Ekşi Duyuru

ikea olmali evet

Basit bir model, her üretici yapar bunu. Ama İkea'da hazır olan modele de benziyor +1

www.youtube.com

Bedük - Al hepsini?
www.youtube.com

Sufle - Al Hepsini imiş. Teşekkür ediyorum.

www.youtube.com

Bu sahis yapmistir: en.wikipedia.org

Kendisi cok ilginc bir adamdir.

İstanbul Karaköy'de saat için parça bulabilirsiniz.

Sirkeci cakmakcilar yokusu.tam yeri burasi.

atilla atalay sanki, bayağı bir gençliği ama

serhat gürpınar diyor burada: youtu.be

facebbok'ta yaşar kuru diye bir bey var. branşı çocuk psikoloğu sanırım. bazı günler sanaldan özel soruları yanıtlıyor. yannız kendisi dindar biri.

kar lastiği diye bir şey yok aslında, kış lastiği var. dolayısıyla kar olmasa da belli bir sıcaklığın altında (genelde 7 dir bu) kış lastiği takmak elzemdir. birkaç hafta önce kış lastiği sayesinde kazadan yırtan biri olarak söylüyorum bunları.

bende de yoktu yolda kaldım zincir vardı dakamadım rezil oldum zincir al zincirrr

Hava durumuna bak, çıktığın şehir ile Bolu arası kar buz don tehlikesi yoksa bu sıralar bişey olmaz, havalar iyi gidiyor.

@fusha'ya ek olarak, kar lastiği diye bir şey var. üzerindeki dişlerde perçin (çivi) takılmaya müsait delikler olur hatta, karda kullanılması için. Ama sadece komple kar kaplı yüzeyde işe yarar.

Fakat bizim millet kış lastiğine kar lastiği diyor ve bir yanılgı var, @fusha bunu demek istemiştir.

Ayrıca evet zincir bulundursan iyi olur.

mutluluk?

soğuk duş, su içmek, sağlıklı beslenmek spor yapmak, düzenli uyku evet.

Düzenli cilt bakımı bol su iyi beslenme

Para

Genetik gercegi var oncelikle. Bir de kesinlikle mutluluk. Cilt bakimina falan gerek yok, iyi bir hayatın varsa cildine yansıyor kim ne derse desin.
Cildi capcanli duranlarin hepsi duzenli uyku uyuyup sabah sporu yapip brokoli yiyen insanlar degil. Genetik faktoru ve mutluluk faktoru gibi seyler de var yani.

Bir de kendim icin konusursam, uykumu aldigim zaman cilt tonum oyle degisiyor ki baska biri oluyorum.
Iyi bir yemek yedikten sonra da cilt tonumda iyilesme oluyor.
Uykusuz, kaldigimda maymuna donuyorum:)

Sigara içiyorlar mı?

Makyaj.

şahsen çok şahane içeriklere sahip olmadığını düşünüyorum.
normal tv yok, hatta tv kavramı yok.

internetten film izliyorsun ya işte bu para vererek izlediğin versiyonu:)
reklamsız. dublaj, alt yazı vs. sorunu yaşamadan görüntü kalitesi iyi olan film izleme sitesi.

2 ayda tüm içerik benim için bitti.

ilginç şeyler yok diyemem belgeseller ve netflix dizileri güzel ama uzun ömürlü değil.

1 ay ücretsiz deneme yap, vakit geçer:)

çocuk programları var ama ne kadar ver ben bilmiyorum. uzun vadeli bir çözüm değil bence bu ülkede. yeni içerikler çok geç düşüyor (filmleri hariç filmler de ayda yılda 1 doğal olarak).

dizilerde buradaki o digiturk falan sayesinden bu geç gelme olayı var. son sezonlar hep olmuyor bu telif savaşları yüzünden.

normal tv yok. bu öyle bir şey değil. seçip izliyorsun.

İlk ay ücretsiz. Kendin deneyip karar verebilirsin.

Şahsi fikrim 4 kişi olmadıkça satın almak mantıklı değil. İçerik şu anda çok zayıf. Doğru dürüst film yok. Güzel diziler de hemen bitiveriyor.

Bence alınır ama beklentilerine bakılırsa senin seveceğin tarzda değil pek.

Kendi belirlediği içeriği sunuyor sana ve bu içerik çok kısıtlı. Bir ay deneyip bak bence.

hiçbir şey yapamazsın, ne yapabilirsin? öyle bir şey olursa mutlaka boşluğu doldurmak isteyenler olacaktır. alternatifler gelir. ama o kadar videoyu arşivleyen biri de olmadığına göre neredeyse hepsi ulaşılmaz olacaktır.

Youtube sunucu büyüklüğünün bir alternatifi yok ama piyasa boşluğunu doldurmak isteyenler olacaktır. Böyle bir durum olmayacağı için hayallerimi uzatmıyorum

bi ara yutup engellenmişti de izleseneye çökmüştü millet.

her ortamin alternatifi var ve cikmaya da devam ediyorlar pazarda pay almak icin. Kapanirsa, illa bir tanesi onun yerini almak icin atak yapacak. Atiyorum, dailymotion youtube ozellikleri ile evrilecek.

bir şey olabiliyorsa olur hacı. napsterın audio galaxynin, bearshareın, rapidsharen falan kapandığını gördük. ama hiç sonu gelmedi. her sektör için böyle.

Protesto yürüyüşleri yapar google ı kinariz. Geri adım attiririz gibi geliyor bana çünkü benim izlediğim şeylerin yüzde 80 i bu siteden. Diğer yüzde 20 de kaçak yayın yapan şerefsizler. Evimde tvim yok. Youtube elim ayağım resmen. Ted konuşmaları falan. Hepsini geçtim bir çok site youtube embedded kodları ile bir şeyler yapıyor.

Yeri dolmaz çünkü birden youtube olmadı. 16 17 yıllık bir know how basit değil. Adı geçen siteler ya da yeni gelecek siteler sadece reklam planlamasını oturtan kadar bir 5 yıl geçmesi gerekir.

O yüzden kapatılsa inanılmaz bir boşluk olur. Nasıl dolacagi bilinen ama doldurulamayan bir boşluk.

youtube herhalde dünya internet trafiğinin 5te 1i falandır. öyle bir durum korkunç olur. hafızamızı kaybetmiş gibi oluruz.

>"Almost overnight, YouTube shut down 900 groups and individuals documenting the civil war in Syria."
interc.pt

gazetenin durumu malum hocam, bunları çok sorun ediyorsanız basılı olarak alın. hem de destek olmuş olursunuz. ben öyle yapıyorum.

ben adblocku cumhuriyet ve benzeri gazeteler icin devredisi birakiyorum. reklamlarina tikliyorum, inceliyorum.

normaldir. promosyonlar zaten baya ucuz oluyor. mesela geçenlerde saraybosnaya promosyon vardı 400 liraydı maksimum. promosyon bitti bilet oldu 750 lira.

Olabilir, koltuk başına fiyatlandırma yapılıyor.
Bir kaç bilet satıldıysa üst fiyat kategorisine geçmiştir.

bu tip biletleri yakaladığın anda alcaksın, sen baktıkça yükselmeye devam eder.

Şuna bir göz atın
eksisozluk.com

zam değil bu cidden, biletleri belli gruplara ayırırlar tarih bazlı. ilk on bilet örneğin promosyondur, sonrası ekonomik, ekonomik plus diye gider. promo biletler bittiyse yada tarih geçtiyse bilet fiyatları eski haline döner.

bence bulaşık deterjanı.

bulaşık deterjanı

Camsil?

Sorunuza tam cevap degil ancak marketlerde gozluk temizlemek icin ozel mendiller satiliyor (islak mendil gibi) onlardan da alabilirsiniz.

kezzap kesin çözüm.

sakin boyle seyler kullanma suya tutup sonra kendi beziyle sil. bulasik deterjani uzun vadede mahvediyor

gozluk cami icin ozel spreyler var onlarla temizle. ben kullaniyorum gayet guzel oluyor camlar mis gibi net

camsil veya beyazlatıcılı diş macunu daha makul geldi.

Içinde yumuşatıcı kimyasal olmayan bulaşık deterjanı öneriliyor.

Gözlük temizleyici mendiller de olur ama silmeden önce camın tozdan arındırılmış olması lazım. Öbür türlü mendille silerken tozları cama sürtüp çizme riski var

optik gözlük camlarında kaplama vardır. detarjan gibi maddeler bu kaplamaya zarar verebilir.

yurtdisi alisveris limiti diye bisi var
en son 35 dolara mi ne indirilmisti.

30 euro limit var. dolarıda kura göre hesapla. amazon biraz fazla alıyor fazlasını geri veriyor verginin. ama tabi bu baya vakit alan bir süreç

toplu degil de birkac parcaya bolerek bakin bir de.

ayrica amazon.de'de belli bir limitin uzerine kargo bedava

gönderdiğiniz örneğe göre import fees deposit ödememişsiniz o zamanlar, belki de daha bu sistem yoktu ben hatırlayamiyorum tam ama ne zaman başladıklarını. gümrük vergisi ve dhl'in eklediği hizmet ücreti toplamı gibi bir şey. gidip postaneye gümrük ödemeden amazona ve dhl'e ödemiş oluyorsunuz aslında, ürün de kapınıza geliyor. eğer bu tutar gerekenden fazla alındıysa sizden, fazla tutar kartınıza iade ediliyor.

evet fazla vergi sonra iade edilebiliyor, bazende yanlis hesaplanabiliyor. chat'e baglanip bi teyit alabilirsin aslinda

Diken ve Duvar fena değiller ama bazen içerik olarak yetersiz kalıyorlar ve yavaşlar. t24'ün bir kaç faul hareketi oldu ama daha iyisi yok diye takip ediyorum.

al jazeera'yi beğeniyorum ben.

Diken

Sputnik ile al jazeera ya bakıyorum bende diken safi hdp çığırtganı bana göre. T24 de fena değil işte eski Fetöcü yazarlar var içinde.

bbc türkiye, birgün ve t24'ü takip ediyorum twitterda. birgün muhalif tabi ona objektif diyemeyiz ama diğer ikisi bence fena değil. ayrıca arada sputnik türkiye'ye de bakıyorum. ayrıca bu kanalların twiter hesapları clickbait yapmıyor o yüzden de çok seviyorum umarım devam ederler bu duruma

Bir yayının al jazeera gibi, cnn gibi ana akım olması objektif olduğu anlamına gelmiyor. Haber insan elinden çıkar, YÜZDE YÜZ objektif haber diye bir şey yoktur zaten. Bianet var birgün var daha barizdir onların tarafı. T24 de fena değildir. Bir yerden okumak olmaz, bazen sosyal medya da yetersiz kalıyor. Cnn gibi bbc gibi yerlerde dünyada gelişen olayları daha kolay takip edersin ama memlekette ne oluyo diye soracaksan o zaman işte bütün bunları ortaya karışık abur cubur dolduracaksın. Diken iyi toparliyor son zamanlarda en çok ona bakıyorum, yazarlar da genelde iyi.

He valla

benim için sadece gün sayacı olması yeterli şuanki saatimi de 3 liraya aldım cillop gibi

geçmişten dijital saatlerin olmadığı zamanlardan kalma bir tasarım şuan kullanılıyor olması,bu günler de saatin kronograf kısmını kullanan yoktur ancak işçiliğine tasarımına göre saate güzel bir görüntü veriyor.

Olur mu yav süreli iş yapan herkese çok lazım.

normali budur evet. sizin hatanız sonuçta.

ben çok küçükken tansaşta 6lı soda kırdım. yanımda ailem de yoktu. hani üstüme gelseler gelirlerdi ama tamam canım sen geç şöyle ben temizleyeyim diye bi abla gelmişti. ben de alacaklarımı alıp çıkmıştım.

benim marketim olsa bi meşrubat parasını almam ama tüm vitrini falan indiren olursa da benden çıkmasını istemem. herhalde bu tarz şeyler için de sigortalar var...

kasiyer kırılan şişenin/marketin sahibi olmadığından bir insiyatif almaya gerçek anlamda hakkı yoktur. (eğer şirket kendi içinde onlara bu tür yetkiler vermedi ise, ki verilmez) kasiyer kendi gönlünden "ödemeyin" diyemez, derse de şefe/müdüre haber verir sonrasında.

eğer müdür/şef'e söylerseniz yada sizi görürse muhtemelen "hiç önemli değil beyefendi" gibi bir tepki verebilir. o da kendine tanınan yetki dahilinde bunu yapar.

das kapital :(

Real'de deodorant kırmıştım kasaya giderken, bir kaç saniye içinde yetkili bir abla geldi, ödeyebilirim dedim, o ise siz alışverişinize devam edin dedi, telsizden temizlik için anons geçti.

Bir arkadaşım migrosta kasada 4 birasını okutup çıktıktan sonra poşeti elinden düşürüyor ve hemen migrostan müşteri temsilcisi aynı biraları getirtip yeni veriyor.
Yani marketlerin müşteri memnuniyeti, müşteri sadakati politikası ile ilgili ve yine doğrusu parasını talep etmelerinden asla şikayetçi olmam, deodorant şişesini kırdığımda çok utanmıştım.

Sadece kasiyer ve müşterinin olduğu yerde, söylendiği gibi market yetki verdiyse, uygular.

bence normali bu evet.

küçük bakkal için falan normal diyebiliriz ama büyük marketler zaten o kırılma dökülme bozulma durumları için hazırlıklılar.
hem zaten kendi elemanları da kırıyor, malları getiren firmanın elemanları malı depoya indirirken de kırıyor döküyor yani o hep olan bir şey ve ana firmaya rapor edilip telafi ediliyor, bu yüzden genelde o kırılıp dökülenlerin parasını almazlar.

jonglör gibi şişeyi atıp tutmaca yaparken yani bariz mallık sebebiyle kırdıysam öderim de rafa çarpsam veya ne bileyim torba yırtılıp düşse falan isterse 10 kuruş olsun mümkün değil ödemem.

hayir, normali bu degildir. turkiyede nasi bilmiyorum ama yurtdisinda marketlerin "kayip" hesabi vardir, illa ki markette bulunan malin yuzde bilmem kaci kayip(curume, tarihi gecme, kirilma vs) olacaktir ve fiyat bunun uzerine belirlenir. tabi bakkal hasan bunu dusunmez de, super marketlerde o fiyati ben odemem.

markette çalıştığım dönemlerde çok şişe kırmışlığım var. birası var, alkolü var, kutu kolası var. hiçbir zaman patronum da benden istemedi. iade edilebiliyordu sıkıntı yoktu bizde.

hangi markette?
ve ne şişesi?
genelde ürünler iadelidir. kırılan ürünleri firmaya iade ederler para almazlar.

Kirilan bir seyin parasi hic istenmedi bende marketten, bence istenmemeli de. Musteri memnunuyeti hesabi. Ama ikincisini okutsa itiraz etmem lakin bir daha da o markete gitmem.

Öğrenciyken discount market olmayan bir ulusal market zincirinde "gölge müşteri" olarak part time iş yapmıştım. İşlerden biri de markette şişe kolalardan birini kırmaktı :) Bayağı bayağı düşürüp kırıyordum marketin ortasında :))

Beklenen şeyse parasını almamaları (çünkü sigortalı) ve müşterinin üzerine gelmemeleri, hemen temizlenmesi vs. Hatta "bunları ne biçim dizmişsiniz böyle dizerseniz düşer tabi" filan diyorduk :))

hayır istenmemli çünkü onlar kar marjlarını ona göre hesaplıyorlar aynı zamanda bir kısımı da zaten iade olarak geçiyor.
ben ev eşyaları satan bir mağazada çalıştım ve o zaman o mağazada da aynen böyle oluyordu.

migrosta basima geldi. tam kasaya gotururken siseyi dusurup ortaligi da mahvettim.
ben odeyecektim ama almadilar. yani migrosta almiyorlar.

Tansaş da alışveriş yaparken Hani sepetleri birbirinin içine geçiyorlar ya alışveriş sepetinin O kısmı açıldı aldığın zeytinyağı ve birkaç Şişe Şarap tuzla buz oldu Ben baya korkmuştum hem zeytinyağı hemde şaraplar pahalıydı Neyse ki yanıma gelip özür dilediler Siz alışverişinize devam edin dediler ben o zaman Sepetin önü açıldığı için böyle davrandılar zannetmiştim

herhangi bir kafede bile kırdığın döktüğün çayın kahvenin parasını almıyorlarken marketin alması saçma.

çok emin olmamakla birlikte marketlerin hatta en küçük bakalların bile kırılan ürünleri toptancıya geri verebildiğini sanıyorum.
Yani mesela bakkalda kırılınca onun parası bakkala girmiyor, firma onu ziyan olarak geri alıyor,

Bizim bakkal böyle anlatmıştı bana, bilenler aydınlatsın,
O yüzden markette kırılan şeyi ödemen normal değil (süpermarketten bahsediyorum tabi, züccaciyede vazo kırdıysan ödersin elbette)

ödemek zorunda değilsiniz, bulunduğunuz mekanın sigortası öder oluşacak masrafları.

atom karincanin torunu+1

ben olsam ödemek isterim ve ödemeyi teklif ederim.
nezaketen kabul etmeyip, kırılanın ücretini almazlarsa müşteri memnuniyeti adına iyi bir şey yaptıklarını düşünürüm.
ama ücretini alırlarsa da olumsuz bir şey düşünmem.

ister market olsun, ister bakkal olsun, ister pazar olsun.
sonuçta ben kırdıysam, benim telafi etmem gerekir.
karşımdaki kurumun/kuruluşun buna ihtiyacının olup olmaması değil önemli olan.
yaptığımın sonucundan doğan sorumluluğu yerine getiririm.

büyük zincir firmalarda müşteri kırıyorsa, ödeme almıyorlar. ama kendi çalışanları kırıyorsa sanırım onlardan kesiyorlar. bu yüzden başıma iki kez geldi, ikisinde de siz kırdınız değil mi bizim arkadaslar mı? diye ısrarla sormuslardı

Normali budur. Isterlerse musterinin gonlunu hos etmek icin para almayabilirler ama normalde odenmesi gerekir zaten.

bir süre beklemek gerekiyor..

garanti olsun istiyorsan egm.gov.tr den de bak.

www.egm.gov.tr

Gitmeyin, ya ölür müsünüz gitmeseniz?

İmkanınız varsa köye gidin. Bir akraba veya arkadaş vardır muhtemelen köyde yaşayan. Gidin misafir olun 1 hafta veya öğretmen evinde falan kalın.

Mis gibi yeşilliğe çıkın, kırlara, çayıra çimene.. Kanala karpuz koyun, buz gibi yiyin.

Ben bu sene bu şekilde yapacağım. Hayatım boyunca her zaman nefret ettim bu turizm sektöründen. Enayi yerine koyulmaktan bıktım. Ha diyorsanız ki, ben denize girmeden olmaz, gidin deniz kenarındaki en küçük beldede bir oda kiralayın. Ücretsiz (halka açıktır tüm sahiller ülkemizde) sahilinden denizine girin.

Gitmeyin arkadaşım, yalvarırım gitmeyin. Senelerce ırzımıza geçtiler fahiş fiyatlarıyla. Gitmeyin. Gidin doğaya veya dağa tırmanın ama bu primat'tan bozma insanlara paranızı kaptırmayın.

Ben ramazanda gittiğim için mi bilmiyorum ama bana fiyatlar çok uygun geliyor.

Fethiyeye gidiyoruz erkek arkadaşımla. Ölüdeniz merkezde her yere yakın kahvaltı dahil, havuzlu, klimalı, çift kişilik oda gayet iyi yorumlar almış bir otelde 7 gece için 190 euro. Yani illa kaydıraklı 5 yıldızlı otele mi gitmeye çalışıyorsunuz anlamıyorum ki?

Ben Avrupa'da pahalı bir ülke olduğumdan fiyat algım değişti desem de değil yani daha ne kadar olabilir?

Aşağı yukarı hatta kesinlikle daha az fiyata denizin karşısındaki yerlere gidin. Deniz tercihiniz Ege ise Yunanistan, Akdeniz ise Kıbrıs'a gidin. Daha kaliteli.

Türkiye'de de kalacaksanız tercihen Balıkesir'de falan pansiyon vs. derim ben.

Bunlara imkan bulamazsan da bu esnafa para kazandıracağıma Şile giderim. O da olmazsa Üsküdar'da denize atlarım daha iyi.

Ben yurtdisina bakiyorum direkt. Ayni paraya daha once hic gormedigim yer gormek daha iyi.

kişisel elektronik üretimi uzun yıllardır çin/tayvan taraflarına kaydı. o eski tatları yakalamak için baya eskiye gitmek lazım, onlar da genel olarak raflardan kalkmıştır. mesela motosiklet üretiminde honda yamaha belli modelleri japonya'da üretir, düşük modelleri çin'de ürettirir. öyle bir ayrım varsa bilemem. yoksa eski ürünler için ikinci ellere kuytu köşelere bakmalısınız.

d&r ve teknosalarda var hocam.

4.75 köprü geçişi

tabii ki devam et

olan olmuş artık. bitir bari

Fazla dayanmissin:)

Bırak.

eksisozluk.com
anti karşı demektir. anti madde. antihistaminik. antivirüs.

antrparantez onun doğrusu.

benim cevabıma tik atmaman da aklına yatmamasına şaşırmama neden oldu. linke bile tıklamadık değil. canım benim.

1 su bardağı kadar prinç koysan denk gelir sanıyorum. soğanı bolca koy lezzet verir. 2-3 büyük soğan kaldırır iri bi lahana.
maydonoz yarım demet kadar, tepeleme bir kaşık salça koy. zeytinyağı tuz karabiber, taze veya kuru nane .

sarınca suyunu da salça ekle karıştırıp dök. birz da yağ gezdir üzerine. suyunu dolmayı 1 parmak geçecek kadar koyarsın.

pişince suyunda bekletme, ya suyu süz ya da sarmaları ayrı kaba al.

Manava dönmüş. renkli renkli

palyaco etmisler siteyi.

iyiki ad block denen bir olay var.

tabii ki berbat.
bir de çaylaklara şükela entry getirme özelliği kapatıldı zannedersem.
ekşi sözlük logosuna tıklayınca da "baharın geldiğinin anlaşıldığı an" başlığı ve "reklam" nick'li birinin entry'si çıkıyor karşıma sürekli.

eski ürünlerden stokta kalan varsa bulunur. tekno marketlere gidip ya da arayıp sorman lazım elinizde vaio laptop var mı diye. sony pc bölümünü sattı vaio artık kendi başına ayrı bir marka oldu.

hatta vaio kendi marka olmaktan çıkıp fuji ve toshiba ile birleşerek farklı bir marka adı altında ağırlıklı olarak japon pazarına yönelik çalışma kararı aldı.

zor bulunur. büyük teknoloji marketlerinde bulabileceğini sanmıyorum ancak bilgisayar vb ürünler satan nispeten küçük dükkanlarda ellerinde kalan vardır mutlaka, bir ihtimal bulabilirsin.

yapılacak

bence overrated bir film o yüzden interstellardan önce çekildiği gibi sonrada çok daha güzel filmler çekilecek.

Overrated +1

Shutter island gerçeği var.

yapılacak elbette.
shutter island ile interstaller'ı karşılaştırmak doğru değil. farklı kulvarların filmleri. contact ile karşılaştırılabilir en doğrusu.

böyle bir şeyler sorarken "ulan acaba biz mi bilmiyoruz" diye hiç içinizden geçmiyor mu sahiden? baaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa diye bağır bağır bağıran müziklerle birlikte ekstra anlam, aşırı anlam yüklenen sahneler nedeniyle mi bu heyecan genel olarak yoksa aşırı komplike gibi duran olay örgüsü nedeniyle mi?

STV yıllardır yapıyor, beşinci boyut falan :P Cidden film iyi gidiyordu ama o sonu hiç olmadı be kafka. Bi de gereksiz kasıntı bi havası var her şeyi biliyormuş gibi, biraz mizahi biraz daha rahat olabilirdi.

bu arada Interstellar'ın bilimkurgu değil aile ilişkileri üzerine bir dram olduğunu iddia ediyorum, halen arkasındayım. Şekil olarak bilimkurgu gibi duruyor ama Nolan da zaten baba-kız ilişkisini dünya üzerine birkaç mesaj verip öyle daha etkili anlatmak istemiş -ki kötü tercih değil ama yine de gereksiz kasıntı olmuş.

şöyle değiştirelim başlığı bence "hans zimmer daha iyi müzik yapacak mı?" filmin başarısı hans zimmer'ındır.

overrated film +1 sonu bok gibi

The Matrix'den demek istedin herhalde

abartmayın be.
adam karadeliğe girip bilmem kaçıncı boyuttakilerle görüşüp kızına mesaj gönderip bilmem ne teoremini çözdürüp karadelikten geri çıkıyor uzaya. uzayda sürüklenirken şans bu ya elemanı buluyorlar.

adam karadeliğe girip çıkıyor lan. çoşmayın. Nolan 'sonunu nasıl bağlıycaz olum!?' diye en az 2 hafta düşünmüştür. sonunda yapımcıdan 'skcem sizin bütünlüğünüzü çekin lan filmi' çökertmesi gelince 'skerler abi ben sokucam çıkarıcam adamı sonra kızı için yaptı falan deriz' demiştir.

bir kere hikayede bütünlük yok filmde. nolan bir de çok çalmış film için film zaten.
%20 cameron %20 kubric %20 europa report %40 nolan yüzdesiyle gidiyor.

çok iyi film ama en iyi de değil. daha iyisi var zaten.
misal bence onunla aynı yılın filmleri olan birdman ve whiplash daha iyi bence interstellar'dan.

bu yıldan da the revenant bence interstellar'ın üstünde bir iş.

tabii bunlar çok öznel şeyler sonuçta. bana göre böyle, sana göre öyle. tartışsan ne olacak.

yapılmışı var, contact.

paket indirimi, teknik destek, ideolojik sebepler.

aslında hiç bir fark olmaması gerekiyor. fakat siz hangi interneti alırsanız alın teknik desteği türk telekom aracılığıyla sağlıyor firmalar, çünkü alt yapı tt'ye ait.

tt kendi müşterilerine verdiği hizmeti diğer operatör müşterilerine vermeyerek aslında kendi hizmet kusurunu dsmart ya da vodafone'un kusuru gibi tüketici gözüne sokuyor.

yani işin içindeki pislik tt'den kaynaklı.

dahili meddah +1

yalnız şöyle bir şey var, firmalar da bunu kullanıyor aslında. örneğin superonline bana "türk telekom'dan dönüş alamıyoruz" gibi bir şey söyledi, türk telekom santraline bizzat gittim, dış firmalardan gelen talepleri bilgisayardan gösterdiler, bana ait bir talep falan yok. yani zaten sözleşmeye "bizi bağlamaz" yazdıkları için bu maddeyi de kullanıyorlar. sonuç olarak almadığım hizmete 3 ay fatura + cayma bedeli ödedim.

merhaba. ben geçtim çok memnunum bi ben memnunum herhalde. gerçi ben ttnetten geçtim. fiyatlar bi yana telefonla aradığında hemen karşında birini bulabiliyorsun. bölgesel/genel çalışma hariç hiç problemim olmadı. d-link modem verdiler antensiz falan ama, ttnetin modeminden çok daha iyi.

telekomdaki yetkili bir abi anlatmıştı. her bölge için bu firmalara belirli bant genişliği ayrılıyormuş. firmanın o bölgede müşterisi artarsa haliyle internet yavaşlıyor. "sonra gelip internetim yavaş diyorlar demişti"

Şeytan Ayetleri herhangi bir mahkeme kararıyla yasaklı değil Türkiye'de. D&R'da falan İngilizcesi satılıyor ama Türkçe çevirisi yok. Birçok çevirmen çevirmek istediği halde -hatta bazıları kitabın tamamını halihazırda çevirdiği halde- yayın evleri bu kitabı Türkçe olarak basmak istemiyor. Yayın evlerinin haksız olduğunu söyleyemem. Bu kitabın Türkçesini basan yayın evini en iyi ihtimalle bir gecede kundaklar bu İslamcılar.

Aziz Nesin çevirisi için baya uğraştı ama olmadı.

turan dursun'un bin tane kitabi hala basiliyor, yayinevlerini korkutacak ne var ki o kitapta bu kadar?

gercekten merakimdan soruyorum.

kitabın çok da bir olayı yok zaten. Aynı içeirkli ve çok daha ofansif onlarca örnek var (bu yazdığımdan ş.a.'yı ofansif buluyorum sonucu çıkmasın). Ancak kitap üzerinden/bahanesiyle yaşanmış onca şey varken, kimse çevirmek istemiyor.

java script açıklarından sıkıntı çıkabilir sanki.

Nope. Yillardir yapiliyor bu, is parada bitiyor. Iste netflix bu yuzden var, turkiye'de televizyonda film bu yuzden izlenmez ve geleneksel tv boyle boyle bitme noktasina gelecek.

bu tür sahnelerin kesilmesi için özellikle para verecek insanlar var bu ülkede.
yani izleyici olarak.

800 tl diye duymuştum ama aylar oncesinden doluyormus randevuları. Bir yerde okumuştum, dogru mu bilmiyorum.

Ailesindeki büyükler direk Ahmet diyordur, küçükler de Ahmet amca, baba falan derler.

mecliste falan ahmet bey dediklerini sanmiyorum. direkt sayin basbakan diye hitap ediyorlardir. esi de is donusunde arayip "ahmet gelirken ekmekle yogurt al" diyor mudur? bence diyordur

hocam diyen de vardır bence milletvekilleri arasında.

efendim diyenler de vardır etrafında. korumalar mesela. parti başkanı olduğu için bazı ortamlarda da başkanım diyen var mıdır bilemedim.

bence kullanma sıklığına göre:

efendim
sayın başbakanım
sayın başkanım
başkanım
sayın hocam
hocam
ahmet amca
ahmet
baba

kalemdefter, yaveri sanırım, mışlı kip kullanmadığına göre koruması da olabilir.

@kalemdefter; tayyip ne diyor peki? ahmet diyordur bence. yoksa o da mı hocam diyor??

yakin cevresindekiler (mustesar, diger burokratlar ve korumalar) basbakanin yoklugunda basbakandan beyfendi diye bahsederler. ve ankarada iki beyfendi vardir ve bu bir devlet teamuludur. birincisi cumhurbaskanidir, ikincisi basbakan. onun disinda birebirde mesela basbakan mustesari kendisine ahmet bey diye hitap eder. bu o anlik samimiyete baglidir. eger etrafta baskalari varsa efendim, sayin basbakanim gibi sekilde hitap eder. fakat cok yakininda olmayanlar mutlaka sayin basbakanim diye hitap ederler.

sincap diyen densizleri de unutmayınasdfghjkl :D

Kürtler ''Serok Ahmet'' diyo, sempatik duruyo :DD

bence artık 'hey' diye sesleniyorlardır. dervişler de 'hu' diyordur bence asdfgh

cevab veriyorum.
cumhuriyeti pek okumam, b&t ekini çok kalifiye bulmuyordum. okumamamda bir etken de bu zaten. bilim ve teknik haberleri olacaktır tahminimce.
astrolojiden de fazla olacaktır muhtemelen.
buna rağmen astroloji içerik olarak bir ahır dolusu at bokundan müteşekkil olduğundan, zaten herhangi bir medyada bulunmaması gerekiyor bence ama kim uğraşacak yea işte.

Benim okudugumda bir giris vardi iste bakiyosun oradan hatun kisisi hangi durumlarda dovulur diye bununla ilgili yazilarin oldugu sayfalar yaziyor karsiliginda. Bu cok spesifik bi ornek oldu ama sen olayi anladin.

7 Ciltilik Konularına Göre Ayet Ayet Kuran kitabı olabilir. Zaten Diyanet'in bu şekilde konu konu kitapları da var ama meal değil tefsir ve geniş açıklama şeklinde. Siz Arapça Kuran basılsın sıralama böyle olsundan ziyade meal için konuşuyorsunuz anladığım kadarıyla. Benim hacı komşum var zina yasak değil diyor, amcam beş vakit namaz kılıp hırsızlık yapıyor o zaman günah değil mantığındaki insanları azaltabilir belki açıp öğrenmeye itebilir konuları kapakta görmek. Güzel fikir bence.

Şu an kullanılan düzenin mantığını çözemedim. Bence indiriliş sırası(nüzul sırası) kullanmak daha sağlıklı olacaktır. bu düzen referans alındığı takdirde, tarihsel olarak, olayların akışıyla paralel bir okuma yapılabilir.Bu düzenin, din çevreleri tarafından kabul edilmemesinin sebebi Kuran'ın siyasi tarafının pek göze batmamasının istenmesi. konuyla ilgili şöyle bir entry yazmıştım. eksisozluk.com

@cembacemba

aslında ben de paylaşmış olduğum entryde kısmen bundan bahsettim. aynı konuda farklı hükümler bulunuyor. konuya göre sıralanırsa, arka arkaya gelen ayetler farklı şeyler söyleyebilir. bir göz atmanı rica ederim.

atomlardan galaksilere kadar her şeyi yaratan bir tanrıyı kabul ediyorsun ama,

bir kitabı düzgün sırada göndermeyi beceremediğini,
senin ondan daha iyi yapabileceğini düşünüyorsun öyle mi?

:)

@cembacemba

Anlıyorum. Daha önce, din felsefesi üzerine doktora yapan bir arkadaşımla da bu konuyu tartıştım. onun yorumu, Kuran'ın aynı zamanda döneminin siyaset kitabı da olduğuydu. Yani ayetler arasındaki üslup farkı kabul edilerek, bunun normal bir durum olduğu söyleniyor zaten üslup farkı olmadığını kabul etmek mümkün değil zira ayetler ortada. benim şahsi düşüncem; Zaman mefhumundan muaf ve evrensel olduğu iddia edilen bir kitabın, henüz yazım aşamasında bu çeşit bir ikilem bulundurması çok büyük bir soru işaretidir. Sonraki asırlara dahi rahmet olarak indirilen bir kitabın, kendi dönemi içinde bile, içerik ve üslup olarak zıt ayetler bulundurmasının savunması bana pek mantıklı gelmiyor.

Asıl sebebi bilmememle birlikte dikkat çeken uzun surelerden kısa surelere doğru siralama var.

Bozulmayacağı ayetle sabit olan bir kitabı dediğin şekilde bir siralamaya koyma düşüncesi eshabı kiramdan bu zamana kadar gelen alimlerin bahsi etmedikleri, yapmaya girişmedikleri bir konuyu kendi aklimizla böyle değerlendirmek yanlış olur. Onları da (haşa) beğenmemek olur.
Dinimiz nakil dinidir, akılla bu gibi şeyleri çözmek çok büyük yanlış olur.

Kentparkın otopark katında kaligrafici var, belki kalem de satıyordur

www.panterstore.com

istiklalde galataya doğru inerken solda kalıyo. ufak bi dükkan.

Ankara'da Gür Özalit ve Galeri Ekin'e bakabilirsiniz. İkisi de Kızılay Karanfil'de. Bir de Hoşdere'de Sanat Kırtasiye var, oranın da potansiyeli yüksek.

hiçbir yaşta verilmemesi gerekiyor.
çevrenizde 3,5 yaşında çocuğa böyle bir ceza veriliyorsa müdahale etmelisiniz. doğru ve yanlışı ödül ve ceza sistemiyle öğretiyorlarsa köpek baksınlar.

3-5 küçük değil mi ? hele 3 yaşında çocuğu yanlız bırakmaya korkar insan. belki köşede bekleme cezası daha makul olur. göz önünde olur.

arkadaşlar, dayak yiyen çocuk ile böyle saçma sapan cezalarla büyüyen çocuk arasında dağlar kadar fark var.

hayvani bulsam bile dayak atmanın, köşede durma ve oda cezası vermekten hiçbir farkı yok. ya fiziksel ya da psikolojik işkence yapıyor olursunuz.

çocuk ne cezalandırılır ne de ödüllendirilir.

Çocuk büyüyünce ''biz nerede hata yaptık'' diye dolanır etrafra o çocuğun ailesi.

uuth +1 o yüzden.

şartlandırmayla çocuk eğitilmez +1

illa bir yaptırım uygulanacaksa üstte yazıldığı gibi ödül elinden alınabilir en fazla. "sana şunu alacaktım ya da seni şuraya götürecektim ama beni üzdüğün için vazgeçtim" gibi.

Oyuncaklarına ara verin. Ancak ceza kavramını kullanmayın.

Ya da çok kudurduysa anneanne tabiriyle, etrafa ya da kendisine (yere atma gibi) zarar veriyorsa beşiğine koyun 10 dk orada takılsın.

şimdi soru sahibi bunu mu demek istiyor ama oda cezası diyince illa odaya kilitlemek olarak düşünmemek lazım. televizyonda yayınlanan ve bir uzman tarafından haşarı çocukların eğitimi ile ilgili bilgi veren süper dadı diye bir program vardı hatırlarsanız. onda bile uzman, çocuk yanlış yaptığında yaşı kadar dakika düşünme halısı diye bir halıda bekletip sonra da aileden özür dilettiriyordu. doğruluğu tartışılır belki ama uzman yaptırıyor bunu. illa odaya kilitlemek değil, yaptığının yanlış olduğunu anlaması için yalnız kalmasını sağlamak denebilir belki.

yapmadığım şey değildir. valla doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama olmayacak saçma sapan bir şey için ağlayıp tepinip huysuzluk yaptığında doğrusunu 100 kere anlattığım halde anlamayıp ısrarla ağlıyorsa "git odana dediğimi anlayıp ağlanmanı bittirene kadar da çıkma oradan" diye odasına yollamışlığım vardır. kapısı falan açık. hünn hünn diye gidip, ağlamasını bitirince özür dilerim baba diye geri geliyor. bence bu pek yanlış değil. 3.5 yaşında anlam çıkarıyor, anlıyor ama işine gelmiyor. "sanki inadına onun dediğini yapmamışız"a yoruyor.

örnek vereyim. 10-15 dakika sırtımda eşşek gibi gezdiriyorum, trencilik oynuyoruz. tamam oğlum yoruldum in biraz dinleneyim diye yere koyunca hüüüüü treeeeen. oğlum tamam biraz dinleneyim oynarız, hüüüü x 15 kere bu. susmamacasına ağlama. sanki zannediyor ki ben onunla oynamıyorum. şimdi ne yapacaksın? git odana orda sakinleş gel. ceza değil, bence mantıksız da değil. odasına gitmiyorsa ben ondan uzaklaşıyorum başka odaya geçiyorum. ya sakinleşip geliyor özür diliyor. ya orada uyuyakalıyor. uyanınca da özür diliyor (uyuyakalma olayı bir kez oldu, uyku saatine denk gelmişiz tam).

soru sahibi bunu demiyorsa, kastettiği şey odaya kilitlemek ise o yanlış.

annesi ısrarla sinirleri bozulana kadar doğrusunu anlatmaya çalışıyor belki 100 kere. ya diyorum bırak ağlasın, uzaklaş, anlatmaya çalışma. anlatmaya çalışınca iyice inat yapıyor, tazeleniyor başa dönüyor tekrar. biraz yalnız bırakınca birkaç dakikaya kesiyor ağlamayı. dur lan yanlış yapıyom herhalde diye aklı başına geliyor.

3.5 yaşında ne beşiği abicim? adam tarzan gibi tırmanıyor o parmaklıklı yatağa.

3,5 yaşındaki çocuğa ceza verilir. Ama adı ceza olmaz ve odaya kapatmak şeklinde olmaz. "Mola" diye google araması yaparsanız veya trt de çıkan dadılı programa göz atarsanız . çocukları nasıl disipline edeceğinizi öğrenebilirsiniz.Genellikle mola bölgesinde yaşları kadar dakika süre ile bekletilerek yapılıyor özetle. mola sonunda coçuğa neden orada bekletildiğini onun göz hizasına eğilerek ve gözlerinin içine bakarak anlatıyorsunuz.Bence çocuk büyütmemiş olanların önerilerine kulak asmayın.

Cezaya karsi degilim. Attaya goturmemek de bi ceza. Ne kadar odul bazli bir sisteme inansam da yaptiklarinin bir karsiligi oldugunu bilmeli

Oyle saatler boyu surmeyecekse bence verilebilir bu ceza. Hepimiz bu tarz cezalarla buyuduk, kalkip da ailelerimiz "biz nerde yanlis yaptik" vs diye dizlerini dovmedi. En azindan benim ailem

Dayim 7 yasindaki kuzenime ilk defa oda cezasi verdiginde o da tum odaya isedi. Bunu da dayima ders olmasi icin yapti oyle cisi geldiginden falan degil. Bu tarz disiplin ogeleri bence erken yasta baslamali. Cocuga has olmak uzere yarim saat gibi oda cezasi verilebilir. Yarim saat fazlaysa 15 dk.

Tam tersine disiplin kurallari verilmemis, ceza kavramini bilmeyen nesil su anda inanilmaz narsisist, ogretmenlere, ailelerine ve cevrelerine cektiriyorlar. Abartmayin yani ayagina prangalar koyup ac susuz gunlerce odadan ckmayacak degil. Ustelik 3.5 yasindaki cocuk oda kapisinin ardinda anne babasinin oldugunu bilir (mesela daha kucuk bebekler icin bos odada bulunmak terk edilmek anlamina geliyor)

Tek dikkat etmek gereken nokta cocuga kusmemek. Bak boyle yaparsan kuserim gibi yani.

Ceza şöyle bir soruna yol açabilir: Etrafında ceza verecek kişi olmadığında istenmeyen davranışına devam eder. Dayakla büyütülen Türk halkının en büyük sorunlarından biridir bu. Öğretmen yoksa kopya çek, polis yoksa kırmızı ışıkta geç... Hep korku içindeyiz, otoriteye boyun eğme düzeni içinde yaşıyoruz.

@kibritsuyu

Belki var beşik var. Yenidoğan beşiği gibi bir şeyse elbette tırmanır.

@kibritsuyu'nun bahsettiği şekilde bana oda cezası verilirdi. babam "odana git, yaptığını düşün, kendine gelince gel" derdi. O sırada ağlıyor olurdum zaten, gider biraz daha ağlar, sonra oyuncaklarımla oynamaya başlar en son da çıkar giderdim yanlarına. öyle büyüdükten sonra yani 7-8 yaşından sonra yaptıklarını hatırlamıyorum, o yaştan sonra olsa asıl sıkıntı olurdu sanırım.

şimdi de sıkıntılı bi insan olduğumu sanmıyorum:)

farklı mimarı yapısı ve farklı sürümler.

cok sevdigin bir dizi varsa eski bolumlerine bakabilirsin
online alisveris ile para harcayabilirsin
youtubeda sacma sapan kanallar var ingilizcen varsa izleyebilirsin (angry grandpa gibi)

Bi çay koy içelim.

odandan çıkmadığın sürece değişen hiçbir şey olmayacak. odanda yaptığın hiçbir şey bunu değiştirmeyecek. çık dışarıya hava al. hatta çağır bi arkadaşını iki tek atın.

m.youtube.com
Bu yarışmayı izlemek iyi gelir belki ben çok eğleniyorum izlerken

Odandan çık.

Ruh halleri mekanlara siniyor, odandan çık. Değişiklik iyidir, açık hava daha iyidir. Yakınlarda deniz varsa gemiye bin. Kalabalığa karış, önceyi ve sonrayı bırak içinde bulunduğun ana bak. Ayrıca tanımadığın insanlar için birşeyler yapmayı deneyebilirsin.

koyverme. şimdi sırası değil.
önceki duyuruna göre sanıyorum boşanma aşamasındasın. çocuğun da var anladığım kadarıyla. önemli bir karar aşamasındasın, atladığın şeyler olur sonra toparlaman çok zor olur belki de toparlayamazsın.
kalk silkin önce bi. moral bozukluğuyla alınan kararlar sağlıklı olmaz.

önce derin bir nefes al, bi duş al, giyin kuşan kendine özen göster. bütün o olumsuz duygulardan, düşüncelerden silkin, kendini yenile bi. çık yürü, sahile git, cafeye git...

bişey çıkmaz ordan. aidatlarını vermişsin zaten.

bi şey çıkmaz. aidat verdiğine dair evraklarını tamamla. sakla.

adamlar paralarını almadıkları için siteyi dava edecekler. site yönetiminde para yoksa yine sizden alacak... önceki site yöneticisinden parayı almanız gerek...

Zamanın ve paran varsa Alpler, yoksa Doğu Karadeniz. İsviçre, İtalya, Avusturya pahalı ülkeler. Vize almak için de zaman gerek. Ama ikisi de varsa harika zaman geçirebilirsin. Hayatının tatili yaşayabilirsin. .

paran varsa alpler

alplerde köylerin ve yaylalarin disinda sehirler de güzeldir ve doga ile ic icedir. dogu karadenizde köyler ve yaylar güzel ama sehirler carpik.

bunu kargocuya sorsana delikalı:

ücreti mukabilinde boş kutu veriyorlar evet. kurye çağırırken isteyebilirsiniz.

şubeden yollarsan ücretsiz veriyorlar bir tane kutu. iste tabi.

Let go diye bir uygulama var telde, bence gayet aktif calisiyor

tutumluanne.com var, o siteyi inceleyebilirsiniz.

Hep anne-bebek ürünleri satıldığı için orada satılan ürünlerle kıyaslayarak kendi eşyalarınızın fiyatını belirleyebilirsiniz sanırım.

bitpazarı

Kadıköy'de antikacılar sokağı olarak bilinen tellalzade'ye temiz modeller gelmiş çeşit çeşit.

Ben de baktım şimdi, 2 tane pasif abonelik gösteriyor. Akrabalara aldığım hatlar galiba. Taşıdığım numarayı da gösteriyormuş.

vallaha bende de çıktı hiç tanımadığım numaralar. hepsi pasif. borç gözükmüyor ama sinir bozucu. birileri kimlik fotokopisi ile açmış anladığım kadarıyla.

mobil internet hizmeti (turkcell vınn, avea jet vs) almış olabilirsiniz. onların da hiç kullanılmayan, bilmediğiniz numaraları var.

benim de turkcell 4 aktif, 2 pasif abonelik diyor. 4 aktif benim, eşimin, annemin, teyzemin hatları. iki pasif de zamanında aldığım hazırkart ile 3-4sene önce kullandığım vınn'ın hatları.

eskiden alıp iptal ettirdiğiniz hatları ve mobil internetleri düşünün.

google'ın milyonlarca sunucusu var. disklerin birkaç yüz tane yedekleri de var. marka takıntısı yoktur :)

kurumsal firmalar için ibm disaster center var izmir'de. tr'deki şirketlerin çoğu datasını oraya yedekler.

Hsbc bombalandığında yedekten dönmüşlerdi yarım saatte falan

western digital ve hgst hard diskleri.

HGST Ultrastar serisi
WD SE serisi

Google manyetik teybe bile yedek aliyor.

hiçbir şekilde arıtma cihazlarına güvenmeyin. aşağıdaki duyuruda da mevzu dönmüştü.
www.eksiduyuru.com

www.cebilon.com.tr
www.cebilon.com.tr

biz 10+ yıl süredir kullanıyoruz, dışarıdaki hazır suların tadı lezzetsiz geliyor hatta. ayrıntısını bilemiyorum ama. teknik konusunda bilgim yok. kullanıcı olarak memnunuz.

www.cebilon.com.tr

bu alet var 7 seneden beri bizde. bakımı dışında sıkıntı çıkarmadı. tadı çok iyi, temizliğine de güveniyorum. ayrıca 1300 lira falan vermiştik, çoktan verdiğimiz parayı çıkardı.

bir arkadaşım waterbox su arıtma cihazları firmasında çalışıyor %100 yerli malı.Kullananlar gayet memnun arıtmasına gelince 6 filtre aşaması var 5 filtreye kadar suyu %100 saf orana getiriyor bildiğimiz saf su yani 6.filtreyle de ph değerlerini filan ayarlıyor güzel bi makina ilgilenirsen mesaj atabilirsin

Açıkçası özellikle istanbul suyu için çok güvenilir gelmiyorlar, ama mesela yemek yapımı çay yapımı için bazı insanlar çeşme suyu kullanıyorlar, en azında su filtresi ile yemek çay yapılır, içme suyu ayrı olarak gene alınır.
Bu arada 300-600 liralık ürünleri montaj dahil diye 1500 liraya falan takan firmalar var onlardan uzak durun.

Su arıtma cihazlarıyla ilgili söylenenleri şaşkınlıkla takip ediyorum 15 yılı geçmiştir şu aleti kullandık: www.bmsaritma.com

Çok memnunduk, ben dışarıdan su bile almazdım evde arıtmadan doldururdum şişeye başka su içemezdim, her yıl bir parçasını değiştiriyordu temizletiyorduk falan..

Dayanamadı tabii bozuldu, şimdi dışarıdan su alıyoruz ama alışamadım..
Evdekiler memnun olduğu için bulaşmıyorlar ama işe girer girmez alacağım yine aynısından..

öl lütfen.

yarım saat dayanamadım, fenalıklar geçiriyordum o dizide.

hiç konu olmasa, reyiz için bile izlenir. go go go.

doğru yoldasın

true detective'in ozelligi karakterleridir sonunun epik olmamasi bir sey ifade etmiyor.

bir de "bırakın lan hayvanın doğal ortamı sokaklar, onları evinize alıp işkence yapmayın, doğalarından koparmayın" diyenler vardı...

1-2 sınav kagıtlarına gore degıl de yakınlıga gore yerlestırılme ıddası vardı alakalı olabılır. kopya seylerı de vardı.

3- danıstay kararına uyduk aha bakın demek ıcın.

4- sacma degıl plan

ilk olarak geçen sene başladı. mazeretleri bir soru havuzu oluşturmak. kopya ile bir alakası yok.

evet saçma.

genel cevap vereyim, dershanecilik yapan denemelere soru hazırlayan bir eğitimci bu durumla ilgili şöyle demişti; ösym her yıl bilmem kaç tane sınava yüzlerce soru hazırlıyor artık tıkandılar soruları açıklamayarak bir havuz oluşturacaklar bu yıl sordukları soruyu 2 sene sonra başka bi sınavda rahatça kullanabilecekler.

ösym başkanı, dershanelerin ekmeğine yağ sürmemek için soruları yayınlamayacağız dedi. sebebini kaçırdım.

ama her türlü saçma salak bi şey tabi o ayrı.