[]

İstanbul'un surları

Dubrovnik'e bakiyorum (eski adiyla Ragusa), surlarin tamami korunmus sekilde: encrypted-tbn0.gstatic.com

E peki istanbul'un surlari niye bu sekilde degil, niye hepsi ayakta degil? Sonucta 1453'ten sonra savas da olmamis, surlar yikima ugramamis.

Surlar kendiliginden mi yikildi, yoksa sehir buyuyor diye yakin zamanlarda hukumetler tarafindan mi yikildi, ne oldu?

Dubrovnik gibi tamami korunan surlarimiz olsaydi guzel olmaz miydi?

 
avrupa, ikinci dünya savaşında yerle bir oldu. hepsi değil elbette ama bugün gördüğün pek çok yapı aslına uygun olarak yeniden inşa edildi.

dubrovnik ise yugoslavyanın dağılma sürecinde sırplar tarafından yerle bir edildi. sonrasında avrupa birliğinin fonlaması ile yeniden yapıldı.
  • halanne  (27.07.20 18:25:48) 
Bravo son cümlen çok güzel .olsaydı harika olurdu.kalanı bile harika.neden yok sorusuna tek cavap var çünkü biz ahmağız.

Surların önemli hasarları şehrin batısında bunların önemli hasarı 1453 ten.sonrasında tadilatlar var ama çokta gerekli değil,saldırabilecek kimse yok o dönemde.sonrasında depremler ve bakımsızlıktan parça parça dökülüyor.bir kısmı tehlike oluşturduğu için bilerek yıkılıyor.en büyük hasar son yüzyılda geliyor.

Yoğun yapılaşmaya kurban gidiyor bir kısmı,en önemli hasarda menderes döneminde veriliyor.lykos deresinin olduğu kısım ve bir sürü tarihi eser vatan caddesinin yapımında,topkapıdaki bir kısım millet caddesinin yapımında,en çok yıkımda sahilde kennedy caddesinin yapımında yıkılıyor.bunların yapıldığı tarihler 1950 ler.sonrasında bakım yok.turgut özal zamanında büyük bir tadilat başladı.bugünkü topkapı daki temiz gözüken kısım ve yedikuleye doğru belli yerler tamir edilmeye başlandı.hızlıda başladı ama dönemin politikaları yüzünden ehil olmayan insanlar doğru düzgün yapamadılar ve geri kalanıda öyle kaldı.

Sonrasında da hep lafta kaldı.hiç bir yerel yönetim veya hükümet bu konuya el atmadı,

Sadece bunlar değil.karaköy surlarıda son yüzyılda yok oldu.kalan parçası metro köprüsünün altında,diğerleri dükkan duvarı oldu.çatalca surlarından çatalcada yaşayanın bile haberi yok.bir sürü asalak altın bulacağım diye patlatıp duruyor.

Üzücü.
  • duptıs  (27.07.20 18:42:17) 
teselli olmaz tabii ama viyana'nın surları da vaktinde yerine tramvay yapılmak için yıkılmış: en.wikipedia.org


  • arkadakiadam  (27.07.20 18:47:03) 
Bizim millettin ekseriyetinde tarih, kültür , estetik , arkeoloji bilinci yok

Örnegin;
Truva hazinelerini, Bergama tapinagini almanlar padisahin izni ve turlu dalaverelerle yürütmusler
Bodrum halikarna mozolesine ingilizler çokmus

Bunun gibi onlarca vaka var

Cok yer gezdim ama dunyada bizim ulkemiz kadar tarihe saygisiz kayitsiz bi ulke cok nadir bulunur
  • technicalte  (27.07.20 18:48:00) 
Bakımsızlıktan yıkılır. Normal bir şey bu. Korumak lazım. Ama Bizans eserleri pek korunmaz.


  • pass  (28.07.20 00:55:52) 
[]

Skinny fat göbeğini eritmek

Skinny fat gobegi sporsuz gecmez mi hicbir sekilde?

Belim kotu oldugu icin yuruyus bile yapamiyorum. Yani en fazla gunde yarim saatlik yuruyus yaparim ama o sekilde de bin senede gobegi eritirim herhalde?

Aglayacagim hakikaten ya. Hayatimda hic gobegim olmamisti, simdi sirf belimden dolayi gobegim cikti.

Spor yapmiyorken saglikli yeme icme motivasyonunu saglamak da cok zor oluyor.

 
Skinny fat için sorun yüksek yağ oranı değil düşük kas kütlesi, kas kütleni artırmadığın sürece o göbekten kurtulmak mümkün değil.


  • angelus  (25.07.20 15:25:18) 
yürüyerek göbek erimez.


  • duygusuzromantik  (25.07.20 15:28:32) 
@duygusuzromantik: erimez mi? Butun zayif insanlar spor salonuna gitmiyor, kosmuyor, yuzmuyor sonucta. Sadece aktif yasayip hareket ederek de cok kilo verenler, gobek eritenler var.


  • ahm1  (25.07.20 15:31:38) 
@angelus: tam anlayamadim. Gobegimdeki yaglar fazlalik sonucta. Onlarin erimesi lazim. 5 ay once gobegim yoktu ama kas miktarim da daha cok degildi.


  • ahm1  (25.07.20 15:40:29) 
adını hatırlayamadığım bir belgesel var. bu belgeselde ben yiyorum yiyorum kilo almıyorum diyen insanları gözlemliyorlardı. bol bol yiyorum dediği tabağın yarısı. ben hiç spor yapıyorum diyen adam 6 kat merdiven çıkıp işine her gün 3 km yürüyen bir adam.

olay basit. kalori açığı yarat. yüksek şekerleri tüketmeyi kes. bölgesel yağ verme diye bir şey yok. fazla kalori alıyorsun o da göbekte birikiyor. ben de aynı durumdayım. kol bacak çırpı, göt göbek kocaman.
  • phonex  (25.07.20 15:43:59) 
Soru skinny fat ile ilgili ben ona cevap verdim, skinny fat ve göbek sorunu iki farklı problem. Göbeğim var nasıl yok edeyim spor şart mı diye soruyorsan şart değil; kalori takibi yapar harcadığından az yersen göbeğin gider.


  • angelus  (25.07.20 15:45:16) 
@angelus: sanirim demek istediginiz "skinny fat ile kilo probleminin farkli seyler" olmasi. Skinny fat demek, gobek demek zaten cunku. Skinny fat'teki tek olay gobek.

Kilo problemim yok. Evet, kilo problemim olsa, her gun sadece sebze yiyerek, yatsam bile bir haftada 5 kilo verebilirim ama sorunum gobek. Kollari bacaklari incecik olup gobegi kocaman olan bir suru insan var. Maalesef benim de sorunum bu (gobegim henuz kocaman olmasa da) ve maalesef spor da yapamiyorum.
  • ahm1  (25.07.20 16:19:11 ~ 18:38:10) 
Spor şart değil tabi ki. Yarım saat koşma ile verdiğin kalori bi biskrem biskuvidekiyle aynı.

Şekerli kapalı gıdaları yeme, öğle aralarını çiğ kuruyemişlerle geçir. Çok yeme. 1-2 aya gider göbek.
  • Mcfly  (25.07.20 16:23:25) 
Skinny fat, yağ kütlesi çok fazla olmasa da vücut kas kütlesi düşük olduğu için "şişmanmış" gibi gözüken vücut tipleri için kullanılan bir terim. Yeni bir insan %10 yağ oranıyla son derece fit dururken bir başkası aynı yağ oranıyla skinny fat olabilir, yandan bakıldığı zaman göbeği omuzlarının önünde gözükebilir, bu kişi için skinny fat denilebilir.

Yani senin vücut değerlerini bilmiyoruz, boyum 180 kilom 70 ama biraz göbeğim var diyorsun sen skinny fat'sindir, burada, ilk cevabımda da dediğim gibi kas kütleni artırman gerekir, zira 10 kilo da versen en sonunda vücudun asla kullanmayacağı esansiyel yağ miktarı kalır 5-6 kilo, o da yine seni göbekli gösterir bir şey değişmez. Ha yok 180 boyunda 90 kiloyum biraz göbeğim var dersen senin bahsettiğin "göbek" sorunu bu olur, bu kişi üç beş kilo verirse vücudu düzelir. Dediğim gibi, senin nasıl olduğunu bilmediğimizden afaki konuşuyoruz.
  • angelus  (25.07.20 16:29:33) 
[]

İstanbul ve eski çağlar hakkında sorular

Ekteki harita vikipedi'ye gore gunumuze ulasan en eski istanbul haritasiymis (1422, floransali cristoforo cizmis).

Gerci haritada tarihi yarimadanin disini da gosteriyor, oralar da mi istanbul sayiliyormus bilmiyorum ama oralari 1453'e kadar aliyoruz sanirim, bir tek sur içi kaliyor (yani istanbul merkez).

Sorularim:

Bizans, 1453'e kadar son birkac yil, hatta belki 15-20 yil istanbul'dan ibaretti. Yani bu kucucuk yere mi sıkışmıştı? Aslinda bu soru ozelinde baska genel bir seyi anlamak istiyorum. Burasi "asıl istanbul" mu? O zamanlar istanbul diye tarif edilen yer sadece bu sur icinde kalan yer mi? Surun disinda da hayat, yerlesim var miydi o zamanlar? Yani sanirim sadece kalesi olan yerlere sehir demek sacma olur, kale disinda bir suru bos alan kaliyor (avrupa'daki yerleri de dusunursek).

Yani evet osmanli'nin son zamanlarinda sinirlari biraz genisliyor sanirim istanbul'un ama "asıl istanbul tarihi yarimada. Sisli, taksim vs yerler istanbul degil aslinda (1000-1500 yili dusunursek)" diyebilir miyiz?

Aklim cok bulanik. Umarim ifade edebilmisimdir kendimi. Ama bu durumu anlayabilmek icin ortaçağ sehir yapilarina bakmam lazim sanirim.

 
İstanbul = tarihi yarımada. Bu Bizans zamanı için hatta Osmanlı işgal ettikten sonra bile uzunca bir süre böyle. Sanayi devrimi öncesi süreçte kuşatılmaya müsait (yani denize kıyısı varsa veya dağlık bir bölgede değilse) hiçbir şehirde sur dışında yaşamak diye bir kavram yoktur. Sebebi ise güvenlik.

Elbette civarda köyler vardır ama bunlar balıkçı köyleri veya tarıma müsait yerlerdedir. He tabi bir de stratejik tepelere kurulan askeri gözlem yerleri de vardır. İstanbul’un ilginç bir özelliği tarıma çok elverişli bir arazi olmaması. Roma imparatorluğu Roma şehri haricinde dörtlü yönetim denen sisteme geçip burada bir saray inşa etmeseydi (Diocletianus olması lazım bunu yapanın) İstanbul bir 500 sene daha gelişemezdi heralde. Şöyle düşünün tarihi yarımada’da surlar olmazsa sağdan soldan gelen her korsan bugünkü bakırköy civarına çıkartma yapıp kara yoluyla bu şehire saldrırabilirdi. İstanbul’u Romalılar kurdu ve geliştirdi derken bunu kastediyorum Roma’nın askeri gücü olmadan bu mümkün olmazdı hatta karnını bile doyuramazdı bu şehir. İstanbul Bizans döneminde Mısır’dan gelen ürünlerle karnını doyurmuştur. Osmanlı zamanı için de Bursa’dan beslenmiştir, tek başına karnını doyurabilecek bir şehir değil yani. Ticaret sistemi gelişene kadar hep bir bağımlılığı olmuş diğer şehirlere. Tek başına özerk şekilde gelişememiş bu coğrafi konumundan dolayı. İki iklim kuşağı geçişinin tam ortasında olması da bunda çok etkili sanırım ama kuşatılmaya oldukça müsait olması, kendini hem Haliç ile hem de surlarıyla korumaya alması gerekiyordu.

Sizin ya bu Bizans sıkışmıştı buraya dediğiniz şey tipik bir anakronizm örneği. Bugünün düşünce yapısıyla düşünüyorsunuz, kimse bir yere sıkışmıyor. Birincisi, sizin “bir sürü boş alan kalıyor avrupa yakasında” dediğiniz yerlerin çoğu ormandı. İkincisi tarihi yarımada tc devleti (özellikle menderes dönemi ve sonrası) tarafından neredeyse tekrar elden geçirilmek gibi bir yıkıma uğramamıştı. Surların arasında nasıl binlerce yaşıyor görmek isterseniz Kudüs’ün Eski Şehir denen bölgesini bir ziyaret etmenizi öneririm. Gayet de güzel yaşanıyor. Ayrıca İstanbul nüfusu bu kadar yoğun bir şehir değildi (12. Yy dan itibaren her zaman en kalabalık 10 şehir arasında listede vardır ama yoğunluk başka bir şey)

İstanbul'un tarihini spesifik olarak çok iyi bilmiyorum ama hakkında en çok kitap yazılan şehir olduğu için bazı arkadaşlar güzel kitaplar önerebilir konuyla ilgili.
Ben ortaçağ şehirleri konusunu Henri Pirenne'in kitabından okumuştum. tarihsel konular değerlendirirken ciddi bir ufuk kaynağı oldu bana o kitap. Çok da ince bir kitaptır üstelik. Link bıraktım

www.kitapyurdu.com
  • ala09  (24.07.20 07:38:24 ~ 07:40:42) 
İstanbul = tarihi yarımada, Şişli, Taksim, Galata = Ceneviz kolonisi


  • SiyamkedisiZorro  (24.07.20 09:57:29) 
[]

Ayasofya'daki ikonlar

Simdi bazilari bu ikonlarin, fresklerin silinmesini/sokulmesini istiyor ya, e fatih zamaninda da bu ikonlar o duvarlarda degil miydi? Yuzyillarca insanlar bu sekilde namaz kilmadi mi?

Yoksa o zamanlar silinmisti de son zamanlardaki restorasyon sirasinda mi onarildi gunumuzdeki ayasofya'da olup da "bir camide olmamasi gereken" her sey?


 
bildiğim kadarı ile Fatih zamanında sıva ile kapatılmış. kapatılmayan kısımlarda var.
Daha sonra müzeye çevrileceği zaman sıvayı kaldırmışlar.

  • fezagezgini_4  (19.07.20 19:01:58) 
Fatih zamanında ince bir sıva ile kapatılıyor ve sıva duvar resimleri ya da ikonalara zarar vermiyor. Müze olurken kaldırılıyor bunlar. Fatih ayasofyayi cami yaptığı halde bu resimleri yok etmedi.

Ebubekir sifil denilen şahsın daha önce de toplumda yankı uyandıran, tepki çeken açıklamaları olmuştu. Dikkate alınacak biri değil. Bahsettiği şeyin yapılacağını düşünmüyorum.

Namaz kılınan yerde yüzü olan figürler bulunmaz. Onun dışında bu figürlerin İslamiyete zıt bir yani yok. Namazın farzları bellidir, namaz kılınacak yerin şartları bellidir. Bu ve benzeri milli(?) şahıslar vahabi zihniyetiyle yaşıyorlar.
  • biseysorcaktim  (19.07.20 19:54:34) 
şöyle bir haber var: www.bbc.com

"Bornovalı, tarihi belge ve çizimlerden İstanbul'un 1453 yılında fethedilerek yapının camiye dönüştürülmesinin ardından, bu mozaiklere yönelik herhangi bir örtme ya da kapatma yapılmadığının altını çizdi."
  • ahm1  (24.07.20 14:55:03) 
theotokos adı verilen hz. meryem freski'nin altında birçok sultan (fatih, yavuz, süleyman vb.) namaz kılmış. 1750 yılına kadar kimse bu freski kapatmamış bile. şimdi perde çekti bizimkiler. din algısının geldiği hal utanç verici


  • burya  (24.07.20 15:15:47) 
[]

Hesap olmadan ziraat mobile girmek?

Yani şoyle, devlet benim icin ziraat'e para yatirmis ama benim elimde hesap numarasi yok, hesap karti vs yok, cunku daha once gidip de ziraat'ten hesap actirmadim.

Peki butun bunlara ragmen ben bir sekilde ziraat'in internet bankaciligina girip oradaki parayi baska banka hesabima eft yapabilir miyim?

Gordugunuz gibi subeye gitmemek icin sartlari zorluyorum :)

 
Maalesef hayır
Benim hesabım var, sim kart değişikliği yaptığım için ben bile giremiyorum :)

  • etna  (18.07.20 08:58:06) 
Ziraat bankasını arayıp tc kimlik no ile paranın yatıp yatmadığını / miktarını sorgulayabiliyorsun. Ancak EFT/Havale yapılmıyor sadece şubeye gidip alabliliyorsun parayı 1-2 ay önce ben de bu şekilde almıştım.

Not : 4747 ye BAKIYE yazıp göndererek de Miktar sorgulama yapılıyor
  • pislick0  (18.07.20 09:53:04) 
E devlet ile ziraat internet şubesine girebilirsiniz.


  • derleme  (18.07.20 10:40:55) 
[]

Camasir makinesi nasil secilir?

Mesela şu en ucuzlardan biri sanirim, 1600 lira: www.teknosa.com

Alinmaz mi, "cop" mu :) neyi eksik, nasil olmasi lazim?


 
Beyaz eşyanın şans işi olduğunu düşünen birine göre bence bir şeyi eksik değil. Çok çocuklu aileler için kg olarak düşük sadece. Sık çalıştırmak gerekir. Battaniye yorgan vs yıkanmaz. Bütçe bu ise ve tek kişi ya da iki kişi ise alınabilir. Ekrani olmamasinda fiyatı düşüren nedenlerden biridir.


  • elorelia  (08.07.20 22:40:01) 
bu fiyattan atıyorum beş bin liraya olan kadar arasında pek bir fark olmaz. gayet iyidir altus bu arada, parça konusuna gelince zaten parça fiyatları o kadar artmış ki hani gidip yerli üretim bosch falan alırsan bi de 3-4 sene sonra parça değişmesi gerekirse çükündürük deterjan kapağına bile 200 lira derler noluyo lan dersin. bi de pek talep olmadığı için yan sanayisine de bulamazsan geçmiş olsun.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (08.07.20 22:43:45) 
3 kisiyiz


  • ahm1  (08.07.20 23:36:39) 
Bütçe buysa üç kişiye de yeter ya. Ben evlenirken 7 kg aldım. İllaki üç kişi olacağız, makine değiştirecek halim yok. Bizde haftada 3 sefer filan renkli, 1 sefer de beyazlar yıkanıyor. Kışın tabi daha fazla. Üç kişide de çok değişeceğini sanmam.

15 program demişler üç dört tanesini anca kullanırsın. Ama program dakikalarını bilmek lazım. Trendyolda çok uzun yıkıyor vs denmiş. Özellikle renklileri bir saatlik kısa programda yıkıyorum ya da acil bişey varsa yarım saatlik filan, iyi oluyor. Her yıkamaya 2 saat harcıyorsa sıkıntı.
www.arcelik.com.tr
Benim makine bu.
  • elorelia  (08.07.20 23:50:38 ~ 23:51:40) 
Yani butceyi 2 bine kadar cikarabiliriz. Bir bakayim su anki makinemiz kac kg imis.


  • ahm1  (09.07.20 00:10:27) 
siemens'lere de bakın. onlarda da uygun fiyatlılar var ve baya kaliteli. kullanımı da çok basit.


  • elektr10  (09.07.20 01:08:22) 
Siemens uygun olmaz. Profilo bak. Hatta şunu al: cmg1000dtr


  • lion de la Turquie  (09.07.20 01:33:49) 
çamaşırda kilo farkı, en çok yatak yorgan yıkama işlerinde lazım oluyor. çift kişilik silikon yorganları 5kg yıkayan makineler sıkarken zorlanıyor. 7 kg olması o açıdan benim tercihim.
ikinci konu da kısa program olması, zaman, su ve elektrik tasarrufu sağlıyor.
üçüncü konu garanti süresi. arçelik grubu 3 yıl garanti + tutardan emin olmamakla beraber 300 - 400 tl gibi bir karşılık ile extra 4 yıl veriyor. 7 yıl garantili bir makine avantajdır.
  • lapetite  (09.07.20 09:11:25) 
[]

Altın fiyatları bütün bankalarda aynı mı?

İs bankasi'nda hesabim var diye buradan aliyorum altini ama alis ile satis fiyati su an 4 lira oynuyor (398-394). Fiyat farkinin daha az oldugu banka var mi?




 
Kuveyttürk genellikle daha az alıyor. Tüm bankaların fiyatlarını görmek için finanswebde.com


  • tss  (08.07.20 16:02:14) 
şu an için enpara 394-396,5 veriyor. yani oynuyor o farklar da


  • re noreno  (08.07.20 16:03:50) 
Off cok kotu ya. Vergiyle beraber 1 grami 402 lira tutuyor. Yani su an aldigim altinin grami 406 falan olmasi lazim ki zararim sifirlansin.


  • ahm1  (08.07.20 16:08:36) 
[]

Seyahat izin belgesi

65+ babam yarin sehir disina cikacak ama seyahat izin belgesi almamis. Baktim simdi, zorunluymus sanirim. Almasak bir sey olur mu? Basvursak yarin aksama kadar cikar mi?

Para cezasinin ne kadar oldugunu da bulamadim.


 
e-devletten direkt alıyorsunuz zaten basit bir olay.


  • hadsafhada  (29.06.20 23:05:18) 
Kurul kabul edecek, reddedecek diye yaziyor da ben de bir sey sandim.


  • ahm1  (29.06.20 23:11:50) 
Akrabanin yazligina gidecek. Simdi onlarin tc'lerini mi arayip soracagim, site ismini mi soracagim pff, bir sey olur mu acaba almasak?

Tapu falan diyor bir de, o kisim da zorunlu galiba, onu koymamiz imkansiz zaten.
  • ahm1  (29.06.20 23:27:27 ~ 23:29:19) 
Biz memlekete samsun/giresun giderken dönerken alıylruz babama ne olur olmaz ,ama hiç sormadılar
Bugün bir samsun/sinop yaptık,izin almamıştık babama,yolda radara girdik,polis durdurunca seyahat belgesini de sorguladı hazır durdurmuşken oldu mu bize double coffee...ne olur olmaz alın,65 yaş seyahat izni/içişleri bakanlıgından ,gideceğiniz yerin aman aman acık adresine gerek yok ama ona refakat etcek kişilerin tc isim ve doğum tarihini yazıosun.her ihtimale babanın e dvlet. Hesabından alın ama.ne oluır olmaz,aman ya dıosun bir bakıosun polis ...

  • chemnil  (29.06.20 23:30:03) 
Sadece şu anki adresi, gideceği adres, ve gideceği tarih yeterli. Başka bilgiye ihtiyacınız yok. Doldurduğunuz an onaylanıyor.


  • opucuk baligi  (29.06.20 23:30:55) 
Yazlık izni şeklinde girmeyin,seyahat izni yerine girin.diğeri gereksix ayrntı ile dolu


  • chemnil  (29.06.20 23:31:04) 
@chemnil: ceza kac lira? Bir de herhalde geri donduruyorlar?

Turizm amacli seyahat kismina degil de seyahat izni kismina girersem de sehir ici seyahat izni veriyor ama nasil olacak?
  • ahm1  (29.06.20 23:34:03) 
Turizm amaçlı iznin altında cıkan izne tıklayın,65 yaş üstü var seyahat izni verilnesi kısmına


  • chemnil  (29.06.20 23:40:01) 
Ya cok garip cezayı yedik üç bin filan toplamda sanırım orda e devletten izin aldık geçtik,canım ülkem.


  • chemnil  (29.06.20 23:40:52) 
Yok ya tapu yuklemek zorunlu, bu ne ya, ev bizim degil ki tapuyu yukleyelim. Baskasinin evinde kalmak yasak mi yani?


  • ahm1  (29.06.20 23:45:06) 
Tekrar söylüyorum,turizm yerinden girmeyin,altında genel seyahat izni var ordan


  • chemnil  (29.06.20 23:48:16) 
içişleri bak. e-başvuru - seyahat izin işlemleri - 65 yaş üstü vatandaşlarımıza seyahat izni verilmesi şeklinde seçeceksiniz


  • opucuk baligi  (29.06.20 23:49:03) 
Evet, aldim simdi, sag olun :)

Peki bunun ciktisini mi almak lazim?
  • ahm1  (29.06.20 23:53:53) 
Alsanız da olur, telefona indirip gösterseniz de olur, sorun çıkmıyor.


  • opucuk baligi  (29.06.20 23:54:44) 
Donus icin de simdiden alayim mi izni? Orada yapamazlar telefondan.


  • ahm1  (30.06.20 00:32:43) 
Dönişü siz alırsınız whatsuptan gönderirisiniz ekran görüntüsünü filan ,akıllı telefonları yoksa yanlarındaki birilerini gönderirrsnz.zaten tc ile görüntülüyor diye biliyorum polis filan.şu an dönüş için vermeyebilir sistem


  • chemnil  (30.06.20 08:21:29) 
[]

1 milyon yazılımcı projesi

1 milyon yazilimci projesinden umidiniz var mi? Bu kurslara katilarak iş sahibi olabilir miyim?

Son şanslarimdan biri olarak goruyorum bu projeyi. Cok surunmeyeyim, asgari ucretin bir tık ustu kazanayim, yeter.

Ne diyorsunuz, yapilir mi bu iş?

 
yazılımcı olmak için bu projeye ihtiyacın yok...

udacity, mitopen, coursera, edx vs hepsinde çok kaliteli eğitimler bulabilirsin. üzerine türkçe kaynak olarak gene çok iyi anlatımları olan youtube kanalları, forumlar mevcut.

not: merak ederek bazı eğitimlerine baktım. yazılımı bilmiyorum ama elektronikle ilgili olan anlatımlarından bir şey öğrenilmezdi.
  • orpheus  (28.06.20 00:33:02 ~ 00:33:58) 
Tabi ki yok
Olursun
Ayrıca bu iş yazılımcı mesleğinin ücret skalasını düşürecek bi iş bekleyin ve görün.
  • paramolacak  (28.06.20 00:54:48) 
faydası olur. ciddi bir yazılımcı ihtiyacı var ülkenin. en önemli tavsiyem yazılımın bir konusunda uzmanlaşman. örnek en basitinden sadece css html bil ama iyi bil iş bulursun.


  • hayal fazlasi  (28.06.20 01:07:01) 
Cok reklamını yaptılar. Ortaya çıkan iş ise yapılan reklama değmez. Paralı bir hizmet olsa i güne batardi bu proje.

Yabancı diliniz yoksa başlangıç için kullanılanilabilir. Ama ne bir yol çizmişler ne de sektor hakkında bilgi vermişler. O yüzden buraya bel baglamayın. Cok popülist ve ziyan bir proje.

Çok kaliteli mooc'lar var.
Orpheus a ek olarak Pluralsight, linkedin learning...

Bir milyon yazılımcı projesinin Pluralsight kalite ve vizyonuna olması gerekirdi fayda sağlamasi için.
  • biseysorcaktim  (28.06.20 01:47:05) 
öncelikle yazılımcı değilim. yazılımların güvenlik zafiyetlerinden beslenen biriyim.

bu 1 milyon yazılımcı projesi bende hiçbir şekilde güven uyandırmadı. çünkü tüm kaynaklar artık bedava olarak internette mevcutken sen çıkıp 2020 yılında böyle bir proje tanıtıyorsun. amaç, yapıyor gibi görünmek. yahu youtube'u, wikipedia'yı, imgur'u, hatta suçsuz günahsız pastebin'i engelleyen zihniyetten adam gibi bir hizmet beklemek mümkün mü?

bunu hindistan tam zamanında uyguladı ve gerek yazılımcı, gerek siber güvenlik tarafında çok kaliteli adamlar yetiştirdi. bu insanlar senin benim sokağa sıçıyorlar diye dalga geçtiğimiz adamlar. vizyonun kimde olacağı belli olmuyor işte.

sana en öncelikli tavsiyem ingilizcen yoksa ingilizce öğrenmen. sonrasında kendine bir dil seç. ama uzman olana kadar o dil hakkındaki her şeye (kütüphanelere, kod güvenliğine vs.) hakim olmaya çalış. salt yazılımcı olacağım diye düşünme. it veya siber güvenlik sektöründe de iş var. sen yeter ki öğrenmeye çabala. teknoloji geleceğin mesleği ve hep öyle kalacak.
  • beyaz power ranger  (28.06.20 02:00:46) 
çok basit bir örnek vereyim, halk eğitim merkezleri, kosgep, belediyeler falan sertifikalı fotoğrafçılık kursları açtı ya, yıllardır var.

adam ömründe ilk defa eline makina almış, ilk kursa gidiyor 2 3 hafta, sonra sonra ikincisine, ondan sonra düğün fotoğrafçılığı kursu çıkarmışlar, ona da gidiyor, ben düğün fotoğrafçısı oldum diyor oraya buraya ilan veriyor dükkan açıyor.

normalde düğün fotoğrafçıları örnek olarak tamamen sallıyorum fiyat bilgim olmadığından dolayı 1000 lira istiyorsa bu 200 e yaparım deyip atlıyor piyasanın içine, millet de ucuz diye gidip, maymundan hallice düğün fotoğraflarını görüp kavga ediyor.

yani milletimiz böyle kursla, ıvırla zıvırla, çalışmadan, araştırman, dirsek çürütmeden bi yerlere gelebileceklerini düşünüyor.

1 milyonun içinden sağlam 1000 kişi çıkarsa(daha önce bu mesleği icra edenler hariç) öp başına koy, gerisi direkt olarak laylaylom olup boşuna oraya buraya cv gönderecek veya torpille milletin hakkını gasp edecek.
  • hem şişko hem deli  (28.06.20 03:03:39 ~ 03:04:38) 
uhasuhduahsda.

wikipedia'nin yeni yeni acildigi,
uber'in, paypal'in, booking.com'un yasak oldugu,
milletin fislenirim diye sosyal medyada like atmaya korktugu, ickili fotograflarini facebobok'tan sildigi,
her sokaga imam hatip lisesinin acildigi bir ulkede uahuhauhauhauhauhauah diye gulunur buna sadece ancak.

bildigin dunyanin en kisa fikrasi.

akp sayilarla oynamayi 1'i 1000 yapmayi cok sever. yok katar 300 milyar dolar atesledi, yok 900 milyar fidan diktik.
  • baldur2  (28.06.20 04:01:39 ~ 04:02:49) 
Bu bilge adam ve benzeri kursların ülkeye ve sektöre ettiği en büyük kötülük bu
doktorluk kursu var mı mesela

insanların 4 sene üniversite okuduğu bir konuyu, kursla? nasıl öğrenip yapabileceğine inanıyor bu insanlar aklım almıyor.

2000lerin başında, internet cafe döneminde bir sürü flash template indirip site diye satan, çakan adamlar türemişti, şimdi hepsi yok oldular
onun gibi, bir dönem "vasıfsız" yazılımcı sayısı artar, sonra düşer.
yazılım herhangi bir dil, herhangi bir teknoloji öğrenip yapabileceğin bir iş değil.

çünkü bu kursları alanların, bitirenlerin %35'i anca kursunu aldığı dili öğrenecek
yazılımcılığı öğrenmeyecek.
  • Corc  (28.06.20 09:04:25) 
merhaba,

yazılımcılık, bundan 10-20 öncesine göre çok geniş bir kavram haline geldi.

şöyle düşün, mimar olmaya karar verdin. neyi tasarlayacaksın? cami tasarlamak ile gökdelen tasarlamak çok farklı. ya da okul. veya hastane. veya normal konut. ofis tasarlamak? hepsinin birbirinden farklı tarzları var ve hepsinin birbirinden farklı çözdüğü problemler var.

burada sen hangisini tasarlamayı seversin ve hangisi sana istediğin kadar para verir onu bulman lazım.

yazılım da öyle. web programlamayı ele alalım. temel olarak back-end ve front-end olarak ayrılıyor. detaylarına girmiyorum. farklı diller kullanılıyor. orası da çok önemli değil. o kadar çok farklı dijital ürün var ki... seyahat sektörü, e-ticaret, oyun, web uygulamaları, pazaryerleri...

sen bi alana yönelirsen, örneğin "ben seyahat sektöründeki firmalar için front-end geliştirmesi yapıyorum". bu tanımlama, sana çok az kişiye ulaşabilirim gibi gelse de bu sektörde binlerce firma var. ve bunlara kendini tanıtman ve onlarla iş yapman daha kolay olacak. üstelik, bu alanda uzman birisi olduğun için, fiyatını yüksek bile tutabileceksin.

tabii ki sektör bazlı seçim yapmayabilirsin, bir "alan"a da yönelebilirsin. örneğin siber-güvenlik. ya da bir platform'a yönelebilirsin. örneğin shopify'da dükkanı olanlar için geliştirme hizmeti verebilirsin.
  • sensible soccer  (28.06.20 12:20:56) 
[]

hepsiburada'nın sattığı ürünler orjinal midir?

şunda mesela satıcıda hepsiburada yazıyor: www.hepsiburada.com

burada 1750 lira, aynı telefon vatan bilgisayar'da 2500 lira.

bir kere, gittigidiyor'dan almıştık galiba ama hangi satıcı hatırlamıyorum, bir telefon almıştık, telefon bildiğin çakma çıkmıştı. imei numarasında ya da seri no'da 0123456789abcd yazıyordu :)

hazır yazmışken sorayım, xiaomi redmi 7A mı, 8A mı? 8A daha iyiyse niye fiyat farkı bu kadar düşük, hatta yok?

edit: hepsiburada'daki bir saticidan almisiz o telefonu. kamerasi da acayip dandikti.

 
hepsiburada'da sahte ürün satamazlar.


  • neira  (25.06.20 20:52:29) 
sahte ürün istese de yetiştiremez o sipariş hacmine.


  • duyurukullanıcısı  (25.06.20 20:53:48) 
@neira: başka satıcılar da mı satamaz diyorsunuz yani? ama ben hepsiburada ya da gittigidiyor'dan telefon almıştım ve sahte çıktığına eminim. gittigidiyor farklı mı ki?

peki diyelim buradan aldım, sahte olup olmadığını imei numarasına bakarak mı kontrol ederim? nasıl orijinal olduğuna %100 emin olurum?

edit: hepsiburada'dan almışız.
  • ahm1  (25.06.20 20:55:21 ~ 21:06:46) 
hepsiburada sahte xiaomi satmaz. sahte xiaomi diye bir şey olmayabilir bile türkiye'de.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (25.06.20 20:58:44) 
başka satıcılar satar, sahte kulaklık almışlığım var. satıcı hepsiburadaysa güvenebilirim.
gittigidiyor kendi satıcı olmadı ki hiçbir zaman. ödeme sistemi de farklı zaten.

  • not dark yet  (25.06.20 20:59:23) 
evet, şimdi baktım, hepsiburada'dan almışız sahte piranha'yı: www.hepsiburada.com

mağaza "gelbial". ben bu telefondan sonra aynı kamera özelliklerine sahip bir telefon aldım ve kameranın netliğine şaşırdım. piranha'ya acayip dandik bir kamera koymuşlar.
  • ahm1  (25.06.20 21:00:54) 
verdiğin linkte satıcı hepsiburada, onlar zaten satmaz öyle ürün. başka satıcılar satabilir de tespit edilirse barındırmazlar. kimse de riske atmak istemez hesabını. gittigidiyor'da hesap kontrolü nasıl bilmiyorum ama hepsiburada ve benzer mağazalar sıkı tutuyor, puan düşük olduğunda satış kotasını geçemediğinde vs. hesabı kapatabiliyorlar, sahte ürün filan tespit ederlerse barındırmazlar, sanmıyorum.


  • aziz dostum jack  (25.06.20 21:01:26 ~ 21:02:10) 
satıcı kendiyse sorun olmaz, satıcı alelaede biriyse kesin sahtedir yada sıfırlanmış.


  • x571  (25.06.20 21:02:21) 
sahteden kasıt çakmaysa dokunduğun açtığın saniye anlarsın. kaçaksa da satmazlar öyle bişeyi. onun kaçağı olmuyor lakin.

www.epey.com

bahsettiğin ürün her yerde o fiyatlara. vatan gibi ülkenin en kazıkçı teknoloji mağazasıyla karşılaştırmanız komik olmuş
  • avatar is back  (25.06.20 21:03:14) 
vatan aşırı kazıkçı.


  • alt4y  (25.06.20 21:08:36) 
@avatar is back: attığın linkteki fiziki mağazası bulunan tek yer olan mediamarkt da 2500 liraya satıyor.

fiziki mağazası olanlara güvenilir gözüyle bakıyorum. diğerleri de şaibeli geliyor bana ama tabii satıcı hepsiburada'nın kendisi, sıkıntı olmaz herhalde?
  • ahm1  (25.06.20 21:08:37 ~ 21:12:41) 
7a ve 8a arasında ciddi fark yok. Xiaomi bir zamanların nokiası gibi benzer donanımda farklı isimlerde biri sürü model çıkarır. Donanım olarak benzerler ama boyut olarak 8a daha büyük ve bataryası da 1000 mah daha büyük. 8in ön kamerası da bir nebze daha iyi gibi ama bariz fark yoktur. 8de damla çentik var, sevmiyorsan ve küçük telefon istiyorsan 7. ram'dir işlemcidir fark yok

www.hepsiburada.com
  • nickfury  (25.06.20 21:32:29 ~ 21:33:27) 
vatan aşırı kazıkçı +1

Hatta arttırıp ülkenin en kazıkçı markası diyorum.

Bu arada hepsiburada satıcılı hiçbir ürünüm sahte çıkmadı şu ana kadar, ama diğer satıcılardan bariz çakma Xiaomi powerbank almışlığım var.
  • msb  (25.06.20 22:26:45) 
[]

protein sütleri içilir mi?

yahu bakıyorum, bir şişede 10-15 gr şeker var. şu sıralar spor da yapmıyorum, sadece yürüyüş yapıyorum ama protein her türlü iyidir diyerek (ve yeterli proteini alamıyorum yiyeceklerden, sonuçta herkesin günlük 30-40 gr alması lazım) protein sütü aldım ama kötü mü ettim?




 
Günün kalan kısmında şeker tüketmediğim için içindeki karbonhidrat tolere edilebilir benim açımdan. İçim’in tadı berbat, Pınar hem lezzet hem içerik açısından en beğendiğim. Epey tok tutuyor. Yiyecek yemek veya vakit bulamayınca en iyi alternatif benim için. Yalnız ben sivilce yaptığını gözlemledim tüketince, sorudan bağımsız.


  • gayda  (23.06.20 21:41:53) 
Bence asla içilmez. Ve yine hece tamamen keriz silkeleme ürünü.
İçinde ne proteini var belli değil. Çok basit kimyasal işlemlerle istersen bir sütün işinden 50 gr protein de üretirsin.

Vejertyn değilseniz et tüketin. Ve olmazsa olmaz yumurta.

Vücudun ihtiyacı olan protein, o sütlerseki protein değil.
  • mahone  (23.06.20 21:56:11) 
Süt faydalı bir şey değil (içeriğindeki laktoz bedeniyle) ve protein oranı düşük bir ürün. Protein zenginleştirmesi için içine kattıkları protein kaynağı bitkisel bile olabilir.

Ha casein olsa eyvallah da
  • Unde bach canim  (23.06.20 22:57:18) 
Git Optimum Nutrition Isolate whey protein tozu al bunlara verdiğin paraya, bunlardan aldığın şekere, kaloriye yazık.


  • catch the arrow  (23.06.20 23:35:07) 
@gayda: içim'in tadi gercekten berbat ya, bitiremedim siseyi.


  • ahm1  (23.06.20 23:47:56) 
Saçma,zaten 500 ml normal süt içsen hemen hemen aynı besin değerlerini alıyorsun


  • shredd  (24.06.20 00:19:07) 
bunların kullanımının mantıklı olduğu senaryolar var, mesela normal öğününü alamayacağın sıkışık takvimli günler. vaktin olmaz, bundan içer telafi edersin. onun haricinde düzenli kullanımda getirisi kadar götürüsü de söz konusu olabilir.


  • Bruce  (24.06.20 00:21:51) 
Asla içmem.

Dipnot: vegan.
  • mobydick  (24.06.20 01:12:17 ~ 01:12:32) 
Güvendiğim bi diyetisyen önermişti bana, yeterince protein almadığımda proteinli sütlerden alabilirmişim.
Bence kötü etmemişsiniz. Ben tadını da seviyorum. Ay lav proteinli süt

  • serbest gezen koala  (24.06.20 10:35:10) 
@koala: diyetisyenin onermesine sasirdim. 10-15 gr seker var bir sisede.


  • ahm1  (24.06.20 16:15:52) 
protein sutu gaz yapar mi? sek'inkini iciyorum, laktozsuz da yaziyor ama sanki bunu icince gaz sikintisi basladi bende.


  • ahm1  (24.06.20 18:07:22) 
geç gelen yanıt: @ahm1 ben kilo almaya çalışıyordum o nedenle önerdi muhtemelen diyetisyen, fazlam yok eksiğim vardı yani :D

ve evet gaz yapabilir. proteinli proteinsiz fark eder mi bilmem ama sütün bağzı kişilerde gaz yapıcı etkisi olduğunu biliyorum
  • serbest gezen koala  (22.09.20 16:56:06) 
[]

kredi kartı hesap özeti (e-posta)

kredi kartı hesap özetleri artık e-posta olarak gelmeyecekmiş. çok garip.

bankaya gidip e-posta olarak gelsin diyebiliyor muyuz onu anlayamadım. şu cümleden ne anladınız: "Ancak dileyen müşterilerimizin, çalışmakta oldukları Bankamız şubesine
başvurmak suretiyle, hesap özeti alma tercihlerini yazılı olarak değiştirme imkanları bulunmaktadır."

açıklamanın tamamı:

"15.03.2020 tarihinde 31069 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik
Bankacılık Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında kredi kartı hesap özetleri 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle
müşterilerimize e-posta ve MMS yoluyla gönderilemeyecektir. Bu kapsamda Bankamız tarafından Dijital
Hesap Özeti uygulaması hayata geçirilmiş olup pdf formatında hazırlanan bu hesap özetlerine,
- Bireysel kredi kartı müşterilerimiz Maximum Mobil uygulamasında sırasıyla KARTLARIM/KART
SEÇİMİ/KART HARCAMALARIM/İŞLEMLER-DÖNEM SEÇİMİ-DİJİTAL HESAP ÖZETİ adımlarını
izleyerek, İşCep uygulaması ile İnternet Şubemizde ise BELGELERİM menüsünden
- Ticari kredi kartı müşterilerimiz Maximum İşyerim uygulamasında sırasıyla KART İŞLEMLERİ/HESAP
ÖZETLERİM adımlarını izleyerek, İşCep uygulaması ile İnternet Şubemizde ise BELGELERİM menüsünden
ulaşabileceklerdir. 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni yasal düzenleme nedeniyle kredi
kartı hesap özeti alma tercihi halihazırda e-posta veya MMS olan ve aynı zamanda dijital bankacılık kullanım
yetkisi olan müşterilerimizin tercihleri, hesap özetlerine erişimde herhangi bir mağduriyet yaşamamaları
amacıyla, "Dijital Hesap Özeti" olarak değiştirilmiştir. Anılan tarihten itibaren bu kapsama giren
müşterilerimize e-posta/MMS yoluyla hesap özeti gönderilmeyecek olup kredi kartı hesap özetlerinize dijital
kanallarımızdan ulaşabilirsiniz. Ancak dileyen müşterilerimizin, çalışmakta oldukları Bankamız şubesine
başvurmak suretiyle, hesap özeti alma tercihlerini yazılı olarak değiştirme imkanları bulunmaktadır. Yapılan
bu değişiklik, halihazırda e-posta yoluyla kredi kartı hesap özetlerine ulaşmakta olan müşterilerimize hesap
özetlerinin Yönetmeliğin öngördüğü yöntemlerle ulaştırılmasını sağlamaktan ibarettir. Yapılan bu değişiklikle
müşterilerimizin kredi kartı hesap özetlerine Yönetmeliğe uygun olarak daha güvenli bir şekilde erişiminin
sağlanması amaçlanmaktadır."

 
hatali e posta'lara giden cok fazla ekstre var. onlari toparlamak icin bir cizgi cizmisler, subeye gidip "bu eposta gercekten benim ve ona ekstre gonderin" diye yazili beyan sonra istersen tekrar acilabiliyor. subeye goturmeleri ilgincmis yalniz.

yeni yonetmelik pek cok seyi iceriyor, onumuzdeki gunlerde cok farkli seyler gorecegiz bankalardan. hatta simdilerde komisyonda olan bir yasa tasarisi daha gecerse artik banka musterisi olmak icin subeye gitmek durumunda kalmayacagiz.
  • fakyoras  (12.06.20 17:00:22 ~ 17:01:10) 
ne gibi farklı şeyler? bizim (müşteriler) için olumlu mu genel olarak?


  • ahm1  (12.06.20 17:02:59) 
dijitallesme daha cok artacak genel olarak, bu da bankalar icin yeni imkanlar dogurur elbet


  • fakyoras  (12.06.20 17:05:30) 
[]

aldığınız tekstil ürünlerini yıkıyor musunuz?

korona sebebiyle değil.

mesela ben şimdiye kadar aldığım tişörtleri, kotları bile yıkamıyordum ama insanlar ikna etti beni "kaç kişi deniyor onları" diyerek (ki zaten dükkanda durmaktan da tozlanır vs.).

şimdi de yastık kılıfıydı, çarşaftı vs. onları yıkasam mı diye düşünüyorum. şimdiye kadar yıkamıyordum, paket içinde geliyor zaten ama acaba pakede girene kadar hijyen koşullarını koruyamıyorlar mı? belki yıkandıktan sonra güzel bir şekilde paketleniyordur?

yıkayalım mı yani çarşafı vs.'yi?

 
arkadaşım yeni yapılan tekstil ürünün toz tüy olur. bunların gitmesi için yıkaman gerek. hele yastık kılıfı çarşaf falan yıkanmadan kullanmak şaka herhalde.


  • sizofren06  (12.06.20 14:27:05) 
Tekstil ürünleri endüstriyel yıkamaya gidiyor. Ama yıkamaktan zarar gelmez. Yıkama ile paketleme arasında ne olacağını bilemezsiniz. Yatak örtüsü ya da diğer tekstil ürünleri için "hijyen koşulları korunuyor" diye bir şey duymadım hiç. Pakete girmeden önce yere düşürme, aşırı toz olmasın yeter. Yıkamadan sonra ütüsü vs. var. Günde bin tane farklı ürün aynı ütü masasından geçiyor. Öyle düşün.


  • himmet dayi  (12.06.20 14:28:55) 
Yastık kılıfı, çarşaf, örtü ve iç çamaşırları yıkarım. Ama diğer aldığım kıyafetleri yıkamam. Yıkanması gerekiyor diye düşünüyorum ama uğraşmıyorum:)


  • yineiyisinoxford  (12.06.20 14:44:57) 
Evet, her zaman yıkarım.


  • hayirsiz  (12.06.20 14:45:31) 
Ben hicbir şeyi yikamiyordum. Sonra uyuz salgını çıktı o zamandan beri yıkamaya başladım. Çarşafları vs de yıkıyorum.


  • elorelia  (12.06.20 14:46:35) 
Bir tek paketinden yeni çıkmış çorabı giymeyi çok sevdiğim için çorapları yıkamıyorum. Geri kalan her şey, özellikle de yastık kılıfı, nevresim falan, eve girdiğinde doğruca kirli sepetine gidiyor.


  • kobuzchu kiz  (12.06.20 14:56:03) 
teninle temas eden bütük tekstil ürünlerini yıkamadan giymemeni öneririm. o kumaş tekstil atölyelerinde depolarda leş gibi yerlere atılıyor. sadece işçilik kısmında 8-10 kişi elliyor. baskılı ise o boyanın ilk tozu da ayrı bir risk ve son olarak mağazada kimler kimler deniyor. yani yıka.

dış kıyafetler ve çorap istisna olabilir
  • sarcophagus  (12.06.20 15:03:20) 
Tenle temas eden her ürünü yıkarım. Cok zor durumda olmam lazim kullanmak icin.
Mantiken milyon kisi degmis/denemis olabilir, depoda üstünde fare, haşere gezmis olabilir.

  • logisticsmanager  (12.06.20 15:09:43) 
Dikildiği ortamdan paketlenme aşamasına kadar kim bilir nerelerden geçiyor:/
Ben hep yıkarım nevresimleri.

  • megalomaniac  (12.06.20 15:26:12) 
ben aldığım her şeyi önce yıkarım. fabrikalarda pisleniyordur, mağazada pisleniyordur. paketliymiş vs önemli değil. o kullanılmamış kumaş kokusu bile pis geliyor.


  • batlegolas  (12.06.20 15:29:19) 
bazı ürünleri yıkamıyorum kaşmir deri mont kaz tüyü vs kalan hemen hemen her şeyi direkt yıkayıp kurutma makinasına atıyorum


  • monkey  (12.06.20 16:44:33) 
kendimi bildim bileli her seyi yikiyorum.


  • fakyoras  (12.06.20 17:14:49) 
[]

Şort arıyorum

Şu tip bir sort ariyorum: m.koton.com

Hangi markalara, modellere baksam, hangi magazalara baksam? Onerdiginiz belli bir model var mi?

Butce maximum 200 tl.

 
yani her magazada yok mudur bundan? lcw, defacto, h&m, zara, bershka, pull&bear, jack&jones...


  • hjarteblod  (11.06.20 00:36:45) 
Mudo, bu tip kesimler mudoda bulursun
Ya da Zara man

  • jimjim  (11.06.20 00:40:06) 
@hjarteblod: yani bu sefer guzel, kaliteli bir sey alayim dedim de.


  • ahm1  (11.06.20 00:42:08) 
Gapte var bunlardan bolca.


  • hindistan cevizi  (11.06.20 01:32:45) 
scotch & soda
ted baker
fred perry
only&sons

bu markalar bu tip şortlar yapıyorlar ve baya kaliteli.
  • elektr10  (11.06.20 02:08:12) 
Alsana kotondan,50 lira birde,klasik laci şort,olmayan marka yok gibi.


  • duptıs  (11.06.20 02:34:20) 
dün mavi den aldık, çok güzel www.mavi.com


  • delidiyorum  (11.06.20 15:10:10) 
[]

Kullanilabilir musteri limiti

Ek'teki resimdeki farklilik niye?

Google'da arattigimda "birden fazla kredi kartiniz varsa" bilmemne diyor ama tek kredi kartim var.


 
Olup olmadigina bakabiliyor muyum? Nereden bakabiliyorum?

İlk defa goruyorum bu farki. Ama belki de borcumu tamamen odedigim icin ek bakiye actilar :)
  • ahm1  (01.06.20 21:50:12) 
Çok büyük ihtimal 250 tl takisiti olan ve sonraki ay kesilecek bir işleminiz var. Siz henüz kesim tarihi gelmeden ödeme yaptığınız için de ek limit oluşmuş.


  • janavarorion  (02.06.20 03:59:37) 
Hiçbiri değil. İş bankası gerizekalı bir kararla covid sürecinde Temassız ödeme için 250 tl bloke koyuyor herkesin kartına. Sözde o 250 tl yi temassız alışverişte kullanabiliyormuşuz ama kullanılmıyor. İptal edin ben temassız kullanmayacağım diyince de iptal edemiyoruz diyorlar.

Bende de aynı sorun vardı bankadaki görevliler bile 1 hafta nedenini bulamadı sonra ortaya çıktı.

Dünyanın en saçma fikri. Kimin aklına geldiyse tebrik ederim.
  • ihanet kac kisilik  (02.06.20 10:54:51) 
[]

şu nasıl monte ediliyor?

yapıştırmalı mı, yoksa çiviyle mi sabitlemek gerekiyor vs. hiçbir şey de yazmamışlar: www.koctas.com.tr




 
Genelde vidalidir


  • kisa  (01.06.20 19:15:22) 
www.perabulvari.com

burada diyor ki

Raf altına veya duvarınıza tutturabileceğiniz oldukça pratik ve şık görünümlü bir kağıt havlu askısıdır.Ürünün yanında gelen vida ve dübellerle montajı yapılır.
  • aziz dostum jack  (01.06.20 19:17:39) 
[]

125 yaşında koronayı yenen kadın haberi doğru mu?

haber: www.birgun.net

haberi gördükten sonra "dünyanın en yaşlı insanı kaç yaşında ki? dünyanın en yaşlı insanı olmalı o zaman bu kadın ama öyle bir haber görmedik" diyerek internette arama yapınca şöyle haberler çıkıyor mesela ("dünyanın en yaşlı insanı 117 yaşında"): www.milliyet.com.tr


 
haberde "nüfus kayıtlarına göre" deniyor. bu teyze 125 yaşında görünmüyor. en yaşlı değildir. eskiden nüfus kayıtlarında hata çok yapılıyordu.


  • lesmiserables  (01.06.20 15:17:50 ~ 15:18:22) 
Şimdiye kadar belgelenmiş olarak en çok yaşsmış kişi bile 122 yaşında vefat etmiş görünüyor. Bir hata var gibi, tıklanma uğruna yapılmış bir haber gibi, yaşı değil sonuçta yazgı hatası bu.


  • kullanıcıadımbuolsun  (01.06.20 15:20:00) 
Haberlere de çıktı teyze, nüfus kağıdını gösteriyordu. Kadının hiçbir rahatsızlığı yokmuş.


  • geçerkenugradım  (01.06.20 15:39:29) 
@lesmirables: nüfus kayıtlarında hata yapılma olayı benim bildiğim şöyle oluyor: kişi doğuyor ama köyde vs. oldukları için hemen nüfusa kaydettiremiyorlar ve 1-2 sene sonra kaydettiriyorlar, dolayısıyla olduğundan birkaç yaş küçük gözüküyor o kişi ama bu durumda tabii ki kişinin olduğundan büyük gözükmesi (kağıt üstünde) mümkün değil.

bu olayda başka türlü nasıl bir hata yapılabilir bilemedim. nüfus memurları isimlerde çok hata yapıyordu ya acaba doğum tarihini yazarken mesela 1915 yerine 1905 falan mı yazdı ama hiç böyle tür bir hikaye duymadık.
  • ahm1  (01.06.20 16:52:54) 
Belki annesinin veya teyzesinin vs kimliğini kullanıyordur herhangi bir sebepten dolayı


  • sys coyg  (01.06.20 16:57:00) 
Olduğu yaştan büyük olması şöyle oluyordu eskiden

Özellikle köy yerlerinde bebek e çocuk ölümleri çok fazlaydı ve nüfusa kaydettirmek, ölüm olursa bu işlemlerle uğraşmak zordu. Çocuklara okul zamanına dek nüfus kağıdı çıkarmak ender rastlanirdi.

Dolayısıyla bir abi veya abla öldüğünde ailedeki yeni bebek onun nüfus kağıdını alırdı.

Böyle bir kaç hikaye duymuştum. Böyle bir durum olabilir.
  • Sahikaa  (01.06.20 17:49:22) 
@ahm1

olduğundan büyük görünmesi neden mümkün olmasın? bizzat annem nüfusta 3 yaş büyük görünüyor. kadının 125 yaşında olmasının başka ne türlü bir açıklaması olabilir
  • lesmiserables  (01.06.20 18:19:16) 
[]

şuna gümrük vergisi alınır mı?

uefa store'dan veya benzer yerlerden alışveriş yapan var mı? fikri, bilgisi olan?

şunu almayı düşünüyorum mesela: store.uefa.com


 
artik her seye aliniyor, buna da alinir.


  • fakyoras  (29.05.20 13:03:14) 
4-5 euro civarı vergi çıkar, 40 euro kargo ücreti var bir de.


  • atom karincanin torunu  (29.05.20 13:06:29) 
[]

izmir'de deprem riski yok mu?

izmir'de de çok fay hattı var ama istanbul depreminden kaçıp o taraflara giden insanlar var mesela, nasıl oluyor bu? yakında deprem beklenmiyor mu acaba? "tarihsel süreçte bilmemkaç yüzyıllık periyodlarla deprem olmuş, orada deprem olmasına daha en az 100 sene var" gibi bir durum mu var, yoksa orada da deprem bekleniyor mu kısa ve orta vadede?

bonus soru: 1600-1700-1800'lü yılların veya daha eskilerin deprem şiddetini nasıl belirliyorlar?


 
baf'ta daha çok fay var ama yıkıcı deprem üretme olasılığı yok. yani izmir'de sürekli deprem oluyor ama en fazla 5 küsür şiddetinde oluyor. yıkıcılık yok. daf ve kaf'ta ise nadiren oluyor ama 6-7 küsür olup yıkıcı etki yaratıyor.


  • tabirimekruh  (28.05.20 16:18:50) 
kırıklı dağlar. kısa fay hatları o yüzden ölümcül olma ihtimali düşük.


  • anarsika  (28.05.20 16:33:15) 
yok denmez ama büyük deprem beklenmiyor ancak eski binalar izmirde riskli.


  • mikahakkinen  (28.05.20 16:48:11) 
baf'ta büyük depremler olmuyor denilmiş ama tarihte 7-7,5 arası birçok deprem olmuş: tr.wikipedia.org

1653 Doğu İzmir depremi 7.5
1688 İzmir depremi 7.0

ayrıca şu haritaya bakalım: www.newstic.net

haritada mesela ankara sarı. niye, çünkü fay var orada ama küçük küçük: i.sozcu.com.tr

dolayısıyla "ankara'da fay var, deprem oluyor ama fayların büyük deprem üretme potansiyeli yok" deniyor. ankara'da durum böyleyse ve sarıysa, izmir'i de sarı gösterirlerdi.
  • ahm1  (28.05.20 17:09:15 ~ 17:15:29) 
İzmir'de gayet de büyük deprem olma riski var. Üstte kısa faylar var, büyük deprem olmaz denilmiş;fakat atlanılan bir nokta var.

İzmir ve etrafında bulunan fayların hepsi yanal atımlı fay değil. Yanal atımlı faylar için dediğiniz doğru olur. Fakat, normal faylar için fayın boyutunun pek bir önemi yok. 40-50 km. uzunluğundaki bir normal fay bile 6.8-7 büyüklüğünde bir deprem üretebilir. Fay haritasına bakılırsa, ege denizi'ne dik olan faylar normal faydır ve bunlar ya şehrin içinden geçen ya da şehrin çok yakınından geçen faylardır. İzmir'deki kötü binaları ve bazı kesimlerdeki kötü zemini düşünürsek, bu fayların üreteceği 6.2-6.4 büyüklüğündeki depremler bile büyük zarara sebep olabilir.
  • vhdl  (28.05.20 18:56:13 ~ 29.05.20 02:01:02) 
[]

göz muayenesinde nelere dikkat etmeliyim?

haftaya göz doktoruna gitmem lazım ama evde hasta annem var. o yüzden aşırı dikkatli olmam lazım.

siperlik var, onu takıcam, maske de takıcam. doktorun yanına girmeden önce iki tane ölçüm aletine oturtuyorlar ya, oraya oturmadan (siperliği çıkarmam lazım tabii), çeneme ve alnıma bir bez bağliyim diyorum. iki makineye de oturduktan sonra kalkıp ikisini de çöpe atarım. sonra doktor da oturtabilir (ama oturtmayabilir de), oturtursa yine iki bez bağlarım, odadan çıkarken de atarım.

aklıma bunlar geldi şimdilik. bu şekilde bayağı düşürmüş olurum riski di mi?

sizin aklınıza gelen bir şey var mıdır? çok önemli çünkü. "göz doktoruna gittim, hayatımız mahvoldu" olmasın.

 
Temas edeceğiniz yerlerin o an dezenfekte edilmesini isteyin, ya da yanınızda sprey bir kolonya/dezenfektan götürün.

Temastan önce temas yerini, temastan sonra temas eden cildi dezenfekte edin.

Dikkat etmeniz gereken en önemli şey elinizi ağzınıza, yüzünüze sürmemeniz. Elinizi sık sık dezenfekte ettikten sonra korkacak bir şey yok aslında.

Doğrudan yüzümüze hapşurulmadıkça/öksürülmedikçe, veya bu eylemlerin yapıldığı zemine dokuntuktan sonra elimizi yüzümüze götümedikçe bulaş çok zor yanlış bilmiyorsam.
  • John Bloor  (22.05.20 14:53:21) 
Geçen hafta periyodik muayenelerim için hastanedeydim, göz muayenelerindeki ekipmanları özel solüsyonla temizliyorlar. 8 gün oldu hiçbirşeyim yok :)


  • Northern Mariner  (22.05.20 18:27:33) 
[]

doktora gitmesem mi?

4 ay boyunca sol gözlük camımı diagonal çizikli bir şekilde kullandım. kullanırken iyiydi, gözüm alıştı. birkaç ay önce artık değiştirme vakti geldi diyerek gittim doktora, yeni gözlük verdi. numaram 0.25 artmış, astigmatım 0.75 artmış (gözler 3.00-3.25). gözlüğü bir aldım, sol gözüm çok fena, bir garip bakıyorum dünyaya. normal değil gözlerim, hissediyorum. hele bir de aniden başımı çevirince beynim uyuşuyor.

tekrar göz doktoruna gittim. bu doktor ölçtü, baktı "2.75 ile daha iyi görüyorsun" dedi, "yanlış ölçmüş ama doktorun hatası değil, astigmatta olabiliyor böyle şeyler" dedi. bu yeni gözlüğü aldıktan sonra durumum sanki biraz daha iyi oldu, gözüm eskisi kadar anormal bakmıyor ama hala bir gariplik var. mesela kitap okurken, ders çalışırken, güzel bir şekilde odaklayamıyorum gözlerimi. verimimi çok düşürüyor ve buna aylarca katlandım, belki geçer vs. diyerek.

uyku ihtiyacım da arttı sanki. acaba uyku ihtiyacımın artması, sersemliğimin artması "yanlış gözlük"ten kaynaklanabilir mi?

asıl sorum ise: bir dahaki hafta için göz doktoruna randevu aldım ama gitsem mi gitmesem mi bilmiyorum. hasta annemle yaşıyorum. o gitme diyor. ama hazırlandığım da önemli bir sınav var. hayatımı derinden etkileyecek bir sınav. yani bir şey okurken onu eskiye göre %80 oranında anlıyor gibiyim diyebilirim.

hastane de küçük bir hastane ama yine de kalabalık olabiliyor. doktor da gençmiş, taşıyıcı olabilir. hani yaşlı olsa "bunda virüs olsaydı herhalde hastaneye gelemezdi" diyerek ihtimali daha düşük görecektim ama doktorun yanına girmeden önce 2 makineye kafanı koyuyorsun, ölçüm yapıyorlar. e sonra doktor da koy diyecek şuraya başını. tehlikeli yani.

"umarım bir şey olmaz" diyip gidecek miyim, yoksa -ve sanırım- gitmeyecek miyim? gitmemeli miyim? :/

 
Hocam hızlıca okudum, gözlükçü yanlış cam sipariş etmiş olabilir. Başıma geldi ordsb biliyorum


  • Fusha  (21.05.20 19:43:19) 
Öncelikle çizik camın astigmatı artırdığını söylemek isterim. Bir daha cam çizilirse hiç vakit kaybetmeden değiştirin. Genetik yatkınlığı olmasa bile çizik cam yüzünden astigmatı çıkan birçok insan var.

Astigmatın ise genel olarak her numara değişiminde bu tip yan etkileri oluyor fakat belirttiğiniz süreler çok çok uzun. En fazla 1 haftaya alışıyor göz yeni haline. Yanlış numara, gözlüksüz dolaşma gibi gözü yoran unsurlar uyku ihtiyacı hissettirir. Siz gözlüğü taktığınız halde böyle bir şey hissediyorsanız muhtemelen cam yanlış olmuştur diyebiliyorum. Görme yetisi eskisinden daha kötü bir hale geldiyse tabii ki gidip muayene olun.

edit: Tabii ki kişisel önlemlerinizi alın. Sonra "Gidin dediniz gittim, virüsü kaptım." diye kulaklarımızı çınlatmayın. :)
  • desdenova34  (21.05.20 20:04:26 ~ 20:05:21) 
başıma ilk defa böyle bir şey geliyor ya. çizikli camdan sonra iki defa gözlük değiştirdim, ikisi de rahat ettirmedi beni.


  • ahm1  (21.05.20 20:08:39) 
[]

Az uykuya alışırım değil mi?

Yani su anki uyku aliskanligima gore az diyelim. Uzun bir zamandir, gunde 10-12 saat uyuyorum ama simdi yapmam gereken seyler var. Gunluk 7-9 saatlik uykuyu oturtmaya calisiyorum ama 2 gun dayansam 3. gun -evde olmamizin da etkisiyle- pes ederek ogle vakti "suraya kivrilayim ya" diyorum.

5 gun veya 1 hafta dayanabilsem oturur degil mi uyku duzenim? Uzun surmez bu surec?


 
gece erken (00:00'den önce) yatılırsa daha kolay oturur bence


  • cekcekli  (18.05.20 20:55:39) 
günde 8-9 saat uyumazsam yamulan ben spor salonunda sabah mesaisi yaptığım dönemde 5 saatlik uykuyla yaşamaya alışmıştım. yapılır bence, ama gerçekten ikna edecek bir şeyin olması gerekiyor sizi.


  • reavelyn  (18.05.20 20:55:51) 
[]

deprem şöyle bir şey mi? (resimli)

bu soruya şu neden oldu: depremlerden bahsederken fay hatlarını gösteriyorlar ama "deprem şu noktada oldu" diyip küçücük bir nokta gösteriyorlar. dolayısıyla da belki de istanbul'da olması beklenen deprem, en az etkileyecek, uzak bir noktada olabilir sanırım?

ama asıl sorum şu: dinlediğim kadarıyla profesörler şöyle diyordu: levhalar birbirini sıkıştırıyor, onu biliyoruz zaten. ama kuzeydeki levha ile güneydeki levha sanırım birbirinin içine giriyor, çünkü "gerilim artıyor artıyor artıyor ve bir noktadan kırılıyor" diyorlardı. ben de bu olayı sıfır olan resim yeteneğimle (neyse ki sadece çizgi çizmem gerekti) resimleştirdim.

şimdi, kırmızı ile siyahlar, levhaların sınırları diyelim. sınır kısmında da iç içe geçmişler, tabii o kadar ince olmaz o kısım ama öyle çizdim, mesela dağların iç içe geçmesi gibi düşünelim ya da falezlerin. bu levhaların biri doğuya kayıyor, diğeri batıya kayıyor ya da kaymaya çalışıyor ve arada birkaç yerde, uçlarındaki uzantılar birbirlerine "takılıyorlar" ve geriliyorlar, geriliyor, sonunda bunlardan biri kırılıyor ve deprem mi oluyor? dolayısıyla, levhaların sınırları pürüzsüz olsa depremler olmayacak mı? ama yine de levhalar toslamıyor mu birbirlerine?

umarım ne sorduğumu anlatabildim. asıl merak ettiğim nokta bizlere koskoca fay hattını gösterirlerken deprem neden tek bir noktada oluyor?

edit: resimde çizmemişim ama depremden sonra hangi levha hareket ediyorsa o biraz kayacak tabii sanırım ya da nasıl oluyorsa işte. bilenler açıklar umarım.

 
levha tektoniği
yaklaşan levhalar
fay çeşitleri yazıp google görsellerden bir arat istersen
  • freebird5406_2  (17.05.20 21:32:29) 
[]

Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık hakkında ne düşünüyorsunuz?

kdy.kitapyurdu.com

Ve/veya biliyorsunuz?

Yuzde 50 telif verdiklerini soyluyorlar. Bu cok buyuk bir miktar degil mi? En taninmis yazarlarin bile bu miktarlarin cok uzaginda oldugunu duymustum. Nasil olabilir boyle bir sey? Bu iste bir bit yenigi olmali, yoksa butun yazarlarin bu yayineviyle anlasmasi lazim.

 
Telif mevzusunu bilmiyorum. Fakat en önemli avantajı Kitapyurdu'nun doğrudan değil, yan bir gelir kapısı olması. Bu sistem batsa, yeteri kadar kâr etmeseler dahi Kitapyurdu'nun fazla bir zararı olmaz çünkü diğer yayınevleri gibi atıyorum 1000 kitap basıp bırakmıyorlar. Sipariş geldikçe basıp yolluyorlar kitabı. Kargo falan da bedava değil, oradan da bir zararları yok. Bu açıdan normal.

Zaten iyi ya da potansiyeli olan bir yazarın gelip buradan bastıracağını düşünmüyorum. Burası daha çok zamanında tez yazmış ama yayınlatmamış, içinde hep bir kitap çıkarma hevesi taşıyan insanların yayınevleriyle anlaşamayıp buradan sembolik de olsa bastırması. En çok satan kitap bile şubattan bu yana 400 küsur satmış, şimdi baktım.
  • black holes in the sky  (16.05.20 01:31:29) 
E peki iyi bir yazar, yuzde 50 telif verildigine gore (net olarak kitap satis fiyatinin yuzde 41,5'iymis) niye buradan bastirmasin ki? Gerci geleneksel yolla dagitmiyoruz (yani sanirim "raflarda bulamazsiniz") demisler ama.

Tek sebep bu mu olur iyi bir yazar icin? Az buz bir sebep de degil tabii.
  • ahm1  (16.05.20 01:45:50) 
Bu arada, bir ay once cikan kitaptan 3 bin lira kazanan var mesela. Belki kitabin guzel oldugu duyulursa satislar katlanarak artar, kim bilir?

Ama sanirim iddiali bir kitap yazdigimi dusunuyorsam buraya basvurmak pek mantikli degil?
  • ahm1  (16.05.20 01:53:33) 
Bence burada reklamın ne kadar yapıldığı da önemli. İyi bir yazarım. Diyelim önümde seçenekler şunlar: Kitapyurdu, İş Bankası, İletişim, Can. Kitapyurdu'ndan alacağım pay daha fazla olsa dahi oradan bastırmayı seçmem eğer diğer üçündenbastırma imkanım ufacık da olsa varsa. Çünkü Kitapyurdu'nun, KDY'den bastıranların bir reklamını yaptığını görmedim, sadece ana sayfada yayınevinin sayfasına yönlendiren bir reklamları var. Ayrıca İletişim, Can, İş Bankası vb. adı olan, zaten iyi yazarların çıkmış olduğu yayınevlerinden bastırmak sizin de potansiyeliniz olan bir yazar olduğunuzun göstergesidir. Bu tarz yayınevlerinde kitabınız yayınlandığında ödül alma olasılığınız, bilinirliğiniz, yarın öbür gün imrendiğiniz öbür yazarlarla adınızın beraber anılma olasılığı, hakkında makale, inceleme vs. yazılma olasılığınız artar. Niye? Zaten bu yayınevleri iyi, editörleri iyi, seçmece kitap yayınlıyorlar. KDY'nin de kendi prosedürleri vardır muhakkak ama daha çok önüne geleni basıyorlar zaten intibası var.

Başka örnek. Ben bomboş kitaplar yazan, vakit kaybı bir yazarım. Siz de potansiyeli olan bir yazarsınız. Sırf biraz daha fazla kazanırım diye buradan bastırır mısınız? O da meçhul çünkü düzgünce reklamınız yapılmayacak, reklamınız yapılsa da hiçbir zaman yukarıda bahsettiğim yayınevleri gibi kaale alınmayacak reklamlarınız. Çünkü benim gibi boş yazanlarla beraber adınız anılacak, atıyorum Murat Gülsoy vb. gibi isimlerle değil yani.

İnternetten kitap alışverişleri her geçen gün artıyor ama yine de kitapevleri, kitap satım mağazaları, kafeler vs. hala ayakta ve birçok insan işini hala oradan görüyor. O insanlar sizi görmediği müddetçe ne kadar var olacaksınız ki, ne yazık ki?
  • black holes in the sky  (16.05.20 01:59:14) 
Ben olaya biraz daha romantik ve uzun vadeli yaklaştım. Çok acil paraya ihtiyacım var ve sansasyonel bir şey yazıyorsam tercih etme ihtimalim artar KDY'yi.


  • black holes in the sky  (16.05.20 01:59:57) 
Evet, dogru soyluyorsunuz.


  • ahm1  (16.05.20 02:05:03) 
black holes +1

Bir yandan da, mesela bir Hugh Howey örneği var, Amazon'un benzer sistemiyle (Kindle direct publishing) kendi romanlarını yayımlarken uluslararası çoksatan oldu adam. Ama Howey bir istisna, böyle bir yazarı Türkiye'de kendi kitabını yayımlayıp keşfedilmesi daha da zor. Ha yazarın zaten parası vardır, kitabı buradan yayımlarken bir yandan da publicity yapar, online mecralarda ünlenir falan ama o zaman da ciddi yazarlarla beraber anılmaz.

Bildiğimiz tanıdığımız yayınevlerinden bile çıksa yeni bir yazara şüpheyle yaklaşırken herkesin her şeyi kitap yapabildiği bir sistemdeki çöplerin arasından iyi kitap arayıp bulmakla uğraşmaz kimse.
  • kobuzchu kiz  (16.05.20 11:40:52) 
Güzel bir tartışma dönmüş.
Şimdi ben ünlü bir yazar olsam,belirli kitlem olsa ve yeni kitabım çıkacak olsa
neden KDYyi seçerim veya seçmem?
%50 oran çok iyi ancak, kitap birim fiyatı muhtemelen yüksek olacaktır, çünkü sipariş üzerine basılıyor

yani xx yayınlarından 10.000 tane kitap bastırınca, birim basım maliyeti 10 tl ise, bu yöntemle 15tl olacak. o yüzden kitabım daha pahalıya satılacak.
Ülkedeki büyük kitabevlerine ulaşmayacak
Kitlem sadece internetten almak zorunda kalacak.
Reklamını kendim yapmak zorunda kalacağım.

tüm bunlarla kendisi uğraşacak ünlü yazar, kendisi matbaa ile anlaşır kendisi satar hocam:)
www.ünlüyazar.com sitesini açar siteden satar %50 yi de yedirmez:)
  • ceycey e  (16.05.20 12:54:56) 
[]

Varoluşsal Kaygılar

Ölümden korktugumu dusunmuyorum aslinda ama uzun bir suredir, mesela kitap konusunda, "sunlari okuyayim, sunlari bitireyim, onumuzdeki 5 sene en az su kadar kitap okuyayim, sonra soyle bi kutuphane yapayim evin bir kosesine" diyorum, sonra da diyorum ki "e ne olacak peki sonra? Gittikce daha cok ogreneceksin, daha cok seyi bilir hale geleceksin ama ne kadar cok bilirsen -genclik zaten gitmis olacak da- o kadar yasli olacaksin, en cok seyi bildigin an da öleceksin, ee kime ne faydasi var bu ogrenme vs. heveslerinin?"

Biri diyor ki mesela (ornekler kitap uzerinden oldu ama fark etmez, konu degistirilebilir): "bin kitap okudum, hedefim -toplamda, yani hayat boyunca- 3-4 bin kitap okumak" ee? Yani ölüm noktasindaki hedefini soyluyor adam. "ben öldügümde 3 bin kitap okumus olmak istiyorum" diyor. O noktadan sonra ne onemi var ki kac kitap okudugunun? Mesela ben onun yerinde olsam, koydugum hedef, ölüm noktasindan uzak olsun diye "40 yasina kadar su kadar kitap" derdim mesela.

İcimdekileri aktarabildim mi bilemiyorum ama uzun zamandir boyle seyler dönüp duruyor.

Eklemek istediginiz bir sey var midir?

 
Olayı sadece kitap okumaya indirgemissiniz ki bence bu çok verimsiz bir bakış açısı. Varoluş kaygısı içinde olgunlaşma süreciyle düşünülmelidir bana göre. Her sıkıntı ve buhran yeni bir olgunlaşma evresini beraberinde getirir.


  • olaylar olaylar  (12.05.20 01:28:34) 
Aynı sorunu çok öncesi düşünmüştüm ben de. Sonra dedim en azından cahil ölmem, öğrenmeye devam :) Şaka bi yana ben kendimi tatmin etmek için yapıyorum bunu mesela, başkasına show yapmak için değil. Bu düşünceyi benimsediğimden beridir de "yapsam ne olcak, okusam ne olcak, öğrensem ne olcak" gibi sorular hiç oluşmuyor beynimde.


  • superfluid  (12.05.20 01:30:09) 
"Öldükten sonra nasıl olsa her şey anlamını yitirecek" düşüncesiyle yaşamak yanlış bence. Bu düşünce biçimine göre oturup, hiçbir şey yapmadan ölmeyi beklemek gerekir.
Hayatta kaldığımız süre zarfında maksimum hazzı sağlayacak program neyse, ona göre hareket etmek gerekir diye düşünüyorum. Örneğin kitap okumak bir insana tek başına en yüksek hazzı veren şeyse, sürekli kitap okumalı. En yüksek hazzı verecek şey bir teori geliştirmekse ve bunun için 500 kitap okuması gerekiyorsa, bu 500 kitabı okumayı bir araç olarak görmeli.

Bir de Kubrick'in bu konuya ilişkin çok güzel bir sözü var: "Karanlık ne kadar derin olursa olsun kendi ışığımızı yaratmalıyız."
  • fobfilm  (12.05.20 01:32:00) 
her şeyin yok olacağı gerçeğini ben kendi varoluşumun sonuna değil başına koyarak epey rahatladım. şöyle yani:

her şeyi yaptıktan sonra öleceğim demiyorum.

zaten öleceğim, ne yapmış olursam olayım istikametim belli, diyorum.

yani var olan her şey farklı noktalardan aynı istikamete doğru giderken ve sonrasını bilen kimse yokken, elimizdekilerle sonrasını çözmek yerine kendi benliğime en çok sinen şeyle doldurmaya çalışyorum o yolculuğu.

iyi geceler
  • reavelyn  (12.05.20 01:32:14) 
Öğrendiklerin konusunda zamanla birilerinden farklı olursun. Hayat ilerleme gelişmeye bağlı ve her zaman bir değişim içerisinde .
bilginin de güç sayıldığı bir zamandayız. Zaten ölecektik okumayı neden öğrendik ozaman ? Sadece
diploma almak için tabi ki değil.
Belki de bunu ölüme bağlı düşünmek yerine, maddi geliri olmadığı için önemsemiyor olabilirsin.

Okumaya erindiğimiz zamanlar, başka ne tür şeylerle uğraştığımıza baktığımızda durumun pek iç açıcı olduğunu söylemekte zor.

Binlerce kitap okuyup bunu da olumlu yanlarıyla hayatına dökmeyen, konuşmalarına ve tavırlarına yansıtmayan kimseler de gerçekte sadece kitap sayfalarını çevirmiş gözle bir tarama yapmışlardır.
  • Erva  (12.05.20 01:45:44) 
tebrikler "saçma" kavramı ile karşılaşmışsınız.

sıradaki adım; "hayatın kendi adınıza anlamını yaratmak".

şu anki bakış açınızda; var olmadığınız bir noktadan, var olduğunuz zamanı anlamdırmaya çalışıyorsunuz. akabinde anlamlandıramıyorsunuz.

halbuki; var olduğunuz zaman boyunca varoluşunuzu anlamlandırmanız gerekiyor.
  • AlsterWasser  (12.05.20 02:17:17 ~ 02:20:35) 
[]

korona geçiren biriyle ne zaman görüşülür?

diyelim arkadaşınız veya ailenizden biri korona geçirdi. ne zaman gidip görürsek risk sıfıra yakın olur? 1 ay mı, 2 ay mı, 3 ay mı? için hepten rahat etsin dersen 1 sene de bekleyebilirsin tabii ama her şeyin de bir ayarı olması lazım. bilgiler de sürekli değiştiği için şu aşamada mesela 2 ay gayet iyi bir süre mi acaba?




 
14 gün sonra semptom kalmazsa iyileşti kabul ediliyor. siz 1 ay deyin bence makuldür.


  • fezagezgini  (11.05.20 21:09:06) 
14 günden fazla sürebiliyor, minimum 1 ay. 2 ay iyidir.


  • candide  (11.05.20 21:10:57) 
Ben geçirdim. Tedavinin ardından negatif sonucu aldiktan sonra yine 14 gün evden cikmamami istediler. Sonrasında bir sorun yok.


  • nhtzmc  (12.05.20 20:51:21) 
[]

İşe alım yapan firma var mı?

Merak ettim de şu siralar yeni birini alan/arayan firma var mi hic? Kurye vb. harici soruyorum. Onlar malum zaten, araniyor.




 
Olmaz mı, biz varız mesela. Haziran ortasına kadar 100'e yakın alım yapmayı hedefliyoruz.

Sektör bilgisi vermeyeceğim ama bazı sektörlerin işi yoğunlaştı kuryeler gibi, oralar yapıyor alım. Aslında hepsi yapmıyor tabii de, planlamasını düzgün yapmış olanlar için bu kriz fırsata çevrilebiliyor. Hizmet hacmini arttırmak için de o hizmeti verecek insanları işe almayı göze alıyorlar.
  • Bruce  (10.05.20 13:09:48) 
Aslinda "hizmet sektoru haric" diye sormak istiyorum. Daha cok merak ettigim beyaz yaka, masa basi calisilan isler icin alim yapanlar var mi?


  • ahm1  (10.05.20 13:16:46) 
bizde çok uzun süreli planlanmadığından beyaz yakalılarda %90 işe alım yok.

atıyorum şirket işe geleceksin demiştir o da istifa etmiştir. işi de önemlidir o yüzden yerine alım olabilir.

benim gördüğüm örneklerde insanlar maaşlarından gönüllü kesinti yaptırdılar. bir de üstüne ücretli izne çıkarıldılar. neyse ki devletimiz korona'yı alt etti hayat pazartesi normale dönüyor. (avm'ler açılıyor daha ne olsun)

işe alımların ortalama 6 ay öncesinden planlandığı bir ülkedeyim. mayıs başı itibariyle bir arkadaşa işbaşı yaptırdık çünkü 4 ay öncesinden anlaşılmıştı. şirket 1 nisan itibariyle bütün işe alımları durdurdu.
  • ozdek  (10.05.20 13:41:19) 
Bizim şirket alım yapıyor 3-5 kişi ihtiyaç var. Eksik var diye bugün mesai yapıyorum mesela.

Sektör sosyal medya
  • NightBringer  (10.05.20 13:49:59) 
Olay küresel. Eindhoven'da yaşayan arkadaşım bir firma ile anlaşmıştı tam o sırada pandemi ilan edildi çocuk sözleşmeyi imzalayacağı gün işe başlamasını iptal ettiler. Analiz mühendisi.


  • kanlakarisikyagmur  (10.05.20 13:59:36) 
yazılım firmaları alım yapıyor hep. bilgisayar&yazılım mühendisi arayışı çok.


  • jelly bear  (10.05.20 14:13:42) 
Üretim, yabancı firma.
Türkiye için açık olan ilanlar sadece üst kademe müdür, geri kalanlar kapatıldı şimdilik.

  • logisticsmanager  (10.05.20 14:50:06) 
Sektöre bağlı tamamen. benim çalıştığım firma gıda firması ve üretim non-stop devam ediyor. beyaz yakalar evden çalışıyor ama fabrikada bulunması gereken mühendis ve üretimciler artı üretimde çalışan işçiler aynen devam. servislerin sayısı 2 katına çıkarıldı, yemekler özel ambalajda veriliyor, herkese maske eldiven, şirkete girerken herkesin ateşini ölçüyorla,r değişiklik bunlar. dezenfektan kullanımı ve ortam temizliği zaten üretimin hassas olmasından dolayı rutinde olan şeyler. örneğin bazı üretim bölümlerine girmeden önce duş almak zorunlu.

Soruna cevap olarak nisan ayı içinde 138 mavi yaka, 5 beyaz yaka işbaşı yaptı benim bildiğim. ayrıca şirket halen yeni alımlar için ilana çıkıyor.
  • zikardo  (10.05.20 15:42:24) 
[]

excel yardım

excel, toplamada veya çıkarmada hücreleri sürükleyince olayı anlıyor, mesela yukarıdan aşağıya 15, 20, 25 yazıp bırakıyorsun, sonra hücreleri tutup çekince program olayı anlıyor ve nereye kadar götürürsen oraya kadar sayıyı sürekli 5 arttırıyor.

bu olayı yüzde olarak denedim ama anlamadı kamil. bunu yapmanın yolu varsa nedir? sürekli %2 arttırmak istiyorum sayıyı.


 
A1 hücresine 1500 yaz
A2 hücresine =a1*1,02
A3 hücresine =a2*1,02

A2 ile A3 ü seçerek aşağıya doğru çek.
  • ozdek  (07.05.20 21:38:27) 
[]

Üst komşuya karışsam mı?

Oncelikle benden 15-20 yas buyukler.

Konu şu: çiftin iki cocugu var (sanirim ikisi de 6-10 yas araliginda) ve ozellikle anne ile surekli kavga halindeler. Baba sık bagirmiyor ama annenin kafa hepten gidik, cocuklari dusmaniymis gibi davraniyor. Arada vuruyor da. Seslerden tam olarak ne yasandigini anlayamiyorum tabii ama sacma sebeplerden vurdugunu anliyorum bazen, kiz mesela "anne ne yaptim ki simdi" diyor, erkek cocuk okul zamani "hangisini giysem" vs dedigi icin bir dayak yedi.

Asagida benim psikolojim bozuluyor ya. Anne surekli "geber, geber, geber, delirttiniz beni" diyor. Mesela iki gundur gece 3'te, bir gun "geber, geber, geber", ertesi gun "öldürürüm, öldürürüm, öldürürüm" dedi. Ayak sesleri geliyor tak tuk diye ama bogusma oluyor mu, vuruyor mu anlayamadim. Az once de baba cildirdi.

Aslinda uzun zamandir komsularimiz ama cok daire var apartmanda, oyle gorustugumuz, konustugumuz, hatta karsilastigimiz bir komsumuz degil.

Sorum şu: gidip yuz yuze konusamam sanirim. Adamin, kadinin yaninda cocugum yani ben de ama asagidan sopayla vursam "yeter lan, bagirmayin cocuklara" vs gibisinden bir seyler desem? Ama o zaman da cocuga siddetten degil de sesten rahatsiz oldugumuzu sanabilirler sanki?

Ya da en iyisi iç işlere hic karismamak mi?

Yani ben bir iki bir sey dedim diye anne baba sakinlesmez herhalde ama bir tepkidir yani en nihayetinde?

 
yoneticiye soyleyip onu araci olarak kullanabilirsin. ben oyle yapardim acikcasi. sinirli adamlar, kavga falan cikarirlar belki hic ugrasma.


  • fakyoras  (06.05.20 19:30:49 ~ 19:31:14) 
Bağırdıkları zaman tatlı falan götürün bahaneyle, insanlarsa anlarlar. Doğrudan bişey demeyin. Belki utanırlar da


  • coca cola  (06.05.20 19:33:41) 
Aslinda adam duzgun gorunuslu biri, sakin, mantikli bir insanmis gibi gozukuyor ama o da bagiriyor, cildiriyor arada da olsa. Ama annenin kafa maalesef gidik sanirim.


  • ahm1  (06.05.20 19:33:44) 
sosyal hizmetlere haber verin, istanbuldaysaniz beyaz masayi arayin.


  • müptezel dostoyevski  (06.05.20 19:34:24) 
@coca cola: oha tatli fikri cok degisikmis. Ama ben cesaret edebilir miyim bakalim.


  • ahm1  (06.05.20 19:34:36) 
Aynısının baba bağıran versiyonu karşı apartmanda var. İçim gidiyor :( sosyal hizmetleri aramayı düşündüm ama sonra ifşa olursam manyak herif benim başıma bela olur diye arayamadım.

Sopayla vurma, bu sefer bağırıyorsun komşular rahatsız oluyor diye döver çocuğu :( tatlı iyi fikirmiş bak. Ama manyak tipleri senin başına saracak şeyler yapma. Seni de döver :/
  • pati  (06.05.20 19:41:52) 
karı-koca kavgası söz konusu olsaydı 'doğrusu iç işlere karışmamak' diyebilirdik belki ama mevzu bahis çocuklar olunca iş değişiyor. kendini koruyamayan çocuklara ebeveynlerinin bu tavırlarını asla normal karşılayamıyorum.

ben olsam sosyal hizmetleri ararım, bir uyarı bile olsa belki bir ışık yakar bilemiyorum. ev içinde yüzde yüz bir kontrol sağlayamazsınız ama en azından komşuların rahatsız olduğunu bilip belki daha dikkatli davranırlar.
  • asisamus  (06.05.20 19:45:39) 
Beni de dovecek kadar cesareti olan, yani o kadar da orman kackini insanlara benzemiyorlar aslinda. Yani adam zaten normal bir tipe benziyor, kadin biraz gidik ama bana bir sey yapmaz gibime geliyor. He tabii bilemeyiz, herkesin de suratinda yazmiyor ne oldugu.


  • ahm1  (06.05.20 19:47:46) 
doğrudan müdahil olmayın olaya.


  • KUCO  (06.05.20 19:51:58) 
aynı sey benim basıma da gelmişti, topuk sesleri beynimde yankılanan anne baba, sorunlu bir 10 yas cocuğu ve sürekli kavga, bağırıs. Ben de uyardım, arkadasım da,
aldığımız cevap cocuktur yapar
siz,n cocuğunuz yok anlamazsınız, kiracı olan sizsizni ben 25 yıldır bu evdeyim tarzı iğrenc ve seviyesiz cevaplar verdi. Ev sahibinden yöneticiye en az 3-4 kere söyledim, kalorifere vurdum yani her seyi yaptım olmadı. 1 yıl dayandım ve cıktım. Yani demem o ki, cocuğuna nasıl davranmasını bilmeyen, kavga hali devam eden psikolojik sorunlu insanlar uyarılmaz. Not ,yönetici vs bunlar bos fikirler. yaşamadığı için arkadaslarda haklı, ama maalesef o sekilde yürümüyor. Cok sizi zorlamazsa bence ev bakın.. Çünkü gerçekten ev değiştirdiğimde farkettim, ohhh be dedim ses gürültü ağlama bağırma olmadan ne güzelmiş diye. Tasının gitsin
  • blackgirl00  (06.05.20 19:55:00) 
Cimerden isimsiz ihbar ile aile bakanligina. Siz karismayin. Gorunmeyin. O aile tatlidan anlamaz.


  • banacevaplazım  (06.05.20 19:55:03) 
İhbar hattına şikayet etmek daha mantıklı


  • elorelia  (06.05.20 19:55:06) 
Aile ve sosyal politikalar bakanlığı na cimerden yazın. Isminizin verilmemesini onemle isteyin. Kurum bilgileri vermiyor bildiğim kadarıyla valilikten geliyorlar sonuçta.


  • Topalordek  (06.05.20 20:18:13) 
çocuklar psikolojik ve fiziksel istismara uğruyor. buna susmanız suç (bkz. suçu bildirmeme). tabii ki gidip komşunuzla konuşmayın ama ihbar edin. bugün "geber" diye "öldürürüm" diye bağıran yarın öldürebilir. lütfen ihbar edin.

www.icc.org.tr
  • mezzosprite  (06.05.20 21:22:55 ~ 21:34:28) 
@ozdek: Türkiye kurumlarinin kurallari o kadar kati mi ki ya? Yani cocuklara iskence etmiyorlar. Surekli dovduklerini de soyleyemem. Ama surekli psikolojik siddet var gibi gozukuyor. Bu sebepten dolayi hemen gelip alacaklarini pek sanmiyorum.


  • ahm1  (06.05.20 21:56:36) 
40 yaş üstü, 2 ve üstünde çocuğu olan kadınların çoğu böyle maalesef. Ya çocuğuna psikolojik şiddet ya işyerindekileri ya da sokakta, markette, mağazada, hastanedekilere... sanırım artık çocuklar eskisi gibi bırak sokağa büyüsün modunda olmadığı için kadınların sabrı taşıyor. ama keşke çocuk yapmak zorunda hissetmeseler, özellikle diğer insanlar ve çocukların huzurunu bozmamak için.

konuya gelince; ben de cimer e isimsiz şikayet dışında birseye kalkışmamanızı öneririm. çocuğuna geber diyen size neler demez. huzurunuz daha da kaçar. çocuklar için cimer şikayeti iyi çözüm gibi.
  • sumuklu asilzade  (07.05.20 00:21:01) 
[]

ders çalışma aralarında kitap okumak mantıklı mı?

yani şöyle, kpss'ye çalışıyorum, boşluğum olduğu zaman, o sürenin bir kısmında roman okuyorum, okunur herhalde, kpss bilgilerime ters bir etkisi olmaz sanırım ama ya tarihi, bilimsel araştırma kitapları vs. okursam? onların zararı olur sanırım değil mi?

beyin hangi bilgiyi aklında tutacak yani. belki kpss bilgilerini kolay bir şekilde aklında tutacakken zorlanacak bu sefer. tamam, kitabı "şunları ezberliyim" diye okumuyorsun ama sonuçta öğrenmek için okuyorsun.

kpss'de zaten o kadar bilgi var, hepsini aklında tutamayacak beyin, bir de bu kitaplar çıktı başımıza diyecek.

yanlış mı düşünüyorum?

 
Yıllar önce ders çalışma öncesinde sıkı bir satranç müsabakası yaparsam, o çalıştığım dersten zerre kadar bir şey anlamadığımı görmüş, epey şaşırmıştım.

Bedensel aktivitelere yönelmen, açık havaya çıkman çok daha mantıklı.
  • Mirket  (05.05.20 15:33:00) 
çok açık havada kalmak zor da şu durumda, roman da mı okumasam o zaman?


  • ahm1  (05.05.20 15:35:12 ~ 15:35:18) 
Şahsen roman benim kafamı açıyor, beyin aktif hale geliyor, öğrendiklerimi daha kolay birbirine bağlayabiliyorum


  • mariposa  (05.05.20 16:24:26) 
Ben ders aralarında kitap defterle haşır neşir olmayı pek sevmiyorum. Müzik dinlemek ya da cama balkona çıkmak falan daha iyi kafa dağıtıyo sanki. Kitap işini de aralarda değil de ders bittiğinde okumayı tercih ederim.


  • umutsuzevjınıkı  (05.05.20 17:04:49) 
Ben sürekli yapardım, kötü etkilediğini düşünmüyorum. Hatta ödül olarak görüyordum o yüzden bence daha verimli oluyordu çalışmalarım.


  • aguen  (05.05.20 18:51:19) 
[]

deprem fobisi (anksiyete)

bende ağır bir deprem fobisi oluştu. uzun zamandır zaten ara ara aklıma geliyordu, korkuyordum, kalp atışımın sallamasını deprem sanıyordum bazen ama son zamanlarda (1-2 ay önce) birkaç ayrıntılı yazı da okudum, ondan sonra daha kötü oldu.

çünkü işin içinde bilinmezlik var. "her an olabilir" duygusu çok kötü. son zamanlarda mesela hadi gündüzleri bir şeyle uğraşırken vakit geçiyor, aklına gelmiyor pek ama gece uykuya yatarken araba sesi geliyor mesela "lan bu depremin sesi mi? uzaktan gürleye gürleye gelecek birkaç saniyeye" diye kalbimin atışları hızlanıyor bazen. bence henüz çok ağır bir anksiyete oluşturmadı bu durum bende ama yine de hoş bir durum değil. özellikle "her an olabilir" düşüncesi çok kötü.

ne yapmak lazım ya? :(

 
ben bunu aşağı yukarı 3-4 yıldır yoğun bir şekilde yaşıyorum tamamen aynı dediğiniz şekilde. profesyonel yardım da aldım bu konuda. şartlar gereği tamamen geçmesi mümkün değil ama birkaç tavsiye verebilirim.

gündüz vakti olursa diye kendime bir acil durum senaryosu hazırladım. çantam, yapacaklarım belli. bu bir nebze beni rahatlattı. gece olursa da aynı şeyler geçerli ama ben uzun bir süre geceleri normal uyku uyuyamadım. bu konuda uyku ilacı desteği almak beni çok rahatlattı. 3-4 ay kullandım sadece. eğer geceleri uyku sorunu yaşıyorsanız yardımcı olabilir. ben ufacık kalp çarpıntılarımı deprem sanıp yataktan fırlıyordum bir anda.

bunun dışında 30-40 yıllık evimden taşınmaya çalıştım ve 2 yıllık güvendiğim bir binaya taşındım. bu her zaman mümkün olmayabiliyor bunun farkındayım ama yapma ihtimaliniz varsa yapın. gerçekten beni en çok rahatlatan şey bu oldu.

depremle ilgili yazı, entry, yorum okumayın. muhtemelen çoğu şeyin farkındasınız, riskleri biliyorsunuz zaten. anksiyeteyi tetiklemek dışında hiçbir faydası yok. ben de kendimden biliyorum, kendime engel olamayıp okuyordum. ama artık bir şey gördüğüm anda geçiyorum. umarım daha iyiye gidersiniz :)
  • la mort heureuse  (29.04.20 14:32:00) 
bende de var. Gece bazen "sallanıyor muyuz lan" diyip bi çevreme baktığım oluyor.

30-40 yıllık binada oturuyorum, ilk yapacağım şey bu yıl dolunca daha yenice bir yere taşınmak. (tabii kira bilmemne napıcaz bakalım)

sonraki adım, 2-3 yıl içinde mümkünse İstanbul'dan gitmek. O zamana kadar olursa yapacak bir şeyim yok zaten.
  • nhk ni youkosu  (29.04.20 16:12:32) 
Gok gurluyor, deprem saniyorum, cok sacma ya of.


  • ahm1  (02.05.20 23:49:55) 
[]

Lav ısısıyla yapılan ekmek farklı mı olur?

Sacma bir soru olacak belki ama izlanda'da adamin biri lavin kaynattigi suyu ve cevresindeki topragi ocak olarak kullaniyor, topraga gomerek pisiriyor ekmekleri (video: youtu.be).

En nihayetinde her ısı ayni degil midir? Odun atesiydi, lav atesiydi, bilmem ne atesiydi, biri digerinden nasil bir sekilde farkli bir tat verebiliyor ki? Bu muhabbeti pek anlayamadim zaten simdiye kadar. Simdi bilinclenecek miyim bakalim, muhtemelen benim dusuncem sacma :)


 
isi baska, aroma baska.
yavas yavas pismek baska, hemen en yüksek ayarda pisirmek baska.
topraga gömülü pisen yemekler yavas yavas ve her tarafina esit derecede sicaklikla pistigi icin muhtesem olur. ha ben yapamam, bilmiyorum cünkü ama yapmasini bilen biriyle ohh.
  • kuehles blondes  (27.04.20 01:24:02) 
Bu adamin yaptigi olayi firinda yapsak, isi vs hepsini ayni yapsak yine de ayni ekmek olmaz mi? Lav, ona aroma mi veriyor? Nasil yani?


  • ahm1  (27.04.20 01:25:27) 
topraktan gelen aromalar tadını hafif etkiliyordur illaki. fırına da verebilirsin topraktaki ısı ile aynı hale getirip aynı sürede pişirebilirsin. adam da zaten fırındada olur ama böylesi daha eğlenceli diyor :)

farklı ısı kaynaklarının tadı nasıl etkilediğini anlamak istiyorsan basit deneyler yapabilirsin zaman ve maddi kaynağın varsa; misalen; patatesleri al ve fırına koy, tadına bak; dışarıdan külde pişen patateslerden al (içine bişiyler koydurmadan) tadına bak.

yine bir cezveyi al iyice ısıt ve kokusuna bak, birde toprak bir kabı ısıtıp (toprak saksı falan olabilir mesela) kokusuna bak.

yine örneğin; bir çam ağacı bul ve yak çıkan kokuya bak; meşe ağacı bul ve yak çıkan kokuya bak. bu kokular pişen pideye/ekmeğe falan da siniyor sonuçta ve tat alma dediğimiz şeyin büyük çoğunluğu burun ile gerçekleştiriliyor.
  • selam  (27.04.20 01:40:18 ~ 01:42:48) 
kuehle kısmen katılıyorum buradaki mühim olan şey ısıyı hangi hızda ve homojen alıp almadığı. kumda kahve de o yüzden daha güzel olur. her açıdan ısınır. aromasını yavaş bırakır. bakır tencerelerde aynı şekilde tercih ediliyordu, bakır ısıyı çeliğe göre daha iyi ilettiği için ısıyı görece daha eşit yayar.

ki bu adamın yaptığı direk lav değil lavın ısıttığı ortamda/suda pişiriyor.

topraktan gelen aromalar etkilemiyordur. en azından bu videoda öyle. kapalı bir çelik kapta koyduğun şey içine nasıl aroma geçirsin ?

selam'ın dediği gibi farklı ağaçların odun ateşlerinin üzerinde pişen ama kapalı kapta olmayan ızgara üzerinde et gibi ekmek gibi şeylere aroma geçebilir.
  • fezagezgini  (27.04.20 01:53:19 ~ 01:54:14) 
[]

Akıllı telefonu servise bırakmadan once ne yapmalı?

Android cihazimdaki google hesabindan cikis yapip whatsapp'i falan silmem gerekir mi? Mesajlarima ulasirlar di mi silmezsem?

Servisteki insanlar kotu niyetli cikip da bilgilerime ulasmasinlar diye diyorum.

Bu surecte tabletten google hesabima giricem, whatsapp'i kullanicam.

 
geçenlerde yedeklemem gereken foto, video, not, belge vs. yedekleyip tüm hesaplardan çıkış yaptım. uygulamaları silip verdim. böyle olması gerek bence.


  • candide  (26.04.20 01:16:13) 
bir sey gormelerini istemiyorsaniz telefonu sifirlayin.

benim pek umurumda degildi sahsen, vermistim oyle ve ayni verilerle de almistim geri :)
  • yoggi  (27.04.20 11:40:32) 
[]

benzine zam, benzine indirim

petrol fiyatları sürekli düşmüyor mu?

o halde neler oluyor türkiye'deki benzin fiyatlarına? yine 29 kuruş zam gelmiş. bir gün indiriyorlar, ertesi gün zam yapıyorlar, sonra yine indiriyorlar. anlamadım.


 
sürekli düşmüyor iniyor çıkıyor.


  • n62  (24.04.20 21:01:04) 
Türkiye'de petrol fiyatları son 6 ayın ortalamasına göre belirleniyor. fiyatların anlık olarak düşüp yükselmesi aynı anda pompaya yansımayabilir.


  • etna  (24.04.20 21:08:57) 
Akaryakıt pompa fiyatları borsa benzeri bir sisteme geçti arz ve talebe göre oluşuyor piyasa yanılmıyorsam. Bu dediğim sistem yaklaşık 10 yıl oluyor.


  • acebi  (24.04.20 21:25:45) 
[]

sabah akşam hayıflanmak

tam bir sene önce çok salakça bir hareket yaptığım için belimi çok kötü yaptım. yürüme bile zar zor yürüyebiliyorum.

belimin tıbbi konusuna girmek istemiyorum, sorum psikolojik. sabah akşam, gece yatağa yatarken, sabah kalkarken, kitap okurken, çalışırken, "o hareketi yapmasaydım şimdi şöyle olacaktım, ne salakça bir şeydi o, tamamen mallık, seni geri zekalı" vs. vs. diyorum. çok boş vaktim olmamasına, uğraşacak ve yapmam gereken şeylerim olmasına rağmen sürekli böyle hayıflanıyorum (sürekli kendini hatırlatıyor çünkü).

bunu nasıl yenebilirim? psikoloğa gitmeyi düşünüyordum ama yalan oldu tabii en az 1 sene daha.

gerçi birkaç sene önce de kısa bir süre psikoloğa gitmiştim ama psikoloğun dedikleri çok yalan geliyor bana. yani beni inandırması imkansız gibi bir şey. ben ne kadar kötü durumda olduğumu söylesem de o "evet, kötü durumdasın" demeyecek ve beni çeşitli laf cambazlıklarıyla kandıracak gibi geliyor. psikolog dürüst olamaz, o zaman da ben de hiçbir lafına inanamıyorum. o yüzden psikoloğa ya da kime gidersem gideyim konuşarak hallolacak bir konu değil gibi geliyor. e geriye de fiziksel olarak iyileşmek kalıyor, o da zor gözüküyor. o zaman da geçmiş olsun sanırım.

 
Modlar kalp koymus basliga. Daha cok saglik konusu bu, alegori yok duyuruda :)


  • ahm1  (23.04.20 21:07:02) 
çözüm istiyor musun istemiyor musun?

istemiyorsan eğer seni sadece insanlar anlasın mı diyorsun? anladık diyelim. ne olacak ? durumunda ne değişecek? geçmişime mi gideceksin?

çözüm istiyorsan sana çözüm önerileri ile gelen insanları dinleyeceksin, deneyeceksin vs.

yok çözüm istemiyorsan da hayıflanmayacaksın kimseye de sorunlarından bahsetmeyeceksin.

mentaliten çok kapalı. tüm önerilerin önünü kapatmışsın mucize bekliyorsun.

kusura bakma biraz sert girdim ama belki de aradığın bu :)
  • AlsterWasser  (23.04.20 21:39:04) 
Her turlu sertlige acigim :) zira gercekten, sanki "cikmaz" isteyen bir zihnim var.


  • ahm1  (23.04.20 21:52:09) 
iyileşebilir bir durum mu?

zamanla unutacaksın yaptığın salaklığı ama yıllar geçse bile aklına gelecek zaman zaman saçma bir ses çıkaracaksın tek başınaysan, banyo yaparken aklına gelecek farklı bir senaryo yazacaksın
böyle devam edecek

sorun psikolojik değil hafızası olan herkesin başına gelen bir şey
bazıları daha çabuk üstesinden gelir o kadar
aşk acısı çekip başkasıyla evlenip mutlu olmak gibi

engelli insanları düşün sürekli o durumla yaşamak zorundalar, insan her şeye alışır, dünya böyle
  • bir soru sorcam  (23.04.20 22:22:22) 
İyilesebilir bir durum oldugunu sanmiyorum. Gitmedigim doktor kalmadi cunku ama bir sey yapamiyorlar.


  • ahm1  (23.04.20 23:12:42) 
Allah şifa versin
o zaman planını kötü duruma göre yap
iyileşirsen daha mutlu olursun

bende de bipolar var, ömür boyu ilaç, beyinle alakalı bir hastalık olduğu için düşünmediğim saniye yok ama bıktım yani zamanla (3 yıl) adapte oluyor insan
  • bir soru sorcam  (23.04.20 23:27:52) 
[]

Roman okurken neleri not aliyorsunuz?

Okudugum tarih, bilim kitaplarindaki onemli bilgileri az cok not ettim. Son zamanlarda kitaplarin altini cizmeye de basladim ama romanlari hic not etmedim. Biri bana okudugum bir romani sorsa unutmus oluyorum, pek bir sey diyemiyorum. E o zaman o romani okumamin ne anlami kaldi, yani eger bana katmis oldugu seyi ben hatirlamiyorsam en nihayetinde bana bir sey katmamis oluyor, oyle mal gibi okuyup bitirmis oluyorum.

E insan da unutmak ile malul olduguna gore bence okumus oldugumuz kitaplarla ilgili not almak son derece onemli ama iste simdiye kadar almamanin pismanligini yasiyorum.

Not almaya baslayacakken sorayim dedim. Neleri not aliyorsunuz, not almaya nasil karar veriyorsunuz?

 
ben genelde sevdiğim bölümlerin üzerini çiziyorum keçeli kalemle. Arada okuyorum tekrar o kısımları. Bir de bilmediğim kelimeler varsa ya da sadece kelime demeyeyim belki bilmediğim şarkı bilmediğim bir isim bilmediğim herhangi bir şey çıkarsa yine üzerini çizip kitap bittikten sonra internet üzerinden araştırma yapıyorum.


  • iyi olmayan gececi  (22.04.20 00:02:26) 
Kitap üzerinde çalışacaksam romanlarda titizlikle not alıyorum. Ama onun dışında okuduğum her kitapta metinlerarası ilişkileri, göndermeleri bir daha gözümden kaçmasın ya da gönderme yapılan yere bakma amacıyla not alırım.

Ben genelde kitabın üstüne not alırım ya da küçük not defterlerine sadece o kitaba ilişkin notlar tutarım. Üzerinde ciddi çalışacaksam, önemli olayları sayfa sayfa not ederim ama bu çok kısa anahtar kelimeler halinde. Atıyorum, 39. sayfada Ahmet'e araba çarpıyor, gibi. Roman bittikten sonra daha büyük bir kağıda ya da Word dosyasına şema oluştururum, daireler halinde olayları veya karakterleri yazıp bağlantıları kurarım. Ama bunu sadece üzerinde çalışacağım romanlara yapıyorum.

Bence romanları unutmayı bu kadar dert etmeyin. Çünkü unuttuğunuz şeyler çok önemli değil. Ben de okuduğum çoğu kitabın karakterini aklımda tutamıyorum, bana mühim gelmiyor. Kitaptan ne anladığım çok daha önemli. 1984 kitabı için konuşayım, adını hatırladığım tek karakter Winston. Ama "Kestane ağacının altında sen beni sattın ben de seni." cümlesi ve kitaptaki daha birçok cümle aklımdan çıkmıyor. Kitabın neyi kast ettiğini de anlıyorum. Kitaptaki rejimin dayattığı belli başlı şeyler, kitapta insanların yapamadıkları ve neyi sınırlı olarak yapabildikleri gibi şeyler aklımda, bunlar bana yetiyor. Orwell'in neyi hedef aldığını da sezebiliyorum. Roman okumakla alakalı temel şey şu bence. Çoğu roman bir düşünceyi açıklamak için yazılmıyor mu zaten? Bizim edebiyat tarihimizde de romanın ağırlıklı yönü budur. Tanpınar'ın bence en iyi romanına bakalım, Huzur'da bile önemli diyebileceğimiz 2-3 olay vardır, başka da yoktur mesela. Biraz romanı şiirinde anlatmadığını anlatmak için kullanmıştır Tanpınar, onun da örneği. Neyse konudan çok uzaklaştım ama bence dert etmeyin romandaki olayları ya da karakterleri unutmayı. Asıl önemli olan o değil.
  • black holes in the sky  (22.04.20 00:40:06) 
ben etkilendigim bir sozu ya da betimlemeyi not alirim. altini cizmeden kitap okuyamayangillerdenim :)


  • nefertarii  (22.04.20 00:44:58) 
şu tespitin sıkıntılı:
"yani eger bana katmis oldugu seyi ben hatirlamiyorsam en nihayetinde bana bir sey katmamis oluyor"

1) edebiyat bir sanattır ve sanatın sana bir şey katmak gibi bir ülküsü yok. insanlar okumaktan hoşlandıkları için roman okur, bir şey öğrenmek için değil. ama edebiyat bir insana çok şey katabilir, öğretebilir (amacı bu olmasa bile).

2) romana dair bir şey hatırlamasan bile, roman sana çok şey katmış olabilir. edebiyat seni farklı şeyler düşünmeye, hissetmeye sevk eder. sana bir gerçekliğe dair yeni bir bakış açısı sunar. bunları yaşadığın, okuduğun an sana bir şey katmış olur. bunları bazen hatırlarsın, bazen de hatırlamazsın. edebiyat sana "kullanabileceğin" bir bilgi vermez. Kullanabileceğin bilgiler için bilimsel kitaplar ya da gazete okursun.

3) suç ve ceza'nın özetini kafanda tutmak, suç ve ceza'yı anladığını göstermez. bu yüzden alınacak notlar, keçeli kalemler falan boştur. romanın sana vereceği ya da senin ondan alacağın şey senin donanımın ve hayat tecrübenle ilgilidir.

Sorunun cevabı: romanlarda nadiren çok beğendiğim bazı lafları ya da pasajları deftere yazardım eskiden. yıllardır yapmıyorum bunu.
  • ebabil curnatasi  (22.04.20 09:44:21) 
[]

çile çekmek için yurt dışına çalışmaya gidenler

olay tam başlıktaki gibi değil ama nasıl yazacağımı bilemedim.

olay şu: dostoyevski ya da tolstoy'un bir kitabında okumuştum. kahramanların çevresindeki kişiler, bir ülkede (abd olabilir) zor şartlar altında çalışan kişilerin durumlarını anlamak için ayrıcalıklı hayatlarını bırakıp oraya gidiyorlardı ve bu olay, o dönem çokça yapılan (bilgin gibi insanlar tarafından) bir şey gibi anlatılıyordu.

bu olayı bilen var mı? doğru mu acaba?

bonus soru: camus'nün sisifos söyleni'nde de çin'deki protesto intiharlarından bahsediliyordu ama araştırınca hiçbir şey çıkmıyor. bilen, duyan, fikri olan?

 
steve jobs un hindistana takılması gibi bişey mi diyosun ?


  • paudi  (19.04.20 18:21:43) 
Bahsettigin sey meditasyon falan ise hayir tabii ki. Gidip orada agir islerde calisiliyor bahsettigim romanda.


  • ahm1  (19.04.20 18:56:21) 
Başkan kimin bahsettigini hatırlamıyorum ama çar 1. Petro İstanbul dahil birçok Avrupa kentinde ve tersanelerinde işçi olarak çalışıyor. Olay doğru.


  • allah yazdiysa bozsun  (19.04.20 19:47:08) 
Onlar da cileli iscilerin halinden anlamak icin calisiyor yani?

Nasil arastirabirim peki konuyu? Fikri olan var mi?
  • ahm1  (19.04.20 19:53:23) 
Kezban acar - başlangıçtan Bolşevik devrimine Rus tarihi
Carlardan bahsederken bu olaylardan bahseder. Onun haricinde emin değilim ama bu tip anekdotlar dostoyevski - bir yazarin guncesi'nde de bulunabilir. Adam güncel olaylar hakkındaki fikirlerini yazmış. Mutlaka laf oraya gelmiştir. Ama dediğim gibi özel olarak bu işlerden bahseden hicbirsey hatırlamıyorum.
Rus tarihi ile ilgili çok sevdiğim diğer bir kaynak da; Orlando figes - natasa'nin dansı. Rus yaşamı ile ilgili birçok şey bulunur. Çok iyi bir kaynaktır.
  • allah yazdiysa bozsun  (19.04.20 21:32:40) 
dostoyevski - budala kitabında geçiyordu sanırım. hafızamı zorladım ama detayını hatırlayamadım.


  • ala09  (19.04.20 22:48:41) 
Budala'yi okumadim ben. Yeraltindan notlar olabilir. Pdf'ini indirip araticam bir ara.


  • ahm1  (20.04.20 00:56:08) 
[]

android'de youtube hesabını değiştirme

akıllı telefonda tanımladığım bir tane gmail hesabım var. youtube'a vs. nereye girersem oradan giriyor. youtube akışını bozmamaya özen gösteriyorum ama şimdi ders çalışmam lazım, sürekli ders videoları izlersem bir sürü ders videosu önerecek youtube bana ve 4 ay sonra da bitiyor bu ders olayı.

youtube uygulamasına girdiğimde bir hesap daha açıp iki hesap arasında hızlıca geçiş yapabilir miyim başka bir şeye etki etmeden? nasıl yaparım? bir hesap daha açınca diğer uygulamalar, girdiğim siteler vs. de etkilenecek diye korkuyorum.


 
Yok, birbirini takip etmiyor ama benim yapmak/sormak istedigim suydu: ben "sadece" youtube kanalini degistireyim, youtube kanalini degistirdim diye chrome gecmisi, uzantilari, gmail hesabi vs degismesin ama bunlar degisti maalesef.


  • ahm1  (16.04.20 00:36:46) 
benim gmail hesabımda iki youtube kanalı var sorunsuzca değiştiriyorum bir sıkıntı yok


  • argent dawn  (16.04.20 01:13:23) 
Nasil yani? Bir gmail adresiyle iki kanal kurulabiliyor mu?


  • ahm1  (16.04.20 01:40:30) 
valla bende var ama gmail ve youtube'u çok eskilerden beri kullanıyorum sanırım hesapların birleştirilmesinden dolayı böyle bir şey var.

böyle bir şey buldum redditte deneyebilirsin
www.reddit.com
  • argent dawn  (16.04.20 12:48:08 ~ 12:50:39) 
android youtube uygulamasını gizli modda kullanabilirsiniz. sağ üstten profil fotoğrafına tıklayınca gelen listenin altlarında.


  • curious mind  (16.04.20 13:26:09) 
[]

telefonumu garantiye versem mi?

vestel venus kullanıyorum, param buna yetmişti (yükseklerde gözüm yok zaten, memnunum). bir şey olursa yine aynısını alacağım.

uzun zamandır irili ufaklı sorunları var telefonumun. "garantisi bitmeden mutlaka servise bırakayım" diye düşünüyordum, "belki bu kadar çok sorunu görünce sıfır tel verirler" diye de ümit besliyordum.

garanti de bu yaz sona eriyor, sordum, çalışıyormuş servisleri. verecektim ama türkiye'de biri eve berber çağırmış ve korona kapmış. ondan sonra bir şüphelendim. telefonu aldığım dışını güzel dezenfekte etsem yetmez mi ki acaba ya?

 
Yeni telefon vermek Iphone da oluyordu. Onu da çok suistimal etti sağolsun bizimkiler. onlar da tamir yoluna gidiyor mümkün mertebe.

Ama vestel teknik servisi tam bir fiyasko. normal tamirleri bile kullanıcı hatası diye geri yolluyorlar.

bol şans
  • efruz  (09.04.20 21:50:16) 
Ben daha cok korona acisindan sormustum.


  • ahm1  (10.04.20 11:30:02) 
[]

cevap vermeyen idefix

idefix'ten iki kitap aldım. ertesi gün getirsinler diye de 12 lira verdim ama "şu tarihte getiricez" dedikleri tarihten iki gün sonra kitaplar geldi. öncelikle bunun için mailler attım, paramın iadesini istedim ama cevap vermediler.

sonrasında ise kitaplardan birinin cildi bayağı tahripli geldi. bunu değiştirmek istediğimi söyledim, buna da cevap vermediler. müşteri hizmetlerini arıyorum, çalıyor çalıyor, cevap veren yok, herhalde oradaki herkesi çıkarmışlar.

ne yapmam lazım? kitabı iade etmek veya değiştirmek istiyorum ama ulaşamıyorum hiçbir şekilde.

sen hizmetini sürdürüyorsan, kitap satmaya devam ediyorsan maillere ve telefonlara bakacak 2-3 kişiyi de orada tutacaksın. "kitap satayım ama müşterinin sorunlarıyla ilgilenmeyeyim" ne demektir ya? belki yanlış kitap yolladılar bana ama iade edemiyorum, böyle bir şey var mı ya?

mailleri okuyup okumadıklarını bilemiyorum tabii. belki işlerine gelmediği için cevap vermiyorlar.

 
aynı sorunu birebir yaşıyorum. Hesapta dün 13:00-18:00 arası gelecekti. Twitter’dan yazdım telefonla aradım cevap yok.. Ee boşu boşuna niye fazladan verdik!?


  • Northern Mariner  (08.04.20 20:58:17) 
iki gün önce amazon'dan bir malzeme aldım. 9 mayıs gözüküyordu teslim tarihi.
bugün teslim ettiler.

amazon bakış açısı idefix bakış açısı..
  • ozdek  (08.04.20 21:24:14) 
bu durumlarda firmalar daha çok şikayetvar gibi siteleri dikkate alıyor diye düşünüyorum. onları deneyin isterseniz. sonuna kadar haklısınız


  • ats  (08.04.20 22:28:49) 
şikayetvar'a yazdıktan sonra ertesi gün mail üzerinden cevap yazdılar, çok özür dilediler.


  • ahm1  (10.04.20 14:15:02) 
[]

Tv'lerdeki konuk doktorlar

Para aliyorlar mi acaba? Bir doktoru haftada 3-4 gun goruyoruz neredeyse, 3-4 saat orada oturuyor. Keyfine oturmuyordur herhalde? "Özel muayanesinin (varsa) reklamini yapmak icindir" olayi da aklima geldi ama bilemedim.




 
Çoğu konuk parasız çıkar.
Misal ben. Canlı cansız bir sürü yayına farklı kanallarda çıktım, çıkarım. Şimdiye değin bir kuruş görmedim. Şekil koyuyosun o oluyo işte.

  • fempusay  (07.04.20 00:29:25) 
para aliyor mudur bilmem ama bu programlar konuklari icin bildigin piyango. fena reklam oluyor, para versen yaptiramayacagin kadar. onemli prof'lar da prestijlerini pekistiriyor iste. win-win durumu, aslinda para odenmemesi gerekir sanirim odenmiyor da.


  • msb  (07.04.20 00:30:53) 
Para alan da vardir da ben para vereni duydum. Kadin programlarına filan cikan bazi doktorlar katilmak icin para veriyomus. Reklami olsun diye.


  • hindistan cevizi  (07.04.20 00:33:27) 
para alınmaz ve verilmez.
bazı sahtekarlar küçük işletmeleri arayıp "sizi bilmemen programına çıkaracağız, 4 bin istiyoruz" diyorlar ve bu durum kulaktan kucağa yayılıyor.
televizyona çıkmayı ve alanında uzman kabul edilmeyi konuk ister. televizyon da bir uzman ağırlayıp insanların dikkatini çekmek ister. karşılıklı menfaat söz konusudur ve para verilmez, alınmaz. zaten konuğun verebileceği para hadi olsun 4-5 bin lira, o parayı bir saniyelik reklamdan alıyor kanal. neden konuğa minnet etsin?

zamanla ekran sizi sever, insanlar sizi görmek isterse daha çok kanala çıkarsınız ve bu durum işinize de yansır. televizyonda görülen ve konuşması beğenilen bir psikoloğun popülerliği arttıkça seans ücreti de artar. popüler konuğu getiren televizyon programının reytingi artar. karşılıklı menfaat yine.
  • lovemyself  (07.04.20 02:04:20) 
bloomberg'de doğa rutkay'ın programı 10k-15k civarıydı 2 sene önce. katılmak isteyen parayı veriyordu.

business chanel'a çıkmak 750 lira falan. iyi bir pazarlıkla 500e bağlarsın sdbsjdb

Onun dışında canan karatay vs. dışında pek fazla para alan olduğunu düşünmüyorum.
  • westblack  (07.04.20 02:34:45) 
[]

Bu virüs biraz da yapboz parçası gibi mi?

Bu virus veya virusler hakkinda detayli bir arastirma yapamadim ama (zaten bu dedigimi bulmak icin nasil bir arastirma yapmam gerekiyor, orasi da mechul) aklima şoyle bir sey geldi, sacma olabilir tabii, bilemiyorum.

Bu virus, gorundugune gore kimini hiiiic etkilemezken ayni yastaki bir digerini cok kotu etkiliyor. Bunun belli bir noktaya kadar bagisiklik sistemiyle alakasi olmadigini dusunuyorum. Zira ne sporcular yataklara dustu, "yurumek bile aci veriyordu" diye demeci var yabanci bir sporcunun.

Bu durumda, acaba bu virus bir yapboz parcasi gibi bir sey mi? Bazisinin vucuduna giriyor ama vucuda uyamadigi icin bir sey yapamadan yok oluyor. Kiminin vucuduna giriyor, tam istedigi gibi bir ortam buluyor ve bagisikligi guclu olsa bile sarsabiliyor, kimine ise normalbir sekilde giriyor ama bagisikligi guclu oldugu icin birkac gunde yok oluyor vs.?

 
alınan virüs yükünün önemi konuşuldu kaç kere.


  • catch the arrow  (01.04.20 21:30:23) 
Sporcu=Çok Sağlıklı algısı yanlış, profesyonel sporcular için bu işler sadece meslek, yani bu adamların da büyük bir kısmı içki sigara kullanıyor uyuşturucu kullanıyor düzensiz gece hayatları var vs, e bunlar varken bu virüsü kolaylıkla atlatmalarını bekleyemezsin.


  • angelus  (01.04.20 21:36:37) 
Bağışıklık sistemi herkeste farklıdır ve farklı sonuç verir. Şöyle düşün: kronik rahatsızlıklar için ilaç kullanıyorsun. Bu ilaçlardan bazısı sende yan etki yapabilir ama başkasında yok. Sağlık dediğimiz şey kendi içinde çok detaylı bir şey. Şöyle bir örnek vereyim sana. Yıllar önce bir belgesel izlemiştim. İngiltere’de bir eşcinsel abimiz vardı. Zamanında çok eşlilik, seks partileri filan olayları var. Etrafındaki bütün arkadaşları aids’e bağlı ölüyor ama bu abimizde bir şey yok. Sonra anlaşılıyor ki bu abimizin soyu taa ortaçağa, veba salgınına dayanıyor. O dönemde bu veba olayından vücut bir şekilde bağışıklık sistemini geliştiriyor.

Spor = sağlık demek değildir. Herkesin bağışıklık sistemi farklıdır. Her insan kanserojen gıda, içecek, havaya maruz kalıyor. Ama vücudun reaksiyonu farklı oluyor. Mesela hastalıklara göre coğrafya da çok önemli. Afrikalı birisine bir şey yapmayan bakteri yada virüs, başka bir coğrafyadaki insana zarar veriyor. Aklıma bir örnek gelirse editleyecem..
  • silah taciri  (01.04.20 22:41:25) 
sadece
spor=sağlık yanlıştır demeye geldim.

sporcu dediğin bazı adamlar tavuk yiyor bi kere. çıldırıcam. yani tavuk abi tavuk 2020de market tavuğu plastikten halice.
bu detaydan tut da başka bir sürü noktaya kadar, sporcu sağlıklı algısı yanlış.
  • jimjim  (01.04.20 23:45:40) 
[]

bir cümlelik çeviri

biraz kilolu bir kız diyor ki "i'm really uncomfortable with my body."

şimdi bu kız "ya ben hiç seksi gözükmüyorum" diye mi dertleniyor, yoksa kiloları onu günlük hayatında fiziksel olarak kısıtlıyor mu? bu ayrımı nasıl anlarız?


 
vücudumdan rahatsızım, ben olsam kilolarımdan rahatsızım diye çevirirdim


  • nahtoderfahrung  (01.04.20 15:24:39 ~ 15:24:51) 
O kadar net olmamakla birlikte fiziksel zorluklara atıfta bulunduğunu anlıyorum ben. Sadece bedenini beğenmeseydi like eylemini kullanırdı tahminen.


  • himmet dayi  (01.04.20 15:27:34) 
ben aynaya baktığında vücudundan rahatsızlık duyduğunu anlıyorum. bu görünüş olarak kendini çirkin bulması da olabilir ya da kendisine vücudunu yakıştırmadığı için de olabilir.

illa kilolu olacak diye bir durum yok belki çok zayıf kemikleri sayılıyor.
  • NightBringer  (01.04.20 15:34:33) 
vücudundan memnuniyetsiz olduğunu, rahatsız olduğunu dile getiriyor. burada kastedilenin fiziksel zorluklarla bir alakası yok, kesin bilgi. yukarıda aksini iddia edenler yanlış bilgi veriyor.


  • nabrukk  (01.04.20 16:00:19 ~ 16:03:44) 
4ünüze de aynı cevabı tekrar tekrar verdiğiniz için teşekkür ederiz.


  • mehmed resad  (01.04.20 16:52:40) 
[]

şişli'den maltepe'ye taşınmak mantıklı mı? (deprem sebebiyle)

depremden çok korkuyoruz da. şişli'deki 335 yıllık binadan maltepe'deki 15 yıllık binaya taşınmak mantıklı mıdır?

şu haritaya bakıyorum: evrimagaci.org

şişli'nin zemini maltepe'den daha iyi gözüküyor.

ayrıca şu haritada da şişli 2. derece, maltepe 1. derece deprem bölgesi olarak gözüküyor: cdn.evrimagaci.org:no_upscale():format(webp)/evrimagaci.org%2Fpublic%2Fcontent_media%2F2fd27df58cf21691b116fb1c4b7e10b9.jpg

 
Zemin çelik olsa da yapı dandikse kağıt gibi dağılır, zeminin sağlam olması yüksek yapılar için maliyeti düşürür ya da yükseltir sadece, yoksa uygun teknikle kuma bina inşa etsen depremde yıkılmaz.

Dakika durmayın, taşının.
  • John Bloor  (28.03.20 15:33:58) 
Şişli'den Maltepe'ye taşınmak kesinlikle mantıklı değil. Zemini iyi değil Maltepe'nin. Şişli ve civarında sağlam zeminli bir yeni binaya taşınmanız kaygılarınızı azaltacaktır.

Maltepe'ye taşınınca bu sefer oranın 1. derece deprem bolgesi olduğu gerçegi sizi korkutacak.
  • chihirovekohaku  (28.03.20 15:54:32) 
@john bloor: ama fay hattına çok yaklaşmış oluyoruz ya. bu büyük bir sıkıntı değil mi?

@chihi: işte, şu an bile kaygılandırıyor.
  • ahm1  (28.03.20 15:56:55) 
Marmara'da 7+ üzeri deprem üretmesi beklenen dört ayrı fay hattı var. Nereye taşınırsanız taşının fay hattına yakın olacaksınız. Cenk Yaltırak'ın MTA'nın haritalarını kullanarak yaptığı ivme haritaları var. Şu grupta detayları var: www.facebook.com Maalesef semt veya sokak bazında detay veren bir harita yok.

Bence bu konuda tavsiye vermek için bilinmesi gereken bir sürü parametre var. Yani zemin ve bina sağlam olsa bile çevredeki binaların veya istinat duvarlarının zarar verme ihtimali var. Ben olsam bir uzmanına danışırdım ama o uzmanı bulmak ayrı bir mesele :(
  • bruce mclaren  (28.03.20 16:19:09) 
"Nereye taşınırsanız taşının fay hattına yakın olacaksınız."

ne kadar kuzeyde olursan o kadar iyi diye biliyorum ben.
  • ahm1  (28.03.20 16:28:20) 
maltepenin neresi?
e-5 ve üstü nispeten iyi
yeni bina eskisinden her açıdan iyidir.

taşının.
  • rewlack  (28.03.20 16:54:44) 
Fay hattının üzerinde de olsan yeni bina eski binaya göre her zaman avantajlı.

Yeni ve eski diye ayırmamız yaşla alakalı değil aslında, bize göre 99 depremi öncesi ve sonrası olarak bir çağ kapanıp bir çağ açıldı inşaat sektöründe.
  • John Bloor  (28.03.20 17:00:00) 
Sisli zemini saglamdir dogrudur da o zeminin ustundeki bina saglam mi peki

Bu lafi cok duyuyorum.. ama canim bizim zeminimiz saglam...bunu soyleyen de eski ve kacak katli binada oturuyor..

Cahillik mi avuntu mu karar veremiyorum nolduguna..

Her turlu genc bina daha iyidir yani.

Ama su ara tasinamazsin ki :(
  • Flipsflops  (28.03.20 17:21:44) 
Maltepe dediginiz yer buyuk bir yer, sahile yakin oturmazsaniz e5 ustu sitelere bakin. Her yerinin zemini kotu degil. Nish adalarin ustu kayalik mesela


  • engiribord  (28.03.20 20:41:49) 
[]

türkiye'de para basılıp insanlara dağıtılırsa ne olur?

bulunduğumuz döneme özel olarak bütçe açığını kapamak ve ailelere para yardımı yapmak için 150-200 milyar lira para basılırsa ne olur? evet, enflasyon olur biliyoruz da yani daha somut bir şeyler arıyorum. atıyorum dolar 8-9 lira mı olur? 15 liralık bir yemek 20 lira mı olur? 1 lira olan su 2 lira mı olur?

aşağı yukarı hangi oranda fiyatlar artar mesela ve de sonucuna baktığımız zaman böyle bir şey mantıklı olur mu? hem devlet, hem vatandaş açısından?


 
Parayı da bir mal gibi düşün. Arzı arttıkça değeri düşecektir.


  • metingiller  (27.03.20 19:53:18) 
dolar karşısında pula döner. tüm ticari faaliyetleri etkileyen dolar kuru yükseldikçe malların fiyatı artar. pula döndüğü için yatırımcılar da tl'ye yatırım yapmaz ve ırak oluruz.


  • iddaaci  (27.03.20 19:55:09) 
yarini dusunmesek dahi turkiye gibi ekonimisi guvensiz bir ulkede doviz bu gibi durumlara cok hizli tepkiler verebiliyor, o yuzden para is gormeden deger kaybi yasar muhtemelen.


  • hewit  (27.03.20 20:26:56) 
para ile satın alınan her şeyin fiyatı basılan (çoğaldığı için değersizleşen) para miktarı ORANINDA artar, dışa bağımlı olduğun için döviz doğal olarak ARTAR. bu bir çözümden ziyade kötü bir etki yaratır daha çok.


  • bugisme  (27.03.20 20:47:21) 
her şeyin fiyatı 3-4 e katlanır, başka bir şey olmaz. Durup dururken paraya sıfır eklemiş oluruz.


  • gezegen olan pluton  (27.03.20 20:58:37) 
Söylendiğine göre ABD 1970lerden beri bunu yapmıştır ve bu dolarlar dünyada dolaşımda. Bu paranın onlara geri gelmesi ise onlar için çöküş demek.


  • Erva  (27.03.20 21:02:26) 
150-200 milyar lira tl'yi pul yapmaz. kişi başı 2 bin liraya falan denk gelir, kişi başına düşen milli gelir 60 bin lira civarıyken etkisinin öyle dağlar tepeler olacağını düşünmek gerçekçi olmaz ama bir etkisi olur elbette.


  • nabrukk  (27.03.20 21:33:05) 
90'lı yıllarda buna benzer bir durum vardı mesela bir market alışverişi balya balya 6 sıfırlı paralarla yapılırdı enflasyon yüzünden ürünlerin fiyatları haftalık olarak değişirdi. TL'ye güven olmadığı için ülkede dolarizasyon vardı herkes parasını çoğunlukla dövize yatırım yapardı döviz bürolarının önünde kuyruklar oluşurdu yüksek enflasyon ve faizden dolayı ülkeye yatırım yapılmıyordu


  • acebi  (27.03.20 22:42:01) 
(bkz: emisyon hacmi)


  • John Bloor  (28.03.20 09:44:36) 
fiyatlar, talep azalmaya baslayincaya kadar artar, orada da yeni arz-talep dengesi, yani yeni bir fiyat duzeyi olusur.


  • baldur2  (28.03.20 10:58:00) 
[]

İyileştikten sonra hastalık yayar mıyız?

Ya sunun cevabini bir turlu bulamadim. Hasta oldum diyelim, sonra iyilestim (buna virus kaynakli hastalik diyelim ama bakteri olarak da cevaplayip ekleme yapabilirsiniz), peki virus vucudumdan tamamen temizlenmis mi oluyor, yoksa biraz kalip surekli yaymaya devam mi ediyorum?

Ayrica bunu avrupa'nin amerika kitasinda cicek hastaligini yaymasini dusunerek de soruyorum. Onu da cozemedim kafamda. Okudugum bir seyde "avrupalilar yuzyillar boyunca bir suru salgin atlatip, bir suru hastaliga (veba vs. ama oyleyse neden sadece cicek yayildi?) bagisiklik kazanmis sekilde bu hastaliklari beraberinde amerika'ya goturduler" vs diyor.

Vebaya bagisik miyiz, ben bagisiklik kazaninca ileride olacak cocugumda mi kazanmis doguyor? Makul geliyor ama peki o cocuk vebayi (veya cicek hastaligini) yayar mi ki?

Off cok soru var kafamda belki de toparlayamadim ama nerede takildigimi anlamissinizdir.

 
Cok alakasiz bir cevap oldu.


  • ahm1  (18.03.20 01:22:11) 
İngiltere'nin yaptığına bakarak, iyileştikten sonra yaymadığımız sonucunu çıkardım. Çünkü halkın büyün oranı bağışık olursa yayılmaz diyorlar.

Fakat her hastalık böyle değil. Hepatit türlerinde falan kendi hasta olmasa bile taşıyıcı olan kişiler var mesela. Hastalıktan hastalığa göre değişiyor sanırım. Sağlıkçılar açıklasa iyi olur.
  • nhk ni youkosu  (18.03.20 01:46:41) 
Şu an covid-19 için hastalığı atlattıktan sonra tekrar bulaşmayacak gibi bir bulgu yok. Sanırım Japonya'da hastalık geçiren birine tekrar bulaşmıştı.

Örneğin grip de viral bir hastalık. Ama bir kez geçirdiğimizde bir daha geçirmeme gibi bir şey yok. Çünkü bağışıklığı kısa süreli. O nedenle ncov virüsü için de her durumda tedbirli olmak şart.
  • himmet dayi  (18.03.20 08:31:01) 
İyileştikten sonra virüs yaymıyorsunuz.

Ancak bu virüs, bulaşıcılık olarak grip virüsüne benziyor. Bulaştı, iyileştiniz. Tekrar bir yerden kapıp, yeniden hasta olabiliyorsunuz. + Virüs ufak mutasyonlar geçiriyor. Yani iyileştiniz diye her şey bitmiyor. Tekrar tekrar bulaşabiliyor.


NOT: Uzman değilim, okuduklarımdan anladıklarım. + Covid 19'un bir çok şeyi şu an net değil.


.
  • kartallar yuksek ucar  (18.03.20 09:38:21 ~ 09:39:17) 
bu cok genel bir soru. cesitli katmanlari var.

oncelikle bakteri ve virus farkli. yasamlari, enfeksiyonlari, tedavisi, tedavi sonrasi surecleri farkli.

siz bagisiklik kazaninca cocugunuz bagisiklik kazanmaz. bazi virusler vucudunuzdan tamamen temizlenebilirken bazilari temizlenmez.

ornegin ucuk virusu vucudunuza girdikten sonra artik cikmaz. ama bulasi icin temas sarttir. ucuk cikarttiginizda ucuklara temastan bulasir. bu durumda da vucudunuzda virus var diye surekli birine bulastirma durumunda olmuyorsunuz.

yani virus konusu tamamen virusle alakali.

bakteride de ayni durum bir nebze var. bazi bakteriler zaten vucudumuzda halihazirda yasamaya devam eden bakteriler. bazi etkiler neticesinde bu bakterilerin sayilari artabiliyor. bu da bakteriyel bir enfeksiyon. bazi bakteriler ise temas yoluyla bize bulasiyor ve tedavi edildikten sonra vucuttan atiliyor. bulastirmiyorsunuz vb.

avrupalilarin amerikada yaymalari ise farkli. cicek hastaligini erken donemde geciren avrupalilar bu viruse karsi bagisiklik kazaniyor diyelim. daha sonra tekrar bu virus vucutlarina girdiginde cicek hastaligini hafif atlatabiliyorlar. bu durumda bazilari hasta olduklarinin farkina bile varamayabiliyor. bu durumda bu virusu daha once bu virusle hic karsilasmamis bir halka bulastirirsaniz da etkileri farkli oluyor.


hastaligi beraberinde goturenler enfekte fakat semptom gostermeyen, olmeyen, elden ayaktan dusmeyen bagisikligi bulunan insanlar.

vebada ise durum farkli. sanirim veba bagisikligi bagisiklik sisteminden ziyade belli bir genle alakali.
  • gel gel sarisinim sag yap gel  (18.03.20 10:03:34) 
iyileşmek demek zaten vücutta virüsü yenip yok etmek demek


  • avatar is back  (18.03.20 10:54:04) 
[]

Elektro gitar çalmak istiyorum

(solo gitar)

Ama cok cahilim bu konuda. Bir arkadasim "ibanez'in ya da schecter'in giris modellerini al (2. el al)" demisti ama kendisi cok zor bir donemden geciyor, darlamak istemiyorum.

Evde youtube izleyip kendi basima calismayi dusunuyorum.

Giris modelleri hangileri onu bile bilmiyorum. Ne alicam, nasil alicam, nereden alicam (letgo'da 200 liraya gitarlar var) Amfi falan da almam lazim tabii. Daha calismaya baslamak icin bile cok is var ya, nasil yapacagimi da bilmiyorum.

Her turlu gorus ve onerilerinize acigim. Gitar lazim, amfi lazim, sonra calismanin hepsini youtube'dan mi yapicam, yoksa nota vs ogrenmek icin bi kitap da alsam iyi olur mu vs?

Ek soru: bu amfinin sesi cok mu cikiyor ya? Kisilmiyor mu peki? Yani bizim ust komsu piyano calisiyor, az sesi geliyor, kimse sikayet etmedi ama gitarin sesi cok mu cikar, ne kadar cikar, bilemedim.

He bir de mesela aksamlari ya da geceleri fişe takmadan calissam olur mu, yarari olur mu?

 
Amfilerin çoğunda kulaklık çıkışı oluyor, yani kulaklık takıp öyle çalabilirsiniz, dışarı ses vermeniz gerekli değil.

Diğer tavsiyeler ne çalacağınıza göre değişir. Blues mu, metal mi, rock mı?

Onun haricinde internette ne kadar kaynak var bilmiyorum, ben çalarken internette hiçbir şey yoktu, kitapların faydasını çok gördüm. Ama belki şimdi internette de güzel kaynaklar vardır.
  • plutongezegendegilmi  (11.03.20 23:26:54) 
Evet, belirtmeyi unutmusum. Metal calmak istiyorum. Heavy, thrash vs. Ama cogunlukla 90 oncesi metallica :)


  • ahm1  (12.03.20 00:59:05) 
Ucuzundan bi Jackson alın o zaman :)


  • plutongezegendegilmi  (12.03.20 01:14:44) 
James ve Kirk, jackson kullaniyor sanirim di mi? :)

Hangi modelini alayim, link atma sansiniz var mi? 2. el alsam olur mu sizce de?
  • ahm1  (12.03.20 01:39:20) 
Ben pek fazla elektro çalmadım açıkçası. Ama bizim heavy metalci arkadaşlar çok seviyordu Jackson'ı. Benim fikrim herhangi bir gitarla başlayabilirsiniz, ton farkı olur ama onu ne kadar duyabileceksiniz, size ne kadar huzursuzluk verecek vs. kişisel bir şey. Bir de oturarak mı çalacaksınız ayakta mı, onu da deneyin gitarı almadan, ne kadar rahat ediyorsunuz ona bakın.

Model bilmiyorum ama dediğim gibi çok farketmez muhtemelen. Gitarı almadan önce satan elemana söyleyin çalsın, düzgün çalışıyor mu ona bakın, elinizde rahat ediyor mu ona bakın. Bir de herhangi bir yerinde çatlak olup olmaması, vidalarının düzgün sıkılmış olması ve manyetiklerin yerinde olması önemli. Bunlar düzgünse okey.
  • plutongezegendegilmi  (12.03.20 13:25:15) 
yeni başlayan birinin pahalı bir gitar almasına gerek yok. amfilerde kulaklık çıkışı var. fişe takmadan da çalışılır, faydalı olur tabi ki. ibanez grg170 var bende iş görür. 2. el alabilirsiniz. amfi de blackstar fly3 var bende minicik gidip sahnede çalmadığım için işimi görüyor kendi halinde takılmak için yeterli.


  • sanguine mcqaer  (12.03.20 13:39:05) 
squier strat al geç hocam


  • beyaz power ranger  (13.03.20 22:36:30) 
squier falan alma, metal çalmak isteyen adam "çift humbucker"lı elektro almalı. Manyetikleri şöyle olacak yani: www.dhresource.com

bence ucuz gitar alacaksan sabit köprülü al. Tremolo kolu/sistemi ucuz şeylerde sorun çıkarıyor diye biliyorum.

amfi 10w bişey alsan işini görür ama eğer ipad veya macbook'un varsa başlangıçta garageband'deki hazır amfilerle de çalışırsın. Bi tane irig alırsın gitarını o şekilde bağlarsın. Zamanında kullandım hiç fena değildi.
  • nhk ni youkosu  (13.03.20 23:29:36) 
kim demiş squierda humbucker yok diye

shop.fender.com

www.youtube.com
www.youtube.com

tam bir allrounder gitar ister metal çal ister blues mis gibi

-çift humbuckerlı gitarında blues tonlarını yakalayamayan biri
  • beyaz power ranger  (13.03.20 23:50:17) 
[]

aile hekimi şu tahlilleri yapıyor mu

hepatit a ve tam idrar tahlillerini?

evet, ne zaman bunu doktorlara söylesem "çok saçma" vs. diyorlar ama yapacak bir şey yok, belediye havuzu için isteniyor bunlar.


 
Niye saçma olsun yapar tabii ki. Bu şekilde sebebiyle birlikte söylerseni yapar.


  • glutamin  (11.03.20 19:29:31) 
Asıl doktorların söyledikleri çok saçma. Evet yapıyorlar


  • clones  (11.03.20 19:37:20) 
[]

tears naturale free, eczanelerde var mı?

bir kere kullanmıştım, iyi gelmişti. birkaç ay sonra doktora sorunca "artık türkiye'ye getirilmiyor" demişti, eczane de muadili diye novaqua verdi ama novaqua işe yaramıyor.

geldi mi acaba, bilen var mı?


 
Naturale Free olandan yok (tekli plastik sise paket olandan)

Tears Naturale II var yerine tek sise olan
www.docsimon.com
  • Northern Mariner  (09.03.20 19:26:30) 
olur mu peki bu, alayım mı? muadili diye novaqua verdiler, o hiç işe yaramadı mesela.


  • ahm1  (09.03.20 19:28:11) 
aynısı, sadece tekli ambalajda degil


  • Northern Mariner  (09.03.20 20:05:10) 
[]

şununla sırt üstü yüzebilir miyim?

havuzda bacak arasına konulan şu zımbırtılar var ya: productimages.hepsiburada.net

bunu koyup serbest stilde yüzebiliyordum ama omzumu sakatladım. doktora gittiğimde sırt üstü yüzebilirsin dedi ama benim bacaklar da biraz sıkıntılı, üstteki linkteki şeyi bacak arama koyup sadece kulaç atarak yüzebilir miyim sırt üstü? bir yüzme hocasının "sırt üstünde asıl olay bacaklar" vs. dediğini duymuştum ama bilemedim, belki de yüzebilirim?


 
o köpük gibi şey bacak aranda suda nasıl duracak hocam. hadi sırtını yaslayıp yüzsen tamam da bacaklardan kayar gider gibi.


  • tolgan  (05.03.20 21:20:31) 
yok yok su üstünde tutuyor. yani sırt üstünde denemedim ama yüzüstünde böyle çok yüzdüm, bacak aranda duruyor, seni su üstünde tutuyor (yani belden aşağını, yukarısı için de kollarını çalıştırman lazım tabii).


  • ahm1  (05.03.20 21:21:57) 
Köpüğü baldırla sıktığında ayak hareketini kalçadan değil dizden başlatırsın, kısa stroklarla ayak çırparsın. Bu da seni suya paralel tutar, sıkıntı olmaz.


  • onemoremile  (06.03.20 08:02:11) 
@onemore: kopugu koymaktaki amacim bacaklari kullanmamak zaten.


  • ahm1  (06.03.20 09:56:30) 
o kısmı kaçırmışım pardon, o zaman ayak bileklerine yakın tutabilirsin köpüğü. iki türlü de sıkıntı olmaz çünkü köpüğün amacı bacak vurmadan ön vücuda, nefese odaklanmak. köpüğü koyduğun kısma göre ya kalçadan ya bilekten biraz batma olacak ama bu yüzmene engel olmaz.


  • onemoremile  (06.03.20 10:21:55) 
yanlis anlamadiysam doktorun sirtustu yuzebilirsin deme sebebi sirtustu bacakla yuzecegini dusunmesi. kollar vucuda yapisik olacak. bacak vurarak yuzeceksin. cunku kollari kullanmadan yuzustu yuzmen zor. rotasyonla, pullbuoyla falan olur biraz.

ama siz sirtustu yuzerken de kol kullanmak istiyorsunuz. omzunuzda sakatlik varsa ha sirtustu ha yuzustu ne fark eder? kolunuzu zorlamis olacaksiniz kulac atarken. yani nasil bir sakatlik olabilir ki sirtustu kulac hareketi uygun ama yuzustu degil?

sirtustu, pullbuoysuz bacakla yuzun bence. bacaklarin nesi sikintili? gucsuz olmasi ise kastiniz, ancak zorlayarak guclenir. pullbuoyun da amaci bacak kullanmadan yuzup kollari guclendirmek.
  • jimicik  (06.03.20 10:57:50) 
@jimicik: yani doktor, "köpekleme ya da sırt ustu yuzebilirsin" dedi.

Köpeklemede belki kulac atilmadigi icin sorun olmaz ama sirt ustunu sizin dediginizi kastederek demis olabilir ya da acaba ters kulac atmak sikinti yaratmaz mi ki, bilemedim.
  • ahm1  (06.03.20 12:01:12) 
kopeklemede de kol omuzdan degil, dirsekten itibaren hareket ediyor. galiba omuzlari hic oynatmamaniz lazim. sirtustu kulacsiz, bacakla yuzmeyi kastetmistir.


  • jimicik  (06.03.20 12:46:15) 
off yaaa köpekleme yüzerek spor mu olur. öyle nasıl kilo vericem.

alt tarafı bir yüzmem vardı spor olarak, onu yapınca mutlu oluyordum, iki senedir onu bile yapamıyorum.
  • ahm1  (06.03.20 16:41:43 ~ 07.03.20 19:36:02) 
12345678   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.