[]

okyanus ortasında yaşamak nasıl bir şeydir?

mesela fiji, amerikan samoası, hawaii, yeni zelanda... buralarda (hele de yeni zelanda dışındakiler gibi, hem okyanusun ortasında olup hem de küçük bir kara parçasında) yaşamak acaba nasıl bir histir?

hawaii dışındakiler okyanusun tam ortasında değil evet ama onlar da ada ve en yakın büyük kara parçaları binlerce km uzaklarında. bir süredir bu olay çok ilgimi çekiyor. yani okyanusun ortasında yaşama psikolojisi, avrupa'dan, amerika'dan, afrika'dan, bütün kıtalardan çok uzakta yaşamanın hissi acaba nasıl bir histir?

haritadaki 1 numara: fiji, 2: hawaii

 
olağanüstüdür bence de. tüm ömür çekilmez ama kesinlikle birkaç ay ya da bir yıl falan deneyimlemek isterdim.


  • papuayenigine02561  (29.01.21 20:46:34) 
çok farklı olamaz.

global dünya.

avrupa ve amerikadan fiziksel olarak uzak olmak hiçbir şeyi değiştirmiyor.

bu ülkelerin kurumsal ve ekonomik dünyalarını yaşıyoruz dünyanın her yerinde.
  • AlsterWasser  (29.01.21 20:48:07 ~ 20:52:06) 
hocam gecen adini ilk kez duydugum bir ada var. tum ana karalara en uzak noktadaki yermis

ve uzerinde 250-300 kisi yasiyormus. cok izole ama bir sure sonra korkutucu bir sey, en yakin kara parcasina bir haftada falan gidiyorsun, o da gemiyle falan.

tristan da cunha


www.google.com!3m1!1e3!4m5!3m4!1s0x25a3b1a1af6dc9b:0x69ee2d95dc98aedb!8m2!3d-37.1052489!4d-12.2776838

buranin disinda senin de bahsettigin yerler ilk etapta fantastik gelse de biraz sikici yerler sanirim. ama yeni zelanda farkli uzak da olsa kocaman ulke en azindan saglik egitim vs gibi hizmetleri sinirsiz olarak alabilirsin
  • exlibris  (29.01.21 21:07:15 ~ 21:08:04) 
@exlibris: 300 kişinin yaşadığı yere de gidilmez ya. hem dediğim gibi uzak olmalı, hem de biraz gelişmiş olmalı. min 100 bin kişinin yaşadığı bir yer. fiji var işte. 880 bin kişi yazıyor. hawaii biraz fazla gelişmiş gibi, 1,5 milyon kişi yaşıyormuş. ama oranın da lost avantajı var :)

dediğin yer konum itibariyle çok iyiymiş ama gidip de köye yerleşmek istemem yani :) (yani yaşamak derken, hepsi hayal tabii de)
  • ahm1  (29.01.21 21:16:13 ~ 21:21:28) 
istanbulda adalarda yaşamanın bile başka ruh hali ve düzeni var. Keza bozcaada gökçeada da öyle, ilginç bir ada hissi mahrumiyet bölgesi hissi yaşanıyor


  • freebird5406_2  (29.01.21 21:34:03) 
Ankara'nın göbeğine tam 100 km mesafede bir köyde yaşayıp hayatında hiç kasabaya inmemiş bir kadın görmüştüm,
Köyünden ilk defa askere gitmek için çıkan çok kişi gördüm sonra.
Köyünün okyanus ortasında ya da 3 kıta ortasında olmasının kendisi için bir anlam ifade etmeyecek dünya kadar insan yaşıyor memlekette.
  • Mirket  (29.01.21 23:24:18) 
Mahrumiyet hissi arti 1


  • baldur2  (29.01.21 23:48:49) 
bence hiç birşey yapamayacaksın zaten en yakın kara 1000 km burada da yapılacaklar belli hissi ile huzur içerisinde yaşanır.


  • duyurukullanıcısı  (29.01.21 23:50:26) 
"Ada, hem bağımsızlığın, yani müstakil oluşun sembolüdür, hem de dört bir yanından sınırlı oluşun."


  • denizince  (30.01.21 00:24:14) 
[]

"barely"nin anlamı

ya şu "barely" kelimesini yıllardır görüyorum ama bir tam olarak oturtamadım. sözlük anlamında "ancak, zar zor, hemen hemen" yazıyor ama mesela "It’s barely imaginable" cümlesi nasıl çevirilir? "zar zor hayal edilebilir" şeklinde mi, türkçe'de biraz garip geliyor bu cümle bana (bu cümleye translate "Hayal bile edilemez" diyor)?

"barely legal" vardı mesela :) "hemen hemen yasal" demek mi?


 
Aynen öyle hemen hemen, sınırda, kıl payı anlamları var.


  • vanhad  (27.01.21 15:43:07) 
neredeyse hic anlamina geliyor.
almost never gibi dusun

  • baldur2  (27.01.21 15:45:48) 
çeviri yapmayacaksanız türkçe düşünmeyin zaten, ingilizce olarak oturtmaya çalışın. bir dildeki ifade başka dilde tuhaf gelebilir kulağa.

"barely imaginable" için söylediğiniz doğru evet, "hayal etmesi zor", "düşünmesi bile güç" gibi bir anlamı var. tabii bağlama da bağlı bu biraz. yani olumlu anlamda mı söylenmiş, olumsuz anlamda mı kullanılmış vs. türkçeye çevirisi veya türkçedeki karşılığı da buna göre değişebilir.

"barely legal" hemen hemen değil de "ucundan yasal" demek. mesela "uff kıza bak" dersin, kız 18 yaşına 20 gün önce girmiştir. bu şahıs işte "barely legal" oluyor mesela. bu örneği verdim çünkü bu ifadeyi hep cinsel içerikli bağlamda görüyorum ben jdfdkd. burada barely legal "daha yeni legal olmuş" anlamında.

yani genel olarak vanhad'ın dediği gibi kıl payı, sınır, hemen hemen anlamları var; bir şey "barely" ise gerçekleşmiştir ama ucu ucuna. barely legal mesela legaldir ama çok minik bir farkla legaldir. barely imaginable akla hayale gelmeyecek bir şey değildir ama tahayyül etmesi zordur. sen hakemsin diyelim, faul verdin, faul yapan oyuncu sana "i barely touched him!" demişse eğer rakibine dokunmuştur ama faul olacak kadar sert dokunmadığını söylemeye çalışıyordur. gibi gibi.
  • der meister  (27.01.21 16:02:53) 
hemen hemen degil. sinirin ustunde ama ancak, kil payi ustunde. yani barely imaginable dersen imagine edebilirsin ama anca demektir, barely legal'sa legaldir.


  • acan99670  (27.01.21 16:45:08) 
sabah bu kelimeyle bir kez daha karşılaşıp sözlüğe bakmıştım şimdi burada gördüm.. hep görüp unuttuğum bir kelime. benim de kafama yatmıyor.


  • tabudeviren  (27.01.21 17:20:33) 
Zar zor, ucu ucuna demek.


  • i ve been mistreated  (27.01.21 17:23:37) 
Cümle çevirisinde translate yanlış sonuç verebiliyor, aynı cümleyi sadece "barely imaginable" olarak yazınca "zar zor hayal edilebilir" diye çeviriyor bu kez.


  • mikro patlama  (27.01.21 20:47:13) 
zar zor demeye geldimdi ben de. bence en guzel karsiligi bu.


  • yoggi  (27.01.21 21:16:49) 
[]

başka bankadaki hesabıma fast yapmak

mesai saatleri dışında başka bankadaki hesabıma fast yapmayı denedim ama beceremedim ya, "para göndermek istediğin hesap, şu anki hesabın" hatası veriyor.

bunu deneyen/yapan var mı?


 
şöyle yapabilirsin.

bi ibanına telefonunu, diğer ibanına tcni ya da e-mailini tanımlarsan olabilir.

göndermek istediğin ibana kolay adres tanımlanmış olması gerek.
  • jelly bear  (20.01.21 14:04:16) 
bu olay bu kadar çetrefilli olmaması lazım ama ya. bence zamanla geliştirirler bunu. bu da ihtiyaç çünkü, insanlar kendi hesapları arasında da para gönderiyor.


  • ahm1  (20.01.21 14:06:43) 
[]

Şuna ceza veriliyor mu?

Arkadasla bir konu hakkinda konusuyorduk, ben de "salakliktan oturu ceza verilmesine karsiyim" dedim ama bir sey kafama takildi.

Diyelim arkadasla şakalaşıyoruz, kamera kayitlari da var. Cok net belli ki herhangi bir art niyet yok, gulerek, siritarak birbirimizle itisip kakisiyoruz, bogusuyoruz vs. Diyelim sonra ben hizli bir sekilde arkadasi itiyorum ve basini yere carpiyor ve ölüyor. Mahkemede arkadaslarimiz da "onlarin arasinda herhangi bir husumet yoktu, yani şaka yapiyorum ayagina öldürdügünü dusunmuyoruz. Uzun yillardir cok iyi arkadastilar" diyorlar.

Butun bunlara ragmen hapis cezasi yer mi bu kisi?

 
Ceza hukukunda 'taksir' kavramını arastirmani öneririm.


  • elorelia  (14.01.21 18:27:27) 
Evet, onu cok duyuyoruz da simdi bir ornek icin hukuk bolumu mezunu olamam diye dusunup bu basligi actim.

Belki bilen varsa yanitlar.
  • ahm1  (14.01.21 18:31:47) 
yargılanıp taksirle adam öldürmekten ceza alınır.


  • efruz  (14.01.21 18:41:06) 
Taksirle adam öldürme +1


  • himmet dayi  (14.01.21 20:43:54) 
Yer tabi ki, taksir var bilinçli taksir var taksirin çeşitleri çok.

Belki art niyet yok gibi görünüyor olabilir. Belki de böyle görünsün istenmiştir. Bunları bilemeyiz. Veya o ana kadar iyi arkadaşlardı, itişme sırasında adamın eli gözüne çarptı, canı yandığı için anlık refleksle öldürmüş olabilir.

Edit: Hatta bak şu epey ayrıntılı, hem hukuk mezunu olmana bile gerek yok;
barandogan.av.tr
  • infernalcadre  (15.01.21 00:32:27 ~ 00:33:38) 
bildiğim kadarıyla iki tane taksir var zaten.

1) taksirle kişiyi öldürmek: tırla köşeyi dönerken yanlışlıkla kör noktada bulunan yaşlı teyzeyi öldürmek.

2) bilinçli taksirle kişiyi öldürmek: arkadaşının kafasına kutu kola koyup silahla kutuyu vurmaya çalışırken arkadaşını öldürmek.

senin anlattığın örnek bence ikincisi.

edit: evet, hapis cezası alır.
  • makarnavodka  (15.01.21 01:10:57 ~ 01:13:32) 
Şoyle de bir sey var ama. Belki baska konu bu ama mesela kirmizida gecen bir yayayi ezersen (tabii ki kasten olmamak sartiyla) veya otobanin ortasina karsi kaldirima gecmeye calisan yayayi kazayla ezersen sen ceza almiyorsun diye biyorum. Tabii orada karsi taraf hatali, benim basliktaki ornegimde oyle bir sey yok.


  • ahm1  (15.01.21 01:31:11) 
Ama bu sacma degil mi ya? Tamamen kader kurbani oluyorsun. Boyleyse hepimiz bir gun sanssizlik eseri hapse girebiliriz.

Bakin su duruma dikkat cekiyorum: kisilerin aralarindaki mesajlara bakacaklar bir sorun yok. Taniklara soracaklar, butun taniklar aralari cok iyiydi hatta 2 gun once gorustuk, sarmas dolaslardi diyecekler. Kamera kayitlarina da bakacaklar, kimsenin yuz ifadesinde en ufak bir kotu niyet yok, sakalastiklari cok acik belli.

Butun bunlara ragmen nasil ceza verilebilir ki?
  • ahm1  (15.01.21 01:34:12) 
Bilinçli taksirle adam öldürme .

Burada ölüme sebep olan kişi sonucu istemese de önceden öngörebileceği için bilinçli taksirle adam öldürmeden ceza alır .
  • Bostan  (15.01.21 07:44:31) 
[]

Uber olayı

"Uygulamamız sarı taksilerle İstanbullular’a hizmet vermeye devam edecek."

şeklinde mail geldi. Eski siyah büyük araçlara izin vermedi mi devlet? :(


 
ayrıca taksiden ne farkı var şimdi bunun?


  • isveperver  (13.01.21 20:30:27) 
"şirkete bağlı taksi" gibi bir şey olacak herhalde.
siyah büyük araçlara izin verilmedi sanırım ama kesin ve resmi bir bilgim de yok.

  • blatta hiberna  (13.01.21 20:52:51) 
Daha önce de vito tarzı araçların yanı sıra sarı taksilerde de kullanılıyordu. Yalnızca sarı taksilerde kullanılınca bitaksi'den bir farkı olmayacak yani.


  • kakam gelmis olamaz mi  (13.01.21 21:34:47) 
Garip yani. Madem öyle reddedilseydi başvuruları.

"Hadi o zaman tekrar işe başlayın bari ama bizimkileri çok kızdırmayın, sarı taksi kullanın." olmuş.
  • ahm1  (13.01.21 21:35:55) 
taksiden farkı bitaksinin taksiden farkıyla aynı.uber bu alanda tektir.

uber mavi sanırım taksiyle gidiyordum zamanında. benim şoför bir yayaya küfür etti. ben o esnada bir şey yapmadım riske atmadım kendimi :D ubere şikayet ettim ve gerekeni yaptı. bitaksi veya sarı taksi federasyon dernek bu konuda napardı bilmiyorum mesela

siyah araçlar olsaydı keşke :( hiç kullanmadım
  • ShadowOfMoon  (14.01.21 09:50:45) 
[]

hes kodu eşleşmesini yapamıyorum (istanbul kart)

hes kodunu aldım, şu adresten eşleme yapmaya çalışıyorum: kisisellestirme.istanbulkart.istanbul

bilgileri dolduruyorum, onayla diyorum, "3 saniye içinde onaylanacak" diye bir yazı çıkıyor. geri sayıyor, 3 saniye doluyor, sayfa yenileniyor, sonra tekrar boş form gözüküyor ekranda. "form gitmiştir", "onaylanmıştır", "size iletilecektir" vs. gibi bir şey demiyor.

4-5 gün önce de denemiştim. yine aynısı oldu, sonra herhangi bir haber de gelmedi onaylandı vs. diye. muhtemelen eşleme olmadı.

ne yapacağız ya, sistem niye çalışmıyor?

 
Islemi yaptik 3 saniye icinde sayfa yenilenecek diyor. Merak etme bir sey olmaz :)


  • pietro  (11.01.21 17:53:53) 
[]

hesap makinesiyle yüzde hesaplama

yahu eskiden 20x5 yapar, sonra da bölüye (yüzde işareti miydi yoksa?) basardık ve 20'nin yüzde 5'ini öğrenmiş olurduk. şimdi niye olmuyor? özellikle dijital hesap makinelerinde hiç olmuyor.

evet biliyorum alternatif olarak 20x0,05 yazabiliriz ama üstteki yazdığım daha rahat ve kestirmeydi.


 
20% yaparsan 20'nin yüzde birini verir. Yüzde kaçını bulmak istiyorsan çıkan sonucu çarparsın. 20'nin yüzde 5'i için 20%x5 yapman lazım.


  • Tochinoshin  (02.01.21 23:52:31) 
dijitalde olmadı (bilgisayardaki hesap makinesinde).

20% yapıyorum sıfır diyor.
  • ahm1  (03.01.21 00:00:14 ~ 00:00:27) 
20x5% =

şimdi hesap makinesiyle baktım böyle yapıyorum ben. Eşittir demem gerekiyor.
  • rodriguez2  (03.01.21 00:00:57) 
20x5 yap sonra yüze böl.

o yüzde işareti her uygulamada aybi calismiyor gibi... hic kullanmaya gerek yok.

AxB=C C÷100=A'nın %B'si
  • batlegolas  (03.01.21 04:07:12) 
muhasebe mesleğine başladığımdan beri, yani 20 yıldır onlarca hesap makinesi kullandım. daha bir tane bile farklı çalışanını görmedim. yüzde fonksiyonu da en çok kullandığım fonksiyondur.

20x5% yaparsanız 20'nin %5'ini bulursunuz. bunun istisnası yok, olamaz. var diyorsanız, kullandığınız şey hesap makinesi değil, kendini hesap makinesi sanan oyuncak falandır.

5 ile çarpıp 100'e bölmek veya 0,05 ile çarpmak aynı sonucu vermekle birlikte, hadi çıkan sonucu da üstüne ekle derseniz ekleyemez, veya içinden düşemezsiniz.

yani 150 liradan %8,36 indirim yapınca kaç lira kalır bunu hesaplayamazsınız. 2-3 ayrı işlem yapmanız, ya da ayrıca kağıt kalem kullanmanız lazım. oysa % kullanarak 150 x 8,36 % - = dersiniz, hop diye sonucu alırsınız. + = derseniz de 150 liranın üstüne %8,36'sını eklersiniz.
  • kibritsuyu  (03.01.21 06:11:12 ~ 06:40:12) 
[]

Thera-band hakkında sorular

Birkaç sene önce doktorun tavsiyesiyle thera-band almıştım ama o şimdi koptu (dandikmiş de sanırım, neyse). Kırmızı (yani aslında pembeye daha çok benziyor) renk, Marika marka ve üzerinde "Light" yazıyor. Ama internette baktığımda kırmızı rengin karşısında "Orta sertlik" yazıyor hep.

Şimdi ben ne yapsam? "Kırmızıysa kırmızıdır, Light yazmasını falan boşver, kırmızı bir tane sipariş et." mi desem kendi kendime? Yani bu üretenler küçük yazıyı yanlış basmışlardır belki? Asıl önemli olan bandın rengi gibi. O yüzden belki renginin sertlik derecesi doğrudur dedim.

Bir de bu bantı internetten alacağım ama nereden alsam? Güvenilir, bilindik bir yerden alsam iyi olur.

 
thera-band orjinal markanın ismi. sizdeki orjinal olmadığı için thera-band renkleriyle karşılaştırmanız doğru olmayabilir. sizdeki markanın renklerini karşılaştırmak için internet sitesi vb. referansınız yoksa üzerinde yazanı dikkate alın.

kullandığım gri thera-band 7 yıl sonra kopmuştu.
  • qaram  (01.01.21 23:08:52) 
İnternette simdi arattigimda marika marka pembelerin ustunde light yaziyor ama grinin ustunde light yazan da buldum: www.google.com

Neyse o zaman light ise light'tir diyelim ama peki hangi rengini alacagim theraband'in? En light olan tan rengini mi: www.google.com
  • ahm1  (01.01.21 23:30:35) 
işlev kaybınız yoksa ve alışkanlığınıza güveniyorsanız sarıya geçin sorun yaratacak dirençler değil.


  • qaram  (01.01.21 23:37:24) 
Sirt ve omuz agrilarimi gecirmek icin calisacagim. O yuzden korkuyorum sert yaparsam agrilarim daha da artar diye ama sari da en hafif 2. bantmis aslinda, bilemedim.


  • ahm1  (02.01.21 00:22:32) 
[]

Telefon icin masa oyunu onerisi

Satranc uygulamasi lichess'i indirdim. Gayet guzel, kaliteli, hosuma gitti.

Peki bu tip baska ne oyunlar onerirsiniz? Online oynamalik tabii.

Turkiye'de cok bilinmeyen oyunlar da onerirseniz cok sevinirim.

 
seversen hearthstone. ya da soccer stars


  • six packsiz  (23.12.20 01:36:42) 
Catan, carcassone


  • freebird5406_2  (23.12.20 01:48:16) 
Masa oyunu değil ama Brain it on


  • kaset  (23.12.20 02:26:08) 
risk


  • €xpolerer  (23.12.20 12:49:17) 
Star Realms


  • cleric  (23.12.20 13:01:04) 
[]

şu kalemin refill'i var mı? (scrikss)

şu kalemden aldım: www.idefix.com

içindeki mürekkepte "scrikss medium" yazıyor. internette aratıyorum ama "scrikss D1", "scrikss 701" gibi şeyler çıkıyor. ben anlamadım ki bu kalemin refill'i var mı, varsa da hangisi.

bir bilen cevaplayabilir mi?

şu çıkıyor mesela: www.sarfmarket.com.tr

benimki medium ama kısa değil galiba. bir de benimkinin ucu uzun ve daha ince. yani ayrı gibi gözüküyor, hepsi tek parça gibi gözükmüyor. şöyle yani: www.sarfmarket.com.tr

 
hocam aldım dediğiniz kalem uçlu kalem. doğru link verdiğinize emin misiniz?


  • shadowfollower  (21.12.20 21:18:19) 
@shadowfollower +1 , paylaştığınız kalem; "0,7 uçlu basmalı kalem"


  • cursor  (21.12.20 21:22:10) 
aşağıdaki linkteki kalem ise g2 refill olarak geçiyor.

www.scrikss.com.tr
  • shadowfollower  (21.12.20 21:23:21) 
Linki duzelttim. Yanlislikla ayni modelin versatilini koymusum.

Aldigim bu: www.idefix.com
  • ahm1  (21.12.20 21:34:45) 
aşağıdaki mavi veya siyah işinizi görür.

urun.n11.com
urun.n11.com
  • shadowfollower  (21.12.20 22:08:18) 
@shadowfollower: tesekkurler.

Blister ne peki? Tip olarak benimkine cok benziyor ama niye bir yerde G2 bilmem ne yazarken baska yerde Blister yaziyor anlamadim. Bu blister'ler de benimkine uyar mi yani simdi?
  • ahm1  (21.12.20 22:12:31) 
[]

Kendi kendine C vitamini almak

Gerci sanirim bircok insan kafasina gore C vitamini aliyor ama ben yine de sorumu sorayim: evdeki ilac kutusunu karistirirken iki sise C vitamini buldum. SKT'si yaklasiyor. Ben bunlari kafama gore alip hepsini bitirsem bir sey olur mu? Gunde 1 tane mi alayim?




 
günde 1 iyi.
suyla alınan vitaminler vücutta tutulmuyor zaten, zararı yoka ama fazlası faydasız, çişle atılıyor.
gece değil gündüz almaya çalışın ki böbrekler falan yorulmasın.
  • jimjim  (20.12.20 02:51:36) 
internetten prospektüsüne bak, fazlasının zararı olmaz idrarla atılır ama içinde başka kimyasallar varsa fazla doz dokunabilir.


  • killerbee  (20.12.20 03:19:08) 
Youtube sinan canan vitaminler ise yarıyor mu? Kısa cevap, bi halta yaramıyorlar.


  • luluki  (20.12.20 08:06:57) 
İçeriği sağlamsa günde 200 mg'a kadar kullanarak kutuları bitirmenizin sakıncası yok. Diyetinizde taze sebze/meyve fazla değilse "ek" faydası dahi olur.


  • qaram  (20.12.20 11:11:04) 
Kaç mg? Siz kaç kilosunuz?


  • fever  (20.12.20 13:30:33) 
@fever: 600/200 mg yaziyor kutuda. Ne demekse.

Kilom 68
  • ahm1  (20.12.20 18:56:49) 
[]

bir kablolu kulaklığın 80 lira olması

3-4 sene önce (tabii bu, fiyatların katlanması için türkiye'de çok uzun bir süre ama) gidip bir kitapçıdan sony marka kablolu kulaklık almıştım. yani öyle indirimli fiyattan internetten falan da almamıştım. 20-23 lira arası bir şeydi diye hatırlıyorum.

şu anda baktığımda aynı (sanırım, en düşük fiyatlı sony kulaklığı bu) kulaklığın indirimsiz fiyatı 79 lira: www.idefix.com

4 sene önceki dolar kuruna bakıyorum: 3,50. yani dolar 4 senede 2,2 katına çıkmış ama bu kulaklığın fiyatı 4 katına çıkmış.

nasıl oluyor? ekstra vergi mi geldi bu ürünlere?

şu kulaklığı alırken bile düşünüyoruz işe bak ya. neyse, çok moral bozucu şeyler yazmayalım lütfen. zaten hepimiz ne durumda olduğumuzu biliyoruz.

yeni yıl zammı da gelmemiş olabilir bu arada, bilemiyorum yeni yılda zam gelecek mi bu ürüne, geldi mi. belki de 100 lira olacak bu kulaklık.

 
amazon.com'da 9-10 $ civarında fiyatı, yani şu anki ₺ fiyatı uçuk değil gibi.
bu arada yıllar içerisindeki fiyat grafiği de şurada var:
pricespy.co.nz
web sitesinin nereleri referans aldığına dikkat etmedim tam olarak, ama her yıl 7$ civarını görecek kadar bir düşüş olmuş fiyatlarda, belki de siz alırken o fiyata denk geldiniz.
  • gkhncnzdgn  (15.12.20 15:47:14) 
Son zamanlarda kulaklık/mikrofon ve webcam fiyatları uzaktan eğitim yüzünden fırladı sanırım. Talep patladı çok kısa bir sürede.

Aynı şeyi ben de düşünüyordum, 3-5 yıl önce gayet kaliteli Philips marka bir headseti 25 liraya almıştım ya. Geçen bir sorun oldu yenisine bakayım dedim 5 dakika sonra kendimi eski Philips'e sıkı sıkı sarılırken buldum. Allah belasını versin böyle işin
  • panzerkampfwagen iv  (15.12.20 15:48:33 ~ 15:49:38) 
@panzerkampfwagen iv: ben de kulaklığı kaybettim. "neyse ya alırız bir tane kulaklık, 20-30 lira bir şeydir." dedim. şu fiyatı görünce "nasıl kaybettim ben onu" diyorum şimdi :)


  • ahm1  (15.12.20 16:54:29) 
vergi değil ki sadece. o kulaklığın buraya getirilip sana ulaşmasına kadar geçen her aşamadaki maliyet artışı ve bu ülkede hayatımızı sürdürebilmemizin her geçen gün domino etkisiyle artan bedeli. her şey dahil o kulaklığın fiyatının dörde katlanışına.


  • not dark yet  (15.12.20 20:06:20 ~ 20:17:12) 
maliyetler de arttı. elektrik su kira maaş vb. e hepsi fiyata yansıyor tabi bunların


  • argent dawn  (15.12.20 21:09:13) 
@kobuzchu kiz: sizinki daha feciymis ya.


  • ahm1  (15.12.20 23:41:53) 
Kur+Vergi+maliyet artisi+home office vs sebebiyle talep patlamasi.

Biz ofise almak istedik resmen yetişmedi kulaklik.
  • logisticsmanager  (16.12.20 00:58:14) 
[]

Muhabbet kuşu, altın kolyeye zarar verebilir mi?

Şoyle ki muhabbet kusumuz, annemin altin kolye ve kupesiyle oynamayi cok seviyor. Biz de biraz korkuyoruz acaba kemire kemire kirar mi veya buker mi veya baska bir zarar verebilir mi diye. Altini kirabilir mi acaba ya?




 
Evet zinciri bükebilir veya kopartabilir. Üzerinde taş varsa dökülebilir.


  • EasyTiger  (14.12.20 22:51:14) 
Eyvah. İyi bari simdiye kadar bir sey olmadi.

Kovalamaya da gonlum elvermiyor ama mecburen kovalayacagiz.
  • ahm1  (14.12.20 23:01:21) 
bir çok kuş çeşidi, parlak, altın, gümüş gibi şeyleri taşır, saklar. oynar.


  • ankarakecisi  (14.12.20 23:31:20) 
İncik boncuk kemirmeyi çok severler pullu yapıştırmalı tişörtlerimi şapkalarımı mahvetmişliği var dikkat etmek lazım


  • eatpraylaw  (14.12.20 23:57:04) 
[]

Spor ayakkabıyı hayata döndürmek

Yaklaşık 3 senelik, Adidas marka spor ayakkabım var. 3 sene önce satın aldım ama 2 sene giymişimdir. Arada hep havalandırdım veya kullanmadım vs.

Şimdi bu arkadaş aslında giyilebilir durumda. Sadece birkaç süngeri koptu çıktı, bunun da giyim konforuna pek bir etkisi yok ama işte gelin görün ki çok kokuyor bu ayakkabı. Ne yaptıysam olmadı. 1-2 ay balkonda havalandırdım. İçine karbonat döküp havalandırdım. Yetmedi, çamaşır ipine astım iyice hava gelsin diye (bizim balkon yarı kapalı da) ama bana mısın demedi, koku gitmedi. Biraz azaldı, sonra hemen eski kokusu geldi.

Dediğim gibi, ayakkabı giyilebilir durumda. 1 sene daha giyerim ama sırf kokusu yüzünden çöpe gitsin istemiyorum güzelim ayakkabı. Ne diyorsunuz, hayata döner mi bu arkadaş? Nasıl döner? :/

 
elden yıkama veya soğuk suda çamaşır makinesine atmayı deneyebilirsiniz.


  • emininsel  (14.12.20 13:07:33) 
silmekle olmaz yıkanması lazım, süngerleri iyice çıkabilir tabii ama her türlü yıkayıp kalorifer üzerinde 1-2 gün beklemesi lazım kuruması için.


  • anarsika  (14.12.20 13:08:51) 
Bence son olarak makinenin elde yıkama programında yıkayıp. Kalorifer peteği yanında kurutun. Koku hala geçmemiş ise maalesef ki çöp ayakkabi:(


  • secretname  (14.12.20 13:11:13) 
Hızlı kurutma da önemli makinenin yıkama işlemi bittikten sonra ekstra sıkma işlemine atıp kurutmayi bir nebze kısaltmis olursunuz.


  • secretname  (14.12.20 13:14:29) 
(bkz: lostra)


  • veritaslibertas  (14.12.20 13:15:22) 
Şimdi hatırladım. Ayakkabıya küvetin içinde uzunca bir süre su tutmuştum yazın. Sonra balkonda kurutmuştum ama kokusu gitmemişti. Hatta sanki içindeki koku dışına da geçmiş gibiydi :) Ama sabun sürmemiştim.


  • ahm1  (14.12.20 13:35:18 ~ 13:35:29) 
Bir gün baya bir yağmura yakalanmıştım afedersin donuma kadar ıslanmıştım ve ayakkabımın içi su dolmuştu ve çoook iğrenç kokuyordu. giyilmeyecek durumdaydı ayakkabım üstelik 1 senelik bile değildi.

baya araştırmıştım ne yapabilirim diye. İşe yarayan reçeteyi yazayım size de.

Tea Tree Oil (Çay Ağacı Yağı) bir kaç damla ayakkabının içine damlatın. Elinizi korkak alıştırmayın baya ayakkabının içine damıtın (15-20 damla ayakkabı başına makuldur).

Sonra ayakkabınızı bir torbaya koyun ve torbayla sarın. Bunu buzluğa atın ve 24 saat beklesin orada.

Çözülmesi için ayakkabıyı ertesi gün çıkarın. Kokudan eser kalmayacak göreceksiniz. Bende işe yaramıştı en azından. Umarım sizde de yarar.
  • elektr10  (14.12.20 15:37:33) 
Eczaneden borik asit alın. İçine dökün, torbaya koyup ağzını bağlayın 2 gün bekletin.


  • komando kani var bende  (14.12.20 15:58:29) 
[]

masaüstü kalemlik bulamıyorum

idefix, dr gibi bilindik sitelerde masaüstü kalemlik bulamıyorum. kalemlik diye aratınca küçükken okula giderken kullandığımız kalem kutuları çıkıyor karşıma ya da sadece bir tane, en basit bir kalemlik çıkıyor şöyle: www.dr.com.tr

nereden alıyoruz masaüstü kalemlikleri?


 
bu tarz bir şey mi bakıyorsunuz? (git: www.hepsiburada.com


  • korhaydut  (10.12.20 21:47:38) 
o çok teferruatlıymış. sadece kalem koymalık bir şey arıyorum.

yani aslında attığım linkteki gibi bir şey arıyorum ama tasarımın biraz daha güzel olması lazım.
  • ahm1  (10.12.20 21:49:09) 
Ofis kalemlik diye aratınca böyle şeyler çıktı:

urun.n11.com
  • epistemic_regress  (10.12.20 22:00:24) 
Bu da teklisi:

urun.n11.com
  • epistemic_regress  (10.12.20 22:01:30) 
kırtasiyeden, metromarketten vs. bulabilirsiniz.


  • naksidil  (10.12.20 22:39:02) 
sevmediginiz ya da hediye gelmis suslu coffee mug'lari kalemlik olarak kullanabilirsiniz. ya da sirf bu amacla mug alabilirsiniz. banyolara konulan dis fircaliklari da kalemlik olabiliyor. illa kalemlik diye aramazsaniz secenekleriniz cogalir.


  • kurbanlik koyun  (10.12.20 22:53:28) 
Seramik masa üstü kalemlik diye aratıp görsellere bakınca daha güzel kalemlikler çıkıyor.


  • pro9it9is9  (10.12.20 22:58:37) 
ikeanınki güzel

www.ikea.com.tr
  • xrated  (10.12.20 23:11:08 ~ 23:11:51) 
[]

kurtlar vadisi nasıl bitiyor?

sadece 12-13 yaşlarında 2-3 sezon izlemiş biri olarak bir yerden aklıma geldi ve bu polat'ın mafyayı bitirip bitirmediği aklıma takıldı. mafyaya girerkenki amacı buydu çünkü ama köprünün altından yüzlerce bölüm aktı tabii.

nasıl bitiyor kısaca?


 
Polat mafyayı çökertiyor. Sonra polat'ın devlet için çalıştığı ortaya çıkıyor. mahkemeye çıkıyorlar. Ben ne yaptıysam vatan için yaptım falan derken salıyorlar bunları. Sonra mafya bitince ne kaldı? iş adamları kaldı. İş adamlarının arasına girip onları da eh işte bitiriyorlar gibi olurken, işin içine devletin yozlaşmış adamları giriyor. Devletten kovulmuş, devleti ele geçirmek isteyen adamlar falan. En meşhuru iskender büyük <3 bu iskender büyük ölüyor, bir başka yine devlet içinde devlet adamları geliyor. bunlar bir bir ölüyorlar. 4-5 tane var böyle gelen.

ennn sonra işin içine üzerimize oyun oynayan yabancı devletler giriyor. polat ve yeniden canlandırdığı kamu güvenli teşkilatı örgütüyle bunlara dur diyor. Ama uzun sürüyor bu muhabbetler. öyle hemen bitmiyorlar. O sıra ihtiyarlar denilen gizli bir türk oluşumu var. Polat'a görev falan veriyorlardı. O oluşumun liderine ak sakallı diyorlar. Polat, ilerleyen bölümlerde ak sakallı oluyor. Yani oluşumun başına geçiyor. Ama saklanıyor bir süre, çoğu kişi bilmiyor bunu. Akif denilen bir başkası da kgb'nin başına geçiyor.

işte amerikalılarla çatışma cart curt derken. Gizemli bir asa varmış. illuminati için önemli bir asa. O asayı bulmak için, illuminati gölge isimli bir paralı asker liderini tutuyorlar. Adamın amacı asayı bulup, illuminatiye girmek. Asa da kgb'nin üssünde saklanıyor. Gölge ve ekibi kgb üssünü basıp, herkesi öldürüyor. bir polat ve kazma cahit kalıyorlar. kazma cahit ve polat bir süre uğraştıktan sonra gölge ve diğer üst düzey illuminaticileri öldürüyor, sonra kgb üyelerinin gömüldüğü mezarlığa gidip dua okuyorlar. böyle bitiyor.
  • eazy  (10.12.20 20:29:48 ~ 20:31:28) 
@eazy devamı olan "pusu"yu da anlatmış, ama KV mahkeme sahneleri ile bitiyor. Vaktin yoksa mahkeme sahneleri izle youtubedan.


  • John Bloor  (11.12.20 10:14:51) 
[]

Tosla'da iade edilen parayı çekmek

Bir kampanya kapsaminda 25 lira iade geldi. Kampanya sayfasina şoyle yaziyor: "Ödül yüklemeleri harcanmadığı takdirde Ocak ayının ikinci haftası geri alınacak."

Hesap 30 lira oldu. Merak ettim cekilebiliyor mu diye ve 30 lirayi cektim. İs bankasi hesabima cekecegim icin henuz yatmadi hesabima ama bir uyari da vermedi, muhtemelen yarin yatar. Peki benim bunu yapmam yasak mi?

Şoyle şeyler de yaziyor cunku kampanyalarin detaylarinda: "kampanyayı manipüle edecek şekilde hareket eden ve/veya hile yaptığı tespit edilen kullanıcıların kampanya kullanımına ilişkin haklarını iptal etme veya indirimi geri alma, yeniden yüklememe ve her türlü hakkını saklı tutar."

Yani benim yaptigim olayin coktan farkindadirlar. Ocak ayinda cekilmesin diye parayi hesabima cekip oradan harcarim veya hesabama cekerim, sonra hemen tosla'ya aktaririm, o durumda da ocak ayinda cekmezler sanirim.

Konuyla ilgili tecrubesi olan var mi?

 
Cekebilirsin. Para senin paran.


  • brkylmz  (09.12.20 07:40:35) 
ibana at bişey olmaz. puan değil nakit iade sonuçta. ben çok kez çektim.


  • xrated  (09.12.20 08:00:04) 
E o zaman niye oduller kullanilmazsa geri alinir demisler? Ne kurtarirsak kâr mi diyorlar?

Bence yakinda bununla ilgili bir sey yaparlar ama.
  • ahm1  (09.12.20 11:10:50) 
[]

100 lira altı tükenmez kalem önerisi

Şöyle şık bir kalemim olsun istiyorum, bazı şeyleri not almak için kullanacağım. Ama çok fazla para da veremem. Max 100 lira bütçe ayırdım. Mesela şu kalem güzel gibi ama denemeden de bu riske girebilir miyim bilmiyorum: www.kirtasiyedunyasi.com

Ek soru olarak da şık bir not defteri önerebilen olursa (max 60 liralık) süper olur.


 
bu kalem sümen takımı kalemi :))

www.kalemhediye.com

mcdn01.gittigidiyor.net
  • killerbee  (07.12.20 23:25:29 ~ 23:27:48) 
Scrikss çok bilinen bir marka, güvenip alabilirsin bence.

Defter deyince de Moleskine bakabilirsin.
www.trendyol.com

Ya da benim hayatta en en en sevdiğim defter olan Faber Castell'in şu serisine bakabilirsin (kırmızısı favorim).
www.idefix.com
Bunların daha ufak not defteri şeklinde olanları da var.

Ekleme: offf şunlar da çok güzelmiş ama çok pahalı
www.markakalem.com
  • buff  (07.12.20 23:26:20 ~ 23:41:39) 
bunların çok şık olup kırmızı, mavi ve uçlu olanı var. üç tanesi aynı kalemde. çevirmeli. ondan al


  • alt4y  (07.12.20 23:30:59) 
arkadaşın dediği multi fonksiyonlu kalemler bunlar

www.markakalem.com

kutulu ve kutusuz satılıyor, kutulu olanla hediye için sanırım.
  • killerbee  (07.12.20 23:33:57 ~ 23:34:17) 
@killerber: sumen takimi kalemi benim kullanim seklime uymaz mi diyorsunuz? Cok anlamam bu islerden.


  • ahm1  (07.12.20 23:34:35) 
Multifonksiyona gerek yok. Sadece siyah olsa yeter.

Yahu bu not defterleri niye bu kadar pahali ya?
  • ahm1  (07.12.20 23:36:05) 
bu kalemlerin kapakları genelde sıkı olmaz, çekince çat diye gelsin diye.

görüp baksan neyse de, cebindeyken çantadayken kapağı çıkıp batırmasın ortalığı.

bir de alakasız bir yerde kullansan, kimin masasından yürüttü acaba falan diyebilirler :)
  • killerbee  (07.12.20 23:47:58) 
@killerbee: aaa o zaman olmazmis ya. Tesekkurler bu bilgi icin :)


  • ahm1  (07.12.20 23:50:52) 
bak bunlar var ikili

www.avansas.com

içleri ne renktir bilmiyorum ama muhtemelen yedek iç satılır istediğin renk aynı markanın diğer ürünlerinde var.

www.n11.com
  • killerbee  (07.12.20 23:51:00) 
[]

Miras payları nasıl belirleniyor? (Maradona'nın mirası)

Haberde şöyle yazıyor: "... yargıcın kimin ne pay alacağına karar vermesi gerekiyor. Miras konusunda uzman Arjantinli hukukçular BBC'ye bunun aylar sürebileceğini söylüyorlar.

Tabi bu süreçte paylar açıklandığında mirasçıların birbiriyle anlaşmazlıklara düşmesi de olası."

8 çocuğu olduğu düşünülüyor. Neden mirası 8 çocuk arasında (veya son olarak kaç çocuğu olduğu belirlenirse) eşit olarak paylaştırılmıyor? Neye göre birine az, diğerine çok verecekler?

 
arjantin medeni kanununa bakmak lazım.


  • elitoangelito  (07.12.20 20:06:54) 
Borcu varsa, öncelikle borçlulara ödeme yapılması gerekebilir. Bundan hangi borçluya hangi sırayla ödeme yapılacağına karar vermek gerekebilir. Borçlar fazlaysa varlığından bile fazla olabilir.


  • burfak  (08.12.20 10:53:20) 
[]

"çamaşır suyu kullanmayınız"

bir sürü tekstil ürününde bunu görmeye başladım. mesela bulaşık kurutma örtüsünde bile bu yazıyor.

çamaşır suyunun ne gibi bir zararı var? bir de, çamaşır suyunun kullanım alanı ne kaldı?


 
Beyazlar dışında çamaşır suyu kullanılan kumaş var mı zaten?


  • fezagezgini  (01.12.20 20:59:34) 
çamaşır suyu giysideki rengin atmasına sebep olur, beyaz leke olur giysi o yüzden kullanmamak lazım.


  • neira  (01.12.20 21:00:29) 
Beyazlarda da, mesela yastik kilifinda (yani yastigin ic kilifi var ya, onu diyorum) yorgan kilifinda da camasir suyu kullanmayiniz diyor.


  • ahm1  (01.12.20 21:12:33 ~ 21:13:47) 
adı çamaşır suyu olsa da çamaşırlara zarar veriyor. kullanım alanı sadece zemin ve diğer yüzeylerin temizliği olabilir ancak bunlar ve başka kullanım alanları da durulama sırasında çamaşır suyundan yeterince arındırılamadığı için zararlı.
ağır kimyasal sonuçta. üstüne bir de solunum yolları için zararı var.

elbette pandemi süreci olağan dışı olduğu için ihmal edilebilir.
  • jimjim  (01.12.20 21:23:55) 
Camasir suyu kumasi yipratir. Bir sure sonra yirtilmaya sebep olur.


  • nax  (02.12.20 17:51:16) 
[]

ne düşünüyorsunuz?

soru: gece yatarken ve boş anlarınızda ne düşünüyorsunuz?

ben mesela gece başımı yastığa koyduğumda çoğunlukla -biraz saçma gelecek ama :)- geçmişte yaptığım esprileri ve nasıl gülündüğünü düşünüyorum ve de ileriye dönük espri tasarlıyorum.

gün içinde mesela yolda yürürken de yaptığım ve yapacağım esprileri düşünüyorum. mesela kendim bir durum senaryosu yaratıyorum ve "şurada şunu desem süper espri olur" diye düşünüyorum ama tabii işin diğer kısmı var bir de. genelde gece yatarken değil ama yolda yürürken veya evde boş olduğumda falan yıllar önceki kötü olaylar bile aklıma geliyor ve küfredip duruyorum.

açıkçası bu iki türlü düşünmeyi de bırakmak istiyorum. çünkü esprileri düşünüp mutlu olmak bir yere kadar. bir saatten sonra sürekli aynı esprileri düşünüyorsun. yeri geliyor 5 sene öncesine gidiyorsun ve bu oldukça saçmalamaya başlıyor.

e diğer türlü, olumsuz şeyleri düşünmek de başlı başına zarar zaten. moralim bozuluyor, sinir küpü oluyorum vs. vs.

ek soru: bu düşünme şeklini ne yapacağız ya? nasıl bir değişiklik lazım?

 
Seks düşünüyorum. Eski seksler yapamadıklarım tekrar yapmak istediklerim ulan keşke yapabilseydim dediklerim.
Dünyanın çeşitli yerlerinde o anki zevkime göre kurduğum kralliklari yönetiyorum.
Broker olma hayali kuruyorum.
Yine seks düşünüyorum.
Kamyon tanker gibi araçlar kullandığımı hayal ediyorum.
Land cruiser kullandığımı hayal ediyorum.
seks düşünüyorum.
Öyle yani.
  • allah yazdiysa bozsun  (01.12.20 00:17:13) 
Genelde konu konuyu açıyor. Yarın yapacaklarımla ilgili düşünüyorum bir şeyler, gerçi yastığa uyumak için kafamı koyduktan sonra hemen uykuya dalabilen biriyim. Dolayısıyla süre kısa oluyor. Ama şu aralar fark ettim ki kendi irademin dışında bir şeyler aklıma geliyor ya da bazı imgeler oluşuyor. Buna bir ara kafa yormayı düşünüyorum, irade dışı zihinde bir şeylerin oluşması mevzusuna.

Sizin mevzu da değişik cidden. İnsanın yapacağı espirileri kurgulaması bence toplumda onaylanma arzusundan kaynaklı. Bunun sizdeki derecesi ne kadar sağlıklı bilemedim:/
  • Amaranta ursula  (01.12.20 00:19:46) 
Evet, espri dusunmenin pek saglikli olmadigini hissediyordum zaten :/


  • ahm1  (01.12.20 00:52:36) 
özellikle geceleri, gündemimde biri ya da bir şey, bir olay varsa onu düşünürüm.
söylenenleri, söylediklerimi düşünürüm, bastırdığım ya da gizlediğim duyguları hissederim.

işle ilgili yoğunluğum varsa ya da yapmam gereken şeyler biriktiyse onları organize ederim.

zihnimin boşta ve serbest olduğu dönemlerde genelde hayal kuruyorum.
  • blatta hiberna  (01.12.20 01:02:26) 
Vallahi şunu yapıyorum çok net. Çok buyük sayıyı bir başka büyük sayiýa bölme. Bölme işleminde rakamların yerini falan hatırlamaya çalışırken uyuyorum.


  • velvetmorning  (01.12.20 10:58:23) 
Düşünmemek için sesli kitap, podcast, youtube videosu falan açıp öyle uyuyorum. Genelde evde hep bu şekilde gürültü vardır, duştayken bile açıyorum bir şey.


  • peki madem  (01.12.20 13:26:18) 
Ben düşünmüyorum hiçbir şey. Sadece uykuyu ve simsiyah boşluğu düşünüyorum. Bazen yatak ne kadar rahat ya ne güzel uyuyacağım şimdi diye düşünerek uyuyorum.


  • jazzabel  (01.12.20 14:14:33) 
cok gec saatlerde yatiyorum ve erken kalkiyorum; bir sey dusunecek ya da planlayacak halim olmadan uyumus oluyorum genelde... ama yazilarlardan bazilari hosuma gitti, deneyecegim :D


  • sweetoffice  (01.12.20 14:31:50) 
Cocuklugumdan beri kafamda cevirdigim 20+ senaryo var. Yazsam her biri 10+ sezon dizi olur.

Vakit vakti duygu durumuma ve yasadigim olaylara bagli olarak birine odaklanip kafamda tekrar oynatiyor ve eklemeler yapiyorum. Bu senaryolardan bazilarina uzun suredir donmedim, oyle kenarda duruyorlar. Bir ara yaziya dokmeyi denedim, dusunme hizim yazma hizimdan daha fazla oldugu icin yapamadim.

Masaustu RPG oyun yoneticisi olmami da bu senaryo yazimina borcluyum sanirim.
  • cleric  (02.12.20 14:41:13) 
[]

Yemeği ödül olarak görmek

Ezelden beridir zayif bir insanim ama pandemiyle birlikte biraz kilo aldim.

Aslinda şu durum uzun zamandir devam ediyor ama son zamanlarda hepten kafama dank etti: canım sıkkın oldugu zamanlarda yemek (daha cok tatli) soyleyip şoyle bir keyif yapayim diye dusunuyorum. Zil calinca mutlu oluyorum.

Uzun zamandir bu donguyu kirmaya ugrasiyorum ama bir turlu olmuyor. Bu donguyu sadece yuzmeye giderken kirabildim. 3 ay tatli yememistim, canim da istemiyordu, cunku kas yapiyordum. Su an spor yapabilmem mumkun degil. Daha fazla kilo almak da istemiyorum. Ama nasil birakacagim tatli ve hamur isini? Oyle basitce "yeme" demekle de olmuyor.

Ayrica yemek siparisi verme hastaligim da var. Saglikli beslenirken bu sefer de saglikli yemeklerin siparisini veriyordum, butceme bayagi katkisi(!) oluyordu.

Nasil olacak nasil bu kotu aliskanliklarimi yenmek?? :(( 2 senedir "yarın bırakıyorum" diyorum ama olmuyor :(

 
Ege fitness izleyin. Tasarruf ve sporcu/savaşçı mentalitesini sindirmiş bir arkadaş. Bir iki video itici gelebilir ama kanaatimce dürüst bir kimse. Sayesinde 14 kilo verip hayatımda görmediğim damarlarımı gördüm pandemi döneminde. Şiddetle tavsiye ederim


  • hsktr  (25.11.20 20:25:38) 
Ödül olarak görünce bağımlılık oluşuyor. Sağlıklı alternatifler bulup yerine koymak lazım. Ben hepsini bıraktım ama kendi kendime bırakamıyordum diyetisyen yardımıyla oldu biraz. Canım tatlı çekiyor bana tatlı ver diyordum, hurma arasına fıstık ezmesi, tatlı smoothieler veriyordu. Bir süre sonra zaten insan aramıyor ve uzun süre sonra yediğinde içindeki yapay tadı alıyorsunuz.

Canınız bir şey çektiğinde başına fit, diyet, keto yazınca zaten şekersiz hamursuz alternatif tarifler çıkıyor. Yaptıkça bırakırsınız ama yemek yapma alışkanlığından başlayın bence.
  • jazzabel  (25.11.20 20:35:35) 
@jrr tolkien: "Yemegin odul olarak gorulmesi oldukca normal bir durum bence."

ama işte sürekli kendini tatlıyla ödüllendirirsen de obez bir insan olursun. ödüllendirme olayı evrimsel olarak normal ama günümüz şartlarında hiç sağlıklı değil.

ben garip bir şekilde cheat day olayına bile ihtiyaç duymamıştım 3-4 ay boyunca. sadece bir kere bir tane küçük bir tatlı yemiştim çok ısrar üzerine. o dönem ödüllendirilme olayını kaslarım sayesinde hallediyordum.

ama işte birkaç senedir hiçbir spor yapamıyorum, çok kötü oldu.
  • ahm1  (25.11.20 20:39:00 ~ 20:39:14) 
Cok güzel sağlıklı tatlı tarifleri var aslında , ben o şekilde kırdım tatlı yeme alışkanlığımı. Şu an diyetisyen eşliğinde sağlıklı beslenmeye çalışıyorum ve ihtiyacım olan tatlıyı da bir şekilde tüketiyorum. Eğer yaparım diyorsanız size alternatif bir kaç tarif yazabilirim özelden.


  • carmenta  (25.11.20 20:46:07) 
[]

Kripto-yahudi?

Kripto-fetocuyu duymustuk ama tam olarak ne demek diye okumamistim hic. Kripto-yahudi de ayni anlama mi geliyor?

"Kimligini gizleyen" olarak mi kullaniliyor?


 
Portekizliler 1400 lü yıllarda Afrika da sömürge durumdaydılar. Sömüren tacirlerin bir kısmı da Yahudiydi ve köle ticareti yapıyorlardı. fakat kimlikleriyle/etnisiteleri/dinsel kimlikleriyle değil Portekizli olarak anıldılar.
şimdilerde onların heykelleri yıkılıyor filan.

  • ankarakecisi  (22.11.20 20:36:24) 
Kimlik o derece gizli olur ki bazen müslüman isimleri de kullanırlar.
Türkiye'de sebetaycılar bunlara denk düşer.

  • Erva  (22.11.20 21:47:52) 
[]

seo hakkında

bir tane site açtım. hobi olarak yaptığımı siteye aktarmaya çalışıyorum. çok bir beklentim yok, aylık bin lira civarı bir gelir getirsin yeter (şimdilik. belki ileride daha fazla isterim).

seo olayı çıktı karşıma. biraz bakınca gözüm korktu açıkçası. bir sürü şey söyleniyor, zor vs. gibisinden.

seo'yu kendime yeter şekilde öğrenmem gerçekten zor mu? ne kadar zamanımı alır? kaynak önerebilir misiniz?

bir de ben bir yerde (şimdi hatırlamıyorum) sitem ile ilgili olabilecek anahtar kelime aramaları yapmıştım ama bir baktım, neredeyse kimse aratmıyor bu kelimeleri. sadece bazı kelimelerde 1-2 ülke çıkıyor :) yani kimse arayıp da bulmayacak mı acaba benim sitemi? halbuki güzel bir konu olduğunu düşünüyordum.

edit: backlink olayı da var mesela. şimdi ben örneğin reddit'e girip bir konu hakkında bir şey yazdıktan sonra "şuradan ulaşabilirsiniz: link" desem backlink mi oluyor? işe yarar mı? böyle yapayım mı? hangi aşamada spam denip banlar beni google?

 
'Aylık bin lira gelsin yeter'

Yüzde 99 ihtimalle aylık 1kyı hiçbir zaman sadece reklam geliriyle kazanamayacaksın. Siteyi kullanarak bir servis ya da ürün satarsan olabilir. Bu cümleden sonrasını okumadım.
  • mg3929  (21.11.20 23:14:31) 
temel seviyede seo işini kendin de çözebilirsin. aşağıdaki siteyi öneririm.

www.seohocasi.com
  • facebook  (21.11.20 23:14:33) 
/konudan bağımsız bir sey sormak istiyorum/ aylık 1k kazanmak mümkün mu? Yani yaygin mi oyle site araciligiyla bu kadar para kazanmak(tabi kisa surede)


  • optimistbakunin  (21.11.20 23:27:52 ~ 23:28:39) 
@mg39: internette tonlarca, bir sey satmayan ama inanilmaz emekle icerik uretip koyan siteler var. O zaman onlar da 3-5 kurus bir sey mi kazaniyor?

Sanki girdigimiz butun siteler bir sey satiyor.
  • ahm1  (22.11.20 01:04:49) 
@ahm1 evet. Tonlarca dediğiniz siteler bütün girişimlerin yüzde birinden daha az. Ek olarak, bu siteler bi plan proje sonucu oluşturulmuş ve çoğunlukla bir ekip tarafından yürütülen, maddi yatırımlar da yapılan oluşumlar. Yav bi site yaptım, seo falan bilmeyom ama nasıl olur acaba denerek yapılan sitelerden 1k kazanma ihtimali sıfıra yakın.


  • mg3929  (22.11.20 01:21:04) 
"Ek olarak, bu siteler bi plan proje sonucu oluşturulmuş ve çoğunlukla bir ekip tarafından yürütülen, maddi yatırımlar da yapılan oluşumlar."

Yani bu kadar emek ve para harcanan siteler hicbir sey kazanmiyor? Baska sorum yok.
  • ahm1  (22.11.20 01:25:31) 
hayir abi o sitelerin bir sey kazanma sansi oluyor iste, yatirim - risk ile iyi bir planlamayla bir sansin olabiliyor. bir web sitesini cok cok iyi bir fikirle, cok cok iyi icerikle, tam zamanli bir ekiple calisarak populer ve bir ihtimal kendini dondurecek seviyeye getirebilirsiniz. bu total girisimlerin cok cok ufak bir kisminin basarabilecegi bir seydir. @mg3929 da onu demeye calisiyor. hobin cok ilginc baska hic bir yerde bulunmayan bir sey degilse ve her ay 1-2 milyon kisinin ilgisini cekecek, bu konuda de-facto kaynak olacak bir site yaratmiyorsan "cok beklentim yok" dedigin rakama yaklasamazsin bile. yaklasamazsin derken 6 ayda 3 lira belki kazanmaktan bahsediyorum.

yapamazsin bosver olarak yanlis algilamani istemem. sadece "cok beklentim yok, aylik 1000 lira" diyorsan muhtemelen bu islerin nasil dondugunu hic bilmiyorsun demektir cunku bireysel bir hobi sitesinden ayda 1000 lira getiri baya siradisi bir olaydir. yapilabilir, sen de yapabilirsin, ama bu "cok beklentim yok simdilik, belki gelecekte daha cok da isterim" denebilecek hafiflikte bir hedef degil.

seoya falan da takilma, aslinda temel bir iki en iyi pratik harici gercekte seo diye bir sey yok. her seo yapan ilk sayfaya cikiyorsa ilk sayfanin ne kadar buyuk olmasi gerek dusunebiliyor musun?

milyonlarin ilgisini cekecek, kaliteli ve benzersiz icerik uret, insanlar senin siteni linkledikce seo problemi kendiliginden hallolacaktir. hic kimse de seo optimize ettim deyip senin ustune kalici olarak cikamaz o zaman.
  • robokot  (22.11.20 06:11:39 ~ 06:12:45) 
eğer sitenizi wordpress ile yaptıysanız, "yoast seo" eklentisi kullanın.
yazılarınızı hazırlarken bu eklentiyi düzgün kullanırsanız seo ile ilgili ekstra bir şey yapmanıza (bilginiz olmadığını söylediğiniz için) gerek yok bence.

kazanç konusuna gelince,
- niş bir konu olması,
- hakkında çok fazla başka site olmaması,
- ingilizce olması

bu şartları sağlıyorsa güzel bir kazanç elde edebilirsiniz ama 1 yıldan önce pek bir şey beklemeyin.

satış yapmadan kazanç yöntemleri:
- google adsense,
- affilite marketing

Sitenin İngilizce olması bu iki yöntem için de hayati önemi haiz.
Eğer Türkçe ise, yukarda bir arkadaşın dediği gibi 6 ayda 3 lira bile kazanamazsınız.
  • blokberg  (22.11.20 15:59:31) 
evet, site ingilizce. zaten ben de ona güveniyorum. dünyanın dört bir yanındaki herkesin ilgisini çekebilecek bir konu.


  • ahm1  (22.11.20 16:26:02) 
Evet backlink olayı neredeyse anlattığın gibi, hit alan ve google tarafından güvenilen sitelerden sizin sitenize ne kadar gerçek link olursa o kadar iyi olur.

Seo işi aslında sabır isteyen, zamanla gelişen bişey. Kaldı ki aranan içerik çok fazla sitede yoksa zaten google sizi ilk sayfalarda hatta ilk sıralarda çıkaracaktır.

Ayda ortalama 250 bin ziyaretçi, ortalama 500 bin hit ile içeriğe göre günde ortalama 10-15 dolar getiri sağlanabilir.

Adsense olayı çok değişkenli aslında, bazı reklamlarda tık başına 0,05 dolar bile verebilirken bazı reklamlarda 0,50 hatta 1 dolar bile kazandırabilir.

Tam hatırlamamakla birlikte bu sanırım reklam veren ile google arasındaki fiyatlandırma ve anlaşmayla alakalı, bizi ilgilendire kısım değil.

Yani ayda bin lira kazanmak için ortalama 100 bin ziyaretçi lazım, ki bu ciddi bir sayı. Duyuru girişindeki gibi "şimdilik idare eder" bir sayı değil maalesef, bu bahsettiğim ingilizce içerik için geçerli. Türkçe sitelerde tık başına ücret aşırı komik, kuruş kuruş veriyor.
  • John Bloor  (23.11.20 12:18:47) 
[]

Udemy vs. Coursera

Dil kursuna kaydolacagim. Bir yanda udemy, bastan asagi bir dili 40 liraya ogretiyor. Diger yanda coursera, aylik 49 dolar istiyor.

Aradaki fiyat farkina deger mi? Coursera'nin sertifikasi sadece katilim sertifikasi mi yoksa sinav falan yapip "tamam, sen b1 oldun, al belgeni" mi diyorlar?

Yani sinavsiz sertifika vermelerinin pek bir esprisi olmaz herhalde. O sadece "kursumuza katilmistir" sertifikasi olur.

Ne dersiniz, hangisinden ogrensem? Pek bilgim yok iki site hakkinda.

 
Hocam Udemy'e para vermem vermemde kurslar hiç bana hitap etmiyor. Coursera için financial aid için başvuru yapın ben su sayede öğrenciyken 7 tane sertfika almıştım:)


  • spacevan  (08.11.20 23:18:56 ~ 23:23:58) 
[]

Kısa ve ince çorap arıyorum

Ön not: sizlanmalarimi okumak istemiyorsaniz son paragrafa gidebilirsiniz.

Decathlon'da artengo marka corabin bir modeli vardi, cok iyiydi. İnce, astarsiz. 13-15 tane almistim ve 2-3 sene boyunca goturduler beni. Cok memnundum.

2 sene once coraplari anlamadigim bir bicimde kalinlastirdilar. Guya dayaniklastirmak icin ic kisma havlu (diyorlar) eklediler ama eskisi gayet dayanikliydi zaten ve de kimileri ince dese de yazin giyilemeyecek kadar kalinlar. Bir de o havlu kisimlari dokuluyor zaten. Bekledim, yine ince modelini cikarirlar diye ama hic sasmadilar, ince corap uretmediler. Benden baska ince corap talep eden kimse yok mu gercekten cok garip.

Soru: kisa (bilek ustu), ince, astarsiz corap ariyorum (yazlik bu diyeceksiniz ama ben kisin da giyiyorum. Ozellikle evde sadece kisa corap giyiyorum). Decathlon, lc waikiki, koton vs vs. bilindik yerlere baktim zaten. Kimi hic guzel degil, kimi pahali olmasina ragmen dandik (mavi'den uzun corap almistim, birkac ay sonra cope attim). Pazardan, sokaktan da almam. İstanbul'dayim, biri eminonu'nde mi bir yerde corapci var, istedigin kalitede alabilirsin demisti ama bulamadim o mesaji. Nereden alsam, nereye baksam? Geleneksel yontemlerle corap edinemeyecegim belli ki. Bir corap icin dustugum hale bakin.

 
belki burada bulabilirsiniz.
www.coraptoptancisi.com

  • ilkot  (02.11.20 09:19:26) 
[]

Yabancılarla konusabilecegimiz bir uygalama var mı?

Live chat, OK Live gibi olmayan, duzeyli bir uygulama ariyorum.

Bir tane ingilizce ogrenme uygulamasi var mesela. Onun chat kismi da var. Pek kimse bilmedigi, yuzlerce kisi dolusmadigi icin oradan istedigine mesaj atip duzeyli bir sekilde konusabiliyorsun ama orasi da hintli, pakistanli dolu. Daha cok avrupali ariyorum, burada tek tuk var.

Evet durust olalim: amacim bazi kadinlarla duzeyli sohbet etmek. Var midir boyle duzeyli uygulamalar?

Aslinda ayni bahsettigim gibi bir uygulama daha olsa super olur ama.

 
Tandem


  • olaylar olaylar  (31.10.20 00:00:35) 
Reddit subreditlerinin chatlerini deneyebilirsiniz belki


  • the end of time  (31.10.20 01:27:06) 
Slowly uygulaması mektuplaşma sağlıyor.


  • Seedy  (25.08.22 03:25:29) 
[]

Muhabbet kuşumuz bize bir şey anlatmaya çalışıyor

Kendisi 4 senedir bizimle ve dişi. Bizden ayrilmazdi, pesimizde olurdu hep ama bir suredir biz de kendisiyle pek ilgilenemiyorduk ve son olarak da garip bir davranisa basladi.

Ne zaman "gel" vs desem gagasini, oldugu yerin zeminine surtuyor. 10 kere ust uste gel desem, usanmadan 10 kere gagasini surtuyor (yani ben gel diyorum, o surtuyor, ben gel diyorum, o surtuyor seklinde) ve de gelmiyor bana.

Ama kardesim veya babam dediginde ise bir sey yapmiyor ama onlara da gitmiyor. Onlar bir sey soylediginde nadiren gagasini surtuyor.

Acaba bize ne anlatmaya calisiyor olabilir? Cok garip gercekten. Tik gibi bir seyi oldu.

 
4 yıldır bakıyorsanız illa ki vardır, ama ben yine de sorayım kalamar kemiği ya da gaga taşı halen mevcut değil mi kafeste?


  • koskoca kirpi  (23.10.20 20:09:09) 
evet, var. tüneklerine de geçirdim hatta.


  • ahm1  (23.10.20 20:19:38) 
O da size gel yapıyordur belki :P Ciddi bir şey olacağını sanmıyorum ama gagasını gözlemleyin mantarı falan varsa göz etrafında gagada ayaklarda pütürler çıkmaya başlayabilir (mantardan kaşınıyorsa diye dedim) ama sanmıyorum


  • eatpraylaw  (23.10.20 20:29:48) 
Bizim muhabbet kuşu da bir dönem aynı şekilde hareket ediyordu meğer taşı düşmüş, bakar körlük görmemişiz mesaj veriyormuş bize :) Benzer bir şey sandım ben de.

O dönem taşı anlamadan önce veterinere de sormuştum eğer tüy yolması ya da kısmı tüy dökülmesi yoksa (stresten ya da mantardan olabilirmiş) sıkıntı yapmamamız gerektiğini söylemişti.
  • koskoca kirpi  (23.10.20 20:29:54 ~ 20:30:25) 
yok zaten ciddi bir şey olduğunu düşünmüyoruz. keyfi yerinde gözüküyor, herhangi bir sağlık sorunu yok ama ilginç geldi, merak ettik.


  • ahm1  (23.10.20 21:09:30) 
Komut almayı öğrenmiş ama yanlış öğrenmiş herhalde :)


  • antihero  (23.10.20 21:15:48) 
[]

sporun katkısı gerçekten %20 mi?

kilo verme, göbek eritme, kaslanma (aslında kas alma olayı biraz daha farklı olması lazım) ile ilgili hangi yazıyı okusam beslenme %80, spor %20 etkiliyor diye yazıyor.

ben bu olayda kendi hikayemi anlatıp sormak istiyorum.

2 sene önce skinny-fat olduğum için beslenmeme çeki düzen verip spor yapmaya karar verdim (boy 1,68, kilo 62-63 idi). 1 ay yüzdüm, sonra bir sakatlık oldu, 1 ay ara verdim, sonra 3,5 ay düzenli yüzdüm. bu yüzmelerin sadece son 3,5 ayında beslenmeme tam olarak dikkat ettim. öncesinde tatlı, mcdonalds vs. tüketiyordum ama yeni düzene geçmeye çalışıp geçememe durumu vardı, neyse.

3,5 ay boyunca haftada 4 gün yüzmeye gittim. sadece birkaç kere 3'e inmiştir bu sayı. bu süreçte, kendimi hiçbir zaman aç bırakmamama rağmen kilom bayağı azaldı. hatta bir noktadan sonra kilo almak istedim (alamadım, zorla yiyemiyorum), çünkü 59'a kadar düşmüştüm. evet, göbeğim gitti, kaslandım da ama genel olarak istediğimden daha cılız bir yapıya sahip oldum, bacaklar bayağı cılzlaştı, mesela diz kapağım bayağı görünür oldu ve kötü gözüküyordu açıkçası.

beslenmeme dikkat ettim, evet ama %70-80 arası sağlıklı beslenmişimdir. sabahları mesela iki dilim ekmekle birlikte (ekmek olmayınca baş dönmesi oluyor, B bilmem kaç vitamini varmış da unuttum şimdi, doktor 1-2 dilim ye demişti) peynir, zeytin, yumurta (sarı-beyaz), çay tüketiyordum. öğlenleri genelde yoğurdun içine 15-20 tane siyah üzüm (dışarıdaysam dürüm). akşam da genelde normal ev yemeği (tabii bunların hepsi her zaman sağlıklı olmuyor ama), mesela dolma, ıspanak, patlıcan oturtma, nohut, fasulye, bezelye vs.

ama bunların dışında gerçekten iki günde bir (en fazla 3) tavuk dürüm yiyordum. dürümün de lavaşı kalındı. sadece 1-2 kere içindeki patatesi çıkartmışımdır ama genel olarak boşver, o kadar da olur diyordum. tavuk dürüm yemiyorsam çiğ köfte dürüm yiyordum (yan masada oturan, dürümün içine nar ekşisi istemedi içinde şeker varmış diye, ilk defa orada duydum ama ben o kadar da olsun dedim, zaten kilo vermiştim). kimi zaman pide yiyordum. şimdi merak edip baktım, eve akşamdan sonra keyfine sürekli pilav üstü tavuk söylemişim ki ben pilav üstü tavuğa acayip ketçap basarım, hayal edebileceğiniz gibi değil (ketçabı bastıktan sonra da kendimi kötü hissediyordum ama şimdi anlıyorum ki gerek yokmuş üzülmeme). gecenin bir yarısı ders çalışırken kumpir söylemişim (öküz gibi de bir şey yolluyorlardı) vs. vs. ama dışarıda tavuk göğüs de yiyordum 3-5 günde bir. kimi zaman dayanamayıp onu da pirinç pilavlı yiyordum. yani işte baktığımızda %70-80 oranında sağlıklı beslendim diye düşünüyorum, %100 diye bir şey olamaz zaten, belki de olmamalı. bir tek tatlı konusunda çok katıydım. 3,5 ay boyunca 2 istisna dışında tatlı kesinlikle yemedim. canım da zerre istemedi, çünkü kas yapacağım diye çok rahat motive olabiliyordum.

yani ben bu süreçte kendimi aç da bırakmadım (ama zaten obur bir insan olmadığımı da not olarak ekleyeyim, kendimi bildim bileli az yerim, bir tek tatlı sayesinde kilo alıyorum işte) ama sadece tatlıya ve hamur işlerine dikkat ederek (dürümü hamur işinden saymıyorum ama spor yapmıyor olsam o da kilo aldırıcı bir şey olabilirdi belki, pideyi de nadiren yiyordum) ve ciddi spor yaparak bir noktadan sonra istemeye istemeye kilo vermeye devam ettim.

bunun sebebi nedir? kendimi aç bırakmıyor olmama rağmen kilo vermeye devam etmiş oluşum garip değil mi? yediğim dürümlere, pilavlara, sayıca çok olmasa da kumpirlere rağmen kilo vermiş olmam sporun etkisinin %20'den fazla olduğunu göstermez mi? yoksa onların bahsettikleri şeyle benim bahsettiğim şey başka mı?

 
Hepsini okumadım ama öyle bir oran yok. Dinlenmeyle birlikte üçü de önemli. Kilo kaybı ise kalori dengesiyle ilgilidir. Sporu çok yapman ya da yemeği az yemen kas yağ dengesi açısından olmasa da tartıdaki değer açısından benzer etkiler gösterir.


  • arnold schwarzeneger  (14.10.20 15:03:54) 
hepsini okuyabilirsek sevinirim.


  • ahm1  (14.10.20 15:16:34) 
ya skinny insanlardan nefret ediyorum bunu bir yazayım da önce.

sevgili skinny o boyun ve kilonla yediklerin şu an benim diyet yaparak yediklerimden bile az! yanında spor da olunca kilo kaybetmişsin işte. garip falan değil az yiyorsun. o yüzden skinny'sin zaten.

sen bir zahmet spor yapma çünkü insan gibi yemediğin taktirde hep skinny kalacaksın. zaten muhtemelen spor yapsan da bir şeye benzemeyecek vücudun çünkü skinny'sin.

nefretimi kustum iyice. iyi oldu bence.

pis skinny.
  • ozdek  (14.10.20 15:44:11) 
@ozdek: skinny'lik bence bayağı kötü gözüküyor ama ya. nefret etmelik bir şey yok bence :)

ama gerçekten psikolojim bozuldu ya. bu olanlar 2 sene önceydi çünkü, yüzmeyi bırakınca tekrar tatlıya vs.'ye başladım ve şu an göbeğim o zamanki spor öncesi halinden de çok. göbeğime bakıp bakıp sinirleniyorum. offf neyse.

hele dışarıda insanlar görüyorum. bacakları, kolları çırpı gibi, göbeğe bir bakıyorum, of, böyle bir göbek yok, böyle bir şey nasıl mümkün olabiliyor, şaşırdım. "demek böyle tatlı yemeye devam edersem böyle olacağım" diyorum ben de. o yüzden imrenilecek bir tarafı yok bence. gerçekten kötü gözüküyor.

onun dışında üst bacaklarım da kalınlaştı şu son süreçte.

spor yapınca yine güzel oluyordum ya. hala o zamanki üst vücut fotolarıma bakar bakar dururum :)
  • ahm1  (14.10.20 15:51:30) 
85'ten 72'e şöyle düştüm boy 1.81

sabah kahve sadece
öğle yok
akşam 5'te spor 1 saat
4.30'da karbonhidrat küçük sandwich veya az makarna
6.30'da protein sade kırmızı et veya sade tavuk, yanında sebze.

arada bi tavuk döner atayım bu seferlik ketçap sıkayım sabah beynim dönmesin bi poca atayım, bi lavaştan bir şey olmaz vs vs vs dedikçe o kilo gitmiyor.

ilk 2 hafta vs çok zor. sonra bünye alışıyor.

birde düzenli uyku çok önemli.
  • duyurukullanıcısı  (14.10.20 15:56:26) 
@duyurukullanıcısı: akşama kadar yemek yemeden nasıl yaşıyorsunuz ben onu anlayamadım açıkçası.

"bi lavaştan bir şey olmaz vs vs vs dedikçe o kilo gitmiyor." bunu okuyunca spor yapmıyorsunuz sandım ama e spor da yapıyorsunuz. bir lavaş nasıl etkiliyor anlamadım. bence bir deneyin, etkilemez herhalde ya.

bünyeden bünyeye bu kadar fark ediyor mu ki? yazdım işte. ortalama 2 günde bir dürüm yiyordum. nohutlu tavuklu pilav da cabası.
  • ahm1  (14.10.20 16:00:35 ~ 16:02:06) 
ben de 87'den 76'ya düştüm son 8 ayda. Ancak 87 kilo olduğum dönem fast food, bol mayonezli yiyecekler, bolca kızartma ve alkol ve tatlıyı çok tükettiğim dönemlerdi. İlk birkaç ayı sadece beslenmeyi düzelterek (azaltarak değil) zaten 80 civarına indim, son 3-4 aydır da bisiklet ve yüzme ile üstünü de alıyorum, baya göbekten de kurtuldum diyebilirim. Yani bu "katkı" konusu bulunduğun kilo ve ideal kilona uzaklığına göre değişebilir ama evet ben de beslenmenin inanılmaz önemli olduğunu düşünüyorum. Mesela artık tatlı yemiyorum demişsin, o bile acayip bi fark yaratıyor (bende yarattı açıkçası)


  • roket adam  (14.10.20 17:10:57) 
@roket adam: tatlı "bile" derken? benim ilk bırakmaya çalıştığım şey tatlı zaten. sonrasında da hamur işleri geliyor. her gün bir tatlı yemek ve yememek çok şey fark ettirir. en çok tatlı ve hamur işi fark ettiriyor zaten. dürüm bana göre sağlıklı bir şey :)


  • ahm1  (14.10.20 20:07:17) 
Skiny Ahm1 Kardeşim.
Yazdıklarını okumak isterdim ama belirli bir yerden sonrası gerçekten yoruyor insanı.
Ben sana konuyu ana hatlarıyla bir özetliyeyim. Sen aradaki farklılığı kendin taktir et.
Kilo vereceksen diyet yapacaksın ve bunu sporla destekleyeceksin.
Kas yapacaksan spor yapıp bunu diyetle destekleyeceksin.
Günlük ihtiyacın olan kaloriyi şuradan hesapla.
www.agirsaglam.com
Telefonuna FatSecret uygulamasını indir. Yediğin içtiğin herşeyi yaz.
Günlük aldığın kaloriyi ve makroları incele, ilk verdiğim linkte belirtilen şekilde ayarlamaları yap.
Gün aşırı sporunu da yap.
Belirtilen ölçüler içinde kalmak şartıyla istersen kesme şekerin üzerine nar ekşisi sıkarak onu da yiyebilirsin.
Bunları uygula en geç 6 ay sonra sonuçları gör.
Hepsi bu.
Teşekkürü o kadar uzun yazma gerçekten okunmuyor, sıkıyor.
  • Mirket  (14.10.20 21:16:17) 
[]

2. Felipe doneminde akdeniz ve akdeniz dunyasi (kac cilt?)

Fernand braduel'in kitabi turkiyede 3 cilt olarak basildi. Hatta 3 cildin de tarzi farkli diyebiliriz. Her ciltte meseleyi farkli acilardan ele aliyor diyelim.

Ama kitabi ingilizce olarak aratinca 3. Cilt diye bir sey olmadigini goruyoruz. Hatta goodreads'te de bir kullanici "two wolume work" diye yazmis. E haydaaa 3. kitap nereden cikti o zaman? "Bizimkiler 2. cildi ikiye bolup yayinlamistir" da diyemiyoruz, cunku biri 700 sayfa, biri 500 sayfa. Oyle olsa ingilizcesinin bin kusur sayfa olmasi lazim ama 640 sayfa olarak gozukuyor.

Ben cikamadim bu isin icinden. Adamin baska bir calismasini alip da "aha bu da serinin 3. kitabi olsun" mu demisler? Hangi kitabi boyle yutturmuslar bize?

 
3 cilt. wikipedi'den:

en.wikipedia.org

Main publications
La Méditerranée et le Monde Méditerranéen a l'époque de Philippe II, 3 vols. (originally appeared in 1949; revised several times)
vol. 1: La part du milieu ISBN 2-253-06168-9
vol. 2: Destins collectifs et mouvements d'ensemble ISBN 2-253-06169-7
vol. 3: Les événements, la politique et les hommes ISBN 2-253-06170-0
  • arkadakiadam  (11.10.20 00:24:06) 
Fransızca baskısı 3 cilt, ingilizce baskısı 2 cilt görünüyor wikipedideki eserleri listesinde. Belki ikisi farklı eserlerdir. Bizdekini fransızcadan çevirmişlerse 3 cilt olmasında bir gariplik yok.


  • i ve been mistreated  (11.10.20 00:36:32) 
O zaman ingilizcesinin 2 cilt kalmasi garipmis. Biz bile ceviriyorsak onlar niye cevirmemis ki?


  • ahm1  (11.10.20 00:46:58) 
İnternetten pdfini bulup içeriğini karşılaştırmayı deneyebilirsin


  • i ve been mistreated  (11.10.20 06:16:41) 
[]

Yazıcılar hakkında (wifi ve bluetooth)

Şoyle bi yazici buldum: www.teknosa.com

Hem wifi'yi, hem bluetooth'u var. Ben hangisiyle telefonumdan yaziciya dosya gonderebiliyorum, bluetooth ile mi? Wifi ne işe yariyor peki?

Ben bu yaziciyi salona koysam, sadece oradaki fişe takarak, odamdaki bilgisayarsan cikti alabilirim degil mi (odada yer yok da)?

 
1- İki bağlantı tipi de yazdırma için kullanılabilir.
2- Alabilirsiniz.
3- Bu yazıcı özelinde ise tavsiye etmem yazıcıyı. Baskı maliyetleri kartuşlu yazıcılarda oldukça yüksek. Brother hl-1112 gibi wifili bir mono lazer ya da tanklı mürekkepli bir yazıcının baskı maliyeti daha düşük olacaktır.
  • armagan abanuz  (08.10.20 02:54:34) 
Bu yazıcı ağır çöp. Sakın alma.


  • westblack  (08.10.20 08:59:10) 
maliyetini bilmem ama evimde bu yazıcı var bende ve memnunum. pandemi döneminde şirkete aldırdım. çok yakışıklı alet. özellikle tarama fonksiyonu çok iyi. kartuşu çabuk bitiyor ve pahalı ama şirket karşıladığından benim için sorun yok. wifi fonksiyonu çok iyi. tavsiye ederim. hp uygulaması telefondan da tarama yapıyor. o da çok güzel bir özellik.


  • stewie  (08.10.20 09:25:55) 
@westblack: neden cop peki?


  • ahm1  (08.10.20 11:44:32) 
Saniyede 10 sayfa falan çıkarır. Kartuş 100 lira civarı. Doldurması problem. 50 sayfa dayanmaz kartuş. 2 hafta kullanmasın kurur. Boşuna para verirsin yani.

Al bir HP lazer yazıci 2. El geç. Chipsiz olması önemli. Muadil toner 40 lira. Doldurtmasi 15 lira. 1 tonerle 1000 kusur sayfa çıktı alırsın hem. Saniyede 36 sayfa falan basabilirsin ayrıca.


edit: saniye değil dakika olacak.
Bu yüzden çöp. Bim'de falan çok satıldı bunlardan. Alan herkes pişman. Çok pahalıya geliyor maalesef.
  • westblack  (08.10.20 19:06:47 ~ 09.10.20 09:54:17) 
Çalışma döngüsü (aylık, A4) 1000 Ay/Sayfa

Boyle yaziyor bir de. Bu ne demek?

"1000 sayfa/ay" mi demek istemisler acaba? Ayda 1000 sayfa cikti alabilirsin mi diyorlar?
  • ahm1  (08.10.20 19:38:28) 
Abi durumu yaşamasam sana zaten al geç derim. Bu yazıcı hayatta ayda 1000 sayfa çıkarmaz aynı kartuşla. Sahibinden de 750-800 bandında wifili lazer yazıcılar var. Onlara bak. Geçen ay 2 tane aldım ben onlardan. Çünkü bu inkjet yazıcılar gerçekten çok kötü. Çok üzer seni.


  • westblack  (09.10.20 08:42:53) 
[]

Ofsayt kuralı ilk olarak hangi sporda icat edildi?

Ofsayt kurali diye arama yapinca sadece futboldan bahsediliyor. Oysa ki rugby'de var galiba benim bildigim.

Aklima takilan şu: modern (dersek) futbola gecilir gecilmez (1863'de) ofsayt kuraliyla gecilmesi bunun bir tarihinin olmasi gerektigini dusunduruyor bana. Sahaya cikar cikmaz "boyle olmuyor, ofsayt kurali koyalim" demeleri pek dogal degil sanki. Ya baska bir spordan dolayi ofsayt kurali zaten biliniyordu ve o spordan uyarladilar ya da 1863'e kadar gelinen surecte bu ofsayt kurali futbolda kullanilagelmisti.

1863'de topun onundeki herkesin ofsayt olmasi garipmis ama hemen 1866'da onunde 3 rakip oyuncusu yoksa ofsaytsin diye guncellemisler. Herhalde bambaska bir oyuna evrilmistir bu dakikadan sonra futbol.

Ek sorular: futbol ne zaman ayakla oynanir hale geldi bilen var mi? (Foot zaten ayak demek diyeceksiniz, evet biliyorum) ve de bir kose yazisinda kabaca "ust tabaka kendisone has bir oyun yaratmak istedi ve alt tabaka ayakla oynayamaz, ayakla oynamak daha zor diye el ile oynanirken ayakla oynanmaya basladi" diye yaziyordu ama her yazilana inanmiyorum, temkinli yaklasiyorum. Bu konuda bilgisi olan var mi?

 
Offside rule diye aratınca wikide çıkıyor.

History
Before 1863
Traditional games
A law similar to offside was used in the game of hurling to goals played in Cornwall in the early seventeenth century:[15][16]

[H]ee who hath the ball [...] must deale no Fore-ball, viz. he may not throw it to any of his mates, standing neerer the goale, then himselfe.
  • anonim yazar  (08.10.20 16:44:41) 
Hicbir sey anlamadim ki bundan.


  • ahm1  (08.10.20 19:30:53) 
On yedinci yüzyılın başlarında Cornwall'da ofsayt benzeri bir yasa kullanıldı gibi bir şeyler anlatıyor.

game of hurling to goals tam çeviremedim. Hatta hiç çeviremedim.

İkinci cümle ise allaha emanet.


en.wikipedia.org(sport)

Bu sayfada ise 19.yüzyılın başlarında İngiliz Devlet Okullarında futbolun kuralları gelişirken ortaya çıktığını ve kelimin askeri bir terimden geldiğini yazıyor.

Kısaca sanırım Ofsayt futboldan ortaya çıkan bir tabir.
  • put it in your appropriate place  (08.10.20 20:22:25) 
[]

Beli dinlendirmek icin

Tamamen sirt ustu uzanmak mi gerekiyor, yoksa koltukta L seklinde otursak da oluyor mu?




 
rahatsızlığınıza göre değişir ama L şeklinde koltukda oturduğunuzda beliniz vucudun üst kısmını taşıyor.
yatağa uzandığınızda belinize binen bir yük yok.
doktor değilim, alakasız bir vatandaşın alalade fikridir sadece.
  • aslindasorunumpsikolojik  (06.10.20 23:43:29) 
Omurganın nötr hali neyse o şekilde yatmak. Dizlerin altına bir destek ve beli destekleyen bir yatak. Geçici olarak bacaklarınızı dizden kırıp yüksekte dinlendirecek bir pozisyon da iyi gelir. Yani yere uzanıp bacaklarınızı kırıp bir sandalyede yerden yukarıda konumlamak gibi düşünün.


  • catch the arrow  (07.10.20 00:33:14) 
midenin olduğu tarafa yan yatıp, dizlerinin arasına kırlent gibi bir şey koyarak uyumak en rahatı diye okumuştum. ama bel için ne kadar işe yarar bilmiyorum.


  • silver apple  (07.10.20 01:26:37) 
belimde çatlak vardı ve doktor dizlerinin altına yastık koyarak uzan demişti fakat ben yastık koyunca inanılmaz rahatsız oluyordum ve boynumu bile oynatsam belim çok acırdı. sırt üstü pozisyonu en iyi gelen pozisyondu.

oturmak zorunda kalırsan da L şeklinde fakat sırtın bir yere dayanacak şekilde oturmalısın. sırt desteği olmazsa bele yine yük biniyor.
  • bisorumvargaliba  (07.10.20 03:15:37) 
[]

İnsanın anlam arayışı (kitap)

Bir arkadasima psikologu tavsiye etmis. Goodreads'te de herkes cok ovmus, "bu yasimda okudugum icin cok sansliyim", "iyi ki okumusum" diyenler var ama ben pek etkilenmedim acikcasi. Yani tabii ki toplama kampindaki hikayeleri sarsici ama buradan kendime, hayata bakis acima bir pay cikaramadim.

Okuyanlar ne dusunuyor diye sormak istiyorum.

Ayrica, kitapta "celisik niyet" diye bir seyden bahsediyor. Bunu uygulayan oldu mu? Pandemi oldugu icin deneme sansim da pek yok.

Celisik niyet: Mesela birileriyle konusurken her defasinda kizariyorsunuz. Bu durumu ortadan kaldirmak icin artik her defasinda "simdi kizaracagim" deyip kizarmaya calisiyorsunuz ama kendi isteginizle kizaramadiginiz icin sorununuz ortadan kalkiyor, seklinde soyluyor.

Ek olarak da neden logoterapistler yok etrafimizda? Sonradan bu gorus dususe mi gecmis?

 
Ben de senin gibi düşünüyorum. Bana daha çok insanın her durumda yaşama tutunmasını sağlamak için bak beterin beteri var düşüncesi ile yazılmış gibi geliyor. Bunu da varoluşçu felsefeyi logo terapiyi(ki bunun kurucusudur da) kullanarak aktarmış. Eminim yazarın da bir kitap yazayım insanlar hayatın anlamını bulsun amacıyla yazmadı. Bu görevi daha çok insanlar yükledi kitaba. İnsanlar bir kitap okudum hayatım değişti dusturuyla yaklaşınca kitabın niteliği geri planda kalıyor sanki. Kişi varoluşsal bosluktaysa kendisini bir anlam bulmaya şartlamışsa bu kitap ya da başka bir kitap ona bir amaç bulmasinda sadece sebep oluyor. Ha bu kitap bunu başarmış mı? Bilemiyorum. Ama ben de övüldüğü kadar olmadığını düşünüyorum. Hatta o kadar övgüsünü duyup okuduktan sonra bu muydu yani, şeklinde bir şaşkınlık yaşadım.

Çelişik niyeti uygulamadim.
  • Amaranta ursula  (03.10.20 06:55:17 ~ 06:56:43) 
Kitapta anlatıyor, fiziken güçlü insanlar dayanacak gücü bulamayıp intihar yolunu seçerken dışarıdan güçsüz gözükenler kendilerine tutunacak bir amaç bulabilirlerse hayatta kalabiliyorlar. Yani manevi açıdan bireyin kendi içinde hayatı anlamlandırması fiziki gücünden çok daha önemli ve belirleyici.

Bu, Nietzche'nin şu sözüyle paralel. Bir nedeni olan kişi, her şeye katlanabilir.

Kitap hayatınızı tamamıyla değiştirecek gözüyle okununca basit gelebilir. Bu beklentiyi ancak kutsal kitap boyutunda bir kitap karşılayabilir. Bunun aksine, ben okuyucu olarak kitaptan en fazla faydayı almaya yönelik olarak bir tutum içinde olmanın daha doğru olduğuna inanıyorum.

Amaranta'ya katılıyorum. Burada ödev yazarda değil, okuyucuda. Bence bu tüm kitaplar için geçerli. Okuduklarımızdan sonra uygulamak veya bu bilgiye göre davranmak kitabın yazarının dahil olduğu bir durum değil. Okuyucunun kendisine kalıyor.

Kitabı beğenmemek de tabii ki kişisel bir şey. Herkesin beğendiği evrensel bir kitap da yok.
  • EasyTiger  (03.10.20 11:16:23) 
psikolog olarak varoluşçuluğun dibine vuranları, logoterapi falan hiç sevmem. saçma. kendin öyle şeyler yaşayınca zaten böyle bir algı geliştirirsin ama yaşamayan için aşırı anlamsız. kötü durumdaki insanlara bakıp çok şükür deyip duran müslüman ikiyüzlülüğünden pek bir farkı yok. "o sakat ama ben sağlıklıyım, çok şükür". bunların tamamına karşıyım. zaten varoluşçular genelde çile çekmiş insanlardan ziyade pek fazla işi gücü derdi olmayan zengin ya da iyi aile çocukları, aristokrat vb. çelişik niyet tekniğinde niyetli handikap ya da kendini gerçekleştiren kehaneti tersine çevirmeye çalışıyor lakin bdtde bunların ağababaları var zaten.


  • kushkush  (03.10.20 11:20:06) 
[]

Dolmabahçe Sarayı müze kart

Müze kart geciyor mu?

Bir yerde gecmiyor yaziyor, milli saraylar sayfasinda ise soyle yaziyor:

"Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı tüm saray, köşk ve kasırlarda, aşağıdaki istisnalar hariç olmak üzere, Müze Kart geçerlidir.

Topkapı Sarayı Harem Bölümü ve Aya İrini (Müze Kart geçmemektedir )
Dolmabahçe Sarayı Selamlık Bölümü (Müze Kart geçmemektedir )"

Selamlik bolumunde gecmiyor diyor. Ama o da zaten giris kismi mi? O yuzden saraya girilmiyor olarak mi anlamam gerekiyor?

 
geçmiyor hiçbir şekilde, gişeden içeri giremezsin.


  • Bruce  (02.10.20 20:13:42) 
geçmez amma trük vatandaşlarına yarı fiyat.


  • mikahakkinen  (02.10.20 21:17:42) 
1 ocak itibariyle geçmeye başladı harem bölümünde. Evet selamlık ilk girişten itibaren olan bölüm.

edit: yarım yamalak yazmışım, selamlığa giremezsiniz müzekartla ama hareme girebilirsiniz. selamlık için bilet alıp o bölümü de öyle gezebilirsiniz. gitmişken hemen arka taraftaki resim müzesi ve saray koleksiyonları müzelerini de çok çok öneririm.
  • Phoebe  (02.10.20 22:16:22 ~ 03.10.20 11:18:56) 
[]

güneş kremlerinin son kullanma tarihi var mı?

nivea 20 faktör güneş kremi var bende. üstünde de skt ya da "açtıktan sonra 1 sene içinde kullanın" gibi herhangi bir şey yazmıyor ama birinden "onların süreleri 1 yıl" diye duydum.

1 senede atmazdım ama bendeki 3-4 senedir duruyor. atsam mı acaba bunu?


 
var çoğunun üstünde yazıyor. bende kutularca var napıcam diye düşünüyorum.


  • Tochinoshin  (26.09.20 16:19:03) 
3-4 senelik olani ben kullanmazdim.


  • invictae  (26.09.20 16:39:56) 
çoğunluğun sktsi açıldıktan sonra 12 ay. daha sonrasında filtreler özelliğini yitiriyor ve korumuyor deniliyor. ben olsam üç dört senelik bir ürünü kullanmazdım.


  • pink cadillac  (26.09.20 16:59:33) 
www.pemmbe.com

bu tip ürünlerde genelde bu işaretlerden olur. kapak açıldıktan sonra tüketmeniz gereken ay miktarı belirtilir.
  • elorelia  (26.09.20 17:24:14) 
[]

excel tarih düzeltme

yılların problemi. ya ben bunu yapıyordum ama şimdi yapamadım. araştırdım, bulamadım.

hücreye 01-02 yazıyorum tarih yazıyor. sağ tık-hücre biçimlendir-sayı diyorum 43850 yazıyor bu sefer.

bunun basit bir çözümü vardı ya. neydi ki?

 
Başına ‘ koyun yazamadan önce veya hücreleri yazmadan önce texte çevirin


  • okumakserbestbegenmeksart  (20.09.20 02:47:12) 
çok teşekkürler.


  • ahm1  (20.09.20 02:47:49) 
[]

ortaçağ kalesi maketi?

ya da 3d puzzle'ı var mıdır? nereden bulabilirim?

şöyle geniiiş olsun, detaylı olsun, kalenin içinde de birkaç bina olsun istiyorum. var mıdır böyle bir şey?


 
800 lira mı, oha. bu ne ya gerçek kale mi yapıyoruz :)

ama adamlar gerçek taş koymuşlar.
  • ahm1  (19.09.20 15:48:05) 
[]

Hayvanların yaşam süreleri nasıl biliniyor?

"Şu hayvan şu kadar sene yasiyor, bu hayvan bu kadar sene yasiyor." diye nasil soyleyebiliyorlar? Nasil anlasiliyor yasam sureleri?




 
istatistiksel olarak sanırım. Yani elde olan veriler ışığında bir ortalama yaşam süresi söyleniyor.


  • himmet dayi  (16.09.20 17:08:52) 
belki hatirlarsin lise biyolojiden, agaclarin yasi govde kesitindeki halkalardan falan anlasiliyordu. biraz arastirdim, hayvanlarin da yasam surelerini boyle seylerle olcebiliyorlarmis. Mesela olmus balinalarin gozleri uzerinde carbon-14 testi yapip ya da baliklarin solungaclarindaki bazi olusumlara bakip yapiyorlarmis. tabi burada istatiksel cikarimlar da hayli soz konusu.

kaynaklar:

www.bbc.com

science.sciencemag.org

tpwd.texas.gov
  • nurigagarin  (16.09.20 17:21:04) 
Bir yerde okuduğum, gördüğüm veya dinlediğim belgeslede kalp atış sayısı ve hızı canlının ortlama ömrünü veriyor gibi bir şey vardı.

Normal bir insanın kalp ömrü 2-2.5 milyar atış gibi bir rakam veriliyordu. Sonra kaplumbağa, balina, hamster falan örnekler vardı .
  • janavarorion  (16.09.20 17:24:15 ~ 17:26:03) 
Hayvan dediginiz pet ise istatistik bilgisi veteriner veri tabaniyla gayet kolayca siniflandirilabilir. Daha da otesi yine veteriner istatistikleriyle ornegin kopek cinslerine gore yatkin olduklari hastaliklar belirlenebiliyor.

Onun disinda vahsi yasam ne kadar ismi havali olsa da artik pratikte yok ( amazonun ucra koseleri ve hint okyanusundaki bir adayi saymazsak) o vahsi denen tum hayvanlar uzmanlar tarafindan her hareketleri kontrol edilerek, gerekirse mudahale edilerek( afrikada aslan nufusu arttiginda oldurulmeleri normal bir prosedur) varliklarini devam ettiriyorlar
  • bluewhale  (16.09.20 18:37:02) 
@janavarorion: basta ben de oyle hatirladim ama sonra hayvanlarin nabizlarina baktigimi ve yasam surelerinin pek tutmadigini gordugumu hatirliyorum.

Yani onun icin şoyle bir sey olmasi lazim: "bir canli (insan dahil) şu kadar kalp atim sayisi kadar yasar. Dolayisiyla kalpleri hizli atan fare gibileri cabuk ölürken (toplam kalp atim sayisi/gunluk kalp atimi) digerleri vs vs"

Ama boyle bir sey olmasi da sacma. Butun hayvanlarin hepsinin nasil tek bir "toplam" kalp atim sayisi olabilir
  • ahm1  (16.09.20 19:04:23) 
Bir kısmı doğadaki spesifik bir canlıyı izleyerek ölçülüyor. Bilirsiniz tasma, küpe, halka vb takarlar. Bir hayvanın vücudunda belirli sürede oluşan değişimleri gözlemlerseniz, buradan elde edilen bilgi, o türün tamamına uygulanabilir hale gelir.

Bir kısmı da captive denilen, insan eliyle büyütülen hayvanlardan öğreniliyor. Genelde iyi bakılan bir hayvan, captivity durumunda daha uzun yaşayabiliyor.
  • the coon  (16.09.20 19:37:48) 
@the coon: 100 sene, 150 sene, 200 sene yaşayan hayvanlar var. Mesela şimdi buldum: "Bowhead balinaları ortalama 200 yıllık bir ömre sahiptir ve mavi balinadan sonra ikinci en büyük memelidir." www.cnnturk.com

200 sene önce çipin ç'si icat edilmemişti. "şu yavru doğunca çip takalım da, ölene kadar bekleyip 100 sene sonra not edelim" diye bir şey olduğunu sanmıyorum.
  • ahm1  (17.09.20 02:17:14) 
[]

paslanan duş rafı

2 ay önce koçtaş'tan şu duş rafını aldım: www.koctas.com.tr

hemen paslanmaya başladı, pas akıyor resmen. şampuan kutularının altı pas oldu.

neden böyle? sorun üründe mi? paslanmaması için bir yöntem var mı yoksa ürünü iade edip başka bir raf mı alayım?

 
olmaması lazım. 2 yıldır kullanıyoruz koçtaştan farklı bir modeli tık demedi. ürün kusuru sanırım. götürüp sorun. iade alabilirler ya da değişim yaparlar.


  • erty_ksk  (01.09.20 17:32:50) 
Bİr kaç seneden önce paslanmaması lazım, kaplama problemi vardır. Söküp faturayla birlikte götürün, mutlaka yardımcı olurlar.


  • John Bloor  (01.09.20 17:35:50) 
eğer aşındırıcı bir nesne kullanarak (bulaşık teli gibi) veya dış yüzeyindeki kaplamaya zarar verecek başka bir şekilde temizlediyseniz bu sebeple paslanma olabilir.. normalde dışındaki kaplama en az iki-üç sene paslanma olmadan kullanabilmenize olanak verir.. ama o kaplama bir şekilde zedelenirse altındaki esas demir parçalar korozyona karşı çok dayanıksızdır.. devamlı da su yiyince pas her yerini sarar..

eğer kaplamaya anlattığım şekilde zarar vermediğinizden eminseniz götürüp değiştirin.. iki ayda paslanacak şey değil bunlar çünkü..
  • sahlanankoc  (01.09.20 17:43:34) 
Bunlar 20 lirayken ben de almıştım geçen sene. Bir iki ay sonra paslanmıştı. Kullanılmaz hâle gelince atacağız, o güne kadar devam. Başka başka vukuatı sebebiyle de Koçtaş’ın bende 1 milyoncu kadar itibarı yok.


  • le jeune turc  (01.09.20 17:55:25) 
bu ucuz olanlar maalesef çok çabuk bozulup paslanmaya müsait oluyor galiba.

çelik (ya da krom diye de geçiyor olabilir) olanlar var çok pahalı, onların pahalı olmasının bir sebebi var, onların başına bu dediğiniz şey gelmiyor. epey yıllar hiçbir şey olmuyor çelik olanlara.

kısaca ucuz etin yahnisi durumu var bu gibi ürünlerde, ona göre değerlendirin ürünü diyebilirim.
  • nimberjack  (01.09.20 21:06:42) 
@sahlanankoc: herhangi bir şekilde temizlemedik açıkçası.

@nimberjack: ama yani "hemen paslanıyor ama ucuz ürün isteyenler alsın" diye bir pazarlama stratejisi olamaz ki. ürün paslanıyorsa üretilmemesi lazım yani.
  • ahm1  (01.09.20 21:07:09 ~ 21:09:48) 
bence de haklısınız ama o mantıkla bir sürü şeyin üretilmemesi ya da satılmaması gerekiyor :) yani serbest piyasa, her şeyin daha çürüğü dandiği mutlaka satılıyor işte naparsınız. sonuçta mesela bir kulaklığın bile 10 liraya satılanı var, 2000 liraya satılanı var, ve o 10 lira olan gerçekten iki ayda bozulabiliyor. onun gibi bişey bu da bence.


  • nimberjack  (01.09.20 21:42:30) 
@nimberjack: hayır yani sokakta satılan bir ürün değil ki bu. cookie&lewis, güzel de bir markaya benziyor aslında. 1 ayda paslanan ürün yapıyor olmaları saçma geldi bana. yoksa tabii ki binbir türlü dandik ürünler var. çocukken marketten aldığımız uhunun yarısından hava çıkardı :)


  • ahm1  (01.09.20 21:45:08 ~ 21:45:50) 
isimden güzel bir markaya benzetmişsiniz sanırım sadece. google'ladım, kendi sitesi bile yok örneğin, ingiliz bir üretici şirketin aşırı aşırı budget olarak tanımlanan yani düşük gelirli gruba hitap eden bir ürün grubuymuş.

sokakta satılması şart değil, bu tür yerlerde her keseye hitap edilmeye çalışılır, ama fiyat maalesef çoğu zaman performansta çok etkilidir. tabii ki fiyat performans ürünleri de oluyor bir sürü ama bazı şeylerde kaçınılmaz bir durum.

koçtaştan geçenlerde duş başlığı aldım örneğin, 20 liraya satılanı da vardı ama gittim gröhe aldım 100 lira verip. çünkü biliyorum ki o 20 liralık olan ilk düşmede kırılabilir, sağı solu patlayabilir, malzeme kalitesi farklıdır sonuçta.

piyasa böyle bir şey biraz da maalesef. yoksa ideal dünyada bence siz haklısınız. böyle ürünlerin üretilip satılmaması gerekiyor.
  • nimberjack  (01.09.20 21:55:11) 
[]

İsa'nın yaşamı hakkında kaynak yok mu (ve Claudius kitabi)?

Kutsal kitap disinda bir kaynak yok mu? Donemin tarihcileri hic bahsetmemis mi?

Yillar oncesinde de bu konuyla ilgili arastirma yapmistim, bir sey bulamamistim. "Hicbir kaynak yok, adam yasamamis, uydurmuslar" diyen birine de rastlamadim (inandirici kanitlarla).

Yine bakmaya karar verdim, Britannica'nin sitedine bakiyorum "sources for the life of jesus" bolumunde sadece ilahi kaynaklardan bahsediyor (ama mesela Hz. Muhammed icin "şu şu bahsetmis, yani yasadigina dair yeterli kanitlar bunlar" diyor)

Simdi ise "Tanrı Claudius" kitabini okuyordum. Gerceklerden en genis olcude yararlanarak tarihi bir roman yazmis. Adam onsozde kaynaklari arasinda "Claudius'un gunumuze kalan mektup ve konusmalarindan yararlandim" diyor. Koydugum ek'te ise Roma imparatorlugu'na bagli israil'in krali olan Herodes Agrippa'nin, roma krali Claudius'a (sozde?) mektubu var.

Acaba bu mektubu yazar mi uydurmus? Boyle bir mektup gunumuze kalsa bilir miydik?

Yazar uydurmus da olsa "muhtemelen boyle bir konusma gecmistir" diyerek yazmistir tabii.

 
İsa'nın gerçekten yaşamış olduğuna dair herhangi bir inandırıcı kaynak yok. Bunun sebebini o dönemde Roma'nın Yahudiye bölgesini yakıp yıkmasına ve yazılı kaynakların yok edilmiş olmasına bağlıyorlar.

Claudius'a yazılan mektup hakkında ise bilgi sahibi değilim. Açıkçası bana pek inandırıcı gelmiyor.
  • stronzo  (31.08.20 09:56:21) 
"Bunun sebebini o dönemde Roma'nın Yahudiye bölgesini yakıp yıkmasına ve yazılı kaynakların yok edilmiş olmasına bağlıyorlar."

Hmm, bunu bilmiyordum. Yaşamış olması lazım bence ya. Mitolojik bir karakter değildir sanırım. Ama tabii bu hikayelerin ne kadarı doğrudur, onu bilemiyoruz maalesef.
  • ahm1  (31.08.20 16:33:40) 
İsa'nın gerçekte var olup olmadığı çelişkili bir konu ama İsa diye bir varlığın olması da esasında çok önemli değil, neticede "İsa" bir fikir düşünce, toplumları-insanları bir araya getirmek için "yaratılan" soyut bir kavram da olabilir, Hristiyanlığın yayılması da bu fikrin havariler tarafından taşınmasıyla oluyor biliyorsunuz, bu açıdan bakınca gerçekte olmaması bana çok mantıksız gelmiyor.


  • angelus  (31.08.20 16:41:05) 
Yani bilmiyorum, ben biraz önemsiyorum gerçekte var olup olmadığını. İsa diye biri çıkıp insanları etrafına toplayıp bir din mi yaratmış, yoksa insanlar kendilerini böyle bir kişinin olduğuna mı inandırmış?

Tamam, o dönem zaten bu duruma çok uygun. Böyle biri bekleniyor sürekli ama.
  • ahm1  (31.08.20 16:57:04) 
Kimsesiz, sahipsiz, gizemli bir karakter değil ki yaşadığı şüpheli olsun.

Anası var, dedesi var, teyze çocuğu var vs. Teyze oğlu olan Hz. Yahya peygamber Hz. İsa göğe kaldırıldıktan sonra bile insanlara tebliğ yapmaya devam etti.

Rivayetlerde çelişkiler ya da anlatım farkları olsa da Hz. İsa başta olmak üzere o ailenin tamamının hiç var olmadığını iddia etmek saçmalık olur.
  • John Bloor  (31.08.20 16:57:18) 
dönemin tarihçilerinden değil ama normal bir isa biyografisi olarak zelot'u tavsiye ederim.
çok tartışma yaratan bir kitap ama isa'yı araştırıyorsanız dönemle ilgili fikir vermesi açısından fena değil.

  • blatta hiberna  (31.08.20 17:10:47 ~ 17:11:56) 
Cok tartismaliysa kotu aslinda.


  • ahm1  (31.08.20 18:11:01) 
bu konuda "tartışmasız" bir şey bulup okumayı beklemiyorsunuz herhalde.
isa'ya inananlar arasında tartışma başlatmış bir kitap.
yoksa yazarı akademisyen, kitap da roman değil biyografi.
  • blatta hiberna  (31.08.20 19:04:18 ~ 19:05:12) 
kutsal kitap dışında yazılı başka bir kaynak yok. isa'nın doğumu, yaşamı ve ölümü farklı bir çok mitolojik varlıkla paralellik gösteriyor. varlığı tamamen tartışmalı.


  • uuth  (31.08.20 19:09:21) 
@blatta hiberna: pardon, yanlis anlamisim. Bir bakacagim, alip okuyabilirim.


  • ahm1  (31.08.20 23:44:13) 
[]

ne yapacağım ben? (sürekli idrara çıkma)

er kişiyim.

2 sene önce sürekli idrara çıkmaya başladım. bir şey içiyorum, 3 kere tuvalete gidiyorum. gece yatmadan en fazla 1-2 saat önce bir şey içiyorum ama gece 2 defa tuvalete çıkıyorum vs. vs.

artık bu durum beni çok yordu. ilk doktora gittiğim zaman doktor tahlil bile yapmadan 2 antibiyotik verdi, bunlarla geçer dedi, kullandım geçmedi. bu sefer tahlil yaptı, sonra başka bir 2 antibiyotik verdi, onlarla da geçmedi. en sonunda bir tane antibiyotik yazdı, yine geçmedi. geçmeyince ultrason çekti, kamerayla girdi baktı, bir şey yok dedi, yolladı. sonrasında ben 1-2 doktora gittim, tahlilleri, ultrasonu gösterdim, kamerayla girip baktıklarını (tıbbi adını unuttum), temiz dediklerini söyledim, onlar da baktı "tahliller temiz, ultrason temiz, belki psikolojiktir, geçer" deyip yolladılar.

çok sıkıldım bu durumdan. evde de sürekli idrara çıkmak, gece kalkmak bir dert tabii ama bir yere gidiyorum mesela arkadaşlarımla, sürekli tuvalete gidiyorum. tuvalete gitmeye utanır oldum. olacak şey değil ya.

ne yapacağım ben? ne yapmam lazım? 2 sene önce aniden başladı, nasıl başladı anlamadım. o zamanlar yüzmeye gidiyordum, oradan mikrop mu kaptım diye düşünmüştüm ama öyle bir şey olsa tahlillerde çıkardı herhalde.

 
Bir ilaç kullanıyor musunuz? Anti depresan, tansiyon, idrar söktürücü vs.

Dahiliyeye gidin derim. Kan değerlerinize baksınlar. diabetes insipidus olabilir, adh hormonu ile ilgili birşey olabilir.

Not: doktor değilim, yakın zamanda babam hiponatremi geçirdiği için bu konuları biraz araştırmıştım.
  • inheritance  (22.08.20 12:50:40) 
antidepresan kullanıyorum ama bu 2 yıllık süreçte birkaç ilaç değiştirdim ama idrara çıkma olayı hep aynı kaldı, hiç değişmedi.

dahiliyeye başka bir sebepten gitmiştim ama o hormonlara bakmamıştır herhalde, bir bakayım nelere bakmış.
  • ahm1  (22.08.20 12:58:59) 
bende de bır donem olmustu. cok gergin, stresli olduğum bir dönemdi. psikolojik olabilir diyorum.


  • buenosdias  (22.08.20 13:07:39) 
psikolojik oluyor genelde bu durum. bende de dönem dönem yükseliyor.

özellikle bir yerden çıkmadan ya da girer girmez tuvalete gitme isteği oluşuyor. günde 3 lt su içiyorum onunla da alakalı olabilir. bence de pek üstüne gitmeyin zamanla azalarak biter diye düşünüyorum. ya da psikolog tavsiyesi alabilirsiniz.
  • ayin yazari  (22.08.20 13:15:25) 
@ayın yazarı: hocam o 3 litre su içtiğiniz içindir ya. eskiden ben de çok su içmeye çalıştığımda sürekli tuvalete çıkıyordum.


  • ahm1  (22.08.20 13:22:50) 
İnheritence+1
Kan verin şeker baktırın.

  • physcos physcos  (23.08.20 13:39:34) 
Tuvalete çıktığınızda yapabiliyor musunuz yoksa çok az yapıp bitiyor mu?


  • Seedy  (25.08.22 03:30:15) 
[]

ABD nasıl yaptırım uygulayabiliyor?

www.bbc.com

Aslinda riza sarraf zamaninda da aklima takilmisti ama simdi sorabildim.

İran'a sadece abd yaptirim yapiyor di mi? Uluslararasi bir anlasma yok bu konuda?

E peki nasil boyle gemilere el koyabiliyor (israil'in filistin'e yaptigi gibi diyebilirsiniz ama o daha farkli)? Aktarildigi kadariyla hicbir iranli yetkili de demiyor ki "sana ne kardesim, ben venezuela'ya petrol gonderiyorum, sen nasil karisiyorsun."

Yillarca bu ulkede iran'a yonelik yaptirimlari delmek icin degisik yollara basvuruldu di mi? E peki abd nasil her ulkenin bu kadar icine girebiliyor? Yoksa abd "kim delerse ona da yaptirim uygularim" mi diyor?

Sorular sorular....

 
Dünyadaki tüm ticaret Dolar üzerinden dönüyor. Peki Dolar'ın sahibi kim ? Hangi ülkeyle hangi ülkenin ticaret yaptığı önemsiz aslında. Adamların parasını kullanıyorsun neticede.

"Biz borcumuzu bile kendi paramızlda ödediğimiz için paramızın değeri düşmez" diyen bir ülke Amerika.

Not Cevabım neden tiklenmemiş anlamadım. Diğer tiklenenlerinkinden bir farkı yoktu oysa ki.
  • Avoiding The Puddle  (15.08.20 03:48:51 ~ 21.08.20 19:18:13) 
mastercard / visa / swift. Bu sistemlerin hepsi amerikada. Yani sen simdi evinden cikip bakkaldan bir sakiz aliyorsun ya, hah o sakizi kredi karti ile alirsan amerika ustunden donuyor islemler. swift yani tum uluslararasi para transferi sistemi de adamlarin elinde.

Simdi bu durumda adam at kosturuyor tabii
  • oscar  (15.08.20 08:54:06) 
Olay adamların parasından ziyade ürünü.


Şöyle anlatayım; eğer sen bi şey üretiyorsan ve bu ürettiğin ürün içeriğinde Amerikan malı varsa Amerika sana karışır. Bunu da en başından Amerika’dan o malı alırken onaylıyorsun.

Yazılımsal olur donanımsal olur, fark etmez Amerika malının takibini yapar.


Her üründeki Amerikan malı oranı değişik, bunun da belli başlı oranları aralıkları var. Eğer o alan için belirlenenden daha az Amerikan ürünü varsa, amerikan takibine takılmaz eğer aynı ya da fazla orandaysa takılır. Takip dediğim ise düşündüğünüzden çok daha ciddi.

Amerika’da bu işleri takip eden üç ayrı kurum var.

Takip derken ne oluyor derseniz. Amerikan mallarını içeren malınızı satamayacağınız yerleri belirtir Amerika. Mesela bazı malları Rusya’ya satamazsınız, hiçbir malını Kuzey Kore’ye satamazsınız.

Diyelim satarsanız ne olur. Önceden yaptığınız anlaşmaya aykırı olur ve dava açılır hakkınızda. Çok ciddi bi tazminat ödersiniz, genelde şirketi batırcak kadar okuyor bu. Diyelim ki batmadınız, ödediğinizin en az bikaç katı bi parayı ipotek edersiniz ticarete devam için ve söz verirsiniz uyacağınıza.


Diyelim ki siz a şirketine sattınız malı, o da dedi ki şurda kullanıyorum ve şu taşeron firması bu işi yapıyor benim için. O taşeron firması alıp onu İran’ a götürürse siz yine ceza alıyorsunuz malın takibi yapmadığınız için.


Tim dünya işte böyle Amerika’ya domalıyor. Gücü ürününün çokluğundan ve onu koruyabilmesinden geliyor.
  • tessera  (15.08.20 09:39:02) 
Sadece ABD değil tüm dünya uyguluyor. Birleşmiş Milletler'in İran'a yaptırım uygulanması yönünde bağlayıcı bir kararı var, yani BM'ye üye tüm devletler bu karara uymak, dolyısıyla ambargo uygulamak zorunda. Bunu en sıkı yapabilen ve denetleyebilen ülke de ABD çünkü banka ve finans ssistemi onun kontolünde.


  • halanne  (15.08.20 10:19:04) 
Herkes banka ve finans diyor ancak ürün olmadan bunların bir anlamı yok. Amerika ürünlerimi vermem verdirtmem dediğinde piyasada kaç ürün kalacak. Kaç firma Amerika’dan donanım yazılım satın alıyor, kaç firmanın çipleri ya da küçük parçaları Amerikan üretimi. Karşısında belki Almanya ve Japonya ürünleri olabilir ama onların da belki Amerikan deneyimine tabi noktaları vardır. Sizin Amerika’yı üretim zincirinden komple çıkardığınızı düşünelim, dünyada ne kadar ürün kalır?


Onların elindeki en büyük güç bu. Finanstaki gücünü de bu veriyor onlara zaten. Çünkü her üründen para kazanıyorlar.
  • tessera  (15.08.20 11:51:29) 
[]

altındaki düşüş devam eder mi?

altındaki düşüş devam eder mi acaba ya? satsam mı hemen? döviz biraz düşünce altın da düşmeye başladı. grafiklere bakıyorum, yükselişler, düşüşler dolar ve euro ile aynı çizgide hep.




 
eder


  • nahtoderfahrung  (07.08.20 14:56:04) 
hocam tl bazında gram altın için bakmanız gereken grafik bu:
tr.tradingview.com

dolarla ile elbette bağlantılı ancak altının kendi oynaklığı da var. al-sat kararı için kendi iradenizi kullanın. panik yapmayın bence. ytd.
  • ala09  (07.08.20 14:58:08) 
Ama 10 yillik grafige baktigimiz zaman mesela altinin dolar olarak cakildigi bir donem var, o donemde tl olarak yukselmis altin. Yani altinin dolara endeksli oldugunu soylemek istiyorum.

Neyse, 450'ye kadar bekliyim, 450'ye duserse satarim.
  • ahm1  (07.08.20 15:01:59) 
@ahm1 eylül 2012 ile 2013 arasını mı diyorsunuz? fed'in para genişleme politikasını açıkladığı doların ciddi güçlendiği bir dönemden genel sonuç çıkarmayın bence. ayrıda çakıldı dediğiniz dönemin altın/tl grafiğine bakarsanız tl bazında bir çakılma yok. ynai altın tek başına yükselirse altın tl bazında artacak, dolar güçlense bu sefer altın sabitken bile artacak. bu yüzden aynı grafiği tl için de okumak lazım. ytd

edit: zaten bizim tc vatandaşı olarak çıkmazımız bu. güçlü bir para birimi olmadığı için altın kendi başına da artsa veya dolar kendi başına da artsa golü yiyoruz. dümdüz bir iktisat mezunu memleket başında olsa bunun yarısı kadar bile zarar görmezdik.
  • ala09  (07.08.20 15:10:21 ~ 15:12:08) 
altında düşüş değil yükseliş olur. tüm dünya ekonomileri (almanya + abd) % 13+15 düşüş yaşıyor. altın niye düşsün.
*bi tek bizim ekonomimiz yükselişte :-)

  • ankarakecisi  (07.08.20 21:51:40) 
[]

En iyi traş bıçağı hangisi?

En iyi derken yani cok pahali bir sey aramiyorum ama gillet fusion 5 iyi midir? Simdiye kadar hep bilmeden aldim. Belki vardir bundan daha iyi f/p'si olan?




 
F/p soruyorsan bim’de satılan man’s 5’li paket olması lazım.
Ben gillette fusion serisi kullanıyorum ve memnunum. 2 sene önce kampanya vardı 24 bıçak 50 tl gibiydi. Pandemide tıraş da olmuyorum artık daha uzun süre götürür.

  • ozdek  (07.08.20 08:41:27) 
24 bicak 50 lira mi? Banabi'den baktim, su an iki tanesi 70 lira.

5'li paket vs istemiyorum ya. Şoyle gillette fusion gibi bir tane tiras makinem olsun istiyorum.

Bunlarin tiras bicaklari da cabuk köreliyor gibi ama.
  • ahm1  (07.08.20 10:13:44) 
fusion 5 ler gereksiz pahalı. evde açılmamış bir paket buldum yatırım olarak saklıyorum. altın gibi artıyor namussuz. ayrıca beş bıçak gereksiz pahalı bence de. iki bıçaklılar yeter.


  • sarcophagus  (07.08.20 10:21:59) 
Security razor en guzeli. Bir kere alinca masrafin sadece jilet oluyor ki onu da kullanip at bir kere kaç kuruş maliyeti var.


  • logisticsmanager  (07.08.20 13:15:16) 
[]

dolar/euro düşerse altın da düşer mi?

diyelim ki euro 7-7,5 oldu, altın da düşer mi?

mesela merkez bankası 8-10 puan faiz arttırırsa düşer mi altın da?


 
altın dolara bağlı olduğu için düşer.

edit: evet eksik yazmışım. alttaki arkadaşlara katılıyorum.
  • fezagezgini_4  (06.08.20 16:00:24 ~ 17:43:44) 
o kadar doğrusal bir ilişki yok aralarında altın dolardan bağımsız olarak da artabilir ama bizdeki altın fiyatı londra borsasında belirlenen fiyat olduğu için altın ons fiyatı sabit kaldığı durumda dolar düşerse gram altın fiyatı da düşer diyebiliriz


  • ala09  (06.08.20 16:11:34) 
ala09 +1

şu an altının yükselmesi sadece TL'nin değer kaybı ile ilgili değil. Altının ons fiyatı son dönemde çok yükseldi. Şu sıralar 2060 dolar civarında. 3 bin dolar konuşuluyor. Bu yükseliş devam ederse, dolar düşse dahi (TL değer kazansa dahi) altın yükselmeye devam edebilir.
  • himmet dayi  (06.08.20 16:34:53) 
[]

idefix değişim

sipariş ettiğim kitap defolu geldi. idefix'e mail attım değişim için ama henüz cevap vermediler.

daha önce de birçok kez değişim yaptım idefix ile. iade kodunu biliyorum, acaba direkt kodu yazıp kargoya versem olur mu, idefix'ten cevap beklemeden?


 
Sorun olmasi yuksek ihtimal


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (06.08.20 15:09:31) 
[]

anti-aliasing ve anisotropic (medieval II)

medieval 2'yi yükledim yeniden. iki görüntü ayarını çözemedim.

anti-aliasing ayarında;

no anti-aliasing
x2
x4
x8

seçenekleri var, x4 seçili başladı oyun.

texture filtering ayarında ise;

bilinear
trilinear
anisotropic x 2
anisotropic x 4
anisotropic x 8
anisotropic x 16

seçenekleri var. bu da x4 seçili geldi.

seçeneklerden en aşağıda olanı seçersem görüntü o kadar iyi mi olacak? en aşağıdakileri mi seçeyim? gerçi seçince bir değişiklik fark etmedim ama.

 
evet. anti aliasing köşeleri yok etmeye yarıyor. daha pürüzsüz bir görüntü. diğerini tam hatırlamıyorum.


  • bohr atom modeli  (06.08.20 01:56:23) 
Bilgisayar kaldırıyorsa en aşağıdakilere abanın gitsin. Öbürünün verimi oyundan oyuna değişiyor ama anti-aliasing her türlü çok farkettirir görüntü kalitesi açısından.


  • panzerkampfwagen iv  (06.08.20 02:19:45 ~ 02:20:04) 
[]

NBA'deki yeni oyun tarzı

Birkac sezondur nba izlemiyordum. Bugun biraz baktim iki maca, su anda da washington-phoenix macina bakiyorum. Hicbir maci da cok izlemedim ama gordugum su ki nba bombok bir sey olmus. Adam ribaundu aliyor, tek basina kosuyor kosuyor sut atiyor, karsi taraftan gard ribaundu aliyorsa o da kosuyor kosuyor sut atiyor. Hucumlarin buyuk cogunlugunda genelde en fazla bir pas veriliyor.

Butun maclar boyle mi? Nba bu mu oldu yani, insanlar bunu mu izliyor? Bombok bir sey olmus, bu nedir ya.


 
evet yaklaşık olarak buna dönüştü. sebebi istatistik verilerinin oyunu yönlendirmesi.

pas sayısı arttıkça basket bulma ihtimali düşüyor.
hücum süresi kısaldıkça verim artıyor.
orta mesafe yüzdesi daha yüksek olsa da üç sayı denemek daha verimli. orta mesafe neredeyse yok oldu bu yüzden.

kontrol edemedim ama yanlış hatırlamıyorsam bu videoda bu değişimlerden bahsediyorlardı:

www.youtube.com
  • bruges  (01.08.20 02:51:02) 
Video bakacagim ama 3 sayi denemenin daha verimli olmasi vs. sacma geldi su an.

Uzunlarin isabet ortalamasi yuzde 50-60 arasi oluyordu mesela. 3 sayi isabetleri ise yuzde 35-40. Anca cok iyiysen yuzde 45 oluyor vs. vs.

Yani gercekten inanilmaz sacma bir hal almis. Kos kos atis at, kos kos atis at. Antrenman maci gibi. Kim izler ki bunu ya?

Koskoca, guzelim nba ne hale gelmis, inanamiyorum.
  • ahm1  (01.08.20 03:14:46) 
evet bu. kos kos ucluk salla.

30 takim da ayni basketbolu oynuyor. farkli bir taktikle, kurguyla oynayan takim yok.

sosyal medyanin bos beles istatistikleri pompalamasi sonucu bu hale geldi.

bir takim ortalama 120 sayi yiyorsa o takim savunmada sutu kullansalar da ben hucum yapayim diye dusunmekten baska bir sey yapmayan takimdir. hali saha mantigi yani. herkes forvette olunca daha cok gol atarim, daha zevkli olur diye dusunuluyor ama tam tersi.
  • baldur2  (01.08.20 04:32:17) 
normalde bu kadar kotu degildi, simdi pandemi donusu iyice salmislar gibi duruyor ama yine de haklisin. genel olarak vaziyet budur yani. vicik vicik, yavsak, teknik-taktikten yoksun, igrenc bir seye donustu.


  • alevli deniz sortu  (01.08.20 10:37:36) 
@baldur2: "sosyal medyanin bos beles istatistikleri pompalamasi sonucu bu hale geldi."

Ben Golden State yuzunden boyle oldu diye dusunmustum.
  • ahm1  (01.08.20 11:07:22) 
@ahm1

evet golden state ve stephen curry basketbolu degistirdi. stephen curry sayesinde herkesin 3'luge tarihte verilmemis kada onem vermeye basladi.
  • baldur2  (01.08.20 11:57:17) 
üçlüğe önem ver de yani her şeyin de bir ölçüsü vardır ya. üçlüğe önem vermek, koşup koşup üçlük atmak mıdır? bu ne boktan bir şeydir. gerçekten çok sinirlendim. bu kadar saçma bir şeye insanların, en başta koçların tepki göstermemesini anlayamıyorum.

adam ribaundu alıyor, koşuyor koşuyor üçlük çizgisine gidince topu potaya atıyor; sonra karşı takımdaki gard alıyor, gidiyor gidiyor üçlük deniyor. arada içeriden de sayı oluyor tabii, onda da ribaundu alan gard gidiyor gidiyor, içeri girip potayı zorluyor ya da birine pas veriyor, o potaya gidiyor.
  • ahm1  (01.08.20 13:20:46) 
evet beni de çok üzüyor bu durum. özellikle duncan, shaq gibi alçak post oynayan, nowitzki gibi yüksek post oynayan oyuncuları çok özlüyorum. al horford'dan nefret ediyorum. pivot dediğin şut atmamalı bence :)

tek çözüm galiba 80 öncesine dönüp üçlük çizgisini kaldırmak. ama tabii kimse istemez bunu.

koçlar neden itiraz etmiyor demişsin ama eskisi gibi koç ağırlığı da kalmadı zaten oyunda. yıldız oyuncular çok ön planda ve bu yıldız oyuncular arası rekabet de lige ilgiyi daha çok arttırıyor.

eskiden koç istemezse rest çekebiliyordu ama şimdilerde yıldız oyuncu ile problem çıkmasın diye koç bile gönderilir oldu.
  • aziz dostum jack  (01.08.20 15:10:17) 
Ben de GSW yüzünden diyecektim gece gördüğümde. Maalesef şu anki trend bu. Her takım tarihin en iyi ilk beş üçlükçüsünden ikisini aynı anda kadroda bulunduramıyor ama.


  • armagan abanuz  (01.08.20 16:07:42) 
Birkac sezondur en azindan istatistiksel bazda takip ediyordum nba'i. Bazen maclarin box score'una bakiyordum, draft edilen genclere falan bakiyordum ama dunku maclari izledikten ve bu cevaplardan sonra bunlari da yapmayacagim sanirim bundan sonra.


  • ahm1  (01.08.20 16:41:48) 
Doncic'in istatistikleri muthis mesela, Giannis'inkiler de super ama boyle bir oyunda bu istatistiklere ulasmis olmalari basarilarinin degerini azaltiyor bence. Cunku oynanan oyun duzgun bir oyun degil. Sacma sapan bir oyun tarzinda istedikleri kadar ucsunlar, istatistikleri tarihsel degerlendirmelerde daha degersiz sayilmali bence. Bilmem katilir misiniz...


  • ahm1  (01.08.20 18:01:41) 
sana tamamen katılıyorum. çocukken ben isterdim ki takımlar 100 sayıya ulaşsın. çocuk aklı işte, 90'da kalınca falan üzülüyordum, 100'ü geçsinler istiyordum. şimdi vallahi inan şöyle bi' 97-93 biten maç görsem monitörü okşayıp ağlamaya başlayacağım, o hale geldim. la az biraz savunma yapın, normal bi maç izletin ya.

vallahi kemik seslerinin geldiği, üçlük atanın alcatraz'a kapatıldığı, detroit'in 75 sayı yediği maçtan sonra "bu ne biçim savunma ırzını sevdiklerim" diyen öfkeli kalabalık tarafından linç edildiği günlerin basketbolunu çok özledim ben. şimdiki tıraş.

abi oyun devam ederken müzik çalıyo ajjsfskj böyle bi şey var mı ya. tamam kardeşim spor en başta eğlencedir, eyvallah gidip adam bıçaklayın demiyorum ama resmen salonları alışveriş merkezine çevirdiler, millet popcorn yiyip bi şeyler içmek ve çocukları oyalamak için gider oldu maçlara. her saniye bi aktivite, bi şey... e kadar sıkılıyosanız sktirin gidin birader basket maçında ne işiniz var, ben anlamıyorum bu amerikanları.

bu duyuru için teşekkür ederim, ben bu konuda çok doluyum, biraz sakinleştim şimdi iyi geldi. savunma ve HUKŞAT düşmanlarını yeneceğiz.
  • alevli deniz sortu  (02.08.20 00:16:12) 
çözüm üçlük çizgisini kaldırmak sanırım eskisi gibi.

zaten 1980'de gelmiş bir sistemden bahsediyoruz.

benim anlamadığım böyle bir ligde giannis nasıl mvp oluyor o zaman? hiç takip etmiyorum bilgi amaçlı soruyorum.
  • antikadimag  (02.08.20 00:22:14) 
Ucluk cizgisinin kaldirilmasina karsiyim (zaten oyle bir seyin olmasi mumkun degil de). Tadinda ucluk atislari keyif veriyordu. Her guzel seyin bokunu cikarirsan o sey cekilmez olur sonuc olarak.

Zihniyetin, oyunun tekrar degismesini bekleyecegiz mecburen. Ama eski gunlere donulmesi zor. Muhtemelen yeni, farkli bir oyun tarzi bulunursa bu oyun tarzi terk edilir.
  • ahm1  (02.08.20 01:28:06) 
Sanirim Giannis'e veriyorlar topu, o da aliyor gidiyor tek basina giriyor iceri basiyor smaci vs. oyle kopmus gitmistir muhtemelen. İceriden oyun sifirlandi diye bir sey yok ama iceriden oyun şoyle oluyor: herkes geride dururken topu tutan adam yanindakine veriyor topu, onun da cani ucluk atmak istemedi diyelim, giriyor iceri kimseye bakmadan, sayi yapmaya calisiyor.

Hucumlar tek basina gerceklesiyor yani. Bir hucumu sen yapiyorsun, bir hucumu ben yapiyorum vs.
  • ahm1  (02.08.20 01:31:29) 
[]

Covid test sorusu

Kardesim 4 gun once -su an covidli cikan- arkadasiyla gorustu, bugunku testi negatif cikti. Cumartesi ya da pazar gunu tekrar test olacak (yani gorusmeden 7-8 gun sonra), eger o zaman da negatif cikarsa yuzde 100 negatif oldugunu soyleyebilir miyiz? Yoksa durum o kadar net degil mi?




 
Görüşmenin detayları da önemli (sarmaş dolaş maskesiz sosyal mesafesiz mi mesela) ikinci olarak kimse %100 diyemez test kitleri %100 doğru sonuç vermediği için ama her iki testin de negatif çıkması temiz olduğuna dair bir kabul oluşturur.


  • candanag  (29.07.20 22:01:50) 
Sarmas dolas degil. Ortalama bir mesafeden yarim saat gorusmusler. Kendisinde maske varmis ama karsi tarafi hatirlamiyor. Ondan bir sey alip almadigini da hatirlamiyor.

Peki diyelim ki testler kesin sonuc veriyor. Bugun giren virus 7 gun icinde kendisini kesin olarak gosteriyor mu? Hani sanki hemen testlerde gozukmez gibi bir olay vardi?

Bu hafta sonu da koyden babam gelecekti. Kritik yani o yuzden. Pozitifse pozitif ciksa da gelme desek.
  • ahm1  (29.07.20 22:27:53) 
1 hafta covid pozitiften yatmış ve şu ev karantinasında olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki,

1- 2 kere sürüntü testi yaptılar negatif çıktım
2- Tomografi testi sonucu pozitif olduğum anlaşıldı.

Hem sürüntü hem tomografi talep edin. Virüs ciğerlere indiyse sürüntünün negatif çıkması çok normal.
  • paramolacak  (29.07.20 22:41:27 ~ 22:42:10) 
Maalesef calistigi kurum sadece suruntu testi yaptiriyormus, tomografi isteyemem diyor :(


  • ahm1  (29.07.20 23:00:14) 
Abi o zaman yapacak bişey yok belirti bekleyecek.


  • paramolacak  (29.07.20 23:13:24) 
Belirtiyi gordukten sonra iş işten gecebilir maalesef.

Neyse bakalim, umarim olmamistir.

Size de cok gecmis olsun.
  • ahm1  (29.07.20 23:43:22) 
pozitifmiş gibi davransın 14 gün izole etsin kendisini yapabilirse.

çünkü hasta olduğu halde sürüntü pcr negatif olabilir ve bu onu hasta değilmiş gibi rahat hareket etmesine neden olur.
  • masseter  (30.07.20 00:31:13) 
12345678   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.