Ekşi Duyuru

girilir, deniz suyu sıcaklıkları için bu sayfayı takip et

pirireis.mgm.gov.tr

rüzgar da güney, güneybatıdan esiyorsa şahane olur

datça soğuk olur

Deniz soğuk olabilir.

buz buz.

pazar gunu hava cesmede 29 derecelerdeydi, ben oy vermek icin gittim ve normalde denize girdigimiz plajda yuzen 3-5 kisi gorunce bir deneyeyim dedim.

normalde ben soguk deniz severim, sicak suya girmem bile ama bu farkli bir soguktu ayaklarimi sokmamla cikarmam bir oldu :D

girilir mi? evet girilir ama zevk alinir mi bilemiyorum

28-70 ile ancak başka kuşu çekersiniz hocam çok az değil mi :/

ben olsam 2.el fujifilm x-t1 alırım. 10bin tl.
bir de 70-300 lens: www.fujifilmshop.com

evet evet 70 mm azmış hakikaten zoom için :))

Kuş için uygun lensi bahsettiğin şeyler için kullanman çok zor. Bütçe kısıtlıysa öncelik belirle onun lensini al derim, diğer lensi sonra alırsın.

Kuş(ve spor) fotoğrafçılığı konusunda Sony makineler odak hızı ve nokta sayısı, lens kalitesi açısından önde; prolar genelde Sony kullanıyor. Ama daha pahalı.

Bir kere kesin ikinci el al zaten makine ve lensi. İlk cihazları sıfır ve üst segment almak gereksiz.
Ben olsam kuş için lazım olan tele lensi sonradan alırım çünkü ne kadar sık kuş çekebilicen. İstanbulda zaten zor, martıyı 10 kere çektikten sonra sıkıyor; egzotik kuş lazım. Peşine çok sık düşemeyeceksen makineyi öğrenme süresinde çok pratik yapmak için 28-70 uygundur. Bütçene göre varyasyonlarına bakabilirsin.
İlla bi tele istiyorum diyorsan 55-210 var eski nesil, nispeten ucuza bulursun.

Alper Tuydes e ulaş bence en iyi sana yardım edecek ola kişi. Yardımcı olacağına İnanıyorum.

Mudo'da bulabilirsin hocam. Fiyat algim kalmadigi icin coktur azdir bilmiyorum.

lcw de çok var, ben de zamanında bunları 20 liraya aldığımı hatırlıyorum

:(

www.lcwaikiki.com

www.lcwaikiki.com

Var da ucuz değil abi. Ben ne zaman gelsem Türkiye'ye düzgün para verilmezse çoğunun içinde karışım var yüzde yüz pamuk değil.

Yani aslında çoğu yerde bulursunuz da kaç paranız olduğuna bağlı.

var var var:
www.hemington.com.tr
www.altinyildizclassics.com
gap.com.tr

alacak para yok.

Dosyanın daha önceden bir kopyası onda yoksa karşılaştırma yapamayacağı için anlamaz. Ayrıca dosyadaki altta sıralı sayfalara (sheet) da bakın. Gereksizleri silin.

1

Bende bunların ikisi de var, seiko çok daha güzel (ve kaliteli) hocam.

markaları kapatsak tissot un modeli daha güzel, tasarımı daha zamansız ve koyu mavi kadranı hoşuma gidiyor

bazı koleksiyonerler tissot'u koleksiyonluk saat markası saymıyor çok arada kalmış bir marka, bu modele de bir iki senedir insanlar acayip ilgi gösterdi

tissot daha güzel ama seiko otomatikmiş. bu sebeple seiko :D geçen erk koçak videosu izlerken gördüm. tek saatte indirim kodu var. oradan 7600e falan geliyor

Tissot, daha modern duruyor ve giyim tarzınıza daha çok yakışır gibi

Tissot. Diğerinden açık ara farkla daha güzel görünüyor.

Illa birini almak gerekiyorsa 2 diyorun.

ilk saatiniz olacaksa swiss-made tercih sebebi, seiko kötüdür diye demiyorum.

ikisi arasından birini ben alacak olsam seiko'yu alırdım şu an.

Seiko <3

normalde tissot derdim de bu modeli sevmedim, seiko beyazı güzelmiş, kordon tırt ama.

1 diyorum,

kordonun kadrana baglandigi yer ikincideki gibi olan modelleri sevmedigim icin genisleyerek ya da daralarak gelen kordonlar bence hos degil

bence ilki daha güzel.

İlki daha güzel hocam bence de

Will ve willpower duruma göre aynı anlama gelen ama duruma göre birbiri yerine kullanılamayan benzer sözcükler.

Örneğin "he has a strong will" yerine willpower da gelebilir. Ancak "You brought me here against my will" derken willpower kullanırsanız tuhaf olur. Willpower daha çok sadece iradeyi değil iradenin gücünü de vurguluyor, burada sadece "güçlü bir irade" olması gerekmiyor, güçsüz bir iradeyi de vurguluyor olabilirsiniz; "Poor dear, you really have no willpower." gibi.

Volition'ı duymamıştım, bakınca gördüm ki will ve willpower yerine geçen daha ağdalı bir sözmüş, nadiren resmi kullanımda tercih edilebiliyor, günlük konuşmalara uygun değil. Will ingilizcenin germen tarafından gelen bir sözcük, volition fransızcadan geçen bir sözcük anlamı aynı ancak nüansı ve hissiyatı farklı.

Bir sözcüğün genelde tek bir anlamı olmuyor, illa tek bir eşleşme bulmak için uğraşmayın bence.

Spesifik bir anlamda kullanmıyorsan will kullan. "İrade" genel olarak "will" demek. Mesela "özgür irade" doğrudan "free will"

kimse, direk kapıya gidip biniceksiniz. Normal zamanlarda da ekstrem bir durum yoksa zaten tartılmıyor kabin bagajları.

Bagajı taşırken damacana taşır gibi zorlanmadığınız ve bagajı boyutları dikkat çekici derecede büyük olmadığı sürece kimse bakmıyor. Standart bir kabin bagajıysa kimse durduk yere şunun ağırlığına bir bakalım demez.

uçuş salonuna geçtiğiniz x-ray'de zaten kabine alınmayacak gibiyse güvenlik fark edip kontuara yollar. oradaki güvenlikten geçebiliyorsanız başka bir yere tarttırmaya gerek yok.

ucak cok dolu ve agırlık limitlerine yaklasti ise, ucaga binmeden once kapıda tartıyorlar. nadir denk gelen bir durumdur ama kapı da tartma işlemi yapilabilir. kendi deneyimleri de %1-2 civarinda denk gelmisimdir.

kemal anadol un büyük ayrılık tarihi romanı iyidir

Dedemin insanları filmi bu konuyla ilgili olsa da olayları tam anlatmıyor bence

Diyebiliriz, ama net değil. Çünkü pratikte tv'nin renk ayarı, ışık ayarı, hatta ses şiddeti bile tüketimi etkiler.

Surulmeyecek bir yani yok. Sadece biraz yagli ve agir gelebilir surunce ama sonucta amac korunmaksa gunesten korur bu ayni sekilde. Yuz ve vucut urunleri arasinda marketing disinda ciddi bir fark yok.

Bol miktarda surmelisin ve en az her iki saatte bir yeniden surmelisin.

yaz kis gunes kremi kullanan biri olarak bu gunluk kullanimda agir gelir diyorum. yaglidir da buyuk ihtimalle.

tatil disi gunluk surmelik la roche posay anthelios invisible oneririm. harika bi urun. su gibi hicbir izi kalmiyor. linkteki nivea'nin iki kati fiyat su an ama deger. yillardir aliyorum ustelik artik goz cevresine de suruluyormus icerigi degismis.

dolmabahçe. beşiktaş stadının yanındaki dolmabahçe parkı. tinercilerin mekanı.

6 sene kent switch içmiş birisi olarak olarak karelias tütün kullanıyorum 2 aydır. diğer sigaraları hala içemiyorum ama en az mentollü kadar tatmin ediyor bu tütün.

sigaradan alınan keyfi anlık değil tüm hayat boyunca alınacak keyfin ortalamasını baz almalısınız.
akciğer kanseri olduğunu zamanki keyif kaybı, alınmış tüm toplam keyiften fazla olacaktır.
her marka sigara bu açıdan her zaman negatif keyiftir.

izle. Filmi var onu da izle.

bence de izle.

sherlock holmes adına 4 roman, 50-60 tane de hikaye var. diziyi izlemek için hiçbirini okumana gerek yok. karakterin adını bile duymamış olabilirsin ve yine de başlayabilirsin rahatlıkla. modern bir uyarlama zaten, birçok şey değişmiş, her şeyi de baştan tanıtıyorlar. evet, bölümlerdeki olayların hepsi az çok kitaptaki olaylardan esinleniyor ama zevk almak için bunları bilmek gerekmiyor.

Sherlock Çok hızlı konuşuyor. Kaçırdığın yerleri geri sardır. la casa de papel gibi çerezlik arka arkaya izlenilecek bir dizi değil. Bölümler zaten az haftada bir izlersen daha çok tadı çıkar kanaatimce.

Sherclock dizisiyle kitabin gectigi donem farkli. Temelde ayni hikayeler var evet bolumlerde ama karakterlerde de farkiliklar var kitaptan. Moriarty filan cok baska anlatılmış. Kitabi okumadan dizi basli basina izlenir. Filmler kitaba daha uygun bu arada.

her türlü anı fotoğrafı için telefon yeterli.. ama estetik ağırlıklı bir çok çekim için fotoğraf makinası şart.. bu ayrımı bilmeyenlerin makinaya gerek yok demesi de normal..

Valla çok yakın 2 arkadaşımla geçen tatilimizde yanlarına SLr almadılar cep telefonları bize yeter diye. O nedenle, ben de onların yalancısı olarak makine almaya gerek yok diyebilirim.

strobist +1

anı fotoğrafçılığı için cep telefonu yeterli. ama özel fotoğraflar çekecekseniz dslr veya en azından aynasız gerekecektir.

ama oğlanın okuma bayramı vardı mesela. seyircilerin arasından 250mm tele objektifle, ve o karanlıkta 6400 iso ile sahnedeki oğluma zumlayıp cam gibi çektim. telefonla bu mümkün değil. ya da ay tutulmasını çektim, o da pek mümkün değil. tatilde salıncakta sallanan oğlumu pan tekniği ile çektim, bu belki yeni telefonlarda manuel ayarlara izin veriyorsa mümkün olabilir.

ben de tatil boyunca yanımda dslr gezdirdim, ama anı amaçlı çektiğimiz bütün anı niteliğindeki fotoğrafları telefonla çektik.

Hayie abi slr in yerini tutmaz telefon asla.
Telefon cok gelişti slr a gerek yok mantigi cok goreceli.
Instagrama story atmak isteyen ickn gerek yok evet. Ama bana yetmez telefin mesela. Fotografta biraz takintiliyim cunku, kalite isterim. Bosuna tasimiyoz 2 kiloyu yanımızda.

birçok telefon artık fotoğraf makinası kadar özellik sunuyor; diyafram ayarları, pozlama süreleri, beyaz dengesi vesaire birçok ayar telefonda da yapılabiliyor.

bunun yanında saklamak, işlemek vb. çok daha kolay, yedeklemek daha rahat, şarjı daha uzun gidiyor. kullanımı daha kolay.

ben giriş seviyesi makina alacak olsam, o parayı ekipmanlara yatırırdım. harici ışık, iyi bir tripod, video çekecekseniz güzel bir mikrofon filan alırdım.

fakat iyi bir tele lensin çekeceği fotoğrafı çekecek cep telefonu henüz yok maalesef. Olacak gibi de görünmüyor.

Fizik kanunları gereği bir telefon kamerası telefonun fiziksel boyutu kullanışsız olacak kadar büyümediği sürece bir fotoğraf makinesi kadar iyi olamaz. İyi fotoğraf için en basit anlatımla bolca ışık gerekir. Bolca ışığı toplamak için ise büyük bir lens ve sensör gerekir bunları yazılımla teknolojiyle simüle edemezsiniz. Full Frame denilen olay asla bir cep telefonunda olmayacak.

www.quora.com

alacaksan sony a6000'u al

bu müteahhite "abi ferrari var ya sende niye hafriyat taşımak için kamyon alıyorsun?" gibi bir soru. amaç sadece ama sadece fotoğraf çekmekse evet telefon. ama amaç sanat olarak fotoğraf çekmek ise kontrol edebileceğin manipule edebileceğin manuel ayarlı bir alet lazım.

not: dağın tepesine full frame taşıyan spor.

telefonun yetmemesi göreceli. yönetmen ümit ünal telefonuyla çektiği istanbul fotoğraflarıyla sergi açtı. sensör küçük olsa da özellikle huawei ve google yazılımsal olarak iyi işliyor fotoğrafı. ama mesela bende büyük sensör kompakt var 10 sene öncesinden canon g11,o zamanlar alınabilecek en üst düzey kompakt makineydi. onunla çektiklerim hala bi tık daha iyi gibi geliyor, ya da telefonlar g11'e en azından yaklaştı diyebilirim.

Çorap konusuna yanıt veriyorum. Çoraplar makinede kaybolan nesnelerdir. Bütün çoraplarım siyahtır. En azından bir çoğu. Sürekli kaybolduğu için ayda bir toplu çorap alımı yapıyorum bir yıkamada yaklaşık renkler eşitleniyor ya da eşler kayboluyor. Rengi siyah olduğu için çok fark etmiyor benim açımdan

Kalkıp bardağa koyup içiyorum. Yarın litrelik bira bardaklarına koyuyorum yanıma alıyorum.

Sık sık kalkıp içerim.

Aynı yipranmislikta çorapları denk getirmeye çalışıyorum.

İçim'in 1 litrelik cam şişede günlük sütlerinden aldım 3 tane. Sütleri bitirdikten sonra plastik kapaklarını atmadım onları kullanıyorum. 1 ayı geçti. Arada bir makineye atıyorum koku da olmadı.

Çorap konusu tüm insanlığın problemi. Bu nedenle karıştırmayacağım :)

1) kütahya porselen’den iki tane 1 litrelik cam şişe aldım. onu doldurup odama koyuyorum. gözümün önünde olduğu için mecburen içiyorum. aynısını işyerinde de uyguluyorum. her su dolduruşumda suyla yıkıyorum. haftada bir falan da bulaşık makinesine atıyorum. koku olmuyor.

2)bütün çoraplarım farklı :)

Evde bir termosum var suyu ona doldurup ev icinde nereye gidersem yanimda taşıyorum.
Çoraplarım hep farklı renk ve modelde olduğundan böyle bir sorunum olmuyor. Ama olsaydı da bunu sorun etmezdim galiba:/

Mudonun 400-500 ml’lik ustunde water yazan bi bardagi var, ondan alip doldurabilirsin, gece de ustune bisi ortersin

1) suyu 6'lı 1.5 lt olarak alıyorum, pet şişe görüntüsü kötü değil bence

2) çorap işini ben hepsini aynı model-renk çift alarak hallettim.

Doganay salgam'in 1.5 litrelik cam sisesi var, cok guzel. O benim su kabim

Coraplari da askiliga asarken eslestiriyorum. Kurudugunda katlamak kaliyor.

1) çok su içmediğim için (genelde günde 1 litre civarı) bim'deki altılı pet şişelerden alıyorum. toplam 9 litre yapıyor. çok içsem bile 4-5 gün yetiyor. şişeden içiyorum ben direkt. bir kısmını odamda, bir kısmını salonda (evdeysem vaktimin yarısı salonda geçiyor) tutuyorum. dışarı çıkarken de çantama atıyorum şişeyi. susayınca dikiyorum kafama.

2) çoraplarımı eşleştirmiyorum, ciddi renk farklılıkları olmadığı sürece rastgele giyiyorum. genelde biri siyah, biri kahverengi oluyor mesela. görenler başta yarılıyor, deliymişim gibi bakıyor ama sonra alışıyorlar. belki içlerinden hep "deli herhalde" diyorlardır ama bana ne ya, uğraşılacak dert değil. çorap işte. çoğunlukla kimse görmüyor bile ne giydiğimi.

Tchibo'nun 5'li 10'lu çoraplarının her birinin altında farklı bir simge oluyor. Sizin probleminizi çözebilir.

Bardaklar kirlenip bulaşık makinası çabucak dolmasın diye şişeden içiyoruz. Bir ara 1,5lt den içiyorduk, ama sular zamlandığı için 5lt'lik pet şişeden içmeye başladık.

su için productimages.hepsiburada.net şu en soldakinden kullanıyorum suyun tadını bozmuyo.

vagonlife marka. 730 ml

bende 40 ounceluk hydroflask var ondan iciyorum.
bekarken teki olmayan coraplarimi avizeye asardim esini buldukca cekmeceye kaldirirdim simdi esini bulamadigim corabi direkt cope atiyorum.

1) ağzı geniş güzel görünümlü bi spor su matarası kullanıyorum işte. ağzı hep açık.

2) iki renk çorabım bar. gri ve siyah. aldığım zaman 10-20 tane alıp yıkadıktan sonra çekmeceye serbest atıyorum. hepsi karışık. dolayısıyla hem alırken hem yıkandıktan sonra karışık gidiyor. ayda yılda bir de eskimiş olanları atıp yeni alıyorum.

Veri girişi yapacağım biraz. Sonrasında fox ekranlarında sonuçlara kilitleneceğim.

fox.

Fox.

tweetdeck üzerinden belli haber ajanslarının tweetlerini anbean takip etmeyi düşünüyorum.

Cuneyt ozdemir yutub yayini yapacakmis, oradan

lmgtfy.com

www.letmegooglethat.com

Ferikoy'de Yilmaz Tandir Evi var.

Tulum icin net oneririm. Tereyagi da iyi.

Bu arada biz Erzincanliyiz. Babam memlekete gittiginde bir ureticiden alıyordu. Adamin hesabina yolluyor, adam da kargo veya sehirlerarasi otobusle yolluyir. Hayatimda yedigim en iyi tulum o.

Tereyagi da metro market ve migrosun kendi markalarıyla sattığı tereyaginin lezzeti gercege en yakin lezzet ve fiyatlari uygun.

bazı televizyonlarda o özellik var. değil 8 metre yaklaşık 2-3 metrede sıkıntı yaşadım. 5-10 saniye geriden gelmeler, karelenme vs. modem/bilgisayar/tv aynı odadaydı bu arada.

Film izlerken cok sikinti yasamazsin bence sadece mause donuk donuk geliyor. Ama oyun oynayamazsin

smart tv alırsan pc yi bağlamana gerek yok

bazı belirli teknolojiler var, dlna, widi falan gibi. kullandığınız donanımın bununla uyumlu olması gerekiyor, mesela bilgisayarınızdaki kablosuz ağ kartının bu tür bir özelliğe uyumlu olması, televizyonunuzun da bunu desteklemesi gibi. genelde smart tv'lerde oluyor bu fonksiyon, ama emin olmamakla birlikte masaüstü bilgisayarlarda kullanılabilen kablosuz ağ kartlarının neredeyse hiçbirinin bu özelliği destekleyeceğini sanmıyorum.
ağ kartınızın çipseti ile televizyonunuzun özelliklerini araştırıp widi/dlna türü işlevleri destekleyip desteklemediğini bulmalısınız.

Chromecast ile yapıyorum bu dediğini. 3 saatlik filmde 2 defa takılma yaşadım ısındığı için. Sanırım Chromecast 4k falan alırsan sorunsuz izleyebilirsin. Mesafenin ev içinde pek önemi yok ayrıca. Aktarım fhd filmler için fazlasıyla hızlı olacak.

Bunun haricinde miracast yapabilirsin bazı destekleyen smarttv lere.

rs fm'de her gün 17.30 da yavuz oğhan var gündemden haberdar olmak için iş çıkışı güzel olabilir.

İstanbul 97.8
Ankara 96.2
İzmir 91.0
Bursa 101.4
Kocaeli 90.2

şu tarz bir program, günlük olarak youtube a da ekleniyor
youtu.be

İngilizceniz varsa ve dünya gündemini takip etmek istiyorsanız podcast öneririm ( ben öyle yapıyorum). Favorilerimde bbc workd news ve dw’nin hazırladığı inside europe. Podcast istemiyorsanız trt world tercih edilebilir (türkiye eğilimli olma ihtimali var tabii).

Açık radyo, açık gazete değişmezim. İstanbul dışı karasal yayını yok internetten dinliyorum. İstanbul'da 94.9.
Sabah 8-10 arası. Gece tekrarı saat 12'de.
Kayıt arşivi/podcast için: acikradyo.com.tr

The Usual Suspects.

oldboy

Oldboy tokatlae her türlü

1

olağan şüpheliler.

usual suspect>oldboy>mr nobody

oldboy biraz sert gelebilir herkes sevmeyebilir

Tabi ki Usual Suspects.

Oldboyu sakin izleme allahin cezasi film.

basond + 1
The Usual Suspects

İlk ikisinin hikayeyi işleyişi benziyor kısmen. Üçüncü daha farklı o açıdan, hikayeyi sıralayıp birleştirmeyi de sana bırakıyor denebilir.

oldboy rahatsız edici mutsuz uyursun
the usual suspects izle

adam ölüyor

(şaka şaka)

Oldboy'u izleme. Abartılmış bir film bence

Oldboy
Digerlerine göre daha sert ve etkileyici bir film.

Filli boya ve diğerlerinden alabilirsin. Yapı marketlerde de var, mahallendeki büyük nalburlarda da olur. Kendileri istediğin renk koduna göre orada hazırlayıp veriyorlar zaten.

filli, dyo, marshall, hepsi de iyi boyalar. boyacıyla gidip nalburda hangisi varsa ondan alın. zaten markaya göre değil, renge göre seçin. hepsinin kartelası farklı oluyor.

Duvar saten alçı ise, yani pürüzsüz bir zemin ise (yeni ya da yenilenmiş bir dairede böyledir zaten) tam silikonlu silinebilir bir tür alın. Marka önemli değil hangisinde kampanya varsa ondan alın.

Jotun almayacaksan (çok pahalı) Marshall,Dyo, Filli Boya pek farketmiyor yazıldığı gibi.

Hocanin sevenlerini uzmek :/

halkın önünde küçük düşürmek, suçlu olduğu vurgusunu yapmak, pasifize etmek. göğsünü gere gere, normal bir şekilde alınsa insanın aklındaki imaj şimdikinden daha "temiz" şeklinde olacaktı. evet ona özgü değil bu arada, genelde yapıyorlar. ama daha bilinen, "ünlü" insanları daha "insani" şartlarda içeri aldıkları olmuştur.

böyle bişey var zaten. ona özgü bişey değil.

önceden tasarlanmış bir şeydir. polisin (yani devletin) artık ona saygı duymadığını gösteriyor.

bilerek yapıyorlar, imajını bozmak için.

Bruce+1

en.wikipedia.org

bende yapmışlardı. kuruma bağlı. farketmeme ihtimalleri yüksek ama

insan kaynaklarını ara ve hakedişin olmadığını bu sebeple izne çıkamayacağını bu şekilde borçlanmak istemediğini söyle.

bursa da cafe tarzı manzaralı uludağ eteklerinde hünkar köşkü ve seyrü sefa yı
çay içmelik olarak tophane bu dediğim 3 yerde bursa ayaklarının altında
denize yakın olarak gezmelik mudanya-trilye(tarihi) yi önerebilirim.
uludağ kebapçısı nda iskender (fiyat açısından yüksek - mekan tarihi bir yer eski olduğuna bakmayın zaman zaman ekmek kuyruğu gibi sıra olur)
teleferik var (araplar doldu ama genede binilir)
yeşil camii-ulucamii türbeler hanlar(ipekhan kozahan) felan tur atılabilir.
tarihi cumalıkızık köyü gitmeye değer
gölyazıyı öneremeyeceğim en son gittiğimde hayal kırıklığına uğradım toz toprak olmuş resimlerdeki gibi değil aynı zamanda ulaşımıda zor.benim aklıma gelenler bunlar.

attığım linklerden de bakabilirsiniz

onedio.com
www.bizevdeyokuz.com

Ben bana gönderilen parayı WU ile almıştım. Şimdi dekonta baktım da, sanırım sadece ad-soyad ve pasaport numaran gerekli. Para da belirli bir bankaya gönderilmiyor. WU ile anlaşması olan, bulunduğun ülkenin herhangi bir bankasına pasaportunla gidip sana gelen "Mtcn" numarasını veriyorsun ve paranı alıyorsun.

akraban adini soyadini bilse yeter. sen parani alirken pasaport/kimlik ile gidiyorsun. akraban sana mtcn denen numarayi verecek. parayi teslim alirken de o numarayi, adresini, mailini telefonunu, bekledigin para miktarini ve gonderenin adini soyadini belirtmen gerek. hepsi bu.

ben daha önce çektim.

anlaşmalı yere gidiyorsun

bayi
postane
banka vs

bazıları bi form doldurtuyor bazıları direkt alıyor.

akraban sana bi kod vermeli o kodu veriyorsun.

kimliğini veriyorsun

nereden gönderdiğini söylüyorsun

kaç para gönderdiğini söylüyorsun

bu kadar.

form verirlerse onu doldur.

deniz bank ve finansbank form veriyor

ziraat vermiyor

postane de vermiyor.

en son böyleydi şimdi değişmiş olabilir.

Bence ikisi de değil. Bence cumhurbaşkanının sadece ince'yi muhatap almasından kaynaklı. Sanki sadece ikisi seçim yarışını sürdürüyorlar.

Ayni şekilde meclis seçimi de çok arkaplanda kaldı.

Kimsede demiyor ki Akşener yeteneksiz konuşmayı bilmiyor diye
İlla bi komplo arıyoruz

dyp,anap tarzı merkez sağ ama laik oluşumlar eskinin trendiydi. meral akşener tam o çizgide birisi hatta ben tansu çillere çok benzetiyorum.

Yani İnce yandas kanallari arayip canli yayinda zorla kendini dinlettirdi. Davet etmezseniz kanalin onunde miting yapacagim dedi. Bence bu sebeple medyada yer bulabilmis oldu. Boyle bir seyi Aksener de yapabilirdi ama yapmadi. Yeteneksizliginden ya da konusmayi bilmediginden oldugunu dusunmuyorum ama iste belki de akillarina gelmedi boyle bir taktik ya da bunun isleyecegi. Belki de tam da "bakin beni cikartmiyorlar demek ki asil benden korkuyorlar" diyebilmek icin denemediler bile. Ama boyle olmadigini umit etmek istiyorum tabii.
Bu arada Akp belki de ilk baslarda chp'nin adayini karsinda gormeyi avantaj olarak dusunmus olabilir ama suan ben onlarin secmeninin tamaminda İnce'nin imajinin "chp secmeni" oldugunu dusunmuyorum. Kilicdaroglu aday olsaydi bence AKP tabaninin tamamindan red yerdi.

Bu arada ben de İnce'nin ikinci turda Aksener'den daha fazla sansi oldugunu dusunuyorum. Aksener kalirsa da seve seve destekleyecegim tabii ki. Ama İnce acik ve net bir sekilde ikinci tura kalan muhalefet adayi ile elele onu destekleyecegini belirtti. Aksener ve Karamollaoglu bunu suan acik acik soylemese bile ikinci tura kalamazlarsa aynen bu sekilde kim kalirsa elele yuruyebilmeli, secmenini de bu dogrultuda yonlendirmeli tabii.

Mobildeyim editleyemiyorum, "chp secmeni" demisim, "chp adayi" olacak o.

1. Ince ruzgari diye bir sey yok, yuzde 30'u bile gecemiycek. Etrafinizda hep CHP'li oldugu icin size oyle geliyor. Fanustan cikalim lutfen.

2. Etrafinizda CHP'li olmayan kisiler de Iyi Partili. Sanki Aksener su anda baskan, Ince de rakip gibi konusuyorsunuz. Aksener yuzde 15 alir en fazla.

3. Hatirlarsaniz, Aksener kadin oldugu icin ona topuklu ayakkabi firlatmislardi.

Keske dedikleriniz gibi Ince firtinasi olsa falan da ulkeyi yakindan tanimadan konusuyorsunuz.

@Traveller

Sana katılmıyorum ve senin dediğin gibi olmamasını umut ediyorum. Her şekilde İnce en iyi adaydı. Seçilsin veya seçilmesin.

Çevremde İnce'den etkilenen muhafazakar insanlar var. Kimisi oy verecek, kimisi vermeyecek ama hepsinin aynı şekilde düşündüğü bir husus var ki o da Tayyip'in İnce karşısında çok sönük kaldığı.

İnce aday olduktan bir hafta sonrasına dek sonuna kadar Meral Akşener'i destekliyordum hatta İnce nin ikinci turda şansının düşük olduğunu düşündüğüm için aday olmasına karşı çıkmıştım Erdoğan'a yarayacağını düşündüğümde.

Ancak İnce beni bile ikna etti. KK edemedi o yüzden oyum İyi Partiye ve İnce'ye. Doğuda İnce ye karşı sempati dıyuomssı en büyük umut kaynağım. Çok ciddi söylüyorum sadece sandıklara bakacak olsaydık %99 İnce kazanırdı. Ama şu an kazanma ihtimalini %10 olarak görüyorum, %90 RTE. Sebebi malum, hilenin engellenemecek olması.

Akşener bence Demirtaş ın bile gerisinde kalacak gibi geliyor. İnce CHPden, İyi Parti de Akşenerden daha fazla oy alacak.

Akşener'in hareketi görece yeni, her ne kadar İnce birinci turda Akşener'den belki iki kat daha fazla oy alacak da olsa seçimlerin erkene alınmasının belki de en büyük nedeni Akşener.

Muharrem İnce konusunda da bir coşku olduğu doğru ama diğer tarafta da basit matematik var. Ben Muharrem İnce'nin Recep Tayyip Erdoğan'ı geçebileceği bir anket sonucu ya da analiz göremiyorum. Muharrem İnce gerçekten çok coşkulu olabilir ama bu coşku kimi heyecanlandırıyor o önemli...

Açıkçası ben her halukarda RTE'nin ikinci turda başkanlığı alacağını düşünüyorum ancak meclis dağılımı önemli. AK Parti'nin çoğunluğu kaybettiği ama RTE'nin başkan olduğu bir sistem çalışmayacaktır. İşte o arada İyi Parti ve Akşener farklı bir düzleme oturabilir.

Hatirladigim kadariyla yeni sistemde baskan meclisten daha ustun, yani istendiginde erken secime gidilebilir. Eger meclisteki partilerle baskanin partisi arasinda ayrim olursa tekrar secim olur diye dusunuyorum. Hatirlasaniz Haziran seciminde partiler uyusamayinca Kasim secimi oldu. Bu nedenle baskanin kim oldugu cok onemli. Erken secimle parti degisir ama baskan degismez. Bir sanirim artik Baskan meclis disindan bakanlar kurulu olusturacak.

Akşener'in katıldığı bir kaç programı izledim. Meramını anlatamıyor. İnce çok hazır cevap, konulara çalışmış.

Tabii hazırcevaplık siyasette, seçmen nezdinde işe yarar bir durum ama hazırcevap olan ülkeyi iyi yönetir diye de bir durum yok. Erdoğan kitlelere seslenmeyi, oy almayı iyi bilen bir siyasetçi mesela ama 16 yıl sonunda ülkenin geldiği karanlık nokta ortada.

öyle bir şey yok chp yıllardır ana muhalefet, %25'lik bi kitlesi var, çıkardığı aday doğal olarak muhalafet adayları arasında en önde olucak. ince daha kötü bi siyasetçi olurdu %25'in bi kısmını uzaklaştırırdı kendinden, akşener daha iyi bi siyasetçi daha iyi bi figür olurdu farklı partilerden daha çok insanın desteğini kazanırdı o zaman akşener öne çıkardı ama bunlar olmadı pek. akşener belki iyi bi aday olabilir ama ince de iyi hatta baya iyi bi adayç böyle olunca akşener'in öne çıkması suya düştü talimatlık falan bi durum yok hayatın doğal akışı.

medyanın tabi adil olup herkese birbirine yakın süreler vermesi lazım ama maalesef bu ülkede böyle işlemediğinden kalabalık olana sus payı hesabı daha çok yer veriliyor. akşener chp ve iyi'nin ortak adayı olsa bugün ince'nin aldığı süreyi o alacaktı yani isimle ilgili bi durum değil veya iyi tabanı (eski mhp tabanı) chp tabanından daha kalabalık olsa.

şu anda konut kredisinin yıllık masraf oranı 12*0.98 den kabaca %12dir. konut kredisi çektiğinizde ayrıca ekspertiz ücreti, sigorta masrafı gibi masraflar çıkacak.

çektiğiniz parayı vadeli hesaba koyduğunuzda alacağınız oran da vergi hariç orandır. %14ten faize koydunuz diyelim, onun üzerinden vergi kesilecek bir de. ayrıca bazı bankalar 1 aylık vadeyi 32-33 gün yapıp cinlik yapabiliyorlar. bu durumda 1 yılda 11 kere faiz almış olabilirsiniz. oturup uzun uzun hesaplamak lazım

Tapunhqrcı yüksektir hem alırken hem satarken ödersiniz
5 yıkdan önce evi satarsanız gelir vergisine tabi olur o da yüksektir

Kısaca mantıklı değil

Evet mantıklı.

0.98 dediğiniz konut kredisinin yıllık faizi %12'ler civarında. Eğer diğer evinizi yakın zamanda satabilir ve %16-17-18 falan gibi yüksek faizden mevduata koyabilirseniz, zararınız olmaz.

bu soruya kimse net cevap veremez.
çünkü evinizi hangi fiyata ve ne zaman satacağınız belirsiz.
"270 bin liralık evim var" demişsiniz ama 6 ayda 250 bin tl ye zor satabilirsiniz veya tersi 15 günde 280 bin tlye satabilirsiniz.

krediyi kaç yıllık vade ile ödemeyi düşünüyorsun.
takip. konu hakkındaki fikirleri merak ediyorum.

Şöyle bir şey hazırladım:

docs.google.com

Elimde 500.000TL ve 60 ay vade 0.98 kredi için geri ödeme tablosu vardı, onu kullandım. Bankaların geri ödeme hesapları biraz değişik o yüzden elle girdim.

Yanına da 500.000TL ana para ve %13.5 brüt faiz ile geri ödeme listesi koydum. Gelen faiz elbette aylık kredi ödemesini karşılamıyor ve ana paradan yiyorsunuz. Fakat faiz oranı 13.5'te kalırsa zarar etmeden ödüyorsunuz. 13.5 brüt sınır. Altı zarar, üstü kar.

%17 faiz alırsanız 70.000tl kar ediyorsunuz.

Dosyayı kendi hesabınıza kopyalayıp oynayabilirsiniz.

ben değilim ama benim 1+1 evimde benden önce evli bir çift oturuyormuş. Amerikadan gelip uzunca bir süre 1+1 yaşamışlar. Sonra çocukları olmuş, bebeklik kısmını da orada geçirip bebek ayaklanıp biraz büyüyünce daha büyük bir eve geçmek için taşınmışlar.

tanıdığım iki çift bu şekilde son üç-dört senedir, bir problem yaşamadılar.

Eş dost ve arkadaşların ara ara yatıya gelme durumu yoksa 1+1 çok rahat yeterli.

dediğiniz şartlarda gayet yeterli

Bence yeter li fakat mobilyalarinizi hep kullanışlı akilli mobilyalardan seçmeniz lazim. Kucuk evin söyle güzel bir artısı oluyor büyük eve geçince tüm mobilyaları kullanabiliyorsunuz:)

biz yaşadık. yaşanır gayet eğer efektif bir evse. çocuk olunca zorluyor ama. çocukla yaşayan da gördüm ama onlar baya kastırıyorlar, biz rahat rahat yaşamıştık.

ayrıca ben de kışlık kıyafetleri başka yere bırakmıştım. ama alsam bile olurdu çok eşya sevmiyosan rahat olur bence.

zaten 2 yıl yaşayacaksınız düşünmeye bile gerek yok.
aileleriniz yakın dolayısıyla yatıya gelen giden de pek fazla olmaz. olmasın da zaten.
çok kalma meraklısı çevreniz varsa salona açılır koltuk almaya bakın.

çocuk olana kadar her şekilde size yeter. temizliği kolay, ısıtması soğutması kolay. ikiniz de çalıştığınız için pratik olur.

Evcil insanlar misiniz bu onemli. Ben ev guzel yerdeyse 2 kisi yasardim. Evcil degilim. Gelirim de musade ediyorsa pek evde takilmam.

bizim çekirdek aile 4 kişi. çok uzun süre birlikte 2+1 60 m2 evde yaşadık. 75 m2 içinde 1+1 çözülen evin mekanlarının kaliteli ve ferah olduğunu düşünüyorum bizim kutuyu düşününce. çocuk yok. ev arkadaşın da değil yanındaki, eşin. aynı yerde yatıp kalkıp aynı mekanda vakit geçireceksiniz. ben tutardım.

esimle 3 sene 50m2lik 1+1'de yasadik evlendikten sonra. olmaz degil ama sikisik olur, 2-3 sene cekilir ama fazlasi eziyet olur.

yatak odası takımım yok, yatak başıyla baza aldım. (yataş)
daha gelmediği için bir şey diyemiyorum.
yatağın kendisi istikbal.

komodinlerim annemin eski yatak odası takımından. (koleksiyon)
bir de berjerim var.
hepsinden çok memnunum.

salon mobilyaları aynı şekilde aileden kalma.
aralarında antika eşyalar da var, eski ama antika olmayanlar da var.
çok memnunum.

buzdolabı westinghouse, 20 küsur yıllık, bir kere servis görmedi.
çok elektrik çekmesi dışında en ufak sorunu yok.
bulaşık makinesiyle çamaşır makinesini değiştireli 1-2 ay oluyor, ikisi de samsung.
bulaşık makinesi çok matah değil, çamaşır makinesinden aşırı memnunum.
makinenin aşkından ev çamaşırhaneye döndü, devamlı çamaşır yıkıyorum.
kurutma eski sayılabilecek bir model siemens, memnunum.

Yatak idas
Koltuk masa ikea soderhamn koltuk masa unuttum adini
Buzdolabi ve camasir ariston
Tencere tava ikea celik
Baska bir seyim yok.

yatak odası tepe home. memnuniyet durumu orta.
koltuk ryo mobilya memnunum.
yatak idaş hiç memnun değilim.
beyaz eşya siemens ortalama çamaşır makinesinde randıman sağlayamadık.

Yatak odası,salon,oturma odası komple weltew. Assiri assiri memnunum.
Beyaz eşya Bosh yine aşırı memnunum.

yatak odası doğtaş, pek memnun sayılmam, dolap kapagı düştü, şifonyerler gevşedi.
beyaz eşyalar bosch, memnun değilim, tekrar alacak olsam bosch almam.
salon mobilyaları özel yaptırdık. bir sıkıntıları yok.

mobilyalar full artı full ikea.
bulaşık makinesi ve buzdolabı siemens, çamaşır makinesi vestel.

vestel zırt pırt arıza yapıyor, zaten eskidi değiştiricem yakında. belki yine siemens alırım. diğerlerinden memnunum.

Tüm mobilyaları alfemodan aldım. Koltuk takımımdan ve yatak odamdan memnunum.

Yemek odası takımını beğenmiyorum ama o zamanki maddi durum ve evi kurduğumuz şehirde çok seçenek yoktu.

Yatak odamdan çok memnunum, çok fonksiyonel bir takım ama artık üretimde yok.

Tüm beyaz eşyaları boschdan aldık hepsinden memnunum.

Koltuk takımımın modeli alaçatı. Şimdi renk seçenekleri çıktı. Alacaksanız tavsiye ederim hem genç işi, hem rahat hem de leke tutmuyor.

Yatağı alfemo bayi hediye etti, kaliteli bir yatak ama bana sert yatak lazım galiba onu da yeniden alacağım.

Perde ve halı almadım, yeni bir şehre taşınınca alacağım. Annem ve kayınvalidemin eskilerini kullanıyorum.

Mobilyalar IKEA. Salondaki koltuk hariç. IKEA'nın koltukları hoşuma gitmiyor. Aşırı yumuşaklar. Onu Tepe Home'dan almıştık. Çok memnunuz.
Yatak odası filan hep IKEA. Yatak odasındaki en önemli şey yatağın kendisi. İyi yatak al, gerekiyorsa baza olmadan yere at, daha kıymetli :)
Beyaz eşyalar Bosch/Siemens grubundan.

yatak odası+koltuk takımı alfemo. 15 yıl olmuştur alınalı hala taş gibiler.
yatak yataş
beyaz eşyalar çoğunluğu arçelik. bulaşık makinasını yeni değiştirdik bi o miele. bulaşık makinasını miele'nin internet sitesinden aldım. diğer hepsi mağazadan.

(bkz: masko)

Modoko

Ya da ikea.
Enza home, lazzoni filan da bakabilirsiniz.
Mobilyada hep pazarlik payi oluyor

ikea standart. dolaşmayacaksanız ordan alabilirsiniz ama doviz kuru direkt etkiliyor. modoko bence maskodan daha iyi. teşhir ürünü diye koydukları ürünler daha uygun olabiliyor. düğün mevsimi başlamadan alın ne alacaksanız -)

''istanbul'da ucuz ve kaliteli mobilya nereden alınır?'' sorusuna modoko denmiş ama benim tik'imi modoko'ya gidip fikir sahibi olduktan sonra atın lütfen.

ben bellona, istikbal, engince, enza home vb. cevabını veriyorum. bunlar çok kalitesiz ya da çok kaliteli ürün yapmaz. orta seviye yaparlar, bence iyidir. fiyatları da o ölçüde uygudur.

Yoo. Ama cok da ucuz degil bence.

karaca'nın da sitesine göz atabilirsiniz

Ikea dan 2 kere aldık 2 dinde de paslandigi için iade ettik

Ben de bu setten aldim ve paslandi benimki de. Turk markalari gayet guzel, onlardan al bence. Yasadigim ulkede ikea en uygun alternatifti.
Ama paslaninca biraz para bayilip guzel bi marka aldim zorunluluktan.

Ben günlük kullanım için almıştım. Paslanma vs olmadı ama matlaştı çirkinleşti. Ayrıca küçük çatalı olmadığı için onu da başka yerden aldım. Sonuç olarak imkan varsa uygun fiyatlı başka markaları almanızı tavsiye ederim. Trendyolda, markafonide falan oluyor.

a101 i takip edin nehir marka almıştım çok memnunum ve piyasada olanlardan daha ucuza geldi.

Ben almıştım iki senedir kullanıyorum baya memnunum. Tabi ki hisar jumbo gibi değil. Günlük kullanıyorum zaten.

Otoban açılınca o. Daha açılmadı tam olarak bildigim kadariyla

köprü süreyi sadece 45 dakika kısalttı. yalan.

Izmir il sınıri olsa yine tutmaz o is. Yalan bunlarin karakteri.

köprü harici yeni otoyol yapılıyor o da 3.5 saate indirecek

(bkz: yav hee hee)

istediği yolu yapsın, 5 saatten önce imkansız. osmangazi'den geçsen bile bursa'ya 2,5 satte gidiliyor. 3,5 satte izmir'e nasıl gidicen? bi de o süreler gebze'den veriliyor.

Ben 4 saatte gittim.3 saat zor.Bu arada Bursaya 2.5 saatten çok daha az sürüyor.Sabaha karşı sıfır trafikte yola çıkarsanız 1.5 saatte çok rahat varılıyor

Vlc player
itunes.apple.com

film ve altyazı aynı isimli olsun

Vlc kurun, ipad'ı itunes'a bağladıktan sonra sol tepede çıkan ipad logosuna tıklayın. Çıkan sol taraftaki seçeneklerden file sharing'e tıklayın file sharing açıldıktan sonra vlc'yi bulun çıkan listede kafasına basın sağ tarafta bir liste açılacak (boş) oraya film dosyasını ve altyazısını sürükleyin (aynı isimde olmalılar video.mkv video.srt gibi) kopyalama işlemi tamamlanınca vlc player üzerinden videoya erişeceksiniz (yalnızca vlc üzerinden başka bir video yazılımı kendi video yazılımı erişemez videoya)

5 yıl içinse para biriktirebiliyor olmak. Sonra başarının ne olduğunu ben de düşünüp geleceğimi ona göre çizeceğim.

5 yıl bu tür öngörülemez planlar için çok uzun yaklaşımlar. Ancak yine de deneyelim

1.sorunun cevabı başarının tarifi çok bellidir; hangi alanda kavgaya tutuştuysanız o alanda kazanmak. İster mesleki donanım olabilir, ister maddi gelir olabilir isterse, donanım ya da gelir olmadan belirli bir fitle sahibi olmak olabilir, bi' önemi yok. Hayat seni hangi alana ittiyse aslolan şey o alandaki kavganda hayatın seni utandıramaması. Bunu sağlayabiliyorsan başarıdır.

Benim için, başarabileceğim/kavga etmeyi isteyeceğim bir alan yok. Genelde benim durumumda olanlarda durum böyledir, bizim gibilerin elde edebileceği en fazla şey sayısal çoklukların artmasıdır ki bunun da gerek şartları farklı, başka bir diyalogun konusu.



2. sorunda Manevi başarı ve mutluluk ise birbirinden ayrı şeyler aslında; yani şöyle başarı bir miktar mutluluğu arkasından sürükler ama manevi mutluluk için başarıya ihtiyaç olmadığı durumlar daha ağırlıkladır.

Bunun tanımı da tamamen ''kimyasal'' hazlarla ilgili. Başka hiçbir açıklaması yok. Yani bir çocuğun olur sana maddi bir faydası olmaz hatta zararı olur ama senin başka karakteristik özelliklerini kırbaçladığı için; sahip olma,koruma v.s hayal dahi edemeyeceğin bir mutluluk hissedersin.

ya da aşık olabilirsin, o kişinin varlığı bile seni dünyanın TEK mutlu insanı yapar. Yani manevi başarı ve mutluluk tamamen kimyasal faktörler, gece uyanırsın güneşin doğuşunu izlerken birden için neşeyle dolar, ya da güneşe gerek yok (bkz: gece 2 de gelen yakışıklılık hissi) aniden mutluluk hissini yaşayabilirsin.

Kimyasal.

edit: farkettim ki manevi başarıya değinmemişim. Manevi başarı aslında iç huzur dedikleri şeyi sağlayabilmek sadece. Zaten bu manevi sandığımız şeylerin çokcası manevi değil de neyseki o da şimdinin konusu değil, misal kendine verdiğin sözleri tutabilmek manevi bir başarıya belki örnek gösterilebilir.

İstediğin işleri, belirlemiş olduğun zaman dilimlerinde tamamlayıp bitirmek.

1) Üç yıllık iş tecrübem olsun.
2) Yüksek lisansa başlamış olayım.
3) 60-70 bin lira aralığında bir arabam olsun.

Manevi başarı için, bildiklerimi, öğrendiklerimi gerek akademik anlamda gerek profesyonel iş hayatı anlamında başkalarına aktarayım. Ben mühendislik öğrencisiyim. Ortaya bir ürün koyayım. İnsanlar benim tasarladığım, üretilmesine ön ayak olduğum ya da direkt ürettiğim bir şeyden faydalansınlar. Selfie çubuğunu tasarlayan mühendis şu anda manevi olarak mutlu olabilir. İş kurmak da istiyorum aslında. Sadece herkesten farklı olarak, köşeyi dönmek amacıyla değil de gerçekten ihtiyaç olan bir alanda ülkeme, dünyaya hizmet edecek bir şirket kurmak isterim. CEO Bey olmaktan bahsetmiyorum. Direkt Sakıp Sabancı gibi onlarca alanda iş alanı oluşturmaktan bahsediyorum.

Mesleğimi tamamen bırakabilmiş olmak. Bunu yaptıktan sonra gerisi gelir diye düşünüyorum.

(bkz: kendini gerçekleştirmek)

Hayalimdeki isi yapmak. Ayni zamanda manevi basaridir zaten benim icin bu.

Burdan gitmis olmak

şunlar güzel bence. ne kadar benzer, tartışılır tabii.

I feel it coming ve starboy - weeknd & daft punk
high - lighthouse family
get lucky ve lose yourself to dance - pharrell williams&daft punk


daha eskilerden

enjoy the silence - depeche mode
wonderful life - black
over the rainbow - israel kamakawiwo'ole

feel good inc. - gorillaz

jax jones - instruction

C2C
Glass Animals

Son dönemden Portugal The Man - Feel It Still ile yine Bruno Mars’ın Finesse’i eğlenceli.

çıplak ayakla dolaşsan daha antipatik görünürsün, abi nedir o, direkt olarak tuvalet fırçası plastiğinden yapmışlar rengi de benziyor.

istersen bir de sabunluk al takım olur.

hikaye diyenler iyi demiş.

www.youtube.com

Toprağa bağlı olmadan çalışma ihtimali yok, minare gölgesi, davul tozu bu aletler.

acemi'nin dediği gibi led yaktıran anahtarlıklar iş görüyor.

onun yerine podcast dinleyebilirsiniz?

Bence kitaba saygısızlık olur çünkü trafikte kitaba tam odaklanmak mümkün değil. Tam odaklanırsanız da hem yayaları ve diğer araçları hem de kendinizi riske atmış olursunuz. Kitaba tam odaklanamadıktan sonra da kitabın yazılma ve okunma amacı biraz gölgede kalmış olur.

Radyo Tiyatrosu tavsiye ederim

Ben radyo tiyatrosu dinliyorum.

kitap, podcast, tartışma programı denenebilir. tamamıyla size hitap eden bir şey olmalı, o yüzden kişisel. başkası fikir veremez.

örneğin abim sesli kitap dinliyor yolda. ben dinleyemiyorum.

Kitap dinleme isi herkese gore degil. Kimisi sesli kitap acip uykuya dalabilirken, kimisi icin cok rahatsiz edici. Evde baska bir is yaparken, acin sesli kitabi ve size uygun olup olmadigini bulun. Benim icin dunyanin en rahatsiz edici seyi sesli kitap, acildigi ortamda baska bir is yapamiyorum.

yıllarca serviste, otobüste, metroda, vapurda kitap okuyan biri olarak, bu hafta ben de uzun yolda araba kullanırken kitap dinlemeyi denedim fakat yolu takip ederken sık sık konuyu kaçırdım dolayısıyla pek başarılı olmadı.

Once Turkiye'de hakim olur sonra Avrupalilar Turklerden ikinci el satin alirlar.

trafik kekoları varken otonom napsın, türkiye'ye hakim olamazlar.

istanbul ya da herhangi bir şehir trafiğini çözmez bunlar, trafiğin genel sorunu ideal araç sürmek değil ki. 1000 araç 100 araçlık yolda gitmek isterse illa ki birileri birilerini bekleyecek.

otonom araç mı?
istanbul trafiğini otonom araçla da çözemeyiz bence.
zira istanbul'un altyapısı, bağlantı yolları, şehir içi yolları yetersiz.
15 milyon insan avuç içi kadar yerde yaşıyor.
istanbul'un yüzölçümünü bir başka şehirle karşılaştırın, mesela düzce ile, bu insanların nasıl sığdığını göreceksiniz.

otonom da olsa birbirlerine yol vermek zorunda kalacaklar. yol vermek için bir taraf yavaşladığında ya da durduğunda al sana trafik çilesiiiii.
hayır olsun.

ama mesela şehir merkezine araç sokmak veya trafik sorunu olan caddelere araç parketmenin önüne geçilir, toplu taşıma teşvik edilir ve toplu taşıma araçlarının seferleri arttırılır, ve bu araçların daha kaliteli seyahate imkan tanıması için gerekli değişiklikler yapılırsa bir nebze rahatlar diye düşünüyorum.

Ben senin benim omrumun tr de bunu goremye yetmeyecegini dusunuyorum. Cok uzagiz o altyapiya ve kulture.

minibüsçüler azalarak bittiğinde.......

Otonom araçları otonom kullanmak zorunlu değil. Dolayısıyla asla!

bizim vizyonsuz tipler doluşmuş yine. bunlara 30 yıl önce sorsan "kim akşamları oturup bir kutuya bakacak" falan derlerdi. 10 yıl-15 yıla başlarız görmeye.

Sürükle bırak yok ama nokta ekleme var, rota çizdikten sonra ( + ) çıkıyor (paranfez yok sadece artı). 10'a kadar yer eklenebiliyor. 2 tane nokta eklesen rotayı saptırmak istediğin hesaplar heralde. Malesef bazı basit şeyler yok. Mesela google'ın kendi haritani yapma şeyi var my maps mi ne, orada çizgi tool'u ile rota çizme mesafe, alan hesaplama falan var. Normal google maps'te yok ama. Ama google earth'te var. Garip bir sistem

"Böyle gelmiş böyle gider" mantığı.

İnsanların yaptırım gücünün farkında olmaması ve devlet kurumunu kendinden üstün görmesi, yani "Devlet Baba" mantığı.

Devletin de sunduğu hizmetleri lütufmuş gibi göstermesi diyebilirim. Düşün yani sen devlete vergi ödüyorsun, yol, su, elektrik olarak geri dönsün diye. Adm çıkıp "yol yaptık" diye reklam yapıyor. Lan zaten yol yapacaksın. Senin işin o.

kurumlar düzgün çalışmıyor ki.
bu işin doğrusu, halkın değil polis, zabıta vs gibi kurumların yaptırımları uygulamasıdır. emniyet şeridine araç park ettiyse ya da otobüs kanunsuz taşıma yapıyorsa bunun çözümü yaptırımdır, ceza yazmaktır, halkın ortak tepki göstermesi değil.

Ama diyorsan ki niye ek sefer talep etmiyorlar, ortadoğu halkı işte itaate alışmış, garibanlık kültürünü benimsemiş, umursamaz bir halk. yani kültürel.

Yorgunluk, bikkinlik da bir neden olabilir. Hangi birine guc yeter ki tek basina. Insanlar her gun en az birkac boyle durumla karsilasiyor. Bir ses cikar, iki ses cikar, uc dort derken bir seyin degistigi yok ve ses cikardiginda sadece fazladan yorulmus oluyorsun. Bu sefer sineye cekmeye basliyorsun. Bir cek, iki cek,uc dort, gidiyor. Haliyle sineye ceke ceke insan da doluyor; bu sefer birbirine kaba davranarak o siniri bosaltiyor. Metrobuste sana omuz atarak, "Ayagimin altindan cekil" diye bagirarak kucuk sinir bosaltmalari yasaniyor.

Gecen gun bardak iyice tasmisti. Avcilar duraginda metrobus yolculari yolu tikadilar uzun sure metrobuse binemeyince, bos metrobus gelmeyince. Ancak boyle toplu olarak bardak tasacak ki, senin ses cikardigin ise yarayabilsin. Toplu ses cikarmak icin de orgutlenmemiz yok. Uc kisi bir araya gelip slogan atsa icerigine bile bakmadan damgalarlar; diger magdurlar "Yolu tikiyorsunuz, cekilin" diye seni suclar, aslinda onlar icin de cozum aradigina bakmazlar bile.

Korku. Yanlış park eden adama bir kelime ettiğinde adamın seni bıçaklayıp hiç ceza almadan iyi hal tutuksuz yargılanmak vs gibi etkiler ile elini kolunu sallayarak dolaşma ihtimali var. Bundan korktuğu için kimse bir şey diyemiyor genelde. Olay dolaylı olarak yukarıda da belirtildiği gibi yaptırıma geliyor.

Uniq istanbul içinde cafe vergnano var.
Daha bugün konusuk.

zanzibar

kesinlikle jadore değil demeye gelmiştim. ayrıca servisi o kadar rezalet olan bi yerin çikolatası iyi olsa bile ne yazar.. sıkıntılı tavırlı bi apaçi ergen arası bişey sipariş alıyor, çok saçma. sanki orası onunmuş da rahatsız ediliyormuş gibi bir tavırlar. salak ergen :D

godiva'nın çikolatası iyi, sıcak çikosunu denemek aklımdaydı. Bi de bomonti'de çikocu var, orası güzel, oranınki de güzeldir. glorie's.

Godiva'nınki güzeldi, tozdan değil çikolatayı eritip yapıyorlar. Ben içeli 3 sene oldu o zaman 15 liraydı ufacık fincan şimdi 25 olmuştur herhâlde.

jadore tırt. da bizim sedona concept (yeniköy) 'e geçen bi malzeme gelmişti ilk ben tatmak istedim gayet ilginç bir tadı vardı eritilmiş çikolatadan yapıyorlardı.

jadore resmen bimdeki çikibelladan yapıyor lan :(

Solunum fonksiyon testleri var.

nisantasi plus kitchen

Nişantaşı bazlama. 9 iddialı bir saat 9 da çoğu yerde yer bulursunuz

Crepan arnavutkoy
Ortakoy muessese
Levent tribeca

cihangir dogaciyiz

@fosforlu Cevriye, saat 9 da nişantaşı bazlama'da en az 20 kişi sıra beklerler. Kahvaltıdan sonra rahat rahat oturamazlar.

akın restoran. haliç köprüsünün altında hemen. rez. yaptırın ama gitseniz de bulursunuz

Varuna Gezgin.. Beyoğlu, Kumbaracı Yokuşu'nda..

3 gun evet 4 gun hayir.

Tabii ki hayir. Oncelikle saglikli beslenmek isteyen insan disiplinli yasayaack gunluk hayati. Yatma kalkma saati, hareket saati oturma saati yeme saati bilmemnesi belli olacak. Duzenli yasayacak oncelikle.

yumurta haşlayabilirsiniz sabahleyin, yaklaşık on dakika sürüyor haşlanması. o hazırlanırken siz de lavabo ve giyinme işlerinizi yaparsınız. peyniri, zeytini, bir avuç fındık-ceviz içini bir tabağa öncesinden hazırlayıp streç filmle paketlerseniz sabahleyin kahvaltınızı anında hazırlamış olursunuz. genelde böyle yapıyor insanlar. ben son zamanlarda yumurtadan bıktım. kırmızı biberin içine beyaz peynir koyup yemek güzel bir deneyim, bir çeşit sandviç.

öğlende ev yemekleri yapan yere gidiyorum. daha doğrusu esnaf lokantısı. yemeklerin kaliteli malzeme ile yapıldığını pek düşünmesem de fastfood'dan daha iyi olduğunu düşünüyorum.

akşam yemekleri benim için de sorun. çoğu zaman bu öğünü görmezden geliyor. kahvaltılıkla geçiştiriyorum. sabah için kahvaltı da bu sırada hazırlanabilir.

yani evet, üstteki arkadaşların da dediği gibi, kent yaşamında çok zor. bu kadar oluyor, ki hiç yoktan iyidir.

Umursamıyorum dolayısıyla başarmıyorum.

2018 hedeflerime kitap ve düzenli spor-beslenmeyi ekledim. şimdiye kadar bir sorun yaşamadım. aburcubur vs ne varsa kestim.

6,20 evden çıkış. 8 iş başı. hemen sabah küçük kutu sütü+eti litalif 30g ı kaseye bosaltıp yapıyorum kahvaltımı. öğle yemeği hep aynı saatte. 1 de yiyorum. 4 gibi fındık fıstık cok az olacak sekilde. 5 gibi bir kahve. 6 da spora başlıyorum.(fabrika içerisinde spor salonu mevcut.) freeletics yapıyorum. 7 de bitiyor işim. yine kampüs içinde günlük hazırlanmış salata yiyorum. 21.45 evdeyim spor günleri. haftada 3 gün böyle sporla geçiyor. inat etmek kararlı olmak lazım. akşam için işini kolaylaştıracak alışverişi yapman lazım. akşamı hiç düşünmüyorum valide hallediyor sağolsun ama teksen bi tık daha yorulup sağlıklı beslenmek için çaba sarfetmelisin. kolaylıklar diliyorum.

Sabahlari giyinirken yumurta hasliyorum, ofiste peynir yumurta zeytin; mevsimiyse domates yiyorum
Oglenleri haftanin 4 gunu evden goturuyorum. Yemek yapiyorum ozel bu gunler icin.
Aksamlari makarnaya bogulmuyorum. Yemek yoksa da hic olmazsa izgara fish finger ya da makarna yiyeceksem bile ton balikli yiyorum.
Her gun kefir iciyorum. Propolise basladim. Kola vs icmiyorum. Az bisi alkol var tabi ama cook azalttim. Sigara kullanmiyorum. Junk food ve abur cubur severim ama cok azalttim.

Biraz caba ve kararlilikla zor degil.

Mobilde edit yok; ceviz, findik, badem tuketiyorum ogun aralarinda.

Poğaça, sağlıksız şartlarda yapılmış börek vb şeyler yemiyorum kesinlikle. Kahvaltı olarak işe giderken salata , peynir , zeytin tabakları falan oluyor en kötü ihtimalde onlardan alıp yerim. Ekmek hiç tüketmem , makarna ayda yılda bir olabildiğine tüketirim çok az üstelik. Dışarda yemek yiyeceğim zaman da doğrudan protein alacağım besinler tüketiyorum. Yanımda da genelde kuru erik, kayısı , yaban mersini ve üzüm gibi meyvelerden bulundurur, yerim. Geç saatlerde yemek yememeye özen göstersem de onu her zaman başaramıyorum.. Spora da yazılıp gitmeyen biriyim zamanla onu aşarsam şimdilik idare ederim.

@mor oje +1 kahvaltıda ekmek daha bir tercih sebebim olduğu için yerine badem ve ceviz yerim, deneyin siz de seveceksiniz :)

Hafta sonu beyaz ekmek yiyorum kahvaltida. Eger hafta ici ekmek istersem 1 dilim eksi mayali cavdar tercih ediyorum ben. Ama cook uzun zamandir hafta ici kahvaltida ekmek yemiyorum.
Kuruyemis, ara ogunde daha iyi oluyor, gozumun donmesine engel oluyor :)
Sabah ac karna kefir ictigim icin cok acikmami engelliyor aslinda, ekmege gerek kalmiyor ;)

Hiç dikkat etmiyor, canım ne çekiyorsa onu yiyorum imkanlar dahilinde. Lezzeti önemsiyorum ama.

Yediğim her şey sağlıklı değil ama belirli bir düzen içinde, denge kurarak besleniyorum. Açıkçası salınca öküz gibi şişeceğimi bilmesem hiç sağlıklı beslenmeye uğraşmazdım, dünya canının çektiğini yiyemeyeceğin bir yerken hiç eğlenceli değil.

Yemek şirketiyle anlaştım, diyetime uygun 3 ana 2 ara öğün bırakıyorlar her sabah. Geçen dönem sizin gibi besleniyordum, yavru ayı gibi oldum :(

İşe başladıktan sonra çöp gıdayla beslenen biri olarak huzuru, bir gün öncesinden ertesi gün ne yiyeceğimi planlamaya başladığım an buldum. Akşamından yemekleri hazırlıyorum ve yanımda taşıyorum. Atıştırmak için de çantamda sürekli fındık fıstık bulunduruyorum. İlk hafta zorlasa da düzeni oturtunca devamı geliyor, canım yemek yapmak istemiyor bahanesine sığınmamaya çalışıyorum. Zamanla, çok vakit almayacak pratik seçenekler yaratmayı da öğreniyorsun vs..

ofis uygulamaları ve internet için yeterli.

Kanser eder adamı benden söylemesi. 5 yıllık bir i5 işlemcili bilgisayar al bundan daha fazla performans elde edersin. Biz o hataya düşüp aldık sen etme.

bu dediklerini tablette bile yaparsın.

ssd var iyi hoş da bu işlemci hızı ne?

ne demek numerik klavye yok!111

Ben kullanıyorum aynısını. Sorun yaşamadım açıkcası. 3 yıl önce ki i5 işlemcili bilgisayarım bunun içinden geçer orası ayrı ama yapacak birşey yok bu zamanda bu kur fiyatıyla ancak bu bilgisayarları alabiliyoruz. Oysa ki geçen seneye kadar bu paraya i3 işlemcili bir bilgisayar alabiliyorduk.

Kısacası günlük işlemlerin için kullanabilirsin dizi, film falan üzmez. Ofis işlemleri için birşey diyemeyeceğim çünkü hiç denemedim. Internette de 5-6 sekmeden sonra hafiften cortlamaya başlar haberin olsun. Onun dışında bu fiyata SSD olması iyi, sen bilirsin.

Kanser. Alma.

www.istanbulretina.com

göz doktoru vardır murat hoca vardır o derece.

ben buldum, konjunktuvite :)
Bence cerrahpaşa'dan bir randevu al,
Kamyon kamyon deneyimleri olduğu için hızlıca çözsünler sıkıntını,

Eger aliden alacaksaniz gumruge takilma ihtimali buyuk.

Ben revenger aldim tr. Den, sanirim ben beceremedim pek bu isi her hafta coil degistirmek pahali geldi once rdt aldim, hazir sarili tel ve pamuk falan baya iyi oldu oyle, eger ugrasabilirim dersen boylesini tavsiyee

Al. Ama girer mi ülkeye?

Esigaram.us bu siteyi inveleyin. Joytech aio baslangic önerimdir

hemen alır bırakırım sigarayı diyorsanız tr'den alın. gelmesi 1 ay sürer o da tabii gümrükten sorunsuz geçerse. smok v8 stick'ler var 170 liraya falan satılıyor onlardan tavsiye ederim.

bu tiplerle başlarsan nefret edersin

522st'yi kullandığım zamanları düşünüyorum sonra depoyu fulle ağabey diyorum.

mesai saatlerinde toplu ulaşım daima bir tık öndedir bende ne kadar kötü olursa olsun şöför çeker trafik derdini ben müzik dinler hayallere dalarım. metrobüs vs stresi şöför koltuğundaki trafik stresinden daha az.

sapıklık.
bugün sınav mınav bir şey varmış. evden çıkıp bir simit alıp geleyim dedim, yürüyecek kaldırım kalmamış. dağın başı olsa anlarım da moda ya gelmek için toplu taşıma alternatifi baya bol. kimse kıçından taviz vermek istemiyor, devlete çalışıyor böylece.

Alman milli takımı bile metro kullanıyor yeri gelince.

www.youtube.com

Bu adamların her birinin en son model arabayı alacak parası vardır eminim ama toplu taşımayı kullanmayı biliyorlar. Bu ulaşım ağı gelişmiş olan ülkelerde görülen bir durum. Türkiye henüz bu yeterlilikte değil. O yüzden insanlar rezil olmamak için araba alıyorlar ve o süreye katlanıyorlar. Çok sıkıntı çekmediğiniz bir güzergah kullanıyorsanız toplu taşıma daha uygun.

o trafiği yaratanların çok büyük kısmı siizn gibi kiralık şirket aracı kullananlar. sabah köprü trafiğinde araçların plakalıklarına bakın 10 araçtan kaçında rent firmasının ismi yazıyor. şirketler artık müdür satışçı pazarlamacı kim varsa araba veriyorlar

millet keyfinden feragat etmek istemiyor :)

evi isin yakinina tasidim.10 dk suruyor. hayat kalitesi arttirma listesinin ilk sirasinda bu var bence.

markette iyisini bulman zor. ben bi yufkacıdan alıyorum ve baya iyi. ismini hatırlamıyorum ama genelde öyle yufkacılarda veya daha ufak marketlerde donduruculu ufak dolaplar içinde açık satılan mantılar daha iyi oluyor.

Migros’ta açık satılan üçgen mantı hiç fena değil. Aynı ürünü paketli de satıyorlar. 500gr olarak.

edit: tokana önerilmiş. piyasadaki en dandik mantı tokana bence. bim'deki içi etsiz olanlar bile daha lezzetli tokana dan.

ben sahin'inkini begeniyordum.
hem kucuk acılmıs, hem de gercek etli.

tokana diye bir firma var. onlarınki gerçekten çok çok iyi. migrosta var mı bilmiyorum ama carrefourda var. asla pişman olmazsınız garanti veriyorum.

Şahin Kayseri mantısı en iyisi. Lezzetli de. Arada alır yaparım

bim de satılan mantı benim hoşuma gidiyor.(adını şu an hatırlayamadım)

migros üçgen mantı.

Bim'de, peynirlerin durduğu soğuk dolapta duran, büzülmüş gibi değil de üçgen şekilde katlanmış bir mantı var. Herhalde markası Ekmecik'ti. Sert, plastik kapta. Onu seviyoruz biz.

Şehrinde peynirci baba varsa oradan alabilirsin. Migros'takiler de güzel

aslı börek fena değildir. veya yerel yufkacılardakileri deneyebilirsin.

Her hafta mutlaka mantı tüketen birisi olarak şahsi puanlamam şu şekilde;
Şahin 5/10
Bim 6/10 (sert plastik kaptaki)
Migros 7/10
Yeni bulduğum yufkacı teyze 9/10
Ankara’da isen adres verebilirim:)