[]

Bu akşam Bursa'daki Yıldız Tilbe konserine alınık bilet

2 kişilik biletlerinize talibiz. Özelden ulaşabilirsiniz.




 
[]

Türkiye’deki birikimi yurtdışında faize yatırmak

Şu geldi aklıma: buradaki birikimimi euroya çevirip almanya'daki abime göndereyim, o da orda parayı faize yatırsın? Mesela 1 yıl falan faizde kalsın.

Böyle bir şey mümkün mü? Mümkünse kârlı mı?


 
%0.10 ile yatırabilir tabi ki :)


  • mr.goodcat  (12.07.23 18:39:22) 
Kıbrıs'ta Euro ile ev alıp,
yine Eur ile kiraya verin.

  • alfired  (12.07.23 18:44:00) 
almanya'da belirli miktar üzeri mevduat tutan bankalara hükümet ceza kesiyor. öyle atayım parayı faiz versinler olayı pek yok orada. hatta bir ara 50k€'ya kadar parasını tutandan %0,5 kesinti yapılıyordu çoğu bankada. tabi son aylarda değişmiştir, muhtemelen yıllık %1 civarı mevduat veren bankalarda vardır.

ha tabi senin birikimin de abinin gelirinin küçük bir bölümü olmalı. adama sorarlar hayrola nerden geldi bu para diye. usd-eur cinsinden riksiz kar falan kovalıyorsan eurobond vs bakabilirsin
  • avatar is back  (12.07.23 18:44:15) 
Olur bence. Faiz oranlarina bakmak lazim. Almanya'yi bilmiyorum ama illa %0.1 kadar dusuk olacak diye bir sey yoktur herhalde. ABD'de mesela %5'in ustunde gecelik faiz veriyorlar su aralar: www.investopedia.com


  • hot potato  (12.07.23 18:45:50 ~ 18:46:24) 
Finans yatırım firmaları hesabınızda belli bir miktarın üzerindeki nakit için doğrudan ödeme yapıyorlar. Gördüğüm kadarıyla en yüksek oranı Interactive Brokers veriyor. 10.000$ üzerinde paranız varsa anında işlemeye başlıyor günlük olarak. Ay sonunda da hesabınıza geçiyorlar.

www.interactivebrokers.com
  • burka  (12.07.23 19:10:10 ~ 19:10:36) 
yabancı bir hisse almayı neden düşünmüyorsunuz?


  • halanne  (12.07.23 19:14:47) 
Euro Eurobondu al. 8.7.2027 vadeliden alırsan yıllık %6,56 faiz geliri alırsın.


  • Mirket  (12.07.23 19:18:24) 
mümkün ama dünyanın en karsız yatırımı olabilir.

risk almak istemiyorsunuz anlaşılan, en risksiz yatırımı seçmişsiniz, risk olmadıgı için kar da yok
  • abelardo  (12.07.23 20:38:00) 
evet faizler epey düşükmüş. kıbrıs işi aklıma yatmadı. finans yatırım, borsa, vs. de pek anladığım işler değil. şimdi diyeceksiniz ki "e otur öğren". haklısınız, ama bu da bir yetenek bence. olmayınca olmuyor.


  • osuran imam  (12.07.23 21:15:55) 
herkes öğrenmek zorunda değil tabi ki de. bu yüzden eurobond'lara yatırım yapabilirsin. yıllık 5-7-9 faizler alabilirsin. araştırmana, düşünmene uzun yıllar takip etmene gerek yok.


  • avatar is back  (12.07.23 22:02:31 ~ 22:02:55) 
(bkz: eurobond)


  • synesthesia  (12.07.23 22:27:34) 
Almanya'da faizler su an 2- 2.6% arasi.
faizin ne kadar süre daha böyle yüksekte kalacagini bilemeyiz. benim kullandigim platformlarda faiz günlük hesaplaniyor.
önümüzdeki ay faizi bitirdik vermiyoruz da diyebilirler.

0.10% diyenler yok kesinti diyenler biraz eski bilgilerle konusuyorlar. EMB cok faiz yükseltti.
  • sonsuz  (13.07.23 01:20:23) 
dövize en çok ihtiyaç olan yerde (TR) en yüksek getiri alınır (%8 ve üstü). dışarı yollamak niye? hele ki geri gelecekse. eurobond ve mevduat faizlerini araştırın.


  • 507  (13.07.23 17:14:11) 
[]

tatil için sakin, plajı güzel bir yer

ailecek tatile gidelim dedik. ama güneye inmek istemedik. o nedenle daha kuzeyde bir yer bakıyoruz. akçay, ayvalık dışında bir yer... izmir'de dikili'yi duydum, ama nasıl bir yer bilmiyorum. sakin bir yer mi? plajı güzel mi? bilgisi olan var mı? bunun dışında önerilere açığız.

teşekkürler.


 
Plajları güzeldir de Türkiye'de sakin yer kalmadı.
Halk son tatilim diye düşünüyor olsa gerek bu sene talep patlaması var.

  • Mirket  (09.07.23 15:56:03) 
Başlığı görünce Dikili demeye gelmiştim ama demişsiniz zaten. Dikili gece eğlencesi az, yerleşik emeklisi bol, plajı uçsuz bucaksız olduğundan dolayı, bayram-seyran günleri hariç oldukça sakin tatil yapabileceğiniz bir yerdir.

Denizi gayet iyidir. Daha yeni ailecek tatilden döndük ama bizim kendi evimiz. Bir villa kiralayıp sakin ve huzurlu bi tatil yapabilirsiniz, gürültü patırtısı azdır.
  • kukuleta  (09.07.23 20:17:04) 
özdere, ürkmez tarafı


  • mister green  (10.07.23 01:33:39) 
Aracınız varsa Saros körfezi civarlarına da bakabilirsiniz. Hem denizi güzel, hem mesafesi daha kısa hem de Ege'deki yerler kadar profesyonel bir turizm olmadığı için bir miktar daha sakin.
Mesela Dikili'de deniz suyu soğuktur. Eğer sıcak bir deniz tercih ediyorsanız o sizi üzebilir.

İki örnek link bırakayım. Bu evleri tanıyor değilim, örnek olarak paylaşıyorum. Biri gayet güzel diğer gayet ucuz.

www.airbnb.com

www.airbnb.com

Eğer sakinlik sizin için çok önemliyse ve buna bütçe ayırabilecekseniz buranın sakinliği muazzamdı. Birkaç hafta önce gittim.
www.kocabahceglamping.com
  • michael_knight  (10.07.23 12:43:21) 
[]

Kredi çekmek

Ev işine girelim dedik de eksiğimiz var. 500 bin işimizi görür. Şu anda bu miktarda bir kredi çekmek mantıklı mı? Bir de illa çekeceksek hangi bankayı tercih etmeliyiz?




 
oran 2.60'dan düşükse mantıklı.


  • sassot  (18.06.23 12:56:46) 
Max 300bin kredi veriyor şu an bankalar


  • regina phalange  (18.06.23 13:00:40) 
[]

Döviz ve altın fiyatlarının eşitlenme ihtimali?

Altın hesabındaki altını bozdurmaya kalkıp fiziki altın almak isteyince dünya kadar zarar ediyoruz. Bankaların altın fiyatları ile kapalı çarşı fiyatlarının eşitlenme ihtimali var mı sizce? Bankada para tutmak pek akıllıca değil deniyor şu ara. En az zararla nasıl çıkılır bunun içinden?




 
orta uzun vadede eşitlenmek zorunda. ya da iki tarafta da işlem kısıtlamasına gidilebilir. tamamen kontrollü bir ekonomiye gidilmiş olur o durumda.

karaborsa olur tabii.
  • gurur  (29.05.23 17:08:16) 
[]

Makamdan (musiki) anlayan?

1.40.35'te hangi makamdan gazel okuyor ata demirer? Hüzzam mı?

youtu.be


 
Segah (hüzzam a yakın bir makam)


  • pandela  (09.05.23 16:28:15) 
sen salla hüzzam'ı bilmemneyi. müstear dinle. çok güzel makamdır.


  • alperz  (09.05.23 18:02:43) 
[]

Eski bir film

Ne zaman izlediğimi net hatırlamıyorum; ama muhtemelen 2005 öncesi olmalı. Bir tek sahne kalmış aklımda: adamın biri, elinde bir asa, çöl gibi bir yerde duruyor. elindeki asayla çevresine daire çiziyor. o daireyi çizdikten sonra zamanda yolculuk mu ne yapıyordu. ya da belki o çember sayesinde çevresinden korunuyordu. çünkü birileri onu yakalamaya çalışıyor, fakat çember çizdikten sonra onu ele geçiremiyorlardı. yine muhtemelen bilimkurgu tarzı bir şeydi. belki izleyen biri vardır. nostalji yaparız.




 
daire cizmek diyince aklima dr strange geldi.


  • hot potato  (01.05.23 22:48:41) 
oyle bir sahne var mi hatirlamiyorum; ama col ve gecit diyince su film uyuyor biraz.

www.youtube.com
  • buenosdias  (02.05.23 10:27:00) 
stargate +1

benim de aklıma ilk o geldi.
  • nothing in my way  (02.05.23 21:55:43) 
[]

Diş çekimi ve durmayan kanama

Bugün öğlen yirmilik dişimi çektirdim, ama kanama durmadı. Geri gittim, doktor iki dikiş attı, ama diş eti çok sağlam olmadığı için daha fazla dikiş atamadı ve hala kanama devam ediyor. 7 saat oldu. Bu normal mi? Doktor bütün gece devam da edebilir dedi.




 
kanamayı emme, tükürme yoksa durmaz.


  • jelly bear  (17.04.23 21:24:02) 
Sizin duruma uyar mı bilmem ama diş çekimi, ameliyat vs yaptırdım doktorlar kanı tükürme yoksa durmaz dediler. Hayırdır vampir mi olacaz ne iş desem de ilk gece kanı yutmak gerekiyor. Sürekli tükürüyor, temizliyorsanız bunları yapmayın, bırakın kendi haline unutun


  • epitaf  (17.04.23 23:04:06) 
[]

Bütçe işini nasıl yapıyorsunuz?

Her ay içerdeyim. Bu bütçe meselesini nasıl ayarlıyorsunuz? Yani ayın başında oturup şuraya şu kadar diye kalem kalem para ayırıp ay boyuncaonu tutturmak nasıl mümkün olur? Önceden birkaç ay nereye ne kadar gidiyor diye çetele mi tutmak lazım? Birkaç ay denemek istiyorum bütçe denetleme işini. Beceremezsem gene akışına bırakırım.




 
İçeride olman için bir "içerisinin" olması gerekiyor. O "içerileri" hayatından çıkar. Birkaç gün aç gez. Sonra çözersin.


  • alperz  (26.03.23 12:52:42) 
Bir excell sayfası hazırladım kendime, takvim gibi bir şey. Fatura ve kredi kartı tarihlerinde bir önceki ay ne gün ne kadar ödediğim. yazıyor.
Altta da toplamı var. Ay başında o parayı alıp Enpara birikim hesabıma aktarıyorum. Artan para ikinci bir birikim hesabında. Haftalık oradan çekip yiyorum.
Kalanını fatura ve kart borçlarını da son ödeme tarihinde mobil bankacılıktan ödüyorum. Unutmayayım diye de telefonun anımsatıcılarına kayıtlı.
Asla faturalar hesabına ya da bir sonraki haftanın parasına elimi uzatmıyorum.
  • Mirket  (26.03.23 12:59:40 ~ 13:10:48) 
istisnasız her şeyi kredi kartıyla al ve ay sonunda ekstreni incele. bunu birkaç ay yapınca zaten paranın en çok neye gittiği anlaşılıyor.


  • roket adam  (26.03.23 13:56:44) 
budget tracker, expense tracker gibi aratarak mobil uygulama indirebilirsiniz. her harcamanizi 2-3 ay kadar detayli yazdiktan sonra anlarsiniz nereye ne kadar gittigini.


  • sanal uyku  (26.03.23 21:45:42) 
Aylık kesin giderlerini hesaplaman lazım
Ardından kazancını çıkarınca ne kalıyor bak.

Yeme içme gezme alışveriş bir yerlere çok gidiyordur. Yada kira fazladır gibi. Not etmen lazım

Düzlüğe çıkmak istiyorsan kart borcunu her ay kapayıp oradan harcama yapma elindeki nakitin miktarını görerek yap.
Eğer biterse az miktarda karttan harcamaya çalış böyle yaparak kart borcunu bitir ve sadece nakitinle geçin hatta biriktirebiliyorsan nakitten her ay döviz al daha az nakitle geçinmeye çalış.

Ben normalde bu şekilde yapıyordum fakat bu sıralar taşınma, atanma, can sıkıntısı filan derken harcıyorum hem kartı hem nakiti.
Kira, alışveriş, yemek paraları çok tuttu bu ay örneğin.
Tutumluluk çizgimi bozdum her şey düzene girince yine dediğim sisteme geçicem.
  • kararsızataletfilozofu  (27.03.23 00:18:24) 
[]

Dolarla alınan borç

Zamanında bir miktar borç almıştım. O zamanki tl karşılığı 2 bin liraydı, şimdi olmuş 5 bin. Bakıyorum, euro çılgın atarken dolar yerinde sayıyor, baskılıyorlar mı napıyorlar. Yaza kadar beklesem düşme ihtimali var mı doların? Yoksa hemen ödeyeyim mi?




 
evet baskiliyorlar, secimden sonrasini kimse kestiremedigi icin dolar tahmini yapmak cok zor.


  • duyulmasi gerektigi kadar  (13.01.23 13:03:04) 
Euro çılgın atmıyor olay dolar Euro paritesi ile alakalı. Yani dolar karşısında bir miktar yükseliyor. Euro’yu serbest bıraktılar doları tutuyorlar gibi bir durum değil.


  • sibertenik  (13.01.23 13:16:16) 
hemen öde bence. düşmez ama artar.


  • sirkelimon  (13.01.23 13:42:52) 
valla seçim sonrası dolar fırlayacak her türlü. yatırım tavsiyesi değildir ama ben olsam öderim


  • lcha  (13.01.23 14:29:04) 
[]

Bankada altın hesabı

Binlerce defa sorulan soruyu soruyorum: bankada altın hesabı açmak mı yoksa altını fiziki olarak tutmak mı? Üç kuruş birikim yapıyoruz, o da hiç olmasın. Öyle bir ortam var ki sanki her şey bir anda çökecek, bankadan para bile çekmeyecek duruma geleceğiz. Olmayacak iş değil. O nedenle fiziki altın almak istiyorum, ama bu defa evde tutmak sıkıntılı. Arada kaldım. Şimdi karar vereyim ki bundan sonra hep aynı şekilde birikim yapacağım çünkü.

Ha bir de şu soru: hangi bankanın altın hesabı?


 
bankadan altın hesabı.
fiziki altında alım satımlarda tüm aracılara komisyon ödersiniz.
bankada aracı sayınız daha azdır.
7/24 işlem yapabilirsiniz. Örn. geçen yıl yaşanan sert düşüşte 1000tl bandındaki altını 900 tl den akşamın o saatinde bozabildim ama fiziki olsaydı elinde patlardı.
hızlı ve güvenilir işlem istiyorsanız banka şart. bir de bunun saklaması vs. var evde orda burda gerek yok bence hiç fizikiye bulaşmaya.
  • erty_ksk  (30.12.22 16:55:03) 
bankadan almak tabii ki. bunun güvenlik riskine değer mi.


  • roket adam  (30.12.22 18:10:45) 
[]

En makul yatırım?

Aylık üç beş bir şey biriktirmeye çalışıyoruz. Şu an döviz mi, kkm mi, altın mı, hangisine odaklanmak lazım? Bir de bu kkm denen olayda aylık olarak hesaba para eklenebiliyor mu?




 
Paranizin degerini korumak icin altin. Yatirim daha farkli bi olay


  • sekerler diyarinda bir ruya  (18.12.22 15:37:28) 
Altın ve gümüş iyidir.


  • halitkin  (18.12.22 16:19:45) 
KKM minimum 92 gün vadeli açılabiliyor. Aylık olarak para eklemesi yapılamıyor.


  • pispinti  (18.12.22 16:23:39) 
son iki yıldır falan hakla arzlar çılgın atıyor. faizler böyle gittiği sürece de devam edecek gibi. ben bir miktar onları kovalıyorum birkaç tavandan sonra çıkıyorum. ne öldürür ne güldürür tabi küçük yatırımcıyı ama fena değil bence.


  • Whily  (18.12.22 16:34:00) 
döviz epeydir sabit, ben bir patlama bekliyorum artık normal gelmiyor doların 8 aydır paralel gitmesi.


  • roket adam  (18.12.22 18:48:02) 
[]

Donmuş hazır et döner

Çözülmesini beklemeden pişirsek bir şey olur mu?




 
bir şey olmaz


  • jelly bear  (22.11.22 19:01:36) 
Bişey olmaz ama sulanır pişirirken lezzeti kaçar


  • regina phalange  (22.11.22 21:50:26) 
[]

Nerden giyiniyorsunuz?

Kıyafet fiyatları almış başını gitmiş. Daha kötüsü, dünya para verip doğru düzgün bir şey de alamıyoruz. Malum, kış geldi. Kazak alacağım; ama pamuk kazak bulamıyorum. Defacto ve muadillerinde pamuk yok zaten, iki yıkamada allahlarını buluyorlar. Pierre cardin'e falan baktım, yorumlar kötü. Şöyle fiyatı uçuk olmayan, iki yıkamada çökmeyecek kazak nerden bulabiliriz?




 
Ben tarz olarak oxxo’yu seviyorum. Önerebilirim.


  • ruhen hastayim ben  (21.11.22 21:15:30) 
Mavi, Oxxo, Mudo Concept ve Ontrail beni bugüne kadar hiç üzmedi açıkçası.


  • charbiel  (21.11.22 21:39:32) 
%100 pamuk kazaklar akşam olmadan çuvala dönüyor üstümüzde. yün, ipek karışımlı olması daha iyi. gap'te indirim var şu sıra oraya bakabilirsiniz.


  • naksidil  (21.11.22 21:57:43) 
Ben senelerdir ikinci el giyiniyorum ve paramin ne kadar olduguyla alakali bir durum degil bu. hem daha guzel kiyafetler buluyorum hem de daha etik buluyorum. Cok nadir o da belli basli yerlerden yeni alisveris yapiyorum. Ancak tabi bu aliskanligi edinmemde avrupa'da yasiyor olmamin ciddi bir etkisi var, turkiye'de bu kadar kolay ikinci el giyinemezdim sanirim ancak yine ikinci el kiyafet satan dukkanlarin son senelerde bir tik arttigini goruyorum, bence deneyin.


  • hewit  (21.11.22 23:14:54) 
ben mangonun kazaklarını çok beğeniyorum. bu aralar indirimde bazı ürünler.


  • sirkelimon  (22.11.22 10:23:45) 
[]

Migros'ta bulabileceğim, güvenilir bir zeytinyağı (yemeklik)

Önerebilir misiniz?




 
tariş güvenilirdir.


  • orient blue  (31.10.22 18:07:21) 
Biz çok uzun zamandır yerinden alıyoruz, zeytin bahçesi olan birinden. O zamandan beri de market yağları makine yağı gibi geliyor. İmkan varsa lütfen yerinden alın, market yağları ne olsa paketli üründür.


  • muhayyer divan  (31.10.22 21:54:59) 
bir sürü zeytinyağ firması var. köklü,semercoğlu,özem,kilye vb.


  • mikahakkinen  (01.11.22 09:48:46) 
carrefour sa zeytin iskelesi var.


  • joepiscopo  (01.11.22 10:57:09) 
[]

Saç ve sakal için Tıraş makinesi

Hem Saç hem sakal için kullandığınız ve tavsiye edebileceğiniz Tıraş makinesi varsa marka model öğrenebilir miyim? 1000 lirayı aşmazsa iyi olur.




 
www.hepsiburada.com

Bunun 9lusu var bende. Saç icin kullanmadım saçtaki performansini bilmiyorum. Sakallarım çok sert olmasına rağmen güzel bir şekilde birkaç dakikada tıraş olabiliyorum.

Sakalı 0 yapmiyor ama. Jilet gibi bir kökten alımı yok. Başka markaların bu tarz modellerinde 0 yapan var mı onu da bilmiyorum. Konu benim sakalımla da alakalı olabilir gerçi :)
  • dre mithatoğlu  (08.10.22 09:33:46) 
www.hepsiburada.com
ben berberde gördüm denedim böyle bir şey yok yorumlarda aynı fikirde okuyunca görürsün...

  • alpicann  (08.10.22 09:46:19) 
www.hepsiburada.com ömürlük makine, 2 yıldır bende, saç ve sakal için gayet iyi.


  • blue rebel motorcycle club  (08.10.22 11:13:15) 
[]

Özel okullarda yaz aylarında maaş

Ödeniyor mu? Özel lise ya da özel üniversite, fark etmez. Gerçi ikisinde farklı olabilir. Durum ne?




 
Kuruma göre değişiyor. Ödenenlerin çoğu ise gelecek yıl için anlaşma yapmadıysan ödeme yapmıyor +zaten maaşlar düşük asgari ücret veriyor. Tabi bu ekonomide gelecek yıl ödemeye devam ederler mi belirsiz.


  • denizgonen  (15.08.22 20:47:11) 
Bunu Yapan da var yapmayan da.


  • invictae  (15.08.22 23:18:22) 
Ben çalışırken özel üniversite 12 ay maaş verip 12 ay da çalıştırıyordu. Yaz tatilinde yaz okulu oluyor, tercihlerde çalışıyorsun, planlamalar yapılıyor gece gündüz evrak hazırlıyorsun yazın daha bile yoğun hatta kıştan.


  • cilekli pasta  (16.08.22 07:36:57) 
Herkesin dediği gibi kuruma göre değişebiliyor.Bazı kurumlar yazın maaş vermek istemiyor yada asgariyi ödüyor.Hak hukuk bilenler zaten 12 aylık sözleşme yapıp takır takır maaş ödüyorlar


  • ozkaya  (19.08.22 17:43:03) 
[]

Tarsus'ta yaşayan ya da tarsus hakkında bilgisi olan

Tarsus'ta yaşamak söz konusu olsa hangi semt/mahalle idealdir? Hangi semtten/mahallelerden uzak durmak gerekir? Sorunun püf noktası şu: her gün adana tarafına gitmek gerekiyor. Bu durumda ikamet için tarsus'un en uygun yeri neresi olabilir? Kiralar yüksek değil (baktığım kadarıyla). Kira sınırı da en fazla 3000 tl olsun.




 
Araçla gidilecek sanırım. O yüzden tarsus adana yoluna yakın bir yer olması mantıklı olur.

Çok uzun zmandır gitmiylrum tarsusa, duyduğum kadarıyla dağ tarafına doğru şehir epey büyümüş. Pek bilmiyorum.

Öğretmenler mahallesi iyyidi o zamanlar. Adana yoluna da yakın. Ya da kleopatra civarı olabilir. Eski otogar diye de geçer o bölge. Adana yoluna da yakın, hem de merkezi. Cetvel denilen muhit ve dağa doğru yeni yapılann semtlerr, adana yoluna uzak kalır.
  • saturn  (04.08.22 20:35:08) 
adana'ya aracınızla gidecekseniz, şehrin kuzeyine doğru yapılan yeni sitelere bakın. otobana girişiniz rahat olur.
trenle gidecekseniz istasyon çevresinde güzel siteler var. istasyonun hemen iki alt sokagında "cevdet verdi" diye bir site vardı. bahcesi havuzu filan güzeldi. bir de kültür merkezi cevresindeki mahalle güzeldir. aralara girmenizi tavsiye etmem, zira ne gerek var :)
ama tarsus'la baglantınız yoksa adana'da işiniz varsa bence adana'da oturun.
çukurova'nın konforuna alıştıkça her gün şehir değiştirmek zor gelecektir.
  • lapetite  (05.08.22 13:40:39) 
[]

yönetim bilişim sistemleri (üniversite tercihleri)

yeğen bu bölümü yazacakmış. aydın adnan menderes tutuyormuş. 180 bine girmiş. iş imkanları nasıl bunun? tercih edilebilir mi?




 
Issiz kalir.

4 senesine yazik.
  • floydian  (26.07.22 13:53:34) 
İngilizceyi ve yazılım mantığını hallederim diyorsa çevremdeki çoğu -ybs veya mis diye geçer- mezunları güzel yerdeler. Ama istanbulda okudular. Okul önemli. Yatarak geçerse, dersleri çok takmaz ve kendini geliştirmez ise aydında aldığı eğitim ile tutunabilir mi pek zannetmiyorum.

Ama güzel bir ortalama kasar ise sektörde açık var. Yanlış hatırlamıyorsam işletme, veri tabanı ve yazılımı bir arada görüyorlar. Diğer alternatifler daha kötü ise orayı yazsın.
  • ananiyimioguz  (26.07.22 14:00:19) 
Okul konusunda yorum yapamam ama bolum mezunu bildigim insanlar genelde bankalarin yazilim departmanlarinda yazilim gelistirici olarak calisiyorlar. Bildiklerimden bir kismi da Google, Intel vb sirketlerin yurtici ya da yurtdisi ofislerindeler.

Yalniz benim bildiklerim Bilkent ve Bogazici mezunular, dolayisiyla Ingilizce bilgisi ve okul kalitesinin onemli oldugunu dusunuyorum ben de.
  • sertac akin  (26.07.22 14:46:06) 
Kendini geliştirirse hem bilişim hem de buna ilgi duymadı diyelim firmaların muhasebe, insan kaynakları gibi alanlarında da iş bulabilir. İşsiz kalır diyebilmek için bomboş mezun olması lazım. Yanılmıyorsam okurken çift anadal ile mühendislik mezunu da olabilir. Diyorum ya kişinin kendinde bitiyor iş bana göre... Okurken boş durmazsa işsiz falan kalmaz bence.


  • huzurlarinizda huzursuzluk  (26.07.22 15:34:31) 
180 binle girilecek okul aöf'den farksızdır.


  • OrangeYellow  (26.07.22 15:38:46) 
[]

"neşeli" müzik

jung'un "dışadönük tip" dediği insanlar hangi müzikleri dinliyor? yani "neşeli" müzik denince akla ne geliyor? sadece pop müzik mi var elde? insanı dert sahibi yapan müzikler dinleye dinleye iyice depresif oldum. müzik zevkimi gözden geçirmek istiyorum. lüzumsuz bir konuymuş gibi geliyor, ama müzikle çok içli dışlı biri için önemli bence. bir de bu "neşeli" müzikle "dertli" müzik türsel olarak belirlenebilir mi? mesela sadece insana yaşama sevinci verecek bir müzik "tür"ü var mı acaba? yoksa tamamen müzisyen düzeyinde mi düşünmek lazım bunları?




 
Sorunun içeriğini okumadan uzunca bir liste yapmıştım, soru bambaşkaymış:D

Yine de cevap vermem gerekirse bence olay sadece müzisyen ile bitmiyor. Sadece pop da yok, neşel klasik müzik parçaları da var. Bazen slow ağırlıklı çalışan sanatçı ve gruba bakıyorsun bi tane hareketli parçası oluyor. Misal Kings of Convenience- I'd Rather Dance With You, acayip enerjik, mutlu etmeli. Yani değişiyor bana göre.
  • Amaranta ursula  (13.06.22 22:25:30) 
remixler neşeli müzik bence www.youtube.com


  • ala09  (13.06.22 23:43:55) 
"genre"/"janr" muzigin tarzini ifade eder, fakat duygu meselesi tarzdan farklidir. yani duygusal pop da var, hatta turkiye'de arabesk pop cok yaygin. buna ragmen pop eskiden beri turkiye'de "hafif bati muzigi" olarak bilinir ve rahatca dinlenebilecek yormayan bir tur muzigi ifade eder.

rock yine turkiye'de yanlis anlasilmis bir turdur. niyeyse rock'cilar da oluyorum bitiriyorum deyip duruyorlar...

klasik bati muzigi deyince mesela bunun agir duygusal olani da var, coskulu ve neseli olani da var, epik ayri, fantastik ayri...

bence tur vs ayirma fakat dedigin gibi muzisyenin tavrina gore sec. aglak adamlardan uzak dur.
  • idexo  (14.06.22 00:48:58) 
eskiden kral tv'de falan parçalar anons edilirken iki ayrılırdı: duygusal çalışmalar ve hareketli çalışmalar. bu ayrımın türkiye dışında başka bir ülkede yapıldığını duymadım. biz arabeske öyle bulanmış bir toplumuz ki pop müziğimiz bile acılı, o yüzden şarkıları acılı/acısız diye ayırıyoruz.

batıda içkiyi eğlenmek için içer insanlar, biz dertlenip üzülmek için içeriz. biraz bunun gibi.

sorunun net bir cevabı yok. çünkü "neşeli" diye bir tür yok. yeri geldiğinde klasik müzikten de neşe alırsın, rap'ten de, folk müzikten de. ama dışadönük tip dediğinde benim kafamda indie pop-rock dinleyen tipler geliyor genelde. nedense hayat ve gençlik enerjisi en çok bu türde varmış gibi hissediyorum.
  • sir gawain  (14.06.22 01:07:57 ~ 01:09:40) 
Evet insanın ruh halini çok değiştiriyor. Ben "neşeli müzik" dinleyemiyordum, bilinçli bir şekilde kendimi zorlayarak bir süre sadece böyle şeyler dinledim ve sonra alışmaya başladım.

Şimdi eskiden çok sevdiğimi söylediğim gruplar, sanatçılar içimi şişiriyor.

Genelde pop evet, ama illa pop olmasına gerek yok. Ella fitzgerald'ın I got rhythm'i jazz örneği mesela.

O açıdan türsel konuşmak zor, ama bazı türler içinde bazı duygular daha fazla. Örneğin siz gothic müzik dinleyip çok pozitif parça bulamazsınız. Ancak genel geçer rock, blues, pop, r&b, soul, jazz, country gibi türler içinde her türlü duyguya uygun şarkılar var.
  • akhenaten  (14.06.22 08:36:36) 
Neşeli müzik dinlerken keyif aldığın müziktir. Herhangi bir şeyden keyif alabilmen için ise öncelikle neyi sevdiğini bulman, ardından da bağ kurman gerekir. Dinlediğin şeylerin herhangi bir elementiyle(sözleri-poetrisi, melodik yapısı, genel soundu, belki de performansçının güzelliği - yakışıklılığı vs. uzar gider) bağ kurmadığın, içselleştirmediğin, kendinden yahut keşfedip keşfedemediğin türlü isteklerinden bir şey bulmadığın sürece, saatlerce boş boş neşe umut edip dinleye de bilirsin tabi karışamayız.

Farz-ı misâl ben dark soundları seven bir bireysem; Regi(genel olarak neşeli diye tabir edilir) dinlesem dahi o janradaki dark soundlu şarkıları tercih ederim. İnsanları değil, kendi içgüdülerimi dinlerim mutlu ve neşeli olurum.
  • Solit  (27.06.22 17:10:59) 
[]

Şu şarkıyı kim söylüyor?

www.instagram.com




 
Raveonettes mis


  • cairo  (19.05.22 10:30:44 ~ 11:09:43) 
[]

Askerliğe giderken kitap götürmek

Böyle bi' çılgınlık yapılır mı? Millet götürüyor tabii ama kitapların can güvenliği tehlikeye girebiliyormuş sanırım. Tek başıma gidiyorum, kapıdan almazlarsa ne yaparım?

Gittikten sonra evden istesem gönderseler daha mı mantıklı?


 
Şunu da söyleyeyim, roman filan değil, teorik kitaplar götürmek istiyorum. Sosyoloji filan...


  • osuran imam  (09.11.21 21:54:51) 
bazı birliklerde kütüphane bile oluyor ya neden izin vermesinler, götür bence bir şey olmaz. ha taşımak istemiyorsan kargoyla göndersinler o da olur ama hayvan gibi ideolojik filan bir şey götürmüyorsan kimse bir şey demez.


  • ronartest  (09.11.21 21:56:36) 
Ne çeşit askerlik? Askere kitap götürülür ama abartmadan.


  • dissendium  (09.11.21 22:08:13) 
otostopçnun galaksi rehberini götürmüştüm.
kimse bir şey dememişti.

ama aklında olsun kitaplara kontrol edildi gibi bir kaşe vuruyorlar.
  • teritori  (09.11.21 22:13:58) 
Gittiğiniz yere göre değişir. Askerlikle ilgili her şey gittiğiniz yere göre değişir zaten.


  • pispinti  (09.11.21 22:15:41) 
Klasik askerlik işte, uzun dönem. Şimdinin uzunu yani, 6 ay. İşte gideceğim yeri de kestiremiyorum. Ya kapıdan dönerse? Bırakacak birileri de olmayacak. Çöpe mi gidecek kitaplar? O yüzden acaba önden gidip ortamı yokladıktan sonra kargoyla istemek daha mı doğru olur dedim.


  • osuran imam  (09.11.21 22:23:24) 
Gittiğin yerde kitapçıdan alabilirsin. Ben her hafta sonu D&R'dan alıyordum. İlk gittiğinde çok eşya oluyor. Dolap küçük. İki kitaptan fazla götürme derim.


  • dissendium  (09.11.21 22:46:13) 
başlangıç için 1-2 kitap yeterli. sonrasında ortama göre bakarsınız.


  • sanal uyku  (09.11.21 23:38:47) 
1-2 kitap götür çok fazla götürme.
Adında ve içeriğinde siyasi bir şey olmasın veya cins bir adı olmasın yeter.
Komutan onayından geçmesi gerekir kitapların. Gösteri peygamberi kitabını adından dolayı onaylamakta tereddüt etmişti mesela komutan bana.
  • lappuntamento  (09.11.21 23:59:19 ~ 23:59:59) 
abi kim napsin senin kitabini, istersen 100 tane gotur umursamaz kimse de calmaz.

Abuk subuk isimli bisey goturme yeter. S*tr git diye bi kitap vardi marjinallik olsun diye onu getiriyorlardi o bile sorun olmadi.

Buyuk kislaya dusersen son 30 yilin en cok satanlar arsivine ulasip dumur olursun zaten.
Herkes aldigini giderken birakir esek gibi kutuphane olusur.
  • divit  (10.11.21 00:27:02) 
4-5 tane götür. Ben de acemi birliğine üç tane götürmüştüm. Önce el koydular, ilgili komutan inceledikten sonra onay verdi, bana teslim ettiler. Zaten kütüphane vardı. Götürmesem de olurmuş. Ha senin gideceğim yerde yoksa o ayrı. Sen az götür, kütüphane yoksa çarşı izninde alırsın.


  • burty  (10.11.21 00:36:27) 
Aklıma geldi de acaba bi' redhouse sözlük bi de bazı ingilizce metinler götürsem sorun olur mu? Çeviri yapmak için?


  • osuran imam  (10.11.21 01:18:28) 
Sorun olmaz. Çarşı izninde üç tane sözlük almıştım. Redhouse sözlüğü pantolonun cebinde taşıyordum.


  • dissendium  (10.11.21 01:22:50) 
acemilikte 5-6 tane bitirmiştim.
asteğmenken zaten çok sıkıntı olmuyordu, ama zorlu bi üste denk gelsem; sıkıntı yaşayabilirdim. yüzbaşım, intranetten sakıncalı kitap listesine bakmamı sağlamıştı. neyseki, benlik bi durum yoktu.

  • barankovan  (10.11.21 09:38:32) 
Her askerlik birbirinden farklı oluyor ve hepsi birbirine benziyor.
Gideceğiniz yerdeki komutanın, kapıdaki görevli askerin nasıl davranacağına bağlı.
Ben yaklaşık 7-8 sene önce yaptım askerliği. İlk girişte bavulda ne olup olmadığına bakmadılar, sonradan komutan dedi ki kitabınız varsa gelin onaylatın.
Sanırım ilk sayfasına damga vurdular veya imza attılar,
İngilizce de bir kitabım vardı, ne kitabı diye sordu, cevabıma göre bastı geçti.
Bence çöpe giderse üzülmeyeceğiniz bir veya birkaç kitap ile gidin, sonra duruma göre kitaplarınızı kargoyla ister ver sipariş verirsiniz.

Komutanlar genel olarak askerlerin kitap okumasını seviyor, etrafta serserilik yapacağına bir yerde oturup sakince kitap okumasını tercih ediyorlar.
  • michael_knight  (10.11.21 09:55:04) 
şu an asker yolu bekleyen biri olarak yazıyorum.
covid sebebiyle çarşı izni yok, o yüzden çıkınca alırsın gibi bir durum yok. ama belki kargoyla sipariş verirsiniz.
sivilden götürdüğünüz ve içeri sokulmasına izin verilmeyen eşyalar emanete alınıyor, kapısı kilitli bir odaya konuluyor ve terhiste size geri veriliyor. o yüzden kitabınızı almasalar bile diğer eşyalarınızla birlikte emanete alırlar en kötü ihtimalle.
  • halanne  (10.11.21 10:58:29) 
[]

bir film vardı, neydi o?

Çok ayrıntı kalmamış aklımda ama bir vatandaşa "amelie tadında film önerir misin?" deyince onu önermişti. Sanırım filmin başında bir adam yolculuğa çıkıyordu, bir ormanda kayıp mı oluyordu ne oluyordu. Sonra tuhaf, köy gibi bir yere geliyordu. Burada bir şeyler oluyordu. Yanıltıcı olabilir ama adında (yani Türkçe çevirisinde) "büyük" geçiyordu. Tarih olarak 2012-2013 falan öncesi olması lazım.




 
merhaba, big fish mi acaba? www.imdb.com


  • kelek  (10.10.21 21:41:23) 
ta kendisi yahu, büyük köpek balığı diye aratıp aratıp bulamadım. teşekkür ettim.


  • osuran imam  (10.10.21 21:45:46) 
[]

Belli bir dönemde belli bir hastalığın yaygınlaşmasına salgın denebilir mi

Atıyorum 1870'ler boyunca hollanda'da aids hastalığı çok yaygınlaşıyor ve devlet aids ile mücadele için acil eylem planları yapıyor. Bu durumda aids hastalığına salgın denebilir mi?

Burada önemli olan hastalığın ne olduğu değil. Demek istediğim, herhangi bir ölümcük hastalık belli bir dönemde toplumun büyük çoğunluğunu tehdit ettiğinde salgın olarak adlabdırılabilir mi?


 
Deniliyor zaten.
Hiv icin epidemic lafi kullanıliyor. Who "global epidemic" diyor.
Kısacası evet.
  • logisticsmanager  (22.09.21 23:35:00) 
Şimdi hastalık var hastalık var, salgın için hastalığın bulaşıcı olması gerekiyor, covid gibi veba gibi. Koşullar nedeniyle kanser vakaları hızla artsa bu salgın sayılmaz


  • freebird5406_2  (23.09.21 00:00:37) 
Aids üzerinden gidelim. Zührevi bir hastalık. Neticede ilişkiye girilmeden aids kapmıyor insanlar (tam öyle mi bilmiyorum, öyle varsayalım).

İnsanların ilişkiye girmesine bağlı bir hastalığın yaygınlaşması salgın midir?
  • osuran imam  (23.09.21 00:14:44) 
Öncelikle aids'i yanlış kullanıyorsunuz. HIV virüsü insanlar arasında geçer ve "kapılan" şey budur. AIDS bu virüsün yol açtığı hastalığın en son ve ölümcül halidir. Günümüzdeki hiv pozitif kişilerin çok ufak bi kısmı (tedaviye uyum göstermeyenler, ilaçlarını kullanmayanlar vs) aids seviyesine geliyor.

HIV epidemisi denebilir tabii ki Coronavirüs epidemisinden bir farkı yok virüs olduğu için.

Ayrıca kan yoluyla da bulaşır HIV. Kan bankalarındaki kanlar HIV yönünden taranır. Ama mesela ortak iğne kullanan eroin bağımlılarında bulaş olabilir
  • nundu  (23.09.21 00:42:53) 
E peki her yıl mesela şu kadar insanın ölümüne yol açan hastalıklar var. Bunlara neden salgın hastalık denmiyor? Yoksa deniyor mu?

Kimisi "sadece enfeksiyon hastalıkları için kullanılır" diyor, kimisi diğer hastalıklar da olabilir diyor. Hangisi doğru anlamadım.

Pandemi epidemi farkı coğrafi bir fark sanırım. İkisi de neticede salgın hastalığın kitlelere yayılmasını tanımlıyor. Orada bir fark yapmıyorum. Ondan ziyade her hastalık yaygın hale gelirse salgın olur mu olmaz mı, bunu anlayamadım.
  • osuran imam  (23.09.21 00:56:34) 
eğer hastalığın görünmesinde artış olursa salgın denebilir. Mesela uyuşturucu kullanılmasına bile salgın denebiliyor crack epidemic ya da heroin epidemic diye bakabilirsiniz. Cancer epidemic de olabilir tabii ki eğer bir artış durumu olursa, ama genelde tarihte salgınlar bulaşıcı hastalıklar olduğu için o şekilde bi anlam kazanmış.


  • nundu  (23.09.21 14:13:26 ~ 14:13:41) 
[]

şu cümlenin motamot bir çevirisi

nasıl olurdu?

Bit by bit, they realised that all was not lost, and they managed to continue with what turned out to be a very enjoyable holiday.

ilk kısmı tamam, ve'den sonraki kısmı.

 
Sonradan çok eğlenceli bir hal alan tatillerine devam edebildiler/etmeyi başardılar.


  • duma duma dum  (27.08.21 21:39:26) 
[]

"bir hafta kadar" mı, "bir haftaya kadar" mı?

The hospital stay after surgery has been shortened to as little as a week for most major operations.

Ameliyat sonrası hastanede kalma süresi bir hafta mı olmuş, yoksa eskiye göre bir hafta kısalmış mı?


 
"to" dediği için süre 1 haftaya düşmüş. "to" olmasaydı 1 hafta kısalmış anlamına gelirdi.


  • ispettore  (16.08.21 14:28:40) 
ispettore +1


  • co2s2  (16.08.21 18:48:02) 
[]

ne dediği anlaşılamayan cümle

We like to think, hiding the thought, that with all the marvelous ways in which we seem now to lead nature around by the nose, perhaps we can avoid the central problem if we just become - next year, say - a bit smarter.

özellikle "perhaps"e kadarki kısımda... "around by the nose" ne oluyor?


 
  • neverletyougodown  (22.07.21 22:55:18) 
[]

Eski bir borç mevzusu

Şimdi şöyle ki, yıllar evvel bizim bir dergi çıkarma projesi vardı. Sponsor filan yoktu tabii. O nedenle imece usulü yaptık, kendi aramızda toplandık, herkes ilk sayı için bir miktar para verdi. Yani yazarlar aynı zamanda belirli bir miktar para ödedi ilk sayıyı çıkarmak için. Matbaa işleriyle uğraşan iki salak vardı. Bunlar matbaaya yanlış bilgi mi vermişler, tam hatırlamıyorum, bir şeyler oldu, bize dediler ki dergi yanlış basılmış, hepsi çöpe gitti (paranın üstüne yatmış da olabilirler, ama olan oldu artık). Ben de tabii sevdiğim birkaç kişiden para almıştım, adamların yazıları da yalan oldu, paraları da. Ben de açıkçası epey mahcup olmuştum, adamlara ulaşıp özür dileyemedim bile, ha bugün telafi ederim ha yarın derken ne paralarını ödedim, ne de süreçle ilgili bilgi verdim. Tabii hiç kimse parasını alamadı. Ama benim yönlendirdiğim bir iki kişiye karşı suçluluk duygum geçmedi hala. Adamlarla irtibatım da koptu. Hatta bana dargın olduklarını tahmin ediyorum, çünkü o olaylardan önce sık sık görüşürdük. Ben bunu telafi etmek istiyorum, ama nasıl? Yani şimdi gidip siz şu kadar para vermiştiniz, onun bugünkü karşılığı şu, alın paranızı diyemem. Bu vatandaşlara ulaşıp o gün yaşananlar için, kendilerine bilgi vermediğim için özür dileyeceğim, sonra ne yapmalı nasıl davranmalı? Yani paralarını mı ödesem, yoksa başka bir şekilde, ne bileyim bir hediyeyle filan mı gönüllerini alsam?




 
Anlattığın kadarıyla bu sürecin yönetiminde en büyük (hatta tek) hata sende. Kendimi karşı tarafın yerine koysam bu kadar zaman geçmiş bir konu üzerinden özür dileyen birini dikkate bile almazdım. Burada dikkat edilmesi gereken konu para ile ilgili değil elbette. O yüzden para ya da hediye meseleyi çözmez. Bunca zamandır herhangi bir iletişimin olmadığı için zaten umursamaz bir tavır halinde olduğunu düşünüp seni defterden silmişlerdir. Bu noktadan sonra geri dönmek öyle kolay olmaz.

Dediğim gibi ben olsam herhangi bir özrü kabul etmezdim muhtemelen. Hele hele maddi anlamda bir özür (hediye, para vs.) daha da kötü yapardı durumu.
  • himmet dayi  (05.05.21 11:57:07) 
bence de adamların sana tavır koymaları paradan değil onlara açıklama yapmaman, dolaylı olarak insan yerine koymamandan dolayıdır. para alınır iş batırılır, durum samimi ve şeffaf şekilde izah edilse anlayış gösterilir.

"paranın üzerine de yatmış olabilirler" demişsin. Muhtemelen senin hakkında öyle düşündüler.

Olayı para ödeyerek çözeceğine inanman olaya ilgisizliğini gösteriyor zaten. Olan oluş, kendi vicdanın için özür dilemen seni rahatlatabilir
  • efruz  (05.05.21 12:12:49) 
Parasını verdiğiniz şey yanlış da olsa niye çöpe gidiyor bu bir.gorecegim hepsini yanlış da olsa demen gerekirdi
Bu 2 matbaa salagini sıkıştırıp paraları diğer yazarlara ozurler ve izahatlar eşliğinde ulaştırabilirseniz aranizin düzelme ihtimali mevcut.

  • grinito  (05.05.21 12:21:56) 
arkadaşlarının gözünden bakınca dergi çıkaracağız diye paralarını alıp sonra hiçbir şey olmamış gibi yolunda devam eden bir dolandırıcısın. aradan uzunca süre geçtiği için de gönüllerini alman pek kolay değil.

şimdi tutup da hediye alsan bir şey yapsan, lan bu çakal yine neyin peşinde? yine mi bizi düdüklemeye çalışıyor? diye düşünürler.
  • reanarchy  (05.05.21 12:21:58) 
Olay şöyle oldu: ben başka bir şehirdeydim, matbaada güya bizimki dergileri almış, yanlış basıldığını görünce adamlara kızıp hepsini çöpe atmış, ben de üstüne gitmedim, herhalde bir şekilde telafi edilecek diye bekledik, ama olmadı. Ben de sorumsuz davrandım, onu kabul ediyorum. Ne bileyim, öyle oldu. Bizim elemanlar öğretmen olmuşlar, ulaşıp görüşmek istediğimi söyleyeceğim.

Dolandırıcı olduğumu düşünecek adamlar değil, tek sorun benim sorumsuzluğum.
  • osuran imam  (05.05.21 12:34:22) 
bence ulaş, görüş. herhangi bir para ya da hediye teklifinde bulunma. samimi olarak olanları izah et, mahcup olduğum için bugüne kadar açıklayamadım de. insan olan anlar durumu merak etme. belki de onlar da sen mahcup olmayasın, yanlış anlamayasın diye arayıp sormadılar ve diyecekler ki "olm manyak mısın lafı mı olur?"
bişey kaybetmezsiniz, özür dilemek erdemdir, sen vazifeni yap. maddi bir beklentileri varsa da en azından ima ederler görüştüğünde ve ona göre hareket edersin telafi için

  • cowboy  (05.05.21 13:01:51) 
Bence aldığınız parayı aynen ve üzerine de en azından aradaki maddi farkı karşılayacak bir hediye koyarak borcunuzu ödeyebilirsiniz. Durumu da anlatırsınız böyle böyle diye. Hiç yüzüm yok yapamam derseniz adrese gönderim yapabilirsiniz notla. Bence şu anki duruma göre daha doğru olur.


  • havadakarada  (05.05.21 13:21:45) 
[]

altı gün yedi gece (saving private ryan) tadında film önerileri

Bu filmi hatırlayan vardır. Yaz denince aklıma ilk gelen filmlerden.

Malum, cânım yaz da geldi. Şöyle adaya düşmeli; yazın, güneşin, denizin tadının doya doya çıkarıldığı bir film önerisi alabilir miyiz mümkünse? Bu akşam etik çalışacaktım. fakat biraz kafa dağıtmak isteyip erteledim. O nedenle, seçkin bir örnek olursa mutlu olurum. Etiği astığıma değsin anlamında...


 
303
La collectioneuse

  • helena  (02.05.21 21:13:58) 
[]

Akademisyen olmak için evrimi kabul etmek şart mıdır?

Tuhaf bir soru oldu ama böyle bir olay var. Şimdi diyelim ki adam sosyoloji çalışıyor veya matematik, felsefe filan. Yani doğa bilimleri dışında bir alanda çalışıyor olsun. Bu şahsın akademisyen olması için evrimi kabul etmesi şart mıdır? Yani hukuken değil tabii, etik olarak soruyorum. Kendi aramızda tartışırken böyle bir mesele çıktı. Farklı perspektifler var mı, merak ettim.




 
Etik olarak niye şart olsun ki? Yani evrim kabulünün etik ile ilgisini çözemedim ben. Hani doktorlar için hipokrat yemini bişekil etik meseledir o yüzden şart olur falan ancak evrimin kabulü ya da reddinin akademisyenin görev tanımıyla etikle alakası falan hiç yok ki.

Misal kişi tarihçi ise ve gidip Osmanlı tarihi ile ilgili araştırma yapıyor ise evrimin kabulü burda ne gibi bir işlev görecek? Hangi durumun yasanmasinin ya da yaşanmamasınin önüne geçilmiş olacak. Sosyolog, filozof, matematikçi vs için de aynısı geçerli.

Kısaca bence çok alakasız şeyler.
  • j r r tolkien hayrani  (26.04.21 15:14:59 ~ 15:19:10) 
Bırakın doğa bilimleri dışını, bu ülkede biyoloji bölümünde bile evrimi kabul etmeyen akademisyenler, öğretmenler vs olabiliyor. Böyle bir kıstas yok ki. Bana kalırsa tüm bireylerin evrimi kabul etmesi gerekir, ama maalesef gerçeklik bundan uzak özellikle bizim ülkemizde.


  • isabella was a ginger  (26.04.21 15:17:56) 
Bana göre de alakasız ki çok başarılı olup hala yaratilisa inanan insanlar da var. Matematikte iyi olmak için dine inanmak/inanmamak/evrimi anlamak gerekli değil.

Biyolog olup evrime inanmayan biraz komik olurdu tabi. Ya da doğa bilimci vs olup.

Etik olarak sıkıntı kişi kendi inançları sebebiyle bilimi reddederse olur. Yani biyolog kişi evrime inanmayip gidip makale olarak insanlar bonobolarla alakasizdir vs derse, evet sıkıntı olur.
  • logisticsmanager  (26.04.21 15:18:57) 
Sıkıntı şurda zaten: evrim bilimsel bir olgu. Bu durumda evrimi kabul etmediğinde doğal olarak bilimi de reddetmiş oluyorsun. E bu durumda senin akademide bilim yapman sorun yaratır. Çünkü evrimi reddederek bilime karşı durmuş oluyorsun.

Böyle mi hakikaten?
  • osuran imam  (26.04.21 15:25:23) 
insanlar kendi alanlarında uzmanlaşıyorlar ve akademisyen oluyorlar. özellikle de sözel bölümlerde evrim'in e'sini bile bilmesine gerek yok ki kimsenin ilerleyebilmek için. mühendislik bölümleri de sayısal mesela, bir sürü fen lisesi mezunu falan var, ama dine ve yaratılışa inanan insan sayısı epeyce bol. sizin söylediğiniz şey çok mantıklı olsa da ancak kurgusal bir ütopyada söz konusu olabilir galiba.

biyoloji okuyor bile olsa, önüne birtakım dersler çıkıyor, o da ezberleyip geçiyor sınavları, algılayıp içselleştirmesine gerek bile yok. dersi geçtikten sonra beyninden siliyor. "bu dersleri alıp, geçip de nasıl bu kadar cahil kalabilmiş" dediğim çok insan oldu benim.
  • isabella was a ginger  (26.04.21 15:33:46) 
Evrim = Bilim çok yanlış ve sakat bir eşitlik. Bilim evrimden büyüktür, evrim bilimsel yöntem ve ölçütler sonucunda ortaya çıkmış bir şey sadece.

Bugün bir bilim adamı cıkıp da evrimin olmadığını bilimsel yöntem ve kanıtlarla sunarsa evrim de pekala geçerliğini yitirebilir. Bilim dediğimiz şey zaten bu. Onun gelişmesi ilerlemesi de böyle oluyor. Einstein gelene kadar da kimse Newton fiziğinden hiç şüphe etmiyordu o mantıkla. Einstein da newtondan şüphe ettiği için bilim adamı değildi o mantıkla. Gerçekte öyle mi peki?
  • j r r tolkien hayrani  (26.04.21 15:37:33 ~ 15:38:41) 
Evet bilim evrimden tabii ki büyük. Ama neticede Bilim'in (yani baş harfi büyük olan, kurum olarak bilimin) bir disiplini tarafından gözlemlenmiş bir olguyu reddetmek, "ben şu şu disiplinin şu şu gözlemini kabul ediyor, şu şu gözlemini reddediyorum" demek anlamına gelmiyor mu bu? Bilim ve bilimsel düşünce bir bütün değil mi?

Bilim tabii ki yanılgıları dışlayarak ilerliyor, ama neticede her an tersi ispatlanabilir diyerek bilimsel bir gözlemi kabul etmemenin varacağı nokta bilim karşıtlığı değil mi?

Yani bunlar benim kabul ettiğim fikirler değil, sadece sorgulamak açısından yazıyorum.

Öyle mi, değil mi?
  • osuran imam  (26.04.21 15:57:16) 
bu bilimde "uzmanlaşma"nın getirdiği bir problem. pratik anlamda, bir alanda uzmanlaşmayı seçmiş bir kişinin ilerleyebilmek için diğer alanlarda ne gibi gelişmeler olduğunu bilmesine pek gerek yok. bu konuda bir yazı okumuştum ama yazarını hatırlayamıyorum. aklıma gelirse yazarım.


  • isabella was a ginger  (26.04.21 16:14:47) 
Hocam çok ayrı şeyler bunlar. Bilim, bilim adamından bilimsel yöntem ve değerlere bağlı hareket etmesini ister. Bilimdeki her şeyi gözü kapalı kabul etmesini değil. Zaten böyle baştan kabullenme durumu en temelde bile bilimle çelişir çünkü dediğim gibi bu ilerlemeyi engeller.

Sen eğer çalışmalarını bilimsel doğrultuda yapıyor, onun değerlerine bağlı kalıyorsan yeter. Senin dediğin durum bilimde çok daha büyük sıkıntılara sebep olur, bilimi bilim olmaktan çıkarır. "Bu kişi evrime inanmıyor o yüzden onun çalışmalarını direkt ele" tarzı bir noktaya getirir. Sence bu mantıklı mı?
  • j r r tolkien hayrani  (26.04.21 16:35:22) 
Ben işin felsefesiyle ilgileniyorum, o yüzden başta etik diye belirttim. Tabii ki bir sosyoloğun çalışma yapması için evrimi bilmesine bile gerek olmayabilir. O yüzden pratik kısmı bir tarafa bıraktım. Benim sormak istediğim, bilimin bir disiplinine karşı çıkıp yine de bilim yapmanın etik olup olmadığı. Böyle davranan birinin davranışı etik mi değil mi, bunu merak ediyorum sadece. Evrime karşı bir sosyoloğun çalışmalarının değeri filan değil.


  • osuran imam  (26.04.21 16:49:16) 
j r r tolkien hayrani çok güzel açıklamış. evrimde şu an için geçerli olan kuramların hepsini kabul ediyorum, aksini söyleyenle de selamı sabahı keserim yaklaşımı tüm bilim insanlarının kabul ettiği bir anlayış olsaydı şu ana kadar bilim diye anlattığımız şey gram ilerlemezdi diyor. en kesin görünen şeye bile şüpheyle yaklaşmak, bu böyle kabul ediliyor ama tersi de gayet mümkün olabilir diye düşünen insanlar sayesinde bilim ilerliyor. etik olarak da bilimsel olarak da hiçbir kabul şartı olmamalı mantıken.


  • del piero10  (26.04.21 17:02:21) 
bence evrim ağacı'nın videosunun şu kısmı da epey açıklayıcı:

youtu.be
  • infernal majesty  (26.04.21 17:24:18) 
Etik kısım işini nasıl yaptığın ile ilgilidir bence. En başta da dediğim gibi bir doktorun gidip hipokrat yemini etmesi kendi işindeki etik ile ilgidir çünkü bu durum işini nasıl yapacağını etkiler ve bu yemin ile de birtakım şeylerin yaşanmasının önüne geçilmiş olur. Evrimin ise etik ile, işini nasıl yapman ile ilgisi yok bence.

Bilim yaparken ilgili alanda araştırma yaparsin ve bişeyler sunarsin önemli olan budur. Sen gidip alanında bilimsel yöntemleri kullanarak araştırma yapıyor, yaptığın araştırmaları da bilimsel ölçütleri vs kullanıp sunuyorsan bilim yapıyorsundur çünkü onun ilkelerine göre hareket ediyorsun. Bunun dışında gidip evrimin olmadığına hatta dünyanın düz olduğuna bile inanabilirsin ve bunun da etikle alakası olmaz çünkü bunların senin kendi alanındaki işi nasıl yaptığınla pek alakası yok.
  • j r r tolkien hayrani  (26.04.21 17:34:33) 
şöyle düşünün dünyanın düz olduğunu savunan yada yerçekimi diye bir şeyin olduğuna "inanmayan" bir akademisyenin alanı ne olursa olsun bilim insanlığına güven duyar mısınız? yani cidden bir matemetik yada sosyoloji prof. u dünya düzdür dese, gece ve gündüzü çeşitli varlık yaratıyor dese ne kadar başarılı olursa olsun ona saygı duyar mısınız? eminim yüzde 99 hayır diyecektir. e peki neden evrim söz konusu olduğunda aynı durum söz konusu olmuyor sizin için?

çok sık dile getirilmesine rağmen hala insanlar bilimde teori ve kanunu karıştırıyor. işin daha kötü yanı ise bilimin sorgulayıcılık "ilkesini" öne sürerek evriminde sorgulanması gerektiğinin öne sürülmesi ve bunun bilimin gereği olduğu iddia edilmesi. evrimin sorgulanacak bir tarafı yok evrim geçmişteki bilim insanları tarafından sorgulandı ispatlandı tıpkı dünyanın yuvarlaklığı ve kütle çekimi gibi. bilmem kaçıncı dereceden nonlineer denklemleri topografik hede hödösöne dair bir matematiksel kuramı ispatlamak için nasıl bir matematikçi öklid teorisini tekrardan ispatlayarak başlamıyorsa çalışmasına yaşama ve biyolojiye dair her hangi bir çalışmada da evrimin temel kuramlarının ispatlanması ile uğraşılmaz, geçmişteki ispatlar, kuramlar, çalışmalar doğru kabul edilerek onların üzerine kurulur yeni kuramlar.

ayrıca "matematikçiyse, psikologsa, sosyologsa bilmemneciyse evrimi kabul edip etmemesinin bir önemi yok kendi alanı değil sonuçta" şeklinde bir bakış açısının tehlikeli ve bilimsel düşünceyle bir alakası olmadığını düşünüyorum. zira bilim bir bütündür. bilim sizin inancınızdan bağımsız somut olguları irdeler, inceler. siz somut olguları işinize, keyfinize, mantığınıza, inancınıza uymadığı için kabul etmiyorsanız bilimsel düşünce üretecek mantaliteden yoksunsunuz demektir. şu halde üreteceğiniz çalışmaların da güvenilirliği sorgulanır olacaktır. evet belki "gelişmekte olan toplumların bireyselleşme sürecinde pandiklenmenin etkileri" konulu bir çalışmaya evrimin kabul edilmemesi doğrudan etki etmeyeecektir ancak evrimin reddine sebep olan düşünce, fikir ve inancın etkisinin yoğun olarak irdeleneceği bir çalışmada -misal toplum - birey - din ilişkisi gibi- evrimin reddinin sebep olduğu mantalite çalışmanın bütününe daha fazla etki edecektir kuşkusuz. çünkü çalışmayı yapan bilim insanı labarotuvara girerken fikir ve inançlarını kapının ardında bırakmamıştır.
  • issiz karga  (26.04.21 17:47:37) 
@issiz karga +1

hukuken olayını geçtim, bunun etik sorgulamasını daha alanında bilim, araştırma, çalışma vs. yapacak kademeye gelmeden yapması, aşmış olması lazım. aksini iddia eden inançlıdır ve dinini reddetmemek için kılıf arıyordur. "bilim her şeye şüpheyle yaklaşır" önermesi elbette doğru ama evrim konusunda yanlış. 2+2'ye nasıl artık şüpheyle yaklaşmıyorsak evrim'e de yaklaşmıyoruz. çünkü evrim teori olmaktan çıkalı epey oluyor.
  • lesmiserables  (26.04.21 18:30:51) 
@issiz
Hocam burdaki sıkıntı "güven" sıkıntısı. Kişiye duyulan güvenin bilimsel çalışmayı değerlendirme ile ilgisi olmamalı. En azından bilim camiası kişi ve yaptıkları ayrımını yapmış -ki zaten olması gereken o-. Eğer bir kişinin bilim insanı olarak değerlendirip değerlendirmeme kriteri neye inandığı ise zaten bu değerlendirme bilimsel, objektif bir değerlendirme değildir.

Kişinin bilim insanlığını değerlendirme kriteri o kişinin ilgili alanda nasıl çalıştığı ve ürettiği eserlerin, çalışmaların yine aynı alanda yetkin kişiler tarafından bilimsel kriterlere göre değerlendirilmesi şeklinde. Yani atıyorum "dünya düzdür" diyen bir prof olduğu zaman gidip onu "X konusunda bilgisiz olmakla" ya da "X konusunda cahil olmakla" nitelendirebiliriz ancak gidip de bilim insanı olmamakla nitelendirmeye çalışırsan işte o zaman iş değişir.

Bunun dışında "bilim şüpheyle yaklaşır" düşüncesine tehlikeli demek de bence esas yanlış olan. Bilim sana diyor ki "eğer yanlış olduğunu düşünüyorsan gel de ispat et" bu kadar basit. Sen gidip "öncekiler bunu yaptı" o yüzden aksini ispatlamakla uğraşma dersen bilimle çelisirsin çünkü o kapıyı kapatıyorsun. Bilim ise açık tutuyor, zaten eğer bir konu kesin ise başkası onun yanlışlığını ispat edemez ancak onun yanlışlığını belirlenen kriterler içinde göstermeye çalışmak da bilimin içinde olan bişey.

Bir de bilim her zaman "şunlar bunu bulmuş, ben de üstüne bunu koyayım" şeklinde gitmiyor ne yazık ki. Bazen yapılan bir deneyin, çalışmanın sonucu oyle değişik oluyor ki önceki çalışmaları yerle bir ediyor. Bu durumda gidip "ama öncekiler bunu ispatlamıştı, o yüzden bizimki yanlış olmalı" demiyorlar. Oturup onun sonucunda yepyeni birşey çıkarabiliyor.

Yine aynı örneği vereceğim sıkacak belki ancak Einstein gibi bir örnek var elimizde. Bu adamın yaptıkları resmen bilimde devrim niteliğinde olmasına karşın ısrarla "tanrı zar atmaz" vs deyip durdu. Şimdi bu adam evrimi bişekil kabul etmesine karşın bir yaratıcıya da inanıyordu. Ee sen şimdi gidip bugün "bilim insanı evrime inanmali" dersen yarın gider bunu "bilim insanı yaratıcıya inanmamali" şekline getirirsin. Ee ne olacak o zaman inançlı adamlar sirf inançları yüzünden bilim adamı değildir mi diyeceksin?

Işte bu yüzden kişinin neye inanıp neye inanmasınin onun çalışmalarinin değerlendirilmesinde pek ilgisi olmamali. Kişi ve yaptıkları ayrımını en azından bilimsel anlamda net olarak yapılmalı.
  • j r r tolkien hayrani  (26.04.21 19:23:25) 
@j r r tolkien hayrani dostum belki ben birden fazla konuya aynı anda değinmek istdidğim için anlatmak istediğimi düzgün aktaramamış olabilirim ama dediklerimin aslında eleştirdiklerinle pek bir ilgisi yok hatta özünde senin yazdıklarının bir çoğuna da katılıyorum.

evvela bilim şüpheyle yaklaşır düşüncesine tehlikeli cümlesini aslında biraz türkiyedeki akademik ortamı düşünerek kurdum. hani papaz eriğini imana getiren ve sayıları son yirmi senede oldukça fazla artan kesim var ya onları düşünürek. bizzat "soy babadan geçer" ve "hayvanların duyguları yoktur" cümlelerini kuran doçentlerle tanıştım. işin "akademik" bakış açısı bu şekildeyken avam / halk arasında durum daha da vahimleşip "bilim her şeyi sorgular" cümlesi çok yanlış yerlere çekilip post modern bir tarzda yorumlanıyor. 1 - 2 hafta önce sözlükte yine bir evrim tartışması vardı ve bilim insanı olmadığı hatta kıyısından bile geçmediği kurdukları cümlelerden ve yürüttükleri mantıktan belli olan kişiler bu cümleyi işlerine geldiği gibi kullanarak evrimi çürütmeye(!) çalışıyorlardı. tehlike dediğim nokta bununla alakalı işte. normal, olması gereken bir bilimsel anlayış dediğin gibi "eğer ispatlayabiliyorsan gel çürüt" ama aynı zamanda "aksi ispatlanmamışsa eldeki verilere, deneylere, gözlemlere göre bu doğrudur ve bunu temel alarak yada buna referans göstererek yeni çıkarımlarda bulunulabilir" de der. umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir, bilimin sorgulayıcı olmasıyla hiçbir derdim yok bunun nasıl yapıldığıyla ilgili sıkıntılar var onlara istinaden kurdum o cümleyi.

şimdi güven ve bilim insanlığının değerlendirilmesi kısmında oldukça karmaşıklaşıyor iş. sen biraz işi inanç boyutuna indirgemişsin. son cümlelerinde özellikle inanç evrim çatışmasına çok değinmişsin. evvela biraz düşündüğün zaman senin de şunda hem fikir olacağına inanıyorum "inanç ve evrim çatışmaz. kişi hem bir yaratıcıya inanıp hem de evrim teorisini kabul edebilir" zira inanç çok geniş ve sadece 3 dine indirgenemeyecek kadar büyük bir kavram. üstelik örnek verdiğin einstein ın da düşünceleri zamanla farklılaşmıştı. onu da geçtim bir yerlerde -uzun zaman oldu kaynak veremeyeceğim kusura bakma- einstein ın inanç ve tanrı kavramlarının semavi dinlerdekinden çok farklı olduğunu onun kozmosu bir nevi tanrı olarak algıladığından bahsediyordu. bu doğru olmasa bile -en azından semavi dinlere inanmadığını biliyoruz- einstein ın deist olması evrimi kabul etmesi için bir engel değil. bu inanç meselesi bir yana üstelik einstein ın kuantum fiziği ile sorunlu olduğunu, tam anlamıyla kabul etmemek demeyelim ama kabul etmemeye meyilli olduğunu da biliyoruz. bu durumda ben eisnteinı bilim insanı olmamakla itham edebilir miyim? haşa :) ironik bir şekilde einstein ın düşünceleri ve inancı ikimizinde öne sürdüğü fikirlere anti tez :) şaka bir yana bilimsel güvenilirlik kısmına tekrar dönecek olursam yazımda bir örnek verdim, evet, bilim insanı reddetiği teorilerden çok farklı alanlarda çalışıyor olabilir ancak çalışma alanı reddetiği teorilerle kesişmeye başladığında ne olacak? laboratuvara girerken inancı ve fikirleri kapıda bırakmak derken bunu kastediyordum. farazi bir örnek veriyorum bilimsel açıdan doğruluğu olmayabilir, insan davranışlarının kökeni üzerine çalışan bir psikolog iş insanın evriminin ilk yıllarından bugününe aktardığı davranışlara, güdülere geldiğinde eğer "evrim yoktur, insan yaratılmıştır o yüzden o dönemden aktarılan bir güdü vs de söz konusu olamaz" gibi bir düşünceyle hareket ederse ne olacak? laboratuvar kapısı bu yüzden çok önemli :) insan kendi kişisel inanç ve düşünce dünyasında istediğine inanabilir, düşünebilir ama iş bilim icra etmeye geldi mi düşünce ve inancı icra ettiği çalışmalara engel oluyorsa bu kişinin bilimsel güvenilirliği sorgulanır doğal olarak. aslında önceki mesajımda pek farkına varmadım ama ucundan biraz kişi ve bilimsel çalışma ayrımını bulandırmışım. çok teoride tartıştığımız için pratiğe yansıdığında havada kalıyor olabilir yazdıklarımız. somut bir örnek olarak açıkçası pek zannetmiyorum ki batı akademik camiasında bilimin şu an doğru kabul ettiği kanunları -evrim, termodinamik, kütleçekim- reddeden söylemlerde bulunup da çalışmaları bir einstein, heisenberg, newton gibi ciddiye alınan çok fazla bilim insanı olsun.
  • issiz karga  (26.04.21 21:30:43) 
sadece bizim ülkede değil, dünyada klasik darvinci evrimi kabul görmeyen bir çok bilim insanı var. biyoloji alanından da genetikten de hemde. hemde bizimki gibi tıraştan değil gerçek üniversitelerdeki akademisyenler.

buradaki asıl mesele evrim dediğimizde ne anlıyoruz veya ne anlamalıyız? ortak ata? rastlantısal evrim?

evrim kendi içerisinde bir çok tartışmaya sahip. darvinci biyologlar rastlantısal evrimi savunuyor örneğin. harvard'da dahi rastlantısal evrimi reddeden bilim insanları mevcut.

bunlarda mevcut. evrim ve islamı, evrim ve diğer dinleri bağdaştıran bir sürü akademisyen/bilim insanı da mevcut.
  • pardus  (27.04.21 04:11:08) 
bugünkü popüler tabirle maymundan geldik argümanı gibi oldukça saçma bir soru bence.

evrimi kabul eden reddeden ve bunu da bir bilimsel arka plana dayandıran bir çok bilim insanı var. müslüman olupta kabul eden ateist olupta reddeden de var. hatta evrim ile ilgili ilk bilimsel çalışma olarak görülen eser islamın altın çağındaki bir müslüman bilim insanı Basralı El Cahiz'in yazmalarıdır. İlk kez doğal seleksiyondan ve daha bir sürü durumdan söz eden yine odur.

özetle kişinin bilim insanlığının rüştünü ispatlamaz evrime dair görüşleri. bu alanda çalışan insanlarda bile çeşitlilik mevcutken diğer disiplinlerde de bunun olması çok doğal olmalı.
  • outis2  (27.04.21 04:26:21) 
[]

Kitap satmak

Kitapçığını elden çıkarmak istiyorum. Üç bin civarında kitap var sanırım. Daha fazla da olabilir. Bunları topluca bir sahafa bırakıp toplu bir para alsam ne güzel olur ama kimsenin o kadar parayı bir seferde vereceğini sanmıyorum. Sosyal medyada hesap açıp satsam başıma iş açar mıyım? yoksa yasal mıdır o yol? Nasıl bir yol izleyebilirim? Sahibinden, letgo filan denedim de iş yapmıyor o tür yerler.

Kitaplar genelde sosyal bilimler alanında kuram kitapları. Ders kitabı değil de işte kültür teorisi, sosyoloji, edebiyat, psikoloji filan. Kaliteli ve az bulunan kitaplar da var, roman şiir filan da. Yani iş yapacak şeyler. Ama mecra bulamıyorum.


 
excel dosyasında listeleyip burada bile satabilirsiniz bence.


  • eurhka  (23.04.21 17:56:07) 
Sahaflar kiloyla alır çok çok yazık olur ederini bulmaz.

Sahibinden'e ve forumlara dev listesi olan ilanlar açmak ya da bundle'lar yapmak (onarlı falan) makul olabilir.
  • hedep  (23.04.21 17:56:35) 
Hocam bir excel dosyası yaparsanız bana da yollayın lütfen. Sahaflar çok çok düşük fiyatlara alır maalesef.

excel +1
  • armagan abanuz  (23.04.21 18:00:01) 
Asimov varsa aralarında bilmek isterim.

Excel +1
  • Jazz  (23.04.21 18:12:20 ~ 18:12:35) 
Asimov yok maalesef


  • osuran imam  (23.04.21 18:31:00) 
fiyatlı excel +1


  • filteria  (23.04.21 18:33:36) 
Hepsini sisteme gireceğim ama excel'den hiç anlamıyorum. Word olarak hazırlasam sorun olmaz inşallah.


  • osuran imam  (23.04.21 18:38:35) 
buraya koyun +1 en iyi bu şekilde değerlendirebilirsiniz


  • purrp  (23.04.21 19:05:21) 
diger bir yolu kitapligin fotografini cekebilirsiniz.

satildikca guncellersiniz...

edit: Alfabetik dizilmisse excel-word icin ugrasmadan guzelce taranir.
  • idexo  (23.04.21 19:15:13 ~ 19:15:49) 
Sahibinden ve Letgo'ya nasıl girdiniz? Tek tek ismiyle girmezseniz satmanız biraz zor. Ben kitap satın alıyorum mesela o sitelerden ama adını aratıp alıyorum. "Satılık kitap" yazıp 100 tane kitabın fotoğrafını koyanların ilanlarına hiç bakmıyorum, pek bakan da olacağını sanmam.

Yine en iyisi burada veya başkaca edebiyat forumlarında listeleyip satışa koymak. Eğer bekleyecek durumunuz da varsa en az 6 ay başka mecralarda satmaya çalışmadan sahafa vermeyin. Sahaf bire alıp yüze satacak, sizin de elinize 3 kuruş para geçecek.
  • son feci skilacci  (23.04.21 19:16:34) 
Letgo gibi yerlere tek tek girdim, ama bunlar akademik vb. kitaplar, orada kimsenin o tarz kitaplar aramayacağını fark ettim sonradan.


  • osuran imam  (23.04.21 19:37:08) 
Fiyat aralığınız nedir? Yani yenisi üzerinden oranı?


  • ykyt  (23.04.21 19:53:34) 
açıkçası planım şöyleydi: değerli kitaplarla görece daha az değerli kitaplar arasında fiyat farkı gözetmemek, böylece hepsini birden elden çıkarmak. atıyorum, üvercinka'nın özel baskısı var, bu kitabı sahaflar 150 liradan aşağı satmıyor. ben bu kadar fiyat koymak yerine, bütün kitaplara mesela 10 lira deyip aradaki farkı kapatmayı planlıyordum. bu sayede mesela dünya klasikleri filan da elden çıkmış olacak. ama tabii bunu yapmak için kitapları topluca satmam lazım. aksi halde dünya klasikleri gibi kolay bulunan kitapları elden çıkaramam.

tek tek satma işine gelince, bu defa hepsine bir fiyat biçmem lazım. onu da şimdiden bir şey diyemem. ama piyasa fiyatının altında olacak doğal olarak. belki nadir kitapların fiyatları biraz yüksek olabilir, o da işte tek tek satmanın dezavantajı.
  • osuran imam  (23.04.21 20:10:02) 
sahaflar sizin 3 bin kitabınıza şöyle bir bakıp "300 lira veririm" der, sonra tanesini 300'e satmaya çalışır, bazı değerli sahaflar var onlar gerçek sahaf da piyasanın çoğu böyle maalesef.
bazen mezatlar oluyor aslında ama mezatlarda önemli kişilerin kitaplarını satıyorlar bilemedim şimdi.

  • ckisc  (23.04.21 20:41:21) 
uğraşmak istemiyorsan nadir kitapları ayır, teker teker satışa koy ya da buradan listele. genel olarak 3-5 liraya gidecek kitapları sahafa ver gitsin.


  • roket adam  (23.04.21 21:21:15) 
koy şuuraya bir link, biri de alip sozluge koysun, hem biz gorelim guzel arsivini, al(a)masakta "vay be" diyelim, hem bakarsin cikar biri " aldim ulen" der sen de sevinirsin belli mi olur, yapacagin bir liste sadece..


  • alttaraf  (23.04.21 21:54:19) 
Evet evet, liste hazırlamaya başladım bile. Ama tahminimden zor oldu. Şimdilik 800 kadarını girdim. İlgilenenlere teşekkür ederim. Hazırlayınca buraya koyacağım.


  • osuran imam  (23.04.21 22:08:12) 
[]

Et döner nasıl muhafaza edilir?

Hazıe, porsiyon et döner aldım ama bugün yiyemeyeceğim. Dolaba mı atmalı bunu? Dolapta bozulur mu?




 
buzluk en iyisi. dolapta da 2-3 gün durur ama kapalı şekilde.


  • jelly bear  (05.04.21 21:16:44) 
[]

şurada ne diyor tam olarak?

However, adult and mentally normal narrators also quite often tell things they do not fully know. Thus Rosa in Absalom, Absalom! narrates in great detail Sutpen’s fight with his negroes in the presence of his children, and then adds...

"Thus"la başlayan cümleyi anlayamadım. Sutpen kimle kavga etmiş, kimin zencileri, kimin huzuru... vb.


 
yetiskin ve akli dengesi yerinde olan hikaye anlaticilari sik sik tamamen bilmedikleri seyleri anlatirlar. bu yuzden absalom absalom'da rosa, sutpen'in zencileri ile cocuklarinin gozunun onunde olan kavgalari da yogun detayla anlatir.

in great detail cumle sonunda olsa ya da detail'den sonra of gelse daha iyi olur sanki dilbilgisi olarak. buradaki zenciler de sanirim hizmetciler olsa gerek. ya da yaninda calistirdigi kisiler. bilmiyorum hikayeyi.
  • baldur2  (27.03.21 01:09:55) 
william faulknerın abşalom abşalom kitabında yer alan thomas sutpen'in köleleriyle ettiği kavgadan bahsetmiş cümlede. çeviriye bir katkım olmadı ama belki anlaşılır olur diye dedim.


  • ravenclaw  (27.03.21 02:56:08) 
Bununla birlikte, yetişkin ve zihinsel olarak normal anlatıcılar da oldukça sık tam olarak bilmedikleri şeyleri anlatırlar. Böylelikle Rosa Absalom'da, Absalom! Sutpen'in zencileriyle çocuklarının huzurunda kavgasını çok detaylı anlatıyor ve ekliyor ...


  • kapak kizii  (30.03.21 17:07:55) 
[]

şu cümleyi şöyle çevirebilir miyiz?

A reliable narrator is one whose rendering of the story and commentary on it the reader is supposed to take as an authoritative account of the fictional truth.

Güvenilir bir anlatıcı, okuyucunun, öyküyü anlatma ve öyküye dair yorumunu kurmaca gerçekliğin otoriter bir açıklaması olarak gördüğü biridir.


 
Güvenilir bir anlatıcı, öyküyü anlatışı ve öyküye dair yorumunun okuyucu tarafından kurgusal gerçekliğin otoriter bir açıklaması olarak görüldüğü kişidir.

böylesi daha iyi gibi.
  • jason bourne seksapeli  (14.03.21 20:14:05) 
[]

İngilizcede "örneklem"i nasıl belirtiyoruz?

Atıyorum, çalışmanın başlığı "Türkiye'de Çocuk İşçiliği: İstanbul ve Ankara Örnekleri". Buradaki "örnekler"i nasıl ifade ediyoruz? "Examples of İstanbul and Ankara" şeklinde mi?




 
Samples of daha iyi olabilir.


  • camene87  (05.03.21 15:05:07 ~ 15:05:52) 
şöyle olur derim:

Child Labor in Turkey: Case Studies of Istanbul and Ankara Cities
  • la lykia  (05.03.21 15:25:32) 
@aloha, hocam bu örnekler ülkenin genel durumunu yansıtmak üzere örneklem içinden seçilmiş iki örnek. O anlamda kullanacağım.


  • osuran imam  (05.03.21 15:37:18) 
ben sample kullaniyorum bu durumlarda, ayda 1 research report yazip debrief yapiyorum. garipseyen gormedim


  • try again fail again fail better  (05.03.21 16:53:19) 
iki tane ise case study, coksa sample bence.


  • camussar  (05.03.21 20:16:45) 
[]

şu cümleyi şöyle yazsak

olur mu?

Bu anlatı tarzında, anlatan benlik tamamen geri çekilir, kendi söylemini silmeye çalışır ve yalnızca deneyimleyen benliğin iç dünyasında olup bitenleri kaydeder.

In this narrative mode, the narrating self completely withdraws, tries to erase his own discourse and only records what is happening in the inner world of experiencing self.

 
bence iyi


  • camussar  (28.02.21 19:54:35) 
[]

transparent minds, dorrit cohn (şeffaf zihinler)

bu kitabın ingilizcesine ihtiyacım var. terminolojinin özgün haline ulaşmaya çalışıyorum.

belki ingilizcesine sahip birileri vardır veya pdf'ini bulabilir hayrına?


 
  • red g  (26.02.21 00:30:21) 
[]

Gümüşhane hakkında

Gümüşhane hakkında bilgisi olan birileri var mı? Şehrin merkeziyle ilgili biraz fikir edinmem lazım. Mesela merkezi büyük mü? İstanbul'daki bir semtle kıyaslamak gerekse neresi kadar büyük mesela? Veya batıdaki bir şehirle kıyaslanabilir mi? Sonra insanları nasıl? Ev kiraları ne durumda? Sosyal hayat hareketli mi? falan filan...

Gümüşhane hakkında bilmemiz gerekenler neler kısacası... Birkaç cümlede özetler belki birileri?


 
Merkez her ihtiyacını görecek kadar gelişmiş. Beyaz eşya mobilya market giyim ihtiyacını rahatca çözersin. Sinema sınırlı, tiyatro sergi yok, cafe lokanta az ama yeterli.

Insanı iyisi de var kötüsü de. Kiralar makul. Kuşları sert geçer yaz serin.

Arkadaş edinirsen sıkılmazsın. Yalnızsan new york bile sıkar.
  • luluki  (05.02.21 08:14:29) 
10 yıl önce gittiğimde aklımda kalanlar:

Dağlar arasında bir şehir merkezi
Havası serin ama temiz. Yazları sıcak ama bunaltmaz. Kışları soğuk.
Merkezde iki cadde var, Gümüşhanespor'un oynadığı bi toprak saha var. Başka da bir şey yok.
  • barabas  (05.02.21 08:41:12) 
Haftasonu trabzona gidersin bol bol.


  • 1917  (05.02.21 08:56:59) 
[]

Şu çiçeğin adı ne?

Şu: encrypted-tbn0.gstatic.com




 
kasımpatı. yaklaşık 25-30 türü var. sarı kasımpatı diye aratabilirsin.


  • t3hn0  (31.01.21 11:56:30) 
Altın otu (kasımpatı ailesinden)


  • fotrsapka  (31.01.21 12:26:17 ~ 12:27:23) 
[]

Ortaçağ temalı filmler

Dönemin gündelik yaşayışını iyi yansıtan filmler olarak hangileri sayılabilir? İçinde gizem filan da olabilir...




 
  • her şey  (05.12.20 22:53:23) 
çok film yok ama şöyle bi liste oluşturmuştum zamanında. hepsini de izlemedim bu arada istediğin gibi mi bilmiyorum ama bakarsın işte.

mubi.com
  • tepedeki psychedelic adam  (06.12.20 00:30:15) 
- Sergei Eisenstein'ın Ivan the Terrible serisi (www.imdb.com) (www.imdb.com) (www.imdb.com) ve Alexander Nevsky (www.imdb.com)

- Marketa Lazarova (www.imdb.com)

- Becket (www.imdb.com)

- Valley of the Bees (www.imdb.com)

- The Return of Martin Guerre (www.imdb.com)

- The Hour of the Pig (www.imdb.com)
  • protector  (06.12.20 00:30:59) 
ran (ve birçok başka kurosawa filmi)
jean d'arc
andrei rublev
Det sjunde inseglet
Matka Joanna od Aniołów
monthy python & the holy grail (komedi)
  • filteria  (06.12.20 00:57:16 ~ 01:00:21) 
[]

Senaryo yazarlığı

Sevdiğim bazı romanlar, hikâyeler var. Baktım kimse bunlara el atmıyor, dedim ki neden kendi senaryomu yazmayayım...

Var olan bir metni senaryoya dönüştürmek istiyorum kısacası. Atölyeler filan oluyormuş. Bunlar işe yarıyor mu? Yoksa konuyla ilgili kitap filan alsam halledebilir miyim kendim? Deneyimi olan var mı? Atölye önerisi filan da alabilirim belki.


 
yazarın yolculuğu christopher vogler


  • olaylar olaylar  (08.11.20 22:44:45) 
senaryoyu yazmanız yetmez, sonrasında satabilmeniz için birilerini tanıyor olmanız gerek. sektörden değilseniz atölyeler özellikle bu yüzden lazım. atölye seçerken eğitmene bakabilirsiniz. uzun zamandır eğitim veren, tercihen senaryoları filme çekilmiş 'içeriden' birilerini tercih etmeniz yararınıza olur. belki ezel akay gibi...

ama ilk aşamada derdiniz satmak değil yazmak olacağı için evde de bir fikir edinebilirsiniz. robert mckee'nin 'öykü' kitabı yazmaya yeni başlayanlar için el kitabıdır derler mesela. bu kategoride çok alternatif var, mutlaka hepsinden bir şeyler kaparsınız. benim ilk aklıma gelenler; o kediyi kurtar, senaryo sorunları ve çözümleri.

bir de senaryo okumak, yazım diline hakim olmak gerek. ingilizceniz varsa internette istemediğiniz kadar alternatif bulabilirsiniz. türk filmlerinin senaryoları çok var mı bilemiyorum ama az da olsa vardır. basılı olarak satılanlardan da cem yılmaz fimleri, yılmaz güney filmleri, nuri bilge'nin üç maymun'u falan ilk aklıma gelenler.
  • asisamus  (09.11.20 01:31:36) 
Denny Martin Flinn - Senaryo Nasıl Yazılmaz

Yıllarca bu işin eğitimini alan biri olarak tavsiyemdir. Senaryo yazımı için başka kitap önermem.
  • aynabugusu  (09.11.20 10:41:11) 
[]

su geçirmez bot

hemen hemen 7 yıldır deichmann'dan aldığım botları kullanıyordum. suya çamura eyvallahı yoktu. fakat geçen sene kalıbı dinlendirdiler. tekrar deichmann'dan mı alsam bilemedim. aynı model olsa alacağım, ama yok.

onun yerine kinetix, slazenger filan bakıyorum. halihazırda satılan bir marka-model önerisi varsa havalar iyice bozmadan alayım. temel şartım su ve soğuk geçirmemesi.

teşekkürler...

 
Benim Greyder botlarim 6. senesinde su geçirmeye başladı. Greyder öneririm.


  • Amaranta ursula  (30.10.20 20:21:15) 
ben iş yerinde giymek için buradan kundura aldım 6 ayda ikisi de büyükçe yırtıldı.


  • ya ben lan neyse  (30.10.20 20:29:52) 
kışlık askeri botlara bakın


  • ankara06  (30.10.20 21:27:47) 
www.morhipo.com
Hocam ben bu modeli aldım geçen sene. Hayatımda aldığım en doğru 10 karar arasına girer. Baktım da bazı yerlerde stok var ama fiyat çok ucuz geldi eğer güvenilirse çok iyi fiyat gerçekten.

  • spacevan  (30.10.20 21:38:59) 
Greyder ve yds bakılabilir bence de.


  • giovanne  (30.10.20 22:41:26) 
ben caterpillar kullanıyorum yıllardır ve su geçirdiği olmadı.


  • mg3929  (30.10.20 22:42:38) 
[]

Bir film arıyorum

Şehirlerarası bir yolculukta, otobüste izlemiştim. Pamukkale'ydi muhtemelen. Şimdi şöyle ki, zombi filmi diye hatırlıyorum; ama insanlara bulaşan bir virüsten de söz ediyor olabilir. Filmin odaklandığı bir grup insan, tarihi yapı benzeri bir kafede toplanıyordu. Zombiler mi neyse işte onlar da her yeri kaplıyordu. Muhtemelen 95-'05 arası bir filmdi. Görüntü kalitesi filan da pek iyi değildi.

Verdiğim sahneler pek ayırt edici olmadı sanırım, ama uyur uyanık izlemiştim. Aklımda pek bir şey kalmamış.


 
shaun of dead olabilir mi? www.imdb.com


  • rare  (24.10.20 00:44:10) 
Evet, buymuş. Teşekkür ettim.


  • osuran imam  (24.10.20 00:56:30) 
[]

Yandex'in Türkiye'den ayrılması üzerine

Yandex disk filan bir şey olmaz değil mi? Aniden çöküp dosyaları yalan etmesin?




 
Turkiye operasyonlari sonlanmiyor, sadece Turkiye ofisini kapatiyor. Operasyonlar Rusya'dan yurutulecek. Yani sundugu hizmetlerde bir degisiklik yok (simdilik).


  • crown  (19.09.20 23:32:50) 
öyle bir durum olsa, birkaç ay öncesinden haberiniz olur.

ayrıca evet, türkiye'den moskova'ya taşınıyor ofis. servisler aynen devam.
  • avianthem  (20.09.20 09:26:11) 
[]

Her gün bir bardak ıhlamur içmek böbreklere zarar verir mi?

Bu konuda tecrübesi olan birileri vardır belki. Gastrit yüzünden her gün bir su bardağı miktarı kadar ıhlamur içiyorum, iyi geliyor. Ama bu defa da böbrek veya karaciğere bir zararı olur mu diye düşünüyorum.




 
Olmaz.
İçtiğin her bir bardak su harici sıvı için günlük ihtiyacına ek olarak bir bardak daha su içmelisin, ozaman zarar vermez.

  • megalomaniac  (14.09.20 01:23:59) 
[]

sınavsız üniversitede sosyoloji - anadolu üniversitesi mi, istanbul mu?

bu bölümlere kayıt olup avantaj ve dezavantajlarından söz edebilecek birileri vardır belki? genel olarak materyallerin kalitesi, sınav uygulamaları, vb.




 
Anadolu.

Şurada cevabını vermiştim: www.eksiduyuru.com
  • armagan abanuz  (24.08.20 14:14:41) 
Auzef değil bence, metinler vs çok kalitesiz öğrenilmiyor hiçbir şey bence.

Anadolu’yu bilmiyorum ama Auzef değil.

Örgün sosyoloji mezunuyum.
  • kırmızıayakkabılıgargamel  (24.08.20 14:45:13) 
[]

bilgisayardan telefona format atmak

mümkün mü?

şöyle ki, telefonun ekranı kırık. alet açılıyor, ama ekran hemen tamamen siyah. bunu satmak istiyorum; bilgisayara takıp içindeki dosyaları silerim, o sorun değil. ama mesela google hesabını, diğer hesapları, bazı uygulamaları, şifreleri silmem gerekiyor. format atmak dışında hesapları, şifreleri, uygulamaları silmenin başka bir yolu varsa o da olur.


 
www.google.com

eğer android açılıyorsa ve uzaktan bulma/erişim aktifse, bu linkten telefonu formatlayabilirsin. Fakat quick format atıyordur herhalde, hani isteyen biri recovery yazılımı denese yine bir şeyler gelebilir bence. Ama google hesabından falan kopmuş olur tabii, çalınırsa diye koymuşlar bu özelliği.

"Cihazı sil: Telefonunuzdaki tüm verileri kalıcı olarak siler (ama SD kartları silmeyebilir). Silme işleminden sonra Cihazımı Bul özelliği telefonda çalışmaz."
  • nhk ni youkosu  (17.07.20 17:50:50) 
[]

kyk borcunu erteletmek mi, bir süre ödememek mi?

şimdi şöyle ki yüksek lisanstan kalan borcu doktora nedeniyle erteletmiştim. fakat doktora bitmemesine rağmen geri ödeme planında ilk taksit eylül ayında başlıyor. iki şey var aklımda: ya borcu işsizlik sebebiyle tekrar erteletmek. böyle yaparsam, belki seneye kadar doktora biter ve atama gelir, ondan sonrası kolay diyorum. ikinci seçenek şu: ödemeyi ertelemem ve bir yıl boyunca taksitlerin süresi geçer, belirli bir faiz de işler, birinci yılın sonunda borç ziraat'e düşer, toplu bir ödeme yapıp ondan sonra normal ödeme planında devam ederim. bunu düşünmemin nedeni az da olsa faizden kaçmak. çünkü 14 binlik borç zaten erteleme yüzünden 24 oldu.

hangisi makul? deneyimi olan vardır illa ki...


 
Erteleme şansınız var ise tabi ki erteleme 1. önceliğiniz olsun.

yaşanan salgın ve hükumetin kasasının boşalması sebebiyle yakın zamanda bir af çıkacağını ve yapılandırma yapılacağını düşünüyorum. Bu şekilde hem faiz indirimi , hem toplu kapama indirimi gibi bir çok şeyden yararlanabilirsiniz.

hiç ertelemeyeyim ve gittiği yere kadar gitsin derseniz ise hiç ummadığını bir anda e-haciz başlayıp bütün hesaplarınız bloke olabiliyor. bu da çok büyük mağduriyet yaratabiliyor.

ben yurt dışındayken bu durum başıma geldi. ödeyeceğim fakat tr ye gelip konu hakkında bilgi almak yapılandırmak vs gibi işlemler için uçak bileti bile alamadım. mecbur borç ile bilet alıp tr ye geldim :)

8000 küsür olan borç , nakit ödemede 4000 küsürlere düştü
  • janavarorion  (04.07.20 13:33:15 ~ 13:34:11) 
faiz işlemeye devam edecekse ödemek ya da azar azar ödemek derim


  • ipmus90  (04.07.20 14:06:50) 
[]

6-7 yıl önce elden alınan borçlar nasıl ödenir?

6-7 yıl kadar önce bazı arkadaşlardan aldığım borçlar oldu; bunları bu sene içinde kapatmayı planlıyorum. ama 2012'de, atıyorum 1000 lira aldıysam o zamanki değeriyle bu zamanki değeri arasında doğal olarak fark var. bunu nasıl ayarlayabilirim? yani 1000 lira aldım, yine 1000 lira ödesem saçma olur gibi geliyor. arkadaşlardan gerçi böyle bir talep yok ama benim içime sinmiyor.

nasıl bir yol izlenir?


 
www3.tcmb.gov.tr

kabaca bi fikir verir. kesinlikle enflasyonu düşünerek geri ödemelisin zaten.

bir diğer alternatif de asgari ücret oranına göre hesap yapmak olabilir. bana kalırsa ikisinin ortalamasını almak en mantıklısı. tcmb enflasyon hesabı ile asgari ücret oranına göre çıkan sonucun yani.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (09.05.20 16:11:16) 
asgari ücret uçar. enflasyon verilerini değerlendirin.


  • istanbul beyefendisi  (09.05.20 17:04:30) 
benzer bir durumda yüzde 50 fazlasıyla ödemiştim. 4 arkadaştan 3ü ne yaptıysam kabul etmediler. asla almadılar yüzde 50yi. birinin bebekleri oldu, bir tanesinin çocuğu yeni okula başladı bunları bahane ederek o ikisine de fazlasını ödedim. amcasından hediye olsun o zaman filan diyerek orta yolu bulduk. 1 tanesine ise bahane bulamadım :) almadı hiçbir şekilde. ama 1 tanesi de sorgusuz sualsiz kabul edip aldı ilk önerdiğim an.

2012de 1000 tl ile 555 dolar alınabiliyormuş. yani şimdinin yaklaşık 4bin tlsi. ama böyle hesap olmaz. batarsınız.
  • elestirman  (09.05.20 17:12:27) 
Dolar, altin cinsinden adi konmadiysa enflasyon en mantiklisi.
6-7 yil sonra alacagini alabilen adam da gercek enflasyon bu degil, demez bence.

  • pofudukayi  (09.05.20 17:13:02) 
Veya sorabilirsin alacaklıya. “Benim sana borcum vardı, gecikti, hangi veriye göre ödememi istersin” diye.


  • pass  (09.05.20 17:19:05) 
en temizi dolar + %2 faiz (faiz mevduat faizi olarak baz al).


  • uncle fyodor  (09.05.20 17:26:07) 
empati kurmak gerekir.
sen mesela 2012 yılında birine 1.000 TL verdiysen, şunu düşünmelisin. Arkadaşıma borç vermeseydim bu benim kenardaki paramdı, belki altın alacaktım belki dolar ya da başka bir şey. Bu yüzden o günün karşılığı olan altın gramını hesaplayıp bugünkü altın fiyatından ödeme yapmak dürüst ve erdemli bir davranış olacaktır. Ama altın üzerinden borçlanmadığın için buna mecbur da değilsin tabi.
Enflasyon üzerinden de bir hesaplama yapılıp, bütçene göre uygun olan ödeme seçeneği (altın vs enflasyon) tercih edip, arkadaşlarından da helallik alarak bu meseleyi kapatabilirsin. Bundan sonraki tüm para alışverişlerini de altın üzerinden yapmanı tavsiye ederim.
  • imsorry  (09.05.20 17:36:20) 
2012'deki 1000 bugün 3000 hesaplaman lazım gerçekçi düşünürsek. altın-dolar gibi parametreler en az böyle.


  • adivar  (09.05.20 19:21:30) 
[]

fm radyolu akıllı telefon var mı?

2000 lirayı geçmeyecek fm radyolu telefon var mı? bakıyorum, bulamıyorum. belki kullanan vardır. eski model olup hala satılan varsa onlar da olabilir.




 
samsung m30s


  • freebird5406_2  (03.05.20 10:43:12) 
Samsung a20


  • glutamin  (03.05.20 10:54:04) 
xiaomi redmi note6 pro var bende, radyolu.


  • tabudeviren  (03.05.20 10:59:10) 
Xiaomi note 8


  • Erva  (03.05.20 11:33:06) 
  • jamswety  (03.05.20 14:59:27) 
123  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.