Ekşi Duyuru

holy war diye şarkısı var direk o olabilir mi?

yok o zaten değil de. galiba manowar da olmayabilir kafayı yiycem.

build the wall, fight the holy war, make it fly gibi bir söz öbeği vardı. sözleri sallıyor olma ihtimalim de çok yüksek. iron maiden kesin değil adım gibi bilirim bütün şarkılarını. manowar da olmayabilir. panthera bakacağım bir de aklınıza gelen önerilere açığım.

edit: 200-210 bpm arasıydı

manowar değilmiş abv.

şuymuş: www.youtube.com

bu numaralar havuzda bekletiliyor. kimse almadıysa geri alabilirsiniz.

Hangi şehirde tatil yapacaksınız ya da seçenekler neler?
Deniz tatili mi ormanlık alan mı?
Araç var mı? Toplu taşıma mı kullanılacak?

her şey dahil otel mi istiyorsunuz? Bodrum , Antalya belli bi' bölge var mı ? Ve en önemlisi kaç gün ve bütçeniz nedir?

Ets tur acentesi gibi sorular sormuşum.

Buna uygun kıyafeti giymediğin anda faciaya dönüşür. Öyle bir gözlük. Fizik ve saçla da bağlantılı.

Bu gözlük ancak brad pitt ve o leveldeki baylara yakışır o da onlara her şey yakışacağı için yakışır. o seviyede olmadığını düşünerek çok kötü diyorum.

Casual cümle içinde geçiyorsa bu gözlük o cümlenin ögesi değil.
Spor bir gözlük. Tenisten çıktım, kite’a gidiyorum, saçımı at kuyruğu yapabiliyorum, kumralım, zayıf ama abartı olmadan kaslıyım diyebilir de.

anlıyorum. birbirinizin gazına gelmiyorsunuz di mi? nasıl o kadar kötü olabilir aklım almıyor valla ya. yüzüme bakıp "totom gibi olmuşsun" diyecek biri de yok ki. arkadaşlarım hep gereksiz kibar.

yani bu ve benzerlerini sporda falan giymek lazim. normalde giyinebilecek bir sey degil
gerci simdi moda diye bir sey iteliyorlar 25 sene once yapilmaz edilmez denilen gulunen seyler simdi herkesin ustunde.

facia bile diyemiyorum. böyle bir gözlük nasıl üretiliyor onu bile anlamıyorum.

Öyle facia diyebileceğim bi gözlük değil. Sevdiğiniz gözlüğü takmak için hiç kimseye sormamanızı öneririm. Hayatınızı başkalarının değil kendi zevkinize göre yaşayın.

southpark'ta bir stereotip karakter var. kesin o gözlük dedim, çok benzeri çıktı. southpark.fandom.com
www.reddit.com

kendim doğrudan kullanmadım. ofisten iki kişi geçti, ikisi de pişman oldu.

Fark yok.

Geçmeyin. Son kullanıcı açısından yeni işletim sistemi demek, her yeni versiyonda numaranın artması ve yapılan reklamlardır.
önceki malum Windows 10'du.
ayrıca kullanıcı verilerini karşıya ileten sürüden uygulamalar hizmetler(!) de söz konusu.
Win 10 daki telemetri uygulaması bunlardan biridir.
yeni işletim sistemlerinin içeriğinden haberi olan pek yok. Sadece standart bir kaç uygulama ve bize hitap eden arabirim için kullandığımız temalara takılmışız.

Dikkat edin normal kullanıcın doğrudan işletim sistemiyle bir ilgisi yoktur.
İşletim sistemiyle ilgili olan, kullandığımız uygulamalardır. Uygulamanın var olması ve etkinlik göstermesi için bu sistem gereklidir.
Öyleyse şimdiki kullandığımız uygulamalarda bir sorun yoksa yeni versiyon haliyle gereksizdir.

Doğrusu kendim, sistemi upgrade yapacak olsam bile bazı özelleştirmeler muhakkak yaparım.

Ayrıca bazı uygulamalar bile çalıştırıldığında internete bağlanırlar bizden habersiz.

Üstte saydıklarımızdan ayrı olarak elimizdeki telefonlar da bunlardan
pek farklı değildir.

son kullaniciyi pek etkileyecek bir soru degil bu
mesela server 2016 mi server 2022 mi desen eyvallah
tavsiyem en az yarim sene bekle oyle gec. microsoft'un adetidir bu urun cikardiktan 8-9 ay sonra duzgun hale getiriyor (server surumleri icin ozellikle)

Niye etkilemesin ki? Ux acisindan soruyorum sadece. O da ui ile ilgili zaten veya bazi ozellikler ile.

Bence geçip bizzat kendi gözünle gör.
Taskbar'daki programa sürükle&bırak yapamıyorsun, sağ tıkla task manager'a giremiyorsun.
Start menünün altında nal gibi recommended alanı var.
Context menüde yılların kısayollarına ulaşmak için iki kez tıklaman gerekiyor.
Hıyar hıyar işler.
Hadi context'i registeryden hallettin, start menüyü de 3. partiyle çözdün, ki bence saçmalık. Diğerleri için çözüm yoktu ben baktığımda. Bir esprisi yok yani.
Günlük kullanımda bir artısını göremedim, aksine angarya yaratıyor.

valla benim için aşırı rahat oldu. kendine göre özelleştirmeler yapıp elin alışana kadar kullanırsan eminim ki memnun kalırsın. hala w10 alışkanlıkları var tabi bazen yabancı geliyor arayüzü vs ama kesinlikle daha pratik, ben o kadar pişman değilim açıkçası 2 ay civarı oldu geçeli o zamandan beri aktif bir şekilde kullanıyorum bilgisayardan. biraz da kişiden kişiye değişiyor yani.

Bağımsız Oyuncu

Yani nesil derken laptop eskiyse m2 slotu yoktur direkt sata ssd bakarsınız

M2 slotu varsa her turlu nvm ssd olur mu yani?

mesela m2 pci express 4 de olur mu? ya da olmasa bile kullanabileceği "max" hızı kullanır mı? böylece o ssd'yi başka bir alette kullanabilirim daha sonra.

Karışıklık olmaması için şuradan tarat www.crucial.com
Veya şuradan kendin seçerek yap www.crucial.com

exe 500 bulunamadı hatası verdi.
seçeneklerde de yok cihazım.

balkon kapısı için soruyorum şu sıralar, montajsız 350-450 arası fiyat çekiliyor. yer ankara.

6 cama yaptirdim toplam 2 si normal sineklik 4 u kedi tulu iceri dogru acilan cinsten kedi tulu olanlar 2500

Yapması cok basit birleştir ve 4vida ile montajını yap çerveceye. Geçen sene 2 tarafa açılan buyuk balkon kapısına almıstım. 1 sene oldu oldukca memnunum.

5 adet yaptırdım. (Hepsi cam, balkon yok) tane 300 TL dedi. 250 TL'de anlaştık.
İstanbul-Üsküdar

stor sineklik
bana balkon kapısı tamir için sadece 350 dendi (balkon kapısındaki sineklik akordiyon)
pencere başına da 570lira fiyat verdi, %20 indirim yaparım dedi.

girdiğim bir başka dükkan pencere başı 750 demişti.
herkes tuttuğunu anladığım kadarıyla. yer kadıköy.

macbook air'den (2017) huawei matebook 14'e geçtim. çerçevesiz ve 2k ekran olayı muazzam. kameranın olmayışının sağladığı bir avantaj bu. o yüzden kamerayı eksi listesine yazarken artılara da bunu yazmak lazım.

ben kamerasını ise hem konum itibariyle hem de kalite itibariyle beğenmiyorum. şimdilik pek webcam'lik bir işim olmadı, yakın bir zamanda ise harici webcam'ler (everest, monster falan uyguna çok güzel kameralar var) alarak laptop'un üst kısmına işim düştüğünde takmayı ya da yoğun kullanacaksam masanın sağ ve sol tarafındaki raflardan birine sabitlemeyi düşünüyorum.

kamerasına rağmen bugün olsa yine de alırım.

Kullanan kişiye göre değişir. Kamera kullanım sıklığına göre değişir. Bana göre altta kamera olması kötü.

Çok iyi donanım ve kalite demişsin de bunlar pc üreten markalar değil. Dell, lenovo, Hp gibi bu işe odaklı değil. Bundan ötürü de kronik sorunlar oluyor. Macbook çakması denilebilir.

Matebook 14 kullanıyorum 1.5 yıldır, alet çok iyi ama sırf kamera yüzünden ara ara pişman oluyorum. Çok iyi fiyata almıştım ekranı klavyesi malzeme kalitesi vs her şeyinden memnunum da o kamerayı oraya koyan ve buna onay veren herkese sövüyorum. Sırf bu yüzden kamera açmam gerektiğinde 1. Stand, 2. Harici klavye 3. Mouse kullanmak zorundayım. Ürün pratikliğini yitiriyor.

@nvidia, hp probook g7 kullandım 2 sene. "pc üreten" firma buysa üretmeyen nasıldır kim bilir. gittim mağazada kurcaladım matebook'ları hp probook'u tokatlar.

matebook d16 var, kamera kullanmayan birisi için ekran tam bir tasarım harikası. kamera kullanan kişi için ise kameranın konumu resmen eziyet, ve görüntü çirkinlik abidesi.

sık kamera kullanıyorsanız kesinlikle tavsiye etmem, bir kaç zoom görüşmesine mecbur laptop altına kitap koyarak yükseltip kamerayı kullanmaya çalıştım, yine olmadı. dediğiniz gibi donanım harika ama kamera işi bozuyor. sık kamera kullanmak zorunda olmadığım için beni rahatsız etmiyor ancak aksi durumda harici kamera şart gibi.

3 ay sgk girisin olmazsa ve erkeksen gss borcun calismaya baslar.
Hatta 3 ay 10 gun.
Kadinlara da geliyor dendi ama hic denk gelmedim.

Bir de is degistirme vergisi var, 2 cinsiyeti de kapsiyor.
Is degistirdiysen seneye gelir.
Ikinci isinde 53bin lirayi gecersen geliyor.

Yine pek bilinmeyen baska bir vergi var.
Yillik 650binden fazla maas alirsan geliyor.

Bunlar son 10 senede cikti halk pek bilmiyor.

3 ay sgksız olmadım ama hiç. normal part time çalışırken iş yerim değişmişti aslında aynı firma ama iş yeri kodu değişiyor ondan sonra oluşmaya başlamış bu borçlar şimdi fark ettim. aylık 8 günün de üstünde olmama rağmen çıkmış yine de.

bu iş yeri kodu değişince sgk'ya bildirmemiş falan olabilirler mi acaba valla hiç anlamadım.

edit: 2. işte 53bin lirayı geçmekten kasıt nedir tam anlamadım. 2. iş yıllık mayış - 1. iş yıllık mayış farkı 53 bin ve fazlasıysa mı?

O zaman bir yanlislik olmus olabilir. Eksik falan yatirmislardir belki. Ilcedeki sgk'ya gidince duzeltirler bir hata varsa.

Ben mesela askerde maas alirken issiz diye gss yazmislardi.
Ki dusun emekli sandigina uyesin sgk'ya prim yatiyor devlette memur olarak calisiyorsun.

Sistem cok iyi isliyor.

part-time çalıştığında devlet gelirini görüyor ve eksik günler için sana gss borcu yazıyor. (gelir testine girmene gerek yok çünkü gelirini direkt görüyor sgk)

kendi primini kendin ödeyebilirsin tabii ki ama neden ödeyeceksin?

emeklilik içinse zaten yaşını doldurana kadar günlerini fazla fazla dolduracak 2008 sonrası sgk girişi olanlar. bence bu sebepleyse gerek yok.

haa sağlıktan yararlanmak içinse zaten gss borcu yazılacak onu öder muayene olabilirsiniz acil durumlarda. kızsanız annenizin/babanızın üstünden bakınabiliyorsunuz ayrıca...

Şimdilik yetiyor. Ram arttırma imkanı yoksa alma.

Ram slotu varsa kendin eklersin. Ona bak. Ram slotu olanı al. 8 de yeter. Bakarsın sonra kendin eklersin.

Mesela 100k satirlik excelde islemlerin yavas olmasi ramle mi ilgili islemciyle mi?

ramle alakalı
support.microsoft.com

şöyle de hafifletme taktikleri vermiş
answers.microsoft.com

Ram ekleme işi Core 2 Duo, AMD Athlon zamanında kaldı. Yeni nesil bilgisayarların çoğunda ram, anakarta tümleşik. Değil ram, işlemci ve ekran kartı upgrade ine bile izin vermiyor.

8 gb ram yeterli, hiçbir sorun yaşamazsınız.

1- evet biraz iyileşir ama mucize bekleme. jilet daha önemli. mesela wilkinson'un o jiletleri gayet iyidir. bende de o makineden vardı daha sonra razorus'tan çok agresif olmayan ekonomik bir makine aldım. yani biraz görünüşü insanı cezbediyor ama o plastik makineden kat kat iyi tıraş olmuyorsun.

bunu sözlükte de yazdım, bence geleneksel tıraş denilen şey, İstanbul trafiğinde işe giderken düz vites bir spor araba kullanmak gibi bir şey. fakat otomatik vites orta sınıf bir araba ile işe daha rahat gidip geliyorsun. yani bu benim için a101'den aldığım üç bıçaklı kullan at makineler. o yüzden bir şey alacaksan da çok para verme bence.

makineye vereceğin paraya bir tıraş kasesi ve iyi tıraş fırçası alıp, kullan at bıçakla beraber, yaprak jilete göre daha konforlu tıraş olabilirsin. ben öyle yapıyorum.

2- ben o wilkinson jiletlerini en az 10 kez kullanıyordum. benim de sakalım çok gür değil.

Bende mu makineyi kullanıyorum bir aydır.
Fakat içinden çıkan jiletleri beğenmedim yerine perma sharp jiletlerden aldım memnunum.
Tek sefer kullanıyorum.
Berberdeki ustura traşı gibi olmuyor ama daha ekonomik oluyor permatik yerine yada üç vaşlıklı yerine filan.
Ama yeni makine alacaksın daha iyi makineleri araştırabilirsin çünkü plastik ve amatör işi bence 30liraya aldım ben.

Ben maksimum 3 kez kullandım jiletleri. Kullandığım en güzel jilet cryristal'di(israil yapımı). Yeşil astra da kullandım o da fena değildir.
Şimdi de derby kullanıyorum. Gayet beğendim. Ama arkadaşlar 8-10 kez kullanmışlar ben de deniycem. Bazı jiletler boyun bölgesinde tahrişe neden oluyor bende. Geltir.com'da da gördüm aynı sıkıntıyı yaşayanı.

Sen cihazından memnun musun? Başlangıç için orta agresiflikte olan merkur 34c ve edvin jagger de89 önerilir. Alışma evresinde yüzünü kesmeyesin diye. 34c var bende. Şimdi aynen senin gibi pazardan çin malı bir cihaz aldım. Baya agresif. Bazen onunla tıraş oluyorum. Fena değil. Ama günlük tıraş olunacak bir cihaz değil.

Hayatında ne gibi bir değişiklik olur. Keyifli tıraş olursun. Hayat kaliten artar. Yüzünde tahriş olmaz. Ama sen bu işin ilmini öğrendiysen cihazın pek önemi yok.

Mühim olan şey. Tıraş öncesi hazırlık. Yüzünü güzelce yumuşatman lazım. Rossmann'da bir tıraş fırçası var ismini unuttum. Gayet yeterli. Onunla klasik tıraş sabunu köpürtüyorum. Yüzümü fırçalıyorum, duruluyorum. Tekrar fırçalıyorum. Sonra tıraş. Eğer yüzünü yumuşatmazsan tıraş eziyete döner.

Orta agresiflikteki cihazla 2, 3 perde de tıraş oluyorum. Fakat agresif cihazla tek perde yeterli oluyor. Ama jilet açıklığı fazla olduğu için ters bir harekette kesiyorsun cildini. Açısını iyi ayarlaman lazım.

makine olarak bir kaç farklı marka kullandım. pahalı modeller değildi, aralarında ciddi bir fark göremedim. internetten sağdan soldan okurken pahalı modellerin farklı sonuçlar verdiğini söylüyor herkes ama 4-5 farklı jilet kullandım. en sonda da döndüm berberime sordum, permasharp en iyisi geldi. (yaygın olarak bulabildiklerimiz arasında) sanki jilet ilk etapta daha önemli bir unsur. kötü makine + iyi jilet kombinasyonu, iyi makine + kötü jilet kombinasyonundan çok daha iyi.

Teoride Tether iflas eder paran uçar Binance şirketi kapatır paran gider Binance hack'lenir paran gider ama bunlar pratikte çok olası değil bu şekilde milyon dolarlar tutan insanlar var. Yüklü bi meblağ ise soğuk cüzdana da atabilirsin ama bence ona da gerek yok.

usdt/try paritesi bazen normal usd/try'ye göre düşük kalabiliyor. Büyük paralarda büyük farklar oluşabiliyor. ama tam tersi borsalar kapalıyken dolar alıp satabiliyorsun anlık krizlerde büyük kar da sağlayabiliyor. bence dursun. autenticator mail mesaj şifrelerinin hepsini aç. hiç bir şey olmaz.

cuzdan kullandigim zamanlarda ayni sekilde siraliyordum ben de. sonra cuzdani kullanmayi biraktim.

Değeri büyük olan paralar boyut olarak da büyük olduğu için ben de öyle yapıyorum.

Nakiti sadece istanbulkart yüklemek için bulunduruyordum, artık onu da online yüklediğim için hiç nakit taşımıyorum.

Pandemiden sonra fırın bile temassız çekim yapıyor kolayca.

Ama taşıdığım zamanlarda sık kullanılan küçük paraları elimi sokup hemen çekecek şekilde dışa, kolay ulaşılır yerlere, 100-200 lira gibi büyük (evet, ben nakit kullanırken büyük paraydı bunlar swh) daha zor ulaşılır yerlere koyuyordum.

Sadece takıntı değil. paralara ulaşma ve kalan miktarı tespit kolaylığı sağlar

Genelde büyükten kucuge. Ama bazen aceleyle rastgele soktugum da oluyor.

Kolaylık sagliyor +1

Stavro +1

bende tam tersi bi alışkanlık var. tee çocukken atmye para çekmeye beni yollarlardı ekmek almaya yollar gibi. biri elimden kapmasın diye küçük olanı dışarda olacak şekilde katlar elimde tutardım. tabii cüzdanım çantam filan yok elimde taşırdım. o zamandan beri alışkanlık oldu, şimdi hiç düşünmeden küçük olan en dışarda olacak şekilde koyuyorum hala.

iç içe ama küçükten büyüğe.zaten büyüğün sayısı az oluyor :')

cüzdan kullanmıyorum. sadece kimlikler ve kartlarım var kartlıkta.
ama cebime koyduğum paraları ben de benzer düzende koyuyorum en alta en büyük para gelecek şekilde sıralıyorum ve içe ortadan bir sefer katlayıp ön sol cebime koyuyorum.

ön sağ cebe anahtar ve e-imza(çakmak cebine bozuk oara)
sağ arka kartlık
sol arka telefon

20 yıldır bu şekilde düzenim. hiç şaşmaz.

ben atamın yüzü aynı yöne bakacak şekilde sıralıyorum. (takıntım bu) sayısal olarak büyükten küçüğe sıralarım.

stavro +1

ayrıca Improbable +1

bozuk para cüzdanım var anne tipi fermuarlı 100 liraya kadar olan bozuk paralar ile metal paraları koyuyorum. montumun cebinde hep elimin altında. diğer paraları (olursa çünkü yanımda para taşımayı pek sevmiyorum) çantamdaki esas cüzdanıma karmaşık bir şekilde koyuyorum.

en büyük banknot dışarıda olacak şekilde büyükten küçüğe, atatürk resimleri düz ve içeri bakacak şekilde diziyorum.

kesinlikle rasgele. bu duyuruyu okuyana dek siralamk dizmek falan aklimin ucundan gecmemisti.

artık cüzdan. kullanmıyorum kartlıkta kartlar var para yok. ancak eskiden ve gerektiği zamanlarda dışarıda küçük paradan içeriye doğru büyük para olacak şekilde sıralarım. zaten olması gereken de bu.

Stavro +1

Artık nakit taşımıyorum. %100 kart ..

Atatürk hep aynı tarafta ve soldan sağa doğru küçükten büyüğe olacak şekilde.

pek nakit taşımıyorum ama olursa da değeri en küçük olan en dışta olacak şekilde ikiye kıvrılmış olarak sağ kıç cebine koyuyorum.

milletin önünde cebimden çıkarınca fazla para varmış gibi gözükmesin diye.

Buruşuk ve rastgele.

Zoos like many attractions across the UK, ... as a result of the lockdown.


Noktali kisimda about to be closed demek istiyor sanirim ama yanlis mi diyor ne cozemedim.

Zoos like many attractions across the uk have had to close as a result of the lockdown.

O degil de dinliyorum dinliyorum sondaki the lockdown'i cikartamadim, usteki arkadas saolsun yazmis the lockdown diye ama the lockdown derken the'daki th'yi θ,f olarak okudu kiz:) Oyle ogrenmis herhalde Ama the'da ki th ð  ile okunur bu cok temel bir seydir, onu yanlis ogrenmesi cok buyuk fiyasko ya da soylerken bir anda agzi o sese yanlislikla kaydi

@Neverletyougodown

Th sesini cikarmak kolay degil yabancilar icin, ve ozellikbizle turkler icin.
O kadar bilse zaten bu soru sorulmazdi. Haha.

Git, değmez beklemeye. Yaş kaç iş durumu ne bunlar da önemli ama ayrıntı vermemişsin. Git.

Yaa 28. Calisiyorum. Oyle ideal bir zaman asla olmayacak gibi gorunuyor artik.

Benzer bir durumdayım ve şu an yapmıyor olmamın tek nedeni saçlarım uzun, kıyamıyorum, yoksa bir celp dönemi daha beklemem. Doktoradayım, tecilim 2025'e kadar falan. O zamana kadar 100k olur bedelli.

iki sefer hiç gitmediler, ben başvurduğumda 18 gün gittik, siz şimdi 1 ay gidiyorsunuz.

Parası da arttı günü de, yani bir düzelme emaresi yok. MHP meclisten çıkarsa ve etkisini azaltırsa anca öyle bişeyler değişir belki.

Yapıp kurtulmak dediğin kredi ile 1 ay gitmekse bence yapabiliyorsan yap. Yok kredisiz 6 ay gideyim mi dersen, valla 1 aylık şeyde bile göreceksin son haftalarda herkes çıkışı bekleyecek.

İmkan varsa gidilmeli, fiyat düşüşü zor, 30 bin tl lik bedelliler sonrası 18 bin ve 15 binlik bedelliler yargıya taşındı şu anda aihm de dava. 27 günlük temel eğitim nato nun zorunluluğu temel askeri eğitim almamış kişileri asker saymıyorlar. Ordu da ki er sayısı olarak natoya bildirilemiyor.

kesinlikle yapardım. yaş geçtikçe daha da zorlaşıyor. ben de 29 yaşında yaptım bedelli olarak, keşke çok daha önceden halletseydim diyorum. acayip bir ayak bağı, yaş geçtikçe insanın hiç gidesi gelmiyor. 30'a falan kalsa muhtemelen kaçak olarak yaşardım daha da yapmazdım.

Valla ben neredeyse 10 sene bekledim. Bedelli şartları hiç iyileşmedi. En iyi şartlar kısa adam dönemindeydi ama onu da 1 ayla kaçırdım.

Fiyat düşmez muhtemelen. 1 ay eğitim saçmalığından emin değilim. Burası mağduriyetler ülkesi. Çat diye kaldırabilirler.

5 yıl tecilim var yapabilirim ama yapmıyorum.

1. Üşeniyorum
2. Belki 5 yıl içinde ölürsem salak gibi o kadar parayı bedelliye harcamıș ve 1 ayımı çöpe atmış olarak ölmek istemiyorum.

Uzadığı yere kadar devam. 1 ay şartı kalkarsa yaparım ama.

Bekleme, yap geç. Bakarsın bedelli kalkar falan..

Secim mecim ayagina 56K'da indirim yapilmasi beni sasirtmaz, zira cok genis bir kesimin odeyebilecegi bir miktar degil.

15bin verip yaptım. beklemeden yap, hayatın ne getireceği belli olmaz. kaldı ki bundan sonra fiyatta düşüş olmaz.

bedelli firsati geldiginde beklemeden yapistirmak lazim +1

hak kazandigim hafta parayi yatirmistim, pisman degilim.

Eğer hiç gitmeme şansın varsa sonuna kadar gitme. öyle bir durumun yoksa bekletme, paralı, parasız nasıl yapacağın sana kalmış, 56k'nın kredisini öderken ne kadar zorlanabileceğini hesapla, ne kadar zamanda hayatından ne götürecek, buna değecek mi? değmiyor ise 6 ay yap geç, hatta subaylık oluyor mu bilmiyorum, asteğmen olabiliyorsan ne alak, üzerine maaş da alırsın, 9-5 mesai yaparsın.

ne olacağı belli olmaz, beklersin bir anda bedelli iptal olur vs.
Fırsat varsa aradan çıkartmak lazım

bedelli yapmış biri olarak söylüyorum. git kurtul, kafandan at. önüne tertemiz bakarsın. ondan sonra zaten kalkmış kalkmamış senin umrunda olmaz. imkanın varsa hemen git kurtul. yoksa da imkanlarını zorla yine bedelli yap kurtul. her gün bedelli yaptığına şükredersin.

Maaşınız * 6 >56000 ise düşünmeden ve beklemeden yapın. Değilse beklerdim ben olsam.

Başvuracağınız üniversiteye bağlı. Mesela Boğaziçi'nde benim zamanımda ikisi de geçerli değildi, Toefl istiyorlardı, ya da kendi sınavları vardı. Yabancı dil sınavı kurumdan kuruma değişebilir. Başvuracağınız yerden bilgi alın o konuda.

Eğer bir kurumda YDS geçerliyse Yökdil de büyük ihtimalle geçerlidir.

Yökdil ilk çıktığı sırada YDS'yi geçemeyenler için kolay alternatif olarak çıkarılmıştı. Sonradan ikisi de eşit seviyeye geldi diye duydum. Ben Yökdil'e hiç girmedim ama, yanlış yönlendirmek istemem.

Yökdil Yds'nin yanına yaklaşamaz. En yakın Yds geçen haftaydı. Bir sonraki Yds ekimde. Aralarda eYDS var ama onda da ücret aynı değil ve her şehirde yapılmıyor.

ben yökdile girmiştim hem daha ucuz hem daha kolay diye. şimdi süresi bitti yeni yüksek lisansa başvururken lazım olacak acil değil. yokdil hala daha kolaysa ona gireyim.

Artık aralarında pek de bir fark kalmadı. Hala biraz daha kolay sayılabilir, ama geçtiğimiz yıllardaki kadar bir fark yok bence. İkisine de giriyorum, soru tipleri farklı ama zorluk çok farklı değil artık.

Windows sıfırlamak için yöntemler var ama yönetici hesabı gerekir onun için. Eğer yönetici hesabın varsa:

support.microsoft.com

pc tamamen serbest bende hiçbir kısıtlama yok yönetici de benim yani. teşekkürler.

direkt windows'tan sıfırlayabilirsin de, eskiden kişisel şeyler varsa geri getirilemesin istiyorsan sonrasında Ccleaner'ın içinde wiper kısmı vardı. Diskteki boş alanın üstüne 1-3-5 istediğin kadar tekrar tekrar data yazıp siliyor recovery'i imkansız hale getiriyor. Uzun süren bir işlem ama istersen yaparsın.

Format atılsa da içindeki veriler üzerine yeni birşeyler yazılmadan tamamen silinmezler. İsteyen geri getirir ne varsa. O yüzden verilerinize erişim konusunda bir sıfırlamadan bahsediyorsanız en iyisi harddiski söküp başka sıfır bir harddiskle değiştirmektir. Parasını verip alın, kafanız rahat olsun.

shift tuşuna basılı tutun ve yeniden başlatın sonra bilgisayarı sıfırla menüsüne ulaşın. İçindekileri temelli silmek istiyorsanız, size bu bilgisayarı yine siz mi kullanıcaksınız diye sorduğu kısım var. Cevabınız hayır ise geri dönüşü olmaksızın ve harddiskin boyutuna göre 3-4 saat sürebilen sıfırlama işlemi başlar. İçiniz rahat olur. Harddisk değiştirmek zorunda kalmazsınız. 1010101 lerin hepsi 00000 olarak kodlanır.

Ccleaner kur.
Tum gecmisi sil bununla, sonra tarayicilari ve kisisel kullandigin programlari uninstall et.
Chrome,firefox varsa sil yani cunku bazi uygulamalarda bir seyler kaliyor sen temizlesen bile.

2 gun youtube,reddit,forum falan takil sonra gecmisi yine sil, zaten harddiski cope dondurecektir senin internette takilman.

@aloha'nın dediği yöntem ssdler için pek verimli değil maalesef, hdparm ile secure erase yapmak en iyisi gibi gözüküyor

Metal yorgunluğu

O dönemde metal yorgunluğu şeklinde tanımlanan, birkaç dönem parti içerisinde öne çıkan isimlerin emekliye ayrıldığı bir süreç yaşandı. Kadrolar yenilendi. Gökçek de istifa konuşmasında "Cumhurbaşkanının emrine uyarak belediye başkanlığı görevini bırakıyorum" diye belirttiği bir konuşmayla istifa etmişti.

Siyaset ve parti içi dengeler yüzünden.

Öyle klasik, cepli t-shirtlü dayılar gibi yazmıyorum. Şöyle ki, akp gibi (buradaki karizmatik lider klasik anlamda değil, güçlü ve etkili lider anlamında) lider karizmasından ya da karizmatik lider yapısından güç alan bir parti. Erdoğan sonrası en fazla bir kaç iç Anadolu şehrinden oy alabilecek bir parti akp. Neden? Çünkü kurumsal varlığı liderin gücünden geliyor. Akp'nin bu anlamda geçmiş versiyonunu görmek istiyorsanız ANAP'a bakmanızı öneririm. Soruyla çok alâkasız diyeceksiniz ilk başlarda, ama aşağıda yazacağım sebeplerden sonra neden böyle bir giriş yaptığımı daha iyi anlayacaksınız.

- Fışkiyeci belediye başkanı Saadet partisinden bu yana belediye başkanı. Dolayısıyla bu Ankara gibi Türkiye'nin başkenti olan bir şehirde güç ve söz sahibi olmak demek. Bu da karizmatik lider profiline sahip olan parti'nin en son isteyeceği bir şey. Çünkü hiçbir lider öyle ya da böyle kendisinden ve temsil ettiği kurumsal yapıdan daha güçlü (bölgesel de olsa) birisini istemez.

- Karizmatik liderinin sayesinde varlığını tescil ettirmiş, neredeyse kılı kırk yarmış bir yapı öyle ya da böyle kolayca gözden çıkartılabilecek kişi yüzünden tüm kazanımlarını riske atmak istemez. Düşünün bir yandan binbir türlü kazandığınız +2 puanı birisinin şahsi menfaatleri uğruna -4 puan olarak hanenize yazdırıyorsunuz. Gökçek tam olarak akp açısından böyle bir isimdi.

- Bir önceki maddeyle bağlantılı olsa da, parti içi çekişme/mücadele. Partiler böyledir, her popüler ismin altında muhakkak ona bağlı küçük gruplar oluşur. Parti lideri de akıllı olduğu müddetçe hiç bir grubu diğerine sürekli tercih etmez, edemez. Ettiği zaman yani parti içi dengeleri gözetmediği anlarda kan kaybeder. Bkz. akp.

- Akp'nin kendi tabanında bile artık Gökçek'e karşı tavır vardı. Halkı umursamayabilirsiniz eğer ki kendi tabanınız diğerlerinden sayıca üstünse. Ama Gökçek özelinde durum sadece "HALK" değildi, halk+kendi tabanı sürekli yaka silker haldeydi. Neden? Yaptığı o kadar sorunlu şey var ki, en basitinden Ankapark denen ucube yapı. Plansız, projeksiyonsuz sırf yapılmak için yapılan sözde proje.

Siz iktidar partisinin genel başkanı olsanız bu profilde birisini beş dakika daha o koltukta oturtur musunuz?


Diyeceksiniz ki iyi güzel de kardeşim Gökçek niye istifa etti. İsteseydi görevine devam eder, görev süresince de istediği gibi at oynatırdı. O işler öyle olmuyor siyaset içerisinde. Hakkında açılacak bir soruşturma dosyasına bakar ülkeyi terk etme motivasyonunu kazanması için. Akp yöneticileri bilmiyor mu zannediyorsunuz yapılan usulsüzlükleri ya da Cumhuriyet savcıları? Dosya açılır ve kamuoyu öyle bir yönlendirilir ki doğduğu güne pişman olur, evinde rahat nefes alamayacak duruma gelir. O yüzdendir ki karizmatik lidere sahip kurumlar da/siyasi partilerde kim olursan ol halkın gözünde karınca olman maksimum iki dakikalık iş.

Yukarıdaki arkadaş çok detaylı anlatmış da bence Bülent Arınç ile araları bozulduğu için istifa ettirildi. Birbirlerinden nefret ediyorlardır

ustura için mi yoksa eski usül traş makineleri için mi? bunların ustura için yarım olanları da var da ondan soruyorum.

eski usul makineler için. şu hatta tam olarak

www.hepsiburada.com

www.extrashaving.com
buradan tekli de alabilirsin.

Kullandıklarım bunlar. İş görüyor.
PERMA-SHARP STAINLESS ÇİFT KENAR TIRAŞ JİLETİ 5Li
ASTRA SUPERIOR PLATINUM (YEŞİL) ÇİFT KENAR TIRAŞ JİLETİ
GILLETTE 7 O'CLOCK SUPER STAINLESS ÇİFT KENAR TIRAŞ JİLETİ 5Lİ

İstanbuldaysan tahtakalede yerleri var. Oradan temin edebilirsin.

aletin karakter yapısına bakmak lazım. keskin mi, güvenli mi vs. vs. ona göre jileti eşleştirmek lazım, keskin alete keskin jilet çok gitmez örneğin. o yüzden geltir.com'dan bakıp seninkine hangi jiletlerin gideceğini bulabilirsin. her ne kadar piyasada derby, astra, permasharp vs. yaygın olsa da, artık türkiyede çoğu marka tekli/çoklu bulunabiliyor, o anlamda sorun yaşamazsın.

Her jilet her yüzde olmuyor.
Ben son zamanlarda bic markasından çok memnunum.
Misal derby bende hiç olmuyor.

derby'den falan uzak dur. en az 50 çeşit yaprak jilet denemişimdir.

ilk üç sıralamam:

1- Voskhod
2- Gillette Platinum
3- Gillette Nacet

Jilet konusunda pintilik etme bence. Tek başına tıraşı işkence haline getirebiliyor jilet.

Sahteleri de oluyor evet. Aşağıdaki siteler güvenilirdir.

www.razorus.com
www.extrashaving.com
bonherre.com

Wilkinson sword çok soft bir alet. Eğer sakallarınız gür ve sertse Feather gibi keskin jiletlerden başka jilet işinizi görmez.

ben ustura ve içine jilet konulan makinalarla kullanıyorum. istisnasız hangisini aldıysam hiç bi fark hissetmedim, zaten 1 defa kullanılıp atılan bişey.

berberlere git bak hangisi en ucuzsa onu kullanırlar.

ortalama 10 tanesi 4.5 5 lira civarına satılıyor.

kullandigin tiras aletine gore de degisir ama bana sorarsan: personna, feather, gillette (bir cok farkli turu var tabi)

ama en rahat bulabilecegin jilet perma sharp tabi ki her 1milyoncuda vardir.

Astra yeşil güzeldir. Bulabilirsen cyristal çok güzeldir.

hepsini denedim. belki dunyanın en iyisi bu japondur.

www.hepsiburada.com

Ben geçenlerde denedim ve başarılı buldum. normal sosis hiç sevmem ve tüketmem. Bunun içeriğinin doğal olduğunu görünce aldım. Zarını soymadan pişiriyorsunuz yalnız.

knowyourmeme.com

2 gündür kurgu mu değil mi diye sözlükte tartışılıyor, bir sonuca varılamadı. Bence kurgu. Milyonlarca insanın izlediği gösteride gidip sahnedeki adamı tokatlamak doğal bir şey değil. İki gündür bütün dünya bunu konuşuyor neredeyse. Bundan güzel PR olmaz.

Fake oğlu fake, böyle reklam görmedim

encrypted-tbn0.gstatic.com

Bana da biraz kurgu gibi geliyor, zira oscar odulleri tum popularitesini yitirdi son yillarda ve gundeme gelmeye ihtiyaci vardi. Gerek kulturel bolunmuslukten, gerekse hollywood camiasinin genel kalitesizliginden dolayi. Will Smith'in gulmesinden vs ziyade teorim bu yonde.

O sırada başka bir kamera da eşini çekiyormuş. Will gülerken aynı anda eşinin yüzünün düştüğünü gösteren bir kaç saniyelik görüntü de var. Hatta aynı videoda birleştirmişler falan. Ama yalnızca ilk bir kaç saniyesi var. Sonra smith ailesinden görüntü kesiliyor. Bi 5 sn sonra da will kalkıp geliyor işte.

Ya eşi üzülünce kalktı diyolar da. Bilmiyorum çok salak olması lazım böyle yapmak için. Bence açıkça kurgu.
Yani kim güldüğü espriye 5 sn sonra bu kadar sinirlenebilir ki, ödül töreninde kalkıp, yürüyüp, tokat yapıştıracak kadar. Yani sinirlenecek olsa başta sinirlenirdi.

Simdi ben de kurgu diyorum ama sonra da sunu diyorum. Koskoca hollywood, bunu ayarlayamadi mi yani? Putin dusunmusturculuk yapiyorum yani

Adam cenesini uzatip ters ayagiyla da destek aliyor.
Eller zaten arkadan bagli.

En az 1 hafta calismislardir.

vurma anı cidden fake gibi.

onun dışında önce gülmesi sonra eşini görünce kalkması öyle bir yerde böyle bir saçmalık yapması falan hiç fake değil.

insan bu. irrasyonel ve duygusal.

fake. its show business.

amerikan standartlarına göre o espri hiç de alınılacak bir espri değil. o tepki adamın gelişi falan chris tarafından bekleniyor chris hatta tokatı almaya hazır savunmuyor bile kendini. tokatı yedikten sonra şaşırmıyor bile.

Ricky Gervais'in Golden Globe'da söylediklerinden sonra chris'in dediği şey çok küçük ki ricky'de show business içinde yani kurgu.

çok basit kimse oscar'ı sallamıyordu adamların bir şey yapması gerekiyordu ve yaptılar. şimdi herkes oscar'ı konuşuyor hatta belki gelecek seneyi bile kurtardılar.

amerika işte. bir şekilde ne olursa olsun başarıyı hedefliyor.

kurgu demek bence biraz naiflik.

kurgu oldu bitti diyelim, bunu neden daha fazla uzatsinlar ki?

chris rock'un esi de twitter'da bu yapilanlari kabul etmedigini soyledi. kurgu olmasi icin karisini filan mi alet edecek?


will smith karisinin baskalariyla iliski rahatsizlik duymadigini soyleyen ama bunu bastiran birisi. iliskilerindeki bu sıkıntılı durum boyle patlak verdi.

@summerof69

kurgu olduğunu söyleseler tartışma bitecek, kimse konuşmayacak. Şu an Ece Erken bile Chris Rock'ın söyledikleri yüzünden çileden çıkmış durumda. "Kurguydu." deseler Beyaz TV ne konuşacak mesela?

törenden bir gün önce "oscar artık eurovision'dan bile demode" diye konuşuyorduk ki törende böyle bir şey yaşandı :)

Valla ilk izledigimde bana da su tokat sonrasi will smith in gulusu yuzunden kurgu gibi gelmisti de dusununce de kurgu olmasi da sikintili. Yani tamam pr falan hep onlar konusulacak da bu olay milletin gozundeki oscar odul toreni imajini falan da olumsuz anlamda degistirecek.

Oyle ya da boyle cogu insanin gozunde amerika bisekilde dusunce ozgurlugunun, oscar odul torenindeki komedyenler de ofansif mizahin merkezi gibiydi. Simdi bu olay sonrasi her ikisi de darbe aldi. Olaya direkt dumduz bir acidan bakarsak, adamin biri bir sakayi begenmeyip herkesin gozu onunde programi sunan kisiye vuruyor, sonra da hicbir sey olmamis gibi oturup devam ediyor. Adamin yaptigina o an hic kimsenin tepki vermemesini gectim ustune bir de adama bisekil kahraman muamelesi yapiliyor. Odul geri alinmazsa ve herhangi bir yaptirim olmazsa insanlar begenmedigi sakayi yapan adama vurmanin en dogal hakki oldugunu dusunebilir. Oscar torenlerinde siddetin de onaylandigi anlami cikar ki bu bence buyuk bir prestij kaybi.

Odul elinden alinirsa bu olay organizasyona yarar bayagi ancak bu sefer de kim odule aday oldugu sene boyle bir kurguya dahil olup once odulu alip sonra da odulu geri vermeye razi olur ki? Atiyorum soyle bir senaryo olsaydi, adaylardan birinin degil ancak baska bir unlunun torende yine ayni seyi yapmasi durumunda bence insanlar yine bu olayi bu kadar konusurdu. Cogu kisinin de aklina kurgu mu sorusu gelmezdi cunku diger kisinin sirf gundem olmak icin o olayi yaptigina inanmak daha mantikli gelirdi. Organizasyon icin de, olaydaki diger kisiler icin de en risksiz yontem bu olurdu bence.

Neyse oldukca uzattim, bence kurgu degil ama kurgu cikarsa da sasirmam.

Kurgu olsa olayın kızıştığı kısmı düşünecekleri için tam tersine Will Smith’in suratının düşmesi ve sahneye çıkması şeklinde kurgulanırdı. Will Smith bence pek iyi oyuncu değil ama o kadarını yapabilirdi herhalde diye düşünüyorum. Yani kurgu diye bunu öne sürmek bayağı saçma oluyor ya da aralarında şakalaştılar o da o kadar sallamadı ki önce kahkaha attı, sonra gizlice anlaştıkları için kalktı yumruk attı falan kurgu diyenlerin iddiasına göre bilemiyorum. Biraz önce sonuca varıp sonra kanıt aramak gibi. Evet espride pek bişey yok ve tepki garip ama ikisinin evlilik dinamikleri de hele son medyaya taşındıktan sonra her türlü duygusal patlamaya açık. Yani konuyu bundan bağımsız değerlendirmek de saçma.
Bu arada birkaç yıl önceki yanlış sonuç açıklama olayının kurgu olduğunu düşünenlerdenim. Yani akademi öyle şeyler yapmaz demeye getirmiyorum.

will smith'in yerine geçtikten sonra bağırışını dinlerseniz son derece gerçek geldi bana. öyle bir oyunculuk yok. hem de kendisini zor duruma sokacak bir kurguya dahil olmayı neden kabul etsin will smith? chris rock da rezil oldu, bir grup insan ona karşı taraf oldu vs.

olay hanımcılık. Hanım bozuk atınca will'in suratı düşüyor sonra gaza geliyor.

Hollywood olunca kurgu, Hande Ataizi olunca gerçek? Cümle aleme rezil oldular, 20 yıl geçse bile unutulmayacak böyle saçma kurgu konusu olamaz.

En güzelini bilmem ama yoğurt ve ekmek iyi olabilir.

aljinik asit.

abi yanıyor işte. ağzın nasıl yanıyorsa, çıkarırken affedersin gümrük kapısı nasıl yanıyorsa içerisi de yanıyor.

yani taa yukarıdan gönderip bağırsakta yanmasını durdurana kadar zaten çıkarır kurtulursun. oraya kadar gitmiş acıya yukarıdan pek bir şey yapılamaz.

en güzel tedavi birkaç saat daha bekleyip doğal yollarla çıkarmaktır bence. biraz da orası yanar, sonra geçer.

%100 çözüm değil ama bana en iyi kolay geliyor + Türk kahvesi

max 1000-1500tl falan eder heralde. ben de eskiyen laptoplarimi satiyorum, ama bu durumdaki cihazlari genelde cok zorumda olan birilerine hediye ederim. tabi cihaz sahibinin ekonomik durumunu bilmiyorum.

Ekranı sorunlu, hard disksiz, 8gb ram, i7 2.nesil laptopu 850 ye satmıştım..ki baya da oldu.

2000-3000 aralığı eder. Sorunsuzsa 2500

daha hızlı satmak için ufak bir ssd upgrade yapılarak 3500 den koyardım letgo'ya. ssd olmadan şu haliyle 3000 den koyardım.

peki sizce ssd eklesem kullanılır mı hala?

yani şu an zaten bayağı sıkıntısız kullanıyorum ama en büyük kısıtlayıcısının hdd hızı olduğunu hissediyorum.

ihbar süresi ile senelik izinler iç içe geçemez. izinde olduğunu süre ihbar süresinden düşmez. ek olarak ihbar süresi bölünemez. yani 56 günün 30 günü çalışayım, 26 günü tazminat olarak ödeyim gibi seçenek yargıtay tarafından bu durumun önüne geçecek şekilde kararlarla netleştirilmiştir.

ek olarak işveren ile anlaşmanıza bağlı olarak ihbar süresi boyunca hiç çalışmadan işten ayrılabilirsiniz. artık bir şekilde orta yolu bulmanız gerekecek. oturur karşılıklı bir anlaşma imzalarsınız. karşılıklı açılacak davaların önüne geçmiş olursunuz.

İşveren ok derse, 3 haftada da çıkarsın. Ama 5 hafta diye diretiyorsa pek şansın yok malesef.

8 hafta ihbarda iş arama izni 10 iş günü. DEdiğin gibi 6 haftaya iner; 5 gün de izin yakıp 5. hafta çıkabilirsin.

vay anasını ya.

bi de İK ilk başta 7 hafta dedi ben pazarlıkla 5 haftaya düşürebildim. demek ki ok desem 7 hafta kitleyecekler.

Belirli süreli iş sözleşmesi şeklinde olursa kanunen geçerli olur diye düşünüyorum. Ama ilgili kanunlara aykırı maddeler varsa dava açarsanız genelde lehinize olur. Avukat değilim. Yasalar genelde çalışanı koruyor.

Ek olarak sirkülasyon olması biraz düşündürücü. Bu kadar sirkülasyon varsa iki yıllık sözleşme imzalamayı iyice düşünmek gerekiyor.

ya aslında çok turnover var demiyorlar. tam eğitiyoruz ediyoruz hop gidiyor diyorlar. şu anki çalışanların ortalama çalışma süre ortalaması baya yüksek demek ki memnun bir kitle de var diyorum bir de insanlar baya iyiydi ya yoksa zaten büyük redflag aslında bu farkındayım.

2 aylık deneme sürecinin sonunda tabii imzalanıyor bu sözleşme.

Benim eski şirketim de elemanları tutamadığı için böyle bir yola girmek üzereyken ben ayrılmıştım. Ha nedir onlar da diyordu yok işte eğitiyoruz vay efendim gönüller bir olduktan sonra samanlık seyran olur yani siz imzalayın da gitmek isteyene tabi sıkıntı çıkartmayız vs de hikaye yani. Eğitiyoruz ama kaçıyorlar olayı laf tabi ortada bir iş öğretme olduğu yok içerisi tımarhane gibi olduğu için fırsatını bulan kaçıyor (mesela ben :P) neler neler. Kaldı ki orada kalan arkadaşlarımın kimisi çok sıkıntı yaşadı bu madde yüzünden. Sadede gelecek olursak sorunuzu görünce kendi tecrübelerim aklıma geldi yazmak istedim. Gözünüzü korkutmak veya bir ön yargı oluşturmak istemem ama dikkatli olun derim. Yüksek turnover, eğitiyoruz ama tutamıyoruz ondan sözleşme imzalatıyoruz gibi şeyler red flag bana kalırsa.

@floydian, hocam belki biliyorsunuzdur ama yine de yazmak istedim. Eğer eğitim söz konusuysa sözleşmenizi haksız şekilde feshederseniz tazminat ödeme durumunda kalabilirsiniz. Tazminat da x ay brüt maaş kadar oluyor genelde. Buna da dikkat etmek lazım.

ha yok bu eğitimden kasıtları aslında iş yapış şeklimizi öğreniyorlar, portföy yapıyorlar güzel ama gittiklerinde o portföyler hep gidiyor falan tezleri.

ya bu arada ben böyle şeyi duyduğum anda topuklardım ama işte ne bileyim düzgün geldi şirket.

Turnover kotuyse sirket kotudur ayak yapmasinlar.
Kimse egitim aldigi yeri durduk yere birakip gitmez.

Unlu eticaret firmasi da yas ortalamamiz 26 genc sirketiz diye ovunuyordu, herkes delirip kaciyor cunku :)

divit +1

bu kadar sirkülasyon varsa kesinlikle uzak dururdum ben. elemanları tutmak için çalışma şeklini/ortamını düzeltememişler zorla şirkete bağlıyorlar. bu sözleşme bile ekstra stres sebebi.

"eğitim veriyoruz, kaçıyorlar"

tamam da, niye kaçıyorlar? kimse durduk yere kötü olmayan bir şirketten ayrılmaz. çalışma ortamı çok iyiyse bu kez de maaşlar rezalettir. o zaman da kimseyi tutamazsın zaten. bunları düzeltmek yerine çalışanı şirkete bağlayacak sözleşme yöntemine gitmek tam bir iş bilmez patronun yapacağı hareket.

uzak dur.

Abi bu mantikla her şirket yapardi bu sözleşmeyi.
Ben de high turnover yerde calistim, les gibi yönetim vardi normaldi. Imzalatsalar imzalama derdim insanlara.

Yani bana cins bir şirket gibi geldi ve çılgın bir ik/yönetim toplantisinda "ya o zaman imzalatalim iki sene cikamasinlar" gibi bir fikir çıkmış gibi. Bu kadar basit olamaz high turnover ya da çalışan kacmasini önlemek.
Süper is yerinden niye insan gitsin?

Bunun iki türlüsüne denk geldim:

1- Yönetim/şirket kültürü kötü olduğu için insanların durmadığı yerler.

2- Aslında iyi, köklü şirket ama çeşitli sebeplerden insanları eğittiği hızda maaşları yükseltmediği için eğitilmiş personelin %50-%70 daha yüksek teklifler alarak ayrıldığı yerler.


Eğer bu şirkette çalışmanın iş hayatınıza gerçekten katkısı olacak, sizi büyütecek ve geliştirecekse, ortam da güzelse bir süre çok da yüksek olmayan maaşa talim edebilirsiniz.

Gerçekten böyle mi öğrenmek için belki Linkedin'den şirketten ayrılmış meslektaşlarınızı bulup, mesajlaşıp, onların deneyimlerini öğrenebilirsiniz. Manyaklık sebebiyle mi ayrılmışlar, yoksa daha iyi maddi imkanlar için mi?

Bir de belki deneme süresini 2 değil 3 ay yapmalarını isteyebilirsiniz. Kendiniz de epeyce görmüş olursunuz bu sırada.

İmkanın varsa topukla.
Ya çalışma ortamı içeri girince rezalet ya da maaş kötü. Yoksa millet niye kaçsın.

2 senelik sözleşmesi yeni bitmiş olan biri olarak diyorum ki eğitim veriyoruz, iş öğretiyoruz kısmı çoğunlukla yalan. Bizim üst düzey yönetici de burası okul gibidir diyor. Doğru mu ? Değil. Eğitim veriyoruz, öğretiyoruz diyen işlerde genelde tecrübeli eleman eksikliği yaşayan şirketler. Bir şirketteki tecrübeli eleman neden gider?

--Yetersiz finansal olanaklar
--Saçma terfi sistemi
--Mobbing ya da stresli iş süreci

Türkiye gibi yarının ne olacağı belirsiz bir yerde hiç kimse kolay kolay iş değiştirmeye gönüllü değil. Bir adam bilgi birikimini de alıp gidiyorsa muhtemelen tecrübesinin daha fazla değer gördüğünü biliyordur.

2 Yıllık sözleşme yapıldığında sana düşük oranda zam verebilir gidemezsin, terfini geciktirir gidemezsin. Diyelim ki tembellik ettin ve haklı fesih nedeni verdin. Bu durumda yine tazminat ödüyorsun.

Gideceğin ekipten ayrılanlara Linkedin üzerinden yaz, neden ayrıldıklarını sor. Müdür/şefe de bu sözleşmeyi imzalamadan önce ekipten bir jr ve senior ile görüşmek istiyorum de. Onlara sorular sor. 2yıl Türkiye'de uzun bir süre.

valla çok haklısınız.

az önce aradılar teklif için. taahhüt olmazsa ok dedim, görüşüp dönelim dediler.

İki yıl bu ekonomik durumda aşırı uzun bir süre. Kesinlikle bu topa girme. Kimse bu koşullarda mutlu olduğu yerde işten ayrılmaz.

sistemin açığı değil. şubat ayı için oluru bu maalesef. daha doğrusu her ay için aynı şey geçerli.

kaç çekerse çeksin ay 30 gün sayılır, ama herhangi bir sebepten dolayı (örneğin rapor) eksik çalışma sözkonusu olursa çalışılan günler parmakla sayılır.

28 çeken ayda tam çalışırsan prim 30 yatar. ama 1 gün eksik çalışırsan 27.

31 çeken ayda da tam çalışırsan 30 yatar, 1 gün eksik çalışırsan da 30.

şöyle teselli bulabilirsin. rapor almasaydın 28 gün için 30 günlük ücret alacaktın. o zaman da fazla almış olmayacak mıydın?

yani buna varana kadar şunu söyleyeyim. ay kaç çekerse çeksin 30 gün dedim ya, dolayısıyla yıl da 365 gün hatta kimi zaman 366 gün olmasına rağmen 360 gün sayılıyor. hizmet dökümüne baktığında 20 yıllık çalışman için 7200 gün görüyorsun, ama takvimde 7305 gün geçmiş oluyor. 20 yılda 105 gün, nereden baksan 3.5 ay ne oldu? hoop gitti.

Konuya tam hakim değilim ancak bildiğim kadarıyla ayın 28, 30 ya da 31 çekmesi fark etmiyor. Sgk ödemeleri her zaman 30 gün üzerinden yatıyor. Tüm yıl boyunca hiç devamsızlık yapmazsanız toplam 360 gün prim yatmış oluyor. Ancak burada sistemle ilgili bir durum var sanırım. Geçen gün kulak misafiri oldum. şubat ayı içinde devamsızlık yapmış bir çalışan. 1 gün. Muhasebe bunu not al, bir sonraki aya işleyeceğiz diyordu. Sebep olarak eğer şimdi 1 gün işlersek 3 gün eksik yatar prim günü gibi bişeyler konuştular. Dediğim gibi sohbete dahil değildim. Sebebini, mantığını sormadım. Ancak anladığım kadarıyla iş yeri isterse bu durumu bir sonraki aya işleyerek kıyak yapma imkanına sahip. Yapmak zorunda değil.

evet şubat ayında böyle bir durum var. ama iş yeri isterse maaşını tam verir. rapor paranı sana bırakır ya da şirkete ödemeni ister. yani yaptıkları kanuni bir zorunluluk değil. çalışana maaşı eksik ödemek zorunda değil. istersen şirketi biraz zorla belki sonuç alırsın.

Fazla yatirmislar aslinda komple tam maas, mail attilar fazla yatirmisiz raporunu gormedigimiz icin geri oder misin diye. Sordum detaylari aradaki farki asla alamayacagim yani di mi diye he he deyip gecistirdiler.

Reziller ya hayatta yatirmazlar.

şöyle yap. sgk'dan aldığını şirkete öde. ziraat'ten parayı alırken dekontu sakla ve şirkete öderken dekontu da evrak olarak ilet.

Evet ama her turlu onlara gore fazla yatirdiklarini isteyecekler zaten. Iade ettim bile zaten ugrasamam ben odesirim bir sekilde.

Klorhex gargara ve macun kullanabilirsin. Dis etlerini acayip rahatlatiyor.

Belki disin kenarindaki parcayi ya da bi kismini daha da dibe itmissinizdir. Yalnizca kurdanla zarar verdiginiz icin iltihap kapacagini sanmiyorum, max pamukcuk falan olurdu. Bence ya iltihap degil yalnizca zedelenmis ve bu nedenle biraz sismis ya da iceride parca kalmis.

Disciye gitmenizi oneririm.

iltihap kapmasa çevresi komple ağrır mı? ağzımı açarken ağrıyor, esnerken ağrıyor, devamlı bir acı var.

Tuzlu ılık su gargarası

Ben yaklaşık 25 gün kadar pozitif kalmıştım. O zaman karantina süresi 10 gündü. Hem buradaki hem de yurtdışındaki doktorum belirli bir günden sonra hele de semptom kalmadıysa bulaştırma riskin yok, bu yüzden karantina uygulaması sona eriyor; normal hayata donebilirsin demişti. Ben de öyle yaptım. kimseye de bulastirmadim. Aynı şekilde bir arkadasim 45 gün pozitif kaldı ama normal hayatına devam etti. Testin negatife dönmesi bazı kişilerde zaman alabiliyormus.

Edit: bunu da her buna benzer duyuru altına yazıyorum çünkü ben de çok korkmuştum ilk başta ama kendi doktorlarim dışında arkadaşlarım (doktor olan, biyolog olan) benzer şeyleri söyledi sonrasında hep. Test pozitif olsa da aslında 'hasta' olmuyormusuz.

bir sorun yok. vucudunda halen virus var, bu asamada virus vucudunda sadece var, yaymiyorsun bile. o yuzden zaten karantina bitiyor.

t24.com.tr

Aylar önce 20 TL olacağı konuşuluyordu. Savaşla beraber, 30-40 TL'yi görürse şaşırmam. Fiyatın durması ya da düşmesi için hiçbir neden yok.

brent boyle ucmaya devam ederse ne olacagini kestirmek zor. amerika ve muttefikleri 60milyon varil petrol surecek diyorlar piyasaya, eger oyle bir sey olursa bir ihtimal fiyatlarda gerileme olabilir.

Durumu analiz etmek önemli. Diyelim şirketin acil bir ihtiyacı var. Rakibin az. Normalde x lira isteyecekken o an x+500, x+1000 diyebilirsin bence. Ya da işi kaybetmemek istersin, o zaman yüksek söylemek riskli olabilir.

Risktir. Ben biraz yüksek söyledim diye İK "diğer adaylar ile görüşeceğiz" demiş. Bölüm yöneticisi aday ile tekrar görüşün, beklentisini tam anlayın diye ikna etmis. Ben prim dahil söylemiştim. Bu yüzden evleniyormuşuz az kalsın.

İşi ne kadar istediğime ve o anki maaşıma göre değişiyor.

Mevcut işimde maaşım kötüyken gelen tekliflere %40-50 hatta son görüşmede %90 daha yüksek söylüyorum mesela ama işten memnun değilsem ve gitmek istiyorsam piyasa ortalaması civarında söylüyorum.

Biz bu kadar veremeyiz ama şu kadar veririz diyen de oldu direkt söylediğimi kabul eden de oldu. İK'ya bırakmamak gerek bence ne istediğini bilen biri olmak daha iyidir.

İşkembe zaten ağır daha ne kadar ağır olabilir diyerekten koyver gitsin diyorum.

Zaten şurada öyle yapmışlar.

www.migros.com.tr

hasarlı ürün sigortası diye bir sigorta poliçesi hiç duymadım.
nakliyat sigortasından bahsediyor olmayasınız?
eğer nakliyat sigortasıysa poliçeyi iyice incelemeniz gerek, hasar yükleme-boşaltma anında mı oldu yoksa taşınırken mi oldu? hasar nasıl oldu? sigorta bedeli nedir? sigorta değeri nedir? eksik-aşkın sigorta var mı? dar teminatlı poliçe mi yoksa geniş teminatlı poliçe mi? vs. bir ton soru var.

Nakliye sigortasi evet. Tasima sirasinda olusan hasar.

Hasar islanma, tentedeki delik yuzunden.

Bedel sorun degil ama bizden fatura isteyecekler mal bedelinin. mali satis bedelimiz mi olur bu fatura yoksa mali alis bedelimiz mi genelde?

satış bedeliniz üzerinden hesaplanacak.
ama sadece fatura değil, faturanın dışında irsaliye ve poliçe de önemli, bunların tutarlı olması gerekiyor, ayrıca 8 gün içinde hasarın taşıyana ihbarı da önemli. tabi bir de poliçede tenzili muafiyet vs var mı kontrol etmek gerek.
bir de poliçeniz dar kapsamlıysa zaten teminat dışı hasar diyeceklerdir.
poliçeyi buraya atabilirseniz daha net cevap verilebilir.

Tazminatın kuş kadar birikir.
5 sene sonra seni işten çıkarmak istediklerinde eline 5 adet asgari ücret geçer.

Sigortani kendin yatirabilir misin peki?

Ayrıca işten ayrılmak istediğinde içeride iznin varsa onun ücreti de asgari ücret hesabından yapılır.

Hayır olmaz. İşverenin yatırması lazım.

Şahıs şirketin varsa bağkur yatırabiliyordun en son

işten çıkarılırsan işsizlik maaşını asgari ücret üzerinden alırsın.
+ tazminat, yıllık izin vs. herşey asgariden hesaplanır.

20lerde ya da 30ların başında emeklilik çok uzak geliyor ama bir noktadan sonra yaklaştığını anlıyorsun.
o gün pişman olmamak için sigortanın asgariden yatmaması lazım.

İşten çıkarılır ve tazminatlarını alamazsan dava açar tanık bulursun asgariden almazsın o kısımları geç. Ana işveren gerçek ücretinden tazminatını ödedi diyelim, dava açmak zorunda kalmadın. Emeklilikte sorun olur, primlerin eksik kalır.

Eskiden tam tersiydi, cenaze evine komşular yemek vs getirirdi. Nasıl oldu ne ara oldu anlamadım ama şimdiki duruma evrildi durum. Saçma ve bırakmak gerekiyor acilen.

Şehir dışından gelen akrabalara vs zaten verilir de kültür olarak pide veya lahmacun vs dağıtmak doğru değil.

Normalde cenaze sahibi yemek dağıtmaz cenazeye gelenler yemek getirir dağıtır ama sonradan bu şekilde evrilmiş enteresan bi şekilde.

Aslında uzak yoldan gelenler için sanırım.

"Hayrına olsun" mantığıyla da birleşince zamanla yemekli davete evrilmis

Aşırı saçma bir gelenek. Son derece haklısın.
İnsanlar cenazesine mi üzülsün, yemekle mi uğraşsın, o yemeğin servisiyle, bulaşığıyla mı uğraşsın? Nereden tutsan elinde kalıyor.

Bilgi olarak ilçe ve il belediyeleri cenaze evlerine pide gönderiyor genelde. Ben İzmir'de şahit oldum. Babamın amcası vefat ettiğinde hem İzmir BB hem de ilçe belediyesi pide göndermişti epey bir miktar.

Bizde hala akrabalar/arkadaslar ayarlar yemegi. Cenaze sahibi yapmaz.amac da insanlar tum gun cenaze yerinde durabiliyor ya da sehir disindan gelenler oluyor, bunlarin ac kalmamasi.

Bu ülkedeki en sacma adet bana göre. Ulan adam olmus biz yemek yiyoruz. Ölenin yakinlari acisindan bakarsak da yakınıni kaybetmisler oturup milletr yemek vermeye uğrasiyorlsr. Nerden baksan saçma bir adet. Yemek kutlamada verilir. Olunun arkasından yemek vermek sacma.
Oldum olasi sorgulsrim bu adeti.

Bizim çevremizde hiç görmedim bunu. Sadece internette okuyorum ve çok garip geliyor. Bizde yakınlar yemek getirir ve dağıtır. Cenaze sahipleri yemek işiyle uğraşmasın, özellikle uzaktan gelen misafirler ve yine cenaze evinde uzun süre duran diğer yakınlar aç kalmasın, hayat bir şekilde devam etsin, ölenin hayrı olsun diye yemek verilir ama kesinlikle cenaze sahiplerine hizmet ettirilmez, yemek yaptırılmaz.

Hatta bizim köylülerin bir cenaze yardım hesabı var, herkes istediği zaman istediği kadar para atıyor. ZAten cenaze sahipleri bu işlerle uğraşmıyor ama ilk gün onların yakınları da bu işlerle uğraşmasın diye köy derneği o hesaptan yemek ayarlayııp dağıtıyor cenaze töreninden sonra filan.

Valla saçma adet bence de ancak ben bunun çıkış noktasının şu helvanın dağıtılması olayı olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında bir de ölümün 7.gunu bilmem kaçıncı günü vs şeklinde yine helva ve mevlid tarzı şeyler de olayı hızlandırmıştır. Yani hep cenaze evi bişeyler dağıttığı için de olay en son buna dönüşmüştür.

bu kadar saçma sapan bir şey olamaz.

anan-baban ölmüş sen gidip pide sipaşi veriyorsun. saçmalığın daniskası. birde yemek nerede diyen açlar var ki gidip olduğu yere gömesim geliyor.

olabilecek en saçma şey.

Gereksiz, anlamsız bir adet.
Uzaktan gelenler aç olurmuş, ayıp olurmuş vs gibi sebepler..
Dinen de uygun değil.

bence bunu mevlütte falan yemek dagitilir ya onunla karistirdilar zamanla.

Günümüz ulaşım ve yeme-içme imkanları da düşünülünce bugünün şehir yaşamı için saçma geliyor ancak kırsal alanlarda bir amaca hizmet eden birşey, köyde bir cenaze oluyor ulaşım sıkıntılı, bir sürü insan günü birlik cenaze için geliyor ancak böyle yerlerde lokanta, restaurant büfe v.s yemek yenecek hiçbir yer olmuyor, bu gibi durumlar için ortaya çıkmış birşey bazı bölgelerde sadece bu iş için dernekler kurulur ki vefat edenin yakınları bu işlerler uğraşmasın diye, cenazeye gelmek isteyipte aracı olmayanlar için toplu otobüs kaldırırlar, cenaze olduğunda dernek cenazeyi alır defnedileceği yere götürür, mezarı hazırlar, topluca yemekleri hazırlar, dağıtır v.s

@anthemis nobili +1 diyorum benim içinde bulunduğum ortamda da bu şekilde yapılıyor, köy tarafı içinde yukarıda yazdığım şekilde yapılıyor ve bence olması gereken davranış şeklide bu insanları böyle günlerin de yalnız bırakmamak, destek olmak gerekir.

Eşimin ailesinden vefat olduğunda Trabzon'da cenaze evinde sizin dediğiniz gibi cenaze sahibi gelenlere pide dağıttı. Millet pide salonu gibi yedi içti. Kimsenin eve yemek getirdiğini görmedim.

Bizim de yakın zamanda cenazemiz oldu. İzmit'te. Yemek falan yapmadık. Eve gelenler yemek, börek, pide vs getirdiler. Ziyarete gelenlere onlar dağıtıldı.

Valla ben çok seviyorum bu adeti. Kendi evimde yapmadım o yüzden o kısmı bilemiyorum ama dedem ve babaannem vefat ettiğinde orada yapmıştım.

Adet eski bi şaman adeti aslında. Birisi öldüğünde eve iyi ruhların yanında kötü ruhlar da geliyor. Ama hem yemek kokusu, hem de kalabalık kötü ruhların dikkatini dağıtıyor, böylece ölen kişinin ruhu, rahatsız edilmeden evden ayrılabiliyor.

Aynısı bizde bebek doğduğunda da var. 7'sinde ve 40'ında hamur pişirilip dağıtılır, bir nevi rüşvet, kötü ruhlar bebeği rahat bıraksın diye.

İşin bu "yoldan geldiler" vs. gibi pratik kısımlarıyla hiç ilgilenmiyorum, benim hoşuma giden mitolojik kısmı. Çünkü pratik hayat her nesilde değişir, mitoloji kısmı değiştirmen mümkün değil.

Bir de bu adeti sadece TR'de değil, Kırım'da, balkanlardaki Türklerde, Gagavuz Türklerinde de gördüm. Moldova'da köyün birinden geçiyorum, baktım bahçede kazanı koyup hamur kızartıyorlar, gittim hem yedim, hem de oo nerede bebiş diyip gidip bebek sevdim falan.

"Bizim kültürümüz değil" kısmının 2 boyutu var. Birincisi Anadolu'da yaşayanların çoğu zaten Türk değil, ayrıca İslam yüzünden yaşanan büyük bi Araplaşma var. Bir de üzerine cumhuriyet & modernizmi eklediğinde, bu toprak insanının bahsetmeye değer bir kültürü zaten kalmadı. O yüzden öyle düşünmen normal.

Cenaze törenleri de apar-topar gerçekleşen, hastaneden belediyeye koşturmaktan yolda heba olduğun çok çirkin bi hal aldı. Halbuki ister şimdi ister 1000 yıl öncesi olsun insan ölüyor, modern zamanların günlük pratiklerini unutup, hiç değişmeyen şeylere odaklanabileceğin, o adetleri yaşatabileceğin bir ortam olması lazım. Ama değil maalesef.

O kadar kötü bir hal almaya başladı ki bu durum Anadolu'da, bazı ilçelerde Kaymakamlık bazı köy/mahallelerde muhtarlık yasak bile getirdi bu duruma. İlgili haberler bulunabilir internette.

Hani biz öyle bir milletiz ki bu saçma geleneği kırmak istesek de "elalem ne der" diye saçmalığa alet olmak zorunda kalırız, ama bir yasak olunca en azından sorun kökten çözülmüş olur.

Diyanetin de bu konuda fetvası/açıklaması vardı, bunun uygun olmadığına dair.

Cenaze evine komşular yemek yapar getirir +1

Aslında örfümüz bu yöndeydi yüzyıllardır, ne oldu da bu hale geldi hakikaten ilginç.

"Yemek/pide yok mu?" diye soranlara da bireysel olarak "cenaze evine yemek getirmek adettir, biz de siz getirirsiniz diye ummuştuk" diyecek cesurların çoğalması dileğiyle.

sözde ölen kişi için "hayır yapmak" amaç. ama günümüzde cenaze değil de sanki altın günü gibi. asıl olan o yemekler o halde cenaze sahipleri yemek hazırlayamaz mantığı ile onlara getirilmesi olmalı. gerçekten hayır yapmak için yemek dağıtılması da hoş ama insanlarımız cenazeye değil de yemeğe gidiyor mantığında olduğu için artık anlamını yitirmiş bir gelenek.

Aslında normalde birinci dereceden yakınların bu işlerle ilgilenmiyor olması lazım. Yemektir, servistir bu işler orta derece akrabalar/tanıdıklar tarafından halledilir.

(bkz: süleyman bağcıoğlu)

black pub'da çıkıyordu pandemiden önce ama şu anki durumu bilmiyorum.

grubunun adı da inrock, instagramda olmaları lazım.

hala orada çıkıyorlarmış valla. duymuştum bu abileri çok da iyilerdi.

şimdi linç edilmek istemem ama, oturacak yer yokmuş ya baya ayakta takılmacalı mekan. keşke oturmalı bir yer olsaydı...

yok ya masalar var orada, hep oturduk biz, sürekli ayakta takılmak pek bize göre de değil çünkü, içeride de dışarıda da masalar vardı ama pandemide değiştiyse bilemem. Foursquare'de fotoğraflar var görebilirsiniz.

foursquare.com

şu fotoğrafta sahnedeki Süleyman Bağcıoğlu hatta.

Black pub dışında Vişnelik'te falan da çıkıyorlar takip ederseniz, ama tabi havalar ısınınca. En son orada bir Pink Floyd tribute yapmışlardı Ekim gibi, açık hava aktivitesi, çok iyiydi.

Önceki maaşını söylemek zorunda değilsin. Ancak Ocak ayında işe girmiyorsan kümülatif vergi matrahından ötürü vergi dilimin değişiyorsa aradaki farkı kendin ödersin vergi dairesine.

dogru yorumluyorsun. dersen ki eski yerden 3k aliyordum. sana 5k vereceklerse bile maks 4k verirler. bu isler boyle.
her turlu de haklar odenmiyor. kazanan hep isveren. o yuzden bu konuda yalan soylemeyi dogru buluyorum. bir sey derlerse sonradan eski deneyimlerim bu yondeydi ben de gecinebilmek icin kendimi dusunerek bu sekilde davrandim dersin.

@himmet dayı bahsettiğin konu şu mu?

eksisozluk.com

@Kittie, şunu da merak ediyorum. ben işimden istifa ettim sonra bu olayı fark ettiler ve sırf gıcıklığına vazgeçebilirler veya maaşı düşürebilirler yani büyük risk değil mi?

sigorta kaydindan mi goruyorlar ayrica. goremezler ki zaten maasini. bunlar bir nevi gizli bilgi. her isteyen o zaman yeni aldigi kisi uzerinden rakibinin odedigi paralari az cok tahmin eder. bence gorulmuyordur. ama oyle olsa bile ne sorun olacak ki. yani bunu gorup maasini dusuren sirket de somurucunun onde gidenidir. zaten calisma uzun vadede uzer.

Su anki maasiniz degil de maas beklentiniz sorulmuyor mu zaten?
Beklentinizi belirtin yeter.

yok valla baya şu anki maaşı soran denk geliyor bana.

sgk dökümünden görebiliyorlar diye biliyorum.

maaşını bir sonraki şirket göremez. SGK kayıtlarında böyle bir şey mümkün değil. Sen açıklarsan ya da eski şirketinden kümülatif matrah getir derlerse ve sen de kabul edersen ancak. Bir de iş teklifi yapan ile kümülatif matrahı alan aynı kişi olmayabilir. yine yırtma durumun var.

o zaman söyleyerek kerizleniyoruz resmen. çok teşekkürler.

aradaki farkı elden veriyorlardı dersin bir şekilde ortaya çıksa bile.

Hep en az %10-15 yuksek soylerim, oynat devam diyorum..

Üstünü elden veriyorlardı diyeceksin, kim bilecek.
Buna inanmayacakları insanı insanı işe almazlar zaten, yıllardır fazla söylerim(dikkat çekici şekilde abartmadan) kimsenin sorguladığını görmedim.

Önceki maaşını niye söylüyorsun ki zaten? Kafandaki rakam neyse onu söyle.
Daha hiç aldığım maaşı söylemedim hiçbir iş görüşmesinde. Türkiye'de çok tuhaf bu adetler. Hak ettiğini düşündüğün parayı söylemek ayıp değil. En fazla pazarlık edersin.

ben yalan söyledim. çünkü eski işyerimden almam gerekenin çok altında alıyordum, teklif eden işyeri de "bu piyasanın üstünde alıyordur kesin" gözüyle baktı bana. ik ile görüşünce öyle bir hissiyat aldım. ve çok yüksek söyledim maaşımı. onlar da bu duruma göre bir teklif sundular. eski maaşımı da öğrenmediler. yine de her ihtimale karşın "resmî olarak bir kısmı gösteriliyor ama, şu kadar da ek bir şey diye sanırım üstünü kapatıyorlar, anlamıyorum o işlerden pek" gibi bir laf etmiştim. ama sorun olmadı zaten, o yalana da gerek yokmuş.

ve evet, eski işyerinizden aldığınız maaşı muhakkak söyletiyorlar. bir keresinde ikcı arkadaşım "az daha ben teklif edecektim, meğer yarısını veriyorlarmış" dedi. ve söyleyeceği maaşın yarısına adamı aldıklarından bahsetmişti. o zamandan beri insafsız davranıyorum ikcılara :)

awake

Sanırım aradığın 2000 yapımı Anatomy adlı film olabilir.
eksisozluk.com
www.imdb.com

ceket?

ihracat sigortası, belki faktoring firmalarına kırdırma yolu. akreditif falan derdim ama ona yanaşmazlar zaten open account anlaşmalarda.

hahah bütçe ne? pili çıkartılabilenler de var, yedek pil alabiliyorsun veya biterse öbürünü takıp devam etmek için falan.
hoover var bende, fena değil.

Ilk aldigimizda Cok memnunduk 1-1.5 sene oncesi. Simdi eskisi kadar cekim gucu yok - her gun temizlemedigimiz icin de olabilir tabi :-/

Valla 3k max herhalde bilmiyorum ki. Bak boyle bi alet var hem supuruyor hem masaj yapiyor olsa 4k da veririm yani degmesine bagli.

En buyuk bottlenecki pil bu aletlerin diye pili kolay degisen veya kolay temin edilebilen bakiyorum. Dyson mesela kendisi de cok pahali pili de. Xiaomi guzel gibi ama pil degisimi icin servise goturuyorsun illa bir fiyat bilgisi yok.

Bende AnimalPro serisi var. Memnunum ama tüy toplamak için özel tasarlanmış başlıklar nispeten büyük parçaları (kedi maması gibi) çekmiyor. Fırçaya takılıyor yani. Onun için başlığı çıkarıp çekmek lazım. Şarjı da çok gitmiyor maalesef.

www.amazon.com.tr

geçen sene 1700-1800'e falan almıştım. fena değil. yedek pili 500 tl falan. hiper bir çekim gücü yok ama yeterli.

Vay be. Ovguler yagar beni bu dertten kurtarirsiniz diye dusunmustum.

toz torbasız olması neden bir süre sonra çekiş gücünü azaltsın ki?

filtresini çok iyi temizleyemezsen biraz çekiş gücü düşüyor da filtreyi sıfırlarsan gücü düşmez. niye düşsün?

yani övgüler yağdırılacak bir cihaz değil bence. dyson muhtemelen övgüler yağdırılacak bir markadır ama o da çok pahalı. bosch için yukarıdaki yorumuma ilaveten kullanım kolaylığı bakımından kablolu süpürgelere göre çok çok iyi. çok hafif, çekiş gücü güzel vs. ama işte 3 bin verince en azından 1 saat kullanabileyim dersin bence. turbo modunu açınca 9 dakikada pili tükeniyor. bence çok düşük.

universal pil olayı çok iyi tabii. eğer evde aynı bataryayı kullanan başka bir bosch alet varsa bu süre otomatik olarak 1 saate çıkmış olur. eğer yoksa aynı bataryadan alayım desen o da pahalı.

ben animal proyu 2500e almıştım. açıkçası parası kadar bir ürün olduğunu düşünüyorum. animal olmayan modeli ile çekiş gücü arasında bi fark yoktu, biz başlığı sebebiyle bunu tercih ettik evde kedi var diye. çok farkediyor mu bilemiyorum karşılaştırma şansım olmadığı için.

ha büyük süpürgeler gibi çekiyor mu? bence çekmiyor ama yine de o paraya ideal diye düşünüyorum. tüm halıları turboda çekeceksem arada bir kere tam şarj etmem gerekiyor.

yine bu fiyat civarı ise alınabilir bence.

xiaomi bana servis açısından güvensiz geliyor. o dönemde de bu sebeple tercih etmemiştik.

dyson ise aşırı pahalı. mesela dyson için V8 üzeri gereksiz, o modeli de her türlü iş görür diyolar. uygun fiyat ise o araştırılabilir.

aralık 180 şimdi 230

İstanbul. Adı Soyadı tabelalı bir berber.

Geçen hafta gittim saç-sakal 50TL'den 65TL'ye çıkarmış.

dün gittim saç sakal 60 tl verdim.

yer: maltepe.
standart mahalle berberi.

saç sakal yıkama 50 yazıyordu asılı tarifede.
il farkediyor mu bilmiyorum ama trabzon.

İzmir Basmane dandik berber 75 lira.

(bkz: Bir arkadaşım ekolü)

Geçen ay 60 vermiştim yarın tekrar gideceğim. Editlerim

edit geldi. 60 verdim yine. Bugün esnaf odası yeri tarife çıkarmış yarından itibaren geçerliymiş. 80 diyebiliriz yani bundan sonrası için.

istanbul, saç 60

50 tl olmuş artık kendim kesiyorum.

50 TL veriyordum saç sakal için, geçen hafta gittiğimde 75 TL aldı.

ankara, 10 liraydı, 15 lira olmuş.

ankara, yaşamkent'te (görece pahalı muhit) kaçak imar olduğunu düşündüğüm bir yer 60.

hayat size güzel erkekler, geçen kaş ve saç kesimine 300 verdim; boya bakım güya indirimli 550 verdim ki boyayı çalıştırıcısını ben götürüyorum. önümüzdeki ay sanırım kendim boyayacağım artık.

20 25 arası bisi

90 veriyordum saç sakal için, geçen ay 110 oldu. İstanbul Beşiktaş.

20:59'da gelip elini kolunu sallaya sallaya yarım saat dolaşan tipler yüzünden böyle bir karar alınmış olabilir. ben çalışanlara hak veriyorum, mesaileri 9'da bitiyorsa tüm işi 9'dan önce bitirmek üzere aksiyon almaları gayet normal, özel şirket sonuçta.

9'da kapanan bir yere 20:55'te girmem. market alışverişi bu, devlet dairesinde evrak imzalatıp beş dakikada işimizi bitirmiyoruz sonuçta. bütün gün ayakta oraya buraya koşturan insanların benim yüzümden on dakika geç işten çıkacak olması rahatsız eder beni.

Garip evet. 9da kapanması demek oradaki çalışanın mesaisinin 9da bitmesi demek değil. Böyle bir karar alınıyorsa 8.55de kapatıyoruz yazacaklar ama o zaman da büyük ihtimal çalışan 8.50de alamayız diyecek. Çalışanın işgüzarlığı bu, müşteriyle alakası yok.

yok abi market alışverişi 30-60 saniye sürüyor istediğin ürünü kap posa kartı tut çık.

20.55'te girince 1-2 dakikadan fazla durmam zaten.

Garil değil bence de . @roket adam +1

bim a101 sok marketler boyle. migrosta boyle olmuyor.

Benim marketlerde gördüğüm şu;

Kapanma saatine yaklaştığında giriş kapısının kitlenme zamanlaması, içerideki müşteri sayısına veya kalan yapılacak iş sayısına göre belirleniyor.

Yani aynı marketin 10dk kala kapandığına da şahit oldum, son 2dk kala bişeyler alıp çıktığımı da. İçeride trafik yoksa hemen kasaya geçip çıkıyorum saatinde.

Ama daha büyük marketlerde, kapanma saati neyse o zaman kadar içeri alırlar, giriş kapısı kapanır, içeridekiler çıkana kadar beklenir, anons vs yapılır, kasa kapatılır mal gibi kalırsın vs. vs.

Senin gibi düşünenler garip onların tarafından bakınca. Çünkü onlara göre haklı olarak senin gibi düşünenler gidiyor ve her ne kadar 2 dakikalık iş 3-5 şey alıp çıkacağım dese de saat 21.00'i geçiyor. 20.55 girdin. 20.58 işini bitirdin. O sırada birileri gördü ve girdi. 21.01 onlar da işini bitirdi. Bu örnekler gerçekten kopuk. Etrafa bakarlar, ne alsam lan diyip telefonla birilerine sorarlar, uyuz uyuz dolaşırlar vs derken uyarırlar ve müşteri de bildiğin sen ben gibi türk insanı olunca tartışırlar, uğraş dur. Kimse 21.00'i geçirmeseydi zaten 20.55'de kilit vurmazlardı.

Kapıda 21 yazıyorsa 20.55te kapatılmamalı bence de. O zaman @mg2939'un dediği gibi kapıya 20.50 falan yazacaklar.

Marketlerde çalışanlar etiket değiştirmeyi unutur, doğru düzgün kasa açmaz 15 dk sıra bekletirler sesimiz çıkmaz. Kendi belirttikleri çalışma saatlerine uyulmayınca da itiraz edelim bir zahmet. Tek zor onlarınki değil. Herkes kafasına göre takılsın o zaman her firmada, düzen falan umursamayalım hiç.

Boyle bir market isletiyorum. 9'da kapatiyoruz. 8:55'ten sonra ben de kimseyi almiyorum:)

bence garip. o zaman 8:55'te kapanıyor yazmalılar.

Güven kuruyemiş. Tazecik olurdu hep. Olsa da yesek

Servet sekerleme.
Datca bademli ve gullu olani dene. Pisman olmazsin.

lokum için birinci tercihim imren lokumları, safranbolu; o olmuyorsa tuğba kuruyemiş

www.oztaylanyayla.com

Afyon'un en lezzetlisi

ali muhittin haci bekir.

Hacı bekir tabiiki.

ben yıllar önce çok alışveriş yaptım sıkıntı yoktu.

hatta bir alışverişimde telefon bozulmuştu, başarı tamir edemedi kolay olur diye incehesap ı tüketici heyetine verdim. tüketici heyeti beni haklı buldu incehesap ta hemen parayı yatırmıştı.

Ekşi'de yazılanlar kötü değil, yeni firma da değil uzun süredir piyasadalar.

Kredi kartı ile alışveriş yapın, havale yapmayın. Ürün 2-3 gün içinde gelir ve servisini çağırır kurdurursunuz.

Kutuyu siz açmayın servi açıyor, bir problem varsa tutanak tutuyorlar. İstanbul içi kendileri teslim ediyormuş, öyle yazıyor ekşide.

Sorulur. Ya da beklentin neyse onu söyle. Ne senin ne de onun zamanı boşa harcansın. Eğer arada bir IK firması varsa, görüşmeye yolladığı adam başına para aldıkları için evet beklentinize yakın derler, finalde de cücük gibi bir maaşla karşılaşabilirsin. Arada IK firması yoktur umarım.

Yok ya ufacik sirket. Peki uslubu nedir bunun?

Kibarca, sizi de yormamak ve vaktinizi almamak adına sormak istiyorum; benim iş değiştirmemi sağlayacak teklif X lira civarında. Bunun altında bir teklif için iş değiştirmek istemem. Bütçeniz bu çerçevedeyse görüşmeye devam edelim —diyebilirsin.

Pozisyon için maaş ne düşünüyorsunuz de direkt.

ben yazılım sektöründe haftada 5-6 iş fırsatı mesajı alıyorum ve ilk mesajım. "maaş beklentim şu aralıktadır. eğer uygunsa, detaylı iş ilanını atabilir misiniz" diyorum. 2 tarafı da yormaya gerek yok maaş aralığı uymuyorsa

otobüs durağında filan bekleyip uzun süre gözlemlemedim ama bu yolu bayadır gidiyorum, çok nadir dolmuş gördüm. genelde dolmuşlar galeria-ümitköy yolundan gidiyor diye biliyorum. metre + 564 no.lu otobüsle gelebilirsin.

Buraya sadece otobüs gidiyor.