Ekşi Duyuru

yale kadar bilinen ya da prestijli değil. ama genel olarak çok çok iyi bir okul. ivy league'deki harvard, yale, princeton dışındaki okullar ile kapışabilir prestij olarak. (Ben kişisel olarak Duke'u UPenn ve Columbia'nın da altına koyarım gerçi.)

dünya'daki en iyi okullardan biridir sonuç olarak. abd'de de saygınlığı çok var.

sen git ben geliyorum +1.

bölümüne bağlı olarak elbette denir. örneğin ekonomi alanında iyi bildiğim kadarıyla.

www.timeshighereducation.com

Bu yeterince sey soyluyor bence. Ilk 100 kusurlarda olan bir universitede doktora yapiyorum. Inanilmaz bir atmosfer ve motivasyon var ortamda. Dunyanin en iyi 17. universitesini dusunemiyorum bile o acidan. Duke mezunu birini gorsem tabii ki takdir ederim. Kabul almak bile iyi bir basari olmali.

dünyanın en iyi basketbolcuları duke'ten çıkar

Youtube
www.onlinevideoconverter.com

aslında tek tek değil diskografi indirmeyi kastetmiştim.

betune.ru | diskografi zor.

Devlette acil bölümünden girip röntgen mr ne varsa çektirmeye bak sıcağı sıcağına, sonrasında verecekleri tedavi içine sinmezse özelde fizik tedavi başlat. Aksi taktirde en ufak bir yanlış hareketinde bölge tekrar şişiyor. Çok çektim.

Yakınsa Numune'yi tavsiye ederim. Umarım kırık değildir, geçmiş olsun.

ibni sina'ya gittim. hemen röntgen çektiler. röntgenden sonra biraz beklemek zorunda kaldım ayakta. ama benden çok daha ciddi durumda insanlar vardı, işleri hafifleyince bakabildiler.

sardılar. jel verip gönderdiler. çok iyiydi bence hizmet. bu kadarını beklemiyordum açıkçası.

turistik olarak bir kere 5 gün bulundum ny da. hayatımda bu kadar etkilendiğim başka bir yer olmadı. ama tabi turistik ile yaşamak farklıdır. ama fırsatım olsa hayatımın bir bölümünde kesinlikle ny da yaşamak isterdim

Bence okulun egitim kalitesine odaklan.

hangi okul? Columbia ise kesinlikle değer. NYU ise Calofirnia'da hangi okula gideceğine göre cevap değişir. Berkeley mi NYU mu? Berkeley. UCLA mi NYU mu? NYU. Zira LA de gayet pahalı bir yer. Yok eğer SUNY, CUNY falansa hiç düşünme bile orayı.

ben değil ama kardeşim okudu newark'da. dolar o zamanlar 1.7 falandı. Baya bi zorluyordu aileyi. Şimdi ise düşünemiyorum :)) tek başına kalıyordu ve 900 dolar kiraya veriyordu yanlış hatırlamıyorsam.

Dedigin gibi imkankari kadar fiyatlari da guzel. Arkadasim 2000 dolara duzgun oda bulmakta zorlaniyordu. 1400 dolara buldugu odada isitma, su ve mutfak yoktu ama orinan Beylukduzu'su sayilan yerlere tasinarak halletti. 2300 dolara guzel bir odada kaliyor. Yemek memek derken, okul ucretini katinca aylik min 8000 dolar civari bir sey ediyor onunki. Okul burslu ise degebilir.

Bir de universiteye bagli. NYU ve Columbia icin deger.

California yerine gore NYC'den daha pahali olabilir. Arkadasim San Diego'da 2500 dolara oda tuttu. California'nin neresi olduguna da cok bagli. LA, San Francisco, San Diego gibi yerler New York'tan pahali olabiliyor ama atiyorum ki, Chico'daysa okul, o zaman NYC'den ucuzdur.

Aslinda bu tur karsilastirmalarda okul daha onemli de olabilir. MBA dediginiz programina gore 1 ya da 2 senede biten bir sey ama okulun etiketi hep ustunuzde.

konu hakkında bilgi sahibi değilim de, şunu demeye geldim;

modlardan ricam bu duyuruyu sabitlesinler, bakıp bakıp ibret alır silkelenir kendimize geliriz.

Zor biraz ama denemeden bilemezsin.

www.hbs.edu
mitsloan.mit.edu

Harvard 3.71, MIT 3.6 ortalamayla almış. 2.9 ile girebilen var mıdır bilmiyorum ama belki de vardır, başvur en kötü birkaç yüz dolar gider almazlarsa.

1) iş tecrüben ve önemli bir poz.da olman çok, çok, çok büyük avantaj. bunun referanslarını çok iyi ayarla, alabiliyorsan ceo'ya kadar çık (mektubu kendin yaz bi imzasını al)

2) gpa abartı düşük de değil. hali hazırda master yapmış olman artı. diğer maddeler ile örtülebilir durumda.

3) mba ve denki bölümlere gireceksen gmat pek önemli... 700 üstü alabilmen durumunda, ilk 20 okula başvurabilirsin.

4) ingilizcenin iyi olması iyi bir artı. ancak bunu kullanabilmek için abd'ye gidip müalakatlara katılman veya en azından video call yapman şart.

hepsini toplayınca: mit, harvard vs "hayal" denemez. yurtdışı master hedefleyen gençlerin %98'inde olmayan 1 nolu maddeye sahipsin ki, önemini anlatmak zor. şu an başvurunda 2 tane önemli kısım var:

a) referans yazılarını ballandırarak yaz ama birbirinden farklı tarzda olsun. (bana çok karamelize bir ref. yazacak müdürüm var zaten diyorsan, ballı kaymaklı pandispanya)

b) gmat çalış. saatlerce. günlerce. aylarca... toefl değil bu. çalışmadan en ufak şansın yok. en iyi ihtimalle 600 alıp oturursun. iyi bir gmat ise seni istediğin her okula sokar neredeyse. 780 al demiyorum elbette ama 700 üstünü görebilmen yukarıdaki maddelerin hepsini parlatır. ilk 10 okulda zaten 700 altına çok da şans verilmez.

sonradan aklıma geldi... yazacağın "sop"un önemini belirtmek çok gereksiz geldi yazmamıstım ama, baskaları da okur diyerek ekleyeyim. güzelce bir sop yaz :) akademik ve profesyonel yaşamdaki artılarının yanına mutlaka 2-3 tane de "sosyal" şeyler ekle. şiir kitabı yazmak veya polo oynamak, yapılan gönüllü işler vs... ilk 10 okul için neredeyse "must".

ek 2: bursu yurtiçinde bulacaksın ve okullardan da maddi destek istemeyeceksin diye anladım. bu bursu aldıgını da sop içine yaz, "işte benim zeki müren" diyebileceğin hiçbir kelimeyi, cümleyi ıska geçme.

/ hem mba yapan, hem de başvuruları kabul eden graduate ofiste 1.5 yıl asistanlık yapan biri olarak yazdım.

@507

Referans alacağı kişiler mektubu kendisinin yazmasina izin verecek mi? Ayrıca bu etik mi?

Bunu ben hocalarıma teklif etsem yüzüme "akademinin yüzkarası" der gibi bakarlar hani.

Soruna cevap olarak: senin durumunda birinin red aldığını biliyorum gpa'den ötürü. Ama dene yani denemeden bilemezsin.

Gmat/gre subject sonucu epey mühim denildiği üzere. Ona ağırlık vermeni öneririm.

Kolay gelsin.

Bu tür şeylerde tam profili bilmeden konuşmak çok abartı olur ama harvard, wharton, stanford vs hayale yakın, zaten hemen hemen hiçbiri öyle %100 burs vermez. Türkiye'den gidenlere linkedin'den bakın isterseniz.

Büyük ve önemli proje mckinsey'de 100 milyonluk dolarlık projeyse çok şey değişir tabi.

Ama yine de başvurun, gidecek hepi topu 300-500 dolar ve bu 3-5 okul dışında da iyi okul çok.

@kendi kendine yasayan yavrucak:

evet etik değil ama dünya böyle işliyor. en azından yabancı ülkelerden gelen öğrenciler için... nota da ekledim. ref.i verecek kişi yazarsa elbette çok daha iyi olur ama tr'de genel alışkanlık "sen yaz ben okur imzalarım" yönünde olduğu için "pratiğe" yönelik tavsiye verdim. "Sahte imzayla CEO yazmış gibi kendin hazırla" demedim. İmzalayacak adam okuyacak ve olur verecek sonuçta. Bu da genel etik anlamında çok da büyük delik açmaz.

transient heat convection/conduction şeklinde olacak. tabi bilmiyorum tam olarak neyi analiz etmeye çalıştığını ama. içindeki sargıların soğutulması için mi analiz nedir biraz daha detay verebilirsen beyin fırtınası yaparız.

amaç çözmek mi yoksa ansys kullanmak mı? çözüm için timebased olarak excel de bile yapılır.

steady state sonucu için denklemi oluşturup convergence elde etmen gerek. eğer transient durumunu incelemek istiyorsan tabi ki steady state çözümü uygun olmayacak.

yani projedeki amaç ve istenenler önemli.

soracak olursan, program konusunda yardımcı olacayacağım.

o tip motorların gövdelerinde soğutma kanalları veya kanatcıkları olur zaten. bazen de motorun içinde fan görevi görecek paller oluyor.

sen bunu motor olarak mı kullanıyosun jeneratör olarakmı ? normalde doğru sürülüyorsa veya aşırı yüklenmiyorsan çok fazla ısınmaması lazım. sargılarında falan bir sorun olmasın ?

kaç w dediğin kullanacağın 1 metrelik fanın gücüyle alakalı düşük devirde belki 150-200w bile yeterli olabilir.

Fan ile ilgili bir çok parametreye bağlı. Fan kanat sayısı, fan kanat açısı fan deviri, kanat tipi vs.

Fanı çalıştıran Motor devri 1000 rpm olarak varsayar isem 3 kw lık bir motor aşağı yukarı yeterli olur.

Konu ilgimi çekti istersen detaylı konuşabiliriz.

çok uçmuyorsan ve uçarken de thy kullanmıyorsan birikmez. bonus'ta daha çok biriktirirsin.

Mil birikse bile üstüne vergi falan da ödüyorsun. Saçmalığın daniskası. Ben en son gidip bluetoth hoparlör alıp kapattırdım kartı. Şimdi maximiles kullanıyorum gayet güzel birikiyor ve yurtdışında bazı destinasyonlarda 1,5 katı gibi kullanabiliyorsun gibi biliyorum.

oranlar çok düşük olduğu için 3000 tl harcaman hiç bi işe yaramaz. kampanya harici 300-500 mil kazandırır bu harcama. kampanyaları takip edip güzel mil kazanabilirsin ama 3 aydır adam gibi bi kampanya yok.

Son birkaç aydır 1 tl'ye 2 mil kampanyası var, benim aylık benzin masrafım 1000-1500 civarında. Yani neredeyse ayda bir yurtiçi "gidiş" biletini sadece benzinden kazanıyorum, gerisi de üstüne ekstra oluyor.

Kesinlikle git. O kadar saat ucak yolculugunu sonra kendin yapmazsin. Neden kisin gitmek istemiyorsun? Buyuk sehirlere gideceksen hersey ayni, kar yagarsa da hemen temizlerler yollari. Tapinaklar falan hep acik. Sokaklar insan dolu. Japon kis yemekleri de harika. Bence hic dusunme, git.

kışın gitmek istememe nedenim;
- günlerin kısa olması
- havanın soğuk olması
- sokaklarda özgürce rahat rahat dolaşamayacak olmak

kışın gitmekle yazın gitmek arasında kararsızsanız, yazın gidin.
kışın gitmekle hiç gitmemek arasında kararsızsanız, kışın gidin.
ben bilet parasını -tek yön vermiş olacaksınız- ve uçak yolculuğunun süresini değerlendirerek kışın gitmeyi tercih ederdim.
yazın elbette daha keyifli olur.

Paran varda parayla, mil uygunsa mille yapın thy yi arayıp

kontuara gittiginde upgrade olmak istedigini soyluyorsun, mil puanlariyla olacaksan kontuarda yapiyorlar, avrupa icin 15000 mil civari, amerika vs ucuslari icin 30000 mil civarina yapiyorlar, ucretli yapacaksan bilet satisa yonlendiriyorlar.. istanbul ve turk hava yollari ucusu icin durum boyle..

15 saatlik uçuşlarda business kullandınız mı hiç?

hayır, ama alakayı çözemedim.

kabin içi dizaynı aynı sonuçta. 15 saatlik uçuşa verilen boeing 777-300er'lar istanbul-ankara bile uçuyor bazen.

Uzun uçuşlarda business kabin farklı oluyor o yüzden sordum. Tabi emirates ya da qatar gibi ayrı kabin yok ama normal iç gat business uçar gibi uçmuyosunuz.

thy de vardı first class vazgeçtiler karlı gelmedi.

karlı değil hocam. özellikle first class sunanlar körfez havayolları. çünkü oranın insanı için bu bir nimet. avrupalı taşıyıcıların birçoğunun first class ı yok (yada var ama çok az noktada). thy nin business class ürünü avrupalı taşıyıcıların çok önünde.

körfez havayollarını işin içine katmıyorum. onların durumları biraz farklı.

nasil first class avrupali tasiyicilarda yok. british airways, air france, lufthansa'ya bakin isterseniz. thy'deki business class, pekcok havayolunda economy plus olarak geciyor ve thy'ye gore uzun ucuslarda daha uygun. ben ingiltere'de yasiyorum, buradan avrupa'da bir ulkeye olan ucuslarda business ve economy siniflari arasinda bir fark gormuyorum 3-4 kati fiyatina bilet satacak kadar. hizmet acisindan bir sey yokken sadece insanlara statu kazandirmis gibi gostermek icin bu havayollari o parayi aliyor.

Simdiye kadar British, Air France, Norwegian, Lufthansa ve Swiss deneyimledim. Hic biri THY’den iyi değildi.

British’te ucaklar eski, ikram az. Norwegian iyi ama zaten low-cost, Lufthansa görevlileri nemrut ve uzun uçuşlarda ikrami yapıp kayboluyorlar.

Sanırım Swiss, THY’ye en yakın deneyimi sağladı.

ne bekledigine göre degisir ama lufthansa thy ayarinda bir sirket, digerlerinin pegasustan farki yok. emirates ile ucmustum dubai'ye, simdiye kadarki en konforlu ve tatminkar yolculugumu yapmistim. avrupa ucuslari denk gelirse o da tercih edilebilir.

@lufthansa'nın thy ayarında olduğuna katılmıyorum. thy net bir tık üstte. uçak içi ikramları, eğlence sistemleri olsun.

Sas diyebilirim ama pahalı hatta thy'den de pahalı sanırım

Cok az sayilacak veriyle genelleme yapmaya calisiyorsun. Bence hoduk felan degiller. 2 milyonn kadar reisci turk yasiyor orda. Bunu da hesaba katmak lazim.

Genelde öyleler yahu. Ben hiç normaline denk gelmedim zaten. Özellikle Alman kadınlarından koşarak uzaklaşmalı. Hayatımda böyle garip bir kadın türü görmedim (olumsuz anlamda ve en hafif sıfatları kullanarak).

Kopuk kopuk olsa da muhtelif Almanya şehirlerinde toplam bir yıla yakın süre geçirdim. Başka bir ülkedeki "hödük" oranından daha fazlasına denk gelmedim.

Almanya'da servis sektoru oyle. Garsonlar genel olarak herkese -bize gore- kaba davraniyor, Almanlara da dahil. Dolayisiyla garsonlar ya da cafe calisanlari ile saglikli bir genelleme yapamazsiniz.

Mesela Alman arkadaslarla bir restorana girmistik, ileriye dogru oldukca ilerliyordu restoran ve gozukmuyordu otesi. O sirada yanimizdan gecen garsona arkadas "ileride oturacak bos masa var mi" diye sordu. Garson "ilerleyip bakin bos yer varsa oturursunuz" dedi direkt ve ben haric kimse bunu tuhaf karsilamadi.

media.altersozluk.com

Saka saka.

Almanlar genel olarak fazla samimi -ve hatta samimi- olmayi gereksiz bulup sevmezler ama hoduk de diyemeyiz bence. Iki bucuk yildir almanya’da yasiyorum, oncesinde de almanya’nin cesitli yerlerinde 2-3 ay kalmisligim vardir. Eger almancamin yeterli gelmeyecegini dusunuyorsam konusmaya oncelikle bunu ya almanca ya da ingilizce belirterek basliyorum, bu durumda simdiye kadar yardimci olmayan hic kimse olmadi. Ha bunu yapmak zorunda degilsiniz elbette ama bir sonraki almanya ziyaretinizde isinize yarar diye soyluyorum ^^

Hayır.

Almanya'da İngilizce sorarsan öyle davranır, yine kibarlık yapmış yardımcı olmuş. İngilizce takıntısı sadece bize özgü aşağılık kompleksi. Akp ile Türklere kötü bakmadılar daha önceden beri gelen kin vardı. Türklerin evini yaktılar seneler önce. Herşeyi akp bağlayanlar sıktı artık.

Edit: Almanya doğumluyum

Cok Almanya gormedim, kisa bir süre Trier’i ziyaret ettim. İletişim kurduğum herkes samimi bir şekilde yardımcı oldu.

www.youtube.com

Kolaylık olsun diye oluşturulmuş bir yaklaşım değil de işlemsel ve deneysel tecrübeye dayalı içgüdü olarak düşünüyorum ben.

MWI neden akıl almaz olsun ki? Bunların hiçbiri kesin sonuçlar değil, teoriler ve maalesef ki bazen de spekülasyonlar. Altı üstü quantum mechanicsten bahsediyoruz yani olasılık bilimi gibi. Onca işlem yaparken space'ler arası hop hop gidip gelmek değişik değilse bunlar hiç gelmiyor bana hatta daha insani geliyor :)

Bir de kuantum mekaniği teorisinde zaten bazı sıkıntıları olan ve bazı ağır fizikçilerin çok da ciddiye alamadığı bir alan zaten. Yaptığımız her şeye kesin bilgi gözüyle bakmadığımız, bazısının spekülasyon olduğunu kabul ettiğimiz zaman daha kolay ilerliyor sanki.

Ve evet Everett'e hak verdim. Doğru demiş :D

Alırlar. Denemeye değer.

Sehre gitmen 1 saat, donmen 1 saat.
E pasaporttan cikacaksin, sonra yine uluslararasi ucuyosan 2 saat once
Gideceksin vb. Bence degmez.

aaa ben de munihte buna benzer bir sure aktarma yapiyordum, ve merkezi gezmeye gittim. yemek yiyip, sokaklarda bos bos dolanmalik guzel bir zaman olmustu, baya keyifliydi. ama merkeze gidis gelis tren biletini baya pahaliya almistim, daha ucuzlari oldugu halde bana informationdaki kadin pahaliyi ondermisti.

Kuehles,

Schengen ici oldugu icin pasaporttan cikmak dedigin seyi anlamadim. Direkt la la la diye yuruyup gidemez miyim?

Cikis damgasini munihte vuracaklar diye dusunuyordum?

Arabayla gidip gezmeme ragmen pek begenmemistim.

schengen ici ucussa, bavul yoksa gidip gezerdim rahat rahat.

degmez, bu mevsimde hic degmez.

Schengen ici oldugunu dusunmedim.

Non-schengen den non-schengen e de olabiliirdi cunku :D

Bahn.de sitesinden merkeze gidis donus saatlerine ve suresine bakarsin, 2 saatten fazla kaliyorsa elinde, o zaman gidilir.

Uçak iniş kalkışı sırasında kulak tıkanıklığı olması muhtemel, hassasiyete bağlı olarak ağrı yapabilir, eczanelerde basınç dengeleyici kulak tıkacı satılır, tavsiye ederim.

yanınızda otrivin (burun açıcı sprey) bulundurun. çok ihtiyaç olursa kullanırsınız. bir de mümkünse sakız çiğneyin uçarken.

majezik oral sprey

Toz zencefili ballı limonlu ıhlamur.

Ballı limonlu adaçayı, sürekli boğazı şişen biri olarak her zaman işe yarıyor.

2-3 çok ince dilim zencefili suda kaynat, su sararınca çay gibi iç. ne zaman yapsam mucize gibi.

Berlin;
Müzeler: Altes Museum, Neues Museum, Altenational Galerie, Deutsche Historisches Museum, Deutsche Technisches Museum, Naturkunde Museum, DDR Museum.

Hava güzelse eger; Tiergarten, Treptower Park, Victoria Park

Bira için: Lemke Berlin
Yemek icin: Bürgermeister, 60s Diner, Mustafa Demir's Gemüse Kebap'ta döner.

pragda agharta jazz club, klementinum kütüphanesi ve karlovy lazne.
berlinde east side gallery ve parklar. yemek için que pasa.

auschwitz'e gidiyorsan terezin'e gitmeye gerek yok bence. bir seyahate bir konsantrasyon kampı yeter.

prag için:
öğle yemeğinde çek yemekleri deneyebilirsin. hotel u medvidku'nun restoranını tavsiye edebilirim. yerel yemekler ve kendi yaptıkları biralardan içebiirsin.

akşam için de La Casa Blů. kaldığım 5-6 ay boyunca en çok gittiğim, atmosferi en çok hoşuma giden yerdi. bir latin amerika restoranı.

canlı müzik eşliğinde güzel bir akşam için reduta jazz club. zamanında bill clinton'ın da ziyaret edip saksafon çaldığı bir yer.

baya lokal bir ortamda çek yemekleri yiyeyin dersen "Lokál Dlouhááá" diye bir çek restoranı var. burası bulabileceğin en salaş ortam. yalnız içerde sigara filan da içerler, baya dumanaltı olur :D

biraz daha modern bir ortamda çek yemekleri yemek için "Potrefená Husa Hybernská" yı önerebilirim.

bir de nase maso diye bir kasap var. küçük bir yer ama orda ayak üstü burger ya da sosis filan yiyebilirsin. hızlıca bir burger atıştırmak için ideal bir yer. baya beğeniliyor.

içine nutella doldurtukları trdelnik'ten yemeyi de unutma.

turistik aktiviteler içinse bir kere ilk başta önereceğim şey free walking tour lar. internette aratınca çıkıyor. bir rehber sizi önemli yerlerde gezdiriyor. hatta farklı farklı free walking tour lar olabilir başka temalı yürüyüşler için.

onun dışında gezilecek nereler var dersen: charles bridge, prague castle, old town square, astronomical clock, St. Vitus katedrali, petrin tower, dancing house, lennon wall, letna park.

tabii ki kazan, tartışmaya açık bir tarafı bile yok.

nedenleriyle olursa daha iyi olur. bildiğim kadarıyla samara da kazan kadar büyük bir şehir.

kazan, tataristan'ın başkenti. rusya'nın en zengin ve en modern şehirlerinden biri. universiade ya da ona benzer bir etkinlik düzenlenmişti geçtiğimiz yıllarda. altyapısına, görünümüne vs. çok para harcandı. samara çirkin bir yer diyemem ama ikisini kıyaslarsak kazan açık ara galip gelir. bu soruya da "samara" diyecek bir tane rus tanımıyorum açıkçası. kazan sadece rusya'nın değil avrupa'nın en güzel ve özel şehirlerinden biri. hem geleneksel hem modern. bir sürü kültüre ev sahipliği yapıyor. türk olarak ilgini çekebilecek bir sürü özelliği, görülmeye değer yeri var. hatta şanslıysan türkçe iletişim kurabileceğin bir yer.

samara gibi 5-6 tane şehir vardır rusya'da ama kazan gibisi yoktur. ufa da kazan gibi mesela ama o kadar güzel ve özel bir yer değil. kazan tarihiyle, kültürüyle bin basar samara'ya.

samara'nın nüfusu yanıltmasın. öyle baktığında evet aşağı yukarı aynı büyüklükte yerler gibi görünüyorlar ama saydığım şeylerin neredeyse hiçbiri samara'da yok. orası sadece gelişmiş, zaman içinde semirmiş bir sanayi kenti. kazan ise bilmemkaç yüz yıllık tarihe sahip, rusya standartlarında fazlasıyla modern, özel bir şehir.

bence rusya içinde tek rakibi moskova ve peter olur kazan'ın, gerisi hikaye. o yüzden samara'yla karşılaştırılamayacağını düşünüyorum.

o taraflarda başka bir şehir de göreyim dersen bence ya nijni novgorod ya da ufa'ya git. yanlış hatırlamıyorsam ufa'da maç yok yalnız, statta izleyeyim dersen nino iyidir. hem en az samara kadar büyük hem de yine özel bir şehir. tarihi dokusu neyin var. samara bursa gibi bi' yer yani, gelişmiş ve nispeten yaşanılabilir bir yer olsa öyle ahım şahım bir özelliği yok. nijni novgorod savaşlardan da pek etkilenmediği için çooook güzel, müzelik şeylere sahip. kazan keza. samara'da bunların hiçbiri yok. varsa da nn-kazan ikilisinin onda biri kadar falandır.

Kazan ama Rusiyanın ən güzel kızları da samarada.

kaleye geç

en fazla biraz kasıklar ağrır, birkaç güne geçer. dert etme, yardır gitsin.

gol attıktan sonra telefonu aç, ekşi duyuruya gir bu da sizin için de. :)

önceden ısın kesinlikle. sağlam bir warm up yap. çok zorlama kendini ama yapılır. Sonrasında iyi uyku biraz protein ağırlıklı beslenme ve dinlenme. minimum hasarla çıkarsın.

@janick; kaleci var.

dragon; hocam bundan 1 sene önceki maçta sırtım, bacaklarım ağrımıştı hep.

Gitme madem kondüsyon yok. Yaş kaç?

Kesinlikle gitme, maçtan sonraki ikinci gün öyle bir ağrı oluyor ki alt taraf felç oluyor. Madem yurt dışına çıkıyorsun o ayaklar sana lazım olacak.

aşil tendonun kopabilir, yapma.

Çok çok fazla.
Lisedeydik o zaman son sınıfta arkadşaım bal liginde oynuyordu 1 senede kazandığı parayla babasına araba aldı öyle diyim.

Ve herkes aynı parayı almaz. Nasıl messiyle arda turan aynı kalitede değilse paralarda değişiyor

gaziantep'te oynayan bi as futbolcunun bundan en az 6-7 yıl önce yılda bi trilyon aldığını biliyorum.

çat diye gelecek.

aynen öyle oluyor. hem verdikleri tarihte geliyor hem de yurtiçi kargo eve kadar getiriyor (çifte şok).

her zaman çat diye gelmiyor, verdikleri tarihi bir hafta geçtiği oluyor.

Yarınki maç TRT'de. Onun dışında (bkz: arenavision.in)

Reddit soccer stream diye arattır.

rbet4 die bir platform duydum. ama şampiyonlar ligi salı maçları trtde çarşamba maçları tivibuda

Havalimanında enterprise'tan kiraladım 4 defa. Gayet memnun kaldım. İzmir'de de hep enterprise kullanıyorum.

ohal'de kimliksiz gezmek de iyi cesaret

Yapılmasına yapılır, motivasyonunun ne olduğuna bağlı ama; ben vakti zamanında 13 saat sürecen bir tren yolculuğu geçirmiştim ve çok pişman olmuştum. Biraz ayıp olacak ama indiğimde ''Ankaranın dikmeni...'' ile başlayan o gaddar deyiş dökülmüştü dilimden.

birazda karaktere bağlı tabi ama; ben olsam maddi imkanımı zorlayıp alternatif daha kısa süren yolculuklara bakardım. Yani bence 1 gün aç kalmak o yolu çekmekten daha kolay.

tren yolculuğunu seviyorsan az bile gelir. 24 değil ama 12-15 saatlik olanlarını ukrayna'da çok yaptım. bazen sırf trene binmek için ukrayna'ya gitmek istiyorum. aşırı sıkılgan biri değilsen büyük keyif alırsın, sadece dışarıyı izleyerek bile oyalanır insan.

yalnız kompartımanda sohbet işi için hem rusça hem de konuşmayı seven insanlar lazım. ben de tren yolculuğunu hep vodka tokuşturup sabaha kadar sohbet edeceğimiz bi şey olarak tasarlamıştım ama akşam 10'dan sonra çıt çıkmıyor trende, genel olarak diğer yolcularla oturup sohbet eden birini de hiç görmedim, aklımda kalan sadece bi kişi var öyle, karşı yataktaki amcayla bayağı konuşmuştu. rusça biliyorsan yine konuşurlar ama onun dışında ingilizce bilseler bile çekindikleri için konuşmuyorlar pek. yine de güzel insanlara denk gelirsen çok eğlenceli oluyor. bana belaruslu bir teyze çay ısmarlayıp kurabiye vermişti jashjs acayip mutlu olmuştum.

Ben severim. Zaten tren yataklari asiri rahat (bati ve dogu avrupa, turkiye, belarus tecrubelerim var) o yuzden uyumak sikinti degil. Gunduz manzara izlenir zaten, kitap okunur muzik dinlenir.

Onun disindaki zamanlarda degerli esyalarini yanina alip tren restoranina gidip harika yemekler yiyip diger yandan bira/vodka takilabilirsin ki en cok sohbet orada donuyo zaten. Rusca bilgim 10 kelimedir, adamlarla sohbet ediyodum, habire vodka filan ismarlamak istiyolardi yabanci olunca. Sigara icmeye gidiyodum filan iki vagon arasina.
Bence zaman sorunu yoksa gayet olur. Trendeki 12 saati otobusteki 5 saate tercih ederim zaten, zaman kisitlamasiyla alakali dedigim gibi

ben 40'ar saatlik 2 tren yolculuğu yapmıştım, öyle çok da uzun gelmemişti. karaktere bağlı herhalde. sıkılan bir insan değilimdir pek. yemek vagonunda çalışanlar hariç sohbetim de olmamıştı kimseyle. kitap-müzik-film-dışarıyı izlemeyle geçmişti vaktim.

bankanı arasana bi.

resmi olarak 10 gün süresi var.

512 mb geçince dosya yükleyemiyorsun başka. Temp dosyalarla 512yi pratikte geçiyorsun aslında 513 mb oldu diyelim sonra ftp ile bağlanıp bir dosyayı yenisiyle güncellemeye çalıştığında 0kb boyutunda bir dosyaya dönüşüyor sonra bu neden oldu ki diye düşünüyorsun sonra bakıyorsun ki dolmuş.

yeter.

Resimleri tumblr falan yükle hostingi kasma

merak ettim, bu nasil bir hosting? 512mb cok cok dusuk degil mi?

Zamanında 200 mb hostinge aylık 50$ verdigimi hatırladım şimdi.

textle 512 mb dolduramazsın. blog yapacaksin herhalde. hizliresim gibi bir siteden hesap acip kendi hesabina yükleyerek sakla.

www.isimtescil.net

edit: 2. sorun öyle bir şey imkansız. domain firması bile tutan büyük bir firmanın yan isimlerini alamaz. elinden alır. amerika'da virtual works isimli firma vw domainini almak istemiş, almış da ama wolkswagen mahkeme kararıyla domaini kendine kayıt ettirmiş.

www.turk-internet.com

Boşta duran domain hosting parası ödemez. %99u satılmak için alınmıştır.

-bu arkadaş boşuna domain ve hosting parası mı ödüyor şimdi?
-hosting odemiyordur belki ama domain oduyor.

-bu domainler boşa düşüyor mu? ne zaman düşüyor?
-sureli aliniyorlar, whois kaydinda ne zaman bosa cikacagi gozukur.

-domain alınan firma demiyor mu kardeşim sen çok büyüdün artık bu isimden bize de çok para vermen lazım. fiyat neye göre değişiyor yani.
-bunu bilemedim :)

Hosting almak zorunda degiller. Domain ücretini ödüyorlar sadece. Bu isin ticareti var. Milyonlarca liraya satilan domainler var. Bu isin yatirimcisi da var yani. Arsa alir gibi degerlenir diye domain aliyor insanlar ve yillarca ellerinde tutuyorlar

domainde ilk gelen alır kuralı işler. ilk kim parasını öder alırsa domain o kişi üzerine kayıtlı kalır. domaini ne kadar süreyle aldığına bağlı olarak değişir. domain ticareti ise başka bir olay. satın alınan domainler değerlendiğinde satılır. örneğin garanti.com adresi zamanında başka bir kişi tarafından alınmıştı. garanti bankası .com.tr kullanıyordu fakat insanlar sık sık karıştırdığı için çuvalla para ödeyerek domain sahibinden satın aldılar. bir çok domain tüccarı da bu mantıkla alır ve bekler. hostinge yönlendirmesi gerekmez.

www.whois.com üzerinden sorgulama yaptırabilirsin. karşına çıkan bilgilerde ne zaman kayıt edildiği ve süresinin ne zaman dolacağı gibi bilgilerle birlikte kayıt eden kişinin bilgileri yer alır. senelik 2 dolara domain kayıdı yapan firmalar var. o yüzden popüler olabileceğini düşünülen bir domaine 20 dolar verip 10 yıl elinde tutmak pek kötü bir yatırım değil.

facebook örneğindeki konu ise saçma. kayıt yapan firma sadece kayıttan mesuldür. her hangi bir hakkı yoktur. türkiye'de .com.tr uzantısını alabilmek için domain ile uyuşan bir markaya sahip olmanız gerekiyor. marka tescil veya marka tescil başvuru belgesi olmadan kayıt edilmiyor.

40bin kisilik stadyum doluyor mu ki? talep ne kadar ona bkamak lazim :) biletin bulunamadigi mac sayisi cok az oluyor genelde.

Turkiye gibi tasarruf birikiminin olmadigi ulkelerde millet futbol diye yatip kalkar ama amac once her zaman daha temel ihtiyaclardir

40 bin kişi fazla bile. arazi işgalinden başka bir şey değil. 3-5 maganda hafta sonu küfretsin diye bu kadar şey olmaya gerek yok.
4 bin kişilik stat yapsınlar en büyük takım hangisiyse. yeterli.

geçen arkadaşla konuşuyorduk. beşiktaş maçına gidecektim, anında tükendi biletler dedi. hangi tribün videosunu açsam youtube'dan full gözüküyor.

talep var gibi yani.

muhtemelen futbolu ya da sporu sevdiğimizden daha çok bir taraf tutup kavgayı, çatışmayı sevdiğimiz için.

Adamın derdi birisiyle itişmek. bunun için stadyumdaki çim kokusunu içine çekmesine, sevdiği futbolcuyu izlemesine ya da bir genç yıldızın ilk maçını canlı izlemesine gerek olmuyor.

Bunun yerine laf çaksın, biz koyduk desin vs. bunun için spor sevmeye ve maça gitmeye de gerek yok. Akşam ahmet amcasını, rok dayısını izler bir de güler göbeğini kaşırken.

www.stadiumguide.com

Bazen kompakt bir stadyum iyidir

Daha kompakt olabilmek için, 15 milyonluk şehirlerisn stad ortalamaları şampiyonluk kovalasalar bile maksimum 30 binlerde oluyor, yani bileti ucuzlatıp sürümden kazanma yolu da var ama olimpiyat stadındaki devasa boşlukların nasıl psikolojik etki yaptığı dönemleri hatırlarım, bir de bunun güvenliği, ulaşımı, altyapı gibi sorunları var. 80 bin kişinin geldiği maça eve gitmek için 3-4 saatini harcarsın şu anki şehirde, yaşı yetenler olimpiyat stadındaki maceraları hatırlar.

Kısaca en başta daha geniş bir stad için önce talep olması lazım ki yok, talep de günlük maç biletinden çok kombinelerden olur aslında, galatasaray en şaşalı olduğu dönemde bile 30 bin kombine satmıştı.

stadyumların doluluk oranına bakınca bence çok bile.

passolig zıkkımı kalkmadığı sürece beşiktaş-fenerbahçe-galatasaray-bursaspor-trabzonspor-göztepe-gençlerbirliği ve bu tarz takımların iç saha maçları derbiler hariç full çekmez. çekmesi için takımın şampiyonluğa oynaması ve ligin de 3-4 haftası kalması gerekir. ayrıca bizde futbol seyircisi az sayıda, gereksiz ve içi boş bir fanatik taraftar profili var genel olarak. kaos ve kavga seviliyor ülkemizde. insanların "derbi günü taraftarlığı" da bu yüzden. zaten senede 6 tane derbi maçı izleyip bir de üstüne kavga ediyorlar. neymiş hasta x takımlıymış.

bu sene stadyum soluluk ortalaması 9000 miş. sorunun cevabı burada

ne tarz bir sey kuracaksin? anladigim kadariyla uptime'i cok yuksek olan bir seye ihtiyacin yok. ucuz olup ekside basligi olan bir tanesini al. (ekside basligi olmasi=bilinir bir sey)

domain: godaddy iyidir. 1dolarlik kuponlar var, onlarla al.
host:piyasada cok fazla var, ucuza buldugunu al.

bazı hostlar için 1 tuşla wordpress kurulum gibi kolaylıklar varmış.

natro'da dusunebilirsin.

bazı zamanlar kampanyaları oluyor baya ucuza gelıyor

Google cloud 1 yil bedava. Godaddy icin de google'a godaddy domain yazip oradan gidin sitesine o zaman 3 liraya domaini alabilirsiniz.

1 tuşla kurulum vermeyen hostu dövüyorlar. Ama tek tuş olayını ne kullandım ne de bir işe yaradığını gördüm.

Hiç bilmiyorsan belki bir işine yarar ama bilmiyorsan da kendim yöneteceğim diye kasma. wordpress.com veya diğer blogger sitelerinde de kendi domain'in ile site açma şansın var.

en.support.wordpress.com

wix.com

wordpress ?

wordpress +1

biraz bakıp öğrenmen gerekebilir kullanmayı. ama baya iyidir.

wordpress değil de böyle kendi alan adı olan bir site istiyorum.

www.celebialper.com mesela bu eleman gidip gezi yazılarını koyuyor siteye. menü falan da var, seçiyorsun ilgili içeriğe ulaşıyorsun. aklıma başka örnek gelmedi. bunun gibi bir şey.

Wp+1

Raydingoz +1

Ama ile başkasına yaptırayım uğraşmayayım dersen Bionluk.com ve sadeceon da uygun fiyata yapanlar oluyor bir bak derim

Biletixten alınan biletlerin üzerinde alan kişiye dair hiçbir bilgi yer almıyor. Kimin eline geçerse onun.

Karaborsyaa karsiyim tabi ama dusun, bisey oldu gidemedin.
Kesinlikle satamamak daha kotu, elinde patliyor direkt. Gitmek isteyip de zamaninda bilet alamamis kisi de uzuluyor.

Iste burada onemli olan, karaborsa yapmayacak ahlaka sahip olmak da iste nerede.

@kuehles;

dünya kupasından örnek vereyim. böyle durumlar için biletini official olarak fifa üzerinden satabiliyorsun.

Sistem burada da olsa keske :) gerci var galiba gs kombinelerinde de herkes (karaborsa) devrediyor. Fc barcelonanin da vardi oyle.

Ama euro2016 icin mesela gayet karaborsa bilet alip girmistim. Yani fiyatinda fark yoktu da baskasinin aldigi biletle girdim yani.

google'da arattım, bu çıktı: goo.gl

Basvururken gunler gosteriliyor. Eger yer varsa onumuzdeki sinava girebilirsin.

Acikcasi en erken subatta girmem uygun olur. O nedenle sormustum, 5 ay sonraya gun alinir mi diye.

alinir. ayni hafta sonuna istersen ekstra ucreti var, onun disinda 6 ay sonrasina rahat gun alirsin. sikinti olmaz.

Pendik ve tuzladan bakabilirsiniz.
Tuzlada aydınlı'dan özellikle.
Sabiha gökçen 10-15 dk sürer hatta sürmez bile.

Maltepe hem daha uzak hem de ev kiraları daha pahalı bahsettiğim yerlere göre.

Maltepe anlamsız olur. Madem yeni ev kuracaksın araç varsa Kurtköyde yaşa. Haftasonları istediğin gibi gez dolaş. Haftaiçi iş sonrası maltepede olmak sana bir şey katmaz diye düşünüyorum. Soruna cevap verecek olursam iş çıkış saatlerinde aşağı yukarı 1 saat olur ulaşımın aynı durumdaki arkadaşımın servisle o kadar sürüyor.

Kurtköy iyidir kiralarda ucuz az daha merkezi olsun derseniz pendik

Bulmuyor. Satmak istediler kimse almadi. Biz de cok sukur gs'a gelmesini bi nebze engelledik.

55 maç 15 gol gözüküyor maçkolikte. Bi ara durumu iyiydi. Sakatkandı sonra t.direktör değişti ardayı beğenmedi.

Her stadda iki ulke taraftarinin oturacagi yer belli. Federasyonlara ona gore bilet gidiyo. Sonra sponsorlarin yeri ve normal karma alanlar var. o karma alanlarda random taraftarlar yanyana.

Ben euro2016da turk tribunundeydim mesela.

mezun olali tam 10 yil oldu hala almadim. babam mezun olali sanirim 30 yil oldu o da hala almadi, adam emekli oldu daha da almaz sanirim. zaten cikis belgesi her ise yariyor hem daha saklanilabilir boyutlarda. diplomayi almaya gitmek icin is yerinden alacagim izne kiyamiyorum o yuzden almadim hala.

1 yıl sonra gibi arşive kaldırıyorlar, sonrası bir şekilde alınır ama bir süresi yok en kötü tekrar basarlar.

Artık E-DEVLET diye bir şey olduğundan, mezuniyet belgesini oradan da alabiliyoruz..

babam 72de mezun olmuş. ben aynı okulda okurken gidip arşivden çıkarttırmıştım. o tarihten beri duruyormuş arşivde. ama bana vermediler, sadece orada gösterdiler.

idealist yaklaşım: üstümle görüşür aynı pozisyon için farklı imkanlar sağlamanın adaletsizlik olduğundan dem vurur, motivasyon düşürücü olabileceğini, şirket içi huzur açısından çözülmesi gerektiğini söylerdim.

gerçekçi yaklaşım: maddi olarak sıkışıksam ve yeni elemansam sesimi çıkarmaz işe devam ederim kıdemli elemansam veya belli br geçmişim varsa ve işimin hakkını veriyorsam üstümle olan samimiyetim doğrultusunda serzenişte bulunur ne yapar ne eder o hakları elde ederdim.

Ben yukarıya havale ediyorum, diğer türlüsü sinirden kendini yemenden başka işe yaramıyor.
Bizim kurumda bi örtülü ödenek var, md. yrd. ihtiyaca göre harcama emri veriyor. Benim gün boyu aktif olarak kullanacağım, işimin hızı ve kalitesini arttıracak 5 bin kiralık bi makinaya onay verilmezken, oda arkadaşımın günün birinde lazım olabilir gerekçesiyle istediği 15 bin liralık makina hiç sorgulanmadan alındı; bi köşede tozlanıyor (çünkü ölümüne kankalar).

Şunu ekliyim; hiç bişey yapmadım değil, ortalığı bi güzel ayağa kaldırdım, onlar da geri adım attı ama sonra hiçbirşeyin o sinir savaşına ve moralimi bozmaya değmediğine karar verdim. Artık sallamıyorum.

Mevzu bana görev verilmemesi veya beni yükseltecek şekilde davranılmaması olunca hiç takmıyorum. Ama sorun haklarımın iznim dışında veya zorla çiğnenmesi noktasına geliyorsa huzursuzluğu göze alıp çat diye tepki gösteriyorum, cesur davranıyorum. Zaten ileri gidemiyorlar.

Mesela yıllık iznimdeyken (ki bizim yıllık iznimiz kışın veya dönem içinde kullanılamaz) göreve gitmem istendi, müdür aradığı halde reddettim. Çünkü koca yılda her türlü çalışıyorum yıllık iznimi birilerinin keyfi için bölemem yani. Azcık korkutmaya çalıştılar ama hiç geri adım falan atmadım.

Üç iş yerinde de bu durumu yaşadım. Dayanabildiğim kadar dayanmadığım, dayanamadığım yerde de gidip konuştum. Sonuç olarak da ya istifa ettim ya da atıldım.

Sen benim gibi yapma:)

Pokerdeki bop, blackjackteki stand komutuyla devam edip iyi el gelene kadar bekliyoruz.

Bu tarz özel kulüpler aracılığı ile yapabildiğiniz gibi üniversite kulülperine da bakabilirsiniz, bir da dağcılık federasyonun eğitimleri var onları araştırın.

Zirve dağcılık'ı deneyebilirsin.

gidebilirsin. zaten phd kabulu alirsan asistanlik yapmak icin de kabul almis gibi birsey oluyorsun, phdye kabul alan asistanliga da ok vermis sayiliyordu benim okulda(maryland). GRE'n iyi, masterda GPA'n yuksek(3.3 kotu bir gpa degil, ortalama bir okul icin), okul disinda yaptigin aktiviteler(klup uyelikleri, sosyal dayanisma vs) de varsa bence herhangi bir orta derecede devlet okuluna kabul alirsin.

yalniz gelecek yil icin deadline'i kacirdin, 2018 icin basvurularini yap.

Alan dışındanım fakat Amerika özelinde, şu programda biraz bahsediliyor;

youtu.be (süreli)

ortalama hele ki, yurt dışı için, çok geçerli bir seçenek değil. Hiç önemi yok değil amma velakin, master özeli için akademik çalışmanız, tez konunuz ve kaliteniz önemli, ayrıca, okul dışı yaptığınız çalışmalar önemli. Lisans derecesi bile belki biraz daha önemli olabilir.
Bir de zaten Master'da geçme notu 3.0 değil miydi?

yanigin durumuna gore 10-15 gun surebiliyor iyilesme. duzenli krem kullan, aloe verali olanlardan olabilir.

doktoru ve ilaçlarını aksatma, bu arada t-shirtlerin büyük kısmı UV ışınlarını bloklamakta oldukça yetersizdir. Zaten şuan hassas olduğu için, yanık bölgenin iyileşme durumuna göre t-shirt'de giyseniz güneş kremini sürmeyi aksatmayın derim ben.

Vieux Lyon'u gezebilirsiniz.

2 gün boyunca mı :(

Ne beklediğinize bağlı değişir. Ben vakti zamanında 3 ay kaldım, doyamadım hala yılda bir kez gidip ziyaret etmeye çalışıyorum.
Nelere ilgi duyduğunuza göre, Lyon her açıdan size hitap edebilecek bir şehir.
Öncelikle gastronomi başkenti olarak bilinir. Sadece Halles de Lyon Paul Bocuse'da yarım gününüzü geçirebilirsiniz. Çeşit çeşit peynir, şarküteri ürünü vs. görebilir ve tadabilirsiniz.
Hal dışında gideceğiniz restaurantlar cabası.
Klasik Lyonnaise mutfak için gidebileceğiniz bir çok restaurant var. Çalışmış olduğum Daniel et Denise ve L'ame Soeur tavsiye edilir. Orta fiyatlı klasik yerler denebilir. Onun dışında daha mükemmel ancak yüksek fiyatlı yerler için yeşillendirin.
Yiyecek içecek dışında vieux Lyon civarı, Bellecour ve Hotel de ville bölgelerinde sokak sokak gezin. o bölgede mutlaka opera binasını görün.
ilginiz çekiyorsa muse de lumiere - fotoğrafçılık müzesini gezin.
Parc de la tete dor - bu parkı görmeden gelmeyin, açık olduğu saatler kısıtlı kaçırmayın.
Nehir kenarında bisiklet kiralayın, vaktiniz kaldıysa bisikletle croix rousse tünelinden geçin.

Daha sayacak ve yapılacak çok şey var :) Lyon'un tadını çıkarın.

tuzla'da semiha kibar öğretmenevi/uygulama oteli varmış. netteki bilgi doğruysa kişi başı 50 lira diyor. polisevleri sanırım ohal yüzünden artık dışarıdan almıyor.

eğer vakit varsa otelle görüşün derim. otelin eline bildiğim kadarıyla ücreti çekip çekmemek. geçerli bi bahane bulursanız ve daha vakit varsa fazla önemsemeyebilirler. ancak hemen yarın iptal ediyoruz gibi bi durum varsa kartı kapatırsanız çekemezler ücreti tabii ama sizin booking üyeliğiniz sıkıntıya girebilir.

Her ne kadar iptal edilemez de olsa otelin insiyatifinde bir şey. Bir kere booking müşteri temsilcisi ile görüşüp önemli bir olaydan dolayı gidemeyeğimi söyledim ve müşteri temsilcisi otelden rica ederek rezervasyonu iptal ettirdi. Bir kere de otele booking sistemi üzerinden yazarak değiştirilemeyen rezarvasyonu 1 hafta sonrasına değiştirdim.

benim görev yaptığım zaman arayıp rica edenlerin ücretsiz iptal ediyorduk. siz de arayıp söyleyin, yardımcı olacaklarını düşünüyorum. ama illa alırız falan derlerse kartı kapat bir şey yapamazlar.

booking üyeliğinizle alakalı falan da hiçbir şey olmaz, oteller müşterilerle alakalı booking'e şikayet falan yapmıyor rahat ol.

rynair

otobüs: eurolines, flixbus

uçak: rynair,easyjet

alternatif: blablacar

Araba icin websitelerine bakin, fiyat cikiyor.

tecrübe odaklı bir şey söyleyebilecek yok mu? mesela araç sitelerine girip bakıyorum ama 100 dolar dediği şey sigorta ve yakıtıyla ne kadara mal olur kestiremiyorum.

Açılın tecrübe konuşuyor
Şimdii trenlerde tgv var fransanın hızlı treni oldukça hızlı ve pahalıdır bileti ne kadar erken alırsanız o kadar ucuz olur. Bölgesel trenler ise nispeten ucuz olmakla birlikte size çok zaman kaybettirebilir. Sncf'in sitesinden fiyat ve süreleri görebilirsiniz.
Otobüs trene göre çok ucuz. Ama süreden yine kaybediyorsunuz. Şöyle anlatayım dijon - paris için tren süre/fiyat 1.5saat/52euro iken otobüs 4saat/15euro. Ha hangi otobüs? Ouibusun bazı otobüsleri koltuk aralıları çok geniş dolayısıyla ćok rahat ama bazıları flixbus ise ortalama bir frima çok ucuz ve pratiktir.
Tavsiyem goeuro.com gibi sitelerden takip ederek tren otobüs beraber kullanın hangisi uygun olursa. Flixbus'ı da ouibus'ı da trenleri de defalarca kullandım. Hepsi de iyidir. Trenlerde tahmin edersiniz ki öngörülebilirlik daha fazla gecikme vs. neredeyse hiç olmaz. Otobisler de ucuzdur işte
en.voyages-sncf.com
flixbus.com
ouibus.com

interrail mükemmel bir deneyim oluyor. rezervasyon olayi da atta deve degil. 5-10 euro rezervasyon ücreti de ödeyiverin siz de.

Baslangic noktaniz neresi anlayamadim? Freiburg, Strazburg, Baden-Baden ve Basel Europark´a gittigimde gezdigim sehirlerdi. Freiburg´da iki gün kalip, bir günü Kara Orman´da yürüyüse ayirabilir, hatta yüzebilirsiniz orada cok göl var. (bkz: Opfinger See)

Lyon veya europapark gibi dusunup oneri sunabilirsiniz. Lyon asil baslangic ama europaparka da gitmek istiyoruz.

Acıktığınızda güzel bir fastfood yiyip doymak istiyorsanız Lyon'da Centre Berthelot'da (aynı isimle tramvay durağı var T2) - Mister Kebab isimli dönerciye girin. Eyüp abiye selamımızı söyleyin (Hakan Ömer)

Hayatınızın en güzel dönerini yiyeceksiniz, tacos da olur peynirli peynirli :)