Ekşi Duyuru

Seni sınadık mı demişler şaka gibi. Valla ben taksi şoförü olsam tipini beğenmediğimi almam taksime. Bir de yetmezmiş gibi ıslık çalacaklar geri döneceğim. Gereksiz risk almış. Arabaya alması bile risk.

Onların fikir değiştirdiği kanaatine kesinkes varmıştır.

O anda olan durumla ilgili bir husus bu. Evet geri dönmesi de bir risk ama tatlı söz yılanı da deliğinden çıkarıyor.
Gerçekte yumuşak söz tesir ediyor.

(Taha suresi 44. ayeti aklıma geldi.)

bana da hikaye gibi geldi. her yolcuya anlattığı, zaman içinde bazı detayları değiştirdiği bir efsane bence.

daha en başta senin hikayene inanmadım. taksicinin anlattığın nasıl inanayım. taksici olacak ama pollyanna gibi de olacak. sıkı hikaye kardeş.

Hikaye olabilir zira zarar verecek adam çıkartıp para vermez

taksici senelerce istanbul trafigine maruz kalinca devreleri yanmis gibi.

bir gün anlar hatasını bence. iyilikten maraz doğar demişler, biz kim oluyoruz da ataların sözünü atlayacağız?

hikaye olabilir de, ben dert etmiyorum şahsen. siyaset ve ibb nin taksi kararı diyorum biner binmez. onlar kendi kendilerine anlatırken yolculuk bitiyor ben de sıfır yorulma ile iniyorum.

(bkz: captagon)

Diktatörlük içinde ezilmis cahil yaşayan insanları hayallerle besleyip captagonla haplayıp sürüyorlar meydana sonra netice bu

Hocam bunun Özbek ya da Tacik olmakla falan ne alakası var?

ABD (ya da NATO / İsrail) bu adamların yaptığının binbeşyüz katı katliamı her yıl yapıyor, "bu batılılardaki katliam güdüsü nereden geliyor" diye soruyor muyuz?

İnsan vahşi bişey. Savaş da insanlığın tarihinin en başından beri var. Yöntem de imkanlarla alakalı. Bu adamlar anca eline silah alıp konser salonu basabiliyorlar, F-16'ları olsa onunla hastane de vururlardı diğer herkes gibi.

Apoca + 1
Cahil, az gelişmiş, zaten vahşi yaşayan bir toplum. En ufak kavgada karşıdakinin kafasını kesmek anormal bir durum değil oralarda.
Biraz para + beyin yıkama ile herşeyi yaptırabilirsin.

Uzun yıllar diktatörlük altında ezilmiş, ne Rus ne Türk ne de kendi milletlerinin sıfatlarına layık görülmemiş ve kendine bir aidiyet çatısı arayan bu erkeklerin beynini mücahitlik gibi onlara göre onurlu bir mertebeye ulaşma yolunda yıkamaktan daha kolayı yoktur sanıyorum.

Benim çevremde yaptığım işle bağlantılı olarak bu milletlerin hanımları çok fazla bulunuyor, haliyle kültürel deneyimlerimizi de sık sık birbirimizle paylaşıyoruz. Söz konusu milletlerin erkeklerinde benim fark ettiğim kadarıyla yoğun bir normalleştirilmiş şiddet eğilimi mevcut. Kadınlardan biri ''Bizde düğünde damadın geline dayak atması normaldir, sizde olmadığını görünce şaşırdım. Baba evinde abi ve babalarımızdan, evlenince de kocamızdan dayak yemediğimiz hafta olmaz. Sizdeki İslam hocaları eşlerini dövenlere kızıyor, bizimkiler aksine bunu teşvik eder.'' gibi şeyler anlattığında şok olmuştum. Bu adamlar adeta kimliklerini şiddetle anlamlandırıyor, sosyal hayata şiddet temelinde kanalize olabiliyor ve bu normal insanlar için çok ürkütücü.

Her millette olabiliyor böyle canilikler.
Meksikayı mafya savaşlarıyla, Filistin'de hala olanları anlatmaya gerek yok.

Bazı katliamlar da üstte belirtildiği gibi resmi olarak devlet eliyle yapılır.
Ama medyanın kendisi buna savaş(!) diye yorumlamamıza sebep oluyor.

Rusya'daki olay farklı. başlı başına bir örgüt işi değil.
Örgütü maşa olarak kullanan batının bunda etkisi daha büyük.
Muhalif lideri kim vurduya giden, seçimi daha yeni kazanan putini daha kötüsünü yapmaya zorlama çabası söz konusu.
Batı, bu savaşta istediğini alamadı.
Ambargolara rağmen Rusya'nın ihracat ürünleri her türlü yine satılıyor.

İnsan her şeyi yapmaya meyilli bir varlık. Az bir parayla dahi kendi sonunu düşünmeden veya bana bir şey olmaz diyerek sözde özgüven sahibi insan ortalıkta yeterince var.
Sadece cahillikten değil bazen eğitimli, kültürlü olanlar bile bu kötü işlerin içinde olabiliyor.

Yazılanları okumadım ama kaybedecek şeyi olmayan bir insana papayı bile kurş.. neyse ya bana ne.

Özbek, Tacik, Afganlarla beraber çalıştım. Radikal, gerici din söylemleri bu toplumlar içinde yaygın. Radikal din örgütleri de buralarda karşılık bulabiliyor. Zaten Afganistan ile sınır komşular. Birde Sovyetlerle olan karışık tarihleri var.

facetime ve whatsapp video call çalışmıyor diye biliyorum dubai cihazlarında.

olur gayet. ben normal süpürgeyi hiç kullanmıyorum. robot al kesinlikle.

Robot + kablosuz en iyi kombinasyon bence ama ev ufaksa sadece kablosuz da olur. Yalnız naçizane fikrim dyson’a o kadar para bayılmayın. Örneğin v12 modeli Amerika’da 500 dolar, burada 23 bin lira. Xiaomi g10 ise iki ülkede de hemen hemen aynı fiyata satılıyor, yedek parça fiyatlarına hiç girmedim.

Kablosuz dyson+robot kullaniyorum, cok memnunum

dyson v12 + roborock s5
bu ikiliden çok memnunum.

robot süpürgenin fırçalarını arada bir değiştirmek gerekiyor. yoksa temizlik performansı düşüyor.

robotla ne kadar süpürsem de dyson'la geçince yine bir şeyler topluyor. topladığı genelde tüy (iki tane çok tüylü kedi var evde)

robot süpürge 40dk'da falan süpürüyor evi. kafa şişiriyor. cep telefonu ile emir verip evde değilken temizlemek en güzeli.

dikey şarjlı süpürge ile 5-10 dk süpürüyorum toplam. bazı günler hiç almıyorum bile elime.

tek yaşıyorsan, küçük evse, hayvan yoksa sadece robot bile yeter. dyson + roborock s5 60bin tl ediyor. daha ucuza mal edilebilir hayvan yoksa.

uzun saç varsa s5 veya tek fırçalı bir robot süpürge almayın. saçlar süpürgenin fırçasına dolaşıyor, sık sık fırçayı temizlemek gerekiyor.

dyson yerine normal bir şarjlı süpürge de iş görüyor.

biseysorcaktim + 1

miele'nin kocaman c3 animal bi sey supurgesi var, 6 yillik falan. onun uzerine roborock s5 almistik evde kedimiz varken, pratik olsun diye.

gectigimiz black fridayde dyson v12 aldim. o zamandan beri miele'yi 3 kere falan kullandim sadece.

robot supurge + dyson benzeri iyi bir supurge is gorur.

xiaomi'nin ve tineco'nun dikey supurgelerini uzunca bir sure inceledim, filtrelemesi dyson kadar iyi olmayinca indirimde dyson bulunca alip gecmistim. ancak kesinlikle onlar da dusunulebilir bence.

Bazıları lor vs kullanıyor börekte ama ben sevmiyorum pek. Genelde beyaz peynir, beyaz peynir yoksa ezine peyniri vs kullanıyorum.

Yurtdışındaysaniz Gazi Beyaz Peynir en iyi alternatif bence.

Vallaha ben eriyen peynir manyağı bir insanim. Ama hanim, fransiz, börek ve poğaçalari beyaz peynir ile yapıyor genelde. Iş yerine yapti bir kere, insanlar saldirdi böbreğe.
Hanımın dediğine göre beyaz peynir tuz vs olarak da iyi oluyor. Lor vs tuzu az geliyor.

Börekte yumuşak kıvamlı beyaz peynir, poğaçada yağlı bir tulum peyniri (yağlı olması erimesi için önemli) çok güzel aroma veriyor.

Yagli beyaz peynir veya ezine, icine azicik da kasar harika oluyor

Köy peyniri veya kaşar loru süper oluyor :)

Ben en son sek tam yağlı beyaz peynir kullandım harika oldu.

Organik süt alıp kaynarken içine yarım bardak sirke dök. Renk yeşile döndükten sonra süz. Tortusu, hakiki lor peyniridir ve börekte muhteşem olur. O yeşil suyu hamuru hazırlarken su yerine kullan.

Hem ucuz, hem doğal hem de diğer peynirlerden daha lezzetli

@logisticsmanager hangi marka beyaz peynir kullanıyorsunuz ?

sons of anarchy dizisinin bir bölümünde böyle bir sahne vardı ama bir bak istersen. Karakterin adı otto'ydu. Ne yaptılarsa konuşmadı.

7 yaşında olan için pasolig'e gerek yok, turnikeden sizinle geçer. 10 yaşında olan için prosedur gereği pasolig lazım ama kapıda müsamaha gösteriyorlar. o risk alınırmı tercih sizin ( 12 yaşında yeğenimle defalarca girdim )

Ben de kaynak yapıp bir şey sorayım.

Bu passo takıma özel oluyor sanırım. Başka takımın maçına gidemiyor muyuz?

Yani biz Ankara'da yaşıyoruz ve Fenerbahçeliyiz. Fenerbahçe passosu alsak takım Ankara'ya yılda 1 kez geliyor. Yani ben oğlanı Ankaragücü - X maçına da götürmek istiyorum, stadyum görsün. Ankaragücü passosu alsak, fener maçına gitmek istesek gidemeyiz.

Nasıl oluyor?

kibritsuyu
bunu tamamen takımlar belirliyor.
ankaragücü fernerbahçe maçı için deplasman yasağı yoksa fener passolig ile sadece deplasman tribüne gidersin. ankaragücü passolig ile zaten girebilirsin. takımlar baktılar ki ellerinde hala bilet var, önce atıyorum takımsız passoliglere de açıyor, hala bilet varsa diğer takım passolarına da açıyor.
büyük maçlarda biletler tükenir ama diğer maçlarda her türlü girersin.

rebull, zara home olabilir.

Miniso'da güzel kokular vardı en son baktığımda.

zara home'unkiler güzel ama tabi hepsi çok zararlı.

ya niye mantikli olmasin ki. insanlarin airfryer a hype, moda filan demesine zerre anlam veremiyorum. hem enerji hem zaman olarak inanilmaz verimli.

evet teoride fanli firin. ama fanli firina göre minimum 60% daha verimli ve hizli.

ortalama bir fanli firin 200 watt ve ne yapilirsa yapilsin 5-10 dakika isitilmasi gerekiyor.

haftada 6 saat firin kullanan biri neredeyse 1 saat isitma icin ekstra acmali makineyi.

firinda 20 dakikada pisen airfyerda 12 dakikada pisiyor.

yani yaklasik 2,5 saat ekstra firin calisiyor.

haftada 3,5 saat fazla firin calistiriliyor yani. yilda min 150kw elektrik tasarrufu sagliyor ortalama bir aile/kisi icin.

bunun yaninda zaman tasarrufu yari yariyadan fazla. her hafta 2 saat kazaniyorsunuz.

kisaca inanilmaz pratik ve mantikli.

benim evimde aldigimdan beri bunu pizza ve kek harici neredeyse normal firini acmadim.

çok mantıklı, 6-7 aydır kullanıyorum.
patatesi yarım saatte az yağlı şekilde bulaşık çok çıkarmadan, başında beklemeden pişiriyorum.
balığı çok güzel pişiriyor etraf batmıyor. fırın kadar hacmi olmadığından hem zahmeti az hem elektrik tüketimi az.
sebze kurutmasıda güzel 1-2 defa yaptım ama yüksek dereceye çıkarmadığım için 1-2 günde tadı değişti. biraz yüksek derecede yapılırsa çıtır çıtır yapılabilir.
yağsız köfte yapabiliyorsunuz, incik tavuk çok güzel yapıyor 15 dakikada.
tek eksisi ona özel yer ayarlamanız gerekiyor hacimli bir alet sonuçta.

Mantıklı.

airfryer zaten tek yaşayanlar için mantıklı ve pratik. güle güle kullanın

Çok mantıklı. Mutfakta geçirdiğiniz süreyi azaltıyor. Ben mesela sulu sebze yemeklerini sevmem küp küp doğrayıp atıyorum. Yoğurtlayıp yiyorum. Milföyden atıştırmalık börek, mini pizza tarzı şeyler yapıp yiyorum hemen. Tatlı da yapabiliyorsunuz.

Evet cok mantikli, firin kullanimim %80 azaldi.

Bende philips var, haznesi kayar hazne diye onu tercih etmistim. Tefal de cok iyi diyorlar

İlk aldığım tefaldi çok memnundum,resmen hayat kurtarıcı. Oglum üni yi kazanıp giderken ona verdim,sürekli kullanıyor.

Bu sefer açtığı boşluğu doldurmak için philips aldım. O olmadan ne yapiyormusum diyorum.
Ve çevreme aldırtıyorum.

Çözüm değil ya yeni hat aldım hiçbir yanlış bir yerde numaramı paylasmadim yine de mesajlar geliyor. Operatörler paylaşıyor özellik Vodafone

Şu an en güncel uygulama sanırım "OtobüsümNerede" çok takılmalar oluyor özellikle harekete geçince çoğu zaman bulunduğu durağı gösterme özelliği aktif olmuyor ama saatler doğru en azından.

Trafi iyidir.

iyice uzman olana kadar,


-kesinlikle kredili işlem yapmayın
-başkalarının aklı ile hareket etmeyin yani hisse almayın ve satmayın
-ihtiyacınız olana paranızla girmeyin, alıp satarken vadenizi belirleyin, paranızın tamamıyla girmeyin , ve sepet yapın.
-önce ekonomik ve siyasi hava koklayın, sonra sektör sonra hisse seçimi ,sonrasında giriş ve çıkış fiyatı belirleyin, düşenin dostu olun.
-belirli bir tecrübeye sahip olana kadar kendini ispatlamış fonlardan , fon sepeti yapın. Hisse alım satım işlemlerini sonraki aşamada yapın.

kısa süreli yatırım düşünüyorsan makas kurları nedeniyle bankadan altın,dolar alınmaz.

uykunu kaçıracak veya seni strese sokacak bir yatırım yapma, çok yıpranırsın.
yatırımda ne zaman girdiğinden ziyade ne kadar kaldığın önemlidir.
hisseleri çeşitlendir, hisse fonları ve yabancı borsaları ve yabancı fonları da düşün, etf..vs gibi, yani kendini bir yerle sınırlama.
değerli madenler zaten döviz cinsinden yatırım demek
tüm komisyon oranlarına bak karşılaştır tabi bankadan yapmak iyi bir fikir değil.

- time in market beats the timing in market
- 10 yil boyunca tutmayacaginiz bir hisseye 10dk bile sahip olmayin (trade ve teknik analizden bagimsiz, yatirim dedigin icin)
- bir esya alirken nasil saatlerce arastirma yapiyorsan, ayni ozeni aldigin sirketler icin de gostermelisin.

ilk aklima gelenler

Döviz ve altınin bir yatırım aracı olmadığını öğrenerek başlayabilirsiniz. Yatırım fonu alın ve bu süreçte borsayı ozellikle temel analizi ogrenin. Yaşar Erdinç hocanin boffindeki temel analiz eğitimlerini izleyin yeter. Sonra yapmanız gereken tek şey paranız yüz kat artınca nereye harcayaginiza karar vermek

Kesinlikle tüyo almayın. Tüyo alarak yatırım yapılmaz (dünyanın en aptalca şeyi) Saçma sapan gruplara üye olmayın, kulaktan duyduklarınıza inanmayın, YouTube videosu izlemeyin. Medyadan yorum izlemeyin/okumayın. Kısa vadeli yatırım yapmayın.

Şunları yapın: muhasebe eğitimi alın bilanço okumayı öğrenin, Temel muhasebe ve temel iktisat eğitimi alın. İktisat teorileri ile ilgili kitaplar okuyun.

mis.

File Market - Harras markalı ürünleri

migrosun kendi markası tavuk ve et döneri hanım çok beğeniyor.
A101 murat bey kaşar.

Zaruri sebepler varsa isimle birlikte değiştirmek daha mantıklı gibi ama zaman içinde veriler yine sağa sola bir şekilde saçılacaktır. Bir çok kurum ve firmanın bir çok verisi internette ve ortalıkta .

Ben de okuyunca merak ettim baktım. Fakat; Nüfus Hizmetleri kanunu Md.46 demiş ki; "Kimlik numarası, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfus kayıtları arasında bağ kurmak, kişilerin kaydına ulaşmak ve kamu kuruluşlarında tutulan kayıtlar arasında ilişki sağlamak amacını taşıyan bir numara sistemidir. Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kişiye bir defa verilir ve değiştirilemez."

2016'da sözlükte birisi daha sormuş

eksisozluk1923.com

Oradaki entrylerden birinin söylediği şey hala geçerli, tc kimlik numarası kişiye bir kere verilir ve değiştirilemez.

Bence de değişebilir olmalı ancak tc kimlik numarası esasında isimden farksız kullanılıyor. Aynı isimde olan insanların böylelikle karışma şansı olmuyor örneğin. Yoksa kimse sadece tc kimlik numaranızı biliyor diye adınıza işlem yapamaz. Yine de haklısınız.

Aslında istense authenticator tarzı rastgele üretilen tc kimlik numarası sistemi bile kurulabilir ve tc kimlik numarası kimlik doğrulamada daha etkin hale getirilebilir ama bunun riski çok daha büyük olacaktır, insanların kullanmayı becerememesi de cabası.

Onun için şimdiki gibi değiştirilmesinin çok da bir esprisi olmayacak düşük profilli bir tc kimlik numarası daha iyi bir şey.

Kişisel verilerinizi sizin izniniz olmadan yayımlayan web sitesini uyarmanız değiştirmiyorsa sulh ceza hakimliği vasıtasıyla sayfa engelletmeniz de bir çözüm

tc kimlik numaraları rastgele verilen numaralar değil, belirli bir düzen içinde ilerliyor. son 2 hanesi, diğer 9 hane üzerinden modüler aritmetik kullanılarak oluşturulan bir formüle göre belirleniyor. bir çeşit kontrol mekanizması. ilk 9 hanesi ise 29999'ar artıp azalıyor.

yani tc kimlik numaranızın son 2 hanesini atın, kalan 9 haneden 29999 çıkarın (veya ekleyin), yeni bulduğunuz 9 haneli sayıya o modüler aritmetik formülünü uygulayarak son 2 hanesini de bulun, ta taaa ailenizdeki bir başkasının (muhtemelen sizden önce veya sonra doğan kişinin) tc kimlik numarasını buldunuz. 29999 ekleyip çıkararak ve son 2 haneyi hesaplayarak kütüğünüzdeki herkesin tc kimlik numarasını bulabilirsiniz.

o yüzden değişmez, değişemez. bir sırası, düzeni var.

tc kimlik vermekle ad soyad vermek arasında fark yok güvenlik açısından

inan ki değiştirirsen burnun boktan çıkmaz. bir sürü devlet dairesinde sorun çekersin. sistemlerde hata alırsın. bankasal işlemlerde problem çıkar. sonuç olarak daha kötü olur.

www.nvi.gov.tr
"Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası kişiye bir defa verilir ve değiştirilemez."

kibritsuyu +1

ben bu sekilde bazi aile uyeleriminkini buldum.

TCKN cok gizli bir bilgi degil ki zaten? malum sahisinki bile internette bulunabiliyor.

ps: eksisozluk nickini degistiremedigimiz dunyada tckno degistirmeyi istemek hayal gibi bir sey.

Campout 1,5 kilo, yeni aldım.

www.hepsiburada.com

Bi de Amazon'da vardı 900 küsür gramdı ama pahalıydı.

www.amazon.com.tr

bir sure sonra hepsinin ağzı gözü yamuluyor. ucuzlarından alıp iki sezon kadar kullanmak en mantıklısı

www.koctas.com.tr

bundan var bende 3 senedir kullanıyorum. kumaşında yırtılmalar var, seneye aynısından bir tane daha alırım. çok para vermeye gerek yok. bu arada bunlar 45-50 liraydı iki üç yıl önce. iyice fiyat algımız dağıldı

Campout var bende. 3 senedir kullanıyorum. Bu sene kumaşın demire giren kısmı koptu ki çok ağır değilim. Ayakkabıcıda tamir ettirdim ama ne kadar süre gider bilmiyorum. Bence de şu sağda solda satılan yönetmen sandalyelerinden alıp gittiği kadar kullanmak daha mantıklı. Ama çantaya atayım, bisiklete koyayım dersen campout.

Bende sorun yok. Uygulamayı baştan yükle.

bende de her seferinde şifre soruyor. iphonespor

Aynı problemden dolayı İBB’ye mail atmıştım ve aşağıdaki yanıt gelmişti:

“Başvurunuz incelenmiş olup, telefon ayarlarınızdan İstanbulkart kısmına girerek face ıd özelliğinizin açık olduğundan ve uygulamanızı silip tekrar yükleyerek uygulamanızın güncel olduğundan emin olmanızı rica ederiz. Bilgilerinize sunar, iyi günler dileriz.“

Sonra yeni güncelleme gelince sorun düzelmişti.

Not: ios

Savunuyor demeyelim de kutuplaştırıcı dilden uzaklamış daha kucaklayıcı bir dil kullanmış ilginç bir şekilde. Gerçek düşüncülerinin öyle olduğunu sanmıyorum danışmanları veya birileri seçim odaklı konuşması için taktiksel olarak yönlendirmiş olabilir oy vermeyenlerin de sempatisini kazanmak için.

ben de sizin gibi yorumladım bir cümle muhafazakarlara bir cümle sekülerlere. kim nereyi istiyorsa orayı alsın.

sonuçta bunlaaaeaar şortla voleybol oynuyor diyebilirdi. tepki çekmemek için pek ortalıkta görünmemeyi düşündüğü için öylesine ortaya karışık bir şey demiş geçmiş.

Siz bir de seçimden sonra dinleyin.

ya daha bugün rtük "lgbt propagandasına dur de" diye kamu spotu yayına soktu tüm kanallarda.

erdoğan'ı 2 gündür tanımıyoruz. söyledikleri gayet açık.

sadece rende binasından yönetildiği daha önce ortaya çıkan bazı twitter sayfaları bakın ebrar'ı savundu diye girdi. herkesin kafası o yüzden karıştı.
"bir grup azınlık" olarak sekülerleri görüyor. "tüm bireyler" olarak kendilerinden olanları görüyor. lgbtleri insan yerine koymuyor ki.
kendi kitlesini birleştirmeye milliyetçi-muhafazakar-merkezdeki atatürkçüleri vs tutmaya çalışıyor.

çok fazla ortaya konuşmuş. tamamen politik hareketler. 2+2=4 dese matematiği bile sorgulama ihtiyacı hissederim.

RTE geçen gün de ek mtv'yi eleştirdi galiba. Kendi kendine iyi polis kötü polis oynuyor gibi.
Bu paragrafta da klasik monserler, laiklikler eleştirisi gibi başlamış. Bunlar zaten kendi kesiminin duyunca orgazm olduğu ifadeler. Manası önemli değil. Tınısı yetiyor.

Tanımasak bilmesek ne güzel, ne yapıcı, ne birleştirici konuşma deyip takdir edeceğiz...

Muhalefetten umudu kesen bir kitle rte'nin en ufak bir açıklamasından medet umar olmuş. Biraz daha açıklama yapsa "yok ya o kadar da kötü adam değil" diyecekler. Muhalefet partilerinin durumu o kadar vahim işte. Yoksa rte ve lgbt'ye ılımlı yaklaşmak ne alaka yani.

Twitter'da çok var böyle şeyler paylaşan muhalif görünümlü ama Fahrettin'e hizmet eden hesaplar (23 derece benzeri haber hesapları)
Bu tarz demeçlerden öncesini sonrasını kırpıp ılımlı bir şey söylenmiş gibi paylaşıyorlar. Alıcısı da var maalesef

bence ebrar'ı savunan bir açıklama değil, ben tam aksi olarak anladım, özellikle alıntıladıgın paragraf net şekilde ebrar'ı eleştiriyor.

seçimi kazandığı gün otobüs üstünde konuşma yaparken bile "bunlaaarr legeeebeteli miiiiğğğ???" diye haykırıyordu.

adam baktı muhalefet çok pasif, o işi de üstlendi. hem iktidar, hem muhalefet. :D

o kadar da değil. tatilde bile olsa salmıyor hiçbir futbolcu 30 yaşındayken.

fiziği zaten iyi, yeteneği de var. üstüne biraz formda olunca türkiye'de şov yapıyor tabii ki ama avrupa'da zorlanabilir.

örnek wout weghorst.

burak yılmaz örneğini vereyim, adam sürekli çalışır ama yaşam tarzı net kro.

mesela james madison şu an tottenhamda açıp bir instagramına bakın, gösteriş budalası bir furbolcu. ama çok çalışkan vb.

icardinin fizik, teknik tecrübe yönünden bir sıkıntısı bence yok. adam psgde 2019 2020 şl finali, barcelona u16 alt yapı adamda daha ne tecrübesi olsun.

adam zaten kaliteli. antremanlarında sıkıntı yoksa, tekniği zaten mevcut.

Ateyizler ne der bilmiyorum ama bizim orada aklımızın ermediği yeteneklere "Allah vergisi" deriz.

C. Ronaldo ile bir belgeselde basit 1-2 açıklama yapmışlardı. Sıradan bir futbolcu iki savunmacı arasında debelenirken, gözlerinin odaklanmasından beyninin algılanmasına kadar her tepkisi Ronaldo dan daha farklıydı. Messi'nin sahada gördüğü ile bizim gördüğümüz muhtemelen aynı değil.
Ben futbol oynarken topu görür göz kararı hava topuna çıkardım, bazen denk gelir kafa vururdum bazen iskalardim. Çünkü hem havaya zıplayıp hem topu takip edemezdim. Bu adam ediyor işte bu Allah vergisi yetenek bence.

zaten yetenekli bir adam. bu doğuştan geliyor. bir de üstüne barcelona alt yapısından çıkmış. bunun da üstüne gelişimini serie a'da gol kralı olarak tamamlamış.

Yetenek +1 fakat oynadığı oyundan acayip keyif alıyor. Bu çok önemli bence hırs, arzu zaten insanı bazen strese sokar ama bu başka bişi keyif

Adamda teknik zaten var. teknik, içgüdü ve futbol zekasıyla birleşince ortaya bu adam çıkıyor. Biri eksik olunca ortaya emre mor gibi bal yapmayan arı çıkıyor. Bu hafta sonu oynanan Trabzon maçinda mesela kaçırdığı bir pozisyon vardı, önce sol bacağiyla uzun bir adım atıp savunmaciyi ekarte etti aynı anda da sol ayağını destek ayağı olarak kullanıp sağ ayağıyla şut attı. Ben mi abartmıyorum bilmiyorum ama bana çok zekice geldi.

Bu arkadasimiz zaten çok iyi bir futbolcu, adama Batuhan Karadeniz muamelesi yapmaya gerek yok =d su an gs'de sahadaki adamlari toplayan, sahada karakter koyan ve bir nevi kaptan gibi davranan adam. Ki bu adamin yaşadığı problemler de hiçbir zaman "kilolu, calismiyor" vs diye olmadı.

Ki nasıl adamsa alkollü atıyor kilolu atıyor, adam atiyor ve üstüne oynatiyor, yıkılmiyor.

biri digerine otomatikman engel degil cunku.

Özel hayatı bu kadar çalkantılı olduğundan bu ligde.

bir gs'li olarak icardi gs'ye geleceğinde özel hayatından dolayı karşı çıkmıştım.messi olsa bu karakterle olmaz arkadaşının eşine bakan adamdan olmaz diyordum.neyse adam geldi oynamaya başladı baktım hep 4 çocukla geziyor iki kız iki erkek , erkek çocuklar wanda'nın eski eşindenmiş. adam bunları da kızlarından ayırmıyor bakıyor sahip çıkıyor , yoksa adam karun kadar zengin tutar onlara bakıcı ev vs. kendi kızları ve wanda ile yaşar ya da gider başka bir kadın bulurdu. ama adam eşini ve onun çocuklarını da benimsemiş biz aileyiz diyor resmen.sonra düşündüm ben bu kadar tutkulu aşık olup herşeyi kabullenip aileyiz diyebilir miydim bilmiyorum. ondan sonra aile olma çabasını takdir ettim.

Sebze-meyve marketten değil semt pazarından alınır.

- sebze, meyveye ek olarak et icin de ayni durum soz konusu diye biliyorum. Marketler persembe aksami haftasonunu kapsayacak sekilde etini, sebzesini siparis veriyor, cuma sabah da mal geliyor. Cumartesi, pazar yeni mal gelmiyor
- kucuk esnaftan zorunlu haller disinda alisveris yapilmaz
- klasik acken alisverise cikilmaz, 2 saat once ayni hatayi yaptim gene, bir suru gereksiz abur cubur cer cop cikolata falan almisim

Pazar güzellemesi yapmayı doğru bulmuyorum. Çürükleri iteleyebilirler. Geçici olan, sabit bir yeri olmayan satıcılardan korkun. Gaza gelip bir çuval patates, soğan almayın. Adam belki içine taş koydu, belki kilosu doğru değil. Yol kenarında meyve satan yerlere de güvenmeyin.

Açken alışveriş yapmayın +1. Hatta liste yapmadan alışveriş yapmayın. Market kötülemeyi doğru bulmuyorum. Bim, A101 büyük şirketler ve bir sorun olduğunda muhatap bulabileceğiniz şirketler. Kimse Bim'e, A101'e çürük şey satamaz. Çünkü satın alınan miktar fazla. Bunların anlaşmaları bile sözleşmeyle oluyordur.

Alınacak şeye göre bir sürü şey söylenebilir.

Geçen bir avm'de Tutunamayanlar'ı sordum. 200 TL dedi. İnternette 120 TL.

Telefon aldım. Avm'deki mağaza 12 bin dedi. Amazon'dan 11 bine aldım.

Temel tüyo araştırmak, gezmek.

Bim, A101 bir sabunu yerel marketten 2 3 TL daha fazlaya satabiliyor.

Yerel market demeden gezin. Her şehirde ucuz marketler var.

Yazın kışlık ürünleri, kışın yazlık ürünleri alabilirsiniz. Şu an kimsenin aklına mont almak gelmez ama 2 ay sonra hava soğuyacak.

Stok ürünlerini tek seferde alın. Örnek şampuan. Bunu hep kullanacaksınız. Bir şampuanın ne kadar gittiğini belirleyin, ölçün. 6 aylık, 1 yıllık şampuanı alıp koyun. Fiyatı artacak. Bu kaçınılmaz. Şu an gidip 3 4 şampuan alsan direkt kârdasın. Hem 6 ay sonra daha fazla ödemeyeceksin hem de alışveriş yükünden kurtulacaksın. Ya da çorap alıyorsan 1 2 tane alma. 20 tane al. Bir daha uğraşma. Çünkü onun bile fiyatı artacak.

Ucuz diye üç harfli marketlerden çikolata almamak. Aynı markanın daha adisini özellikle bu marketler için üretiyorlar. (Bilmeden yediğimde tat farkını algılayıp araştırdığımda öğrenmiştim bunu.)

Alacağım ürünlerin içeriğindeki ilk üç maddeyi okurum. Çünkü sıralama miktarı çok olandan az olana göredir. Üç maddeden birini beğenmezsem almam.

İçindekiler kısmı upuzunsa yine almam.

Diyet diye satılan hiçbir ürünü almam çünkü kimyasallar ile şeker dengesini koruyorlar. Bu da ekstra kimyasal demek.

Meyve ve sebzeyi de pazardan almam. Taneyle alır taze yerim.

sebze meyve marketten o bölgenin semt pazarı olduğu gün, tercihen erken saatte alınır.

Fiyatlandirmalarin hicbir duzeni veya sistemi yok. Bir markette 100 lira olan sey baska markette 30 lira bile olabiliyor.

Market gezerken duzenli fiyatlara goz ucuyla bakmak cok faydali bir aliskanlik bence.

Trendyol Market'ten sipariş verip ürünlerin evinize kadar gelmesi gidip o ürünleri torba torba taşımaktan daha ucuza gelebilir.

Her zaman alışveriş yaptığınız marketteyken sık aldığınız bir ürün olduğunda birkaç defa Trendyol Market uygulamasından fiyatına bakın. Evinize yakın pek çok marketin sistemde olduğunu ve en ucuz ürünün nerede satıldığını kolayca bulabileceğinizi görün.
250 TL'lik alışveriş yapınca ücretsiz getiriyorlar. E zaten 3-5 parça ürün alınca 250 TL ediyor bir anda sepet tutarı.

pazal güzellemesi +1, pazardan çoğu zaman sadece yeşillik ve kışlık konserve için alıyorum belki bazen meyve, çürük çarık dolduruyorlar ayrıca markete göre şu an pazar çok pahalı, soğan patatesi hep marketten alıyorum daha uyguna geliyor, manavı iyi olan marketler var mesela burda 3 migros var ama 1 tanesinin sebzesi her zaman taze arayıp bulmak gerek.

a101 ide marketler arasında daha iyi buluyorum , internetten özellikle migrosun sanal marketini ağır şeyler için kullanıyorum. trendyol gibi sitelerden deterjan almıyorum, kullananlar markettekinden farklı olduğunu söylüyor, çamaşır deterjanı köpürüyormuş vs. gibi

bağlı uçuş ise siz lizbon'a kadar bagajınızı bir daha görmezsiniz. ikinci uçağa geçerken güvenlik kontrolü olur, varsa kabin bagajınız kontrol edilir orada.

evet el bagajini tekrar kontrol ederler.

Kredi kartı taksitlendirme ve nakit avans aynı. %1,36 faiz.
Kredi faizi bankaya göre değişir ama %3 civarıdır sanırm.

Bazı bankalar kredi kartına taksitlendirmeyi kapattı (bkz: ykb) aman dikkat edin benim ve benim gibi bir kaç kişinin düştüğü hataya düşmeyin, alacağımız ürünü tek çekim aldık daha sonra taksitlendiririz diye sonra uygulamaya girince ne görelim taksitlendirme seçeneği kapatılmış.

eksisozluk1923.com

Anüite hesabı kullanılır eşit taksitli kredilerde. Sizin yaptığınız gibi dümdüz hesaplanmaz. Bankanızın web sitesinde hesaplama aracı muhakkak vardır, yoksa da Google’da bulunur. Basit bir hesaplama ile aylık 1.36 faiz oranlı kredi yıllık bileşikte 17’lere falan gelecektir. Mevduat faizinin 35 üstünde olduğu düşünüldüğünde peşin alıp sonradan taksitlendirmek finansal açıdan mantıklı görünüyor.

Hesabında virgül hatası var. 422 liranın 1,36 faizi 5,74 tl yapar. 57 yapması için 13,6 faiz olmalı.

Benim hesbaım yanlış değilse toplamda 4291 tl yapıyor. 3800+1,36 ilk ayın toplam faizli tutarı, bunu 9 kere tekrarlayınca 4291 tl oluyor.

Yok öyle hesaplanmaz. Direkt hesaplayan site var. Toplam ödeme: 4130TL, aylık taksit 459TL çıkıyor.
www.hesapkurdu.com

excel'e göre 463.34 tl aylık

=PMT(0.019,9,-3800)
=DEVRESEL_ÖDEME(0.019,9,-3800)

şahsi fikrim bu enflasyon ortamında hiçbir ürün nakitle alınmamalı. şöyle basit bir mantık kurulabilir. arada %11'lik bir fark var. geliriniz 12 aylık süreç içerisinde %11'den fazla artacaksa, ki artacağı aşikar, tabii ki taksitli alın. hem nakitiniz cebinizde kalsın, altında dolarda bi yerde, hem de maddi olarak sıkışmayın, hem de almak istediğiniz şeye de sahip olmuş olun.

bakkal hesabı ile bunu söyle hesaplayabilirsiniz; verdiğiniz örnekte 30.000 liralık ürünü kartın kesildiği gün taksitle aldınız, dolayısıyla 40 gun sonra ilk taksit olan 2500 lirayı ödeyeceksiniz, yani para hala sizde. bugün için yıllık 36 ile aylık mevduat yaptınız, ay sonunda 843 lira faiz aldınız, 2500 lira taksiti ayırıp kalanı yine aylık mevduat yaptınız. bu şekilde peşin alimdaki 3000 lira farkı çıkardığınız gibi üste faiz geliri bile elde edebiliyorsunuz. elbette enflasyonist ortamda reel bir getiri değil bu ama peşin almaktan finansal açıdan avantajlı.

bu örnekte taksit mantıklı yani.

şuanki kredi kartı faiz oranlarına göre ikisi kafa kafaya.
bu şu demek : bugün kredi kartı ile 27bin tl tek çekim alıp sonradan taksitlendirdiğinizde toplam ödeyeceğizi rakam 30.075tl olur.

faiz oranları artarsa 12 ay vade avantajlı olur.

Bir de şunu düşünmeyi unutmayın. Eğer sizin geliriniz bu vade süresince paranın kaybettiği değer ölçüsünde artmayacaksa o zaman bugun 30bin kazanıp 30 bin tllik ürünü nakit almakla,
Önümüzdeki 3 ay 30 bin tl kazanmaya devam edip ürünü 3 ay taksitle almanın bi farkı yok. Bu durumda ucuz alternatife taksitsiz de olsa gitmeniz daha mantıklı.

27 bin tlniz nakit olarak mevcutsa faize koysanız ortalama 1 yılda 9 bin tl faiz geliri elde edersiniz. Eğer 27 bintlyi faize koyup 30 bin tlyi 12 taksit şeklinde ödemek sizi sıkıntıya sokmayacaksa tabi ki taksitli olanı almak daha mantıklı.

kartsiz nakit alirsan belki indirim yapabilirler. nakite ne kadar olur diyip de indirim almadigim cok az olustu. (fatura kesmezler muhtemelen, isin etik kismi ve garanti kismi sana kalmis) oyle bir secenek yoksa vade farksiz kartla almak cok daha mantikli bu kadar enflasyonun oldugu ortamda.

maximiles 100'de 1 veya 0.5 mil veriyordu mesela (1 mil = 1tl), 300tl mil de kazanmis olursun(maximiles ucretli kartti). ona benzer baska kartlar da vardir belki puan kazanabilecegin.

internette baktim, 100tl'lik harcamaya 0.5 mil veriyormus, senin durumda 150tl kazanilir yani :(

Kredi karti asil yuklu alisverisler icin gerekli. Ihtiyaciniz olmasa bile kredi kartiniz olsun. Hic olmadi Kredi notunuz yukselir, ihtiyac durumlarinda lazim olur vs. Para yonetimini bilen biri icin olmazsa olmazdir k.karti. Bilmeyen icin de olmazsa olmazdir o ayri:)

Tam tersi şu anki ortamda harcamaları takip edecek olgunlukta birinin faizsiz taksit oluyorsa nakit ödeme yapması saçmalık.
Nakit ödeme durumunuz varsa o nakit parayı döviz-altın olarak kenarda tutar ödeyememe durumuna karşı sigorta yaparsınız.

Yani tabii ki pesin fiyatina taksitle almak daha iyi zira o pesin verecegin parayi faize koyup getiri elde edebilirsin o 12 aylik surecte. Ote yandan maddi durumun iyiyse 3'un 5'in hesabini yapmak zorunda degilsin, senin icin daha konforlu olcaksa pesin ver kapansin konu.

Ikili averaja ligin sonunda bakilir gibi sacma bir kuraldan dolayi sanirim.

@speedy +1

Lig tamamen bittiğinde ikili averaja uygulanacak.

Kışın da oluyorsa kışın giderim.

Baharda giderim, hem daha az para veririm hem de yaz turisti kalabalığından yırtarım. Ülkesine göre değişir ama Avrupa'nın kışı zor; çileli olabilir.

Sonbahar sanırsam.

Yani yurt dışına hiç çıkmadım ama ülkeye göre değişir bence. İtalya yaz, Almanya kış olabilir. Şehirlerin kimliğine göre değişir. Baharda sürekli yağmur yağmıyorsa bahar olabilir. Yazın gezmek zor.

Ülkeye göre değişir. Italya'ya baharda gitmek isterim, ispanya'ya yazın. İsviçre'nin her dönemini ayrı merak ediyorum. Kışın ucuz olacaksa ve niyetliysen güzel bir kış tatili planlayabilirsin.

Bu tatil için toplam yapacağım masrafa oranlayarak karar veririm.
Eğer o tatil 3000 euro tutacaksa 550 euro'luk farkı da önemsemeden önerdim.
2000 Euro'nun altında tutacak bir tatil için 550 euro fark ödemek istemezdim.

Siz de toplam masrafa göre karar verin derim.
Tatilin "çok iyi" olması için vereceğiniz fark %20'nin altındaysa düşünmeyin bile, alın "çok iyi olur" biletini.

Avrupa'nın güneyindeki ülkelere kışın da olur, o kdr soğuk olmuyo ama kuzeyindekilere ki buna almanya, hollanda da dahil, kışı tercih etmezdim. yani soğuk çok eziyet oluyor gerçekten ve ayrıca günler de kısa, hep karanlık kasvet insana basıyo. kasım başında isveçe gitmiştim, kardan tepeler oluşmuştu şehir içinde. 2 hafta önce kaş'ta denize giriyordum ben. hava 11 de aydınlanıp 3'te kararmaya başlıyordu. soğuğu saymıyorum bile.

Hangi avrupa ülkesi o 800euro bilet fiyatı var ? Ertesi güne veya aynı güne bilet almıyorsanız 800euro çok fazla

amaca ve ulkeye gore degisir +1
kisin avrupanin sogugu cekilmiyor, hic bir sey keyif vermiyor bana. ozellikle christmas market icin falan ya da kar goreyim diye gitmiyorsam kisi tercih etmem.

denize girme planim yoksa ilkbahar olur. hava ne cok sicak ne cok soguk, iliman. ama o zaman da yagmur riski var. hava durumuna iyi bakmak lazim.

deniz planim da varsa kesin yaz. kulturel amacli gezi olacaksa mayis ayi falan daha iyi olabilir. kisi cekilmedigi gibi sicagi da cekilmeyebiliyor bazi ulkelerin.

butun bunlarin yaninda michael_knight +1 toplam butceme ne kadar etki ettigi de onemli.

Yasadigim yer itibariyle ryanair, easyjet fiyatlarina alismisim, Avrupa'ya hayatta 800, 400 euro falan vermem bilet icin asya, abd olur neyse dersin. Kaldi ki ucak bileti buysa konaklama nasil pahalidir o da ayri konu. Erken rezerve etmek lazim kisaca.

kisin avrupayi cok seviyordum ama artik hastalanma uhtimalini goz onunde bulunduruyorum cunku son sefer feci hastaydim. sonbaharda olabilir. yazin iki kati para vereceksem deniz tatili yaparim. deniz yoksa sonbahar

sonbahar kesin.

yarı yarıya fiyat var üstelik sonbaharda gezmek için güzel olur, fakat kışın gezmek sıkıntılı, 100 euro bile olsa kötü havaya denk gelirsen tatsız olur.

bence turistik gezi icin iki guzel mevsim var:

1- ilkbahar
2 - sonbahar

hem hava guzel, hem fiyatlar uygun oluyo hem de gereksiz kalabalik olmuyo.
o yuzden sonbahar diyorum.

acil ihtiyaç olacak bir durumsa çekip evinizde tutun ama cil ihtiyaç değilse tutmaya devam edebilirsiniz. sokakta bankalar döviz vermeyecek, çekmeye kalkarsan tl karşılığını verecek, gibi laflar dolanıyor. ekonomik olarak battık evet ama 3-5 bin dolar/eur için sorun yaşayacağımızı sanmıyorum. en azından kısa vadede.
tehlike artarsa yastık altına dönebilirsiniz.
ben bankada tutuyorum. devlet bankaları sıkıntı yaratıyor ama özeller isteyince veriyor bireysele.

çekmekte yarar var, ne talimatlar gitti kapalı zarflarda bilmiyoruz

Direk çek koy cebinde sıcak sıcak kalsın. Pazartesi Almanya resmi tatil, yani avrupa merkez bankası kapalı. Salı günü iflas açıklayacaz. Yazdığım tarihi saati not alın.

65.000 dolarım var umrum da değil . garip bir şekilde rahatım.

Nashville, Tennessee
Austin, Teksas

Amatör Rock filan Seattle
Blues için New Orleans
Damardan Folk için Nashville
Latin için Miami
Revü için Las Vegas veya NYC
Kovboy için Phoenix AZ
Meksikan için California

Koskoca kıta :)

Karantinada bayağı kaldım. Üniversiteye hazırlanırken bayağı kalmıştım. Bir hafta, belki 10 gün. Genelde kışa denk geliyor. Oda sıcak. Ders, kitap, dizi, film geçiyor. Yazın olmaz. Yazın o kadar duramam. Kışın da en kötü markete gidiyorum.

benim de pandemide 15 günü bulmuştu kesintisiz en uzun sürem. bir de yalnız yaşayan biriyim, bu süre içinde insan görmedim diyebilirim.

evde vakit geçirmeyi normalde de çok seviyorum. deli gibi puzzle yapıyorum, bu sürede 1000 parçalık 6-7 tane puzzle bitirdim. balkonda kitap okumayı seviyorum. bu ikisinden sıkılırsam film ya da dizi izliyorum. temizlik yapıyorum. arada da mutafağa girip tariflere göre uzun sürecek şeyler deniyorum. hiç bişey bulamazsam evdeki mutfak dolaplarını ya da kıyafet dolabımı boşaltıp tekrar düzenleyip yerleştiriyorum. uzun yıllardır yalnız yaşayan biri de olduğum için muhakkak yapacak bişeyler buluyorum ve çok da keyif alıyorum.

Online alışveriş sağolsun aylarca çıkmasam bile fenalık geçirmem. Yalnız vakit geçirmeyi seven biri olduğum için zorlanmıyorum(not asosyal değilim gezmeyi de severim. İki durumu da seven bir yapım var kısaca)

saymadim, bayagi fazla. burada yazacak maksimum sayinin minimum iki katidir.

ben evde vakit geçirmeyi severim. internet, film, kitap, belgesel, çizgi roman, yemek, uyumak, telefon, bunlarla vakit geçirerek günlerce çıkmayabilirim.

hic cikmasam olur. bazen "dur ya hep otur otur cikayim azcik" diye hazirlanmaya basliyorum. sonra "aman ne yapcam disarda yaa" deyip geri oturuyorum.

15 gun cikmadigim olmustur benim de. erkek arkadasim yuzunden cikiyorum simdi.

disari cikmazsa olecek gibi hisseden baska tanidiklarim da var.

bilgisayarim kucagimda uzaniyorum genelde. bi dizi vb izliyor olabilirim. cayim kahvem ickim her seyim var. siz cikinca nasil vakit geciriyorsunuz esas?

Market alışverişi için yaptığım kısa süreli "gezinti"leri saymazsak iki-üç haftayı rahatlıkla bulur. Benim için yerkürenin her bucağı hafakanlar diyarı olduğu için pek dert etmiyorum.

Pandemi dönemi iki hafta. Onun dışında 4-5 gün, bir hafta civarı.

Günde 2-3 kez markete çıkarım en kötü hiç çıkmamazlık yaptığım imkansıza yakındır ama pandemide olduysa olmuştur 2-3 günden fazla olamaz

Pandemi döneminde iki hafta hiç çıkmamıştım. Güzel günlerdi, keşke aynı şansı yakalayabilsem tekrardan.
Evdeyken çokça youtube'ta takılıyorum, çiçeklerimle ilgileniyorum, kitap okuyorum, temizlik yapıyorum. Gezmeyi seven birisiyim ama o kadar uzun süredir kendimle kalamadım ki bıraksalar şu an bir ay evden çıkmam...

Pandemi basinda bir aydan fazla süre evden cikmadim. :) O kadar zamanin ardindan ilk disari ciktigimda panikten kalbim tekler gibi oldu.

uzun süre oy ve ötesinde ilçe sorumluluğu görevini yürüttüm. böyle söylemler olunca insanlar sayımın tamamını izlemeden bırakıp gidiyor, ıslak imzalı tutanağı takip etmiyor, oy kullanmaya gelmeyen seçmenlerin yerine oy kullanılmasının kontrolü sağlanamıyor vb. durumların önüne geçilmeye çalışılıyor. zira ıslak imzalı tutanaklar ysk'nın açıkladığı sonuçlarla karşılaştırıldığı ve görülen aksaklıklar partilere bildirildiği için sahayı terk etmemek çok önemli.

kapıyı kapatıp saymaya çalışan sandık kurulu başkanından, oy çuvallarını kolluk kuvvetleri olmadan götürmeye çalışan görevlilere kadar pek çok şeye şahit oldum bu süreçte. sahada kalınmalı mutlaka.

Umut dolardı içim, ama sorunlar öyle çok ve derinden ki bugünden yarını çözülemeyeceğinin bilincindeyim.

siyasal islamsız bir güne uyanmak güzel olur +1
sorunların çözümü zaman alacak, bir senede dolar 6 lira olur herkesin refahı artar diye hızla ilerlemez, hatta daha zor günler önümüzde

Ben çok büyük beklenti içine girmem. Çünkü yönetimin değişmesi zihniyetin değişmesi demek değildir, HALKIN zihniyetinin çok köklü bir şekilde değişmesi lazım, o da çok uzun sürecek ve epey emek, çaba, sabır, mücadele isteyen bir şey. Ama hayata karşı umudum artar mı, çok artar evet.

Çok daha zor ve sıkıntılı günler olacağını düşünüyorum ben de. Ama en azından bu zorluk bir toparlanma bir temizlenme zorluğu ve mücadelesi olacaktır.
En azından karşında muhalefet edebileceğin dikkate alınabileceğin birileri olacak diye umut ediyorum.
Özel günlerde metro duraklarının kapatılmadığı insanların rahatça toplanıp dertlerini anlatabilecekleri bir ortam olacağını umut ediyorum.

Bu yüzden içim kıpır kıpır ve mutlulukla dolu olmam ama en azından içimde dolu olan bu mutsuzluk ve umutsuzluk hali bir hayli azalacak.

inanılmaz mutlu kalkarım, tabi olursa.
sonra yine muhalefete devam. oy verdiğim insanlar işinin hakkını verecek.
kk'nın bir daha siyasal islam iktidarına fırsat vermemesi lazım.

benim en buyuk sevincim, ulkenin yuzunu batiya donecek olmasi. araplasmadan kusacagim artik.

Bütün Dünya buna inansa
Bir inansa,
Hayat bayram olsa.
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza

Uyku felcinden kurtulmuş ya da kabuslardan uyanmış gibi oluruz. İnsanların depresif ve agresif ruh halinden uzaklaşmaya başladığını görürüz zaten. Burası Türkiye, dertler bitmez. Bir de enkaz kaldırılacak sonuçta tabii. Yine de 15 yıldır nefes alamıyor insanlar. O bile yeter.

azılı muhalif olsam da ben bir şey değişeceğini düşünmüyorum ya. ben kazansak da kaybetsek de ülkeyi terketmeyi düşünürüm.

lokma dokturecegim :D
umutla dolarim muhtemelen.

bir süre sonra amaçsız kalıp tekrara düşüp kopma diye var onlar.
hedefsiz yaşanmaz. herkesin bir hedefi var bireysel olarak.
şirketlerin de öyle, çooook ileride neyi hedefledikleri, bu hedefe giderken hangi yollardan geçmek istedikleri aşağı yukarı belli olmazsa kişiler de şirketler de savrulup gider.
hedef koymaktan çok doğru hedef koyarak ilerlemek başarılı olduğunuzun kanıtıdır.
gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin hedefsiz olmaz kısaca.

Abi çok yanlış düşünüyorsun. Bunların olmadığı şirketler ömür boyu büyüyemez, küçük kalır, hatta geriler. Bir patron düşün. Vizyon yok. Ayda 10 milyon lira kazanıyor. Bu adam istese ayda 20, 30 milyon kazanabilir. Günü kurtarmaya çalıştığı için büyüyemiyor. Günü kurtarmaya çalışan insan yaptığı işin kalitesini umursamaz. İşte kalite yoksa müşteri kaybedersin. Bunlar zincirleme bir sürü şeyi etkiliyor.

Yazma kısmına bir şey ekliyim. ISO vs gibi bazı standartlar onları yazmayı zorunlu kılıyor. Tr büyük kurumsal şirketler vs haricinde çoğunun yazılma amacı o oluyor

Mantıklı değil.
Dolap gardrops gibi uygulamalarda yeni ürün satanlar da çok. Oralarda da şansınızı deneyebilirsiniz.
Belirli bir miktara kadar vergi muafiyeti de var zaten.

neyi anlamadiniz gayet acik sanki, bjk bay haftasini henuz gecmedi

Hatay ve antep maclari iptal degil ki, kagit üzerinde oynanmis olacaklar her türlü

Galatasaray 6 kalan mac, bunlarin 1'i hükmen galibiyet

Fenerbahce 5 kalan mac, bunlarin 2'si hükmen galibiyet

Besiktas 4 kalan mac, bunlarin 1'i hükmen galibiyet

Hepsi toplamda 36 mac oynamis olacaklar yani

anlamadığım olay her maçları kazansalar

gs 18
fb 15
bjk 12

+puan alıyor. ve fb havadan 6 puan alıyor. neden fb’ şn şansı çok az deniyor.

Galatasaray'a kendi evimizde 3-0 yenildiğimiz için Galatasaray puan durumu haricinde ayrıca ikili averajda da bizim önümüzde, onun da etkisi var, yani Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı kendi evinde 3 farklı skorla yenmesi lazım, imkansız değil ama gerçekçi de olmak lazım.

GS bugun kazanirsa ki kazanacak puan farki 5 oluyor, ikili averaji da katarsak yani puan farkini 5.50 dusun. Is bitmis kisaca. Fener bu sefer kotu fiksturden gitti, kume dusecek takimlari bulup oynadi resmen, Istanbulspor'a son dakikada beraberligi verdi, arka arkaya 2 sivas deplasmani, sonra gene baska deplasman kume dusecek Giresun falan buyuk sansizlik. Daha ts, gs maclari da var, 3. olur fb.

ceza kismini bilmiyorum buna gelene kadar neler vardir da :) ben engelledim gelmiyor mesajlari.

geçen ekşi'de biri yazmıştı devlet görevlileri sms gönderebiliyormuş yani hakları varmış.
bana da geliyor. iptal imkanı yok. aynı şekilde ekrem imamoğlu'ndan ve yaşadığım ilçe belediye başkanından da geliyor bana smsler. hatta hangi gün nerede olduğu smsi bile geliyor ilginç bir şekilde. onlarda da iptal seçeneği yok.

Cevap veren olmazsa Armut'tan en yüksek puanlı olanı seçmeni öneririm.

Usta çocuğuyum, Antalyadaki evimin 4m² banyosunu yenilettim. İşçilik için 5000 lira verdim, tüm malzeme ve eşyaları da ben aldım, getirdim.

Neler yapıldı? Mevcut çamaşır makinesi dolap takımı (alt ve üst), tekneli duşakabin ve lavabolu dolap dolabı söküldü.

Zemine sıfır yeni duşakabin için yeni gider yolu açılıp mevcut fayans üzerine alan kadar fayans döşendi, yere sıfır duşakabin için meyilli yer yapıldı.

90*90cm oval duşakabin montajı yapıldı.

Aynalı iki parça banyo dolabı, çamaşır makinesi dolabı monte edildi.

Duşakabin ve lavabo musluk, batarya ve bağlantı ve ara hortumları değiştirildi.

Duvara asılı klozet söküldü, duvara sabitleme saplama demirleri, kada ve sifon tıpa ve contaları değiştir, sızdırmazlık elemanları yenilendi.

Duvara gömme gizli sifon rezervuarı iç mekanizması, şifon besleme flex hortumu, teharet musluğu ve flex hortumu değişti.

Aynalı banyo dolabına elektrik çekilip ufak lamba takıldı.

Tesisatta anlattığım tüm işleri ayrı ayrı ustalar gelip yaptı, hepsi bir çalışıyor: sökme ve montaj için ayrı, fayans için ayrı, duşakabin için ayrı, klozet montajı için ayrı, duvara gömme rezervuar için ayrı, elektrik için ayrı ekipler geldi.

İşçilik için toplam da banyoya 5000, gömme rezervuara 1250, elektriğe 150 lira ödedim.

Malzeme ve eşyalar için de: 7500 lira.

attığı taş ürküttüğü kuşa değiyorsa yapıyor. bu kadar.

Abi sence dolandırıcılıkla cinayet ve gasp aynı noktada mı? Yani birini dolandırdığında cezası yok denecek kadar az, gasp cinayet vs işine girdiğinde hayatın kayıyor, tecavüzden girsen tecavüze uğrama ihtimalin var içeride. Yani bunları yapanalar tabii var ama adam dolandırıcılığı suç olarak bile görmüyor temizim ben diyor.

benim çok yakınlarımda var. gayet düzgün insanlar tanısanız seversiniz. escort dolandırıcılığı yapıyorlar. yeri gelince vatan millet çok seviyo gibiler ben de anlamıyorum. milleti dolandırıyorlar ama çoğu konuda da ahlaklı olduklarını düşünüyorlar. bir kere bi askeri dolandırdıklarında üzüldüklerini biliyorum.
ayrıca bunu hırsızlık gasp tecavüzle bir tutmamalısın.

Hırsızlık, gasp, cinayet ve tecavüz ile dolandırıcılığın hiçbir alakası yok çünkü. Sen "suç ise o da suç" diyorsun ama bunun "domuz niye yemiyorsunuz?" kafasından farkı yok. Her suçun, suç olarak belirlenmesinin başka bir sebebi var ve onların yapılmasının farklı motivasyonu var. Dünya iyi ve kötü ayrımından oluşmuyor. Bizim suç diye ifade ettiğimiz her şey ise o şeye karşı kendini koruyamayacak kişileri, toplum olarak bir arada yaşarken koruma amaçlı. Yani toplum olma kuralları içerisinde kalkıp bir önceki cümleye bağlı olarak bazı şeylere iyi, bazı şeylere kötü demişiz.

Bu insanlar evlerinde oturup kahkahalar atarak hainlikler planlayan uzun ve ince bıyıklı çizgi film karakteri değiller. Toplum kurallarını benimsemiyorlar. Cinayet ya da tecavüz için gereken dürtü toplum kurallarını benimsememekten farklı. Onlar için başka canlıların varlıklarının da bir şey ifade etmemesi lazım. Hırsızlık ise daha fazla sahada fiili bulunma içeriyor.

Oysa dolandırıcılıkta böyle durum yok. Temelde, insanların empati hissetmek zorunda bırakıldıkları durumlara karşı empati hissetmiyorlar. Kaldı ki dolandırıcılıkların büyük bir kısmı kısa yoldan zengin olmak için karşısındakini kazıkladığını sanan şark kurnazlarının ve yobazlık seviyesindeki dinlilerin başına gelen bir şey. "Acil ihtiyaç diye külçe altını çok düşüğe satıyorum" diyeni görüp tuzlukla koşmayan kişiye bir tane çakmağı 3700 TL'ye satamazsın mesela. Kalanların da büyük çoğunluğu kanunları bilmemek ya da cehalet sebepli. Bunun dışında kalanlar ise ufak bir oran oluşturuyorlar ve maalesef gerçekten ihtiyaç anlarında destek geldiğini düşünenler ya da halk arasında "basiretin bağlanması" denilen şekilde algı ve analiz yetisini anlık olarak kaybedenler oluyor. Bunlar dışında olanları artık yetenekle açıklayabilirsiniz.

Bu arada dolandırıcı değilim ama evinde cin var, Mekke'den kum getirdim, Allah benimle konuştu, Kudüs'te müslüman otel yapacağız, acil ihtiyaçtan yeni aldığım iPhone 14'ü kutusundan çıkarmadan 20 bin liraya satıyorum, Suriye'den kaçarken yanımda en fazla bu altın külçesini (aslında çakmak) getirdim ve kuyumcular almıyor ama karnımı doyurmam lazım falan gibi fikirlerle dolandırsam gram rahatsızlık hissetmezdim. Böyle dolandırılanlara gram üzülmüyorum. Diğer suçlar aklımın ucundan bile geçmiyor ama kesinlikle yapmayacağım şeyler. Bunu da yapmıyorum gerçi, girişken değilim sanırım. Asfşlaksfl

tesekkurler arkadaslar. bu konuda bircok insandan farkli dusundugumu farkettim. niye oyle geliyor bilmiyorum bana gore bir insani dolandirmak ile tecavuz etmek ayni sey. tecavuzu kucumsedigimden degil dolandiriciligi korkunc birsey olarak gormemden kaynakli.

Astrologlara yaşadığınız onemli olayları tarif ederek tahmini dogdugunuz dönemi belirterek tespit etmelerini sağlayabilirsiniz. Retifikasyon diyorlardı sanırım buna. Ben Uygun Gur den saatle ilgili destek almistim

hocam genelde babam dedem falan anlatır bu hikayeleri. Ailenize doğdunuz zaman köydeki hava durumunu sorabilirsiniz. En azından mevsimi bilmek araştıracağınız aralığı baya bi daraltır. Eğer belli bi hasat dönemi falan varsa o da 1-2 aylık bi araya daraltır.
Bonus: O dönem önemli bir haber var mıydı onu sorabilirsiniz. Ne bileyim darbeden 1 ay sonra doğmuşsun gibi bi bilgi işe yarayabilir. ya da kurban bayramından hemen sonra gibi falan.
önemli google'da arattığınızda çıkacak bir kaç bilgi ile 3 aşağı 5 yukarı doğum tarihinizi bulabilirsiniz.

rektifikasyonun da çerçevesi var, yani tahmin aralığı biraz dar olmalı. anladığım kadarıyla sizin yıl bile belli değil. o yüzden rektifikasyon yapılamaz, yaparım diyen astrolog da sallıyordur. en azından sene belli olsaydı doğruya yakın tahminler yapılabilirdi.

mantar, bildiğin marketten alıp yediğin gibi bir canlı. ne bitki, ne hayvan. vucüdun belirli noktalarına yerleşip büyüyebiliyor, yayılabiliyor.

nasır, derinin düzenli olarak zedenlenmesi sonucu deriyi korumak amaçlı kendi vücudunun kendi koruma mekanizması, eğer nasıl tutmazsa enfeksiyon oluşabilir.

siğil HPV virüsü tarafından oluşturulan bir durum.

sivilce, deri içerisinde biriken yağ nedeni ile oluşan bir durum. kimi durumlarda tehlikeli olabiliyor, sivilce içerisinde enfeksiyon olabiliyor. kan ile vucuda yayıldığı durumda tehlikeli olabilir.

çıban sivilcenin iltihaplı haline verilen isim. sivilcenin içerisinde ölü deri dokuları, yağ, kir ile birilkte, ürüyen gelişen ve yayılan bakteriler var. yine kana karışması durumunda tehlikeli.

Selam+1

Nasır daha basitçe derinin sertleşip kalınlaşmasıdır. Uygun ayakkabı kullanmadan sürekli ayakta iş yaparsanız ayaklarınız sürekli sürtünme ve yüksek basınca maruz kalır ve buna maruz kalan bölgedeki deri sertleşip kalınlaşır eğer bu olmazsa deride yırtılma ve yaralanmalar olurdu haliyle enfeksiyon riski de artardı.

kredi kartınızın limiti varsa nakit avans bakabilirsiniz belki. 1.36 idi en son faizler ykb'de.

kredi kartı nakit avans yada kmh hesabindan çekin.

1 ay alma "ihtimalin" var ise bende döviz var sana da döviz olarak veririm döviz olarak alırım dersin.

Döviz verilir döviz alınır usulü budur. Niye döviz verdin diye bozulan zaten 1 ay sonra ödemeyecektir eminim.

telefonunuzu gayet kolay bulabilirler, bu icralık borcu olan avukatlık bürolarının tipik taktiği.
ele güne rezil ederek borcu toplamaya çalışıyorlar.

sizi rahatsız ettikleri için belki bir yerlere şikâyet edebilirsiniz de, kardeşinizle ilgili bir durum yok.

teknoloji bu kadar gelismis degilken bile kuzenimin kardesinin esini (kardesini de degil) yillarca aradilar, illallah edip odedi adam.

bankalar mesela borcu acik arttirma ile satiyor, alan kurulus da boyle konu komsudan toparlamaya calisiyor, genellikle kar ediyorlar sonunda.

Bankalar batık kredilerini Varlık Yönetim Şirketlerine satıyorlar.
Bu şirketler, borçlular üzerinde baskı oluşturarak tahsil yoluna gidebiliyorlar.

Hala yayındaysa Netflix'te bu şirketlerin işleyiş biçimini anlatan 'İnsanlar İkiye Ayrılır' adlı çok güzel bir Türk filmi vardı. İzlemenizi tavsiye ederim.

Normal şartlarda arayamaz. Arayıp "kardeşinizin borcu sebebiyle arıyorum" diyemez. KVKK yani kişisel verilerin korunması kanununu var artık hayatımızda ve çok ilginç bir şekilde aşırı ciddiye alınıyor bu Türkiye'de.

Borç durumu, maddi konular kişiseldir. Kardeş bile olsa başkalarıyla paylaşılmaz. Sizin telefon numaranız da kişiseldir ve kendi isteğiniz dışında paylaşılamaz. Tabii hat sizin üstünüzeyse. Kardeşiniz üstüne olan bir hatsa ve siz kullanıyorsanız o ayrı. ya da kardeşiniz sözleşmeye kendi numarası gibi sizin numaranızı verdiyse o ayrı.

ama genelde bankalar ve hukuk büroları ve tahsilat aracı şirketleri gerçekten şaşırtıcı bir şekilde bunu ihlal ederek "seni ele güne rezil ederim" yöntemiyle para tahsil etmeye çalışıyor. Burada şuna güveniyorlar, yasal takip seviyesinde borçlu insanlar genelde köşeye sıkışmış hissettikleri için bankayla falan ters düşmeye korkuyorlar. Çoğunun aklına bile gelmiyor bunun yasal olup olmadığı. Gelse bile "aman bankayla iyice ters düşmeyeyim" diye bir şey yapmıyor.

Burada bile görebilirsiniz yazılanlardan insanlrın bunu ne kadar normalmiş gibi karşıladığını ama baya baya illegal şu anda bu.

Oranı atıyorum ama 10 kişiyi böyle arıyorlarsa sadece 1-2'si bankaya ya da aracı kuruma dava açıyor. Zaten bu şekilde çok tahsilat yaptıkları için o dava açanlara verdikleri tazminatların kat kat fazlasını kazanıyorlar. bu davalar da fire sayılıyor.

Konuşmanın detayları ve numaranıza nasıl ulaşıldığı konusu belirleyici olacaktır ama hukuk sitelerine bakarsanız bu şekilde ihlaller sebebiyle açılmış tazminat davaları ve bankalardan/aracı kurumlardan alınmış tazminatlar var görebilirsiniz.

Siz yine de kardeşinize bir sorun numaranızı o mu vermiş. O verdiyse çünkü şikayet ettiğinizde sizin bilginizi kendinin gibi beyan ettiği için onun başı ağrır.

Ama gerçekten o vermediyse ve banka/aracı kurum illegal bir şekilde size ulaştıysa, üstüne bir de kardeşinizin finansal durumuyla ilgili bir bilgiyi sizle paylaştıysa hem sizin hem de kardeşinizin ayrı ayrı kişisel verileri ihlal edilmiş demektir.

Bence bir avukata danışın.

Baroya bir dilekçeyle şikayet edin avukatı.

Cümleye odaklandığınız için algılayamıyorsunuz büyük ihtimalle. İşleve odaklanırsanız anlaşılır oluyor.

Past perfect geçmiş zamanı katmerlendirmek için kullanılıyor. Bu sıklıkla bizdeki mişli geçmiş zamanının hikayesiyle örtüşen bir kullanım.

"Dün sabah bir akadaşımla buluşmuştum, sonra eve geçtim. Dün geceden beri de buradayım" derken bunu şöyle söylersisiniz;

"I had met a friend early on yesterday, then I went home and I've been here since last night."

Başka kullanımlarında var, conditionals konusuna bakabilirsiniz. Ancak ana görevi bu.

Have you eaten? - (yakında yemek yedin mi? burada kasıt son bir iki saat gibi bir dilim. özellikle sorulur, yakın süre içerisinde yiyip yemediğini sorar)

had you eaten? - (x olayından önce yemek yedin mi? "buraya gelmeden önce yemek yedin mi? - had you eaten before you came here?" yani iki zaman karşılaştırmalı verilir, önce olan olay "past perfect ile sorulur.)

did you eat? - (kişinin yemek yiyeceği biliniyordur ya da belirli bir sürede bir şey yiyip yemediği soruluyordur. mesela "did you eat this morning? did you eat yesterday evening vb.)

kısaca:

have you eaten? yakın süre içerisinde olan bir şeyi sorar.
had you eaten? bir olaydan daha önce gerçekleşen olayları sorar.
did you eat? belirli bir zamanda gerçekleşen bir olayı sorar.

karmaşık biraz ama pratikle oturan bir konu.

Have you eaten kalıbında sadece yakın zaman anlamı yok. Mesela hiç suşi yedin mi diye sorarken de presenr perfect kullanılır.

@cekcekli

o kalıp "ever" (hiç) ile sorulur.

"Have you eaten?" cümlesi present perfect kipindedir. Bu, yemek yeme eyleminin şu andan önce belirtilmemiş bir zamanda gerçekleştiği anlamına gelir. Birinin yakın zamanda yemek yiyip yemediğini veya aç olup olmadığını sormak istediğimizde bu zamanı kullanırız. Örneğin, arkadaşınızı okuldan sonra görürseniz ve öğle yemeği yiyip yemediğini öğrenmek istiyorsanız, "Have you eaten?" diye sorabilirsiniz.

"Had you eaten?" cümlesi past perfect kipindedir. Bu, yemek yeme eyleminin geçmişteki başka bir eylemden önce gerçekleştiği anlamına gelir. Bu zaman kipini, geçmişte olan bir şeyden bahsetmek istediğimizde ve ondan sonra başka bir şey olduğunda kullanırız. Örneğin, arkadaşınızla dün gece gittiğiniz bir parti hakkında konuşuyorsanız, "Had you eaten before you came to the party? (Partiye gelmeden önce yemek yedin mi?)" diye sorabilirsiniz. Bu, arkadaşınızın partiye gitmeden önce yemek yiyip yemediğini sormanın bir yolu olacaktır.

"Did you eat?" cümlesi past tense (geçmiş zaman) kipindedir. Bu, yemek yeme eyleminin geçmişte belirli bir zamanda gerçekleştiği anlamına gelir. Bu zamanı, olmuş ve bitmiş bir şey hakkında konuşmak istediğimizde kullanırız. Örneğin, arkadaşınıza dün akşam yemeğinde ne yediğini sormak istiyorsanız, "Did you eat anything good for dinner yesterday? (Dün akşam yemeğinde iyi bir şey yedin mi?)" diye sorabilirsiniz.

Yani özetlemek gerekirse:

"Have you eaten?" birisinin yakın zamanda yemek yiyip yemediğini sormak içindir.
"Had you eaten?" birisinin geçmişteki başka bir eylemden önce yemek yiyip yemediğini sormak içindir.
"Did you eat?" geçmişte belirli bir zamanda olan bir şey hakkında soru sormak içindir.

Umarım yardımcı olmuştur!

Past tense geçmişte zamanı belli bir şey için kullanılıyor.
I ate an apple around 3 oclock

Eğer yaptığın şeye bir zaman vermiyorsan o zaman present perfect kullanırsın. Hani geçmişte yaptın ama etkisi sürüyor dediğimiz kalıp. Hala tok olmak anlamında düşünme. Ama hatırladığın kadar yakın bi geçmişte.
- I am going shopping, do you want me to buy an apple?
- No thanks, i have eaten too many apple lately, I dont want to eat more.
Son gunlerde elma yemissin, tam zamanini biliyo muyuz hayir. Gecmis zamanda mi kalmis evet.

Past perfectte gecmiste olan bir sey gecmisteki baska bir seyle kesiliyor. Ama tam zamani vermiyoruz yine. Cunku tam zaman verirsek past tense oluyor. Ama zamani belirtirken baska bir olay kullanirsak o zaman past perfect.
I had been eating an apple when he arrived home.
Burada elma yeme isleminin zamanini vermek istemissin, ama bu zaman kesin bir nokta degil, baska bir olay.

Eger hic bi sekilde tarih vs vermeyeceksen de zaten yine gecmis zaman.
I ate an apple.

hepinize tesekkurler harika acikladiniz. ama kafam biseye takildi.

acikladiginiza gore

did you eat ile are you hungry hemen hemen ayni anlama geliyor dimi?

@buenosdias

Gelebilir de gelmeyebilir de. Konuşmanın içeriğine bağlı. Sormak istediğiniz şeydeki niyet konusu dilden dile çok değişmiyor. Türkçe'de de Yemek yedin mi ve aç mısın aynı anlama gelebilir. Eğer niyetiniz karşınızdaki kişinin aç olup olmadığını öğrenmekse bu mümkün.

Örneğin aç mısın sorusuyla aynı anlamda;

- Did you eat anything yet? I'm preparing breakfast. (Burada are you hungary diye de sorabilirdiniz.)

Ama mesela;

- Did you eat anything? The foods on there was poisonous.

Burada zehirlenme tehlikesi olduğu için karşınızdaki kişinin yiyip yemediğini öğrenmek istiyorsunuz dolayısıyla açlıkla bir ilgisi yok.

Bu arada past perfect kullanımından kaçınılan bir zaman. Genelde geçmişte yaptığınız işlerin hangisinin diğerinden daha önce gerçekleştiği önemli değilse genel olarak kullanımı tercih edilmiyor. Bir de atıyorum arka arkaya 5 olaydan bahsediyorsanız bunların sadece ilk olarak gerçekleşen durumda past perfect kullanılır, gerisi için past tense kullanılır.

Kahve su oranınız güzel. İstediğim gibi olmuyordan kasıtınız nedir? Daha yoğun bir aroma istiyorsanız kahve çeşitlerini denemelisiniz. Her şeye rağmen olmuyor diyorsanız bir de çekim kalınlığını değiştirebilirsiniz.

Bunun haricinde direkt suyu boca ediyorsanız bu da yanlış. Önce kahveyi french preste düz bir yüzey haline getirin. Daha sonra yaklaşık 60ml su dökün yavaşça ve 30 saniye bekleyin. Buna kahveye çiçek açtırmak denir. İlk aroma burada patlar. Kalan suyu daha sonra yavaşça dökün. Tabii kahve taze değilse kötü çekirdekse bu işlem de işe yaramaz.

Çok bayat kahvem var ne yaparım derseniz de çok az bir tuz ama cidden az ekleyebilirsiniz ilk çiçek açma öncesi.

tesekkkurler. az cok konuya hakimim aslinda. o yuzden kahve tazeligi, ogutme inceligi problem degil. bi keresinde tam istedigim kivamda camurlu su gibi olmustu. tadi da harikaydi. acaba camurlu kivam icin su oranini mi arttirmam gerek?

Çamurlu kıvam suyun berraklığı mı suyun akışkanlığı mı?

berrakligi.

Ben konunun kahve ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Evde aşağıdaki kahveyi kullanıyorum hep çamur :)

coffeetropic.com

Hocam kireçli su koyuyorsanız ondan oluyordur; arıtılmış su koyun

her gün*

ve yok. vpn kullanın.

bir ara technopat'ı buldum sanmıştım ama orada da heuristic ayarı köklenmiş antivirüs gibi bir moderasyon buldum.

eskiden darkhardware vardı her telden konuşulurdu. 2004'te sanırım buluşmaları bile olurdu.

sanıyorum ki yok. düzgün bir moderasyon ve iyi bir teknik altyapı ile aslında bu iş reklamlı bir şekilde yayınlanırsa iyi para kazandırabilir. ama ilk bir iki yıl reklam alamaz muhtemelen.

Ben yoksunluğumu eksiseyler'de gideriyorum.

siyaset gündem türkiye'yi ilgilendiren konular için www.reddit.com fena değil. mastodon da fena değil. türkçe içerik için yerel akış: mastodon.com.tr çok boş şeyler varmış güncelde aynı ekşi sözlük :)

ayrıca redirector'le eksisozluk.com linkleri eksisozluk-com.translate.goog'a yönlendirilebilir de her tıkta çeviriden orijinali göstermenin bi yolu var mı bilmiyorum. her zaman türkçeden türkçeye çevir şeklinde ayarlanırsa belki olur. ama o zaman giriş yapıp entri girilir mi. en iyisi vpn. ya da redditte eksisozluk diye bi sub kurulabilir, kuralları düşünmek lazım.

edit: link düzeldi.

Bu yeter hocam daha ne olacak, tatlı matlı diyorsan bu menünün yanına şambali gider.

zeytin
çay

kemalettin tuğcu romanlarında bakkaldan ekmek, peynir ve üzüm aldırıp yerlerdi, aklıma o geldi. afiyet olsun.

Kaşar salam fanta seviyorum ben aklıma nedense direk fanta geldi . Çay da iyidir .

lays

Rus salatası da koyduklarını hatırlıyorum :)

hıyar turşusu

youtu.be

hocam burda o sosu yapmayı gösteriyor

Ben yemek kitabında soğan ve sarımsak katılacaksa mutlaka her zaman ilk onların katılması gerektiğini aksi takdirde kimyasal tat karışımının düzgün olmayacağını okumuştum.

Benim yapma sıram şöyle;

Tencere zeytinyağı ile önce ısıtılır, ısınınca soğan kavrulur, sebze vs katılacaksa sulandırılmış salça ile önce soteler, sonra sıcak suyu ve tuzunu eklerim. Altı kısık pişirir ve dinlendiririm en lezzetli böyle oluyor kendi tecrübeme göre.

(Soğanları aşırı küçük ya da büyük doğramıyorum ama biraz küçük oluyorlar, sarımsağı ezecek ile eziyorum)

Ben salçayı başka bir kasede sıcak suyla açıyorum önce, sonra tencereye zeytinyağı koyup soğanı kavuruyorum onun üstüne de sıcak suyla açtığım salçayı ekleyip biraz da öyle pişirip yemeğe geçiyorum. En iyi yöntem bu demiyorum tabii alıştığım teknik bu.

Önce zeytinyağını kızdırıyorum ve kısık ateşte soğanları kavuruyorum. Ardından salça ve bir miktar su ekliyorum. Bazen baharatları bu kısımda atıyorum, bazen en sonda. Daha sonra ne eklenecekse onu ekleyip kavuruyorum. En son soyunu koyup pişiriyorum.

cevaplar için teşekkürler. sarımsağı erkenden atıp kavurmaktan bir tek ben mi rahatsız oluyorum? herkes öyle yapıyor ama sarımsak kavurulunca kokusu da tadı da çok kötü olmuyor mu sizce?

sarımsağı küçük doğradıysan kavrulması 10-15 saniye uzun kavurdukça o kötü tat çıkıyor bence de, sarımsağın sosun içinde pişmesi daha hoşuma gidiyor

Sarımsak konusunda çok haklısınız çok uzun süre kavrulunca kötü bir koku ve tat geldiğini çok duydum çevremden o yüzden ben çok sarımsak katmam; katarsam başta katıyorum alışkanlık olarak. Çok uzun pişen yemeklere iri koyduklarını bile gördüm.

sarımsağın ezilmesi gerekiyor fayda için
salça zaten pişmiş ürün sayılır

tam benlik :)
salça da kaydırma yapmışım sanırım.
bilimsel bir yaklaşımım yok tamamen deneme yanılma usulü ve internet sayesinde yaparken farketmiştim vakti zamanında tüm yemeklerin burdan başladığını.
Tercihim soğan ve ya da herhangi bir zebzenin rahat kavrulabilmesi için salça eklemeden kavururum. sebzeler kavrulduğunda salça eklerim çünkü salça bir süre sonra yanıyor.
ben denemeyi seviyorum sanırım her seferinde ekleme çıkarma yapıyorum ama öyle ciddi farklılık olmuyor.
yeni sade yağı keşfettim her yemeğe ekliyorum biraz güzel bir esans veriyor.
fesleğen ve sarımsak her yemekte değil ama uyumunu çok seviyorum.
baharatı genelde yemeklerin sonuna doğru atıyorum bence kendini daha iyi gösteriyor.
bir de malzemelerin kalitesi çok önemli.
ev salçası kullanmaya çalışıyorum ama market salçaları daha güzel tat veriyor yemeğe.
biraz konu dışına saptım ama bence bu başlıkta sırıtmayacak şeyler. okuyana belki fikir olur.

herkese teşekkürler. madem konunun ilgilisi çok. bi video paylaşayım. adamın sistemi çok hoşuma gitti. tek yaşayanlar veya hergün saatlerce mutfakta kalmak istemeyenler için güzel.
www.youtube.com

özetle: aroma vericiler, yan ürünler, ekşiler, soslar vs.. hepsini kategorize etmiş. o gün ne yemek istiyorsan dolaptan kategoriye göre çıkarıp sevdiğin tatlarda yemek yapmaktan bahsediyor.

4 yıldır evdeki tüm tamir tadilatı youtubetan izleyerek yapıyorum. Kendiniz çok rahat halledersiniz bence.

youtu.be

Şu işinize yarayabilir.

Mermer aralarını sakın telle vs kazımayın, beyaz bir boya var oralar için. Onlardan alıp sürebilirsiniz, kalem gibi oluyorlar.

1. klozeti yaparsınız, ama açık ağızlı anahtar takımı, silikon-silikon tabancası gerekir.
www.hepsiburada.com
anahtar takımını sonra musluk vb. değiştirmek için de kullanırsınız.

2. parke biraz uzman işçilik ve makine isteyebilir. onun için mahallenizdeki ahşap işleri yapan kimse varsa ona marangoz gibi, onlar yapmaz ama yapanların numaralarını verir. mesela süpürgelikler kırıksa, komple mdf süpürgelik ile tüm evi değiştirsiniz, gelmişken ufak tefek tamiratları da yapar.
www.hepsiburada.com
süpürgeliğin ucuzunu bulursunuz

eski usul parkeyse vernik atılıyor. yenilerde oluyo mu bilmiyorum. bahsettiğiniz parke derziyse bunlar için de koçtaş gibi yerlerde parke derz kalemleri satılıyor.

tarih ve modern ic ice olacak sekilde:
-rami kutuphanesi (eski kisla)
-espresso lab roastery (eski bir fabrikayi yeniden islevlendirmisler)
-kadikoy gazhane
-arter

yerebatan sarnıcı.

arter +1

Çamlıca Kulesi
Çamlıca Camii

balat 3-4 yıl önce bugünkü gibi miydi hatırlamıyorum ama oraya götürebilirsin. balat eski rum ve yahudi yerleşim yeri, ilgisini çeker belki kafelerle. (eminönü de yakın bu arada, eminönü'nden vapur gezileri oluyor tüm boğazı geziyor, 1 saat kadar sürüyor. kesinlikle tavsiye ederim). balat'ta bulgar kilisesi de var, uzun yıllardır tadilattaydı. fener rum vs. görmüştür herhalde. neyse, balat'tan yukarı çıkıp fatih camii, yavuz selim camii ve türbeleri de ziyaret edebilirsiniz, genelde turistlerin gittikleri yerler değiller. yavuz selim camii'nin arka avlusunda güzel bir haliç manzarası var. yakın olarak da yine fatih'te zeyrek camii (orijinali kilise) ve orada belediyeye bağlı zeyrek belediye tesisi var, açık alan ve manzarası güzel yine. saraçhane'deki su kanalının o kısım. zeyrek'e gitmişken vefa bozacısı'nda boza içir. aynı caddenin (fevzipaşa) diğer tarafında (yürüyüşle uzun sürebilir -30 dk kadar) kariye kilisesi de vardı ama cami yaptılar onu da, son durumu nedir bilmiyorum.

eminönü'nde cağaoğlu'na çıkarken şehzade cağ kebap var, orada yemek yedirirsin. esnaf lokantası gibi. zaten çevrede de bir sürü tatlıcı falan da var. bence yabancıların ilgisini her zaman çekecek şeyler var yarımada'da.

sanat ilgisini çekiyorsa sergilere de götürebilirsin. bu yakın çevrede yine bir sürü yer var ilgili.

Hayır, bugüne kadar kişiyi rencide edici veya onur kırıcı olmadığı sürece böyle şeylerle sıkıntı yaşayan duymadım. Kaldı ki kamusal alanda kişinin özeli oluşması konusu biraz tartışmalı.