Ekşi Duyuru

excel'de yazabilirsin.

Binanın depreme dayanıklı olması için zaten esnemesi lazım, doğru düşünüyorsun. Esneyemeyen bina yıkılır.

Bilir kişi değilim ama biz de yeni ev aldık sayılır, bayağı araştırmıştım.

Bina yeni ise içiniz rahat olsun derim.

deprem sırasında hissedilen sarsıntının şiddeti bina hakkında çok da fikir vermeyebilir. eski binalar daha az sarsılırken, nispeten yeni binalar daha çok deplase olabiliyor. özellikle 90'lardan sonra deprem mühendisliğinde yüksek deplasmanlara müsaade edilen, sünek sistemlere geçiş oldu. deprem şartnameleri bu şekilde düzenlendi.

eğer yakın bölgede yaşayan tanıdıklarınız sizin hissettiğiniz kadar sarsıntı hissetmemişse:

1) oturduğu bina eskidir
2) binanın zemini daha sağlamdır
3) oturduğu kat zemine yakındır

grup herkese açıksa çıkıyor, kapalı grupsa çıkmıyor.
çıkanları gizlemenin yolu var mıdır bilmiyorum.

pdfe çevir +1

fotosuz yap, fotoğrafı görüşmeye gittiğinde götür.

Yaza doğru 13. bölümlük çekilecek diye biliyorum.

internetten yayınlanacak yaz gibi

Posta yoluyla tebligat yapilir. Eger geri dönmezsen yedeklere sıra gecer. Adresinin dogru olmasi lazim bankada. Iscepe ben de giriyorum her hafta, bana niye mesaj gelmedi ki? Bi islem mi yapmak lazim acaba?

bankada kayıtlı olan adresine posta gönderiyor. önceden öğrenmek istersen de her kampanya için şu tarihte şu gazetede yayınlanacaktır diye notlar oluyor kampanya detaylarının yazdığı sayfada. örnek mesela: www.isbank.com.tr katılım koşulları kısmında anlatmış.

kazandıysan eyvallah ama kazanamadıysan sana bir çekiliş ile ilgili bilgi vereyim.

''​Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nden alınan, 06.12.2016 tarih ve 40453693-255.01.02/3102-9250 sayılı izinle Akbank T.A.Ş. tarafından düzenlenen piyangoya toplam 24.310.326 iştirakçi katılmıştır. ''

24 milyondan bahsediyoruz. her katılımcı için her gün girmek bir çekiliş hakkı veriyordu.

Açıklanacağı tarihte kampanyavadisi.com a girip bakıyorsunuz. Hemen öğrenmiş oluyorsunuz.

Bende de var aynı durum. Öğrenciyken mesela son gün gelmedikçe ders çalışamazdım. Ödevleri falan da hep son gün yapardım. İzleyeceğim bir filmi bile üşenip günler sonraya erteliyorum acelem yok zaten diye. 25 gün falan önce ailemin yanına geldim 1-2 hafta kalırım diye, İstanbul'da acil bi işim yok diye gidemeyip kaldım resmen burda.

Çaresi anca kararlı olup bir şeyleri zamanında yapmaya alışmak sanırım ama hiç umudum yok benim kendimden. Böyle gidecek galiba.

www.youtube.com

Neil de grasse tyson burada ölmekle, önceliklerle, şimdi ile ilgili fikirlerini paylaşıyor, yapmam gereken şeyleri salladığım zaman dedikleri aklıma geliyor kıpırdanıyorum

Acele etmek zorunda kalma durumunu simule etmen lazım. Bunun için de kendine daha kısa süreli hedefler koyman gerekiyor.

Mesela tahmini 3 gün sürecek bir işin var. Bunun son deadline'ı 5 gün sonra. Şu an napıyorsun? İlk gün oturuyorsun yapmak için, sonra "amaan daha çok zaman var, yarın başlarım" diyorsun. Ertesi gün gelince "zaten iş 3 günlük, yarın başlasam tam yetişir" diyorsun. Deadline'a 3 gün kalınca, işin 3 gün süreceğini tahmin etmene rağmen daha 3 gün olmasının rehavetiyle yine erteliyorsun. 2 gün kalınca biraz farkına varıp oturuyorsun başına, ama çok az iş yapıyorsun, dikkatin dağılıyor, oyalanıyorsun. Son gün gelince işin ciddiyetini anlıyorsun, oturuyorsun adam gibi işi yapmaya. Ama 3 günlük işi 1 güne sıkıştırdığın için sabahlamak zorunda kalıyorsun ve iş yarım yamalak bitiyor, ya da işi geç tamamlamış oluyorsun.

Şöyle bir strateji izleyebilirsin: Öncelikle işi ÇOK NET BİR ŞEKİLDE PLANLAman gerekiyor. İş 3 günlükse bunu tam olarak görmen lazım hesaplayarak. Sonra bu işi 3'e bölüp ilk gün şuraya kadarını, ikinci gün şuraya kadarını, son gün tamamını bitirmiş olmam gerekiyor diyeceksin. Hatta bu hedefleri yaz!

Sonra her günün başında, o günün işlerini de böl. "Öğleye kadar şu kadarı, akşama kadar şu kadarı" diye. Bunları da yaz.

Sonra her mesai başlangıcında, mesela öğleden sonraya başlarken, "saat 4'e kadar şunlar bitecek, 6'ya kadar şurasını bitirmiş olacağım" diye yazacaksın.

Tamamladıkça üzerini çizeceksin hedeflerin. Bu hedef saatlerine hatırlatma koyabilirsin, alarm çalsın, iş bitti mi diye kontrol edersin o saatte. Daha o işe başlamadığını görürsen hemen strese girmen lazım. "Bu 2 saatlik işi geciktirdim ama bugünün işleri bugünün sonunda bitecek! Bitmezse uyumak yok!" diye telkin et kendini. Bitmezse ara verme, başka ödüllerden mahrum bırak kendini.

Bu yöntemle de savsaklama ihtimalin var, yine gecikecek işler, oyalanacaksın. Ama yazılı hedefler ve alarm ile, bu oyalamayı çok daha erken fark edeceksin ve aksiyon almak için daha çok fırsatın olacak.

--- o ---

Ya da bunları boşverip, yine en başta hesaplayacaksın toplam iş ne kadar sürer diye. Ancak düzenli çalışıp 3 günde bitecek iş için, hiç mola vermeden çalışarak ne kadar süreceğini hesaplayacaksın. Mesela 18 saat mi çıktı hesapta. Deadline'a 22 saat kala işe başla, hayvan gibi çalışarak işi bitir. Yine ertelemiş sayılırsın belki, ama en azından önceki günlerde o işi yapmak için oturup boş boş vaktini harcamak yerine başka şeylerle vaktini değerlendirmiş olursun. O göt sıkışması başlayana kadar o ileride yapacağın işle ilgili kendini boşa meşgul etmezsin.

--- o ---

İki yöntemde de işin ne kadar süreceğini en başta net bir şekilde hesap edebilmen kritik.

Tüm bunları, uzun süren işlerle ilgili yazdım bu arada. Bir saatlik bir işi oyalamanın çaresi farklı olabilir.

www.youtube.com

Bunlari tavsiye etmiyorum. Manuel olanlar var, asagida amazon linki koydum (ilk bu geldi) normalde boyle pahali degil, ben 7 euroya filan almistim. Bu aletlerden cok cok daha muhtesem kopurtuyor, sadece kopuk oluyor resmen sut.
www.amazon.com

link çalışmıyor. manueller gayet iyi bence de. türkiye'de tchibo'da bulabilirsin.
50 tl olması lazım.

bana sorarsan sut kopurtucusune gerek yok. bir french press ile de gayet guzel sut kopurtebilirsin.
www.kahvebutik.com

ancak bana bu tür bir şey lazım. mevcut kabın içinden çıkarmadan kullanabilmem lazım o yüzden de böyle ufak başlıklı mikser tarzı bir şey arıyorum. çok mu dandiktir bunların hepsi? amacım köpürtme yapmak değil karıştırma yapmak yoğun bir likiti.

Aliexpressten 1.5 dolara aldığım köpürtücüyü kullanıyorum likit yapmak için.
Garanti olsun diye 3 tane olmuştum daha biri bile bozulmadı.

sanat malzemesi satan dukkanlar resim malzemesi olabilir
nalbur tarzi yerler

henuz referandum tarihi belli degil. tarih belli olduktan sonra bir tarih koyacaklar, en son su tarihe kadar ikameti tasimaniz gerekiyor diye. ancak sonra da ikametimi tasidim diye rahat rahat oturmayin, mutlaka o secim bolgesinde cikip cikmadiginizi kontrol edin. normalde yaklasik bir ay onceye denk geliyor ancak son secimlerde falan yeni genelge yayimladi ysk daha fazla sure verdi vs. daha erken yani.

twitter.com

izlerken ben utanıyorum, milyonların önüne böyle çıkmaya kendileri utanmıyor.

Şerefsiz evlatları. Tankla üstünden geçmek lazim hepsinin.

bende de mide bölgesinde şişlik yaptı, bir tane sade soda içtim.

Ben de sendenim; ciddi anlamda midemi bulandırıyor hepsi. Üstelik çoğunun yaşam tarzlarına ters bir ideoloji, sırf para için insan bu kadar kuculmez ki.

Sinirlenmeyeyim diye doğru düzgün haber izlemiyorum, sözlüğe girmiyorum, gazete sayfalarına bakmıyorum yine de durduramıyorum.

Nefret ediyorum hepsinden.

barış atay tavsiye ediyorum... günün her saati, aç-tok, istediğin dozda alabilirsin ;)

twitter.com

****
(#proletarier aller lander vereinigt euch'a kişisel teşekkür - duyuru'ya arada bir giriyorum. yarım saat önce tesadüfen girdim ve bu duyuruyu okuyarak haberdar oldum. gittim sözlükte daha detaylı takip ettim tabi. bu duyuru olmasaydı yarın falan öğrenecektim.. tekrar teşekkürler )

evetçi videolardan haberim bile yoktu şimdi haberim oldu. iyi ki izlememişim, zaten iştah problemim var hepten iştahtan kesilecektim. şanslı mıyım neyim :)

yaa bu dönemde şimdi herkes bişeyler diyecek belli bişey. ben sosyal medyaya filan girmiyorum bile pek fazla. takılma o kadar, sağlık önemli, sağlık giderse bir de onu toparlamaya çalışacağız sonra.

güzel şeyler izle, kedi videosu filan. iyi geliyor.

üzücü aslında. yani kendileri adına üzücü, yoksa bana ne bikaç topçudan, ünlüden. çoğu genç de baya. hani o kadar bariz ki hatalı karar verdikleri, bunun sonucunu da, hayatta kalırlarsa, kesinlikle görecek olmalarını bilmek tuhaf bir duygu. bu görüntüler baya arşivlerde şimdi. sonuçta öyle basit bir karardan bahsetmiyoruz. gelecekte, bu 10 sene olur, 20 sene olur, zamanı geldiğinde büyük utanç duyacaklar. bunu bildiğinde bu tür davranışlara mide bulantısı şeklinde değil, aksine gülerek tepki veriyorsun.

2 dakika cok fazla plank icin, bence omuzlarda probleme de sebep olur. bana kalirsa 1 dakika yapip gecin. zaten karin calisirken ne kadar aci o kadar kas demek degildir, onemli olan duzenli yapmak.

tek seferde yapmıyorum ama. 30-40 saniyelik aralıklarla.

1 er dkdan 3 set yapiyorum ben. 2 dk dinlenmeden yapsam beni de asiri zorlar sanirim. Ilk basladigim gun birazda hafife alip fazla zorlayinca ben de ters tepki yapmisti

duzgun nefes alip veriyorsan bir sey olmaz bence.
1.5dk lik 3 set yapiyorum derin nefeslerle.

ben de 2 dakika yapıyorum ama 30'ar saniyeden 4 set olarak yapıyorum. tek seferde yapmadıkça problem olacağını sanmıyorum.

ha nolur 2 ay bu şekilde yaparsın 3. ay 30 saniyelik set çok kısa gelir 1'e çıkarırsın sonra 1 buçuğa öyle gider.

önemli olan düzenli olarak devam etmek.

Bir tur firmasının her iki işte aynı anda uzman olması pek muhtemel gelmiyor bana. Ancak uzakdoğu ülkelerine vardıktan sonra (mesela Bangkok) şehir içinde yeme-içme gezileri yapan yerel organizasyonlar var, internette ilanları da oluyor, bunlarla bağlantı kurabilirsiniz.

4 çıktı ikisi çekildi. Temizlersen olmaz bir şey panpa.

Bir tanesi tam çıkmadı. Yarısı gömülü kaldı. Bir yerden okuduğum kadarıyla 20'lik dişler evrimsel olarak körelmiş bir yapıymış. İnsanlar eskiden daha sert şeylerle beslendikleri için o dişlere ihtiyaç duyuluyormuş. Yediğimiz yemekler daha yumuşak hale gelmeye başladıktan sonra o dişlere de ihtiyaç duyulmamaya başlamış. Çene yapısı nedeniyle de onları pek kullanamıyormuşuz. Bana göre çabuk çürümez ama fazla kullanılmadığı için diş taşı oluşumu görülebilir. Fırçanın oraya tam ulaşması gerek.

biri yamuk olmak üzere dördü de çıktı. ve evet acayip hızlı bir şekilde 2 tanesi çürüdü bile. çürüyen üsttekiler bu arada. fırçayla ulaşması üsttekilere daha da bi zor. he bende çürüdüğü halde ağrı falan yapmadı. ben de çektirmedim öyle takılıyoruz. çok da önemsemedim açıkçası.

İki tanesi baş verdi, yıllardır öyleler. Dişçi o ikisine dolgu yaptı. Çürümediği sürece problem yok sanırım.

hic cikmayan birini cerrah aldi; digerlerini cenede yer olmadigi ve cikmis disleri sikistiracagi icin, ilaveten zaten pek de saglikli olmadiklari icin aldilar.

12 yaşında ağrımaya başladı 16 yaşında dördü birden çıkmıştı. hala hiçbir sıkıntıları yok.

4ü de aynı anda belirdi önce sağ alt. sonra sağ üst en son sol üstü çektirdim. şu an sol alt kaldı ameliyatla alınacak diye çok acele etmiyorum.

bir de sağ üstte tekrar çıktı. yani totalde 5 tane var bende.

benimkiler tam çıkmadan çekildi. sürekli kulak ağrısı çekiyordum; doktor bir şey bulamayınca dişçiye yönlendirdi. Film çektiler çapraz yönlenmiş meret, ağrısı kulağa vuruyormuş. sırayla hepsini çektiler. çene cerrahı şart...

çıkmadı hala ara ara yokluyor ama dişçi korkum var gidip gösteremiyorum bakalım ne olacak. bu arada çıktı gibi oluyor sonra bakıyorum tekrar gömülüyor değişik değişik hareketleri var yani seninki de öyle olmasın.

Benim üsttekiler çıkmayacakmış zaten ama alttakiler çıkmaya başladı. Biri yeni gibi ama diğeri bayağı görünüyor artık.

Neden çabuk çürüyorlar bilmiyorum ama ben bir de diş teli kullanmıştım, 20'likler alt dişlerimi bozmaya başladı. Çok iyi de fırçalasam çektirmem gerekecek yani bu yüzden ama çok korkuyorum. Çocukluktan beri hayatta en korktuğum şey diş hekimleri sanırım. Şimdi bu duyuruyu gördüm, iyice tavan yaptı diş hekimi fobim. Bu gidişle nasıl çekilecek o dişler hiç bilmiyorum.

bende yok! 25 yasima kadar çıkmadı. sonra dişçiye gittim, "ne zaman çıkar, çıkmadan almak gerekir mi vb" sorayim diye. muayene etti, röntgen çekti.
yok.


yaş 35 hala yok :)

ya fazla evrildim ya çok şanslıyım.

4 ünü de çıkarttırdım 18 yaşımda. 2şer 2 şer.

galiba genetiğin de etkisi var. benim 4ü de çıktı biri sıkıştırıyor diye çekildi. diğer üçünü de bi ara sıkıştırdığı için çektiricem ama ne çocukken ne de ana dişlerim çıktıktan sonra çok şükür tek bi çürüğüm olmadı. yapısal olarak çabuk çürüyen dişleriniz varsa ekstra dikkat etmek gerekir heralde.

26 yaşındayım, çok şükür hiç çıkmadı. en son dişçiye gittiğimde sende çıkmaz artık demişti ama, belli olmaz tabii.

üç dört sene önce diş röntgeni mi çene röntgeni mi her neyse onun sonucunu görünce orada olduklarını fark ettim. dördü de gömülü ve gömüldükleri iki taraftan diğer dişleri birbirlerine doğru iteliyorlar gibi görünüyordu.

bende hiçbir rahatsızlık yaratmadılar. şu saatten sonra da yaratmazlar sanırım.

20 yaş dişlerini, dişlerin en arka kısmımda olduğundan pek kolay temizlenemez, o yüzden çok kolay çürürler. Pek bir sıkıntısı yoksa çektirmeye gerek yoktur. Ama yine de hekimin değerlendirmesinde fayda var.

benim sadece sağ alt çıkayazdı. yarı gömülüydü ve yamuk çıkıyordu. ben de operasyonla aldırdım. diğerlerini bekliyoruz. 28 oldu hala duruyor diğerleri.

üsttekilerden haberim yok ama alt çenelerdeki 2si de gömülü, bir tanesini cerrahi çekimle aldırdım, diğeri de sürüyormuymuş neymiş, o da sıkıntı çıkaracak dedi doktor ama şu an kötü bir ağrısı yok iyice kötü olunca o da cerrahi çekimle alınır artık

dördü de gömülüydü, operasyonla aldılar. dişleri sıkıştırıp estetiği bozuyormuş. dahası zaten ağzımı tam açamıyordum bile alınmamışken, bir şey çiğnerken cenem kırılıyormus gibi ses geliyordu. çene eklemlerini de kötü etkileyebiliyor.

www.birikimpilleri.com
www.birikimpilleri.com

tr.aliexpress.com

2li aldım. çok memnunum. 20 günde geldi. bi de piller için hardcase almayı unutma. sony bile olsa çıplak taşınması sakıncalı.
tr.aliexpress.com
olay pilde değil, şarj cihazında. dandik alma kaliteli olsun, nitecore'u tavsiye ederim.
bi de pilin kaplaması bozulacak zamanla. bunu da al:
tr.aliexpress.com
bu da nasıl yapıldığı: www.youtube.com

Esigaram.us buraya bak derim

çinden xiaomi power bank alırsan eğer içinden 4 tane orjinal sanyo 18650 pil çıkıyor. 10400 lüklerden. 15 dolar civarıydı bu powerbank.

bunu da değerlendirebilirsin...

pilsitesi.com

küçükken ben de çok heves ederim. anneme öğrenmek istiyorum dediğimde "saçmalama" demişti dün gibi hatırlıyorum:) elişi yapan erkek ibnedir görüşü yaygın maalesef.

Bir sorun yok artık günümüzde şu erkek işi şu kadın işi pek kalmadı her yerde tutorial videolar mevcut.

Annem bana öğretecekti ama becerememiştim, sıkılmıştım. Etamin yapıyordum güzel, okulda sergiye de çıkmıştı dokumalarım.

Erkeğin eline yakışmayan bir görüntü olduğunu düşünüyorlar, toplumsal cinsiyet kavramı üzerine düşününce, özellikle bizim toplumumuz için normal bence. Ama artık büyüdün kocaman "adam" oldun, bu sorumluluğu üstlenip başlayabilirsin; faydalı bir hobi neticede.

Demolition mandaki sahne yüzünden bende de var bi örgü örme iştahı

bir an bile heveslendiğimi hatırlamıyorum.
hafızamda cebren ve hileyle götürülüp sıkıntıdan kafamı duvarlara vurduğum "gün"lerin iki numaralı konusu olarak yer etmiş.
bak ürperdim hatırlayınca şimdi.

Kısa bir aralık ilgimi çekti. Nasıl oluyor acaba diye merak ediyordum. Ben de yapayım diye içimden geçmedi. 2,3 hafta ilgilendim sonra bir daha aklıma bile gelmedi.
Sorunun cevabı özenmiyordum oluyor.

annem öğretmeye çalışmıştı galiba tam hatırlayamıyorum ama sonuç hüsrandı büyük ihtimalle.

artmag.saatchigallery.com
<3

hasta ruhlu bir tane is egitimi hocasi vardi ortaokulda, onun yuzunden bir donem ogrenmistim. o da gostermelik olarak, hoca yanimiza geldiginde..kizlarla anlasmistim, onlar benim yerime de oruyorlardi :D

cok sacma bir seydir yahu. herkesin gorusu farklidir, bana gore sadece kadinlara yakistirilmasi gereken bir sey degil; ama vakit kaybi sanki.

illa zaman harcamak istiyorsan, arduino, raspberry pi, programlanma vs ogren..para kazanirsin belki :)

başlayamam ama biri başlarsa haroşa örerim.

10 yasından falan beri. Okulda öğrenmedim. Merak ettim öğrettiler.

çıfıdı çıfıdı dantel işleyebilen kadına saygı duyarım ama, örgü kolay da dantel zor.

hayır. ortaokulda elişi dersi zaten vardı. adını tam olarak hatırlayamadım gerçi dersin. makrame örmek çok meşhurdu o zamanlar ondan yapmıştık. tahtaya çivi çakıp halı örüyorduk sonra bi de.halı gene zevkliydi de diğeri lanet bişeydi :)

lise 1de özendim hatta haroşa öğrendim çok geçmeden apandisitim oldum hayatım kaydı.

ilkokulda 2 gün hastanede yatmıştım da orda bir teyze öğretmişti bana eğlenceliydi. dümdüz dikdörtgen bir parça örmüştüm. sonra evde örgü ile uğraşan olmayınca unuttum gitti. güzel olurdu/olur. günümüzde ayrım pek kalmadı +1

Küçükken benim kıçıma dantel iğnesi batmıştı. Bir gün sevdiğim bir çizgi film başlamıştı. Yaşaşın deyip çekyata atladım ve sonra aynı hızda geri zıpladım. O günden beri örgü işlerini "tehlikeli" sınıfında değerlendiriyorum. Bana da karmaşık geliyor ama. Bazı kadınlar çok başarılı oluyor bu konuda. Yazıcıdan çıkartmış gibi şeyler örüyorlar. Onlara hayranlıkla bakıyorum görünce. Ben de yapayım düşüncesi olmadı ama hiç.

Mütemadiyen dışkılamaya özen gösterirseniz kokuyu azaltıp hayat standardınızı yükseltebilirsiniz. İyi yellenmeler.

zaten günde en az 1 defa dışkılıyorum. sahibim hiç aksatmıyor tuvalete çıkarmayı. tşk.

üşütmüş de olabilirsiniz.

yediğin besinler sürekli aynı kalitede değil, ondan olabilir.

Yediklerinin içeriğiyle alakalı, bir de gaz içerde durdukça yoğunlaşıp kokusu kesifleşiyor sanki. Teyitli bilgi değil, benim gözlemim. Çok tutarsan ölümcül oluyor.

Aktivya yesene iki hafta, bakalım düzelme olacak mı?
(bkz: probiyotik) başak şeyler de olur.

god save england, god save the queen

hımm, tabii. "the horror, oh the horror." diyeyim, colonel kurtz diyeyim.

kolonileşme kaçınılmaz bir aşama idiyse ingilizler olmasaydı başkasına teşekkür edilecekti sanıyorum.

russel da aylaklığın değeri için haksız düzenlerin kaçınılmaz olduğunu, sonuca değdiğini söylüyordu mesela. tabii "gelişme" ve "gelişme"nin sonsuzda bir yönü olduğu konusunda bilgi sahibi olmaktansa fikir sahibi olmak bir opsiyon mu, zaruret mi, emin değilim.

bir de, bu söylendiğinde aklıma şu geliyor: var olduğun anda var olduğun anın sonrasını kayıp gibi görebilir misin? çünkü gelişmeyi tahayyül edemiyorsan, ana kadarki bilgiye sahipsen, hızlı ve adaletsiz "gelişme" ile yavaş ama belki daha adaletli bir gelişme arasındaki tercihi kim yapıyor tam olarak?

"gelişme"deki tek yönlülük iddiasına, bilginin birikmesi dayanağına bağlı olarak sahip olduktan sonra, andan sonrasının farazi kaybına üzülebilecekmiş gibi, hızlıyı yavaşa tercih ediyorsak, aksini yapmamızı engelleyen nedir? hızın bir sınırı olmadığına göre, "yavaş gitmedik" diyeceğimize "daha hızlı olabilirdik" de diyebiliriz?

o zaman her şey görece hızlı, dolayısıyla görece yavaş değil mi? aynı kavramın niceliği varsa zıtlarıyla var olmalı?

belki daha hızlı öldürebilirlerdi insanları mesela. neden o kadar yavaş gidilmiş? acaba o zaman şimdilerde değil de ikinci dünya savaşı çıkmadan evvel falan ingilizce vs öğrenmiş olur muyduk?


1500'lerde yaşayan adam da şükür kağıdı, kalemi üretebilmemize falan dedikten sonra yani herkes zaten ancak önceki zamana kıyasla şükredebildikten sonra bunun her kıtada milyonlarca insan öldürüp nehirleri kızıl akıtacak kadar hızlı gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin ne önemi var, insanların yok edilmesinden başka? zaten olacak olan bir şeyin yani "gelişme"nin böyle olmasına neden şükredeyim ki?

şükür mükür etmiyorum ben. şakası bile kötü. bir hindistan proleteri bulup atalarının hikayelerini sormalısın belki de.

Ne vardı herkes turkce konussaydı :((

@godoş, sabah sabah ne kastırdın boolum. gözlerim kanadı ilk paragrafta bıraktım
@acemi, antik yunanca veya fransızca veya arapça olsun ister miydin?

allah ingiliz gardaşlarımızdan razı olsun

öğrenmesi zor mu, valla bence tam tersi gayet kolay/kolaylaştırılmış bir dil İngilizce zaten biraz da o yüzden dünya dili haline gelmiş. Daha kolay diller vardır tabii ama onlar da yeterli gelmiyordur belki.

bu arada, bak sana "allah razı olmasın mı" dedirtebildikleri için böyleler zaten. İngilizler gidip sömürüyor millet allah razı olsun ne iyi adamlar diyor :D Hintli arkadaşım da mesela Hindistanda İngilizlerin gittiği yerleştiği yerler vs. daha eğitimliymiş o bakımdan iyi diyordu.

Osmanlıya bak. Çıktığı yerlerde arkasından küfrediyorlar, herhalde büyük çoğunluğu Türkçe falan konuşmuyor kendi dillerine dönmüşler. İngilizlerin gittiği yerlerde trafik onlarınki gibi akıyor, dil İngilizceleşmiş, benzeri Fransızlar ve Afrika için de geçerli. Kültür emperyalizmi ayrı bir sanat aslında.

bunu ingilizlerin katlettiği hint ve afrikalı insanlara sorsak daha iyi cevaplar alırdık.

boston tea party sırasında ben de çok sübhaneke dedim kendilerine. fatihalar yasinler yolladım.

lan adamlar bilimde, edebiyatta, müzikte vs. bir numara. hala soykırım diye ağlayanlara sinir oluyorum aga.

bilimde sanatta bir numara olunca öldürdüğünüz insanların bir önemi kalmıyormuş. tamam o zaman, güzelmiş.

sağ olsunlar ya, o kadar insanı katletmişler, şimdi o katledilen insanların ülkeleri sayesinde dünyanın dört bir yanında ingilizce konuşuyor. biz de derdimizi rahat bir şekilde anlatıyoruz yabancı ülkelerde.

ama bilimde ileriler. ne önemi var ki? katledin abicim. yarın gelin bizim ülkeyi falan da katledin hatta. bizi, seni, beni, onu. hepimizi. bilimde ileriler nasılsa, benim canım acımaz. belki biz de ölürsek yarın öbür gün birileri derdini daha kolay anlatır ingilizcesiyle.

tosiba, katliam yapmayan devlet mi var? osmanlı üç kıtaya yayılırken öpücük mü dağıttı? bırakın bu ajitasyonları

@cekilmis; herkes katliam yapıyor diye meşru mu sayalım? görmezden mi gelelim?

hayır da sanki sadece ingilizler yapıyor gibi de lanse edilmemeli.

@cekilmis; ne yapalım? konu ingilizler. ingilizlerin yaptıklarını anlatırkan bütün milletleri saymamız mı lazım? kimse de sadece ingilizler yaptı demedi. nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlıyorsunuz.

iyi de sana ingilizce soruluyor büyük britanya'nın kolonileşme politikasını değil.

abi kolonileşmesen o dili de nah yayardın.

"iyi de, o değil de bu konuşuluyor" şeklindeki tepki çok saçma.

yani bir dilin yayılmış olmasını yayılmamış olmasına tercih edebiliriz ama bu bir ön şartla geliyorsa, bu da kolonileşmekse ve o dönem gücü elinde tutan da kolonileşecekse, 1) ne bu durumu "ingilizler" "sayesinde" diye algılarım, çünkü bu zaten bir zorunluluktur 2) ne de buna şükrederim ("hayır duası"), abi bunun bedeli fazlasıyla ödenmiş niye teşekkür edeyim lan, tersine alacaklıyız insanlık olarak çünkü etkileri hala sürmekte aslında.

çok müthiş soru sorulduğunu ve bunu anlayamadığımız için yanlış konuya yorum yaptığımızı sanmayın arkadaşlar. soru müthiş -yani işte müthiş diye jenerik bir sıfat seçtim- değil, bir gün uyandık ve ingilizce konuşmaya başladık, değil olay. öğrenmek zorunda kaldık.

kalmasaydık öğrenmeyecektik idiyse, o zaman demek ki şükürlük bir durum yine yokmuş. lütfen iff clause'larından birer lütuf gibi bahsetmeyelim.

bu mantıkla devletler Amerikan veya İngiliz mandasına evet demeli, üstün kültürün zaferini kabul etmelidir. hayırsız olaydan hayır doğdu diye kolonileşme süresince yapılanları da meşru kılalım ve hatta teşekkür edelim. ya trolsünüz ya da düşünme kıtlığınız var. ne diyeyim.

ingilizce ne yönünden soruluyor? ingilizler kolonileşmeseydi gittiğimiz yerlerde bu kadar rahat konuşamayacaktık deniyor. lafı çevirmeyin. sömürgecilik ve katliamlar asla meşru sayılamaz.

siz gittiğiniz yerlerde rahatça ingilizce konulabiliyor olsanız bile(!)

yahu bugünkü insan haklarının geldiği seviyeyi düşünün. düşündünüz mü? e hala giydiğiniz kıyafetleri, kullandığınız araç gereçleri vs. uzakdoğuda insanlık dışı halde çalışan kişiler yapıyor hatta bunların da bir kısmı çocuk işçi. o dönemde insan hakları falan hak getireydi ve bir sürü zulüm vardı, günümüzde insan hakları herkesin ağzında olmasına rağmen hala bu tür şeyler oluyor. hani bu kolonileşme sürecindeki zulmü haklı çıkarmaz ama sanki dünyanın işleyişi şu an farklıymış, siz de bunun bir parçası değilmişsiniz gibi davranmanız komik.

proletercim aslında benim yazdığım senin söylediğini anlatan bir şey, tam da o nedenle şükredecek bir şey yok diyorum. bir düşünür müsün dediğimi?

bugün ve dünün zararlarını kıyaslamada da sana katılamıyorum ama bunun önemi bile yok.

lingua franca kavramı ingilizce ile mi başladı? niye bu sebeple hayır duası edeyim? her dönemde bu işlevde diller olmuştur.

dilin kolaylığı ile falan ilgili olduğuna inanmıyorum, kime göre neye göre, yapısı ingilizce ile çok alakasız diller de var. her milletin ingilizceyi öğrenmesi aynı kolaylıkta değildir.

Haha ornek veeydin link atop keske. Ben de merak ettim simdi.

yani bu dediklerim videonun aralarında ufak detaylarda olan şeyler. videodan videoya değişiyor benim aklıma şunu izlerken yazmak geldi.

www.youtube.com

arada izliyorum. kult america'nin bir turkiye bolumune "butun istanbul'un rizkini yedi pezevenk" gibisinden bir yorum yapilmisti, hala hatirladikca gulerim.

çağrı merkezini arayın sizden onay alacaklar sonra checkin yapabilirsiniz.

ben yine iphone alirim. her gittigim yere powerbank goturuyorum zaten. batarya her turlu bitiyor.

para sıkıntısı yoksa direk iphone alırım.

iPhone SE. Canavar gibi bataryası var.

Para sorunu yoksa CAT s60 alırdım.

Ama benim de elim varmıyor o paraları vermeye.

iphone 7 plus iyiymiş o konuda.

ama ben kendim naptım biliyor musun, daha iyi batarya ömrü istediğim için daha kötü telefon aldım. Arkadaşımda Samsung galaxy s6 var(o zamanın en üst androidlerindendi), ben galaxy a5 2016 aldım. Benimkinin ekran çözünürlüğü düşük, işlemcisi daha yavaş, ama pili daha fazla. (s6 2500 olması lazım, benimki 2900mah)

Noluyor? Arkadaşımla aynı anda şarjdan çıkarıp benzer şekilde kullandık bir süre, onunki %60 iken benimki 80lerdeydi. Artık orta düzey telefonlar da öyle takılan bilmemne olan telefonlar değil gayet güzel aletler. Sadece uygulamalar azıcık geç açılıyor, mesela ekran çözünürlüğü düşük dedim qhd olmuyor da fullhd oluyor :D düşük dediğim fullhd yani. Ben böyle bir çözüm ürettim bana mantıklı geldi.

batarya ömrü kısmı dışında, lenovo moto z (daha doğrusu motorola üretti de türkiye'de lenovo markası altında sunuldu) çok iyi cihaz. onu alırdım herhalde.

bataryayı çok bilmiyorum ama google pixel almaya çalışırdım amerika'dan

Samsung Galaxy edge 7 alırdım heralde

xiaomi mi 5 32gb kullanıyorum, memnunum özelliklerinden de bataryasından da. pek kullanmazsam iki güne yaklaşıyor, çok kullanırsam bile bir 24 saati geçiyor.

iphone se+1 hem bataryası iyi hem de uzun süre kullanılabilir.

teknoloji cok sevsem ve kullansam da fiyat konusunda katiliyorum: inanilmaz pahalilar. 2000-3000+ liralar nedir oyle ya? yani ne kadar kullansam da ve param olsa da telefona 1000 liradan fazla vermek koyuyor bana. ikinci el temiz yeni alinmis garantili falan bir 5s veya iphone se geliyor aklima, 800-900 liraya 5s duserse iyi 1200'e kadar bir temiz se bulunursa o da olumlu.

Fantastik olsun istiyorsam xiaomi mi mix alırdım (bunda da düşme problemi var iyi korumak lazım), dayansın iyi gitsin istiyorsam iphone 7 plus alırdım. Valla yurt dışından alıyorum ben, arkadaşım 7 plus'a 4200 lira verdi ağzım açık kaldı, hayatta veremem heralde. Bi telefona verebileceğim max fiyat 2500 ötesi zoruma gidiyor.

Iphone 7
Bütün gün kullanıyorum yine de bitmiyor. Canavar gibi telefon.

Note 3 alır custom rom atardım. Eclipse ROM. Cillop gibi olurdu. Batarya hiç sıkınıtı değil. Custom rom zaten halihazırdaki note 2'nin batarya ömrünü yarım günden 1,5 güne çıkardı. Kadı ki telefon ikinci el telefon.

se kullaniyorum. se alirim.

Se kullaniyorum bozulursa gider yine se alirim. Kisacasi apple, 4 inch ekranli yeni bir iphone cikarana kadar se kullanirim.

xperia z2 kullanıyorum gene aynı serinin üst modelinden alırım.

iphone 7 plus. 2 günü "rahatlıkla" deviriyor, 3 gün gittiği dahi oluyor.

iphone 7

Max Payne

youtu.be
youtu.be

@enişte tam depresyon müziği işte ya. felaket içimi karartıyor bu oyun da müzikleri de.

Her sahnesi efsane oyun. Zamanının ötesinde ama çok depresif, evet.

başlıgı okudugumda daha açmadan aklıma max payne geldi, zaten gereken cevap verilmiş, efsane.

www.youtube.com

şurada da bir şeyler var:

www.youtube.com

mobildeyim link veremiyorum, dune 2000 - rise of harkonnen diye arat hele. hastasiyim.

youtu.be

knight online:
www.youtube.com

age of empires:
www.youtube.com

www.youtube.com

fitness yapacağım zaman aynen sizin gibi beslenip spora gidiyorum ve o yanmayı benim de yaşadığım oluyor.

ben bunu yemek yeterince sindirilmeden ve ısınmadan çalışmaya bağlıyordum kendimce. yani "aniden bir enerji ihtiyacı ortaya çıkıyor ve mide içeride ne var ne yok yakabilmek için asit salgılıyor, bu yüzden midem ağzıma geliyor" diye düşünüyordum.

hafif aç karınla çalışmayı deneyin faydası olacaktır.

uzun sureler ac kaliyorsunuzdur; uzerine granul kahve boyle yapabilir.

kahve basli basina mide asidini arttiran birsey, bunu geciyorum. fazla yag iceren yiyecekler de artirir ama 4 yumurtayi her sabah yediginizi dusunerek (son zamanlarda olmamakla) bunun etkilemesini geciyorum. yulafi neyle yiyiyorsunuz? sut ise bu da sebep olabiliyor.

sadece sabah yediklerinizi dusunmeyin ayrica, gun icinde genel anlamda yediginiz ictiginiz seyleri bi gozden gecirin. fazla tuzlu, baharatli, sarimsakli gidalar da mide asidini arttirir. alkol, et, gazli icecekler, hepsi.. baslarda rahatsiz etmese bile bu gidalarin vs fazla tuketimi zaman icinde midenizi hassaslastirabilir. ayni zamanda stres ve uyku da cok etkili.

bunun icin sadece sabah kahvaltisiyla sonuclancak bi durum degil gibi.

Kahvaltı ve spor arasında en az 2 saat olmalı. Boş mide ile spor yapılır.

mide çok yanıyorsa doktora görünün bence. çay-kahve, yağlı yiyecekler ve hazır gıdayı da kesin mümkünse.

seçeneklerde "streamlined push to talk" var mı? varsa o aktif olsun, tekrar bir deneyin.

varmış tıkladım. umarım düzelir teşekkür ederim.

reddit'te öyle yazıyordu, mikrofonun kullanılmadığında kendini kapatması gecikme yaptığından bu seçenek mikrofonu aktif halde tutuyormuş. umarım işe yarar.

karsi taraf konustugunda sesini duyuyorsun degil mi? gecikmeyi oyle anliyorsun yani?
ayarlarda ses gecikmesini otomatik ayarla gibi bir sey vardi. onu bir drneyebilirsin. ayrica dota2dev forum var orada aratabilir ya da sorununu yazabilirsin.

Amazing Blondel

ankh

Tabii ki Ian Anderson :)

fairport convention, steeleye span, pentangle, fotheringay.

Dün burada bir arkadaş yazmıştı bu siteyi. Çok başarılı: www.music-map.com

@teknikekip site o döneme ait tüm grupları yazmış sanırım. doors u görünce nasıl yani dedim, miles davis i de görünce ne alaka demekten kendimi alamadım :D

23 unde gelir bebektanem

23'ü çok. 16'sından sonra gelir diyecekler yazmasın plz tenks.

Frankfurttan çıkış uçağına dahi alınmamış mı :/ durum kötü çünkü haftasonu zaten gümrük işlemleri yok. cumaya da gelmez gibi gözüküyor. kar fırtınası içine etti bu tarz şeylerin.

Başvuru yaptıktan sonra, sekizinci iş gününde elime ulaştı.

Hiçbir kuruma gitmeden kimlik talep edilebiliyor mu?

3-5 fps artar en fazla. değmez :( normal saat hızı 1279 mhz olan gtx 980 i 1500 mhz yaptığımda bile ki ram hızını da arttırmıştım, 10-12 fps ancak artmıştı yanlış hatırlamıyorsam

açıkçası 3-5 fps benim için değer seviyede ne yazık ki. örneğin dark souls 3 almak istiyorum ama korsan indirip denemiştim ve nadiren oluşan 30 fps altına düşüşler yaklaşık 25 fps'lere üzücüydü o yüzden almadım. yani pek zorlamadan 85 dereceyi görene kadar çıkarttığımda 3-5 fps'ye tavım açıkçası. peki nasıl yaptın acaba hangi programı kullandın güvenli ve kontrollü bir arttırış için.

msi afterburner

Bende 980m var gpum'da overclock'a özel bir modifikasyon vardı. 10 fps arttırıyordum ben de rahat laptop olmasına rağmen. Ki laptoplarda 10 fps artması çok büyük bir artış. Bence en azından bi dene kaybedeceğin bi şey yok. Dikkatli olursan ilk seferden zarar verecek hlain yok sonuçta. Ama şunu unutma overclock'un gpu ömrünü kısalttığı bir gerçek laptoplarda.

yani olabilir, tarcını cıkart bence

kori ve soya bozar bence.

kabuk tarçın ve karabiber ekledim baya güzel oldu birkaç defa da yaptım aklıma gelmişken yazayım dedim ha bir de kuş üzümü koydum biraz. çam fıstığı olsa onu da koyardım ama çok pahalı namıssız. tavsiye ederim.

uygur kardeşlerden kalmış aklımızda. o dönem çok popülerdi.

www.youtube.com

evet güzel şarkı. ama bence uygur kardeşler uyarlaması yüzünden hatırlıyor bunu çoğu insan. tanımamız orijinal versiyon ile mi oldu onu ben de tam hatırlamıyorum.

lanet olasıcalar...

abdulkadir yaraamı ye, ya da unkapanı'na gidelim.

unutulacak gibi değil

@sir gawain
ismim abdulkadir ve seni dava edicem.

İsa bir peygamber olmasının yanısıra aynı zamanda tanrının oğlu olarak da kabul ediliyor Hristiyanlıkta, Müslümanlar bunu kabul etmiyor. Doğumgünü kutlandığı zaman sanki bu inancı da kabul ediyormuşsun izlenimi oluşuyor. Yani benim için oluşmuyor ama Müslümanlar böyle düşünüyor olabilir. Gerçi çoğunun kendine ait bir fikri yok biri günah deyince geri kalan hepsi tabii lan günah demeye başlıyor. Bu nedenle olabilir belki.

İslam bilgisi ile ilgili değil ama Noel ya da yıl başının Hıristiyanlıkla alakası yok. Çok daha eski kökenleri var, "origin of Christmas" diye aratıp ilk 4-5 sayfayı okuyabilirsiniz. Noel ağacından (hatta ağacın süslemesinden) Noel Baba figürüne, Noel Baba'nın geyiklerinden ağaç altına bırakılan hediyelere hepsinin kökeni daha eskilere dayanıyor.

İslam açısından bakarsak da, bence, İsa'nın doğumunu kutlamalarında bir sıkıntı olmaması lazım.

sadece noel veya noele bağlı adetlerin değil daha pek çok şeyin "ilahi" dinlerle alakası da yok ona bakarsak ama biz öyle kabul edelim onlar gibi düşünmeye çalıştığımız için.

İslâmda Avrupayla Amerikanın kutladığı gibi kutlama ve benzeri şeyler yok. Esas nokta burada kaynaklanıyor.

hah bak bu doğru. sanki islamda genel olarak kutlamalara, eğlencelere yönelik karşı bir duruş var gibi.

@yontem
nası yok? mevlid kandili? hatta fetocuların çıkardığı kutlu doğum haftası?

Islamda su var. Ne olursa olsun Hristiyan,Yahudi ve digerlerine benzememek gerekiyor. O yuzden pantolon vb.seyler de hos gorulmuyor ornegin. Olay aslında hz.isa nın dogumu şu bu değil. Onlara benzememek. Saygı duyarsınız o ayrı. Ama onların yaptığı şekilde kutlama yapmak yanlış olan.

konu sadece noel değil, "Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." hadisinde geçen benzeme kısmı noel olayında daha fazla yaşandığı(bilinçli/bilinçsiz) için bugün bunları konuşuyoruz. islami değerlere sahip olan birinin saçını, sakalını onlara benzercesine kesmesi de aynıdır. amaç onlara benzemekten kaçınmaktır. (keçi sakalı, top sakalı vs.).

şimdi gelip, "pantalon da giymesinler" demesin kimse, pantalon örtünme biçmidir. ama bu arabistanda entari şeklinde, avrupada pantalon başka yerde başka şekilde... amaç avret mahalini örtmektir. eğer pantalon giymek caiz olmasaydı zaten bunlar bize nakil olarak gelirdi (entariden başka bir giymeyin diye vs. ). ama sen sünnettir diye entari giyersen orası ayrı. o kafadan bakınca insanların(müslümanların) sadece islami kesimden gelen yeniliklerini kullanması gerekir hahah .

-elektriği açıyorum babacım
+ açma evladım nalet olası tesla ve edison....

lütfen "... o yuzden pantolon vb.seyler de hos gorulmuyor ornegin" diyerek insanları yanlış anlamaya sevk etmeyelim. burada hoş görülmeyen şey adamın pantalon giymesi değil, adamın sünnet(entrari giymek ya da her neyse) varken pantalon giymesi hoş karşılanmaz.(keşke sünnet üzere giyinseydi gibi düşünmesi gerekir, kaldı ki kimsenin nasıl giyindiğine karışamazsınız.) bugün kimse pantalon giymek caiz değil diye bir açıklama yapmamıştır. nitekim islam kolaylık dinidir.

gayrimüslümlere benzememe çabası bunlar hep. yıllar önce işyerinden biriyle yemek yiyodum. çocuk sürekli konuşuyordu. olm bi sus da yemek yiyelim dedim. yahudiler yemek yerken asla konuşmazmış ben ondan konuşuyorum demişti. ben şok.

@crown afferim çocuğum yıldızlı pekiyi verdim sana. kimsenin bilmediğini biliyorsun helal :) ilk hristiyanlar eski alışkanlıkları olan pagan kutlamaları da yaparlardı aralığın 25'inde. isa'nın doğumu ekim ayı civarı olmasına rağmen, ille bir şey kutlayacaksanız isa'nın doğumunu kutlayın diyerek o tarihe kaydırdılar. yani sevgili çokbilmiş kardeşim, o söylediğin bariz bilinen bir şey :)

@qobel pardon ama birilerinin kıyafetine karıştıgım sonucunu nereden çikardın? Kaldi ki "hoş görülmüyor" yazmisim farkindaysan. Hos gormemekle caiz degildir farklı şeyler. Zaten kafadan pantolon giymesi hos karsilanmiyor demedim. Oncesinde aciklamami yaptim. Onlara benzenmesi acisindan hos karsilanmiyor diye. Evet kimse caiz degil, haramdir demiyor. Ama hos karsilanmiyor kimi cevrelerce daha once de ifade ettigim uzere.

Yani bir laf bu kadar tersinden anlanip yorumlanabilir pes diyorum.

özgür dönüşüm ankara var. baya aktifler.

ankara içi kelepir 2.el eşya
tam adı bu

findeks'ten öğrenebilirsiniz. ufak bi ücreti var ama.

benimki meraktan aslında, o yüzden ücretsiz bir şey arıyorum.

(bkz: findeks) bir defalığına ücretsiz veriyordu bir ara eğer değişmediyse. halkbank internet şubesinden de alınabiliyor.

Bankacı arkadaşın varsa TC Kimlik numaranı ona ver, o bakar senin puanına.

Hafta içleri sabah 8:30-9:00'dan akşam 17:30-18:00'e kadar devam edebilir. Hafta sonu da 11:00 12:00 gibi başlamasına izin vardı en son. Maalesef bir şey diyemiyorsunuz, ancak sabır çekiyorsunuz.
Zabıta filan gelmez, komşuluk çerçevesinde anlayış göstermekten başka yapabileceğiniz bir şey yok.

biz aylarca cektik, biri bitti diger basladi. dusman basina...

Reddit verelim, offensive humor'ın en nadide örneklerini şuradan takip ediyoruz
www.reddit.com

oha cennet bu!

twitter.com

Genelde yapmaz

Laktozsuz süt esasında laktozsuz değildir, ekstra laktaz enzimi katılır laktozu parçalasın diye. Yani laktoz her şekilde var sütte, o nedenle gaz yapmaması için hiçbir nedeni yok. Belki daha az yapar ama hassasiyeti olan insanlar için her şekilde risk.

Bende hiç şişkinlik ya da hazımsızlık yapmadı. Bi oturusta bir litreye yakın içerim

kanmucuk +1

tuz + karabiber. kısık ateşte tavaya yağ dökmeden pişir. hardala bandırıp yiyoruz. nirvana.

bilet sıkıntısı yaşanmıyor; buyurun.

www.biletix.com

ankara için diyordum aslında. erdal beşikçioğlu'nun oynadığı oyuna daha hiç bilet bulamadım. ha yalan olmasın satışa çıktığı günü takip etmiyorum ama ne zaman da baksam bilet olmuyor.

Hangisini begeniyorsan onu iç, emin ol ambalajlı satılan yedigin diger seylerin zararı en az alkol kadar ve hatta daha fazla:)

alma çünkü (bkz: path of exile)

12 gb hey maşallah koydum bakalım poe insin bir şans daha vereyim taa 2013-2014'te falan denemiştim galiba ilk pek sarmamıştı. bu saatte uyumam gerekirken uyuyamayınca boşluğa düştüm.

edit: setup büyüklüğüymüş yav o, 5 gb download'u var tadından yenmez.

o mesajı 2 hafta önce falan aldım.

This war of mine 20 liraydı önce onu dene bence.

94 lira cok ve artik bitti d3

ne istediğine göre değişir. diablo 3 ilk çıktığı zamanlardaki gibi değil hem o kadar insan yok hem de daha güzel durumda şu an, 2 hafta oynayıp bok atanlara kanma sen halihazırda oynamaya devam edenler var onlara sor, ben arada girip oynuyorum, keyif alıyorum. hele yanında arkadaşın falan varsa daha güzel olur.

Formaları mavi mi

ya o benim de aklıma geldi hani takımda değişik olmayacak diye mavi krismıs olacak diyorlar yani? çok yavan bi espri gibi geldi de bana ondan kafama takıldı.

evet genel olarak mavi takımlarının rengi.

It means to have sad Christmas, perhaps because you are away from family or alone, or even filled with thoughts of a happier time that brings tears to you eye. Blue is a symbolic color for the emotion sad.

Çok ince bi espri yoktur belki de. Benim çıkardigim mana, onlar için güzel bişey söylediği. Şimdi onların zamanı, gibi. ("Bu sene 'x'in senesi!" denir ya) ama takımın akıbetini bilmeden bu yorum. Eğer yine kötü bi haberse, olumsuz okunur.

öyle başlamış öyle giden bi alışkanlık. insanlardaki apple fantezisinin bi ürünü

İkinci el araç piyasası gibi düşünün sıfır olanları aşırı pahalı olunca ikinci el piyasasına da yansıyor.Buna birde apple fantezisini ekleyince çıkan sonuç

çünkü dolar üzerinden alınan bir mal ve piyasası/albenisi olan bir ürün.
samsung&iphone telefonlar gibi düşünebilirsin.

ingilizce harizlanan cv / resume / ozgecmis icin dil seviyesini soyle ifade etmeniz (genellikle) oneriliyor:

beginner, elementary, intermediate, upper intermediate, advanced, fluent, (bunu pek gormedim) business fluent, mother tongue / native.

diger bir oneri ise soyle:
native speaker, near native / fluent, excellent command / highly proficient in spoken and written english, very good command, good command / good working knowledge, basic communication skills / working knowledge

hulasa, "fluent" oldukca akici, takilmadan, neredeyse ana dilinizmis gibi kullanabilmek demektir yabanci dili. bunun bir alt seviyesi "advanced" yani ileri yetkinlik, onun da alti "upper intermediate" vasat ustu seviye.

Ben fluent'i görürsem "akıcı konuşurum ama aksanlı." anlarım. zaten aksansız konuşuyorsa anadili gibidir. native olabilir.

fluent, kişinin yabancı dilde ulaşabileceği en üst seviye. bir kişi bir dili sonradan öğrenmişse, ana dili değilse asla native yazılamaz. native bir dili bilme seviyesi değil, dilin ana dili olduğunu gösteren bir durumu ifade eder. yani tutup da birisi "bu dili ana dilim kadar iyi biliyorum, o zaman native yazayım" derse gülünç olur. yurt dışında bunu asla kabul etmezler ama bizdeki bir halt bilmeyen şirketler "ana dil seviyesinde ingilizce bilen" falan diye ilan veriyorlar. dediğim gibi, ana dili (mother tongue, native) bir bilme seviyesi değil, kişinin o dili doğuştan itibaren edindiğini gösterir.

ayrıca özgeçmişlerdeki kullanımı dışında fluent sözcüğü, türkçedeki anlamıyla dili konuşmadaki akıcılık anlamına da gelir.

Dillerde artik farkli becerilere (dinleme konusma yazma okuma) A1 A2 B1 B2 C1 C2 gibi seviyeler var. bunlarin nelere karsilik geldigini bularak konusmada su seviyede okumada su seviyedeyim diye yazabilirsiniz.

Ben haftada 3 gün çıkıyorum Keçiören botanik parkında. Kalenji sponsorluğunda tabiki. Üstüme 3 kat altına sadece koşu taytı giyiyorum. Ayakkabı kulaklık falan işte boyunluk şapka. Açık Hava adamı kendine getiriyor koşu bandından oldum olası nefret ettim.

Yüzü kapatmak iyi olur. Yüz maskeleri var.

acik hava kosu antrenmaninda kosu ve kurek antreneronun farkli direktifleri vardi.

kosu antrenoru bacaklarin korunmasi ve ertesi sabah kaskati kesilmemek icin tayt veya kosuya uygun kesimde esofman derken kurek hocasi bacaklariniz soguga alissin derdi. farki daha derin spor bilgisi olanlar aciklamasini rica ediyorum ben de.

ben iki hafta once sort tisort kostum 40-45 dk, hasta olmadim ama performansim dusuktu. ama tek nedenin soguk olmadigini biliyorum.

Vidalarını sök, sonra çek çıkar göbeği. Nalburdan aynısını iste versin. yuvaya tak göbeği vidala tamamdır.

ben pense ve tornavida yardımıyla kapıya zarar vermeden çıkarmıştım, ama saatler sürüyor, kapıyı değiştirmektense, uğraşmaya değiyor.

usta da bulamamıştım, ilgilenmek istemiyorlar.

hallettim. göbek alıp takma işlemini de yaparım sanırım.

esat caddesiyle tunalının kesişiminde stüdyo bil diye bir yer vardı sanırım. hiç gitmedim ama uzun zamandır orada olduğuna göre işini iyi yapıyordur sanıyorum.

bi ara şu muhabbet vardı ondan mı acaba
www.webtekno.com

evde kimsenin bilgisayarı windows 10 değil kaldı ki benimki dışında lisanlı da değil işletim sistemleri. benimki de hem 8.1 hem de otomatik güncellemeler kapalı olduğu için güncel değil.

şu akk'ye düzenleme gelecekti o noldu acaba?

Aralık 2018'den sonra.

Video çözünürlükleri sürekli yükseliyor, eskiden web sitelerinin trafik maliyetleri vardı artık kalmadı, bazı web siteleri (haber, sinema vs.) siz hiç fark etmeseniz bile sayfanın bir köşesinde video oynatıyor, sayfayı açık unuttunuz diyelim, sürekli trafik akıyor. Kullanımımız aynı kalsa bile kota kullanımı artıyor.
Bunun dışında servis sağlayıcı kaynaklı bir hata varsa bi yorumum yok ona, ben rastlamadım.

2 yillik taahhut bitmis gecenlerde 2 yil daha taahhut yaptik ttnet ile. Onceki 35 gb sinirsiz (boyle sinirsiz mi olur aq) idi ve 1 haftada doluyordu kota. Bildiginiz uzere 3 mbit'e dusuyordu hiz. Simdiki anlasmam 75 gb sinirsiz ve 20 gune kadar dahaniyor artik kota. Gerci eskisi kadar torrent vs. kullanmiyorum onun da etkisi vardir ama son yaptigim taahhut oncekilere nazaran hem fiyat hem de kota olarak iyi. Tavsiye ederim.

cafunecosmetics.com
buradakilere bir goz atin isterseniz.

Batiste originaldan ben çok memnunum daha önce bir şey denedim ama hatırlamıyorum pudra pudra duruyordu ve sanki elidordu o. Bir de schwarzkopf got2b hakkında iyi yorumlar var.

Haftada iki yıkıyorum saçlarını hatta ikinci üçüncü günler daha fresh oluyor. Her gün yikayinca saç alisiyor, hemen yaglaniyor. Saclarinizi daha az yıkamaya alistirin?

öyle bir durum yok ne yazık ki. birkaç ay denedim onu hiçbir değişiklik olmadı. bence o yıkamaya alışma olayı psikolojik, kişi saçının yağlı halini normal karşılamaya başlıyor gibi.

psssst! den çok memnun almıştım. batiste'den ucuzdu diye hatırlıyorum.

(bkz: )www.youtube.com

bu çok zahmetli benim için ben böyle haşladıktan sonra üzerine bir şeyler ekleyip yiyeyim istiyorum.

sarımsaklı yoğurt ve dere otu. onun da üstüne zeytinyağı + salça + pul biberden yapılma basit bi sos.

Filtre kahve mi espresso mu? Yoksa ikisi birden mi? Ona göre tavsiye vereyim.

filtre kahve sadece.

www.hepsiburada.com

Linktekinin zaman ayarlısi var annemlerde aradım ama bulamadım. Zaman ayarı önemli değil dersen bu da gayet güzel bence.

Bütçene normal gelirse şu daha iyi ama; www.hepsiburada.com

tchibo'da başarılı modeller var. bir bak derim.