[]

Çocukken 23 nisanda makam koltuğuna geçtiniz mi?

Ben yaşadığım ilçenin kaymakamı olmuştum ilkokuldayken 23 nisanda. Hoş bir anıydı o açıdan bu uygulamanın iyi kötü devam etmesini seviyorum.




 
ben de mutlu oluyorum çocukları o koltuklarda görünce. kendim hiç oturmadım :(


  • suyin  (23.04.24 17:29:29) 
ben de ilçe kaymakamı olmuştum.
ama bana bu söylenmemişti. iki satır cümle ezberletilmişti ve çiçek taktim etmem gerekiyordu. ben çiçeği verdikten sonra kaymakam beni koltuğuna oturttu. anlamadım ne olduğunu. öğretmenlerimin yüzüne baktım ne yapayım diye, onlar da işaret ederek onay verdiler.

oturdum koltuğa ve sessizlik oldu, bir şey söylemem beklendi sanırım. etraf kalabalıktı ve herkes bana bakıyordu.

siyasi partilerin temsilcileri de vardı. espriyle karışık "x mahallesine giden yok ne olacak, şu durum ne olacak" şeklinde belediye başkanı ya da kaymakama yöneltilecek sorular bana yöneltildi şakayla karışık. başka birisi "o soruyu bana değil belediye başkanına sormanız gerekiyor" şeklinde sufle verdi bana.

sanırım o gün o koltuğa oturacak çocuk ben değildim. sanırım ben sadece çiçek verecek, başkası oturacaktı. bilmiyorum. belki benmişimdir. ama bana koltuğa oturana kadar bilgi verilmedi ve böyle 23 nisanda makam koltuğuna çocuk oturtmak şeklinde bir gelenek olduğunu da ben sonradan öğrendim.

o yüzden bu anı bende hoş değil. o günkü gerginliğimi hatırlıyorum.

bize neler yapıldıysa artık o yaşlarda, ben hala 23 nisan'lardan nefret ederim. sabah erkenden tüm okul tek bir otobüse tam anlamıyla balık istifi olarak sığdırılıp ilçe stadında saatlerce güneş altında yorgunlukla beklerdik. bir iki saat bekledikten sonra ilçenin yetkili amirleri gelir (sanırım kaymakam oluyor) ve bize günaydın derdi. biz de sağol derdik. hepsi askeri düzende olurdu.
sırada önde duranlar kıpırdayamazlardı. iki saat boyunca heyken gibi durmaları beklenirdi. öğretmenlerimiz bize acırdı da, yorulanları sıranın arkasına alır, arkada oturun dinlenin derdi. sadece ilk bir kaç sıra için dikkatli durmalarını söylerdi.
bu bir kez değil, bir çok kez böyle oldu.

---
tüm bunların yanında, kız arkadaşım bir öğretmen ve yıllardır 23 nisanlarda hem kendisi hem çocukların çok mutlu olduğunu anlatıyor. genelde güzel etkinlikler/müsamereler yapıyorlarmmış ve çocuklar da bu günü tabiri caizse iple çekiyormuş.

koltuk verme işinin de benim yaşadığım gibi olaylar yaşanmadan ve güncel siyasete olabildiğinde alet edilmeden devam etmesini isterim.
  • biseysorcaktim  (24.04.24 09:43:18) 
koltuğa oturmadım ama koltuğa oturanın yanında gittiğime göre, vali yardımcısı oldum sanırım : )


  • co2s2  (24.04.24 14:18:21) 
[]

Hayatınızdaki en mutlu anların kaçı sporla ilgili?

Öyle çok aşırı fanatik, futbol/basketbol vs ile yatıp kalkan holigan biri değilim, ama şimdi hayatımdaki en mutlu 10 an listesi yapsam aklıma gelen örneklerden minimum 3-4 tanesi spor dünyasından olaylar. Yani öyle mutsuz bir hayatım da yok ya da çok boş beleş de yaşamadım şimdiye kadar neyse ki ama hayatta yaşadığımız olaylar anlık mutluluktan ziyade süreç gibi olduğu için "en mutlu an" kategorisine girecek spesifik olayların sayısı o kadar fazla değil gibi.

Bununla ilgili meşhur bir alıntı da vardı, Nick Hornby diye aklımda kalmış ama futbol kitapları yazan başka birine de ait olabilir, işimde gücümde çocuk sahibi adamım ama hayatımın en mutlu anlarının çoğunda futbol var gibi bir sözdü.

O yüzden mesela futbol vs takip etmeyen, spor dünyasına uzak kişiler için bunun yerini dolduracak bir şey var mı diye merak ediyorum bi yandan da. Messi'nin 2022 dünya kupası şampiyonluğu mesela hayatta en çok mutlu hissettiğim iki üç andan biri net olarak benim. Hele bi Arjantinli için falan tahayyül edemiyorum. O yılların birikmişliğini atan anlık mutluluk hali biraz zor yakalanacak bi şey gibi geliyor ki zaten futbolu futbol yapan da bu tabii.

 
Sayılır mı bilmiyorum ama yoga yapıyorum, burgularda çok iyiymişim hocam söyledi. Çok iyi düzeyde esneğim. Hatta bunu geliştirmeye çalışıyorum.


  • rock n roll  (16.04.24 13:58:22) 
Futbolseverlik ayrı bir olay. Bence ayrıca incelenmesi gereken bir olgu. Başlığı spor ve mutluluk üzerine açmışsın. 14 yaşımda Tae Kwon-Do yla başladım spora, hayatımın hiçbir evresi sporsuz geçmedi ve bana aşırı mutluluk vermiştir.

Sen spor severlik deyip Arjantini de işin içine katıp milli duygularla bezemişsin ama iki tane Tae Kwon-Do cu ya da halterci Dünya Şampiyonu kızımızın ismini say desem sayamayacağını tahmin ediyorum.

Dediğim gibi Futbol seyri severlik ayrı bir olgu. Futbol hakemlik eğitimim de var, lisans almadım gerçi. Ayrıca Beşiktaşlıyım derim de şu an kalecisi kim bilmem. 20 yaşımdan sonra Hiçbir maçın 90 dakikasını baştan sona seyretmedim. Asla da hayatımda bir mutsuzluk ya da eksiklik hissetmedim.
  • Mirket  (16.04.24 14:02:33) 
eğer sporu kendim yapmıyorsam, hayatımdaki en mutlu anlarım listesine almak aklıma bile gelmez.


  • co2s2  (16.04.24 14:04:28) 
başlığı spor diye açmamın nedeni, oraya futbol yazarsam basketbol, tenis, voleybol sevenleri dışlama durumu. Mesela geçen yaz voleybol avrupa şampiyonluğumuz da benim top 50'ye girer. Nadal'ın kazandığı son Avustralya açık yine girer, basketbolda 2010 dünya şampiyonası sırbistan maçını da yazarım. Bunlar beni inanılmaz mutlu eden anlardı. Olimpiyatları her sene düzenli takip ederim ama olimpiyatlarda aldığım keyif, bu anlık mutluluk peakleri gibi değil. O kadar benimsediğim olimpik sporcu hatırlamıyorum.

Ezberden birkaç tekvandocu sayabilirim, dünya şampiyonu halterci kızımızı haberlerde gördüm ama ismi aklımda değil ama bunun soruyla ne alakası var çözemedim. İkisi de aşırı ilgili olduğum sporlar değil, ben tüm sporlarla çok ilgiliyim iddiasında bulunmadım. Ama mesela 1988 olimpiyatlarında hayatta olsam belki naim'in şampiyonluğuna da bu kadar sevinecektim ya da muhammed ali'nin dövüşlerine yaşım yetse o da bu listeye girecekti.
  • nundu  (16.04.24 14:15:42) 
Mutlu hissettiğim anlarin hepsinde olaylarin oznesi benim, aktif bir roldeyim ve ekran karsisinda degilim.

Herhangi bir sey izledigim herhangi bir an benim icin cok mutlu kategorisine kolay kolay giremez. Mac izlemek gibi aslinda benim bir sey yapmadigim, sadece izleyicisi oldugum bir an bana o tatmini saglamaz, saglamiyor. Benim hayatta daha buyuk mutluluklarim tatminlerim var.

Hayatinda futbol olmayanlar senin yasadigin bu hissin yerine bir sey koyma geregi duymuyor olabilir. Cunku bir seyi izlerken olaylara gostedigin pasif sevinc aslinda insan hayatinda cok buyuk bir yere sahip degil, izledigin bi filmi sevmek gibi.
Kendimle alakali mutlu oldugum onca sey var. Izledigim bir seyden mutlu olmak bunlarin en kucugu. Spor yapmak bunlardan biri. Ama izlemek degil.
  • zimbirik  (16.04.24 14:19:42) 
ne kadar mutluluğum varsa hepsinde galatasaray’m var.


  • baldan kaymak  (16.04.24 14:20:31) 
iki ama ikisini de cocukluguma bagliyorum, bugun olsa etkilemez yani.

1- raikkonen'in f1 sampiyonlugu, sandalyeden araba vites tabaktan direksiyonla tum sezon her yaris 70 tur beraber suruyordum. 12 yas.

2- ilhan mansiz'in altin golu, 7 yas.
  • gule gule  (16.04.24 14:25:53 ~ 14:41:00) 
2008 ya da 2009'da sanirim 3-2 biten efsanevi türkiye cek cumhuriyeti futbol maci haric hicbiri :) o da 14 yasinda falan oldugum icin o zaman.

linki buldum
www.youtube.com

insanin fatih terim fonuna giresi geliyor. cidden güzel macmis. 3-2 öne gectigimizde volkan in rakibi ittirip kirmizi kart almasi ise tam bizlik olmus.
  • robert bosch  (16.04.24 14:30:00 ~ 22:15:51) 
%70'i. galatasaray ve milli takim.


  • buenosdias  (16.04.24 15:03:31) 
Amator olarak Muaythai ve boks kasiyordum. Bi gun bi uyusturucu saticisi bana saldirdi ve adami dovmustum. Arkasina bakmadan kacmisti o gun insanlar beni tebrik etmisti fena mutlu oldum


  • Zetnikov  (16.04.24 16:04:53) 
10' da 3-4 fln vardır heralde - ki ben anlık mutluluklardansa biraz daha sürekliliği olan huzurlu olma duygudurumunu daha çok tercih ediyorum.

Fenerbahçe Euroleague şampiyonluğu ilk aklıma gelen.


Sporla ilgili en mutlu olduğum anların da çoğunda Fenerbahçe basketbol takımı var.
  • kumandanim  (16.04.24 16:09:30 ~ 16:10:18) 
neredeyse hepsi.

ben spor aşığı bir adamım ama fanatik değilim, kültürel açıdan çok kıymetli bulduğum bir olgu spor. aynen senin dediğin gibi, arjantin şampiyon olduğunda yaşanan o mutluluk bambaşka bir şey. yahut şampiyonlar ligi maçlarının olduğu günün sabahında uyanmak ve milyonlarca insanla o aynı kıpırtıyı hissetmek, dünya kupası'na üç gün kalmışken nijerya'dan tut polonya'ya kadar onlarca ülkede çocukların aynı heyecanı yaşadığını bilmek... bu çok ucuz (hatta ücretsiz) ama yine de inanılmaz güzel bir deneyim.

benim için çocukken de böyleydi bu. babam pek eve uğramazdı, star tv'de sabri ugan'ın sesiyle şampiyonlar ligi maçlarını anamın dizinin dibinde, battaniyeye sarınıp izlerdim. saf mutluluktu resmen. lech poznan'ın şov yaptığı dönem, 2011-12 olması lazım, kar altında oynanan bi maç vardı, sanırım salzburg maçıydı. o zaman polonyalı bi kız arkadaşım vardı poznanlı, ben FM'deki kariyerlerimden dolayı lech'i zaten çok seviyordum. o maçın oynandığı akşam bizim orada da kar yağıyordu. totomu sobaya verip bilgisayardan izlemiştim.

keza altı yıl kadar önce çok alakasız bi şekilde pazar günü öğleden sonra izlediğim bi holstein kiel maçı vardı almanya 2. liginde. patates kızartması ve sosis almıştım marketten. saat öğleden sonra 2-3 gibi. keyfim yerinde. kiel'in stadyumu kutu gibi minicik çok sevimli zaten, izlerken bile huzur doluyor insan. böyle hani her şey tam denk gelir de çok iyi hissedersin ya, transa geçmiş gibi keyifli ve saf bi 90 dakikaydı benim için.

yani anlayacağın işin içinde illa "kazanma" olmasına bile gerek yok ya. f1'de 2021 sezonunun son turu olsun, arjantin'in dünya kupası şampiyonluğu olsun, kura çekimleri olsun, akşamüstü dışarıda tatlı tatlı hafif bi esinti varken oturup dünya kupası maçı izlemek olsun... kendi hayatıma, hayatımdaki insanlara, şahsi başarılarıma yönelik beş tane mutluluğa karşılık sporla ilişkili 55 tane vardır herhalde.

artık tabii pek imkan olmuyor ama nhl play-off'larında gece boyu buz hokeyi izleyip sabah 6'da periyot arasında doğan güneşi izleyip cuvaret içmek, maç bitiminde yatağa uykulu ve mutlu girip AYU GİBİ uyumak...

ben spor tutkum olmasa yüzde yüz balici filan olur ve çok erken ölürdüm ya.
  • mark greg sputnik  (16.04.24 17:09:52) 
Sıfır (0). Takım tutmuyorum, hiçbir sporu özellikle takip etmiyorum. Kendim de spor namına fitness ve yürüyüş/koşu yapıyorum, yaparken iyi hissediyorum ama sıralamaya girmez :D


  • akhenaten  (16.04.24 17:38:38) 
Kendimi desteklemek için bir cevap daha yazmak istemezdim ama şimdi aklıma geldi,

Hayatımızda bir mutluluk ölçüm cihazı olmadığı için iki an arasındaki mutluluk kıyasını yapmak zor ama biri sana en mutlu olduğun 10 anı sorarsa aklına çok spesifik şeyler gelir üniversite sınavı kazanmak, sevdiğin kişiyle önemli bir an, çocuk sahibi olmak vs vs. Ama bunlarla beraber izlediğin bir maç ya da bir yarış da gelir çünkü paylaşılmış bir mutluluk o durum. Yani üniversite sınavını kazanman bireysel, hadi en fazla 15 kişiyle paylaşabileceğin bir mutluluk ama takımının şampiyon olmasını milyonlarca kişiyle paylaşıyosun. Yani ailemle, arkadaşlarımla, sevgilimle geçirdigim ve çok mutlu olduğum günler var, eğitim hayatımda ya da iş hayatımda başarılı olup mutlu olduğum zamanlar var ama çok spesifik olanlar hariç bunlar genel hayat mutluluğuna katkısı var ama 10 sene önceki bir arkadaş buluşmasında da çok mutluydum be demek zor yani. Ama Beşiktaş'ın 2021 şampiyonluğunda Göztepe maçında Ghezzal'ın attığı penaltı golü, 2002'de İlhan Mansız'ın altın golü gibi anlar beynimde capcanlı duruyor. O an yaşadığım mutluluklar minimum bir senelik bekleyişin anlık coşkusu olduğu için de çok etkili hisler oluşturuyor.

Mesela Bayer Leverkusen taraftarlarına sorsan hayatındaki en mutlu gün ne diye, futbolla yatıp kalkmayan standart bir taraftar bile dünkü şampiyonluklarını ilk 5'e koyar. Ömürlük bir bekleyiş ve muhteşem bir şampiyonluk kazandılar, bunun "Pehh futbol işte" diye küçümsenmesi yanlış geliyor.
  • nundu  (16.04.24 17:50:23) 
yazdığını görünce yine yanıtlayayım istedim.

kesinlikle katılıyorum. futbol peh işte diyen kimse uzaklaşıyorum. golfle ilgilensen ilgisini çeker çünkü. futbolu basit buluyor. ben onunla deşarj oluyorsam benim için o dur. küçümseyenlerin yüzüne laf etmiyordum önceden, artık öyle bir laf ediyorum ki bir daha karşılaşmayalım bile.

ayrıca biz kimiz ki yüzyıllardır milletlerce uluslarası branşta kabul gören bir spor türünü yargılayacağız bakışı yok. voleybolu da ben sevmiyorum ama pehh voli demiyorum. karşısındakine saygı duymayan insan, düşmanımın çöpüne bile layık değil.

benim için önemliler:
11.12.13 juventus galibiyeti
12.05.12 şükrü saraçoğlu şampiyonluğu
mauro icardi’nin takıma katılması
bayern münih ile süper 3 lü kupa yılı

üzüntülerde de var:
ulu johan elmander in çok geç transferi
  • baldan kaymak  (16.04.24 18:08:59) 
Verilen cevapların benim yazdıklarımla ilgisi var galiba şeklinde bir alınma oldu bende. Onun için cevap vereyim dedim.

Ben sporseverlik deyince akla 'futbol seyretme severliği'nin gelmesi konusuna takıldım ve onu dile getirdim sadece.
Daha önceki cevabımda da söylediğim gibi ben kendimi bir sporsever olarak nitelendiriyorum ama yönetmek ya da yönetimine katkıda bulunmak zorunda kaldığım birkaç maç dışında hiçbir maçı 90 dakika boyunca seyretmedim.

Bana küçük ya da kötü gelmiyor. Ben bu olaydan bir zevk almıyorum. Zevk alana da söyleyebileceğim olumsuz bir söz yok. Haddim değil.

İlaveten golf de oynadım ve zevk aldığımı söyleyemem. Onu da sevmem yani. Tenis desen seyretmeyi severim bak. Ama o da baştan sona değil.

Yani sporseverliğin ayrı, Futbol seyretme severliğin ayrı şeyler olduğunu düşünüyorum. Bu benim düşüncem. Herkes istediğini düşünebilir ve hiçbirini küçümsemem. Hepsine saygım sonsuz.
  • Mirket  (16.04.24 20:01:56) 
Hayatımın en mutlu hissettiğim günü; 17 Mayıs 2000.

İleride çocuğum olursa sadece onun hissi geçebilir.
  • jonas  (16.04.24 21:19:46) 
Resmen şaşkınlıkla okudum bu duyuruyu.

Ömrüm boyunca oturup düşünsem insanların spordan dolayı mutlu olabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Hele ki ilk sıralara eklenmesi filan. Olayların öznesi bile değilken sadece dışarıdan izlerken hem de.

Bir süre buna şaşırmaya devam edeceğim. Nası ya nasıııı?
  • Gradient_tabanlı_mor  (16.04.24 22:05:55) 
@gradient ‘e bir yanıt yazacağım :)

toplumun gerçek anlamda parçası olmak demek bence ait olduğun yada iz bulduğun parçayı taşıyan yada temsil eden bir başkasının başarısıyla mutlu olmaktan geçiyor.

ben merkezcilikten uzak birlikte bir paydada keyif alıyorsun.

şöyle düşünelim şampiyonlar ligi final yada dünya kupası final maçı. 11-11 toplam 22 oyuncu olacak sahada.

hiç konuşulmasa izlenmese herkes evinde maçtan bir haber. ama konuşuyoruz buluşuyoruz kafeye gidiyoruz. 22 kişi kadar sporcu değiliz ama bir şekilde parçası olup sohbet aracı haline getiriyoruz. kaybedene takılıyoruz falan.

ee dalga geçme seviyen ve yüzünü güldürme seviyesi de yüksek ise al sana anı :)

ilk sıralara gelme olayına gelince daha mutlu olaylar yaşanmadığı içindir. şahsen çocuğum olsa onu birinci sıraya koyardı gönlüm.

bu bence daha çok seni sen yapan, keyif aldığın şeylerin etkisi ile ilgili. eğlenceli bir noktaya güzel bir bakış açısıydı, yazmak istedim. konuşurum bile bu konuyu. çok değişik şeyler çıkabilir bence içerisinden. :)
  • baldan kaymak  (18.04.24 00:13:00) 
[]

Sırt çantası önerisi

Bir adet 16,1 inçlik laptopu, onun şarj aletini ve birkaç başka ıvır zıvırı her gün taşıyabilecek, güzel ve rahat bir sırt çantası arıyorum. Şu an puma'nın bir modelini kullanıyorum ama eskidi artık bi iki ufak delik falan başladı.

Thule'un modellere baktım

www.tirolcamp.com

Şunu beğendim. 15,6 inç demiş ama laptop bölmesinin boyutları benim laptopun boyutlarının bir santim büyüğü gibi. Bunun dışında 3000 lira civarı fiyatla alınabilecek güzel marka/model tavsiye edebilir misiniz?

 
www.decathlon.com.tr

www.decathlon.com.tr

23 litrelik ve 35 litrelik iki modele bak, bunların yutubda incemeleri de var farklı açılardan büyüklüklerini ve hacimlerini görürsün
  • grimavi  (08.04.24 21:17:57) 
www.hepsiburada.com

Şunu alırsanız bi hayır duanızı alırım.

3 yıldır kullanıyorum, 1 dk yanımdan ayırmadım. Bir çantanın her gözü bu kadar mı kullanışlı olur. En ufak bir yıpranma emaresi bile yok.

Bu çantaya kefilim.
  • msb  (08.04.24 21:56:17) 
  • but that was just a dream  (09.04.24 06:09:28) 
[]

Bir tweet arıyorum

Beyaz saray baskını olduğu zaman ordaki vekillerden birinin böyle abartılı gaz maskesiyle falan çekilmiş bir fotoğrafını alıntılayıp "Bizim meclisi gece bombaladılar, sabah çorba içmeye gittiler" gibi bi tweet vardı. Orda chp'den iki kişinin adı geçiyordu diye hatırlıyorum ama isimleri hatırlamıyorum. Tweeti bulabilen olur mu acaba




 
[]

ekşi sözlük mobil uygulaması

ekşi sözlük mobil uygulamasını kullanıyor musunuz? Ben bu uygulamayı hiç kullanışlı bulmadığım için hâlâ ekşiye telefondan gireceğim zaman tarayıcıdan açıp giriyorum. hem ilgimi çeken şeyleri yeni sekmede açıp o anki sayfayı okumaya devam edebilmek hem de başlıkta bir sözcüğü arayıp, çıkan sonuçlar arasında ctrl+f yapıp hızlıca dolaşmak için tarayıcı çok daha pratik geliyor. Uygulamayı sadece mesajlaşmak daha pratik olduğu için tutuyorum telefonda.




 
ben de öyle. mesajda da çok hantal aslında. bildirimler için kullanıyorum genelde.


  • jelly bear  (04.04.24 14:30:15) 
sözlüğün kendi uygulaması hem kötü hem de tonla reklam var. eskiden ekşicep kullanıyordum mobilde, güzel uygulama. ama artık sadece mobilden işim düştüğünde.


  • gule gule  (04.04.24 14:30:23) 
ekşicep'i ben de kullanıyodum evet belirtmeyi unutmuşum. Çok daha işlevseldi ama yine de tarayıcıda kullanmak daha pratik geliyor artık


  • nundu  (04.04.24 14:32:43) 
uygulamadan memnunum, açıkçası sözlük reklamsız üyeliği alınmadan kullanılacak bir şey değil, tarayıcıda da uygulamada da.
uygulamada bir sorun başlık arama kullanışlı değil, diğeri ise aslında sözlüğün kendisinde eksik, bir tarihteki entrylere veya sayfaya gidilebilmeli

  • atom karincanin torunu  (04.04.24 14:54:53) 
kullanıyorum. Eskiden şükela reader daha güzeldi ancak son zamanlarda tasarım olarak ekşi uygulaması daha iyi. Mobil tarayıcıdan kullanma işini de sevmiyorum. uygulama daha kullanışlı


  • nuevo  (04.04.24 15:47:37) 
ekşin kullanıyorum ben, sözlüğün orijinal uygulaması değil sanırım ama çok kullanışlı geliyor bana. ama tabi 10 yıldır yazmıyorum, sadece okuyorum. dolayısıyla yazma veya mesajlaşma konusunda ne kadar kullanışlıdır bilemiyorum.


  • hrskrs  (04.04.24 15:57:46) 
Mesela mobilde günün çaylak entry'lerini görmek olanaksizken, browser'da sadece o gün girilenlere erisebiliyorsun.

Keza mobildeki mesajlasma çogu zaman cozutuyor, biri mesaj attiginda bildirimi yarim saat sonra düsüyor falan.
  • Yourcousinmarvinberry  (04.04.24 16:22:33) 
[]

Kate Middleton

Kaç gündür dedikodular gırlaydı, dün video paylaşmış kansermiş malum. Yani geçmiş olsun tabii de, bu son açıklamadan bağımsız sormak istediğim sorular var.

Bu kadın niye bu kadar seviliyor? Diana sonrası prenses ihtiyacından mı yani? Yok çok güzel, çok asil duruyor, tam bir prenses vs gibi binlerce övgü var ama ne bileyim bana hiç öyle ekstra bir güzelliği, asil duruşu, şıklığı var gibi gelmiyor. Meghan Markle'ı kimse övmüyor mesela. Bence o daha güzel bi kadın. Bi de royal family'deki ilk non-white prenses, evlenip boşanmış daha önce vs yani daha büyük bi baskı altında olduğu için daha sempati duyulması gereken biri. Kate ise hayatını prensi tavlamaya adamış, annesi tarafından bile böyle yetiştirilmiş sinsi biri gibi geliyor bana hep. Yani tabii kanser kötü hastalık da, "Bakın güzelim kadını üzdünüz, kansermiş. Ahh prensesciğim güçlü kal" gibi aşırı duygusal mesajlar atacak kadar seviyor musunuz Kate'i?


 
Salın biraz. Ben aile üyelerime kafa yormadım bu kadar "bunu ne kadar seviyorum?" diye.


  • pianeta  (23.03.24 12:34:45) 
Çünkü kadın queen. Bize saçma gelse de bir padişah karısına duyulan sevgi gibi aslında. İlginç bir mania durumu. Salak insanlar nasıl bir insta fenomenine aşırı sevgi ve bağlılık besliyorsa bu da öyle.


  • prole  (23.03.24 12:57:27) 
İlk iki cevaba itafen:

Yahu ben kraliyet ailesi hayranı, onları deli gibi takip eden biri değilim. Hatta 2024'te böyle bi ailenin olması suç olmalı. Ama son bir ayda internete girince bu konuda bombardımana tutuluyor insan. Oturup sabah akşam Kate napmış diye bakmıyorum yani normalde. Ama düzenli internet kullanıcısı olarak yıllardır kendisine yönelik gereksiz bir sevgi ve Meghan'a yönelik gereksiz bir antipati gözlemliyorum. Yoksa çok da fifi UK'in kraliyet ailesi ne yapmış
  • nundu  (23.03.24 13:03:17) 
Kate senin tipin değil galiba. Çok güzel bir kadın. O aile ile ilişkisi olan herkesin çıkarı vardır heralde.
Ünlüler niye takip ediliyorsa bu aile de o sebeple takip ediliyor. Bu zamanda böyle bir düzenin olmasına bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Takip edilemezse haberiniz de olmaz.

  • sevilen progressive türkücü  (23.03.24 13:46:12 ~ 13:48:50) 
Az bilinen efsane duyarlardan olmuş bu. Kate kanser olmuş ve neden Meghan sevilmiyor diyorsunuz. Prenses demem ama geçmiş olsun derim. Meghan kanser olsaydı ona da derdim.


  • dissendium  (23.03.24 13:52:05) 
kate sessizligiyle, pozitif enerjisiyle, kiyafetleriyle, iyi aile hayati görüntüsüyle bir ikon.
meghan sorunlarla basa cikamayan, sürekli kendini dolduran toksik bir insan görüntüsü de veriyor.

meghan kendini cok anlatti, baydi artik. kate sessiz black box. kate'i konusuyoruz tabii o yüzden.
  • robert bosch  (23.03.24 15:18:41) 
ben de çok seviyorum çünkü ingiltere'nin köpeğiyim.
meghan denen sinsirelladan nefret ediyorum.

  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (23.03.24 17:37:54) 
meghan dünyanın en itici kadını


  • benarrivo  (23.03.24 17:49:52) 
ingiliz bir arkadasim, kate hakkinda hep iyi,meghan hakkinda ise kotu haberlerin bilerek yapildigini soylemisti.
sevmiyorum.
benim anlamadigim da kadin kralice. en iyi doktorlar, sartlar bunda, ama pogaca meyve suyu yiyenler onun derdine dusuyor.
  • durgunfoton  (23.03.24 19:01:28) 
[]

Yorgos Lentimos vs Nuri Bilge Ceylan

Az önce Poor Things'i izleyince aklıma geldi. Yorgos Lenthimos'un ilk duyduğum filmi Dogtooth Yunanca, Yunanistan'da çekilen bir filmken şimdi çektiği film yıldızlar karması, hollywood ünlüleri filminde oynamak için peşinde sıra olmuş gibi duruyor. Nuri Bilge Ceylan da Avrupa'da gayet bilinen, çektiği her filmi Cannes'da dakikalarca alkışlanan ve ödüller alan bir yönetmenken niye hiç uluslararası film çekme gayretinde bulunmadı? Böyle bir niyeti olsa böyle hollywood ünlüleriyle çalışabilir miydi mesela? Gerçi genelde Anadolu hikayesi anlatan biri gidip Amerika'da Arkansas'ın köyünü mü çekecek ayrı soru da şu an ülkedeki en kariyerli yönetmen o olduğu için kıstasa onu koyuyorum.

Bu arada sinefil biri değilim kesinlikle, Lentimos'un ilk izlediğim filmi Poor Things oldu, NBC'nin hiçbir filmini izlemedim. İkisi arasında kıyas yapma gibi bir derdim de yok da merak ettiğim NBC böyle bir işe niye girmiyor, girse de yapabilir mi?


 
"Gerçi genelde Anadolu hikayesi anlatan biri gidip Amerika'da Arkansas'ın köyünü mü çekecek"

Nbc'nin çekmek istese çekeceği en yakın amerikanvari film nomadland gibi bir şey olurdu sanırım. Yani evet, gidip oranın da yerel hikayelerini anlatmak isteyebilir ama buradaki kadar başarılı olabilir mi emin değilim. O yüzden heveslenmemiştir. Ama hadi dese, iyi de bir senaryosu olsa popüler amerikan oyuncuları toplayacak bir yapımı yönetebilir. Bağımsız çekemeyecek bile olsa A24 gibi indie destekçisi bir dağıtıcı/yapımcı bulur.
  • Bruce  (04.03.24 22:42:05) 
Dogtooth Yunanca bile olsa evrensel bir hikayeydi. Konu, filmin dünyası ve karakterleri milliyetsizdi. Anadoluyu ve Türk insanını anlatan NBC'nin hikayeleri belli bi zümreye hitap ediyor. Bu açıdan Hollywood bir teklifle gelse bile o NBC'nin istediği iş olmaz bence. Özgürce istediğini de yaptırmazlar tahminen. Mesela Lanthimos'a yaptırıyor olabilirler çünkü adamın doğal modu evrensel ama garip hikayeler. Ki İngilizce yapınca da Lobster vs. beğenilmişti, sonra Oscar'a kadar gitti.

Bu arada haklısın, Hollywood ülkelerin en başarılı yönetmenlerini alıp devşirme konusunda ustadır bir hocamın bununla ilgili kitabı vardı hatta.
www.aup.nl
  • nhk ni youkosu  (04.03.24 22:44:22) 
lantimos başta yunan yeni dalga denen yönetmenlerdendi, son iki filmiyle birlikte kendini hollywood'a attı, yani kendi isteyerek böyle yönlendirdi kariyerini

nbc hem böyle bir şey istemesi hem de esnemesi gerekir ama böyle bir şey yapacağını sanmıyorum
  • grimavi  (04.03.24 22:50:37) 
NBC kendi+eşi ve bazen bir kişi daha ekleyerek yazıyor, kendi yönetiyor, görüntü yönetimi-ses-cast vs.'ye aşırı dahil oluyor, kurguyu yine bizzat kendi yapıyor. Yapımcılığını da kendi yaparak başladı, birkaç film bir yapımcı ile çalıştı, sonra onunla bile devam edemedi. Sadece sponsorluk için bakanlıktan ve Avrupa'daki kurumlardan para alıyor ama kimseyi filmine karıştırmıyor. Yani kısaca auteur yönetmen. Hollywood'un film yapım yöntemleri ile taban tabana zıt bir yaklaşım. Adamlarda yapımcının çok büyük gücü var. Senaristler birden çok oluyor ve yönetmenden ayrı. Senaryoya marketing vs araştırmaları sonucunda müdaheleler oluyor. Görüntü yönetimi, ses vs tamamen ayrı kişi/ekiplerde. Kurguya yönetmen karışamıyor. NBC bu şekilde film yapmayı istemez. Zaten Uzak filmine kadar tek kamera, 2-3 kişilik ekiple film çekiyordu. Uzak'tan sonra 3 Maymun ve İklimler'i, ünlü olmasına rağmen küçük ekiplerle çekti. İlk defa Bir Zamanlar Anadolu'dada büyük ekiple çekti. Onda da bu kadar büyük ekiple çalışmanın, büyük prodüksiyon yapmanın kendisini çok gerdiğini vs söyledi. O filmde bile sesçisini değiştirdi. Kurgusunu yine kendi yaptı. Cannes'ın ısrarlarına rağmen kurgu sürecini acayip uzun zamana yaydı içine sinmesi için. Adam bu şekil mutlu oluyor.

Lanthimos öyle değil. O kafasındaki bazı fikirleri anlatmak istiyor. Hollywood tarzı yapımcı çok müdahele etmediği ve senaryo/kurguda da biraz söz hakkı olduğu sürece onun işine gelir. Hem ekonomik açıdan hem de iş yükü açısından rahatlatır.

Bu arada bu bağlamda İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino da ilginç bir örnek. O da İtalya'da yaptığı, bazısı çok yerel, bazısı yerel olmayan filmlerle ünlü oldu. Sonra hem Hollywood'la hem İngilizlerle filan filmler yaptı. Döndü yine Hollywood işbirliği ile yerel İtalya filmi yaptı vs.
  • perferil  (05.03.24 01:24:33) 
nbc her filminde mühendislik bitirme projesi yapıyor

bi de ödüllü kısa filminden beri para işini fransızlara havale ediyor. kendi söylüyo. emerikanların değil filmi çektiren parayı veren firansızların beğenisine yakın filmler çekiyor. üsttekiler+1
  • lambırcek  (05.03.24 03:35:37) 
[]

Vergiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Vergiler derken Türkiye'de alınan vergiler değil, genel olarak vergi sistemi hakkında düşüncenizi merak ediyorum. Yani Türkiye'de hem toplanırken adaletsiz hem de harcanırken güven vermeyen bir vergi sistemi olduğu için Türkiye özelinde pozitif düşünceye sahip olmak zor da, ütopik derecede iyi olmasına gerek olmadan hem toplanmada hem harcanmasında görece adil bir toplum için soruyorum.

Özellikle ekonomik liberaller arasında vergi=devletin yaptığı hırsızlık gibi bir algı var. Yani bilmiyorum, kazandığım tutardan makul bir kısmın alınıp toplum faydasına kullanılması beni rahatsız etmiyor düşününce. Sağlıklı ve iyi eğitilmiş bir toplum için vergi alınması, alınan vergiden çok daha fazla katma değer üreten bir olay gibi geliyor. Ha tabii ki bizden alınan verginin harcanacağı yeri seçemiyoruz ve belki çok da işime yaramayacak bir alana harcanacak benden alınan vergi ama toplumsal olarak bakarsak zaten bir şekilde dengeleniyor. Ee daha zengin olanın daha çok vergi vermesi de bana mantıklı geliyor. Kızıl komunist biri değilim de genel sosyal demokrat perspektifte bakınca en azından bir seviye fırsat eşitliği sağlamak için çalışılması bana mantıklı geliyor.

Sizin bu konudaki düşünceniz neler? Vergilerin sıfır ya da sıfıra yakın olduğu bir toplumda yaşamayı mı isterdiniz yoksa adil bir sistemle vergi toplanan ve bu toplanan vergilerin halk yararına harcandığı bir toplumda mı?

 
Gece 3 te birkaç kişinin kapını kırıp evi talan edip gırtlağını kesip gitme ihtimalinin sıfıra haddinden fazla yakın olmasının maliyeti sence nedir?

Ya da senden iri birinin artık bu ev benim, ya da dükkanın benim deyip seni kapıya koyarsa gideceğin bir yerlerin olma maliyeti?

Akşam çocuğun okuldan eve dönmediğinde arayabileceğin bir yerlerin olması,

Şeker koması, kalp krizi vs. düştüğünde çarşının ortasında, bir ambulansın gelip seni alacağını bilmenin,

İş makinesine kolunu kaptırırsan artık sana devletin bakacağını bilmenin,

Daha binlerce örnek sayarım. Bunların maliyeti senin için senin gözünde nedir? Yani bunlar için kazancının ne kadarını fedaya hazırsın?
  • Mirket  (04.03.24 12:52:57) 
@mirket

ben vergileri destekliyorum zaten, sorular direkt bana gibi üzerime alındım :d
  • nundu  (04.03.24 12:57:00) 
vergi olmazsa kamu hizmeti olmaz. yani sosyal devleti geçiyorum temel kamu hizmeti bile alınamaz. buna anarko-kapitalizm deniyor. parasıyla şirketlerden kamu hizmeti alıyorsunuz. vergi ödemiyorsunuz. devlet yok, şirketler var. bir aralar mantıklı gelse de artık doğru bulmuyorum.

vergi alınmasını yanlış bulmuyorum. ekonomik duruma göre dengeli toplanan vergiyi ve harcanan vergiyi yani kamu giderlerinin denetlenebilir olmasını doğru buluyorum. zenginlerden daha fazla vergi alınması gelir dağılımındaki adaletsizliği düşürür. komünist olmak ayıp değil. sert bir sosyal devlet olması gerektiğini düşünüyorum.
  • paintov  (04.03.24 12:59:08) 
Estğ. Abi.
Geçen gün bir Western filmi seyrettim. Dağ başında bir kulübede yaşayan bir aile. Evi basıyorlar falan.
O an düşündüklerim bunlar.
'Devlet aslında ne büyük bir nimet.' demiştim.
  • Mirket  (04.03.24 13:21:25) 
yaşasın vergi :D


  • gule gule  (04.03.24 13:29:37 ~ 13:35:13) 
Devlet ne yaparsa kötü yapar.
En basit örneği okullar.
10 senede İngilizce cümle kurduramayan bir eğitim sistemi.
Devlette çalışan bir öğretmenin ders saat ücreti de özel de çalışanın 10 katı falandır.
Devlet adalet, güvenlik gibi alanlar dışında olmamalı. Sadece kontrol ve düzenleme yapmalı.
  • parka  (04.03.24 13:47:34) 
Avrupa ülkeleri veya ABD gibi ülkelerdeki gibi denetimi sıkı yapılıp halka "eşit" bir şekilde yayılırsa ne ala.

Bizde millet kaçak elektrik kullanır bize girer, üretim olmaz 1 araba kendine 2 araba devlete alırsın, yurtdışından alabileceğin eşya aylık olarak sınırlandırılır, fiyat olarak sınırlandırılır, verginin vergisini almak gibi saçmalıklar olur, kafalarına göre ek mtv uydururlar. Kodamanların vergi borçları silinir...

Özetle vergi gerekli ama bizdeki gibi halkı öpüp zenginleri korursanız millet de kaçırmak ve kaçınmak için elinden geleni yapar.
  • kimlanbu  (04.03.24 14:00:40) 
Sen istiyor sosyal devlet, kamu girişimleri ve kolluk kuvvetleri? O zaman ödeyecek vergi.

Bizim ülkenin başarısızlığı, toplum olarak bölünmüşlüğü ve vergi afları üzerinden bakınca tabii ki insanın vergi ödeyesi gelmiyor.
  • nawar  (04.03.24 14:40:54) 
Eğitim, sağlık ve barınmada belli bir standarttaki hizmeti kamunun sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Sonrasında isteyen özel hastaneye gitsin, çocuğunu özel okula göndersin, yalıda yaşasın.
Bazı cevaplarda asayiş vurgulanmış, ama bir dönem sık sık patlayan bombalar veya denetimli serbestlikle sokaklarda cirit atan caniler unutuldu sanırım. Önce sosyal devlet ve vatandaşlık bilinci gelmeli ki hesap sorabilelim.

  • auroraaurora  (04.03.24 17:05:52) 
Vergilerin tümü düzen için harcanmıyor. Düzen için harcanan vergilerin çok büyük bir kısmı boşa harcanıyor. Bu ülkedeki israf akıl almaz bir seviyede. 6 ay askerlik yaptım. Yapılan gıda, enerji, iş gücü israfıyla fabrika işletirsin.

Yazılan her şey çürütülebilir. Güvenlik denmiş. ABD'de her yıl binlerce cinayet işleniyor. Büyük bir kısmı bahsedilen şekilde birinin bir anda evinize girmesiyle gerçekleşiyor.

Devletin halkı koruyamadığı çok fazla durum var. En başında savaş geliyor. Yaşadığın şehir düşmanın eline geçse seni koruyacak kimse yok. I. Balkan Savaşı'nda, Yunan İsyanı'nda binlerce Müslüman Türk katledildi. Şanslı olanlar Anadolu'ya gelebildi. Bu insanlar da vergi veriyordu.
  • dissendium  (04.03.24 17:25:07) 
vergi iyi ancak vergilerin harcandığı yerleri kontrol edemiyoruz. vergilerimizi sorgulayabilmeli ve hesap sorabilmeliyiz.


  • benarrivo  (04.03.24 17:35:37) 
Gördüğüm kişi zenginlestikce "aman parama kimse dokunmasin" diyor, her şeyi zaten parası ile alabildiği için önemsiz oluyor.
Kişi fakirlestikce de tam tersi.
Bana göre dünyanın en komik düşüncelerinden biri yani devlet olmasın, vergi olmasin. Ha aynı şekilde komünizmi de komik buluyorum.
Misal güvenlik denmis, itfaiyenin falan da paralı olması gerektiğini düşünenler var. Bunun sonu yok.

Benim kendi düşüncem sosyal kapitalizm gibi bir şey. Vergi toplanmali ama vergi takip edilebilmeli. Ama kesinlikle toplanmali. Ve gelire göre de ayarlanmali. Onun dışında egitimin ve sağlığın vergiler ile ödendiği ulkelerde yaşamayı ve kişilerin gelirleri arasında ucurumlar olmayan yerlerde yaşamayı tercih ettiğim için Avrupa'dayim.
  • logisticsmanager  (04.03.24 22:08:51) 
Türkiye'de vergiler çok düşük ve düşük olmasına olmasına rağmen doğru düzgün toplanamıyorda tahakkuk ve tahsilat nispetleri ortada ama halka sorarsan bazıları vergilerden şikayetçi İnsanlar vatanseverlikten bahsediyor ama vergi bilinci yok kayıtdışılık yüksek gelmiş geçmiş bütün maliye bakanları bu sorunu çözmek için uğraştı ve hala uğraşıyor ama baskı fazla. Vergide adaletin yaygınlaşması için dolaylı vergilerin azaltılıp doğrudan vergilerin yaygınlaştırılması lazım bunun içinde halkta vergi bilinci olması lazım Gelişmekte olan bütün ülkelerde aynı sorunlar var zamanla daha iyi olacak. Bakın bu vergiyi kaçıranlar eğitimli okumuş kesim doktor avukat gibi. Gelir vergisi adil toplanamadigi için bütün yük dolayli vergilere biniyor zenginde fakirde aynı vergiyi ödemek zorunda kalıyor.


  • doharkoman  (05.03.24 01:38:45) 
Vergilerin olmadığı körfez ülkeleri doğal kaynak zengini ülkeler kamu hizmetlerini bu doğal kaynklarsn elde ettikleri butce ile sağlıyorlar ve hatta devlet halkına para ödüyor. Bizde böyle bir şey olması mümkün değil şu an için fakat gelecekte bizde de vergilerin daha düşük olduğu bir sisteme geçilecek devlet finansmanını İstanbul havalimanı gibi yatırımlardan ve ortaklıklardan sağlayacak


  • doharkoman  (05.03.24 01:51:49) 
[]

29 şubat

Bugün malum dört senede bir gelen artık gün. Ben takvimle ilgili şeyleri seven bir birey olarak 29 şubat yaklaştıkça hafiften heyecanlanıp, gün gelince de mutlu oluyorum. Evet sonuçta bir mantığı yok ama 4 senede bir gördüğün bir takvim günü beni bir tık da olsa mutlu etmeye yetiyor :D

Sizin için bir önemi var mı yoksa hiç takmadan hayatınıza devam mı ediyorsunuz? Yani bana kalsa 29 şubatı resmi tatil de yaparım zaten 4 senede bir geliyor yılbaşı gibi kutlanmasının bir mahsurunu göremiyorum :d

Son olarak ilginç bilgi paylaşayım bugünle ilgili, artık gün kuralı 100'ün katı olan senelerde uygulanmıyor ama 400'ün katı olan yıllarda uygulanıyor. Yani 2000 senesinde 29 şubat vardı ama 2100 senesinde olmayacak. Bizim nesile denk gelmeyen bir durum olmadığı için pek bilinmiyor bu özelliği :D

 
Benim için bir önemi yok


  • rock n roll  (29.02.24 11:14:21) 
önemi olmaz olur mu, var. maaş yatıyor. ama bunu görünce baktım, daha yatmamış :(


  • gabe h coud  (29.02.24 11:23:25) 
Ya çok saçma, dümdüz gün işte... dedi sabah uyanınca bugün 29 şubat diye mutlu olan insan :))

"Yıla fazladan gün eklendi ehehe" diye seviniyorum şahsen ben.

Edit: Niye 2100'de yokmuş ki diye merak ettim. Başkaları da merak ederse buyurun airandspace.si.edu
  • kobuzchu kiz  (29.02.24 11:32:13 ~ 11:35:06) 
yani 29 şubat 2096 tarihinden sonraki 29 şubat 2400 yılında mı olacak?
başka bi deyişle biz ve bugün doğan insanlar öldükten sonra kimse 29 şubat tarihini yaşamayacak. 2400 yılında insanlık olur mu, sanmam.

ya ben heyecan duymadım çünkü takvim ve bu tarihe karşı malumatım çok düşük. ama belki 4 yıl sonra heyecan duyarım.

1 marta yetişmesi gereken işler vardı. bu hafta biraz savsakladım nasıl olsa ekstradan bi gün var diye.

edit:
ben sadece "dörtyüz'e bölünen yüzyıllarda" gibi düşünmüşüm hatalı olarak.
bi nebze heyecanım azaldı şimdi. düzeltme için teşekkürler.
  • biseysorcaktim  (29.02.24 11:34:51 ~ 12:03:44) 
@birseysorcaktim

Hayır 2096'dan sonraki 2104'te olacak. 100'ün katı yıllar için bu sadece. Onun dışında dörde bölünen yıllarda olmaya devam edecek tabii ki
  • nundu  (29.02.24 11:38:51) 
Bizim maaşlar ayın son günü yattığından maaşı 1 gün geç almamıza vesile olduğu icin 29 şubat'ı kınıyorum.

Umrumda olmayan herhangi bir gün..
  • nic cage  (29.02.24 12:40:44) 
Bana bir şey ifade etmiyor. Ayın son ya da ilk günü maaşını alanların daha net hissettiği şekilde +1 gün oluyordur ama tabii. Ben ay ortasında aldığım için farkında bile değişim. Gerçi artık 21 Aralık gece indirimleri dışında herhangi bir şekilde bu günlere dikkat eden yok sanırım.


  • nawar  (29.02.24 13:00:31) 
Ben de severim. Bir de ekinoksları... Yarın güneş aydedeyi yenecek derim, diğer sefer aydede kazanacak derim, sevinirim içimden :)


  • antihero  (01.03.24 08:38:13) 
[]

a101 bim şok marketler

Bunlardan ne sıklıkla alışveriş yapıyorsunuz? Bizim aileden gelen bir alışkanlıkla bunlara neredeyse hiç girmiyorum ben. Öyle zenginlik falan da değil düz memur ailesi de işte yeşil sermaye muhabbetinden başlayan önyargı ve özellikle Bim'in ilk dönemindeki kalitesiz ürünler algısından dolayı bunlar yerine migros, carrefour vsden alışveriş yapıyorum hep. Ha üçü arasında a101'e bir tık daha çok girip alışveriş yapmışımdır ama özellikle Şok müthiş kalitesiz geliyor, mağaza tasarımı bile iç sıkıntısı veriyor bana. Aktüel ürün takip eden biri de olmayınca yılda toplasan 5 kez anca giriyorumdur bu üçüne.

Tamam ülkenin çoğunluğunu oluşturan halk kesiminin belki tek seçeneği bunlar fiyatlardan dolayı da, burdaki kitle biraz daha beyaz yakalı, daha iyi ücret alıyordur diye soruyorum. Düzenli olarak alışveriş yapıyor musunuz üç harfli marketlerden? Ha bi de gerçekten hala diğer marketlere göre bariz fiyat farkı var mı?


 
Sıklık sırasıyla Migros > Bim > A101 şeklinde düzenli olarak alışveriş yapıyorum. 3 harfli ya da 6 harfli, bu tip "hard discount store" ünvanlı marketler olmasa başta kırtasiyeciler olmak üzere birçok esnafın vatandaşla sıcak temas kurmak için sıraya gireceğini biliyorum. Bu yüzden de "iyi ki varlar" diyorum.

Kalitesiz ürünler algısı zamanla değişti. Çok basit bir örneğini vereyim, BİM'deki piller (evet, bildiğiniz pil) sıklıkla reklamı dönen Duracell'lerle aynı kalitede, bağımsız YouTube testlerinde voltaj ölçümlü-kanıtlı olarak izledim. Bundan başka sorgusuz-sualsiz iade ve değişimleri ayrıca bir güven veriyor. Hangi şehre giderseniz gidin, tanıdığınız-bildiğiniz ürünü aynı kalite ve fiyat standartlarında alacağınız bir kapınızın olması fikri güven veriyor. Diğer marketlere göre bariz fiyat farkı var, ama dönem dönem yeniledikleri kampanyalarını takip etmeniz şartıyla...
  • zaman ilac degil insanlar unutkan  (19.02.24 12:47:38) 
aynı sebeplerle ben de girmiyorum. çok nadir iş yerinin çevresindeki market yokluğundan şoktan alışveriş yapmışlığım var. he bir de şoktan eskiden sanırım migrosundu 15-16 yıl evvel o zaman alışveriş yapıyordum evimin altında vardı. a101 ve bime sayılı girmişimdir


  • red g  (19.02.24 12:48:53) 
sok cevremde cok az o yuzden hic yolum dusmuyor.
bim aldigim bir kac generic urun var nadiren gider alirim bazen muadilini baska yerden alirim.
a101 binde bir indirimde bulasik deterjani vs gorursem almak icin girerim, benim girdigim butun magazalari pislik icinde ve les gibi kokuyor o yuzden tercih etmiyorum.

spor salonunun yaninda carrefour genelde ihtiyaclari salondan cikinca ordan aliyorum, et falan icin bazen baska yerel marketlere de ugradigim oluyor.
  • bay b  (19.02.24 12:51:26) 
İnsanların aktüel ürün takip etmeyecek kadar kendilerini zengin hissetmelerine hiçbir zaman anlam verememişimdir. Zengin olup da zengin hissedenler ayrı tabii.

Şu an Altınbaş çay 500 gramlığı A101'de 79 lira, diğerlerinde 99 lira. Niye fazladan 20 lira vereyim ki.

Ha bu arada o mağazaların kendilerine özgü, değişik marka sattıkları ürünleri asla almam. O ayrı. Adam kavanoz balı, şekerden daha ucuza satıyor mesela.

Mağazalarda Aktüel ürün takip ederim ve her üründe yıllar içinde belirlediğim sadece tek bir marka kullanırım. 10 yıldır Yayla Baldo dışında pirinç almadım mesela.
  • Mirket  (19.02.24 12:52:48) 
Küçüklüğümden beri ucuz maldan korkarım bana hiç güven vermez he öyle en kalitelisi olsun da değil ama daha orta kaliteyi bulmaya çalışırım. Bu yüzden bu gruba önyargım var olabildiğince girmemeye çalışıyorum.
Çok uzun bir süre evime en yakın market bim olduğu için çok kullandım, "mahalle bakkalı" olayını sevmiyorum sahiplerinden de çok hoşlanmam bu yüzden eve giderken acil bir şey lazım olduğunda vs. bime girdim ama bu tür marketlerden her şey almıyorum ama atıyorum salça, dondurma, reçel işte ne bileyim bu tür şeyler almıyorum elmadır mantardır bu tür şeyler alıyorum (Dost tava yoğurda bir ara çok takıktım çok güzel gelirdi artık o lezzeti bulamıyorum aynı şekilde dost laktozsuz sütü de çok güzeldi ama artık değil bence).

Şarküteri ürünleri mesela paketten bakınca bile belli ne kadar kötü olduğu bunları alıp yemek ya da çocuklarına yedirmek direkt zehir tüketmek gibi geliyor bana bu tür ürünlerde iyisini alamıyorsan hiç alma kafasındayım ve almıyorum :) Çocuğum olsa ona da yedirmezdim.

Evimin biraz yakınında Carrefour daha yakınında File var artık genellikle bu ikisini tercih ediyorum. Bunlarda da marketin kendi markasından ziyade (önyargı!) bildiğim markaların bildiğim ürünlerini almaya çalışıyorum.
İş saatlerimden dolayı yetişemediğimde de Getir marketi kullanıyorum.

Son soru bence artık marketlerde de butiklerde de diğer birçok alanda da öyle aman aman büyük fiyat farkları yok. Her şey o kadar pahalı ki, kalitesizi alıp üç birim zorluk yaşamak yerine görece biraz daha kaliteliyi alıp beş birim zorluk yaşamayı tercih ediyorum.
  • mutekebbir  (19.02.24 12:56:10) 
ben bir yere taşındığımda öncelikle en yakındaki marketlerden başlayarak ihtiyaçlarımı gidermeye başlıyorum. alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı biri olarak çalışanların davranışı, güler yüz vs hangisinde kendimi iyi hissediyorsam sürekli oraya gitmeye başlıyorum ve taşınana kadar bu zincir kırılmıyor. örneğin daha önceki bir evimde bu market migros olmuştu, sonrakinde onur market, şimdi yeni evimde 3 yıldır şok oldu. ki evimin 100 metre yakınında hem a101, hem şok hem migros hem de mopaş var. mekan müdavimi olmak gibi market olayı da benim için sanırım :)

fiyat / indirim konusu benim için çok önemli değil zaten fazla gıda alışverişim olmadığı için o kısma takılmıyorum. bir de et ve süt ürünleri ya da alkolk alacaksam o kısımda migros,carrefour, metro vs gibi marketleri kullanıyorum.
  • hypathia  (19.02.24 13:00:39) 
bim ve şok'a en az 1000 kez girmişimdir, fiyat farkı var.


  • gule gule  (19.02.24 13:02:56 ~ 13:03:22) 
Aynı sebeplerle girmiyorum. İtici gelecek ama çocukluğumdan beri alıştığım yerde bize en yakın market migros ve macro center’dı. Şimdi mecburen işimden dolayı çok da iyi olmayan bir semtte yaşıyorum. Her yer bim, a101, şok. Ben yine uzak muzak demeden ya migros’a yürüyorum ya online söylüyorum. Macro zaten yok :d

Bu arada çok bir kalite farkı olduğuna da inanmıyorum. Sadece yapacağım alışverişten keyif almak istiyorum.

—- Yararlı bir bilgi——

Gıda mühendisi ve market denetleyen arkadaşım üç harfli marketler içinde en kaliteli ürünlerin bim’de olduğunu söylemişti.
  • ruhen hastayim ben  (19.02.24 13:12:10 ~ 13:20:59) 
evime yürüme mesafesinde orta büyüklükte carrefour ve migros da var fakat toplu alışverişi file marketten yapıyorum. mağaza düzeni, özellikle meyve-sebze ve fırın ürünlerinin kalitesi (belli bir standardın altına inmedi şimdiye kadar), kendi markası olan ürünlerin fiyat performans oranı gayet başarılı. hem file hem migros'un online alışveriş uygulamasını da sıkça kullanırım. şokun 1 tane düzgün şubesini görmedim o yüzden zorunda kalmadıkça uğramam. a101 ve bim mağazalarına özellikle aktüel ürünler için ara ara girerim. a101 şubelerinin düzensizliği bazen yoruyor ama bir sorun olursa iade değişiklik için hiç uğraştırmadan sorunu çözmeleri bakımından hem a101 hem de bimden ufak tefek alışverişlerimi yaparım. fiyatlarda da fark kesinlikle var ama bu fark sizin için ne kadar önemli o kısmı bütçenize göre değişir tabi.


  • kanatlı kontun müşfik öpücüğü  (19.02.24 13:12:37 ~ 13:14:38) 
Ürün odaklı düşündüğüm için hepsine girerim. Bim'e girmek Centro gofret almak demek değil. Önce bu ayrımı yapmak gerekiyor. Bim'e Capri Sun almak için giriyorum. İşe götürdüğüm için uygun oluyor. Aynı şekilde A101'den Mendiva ıslak havlu alıyorum. Islak havlular içinde en kalitelisi bu bana göre. Şok'ta Amigo marka fındık var. O da kaliteli. Fiyatı iyi. Ton balığı severim. Dardanel indirimi vardı A101'de. Kaptım direkt. Yakında 5M Migros var. Migros marka süt ucuz. Migros marka bergamotlu çay ve ıslak havlu alıyorum. Barilla Tortellini alıyorum. Tortellini Bim'de bulunsa ve daha ucuz olsa oradan alırım. Golf markasını sadece Şok satıyor. Golf'ün güzel bir dondurması var Magnum benzeri.

Macrocenter çok lezzetsiz bir gofret satıyor. Aldığıma pişman olmuştum. Girilen market üstünden elitlik yorumu çok geride kalmış bir fikir bana göre.
  • dissendium  (19.02.24 14:08:30) 
zorunda kalmadıkça girmem sadece yakın diye yoğurt falan alırım ama uğramam bile. bence m adlı market daha iyi fırsat sunuyor. 3 harfliler gramajla oynayıp daha kalitesiz ve seçeneksiz ürün sunuyor.

not: file market bimin mağazası. alkol satmayan market market değildir.
  • mikahakkinen  (19.02.24 14:20:21 ~ 14:21:57) 
Migros = macro, et/ sebze için de özellikle gürmar

İyi bir gelirim var

ve fiyat farkı hala var. son 1-2 senedir yolumun üstü olduğundan a101'e alıştım. sonra bi düşündüm acaba daha önce ön yargıdan dolayı mı uzak dırıyordum bu marketlerden deyip bim'e şok'a da girdim ama hayır net bir şekilde kalitesiz geldi gözüme. ürünler de genelde isimsiz.

a101 bu noktada biraz daha ayrılıyor kendi ürünlerinin yanında (ki genelde bilindik markaların fabrikaları) bildiğimiz markaları da ucuza veriyor. özellikle tuvalet/ havlu kağıdı ve soda için gidiyorum. güzel indirim oluyor.

şok'a bir kez kamp sandalyesi için gitmiştim. canavar gibi iki tane sandalye aldım yok paraya.
  • air  (19.02.24 14:31:54) 
3 senedir falan bu marketlerden çok alışveriş yapmıyorum, pek nadir. migros'a çok alıştım. bi de indirimlerle vs a101, bim'le aynıya geliyor diye düşünüyordum. bir ara migros online'da sepet yapar, aynı sepeti online diğer marketlerde de yapar ve bakardım. genelde fark olmuyordu.

neyse, geçen bir ara bim'e girdim.
bir sürü şey aldım ve çok ödemedim. mutfak eşyaları falan vardı bir sürü. onlar da hoşuma gitti.

teker teker bakıp karşılaştırınca yok gibi duruyor ama, hayır, var. en azından arada bi yolun düşebilir.
  • biseysorcaktim  (19.02.24 14:54:39 ~ 14:56:20) 
Hiç böyle şeylere takılmam, yolda hangisi yakınsa oradan alırım.
Üç haneli, ortalama üstü maaş alıyorum. Et ve sebze alacaksan evet bime a101e filan girmem ama bir yoğurt alacaksam, koladır ekmektir basic şeyler için hiç düşünmem en yakındaki en iyisidir :D

  • Gradient_tabanlı_mor  (19.02.24 14:59:30) 
benim çevremde market olarak sadece bir tane macrocenter var. a101 bim şok vs. yok. olsaydı aynı olan ürünleri almaya giderdim. süt, yoğurt, peynir, tuvalet kağıdı vs.

onun dışında örneğin grandma ekmek alıyorum, sadece macrocenter satıyor, gibi durumlar var.

bir de kasiyerleri çok daha güler yüzlü. ortamı daha keyifli +1
  • gabe h coud  (19.02.24 15:21:54 ~ 15:23:55) 
Üçünden de sıklıkla alışveriş yapıyorum. Bu marketlerden alınacak ürünler var alınmayacak ürünler var mesela kıyma gibi et urunlerinden hiç almadım tavsiyede etmem İçlerinde en kalitelisi BİM'dir. Ayrıca insanların çoğunlukla alışveriş yapma sebeplerinden biride yaygınlıktır Migros ve Carrefour her yerde bulunmaz ama her köşe başında aynı standartta BİM bulabilirsiniz. Ürünlere gelecek olursak BİM'in private label ürünleri bir çok markadan daha kaliteli ve uygun fiyatlıdir. (süt ürünleri, kuruyemiş, deterjan, bisküvi gibi) Tadım kalitesindeki kuruyemişin fiyatını kıyaslayabilirsiniz mesela. Kesinlikle migros ve Carrefour gibi marketlere nazaran ciddi fiyat farkı var kalite ise bir çok üründe aynı. Migros ve Carrefour gibi marketlerin farkı ise daha kaliteli alternatif ürünlerinde bulunması fakat benzer kalitedeki ürünleri mukayese edersek Bim çok avantajlı.


  • doharkoman  (19.02.24 15:25:22) 
özkuruşlardan devam ben. iş yerimin orada a101 ve bim vardı ikisi de işimi görüyordu ama bim'den kola almazdım bazı şeyleri gerçekten kötü soğuk içecek vs yok. a101den online kedi ürünleri, oyuncak vs aldığım da olmuştu f/p dedikleri şekilde. içki için carrefour çünkü içinde sava var


  • ala09  (19.02.24 15:34:48) 
Ayrıca BİM'de satılan private label piller Duracell'den çok daha uzun ömürlü. Yine tuvalet kağıtları ve temizlik ürünleri kaliteli ve hesaplı.


  • doharkoman  (19.02.24 15:42:23) 
ne bime girerim ne şoka ne a101. cok kalitesiz ürünler. oradan temel gıda ürünleri asla almam. belki temizlik ürünü alırsam.


  • sizofren06  (19.02.24 17:11:40) 
ben de girmezdim sonra gitmeye başladım, birincisi öyle kalite farkı falan yok.

maalesef tr'de son dönemde her şey kalitesizleşmeye başladı.

şok ve a101 zaten bilindik markaları satıyor.

bim kendi markaları. bilindik ürünler olmazsa onları almazsınız.

çok fark ediyor.

ps. öncelik migros sanal market spor.
  • gurur  (19.02.24 22:05:31) 
baska ulkede yasiyorum. turkiye'ye aile ziyaretine geldigimde yapiyorum alisveris bu marketlerden, zira eve yakin. disardan bakan biri olarak migrosla aralarinda oyle acayip bir kalite farki yok. bir de bim'den ayakkabi, gunes gozlugu falan almam ama yumurta, ekmek, peynir falan alirim ne olacak sanki.


  • hot potato  (19.02.24 22:31:04) 
[]

Youtube'u nasıl kullanıyorsunuz (abonelik sorusu)

Ben youtube'da neredeyse sadece abone olduğum kanalları izliyorum, üzerine emek harcadığım bir abone listem var, günde 50 kez abonelikler kısmına bakıyorum istemsiz olarak yeni video var mı diye, tabii ki her paylaşılanı izlemiyorum ama youtube için temel hub'ım abonelikler sayfam. Zaten izleme geçmişim kapalı olduğu için anasayfada video önermiyor youtube. Onun dışında tabii arada arama özelliğini kullanıp izleyecek bi şey buluyorum ama genelde abonelikler üzerinden yürüyorum. Hatta bazı sevdiğim serileri paylaşan kanallar alakasız çok video paylaşıyor diye abonelikten çıkıp o sevdiğim serilerin playlistini eklediğim de oluyor bak.

Ama sanırım çoğu kişi abonelik olayına pek girmeden genelde anasayfada ne önerilirse onu izliyor gibi. Etrafımda gözlemlediğim o şekilde yani. Bi de izlediğim hemen her kanal veri paylaşıyor, izleyicilerin %10'u abone, abone olduğunuzu düşünüyorsunuz ama değilsiniz diye.

Siz abonelik olayını aktif kullanıyor musunuz yoksa anasayfa önerisi ya da bireysel arama üzerinden mi izliyorsunuz genelde?

 
Ben de aboneliği ciddiye alıyorum. Ama anasayfam da fena değil. Genelde bağlantılı şeyler öneriyor abone olduklarımla. Arada Bülent Ersoy cengiz kurtoglu oluyor anasayfam da ama o da dinlemediğim şeyler değil.


  • allah yazdiysa bozsun  (15.02.24 10:48:36) 
abone olduğum kanalların videoları düşüyor zaten oradan izliyorum. çok nadiren tarama yapıyorum aboneliklerden izlemediğim video var mı diye.

ilgi alanım dışında bir video izlediysem hemen izleme geçmişinden ve arama geçmişinden siliyorum.

izleme geçmişini komple kapatmıyorum çünkü çok işime yarıyor.
  • yazar yazmaz yazan yazar  (15.02.24 10:53:09) 
Abone olduğum kanallar var onları izliyorum. Ama bazen feed e düşen benzer videolar çıkıyor onları da izliyorum eğer beğenirsem subscribe oluyorum. Genel kullanımım böyle


  • nuevo  (15.02.24 10:54:22) 
önüme gelen içeriğini beğendiğime abone oluyorum herald 300+ aboneliğim vardır, aboneliğe takılmadan yeni önerileri izliyorum genelde. önümde dünya içerik varken aboneliklerimle sınırlı olsam sıkılırdım galiba.
çok beğendiğim kanalları legenderiumturkiye gibi ayrı takip ediyorum arada girip bakıyorum video gelmiş mi vs. bildirimlerini açıyorum.

  • eja  (15.02.24 11:11:42) 
sevmedigim oneri videolarini tek tek ilgilenmiyorum diye isaretliyorum. begendigim seyleri de muhakkak begeniyor yada yorum yapiyorum. ne kadar verirsen o kadar guzel seyler alirsin.


  • dokunmakalbime  (15.02.24 11:34:48) 
Abone olduğum kanallar var. Genelde finans ve haber kanalları genelde onları nadiren de önerileri izliyorum.

Son zamanlarda sesli kitap konusuna sardım. Oradan ilgimi çeken kitapları bulup dinliyorum.

Müzik ve sesli kitap indiriyorum. Çevrimdışı ortamlarda müzik veya sesli kitaba takılıyorum.
  • Mirket  (15.02.24 11:46:04) 
Aboneliği arada bakarım, kenarda dursun mantığı ile kullanıyorum. Yeni videoları hiç takip etmişliğim yok. Arada girip ilgimi çekenleri izleyip çıkıyorum. Canlı yayına denk gelirsem biraz onlara bakıyorum sadece.


  • black holes in the sky  (15.02.24 12:44:37) 
Uyari

Sakin ama sakin ozellikle kedi videosu ve din ile ilgili bisey izlemeyin

Bi haftadir ilgilenmiyorum dememe ragmen halen oneriyor
  • Zetnikov  (16.02.24 00:12:18) 
[]

Yerel seçim gündemi ne zaman başlar

Yerel seçimlere 51 gün kaldı ama ülkece hiç gündeme giremedik gibi ya. Hadi ülkenin derdi başından aşkın da seçim programları, belediye başkanlarının proje duyuruları, youtube kanallarına konuk olan siyasiler falan hiçbir şey yok.

Ben seçim, hatta özellikle yerel seçim, sevdalısı biriyim. Her seçim hüsran olsa da seçim öncesi gündem takibine bayılırım, yerel seçimlerde hayatımda gitmediğim şehirler için olan projelere bakıp hmm bu iyi, bu dandik falan derim ama yok yani kimse ne bi proje lansmanı yaptı ne bi proje tanıtım broşürü çıktı, en fazla 10-15 dakikalık bi iki tv programı gördüm bazı adaylardan ama onun dışında hiç denk gelmedim de tv kanallarının youtube hesaplarında adayları.

Mesela 3 yıldır orada yaşamasam da İzmirliyim. Yeni bir aday var CHP'den. Sırf belki bi şey paylaşır da görürüm diye adamı takip ediyorum tüm platformlardan. Anca dernek falan geziyor bir haftadır. Şimdi yaşadığım Eskişehir'de 30 sene Büyükerşen döneminden sonra yeni aday var, bi iki yere çıkıp kısaca konuştu ama projeden bahsetmiyor. Rakibini izledim o da bahsetmemiş işin tuhafı. Çok muğlak trafiği çözücez, sosyal yardım yapıcaz gibi şeyler.

Ne zaman gireriz bu moda illa son bir ay kalınca mı? Tamam ülkede aym krizi, yoksulluk, göçmenler gibi her gün bir yeni kriz tadında bir gündem var da şöyle bi moda girelim artık ya :( Bi de durmadan herkes sosyal yardım vaadinde bulunuyor. Korkum sosyal yardım uğruna kimse şehirlere yatırımda bulunmayacak.

Neyse kısacası bak şurda şu adayın proje kitapçığı var, şu kanala bu çıktı izleyebilirsin gibi link paylaşımlarına da açığım. Podcast tadında dinlemeyi seviyorum. Teşekkürler

 
daha çok erken çünkü. şu an yapılan her şey olumlu veya olumsuz fark etmeksizin unutulacak. son 10-15 gün önemli.


  • yazar yazmaz yazan yazar  (09.02.24 15:54:54) 
tek partili dönem haricinde belki Türkiye en sakin seçimine gidiyor çünkü siyasetin artık çözümsüzlük olduğunu 28 mayıs seçiminde muhalif kesin net olarak anladı. avrupadaki seçimler gibi katılımın düşük olduğu bir seçime gidiliyor bence. 3 4 şehir dışında şu an bile sonucu belli olmayan şehir yok.


  • mikahakkinen  (09.02.24 16:52:14) 
[]

Öğün tozları

Normalde protein tozlarına falan mesafeliyim ama bu "öğün tozu" olayı hafiften ilgimi çekti. Hafta içi kahvaltı yapmıyorum, öğle yemeğini de iş yerinde hallediyorum da akşam evde hep dışarıdan yiyorum hem masraflı hem genelde sağlıksız. Haftasonu bi de işe de gitmediğim için iki kat sıkıntı.

Evde yemek yap tavsiyesi vermeden, bu öğün tozlarının Türkiye'de en iyisi hangisi? Amerika'da Huel çok övülüyor sanırım ama Türkiye'de yok. Bahs'ı gördüm ama onunla ilgili de negatif yorumlar gördüm tadıyla falan alakalı. Yine de deneme pakedini alsam mı diye düşünüyorum.

Bahs dışında bu iyidir dediğiniz marka var mı? Bi de bunun için blender falan gerekmiyor di mi? Direkt shakera suyla koyup çalkalamak yetiyor?

 
Protein tozuna mesafeli olan birinin öğün tozuna mantıklı bakması bana garip geldi. Protein tozunun içinde olan şeylere bir bakın, bir de öğün tozunda olanlara bakın. Hangisi daha net anlaşılır kendiniz karar verin.
www.bahsbar.com
"İÇİNDEKİLER:

Bezelye Proteini(%85), Maltodekstrin, Ayçiçek Yağ Tozu, Keten Tohumu Unu, İnülin, Potasyum Klorür, Kalsiyumun Ortofosforik Asit Tuzları, Kıvam Verici (Guar Gam), Aroma Verici, Kolin Klorür, Kıvam Verici (Ksantan Gum), Magnezyum Oksit,L-Askorbik Asit, Tatlandırıcılar (Asesülfam K, Sukraloz, Steviol Glikozitler), Demir Sülfat, DL-Alfa Tokoferol,Çinko Sülfat, Niasinamid, Manganez Sülfat, Kalsiyum D-Pantotenat, Retinil Asetat, Kolekalsiferol, Bakır Sülfat,Piridoksin Hidroklorit, Riboflavin, Tiamin Mononitrat, Krom(III) Aminoasit Şelatı, Folik Asit, Potasyum Iyodat, Sodyum Selenit, Sodyum Molibdat, Fillokuinon, D-Biotin, Siyanokobalamin."


Merak edip myprotein protein powder baktım;
%96 whey protein yani peynir altı suyu tozu
Soya lesithini
Tatlandırıcı

Neyse yani whey protein yerine bezelye proteini var yani olay bu bir de öğün olması için daha bir sürü şey var. Bir de bezelya proteinin kalitesi wheyden daha düşük.

Benim bildiğim Türkiye'deki başka yok. Zaten fiyat olarak da Ucuz değil. Blender değil normal shake.
  • logisticsmanager  (29.01.24 17:05:39) 
Yani aslında düne kadar ikisine de mesafeliydim de dün bu Huel ile ilgili bi video izledim ordan aklım çelindi. Ayrıca protein tozu tek başına öğün olarak geçmiyor sanırım, normal beslenmeye ek. Ben yemek yerken ihtiyacım kadar proteini de alıyorum bi şekilde. Bu öğün tozu direkt yemek ikamesi olduğu için ilgimi çekti. Tabii ki her öğün onunla beslenmeyi düşünmüyorum ama atıyorum haftasonları günde bir öğün onunla geçirsem daha mı mantıklı olur diye düşündüm.


  • nundu  (29.01.24 17:27:46) 
[]

Burdaki espri ne?

twitter.com

sabah bu tweeti gördüğümden beri alakayı düşünüyorum ama anlamadım :((


 
konar göçer ile bir alakası var sanırım ama ben de çözemedim.


  • inheritance  (24.01.24 14:28:18) 
Bkz.fr. connasse

İngilizcedeki hoe eşdeğeri.
  • akhenaten  (24.01.24 22:47:22 ~ 22:53:31) 
[]

Çıkmamış telefona kılıf almak

Gaza gelip Samsung Galaxy S24 Ultra ön siparişi verdim geçen gün. 24 ocakta teslim edilecek sanırım. Ama tabii elimde telefon kılıfı yok. Dışardaki kılıf satan yerlerde henüz çıkmamış telefon için kılıf bulabilir miyim? Samsung'un kendi sitesinde var ama hem şeffaf göremedim (Daha doğrusu bir tane var ama onda da arkada destek aparatı var, ben kendi popsocket'ımı yapıştırmak istiyorum) hem de fiyat olarak uçuklar tabii ki :D

Spigen sitesinde görünüyor şeffaf modeller. Hiç kullanmadım ama iyi marka biliyorum. Oradan alıp geçeyim mi? Ya da telefonculara ucuzundan şeffaf kılıflar ne zaman gelir?

edit:

www.spigen.com.tr

www.spigen.com.tr

bu ikisi arasında fiyat farkına değecek bir şey var mı mesela? İlki daha sert ikincisi esnek gibi anladım ama koruyuculuk açısından çok farklı mıdır?

 
başka sitelerden ara vardır illaki. çok pahalı 6 ayda sararacak bi kılıf için.


  • jelly bear  (22.01.24 11:18:32) 
telefon çıktı sayılır. perşembe ön sipariş vermiştim cumartesi geldi. ben samsung'un kendi kılıflarından aldım ama hepsiburadaya şimdi baktığımda çok çeşit kılıf gözüküyor.


  • inheritance  (22.01.24 13:19:41) 
[]

Instagram reklamları vs Twitter reklamları

İnternette reklama maruz kaldığım son iki platform bu iki sosyal medya. Kalan her yerde ya paralı üyelikler ya da adblockerlar sayesinde reklam görmüyorum, o yüzden başka platformlarla ilgili pek yorumum yok.

Ama bu iki sosyal medyadaki reklam tipleri inanılmaz farklı geliyor bana. Instagramda gerçekten ilgi alanlarıma yönelik içerikler, satın almayı gerçekten düşüneceğim ürünler ya da şehrime yeni açılan mekanlar reklam olarak düşerken; Twitter'da "Ulan inş yanlışlıkla elim çarpmaz da hacklenmem/dolandırılmam/virüs yemem" dediğim reklamlar dışında reklam yok neredeyse.

Twitter niye böyle salak bir politika izliyor? Bu dolandırıcı reklamları tespit edip engellemenin zor olduğunu sanmıyorum ki neredeyse her gördüğümü reportluyorum, aynı fake hesabın paylaştığı aynı reklam sonraki gün tekrar karşıma çıkıyor. Yani tek bende değil gibi bu sorun çünkü çok sık duyuyorum bu problemi başkalarından da. Twitter en sevdiğim sosyal medya ama musk aldığından beri çok saçma yönettiği için istemeye istemeye bu bağımlılıktan kurtulcam sanırım

 
revanced, twitter'a reklam gizleme yaması yapabiliyordu. bilmem ne kadar verimli çalışıyor şu an, zamanında denemiştim.


  • kesmekes laleler  (19.01.24 00:50:04) 
konudan bagimsiz bir cevap vereyim;

facebook(instagram) cok cok iyi hedef reklam yapabiliyor. gdpr isleri girdi, kullanici takibi yasaklandi filan ama adamlar bi sekilde hala iyi calisiyor

sektor hep facebook reklami veriyor o yuzden. pazarin buyuk kismini o domine ediyor

reklam vermek isteyen once facebook a gidiyor. orada muthis bir rekabet var. geri kalan platformlar genel olarak cer cople doluyor o yuzden.
  • foster  (19.01.24 01:03:41) 
@foster

Konudan bağımsız değil ya, merak ettiğim şey buydu niye facebook reklamları çok iyiyken twitter reklamları rezalet :D he tabii hâlâ twitter için de filtre uygulanabilir ama yapmıyolar o ayrı
  • nundu  (19.01.24 09:05:36) 
(:

o zaman bugun ogrendigim ilginc bir bilgiyi daha ekleyeyim. belki birinin isine yarar;

facebook un, bir reklamin hedef kitlesini bulmasi icin 200-300 dolar harcamasi yeterliymis. kime reklam gosterecegini bulmasi hizli yani.

bu rakam google icin 3000-4000 dolar diyorlar. daha azini harcayinca, kime ne gosterecegini bulamiyor ozetle.

tiktok ise 20 dolara bile hedef kitleyi buluyormus. ama sizin hedef kitlenin tiktok kullanmiyor olmasi cok olasi diyorlar.

tabii global projelerden bahsediyorum bu arada.
  • foster  (19.01.24 11:50:51) 
[]

Kapsül kahve kullananlar

Aralık ayında nespresso atelier kapsül kahve makinesi aldım. Hem vade farksız 9 taksit kampanyası vardı hem de aralık ayında alınca 10 kutu kapsül hediye ediliyordu. Henüz hediye kapsüllerim gelmedi, marketten aldığım Starbucks Colombia kapsüller de bitmek üzere. O yüzden kapsül tavsiyesi istiyorum. Kullanıp memnun kaldığınız neler var?

Kahve konusunda çok spesifik zevklerim yok, o yüzden beğendiğiniz herhangi bir kahveyi tavsiye edebilirsiniz.


 
Nespresso al yine. Deneyip alternatif olarak tek starbucksi sevdim diger butun denemelerim berbatti.


  • ala09  (05.01.24 17:08:38) 
uygun fiyatlı bir şey bakıyorsanız buna bir göz atın derim :
www.istanbulcafer.com.tr

  • elvan abeyiylegezse  (05.01.24 21:28:27) 
www.trendyol.com
www.trendyol.com

jacobs u ikidir alıyorum beğeniyorum ben. sütlü olarak yapıyorum 6 hafifi 10 daha sert.
diğeri de kapsül kahve satılanlarda 2. sıradaymış yakın zamanda onu da alıp deniycem yorumları epey iyi.
  • dedim ben sana  (05.01.24 22:06:31) 
klahve biraz da damak tadıyla ilgili. başkasının berbat dediği markayı siz sevebilirsiniz ya da tam tersi. bildiğim kadarıyla sadece starbucs nespresso gibi alüminyum kapak kullanıyor. bu da cihaz için iyi bir şey. diğerleri ucuz satabilmek için daha alt kalite kapsüller kullandığından makine zorlanabiliyor. yoklukta gider diyebileceğim bazı markalar, kahve dünyası, gimoka, metro gross markette satılan rioba.


  • jepa  (06.01.24 01:58:06) 
[]

Aliexpress'ten ürün almak

Fiyatı 50 lira altında bi ürün var almak istediğim. Bu gümrük vs sıkıntı çıkacak bir durum var mı? Normal trendyoldan sipariş verir gibi verip gelmesini mi bekliyoruz? Eskiden böyle 1-2 dolarlık zımbırtıları çok sipariş verirdim de sonra gümrük falan değişince hiç kullanmadım. Bu tarz ucuz şeylerde sıkıntı çıkmıyor diye biliyorum ama yine emin olmak için sorayım dedim.




 
Aliexpress de Amazon gibi gümrüğü hesaplayıp ödeme sırasında almaya başladı, dolayısıyla sorun çıkmıyor, kargocu kapıya bırakıp gidiyor.


  • kobuzchu kiz  (18.12.23 16:37:01) 
n11 de aynı şekilde yurtdışı mağaza olduğunu bildiriyor vergi ödemiyorsun trendyol gibi son fiyatı yazıyorlar, benim aldığım ürün 1 haftada geldi.


  • eja  (18.12.23 16:38:42) 
[]

Nizamiye kapısı

Nizamiye sadece askeri birlik kapıları için kullanılan bir sözcük diye biliyorum ama şimdi görev yaptığım üniversitede kampüs kapıları için nizamiye deniyor genel kullanım olarak. Böyle bi anlamı var mı nizamiyenin yani genel olarak bir kampüsün girişi için kullanılabilir mi, yoksa yanlış kullanımın dile oturması mı?




 
Yanlış kullanım. Nizamiye askerlikle ilgili bir kelime.


  • orient blue  (25.10.23 17:33:27) 
Bir organizasyona katılmaya fiil olarak anzim deniyor. Belki onla alakalıdır.


  • Bir cebinde das kapital  (25.10.23 17:33:35) 
Niye askerlikle ilgili olsun ki? Birinde askeri nizama giriş yapıyorsun diğerinde üniversite nizamina.


  • allah yazdiysa bozsun  (25.10.23 18:00:17) 
benim is yerim de kampus seklindeydi ve nizamiye deniyordu girisine. bence iceri sivilin girmesinin yasak olduvu yer olarak guncellendi


  • mess  (25.10.23 19:35:48) 
Adalet bakanlığı "nizamiye kapısı"nı cezaevleri için de kullanıyor. Kışla, cezaevi, iş yeri, organize sanayi, okul, üniversite... bunların hepsi askeriye/cezaevi türevi olduğu için ironik ama bence doğru bir kullanım.


  • prole  (25.10.23 20:07:10) 
Cezaevi girişide nizamiyedir. Ordada jandarma bekler.


  • mikahakkinen  (25.10.23 20:52:00) 
Fabrikalarda da girişte güvenliğin oldugu kısma nizamiye deniliyor


  • limonlu eksi  (26.10.23 09:58:13) 
bir yapının binasına değil de, bahçesine girilen kapıya "nizamiye" deniyor genellikle. ingilizcedeki "gate" gibi. bina kapısı "door", bahçe kapısı "gate".


  • kibritsuyu  (26.10.23 10:26:59) 
[]

Stres çarkı (fidget spinner)

Bunu sağda solda kırtasiyelerde, oyuncakçılarda falan gören var mı son dönemlerde? Bir haftadır canım böyle boş boş bunu çevirmek çekiyor ama muhtemelen bunu üretip piyasaya salan adam bile unutmuştur bu ürünü dsjdsj

İnternette baktım satan var gibi trendyolda falan ama çok da güvenemedim satıcı puanları falan çok düşük, bi de internetten bunu sipariş edesim de yok yani. Daha yüksek yorumlu olanların fiyatları 300 lira civarı gördüklerimin, o kadar da verilmez diye düşünüyorum :D


 
İstanbuldaysaniz Tahtakale’de
Rahat bulabilirsiniz. İlk çıktığında 10 lira falandı

  • koela  (20.10.23 11:41:20) 
İstanbul'da değilim maalesef ya. Linke bakayım teşekkürler


  • nundu  (20.10.23 11:49:00) 
Okul çevresindeki kırtasiyelerde hala var. Ben haziranda 25 liraya almıştım.


  • balik kraker  (20.10.23 14:22:43) 
Kırtasiyelerde ya da bir milyoncularda kalmış olabilir, semtte biraz bakarsanız bulursunuz büyük ihtimal.


  • John Bloor  (20.10.23 14:25:53) 
[]

Almanya Schengen kaç günde çıkar

8 Ocak uçuş tarihi, vize randevusu en erken 4 Aralık'a bulabildim. Aralık sonunda Noel tatili de var tabii o da bi etken. Sizce yetişme ihtimali nedir?

Yakın zamanda Almanya vizesi alan bir arkadaşıma sordum onun 3 günde çıkmış ama onun ailesinin yarısı Almanya vatandaşı, doğum yeri de Almanya. Ordan davetiye mektubuyla istemiş. Normalde davetiye mektubu olan başvurular daha çok iptal ediliyor diye biliyorum ama böyle bir yola mı girsem?

Son olarak bu prime/premium başvurularda daha yakın tarihli randevu bulunabiliyor mu yoksa aynı tarihlerdeki randevu kaliteni mi artırıyor sadece?

 
Is yerinden iki arkadasim bekliyor, birinin suan dorduncu haftasi daha haber yok. Digerinin ikinci haftasi davetiyesi filan vardı, onda da henuz haber yok. Benim de yarin randevum var, biletim bes hafta sonrasina, biraz tedirginim.

Yani kis diye belki daha dakin olur ve yetisir ama biraz da riskli gibi.
Premium basvurulari bilemiyorum ama almaya calisir gibi yapin uygun tarihler gozukur varsa eger bos randevu
  • a perfect lie  (28.09.23 10:56:59) 
@a perfect lie
şu an randevum olduğu için aynı pasaport numarasıyla başka randevu alamazsınız diyor, benim de aklıma geldi sonrasında premium var mı diye denemek :')

yani çok ucuza bilet bulup öyle giderim diye almıştım, kaçarsa da çok üzmez, hatta premiuma ekstra ücret vermek neredeyse başa baş olur muhtemelen biletin yanmasıyla. O yüzden çok da önemli değil de gidebilirsem iyi olur tabii :)
  • nundu  (28.09.23 11:01:12) 
Ben italya icin biraz ugrasmistim, randevu yoktu Premiumu denemistim yine yoktu randevu, bi kac hafta kolladım ama degismedi bulamadim, belki almanyada farkli olur, emin olamadim,
Benim gelirse kac gunde geldigi bilgisini veririm burdan,

  • a perfect lie  (28.09.23 11:05:03) 
ben mart ayinda basvurmustum 3 hafta sonra geldi. sirket araciligiyla basvuruldugu icin premium basvuru diye biliyorum ama emin de degilim.


  • kedi olmus gidiyorsun  (28.09.23 11:49:05) 
[]

iDATA randevu ikamet yeri

Almanya'ya gitmek için schengen randevusu alacağım idata'dan. Randevu kısmında ikamet şehri seçildiğinde kafasına göre belli başlı şubeleri uygun olarak seçiyor. Şu an ikametim Eskişehir'de, hatta daha dün aldım buraya. Eskişehir seçince uygun şubeler olarak Bursa ve İstanbul çıkıyor. Ankara çok daha yakın hızlı trenle ve orada kalacak yerim de var ama seçemiyorum. Şimdi burda sorguladığı ikamet kimlikte yazan ikamet mi? Öyleyse ben niye kendime yakın yerden randevu alamıyorum da ulaşımın daha zor olduğu yere gitmek zorundayım? Yoksa kafama göre bi yer yazıp randevu alabilir miyim?




 
her konsolosluğun yetki alanı var. farklı şehir seçip randevu alırsın da ikamet belgesini verince kabul edilmezse tüm emek boşa gider. garantici biri olduğumdan yerinde olsam ikameti ankara bölgesindeki şehirlerden birine taşıyıp öyle randevu alırım.


  • kanatlı kontun müşfik öpücüğü  (26.09.23 17:35:53) 
Yerel seçimde oy kullanmak için son tarih 1 ekim ya onu yapamam tekrar :/ neyse bursa'ya gideriz artık bi gezerim :D


  • nundu  (26.09.23 17:37:05) 
[]

Galatasaray A.Ş.

Kura çekimlerinde ve UEFA'ya bağlı diğer organizasyonlarda Galatasaray niye A.Ş. olarak geçiyor? Tamam, Galatasaray bir Anonim Şirket'tir de koca futbol takımının kura çekimlerine böyle girmesi çok üzücü değil mi ya? Ben Beşiktaşlı olduğum halde üzülüyorum yani yanında A.Ş. görünce. Beşiktaş ve Fenerbahçe de A.Ş mesela ama UEFA organizasyonlarında Fenerbahçe SK ya da Beşiktaş JK daha güzel görünüyor. Galatasaray SK olarak geçmesi önünde yasal engel mi var?




 
Yani üzücü bir şey değil ama bi mantığı da yok neticede A.Ş. ile S.K iki farklı yapı dernek statüsündeki kulüpler için, Galatasaray'ın da S.K. olması lazım A.Ş'deki personel çıkıp maç yapmıyor. Ha A.Ş. olan sahipli kulüpler böyle çıkar ama Galatasaray öyle bir statüte değil.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (21.09.23 13:53:47) 
Bu durum bir divan toplantisinda da elestirilmisti. Demek ki degistirilemiyor.

Muhtemelen futbol organizasyonunun sahibi Galatasaray aş. Galatasaray aş'nin de yuzde 70'e yakini dernegin.
  • ahm1  (21.09.23 17:02:18 ~ 17:14:05) 
[]

Şişe bira vs kutu bira

Yıllardır öyle aşırı olmasa da iyi kötü bira içerim ama hayatımda sanırım hiç kutu bira almadım. Hep de merak ediyorum şişe bira varken insanlar niye kutuyu tercih ediyor. Kutu birayı içmek şişeye göre daha zor, ayrıca hijyenik değil. Bi de metalik tat da geçebiliyor bazen kutu içeceklerde. Şişe birayla aralarında da fiyat farkı ya yok ya da yok gibi bi şey. O zaman efes şişe yerine efes kutu almak için nasıl bir sebep kalıyor?




 
taşıması kolay, çöpü az, soğutması kolay benim aklıma bunlar geldi ve olduğu sürece teneke alıyorum. ışık görmüyor bir de tat olarak fark yok bence


  • oldz  (16.09.23 20:50:18) 
Sogumasi kolay +1
Tadinda oyle buyuk bir xegisiklik yok hatta siseye gore ben daha cok seviyorum. Sisede bira tadini kutuya gore daha az aliyorum bilemiyorum

  • mor oje  (16.09.23 20:53:23) 
Hijyen konusunda bir sıkıntı yok. Çünkü üst kapakları alüminyum folyo kaplı.

Metalik tat geçmez. Çünkü kutunun içi ayrıca kaplı.
www.google.com

İçerim. İçerken hiç zorlanmadım. Bir zorluğu yok bence.
  • Mirket  (16.09.23 21:25:42 ~ 21:34:23) 
Konuya biraz alakasız bi yerden giriyorum ama birayı mümkünse bardakta içmek lazım. Yoksa gaz yapar :)

www.youtube.com
  • plutongezegendegilmi  (16.09.23 21:54:49) 
@pluton

Ben de mümkün oldukça hep bardağa döküp içerim :)

@Mirket

Ya o benim beceriksizliğim de olabilir ama ben kutu kolayı falan da çok beceremiyorum içmeyi. Daha doğrusu böyle lıkır lıkır içme rahatlamasını alamıyorum. Alüminyum folyo da hepsinde olmuyor gördüğüm kadarıyla sanki.
  • nundu  (16.09.23 22:57:31) 
@nundu işin satıcı tarafında olarak söyleyeyim, artık hepsinde var sanırım. yani efes, tuborg, carlsberg, amsterdam, bremen, budweiser, blanch 1664, bomonti, varım, beck's...

bu markalarda olduklarını söyleyebilirim en azından.
sanırım covid döneminden sonra iyice arttı bu olay.

bir de reddit'te bununla ilgili bir post okumuştum. hani bir aralar facebook'ta seneler önce bir paylaşım vardı "teneke koladan kola içen çocuk bilmemne virüsünden öldü. meğer kola tenekesine fare işemiş!!" şeklinde. bu efsane en azından yurtdışında da yaygın denilebilir. çünkü reddit'te de millet bu yüzden olduğunu falan sanmış ama yok.

asıl amaç hijyenden falan çok, o alüminyum folyoya da yazı, renk, baskı vs. yapıyorlar. bir nevi ürünün tamamlayıcısı yani. biraz da hijyen takıntılı bireylerin içini rahatlatmakmış :))

kısa bir bilgiden sonra, sorunu cevaplayayım;
metalik tat denir mi bilmem ama, efes ve tuborg özelinde konuşursam teneke biraların tadı bana bir miktar daha "sert" veya "keskin" geliyor.
şişe versiyonlarında öyle bir durum yok ama.
şişedekileri daha bi' "lıkır lıkır" içebiliyorum.

kutu tercihinin sebebi de tamamen insanların cam şişeyle, ağır cam çöpüyle, depozitosuyla vs. uğraşmak istememesi. ve evet oldz+1 teneke kutu biralar bariz daha çabuk soğuyor.
  • thedepressed  (17.09.23 01:20:49 ~ 01:22:48) 
@thedepressed

Fare idrarından leptospiroz hastalığı bulaşıyor bu bi gerçek. Kutu kolalardan vs çok bulaşma öyküsü var, bize tıp fakültesinde çok anlattılar. Özellikle sel vs gibi durumlardan sonra vakalar çok artıyor böyle içeceklerden bulaşmada. O yüzden evet hepsinde koruyucu olması lazım, artık varsa çok iyi. Pandemiden beri özellikle dikkat etmedim var mı diye, öncesinde bazılarında vardı diye hatırlıyorum.
  • nundu  (17.09.23 12:03:39) 
Şişe taşırken ses yapıyor, meraklı komşulara etiket olmamak için kutu alıyorum


  • useless  (17.09.23 13:56:09) 
eve alacaksam kutu, disarida iceceksem sise alirim. bence de kutudan direkt icmek konforsuz, o yüzden evde bardaktan icerim. kutunun avantaji saklamasi, tasimasi, sogutmasi daha kolay, sisenin tek avantaji daha kolay icilebilmesi. tat farki bence yok, varsa da ben farketmiyorum.


  • sir gawain  (17.09.23 14:44:57 ~ 14:45:35) 
Ben de bir tek kırmızı tuborg içerken kutu alıyorum, şişesi yok çünkü. Onun dışında şişe alıyorum ama hiç bu kadar detaylı düşünmedim şişe almamın sebebi camın daha kaliteli bir malzeme olması, içimi daha güzel geliyor.

Yalnız şimdi düşününce kırmızı tuborgun şişesi çıksa onun yerine kutu tercih ederim heralde, çünkü alışkanlık :D
  • akhenaten  (17.09.23 19:57:17) 
[]

Eskişehir kışı için mont/kışlık ayakkabı önerisi (Erkek için)

25 sene İzmirde son iki yıl da Denizlide yaşayan biri olarak geçtiğimiz aylarda Eskişehire taşındım. Denizliye taşınınca mont alırım diyodum ama Denizli'nin kışı İzmir'den daha sıcaktı bence genel olarak. Artık elimdeki mont da eskidi ve Eskişehir'in meşhur kışına da uygun bir şey almak istiyorum. Daha mağazaları gezmedim ama şu tarz bi şey al diye tavsiyeleri dinleyebilirim. Bütçe konusunda aşırı katı değilim ama tabii öyle çok absürt seviyelere de çıkamam. Şu an piyasayı tam bilmediğim için bir barem belirleyemiyorum ama ortalama fiyatların üstüne çıkarım yani güzel bi ürün için.

Aynı şekilde kışlık spor ayakkabım da eskidi. Ben kış için bir çift kalın spor ayakkabı bir çift bot kullanıyorum genelde. O yüzden dayanıklı, aşırı olmasa da olabildiğince su geçirmeyen, bot kadar kalın olmayan ve mümkünse rahat bir spor ayakkabı arıyorum. Skechers'ın goodyear ile ortak bi modeli vardı onu kullanıyodum, o tarz bi şeyler olabilir.


 
Önceden adidas kaz tüyü kullanıyordum. Eskidi riye jack wolfskin kaz tüyü (800 yazıyor kolunda) aldım. Çok güzel iş görüyor, ancak bahar geçiş zamanlarında fazla ağır geliyor. Daha hafifi çok daha güzel olurdu. Lumberjack su geçirmez ayakkabı da yeterli oluyor.


  • abbabaabbaababbabaababbaabbabaab  (14.09.23 20:25:21) 
[]

Ideenwelt Kahve Makinesi (Rossmann markası)

Bu makineyi kullanan var mı? Memnun musunuz? Şu an kampanya ile rossmann sitesinde 1000 liraya satılıyor. Alman kalitesine güvenip almak için uygun bir fiyat gibi geldi. Ya de benim fiyat algım tamamen bozuldu sdhds




 
Kahve konusunda biraz tutucu olduğumu kabul etmekle beraber; cam filtre makineleri hem tat hem soğuma hem de bakım anlamında kişiyi yorabiliyor. Ucuz değiller farkındayım ancak termoslu bir kahve makinesi alırsanız sizi çok uzun bir süre götürebilir (2016 yılında 220 tl'ye aldığım filtre kahve makinesini hala kullanıyorum misal...).


  • charbiel  (12.09.23 13:08:51) 
[]

Sanal kartla taksit

Başka bir ildeki evimiz için site yönetimi üzerinden yatak almamız lazım, kredi kartına taksit yaptırırız dedi ama kartın fotoğrafını çekip gönderirsiniz dedi ki çok saçma bir fikir olduğu için öyle yapacağıma peşin alırım dedim.

Peki sanal kart açıp onun bilgilerini göndersem, taksit yapabiliyor muyuz sanal kart üzerinden? Alışverişi yaptıktan sonra sanal kartı kapatabiliyor muyuz? Daha önce hep getir, Yemeksepeti gibi yerlerde tek çekim alışverişler için kullandım o yüzden çok hakim değilim.


 
Evet, taksitler asıl karta yansır her ay. Mail order yöntemi ile çekim yapacakları için istemişlerdir fotosunu.

Yeterli kadar limit tanımlayıp taksit yaptırabilirsiniz. Sonra da kartı internet ve mail order alışverişine kapatırsınız.
  • John Bloor  (29.08.23 10:34:57) 
Evet mail order dediler ama sonuçta kendi kartımın tüm bilgileri ellerinde olduğu sürede her türlü işlem yapabilirler, çoğu site 3d güvenlik mevzusunu saçma bir şekilde opsiyonel yapıyor.

O zaman direkt sanal kart üzerinden yapayım, teşekkürler
  • nundu  (29.08.23 10:37:22) 
Sanal kartta da benim anlamadığım şeyler var açıkçası. Örneğin bir yere normal kartınızla abone olup kartınızı kapatırsanız çekim yapılamadığı için üyelik yenilenmiyor ama yakın zamanda sanal kartla üye olup kartını kapatanların aboneliklerinin yenilendiğine dair şikayetler vardı.

En azından online aboneliklerde gözünüz tutmayan yerlere kart bilginizi vermek istemiyorsanız ya da gözünüz çok tutmasa da bazı programlardan ihtiyaca yönelik abonelikler alıyorsanız ve sanal kartla alayım sonra başım ağrımasın düşüncesi çok da işe yarıyor gibi görünmüyor.

Tek seferlik alışverişlerde durum farklıdır belki bilemiyorum. 3d secure de çok sembolik geliyor bana, gym üyeliğinde gözümün önünde onun bir taktiği var diyerek 3d secure'u bypass edebilmişti mesela kasadaki çalışan. Bu baya bir zaman önceydi gerçi, belki değişmiştir.
  • akhenaten  (29.08.23 10:57:56 ~ 11:01:31) 
[]

Baldur's Gate 3 pc mi ps 5 mi?

PS5 versiyonu daha çıkmadı da gelecek aya kadar oynayacağım bir iki oyun daha var zaten o yüzden çok acelem yok. Şu an ps5 versiyonu daha ucuz ilginç bir şekilde steam versiyonuna göre. Ama oyun da mouse klavye ile daha rahat gibi duruyor. PC'de gamepad için third person şeklinde mod varmış muhtemelen ps5'te de vardır ama izometrik hissi de hoşuma gidiyor aslında.

Bi de asıl nokta, PC oyun özgürlüğü açısından daha geniş. Oyuncuların (muhtemelen) yapacağı modlar ve hile/trainerlar (oyunları hile yaparak oynamayı çok seviyorum) PC'nin güçlü olduğu noktalar.

PS5 de malum aşırı rahat. Konsolu aldığımdan beri işten eve gelince laptopu çantadan çıkarıp açmıyorum bile özel olarak bir işim yoksa. Koltuğa geç oyunu oyna hissine alışınca gerçekten ayrı geliyor. PC'ye alıp oynamadan durmasını istemiyorum oyunun da bu yüzden.

Sizce hangisinden alayım zam gelmeden? Siz hangi platformu tercih ediyosunuz?

 
ben genelde PS5 tercih ediyorum ama bu sanki pc ye daha uygun gibi.


  • chavezding  (08.08.23 18:05:05) 
[]

Filmlerde görsel efekt/dublör kullanılmaması

Bu niye yönetmen/oyuncu için övülen bir durum?

Mesela Nolan, Oppenheimer'da hiç görsel efekt kullanmamış diye övülüyor şu sıralar. Henüz izlemedim ama bu övülmesi gereken bir şey mi ya? Özellikle patlama sahnesi için kullansa daha etkileyici olmaz mıydı? Bu konuda eleştiriler de okudum patlama anı yeterince heybetli olmamış diye.

Ya da Tom Cruise için hep denir işte dublör kullanmıyor, tüm aksiyon sahnelerini, uçak uçurma sahnelerini kendi çekiyor diye. Yani kullansın bana ne diyesim geliyor burada da. Dublör kullanmamasının sinematik olarak bir faydası oluyor mu ki filme? Uçağı profesyonel pilot kullansa filmden ne eksilecek mesela?

Filmin bütçesi açısından faydası vardır elbette ama bütçesini umursamayan bir izleyici olarak bana ne faydası var bu durumların? Yıllardır merak ediyorum bunu da Oppenheimer ile tekrar gündem olunca sorayım dedim.

 
Bence bir iki farklı şey var;

1 - Görsel efekt iyi yapılmadığında baya bir kötü duruyor, üstüne de efektin türüne göre oyuncular orada olmayan nesnelere göre rol yaptıklarından onların performansı da düşebiliyor. Haliyle efektsiz yapabilmek bu açılardan daha iyi.

2 - Dublör kullanıldığında oyuncunun yüzünü gösteremiyorsun; dolayısıyla sahnelerin buna uygun kesilmesi falan lazım. Ama mesela Tom Cruise kendi koştuğunda, atladığında, hopladığında dublörü aradan çıkarttığı için daha etkileyici sekanslar çıkabiliyor.

3 - "Efekt kullanmadık" ya da "Dublör kullanılmadı" kendi içinde biraz reklam. Nolan'ın ne kadar takıntılı ve usta olduğunu ya da Tom Cruise'un ne kadar işine bağlı ve cesur olduğunu gösteriyor. Mesela Tom Cruise'un uçaktan atlaması, Burj Khalifa'ya tırmanması vb. defalarca haberleştirilip filmin bedava reklamının yapılmasını sağlıyor.
  • salihdt  (24.07.23 12:58:45) 
Hem dublör hem de bilgisayar efektleri izleyiciyi kandıran eklemeler.
Bir filmin bunlara mecbur kalınmadan çekilmiş olmasının takdir edilmesi de gayet normal geliyor bana.

  • michael_knight  (24.07.23 13:00:32) 
"Filmin bütçesi açısından faydası vardır"
aslında tam tersine, dublör zaten dövüşmeyi, düşmeyi vs. biliyor getir çek. Ama Tom Cruise'u, Keanu Reeves'i eğitmek ve çekimde güvenliğini sağlamak daha pahalıdır.

Cruise'un yaptığıyla Nolan'ınki çok farklı bence. Mesela Top Gun Maverick'te uçakları gerçekten kullanıp o G-kuvvetini yaşamaya çalıştılar ve ekrana yansıdı. Stüdyoda çektiğin filmde o çok yapay oluyor. Mission Impossible'da her sahneye bu kadar gerekli diyemem ama yine de oyuncu onu hissederek oynuyor, ayrıca reklam olarak acayip kullanıyorlar filme yarıyor yani.

Nolan'ınki biraz inat. Henüz izlemedim ama bu filmi 65mm çekmesinin anlamı var mı çok emin değilim ben. "en iyisi" ile çekmek olarak okey, Nolan'a özel film üretilmesi falan da egosunu besleyen bişey. Eminim "heyt be Kubrick gibi adam oldum" diyordur içinden :D ama ABD'nin atom bombasını hazırlama hikayesi ve bol yakın plandan oluşan bir dramaymış... ek olarak dediğin gibi patlama kısmı gerçek atom bombasının yakınından geçmiyor diyorlar. Filmi izleyenler beğeniyordur ama vfx ile esas atom bombasına yakın bir görsel izleyebilirdik. Bak Inception'da stüdyoda dönen oda yaptırmıştı, o Cruise'un yaptığına yakın bişey. Düz çekmektense oyuncuları gerçekten o zor durumlara sokup oyunculuklarını iyi hale getirdi o işe yarar bişey. Ama Oppenheimer'dakileri gidip görmek lazım ama bana reklam ve biraz boş iş gibi geliyor.
  • nhk ni youkosu  (24.07.23 13:05:33 ~ 13:06:41) 
@salihdt

Bu kadar bütçeli filmlerde kötü vfx kullanılması çok düşük ihtimal ya. Yüz konusunda da günümüz teknolojileriyle çok zor değil diye biliyorum oyuncunun yüzünü dublöre aktarmak.

@michael_knight

hocam film izlemenin tüm olayı kandırılmak zaten. Cilian Murphy'yi Oppenheimer olarak ya da Tom Cruise'u casus ya da pilot ya da ne rolde oynuyorsa o olarak izlerken zaten kandırılmak için izliyoruz. Sinemanın tiyatroya göre en büyük avantajı da bu kandırılma hissini tamamen sağlıyor oluşu zaten. Ben kandırılmak istediğim için izliyorum yoksa niye izleyeyim filmi :D
  • nundu  (24.07.23 13:06:43) 
bu arada aklıma geldi ekleyeyim dedim, insan psikolojisi ters olanı seviyor. 1980-90'larda filmler "müthiş görsel efekt" diye pazarlanıyordu, The Matrix'te neyi nasıl yapmışlar, LOTR'da nasıl güzel ordu çoğaltmışlar Jurassic Park vs. 2000'lerde vfx'le dolu filmler gelince bu sefer analog değere bindi.

Dijital fotoğraf makineleri büyük kolaylık olarak piyasaya girdi, tertemiz foto çeken bu makinelerden sonra 35mm filmle çekmek tekrar popüler oldu.(onun bi hazzı var gerçi:)

Aynı şey müzikte de var. Geçen yıllarda plak satış rekoru kırmıştı :D Halbuki eskiden kayıpsız düzgün ses diye CD ne güzeldi. Ama bir noktada zıtlık ve nostalji devreye giriyor.
  • nhk ni youkosu  (24.07.23 13:14:03 ~ 13:14:26) 
abi alayı görsel efektten oluşan filmin çizgi filmden animasyondan bir farkı kalmıyor ki. stüdyoda yeşil perdenin önünde yarım metre yükseklikte düşme numarası yap, arkana uçurum eklesinler. e onu da yapma anasını satayım, seni de ekleyelim yapay zekayla. onun da adı film olsun.

beriki karavanında viskisini içerken atlamalı patlamalı sahneyi başka adam oynasın, ben de tom kuruyz diye izleyeyim. bu seyirciyi kandırmak değil de nedir?

arabayı patlatmaya kıyamayıp üstüne efekt yapmakla, patlayıcı koyup gerçekten patlatmak aynı şey mi yani? gider çizgi film izlerim daha iyi.

ulan sitindirik arka sokaklar dizisinde bile sırf patlatabilmek için hurdacıdan dandik araba alıp gerçekten patlatıyorlardı. dizinin geneline baktığında beklenmeyecek bir emekti.
  • kibritsuyu  (24.07.23 14:47:43) 
Bizim için çok şey fark etmese de dünya genelinde 30 sinemada 70mm imax'de seyredenler için çok şey fark eder, görsel efektler çok yüksek çözünürlüklü filmlerde sırıtabilir çünkü mükemmel bir gerçeklik kazandırmak oldukça zordur bazen sahnelerde epeyce bir sırıtır hele hele bir de 18K bir çözünürlükte o görsel efekti sahneye yerleştirirsen efektin de mükemmel olması gerekir.

Oysa gerçek bir patlama arka planla mükemmel şekilde bütünleşir yüksek çözünürlükte dahi atmosferdeki havayı itişini yüksek çözünürlükte izleyebilmek ayrı bir haz verir.

Dublör olayına gelince, bildiğim kadarıyla zaten Oppenheimer'da öyle dublör gerejtirecek, uçmalı, kaçmalı sahneler yok, o yüzden doblör'e hiç ihtiyaç duymamışlardır, sinema severler açısından tamamen bir fantezi nesnesi tabi bu, yoksa dublör olmuş, olmamış pek önemi yok.
  • solo  (24.07.23 15:16:01) 
[]

Voleybol teknik mola

Bu teknik mola olayı kalktı mı voleybolda? Eskiden 8 ve 16. sayılara ilk ulaşıldığında mola oluyordu. Uzun zamandır izlemiyorum voleybol, geceki abd maçının tekrarına bakıyodum da 8. sayıda teknik mola olmayınca merak ettim. Bu turnuva formatına özel bi şey mi yoksa her yerde mi kalktı?




 
geceleyin aynısını maçı izlerken düşünüp googleladım net bir şey bulamayınca duyuruda aratınca buldum.

www.eksiduyuru.com
  • gule gule  (16.07.23 14:35:01) 
Çok eski bi olay da değil ya 2019 gibi hala olduğunu hatırlıyorum sanki. Bi de diğer soruyu soran arkadaş 12 oldu sonra demiş ama onu hiç hatirlamadım. 8/16 diye biliyorum hep. Voleybol seven izleyen arkadaşlara "teknik mola yok mu" diye sordum, o neydi be falan dediler. 20 senelik mevzu da değil yani ilginç :D


  • nundu  (16.07.23 15:00:14) 
2018'de CEV organizasyonlarında 2021'de de FIVB organizasyonlarında kalktı teknik mola.

ama bilmediğim başka bir şeyi de ben sorayım, vargas niye farklı forma giyiyordu dün?
  • king lizard  (16.07.23 16:02:29 ~ 16:04:34) 
@king lizard

Kadın erkek eşitliği formasıymış spiker maçın başında açıklıyor onu. Her maç biri giyiyir diye anladım ama emin değilim. Sosyal sorumluluk kampanyası yani
  • nundu  (16.07.23 17:28:22) 
Farklı forma "libero" pozisyonunda var. Nedense o kişiye kaleci gibi ayrı forma giydiriyorlar.


  • d max  (17.07.23 11:36:26) 
@d max

Yok o zaten normalde de var, rotasyonla alakalı bi durumu var onun. Bu farklı, vargas libero değil zaten. Turnuva boyunca bir kişi bu formayı giymiş hep
  • nundu  (17.07.23 14:49:18) 
[]

Duyurunun puzzle (yapboz) sevdalıları

Art Puzzle nasıldır kalite olarak? Atina Okulu resminin puzzle'ı Clementoni'de 1000 parça ve stoklarda göremedim. Art Puzzle'da 2000 parça ve var görünüyor. Daha önce Clementoni'nin iki, Anatolia'nın bir puzzle'ını yaptım. Anatolia da fena değildi ama Clementoni'nin renkleri ve parça çeşitliliği daha iyi. Art puzzle da en azından Anatolia kalitesindeyse ilgimi çeken bir iki puzzle var orda.




 
200k parçadan fazla puzzle yapmış biri olarak kendi açımdan cevap verebilirim, bir kaç kalite sınıfına ayırabiliyoruz puzzle ları, örneğin educa ya da butik puzzle hizmeti veren gürbüz yayınevinin sınırlı sayıda yaptıkları puzzle lar en üst kalite diyebilirim,

ikinci sırada benim için clementoni art, anatolia, nova puzzle hatta ks gamesin diğer puzzları geliyor, bunlar arasında öyle aşırı büyük farklar yok, benim için fiyat performans açısından oldukça tatmin edici puzzle lar diyebilirim.

üçüncü sıraada ise gerek internette gerekse market zincirlerinde satılan bilinmedik markalara ait puzzlelar, bunlar arasında caretta, high quaility bilmem ne şeklinde markalar oluyor. bunlar da tamamen deneme yanılma yöntemi ve şansa bağlı, örneğin caretta yaptığım en kötü puzzlelardan biriyken, küçük kutularda high quality olarak a101de satılan puzzlelar inanılmaz güzel çıktı.

sonuç olarak ben olsam alırdım:D
  • hypathia  (10.07.23 17:30:21 ~ 17:30:39) 
Merhaba, ben Art 1 kere yaptım ve hiç hoşlanmadım şahsen :(


  • charbiel  (10.07.23 18:20:58) 
[]

Evde giymelik, ince ve az terleten tişört önerisi (Erkek)

Böyle sıcak havalarda evde giymek için efil efil, ince kumaşlı ve mümkün olduğunca az terletecek tişört almak istiyorum birkaç tane. Evde giyeceğim için tarzı falan çok önemli değil. Şu markadan şu tişörtü al diyeceğiniz öneriniz varsa sevinirim.




 
Decathlon'da tam bu işi için yapılmış tişörtler var.


  • Mirket  (06.07.23 13:06:46) 
[]

Kredi çekip ev almak için doğru zaman mı?

Ailecek biraz birikmiş döviz/altın falan vardı elimizde, üstüne de benim adıma kredi çekip bi ev alalım dedik. Geçen hafta konut kredisine başvurdum, onaylandı ekspertiz geldi falan bugün de imzayı attım. Tapu işlemleri bayramdan sonra halledilecek.

Dün twitterda gezerken bu ekonomist isimli saçma sapan hesaplardan biri kredi çekip ev alın gibi bi şey demiş, millet de dalga geçmiş onun zamanı geçti diye. Bankalar zaten kredi vermiyor demişler, bazıları da direkt şimdi kredi çekilecek zaman değil demiş.

%2,6 oranla 720 bin çekiyorum. 20-21 bin geri ödeme olacak. Aylık ödemenin bir miktarına annemler yardım eder, bi miktarını ben öderim. 1 milyonluk ev alıyorum. 5-6 bin lira da kira getirisi olur tahmini. Sizce mantıklı bir eylem mi şu aşamada?

 
alınır


  • jelly bear  (23.06.23 17:28:02) 
Almadığın her gün pişman olursun.


  • etna  (23.06.23 18:36:14) 
Mantıklı, çok mantıklı.
3 ay önce alsaydınız daha iyiydi ama şu anda da gayet doğru bir hareket.

  • michael_knight  (23.06.23 18:37:34) 
Konut öyle bir süreçte ki; aldıktan birkaç ay geçmeden "iyi ki almışım" dersin. michael_knight'a kesinlikle katılıyorum 3-4 ay önce ciddi anlamda fiyatlarda iskonto vardı ve konut kredi faizleri örneğin Akbank için 1,79'du ancak yine de geç değil.

Örnek olarak Şubat 2023'te baktığımız 2+1 daire fiyatına aynı sitede şu an 1+1 alabileceğimiz şüpheli. Mart 2023'te aldığımız daireye daha taşınamadan (3 ay sonra taşınacaktık) aldığımız fiyatın 200K fazlasına aynı binada daire satıldığı bilgisini aldım.

Kısacası emlak konusunda geciktiğim her gün bana zarar yazdı, fırsatlar kaçtı. Yalnız kiracına çok dikkat et, daire fiyatlarını doğrudan etkileyen bir unsur durumuna geldi.

Yatırım amaçlı alıyorsan zaten kredi faizinin önemli bir kısmını kira karşılıyor oluyor. Yapabildiğin kadar ara ödeme yapmanı da tavsiye ederim faizden çok ciddi tutarlarda tasarruf edersin. Hayırlı olsun.
  • Lethe  (23.06.23 19:51:48) 
Dün Halkbank'tan 1.29 faiz oranı ile 300 bin kredi kullanarak ben de 1 milyon lira değerinde bir ev aldım.Tapudan sonra laf arasında yatırımlık olduğunu belirtince emlakçı direk 1.3'ten ilana koyabileceğini söyledi. Doların faizin tavana ulaşıp hız kestiği gün taşınmazlar yine çıldıracaktır. Önümüzdeki dönem için ev almanın en uygun zamanının şuan olduğunu düşünüyorum. %3 faiz oranı ile %90 kredi bulabilsem dahi şuan saldırırdım açıkçası.


  • onepointzero  (24.06.23 09:04:12) 
1 milyona ev nerelerde var ki


  • ShadowOfMoon  (24.06.23 11:46:27) 
@ShadowOfMoon

Eskişehir'de Osmangazi üniversitesi yakınında.
  • nundu  (24.06.23 12:37:52) 
2.6 kötü oran değil ayrıca her zaman için o konutu satıp krediyi erken kapatma, ya da faizler düşerse yeni kredi çekmek gibi şansların var. aylık taksidi ödemekte güçlük çekmeyeceğine inanıyorsan hiç düşünme bile.


  • orpheus  (24.06.23 15:52:52) 
[]

Kutulu PlayStation 5 kabin bagajı olur mu?

Yurtdışından PlayStation 5 aldım GoW Ragnaroklu pakedinden. Buraya gelirken getirdiğim orta boy valize sığmıyor. Direkt kabin bagajı şeklinde kutusuyla elimde taşıyabilir miyim? Torbaya falan koymam gerekir mi kendi tutma kısmı da var.

Bi de ek soru, havalimanında tax free yaparken aldığım yerde düzenlenen evrak yeterli mi, ürünü görmek istiyorlar mı?


 
yanina alma acisindan sikinti olmaz. ben oyle tasidim

ek soruya cevabi bilmiyorum.
  • fakyoras  (10.05.23 17:17:02) 
biz büyük şu kalın kartonumsu market poşetlerinden birine koyup girmiştik almanya'da. kural olarak değil de taşıma rahatlığı olarak daha iyi olabilir, hem çizilme falan ihtimali de azalır.

ikincide ne yapmıştık hatırlamadım tam ama sanırım ürün yanımızdayd.
  • patronaj1  (10.05.23 17:17:46) 
Elinizde taşıyabilirsiniz, bagaja vermeyin zaten, makineye yazık olur. Taxfree yaparken, ürünü görmek isteyeceklerdir fiziksel olarak, aldığınız yerden verilen evrak yeterli oluyor. (dubai) Kimi ülkelerde de ek sayfa dolduruluyor (avrupa) ama çok uzun sürmez, sizi yönlendireceklerdir her şekilde.


  • zennube  (10.05.23 17:30:36) 
ikinci soru: görmek isterler. Bagaja koyacaksanız onun gösterme yeri ayrı oluyor check-in öncesi.


  • burfak  (11.05.23 07:33:55) 
[]

İsveç'ten PS5 almak

Bu hafta isveçe gidiyorum. Hazır gitmişken bayadır istediğim ps5'i alsam mı diye düşündüm, mediamarkt'ta gow ragnaroklu pakedi bile Türkiye'deki düz haline göre baya ucuz görünüyordu. Bi de bu fiyattan ayrıca vergi indirimi oluyor mu? Türkiyeye getirince burda bi ödeme falan gerekir mi gibi sorularım var. Şimdiden teşekkürler




 
isveç'te ps5 maks. €600 falandir, yani her türlü tr'den ucuz. Hiç düsünmeden al. Hem gümrükte vergi iadesi de alirsin.


  • Avoiding The Puddle  (04.05.23 17:44:13) 
satın aldığın mağazada "tax free" ibaresi olması lazım. Bir de satın alırken kasada bunu belirtmelisin ona göre bir fatura düzenlemesi yapıyorlar.

Sonra zaten dönüşte havaalanında global blue tax free gişesine gidiyorsun faturayı verip ürünü gösterip iade formu dolduruyorsun. Bazı ülkelerde direkt nakit bazılarında banka hesabına ödemeni yapıyorlar
  • anten  (04.05.23 18:05:40) 
Hocam vergi iadesi almasan bile yarı fiyatına geliyor, ben almanya'dan getirdim. Burada herhangi bir ödeme yok, çantanda sokuyorsun.


  • mirty  (04.05.23 19:51:28) 
[]

Gözlüklü arkadaşlara soru

Güneş gözlüğü takma alışkanlığınız var mı? 20 senelik yüksek numara miyop ve astigmattan dolayı gözlüklü bir birey olarak çocukluktan beri güneş gözlüğü mevzusunu bir türlü alışkanlık haline getiremedim. Evden çıkarken gözlük değiştir, işe/okula gelince tekrar değiştir olayı zor geliyor. Bi de hadi çanta taşıyorsam sıkıntı değil de çantasız dışarı çıkınca gözlük kabını elimde taşıyamadığım için daha da sıkıntı oluyor. Gözlüğü yakama falan takmam gerekiyor o da güven vermiyor bana bi de keko göründüğü algısından kurtulamıyorum :d


Hayır bi de pahalı bu numaralı güneş gozlükleri. İnceltilmiş cam vs bi dünya para verip evde kutusunda kalınca üzüyor da

 
çocukluğumdan beri gözleri bozuk olan bir birey olarak, güneş gözlüğü kullanma alışkanlığı hiç edinemedim. güneş gözlüğü yerine spor şapka kullanıyorum. her zaman çantamda hem numaralı gözlüğüm hem güneş gözlüğüm olur ama kullanmam. şapka daha pratik ve kullanışlı benim için.

numaralı güneş gözlüğü olayına da hiç sıcak bakmadım, bir süre sonra gözlük numaramı değiştirdiğim için her seferinde uğraşmaya üşenirim ben.
  • hypathia  (05.04.23 12:34:08) 
numaralı güneş gözlüğü kullanıyorum. tavsiye ederim her mevsimde takıyorum. tek sıkıntı markette kapalı alanda çıkarmak gerekiyor.


  • abi bi dizi buldum on numara  (05.04.23 12:36:03) 
mıknatıslı güneş gözlüğünün çok güzel çerçeveleri olan var babam kullanıyordu


  • freebird5406_2  (05.04.23 12:38:21) 
@abi bi dizi buldum

Hocam benim de sorun o zaten bendeki güneş gözlüğü de numaralı da işte evden çıkarken takmaya üşeniyorum gittiğim yerde yine çıkarıcam diye. Bi de çanta kullanmayınca kendi gözlüğümü koyacak yer olmuyor o da sıkıntı :)
  • nundu  (05.04.23 12:40:40) 
25+ yıldır bende aynı durumdan muzdaribim. çocukken açılıp kapanan klipsi güneşliklerden kullanırdım. onlar çok iyiydi. daha sonraları numaralı güneş gözlüğü yaptırdım ama her seferinde numara değişince hem yeni gözlük ve cam hemde yeni güneş gözlüğü camı almak çok maliyetli oluyor diye bıraktım.
bir ara arabada kullanırken takmak için ucuz bir numaralı güneş gözlüğü yaptırdım ama çok takmaya alışmadığım için oda atıl kaldı.
bir zamanlarda sırf güneş gözlüğü takmak için lens kullandım ona da devamlı lens parası verdiğim içi çok uzun sürmedi.

ben çok denedim ama bir türlü olduramadım.
  • astronom bey  (05.04.23 12:49:25) 
ben gozluk kullanmayi dusundugum gunlerde lens takiyorum, gunes gozlugunu o sekilde kullaniyorum. kisa sureli cikacaksam takmiyorum. mesela 1 saat yuruyus icin takmiyorum 1 gunluk lens gitmesin diye. :)


  • lemmiwinks  (05.04.23 12:50:46) 
Numaralı güneş gözlüğü kullanıyorum.

Geçen hafta yeni gözlük alırken güneş ışınına göre kararan bir cam önerdiler. Ama yaptırmadım.
  • piotr  (05.04.23 13:41:24) 
sırf güneş gözlüğü kullanabilmek için lense geçtim, şu ana kadar aldığım en iyi karar.


  • faberkastelli  (05.04.23 13:46:59) 
Sehirde gunes gozlugu takamiyorum ben zaten. Gunes gozlugu taktigim anda kendimi havali, artist, film yildizi gibi hissediyorum. Cok iddiali bir nesne, zengin item'i bu gunes gozlugu:) Tatillerde, plajda vs takiyorum onda da lens oluyor gozumde zaten.


  • freedonia  (05.04.23 14:03:19) 
35 yıldır bu dertten muzdaribim. denemediğim yöntem kalmadı.

kolormatik cam taktırdık, ilkokulda daşakoğlanı oldum, teneffüsten sınıfa bi giriyon kapkara camlar.

tepeden klipsle takılanı kullandım, hem rahatsız etti, hem çirkin oldu.

çerçevenin yapısına uygun yandan ve alttan çengelli geçmeli buldum aldım. en iyisi buydu. normal gözlük gözünde, sen sadece üstüne güneş gözlüğü ekliyorsun. şu yukarıda mıknatıslı denilenin daha kekosu. sonra modernleştirdiler, mıknatıslı falan oldu.

numaralı renkli cam yaptırdım, iki gözlük taşıma derdi çıktı bu sefer de. onu çıkar öbürünü tak. araba kullanırken kapkara tünele giriyosun ortalık zifiri karanlık oluyor. gözlüğü çıkarsan da göremiyorsun, çıkarmasan da. numaran değişti mi hop camlar çöp oldu. pahalı da bir şey her sefer yapıtırılacak gibi değil.

en sonunda lens taktım rahat ettim. istediğim marka, istediğin model gözlük alabilme özgürlüğü. oh be. hatta numaralı cam taktırdığım çerçevenin orijinal camları da duruyordu, numaralı renkli camları kaldırıp attım, orijinal camları taktım, bir güneş gözlüğüm daha oldu.
  • kibritsuyu  (05.04.23 14:16:49 ~ 14:38:27) 
bu konuda yalnız olmadığıma çok sevindim ya, gözlüksüz insanlara özeneceğim bir husus daha çıktı sdjdsj

lens hiç denemedim, denemeyi de düşünmüyorum. Takıp çıkarması falan zor gibi geliyor. Bi de lens kullanan her arkadaşımın bi gözüne kaçıp acile gitme anısı var. Ben beceriksiz insanım kesin gözümü çıkartırım lens takıcam diye

Numara da belli bi yaştan sonra çok değişmiyor ya. Benim 20 yaşımdan beri sol miyop 0,5 arttı sadece, ona da doktor yeni gözlük yazmaya gerek yok eskisiyle görüyosan devam et dedi dsjdsj ha yaşlanmaya başlayınca işler değişebilir tabii
  • nundu  (05.04.23 14:19:43 ~ 14:21:34) 
kararan camlar çalışmıyor bu arada tavsiye etmem. Araç kullanırken o kadar alıştımki tünel değil yanımda normal gözlük olmadığı için g. gözlüğüyle gece 4-5 saat sürmüşlüğüm var. tam bir eziyet oldu ama you can do it. Daha sonra ucuz gözlükçüde kampanya vardı 3 tane gözlük aldım arabaya eve monta her yere gözlük sıkıştırdım. bunun çözümü bileğine güvenen çizdirsin. ben çizdirmem çizdireni çok garip buluyorum göze bir şey olsa tadın tuzun kalmaz. markete gözlükle girmeye devam varsın artiz desinler.


  • abi bi dizi buldum on numara  (05.04.23 16:17:04 ~ 16:21:01) 
uzun yolda araba kullanirken numarali gunes gozlugu takiyorum. onun disinda kullanmiyorum.


  • antikadimag  (06.04.23 02:55:15) 
[]

Mehmet Demirkol'un saati

www.youtube.com

Az önce yayınlanan videoda taktığı saat tam olarak ne? Bildiğim kadarıyla çok saati olan ve saatleri seven biri de bu çok değişik bir tarz gibi geldi önceki saatlerinden de baya farklı duruyor. Akıllı saat gibi ama değil de sanırım anlamadım tam. Normalde hiç dikkat etmem öyle saat ilgim yoktur da gözümü alamadım videoyu bıraktım saate odaklandım 5 dakikadır :D


 
bell & ross a benziyor

edit: yok değil bu galiba
www.alwaysfashion.com
  • freebird5406_2  (03.04.23 01:30:46 ~ 01:34:47) 
[]

Vize başvuru tarihi ve seyahat tarihi sorusu

6-12 mayısta isveçte olacağım. İsveç vizesi için sadece vfs şubelerinden başvurulabiliyor. Biraz benim kişisel işlerimin belli olmaması sebebiyle biraz da salaklıktan vfs'den randevu alma işini erteledim. 17 nisanda randevu gösteriyor şu an. 17 nisanda başvursam 6 mayısa yetişir mi vize işlemleri?




 
Yetişir.


  • sckxyss  (28.03.23 20:04:02) 
yetişir. aciliyetini de belirtin


  • paintov  (28.03.23 23:23:06) 
[]

Vize için çalışılan yerden izin belgesi

Mayısın ilk haftası için isveç vizesine başvuracağım ve istenen belgelerde çalışılan kurumdan belge ve izin belgesi var. Ama benim çalıştığım kurum birkaç hafta içinde değişecek yüksek olasılıkla. Bu sorun çözülsün öyle başvururum diyodum ama nerdeyse nisana girdik riske atmak da istemiyorum artık. Ben şimdiki kurumdan belgeleri alıp başvursam, başvuru sürecindeyken çalıştığım kurum değişse bir sorun olur mu? A şehrindeki üniversite hastanesinden B şehrine geçiş yapıcam gibi yani durum.




 
Çalışma belgesindeki kurum ile izni veren kurum aynı ise niye sorun olsun ki? Nereden bilecekler senin işten ayrıldığını?


  • but that was just a dream  (24.03.23 11:24:38) 
[]

İnternette satılan ucuz Windows 11 keyleri

Bunların güvenirlikleri nedir? Orijinali 3600 lira, 20 liraya da kod var internette 1200 liraya da. 20 lira verip aktifleşmeden fos çıksa üzülmem de aktifleştikten sonra uzun vadede bir sorun çıkabilir mi mesela? Ya da direkt 3600 verip içim rahat mı olsun?




 
2015'te win 10 pro aldım, 8 yıl kullandım. 2023'te win 11 pro aldım, devam. sıkıntı olur olmaz bilmiyorum ama ben yaşamadım.


  • xephyr  (15.03.23 20:12:21 ~ 20:12:49) 
Bir şey olmuyor. Her şey sağ alt köşede rahatsızlık veren o yazının kalkması için zaten. O yazı kalktığında mutluluk hormonlarımız devreye giriyor.
Yoksa key olmadan da windows kullanılıyor.

Ama windows 12 söylendiği gibi yapay zeka destekli gelecekse her türlü kayıt anahtarını kabul etmede daha da bir zorluk çıkarabilir.
  • diyecevaplandı  (15.03.23 21:09:43) 
[]

Hepsiburada ödeme sorunu ve fiyat artışı

Akşam hepsiburadadan laptop siparişi verecektim, hatta önsipariş diye geçiyordu stoklara 10 martta geleceği için. Ama banka onay vermedi hesapta yeterli para olduğu halde. Bankayla konuştum şikayet oluşturuldu bekleyin dediler.

Şimdi tekrar baktım ürüne yaklaşık 10 bin lira zam yapılmış ki vatan bilgisayarda falan da o parada satılıyordu zaten. Bankanın sorunu yüzünden alamadığım ürüne bu kadar zam yapılması koydu tabii. Bununla ilgili şikayet etsem sonuç alabilme ihtimalim var mıdır? İki haftadır ne alsam diye düşünüp anca karar verebilmiştim şimdi tekrar arayışa girmek de istemiyorum :/

Ön sipariş ekranında da siparişe çıktığında fiyatı artabilir diyordu ama önsiparişteyken artabileceğiyle ilgili bi şey dememişti hatta şimdi sipariş verirseniz fiyat artışından etkilenmezsiniz yazdığından fiyatının artacağını tahmin ettim ama böyle olması üzdü baya..

 
teknik problemlerde firmaların sorumluluğunun olmadığı eminim ki sözleşmelerinde yazıyordur. bir sey çıkmaz yani oradan maalesef.


  • orient blue  (09.03.23 09:51:18) 
şikayet ile çözülecek bir konu değil. zaten site istediği gibi fiyat artışı yapabiliyor, hak iddia edemiyorsunuz


  • kondansator  (09.03.23 09:54:18) 
[]

Bir zamanlar Wipeout vardı

Sahi ne oldu ona diye sormıycam da, bu wipeout (ve fear factor) niye Arjantin'de düzenleniyordu ya? Survivor gibi ada konsepti de yok yani düz havuz ve top vs oyuncak parkurların olduğu bi şeyi Arjantin'de yapmak Türkiye'de yapmaktan daha kârlı mıydı cidden? Antalya'da bi otelin havuzunda yapabilirlerdi gibi geliyor, araya otelin reklamını da alırlardı falan..

Yani ne bileyim o kadar yarışmacıyı Arjantin'e götür yarıştır geri getir zor olmuyo muymuş

Evet gece gece aklıma bu takıldı bi anda. Derdimi sevebilirsiniz

 
arjantin'de bussuru ulke yapiyordu o isi, orada o parkura hakim yetismis personel vardi ve islerini cok iyi yapiyorlardi, cekimler de sifirdan yatirim yapmaktansa orada yapiliyordu... sanirim iki ayri setleri vardi ve iki ayri ulkenin programi ayni anda cekilebiliyordu...


  • hewit  (09.03.23 01:23:38) 
Acun Arjantinde set kurmuyor. Set ekipman kamera ekibi falan orada zaten var kurulu. Sen sadece yarismacilari goturuyorsun.

Measly wipeout kanada da arjantinde cekilmis. en.m.wikipedia.org
  • hot potato  (09.03.23 01:24:56) 
hocam bu programlar birer format ve format sahibi ne derse onu yapmak zorundasın. yani formatı antalyada yapabilmen için sana hem kendi teknik altyapısını hem de knowhow'ını vermek zorunda bırakır. ki bu hem insan kaynağı hem de maliyet açısından problem. tek merkezde eş zamanlı bir çok ülke için çekim yapabilmek format sahibi açısından en efektif olanı. yani sen gidip hazır ekipmanlarla hazır sette çekim yapıyorsun iş modeli bu şekilde. gelip sana kurmuyorlar. aynı anda bir çok ülke için çekimler yapılıyor. hava limanı gibi devasa büyüklükteki kompleksler bunlar ve kurulum maliyeti öyle cüzi bir miktar değil. fear factor ve wipe out dediğim gibi ciddi bir sistem ve çaba gerektiren bir alt yapıya sahip. öyle böcekleri getir üstüne dök, hızla giden arabın içinden atla vs basit değil. tüm aksiyonlarıyla acil durum planlarıyla salt bu iş için senkronize edilmiş bir platform içerisinde çekiliyor bu programlar. binlerce insan çalışıyor.
zaten kurulum maliyeti ile orada gidip çekim yapmak karşılaştırıldığında gidip yapmak oldukça uygun kalıyor.

  • debian  (09.03.23 01:59:35) 
[]

Oyun Laptopu önerisi ve ekran kartı sorusu

Max 40-45k bandında, şöyle nvidia rtx3070li, güncel i7 işlemcili, mümkünse 1 tb harddiskli ve geniş ekranlı bir laptop önerebilir misiniz? Mesela bunları yapıp şu an kullandığımdan daha küçük ekranlı (16,1 inch şu anki) olan ya da ekran kartı 3060 olanlar var ama hepsini sağlayan bulamadım bir türlü. Ha bi de olmazsa olmazı klavyesinde numerik tuşlar olması lazım. Asla üstteki sayı tuşlarını kullanamıyorum bi şey yazarken.

ya da mesela 25k civarına 3060'lı hp victus laptoplar var, 3060 ile 3070 arasında bu kadar fiyat farkına değecek performans farkı var mı? Şimdiki laptopum da hp pavilion oyun laptopu 1,5 senelik, 1660ti var ekran kartı olarak. Bunu kardeşime vereceğim laptopu bozulduğu için kendime yenisini alacağım. Evet ona direkt daha ucuz da alabilirim ama şöyle yeni ekran kartlı dlss falan destekleyen bi laptopa da heves ettim. Bi de dolar bayadır sabit yakında artarsa bi müddet bilgisayar alınmaz gibi...


 
www.gamegaraj.com

ram 16gb a çekilirse 46k oluyor. rtx 4070 için baya iyi fiyat
  • ananiyimioguz  (08.03.23 16:20:06) 
ben 3060'lı şu bilgisayarı aldım, ayrıca içine 2tb ssd daha ekledim.

www.gpnteknoloji.com

3070'li olarak şu cihazı gördüm:
www.amazon.com.tr

bir de asus var rtx4050 ekran kartlı (ancak numerik klavyesi yok):
www.gpnteknoloji.com

ssdler 512gb ama bu tip laptoplarda genellikle 2. bir disk yuvası oluyor. oraya ilave hdd takılabilir.
  • Copernic  (09.03.23 01:37:16 ~ 01:39:53) 
[]

Monster laptoplar nasıl?

İnternette çok karışık yorumlar var. Çok memnun olan da var, kasası dandik, soğutması kötü diye laf edenler de. 5 yıldır kullanan bi arkadaşıma sordum mesela o çok memnunum, ömür boyu garantisi var ama kullanmadım bile dedi.

Benzer özellikteki MSI'lar ile karşılaştırıldığında mesela fiyat farkını göze alıp MSI al mı dersiniz yoksa Mosnter da iyidir mi?


 
Müşteri memnuniyeti çok yüksek. Coil whine sesi var diye geri verdim ürünü hemen iade yansıdı birkaç güne. Genelde çok ince olmadıkları için kaba diyenler oluyor ama genel olarak fiyat performans iyi bence.


  • havadakarada  (04.03.23 16:45:04) 
Kasası dandik. Ama biz 10 senedir kullanıyoruz. Format bile atmadık dala. 100 tane oyun var hala içinde.

Ama bildiğim kadarıyla kendiniz seçeceksiniz özelliklerini. İçindeki donanımı kendiniz seçeceğiniz için biraz da size kalmış.
  • zimbirik  (04.03.23 18:42:51) 
Kanka bataryası çok küçük 1 saat yetmiyor, ısınma sorunu var renderlarda kötü bi nebze (kalın modeller iyidir) onun dışında bi problem görmedim. MSI biraz pahalıdır ama bu sorunları yaşamazsın


  • olaylar olaylar  (04.03.23 18:50:24) 
Yeni modeller eskisi kadar iyi olmayabilir sanirim

Ekstra pahalisini alip kasasi iyi olani almak gerekir. Bende msi kasa olan 2013 model vardi bi ssd cakip anneme verdim hala canavar gibi yag gibi akiyor ama bence riskli bir marka ben bi daha almazdim
  • another satisfied lover  (04.03.23 19:30:41) 
müşteri memnuniyeti had safhada. kaç kez bakıma verdim, ufak tefek ne arızası varsa ücretsiz yapıp verdiler. en son kamera için 600 küsür TL borç çıkar dediler. yaptırmak istemiyorum dedim ama ona bile ücretsiz el atmışlar. bir kere yine ücret almadan kasa değişimi de yaptılar.

2017'den bu yana kullanıyorum, performans olarak da bir sorunum yok.
  • lesmiserables  (04.03.23 20:29:43 ~ 20:30:42) 
9 senede 3 ayrı Monster kullandım. Üçünde de lanet edip yok pahasına sattım. Sorunlar bana özeldir diye tekrar aldım ama aynı. Memnun olan var ama bence çöp. Müşteri hizmetleri de bu yüzden iyi. O kadar çok problem çıkıyor ki başka türlü satamazlar.


2,5 yıldır MSI kullanıyorum. Monster'dan sonra ilaç gibi geldi. Sağlamlığı geçtim, bir önceki Monster'dan daha düşük donanımda olmasına rağmen performansı çok daha iyi.
  • lancelot du lac  (05.03.23 11:30:05) 
[]

SPSS vs R

Akademik alan için soruyorum daha kompleks alanlarla ilgili fikrim yok.

Türkiye'de makalelerin istatistikleri genelde SPSS ile yapılıyor (en azından benim çalıştığım tıp alanında). Kullanımı basit denemez ama en azından excel'in bi tık karışığı tadında bir program ve biraz kurcalayıp bi iki saat ihitiyaç duyulan konuya bakınca anlaşılıyor.

Yurtdışında ise gözlemlediğim kadarıyla R daha popüler. R'a dair hiç bilgim yok hemen hemen ama direkt kodlama üzerinden yürüyen ve arayüzü falan çok karışık bir program gibi görüyorum uzaktan baktığım kadarıyla.

Peki R'ın veri yorumlama konusunda SPSS'e göre çok mu avantajı var da daha çok kullanılıyor? Yani dediğim gibi kompleks şeyler için belki mantıklıdır da iki grubu karşılaştırma, p değeri hesaplama vs gibi daha sıradan işleri SPSS zaten gayet yapıyor. Grafiğini de çiziyor tablosunu da yapıyor. R'a ihtiyaç duyulan konular ne burada?

 
Şöyle ki R açık kaynak kodlu olduğu için para vermeden kullanabiliyorsunuz önemli bir avantaj bu. Conditional ya da stepwise korelasyonalrı hesaplatırken kullanması rahat olabiliyor. Alanım psikoloji. İngilizceniz varsa hiç zor değil, googlea sora sora yaptırıyorsunuz basitçe menüden seçeceğinize kodu yapıştırıp devam ediyorsunuz.


  • kullanıcıadımbuolsun  (04.03.23 15:52:35) 
[]

Bego Jeans'ten kot alan var mı?

Nilay Örnek'in nasıl olunur podcastlerine sardım son günlerde, dinlediklerim arasında en çok etkilendiklerimden biri Bego Abdulhalim Demir'di. Kısaca özetlersem kot taşlama işçisi olarak çalışıp silikozisten dolayı arkadaşlarını ve kendi ciğerlerinin neredeyse yarısını kaybettikten sonra bu konuda aktivist olup önemli işler yapmış. Son olarak da temiz kıyafet kriterlerine uygun bir kot firması kurmuş bego jeans diye.

İnternet sitesinden ürünlere bakınca güzel duruyor modelleri kalitesi falan, instagramda yorumlar da olumlu gibi ama burada kullanan var mıdır acaba yorum yapabilecek?


 
bego jeans o fiyatlarla bana sadece ayrıcalıklı, vicdan temizleme ürünü gibi geliyor evet alamadık :) sürdürülebilirlik böyle bir şey değil

edit: yalnız siteye girip güncel fiyatlara baktım da her şeyin fiyatı yükselince bego nun fiyatları ucuz kalmış, eskiden arada çok daha fazla fark vardı
  • freebird5406_2  (28.02.23 14:27:03 ~ 14:29:29) 
Fiyatları çok yüksek değil gibi ya, bayadır kot almadım ama geçen sene levis kot montu 1400 liraya mı ne almıştım tamam daha kalın baya evladiyelik bi şeydi o ama düz kot cekete 1000 lira çok gelmedi bana. Wwf markette bi kapşonlu 800 lira olmuş sonuçta bakınca.

Gerçi ben yılda bi iki kıyafet alıp uzun yıllar giyen biri olduğum için de fiyat algım olmayabilir tabii. Ama şimdi mesela Mavi'nin fiyatlarına baktım pantolonlar için. 350-600 bandında orada da. Çok bi fark yok bence ki mavinin kalitesi çok düştü son zamanlarda. 10 sene ömrü olduğunu iddia ediyor bego :d

Edit: hahaha sizin editi yazdıktan sonra gördüm bence de öyle çünkü :D
  • nundu  (28.02.23 14:32:13 ~ 14:33:06) 
[]

BluTV dizi açılmama sorunu

Opera tarayıcı kullanıyorum normalde. Orda açılmıyordu son aylarda o yüzden chrome'dan izliyodum, şimdi chrome'da da açılmıyor. Siyah ekranda kalıyor başlamadan. Böyle bir sorun var mı sizde bir dener misiniz? Veya çözümü nedir? Opera için tracker engelleyiciyi kapatın demişler ama işe yaramadı. Başka da bi şey bulamadım




 
vpn açık değil di mi? Ben geçen "Allaallah Disney niye açılmıyor" derken VPN açık olduğunu gördüm :D Kapatınca düzeldi.

Düz şekilde Chrome'da açılıyor bende Blutv. Hatta ublock origin de her zaman açık.
  • nhk ni youkosu  (27.02.23 21:58:28 ~ 21:59:24) 
VPN kapalıydı da Nord VPN kullanmaya başlamıştım da kaspersky'ı bırakıp, onun web koruma zamazingosu varmış onu kapatınca halloldu :d hatta şimdi üstte söylediğim yöntemi de kullanınca Opera tarayıcıda da izleyebiliyorum oley :dd

teşekkürler vpn'i aklıma getirdiğiniz için :D
  • nundu  (27.02.23 22:06:04 ~ 22:06:27) 
[]

Edirneli/Edirne'yi bilen var mı aramızda?

1,5 senedir Denizli'de yaşıyordum ama elimde olmayan sebeplerden dolayı asistanlığıma burada devam edemiyorum. Yüksek ihtimal Trakya Tıp'a geçiş yapacağım. Edirne'de nereden ev tutulur? Arabam yok, üniversite hastanesi de şehrin bi tık dışında kalıyor sanırım haritadan baktığım kadarıyla. Yürüme mesafesinde denebilecek bir mahalle var mı ya da toplu taşıma ile nereden rahat olur? Bölümden konuştuğum bi kişi Şükrüpaşa mahallesine bakabilirsin dedi, eşyalı kiralık dairelerin olduğu bu tarz başka hangi mahalleler vardır bakabileceğim?

Onun dışında şehirle ilgili genel bilgi alabilirsem sevinirim. Daha önce hiç gitmediğim bir şehir ama işte klasik çoğu kişide olan Trakya sempatisi var bende de uzaktan. Genel olarak verebileceğiniz tavsiye/bilgiler için teşekkür ederim şimdiden.

Bi de ulaşımla ilgili en yakın havalimanı Tekirdağ Çorlu sanırım ama sadece Ankara'ya mı direkt uçuş var oradan? İzmir'e en hızlı ulaşım nasıl olur? Yeni İstanbul havalimanı kaç saat sürüyor, havaş falan var mı şehirden? Ailem İzmir'de de mesela nasıl gidip gelebilirim onu düşünüyorum sdhdsh

 
İzmire otobüsle 12-13saatte gidiliyor :)
Mahallelerini pek bilmiyorum,
Toplu taşıma büyükşehirler kadar iyi değil.
Ne kadar sakin olsada Arabayla dolaşırken sıkıntılı mahallelerin olduğunu söylemişti arkadaş, merkezi ve eli yüzü düzgün binalardan tutmanı öneririm.
Edirnede yerler birbirinden uzak geliyor bana bu yüzden yürüme mesafesi bir yer pek yok.
Araba veya toplu taşıma şart.
  • kararsızataletfilozofu  (21.02.23 22:32:52) 
Ulaşıma cevap vereyim. Edirne den çoğu bölgeye otobüs var. Bununla beraber çorlu havaalanından Ankara'ya uçuş var Ankara dan aktarma yaparsın..

Havaş yok, yeni havaalanı için otobüs seferi kesin vardır. Yoksa çorlu veya Lüleburgaz dan yaparsın
  • oligomer  (21.02.23 23:03:47) 
edirne'yi avucumun içi gibi bilirim. kendimi edirneli sayıyorum :) ama maalesef sadece 5.5 yıl yaşayabildim. anlatacaklarım yazarak baya bir uzun olabilir. mail adresinizi paylaşırsanız sesli bir şekilde mail atabilirim. hatta eğer ihtiyacınız olursa fizyoterapi bölümünde doktora yapan bir arkadaşımla da görüştürebilirim.


  • golgi aygıtı  (22.02.23 00:52:40) 
[]

Akşama kadar Ankara'da ne yapayım

Bakanlıktaki bi iş için geldim, uçağım 20.30 gibi. Dün Anıtkabir'e gittim, aspava yedim. Şu an Emek 8. cadde civarındayım. Yemek yiyip bi yerlerde dolanabilirim ya da gezilecek bi yer varsa gidebilirim belki. Arabam yok. Eski meclis civarına mı gitsem diye düşündüm ama uzak mı orası taksiyle ne kadar tutar bilemedim. Bi de sonrasında havaş/belko ile esenboğaya geçicem ordan geçebilir miyim. Ha gerçi bi de pazartesi bugün müzeler kapalı da olabilir.

Arkadaşın evindeyim şimdi de o da çalışıyor bugün geceye kadar. Hiçbi şey bulamazsam yemek yedikten sonra eve dönüp dizi falan izliycem tekrar ama öyle kös kös de oturmayayım ya.

Bu civarda yemek yemek için mekan ve kafe de önerebilirsiniz. Hmbrgr önerildi, aspava zaten yedim. Başka var mı öneri bakayim

 
hmbrgrnin neyini önerdiler ya o kadar burgerci varken :D evet bugün müzeler kapalıdır. anadolu medeniyetleri müzesini önerirdim. kaleye çıkabilirsin taksiyle. pek turist yoktur bugünlerde ama boş sokaklarında dolaşabilirsin oraların. kirit cafede kahve falan iç.


  • glamdr1ng  (20.02.23 13:47:04) 
muzeler pazartesi kapali olabilir :/
ama ulus tarafina gidebilirsin. en azindan binalari disaridan gorebilirsin
ulusa metro ile ulasabilirsin
havaalani otobusu ulustan da geciyor
  • foster  (20.02.23 13:55:54) 
Doner ve kavurma ye benim icin


  • balpolen  (20.02.23 15:46:23) 
kokoreç seviyorsan gençlik caddesi'ndeki hacı'ya git. onların farklı bir kokoreçi var fırında pişiriyorlar. kendi usullerinde yaptıkları kokoreçten ye benim için.


  • argent dawn  (20.02.23 15:49:00) 
avm gezmek yapabileceğin en mantıklı şey


  • bir soru sorcam  (20.02.23 16:29:04) 
[]

Gündem/Siyaset konuşulan podcast

Normalde çok podcast dinleyen biri değilim de son bir iki haftadır Ozan Gündoğdu'nun Trend Topic podcast serisine sardım. Hem Birgün yazarı olması sebebiyle dünya görüşü genel olarak bana uygun biri, hem de kaliteli içerikler üretiyor siyaset ve gündem haberleri konusunda. Deprem öncesinde Erkan Baş, Ali Babacan gibi parti liderlerini konuk almıştı. Depremde de çok iyi, duygu sömürüsüne girmeden eleştirilerde bulunan içerikler kaydetti. Hatta son bi senedeki ilgimi çeken konuları da dinledim kendisinden.

YouTube'da Ruşen Çakır, Murat Yetkin, Ünsal Ünlü, Özlem Gürses vb gazeteciler var onları da ara ara izliyorum ama bu ekip bi tık boomer kalıyor artık :d

Böyle tercihen hafif sol cenahtan, gündem/siyaset podcasti ya da düzenli youtube yayını yapan kimler var? Bunun dışında kaliteli siyaset konuşulan tv/YouTube programlarını da tavsiye alabilirim. Mevzular Açık Mikrofon'u falan bile izledim tüm bölümlerini siyaset bağımlısı bir insan olarak.

Ekonomi, finans, askeri operasyonlar çok ilgimi çekmiyor. Daha çok siyasi ittifaklar, seçim gündemi, adaylık meseleleri gibi düz siyaset konularını seviyorum. Ama eğitim, sağlık, tarım, afet yönetimi, planlama vs genel konular konuşulan içerikleri de ilgiyle dinlerim :d

 
12345  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.