Ekşi Duyuru

olmaz tabiki. abd borsası gibi değil burası. her turlu oyun spek var. hele şu durumda bi nane bilmeden girenler varken, bol bol intihar haberi goruruz. 3 gun tabanda malın 100 de 50 si gider.

heyecanli olmaz aksine eskiden olan 'borsada batti, intihar etti.' haberlerini surekli okumaya baslariz +1. Dunya piyasalariyla Turkiye piyasalarini bir tutmamak gerekiyor, hele de su donemde. O sinir aslinda insanlari korumak icin gayet mantikli, dolayisiyla boyle kalmasinda bir sakinca yok bence.

%20 olmalı evet.

Sığ bir borsayız. Bilgiye ulaşım kısıtlı, SPK çalışmıyor hatta kendisi manipülasyonun içinde. Insider trading ata sporumuz, normumuz olmuş. Limitsiz bist çok tehlikeli.

eskiden sınırsızdı. sınırsız olursa sen o zaman gör tahtaları, oturur ağlarsın.

daha iyi olmaz. burada hisseler sığ. bu yüzden çok oynarlar tahtalarla. panik yapıp abuk subuk alım satım yapan insanlar olur. hatta intihar edenler olur.

Hırvatlar dünyanın en güzelleri olabilir mi?

Olamaz.

Maçlarda zaten güzel kadınları çekerler. Türkiye'de de böyledir bu.

Hatta bir maçta spiker bile keşke kameramızı şu balkona kursaydık diyordu. Balkonda kadınlar vardı.

Bir de zaten böyle maçlara zenginler gidiyor. Zenginler de kendine daha çok para harcayıp daha dikkat çekici görünebiliyor. Belki evdeki hâli güzel değildir.

avrupada italya, fransa, ispanya vs gibi ülkeleri görme şansım oldu. ama hem yüz hem fizik olarak gördüğüm en güzel kadınlar hırvatistandaki kadınlardı. zevkler değişir tabi ama ben çok güzel oldukları kısmına kesinlikle katılıyorum.

ben meister :)

sezaryo sana şöyle söyliyim annem benim sevgilimi "avrupa standartlarında yetersiz" bulduğu için pek beğenmiyordu ahgajgdjfjdk. ben sana katılıyorum. şu ırk güzeldir, bu ırk çirkindir vs. öyle bir genelleme hiç yapmadım ve yapmam ama güney slavlarda özellikle düzgün beslenme & spor kültürü var. yugo-nostaljik birisi olarak bunu daha iyi net gözlemleme fırsatım oldu. bunlarda spora ilgi duymayan, yapmayan insan yok gibi. en azından eskiden öyleymiş. benim ex-waifum da hentbolcuydu mesela, ankara'da bakan dönüp bir daha bakıyordu iyi hatırlıyorum, seni beni tek yumrukta indirirdi canımın içi, ah ah.

ben hırvatistan yarı finale çıkınca eski sevgilimi düşündüm, zırıldamayı daha yeni kestim. üstüne senin duyuruyu görünce güldüm biraz. sağol. hırvatlar o kadar güzel ki ben bir tanesi yüzünden ilaç kullanıp terapi alıyorum artık "normal" ve "gerçek" olana dönmek için. olmasa da olurmuş :)

@dissendium

Sana katılmıyorum. :/

@meister

Senin canın sağ olsun. Ukrayna, Rusya vs gezdiğin için isabetli yorum yaparsın diye düşündüm. Boş ver eskiyi. Sen gururumuzsun. Bir bakmışız duyuru açmışsın "Rus sevgilim var ama siyasi görüşümüz farklı" diye.

Hırvatlar kadar dikkat çekeni de bence İzlanda.

Hırvat ve sırplar iyi oluyor. İyi fizik var çoğunda.

Evet aşırı güzeller ama Yugoslavların hepsi güzel.

En çok şeye şaşırmıştım taha akgül’ün karısına. Yani o kadar güzel ki simste yapmışlar kızı.

Güzeller ya bu Slav ırkının kadını da erkeği de.

Evet guzeller bayagi

Gittim Hirvatistan'a. Ama dunya kupasi'nda gorunenlere gore de karar verilmez tabii. Tipik Turk erkeginin de Dogu Avrupa kadinlarini guzel bulma durumu var.

Hirvatlar karisik biraz. Esmer sarisin. Bize de benziyorlar. Kaliplilar, hem kadin hem erkek. Genel gecerli olarak guzel denebilir. Her milletinde guzeli olur tabi.

Ben de gittim. Evet güzeller ama maçlarda seçiliyorlar kameraya yansıyanlar.

97 doğumlu göstermiş kendini
kızı adı bile yalan yaşı niye yalan olmasın

@jelly bear

Hiç kimse kontrol etmiyor yani. İhmali olan kişiler herhangi bir ceza aldı mı ya da alacak mı?

Kız çok doktorlar dizisi izlemiş galiba çocukken..

edit: Kaçak Suriyeli inşaat işçisi bile elini kolunu sallayarak işe başlayamıyor. Bu olay nereden tutsanız elinizde kalır. Böyle saçma bir şey yok.

bilmiyorum ama soruşturma geçiriyolardır diye umuyorum

kızın doktorluğunu sorgulamamışlar yaşına mı bakcaklar :d
eski sevgilisi ihbar etmese bir süre daha böyle devam ederdi kesin

ben kızı sadece takdir ettim. ne eleştiriyorum ne kızıyorum. takım giydirip elime çanta verseler, şu kadar da para veriyoruz git bir doktora mümessil rolü yap deseler beşinci dakikada ehehe şaka yaptım deyip topuklarım vura vura kaçarım. çünkü yüzüm yok. bu kızın yüzü var. ve yapabiliyor da. bu zaten tek başına makul bir gerekçe. neden yapıyor, çünkü yapabiliyor. kimisi gözünü kırpmadan cinayet işleyebiliyor, kimisi utanmadan hırsızlık yapabiliyor. herkesin yapabileceği hoş görülmeyen, yüz kızartıcı şeyler var. yapılabilen ve yapılan her şeye karşı farklı bir tepki gösteremem ben. tepkimi sadece buna olanak sağlayan sisteme, neresiyse o merciye gösteririm. aynı masaya oturtsalar yüzümü kıza döner helal sana aferin der, önlem alması gereken kimse ona döner puh sana yazıklar olsun diyebilirim. bu kız o rolü benim vergilerimle yapmadı ama önlem alması gerekenler benim vergimi kullanıyor. özetle, vergimi kime veriyorsam ona kızarım.

Konuyu basına ve sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla biliyoruz. Bazı şeyleri ve hatta birçok şeyi yanlış biliyor da olabiliriz.

Muhtemeldir ki, bürokrasiden ya da siyasetten bir bir muktedir insan onu oraya konumlandırmış, hiç kimse de sorgulamaya ya da yorumlamaya cesaret edememiştir.

Ben o kanıdayım.

Ben olayda cinsel ilişki olabileceğini düşünüyorum. Kızın zaten iki sevgilisi de varmış aynı anda, hiç korkmuyor, çekinmiyor ve idare ediyor.

Kadrolu maaşlı doktor değil daha çok bir şeyler öğrenirim amacıyla gidip izleme usulü vs uzmanın yanında takılmış amaa geçirdiği vakit arttıkça iş yaptırılmaya da başlanmış. Detayını bilmiyoruz ama kısaca bu şekilde. Bir de bunu az sayıda olsa da stajyer ya da intörn hekimler de yapıyor ilgi duyduğu branşların dpktorlarıyla ameliyatlara vs sıklıkla girip çıkıyorlar.

kap.org.tr'ye bak. borcu varsa, alacağı ve aktifleri (sabit kıymet, yatırım, nakit ve benzeri) de var.

www.kap.org.tr

Eylül 2022'ye göre:

Dönen varlıkları: 2.643.743.734 TL dönen varlık; kısa vadede nakde dönebilecek varlık demek.

Kısa Vadeli Yükümlülükleri: 1.892.796.228 TL

yani neymiş, elindeki kısa vadede paraya çevirebilecekleriyle, kısa vadede ödemek zorunda olduğu borcunu ödemekte hiç bir sıkıntı çekmezmiş. Borcunu ödedikten sonra fazladan 700 milyon lira da kısa vadede parası var.

Sorun uzun vadeli yükümlülüklerde: 3.722.304.892 TL

bunu da ödeyebilmesi için önünde vakti var. Geçen sene 700 milyon zarar yazmış. Bu sene az da olsa karda. Demek ki, ekonomik olarak doğru kararları alıyor. 700 milyon zarardan kara geçmek kolay değil.

Gördüğüm kadarıyla bu sene geliri çok düşmüş. Klüp büyüdüğü zaman, geliri artıyor ama maliyetleri daha da çok artıyor. Yani şirket asıl faaliyetinden ne yaparsa yapsın, zarar ediyor. Bir şekilde bunu tersine çevirmesi lazım. Hem büyüyüp hem de maliyetleri gelirlerin altında tutarsa 1-2 senede toparlar.

Türkiye'de too big to fail durumu var.
Ama Avrupa'da olsa satilmislardi şimdiden ki benim beklentim bu. Brezilya'daki gibi dernek kurallarinin değişip kulüplerin satılması.

Su an en iyi durumda olan gs çünkü elinde hala arazi ve proje var. Ha en iyi yönetilen değil ama sadece geçmiş yönetimlerin zamaninda yaptığı iyi arazi yatirimlari sebebiyle. Yoksa spor kulübünün arazı yatırımı pesinde koşması da garip.

Bu noktada düzgün bir hükümet çatısı altında bu kulüplerin borcu devlete, halkin bankalarina yüklenmezdi, haliyle satislari kesin olurdu.

Besiktasin misal borc alacak farki 2.3 milyar lira. Bu öyle Türkiye liginde sampiyonluk vs ile ödenmez. Çok ciddi küçülme, çok ciddi maliyet kisma gerektirir ama bunu da yapacak adamlar türk kulüplerinde yok.

Neyse, zaten dediginiz gibi ödenecek borclar vardi ama devlet yardim etti kulüplere işte. Etmese daha kötüydü durum.

Bu borclar öyle kolay kolay kapanmaz. Sürekli Avrupa'da başarılı olup oyuncu satmak lazım ama turk takımları bunu yapabilen takimlar değil. Yıllardır ayagini yorganına göre uzatan takım yok.

Ben de ABD'ye gitmeyi çok istiyorum ama avm önünde bir kızın silahlı saldırıda öldüğü videoyu gördükten sonra bunu anlamsız bulmaya başladım. Shooting olayları hiç bitmiyor. Dünya eski dünya değil. Mutlaka Türkiye'den daha iyi yerler var ama hiçbir yer mükemmel değil. Bunun farkında olmak gerekiyor. Hevesin olmaması normal.

Ben yaşarken ne kadar çok farklı kültür ne kadar farklı coğrafya görürsem iyi olur diye bakıyorum şahsen. Bu yüzden her fırsatını bulduğumda farklı yerlere gitmeye çalışıyorum.

Oranın havasını solumak orada uyuyup uyanmak bana hep ilginç gelmiştir çocukluktan beri.

Soğuyabilirsin bu tamamen ne beklediğinle ilgili. Hamburg'da öyle muhteşem bir Almanya şehri değil. Sıradan bir Avrupa şehri. Alman kültürüne veya farklı kültürleri deneyimleme merakın ilgin varsa bunları giderebileceğin bir çok fırsatın olur mesela.

Ufuk açıcı bulduğum için hiç gezmemiş birisine en fazla ilgisiz diye düşünürüm o kadar. Yargılayıcı olmam yani. Bir çok koşul bu ilgiyi belirliyor tabi, tr'de yaşamak da bunlardan birisi. Şimdi maliyetler çok daha yüksek.

2019 da 9 gün tatil uçak dahil 10-12bin lira arasında cape town tatili yaptım mesela. 2017'de yine çok cüzi bir miktara Thailand'a 15 gün gittim, 3 şehrinde kaldım vs. Şimdi şartlar bayağı ağır.

Adamların ülkemize gelmeyin istemiyoruz dedikleri yok, her yerde olduğu gibi mevcut kültüre gidip adapte olmak yerine kendi kültürünü belirli ölçülerde dayatmaya çalışanlara(her yerde olduğu gibi) bir tepki olabilir (haklı veya değil, tartışmıyorum.)

Özellikle 70'lerden itibaren TR'den Almanyaya çok giden oldu(ucuz iş gücü) bir çoğu da kültüre adapte oldular.

Demem o ki gezmek, görmek iyidir. Beni de ABD hiç cezbetmiyor mesela, o kadar uçacaksam biraz daha katlanır cusco'ya felan giderdim. Gidicem. :-)

ben sadece kıbrıs'a gittim:) valla ben çok istiyorum ya. en büyük hayallerimden biri şöyle güzel bir yurtdışı gezisi yapmak. askerde millet erasmus maceralarını anlatırken ağzım açık dinledim. bulgaristan göçmeniyken zamanında çifte vatandaşlık başvurusu da yapmadık salak gibi. şimdi tek umudum green card. insan yapamadıkça hevesi kalmıyor işte. bende de öyle oldu şimdi biraz.

Muhtemelen 30-40'tan fazla yurtdışına çıkmışımdır, hem iş hem keyif için. Sana katılmıyorum zira yurtdışı konfor alanından çıkmak adına şahane bir fırsat oluyor. Gerçekten ufuk açıcı yani, okuyan da birisi olarak net söyleyebilirim ki hakikaten çok gezen ve çok yaşayan daha çok biliyor bence ve unutulmaz anılar yaşıyorsun. Tabii gezmek istemeyene de saygı duyarım ama genelde çok enteresan deneyimler elde ederek dönüyorum seyahatlerimden. Farklı bir çerçeveden bakma imkanı kazanıyorsun, o film izleyerek falan kazanılacak bir çerçeve değil.

Bu arada şuna katılıyorum, mesela Hamburg'a gidersen hayal kırıklığı yaşama ihtimalin yüksek çünkü Hamburg İstanbul'un bir mahallesi gibi bir çok noktada. Türkçe bilerek yaşayabilirsin. Ama daha egzotik yerler seçersen çok ilginç oluyor.

sen sanki yurtdışında yaşamanın ya da oraya turist olarak gitmenin zorluğuna karşı bir tepki olarak umursamıyorsun. Gerçek anlamında söylemiyorsun ama ifadeyi kuvvetlendirmek için bile olsa yarın ölecek olmakla yurtdışında hiç bulunmamayı yan yana getirmek için baya umursuyor olman lazım. psikolojide vardır mutlaka bunun bir karşılığı.

bir de yani farklı bir kültürün içine girmeyi insan niye merak etmesin ki. turist olarak değil ama uzun süre yabancı bir ülkede bulunmak insanı değiştiren bir şey. normal olan bence merak etmektir.

Toki'den kura sonuçları için sms geldi bunu yazarken :D daire çıkmazsa eğer yurtdışı düşüncelerini update et buradan :D

Şuan yurt dışında yaşıyorum. Ama öncesinde benim de yurt dışında gezmek gibi bir hevesim yoktu. Türkiyedeyken yaz kış beni aktif tutan ve türkiyenin her yerine gitmemi sağlayan hobilerim vardı, dalış, snowboard, kitesurf, yamaç paraşütü vs. Tüm vaktim, isteğim ve bütçem zaten bunları türkiye içinde yapacak şekilde gelişmişti. akdenizde, egede gitmediğim yer, yüzmediğim, çadır atmadığım koy kalmayana kadar gezdim diyebilirim. Yurt dışı görmek de hiç istemedim, tayland ve kübayı merak ediyorum sadece o kadar.

Kapanma olunca ve insanlara evden çalışma izni gelince herkes dünyayı gezip çalışırız modu yapıyordu. Bende karsdan ev tutsam 2 aylık, kışın erzurumda, sarıkamışta en iyi zamanlarsa ben kayarım diye düşünüyordum. Paramı cidden spora ve aktiviteye harcıyordum.

Şimdi de bi kaç avrupa ülkesi gezdim gidip gelmesi kolay diye. Ama her yer aynı geliyor bana da. Çok özel bir etkinlik olmadıktan sonra gezmeyi bıraktım.

Bu yaşıma kadar türkiyede o kadar çok gezdim ki, paramı tüketime değil, deneyime harcadım hep. Ve şuan aklımda şunuda yapsaydım dediğim hiç bir şey kalmadı. Şu zamana kadar gördüğüm sevdiğim yerler bana yeter gibi geliyor. Tatilde italyaya, ispanyaya gitme hevesim yok hiç. Akyakaya gideyim datçaya gideyim istiyorum.

Ama roket adama da katılıyorum. Konfor alanından çıkmak, öğrenmek için çok büyük bir fırsat. Misal, ülkelerin bayraklarını, az çok özelliklerini, kültüren yapısını görmeden öğrenmen çok zor. Oraya gitmeden anlayamazsın, aklında kalmaz.
Ama mesela ben ispanyanın barındırdığı farklı milletteri merak etmiyorum ki zaten. Evet gidince öğrenmiş oldum. Ama ben bunları zaten merak etmiyordum gitmeden önce de. O yüzden bu öğrenemediğin ya da heves etmediğin şeyler zaten ilgi duymadığın konular olabilir.

Ama evet ortamda bu muhabbetler yapılırken asla katılamazsın. Ama ne kadar katılman gerektiği konusu da tamamen senin ilgi alanına bağlı. Ben spor hakkında muhabbet etmeyi severim mesela hobilerim gereği. Psikoloji hakkında konuşmayıda severim. Ama kültürler hakkında bir muhabbette sessiz kalıyorum, ortamda tarih konuşuluyorsa asla tek kelime edemem. Çünkü ilgi alanım değil. İnsanlar çoğunlukla bu konuları konuştuğu için sessiz kaldığında ve bu konuda söylecek bir şeylerin olmadığında cahil gibi anlaşılıyorsun. Ama o kişilerin de senin ilgi alanların hakkında bilgisi yok çoğunlukla.

Yani bence önemli olan senin kendini aralarında iyi hissettiğin, ortak ilgi alanların olan insanlarla takılman. Farklı kültür görmek herkesin ilgi alanı olmak zorunda değil.

Türkiyeden ayrılmak da eğer hayatından memnunsan gerekli değil. Sırf moda diye ülkeden ayrılmak bana mantıklı gelmiyor. Yani ben yurt dışına çıkmamış insanı hakir görmem. Ama hem hobisi bi şeyi yok, hem onu farklı kültürleri tarihi görmeye teşvik edecek bir ilgi alanı yok, parasını araba kredisine, kıyafete, elektroniğe harcıyorsa o insanı baya baya ezik görüyorum.

Ben de geçmişte böyleydim. Hatta yurtdışında yaşama ve çalışma fırsatlarım oldu ama ben istemedim o zamanlar. Şimdi ise tam tersi çok istiyorum. Türkiye beni entelektüel açıdan tatmin etmiyor ve ekonomik durumu ortada. Bu durumun düzeleceğini düşünmüyorum. En azından düzelse de çok uzun zaman alır.

Yurtdışına çıkmamış olmak fakirlik ve sıkıcılıkla alakalı değil ama. Çevremde 5-6 tane evi olup da yurtdışına dair hiçbir sempatisi olmayan eğitimli çok insan var. Amaçsız yurtdışına çıkıp 1 hafta için büyük paralar dökmek bence anlamsız. Artık hayatta kendini garantiye almışsındır, ev-araba-yazlık ve yatırımların vardır o zaman gezi amaçlı çıkışlar mantıklı olabilir. Türkiye gibi ekonomisi kırılgan bir ülkede artık birikim yapmak çok zor.

20 yildan uzun suredir yurt disindayim. Benim de hicbir ilgim yoktu. Ilk once universite egitimi icin yurt disina ciktim. Okuldan sonra para ve is nerdeyse surekli oralara gittim. Kimsenin gitmek istemedigi ulkelerde kimsenin gitmek istemedigi zamanlarda calistim. Irak, Nijerya, Libya, Angola, Sumatra adasi, Kuzey kutpuna yakin yerlere hatta okyanus uzerinde petrol platformuna dahi gittim. Ek olarak en az 50 ulkeye de turist olarak gittim.

Turkiye'de bana yurt disinda edindigim imkanlari saglayacak bir is ortami olsa, koyumden bile cikmazdim.

cocuklugumda inceledigim atlaslardan beri yeni yerleri gormek ve gitmek hissiyle yanip tutusuyorum.

su anda amerika'dayim, her firsatta farkli yerlerini gormek icin cabaliyorum.bu bir merak ve kesif hissi.

maddi imkani oldugu halde yurtdisina cikmamis insani kultursuz, yeni seyler denemekten cekinen biri olarak gorurum evet.

Polonezkoy green house garden park. Otel tam sessiz kafa dinleme oteli. Yeşillikler içinde. Kahvaltısı ve akşam yemeği de çok lezzetli. Korsan taksiyle 500 TL'ye gidip geldim toplam. Kahvaltı dahil1500 TL'ye kaldık iki kişi.polonezkoyde harika bir yuruyus yolu ve çok güzel bir hayvanat bahçesi de var. Ben haftaici gittim. Haftasonu bir tık daha kalabalık olabilir her yer gibi

ağva'da tartaruga diye bir yere gitmiştik hanımla. 3-4 gün boyunca bahçede dereye karşı kitap okuyup bira içmiştik.

Boon cafe seviyorum rez gerekiyor mu bilmiyorum ama bi balkonu var gayet manzarali

kolay gelsin kargo takip sayfasından şu gün gelsin diye seçebiliyorsunuz.

bu arada satıcı amazon'un kendisi sanırım kolay gelsin ile geldiğine göre. 20tl kargo vereceğinize 8tl ye prime üyesi olsaydınız keşke. kargo parası ödemezdiniz.

Amazon müşteri hizmetleriyle iletişime geçin, onlar da kargo firmasıyla iletişime geçip çözsünler. Müşteri hizmetleri konusunda Amazon oldukça iyi, yardımcı olurlar muhtemelen. Tekrar kaç kere gelirler bilmiyorum ama 2den fazla geleceklerini de sanmıyorum.

@inheritance

Hangi gün gelsin diye seçemiyorum. Sms ve mail doğrulaması istiyor ve kod gelmiyor.

Ayrıca dağıtımda, şubede vs gibi bilgiler güncel değil. Çat diye kapıya gelip aradılar evde yoksunuz diye.

Bu firma da tırtmış..

Eskiden çok iyiydi ama şimdi bazen bozduğu oluyor. En son bana kargoyu teslim ettikten sonra iki saat sonra adresinizdeyiz mesajı, yarım saat sonra adresinizdeyiz araması geldi.

Kargo takip için link geldi ise doğrulamaya gerek olmadan değişiklik yapabiliyordunuz gelen link üzerinden. Değiştiyse bilmiyorum.

Bununla ilgili akademik bir çalışma okumadım ama sanıyorum bir elektrikli aracın bataryasının üretiminde oluşan ‘kirlilik’ fosil yakıtlının yarattığı kirliliğe nazaran daha az. Çünkü o batarya bir kez üretiliyor fakat onlarca yıl kullanılabiliyor. Fosil yakıtlı araç ise her kontağı çevirdiğimizde kirlilik yaratıyor. Ömrü biten bataryalar da geri dönüştürülebiliyormuş.

Şarj için kullandığımız enerji de orta vadede iyice yenilenebilir hale geldikçe (güneş, füzyon vs. artık ne olursa) ibre elektrikli araçlar lehine daha hızlı dönecektir gibime geliyor. Örneğin tüm dünyanın sadece güneş enerjisi ile beslenebildiğini ve pil teknolojisinin de ilerleyerek ortalama bir aracın batarya ömrünün 20 yıl olduğunu hayal edersek neredeyse sıfır kirliliğe ulaşıyoruz.

Elektrik üretimi başlı başına doğaya zarar zaten nükleer santraller petrol kadar zararlıdır muhtemelen. Güya çevreye daha az zararlı diye pompalansa da ben fosil yakıtlar daha az zararlı olduğunu düşünenlerdenim. Herhangi bir kaynağım yok

Piller ömürlü malzemeler. Yarı ağır metaller ve bildiğim kadarıyla çok az da olsa civa içeriyorlar. Toplanması ve geri dönüşümü için özel yönetmeliği olmasına rağmen çok bir başarı sağlanamadığı ortada.

Araç bataryalarında da durumun çok farklı olmayacağını, İş çok sıkı tutulacak olsa dahi batarya geri dönüşüm teknolojisinin %100 dönüşüme henüz olanak vermediğini düşünüyorum.

www.youtube.com

Araba değiştirmeye ihtiyacin yoksa; elindeki araba satin alacagin elektrikli arabadan daha iyi.

Araba değiştirmen gerekiyorsa; elektrikli araba almak daha iyi.

Elektrikli arabalar süper değil. Ama daha 5-10 yıldır aramizda olan bir teknolojinin süper olmasını beklemek garip olur. Icten yanmali motorlar bilmem kac yıldır var ve o zamandan bu zamana ne kadar gelisti. Aramizda 10 sene sonra elektrikli araba daha gelişmiş olamaz diyen yoktur heralde.

Bu arada bilgi olsun; elektrikli arabalarin pilleri tekrar kullanılabiliyor. Enerji stoklamada. Energy storage diye aratırsanız çıkar.

Yani gelecek elektriklesmede. Buna karşı olan toyota bile bu işe girdi.

Ha tabiki bu araba firmalarının bunu fiyatlari tavana cikarmasini açıklamıyor. Ya da iscilerin çoğunu kovacak olmalarini.

Nükleer santraller petrol kadar zararli değil. Kaynak gerekiyorsa milyon tane koyulabilir.

Bu arada komiğime giden bir olay da elektrikli araçları lobicilik diye suclayan kişilerin hiç petrol lobisini falan konusmamasi. Bu adamlar yıllarca yeşil enerji gelmesin diye milyarlarca dolar harcadilar. Alin adamin kendi agzindan;
youtu.be

Yani elektrik araba=lobi, o zaman petrol iyidir. $$$$$$ bp, shell, exxon, rusya, Suudi Arabistan...

Nükleer candır, elektriklesme iyidir. Umarim en kisa zamanda ülkeler rusya, orta doğu gibi dandik yerlere bagimliliktan kurtulur da basariz nükleere paralari.

verimi daha yüksek. aynı miktardaki iş için daha az kirlilik.

nükleere parayı basınca da para ruslara gidiyor

nükleer, atık hariç(plut-239 25bin yıl yarılanma ömrü) hepsinden temiz

nükleerin de lobisi hatta petrolden öte yaptırımı var, bkz iran-israil-pakistan

elektrikli araçlarda 20 senede bir yüzde 1 verim artışı var, icat edileli 200 sene olacak, ancak yaygınlaştı

elektrikli araca elektriği üreten şey fosil yakıtlar. sağ kulağı sol elle tutuyormuş gibi oluyorsun.
(nükleerde de maliyetin ötesinde zorluklar var ha deyince bütün dünya geçemiyor)

elektrikli arabalar tam bir pazarlama basarisi.

avrupa su anda bile gördü evleri yeteri kadar isitmak icin bile yeterli elektrik üretemedigini, elektrikli arabayi tam sarj yapmak su an benzinle tam doldurmaktan daha pahali.

gelelim bataryaya. sonucta bu bataryalarin da bir ömrü var. ve ömrü bittikten sonra yenileme yapilamiyor tamamina. ileride ortaya cok daha büyük atiklar cikacak. bunlari da artik roketlere koyar koyar zaten ulasamiyoruz dedikleri gezegenlere gönderirler artik.

bizim ülkemizde kendi imkanlarımız ile kurulacak olanlar olacaksa batı'dan daha az çöp çıkartacağına eminim. biz o kadar kendi kabımıza işeyecek kadar kötüleşmedik. geri dönüşüm veya doğaya saygılı da birçok firma var.

eğer dünya elektrik üretiminde rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların oranı artarsa tüketilen elektrik zararlı olmaktan çıkar. Batarya konusunda yorum yapamayacağım maalesef :(

Bataryaların geri dönüşümü var. Volvo bile kendi enerji şirketini kurdu bataryaları çöpe atmamak, geri dönüşüm öncesinde farklı çözümler bulmak için.
Bataryalara yeni ömür yaratmak, onları tekrar tekrar kullanılabilir hala getirmek bu şirketler için aslında gelir kapısı. Geri dönüştürülmeden önce bile farklı kullanıp alanlarında bir kaç farklı ömür geçiriyor batarya.

Ayrıca bir ülkenin temiz enerjiye yatırım yapması bir kişinin yatırım yapmasından daha etkili. Ülkeler öyle yada böyle temiz enerjiye geçiyorlar. Geçmek zorunda kalacaklar. Ülkenin emerji kaynağı ne kadar temizse bu durumda bireyin de ulaşımı o kadar temiz olacak.

Böyle bir enerji kaynağı dönüşümü birey bazlı yapılamaz. Sen birey olarak ne yaparsan yap çevreye atık çıkartmaya otomobil üretemezsin, ama elektrikli araç kullanımına geçersen devlet bu dönüşümü tek kaynaktan yönetebilir.

Bu nedenle elektrikli araçlar bu kadar pazarlanıyor ve destekleniyor.
Alternatifi olan içten yanmalı araçları temiz enerjiye çevirme ihtimali, daha zararsız hale getirme ihtimali yok denecek kadar az

zararlı.

ama hem daha az zararlı, hem zamanla o zararın daha da azalacağı çalışmalar yapılıyor. mesela çevreye daha az zarar veren piller, daha fazla yenilenebilir enerji falan filan.

böylelikle şu an olmasa bile bir çıkış yolu mümkün hale geliyor.

Bir yila yakin suredir Tesla kullaniyorum. Evimin de tum isitmasini elektrige cevirdim. (Ev soguk bir kuzey ulkesinde oldugu icin isinma giderleri oldukca yuksek.) Ayrica catiya 20 KW'lik Gunes enerji sistemi kurdurdum. Sistem icin $65.000 odedim. Bunun $15.000'ini devlet odedi. Tesla icin eve level 2 sarj istasyonu taktirdim. Tamamini devlet karsiladi. Ayrica Tesla'yi alirken de aracin ucretinin $10.000'ini devlet odedi. An itibariyle isinmak icin, ve araci sarj etmek icin urettigim elektrik icin fatura odemiyorum. Gecmis yillarda bu aylarda aylik isinma faturam $1300 civarinda idi. Tabi bu yil fosil yakit fiyatlarindaki artisla birlikte muhtemelen $2000 belki daha fazla civarinda aylik odeme yapmam gerekebilirdi. Buna ek olarak haftada bir kez depoyu fulleseydim aylik $400 daha odeme yapmam gerekecekti.

Teslanin bataryasinin 8 sene ya da 160.000 mil garantisi var. Hangisi once gelirse. Bu sure icinde batarya %10 degrade oluyor. Yani bu haliyle bile cevreyi kirletmeden 400 km mesafeye gidebiliyor.

Elektrikli araclari degerlendirirken aracin sadece bataryasinin uretilirken harcanan enerjiyi degil, aracin tum omru boyunca salgilamadigi gazi, kullanmadigi yagi da goz onunde bulundurarak hesap yapilmasi uygun olur.

Soru alışverişte sıkıntı çıkmasın diye mi yoksa hangi tür daha masrafsız olur diye mi anlaşılmıyor.

Gitmeden önce kartlarınızın yurtdışı kullanıma açık olup olmadığını bankanızdan teyid edin. Kapalıysa açtırın.

Visa veyahut mastercard kullanabilirsiniz, ancak yaninizda nakit para ile gitmenizi öneririm. Almanya'da karti ile ödeme türkiye kadar yaygin degil, bircok restaurant ve cafe de kart ile ödeme almiyoruz cevabi ile karsilasabilirsiniz. Üstelik kur farki acisindan da yine, nakit götürmeniz kart ile ödemenizden daha karli olacaktir.

@bozver nicki

@mirket

4 gün için nakit götürürüm de daha uzun kalmalarda nasıl olurdu?

Mesela atmden nakit çekmek çok mu masraflı? Bir zamanlar herkes Yurt dışı için teb hesabı falan açıyordu.

Hangi banka kartı iyi bu konuda yani, yukarıda saydığım bankalardan hangisi idealdir? Ona göre içine para koyarım İşbank, vakıf, garanti, papara vs.

4 gün için bu kadar kafa yormaya gerek yok ki. 8 aydır ypk kredi kartımı kullanıyorum ben bütün harcamalarımda. gerçi geçenlerde salak bir bankacı yüzünden kartım kapatıldı, mecburen yaşadığım ülkeden kart çıkarmam gerekti ama dediğim gibi, bütün almanyayı bavuluna doldurup götürmeyeceksen eğer hiç düşünme. ya kartını yurtdışı alışverişine açtır onu kullan ya da nakit götür yanında.

Garanti kredi kartı euro ekstre tercihiyle

Forest focus app. Bir defasında da Babel dil öğrenme uygulaması. Bir de the Room diye bir oyun vardı, onu almıştım. Onun dışında Spotify yerine de Tidal kullanıyorum.

play.google.com
reklamsızını aldım.

Nova launcher
Accubattery
Mx player
Textra
X-plore

Filmic pro

bayağıdır story paylaşmıyorum ama close friends yani bir tür gruplama olayı vardı diye kalmış aklımda

fotoğraflarda yok ne yazık ki

ama bir yolu var. hikayeden engellediğin zaman öne çıkan hikayelerini de göremiyorlar. Öne çıkanlarda sabit yayınlayabilirsin başkalarının görmesini istemediğin fotoları

ielts'nin süresi uzun ama çalışması için kaynak bol ve neye çalışılması gerektiği belli. deneme çözerek ne durumda olduğunu görebilirsin.

PTE'yi bilmiyorum ama Toefl 120 üzerinden 60, IELTS 9 üzerinden 6 olduğuna göre Toefl daha mantıklı geldi.

Ben genel olarak pte daha kolay diye biliyorum.

pte ya da toefl'ı bilmiyorum ama ielts ile toefl'ı skalalandırma açısından kıyaslarsak toefl önde.

ielts'ten 6 almak da hiç zor değil bu arada.

hocam british council bildiğim kadarıyla bu işi yapıyor. ben de bi ara benzer sebeplerle araştırdığımda bulduğum yer orasıydı. siteleri vs de çakma dandik durmuyor. fayda sağlar gibi gözüküyor.

Yaptığım iş sebebiyle nerdeyse her bankadan havale/EFT alıyorum. Bu sorunu Vakıfbank'ta hiç duymamıştım, en yavaşı Akbank o da ortalama 20 dakika sürüyor.

@uvcray

Sanırım problem şubeden kaynaklanıyor. Çünkü bankanın müşteri hizmetleri şubeye yönlendirmişti. Yönlendirdi derken çağrıyı yönlendirmedi, numarayı verdi siz iletişim kurun dediler. Şimdi bankaya gidip başka bir şube adına hesap açtım.

eftyi ibana değil de hesap numarasına yapıyorsanız şubenin onayına düşüyor şube onaylıyor gibi bir durum olmuştu bir arkadaşa 7-8 sene önce. size de bunun gibi bir durum olmuş olabilir mi?

gerçi fast'ın neredeyse anında geçmesi lazım.

@inheritance

En son hesap numarasıyla havaleyi 10 sene önce falan yapmışımdır. İban kullanıyorum.

fast akış gereği yavaş gidemez, sorun eft'de yaşıyor olmanız lazım.(fast ve eft iki farklı sistem). bankadan bankaya kontrol mekanizmaları farklı olabiliyor, mesela bu yavaş giden eft'ler çok yüksek tutarlı ise olabilir.

Meclisin pek de bağlayıcılığı yok başkanlık sisteminde, başkan hükümetini kurar ve çatır çatır işine bakar.

Anayasa değişikliğinde filan meclis oylaması ve çoğunluk lazım, öbür türlü KHK ile her istediğini yapıyor başkan zaten yeni sistemde.

Yanlışım varsa af ola.

Cb kararnamesi ile bakanlık bile kuruyor adam meclisi şu anda da takmıyor zaten. Gene öyle devam eder yasa çıkarma konusunda. Meclisin üye seçtiği kurumlarin seçimlerinde çatışma olur. Bütçe kanunu sırasında çatışma olur. Kendi meclisi feshedemez ederse yeniden aday olamıyor. Meclis de edemez etse cb tekrar aday olur. Eski koalisyon dönemlerindeki gibi güven oyu ile hükümet değiştirme kalktığı için o zamanlardaki kaos yaşanmaz.

Cb kararnamaleri meclis onayına sunulur, meclis onaylamaz ise yasalaşmaz, meclis muhalefette olursa muhtemelen sistem çıkmaza girer, 1-2 yıl içinde tekrar seçim olur; ama olur da 400 milletvekilinden fazla bir şekilde meclis muhalafette olursa işte o zaman işler değişir.

Olağan cb kararnameleri meclis onayına sunulmuyor yalnız, cb nin meclise ihtiyacı yok çoğu konuda. Ancak meclis aynı konuda aksi yönde kanun çıkartıp kararnameyi geçersiz kılabilir ille cb yi antagonize etmek isterse. Ama zaten meclisin mutlak çoğunluğu olursa dediğiniz gibi cb nin pek bir hareket alanı kalmaz.

Ülke kanunlarla değil, cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yönetilir. Bakan atamaları, kurum atamaları vs. sorunsuz ilerler.

Bütçe Kanunu filan gibi olaylarda epey tartışma çıkar, sonra enflasyon güncellemesi yapıp devam edilir. bütçe eksik/fazla verir ve herkes işine bakar.

Meclis ne ya köylü gibi, Cb ne derse o olur. Yok Cb kararnameleri meclis onayına sunuluyor yok bilmemen yok öyle şeyler...

Kariye'nin durumunu bilmiyorum.
Ayasofya'nın üst katı kapalı ordakiler görülemiyor. Alt kattakilerden narteksteki 6.leo ve imparatorlar mozaiği açık. Apsis çok uyduruk bi örtüyle kapalı ama elf gözü olan görebilir.

Ben cami olduktan sonra gitmedim ama haberlerde kapatıldığını gördüm. Çok kötü şu anda. arkeofili.com

sanmıyorum çünkü burada mesele elinde birikmişi bile olmayan insanları ev sahibi yapabilmek vadeler o yüzden uzun tutulmalı diğer türlü elinde hazır parası olan bunu hızlı bir al sat ile kâr etmeye dönüştürür

sistemin başka sıkıntılı ve belirsiz yönleri var o ayrı

Vade bu şekilde kalır bence duyurulan bu çünkü. Ama normalde tokilerde ara ödeme dönemleri oluyor, toplu para yatırıp vadeyi düşürebiliyorsun. Ama onda da yine tamamını ödeyeyim kapatayım diye bir durum yok. Belli dönemlerde belli miktar ödeyebiliyorsun. Yani bunda da o şekilde yapabilirler. Sözleşmede belli olur ancak sanırım.

toki belirli aralıklarla ara ödemeye müsade ediyor.

e devletten artık olmuyor diye biliyorum. bu yüzden iki hafta önce nufusa gittim, daire boş oldugu için evrak istemedi, daire dolu olsaydı tapu veya kira kontratosu istiyordu.

e-devletten oluyor, ben 2-3 ay önce hem kendimin hem eş ve çocuklarımın adresini e-devletten güncelledim. Dediğiniz gibi geçmek istediğiniz adres dolu göründüğü için olabilir. Eğer öyle ise kira kontratı da yetmiyor. Adınıza elektrik-su-doğalgaz aboneliklerinden birinin sözleşmesi/faturası isteniyor.

"Uyarı: Bu hizmetten, geçerli e-imza, mobil imza, SMS ile doğrulama yöntemlerinden birini kullanarak yararlanabilirsiniz. Yurt dışı adres bildirimi için bu hizmetten yararlanılamaz.
Bildirilen adreste kayıtlı kişi bulunması halinde bu hizmeti kullanamazsınız. Birlikte oturma bildirimi hizmetine gitmek için tıklayınız."

Ben de geçen ay yapamamıştım nüfusa gittim.

Benim sorunum şununla ilgiliymiş; eski ikametlerimden birisinin, yeni ikamet alacağım yerin il sınırları içerisinde olması şartıyla e-devletten kolayca değişiklik yapılabiliyormuş. Ama benim ikamet mesela taa çorumda gözüküyor ben aydın'a alamıyorum. Nüfustan randevu alıp gidince 5dk da yapıyorlar.

yani muhtemelen nüfus müdürlüğüne gitmeniz lazım, çünkü ben haziran başında edevletten ikametimi aldırabildim ve ikametim başka şehirdeydi üstelik. evin ikameti boştu sorun olmadı, tek sorun olacak konunun ikametin dolu olup olmaması olması lazım.

Arkadaşlar muhtarla konuştum. Dolu daire için dairede oturan kişiyle nüfus müdürlüğüne gidip halledebilirsiniz dedi. Haftaya zar zor randevu buldum.

Toki için herkes yükleniyor galiba. :D

@liberal

Bir de muvafakatname oluşturup başvurayım, bakalım öyle olacak mı. Olmazsa mecbur nüfus müdürlüğü.

ayarlar>hesap>veri kullanımı>yüksek kalite yükleme açık mı?

Sorunun kaynağı ig'nin belli çözünürlüğün üstündeki foto ve videoyu sıkıştırarak yüklemesi. Android için bu sıkıştırma alelade yapılıyor. Bundan kaçınmak için çektiğin fotoğrafı 1920x1080(ya da aspect ratioya göre yakın çözünürlükte) çözünürlüğünde yeniden boyutlandırıp atarsan o sıkıştırmaya çok maruz kalmıyorsun.

Snapseed, lightroom gibi uygulamalar çözünürlüğü istediğin gibi küçültmene imkan veriyor örneğin.

İşin ehli olmamakla birlikte bana sanki şarj aleti cortlamış gibi geldi. Yeni bi şarj adaptörü ve kablosuyla test etmek lazım. Sorun devam ediyosa pil ömrü bitmiş.

Bana da pek pil ile alakalı gibi gelmedi. Pil dolumdan ziyade boşaltımda sapıtıyor. Alakasiz şekilde bir anda şarj yüzdesi düşmüyorsa problem sokette ya da şarj aletindedir. Önce soket girişini temizleyin, diş fırçası veya iğne gibi bir şey olabilir. Sokette 1 buçuk senede bir dünya pislik birikmiştir. Düzelmezse farklı şarj aleti deneyin.

muhtemelen pili koruma ayarıyla ilgili değil. batarya kalibrasyonu denedin mi hiç?

S20fe'de ağustos guncellemesiyle yaşanan bir şarj problemi furyası var yabancı forumlarda da baktım durum benzer. Bende de şarj olmadı, bazen oluyor filan. 25w'lık şarj alarti yerine 18w olanla şimdilik sorun yaşamıyorum. Eylul güncellemesiyle çözülmesi bekleniyormus.

bende de o file sürterdi. kesmek zorunda kalırdım hep.

sirf filesi istedigim gibi (yumusak ve kucuk delikli) diye yuzyillardir ayni sortu giyiyorum. Aksi haldeki sortlari alinca yapilacak ilk is fileyi ve bilimum etiketleri kesmek

Sortun altina boxer ya da ic camasir giymezsen tahris yapar, sadece deniz de degil ic camasiri giyme bir gun bak ne oluyor?

Fileyi kesin. İç çamaşırı giymeniz gerekiyorsa veya giymek istiyorsanız Decathlon da deniz için iç çamaşırları var.

file kısmını kessen de tahriş yapabilir. bi tık daha iyi markalardan almaya çalış derim. mesela quiksilver ın bu sene 300 liraya satılan şortları vardı fileli ve inanılmaz rahattı. onların ucuzları her halükarda rahatsız ediyor

rexona'nın clinical protection deodorant ı var. gece yatmadan önce sıkıyor ya da sürüyorsun. ertesi gün terleme olmuyor.

bir de yanında kokulu ıslak mendillerden taşı. kokudan rahatsız olursan koltuk altını silersin.

son olarak, üç dört tane yeni açık renk t-shirt al. 5-10 gün sadece bunları giy bakalım. belki kıyafetle ilgili bir şeydir.

@Trafalgar

Kıyafetten kaynaklandığı durum da oluyor. Kıyafetten emin olduğum zaman çöpe atıyorum.

Ama tshirtten kaynaklanmadığı durumlar da olabiliyor. Dediğim gibi zararlı olur diye limon sürmeyeyim dedim.

Talk pudra nasıl olur?

Rexona'ya da bakacağım. Sadece hepsiburada'da satılıyor galiba 250 TL. Watsons vs gibi yerde satılsa iyi olurdu.

Rexona Clinical Protection +1000
şiddetle önerilir, tüm derdini çözer. Gratis, Watsons gibi yerlerde daha ucuza denk getirebilirsin. Arada indirime giriyor en son 73 tl'ye aldım bir iki ay önce. Fiyatı o kadar uçmuş olamaz.

Siveno erkek roll on dan ben baya memnunum

Kese yapın koltukaltınıza düzenli olarak. Çok fark edecek göreceksiniz.

Tshirtlerin koltukaltı kısımlarını da makineye koymadan önce az miktarda sıvı arap sabunu ile çitileyin.

Hormon kaynaklı bir sorun yaşıyor olabilirsiniz endokrinoloji polikliniğine başvurmanız faydalı olabilir. Onun haricinde %100 pamuk,keten,bambu, yün kıyafetler kullanılmalı kesinlikle naylon ihtiva eden kumaşlardan uzak durulmalı.

Driclor + Deotak. Deotak bakteri oluşumunu engelliyor, bu da kokuyu azaltır. Bir süre driclor la gece gündüz şeklinde kullanırsanız terlemeyi de önemli ölçüde azaltırlar.

koltuk altına botoks yaptırıyorsun. oradan hiç terlemiyorsun. koltuk altındaki ter bezlerinden salgılanan ter koku yapar. diğer yerlerinden terlediğin koku yapmaz.

banyo sonrası iyice kurulayıp deotak diyorum. kremsi ama deodorantlardan çok daha etkili. doktora baktırmanız fikrine katılıyorum.

Koltuk altınızı neyle ve nasıl yıkıyorsunuz? Sabunla ve lifle(file olan değil) iyice yıkıyor musunuz?

tuz sabunu diye bir ürün var,internetten bakabilirsiniz
çok ucuz ve etkili
kimyasal da değil

kesinlikle öneririm

clinical protection demeye geldim, inanılmaz, deneyince anlayacaksınız.

Rossmann'da satılan Alterra deodorantlardan kullanıyorum ben. Bunda alüminyum tuzları yok o nedenle koku yapmıyor ve koltuk altında sarı leke bırakmıyor.

1998'den beri kullanıyorum. 2 günü rahat, 3 günü şöyle böyle idare ediyor bir kullanım. onlarca alternatif denedim arada, hiç birisi yanına bile yaklaşmıyor.

www.eczane.com.tr

palmolive clay çok gyzel benim de cildim hassas ama icerigi aradiginiz kadar temiz degil sanirim

Dalan - ıhlamurlu veya lavantalı duş jeli.
Ne kadar doğal bilmiyorum ama nemlendiricili olduğundan kurutmuyor kokusu güzel.

Para sorun değil dersen dove men care extra fresh kokusu çok güzel

Sivenonun da iyi olma ihtimali var , deodorantları iyi

www.olivos.com.tr

Yeminle bu soruyu sormayı düşünüyordum son 4-5 gündür. Ben de anlamıyorum. Mahallede toplanıp rap yaptığını düşünerek saçma sözcükler grubunu bir araya getiren ayak takımı nasıl bu kadar popüler oldu birden anlamadım. Saman Alevi gibiler ama. Biri gidiyor biri geliyor.

Benim gözlemim ve fikrime göre, yeni nesil gerçekten farklı bir nesil, olumlu olumsuz bir sürü tarafları vardır tabi ama sonuçta değişim normal,
Şimdi bana göre bu keko rap konusu tek başına ortaya çıkan bir olgu değil, öncesinde online keko dizileri falan da vardı ve tiktoktaki varoş içerikler ve aslında KISA anında tüketilen içerikler gibi geliyor mevzu bana, yani 30-40 sn izle bitir geç kültürü oluştu, keko rap konusunda gözlemlediğim kadarıyla sürekli yeni şarkı çıkıyor yani hızlı bir şekilde tüketilip yeni şarkıya geçiliyor, tabi günlük olarak sürekli dinleyebilirler önceden çıkan şarkıları ama sürekli yeni şarkı ile kültürü canlı tutuyorlar, öyle düzgün grup/şarkıcı 3-5 senede bir albüm çıkaracak da 10 tane şarkı dinleyeceğiz gibi bir olay yok. Keko rap hızlı tüketim kültürüne uyan bir müzik türü oldu, bunun yanında şarkı üretmek zor değil, belli ritimler ve autotune ile işler halloluyor, sözler zaten rastgele kelimeler seviyesinde kimisinde, ajansların/yapımcıların şarkı yayınlama platformlarında bu şarkıları üst sıralara çıkarıp listelere sokmasıyla beraber bu kültür oluştu bence.
Keko rap tanımı güzel bir tanım ama yani müzik kültürü de değişti işte bir boşluk olduğundan değil de yeni nesil araçlar ile direkt yeni nesile önüne sunuldu ve hızlı tüketim kültürüne çok güzel uydu, yani boşluk hızlı tüketim kültürüne uyan müzikti, dolduruldu.

Bu arada tabi sadece yeni nesil dinlemiyor bu müzikleri, 35 yaş altı ortalama - ortalama altı çoğu insan dinliyor genel olarak arabesk seven ama hani keko rap yeni nesilden besleniyor genel itibari ile.
Tahminime göre 1-2 tane şarkıcı aralarından sıyrılıp kendini geliştirip piyasada kalır çoğu elenir.

talep var ki arz ediliyor
yani birileri bunu dinlemek istiyor
bir de artik insanlar boom bap hiphoptan sIkIldI, trap'e dogru bir yonelim gelisti
amerika'da durum daha fena. oradaki keko rapciler hayvan gibi para kaldirip iced out chainlerle rolls royce'larla geziyor
ha young thug, travis scott, migos gibi hak eden trap'ciler yok mu, var
bizdekiler gariban en azindan :D

@akt +1

TikTok nesli demek istiyorum ben yaş ve doğum tarihlerinden bağımsız olarak. Burada hiçbir yaratıcılığı olmayan birbirinin kopyası vasat ve varoş içerikler var. Çok ama çok ufak farklar var pardon.

Bunlar ve hızlı tüketim, her şeyin içinin boşaltılıp anlamsız hale gelmesi birleşince buna yetişebilen tek şey sesine auto tune yapabilen keko arabesk rapçiler. Bu varoşluk da geçer ama hangisi geçmedi ki?

Tüketim kültürü, niteliksiz eğitim, nitelikli kültürel eğitimin yok oluşu, varoşlaşma (düşük gelir, şehir merkezinden uzaklaşma), yüksek kültür diyebileceğimiz tarzlara ve sanatçılara yatırım yapmayan ülkenin sanat açısından çöle dönmesine eşlik eden kültürel yozlaşma... Dolayısıyla kekoluktaki artış.

Rap hiphop zaten varoş kültürü bu şekilde olması normal

kacirdigin nokta dunyanin tamaminda populer muzik keko bir hakimiyet altinda. son 15 senedir en azindan. turkiyeye de sicramasi kacinilmazdi.

Keko-rap denilen şey 10 seneki formundan farklı, küresel olarak t-rap kasıp kavuruyor piyasayı, bunlar yerli imitasyonları. Neden küreselde bu kadar popüler? Hızlı tüketimle alakalı olduğunu düşünüyorum, z kuşağı sosyal medya aracılığı ile her şeyi hızlı tüketir oldu (gerçi sonraki kuşaklara da zıpladı bu durum da), müzik de nasibini aldı..
ortalama bir t-rap altyapısı 1 sene Ableton, Logic vb. DAW ile uğraşan biri tarafından müzik teorisi altyapısı bile bilinmeden 1 haftada çıkartılır, hızlı üretime ve tüketime müsait, güfte hak getire zaten.

degisen dunya, sosyal medyanin getirdigi en fazla kisiye hitap edip parayi vuralim da kalitesi ne olursa olsun anlayisi ve dogal olarak her seyin hayvan gibi hizlica tuketilmesi.

yeni nesil arabesk

dünya genelinde var olan bir akım, bize de yansıdı işte.

2 kilo antep fıstığı 50 tl. antep-ankara

kargolar çok pahalandı her şey gibi.

gereksiz iadeleri azaltacağı kesin. eskiden bir çok ürün söyleyip beğenmediğimizi iade edebiliyorduk. artık gereksiz siparişler verilmez.

yurtiçi kargo, nisan ayında bir zarfı ~350 km göndermek için 30 küsür TL.

Özellikle giyim alışverişinde bir azalma olur diye düşünüyorum.

istanbul-adana. yurtiçi kargo. içinde kolluk olan bir kutu yolladım. 66 TL

Afyonkarahisar => Karaman, Yurtiçi kargo
Sigara paketi büyüklüğünde ağırlığı olmayan bişey gönderdim %30 indirimli 30 tl

Kimse yönetmeliği okunmadı galiba. Gönderim ücretinden fazla olmamak şartı var. 33 lira düz müşteriye verilen fiyat diye düşünmek lazım. Gönderen 17 lira veriyorsa 17 liradır.

Dün İstanbul-Ankara Pasaportlar ve bir iki evrak PTT 35 TL ödedim

@cosmic

1.000 tl'den aşağı transfer yok. :) Tek de binsen, 4 kişi de araç başına para alıyorlar. Tatile de tek gideceğim için 1.000 tl vermek istemiyorum. Uçak parası 1.000 tl zaten. :/

Ets, jolly vs parasıyla alıyor mu merak ettim. Olmuyorsa mecbur 3 vesait ne yapalım. :(

95 km mesafeye otele de sorarsanız, kime sorarsanız sorun, Antalya'da 1000 liradan aşağı para yazmazlar. gayet normal. oteldekiler de mümkün değil size tanıdık falan birini ayarlamaz.

@co2s2

Burada benim dezavantajım tek gitmek. 4 kişi binsek kişi başı 250'ye gelir. Giderken önemli değil 3 vesait giderim de dönerken uçağa yetişmek için bir şeyler ayarlamaya çalışırım ya da akşam 7'deki dönüş uçağı için öğlen 2-3 arası ayrılım otelden.

Osmangazi köprüsü 184.50, Köprüden sonraki yol 60, Bursa Balıkesir arası 97. Toplam 400 civarı yapıyor tek yön.

Çanakkale köprüsü 200 lira. 72 lira da köprüye giden yola veriyorsun (Malkara - Köprü arası). Başka ücret yok gördüğüm kadarıyla: www.1915canakkale.com

inheritance yanlış anlamış aslında rotayı ama Osmangazi üzerinden gitmek 30 dk daha avantajlı. Gerçi git gel 250 lira daha pahalı.

saate bağlı olarak, (eğer istanbul içinde vakit harcamayacaksanız) Osmangazi köprüsü sizin için daha pratik olabilir. kontrol etmenizde fayda var. çanakkale köprüsünden sonra, özellikle ezine - Burhaniye arasında çok viraj olacak, çok dur kalk olacak.

ikisi de aynı marka ve model mi?

@teritori

Değil. :/ Yok mudur bunun bir çaresi?

sebep bundan muhtemelen.
cihazdan cihaza değişiyor tepki süreleri.
bir çözüm yok gibi geliyor bana. hangisinin sesi daha önce geliyorsa ondan 1 tane daha almak tek çözüm. ya da ses geç gelen hoparlörü aux girişi varsa o şekilde bağlamak

Tv’yi %50 civarında tutmak daha iyi olmalı.

Hoparlörün sesini sonuna kadar açarsan en düşük ses seviyesinde bile çok ses çıkar. İkisi de fazla olmamalı. Eşit derecede yükseltmek en mantıklısı.

Konunun uzmanı değilim ama TV'yi düşük, hoparlörü yüksek tutuyorum ben böyle durumlarda.
TV'nin ses seviyesini arttırdıkça parazit, hiss veya ismi her neyse o artıyor diye düşünüyorum.

Ses işlerini bilen biri gelir şimdi aydınlatır sanırım hepimizi.

ben ayarlardan tv'nin sesini kapattım. sadece soundbar'dan ses geliyor. tv sesi sıfırlasam ya da sonuna kadar açsam da bir değişiklik olmuyor.

Multitasking

Hayır, onlar başkasının yaşam hakkına saygı duymayan embesiller. Bu tiplerin başkasına zara vermeyecek şekilde bir kaza yapıp ölmelerini diliyorum. Çünkü kendileri insan olmayı beceremedikleri gibi bir de çocuk filan yetiştirmeye çalışıyorlar. Üremeden hepsinin gebermesini diliyorum.

Dikkatinizin bir kısmını araç sürmekten telefona bakmaya kaydırırsanız siz de yapabilirsiniz, yola bakmak yerine telefona bakmak vs gibi. Tabi dikkatinizi dağıttığınız için kazaya davetiye çıkarıyorsunuz

Usta şöför diye anlatılan aslında rutin işi beyine öğretip kısa zamanda beyinciğe devreden soğukkanlı insanlar. Şöyle hatırlayın, araç kullanmayı öğrenirken sakız bile çiğneyemez, gözünüzü asla yoldan ayırmazsınız. Öğrendikten sonra ve biraz da farklı koşullarda (gece, yağış, buz, vb.) tecrübe edince iş rutine dönüşüyor ve beyincik devralıyor. Böylece seyir halindeyken telefonla konuşabiliyor, bir şeyler yiyip içebiliyor, yanınızdakiyle derin sohbetler edebiliyorsunuz.

Sizin bahsettiğiniz tipler de bunlar, rutinden sıkılıp durumu eğlenceli anlara çevirmeye çalışıyorlar. Trafik kuralları ve hem kendi, hem de başkalarının can güvenliği gereği bu yaptıkları tamamen yanlış, düşük hızda yapılanları hoş karşılayabilirim yani ama örneğinizdeki gibi 200 km/s ile giderken bunları yapmak da afedersiniz bokunu çıkarmaktır. Ha gençtir, gençliğin verdiği adrenalinle yapıyordur, açıklaması denyoluğudur ama her halükârda yanlıştır.

15w lık anker soundcore u bile evde müzik film için kullanırken belli seviyeden yüksek açamıyorum

Apartmanda yaşıyorsan 300w lık hoparlör alman anlamsız zaten kullanamazsın, müstakil evin varsa bangır bangır açarsın tabi

@firibört

Yüksek sesten ziyade tok ses almak istiyorum aslında. Tizleri, basları kaliteli veren bir hoparlör istiyorum. Bluetooth bağlantısında kopma olmayan vs sıkıntısız, yıllarca götürecek bir hoparlör.

Yoksa tabi ki orta seviyenin üzerine çıkmam ses seviyesinde, zaten hem hoparlöre hem kulağa zarar.

Linkteki ürün çok mu gelir tv ve laptop için?

Zaten dediğin gibi kaliteli hoparlör yüksek ses veren değil düşük seslerde iyi performans verebilendir fakat apartman için o dip frekanslar bile komşuyu titretebilir, olay apartman olunca zor

@firibört

apartman dairesi için önerebileceğin sağlam, kaliteli marka ve model önerin var mı?

Ayrıca yüksek frekanslı bir ürün alsak, yerden yükseğe koysak mesela masaya vs yine de rahatsız eder mi alt komşuyu?

bunlar fazla büyük fazla baslı bile olabilir.

Harman Kardon Onyx Studio 4 var bende, ürettiği sesten çok memnunum. Benden görüp alan 2 arkadaşım daha oldu. Dinleyen sevip alıyor :D Teknosalarda D&R'larda falan olabiliyor git dene. (şimdi 6. 7. versiyonları çıktı tipleri biraz daha farklı, bir denemek lazım)

edit: bas frekanslar daha uzağa yayılabilir. Tizler kesilir.

Bunları cami imamları, düğün salonları, pavyonlar kullanıyor. Philips modelleri var senin istediğin gibi

bu ürünü evde kullanamazsın ki.
300W yazıyor, evi sallar bu.

sigara paketi büyüklüğündeki taşınabilir küçük JBL GO bile apartman dairesindeki evim için fazla ses veriyor.

önerim yok, sadece bu ürün isteğiniz için uygun değil.

--
geçen patronun yatında şu linkteki üründen vardı. 80W
www.hepsiburada.com

o günün akşamı karada kendi aramızda parti yaptık. mekanda ses sistemi yoktu ve bu cihazı kullandık. yan mekanlardaki ya da evlerinin balkonlarındaki insanlar bizim müziğimize eşlik edip bodrum'um bir yerinde ufak çaplı müzik yayını yaptık. Bu hikayeyi 80W'ın ne kadar olduğunu belirtmek için anlattım.


soundbar'lara bir göz atın bence. yüksek ses değil, gerçekçi kaliteli ses için onlar iyi bir tercih olabilir.

Bu ürünler parti için tasarlanmış biraz saçma şeyler. Yakından gördüm ses kalitesi pek hoş değil tamamen "oo gocuman gabin getirmişler" imajı yaratmak için yapılmış gibi.

Güzel bir soundbar+subbass sizi tatmin eder. Optik bağlantı kullanabiliyorsanız bütün sistmei optik bağlamaya çalışın bi de latency falan uğraşmayın tavsiyem.

uzun yolda araba surmek daha basittir. yavas yavas kontrollu gidersen bir sey olmaz. hele bolunmus yolsa cok rahat. virajlara girmeden yavasla, virajda degil. zaten temkinli surersin diye tahmin ediyorum.

ben uzun yola ciktigim zaman genelde ~3 saatte bir mola veriyorum. mesela yol ustunde bir sehir veya kasaba varsa orada durup geziyorum, bir seyler yiyip iciyorum.

8,5 saat diyor google maps. bir gunde rahat alinacak bir yol ama cok guvenmiyorsan kendine yol uzerinde bir sehirde bir gun konaklayabilirsin.

sık mola verirsen bi şey olmaz.

İstanbul'da 1 sene düzenli araç kullandıysan uzun yolda her türlü kullanırsın uzun yol daha rahattır.

uzun yol daha kolay +1

dinlene dinlene gidersiniz, çok da zevkli olur.

Uzun yol daha kolay olabilir ama en ufak hata yüksek hızlarda ilerlerken kazalara sebep olabilir. Buna göre davranarak gidin.

ben uzun yolun daha kolay olduğuna katılmıyorum. uzun yolda her şey tekdüzeleşiyor. direksiyon az çevrilip gaza da sabit oranda basılınca bi süre hipnoz olur etrafı görmemeye başlarsınız. buna dikkat etmek gerek. uzun yolda dikkati asla yoldan etraftan ayırmamak gerek. hız yüksek olduğu için en ufak kaza kötü sonuç doğurur.

o yüzden gündüz yola çıkın. az bi yorulma hissederseniz durum 5-10 dk dinlenin. yüksek hızlara çıkmayın (120 max iyidir)

Hatalar genelde varış noktasına 30-50km kaldı tabelasını gördükten sonra oluyor. Varıl noktanıza yaklaştıkça rehavet çöküyor ve bitti bu iş diye salıverebiliyorsunuz kendinizi. A-B noktasına kadar pür dikkat gitmeniz gereklidir. Tavsiyem 50-100km kala muhakkak mola verin

O bir yılda ne yaptığınla alakalı düşünmek lazım.

uzun yol şehir içine göre biraz daha rahattır. Hele yeni şoförlüğümde bana daha keyifli geldiğini hatırlıyorum.

Gündüz yola cikmak önemli. Antalya yolu, hele Isparta üzerinden gidilirse manzarali ve virajli bir yol. Kendinizi eglendirmek icin afyonda, kütahya‘da, isparta‘da molalar verebilirsiniz.

Dikkatin dagildigini hissettiginiz anda devam etmeyin, önceki gün uykunuzu iyi alin, karanlik bastirdiginda kullanmayin.
Kamyon 100le niye bicsin, yani Istanbul‘da da aynisi olabilir. Antalya yolunda radar var bir sürü yerde (kütahya-afyon arasi dümdüz. 2-3 radar var sirf orada) Isparta tarafi daglik, cok hizli olamazsiniz zaten.
Defansif kullanin. Arkadaki arabasiyla g*tünüze mi girdi, birak o sollasin, ona yer acmak icin panik vs olmayin. O yolu tek basina yapan cok taniyorum, yapilmaz degil.
Otoban olsa sikici, tekdüze derdim de güzel yol.

Istanbul içi a noktasında b noktasina gidebiliyorsan uzun yola da gidersin.

Tabi uzun yolu bazı dinamikleri var en sag şerit kamyon otobuslerin yoludur 3 şeritli yolda orta seritten gidilir sol şerit sadece sollama şerididir.

Sollama dikkatli yapılmalı takip mesafeli korunmalı biliyorum otobanlarda dallama çok.

Ikinci onerim yandex navigasyon harika birsey nerde viraj var nerde hiz kamerasi nerde yol calismasi var soyluyor.

Bazen çok fena viraj oluyor ekrandan bakıp hızımı iyice disuruyorum ki virajlarda aractakiler konforlu seyahat etsin.

Birde gidecegin guzergahta belli rotolar belirle su dinlenme tesisi diye 4 saatlik rotalar halinde kısa hedefler daha iyi oluyor.

Aracın baķimlari tam olsun. Rahat kıyafetler yolda ne hızli muzik ne yavaş muzikler olsun

100 km sonra rahatlama gelecektir çıkınca şeridini ve takip mesafeni korudukça Allah'ın izni ile biter yolculuk.

1 aylık tecrübeyle istanbuldan kaşa sürmüştüm.

6 ay tecrübe ile istanbul didim yapmıştım.
birkaç tecrübe paylaşayım.

hızlar yüksek olduğu için şerit değiştirme hareketleri daha yumuşak yapılmalı.
üç şeritli yollarda en temizi orta şerit. en sağda sapaklara giriş çıkış yapanlar rahatsız edici oluyor.

bariyerli gişelere yaklaşırken yavaşladım sanıyorsun ama bir bakmışssın hızın hala 100km/s.
o kadar boş alanda hız kavramı yok olabiliyor, buna dikkat.

iki üç öndeki aracı da görmeye çalış. bir seferinde ben ve önümdeki araç 120 ile gidiyorduk. önümdeki araç bir anda kendini sola atınca önümde atıyorum 50-60 ile giden bir araç kalmıştı. gerçekten sıkıntılı bir durum.

bol bol mola ver. sakın ha ayran içme.

hız kurallarına uy özellikle virajlara ve ileriyi göremediğin rampalarda hızını dikkatli ayarla.

son olarak ani kararlar verip manevra yapma. sapağı kaçırdın diyelim. gerekirse 30km sonraki sapaktan geri dön.

hiç uzun yol tecrübesi olmadan tecrübeli uzun yol şoförü olunmaz doğru. ama uzun yol tecrübesi de uzun yolda edinilmez. önce kısa yol denenir, 1-2 saat. sonra 3-4 saat ondan sonra basıp çift şoför gidersin antalyaya.. olması gereken budur. uzun yolda normalde kullanımdan daha az yorsa da, ani karar verme, refleks, tecrübe gibi bir takım şeylerin tam ve edinilmiş olması gerekmektedir. perspektif algısı uzun yolda çok önemlidir. aynada uzakta görünen araba, normalde daha yakın ve gördüğünüzden daha hızlı gidiyor olabilir. yola çıkarken buna dikkat etmeniz gerekir. kendi arabanızın kaç saniyede güvenli biçimde yolda seyreden araçların ortalama hızına erişeceğini de biliyor olmanız gerekir. solunuzda biri sollarken sağınızdan da birinin aynı anda sağlayacağını ve tek yapnanız gerekenin sakin olmanız gerektiğini de bilmeniz gerekir. öndeki fren yaparken yapacağınız frenle arkadaki ile aranızdaki mesafeyi de korumaya çalışmanız özel bilgi ve tecrübe gerektirir. neticede şehir içi trafikte daha zor olsa da araç kullanmak, uzun yolda kullanmanın daha ok bilgi birikim ve tecrübe gerektirdiği de açıktır. ve unutmayın, sadece siz eğil, herkes yorgun herkes uykuludur uzun yolda. herkesin hata yapma olasılığı çok yüksektir. ve son olarak; ölümlü kazalar çok büyük oranda uzun yolda olur...

arkada yük olacaksa söylendiği gibi hava basmalısın. seyahat bitince havayı almana gerek yok ama için rahat edecekse lastiklerin havasını düşürüp tekrar istediğin havaya geri döndürebilirsin.

5 kişi olacaksak ve kısa mesafeyse dokunmuyorum. 5 kişi +bagaj da fullse önerileni yapıyorum. önde 3 psi fark var çok etkilemez belki ama arkada 9 psi biraz fazla. boşken o kadar şişik lastikle gezersen 1- lastik tabanı asimetrik aşınacak, 2- yol tutuşu azalacak. seyahat sonrası lastik havasını sen yine boşa göre ayarla.

Bunda garip olan nedir onu anlayamadım. araçta tekseniz. ağırlığın çoğu motor tarafında olduğu aracı dengelemek adına önlere fazla arkalara az basılır. Bu durum yol tutuşa da etkileyeceği için büyük önem teşkil eder.

yolcu varken yolcu ve bagaj varken de arkalara yüksek basılır, yükün çoğu aracın ağırlık merkezinin arkasında olduğu için.


Bunlara ek olarak yolcu sayısına göre far ayar düğmesini de ayarlamanız gerekir. kimse dikkat etmez buna ama çok önemlidir. oradaki 0(söför)-1-2-3-4 ün anlamı yolcu sayısıdır. arkaya yük bindikçe aracın önü havaya kalktığından o far insanların gözüne girer.

janavarorion'un ilk paragraftaki dediği doğru fakat her araç için geçerli değil. en iyi basınç kapının altındaki yazan değerlerdir.

“Araba bu, bazen tek şoför bazen de 4-5 kişi biniyoruz yani. “ Doğru. Günlük kullanımda Arabaya birileri binecekse abi bi dk lastikleri şişirmem lazım demiyoruz.

Ben şahsen yolculu ve bagajlı bir şekilde yolculuk yapacaksam kapı içinde yazan değere göre şişiriyorum lastikleri. Dönüp günlük kullanıma döndüğümde de normal değerlere getiriyorum. Aynı şey FAR için de geçerli. Genelde atlanır bu far ayarı. Önemli bence.

ben ikisinin ortasında, aşağıya daha yakın olan bir yerlerde basıyorum.
Sizin örnekte büyük ihtimalle 33-33 basardım.

Trendyolmilla veya maymoda
Bershka stradivarius vs onlar da zaten zara gibi

Gecen ay 550 tl odedim. 2011 focus dizel.

2016 fabia 1.2 tsi. 650tl’ye hallettim geçen ay, tanıdık usta sağolsun.

2021'de aldığım Hyundai i20'nin birinci yıl bakımına on gün önce 1600 TL aldılar.

1 yıl (30 bin km) bakımı 2400 lira. corolla.

bugün yaptırdım, bosch marka filtreler ve mobil 1 yağ ile. jetta 2012 model. 1.150 TL verdim. parça sitelerinde de maliyet 700-800 arasındaydı, kurumsal bir servis ağına gidip yaptırdım.

2020 clio yıllık bakım 1850. Çok ama garanti bozulmasın diye gidiyoruz mecbur

Tam 1 sene once yetkili servise 2500 verdim.

Bakım + boya koruma + motor temizliği + silecek değişimi 3000 küsur tuttu Şubat ayında .

Geçen Hafta 2017 1.5 dci

5 Lt 5W30 Mobil Yağ 320 TL
Mazot+ Hava+ Polen+ Yağ Filtre seti 120 TL
İşçilik 150 TL

Toplam: 590 TL

nisan başında 2100 TL ödedim. toyota chr hybrid.

2018 audi a3, 60000 bakımı, geçen yıl ağustosta 2986 tl vermişim.

Cin'de yasiyorum. Ucus var? Daha spesifik bir sorunuz varsa ona cevap vereyim.
THY'nin direkt Istanbul-Shanghai ucusu ise onu kimse bilmiyor.
Aktarmali olarak Guangzhou'ya. Shanghai'a bulursunuz.
Karantina da dunden itibaren 7+3'e indi. 7 gun otel, 3 gun ev karantinasi.

adblock yüklü bir telefonda tarayıcıdan açıldığında instagram'da tek bir reklam görünmez.

ama sanırım reels vs. izlenemiyor o şekilde. ben %99'u tırto olan reels videolarını izlemediğim için yıllardır adblock'lu safari'den kullanıyorum.

Telefonda adguard yuklu, alakali mi bilmiyorum 6 senedir 1 tane instagram reklami gormedim.

Android kullaniyorsaniz instander uygulamasi yukleyin store da bulamazsiniz google a yazinca cikar ios icin ise bir çözüm yolu yok

1) turkiye devletinin ihraç ettiği kağıtların çoğu dolar cinsi eurobondlardır. Euro cinsi bulabilmen daha zor.
2) cds yükseldikçe ben ükenin batma primi olduğundan riskinin aetar bu risk sayesinde zaten getiriniz daha fazla oluyor diğer ülkelere göre. Mesela rusya suan dolar olarak odemeyip ruble cinsinden ödüyor eurobond kuponlarını.
3) 1 yıl da var 20yıl da. İlk ihraç edğildipi zaman 5yıllık cıkıyor en düsük ama 4 yıl öncr ihraç olan bir kağıdı alabiliyorsun ki vadesine 1 yıl kalmıs olur:)
4) özel bir soru pas geçiyorum ama 800dolar 1000nominal bir eurobond aldın diyelim 5yıllık suan. 5yıl sonra eline 1000dolar gececek arada da 6ayda bir kupon alacaksın kuponu kaç ise

yarım saatlik yürüme mesafesinde hepsi ama illa araç diyorsan sahilden bir sürü otobüs geçiyor. herhangi birine binebilirsin.

Beylerbeyi'nden köprü istikametine doğru geçen otobüslerin %90'ı, minibüslerin tamamı istediğiniz tarafa gidiyor.
Kadıköy yazan bir otobüse binmeyin yeter.
Nakkaştepe'ye neden çıkmak istediğinizi anlamadım ama Ekmek Teknesi'nin çekildiği yer olan Kuzguncuk çay-kahve içmek ve "Metet Közde Döner" veya başka bir yerde yemek yemek için iyi bir seçim.

metet'i bana da önerdiler hatta kız arkadaş falan önerisi vardı ama ben pek sevemedim.

yine de yerinde denemek iyi olabilir. orayı listenize ekleyin mutlaka.

ayrıca bence de hava güzel, yürüyüş yapın bence. 30 dk yürürsünüz yada sahilden geçen otobüslere sorarak binebilirsiniz.

Nakkaştepe'ye anca taksi ile çıkılır o yokuşu çıkmak zor. ya da yukarıda bir otobüs durağı var herhalde Kadıköy'den, Altunizade'den falan gelen bir otobüs var oraya.
Tepeye yakın Birdge restaurant var, google haritalara yazıp bak istersen otobüs ile nasıl gidildiğine.
Kuzguncuk'a yürüyerek gidilir, minibüs de var.

Beylerbeyi Sarayı’nın önündeki duraktan Kuzguncuk’a otobus gidiyor söföre sorarsınız, bazıları sahilden geçmiyor. Ekmek teknesi de orda zaten. Nakkaştepe’ye gerek yok orası çok yukarda kalıyor yürüyerek gidilmez, taksi de bulunmuyor o çevrede.

wwfmarket.com belki beğenirsiniz.

basic tisort alacaksin. siyah, beyaz, mavi, yesil, gri. goturur rengarenk alirsan.

magaza degil, online ama isine yarayabilirler.
iamnotbasic.com
kaft.com

Bende bir şey olmadı. İstanbul'da yaşamıyorum ama. Çevremde de duymadım bu arada.

bi arkadaşla dışarı çıkacaktık da o da dedi midem bulanıyor diye.halsizlik var falan dedi

İshal oldu ama kusma olmadı. Etrafımda 3 kişi daha oldu.

mide bulantısı+kusma var. iş yerinde kola iç geçer dediler günde bi litre kola içiyorum işe yaradı bence

Ataşehir'deki arkadaşımda 2 hafta önce oldu.
Önce 4 yaşındaki çocuk, sonra anne, sonra baba, sonra kayınpeder, sonra kayınbiraderi geçirdiler.

vurdu, once 2,5 yas kizim, sonra ben. yer ankara.

İstanbul'da ben ve çevremde hiç yok öyle bir durum.

bende bir şey yok. fethiye'den istanbul'a yeni geldim, belki ondandır.

iki hafta önce ofiste 8 kişi ve ailesi yakalandı bu salgına, ishal, kusma , mide bulantısı, halsizlik belirtileri vardır, hastalık geçmesine rağmen hala mide sorunları devam etmekte bir çoğunun, birçok yemeği yiyemiyorlar.

Ab uyum cercevesinde enerji tuketim etiketleri degismis :

youtu.be

(A++ olan e olmus)

standartlar değişti, eskinin a'sı şimdinin f'si oldu. eski a+++++ olanlar yeni b oldu falan.

A+++daki +lar sonsuza yolculuk yaptığı için artık tersine döndü. F sınıfı daha tasarruflu oluyor.

A sinifi yalandi, bu yalani 20 sene surdurmekten utandilar.
Simdi normale cektiler.

Beyaz esyanin a sinifi olmaz hepsi canavar gibi elektrik/su tuketir.

Senin o kişiye daha değer verdiğini ve karşısında heycanlandığını/umursadığını gösterir. Yanlış insanla alakası yok.

Frekans azizim.
Değee veriyor, seviyor olabilirsin ama frekansınız tutmuyorsa o muhabbet akmaz. Frekansı sağlayan şey ortak bakış açıları, ortak zevklerdir.
Frekansı tutan biriyle market kasası kuyruğunda tanışsan uzunca muhabbete girebilirsin fakat frekansının tutmadığı biriyle tüm gün aynı odayı paylaşıyor olsan bile nasılsın, iyiyim, kolay gelsin, görüşürüz’den öteye gidemezsin.

Karşı tarafın da konuşma isteği varsa muhabbet uzuyor. Diğer türlü kısırlaşıyor.

bence cevap şu kelimelerde saklı;

peki, tamam, oldu o zaman :)

dolar baskılanıyor burası net ona rağmen buralarda.
bu arada doların da son 12 ayda %144 arttığını göz ardı etmeyelim. ki aralık'taki zirveyi baz alırsak 2021 haziran-aralık arası artış oranı %166

Doların yükseliş ve düşüşü 1-2 parametreye bağlı basit bir şey değil. Bir sürü ekonomik hamle var sabit tutmak için uyguladıkları (swap faizi vs. mesela).

Bu sene 30-40 göreceğimizi sanmıyorum ama önemli ekonomistler döviz krizinin kapıda olduğunu söylüyor.

www.youtube.com

yani evet doları baskılıyorlar ama kurduğun mantık yanlış. dolar yükseldiği için her şeye zam geliyor.

düşünme biçiminiz hatalı olabilir.
dolar çıktığı daha doğrusu tl değer kaybettiği için bu kadar pahalı her şey.

dolar daha fazla çıksa bundan daha fazla zam gelecek, öyle düşünün.

30-40yı görmesi en fazla bir sene bence. çünkü logaritmik artacak. aritmetik değil. logoritma ne işimize yarayacak diyen amcalar konuşur tabi de, bundan sonra eflasyon için de benzer durum geçerli. hemen şimdi, düzgün planlar yapılsa, önlemler, şahane politikalar uygulansa bile enflasyon kaça düşecek? velev ki %73 olmasın %40 olsun, şu anki tutarların %40 olacak, öncekilerin değil yani.

abicim doviz uctugu icin her sey pahalaniyor zaten. bizde hafiza falan birakmadilar ayrica bak bakalim 1 sene once dolar ne kadarmis, bir senede gordugu artis normal bir sey degil ama biz 3-5 artmasina alistik sanki cikmamis saniyoruz.

Zamlar dövizi takip ediyor.

Tarım kredi kooperatifi marketlerindeki kendi urunleri olan dondurmaları seviyoruz biz

Bimde tabakta satılan bir Maraş dondurması var, onu da alıp külahla falan deneyebilirsin. En dandik dondurma bile Algida dondurmaları dan iyi artık. Gerci zaten adamlar dondurma bile yazmıyorlar artık paketlere :)

Macro'da satılıyor. Mövenpick ve Pandos. Fiyatı uygun olsun dersen Venexia. Koska'nın külahından ya da kağıt helvasınan alıp içine koyabilirsin.

bizim burada açık dondurma satan (kendi yapan) bir yer var (bitopdondurma) ondan alıyorum. bazen mado. algida senede bir kez falan alırım.

Ben maskeyi çıkarttıktan bir hafta sonra hasta oldum. Maske takmaktan herhalde bağışıklık sistemim yere çakılmış.

Bende hicbir sey yok. Covid olunca 2 3 gun yattim onu saymazsak 3 4 yildir hasta olmadim hic.

2 hafta önce çöl tozları, bu hafta orta doğu tozları, hava durulmadı daha. özellikle solunum rahatsızlıkları olanların dikkat etmesi lazım. maskeleri tam bu havada kullanmak lazım.

sıradan mevsimsel hastalıklar dışında bir değişiklik yok. covidden sonra sanki hiç hasta olmuyormuşuz gibi bir algı oluşmaya başladı. halbuki yılın belli dönemleri bu tarz hastalıklar çoğalır.

Farenjit oldum diyenlerin çoğu covid

cunku biz az bilincli insanlar olarak mail adresimizi yazarken
cesario[at]gmail.com gibi yaziyoruz
mail toplama isi otomatik oldugu icin (crawl) bizim yazdiklarimiz takilmiyor
:)))))))

el cevab: google'dan almiyorlar, yazilimlarla siteleri crawl edip mail adreslerini extract ediyorlar

botlarla sitelerden mail topluyorlar. site de herkese açık olduğu için

bu yüzden insanlar mailleri public bir yerde genelde şu şekil yazarlar

ad.soyad[at]gmail.com ya da ad[dot]soyad[at]gmail[dot]com gibi.

Public ortamda fake mail adresi veriyorum ama aklımda olsun dediğiniz gibi yazarım.

Zırt pırt bildirim geliyor da dolandırıcılardan, bu rahatsız edici.

Telefon numarası yazsaydınız bu sefer de bahis siteleri ve escort linkleri sms olarak gelecekti :)

[dot] veya [at] diyerek kodlamak mantıklıymış, ama mail adresi toplayan botların yazılımına bunu da eklemişlerdir bence!

montaj sırasında servisin küçük dolandırıcılıkları

ama akım korumalı priz iyidir standart alın geçin.
bi arkadaşım herşeyi yapmış garanti uzatma yok akım koruma. kombinin montaj adresi farklı garantiye girmez dediler ödemediler,
bimeksten 10 yıl garanti uzatan kişiler de var. bimeks battı. bu tür kılçıkları yemeyin. bana servis buzdolabı temizleme spreyi satmaya çalıştı onunla temizlemezseniz garanti dışı kalır dedi. bence komik.

standart al geç. haklı bizim tvyi bozmuştu bi kere.

Elektrik yüzünden oluşan arızalarda servis bunyonde rapor verirse bedeli elektrik dağıtım şirketinden alınabiliyor

Su vanasına tak basınç dğşürğc6 Eca

USDT alıyorsunuz:
Flexible Savings(yıllık)
0-2,000 USDT : 10.00%
2,000-75,000 USDT : 3.00%
>75,000 USDT : 1.00%