Ekşi Duyuru

linkedin.com xing.com stepstone.de manpower.de gibi sitelerin yaninda calismak istediginiz alandaki firmalara direkt basvuru yapmaniz da sansinizi arttirir.

tum bunlarin yaninda uzun vadede almanyada is bulma sansinizi arttirmak istiyorsaniz en iyi yol turkiyede alman veya uluslararasi bir firmada bir sure calismak ve bu referansla basvruru yapmak olur. cunku basvuruda cv nizde su anda nerede calistiginiza bakacaklardir, bir alman veya uluslararasi bilinen bir firmaysa sansiniz ciddi artar.

var bir salgın bu aralar. ofisten biri de geçen haftalarda uyuzu oldu, çocuklardan geçiyor okuldan geliyor.

Acildeki doktor neden uyuz dedi dedim. Uzman mıydı dedi. Değil dedim. Uyuza benzemiyor dedi.

Parmak araları, karında göbek altı ve kasıklarda kaşıntı, ilerleyen dönemde kaşıyarak yara yapılmadıysa kırmızı çizgi halinde uyuzun deri altında açtığı yollar görünür. Gece yorganı üste çekip vücut ısısını arttırınca uyuz hareketlenir ve kaşıntı artar.

Söylediğim yerlerde problem yok da vücudun başka yerleri kaşınıyorsa ve gece yorgan altı şiddetlenmesi olmuyorsa alerji daha akla yatkın olur.

Hekim değilim ve hekim ne derse doğru odur.

Mirket, gece kaşıntısı uyuyor ama karnımda yok. Doktot direkt karnıma baktı. Arada kaldım ben de.

Uyuz yayılan bir şeydir vücutta da benim ilk farketmemden 3-4 gün bel üstüne geçmişti mesela ve çok az kaşındırmıştır, asıl kaşıntı diz altı, kalça, kasıklar ve cinsel organ bölgesindeydi.

uyuz çok artmış. acildeki çok örnek görmüştür. belki seninkine benzeyen lekelerin uyuz çıktığını görmüştür daha önce.

uyuz değil alerjidir büyük ihtimal. Kızımda da aynı şikayet ile X hastaneye gittik doktor biraz baktı ışıklı bir kalem ile uyuz dedi karışım merhem yazdı gönderdi. Başka bir hastaneye gidip profesör doktora gösterdik o dedi ki uyuz değil alerji olmuş bi ilaç yazdı 2 güne kadar geçmişti. Boşuna o pis kokulu uyuz için karışım merhemi kullanmayın. Kıyafetlerden asla kokusu çıkmıyor.

ben uyuz olduğumda ilk gittiğim uzman dermatolog kurdeşen dedi. sonra başka bir dermatolog uyuz dedi ve uyuzmuş zaten... kasıklarda falan varsa ve gece uyurken çok hararetli kaşınıyorsa kesin uyuz...

uyuzsa 2020 uyuz salgını başlığında yazdığım entrye göz atabilirsiniz.

Bugün bizim yemekhanede vardı minik hobby olanlardan ama daha önce hiç dikkatimi çekmedi var mıydı bilmiyorum. Cuma olduğu için yapıldığını da düşünmemiştim. Çok üstüne gelen bi soru oldu haftaya yemekhaneye gidersem bi bakayım var mı diye :D

bazi firmalar haftasonu geliyor diye boyle happy friday temali seyler yapiyor. yabancilarda var. bizim mubarek cumayla alakasi yok bence.

cuma mubarek gün diye. yemek yediğim yer de her cuma helva veriyor mesela ücretsiz.

bu olay happy hour yokken mübarek cuma günü diye daha muhafazakar anadolu şehirlerinde, fabrikalarda ofislerde hatta mahallede çocuklara üstteki arkadaşın yazdığı gibi hobby çikolata olur, sarı leblebi, leblebi şekeri olur dağıtılırdı bu şekilde yapılırdı 90lı yılların ortalarından hatırlıyorum

Enpara %28,5 şu an.
100.000 den fazla bakiyeli hesabın varsa daha da artıyor. 400.000 de daha da

Kullanmıyorum.

Burgan on hesap kullanıyorum. Günlük 47

Şu twitte güzel anlatılmış. Para piyasası fonları mantıklı.

twitter.com

@biseysorcaktim Enpara, ayın enparalısı için 1 milyon TL üstüne en %38,5 brüt veriyor. En yükseği de bu. Senin hesapta bir yanlışlık olabilir mi?

Enpara 42 benim de.

Teb marifetli hesap 45

aktifbank n kolay kullanıyorum yıllardır hem faiz oranları yüksek hemde işlem ücreti almaması her atmden sınırsız para çekme gibi özellikleri çok işe yarıyor. şuan güncel günlük %44 veriyor.

Enpara %39 veriyor şu an bana, 1 milyon tl üstü de değil bakiye toplamlarım.

15 sene
Memnunum

7 sene, memnunum. ama köpek gibi pazarlık yapıyom yine, orası ayrı.

13 sene..
istedigim noktaya cikmasi icin yaklasik iki katini almam lazim.

17. Ocak enflasyon düzeltmesiyle memnun olurum gibime geliyor.

dolu dolu 10 sene,
bu mesleğe bu maaş az, ama benim sarf ettiğim efor çok az olduğu için şikayetçi değilim

evde aile saadeti, tombala, hediye, bol alkol, yemek, tv, müzik vs.
dışarı çıkılacak gibi değil. hele ülke bu kadar hassasken.
Ne hizmet var adam gibi ne de insanlar saygılı.
bu sene yılbaşının olaysız geçeceğine inanmıyorum ben. Kesin yine karışır bir yerlerde ortalık.
en kötü fordçular çoğalır izleriz haberlerde kadın erkek milletin isyanını.
bu kadar afgan, suriyeli vs. derken rahat bir gece geçirmek isteyen, aklı olan evinde oturur.

Gece vardiyasında limanda çalışıyor olarak gireceğim. Genelde hep iş yerinde çalışıyor oluyorum yılbaşlarında. Geçen sene evde ailemle idim. Tavsiyem evinizde oturun. Ortalık sapık abaza afgan suriyeli dolu.

vizesiz seyahat edilebilen bir ülkeye gitmek istiyorum. o zamana kadar gidecek bir arkadaş bulurdam onunla da gidebilirim ama bulamasam da tek gideceğim.

Araban varsa. Evden direkt mekan onune gideceksen git bir yere. Tabii gittigin yer de iyi bir yer olsun. Yoksa tehlike.
Bense evdeyim. Gece bi yerlere gitmeyi cok severim. Modum degisiyor, iyi geliyor bana. Ama yilbasi kutlamasi hic bana gore degil. Sevgililer gunu gibi. Zoraki bi eglenme cabasi gibi. Sevmiyorum. Evde siradan bir gun gibi geciriyorum.

kesin dışarda olacağım ama öyle kalabalıklarda değil. bir restoranda yemek rezervasyonu, öyle sakin sessiz.

Maalesef uzun süredir en olmadık zamanda gaza gelip deli gibi diyet yaptığım bir döneme denk geldi ama yine de evde hazırlık yapıp kutlarım

evdeyiz.

yarim hindi, sarap, tombala, nesflis..

Evde olurum. Film acar icer uyurum.

gündelik giymek için vermezdim ama bunların kumaşı özel, yazdığı gibi teri atan, hava alan, gerçekten işe yarayan malzemeler. eğer spor yaparken giyerim diyorsanız parasının hakkını verir. gündelik giymek için 300 liralık tshirt yeterli.

git benzer tişörtü deacthlondan al. sadece markaya para veriyosun burda.

vermem aynı özellikte teri dışarı atan tişörtler decathlonda 300 civarı

Düz tshirte ben vermem.

düz polyester tişört deacthlondan al geç.
ayrıca günlük kullanımda giyilmez bu bir süre sonra rahatsız eder. ben genelde koşarken bu tarz %100 polyester tercih ediyorum.

muhasebeci para giriş-çıkışlarının kaydını tutar, faturaları keser-alır-kontrol eder, mutabakat yapar, sigorta girişlerini yapar vb.. finansçı ise muhasebeden alacağı bilgilerle gelir-gider dengesini sağlanmasına yönelik işler yapar, bankacılarla görüşür vb.

finansman-hazine ile biraz karıştırılıyor.
sadece bankalarla iletişimi kuran finans bölümleri olan şirketler de vardır ama finans daha geniş bir küme; muhasebe, raporlama, fp&a gibi bölümler finansın altındadır. hatta corporate governance, internal audit, internal control gibi departmanları da (varsa) kapsar.

yüzde 15-20 civari

25-30

Yaridan fazlasi.

sabit bir rakam yok maalesef; her ay değişiyor ama ortalaması %10 civarıdır

%10-15 arası. Fark ettim de epey azmis.

Genelde %40-50 arası değişiyor. Kasım ayında %47 oldu.

Şu an iki adet kredi var ondan çok yapamiyorum ama temmuzda bitiyorlar.
Normalde yüzde 20. Yarısı faizimsi yarısı etf.

bir aylık dönemi baz alırsam %97.
o yüzden 3 aylık ortalama dönemi baz alırsam %89.

Yaz başında bir bozulacak %75'lere düşecek.

%10

%80

0

Özel bir durum yoksa, en ideali 1/3.

Ancak kendinizi zorlar, bir ev alırsınız. Bir süre, ne var ne yoksa verebilirsiniz. Bir kaç sene sonra, 1/3 ve altına iner zaten taksitler.

2024 Nisan sonrası, zor günler geliyor. Bu aylarda, özellikle 2024'te zam aldıktan sonra ilk 3 ay, ne var ne yok yatırım yapmakta fayda var.


.

en az yarısını

Şu an çok büyük bir kısmı yatırıma gidiyor %70-80 gibi bir şeye denk geliyor olabilir.

Nisan'da araba aldım, maaşımın yarısı arabanın kredisine gidiyor. Kalan maaştan da yine koyabildiğim kadarını borsaya, fona vs. yatırıyorum.

%60-70
düzenli olarak eurobond, fiziki altın, altın fonu, hisse yoğun fon, değişken fon, hisse senedi, yabancı hisse senedi alıyorum.

sifir
cocuk var, hanim calismiyor.

elbette kabul edilebilir bir durum değil. o yüzden bazı do's ve donts'larım var. onlara uyduğum sürece keyif alıyorum.

do's:
-sakin mekanlar
-erken ve geç saatler
-metrolar

dont's
-eminönü, taksim gibi kalabalık yerler
-pazar günleri, rush hourlar
-otobüsler, minibüsler, tramwaylar
-indirimli yada beleş etkinlikler
-kendime saygım yok tarzı her türlü kuyruk, trend, kalabalık yerler

1,5 yıl önce İzmir'e kaçtık, yine şehir merkezinde yaşıyoruz ama her türlü İstanbul'dan çok daha iyi. Mesela Kemeraltı için "Bayram öncesi aşırı kalabalık olur, deli misiniz" dediler, sıradan bir Kadıköy hafta sonundan daha az kalabalıktı.

Buradaki tiyatrolara konserlere gitmek için yarım saat önce evden çıkmak yetiyor. Çok istediğimiz bir etkinlik olursa iki günlüğüne İstanbul'a gidip geliyoruz. İstanbul'u hiç aramadık.

şehri sevmeye çalışınca çekilebiliyor biraz, yoksa nefret ederek yaşamak çok zor istanbul'da.

gidin diyorlar üstü kapalı.

çorlu'da doğup büyüdüm, anne tarafımdan dolayı her yaz/kış tatilini kocaeli'de geçirdim. kısacası istanbul'un batı ve doğu yakasında geçti hayatımın büyük bölümü, büyük şehre filan alışığım.

üniversiteyi orada okumaya karar vermiştim. jeton geç düştü ama 3-4 yıl sonunda o cehennemde yaşayamayacağıma karar verip ankara'ya yerleştim. hayatımda aldığım sayılı güzel kararlardandır.

yaşamak mecburiyetinde olana allah sabır versin, başka bi şey demiyorum.

turist olarak 3-4 günlüğüne gitsen evet aşık olursun ama türk vatandaşı olarak türk maaşıyla istanbul'da yaşamak bence cehennem. depremden bağımsız söylüyorum.

büyük konuşmayayım ama hakikaten yiyecek ekmek bulamaz hale gelmediğim sürece ben bir daha oraya ayak basmam, iş teklifi filan olsa reddederim. umrumda olmaz.

İstanbul gerçekten korkunç bir hal aldı, tüm bu saydıklarınız yanına pahalılığı da ekleyebiliriz. Bi kaç önce İzmir'deydim, orası da büyük şehir ama bizim ekipteki herkes "her şey ne kadar ucuz!" modundaydı.

Ki ben kira vermiyorum, o yüzden bi şekilde katlanıyorum ama bir de kira veriyor olsam saniye durmazdım İstanbul'da, gerçekten saçmalık

dogma buyume istanbulluyum, sevdiklerimin hicbirinin orada yasamasini istemem.

ben ve ailem artik orada yasamiyoruz. gecenlerde iki yil sonra ilk defa gittim, modadan yogurtcu parkina yuruduk babamla mac gunuydu. sonra da beraber mac izledik. o gun boyle bir sevesim geldi ama istanbul'u uzaktan sevmek sevmelerin en guzeli.
surekli yasanmaz.

Yaparsınız. Hatta hoşlarına gider. Ne yapacak adam 20-30 dergiyi.

Evine götürmez yani

1.Okul idaresine vermen gerekiyor. Genellikle okullar buna hayır demez. Islerine gelir.

2. Ya adam isterse evine götürür onu bilemezsin de senin dergilerinin adamin çok umurunda olup evine götüreceğini hiç düşünmüyorum.

3. Yalnız okul kütüphanelerinde dergilerin çok okunduğunu söyleyemem. Raflarda öyle bekliyorlar genellikle. Yıllarca kimse dönüp bakmazsa şaşırmam.

splat kullanıyorum ben, memnunum.

sensodyne kullanıyorum

bitkisel bazlı kulalanıyorum, Eyüp sabri Tuncer vs. çeşitli markalar mevcut

meridol diş eti sağlığı için iyidir. sensodyne diş hassasiyeti için iyidir.

Yatırım --> Hisse senedi işlemleri --> İşlem raporlarım

Demek istediğim ortalama fiyat.

Sattığım için portföy kısmında hisse gözükmüyor.

hesap hareketlerine girip her bir alım için fiyat ve adete göre ortalamayı kendiniz hesaplamalısınız o zaman.

Hisse sayısı çok olunca çok zaman alıyor.

gozun konjuktivit olabilir
lens solusyonun yapiyor olabilir

lens markani google'a yazip en uygun solusyonu bulup onunla dene.

Uzmanı daha iyi bilir ama suya tutmayın, sonuçta su steril değil. Bir de "Lensi solüsyonla yıkadıktan sonra" derken; lensi yıkayıp, solüsyona koyup, ertesi gün aldıktan sonra tekrar solüsyonla mı yıkıyorsunuz? Böyle yapıyorsanız ondan da gözünüz yanıyor olabilir.

yanma olmamasi lazim, lens markani yazman da iyi olur.

Asla yapma bkz: Acanthamoeba Keratiti

Solüsyon Renu, lens Air Optix.

@salihdt, solüsyonlu kutusundan çıkarıp solüsyonla yıkıyorum çok kısa süre. Bundan mı oluyor?

O şekilde portföyümde yer işgal eden 5-6 şirketin hisse senedi var.
Ara sıra portföyümü açıyorum. Karşılıklı bakışıyoruz o arkası boş hisse isimleriyle.
#EGHOL mesela. Son fiyat sıfır yazıyor. Hala portföyde

Seninde paran batıyor.
Benim babamın öyle 2 ev kadar parası battı.
Lio yağları hissesinden.

Hisse senedi alınca, şirketin ortağı oluyorsunuz. İflas edince, sizin hisselerin değeri sıfır oluyor.

bir sise su yolluyorlar adresine, ustunde "cok soguk iciniz" yaziyor.
ve fikra bitiyor..

Yatırımcıyı korumak adına yasaklar gelir. Manipülasyon gırla gittiği için sık sık hisselere ve kişilere tedbir getiriliyor. Hissenin sürekli olarak yükselmesi veya düşmesi, manipülasyon yapanlar, hisse pazarlayanlar, vs vs birçok nedeni var.


Hangi açıdan sorun olur mu diye soruyorsun? Günlük alıp satma yasak değil.

o kişiler genelde sosyal medyada sağda solda gruplarda çöp hisseleri önerip daha sonra kendileri satıp manipüle ediyorlar. ya da çıkar amaçlı kötülüyorlar.

onmilyonlarca lira olmadığı sürece isterseniz dakika başı al sat yapın problem olmaz

sırbistan özelinde yorum yapamam da turlarda genellikle fark ödeyip odada tek kişi de kalınabiliyor.

süper olur. param olsa katılmak isterdim, duyuru'da tartışmak keyif vermiyor, tuna kıyısında 3-5 bira yuvarladıktan sonra "kırmızı şortli sen çok yanlış bi insansın" diye dalaşmak daha keyifli olurdu hahaha.

genç adamsın, bence turla filan hiç uğraşma. her ihtimale karşı kiril alfabesi bilmek (sırpça, rusçadan farklı ama 1-2 harf fark var sadece, kaldı ki sanırım artık latin alfabesini de daha sık kullanıyorlar) faydalı olabilir. onun dışında belgrad'dır niş'tir vs. görece büyük/turistik şehirlerinde sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum. kendim sırbistan'da bulunmadım ama turist olarak gidip mutsuz ya da kötü anılarla ayrılan bir türke de rastlamadım. sanılanın aksine balkan insanı (özellikle turistlerle muhatap olanları) genelde bize karşı sıcaktır; hem ülke olarak ruslar ya da ingilizler gibi ortalığın anasını belleme huyumuz yoktur hem de kimisi gerçekten kendine yakın buluyor galiba.

bence turu boşver, kendin oturup araştır nette, şuraya gideyim buraya gideyim vs. diye planını yap, turla gezmiş kadar olursun hatta daha fazla keyif alırsın. bu bi yerde kişisel tercih meselesi elbet ama tur daha ziyade yabancı dili olmayan, yabancı ortamda çok ürken, yalnız ya da yaşlı insanlar için daha verimli olur. tamam sen de yalnızsın ama genç adamsın tak sırt çantanı git gez mis gibi, hiç gereği yok bence. zaten turla şöyle bi yüzeysel ziyaret yaparsın en fazla, halbuki tek başına olursan çok beğendiğin bi yere gider çöreklenir istersen bi hafta ordan çıkmazsın.

Sirbistanda heyecanlandiracak pek bir yer yok. Benden sonra giden 4 arkadasima soyledim dordu de "ulan burda bi sey yok harbiden, bosuna gitmisiz" diye döndü. Rotayi en azindan tiflis, skopje veya kotora dondurebilirsiniz. Dusunun yani uskup bile daha heyecanli diyorum oyle dumduz sehirdir belgrad. Nis degil ama novi sad a da gittim, yok. Bence ideal, yasanabilir kolay bir sehir, tatli bir ulke ama asla turistik gezilik bir durumu yok. Carsiya gidiyorsun zara, h&m goruyosun. Kalemegdan dolasiyosun tamam bitti daha gerisi bos. Bosuna para harcamayin. Yazsa direkt karadag'a git bitsin bu mevzu. Sirbistan'da ozel bi isiniz yoksa git me yin. Makedonya da fena degil en azindan muzeleri daha heyecanli, carsisi daha otantik ve ohridi de gezebilirsin

Bir hafta belgrada ayıracaksan sıkılırsın. 2 gece 3 gün yeter o şehre. 1 gece de novi sad o taraflara gidersin.
Yazın gideceksen belgradtan gece otobüsle karadağ sahillerine geçebilirsin.

Gezilecek yerler belli az çok not alırsın, sözlükten.

Pek bilinmez ama jugoslavija muzej ve TITO nun naaşı burada. İçerisi baya dolu bir yerdi.

Hava iyise ada ciganlija tarafı iyi oluyor. Yerel insanlar Zemun bölgesindeki mekanlara takılıyor daha çok, tavsiye ederim.

Festival takvimlerine bir bak ona denk getirebilirsen eğlenirsin.
Ağustos ayının başında Guca Trompet Festivali oluyordu, farklı woodstock vari bir festival oluyor tam balkan işi.

- Tek gidersem pasaport kontrolünde sorun yaşar mıyım?
Pasaportunda daha önce damga vs yoksa sorguya alınman olası. körükten çıkar çıkmaz sağlı sollu polisler insanları ayıklıyor.
geri dönüş biletin, reservasyonun vs varsa pek sorun çıkmaz, kendini ifade edecek kadar ingilizce bilsen yeter.

- Türklere karşı ön yargı var mı? Erkeğim bir de.
Bizi biliyorlar merak etme, bir çoğu İstanbula gelip gidiyor. Yazın zaten Ayvalık taraflarına ailecek geliyorlar. Eskiden Kuşadasına gelirlerdi.
Turistik yerleri gezeceğin için bir sıkıntı çıkmaz, yanında pasaport veya kimliğini ayırma. Çetniklere bulaşacak kadar şansız değilsindir.;)

sikilacak bir sey yok. belgrad falan da buyuk bir sehir. hayatinda hic yurtdisina cikmadiysan zaten her sey ilginc gelecek. bir yerden basla. millet 60'larda okumasiz yazmasiz almanya'ya gitmis, ki artik eskisi gibi de degil. teknolojiyi kullan. kaybolmamak icin google maps. ceviri icin muhtesem is goren bir suru app var, google translate kullanmayi ogren sirpcayi turkceye turkceyi sirpcaya cevirmek icin.

bence güzel olur.
sırbistana en son gittiğimde belgrad'da 5 gün kaldım, bi 5 gün daha kalsam kalınırdı. bence belgrad sıkıcı bir şehir değil hiç.

pasaport kontrolünde hiçbir sıkıntı olacağını düşünmüyorum, tek kelime etmeden geçti bizim uçaktaki herkes girişte.
türklere karşı herhangi bir önyargıyla da karşılaşmadım.

mideniz aliyorsa gidin tabi. tr.wikipedia.org

auzef

insanlara kolay yoldan diploma verip üniversiteye gelir sağlamak için oluşturulmuş sistemler bunlar. herhangi biri diğerlerine göre daha fazla tatmin etmez. uzun süreli bir geçmişi olması sayesinde anadolu aöf'ün diğerlerine göre daha oturmuş bir sistemi var sadece.

açıktan değil ama uzaktan eğitim veriyor. Ahmet Yesevi Üni kontenjanlı alım y aptığı için biraz daha iyi.

Soruyu yanlış anlayıp cevap vermişim sildim onu.

Baştan alayım.
Evet alırım. Alışveriş sık sık yaptığım için karşıma her mevsimden şeyler çıkıyor hoşuma gidenleri alıyorum. Özellikle kış gelsin de yazlık alayım değil ama denk geldikçe alırım evet.

ben hep alırım. nasıl olsa 6 ay sonra giyeceğiz. yaza 2 katına almaktansa.

fiyatı uygun ve kalitelsiyle alıp
eskilerden bir taneyi uygun bir yere bağışlıyorum

ama özellikle bakmıyorum uygulama içinde denk gelirse

Nautivadan tisort aldim 300 papeldi cogu

yazın kışlık kolay kolay almam küresel ısınmadan dolayı kışlık kıyafetlerin çoğu etiketi üzerinden dolaplarda kalıyor atık.
yazlığı 12 ay denk gelirse alırım.

Bulsam alirim. Internetten almayi pek sevmiyorum. Yildim geri kargo yollayip iadenin yatmasini beklemekten. O yuzden mumkun degil benim icin pek.

Eylul ayinin ilk haftasi ince bir ust lazimdi mangoya gittim baktim kazaklar falan cikmisti. Magazalar cok cabuk sezon degistiriyor. Tamam ocak ayinda satmasinlar da agustos bitti mi her sey kalkmasi ya

kendi bedenime bi dönsem alacağım da... bundan mantıklı iş yok çünkü.

Örneklerini gördüm, Key Account Manager olarak çalıştıysanız yazılabilir.

Bence önemli olan konu şu, EAE'den kiminle çalıştınız gibi bir soru geldiğinde net bir cevap verebilmeniz (tercihen bu kişinin önemli bir konumda olması) ve o kişiye sorduklarında sizi tanıyor ve iyi referans olacak olması.

açıklama kısmına şu ve şu şirketilerin standartlarının sağlanması şeklinde eklenebilir

İlki Agirê jîyan- zer Mircan
youtu.be

ikinci de www.youtube.com ama sanırım speed up var postta

Muhasebe. İkisini karşılaştırmak bile abes aslında. Çok farklı konular, dallar.

Muhasebe > ik

İkdan kastınız sadece bordro mu, işe alım, organizasyon, süreçler mi.
Kapsamı bilmeden cevap vermek zor.

Muhasebe ölmekte olan bir meslek. O sahadaki işler, hızla dijitale kayıyor. Bir 5-10 sene sonra ölecek bir meslek.

Finans veya müşavirlik gibi özel bir kolu olursa, olabilir. Ancak sadece muhasebe ve İK derseniz, İK.

NOT: Yatırım tavsiyesi değildir.


.

Sadece düz versiyonları için konuşursak ik heralde.
Onun dışında ikisi de acayip sıkıcı meslekler benim için.

Her türlü muhasebe.

Rusça hazırlık öğrencisiyim, daha 1,5 ay oldu. Online eğitim biraz zor, ilgi çabuk dağılıyor. Hocanın Türkçeye ve Türk Dili terminolojisine hakim olmaması sıkıntı yaratıyor. O yüzden biraz sıkıcı geçiyor. Alan derslerine geçince belki değişir diye umutluyum.

beklentinize, ne amaç için kullanacağınıza göre değişir. kardeşim mi band 8 kullanıyor oldukça memnun.

mi band 8 aldım bir haftadır kullanıyorum ihtiyaçlarımı karşılıyor memnunum.

Hayir.

Bir şey olmaz.

Koçtaş'tan kocaman gardrop almıştım. Elim yatkındır. Bir yardımcı eşliğinde çok güzel monte ettim.

İkeanın ürünleri ayrıca lego yapmak kadar kolaydır.

Başka bir zaman başka bir yerden de 1.20 yükseklikte çekmeceli, kapaklı bi dolap aldım. Asla beceremedim.Ne yaptımsa olmadı. Gönyeleyemedim bir türlü. Ki beceriksizliğin bende olduğuna inanmıyorum.

Aldığın ürünün kalitesine göre değişir bence.

Bütün evi kendim kurdum.(eşim gerektiğinde parçaları tuttu) Daha önce yaptıysan veya yapıldığını gördüysen halledersin, en fazla uzun sürer. Bazı ürünlerin açıklaması çok iyi oluyor bazıları çok genel bahsedip geçiyor. (ikea kötü bence, sadece görsel ve bazı şeyleri hiç açıklamayan bir kılavuz yapmışlar. Bazı ürünlerde vidalara parçalara kadar kodlanmış parçalar ve kılavuz geliyor, A'yı B'ye tak falan diye gösteriyor onları çoook rahat yaparsın.)

productimages.hepsiburada.net
mesela şu ikisi arasındaki ilişkiyi biliyor musun?

Elektrikli vida matkabı olsa iyi olur ama elle de halledilir. (uzun sürer ve yorar)

Kılavuz kötüyse kendin denemek zorunda kalabilirsin, o durumda daha önce bir dolap kurmuş veya sökmüş olmak çok yardımcı oluyor. Fakat artık youtubeda eminim bir sürü video vardır onlara göz at.

Benim hiç deneyimim yoktu, hayatımda ilk kurduğum şey gardrobum oldu. Rahatça da yaptım, ancak elinizde matkap varsa iyi ki almışım diyeceğiniz zamanlardan birisi yalnız. Matkapsız biraz yorucu olabiliyor.

nhk ni youkosu, bu en sevmediğim parçalardan biri. Onun yuvası oluyor.

Masayı yapan adam onu da yaptı.

Dolaba bağlı ikinci bir el geniş parçalar için gerekebilir
Ama beceri dersen becerirsin

şarjlı tornavida ve matkapla her şeyi çözersin hacım go

kolay yaparsın, herşey zaten isofixli oluyor, sadece vidalı kısımları ufak bi kurbağacıkla sıkıp, yıldız tornavida ile sabitliyorsun. ufak bi kurbağacık şart. isofix kontrol kalemi ile bile takılır. yıldız olması şart değil.

büyük şeylerdeki en büyük sıkıntı ucundan tutacak birisi olmadığında oluyor.

yönergeleri takip edersen planlı bir şekilde başlarsan kolay, ha bir yerde takılırsan asla ilerleyemiyorsun o noktada bırakıp ertesi gün devam etmek gerek yoksa boşuna debelenip duruorsun

parçalar, vidalar vb ekipmanlar var ise hiçbir sorun yaşamazsınız. sadece yanınızda size yardım edecek 1 kişi olsun kafi. artık mobilya satıcıları alyanına kadar gönderiyor.

Uçak teknik kursları aldım cebimden hiç para çıkmadı bunun yerine çalışma taahütü imzaladım

Toplam maliyeti tahmin edemiyorum ama 200k dolardan fazladır

50'den fazla egitim almisimdir, 20 kadari farkli ulkelerde. Calistigim uluslararasi sirketler seyahat, konaklama, yeme icme ve egitim masraflarini karsiladi. Cogunlugu Ingilizce, bazilari da Fransizca egitimlerdi. Petrol muhendisligi alaninda teknik egitimler...

Sen makine mühendisi değil miydin?

Sürekli iş hatta sektör değiştirmekle alakalı duyurularına denk geliyorum. İnsan kaynaklarına yönelmenin sebebi nedir?

Makine mühendisiyim. Benim için daha iyi olacağını düşünüyorum.

Makine mühendisi birini sırf bu eğitimi aldı diye İnsan Kaynakları departmanına almazlar.

Vallaha ben yeni işten çıkan eleman için soyleyeyim;
1 ayda çıktı.
Sebebi de önceden daha ufak ama finansal baskı olmayan yerlerdeydi (10 sene falan kariyeri var).
Biz ise 100bin kişilik her ay sonu stok/satış/fob/doh/lojistik maliyeti baskısı olan bir şirketiz çünkü amerikan borsasinda.
Haliyle iş ortamini cok sevsem de işi de sevsem de ki cok iyiydi oldukça memnunduk, bu tarz baskılı ortamda çalışmak istemiyorum çünkü insan ikinci planda dedi. Iki gün sonra ayrılıyor.

Ben de 3 ayda ayrılmistim. Fmcg uretim planlamaydi ve bana göre olmadığını anlamıştım (kısa süreli stresi sevmiyorum). Bir de gelecek yoktu sirkette çünkü master olmazsa yükselmek ik kurali geregi yasakti. Zaten ben ayrildiktan 6-7 ay sonra bütün 100 kişilik işi polonya'ya aktardilar.

Ayrildigin yere yapacagin aciklamadan ziyade seni gelecekte ise alacak diger isverenlere sunacagin hikaye onemli. Yarin birisi niye bu kadar cabuk degistiriyorsunuz dediginde guclu, kendine guvenli bir aciklama yapabilmen lazim. O sekilde stratejik konusabiliyorsan sorun yok.

Kisa sureli calistiginiz yeri, yeni gececeginiz yerde uzun sure calisacaginizi varsayarak yaziyorum, cv'nize yazmasaniz da olur, kimseye aciklama yapmaniza gerek kalmaz.
Kisa suredir calistiginiz yerden de ayrilmak icin bir sebep soylemenize gerek yok, gonul borcunuz olusmamis zaten, is dunyasi, sizi begenmeseler onlar da gozunuzun yasina bakmaz sizi cikarirlar. Kaldi ki is yasaminda yeri doldurulamayacak kimse yok. Is yasami da iliskiler gibi karsilikli, iki tarafinda da sevmesi gerekiyor. Bu olayda siz sevmemissiniz. Daha iyi bir is buldum ya da bana gore olmadigini anladim, vs hepsini soylemek mumkun.

Oluyor. Gunde 1 veya gunde 2 ogun beslenenler var. Ac kaldikca vucut buyume hormonu salgiliyor en basit yarari.
Ayrica bkz: IF. Fasting yontemiyle yag yakanlar var

Bi faydası yok bence ya çünkü beyin gibi sinir sistemi gibi sistemlerin ana yakıtı şeker, ayrıca düşük kan şekeriyle hipoglisemi sınırında dolaşmakta ısrar etmenin bir anlamı yok. Bir de gün içinde aç kalarak yağ harcamanın kilo kaybına bir etkisi yok pek. Bir de günlük proteine ihtiyaç duyan mekanizmalar var, bunlara ihtiyacı olan proteini vermeyince kasları yıkıp oradan protein almaya çalışıyor. Bir de otofaji konusu çok popüler oldu ama otofajinin insan üstünde olan etkilerine yönelik hiç araştırma yok hepsi sıçanlar üzerinde yapılmış. Toplam kalorinin büyük bölümü sağlıklı kaynaklardan geliyorsa günde 5 öğün yemekle 2 öğün yemenin pek farkı yok, gece geç yemek yemenin de bir zararı yok. Yani otobandasın araba benzin ikaz lambasını yakmış sana yakıt ver diye yalvarıyor sen hala dur biraz daha devam edelim diyorsun, bu iş buna benziyor biraz. Bence tabii.

Evet. günde 2 öğün yemek yiyorum genellikle. Çok fiziksel aktivitem yoksa 1 öğün yediğim de oluyor ara ara. Bağırsak sağlığından tutun bilişsel fonksiyonların düzenlenmesine kadar bir çok faydasından bahsedilir. bağırsakları bir çorap gibi düşünün. çorabı bir ucundan tutup içindekileri sıyırdığınızı düşünün sıkarak. açlıkta bu tarz bir şey oluyor diye okumuştum. ekstra bir rahatsızlığınız yoksa yani sağlıklı yetişkinlerde biraz acıkmanın zararı olduğunu hiç okumadım.

Mantıklı aç durmak evet sağlıklı. Bu konuda binlerce makale var. Öğlen 12 gibi ve akşam 6 gibi yenilecek yemek sonrası ertesi gün 12.00'e kadar aç kalmanın sağlıklı olduğu söylenmekte. Fakat vücudu sırf ackalmak icin uzun süre besinsiz bırakmak sağlıksız.

(bkz: otofaji)

2016 tıp ödülünden sonra çok popülerleşti bu konsept, otofaji olarak araştırabilirsiniz. çok faydalı ve boş beleş değil altı kanıtlarla dolu bir olay.

buradan başlayabilirsiniz:

www.youtube.com

Ramazan ayında genelde insanlar kilo alır.

Uzun süre aç kalmak vücudun dengesini bozabiliyor. Diyet yaparken bunu denedim vücutta artık yağ oranın düşünce kas yakıyor bu da zararlı. Tek günlük açlıklar değilde, plansız kafaya göre diyetler sağlık sıkıntısı yaratır.

12.30’da ilk öğünümü, 17.00’de son öğünümü yerim. Atıştırma falan yapmam iki öğün yer geçerim. O da çalıştığım için. Tatillerde tek öğün beslenmeye çalışıyorum. Aç kaldığımda hem daha enerjik oluyorum hem daha sağlıklı hissediyorum.

Aç kalmanın faydası var. Kan şekeri kendini dengelemeyi öğreniyor. Yağ yakmaya alışıyor. Büyüme hormonu salgılanıyor.

Gece yiyip yatmanın kilona overall da etkisi az olsa da genel vücut sağlığına etkisi çok kötü. Gece yiyip yatmanın bir zararı yok diyenler çok kısıtlı bir pencereden, yalnızca kilo penceresinden konuşuyor. Vücut gece sindirimle uğraştığında uykudan aldığın yararın baya kısmını kaybediyorsun.

Aynıcq beyinin kayıkıtı karbonhidrat. Ama bizim bücudumuzda bunu ayarlayan sistemler var. Öyle karbonhidrat yemedin diye beynin aç kalmıyor. Vücut çalışan bi makine, hemen salgılıyo başka bi hormon, beynine gereken karbonhidratı kanına veriyor.

Aç kaldığında kan şekerin de hipoglisemi sınırına inmez. Eğer şöyle bi hafta açlık sürene dikkat edersen zaten insülinin glukagon dengeye giriyor. Kan şekerin düşmeden önce insülin salgılanmayı bırakıyor ya da glukagon kan şekerini tekrar eski düzenine sokuyor.

Eğer günde 5 öğün yiyorsan sindirim sistemi sürekli çalıştığı için dengesini kaybediyor. Hormonlar aslında sana gereken orandan fazla salgılanmaya başlıyor. Kan şekerin bir düşüp bir çıkıyor bu da sende yeme atakları falan yaratır.

Açlık süresini uzatmak iyidir.
Proteini az alırsan günde 5 öğünde yesen, 1 öğün de yesen kasların yıkılır.

memur olsam edirne'de yaşamak isterdim avrupaya yakın istanbula yakın fiyatlar uygun insanlar kaliteli

eğer hiçbir şehirde ailem, evim yoksa ne memurluğu olduğuna bağlı. doktor olsam batı, öğretmen olsam erzurum.

Yaşadıklarım arasında

Denizli ve Eskişehir bence memur için çok ideal şehirler. Aşırı pahalı sayılmazlar (Denizli bir tık daha pahalı olabilir). Şehir hayatı da keyifli ikisinde de. Konumları da güzel.

Gezdiklerim arasında

Çanakkale yaşamayı en istediğim yerlerden biri. İzmirli olarak sakin bir İzmir gibi geliyor ne zaman gitsem.

Bi de orta karadenizde Giresun, Ordu, Samsun ve Sinop olabilir. Sinop küçük ve sapa biraz diğerlerine göre ama dördü de memur olarak yaşanacak yer gibi.

Bi de kötü bi intibası olsa da Konya da memur olarak birkaç sene yaşanabilecek bi yer bence. Şehirleşmesi iyi, Ankara'ya hızlı tren var, yobaz falan ama bi şekilde kendi hâlinde yaşanabilir gibi geliyor

Türkiyedeki büyükşehirler hariç diğer şehirler genelde memura uygun burada beklenti önemli. Mesela aydın memur şehri olabilir ama ben tercih etmem. Suç oranı yüksek yazın cehennem sıcak avm kısıtlı. Denizli sıkıcı bir şehir. Bence en mantıklı şehir eskişehir.

Valla ben çektiğim doğa fotoğraflarını whatsapp durumda paylaşıyordum ama çok gömdükleri için artık bir yerde paylaşamıyorum:/. Arada eş dosta atıyorum wp'tan ya da artık içime atıyorum:D
Ama reddit'e sardığım bir dönemdeysem nature porn subredditlerine vs de atabiliyorum.

"Instagram'da paylaşmak istiyorum ama hesabım dışarı kapalı."
Disariya acik ikinci bir instagram hesabi acmanin onunde bir engel yok.

VSCO'da paylaşıp linkini biolarına koyanlar oluyor ama onun görülmesi için insanların senin profillerine girmesi lazım.

Ben photos a atıyorum. Paylaşamıyorum. Kişisel hesabım blog gibi.

İnsanlar görünce 'aa' diyip alkışlamıyorlar çünkü.

pexels
500px
flickr

samsung zfold mesela 50bin küsür civarında fiyat olarak. otobüste zor tabi.

zflip var bir de ama bence o çok mantıklı değil. zfold açılınca mesela tablet gibi oluyor. zflip ise eski kapaklı motorola telefonlar gibi.

valla yarı fiyatına verseler kullanmam. bi avantajı da yok. eksisi çok.

samsungun yaptığı reklamın romantizminden etkilenip almaya kalkmayın. gerçekten hoşunuza giden bir özelliği varsa o zaman alın. bildiğim kadarıyla ipxx sertifikalarında tek eksiği toza karşı dayanımın bir tık düşük oluşuydu. Yani suya karşı dayanımı iyi ama toza karşı eh. Ekranı S serilerinden daha canlı ve parlak gözüküyordu. Katlanmasının avantajı cepte az yer kaplaması ama kalınlığı da hatırı sayılır ölçüde var. Masaya koyduğunda görüntülü görüşme vs yaparsan telefonu bir şeye dayamadan kullanmak güzel bir özellik. Geriye başka bir artısı kalmıyor. Samsung reklamda yüzü güzel bir kızla, sanki bir olmazsa olmaz ihtiyaçmış gibi tanıtarak reklam yaptı. Alır mıydım? Alırdım eğer şu an ki telefonumun eski ve yetmeyeceği bir konumda olsaydım. Yurtdışında otobüste en çok gördüğüm telefon iPhone'du. Katlanırmış falan filan hikaye orada.

almanyada calismak icin temelde cozulmesi gereken iki onemli konu var.
1. is bulmak
2. calisma ve oturum izni

is bulmak calisma izni almayi garanti etmiyor cunku bir is yeri ile anlasip sozlesme imzaladiginizda alman calisma dairesi "bu adami neden ise almak istiyorsun, bu kisinin ozelligi ne, ab icinden bulamadin mi" sekilinde bir formu doldurmasini istiyor. iste bu surec ile ugrasmamak icin is yerlerinin bir kismi ab disindan basvrulara olumlu bakmiyor. ama eger diploma, sertifika, dil sertifikasi gibi guclu argumanlar var ise hem is yeri icin iyi, yani is bulmak daha kolay, hem de calisma izni icin guclu arguman sunmus olursun. ihtimal ciddi oranda artar.

ayrica er ya da gec muhendis olarak da is bulabilirsin. linkedin de buyuk firmalarin is ilanlarina bakmani tavsiye ederim. sirketlerin web sitelerine de bakabilirsin. bunun yaninda "head hunter" veya "consulting" sirketleri de danismanlik yaptiklari sirketler icin is ilani acabiliyorlar. linkedin alternatif sitelere de bakabilirsin ornegin www.stepstone.de

linkte verdiğim kişi ile irtibata geç. muhtemelen ilk önce almanca dil sertifikası isteyecek. neticeyi bizimle de paylaşırsan ne güzel olur:

de.linkedin.com

personalvermittlungplus.de

yakın zamanda bi arkadaşım yüksek lisans için gitti.

senin için geçerli bi yol olur mu bilmiyorum ama o pandemi döneminde filan yaklaşık üç yıl ailesinin yanında oturdu, internetten çalıştı, parasını biriktirdi, YL için kabul alıp gitti.

almanya'da (birkaç eyalet istisna olmakla beraber) üniversite harcı yok. varsa da cüzi bir meblağ. sorun şu ki orada en az bir sene yetecek maddi kaynağı hemen göstermeni istiyolar. atıyorum aylık öğrenci için gereken para €900 olarak mı belirlendi? 900x12'den içinde 10 bin 800 euro olan BLOKE HESAP göstermen gerekiyor. bundan her ay 900 euro çekebiliyorsun.

senin işin piyasasını hiç bilmiyorum ama en kötü 15 bin alıyosundur diye tahmin ediyorum. ailenle yaşıyorsun, hadi toplamda 5 bin onlara destek ve senin için çok kısıtlı bi yaşam için gereken para olsun. ayda 10 bin attın diyelim. mevcut kurda bunu 24 ay yapsan yaklaşık 8 bin euro ediyor. evet bu yetmez ama belki daha fazla kazanıyosundur, belki ailene ve kendine daha az para ayırırsın, belki araban vardır onu satarsın vs...

yaşın genç sayılır. üstelik iş deneyimin var. ingilizcem var diyorsun. bu şekilde teknik üniversiteden yüksek lisans kabulü alman çok zor olmaz bence. bissürü okul var, biri kabul etmese diğeri eder sanırım. öylelikle gidebilirsin. ha bu da kolay değil evet; sonuçta burada 3-4 sene belki çok sıkı tutup para biriktirmen gerekecek, e gideceksin orada tekrar öğrenci olacaksın...

ama iş tecrübesi olan bi mühendis almanya'da teknik alanda YL yaptıktan sonra bence her türlü iş bulur zaten. yani ben senin yerinde olsam böyle bi şey denerdim açıkçası. bu sayede en kötü YL yapabileceğini bilirsin en azından devamı gelmese bile. direkt işlere filan da başvurulabilir elbette ama o alanda benim hiçbi bilgim yok, o taraf için bi şey diyemem.

kısacası evet bu ülkede aldığımız para da çerez parası eyvallah ama düzenli işi olan biri ailesinin yanına yerleşip iyi kötü para biriktirme şansı varsa avrupa'da yüksek lisans yapacak birikimi bulabilir. kimisi bir yılda, kimisi dört yılda. ama bulur. bence böyle bi imkan varsa bunu düşün derim.

Borsaya yatırmış olduğum paraya acil bir durum nedeniyle ihtiyaç duymadığım sürece hisseden çıkmıyorum. Yüzdesi vs fark etmez. Zaten bence ihtiyacın dışında kalan paranın borsaya yatırılması ve düşmesi durumunda da bekleme imkanını sana sağlayacak diğer paranın kendi hesabında olması gerekmekte.

bir hisse alırken belirli bir yükseliş öngörmen lazım bunu yapamadın diyelim başka bir hissede de o yükselişi öngörmen lazım

dolayısı ile yeni seçeceğin hisse eski zararını karşılayacak ise böyle bir şey yapılabilir. birde tahmin edilemeyen şeyler var mesela rte'nin hamas açıklaması gibi herşey %8 düştü. ona yapılacak çok bir şey yok. elinde hisse bekliyorsun.

Eger deger yatirimcisi isen, trader degilsen aylar surecek bir dususte bile satmak icin bir neden olmamasi lazim.Tabi o hisseyi neden aldiginizi bilmeniz lazim

bi ay cok kısa süre ben 6 aydır zararda oldugum hisse var. eğer parayı ihtiyacım yoksa ben dokunmuyorum ama bazı arkadaslarım var 5 bin zararla satanlar var.

borsaya giren zararı da karıda göze alır, ancak şöyle bir durum varki
Zarar ve kar realize edildiğinde yani satıldığında gerçekleşir ve kar ve zarar vadeye göredir.
Bir hisseyi alıp, bir ay sonra sattığınızda zarar %60 da edebilirsiniz, 3 ay sonra sattığınızda %90 kar da, uzun vadeli düşününler zararda satmazlar.

Yani burada satış hisseyi alırken düşünelen max. vadeye göre yapılır.

enflasyonu dikkate alıyorum
geçen kasıma göre 2 katına çıkmalıydı kar'ım
çıkmadı :)

Her hissede hedefim baştan bellidir. O yüzden hedefe kadar satış mecbur olmadıkça imkansız. Zaten doğru hissedersen yüzde 25 ten fazla düşüş olmaz. Yüzde 509 olmadan kar almama yüzde bin olmadan da tamamen satmama prensibim var

Türkiyede borsa işleri çok sıkıntılı. Küçük yatırımcıya para yedirmezler.

Borsadan çıkın. Ben illa görmek istiyorum, borsa neymiş öğrenmek istiyorum vs. diyorsanız, tamamı gitse üzülmeyeceğiniz bir para ile yatırım yapın.


NOT: Yatırım tavsiyesi değildir!

.

bir trader olarak alım yapmadan önce stop olacağım noktayı ve zararı hesaplarım. o yüzden o noktaya gelirse direkt satarım. (tabi bazı ince detayları var)

trader olmasaydım ve çöp hisse değilse beklerdim herhalde.
bunu demek bile zor geldi bana ya. zararda oturmak benim işim değil. trader adamın cevapları sana göre değil sanırım.

2022'de %35-40 zararla hisse sattim. "Kâra geçene kadar (1 ay sürse bile)" kismi guldurdu beni. Seneler surebilir, hatta hayatin boyunca hic gecmeyebilir kara.

"Türkiyede borsa işleri çok sıkıntılı. Küçük yatırımcıya para yedirmezler."
Turkiye'ye ozel bir konsept degil bu, her yerde oyle. Kim kime niye bedavaya para versin.

Borsacılar bana katılacaktır.

Borsada herkesin tuttuğu kendine aynı şekilde herkesin vadesi kendine olduğu gibi.

Aynı fiyatta aynı durumda aynanda kazanç/kayıp/fırsat/ikaz durumları yaşanabilir.

Tek bir doğru yok. Yanlış da yok diyebiliriz.

Belli başlı parametrelere göre değişir aynı durum.

O yüzden soru çok şahsi.

Su kaçağından şüphe etmek gerekiyor ilk etapta.

Genelde sulandırılmış çamaşır suyu ile küfü öldürmek gerektiği söyleniyor tecrübesi olan arkadaşlar vardı yazarlar birazdan muhtemelen.

kaloriferden kaynaklı ise, kombinizin su seviyesini kontrol edin, sürekli düşüş gösteriyorsa kalorifer borularından olabilir.

Yada yağmurlu günlerden sonra rutubet ve küflenme artıyorsa, dış cepheden içeriye bir şekilde su alıyordur.

Küf alan duvarın arkasında banyo, vb. varsa oradaki su borularından da sızıyor olabilir.

Tespit için kesin çözüm, termal kamera ile görüntülemektir , tesisatçılar bu işi yapıyorlar.

küf öldürücü bir toksiktir. internetteki spreylerin hepsi çamaşır suyu içeriyor bu küfü daha çok tetikliyor ve etrafa sporlarını salıyor. küf bir canlıdır ve iç organlarınıza yerleşir.

sirke ve karbonat karışımı ile temizleyeceksin. temizliği yaparken de kullandığın kıyafeti çöpe atacaksın. nemin önüne geçemiyorsan şayet o bölgeye sıva vurman gerekecek. küfün olduğu bir ev sizi önce hasta eder sonra yavaşça öldürür.

aşağıya sayfa bıraktım bilinçlen. kolay gelsin

www.instagram.com

Çok kalabalığa girmeden ne yaparız diye düşündük, boğazı gören bir restoranda yer ayırttık. Yol boyu ne olup bitiyor diye baka baka oraya gidip yemek yerken tören geçişini izleyip sonra boğaz köprüsünü görebileceğimiz bir nokta bulup drone gösterisine bakıp döneceğiz. Sonra da uyku, benim enerjim bu kadar :D Akşam konserlere kalmayacağım.

Bizim okulda 3 günlük kutlama var. Hafta sonu da dahil. Hepsine gideceğim.

Twitter + youtube, istiklâl marşı, kapanış.

Bu gece içip yarın evde ayilmayi düşünüyorum

boğazda uçak gösterilerini izleyeceğim..

Evet 4 yıldır düzenli boks antrenmanı yapıyorum, hanımı da alıştırdım. Cinsel hayat olsun, mental durumlar olsun inanılmaz faydasını görüyoruz.

Bisiklete biniyorum, yollara çıkıyorum. Hayatımın bir parçası, çok seviyorum.

Covid dönemi iki sene spor yapamamayi da sayarsak yaklasik 10-12 yıldır strength training yapıyorum. Bench, deadlift, squat, ohp.

Dağ köyünde yaşıyorum haftada bir koşu iki kere falan da dağda ormanda yürüyorum.

Yüzmeyi sevsem de çok hastası olamadım havuzda. Ama ailecek sürekli yüzen yarismalara katılan is arkadaşım var. Fransa'da yaşadığım sehrin olayi herkes çok sportif, decathlon sponsorlugunda yaşıyor sehir. yani voleybol, yüzme, snowboard, eskrim, kayak, bisiklet, cross bütün ofis bunları yapıyor yerinde duran yok.

Düzenli yürüyüş ve koşu yapıyorum.

haftada 3-4 saat (2-3) gün yüzüyorum. arada yürümek dışında başka spor yapmadığım için güzel hissettiriyor. yüzme sonrası yediğim yemekten aşırı zevk alıyorum çünkü baya acıktırıyor. faydası var mı bilmiyorum ama illaki vardır. spor sonuçta. vücudun birçok yeri çalışıyor.

Yani uzun süre giyeceksem 2000 liranin 100 dolar bile etmediği düşünüldüğünde veririm. Zaten sanırım 500-600 liradan aşağıya sweatshirt kalmadı artık.

Her zaman degil ama bazen. Cok sevdigim bir markaysa veya cok cok begendiysem. Mesela kanken cantaya iyi para verdim cunku cok begeniyorum. keza lacoste gomlege de 2k verdim cunku hem lacoste seviyorum hem de bicimini begendim.

Ama her seyi marka almaliyim, cok para veririm yeter ki marka olsun vs gibi bir yaklasimim yok. Sacma da. Sonucta bir kiyafet, 1-2 maks 3 yila eskimeye basliyor, koleksiyon yapmaya gerek yok. O parayi birlestirip tatile gitmeyi tercih ederim :))

sezon fiyati 2000se almam ama 5ten 2ye dustuyse alirim xd iyi marka dedigin ne acaba cok merak ettim

Sweat için fazla bence. Bir monta, kabana 10bin bile vermeyi düşünebilirim ama sweat için o parayı vermem. Ağustos ayında beymen business gömlek falan almışlığım var ki o bile o kadar para değildi.

indirime girince bulabilir misin? kalmaz mi?
bitecek gibiyse, zamansiz, kaliteliyse verirdim. yoksa beklerdim. bir de kasimda indirim olur belki.

Kırk yılda bir çok hoşuma giden bir baskısı ya da rengi olan, daha önce görmediğim tam bana uyan bir şey bulursam acıya acıya da olsa veriyorum. Yakın zamanda böyle bir şey yaşamadığım için 2000 lira vermişliğim yok, ama geçmişte yine o zamana göre pahalı olan şeyler almıştım. Bugün görsem yine alırım.

Genelde aldığım şeyleri "eh" diyerek alıyorum. Çok beğendiğim bir şey olursa kaçırmak istemiyorum.

mont için bunun üstüne çıkarım ama sweat için asla.
bu arada hiç bir sweatte 2000 lira etmez.
2000 liralık sweat ile 500 liralık sweat arasında nasıl bir fark olabilir ki.
sırf marka diye bir şeye o kadar para verilmez.
o fiyata 4 tane alır her gün birini giyerim.

bu örneğe vermem. @akhenaten +1 diyorum. ayakkabı ve mont için bundan fazlasını veririm. onun dışında hiçbir kıyafet için vermem.

Güçlü, geniş alana yayılmış Osmanlı istenmemesi düşüncesi yanlış.
'Herkes bize karşı' romantizmi de çok saçma.
Devletler arası dostluk, düşmanlık diye bir şey yok, çıkar ilişkisi var.
Yekpare bir Batı yok. Tarihe kocaman yazılmış yüzyıl savaşları var. İngiltere Fransa birbiriyle yüz yıl boyu savaşmış.
Rusya'ya niye göz yummuşlar soruna gelince, Ayasofya'ya kadar gelmiş Rusya'nın niçin, hangi Devletlerin zoruyla geri döndüğünü incelemek lazım mesela.

rusyanın avrupayı tehdit edecek kadar büyük güç olması napolyon savaşlarından sonrası
çeşme olayı büyük istisna. yunan bağımsızlığı avrupada büyük destek görüyor. o yüzden rusyanın müdahalesine göz yumulmuş olabilir.
onun haricinde rusyanın genişlemesinin önüne hep bir set çekilmiştir.
kırım savaşında avrupada büyük ittifak kuruluyor rusyaya karşı
93 harbi sonrasında rusyanın kazanımları geri alınıyor
nazi almanyası zaten ruslardan hem korkuyor hem nefret ediyor. büyük tehdit olarak görüyor.
ikinci dünya savaşı sonrası yine tehdit olarak görülüyor malum
soğuk savaş bitti ve hala tehdit olarak görülüyor.

buyuk bir alana yayilmis olmasi rusya icin dezavantaj aslinda. trans sibirya demiryolunun tamamlanmasi 1916 yillarina kadar suruyor, bu hat 1905 yilinda aciliyor hatta rus-japon savasinda baya faydali olacagi da dusunuluyor ama yetmiyor. modern dunyada bir asya devleti batili bir devleti yeniyor.

osmanli-rusya meselesini ele alacak olursak, ruslar batililar kadar olmasa da sanayilesmeyi basarmis ve modern bir orduyu kurabilmisler. bati tarafina da ilerlemek mantikli olmayacagindan osmanli onlar icin tek cikis yolu. batililar bunu kirim savasi ile kiriyorlar ama kirim savasindaki borclar yuzunden osmanlinin cokusu hizlaniyor.

gunumuzdeki problem ab'nin rusya'ya enerji yonunden bagimli hale getirilmesi. merkel bu konuda putin'e cok guvendi ama ellerinde patladi. denge unsuru olabilecek seyleri kuramadiklari icin bugun ukrayna-rusya problemi ile tum dunyanin ugrasmasi gerekiyor. nato'nun da kalkip rusya'yi isgal edebilecek bir gucu yok. daha once napolyon ve nazi almanyasi'nin o konudaki basarisizliklari ortada. cografya ruslara buyuk bir sans veriyor. enerji kaynaklari var, iyi kotu silah uretebilecek teknolojisi var, insan kaynagina da hakimler. dogal olarak dunya genelinde olmasa bile bolgesel buyuk guc olarak karsimiza cikiyor.

Konuya tam hakim drğilşm ama,
Çar deli petronun vasiyetnamesine yine bu çar zamanındaki Rusya ve Avrupanın genel durumuna bakmak lazım.

Siyasi arenada bir taraf zayıf kalırken diğer taraf güçleniyor.
Osmanlı Rus savaşları da o kadar uzun sürdü ki Avrupa'nın güçlenmesine neden oldu denilir.
Buna sebep olarakta (şu an bile Ortadoğu'da olduğu gibi) yine İngiliz aklı gösterilir.

Sixt

garenta, avis, budget, enterprise

İlk uzun yolum istanbul çanakkale olmuştu, beylikdüzü lapseki biga çan rotasında, yeni yol yokkendi o yüzden baya uzun sürmüş düğüne katılıp dinlenmeden dönmüştüm, tek yön 6 saat sürmüştü galiba, dönüşün son saatleri tehlikeli idi düşününce.

Rota araç etkili, bir sonraki sürüşüm istanbul izmir idi, yeni otoyoldan çok rahat olmuştu, araçta da adaptif hız ve şerit ortalama olunca çok daha az yormuştu.

“tek başıma” ilk uzun yolum güzeldi, sorunsuz geçmişti, İstanbul’dan Bodrum’a gitmiştim. Çok yıl oldu, kaç saatte gittiğimi hatırlamıyorum.

eksisozluk1923.com
Buna da göz atın isterseniz.

Benim en uzun yolum ise İstanbul—Adana. O biraz yoruyor :) hatta Adana +70km idi. Yapmayı hiç sevmediğim şeydir, yolun bitmesine yakın arkadaşıma bırakmıştıım direksiyonu. Güvenli kullanamayacaksam başkası kullansın aracı :)
Adana “biraz!” yorduğu için, Gaziantep yolculuğumu Kapadokya’da 1 gece mola ile yapmıştım.

Sixt. Kiraladım. Çok memnun kaldım. Tavsiye ederim.

budget'tan kiraladım. kurumsallar baş ağrıtmaz. bir de çoğu gsm operatörünün kampanyaları olabiliyor, faydalanmayı unutmayın.

araba kullanmayı öğrendikten 6 ay sonra istanbul didim yol yapmıştım. takip mesafesine ve hız limitlerine uyduktan sonra iş kolay. bir de işaretleri takip etmek önemli. örneğin keskin bir viraja yaklaştığında hızını azaltırsan önemli bir problemi çözmüş olursun.

Tek olarak ilk uzun yolum istanbul - bodrum. E bu şehir içi trafikten daha kolay diye düşünmüştüm sonra anladım ki olay dikkati o kadar süre yolda tutabilmek

Tedarik zinciri konusunda okuyorum. Yeni teknoloji, hesaplama yöntemleri, yeni programlar vs.

alanımda zirvedeki isimlerdenim
edit: güncellenmeye devam ediyorum

Uzman'ın tanımı şöyledir.

Sadece bir konuda her şeyi bilen adam.

yazılımcıyım, mesleğimin hakkını vermekten çok uzaktayım ve umrumda da değil. Çünkü hayatım işimden ibaret değil. Para kazanacak kadar biliyorum, gerekirse biraz daha bir şeyler öğreniyorum tamamdır işte.

Kesinlikle geliştirmiyorum mesleki olarak geri kaldım. Yanlış meslek seçimi.
Meslek psikolog

Yetkinliği hobiye dönüştürmek için ek bilgiler gerekebiliyor. hevesinin peşinden gitmiş arkadaş, o yönde geliştirmiş kendini. Kullanmayacağım bilgiye yatırım yapmam ben. Çoğu mühendisten iyi ingilizce biliyorum, kendimi ifadem yüksektir, lise mezunuyum diyince insanlar şaşırıyor genelde. Kendini geliştirmiş bir teknisyen olarak tanımlamam ama kendimi. Hayattan beklenti ve bakış açısı ile ilgili her şey.

xiaomi 20.000mah power bank kullanıyorum, %20 lerdeyken s23 ultra yı 3 kez sarj edebiliyor. 10.000 lik bence 2 kez sıfırdan sarj edemez

10binlik 2 kere sarj etmez. 1.5 anca. Uzerinde max depolama gibi bir bilgi oluyor, 10binligin uzerinde 8bin mi ne yaziyordu.

PD ozellikli olanlar hizli sarj ediyor. (Duvar prizi gibi Super hizli degil, hizli sarj)

Ucaga aliyorlar.

Powerbank'ler genelde uzun surede sarj oluyor. Oturup olcmedim ama 20binlikler 2 saatten fazladir.

Siz bence 20binlik alin.

Bende baseus 20w 20.000 mah var, memnunum baya.

1. Edemezsiniz. Powerbanklerde kayıp oluyor, orta/iyi modellerin reel kapasitesi yazan mah değerinin 2/3'ü civarında oluyor. İsimsiz ürünlerde ise bu durum allaha emanet.

2. Bu soru cevaplanamaz. Powerbank'in kapasitesine, hızlı şarj özelliği olup olmadığına ve şarj edilen kablo ile şarj aletine göre değişir.

3. Bu soru da cevaplanamaz.Powerbank'in çıkış gücüne ve kullanılan kabloya göre değişir.

4. 25W telefonu 25W powerbank ile şarj ederseniz telefonun hızlı şarj özelliğini sonuna kadar kullanmış olursunuz. daha düşük hızlı şarj çıkış gücüne sahip bir powerbank kullanmanız durumunda ise telefonun hızlı şarj özelliğinden düşük çıkış gücü nispetinde yararlanamazsınız ama telefonu şarj etmeye devam edersiniz. Sadece daha uzun sürede şarj edersiniz.

5. Telefonun markası ile aynı marka almanıza gerek yok. İki cihaz arasında uyum diye bir sorun yok. Bence bilindik markalara gitmek iyidir. Anker, Baseus, Xiaomi vs bakardım ben olsam.

6. 20.000 mAh powerbank ile sayısız kere uçtum, bir kere bile el bagajıma dair bir sorun çıkmadı powerbank nedeniyle.

7. Anker Powercore Select 20.000 mAh kullanıyorum. Memnunum. Kapasite çok büyük olduğu için geç şarj oluyor. Geç şarj olmasının nedeni hızlı şarj aletim olmaması da olabilir, bilmiyorum. Güvenlik sorunu yaşamadım.

2-10k mah tam 1 günde sarj oluyor benim, normali 10 saatte dolduğunu söylüyor buna dikkat ederek alın doldurmak baya zaman alıyor.

Kabine alabilirsin ama bagaj için kesinlikle yasak.

hisse senedi emirlerine bakın bakalım, henüz gerçekleşmemiştir (belki de iptal olmuştur) emir, o yüzden tahsil etmemiştir.

Gerçekleşmiş.

Yatırım hesabında bloke olarak görürsün.

Bloke olarak da gözükmüyor.

Bloke oluyor genelde, parayı aktarmaya kalkarsanız engelleyecektir yüksek ihtimalle. Bloke yoksa bile 2. Günü çeker, hisse senedi aldığınızda 2.gün hesaptan çekiliyor. Dönüşü de satıştan 2 gün sonra olacak.

1- artacağı kesin değil.
2- istediğin kadar alamıyorsun. Çünkü bireysele ayrılan yüzde eşit dağıtım ve katılım çok fazla. Kurumsal için ayrılan yüzde ayrı oluyor.

Karli satabilmen icin elindeki hisseye o fiyattan alici bulabilmelisin. Kim niye alsin yani? bu soruya cevap vermen lazim. Salliyorum tanesi 100 liradan satisi hedeflenen 1 milyon hisse sunuldu piyasaya. Sen 100'den aldin diye birisi sana 101 onerecek diye bir kural yok. Gelen en iyi geklif gayet 90 olabilir.

Turkiye borsasindaki son 2 yildaki patlamadan dolayi surekli para kazanilabilir gibi bir izlenim olustu. Cok kisi kayiplar yasayacak eninde sonunda.

@1917 ve @hot potato'nun dediklerine ek olarak: Halka arz sonrası ilk işlem günlerinde zaten artacağını düşündüğü için alım emri verenler çok olduğu için tavana gidiyor. Yani sizin gibi düşünüp almak isteyen kişi sayısı 1000X ise, hissesini satmak isteyen kişi sayısı X oluyor. Bu makas her geçen gün kapanıyor. Bir noktada o fiyattan almak isteyenlerle satmak isteyenler benzer miktarlara gelince tavan serisi bozuluyor. Bu durumda ilk gün siz almak için emir verseniz de tavanda olan satış emri az olduğu için, alabilme ihtimaliniz çok az olacak. Alım emri verdiğinizde karşıdaki bir satış emri ile eşleşmesi lazım çünkü.

Başladığı ilk gün ve 2. gün artması bugünkü ortamda çok yüksek bir ihtimal evet. Çünkü halka arzlara katılım oranı çok yükseldi, çünkü halka arz olan şirket sayısı çok arttı. Bugün haftada ortalama 3 hisse halka arz oluyor, eskiden bu kadar sık değil diye çok önemsenmiyordu ama günümüzde özellikle öğrenciler için ek gelir kapısına dönüşmüş halde.

Hal böyleyken bahsettiğiniz gibi yüklü alım yapmanız çok zorlaşıyor çünkü emirler sırayla işleme alınıyor. Siz alış emri verdiğinizde sizin eörinizin gerçekleşmesi için sizden önce verilen emirlerin gerçekleşmiş olması gerekiyor.

Piyasaların açık olduğu günlerde ertesi gün için ilk emri içinde bulunduğunuz günde saat 18:10:00'da vermeniz gerekiyor. Ancak bu saatte robotlardan tutun, etraftaki erkes çılgınlar gibi emir yağdırdığı için ertesi gün gerçekleşecek işlem sayısından çok daha fazla alım emri sıraya giriyor, satan sayısı da az olduğu için haliyle alamıyorsunuz.

Bunun böyle olmadığı örneklerden biri bgchf'in arzıydı. Yanlış hatırlamıyorsam bir gün sonra tavan bozmuştu, bu da ilk sorunuza cevap, yükselmesi kesin değil.

Ben halka arzdan alıyorum bazen, öyle 100 bin liralık alma şansın yok, mesela şirketin halka arz edeceği hisse sayısına göre katılımcılara eşit dağıtım yapılıyor ya, o yüzden çok az hisse düşüyor. Mesela tarkim diye bi hisse halka arz olmuştu, bana sadece 2 hisse düşmüştü, iki hissenin fiyatı 200TL filandı, sonra ben biraz bekledim tavan bozulmadan sattım, ya 100 tl kâr etmişimdir ya 200. Yani halka arz öyle büyük paralar kazanılan bişey değil.

rakam niye veriyoruz? :)
%99 borsa (uzun vade, minimum 3 yıl)
%1 para piyasası fonu (ay içinde oluşabilecek nakit ihtiyaçlar için)

Yüzde yüz borsa. Yıllardır ticaretten kazandığını borsaya yatırıyorum. Asla pişman etmedi. Altınla dolarla vakit kaybedecek bir ülkede yaşamıyoruz.

%60 borsa
%20 döviz
%20 yurt dışı yatırım fonu

%20 tr yatirim fonlari (onlarda da yarisi hisse agirlikli fonlar, yarisi serbest fon)
%80 yabanci yatirim fonlari (%80'i 3-4 tane fonda, %20'si daha riskli 2-3x kaldiracli fonlarda (fonlarin icerikleri sp500/nasdaq/gelismekte olan ulkeler gibi, cok niche tematik fonlar degil)

%54 altın, %44 motosiklet, %2 cash.

rakam veremem ancak iki ülkede yaptığım yatırımların dağılım oranını yazabilirim.

51% türkiye'de bulunun yatırımlarım.
%90 Bist (uzun vade 20 yıl, eğer ortak olduğum şirketin raporlarında üç yıl üst üste olumsuzluklar görürsen satış yapıyorum)
%10 yatırım fonları (bist yüz dışı hisse senedi fonu, temmetü veren yatırım fonları, para piyasası fonu)

%46 almanya'da bulunan yatırımlarım
%80 yatırım fonları ve ETF (buradaki dagılım %55 aktif yönetilen fonlar ve %45 dünya, avrupa ve gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan ETF'ler)
%20 DAX (uzun vade 20 yıl)

geri kalan %3 fiziki altın ve tarla

son 3 yıldır altın yoğunlukla altın alıyordum ancak, tr de doların baskılanması, uluslararasında da fedin üstüne çökmesi artık son nokta oldu. Şimde tarla, yatırım fonları ve borsada al sat işleri

2016'dan 2023'e kadar %52 kazandirmis portfolyo

10% Global Equities
14% Emerging Market Eq.
2.5% Altin
20% International Eq.
26% US Eq.
10% Canadian Eq.
1% Canadian Short term bonds
16.5% Government bonds.

Ek olarak 2 milyon $'lik emlak yatirimi.

%10 ozel emeklilik
%10 btc
%80 emlak

ev veya dukkan. baska bir seyde yatirimim yok. gerek de yok.

Ben gözümden çıkarınca yıkamıyorum direkt suya koyuyorum, alıp gözüme takarken elime alıyorum, üstüne az solüsyon döküp her lensi 20 saniye ovalıyorum. Bu yıkama işini yapmdan gözüme takamıyorum minik mikro kıllar veya toz yapışmış oluyor gözüme takınca acıtıyor bunu yapmayınca.

Ben lensi 1 ay değil de 45 gün kullandığım oluyor ama tabi mikrop filan kapmaması için 1 ay kullanıp atmak gerekiyo.

Akşam yatarken solüsyonu saklama kabına atarım. Lensi içine yerleştirtikten sonra lensin tamamen solüsyon içinde kaldığından emin olmak için üzerine biraz daha solüsyon dökerim.

Sabah takarken lensi avuç içime alırım az bir miktar solüsyon üzerine dökerek nazikçe ovalarım. Bunu yapmak lazım çünkü solüsyonun içinde lense yapışan artık göz içi sıvısı mı diyeyim, veya lensi çıkarırken tüy mü diyeyim yabancı birşeyler oluyor direk gözüme takmıyorum.

Aylık lensi 1 ay kullanıp çöpe atıyorsun. Lens bir noktadan sonra hissettiriyor gözünü rahatsız ediyor.

ben yıkamıyorum ama bazen kirli gibi geliyor o zaman yıkıyorum (toz falan yapışıyor bazen)
tam 1 ay sonra çöpe atmanız gerekmez ben 1 ayda hiç atmadım. 45 gün falan gidiyor eğer gözünüzü rahatsız etmeye başlarsa değiştirmeniz gerektiği anlamına gelir.
son olarak da lensle uyumayın.

Bazen instagramı bir açıyorum karşımda tanımadığım yamuk yumuk bir adam. Meğer karısı kendi hesabından kocasını paylaşmış “hayatım <3” diye. Böyle şeylerle dalga geçiyorum.

Daha önce yaptığım kavganın suçunu hiç instagrama atmadım.

Kavganın suçunu instagrama ve nazara hiç atmadım.

İnstagramda foto paylaştıktan sonra “kesin nazar değecek” diye düşünüyorsan kendini kavgaya daha açık hale getiriyorsundur ister istemez. Sonra da çıkan kavgayı nazara bağlamak çok kolay. Ama asıl nedeni kendini gerçekleştiren kehanet diye isimlendiriliyor. Bir çeşit şartlanma yani. Doğa üstü bir nedeni yok. Tamamen psikolojinle alakalı.

İnstagramda mutlu fotolar görünce hööf demiyorum çünkü herkes hayatının fragmanını paylaşıyor orada. Filmin kendisi bok gibi olabilir yani. Fragmanı allayıp pullamak kolay. Gerçeği yansıtmıyo yani.

Nazar yok, biri digerini sevmiyordu idare ediyordu. Çocuk inatla devam etti. Bir de üstüne insta da kızı ve iliskiyi ifşa etti.
Kız sonunda patladi. Mesele bu

iliskiyle alakali degil de mesela gezip tozarken paylasim yaparim, sanki her sey yolunda gibi gozukur, öyle tepkiler alirim ama arkada bin tane belayla ugrasiyorumdur. nazar degil real life

İster nazara inanın isterseniz de inanmayın ama her şeyi sosyal medyada paylaşmak doğru değil bana göre, bunun çok sebebi var

Bu yaşıma kadar normalde hiç nazara inanmayan adamdım. Hiç huyum değildir ama 2 ay önce sosyal medya hesabımda muhabbet kuşumun oynarken ki fotografını paylaştım. Gayet saglıklı sevecen konuşan bir kuştu.İnanır mısınız Evin içindeki muhabbet kuşu yarım saat ya oldu ya olmadı can çekişe çekişe öldü hiç bir şey yapamadım. Ondan beridir aklımda bu nazar konusu korku yaratan bir şekilde kalmıştır. Rahmetli ninemin bir sözü vardı : Nazar insanı mezara, hayvanı kazana koyar diye. Ben bu işin dini kısmıyla değil de kötü enerjiyle alakalı oldugunu düşünüyorum

Kedimi ne zaman instagram'a koysam başına bir şey geldi, sıklıkla da göz enfeksiyonu olarak döndü. Kedimde hem iyi hem kötü nazarı (ya da "göz değmesi" diyelim) o kadar gözlemledim ki artık net olarak inanıyorum buna.