testler. son şüpheli ilişkiden en az üç ay sonra yaptırılmalı. ayrıca hiçbir test yüzde yüz değildir.

Sgk'lı iseniz kendi namınıza enfeksiyon uzmanına gidip "ben bir halt yeyip hayat kadınıyla birlikte oldum ve tereddütteyim." derseniz o ilgili testleri yapıyor. Bu testler özelde çok para tutar.

Kız arkadaşınız her şeyden önce kendine güvenebileceği, düzenli gideceği bir jinekolog bulsun, cinsel hayatı olsa da olmasa da, hastalık testlerinin hepsi negatif olsa da yılda bir gitsin. 30 yaş altında 2-3 yılda bir smear öneriyorlar sanırım, ama pek çok doktor yılda bir istiyor. Başka bir jinekolojik sorunu varsa (miyom, kist, vs.) doktor zaten yönlendirir.

HPV aşısını da bazı doktorlar 45 yaşına kadar olabilirsin diyor, bazısı 26'nın üstünde işe yaramaz diyor, net bir şey yok sanırım. Ama yaptıracaksa da Gardasil 9 çıkmış, Türkiye'ye gelecek diyorlardı, geldiyse ondan yaptırsın, şimdilik en koruyucu aşı o sanırım.

Testlerle ilgili de bazı özel hastanelerde ve laboratuvarlarda CYBH check-up paketleri var, check-up paketleri ararken görmüştüm, ama fiyatları, kapsamları hakkında hiç fikrim yok, arayıp sorulabilir sanırım.

Sorulara karışık cevap vereceğim.

Aile Hekimi, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı, Jinekolog ve Ürolog bu konuda size bilimsel, doğru ve güvenilir bilgiyi verebilecek kişilerdir.

Serviks Kanseri Tarama Programı var. Aile Hekimleri ve KETEM'ler kadınları tarıyor. Ücretsiz. HPV pozitif çıkanlar uzmana yönlendiriliyor. Rahim ağzının mevcut durumuna göre bir plan belirleniyor. Cinsel aktif her kadına 6 ayda bir Smear yaptırmak diye bir tarama şekli yok.

HPV aşısı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve ACIP tarafından önerilen, etkinliği gösterilmiş bir aşı. Birçok ülke rutin çocukluk çağı aşı programına dahil etti. Hem kız hem erkek çocuklar için öneriliyor. Kanser için en yüksek riskli tipleri ve siğile sebep olan düşük kanser riskli tipleri kapsıyor. Partnerinizin yaşı belirtilen aralıkta değil. Yine de Jinekologunuzla görüşebilirsiniz.

HIV testi riskli temastan sonra 15 ve 45. günler negatif ise negatiftir.

HERKESE NOT: HIV+ olduğu kesin veya yüksek ihtimal olan biriyle şüpheli ilişkiye girdikten sonra derhal Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanına giderseniz size riski azaltacak ilaç bile başlayabilir.

Hepatit B aşınız yoksa olun. Hepatit A cinsel yolla bulaşmıyor ama eğer bağışık değilseniz onu da olmanızı öneririm. İkisi de Türkiye'de doğan tüm çocuklara ücretsiz yapılan güvenli aşılar. Yetişkinlere SGK ödemiyor ama Aile Hekimi Hepatit B'yi ücretsiz verebilir.

Özetle, test sonuçlarına göre sizi doktorunuz yönlendirecek.

@Lim5, KETEM serviks taramasını 30 yaş ve üzerinde yapıyor sadece, o yüzden bu arkadaşlara uygun değil.

kanser.gov.tr

Asi ile ilgili doktorumla gorustugumde uzerinde tartismalar oldugu icin oneriyorum diyemeyecegini, onun yerine hastalari cok esliyse 6 ayda bir, tek esliligi (partneri acisindan da) garantiyse yilda bir smear testi onerdigini soylemisti. Tabii ikinci durumun partner acisindan yuzde yuz garantisi olmasa da yilda bir tarama bile iyi bir onlem.

Onlar kas kütlesi yüksek yağ oranı düşük insanlar. Yani %10 yağ oranıyla 80 kilo olmak farklı, %30 yağ oranıyla 80 kilo olmak farklı.

neden ulaşamıyorsun ki? zaman dilimini uzat, sağlıklı beslenme ve sporu yaşam şekli haline getir. gayet de ulaşırsın o kiloya.

Masraflar çıkılmadan tamamı anadolu üniversitesine gidiyor, üniversite masrafları sonradan karşılıyor.

Onceden direkt anadoluya gidiyordu sonra devlet gozunu acti .

alese girerken 80 lira para oduyorsub. 160 soruluk sinav sadece. yalniz bundan kar etse her yil ödeneği olmaz ama var. ki burada tek masraf sinav kagidi da degil. gozetmenlere verilen para da var. ki bak eskiden kilavuz basar ona da para oderdik. şimdi aof ye bakalim.her donem kitap aliyorsun sinavlari var okullara bir seyler ödüyor olabilirler gozetmen ucretleri( aof mu ödüyor yoksa meb mi bilmiyorum).

evet 2017 norveçinde dediğin mantıklı olabilir ama 2017 türkiyesinde önce babasının sonra da kocasının evinden başka bi yer görmesi izin verilmeyen kadınları düşününce mantık çöküyor.

ha kadının maddi durumu iyi olup, ailesi arkasında veya işi gücüvarsa ve ona rağmen nafakanın peşinde ise o saçma.

iştirak nafakası velayeti alan eşe veriliyor, yoksulluk nafakası da boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek eşe kusursuz ya da daha az kusurluysa veriliyor. fark ettiyseniz cinsiyet belirtmeden yazdım. pratikte dediğiniz gibi olmasının sebebi de türkiye'de genellikle erkeklerin maddi anlamda kadınlara nazaran daha kudretli olması.

işi gücü olan kadına nafaka ödenmez benim bildiğim kadarıyla. zaten doğrusu da bu. ha kadın, erkek yüzünden okulunu bırakmış, ne bileyim işinden gücünden edilmişse seve seve o adam o nafakayı ödemek zorunda.

Kadın çalışamayacak durumda ise mesleği yoksa ve yoksulluğa, perişan bir hâle düşecekse yoksulluk nafakası verilir. İştirak nafakası da çocukların giderlerine verilir. Ben kadın açısından düşündüm çünkü Türkiye'de kadınların çoğu çalışmıyor. Bu yüzden herkesin aklına ilk kadın geliyor.

Kadın eşini aldatmışsa bu zaten verilmez. Kusur onda ise alamaz.

bu işte çok acayip dengesizlikler var. devlet memuru olup nafaka alan çocuksuz kadınlar varmış. devlet memuru kadına yoksulluk nafakası da neyin nesi? yahut gayet islamcı hatunlar var her b.kta şeriatı savunurlar, iş nafakaya gelince birden medeni kanuna tabi oluyorlar sanki islam hukukunda nafaka var.
öte yandan çocuğun nafakasını bile ödemeyen, ödememek için yasal işte çalışmayan, sigortasız çalışan, adres bildirmeyen adamlar da var.

Girsin bi işe calışsın noktasından genel olarak uzağız- haklısın ama işte realite başka. evlenince kadın işi bırakıyor. çalışsa bile kadın tayin istiyor, düzenini bozuyor, bu o kadar normal görülüyor ki evlenen kadın işten ayrılıp kıdem tazminatını alabiliyor :) ev işi kadının ödevi gibi görülüyor ve kadın bunları para almadan yapıyor. kadının alttan alması bekleniyor. çocuk varsa zaten tüm yük kadında...

ülkedeki herkes bizim çevremizde gördüğümüz insanlar gibi değil. ben şimdi kendi açımdan düşününce çocuksuz boşansam beş kuruş istemem. ama ne hayatlar var eşini evden çıkartmayan, şiddet uygulayan, çalışmak istese de izin vermeyen insancıklar. bu kadın boşansa en azından iş bulana kadar ciddi ekonomik sıkıntı yaşayacak o adam yüzünden. kadının işini keyfi için elinden alıyorsa ödeyecek bi zahmet.

iki kadını aynı anda imam nikahıyla idare eden, foyası ortaya çıkınca ikisini de ortada bırakan adamlar, üstte bi arkadaşın dediği gibi çocuğuna nafaka vermemek için kendini işsiz gösteren adamlar... bu işler onların insafına bırakılamaz. resmi nikah, nafaka gibi şeyler bazı kadınlar için hayat kurtarıcı olabiliyor.

şehirli, çalışan kazanan iki insan çocuksuz şekilde ayrılınca bence de nafaka olmamalı. şiddet, aldatma vs. varsa nafakadan bağımsız tazminat olabilir ödesin:)

Elorelia ve tahin pekmez yazmışlar zaten.

İslam hukuku nafaka vermiyor belki ama mehir denen bir hikaye var. Boşanınca adam kadına ödüyor. Evlenirken hep konuşulur da ödeyen adam görmedim ben.
Dengesizlik her bir yanda, evlenince eşimi çalıştırmam diyen bir sürü bağnaz / maço nfaka ödememek için bin dereden su getirtiyor.
Dileyelim ki kadınların elin herifine muhtaç olmayacakları bir dünya olsun.

2015 Land Rover LR4

Temizlik takintiniz varsa Fas'i tavsiye etmem yani butceniz kisitli oldugu icin diyorum, ayrica ilk kez yurtdisina cikiyorsaniz ya da Eminonu'nde falan turistlere zorla bir seyler satmaya ya da sizi kaziklamaya calisan insnlardan hoslanmiyorsaniz da Fas'i tavsiye etmem.
Makedonya, Ukrayna, Hirvatistan, Karadag gibi yerlere de bakabilirsiniz.

hostellerde kaldigini sürece avrupayi gezebilirsiniz. kac gün olduguna göre degisir tabi. alisveris icin bizdeki bim a101 benzeri marketleri kullanarak ve ulasimda interneti etkin kullanarak oldukca ekonomik sekilde gezmek mümkün

ya biz 600 euroya (ulaşım dahil) (litvanya'dan geçmiştik ve kulağım problemli diye sadece otobüs ve tren kullanmıştık) 3 gün prag, günübirlik hallstatt, 3 gün budapeşte yapmıştık. bu kadar fazla tutmasının sebebi maalesef ulaşımdı, geceliği 20 eurodan fazla para vermedik kalmak için(ortak banyolu özel odalardı hep) hediyelik eşyalar vs almadık. (prag'dan 2 euroya magnet aldım sayılmaz bence) yemek için kendimizi kısmadık ama lüks yerlere de gitmedik. biraz pahalıya çıktık ama dediğim gibi ulaşım çok etkiliyor, biz üç aktarmayla kişi başı 70 euroya giderken millet 10 euroya uçak bileti buluyordu. o 60 euroyla iki gün daha kalınırdı, hem süre hem para bazında konuşacak olursak ama sağlık işte elden gelen bir şey olmuyor ¯\_(ツ)_/¯


60 euro vize parası(pasaportunuz var diye düşünüyorum), 700 liraya yakın bilet parası (şanslıysanız 200e bile bulursunuz ya da aktarma/küçük uçak vs umursamıyorsanız, ben umursuyorum çünkü >> kulaklar... ) eh hostelde kalmayı kabul eder booking kapanmadan yararlanalım derseniz geceliği 20 euro'dan (özel odada olunca kişi başı değil oda olarak ödeniyor ve hostel diyince ille döküntü yerler gelmesin aklınıza biz cidden güzel yerlerde kaldık ben temizlik manyağıyım biraz çünkü) 678 euroya çıkıyorsunuz iki kişi. e yiyin için bol bol gezin takılın müze gezin 1200 olsun 1500 olsun hadi 2000 euro olsun.

bilmiyorum çok mu cimriyim ama hesap ortada :D

edit: avrupa için yazdım bu arada ben bunu. prag/budapeşte/viyana sonra bir de hallstatt yapabilirsiniz ama direkt prag'a ucuza uçup oradan budapeşte ve viyana'ya trenle geçerseniz plan şaşar. 35 euro falandı tren bileti kişi başı e hallstatta git 35 oradan viyana'ya 35 oradan budapeşte 35 falan derken hesap kabarıyor tabii ama bence oldu <3

almak değil de al evde kullanmadığım telefon var bunu kullan demek daha mantıklı sanki.

Alma kıyıda köşede bir tel vardır ailede illa

valkin rockefeller +1

Ev al bence direkt.

2 haftalık ilişki içersinde dünyanın en iyi çifti gibi olmanız gayet normal, durumun çok iyi değilse böyle hediyeler gerçekten saçma, sevgilin mantıklı biriyse o da garip karşılar.

al tabii lan saçmalama. yevmiyesi 71 lira. şurdan mevsimlik işçi tutsan günlüğü 150 tl.

aydan aya bana öde demek fikri çok ciddi bir fail :/
sağdan soldan eski bi telefon ayarla, evdeki eski telefonun olduğunu söyleyip vermeyi teklif et. böylece işi görülmüş olur. yeni ilişkiye pahalı hediye yükü yükleme pls.

Ay alma olm, bulur o kendine bi telefon.

aydan aya bana öde ne demek hacı ya? ahahha sakın girme böyle işlere. alman zaten saçma da bu lafı dersen iyice tüy dikmiş olursun.

alma. çok erken. ya da ikinci el bir telefon al ve ona "benim eski telefonumdu bu," de. ona aldığını belli etme.

bulur o kendine sen sakın alma pişman olursun ilerde. ha sana güvenip çitlerde ihtiyacı olduğunu şaparsa sana karşı o zaman oturup sana yardımcı olurum beraber alalım falan de geç.

apocalypse +1
valkin +1

direk yeni telefon almak sıkıntı olabilir şu boş duruyordu al idareten kullan demen daha doğru. (boş duruyordu diyeceğin telefonu da yeni alabilirsin ama pahalı bişey olmasın)

Çok yenisiniz, alma.

başlığı hortlatmissiniz ama merak ettim ilişki devam mi.

aşırı kaslı olmak o kadar zor ki... o konuda endişen olmasın.

mesela farklı hareketleri yaparken sporcuların orasına burasına sensörler bağlıyorlar. sonra o farklı hareketlerden hangisinin kası nasıl çalıştırdığını ölçüyorlar. diyorlar ki "şöyle yaparsan şöyle olur böyle yaparsan böyle olur". kısaca mevzu böyle.

angelus gelip hepimizin ağzına sıçar şimdi :)))

Normalde yazmayacaktım ama alperz kardeşim beni andığı için yazma ihtiyacı hissettim.

Öncelikle 100 gram antrikot düşün, sonra o 100 gram antrikotu 200 grama çıkarmaya çalış. Bu mümkün mü? Değil. İşte, kas inşa etmek de böyle bir şey; mevcut etinin kütlesini artırmaya çalışıyorsun. Bak hacim demiyorum kütle diyorum, etine et katmaya çalışıyorsun, bu çok zor bir şey, hatta bu işi yapanların büyük bir kısmı için neredeyse imkansız. Yani ilk 1 sene belki biraz olur da sonra olmaz bu iş, disiplinli yaparsan biraz fit olursun o kadar, aşırı kaslı olmazsın. Senin gördüğün aşırı kaslı adamlar anabolik kullanan insanlar, onlar gibi olamazsın standart çalışmayla. Doğal bir sporcu haftada 5 gün ağırlık çalışıp minimum 8 saat uyuyup ve günde en az 3000/3500/4000 kalori tükettiğinde, 1 ayda inşa edeceği kas en fazla 250 gram olur, bu iş ne kadar imkansız artık sen hesap et.

Kas gelişimi için kullanacağın aletler yapacağın tekrarlar setler vs senin amacına bağlı. Yani hipertrofi için ayrı güç için ayrı büyük kas grupları için ayrı küçük kas grupları için ayrı tekrarlar setler ağırlıklar aletler kullanılır, bunları bilen kişi tabii kendi programını kendi oluşturabilir ama bilmeyen biri ya salondaki dandik programları kullanabilir ya da nette çok güzel programlar var, onları araştırıp kullanabilir amacı doğrultusunda. PT'ye para vermeyi ben kendi adıma israf olarak gördüğüm için o konuda bir şey diyemiyorum ama o seçeneği de kullanan insanlar var.

Gidip bir salona kaydolduğunda sana verilen program, başlangıç için her türlü işini görür. Olayın içine girince de, kavramlara aşina olduğun için, kendi araştırmanı yapıp, kendi programını oluşturursun. PT işi, parası çok, zamanı az olan için. Yeni başlayan için de gereksiz. İşin içinden biri olarak, Türkiye'de pek de adam gibi yapılmadığını söyleyebilirim.

bence 2

2

Ben moru begendim. 1

2

Ben 1'i beğendim ama rengi kullanışlı değil. Kotla falan giyemeyebilir. 2 diyorum bu yüzden.

ben siyahlıyı beğendim.

Mor olan

1

4 e 4 oldu.:(

Mor olan çok tatlı.

2 bence de

2

1.
ben bir süredir şunlara göz koydum,belki ilginizi çeker.

store.nike.comısı/pid-11502318/pgid-11253955
link çıkmıyor da şu yani;
static.sneakerdistrict.com

www.sportsoul.com

Ben hatırlıyorum çileklisini sevmez onu yerdim hep. Şimdi ne zaman görsem çileklisini mutlaka bakıyorum ondan da var mı diye.

Ben hatırlıyorum, çok da severdim pirinç patlağı da vardı içinde sanki.
O sene milka harikalar yaratıyordu, bi de Luflee vardı(şuanda Bubbly). Çok kilo aldırmıştı bana.

bende hatırlıyorum ve çileklisinden de çok seviyordum.

26 yaşındayım. son iki senede mi ne farkettim baya kapandı benimde. lisede çok daha ayrıktı. sevindirici bi durum.

20lik düşlerin baskısı sonucu ön tarafdaki dişlerde sıkılaşma, sıkıysa eğrilme gözüküyor genelde belki sizde işe yaramıştır bu durum

benim küçükken yeni dişlerim çıktığından sonraki birkaç yıl arasına çekirdeğin içi giriyordu. şu an tamamen bitişik. diş ipini zor sokuyorum.

tüm seyahatlerimizi kendimiz planladık hiç turla gitmedik kolay kolay da gitmeyiz.
çoğu para tuzağı gibi geliyor. birde turlarda ek turu almadığında sana trip yapan rehberler falan varmış.

birkaç ülkeye gittim bunlardan sadece italya'ya turla gittim. diğer ülkeler için gerek duymadım ama italya için bence tur güzel oldu. pronto tur'du rehber de baya bilgiliydi çok şey anlattı hoşumuza gitmişti. tabi rehberle gitmemde annemin payı da büyüktü tek olsam belki turla gitmezdim ama gittikten sonra iyiki gitmişim dedim.
ama dediğim gibi diğer ülkelerde gerek duymadım eksikliğini de hissetmedim.

bu aslında tercih meselesi. yani gitmedim ama gitme araştırmaları yapmıştım bir zaman bolca. bence olay şu eğer bu gezinin hazırlık vs. yani amelelik kısmını yapmak bir insana koymayacaksa turla gitmez. ama vizesıdir gitmesi kalacak yer araştırması gezme planı yapması vs. bunlardan sıyrılıp sadece oraya gitmek istiyorsa tur daha cazip. biraz tembel işi yani bence.

kültürel turlarda ben rehberlik arıyorum şahsen. rehbersiz de gittim rehberli de gittim yurtdışına turla. rehberli gittiğim on numara beş yıldızdı rehbersiz olan da tourism informationlardan free map alıp kendim gezdim onun tadı da ayrı. ama ben bilen birinin gezdirirken o atmosferi yaşatmasından yanayım hep.

turla koyun sürüsü gibi gezmenin mantıksız olduğu kanısındayım.
ben tura katılıp, turla olan gezilere katılmayıp kendim planladığımda bile sıkıntı çektim. çünkü o lanet otobüslerinin kalkış vakti, yok efendim serbest gezi 1 saat sonra burada toparlanalım... falan filan
tatsız gereksiz

-Hiç turla yurtdışına gittiniz mi?
+yurt disinda tura katildim

-Nasıl bakıyorsunuz?
+ilk gunden sonra ayri takilmaya basladik, otel+yolculuk kisimlarini kullandik sadece. hadi hadi hadi tarzinda oluyor malesef ki ne oldugunu anlayamiyorsun pek. bir de ek turlara ayiriyorlar baya bir sey, ek turlarin ucreti de neredeyse turun bedeline yaklasiyor totalde.

-Normalde harcanacak paradan çok mu daha fazlası harcanır?
+evet ama yer tutayim,yolculuk bakayim, gezilecek yerlere bakayim gibi bir derdin cok olmaz. adamlar bu hizmeti senin yerine yapiyor, onun karsiliginda da para aliyorlar.

-kşide booking ve ucuz ucak biletleri varken delilik filan demişler de görüş ve tecrübelerinizi merak ettim.
+dil bilmiyorsan, ayrintilarla ugrasmak istemiyorsan mantikli. ornegin annemle babam tek baslarina gidemezler yurt disina ama turla gitseler gidebilirler.

-Her gün 80-90 euroluk ek aktivite koymuşlar. Bu da saçmalık.
+onlari fiyata dahil etseler cok pahali olur tur, kimse gitmez :) bir kere gelsinler sonra ekstralari dayariz diyorlar :/

Turla gittim ama ekstra turlara katılmadım,ekstra tur olan her yere kendi başıma gittim çünkü dediğiniz gibi her gün bir aktivite var evet ama hepsi 40-50 euro civarındaydı. Ben ise sadece otobüs biletine para verdim, 2-3 euro gibi fiyatlar ödedim. Tabi parasal kısmın yanında, rehberin beni kısıtlamasını da sevmiyorum (Gezdikten sonra 1 saat serbest zaman şeklinde). Kendim doya doya gezip istediğim yerlerde yemek yiyip (turlarda anlaşmalı olabiliyor) istediğim zaman otele dönmek bana daha cazip geliyor.

turun tek avantajı var: rehber gezip gördüğün yerleri anlatıyor.

onun dışında para ve zaman yönetimini kendim yapınca daha karlı çıkıyorum. daha bir özgür oluyorum. bu nedenle ben kendim gitmeyi tercih ediyorum, turla hiç gitmedim.

kiminle ve hangi şartlarda gittiğine ve sana bağlı
ailemle gidiyor olsam tur isterim, arkadaşlarımla ve sevgilimle gidiyor olsam gitmeden önce araştırıp rotamı kalacagım yerin ve kaç gün kalacagımı kendim ayarlardım. gittiğim yerdeki yerel turları öğrenip kendimce liste çıkartıp o günki ruh halime göre rehberli turu alırdım veya sadece haritada işaretleyip kendim arayıp bulurdum.
şartlarını düşün öyle karar ver çünkü tek bir doğrusu yok bu işin

Genelde tursuz gidiyoruz. Ama Barcelona'ya gitmeden önce araştırdık, otel & uçak ikilisini bizden daha ucuza hallediyorlardı oraya turla gitmiştik. Ek aktivitelerin her birine katılmadan önce düşünün:
* Benim istediğim bir aktivite mi (grupla flamenko gösterisi bizi açmadı, ya da Andorra'da duty free alışveriş turu)
* Ben olsam daha ucuza halledebilir miydim (Salvador Dali'nin müze evine grupla gitmiştik)