[]

Sosyal tecrit yaşayan engelliler için destek unsuru sizce nasıl olmalıdır?

Mental hastalıkları olanlar, (şizofreni, otizm vb.)
Engeli olanlar,

Bu insanlarımızın mutlu bir hayat sürmeleri için sizce hangi destek unsurları (hayvan sahiplenmek, sosyal projeler gibi) (veya hangi içsel referans noktaları) yardımcı olabilir?

Bahsettiğim sabahtan akşama dört duvar arasında telefonu, kapısı hiç çalmayan, bir kimseyi arasa da geri dönüşler alamayan, kalıcı arkadaşlıklar bir şekilde kuramayan insanlar..

 
[]

Kapitalist sistem hakkında en güçlü eleştiri hangisi

Okuyabileceğim, araştırabileceğim kavramlar neler? En makul çözüm önerileri arıyorum.

Kitap, makale, site, film önerilerinize minnettar kalırım.


 
1. Komünist manifesto
2. 44 El yazmaları'nda Yabancılaşmış Emek kısmı
3. Kapital 1. Cilt'te artı değerin üretimi kısmı.
4. Lenin - Kapitalizmin en yüksek aşaması: emperyalizm
5. E.M. Wood - Sermaye imparatorluğu
  • prole  (20.10.22 23:21:04) 
Hap bilgi için: Engels - komünizmin ilkeleri


  • prole  (20.10.22 23:22:03) 
mitchell heisman


  • sert siyah krom  (21.10.22 00:52:50) 
@prole iyi kaynak vermiş.

Kapital mi kötüymüş? Ya saçmalamayın. "kapitali okuma rehberi" diyerek kapital tahrifi yapmış birini kapitalizm eleştirisi olarak sunalım ama Kapital okumayalım mı? Saçmalık.

Dert kapitalizmi eleştirmekse Marx'ın yazdığı herhangi bir şeye "anlamsız" demek de ne bileyim...

Kapital genel olarak iyidir. Birinci cildi çoğu şeyi açıklar. Genel mekanikleri anlattığı ve bunlara saldırdığı için bugün dahi günceldir.

Manifesto bir propaganda metni olduğu için mekanikleri üstünkörü anlatır. Ama o da okunmalı. Çünkü dili basit ve kısa bir metin.

Lenin'in Emperyalizm'i de süper kaynak.

Bunun dışında Nevzat Evrim Önal'ın "Bilmiyorlar Ama Yapıyorlar"ını da okuyabilirsin işçi perspektifindeki kötü pratiklerin teşhisi için.
  • nejdet c  (21.10.22 10:08:33) 
[]

Ev sahibinin ‘evi satıyorum’ tiyatrosu yapması

Şöyle ki ilk duyurumuzda biraz bahsetmiştim. Ev sahibi evi satmak için bize bir alıcı getirdi.

Şimdi getirdiği alıcının, ev sahibinin yeğeni olduğunu ağzından kaçırması sayesinde öğrendik. Bizi kesinlikle iletişim de kurdurmuyor yeni alacak kişi ile ne hikmetse artık.

Biz artık mizansen yaptığını net bir şekilde düşünüyoruz. Zira iki aya çıkın sattığım yeğenim evli o gelecek diyorlar. Biz iki ay önce istediği zammı yaptık, sözleşme yenilemişiz bir de yani. Hiç umurunda değil.

Evi satacağım bahanesine bizi çıkartmaya çalışıyor. Biz iki senelik kiracıyız iki ay önce kendisi kirayı istediği gibi arttırdı sözleşme yeniledik, buna rağmen arayıp diyor ki kaporayı aldım, evi sattım. İki ay sonra çıkın evimden diye. Söz verdim, kapora aldım satış yapılacak diyor.

Her halükarda biz çıkmayacağımızı kendine ifade ettik. Şimdi utanmazca yalanını sürdürüyor. Alan ev sahibi diye birini bize aratıyor, damadını aratıyor.

Küçük bir ilçedeyiz. Ben huzurumuz bozulsun da istemiyorum.

Adam kış ayında bize ev taşıtma derdinde kısaca.

Sizce nasıl davranalım. Yoklarmış gibi davranmak mı?
Yoksa iletişime geçtiklerinde saygıyı bozmadan konuşmak ve hakkımızı korumak mı?

 
evi alan kişi kimse bizimle o muhatap olsun, bize iban numarasını da versin, bundan sonra kirayı ona ödeyelim, biz şu anda evden çıkmayı düşünmüyoruz deyin.

sonrasını o düşünsün.
  • de jure  (19.10.22 18:54:26) 
sattığı kişiye ihtar çektirsin +1


  • coldegezenkutupayisi  (19.10.22 18:55:20) 
ayak yapıyor. hadi diyelim ki samimi, içinde kiracı varken evini satabildiyse siz artık alan kişinin problemisiniz. ben çıkacağımı belirtmeden neyin sözünü verdiniz, istediğiniz oranda zammı da yaptım, sözleşme geçerli, çok istiyorsa satın alacak kişi tebligatını çeker mahkemeye verir, kesinlikle çıkmıyorum şeklinde konuşun. üzerine tartışmaya girmeyin.


  • zgrydn  (19.10.22 19:12:10) 
O evde ne kadar devam edebileceğinizi düşünüyorsunuz bu saatten sonra? satsın ya da satmasın, iş bu noktaya gelmişken uzatmaları oynamak gibi. Sattı diyelim, ihtar çekilir, dava açılır ve sonra çıkarsınız. Satmadı kendi geçecek diyelim yine süreç aynı. Sadece zaman kazancı olur. Bu enflasyonda geç çıkınca daha fazla kira ödersiniz.

Oturabildiğiniz kadar oturun ama bu işin sonu belli. Hukuki süreç neyse onu uygulamak istiyoruz deyin.
  • OrangeYellow  (19.10.22 19:40:32 ~ 19:41:23) 
Ben hatırladım o duyuruyu tahmin ettim bir akrabaya satıyor gibi yapıp sizi çıkarabilir diye.

Siz yasal hakkınız olan süreyi sonuna kadar kullanacağınızı söyleyin uygun bir dille.

Bu süreçte de sonuçta var olan bir sözleşmeyi kendisi bozduğu için zararınızı tazmin etmesi için pazarlık yapın. Nedir o?

Ödeyeceğiniz emlakçı komisyonu, taşınma masrafı, nakliye vs.
  • anten  (20.10.22 09:58:06) 
[]

Sizce şu olayda kim haklı?

Eşinizle avmye gidelim diyorsunuz. Öncesinden ben sana “kışlık kıyafet” hediye alayım içimden geldi diyorsunuz.
Sonra o mağazaları geziyor siz bekliyorsunuz. Size ayakkabı fotoğrafı atıyor üç tane. Bunlardan hangisi sence diye. Bir yıl önce bi bot almışsınız.

Oysa Sonbahar için mevsimlik bota benzer ara bir ayakkabı beğenmiş yine. Eski ayakkabısı sağlam. Sizin de çok yetecek paranız yok gibi. O da fazla yük olmamaya çalışıyor. Neyse diyorsunuz ki bizim burada ara mevsim yok gibi ve bu mevsimlik ayakkabı sanki birazcık israf olur gibi. Zaten bulunduğumuz bölgede ara mevsim yok ya kış ya yaz.

Sonra bir kahve alalım diyor. Gidiyorsunuz kahve almaya ne içersin diye soruyorsunuz. Beraber içmek üzere bir büyük kahve alalım diyoruz. Siz kafeinsiz içiyordunuz. Kalmamış. Eşiniz de kasadan uzaklaşmış. Sırada insanlar var. Küçük boy kahve alıyorsunuz.

Hemen niye küçük boy aldın diyor. Daha açıklamanıza fırsat vermeden. Kafeinsiz yokmuş diyorsunuz. O zaman ben filtre alırdım bilseydim diyor. Az önce cappucinoya olur dedin Deyince; ama ben beraber içeceğiz diye dedim diyor. E ben açıklayamadım ki uzaklaştın diyorsunuz. Biraz da kararsız karşıdakinin ağzından çıkan ilk olası alternatifi kabul ediyor. Kendi isteklerini uyum sağlıyorum düşüncesiyle hep kenara koyuyor.

Yemek katına çıkıyorsunuz. Suratı asık. 10 dakika sonra Diyorki ben israfçı mıyım? hakikaten de öyle biri değil.
Olmadığını söylüyorsunuz. Ama artık sitem yemekten de yoruluyorsunuz. Ayakkabı konusunda fakir insanlarla ilgili durumu anlatıyorsunuz. İsrafçı olmadığını ama bu almak istediği şeyin doğru bir ihtiyaç olmadığını tekrar ifade ediyorsunuz. En azından size göre böyle. Ona göre ise değil. Sonra gereksiz biçimde siz de yorulup tartışıyorsunuz. Eve dönüyorsunuz. Avm gezintiniz hiç olmuş.

Sizce kim haklı?

Edit: Hepinize teşekkür ederim. Bana ışık tuttunuz. Kesin bir biçimde hatalı olduğumu farkettim. Bu konuda aklımı, zihin yapımı, yaklaşımımı, bütün bir biçimde baştan ayağa herşeyimi kesinlikle acil bir şekilde değiştirmem gerekli. Fazlasıyla üzgünüm.

Tekrar sağolun.

 
Ayakkabının da israf olduğunu ilk kez duyuyorum. Durduğu yerde bozulan bir şey mi ayakkabı? Benim rengi bile aynı bir sürü spor ayakkabım var mesela. O an bi model beğendiysem israf olur diye düşünmem. Eşin ayakkabı için heveslenmiş ve tüm hevesini kursağında bırakmışsın. Yetecek paran yoksa bilemem ama "ara mevsim yok" bana aşırı ucuz bir bahane olarak geldi. Yemekte 10 dakika sonra ben israfçı mıyım diye sorması zaten her şeyi açıklıyor. O ana kadar sürekli bunu dert etmiş. Almak istediği şeyin doğru bir ihtiyaç olmadığını tekrar ifade ederek de sanki kendi başına bunu düşünemeyecek biriymiş gibi davranmışsın. Karşında 5 yaşında çocuk varmış gibi böyle açıklama yapman daha büyük falso.

Kahve detayını geçiyorum. Gereksiz bir detay. Bir büyük kahveyi paylaşmak da ilginç geldi de neyse.
  • himmet dayi  (18.10.22 08:52:35) 
Eşiniz haklı. Kadını salın. Bir ayakkabı, kahve için laf çoğaltmak çok gereksiz şeyler. Şu dünyada yiyip içmeyeceksek, alıp giymeyeceksek ne diye yaşıyoruz. Zaten dünyanın hali ortada. Nefes alsın kadın.


  • ruhen hastayim ben  (18.10.22 08:52:36) 
bazı kelimelerin suçlayıcı etkisi oluyor. israf kelimesi yerine ihtiyacımız bu değil, gereksiz harcama, durumumuz olduğunda bakalım gibi ifadeler kullanılsaydı sorun yaşanmazdı. ben olsam takılmazdım ama israf dediğinizde bir tık suçlayıcı, agresif kelime olduğunu düşünüyorum. Eşinle buna benzer başka olaylar yaşamışsınız ve iletişim kurulmamış, sonuç alınmamış, içinde kalmış ve artık kolaylıkla sitem etmeye evrilmiş. bu bir aşama, bir eşikten geçilmiş. bundan sonra da basit konularda kolaylıkla sitem edildiğini göreceksiniz. oturup konuşmaktan, geçmiş olayları da olumlu bir şekilde kapatmaktan başka çare yok. içeride biriktirdiği küçük, basit ama kapanmamış konular onu kolaylıkla yükseltiyor.

siz de kelimelerinize dikkat edin. bir kere ağızdan çıkınca geri alması çok zahmetli.

alışveriş konusunda size katılmıyorum. tamamen kendisinin karar vermesi onun hakkıdır. ben olsam; beğenip beğenmediğimi söylerim ama alıp almaması kendi kararı. yetişkin insanlarsınız ve eşim diyorsunuz. ne karar verirse arkasında durmak lazım. ağzınızın tadını basit konularla bozmayın. hep güzel, hep olumlu düşünün ve söyleyin. olumsuz bir şey söylerken bile sevgi dolu söylenebilir. bir de bunu düşünün.
  • gabe h coud  (18.10.22 08:53:09) 
paraya kıymak psikolog masrafından kurtarıyor

aşırı fiyatlardan dolayı hak verirdim ama
para harcama teklifleri senden gelmiş
  • bir soru sorcam  (18.10.22 09:05:56) 
Eşiniz haklı. Israrla kadıncağızda bir kusur bulmak için burada kaç kere duyuru açtınız. Kadın iyi sabrediyor.


  • GoodMorningTeacher  (18.10.22 09:06:47) 
Abi her zaman ihtiyacı yokken alan biriyse evet derim sitem edin ama ben yazdığından hanımefendinin öyle biri olmadığını anladım. Hevesi kursağında kalmış, hem de hediye edeyim diyip yan çizmişsin.


  • bigcaptain  (18.10.22 09:13:30) 
Kadın iyi sabrediyor +1

eşinize daha yumuşak davranabilirsiniz bence. Burdan epey agresif görünüyor.
  • kaptan maydanoz  (18.10.22 09:27:34) 
hem istediğini alcam diyorsun hem de o olmaz hayır diyorsun bende benimkine cimri diyordum benim adam aşeviymiş meğer.

aynı renk bir sürü ayakkabım var hepsinin de işlevi farklı biri daha yüksek topukludur biri nubuktur biri laciverttir illa farklı olan bir yeri vardır.

ha şu da var alınmış kahve için cırlamazdım ben ama kadında birikmiş bazı şeyler bence.

yemekte ne yediniz?
  • Hallegadola  (18.10.22 09:49:18 ~ 09:50:26) 
Satır aralarınızı okuyorum:
"Size ayakkabı fotoğrafı atıyor üç tane. Bir yıl önce bi bot almışsınız."
"Sonbahar için mevsimlik bota benzer ara bir ayakkabı beğenmiş yine. Eski ayakkabısı sağlam"

"Hadi gel sana kışlık kıyafet alalım" diyip eşinizle AVM'ye gidelim diyip sonra beğendiği bir ayakkabı için bir torba laf etmişsiniz. Burada bize soruyu sorarken bile "daha geçen sene bot aldık, ayakkabısı da sağlam ama yine ayakkabı bakıyor" falan diyorsunuz. Net bir şekilde haksızsınız.

Kahve konusunda şu cümleleriniz de garip: "Biraz da kararsız karşıdakinin ağzından çıkan ilk olası alternatifi kabul ediyor. Kendi isteklerini uyum sağlıyorum düşüncesiyle hep kenara koyuyor" E az önce ayakkabı konusunda eşinizin isteği vardı siz onu "israf" olarak nitelendirdiniz?

Belki aklınızdan geçenler bambaşkaydı ama yaptıklarınız/söyledikleriniz sizi hiç tanımayan birisinde şu an böyle yansımış durumda.
  • pispinti  (18.10.22 09:57:37) 
eşiniz çalışıp kendi ihtiyaçlarını kendisi almalı. bu şekilde birinin eline bakmak, çocuk gibi hissettirilmek çok fena. bilmiyorum farkında mısınız ama o da sizin gibi yetişkin ve siz babası değilsiniz.


  • deartheodosia  (18.10.22 10:03:44) 
paran yoksa avm gitmeyin hem icimden geldi bi seyler alalim sonra o olmaz bu boyle soyle. usttekileri okumadim sizin de kendinizce bi freniniz var ama o hatunda bi seyler birikmis daraltmissiniz gibi. alamayacaksan hic bulasma. ha kahve icin ise bi arasaydin ama ben normalde kahve olayina triplenmezdim iste kadinin siniri bozulmus. biraz daha dusunceli davranabilirsiniz

parasiz erkek cok geriyor beni ya. hem hakli, yoksa yoktur, hem itici oluyor sozum meclisten disari :(
  • ala09  (18.10.22 10:09:12) 
dostum insanın parası ve maddi durumu olmayabilir bu çok doğal bir şey, burada bir sıkıntı yok. ama paran yokken avm'ye gidip, üstüne bir de "kışlık bakalım içimden geldi" dedikten sonra, bu tanıma uyan bir şeyi reddetmen (bot) hayal kırıklığı yaratmış olabilir. bana sorarsan maddi durumunuz iyi değilse avm'lere gitmeyin. insanın ihtiyacı yoksa bile canı çeker, özenir. özenip alamadıktan sonra canı sıkılır. kahve konusu da önceki konunun devamı, önemli bir mevzu değil, ana konu bu.


  • roket adam  (18.10.22 11:00:09) 
Ben de şunu anlamıyorum diyelim ki 2 bin tl niz var. Yol parası + yemek + içecek + sinema + kaliteli bir kışlık mont ile eldekini bitireceksiniz.

Ki benim de ucu ucuna yaşadığım zamanlar oluyor bu tarz kafamda günü planladığım ama farklı şeyler çıkarsa sorun ettiğim.. çünkü cidden nakit + kart dolmuşum yani ne yapayım, bir ayakkabı ne olmuş diyen var da zaten o ne olmuş bu ne olmuş diye diye veya derler diye boğazınıza kadar doldurmuşsunuz kendinizi.

Neyse ne diyordum, benim anlamadığım; eşiniz bu durumu biliyor ise, sizden neden ayrıca bir ayakkabı istiyor? İstiyorsa paranız var da siz mi pintilik yapıyorsunuz? Yok eğer paranız gerçekten yoksa eşiniz neden "sevgilim bunu da çok beğendim mont yerine bunu alsak veya bunun fotoğrafını çektim bir dahaki gelişimize de bundan alalım internetten falan da bakalım.." vs. neden demiyor?

Kahvecideki eşinizin tepkisinden içindeki birikmişliği anlayabiliyoruz. Demek ki hep yapıyorsunuz bunu. Mesela eşim de bana kızıyordu aşırı planlı ve hesapçı gittiğim zamanlar. Ama fark etti ki param olunca ile kısıtlı kaynaklar ile yürüttüğüm zamanki davranışım farklı, haa dedi demek ki bu sürekli yaptığı bir davranış değil. Siz sanki sürekli yapıyorsunuz gibi duruyor.

Ya dışarı çıkarken kendinizi +500 +1000 TL gibi esnetin öyle plan yapın. Ya da baştan oturun konuşun bence.

Ben param olunca eşim sormadan ona bir şeyler alıyorum zaten, onu görünce ön yargıları kırıldı. Ben hesap yapınca anlıyor artık paranın tükendiğini :D Yoksa zor bir durum yani kadının veya çevrenin diline düşmek.
  • ananiyimioguz  (18.10.22 11:18:10 ~ 11:21:53) 
evlenince bütçe ortak olmalı. kazanılan parayı birlikte harcıyorsunuz. ebeveyn ilişkisi kurulmamalı +1 para durumunuza ikiniz de aynı ölçüde hakim olmalısınız. ihtiyaçlarınızı da listeleyin. neyin ne zaman alınacağına beraber karar verin. böylelikle ikiniz de nötr olursunuz olaya. ilişkinizi sabote etmeyin.


  • gabe h coud  (18.10.22 11:34:22) 
abi son zamanlarda gördüğüm en haksız insan sensin. dua et yenge sormuyor bu soruları yarın boşanma celbini göndertirdik kadına.


  • coldegezenkutupayisi  (18.10.22 12:15:24) 
üsttekilerin hepsi+1
ayrıca ala09+1

koskoca kadının kendi ayakkabısından botundan haberdar olduğunu düşünüyorum.
ne istediğine kendisi karar verir, ki zaten bu tip giyim kuşam işlerinde erkeklerle kadınların hem zevkleri, hem bakış açıları farklıdır.
ilişkide sınır ihlâli yapıyorsunuz.

bunun dışında, bir kahveyi paylaşmak, tek kişi için alındığında küçüğünden almak falan olacak iş değil.
bu parasızlık ve hesap yapmanın ötesinde bir şey, bir kafa yapısı.
cebinizde bir kahve parası bile olsa, alır eşinize ısmarlarsınız en kötüsü.
üstelik kadın uyum sağlamaya çalışırken siz hâlâ hesap kitap peşindesiniz.
  • blatta hiberna  (18.10.22 12:19:45) 
A101 reklamı gibi. Yüzde 101 haksızsın.


  • dissendium  (18.10.22 12:24:35) 
Cimriliğe dayanamadığım için bir kere daha yazıyorum. Herkes yazarın çalışıp eşinin çalışmadığını düşünmüş ancak durum tam tersi görünüyor. Önceki sorularınızdan hatırlıyorum eşiniz memur sizin ise düzenli bir geliriniz yok. Zaten eşiniz kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilmiş bir kadınken bir de “ihtiyaçlarımız, isteklerimiz” diye çocuk yerine koyuluyor. Bence eşinize akıl vermek yerine önce ailelerden aldığınız destek olmadan kendi başınızın çaresine bakmayı öğrenin. Sonra hediye almaya da zaman gelir.


  • ruhen hastayim ben  (18.10.22 12:46:08 ~ 12:47:27) 
eşiniz haklı bence de.


  • drako  (18.10.22 13:16:11) 
eski sorularınızı yeniden okudum ve sizi hatırladım. umarım iyi bir psikiyatristten düzenli terapi alıyorsunuzdur. eşinizin sabrına hayranım sizi gerçekten seviyor. umarım siz de sağlıklı kafa yapısına sahip olursunuz tez zamanda


  • Hallegadola  (18.10.22 13:34:54) 
"Hepinize teşekkür ederim. Kesin bir biçimde hatalı olduğumu farkettim. Niyet olumlu olsa da üslup ve kelime seçimleri durumu batırabiliyor. Bu konuda daha çok çalışmam gerekli."

Şaka gibi bir sonuç gerçekten. Hocam senin üslubunda mı sorun var sadece sence? İsraf dememiş olsan ne fark eder? Kadın bir şey almak istemiş, sanki karşında çocuk var gibi davranıyorsun. Dünyanın en güzel cümleleri ile söylesen de bunu bir şey değişmiyor. Bu kadın sana bu kadar zamandır nasıl sabrediyor gerçekten çok şaşırıyorum. Umarım şizofren falan değilsindir de senin zihnindeki bir kadın için dertlenmiyoruzdur burada.
  • himmet dayi  (18.10.22 14:08:10 ~ 14:08:51) 
Hocam allah kolaylık versin eşinize. Hem düzenli geliri getiren taraf eşiniz, hem de siz aileye gerekenleri belirliyorsunuz. Ve kadınına hediye almayı teklif ediyorsunuz (kimin parası ile kime hediye alıyorsunuz, ailenin parasını iki tarafta özgürce harcar, hediye almak istediyseniz onu sevindirecek bir sürpriz hediye alırsınız, dilenciye sadaka vermiyorsunuz sonuçta)(? Onun kazandığı parayla onu alışverişe götürmeyi teklif ediyorsunuz ) sizin istediğinizi almadığı için de ona kötü hissettiriyorsunuz vs. Olay üslup kesinlikle değil. Umarım eşiniz gördüğü bu tavrın doğru olmadığını bir gün farkeder.


  • zimbirik  (18.10.22 16:38:47) 
Ben şu kısmı çok anlamadım; "Biraz da kararsız karşıdakinin ağzından çıkan ilk olası alternatifi kabul ediyor. Kendi isteklerini uyum sağlıyorum düşüncesiyle hep kenara koyuyor."

Şimdi siz burada eşiniz size kahve konusunda hak verdi diye mi söylediniz bunu? Eğer öyleyse bana biraz garip geldi bu tutum.

Yazınızda eşinizin istekleri bence garip değil, ortama uymuş. Gittiğiniz yerin tadını çıkarmaya çalışmış ancak siz hep negatif bir tavır takınmışsınız. Sonunda da gezinin hiç olduğundan yakınmışsınız.

Ne kadar doğrudur bilmiyorum, ama ben bu yazıyı okuyunca aslında ayrılmak isteyen ama bunun adını henüz koyamamış birinin hislerini anlamlandırma çabasını okuduğumu hissettim. Sanki kendinizi bu fikre ikna etmeye çalışıyor, bunun için vicdanınızı rahatlatacak haklı bir sebep arıyor gibisiniz.
  • akhenaten  (18.10.22 17:58:15) 
Hatalısınız, bir sene önce alınan ayakkabının / botun israf olduğu suçlamasını yaptıktan sonra günün iyi geçmesini ummak abes.
Eşinizin babası da kontrolcü sizin babanız da. Kadıncağız o yüzden uyum sağlıyor; çocukken ezilmiş. Siz de babanızdan gördüğünüzü evlilik hayatınızda devam ettiriyorsunuz. Eşinizin gözü açılana kadar devam eder de bu kafayla devam ederseniz ayrılmasanız bile mutlu olamaz ve huzur bulamazsınız.

  • SiyamkedisiZorro  (21.10.22 13:24:35) 
[]

Ev sahibi evi satıyor. Alıcılara iki yıl daha oturacağız demek uygunsuz mu?

Şöyle ki ev sahibi ilk bize çıkın evi satacağım dedi. Biz çıkmayacağımızı ifade ettik. Aramızda uzlaşı var. Kavga gürültü yok. İstediği zammı yaptık.

Şimdi satmak üzere birilerini getirdi.

Satın alacak kişi de oğlunu oturtacakmış.

Eşim memur iki sene daha minimum buradayız, dedim.

Ev sahibi bozuldu ben öyle söyleyince. Satışını baltalıyorum gibi.

Yanlış mıdır sizce bunu söylemek?

 
Tabi ki yanlış.

Yasaya kanuna uymayacağını, işgalci olarak devam edeceğini açıkça belirtmişsin.

Ev satıldığında yeni ev sahibi seni sebepsiz çıkartabilir. İlk ay ihbar çeker. 6. Ayın sonunda boşaltman gerekir.

Sen iki sene kalmaya kararlı bir hava çizdiysen, ihbar aldığın halde çıkmayacağını belli ettiysen pek hoş olmamış.
  • zimbirik  (17.10.22 15:25:06) 
Yanlış değil.


  • malheiros  (17.10.22 15:31:35) 
çokta yanlış değil. ev sahipleri istiyor ki çık diyeyim çıksın gir diyeyim girsin kafasında olsun kiracılar. ev taşımak, yer değiştirmek, düzen değiştirmek hem maddi olarak hem de psikolojik olarak o kadar zor süreçler ki...

sen düşünceni, talebini söyle, zaten çok zordaysa satacaksa alıcı da çaresizce bu evin peşindeyse zaten işler yürür gider. onun haricinde yaptığın doğru
  • avatar is back  (17.10.22 15:36:45) 
sen baştan söyliyceksin ki alan kişi de ona göre alsın. öyle bir planı varsa ona uygun evlere baksın, sizinkine değil. bence hiç sıkıntı yok, evi almayı düşünen kişi için de sizin için de uygun bir bilgilendirme. ev sahibinin de vermesi gereken bilgi bu en nihayetinde ama çıkarlarına uymuyor, bu yüzden bozulmuş. dürüst satıcı olsa, benden sonrası tufan kafasında olmasa bozulacak bir şey de yok.


  • sirkelimon  (17.10.22 15:45:01) 
Ben de kiracıyım. Ev satıldıktan sonra ve size ihtar çekildikten belli bir süre sonra çıkmama gibi bir lüksünüz kalmıyor. Yeni ev sahibi sizi istememe ya da kendisi oturma hakkına sahip. Sizin bunu söylemeniz sadece alıcıyı soğutur, uğraştıracağınızı düşünerek. Böyle bir hakkınız olmadığını düşünürsek evet yanlış bir söylem.


  • huzurlarinizda huzursuzluk  (17.10.22 15:51:17) 
yanlış değil hatta bence evi alacak kişiler için de daha iyi olmuş söylemeniz, daha sonradan çok daha büyük tartışmalar yaşanmasındansa en baştan konuşulması daha iyi.

hukuki açıdan daha iyi bilenler de yazacaktır muhtemelen de. yasaya kanuna uymamanız ya da işgalci olarak devam edeceğiniz gibi bir durum söz konusu değil. ev satıldığnda da yeni ev sahibinin sizi sebepsiz çıkarma hakkı yok. evi alınca ilk bir ay içinde ihtar gönderirse 6 ayın sonunda tahliye davası açma hakkı kazanıyor sadece. direkt evi boşaltma söz konusu değil. bu davayı açarsa da aynı şehirde başka bir evin olmaması, kendileri ya da birinci derece yakınlarının oturacağını ispat etmesi vs gerekiyor bildiğim kadarıyla.

yasal haklarınızı hem sizin hem de onların kullanmasında herhangi bir sakınca ya da etik dışı bir durum söz konusu değil. bunun yerine oturup taşınma masrafı yeni ev kirası vs konularında belli miktar ödeme almanız konusunda anlaşıp evi istedikleri zaman da tahliye etmeniz seçeneklerinizden birisi. yasalar çerçevesinde kalmak koşuluyla kimseyi mutlu etme gibi bir zorunluluğunuz bulunmamakta.
  • hypathia  (17.10.22 15:56:26) 
Niyetini söyle tabii ki bunda yanlış bir şey yok. Adam ben yasal haklarımı kullanacağım uğraşacağım derse o ayrı. Sen söyle niyetini. Evi alacak kişi olsam bunu önceden bilmek isterim. Eğer çıkacağım deyip çıkmazsan daha büyük problem.


  • roket adam  (17.10.22 15:56:29 ~ 15:56:56) 
Uygunsuz olan bunu soylemen degil ama kendileri oturmak icin aldiklari evi isgal etmen sorun.


  • kuzey li  (17.10.22 16:01:05) 
Yanlış çünkü böyle bir hakkın yok. O evde sonsuza kadar oturamazsın. Sen ev alacak olsan ve biri böyle eve çökse ne yaparsın ona göre doğru mu yanlış mı düşün. Adı üstünde evi kiralıyorsun. Hadi %25 olayi neyse de eve çökme gerçekten yanlış.

Sana ihtar çeker ve 6 ay içinde çıkarsın maksimum. Çıkmazsan da yeni kontrat yapılır ona göre para isteyerek çıkarır. Önceki kontrat yeni ev sahibini bağlamaz. Bu süreçte sadece karşındakini uğraştırırsın o kadar. Şimdi diyecekler ki zam da yapamaz... çıkaramaz da.. adam sana direkt evi vermiş hayırlı olsun.
  • OrangeYellow  (17.10.22 16:06:16 ~ 16:11:58) 
yanlış değil, niyetini ifade etmek gayet doğrudur.
söylenmemiş hakikat yalandır. burada aramızda etiğini tartışmayalım diye hukuk var, orası karar verene kadar da kimse sizi çıkaramaz. yeni ev sahibinin, dolu bir evi satın aldığının şuurunda olduğunu unutmayın. bütün dönecek dolabı kendi lehine planladığını, birini evinden çıkaracak bir adım attığını biliyoruz. ev sahibiniz de buraya ''yanlış mı?'' etiketli bir soru bırakabilirdi. onunki de değildir, iç meşruiyetini sağlamış olmalı şimdiye dek.

  • Etanglement  (17.10.22 16:10:35) 
burada işgalden, eve çökmekten bahsedenlere de şöyle içimi dökmek isterim,

2020 yılında aynı sitede karşılıklı iki daire vardı kiralık, iki daire arasında seçim yaparken tek kriterim en azından 4-5 yıl oturabileceğim taşınmakla uğraşmayacağım bir ev olmasıydı. ev sahibi ile günlerce konuştuk, uzun yıllar oturacağımı anlattım elbette dedi, evi boyasız badanasız tuttum çıkarken de öyle bırakacaktım, eve girdim emlakçı kira nakliye ve ev içi tadilat boya badana, stor perdeler vs derken 15bin tl masrafım oldu, taşındıktan 6 ay sonra ev sahibim başta uzun yıllar oturacağım konusunda anlaştığımızı ama fikrini değiştirdiğini evi satmaya karar verdiğini söyledi.

takip eden 6 ay boyunca en azından 6 farklı emlakçı sürekli evime geldi, yatak odam dahil her odamın onlarca fotoğrafları çekilip sitelere konuldu, haftanın bir günü mecburen evi gösterme günü yaptım 6 ay boyunca ayda 4 gün, kovid döneminde dışarı çıkmazken onlarca insan evimin ortasında pazarlık yaptı.

hepsine oturmaya devam edeceğimi söyledim, bir tane uyanık emlakçı satılır satılmaz çıkmam gerektiğini yasal hakkımın olmadığını söylediğinde açıp ona ilgili maddeleri gösterdim. geri adım attı, masraflarımı istedim alamadım, 6 ayın sonunda lanet ederek kendime iki katı kiraya ev bulup çıktım, ev sahibim hakkımı helal etmemi söylediğinde sadece güldüm ve asla dedim.

kimse lütfen işgalden, etikten haktan hukuktan bahsetmesin. ev satın almak demek anında tüm haklara sahip olup o evde kiracı olarak oturan insanların anında evden çıkarılması demek değil, kiracının evi işgal etmesi demek de değil. bir sözleşme yapılıyorsa bu iki tarafı da bağlar. sorun yaşamak istemeyenler kiracısız ev almayı tercih ediyor. yasa var , sözleşme var, herkesin maddi gücü imkanları farklı. kimsenin kendinizi kötü hissettirmesine izin vermeyin,
  • hypathia  (17.10.22 16:12:18) 
satışını baltalamak gibi oluyor ama gerçek bu büyük ihtimalle. Ben alıcı olsam duymak isterim bunu.

Satılırsa ilk ay ihbar çekip 6 ay sonra onlar dava açacak, o 1-2 yıl sürecek. Bu sürede oturan kiracılar var. Alan kişinin de bu ihtimali bilmek hakkı. "1-2 yıl oturamayabilirim" diyerek almalı. Babamlar tam olarak böyle bir evi almak üzereler ve artık en kötü bir yıla falan ev boşalır diye umuyoruz.

edit: önceki kontrat gayet yeni ev sahibini de bağlıyor, avukattan gelmişti bu bilgi. ilk ay tebligat gelmezse zaten direkt kabul etmiş sayılıyor.
  • nhk ni youkosu  (17.10.22 16:18:50 ~ 16:23:06) 
-Kanuna göre yeni mülk sahibi, -tapuda şerh yoksa- tapu devrinden sonra bir ay içerisinde kiracıya evi boşaltmasına dair ihtarname göndermelidir. İhtarname gönderildikten sonra eğer kira sözleşmesi 6 aydan uzun süre sonra bitecek ise, kiracı 6 ayda evi boşaltmalıdır. Şayet kiracı evi belirtilen tarihlerde terk etmez ise dava yoluyla kiracı evden tahliye edilebilir.

Bir avukatın sitesinden alıntı. 1-2 sene bekleme falan yok. İhtar çekildi mi çıkmama durumu olmuyor. Max süre 6 ay. Bu kafalar oldukça 1000 dolar üstü kiralar istemek en doğru olanı gibi görünüyor.
  • OrangeYellow  (17.10.22 16:23:34) 
"Şayet kiracı evi belirtilen tarihlerde terk etmez ise dava yoluyla kiracı evden tahliye edilebilir."

o dava ne kadar sürüyor onu bir sor. Şu an en erken 6-7 aya süre veriyorlarmış ki tek seferde karar çıkmayabilir. Alıcının eve gerçekten ihtiyacı olduğunu kanıtlaması gerekiyor.

Bu arada ben kiracıyım ama babamlar alıcı durumunda iki taraftan da biliyorum olayı.
  • nhk ni youkosu  (17.10.22 16:25:42 ~ 16:27:11) 
Dava düşen mahkemenin yoğunluğuna göre sürer.


  • OrangeYellow  (17.10.22 16:26:26) 
@OrangeYellow ihtar çekilince pat diye evden çıkma evi tahliye etme gibi bir durum söz konusu değil, ancak dava açmaya hak kazanılıyor 6 ay süre dolunca, dava aşamasında da evde kimin yaşayacağı 1 derece yakını ve, ya da aynı şehirde başka evin olup olmadığı vs gibi konuları kanıtlamak gerekiyor. süre doldu hop kapı dışarı gibi bi durum söz konusu değil, hukuk sizin düşündüğünüz gibi işleyen bir şey değil,

bahsedilen 1-2 senelik süre bu dava aşaması ardından kararın verilmesi ardından kararın temyizi kesinleşmesi vs. ev sahibi kazanırsa evi tahliye ettirir ve dava masraflarını da alır, kaybederse kiracı hakkı olan evde oturmaya devam eder. bu tartışmaya pek açık bir durum da değil zaten.

iyi ki hukuk devletiyiz, iyi ki yasalarımız, bizi ve haklarımızı koruyan sözleşmelerimiz var değil mi.
  • hypathia  (17.10.22 16:28:42) 
İyi ne deyim sonsuza kadar otursun. adamın paraya ihtiyacı var belki gerçekten. Bu durumda cidden zorbalık.

"6 ay sonra ev sahibim başta uzun yıllar oturacağım konusunda anlaştığımızı ama fikrini değiştirdiğini evi satmaya karar verdiğini söyledi" adamın paraya ihtiyacı olmuştur. Belki acil bir durum var. Bu nedenle para bulması gerekiyor. Bu durumda ne yapacak? aaa benim kiracım vardı. ben ölsem de otursun mu evde diyecek?

Neyse sen çıkma kardeşim. Eskimo halkları gibi tüne adamın evine.
  • OrangeYellow  (17.10.22 16:36:23 ~ 16:37:12) 
@OrangeYellow yeter ki ev sahibi hiç üzülmesin yaaaa, ben 6 ayda bir durmadan 15k ödeyip masraf yapıp ev değiştireyim, zaten bi saatlik iş değil mi, benim zor durumum benim paraya ihtiyacım olup olmamam, haklarıma rağmen mağdur edilmiş olmam filan hiç önemli değil yeter ki ev sahibi olanlar mutsuz olmasın, yeter ki onlar üzülmesin.

sen otur dediğin ben hakkım olmasına rağmen iki katı para verip uğraşmamak adına çıktım gitim, ben burada yasa hak hukuk diyorum, umarım kimse sizin kiracınız olmak zorunda kalmaz.
  • hypathia  (17.10.22 16:40:22) 
Ben hiç üzülmüyorum ev sahiplerine. Bu arada benim de kiracım var. Ama diyorum ki müstehak bu tarz ev sahiplerine.

Öncelikle evi alan adam kira kontratını da devralır. Sizin konuşmanızda sıkıntı yok yani.

Bir defa bu yanlış değil. Ev sahibi ile kiracı arasında bir minnet ilişkisi olsun bekleniyor. Ev sahibi istiyor ki sana evin kullanım hakkını verdi diye minnet et.

Ama ortada ticari bir sözleşme var ve bu sözleşme iki tarafı da bağlıyor. Sana kiralarken satacağını söylemedi değil mi? Mesela şunlar bile oluyor. Adam evi ocak'ta kiralamış. Kiralar coşunca haziranda satacağım çık diyor. Yok yaaaa...

Bir de ağlıyorlar evime çöktü, işgalci diye. Allah Allah...

Nedense bu ev sahipleri evini kiralayan sıradan vatandaşa aslan kesiliyor. Ama evini bir iş yerine ya da dükkanını bankaya falan verince hiiiiiiç ses edemiyor. Bakalım kaç dükkan sahibi mülkünü kiraladığı bankaya, evini kiraladığı avukat'a öyle zöt zöt konuşabildi? %150 zam teklifi götürebildi.

Sonuçta evi satıyorsa zaten senin çıkman ya da kalman ev sahibini ilgilendirmez alıcıyı ilgilendirir.

Sen de oturma isteğini potansiyel alıcıyla konuşabilirsin. Hatta ev sahibinin yanında kira için pazarlık bile yapabilirsin.

Bir defa şu bir gerçek. Ev satılsa bile, senin orada bir süre daha yasal olarak oturacağın net. Ev satıldı 1 ay sonra çok diye bir şey olamaz. O yüzden söylemende sakınca yok. Alıcı çık dese bile senin yasal süreni bitirmeni beklemek zorunda.

O zaman adam bilsin ona göre alacaksa alsın. Almayacaksa almasın.

Ev sahibin de birçok ev sahibi gibi keko gibi kirayla geçinirim diye aldığı yatırımlık evin turşusunu kursun.

ben emlakın yatırım olduğunu düşünmüyorum. Kişisel görüşümdür bu. Benim anneanneden kaldığı için duruyor yoksa gidip para verip almadım. Ama kira alırım diye milyonları eve saçan adamlara müstehak bunlar. Az bile:)

Sonuçta alan adam da senin çıkacağına güvenerek ev almasın. Gitsin boş ev alsın.
  • anten  (17.10.22 16:42:47 ~ 17:12:32) 
@hypathia

abi tamam sen haklısın. ekşi sözlükçü daima haklıdır zaten :) adam hasta paraya ihtiyacı var diyelim yine sen haklısın. Yaşasın Sjw, halkların kardeşliği, sokak hayvanları uhüüüw.
  • OrangeYellow  (17.10.22 16:43:01) 
yasaya uygun. 6 ay bekleme süresi var. 6 ay sonunda dava açar. dava 2 yıl sürer. yani tahmini 2.5 yıl oturabilirsiniz.


  • nickini degistiren yazar  (17.10.22 16:57:57) 
doğru yapmışsınız tabi ki. kendisi oturacaksa ya da daha yüksek bedele kiraya verme düşüncesi varsa ona göre karar verecek alacak olan kişi de. ya diğer seçeneklere yönelecek ya da yasal süreçle uğraşması gerekeceğini bilerek alacak illa o evi istiyorsa.

öyle 6 ayda atma falan yok bu arada. 1 ay içinde yazılı bildirim yapma şartıyla 6 ayın sonunda açılacak dava ile sözleşme sona erebilir. ayrıca evi satın alan yeni ev sahibi otomatik olarak eski sözleşmeyi de devralmış olur aynı şartlar ile. turunculu arkadaş sallamış baya ama mevzuatta açık açık yazıyor hepsi. dün soru sorup gelen cevapları reddeden kullanıcının yan çarı olabilir kendisi ahdkfkf
  • kanatlı kontun müşfik öpücüğü  (17.10.22 17:04:05) 
doğru demişsiniz. alacak olan kişi, sizin çıkmak istemediğinizi bilerek evi alsın.
evi aldıktan sonra, iharname yollar, davasını açar, davanın bitmesini bekler.
bunları göze alabiliyorsa evi satın alsın, göze alamıyorsa gitsin boş bir ev baksın.
  • de jure  (17.10.22 17:20:14) 
ya burada kesin kesin hukuki yorum yapanlara inanmayın. ilk yorum yapan arkadaş tamamıyla sallıyor. hukuk hiçbir şekilde bu şekilde söylemiyor. bir de bu kadar işkembeden sallayıp bu kadar kendinden emin yazmak da bir garip yani.

ev sahibi sebepsiz çıkarabilirmiş işgalci olurmuşsunuz falan… pehh!
  • al sana nick it  (17.10.22 18:23:32) 
kiracıların bu tavırları uzun vadede kendilerine zarar. nasıl olsa hukuk yavaş işliyor diye bunu suistimal ediyorlar. tahliye kağıdı olmadan kimse evini kiralamayacak yakında. rayiç bedelin %30'una kadar da düştü kiralar. zaten alınan para harçlık gibi. bu tavırlardan da dolayı birçok ev sahibi evini boş tutacaktır.


  • nick bulamadim  (17.10.22 19:01:14 ~ 19:06:21) 
19 yıllık kiracıyım. benim ev satıldı.
kira yükseltmesini 1 ay geçe satıldı. çıkmayacağımı belirttim.
yeni ev sahibi noterden yeni kira artışı dönemi için ihtarname çekmek durumunda kaldı.
hala 11 ay oturma hakkım var yani.
  • ankarakecisi  (17.10.22 22:37:44) 
Hayir soyledigim yanlis degil. Burada verilen öneriler yasaya uymayıp davalık olmayı içeriyor. Ama o dava kurala uymayan kiracı nedeniyle açılıyor. Bu dava sonunda kiracıya çıkan masrafın çok fazla olmaması, bu davanın kiracı evde işgalci olduğu için açıldığı gerçeğini değiştirmiyor.

Ve evet yeni ev satın aldıysanız, ilk bir ay ihbar çekersiniz kiracının çıkması için, 6. Ayın sonunda kiracı çıkmalı. Ya da sözleşme yenilersiniz. Sözleşmeniz öylece kaldığı yerden devam etmek zorunda değil. Ev sahibiniz değişince sözleşmeniz, kiranız, evde devam edip edemeceğiniz değişir. Zaten bu kurala uyulmadığı için ev sahipleri ile kiracılar davalık oluyor.

Sanki bu davalık olma durumunu sürecin olağan işleyişi gibi aksettirmemek gerekli.

Olaya ev sahibi gözünden de bakmıyorum. Her şey kağıt üzerinde yasalarla net zaten. Uymayınca da davalık oluyorsun. Bu kadar basit.
  • zimbirik  (18.10.22 14:11:56) 
Duyurunun ev sahiplerini kiracılardan ayırt ettiren bir cevap külliyatı olmuş :D

Yanlış değil tabii ki. İçinde kiracılı bir ev satın alıp kiracıyı çıkarmak için binbir türlü avukat, noter işleriyle uğraşan biri olarak söylüyorum.

Yeni evi alacak kişinin sizin çıkmaya niyetinizim olmadığını bilmesi çok önemli. Biz evi alırken "Kiracıyla konuştuk, kesin boşaltacak 3 ay içinde" demişlerdi. Sonra binlerce lira masraf ödedik adamı evden çıkarana kadar.

Noterden ihtarlar çekilmeden, size taşınmak için 6 ay süre sunmadan kimse sizi o evden çıkaramaz. Rahatınıza bakın.
  • BuddyGuy  (18.10.22 14:29:04) 
ülkemizde okuduğunu anlama oranı gerçekten çok düşük. yoksa yukarıda da aynen söylendiği gibi "Her şey kağıt üzerinde yasalarla net zaten". yeni ev sahibi sadece dava yoluyla sözleşmeyi sona erdirebilir, bildirimle değil. ev sahibinin bildirim yoluyla fesih hakkı olan tek durum 10 yılın dolması.

prnt.sc

www.mevzuat.gov.tr
  • kanatlı kontun müşfik öpücüğü  (18.10.22 19:40:36 ~ 19:46:15) 
[]

Eskiden inançlı, şimdiyse inançsız arkadaşlar yaşamınızda ne değişti?

Gerçek manada inançlı ve Allah'a, Tanrı'ya bağlı olduğunuzu hissettiğiniz zamanla şimdiyi kıyaslarsanız,

iç huzurunuz, olayları kabul etme şekliniz ve kaygı seviyeniz değişti mi?


Din ve maneviyatın yerine modern insanlar sizce aynı etkide başka birşey koyabiliyor mu?

 
geçen uğura inanmak sorusu vardı. orada verdiğim cevap buna da gider aslında.
bu şekilde kendime ve hayata karşı çok daha adil ve nötr olabiliyorum.

din yerine bir şey koyma ihtiyacım yok zaten. iç huzur da kendi doğrularıma uygun hareket ettiğim sürece elde etmesi gayet kolay. örneğin iyi beslenmek, düzenli spor yapmak, gereksiz ve toksik mevzulardan beynimi arındırmak, insanlığa ve kendime yararlı şeyler yapmak, hayvanlarla vakit geçirmek vs. uzar gider bu.
  • lazpalle  (17.10.22 09:35:06 ~ 09:35:31) 
manevi bir boşluk hissetmiyorum. olayları kabul etme şeklim değişti, artık tembel bir insan değilim. eskiden olumsuz bir şey olduğunda ya da bir şey ters gittiğinde kader der geçerdim.

şimdi kendi geleceğimi kendim belirleyeceğimi bildiğim için ona göre yatırım yapıyorum hayatıma. mukadderat demiyorum hiçbir şeye. bize böyle uygun görülmüş demiyorum. bu en olumlu etkisi oldu bana inançsızlığın.

'günah' işlememe iradem artık allah korkusundan değil vicdanımdan geliyor. etik anlayışım çok gelişti. bir kötülüğü sadece ilahi bir güç yapma dedi diye değil ölçüp tartıp neden yapılmaması gerektiğini irdelediğim için oldu bu. hem daha iyi empati yapabiliyorum hem de doğruyu yanlışı sürekli ölçüyorum.

zaten önceden de dini şartları yerine getiren bir insan değildim. sürekli namazım yoktu, hayatım boyunca oruç tutmadım. günlük yaşantımda pek değişen olmadı o yüzden.
  • coldegezenkutupayisi  (17.10.22 09:35:13) 
eskiden çok inançlı dindar seviyedeydim şimdi eh işte seviyesindeydim. çok araştırdım hatta yokluğun gerçek olduğuna da kafam yatıyor. ancak akıl ve ruh sağlığım için yine de bir şeylerin var olduğuna inanmayı seçiyorum beni rahatlatıyor.

yani kendimi kısıtlayacak kadar dini hayatıma sokmuyorum artık. ibadet yapmıyorum. kendimi daha özgür ve mutlu hissediyorum. deizme de kayıyorum biraz.
  • Hallegadola  (17.10.22 09:37:07 ~ 09:38:42) 
Yerine bir şey koymadım. Koymaya da ihtiyaç duymadım, duymuyorum. Hatta neredeyse 25 yıl geçti farkındalığımın başladığı günden bugüne ve hala etkilerinden arınmak için çabalıyorum. Çünkü bu sosyal mühendislik ürünü kadim bir parazit ve oldukça zor olsa da zihinden temizlenmesi gerekiyor. Zihin bu parazitin kontrolünden çıkıp arındıkça insan gerçek doğasını anlamaya. masallar yerine gerçeklerle yaşamaya başlıyor.


  • Jazz  (17.10.22 09:43:19) 
Aksine huzuru cehenneme, çok eşliliğe, çocuk yaşta hatta çocuklarla evlenmeye, sıkı giyim kurallarına ve homofobiye inanmamakta buldum. Yıllardır en ufak bir şüphe hissetmedim. Ölsem gam yemem artık.


  • ruhen hastayim ben  (17.10.22 09:45:40) 
Yanlış kararlardan, tedbirsizliklerden, kadercilikten dolayı teyzemi kaybettik. Akrabalar hep “ömrü yokmuş, allah sevdiği kulunu alır, demekki tedavi olsa da 1 sene yaşayabilecekmiş, ömür uzamaz, kısalmaz vs” dedi durdu. İçlerini rahatlattılar. Ama ben biliyorum ki teyzem ameliyat olsaydı belki uzun yıllar yaşayacaktı. Bu gerçekle yaşamak benim için çok üzücü. İnançlı olan kuzenlerim ölünce teyzemle tekrar bir araya geleceklerini düşünüyorlar. Bense pisi pisine teyzemi kaybettim. Konunun sorumluları ile de ilişkimi kestim.

Bu tip kayıp durumlarında tekrar buluşacağına inanmak, aslında senin kararlarının ömrünün uzunluğunu değiştirmediğine inanmak çok kolay bi yol. Bunu kaybediyorsun inançsız olunca.

Ama onun dışında her şey benim için güzel ilerliyor. İyi insan olmaya odaklanıyorsun ve dinin dayatmalarından, sana vicdan muhasebesi yaptıran anlamsız kurallarından uzaklaşıyorsun. İnsanın vicdanı gelişiyor, etkili çalışmaya başlıyor diyebilirim. Böylece hayatındaki tüm kararları kendi vicdanına göre aldığın için hayatında tutarsızlık olmuyor, iç huzurun oluyor.

Mesela inançlı bir kadınsın. Bir çok din alimine göre başını kapatman ve oldukça kapalı giyinmen gerekli. Ama sen biliyosun ki bir tişörtle sokakta gezmek yalnızca senin seçimin olmalı, kimseye bir zararı yok. Sonra senin gibi düşünen din alimlerine yöneliyorsun ister istemez. Ama içten içe biliyosun ki aynı kitabı okuyup kara çarşafa girmeni söyleyen alimler de var. Sen kendi doğrularına göre yaşasan bile bilinç altında bir çelişki. Her kadın tişört gitmek istiyor demiyorum yanlış anlaşılma olmasın.

İnançsız olunca formül basitleşiyor. Vicdanına, kendi doğrularına uyuyor mu uymuyor mu ona bakıyorsun.

Bir de cin konusu falan var. O konuda aşırı rahatladım. Paranormal hiç bir şeyden korkmuyorum artık. Çarpılmak olsun, musallat olsun, geze mezarlıkta gezmek olsun. Sınırlarımdan arındım diyebilirim.

Yerine bir şey koymayı düşünmüyorum. Gerekte yok.
  • zimbirik  (17.10.22 11:13:40) 
[]

Travması olan kişilere maruz bırakma terapisi yapılması doğru mu?

Geçmişte ebeveyninden cezalandırma, terbiye amacıyla şiddet görmüş ve psikolojik açıdan ihmal edilmiş biri için maruz bırakma terapisi uygun mudur?


Kişinin kaygı konuları şunlar;

İnsanlardan dayak yemek,

işkence görmek,

kendisine bir veya daha fazla kişinin fiziksel veya psikolojik şiddette bulunması,

herkesin şaşırarak kendine bakması gibi konular.


Hayal edilerek, senaryo yazılarak, bu durumlara karşı kişiyi çok fazla da zorlamadan,


1) Hayalde maruz bırakma yapılması fayda sağlar mı? (EMDR değil)

2)EMDR mi maruz bırakma mı bu konuda daha yardımcı olur?

3) Seans sonrasında hastanın öfke atakları yaşaması sizce normal midir?

4) EMDR'yi kişi kendi kendine yapabilir mi?

 
Hiçbir terapiyi kişi kendine yapamaz.

Travma terapilerinde maruz bırakma kullanılır genelde. EMDR farkı çift taraflı uyarımın da sürece eşlik etmesi şeklinde. Seanslardan sonra kişinin öfkelenmesi olabilir elbette, her durumun bir duygusu var. Kişide ne açığa çıkaracağını bilmiyoruz. Bunu sonraki seansta terapist ile konuşmak çok faydalı ve hatta gereklidir.

travma için somatik deneyimleme de inceleyebilirsiniz. bana travma terapilerinde kullanılması çok mantıklı gelen bir uygulama. bunu hep emdr hem somatik hem derinlikli çalışan psikoterapi dneyimleyen hem de bu alanda çalışan biri olarak söylüyorum.
  • ruh i tibbiye  (12.10.22 15:06:41) 
the sinner'ın anasını babasını öldüren çocuklu sezonunda bu konu anlatılıyor. hippimsi bir topluluk var ve değişik travmaları olan kişilere maruz bırakmalı ayinler yapıyorlar, sonuçların hiç iç açıcı olmadığını 4k çözünürlükte izlemiş oluyorsunuz.

womantime.com.ar
  • onemoremile  (12.10.22 15:25:24) 
[]

Narsist ve empat kavramları çok saçma değil mi?

Narsistler yaptıkları davranışları sorduğunuzda en içten bir şekilde, yemin ederek kötü bir niyetle, kasıtla yapmadıklarını söylüyorlar. Ki bence bu doğru.

Sadece empati yapmadan, kendi bakış açılarından doğru olan neyse ona göre davranıyorlar.



Şimdi biz narsist kişiye diyelim ki: "neden böyle davrandın?" ,

daha fazla empati yap,

hep alıcı değil, biraz daha verici davran.

Karşıdakinin ihtiyaçlarını gözet.


Fakat sonuçta kasıtlı, kötü niyetli ve sürekli kötü davranan biri olmamasına rağmen, bunları diyoruz.

(Narsist de üzülüp, zaten olmayan özsevgisi, öz saygısı paramparça olarak öfkeleniyor.)


Bir de üstüne tamamen teması kesiyoruz. (O bunu kesinlikle sessiz cezalandırma olarak algılıyor, ki her insan böyle algılar.)

Yani özetle şiddetine karşılık bir şiddet gösteriyoruz.


Normal bir ilişki gibi oturup konuşmuyor, davranmıyoruz. (Kafamızda narsist etiketi var zira)


Fakat hiç bu kurguları yapmayıp, (o gün bir isteğimiz varsa), ben bugün şunu şunu yapayım diyebilirdik. Yanlış davranışını mümkün mertebe kırmadan ifade edebilirdik.

Yani günlük konuşma içinde böyle diyaloglar çok sık olur malum.

Narsistçe davranan bir insana bir empatın (nezaket, ilgi beklediği için) kızması,

üzülmesi yerine, (karşıdaki kasıtlı, kötü niyetli olmadığına inanıyor bir de)


empatın kendi ihtiyaçlarını gözetmeyi,

karşıdakiyle günlük diyaloglar içinde (karşıdakini etiketlemeden) normal bir biçimde konuşması,

narsisti de, her ne kadar o korkuyorsa da, yavaş yavaş kendi kendisini sevmeye, bireysel vakit geçirmeye teşvik etmesi gerekmez mi?


Bir de baştan karşıdakine narsist deyince,

7x24 sürekli toksik, bağıra çağıra davranan bir insan var mı?

Bundan bahsetmiyorsak,

her normal insanın zaman zaman toksik, karşıdakini kötü hissettirecek şekilde davranabildiği gerçeği de var.


özetle herkesin içinde bir narsist çekirdek varken,

ilişkilerin günlük rutinde (o narsisttir, ben empatımdır diye etiketlemeden) konuşularak çözülmesi daha doğru değil mi?


Zira narsist diye birini etiketleyince,

o kişinin her davranışı artık sorgulanmaya başlıyor.

Halbuki gerçekten empati yapıp davrandığı zamanları da oluyor.

O zamanları da "empatı tekrar kendine bağlamak için yapıyor" diye hemen bir kurgu oluşturuyoruz.

Karşıdakine sorsan kurana el basar gerçekten seni düşünerek davrandım diye.

Bu duruma ne diyorsunuz?

 
Narsistler arasında narsist olduklarının farkında olanları, bunun için terapi alıp davranışlarını kontrol etmek için uğraşanları esas sorun değil zaten. Sizin tanımladığınız narsist tipi narsist olduğunun bilincinde olan bir tip. Ya da daha doğrusu sizin dediğiniz yöntemlerin işe yaraması için böyle varsaydığınız bir tip gibi görünüyor. Bir denge kurma çabasından bahsediyorsunuz yazınız boyunca.

Gerçekte birçok narsist kendini haklı görüp davranışlarını düzeltmeye değil, bütün olumsuz davranışlarıyla kabul görmeye çalışıyor. Bunun karşısında diğer insanlardan psikolog gibi davranmasını bekleyemeyiz. İnsanlar nerede, hangi durumda ne yapılmasını nasıl hareket edilmesi gerektiğini kestiremez. Psikolog be psikiyatristler dahi söz konusu olan kendi bireysel hayatları olduğunda profesyonel karar veremeyebilirler, hayatın doğal akışına aykırı bir şey bu zaten.

Narsizm bir hastalık değil, bir kişilik bozukluğu olarak sınıflandırılıyor. Yani diyelim ki narsizm içermeyen başka tür sorunlu, problemli bir ilişkiniz var ya da çevrenizde sizi tüketen bir iletişim ağı içerisindesiniz, o halde size zarar veren herkesin davranışlarını "düzeltmek" için çaba mı harcamanız gerekir yoksa bunları bir kenara bırakıp hayatınıza devam mı etmelisiniz? Elbette bir nebze karşınızdakine derdinizi anlatıp uyumlu bir yol geliştirmeye çalışırsınız, peki sonra? Hala olmuyorsa?

Narsizm durumunda olan şey çoğunlukla işte bu "hala olmuyor olması" durumu.

Bir insan ortada bir problem olduğunu kabul etmeden onunla uyumlu hale gelmeniz olanaksız.
  • akhenaten  (04.10.22 08:40:37 ~ 10:37:32) 
akhenaten +1

sosyal ilişkiler içerisinde herkes psikolog gibi davranmak zorunda değil ki davranamaz da. sevdiğiniz, değer verdiğiniz insana mümkün mertebe anlayışlı yaklaşsanız bile bir süre sonra farkında olmadan zarar veriyor olabilirsiniz.

kişilik bozuklukları, psikolojik rahatsızlıklar için bu sorunları (eğer deneyimleyen kişi sorun olarak görüyorsa) çözmeye yardımcı olacak profesyoneller var. kişi bu davranışları sorun olarak görmüyor ve normal olduğunu düşünüyorsa kendisiyle etkileşim kuran sıradan insanlar söylediğiniz gibi dikkatli yaklaşamayabilir. bu çok insani bir şey, herkesin limitleri var.
  • coldegezenkutupayisi  (04.10.22 08:56:48) 
cezaevinde çalışan bir ruh sağlığı çalışanı olarak bize mahkum hakkında söylenen ilk cümle şu oluyor: 'aslında özünde çok iyi biri' herkesin özünde biraz iyilik var zaten.

@coldegezenkutupayisi +1 sosyal ilişkiler içerisinde herkes psikolog olarak davranmak zorunda değil.

burada önemli olan şey sıkıntılı olduğunu düşündüğünüz kişinin gerçekten kendisinin davranışlarının sıkıntılı olduğunu kabul etmesidir.
  • mikahakkinen  (04.10.22 10:28:46) 
Eski sevgilim narsist olduğuma inandirmisti beni. Davranış ve düşünce bozukluklarım vardı, empatik düşünce yerine sempatik düşünce yapısına sahiptim. Utanç anında önce kapanır sonra suçlama yapardım. Empati yapamadığım için narsist olduğumu düşünen çok insan oldu. Şiddetsiz iletişim eğitimleri alıyorum, empatiyi hayatıma entegre etmeme, düşünce yapımı yeniden oluşturmama inanılmaz faydası oldu. Narsist de tüm psikolojik etiketler gibi aşağılayıcı ve tetikleyici geliyor bana. İnsanları rahatsız eden davranışlarım bir kelime ile tarif edilemez, bu bir etikettir, bu bir yargıdır. Etiket ve yargı içermeyen bir gözlem ile rahatsız olduğunuz konuyu içtenlikle dile getirirseniz karşı taraf sizinle empati kurup kendinin daha iyi bir versiyonu için eğitim/tedavi/öğreti alabilir. Eşim şiddetsiz iletişim bildiği, sözlerim ve davranışlarım arkasındaki gerçek ihtiyaçlarımı görebildiği için ona hayran kaldım ve ben de şiddetsiz iletişim öğrenmeye başladım. Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var, orada buluşalım.


  • hasmetizm 2046  (04.10.22 10:49:36) 
Bu arada bir parantez açmak istedim. Popülerleşen her türlü kavram, konsept, fikir eninde sonunda bir "halk arasında" kullanılan anlama sahip olup sınıflandırılmış bilimsel ya da ideolojik tanımının dışına çıkıyor. Engelli, özürlü gibi sözcükler ya da feminizm gibi ideolojiler yahut başka şeyler nihayet o kadar popülerleşiyor ki artık kavramın kendisinin ifade ettiği şeyler için kullanılmamaya başlanıyor.

Narsist sözcüğü de son zamanlarda olur olmaz kullanılmaya başlanmış olabilir, başlamasa da başlaması yakındır. Ne var ki bir de sözcüğün orjinalinde ifade ettiği çerçeve var. Diğer insanlar için çeşitli yönlerden zarar verici etkileri bulunan sınırları çizilmiş, gruplanmış bir kişilik bozukluğuna sahip insanları tanımlamak için kullanılıyor.

Bu açıdan birisi tarafından hatalı şekilde narsist olarak tanımlanmak, narsist kişiliğe sahip insanlara koşulsuz bir kabullenişle yaklaşmayı gerekli kılmıyor. Eşi, arkadaşı ya da bir dergideki anketle narsist olduğu söylenen kişi narsist olacak diye bir şey söz konusu değil. Zaten tam da bu yüzden "insanlara psikolog, psikiyatrist" muamelesi yapamayız. Hal buyken zaten kişiye "narsist olduğu için" değil, zarar verici davranışları için sınır çekilmeli eğer çekilecekse.

Ancak narsist terimi gittikçe günlük bir sözcük olmaya başladı. Bunun sonucunda ne olur? Muhtemelen ilerde bilimsel tanım değişir, narsist denmez ancak atıyorum; "B3 tipi kişilik" olarak tanımlanır ve gerçekte ifade ettiği anlam bu şekilde devam eder.

İnsanlara teşhis koymak yanlış ve yapılmaması gereken bir şey. Ancak burada sorulan birinin narsist olup olmadığına karar vermek değil zaten, tanımlanmış narsist tipine karşı ne yapılmasının uygun olduğu.
  • akhenaten  (04.10.22 11:33:34 ~ 11:37:50) 
[]

Okulda psikotik ataklar geçiren bir öğretmenle ilgili

Sizce ne yapılması gerekir?

Kendisi başka bir öğretmenin ona kötülük yaptığına inanıyor. Kafayı takmış.
Öyle bir şey yok halbuki.

Sadece ilk dönem garip, saygısız ve tahrik edici davranışlarından ötürü kendisine diğer öğretmen mesafe koymuş ve resmi davranıyor. Kesinlikle konuşmuyor.

Fakat kendisi ders programının, tartıştığı öğretmence değiştirilmeye çalışıldığını düşünüyor. (Öyle bir durum yok)

Okulda bu öğretmenle olan (zihninde yaşadığı problemlerini) kötülük gördüğüne dair inancını tüm öğrencilere, öğretmenlere inandırıcı biçimde yayıyor.

Öğretmene ismini söyleyip, aniden suratına kapıyı kapatma,

güneş gözlüğünün altından tip tip bakma gibi tuhaf çocukça sitemli tepkiler veriyor.

(Öğretmenler odasında herkesin içinde kakam geldi diyen biri öyle düşünün yani)

3.sayfa haberlere konu olmadan önce nasıl bir önlem almak gerekir?

Küçük bir ilçedeyiz. Okul devlet okulu.

Kadına ailesi de bilinçsiz yardımcı olmuyor galiba.

Öğretmenler ve idare durumunun farkında fakat kimse bir şey yapmak istemiyor.

İdare edelim barışın derdindeler.

Fakat saplantı yaptığı öğretmen rahatsız. Kendi güvenliğinden haklı olarak endişe ediyor.

Ortada bir şiddete dönük durum da yokken okulunu değiştirse mi?

(Sınıfta öğrencilere kızıp silgiyi yere fırlatmış, kapıyı idareciye kızıp yüzüne çarpmış biri. İdare de maalesef ki pasif.)

Nasıl bir çözüm en doğrusu olur sizce?

Edit: Psikotik atak değil diyen dostlar psikoloji lisans mezunuyum. Nörolojik psikopatoloji üzerine de sinir bilim yüksek lisans seviyesi bir ders aldım. Hala doktora devam ediyor. Benim teşhisimi sorarsanız ben şizofreni durumu olmadığını anlatılandan tahmin ediyorum. Benim sadece “uzaktan” anlatılan hikayeye göre yorumum tipik bir yetişkin otizmi vakasıdır. Otizmde de yoğun stresli yaşantılarda zaman zaman psikoz atakları olur. Burada gerçek dışı bir saplantılı inanç durumu olduğu, hikayedeki taraf hocanın savunması ve diğer tüm meslektaşların ortak kanaatlerini duyduğum için açık. Herkes anormal bir durum olduğunda okul idaresi dahil mutabık kısacası. Yoksa siz haklısınız.

 
Okulu değiştirse iyi olur bence de


  • sonhakan  (01.10.22 22:49:30) 
Psikotik atak böyle bir şey değil kendi kafanıza göre teşhis koymayın. Adam belli ki takıntılı veya yanlış anlaşılma var herkesin tepkileri farklı olabilir. Bence diyalog kurularak çözülmeli.


  • beemaker  (01.10.22 22:54:11) 
cimer. türkiye'de resmi kurumlarda işleyen tek ciddi oluşum. cimer.


  • dirildimde geldim  (01.10.22 23:20:05) 
Bu tür birine ya da ailesine psikiyatra git derseniz daha cok dusmanlasir(lar).

Rehberlik servisi diyeceğim de onların sorumluluk alanına giriyor mu bilmiyorum. Hoş girse halizhazirda kurulu bir iletisim yoksa o taraftan gelen çabayı da böyle algılayabilir.

Eğer okulu degistirebiliyorsa en kolay çözüm bu gibi.

Milli eğitimin prosedürlerini bilmiyorum da genelde devlette silsile usulü işler böyle şeyler. Lafzen harekete gecmiyorlarsa da dilekçe verilecek. Onu işleme almayı yokuşa surerlerse de bu durumu belgelemeniz ya da gerekirse tanıklık edecek biri gerekir. Sonraki üst makam diyelim ilçe milli eğitimse oraya gidilecek.

Yalnız bu basvurunuzda amacınız ne olacak onu da belirlemeniz ve yazarken iyi oturtmaniz lazım.

Bir de doğrudan bir eylem olmadigi için bir suç isnat edilecek bir şey bulmak da zor olacaktır ilgilenecek yetkililer için. Siz de sonuçta aslında daha çok dusmanlasmis olarak aynı durumda kalabilirsiniz.

Yani bence ya gerilimi suç işlemeden kasten yukselteceksiniz (çünkü mevcut durumda o idare ediliyor) ve tekrar sorun olarak algılanmasını sağlayacak bu; ya da gideceksiniz.
  • encokbenisevinnolur  (01.10.22 23:29:27) 
Öncelikle bire bir konuşmayı deneyin baktınız olmuyor üst merciye haber verin onlar gerekeni yapar. Anlatımlarınızdan ortada suç oluşturacak bir durum olmadığı sadece kişinin davranışlarının garip olduğu anlaşılıyor bu illa psikoz olacağı anlamına gelmez ki psikotik atak değil zaten. Diyalog kurun belki çözülecek bir meseledir.


  • beemaker  (01.10.22 23:36:02) 
ilaç içmeden düzelmez


  • bir soru sorcam  (02.10.22 00:00:51) 
Kakalı öğretmen arkadaş psikozda değil muhtemelen ama noröal de değil. Fiziksel kanıtları yasal yoldan toplarken diğer yandan okul değiştirmeye baksın


  • herp  (02.10.22 02:39:03) 
Psikoatak boyle bir sey degil evet. Sizin yorumlariniz da objektif ve iyi niyetli degil.

Sizin bakis aciniza gore verecegimiz cevaplar da islevsel olmaz.
  • balpolen  (02.10.22 10:56:21) 
[]

Şu başınıza gelse ne düşünürsünüz?

Bir aile whatsap grubunuz var. Oraya sanatsal bir çalışmanızı atıyorsunuz. Herkes yorumunu yazıyor.

Babanız 66 yaşında hemen üstüne alakasız bir siyaset makalesi atıyor. (Çalışmanızla ilgili asla bir yorum yapmıyor)

Ve özelden herhangi bir konuda bir şey yazdığınızda size cevap yazmıyor. (Tamam, olur, bakalım, teşekkürler gibi(teşekkür kelimesini zaten günlük hayatta ağzından hiç duymadınız)

Grupta herkesin yazdığı (başsağlığı dileme, birisi bir okul kazanmış, gibi temel şeylere herkes yazıyor, kendi yazmıyor.)

Ve bu insan topluluğa da hitap eden, iş yöneticisi, konuşmacı birisi. Bilerek yazmıyor yani kısacası.

Kendini ağırdan satıyor, çocuklarını şımartmak istemiyor, grup gönderisine yetişemiyor desek gündelik hayatta da aferin, sizi seviyorum, yaparsını eskiden beri yok. Daima bir işin risklerini anlatır. Lafı yapamazsına getirir. Sürekli etrafındakileri kendi hedefi doğrultusunda manipüle eder. Para konusunda acayip kaygılı. Mal varlığı olsa da hiç yokmuş gibi davranır. Acıtasyon yapmayı sever. Hayır der ters hareket yaparsan tehdit eder, sinirlenir.

Muhatap öz çocukları, torunları. Çok kırıcı oluyor.

Siz ne düşünürsünüz?

 
Bir insan daha önce ailesinden ne gördüyse tecrübe korku ve endişe veya hırslarını biriktirip onları kullanıyor olabilir. Saygı duymak lazım.


  • Gebeş kaplumbağası  (29.09.22 12:40:43) 
Ne düşünürüm:
1) belli bir yaşın üstündeki insanları değiştirme imkanın yok, uğraşmaya gerek de yok.
2) kendi motivasyonumu ailem ya da başkaları üzerinden değil, kendim üzerinden ilerletmeye çalışırım. kırıcı bir durum yok yani bence.
  • roket adam  (29.09.22 13:02:54) 
Aynı benim baba. Bence bu kıskançlıktan kaynaklı yani rekabet duygusu ön plana çıkıyor. Kendi çocuğunu kıskanan onunla rekabet etmeye çalışan birine de saygı duyulmaması gerektigini düşünüyorum


  • sassot  (29.09.22 13:15:02) 
Roket adam +1

Hiçbir şey düşünmem ve kırılmam. Yani eğer bu bahsi geçen baba kişisi, çocuklarının belli bir yaşa kadar ihtiyaçlarını karşıladıysa, artık 66 yaşından sonra da "afferin harika bir çalışma bu" diye gaz vermesini, tebrik etmesini beklemezdim. Yani adam aşağılamamış, ilgisini çekmediği için umursamamış.
  • GoodMorningTeacher  (29.09.22 13:41:19) 
Klasik baba tavrı. Uzun süredir böyleyse bir yerden sonra umursamayı, kırılmayı bırakmanız gerekir çünkü babaları otuz yaşında da altmış yaşında da değiştiremezsiniz maalesef.


  • black holes in the sky  (29.09.22 14:16:37) 
Bence bu klasik baba tavrı değil. Çocuklarını çok seven ve ilgi gösteren babalar var. Ben bu kadar ciddiye alınmadığım bir gruptan çıkardım. Zaten aile WhatsApp grubu gibi bir şeyi hiç anlamadım. Bu tip şeyler bence iletişimi değersizleştiriyor. Anne ve babayla sesli şekilde konuşmak daha sağlıklı. Zaten 66 yaşındaki birinin davranışları için fazla alınganlık göstermişsiniz. Sanatsal çalışmanız da size kalsın.


  • dissendium  (29.09.22 14:24:19) 
E siz zaten cozmussunuz olayi. Bunun uzerine daha bi sey dusunmeniz sizi sadece yorar ve yipratir suanda oldugu gibi. Dusunecek bir sey yok. O kisiyi boyle kabul edeceksiniz.


  • balpolen  (29.09.22 15:54:34) 
60 yaş üstü erkekler genel olarak böyle. buna kırılmak için çok hassas olmak gerekir. umurumda olmaz kısacası.


  • abelardo  (29.09.22 19:47:18) 
[]

Disiplin ve spontane davranma dengesi sizce nasıl olmalı?

Mesela aşırı sağlıklı ama katı bir diyetle, tamamen canın ne istiyorsa onu yiyebilme arasındaki dengeyi soruyorum.

Ya da her sabah 5'te kalkıp erken yatmakla, sabaha karşı yatıp, öğlen 4 gibi kalkmak arasındaki denge.

Ya da içinden geldiği gibi yaşamakla, tamamen gereklilik, sorumluluk ve gelecek başarılarına yatırım için bir hayat yaşamak arasındaki denge sizce nasıl olmalıdır?

Ve hangi insan sizce daha mutlu olur?

Hedonist hazzına göre anı yaşayan mı? Hayattaki isteklerini uzun vadeli bir başarı için sürekli erteleyen mi?

 
Sürdürülebilirlik için önce ihtiyaçlarına göre rutin oluşturuyorsun, rutinler alışkanlığa dönüşüyor, yaptığın eylemler zorunluluk hissi vermeden otomatik olarak gelişiyor. Çocukluktan gelen negatif alışkanlıkları farkedip ihtiyaçlara göre tekrar organize etmek de bu yüzden önemli. Elde işlevsel bir şablon olmadan sadece farkındalık ile kalıp, utanç suçluluk döngüsünde takılmamak için gerekli bu şablon. Çok fazla öğreti veya metod var. Ben şiddetsiz iletişim eğitimleri alıyorum bu şablonu hayatıma entegre etmek için. Dünya çok büyük ve seçenekler sınırsız gibi görünse de,. insanlığın ihtiyaçları ortak olsa da kişisel olarak ihtiyaçları karşılama stratejilerimiz bize özel olmalı. Toplumun bize sunduğu hazır seçenekler ve ailemizin bize öğrettiği otomatik tepkiler dışında da bir ifade şekli var içimizde. Bunu kesfedince kendini baştan tanıyor insan. Sonra yargıyı etiketi bırakıyorsun kendine ve dünyaya karşı, özgürsün, kendi seçeneklerin var.


  • hasmetizm 2046  (28.09.22 11:05:08) 
[]

Bize gelen doğal gaz faturaları sizce nasıl?

Bölge: iç anadolu.

Yerli marka bir Konvansiyonel Hermetik Kombimiz var.

Sitede oturanlara göre fazla geliyor gibi. (En kısık derecede yakmamıza rağmen bir de)

Ev 3+1 120 m2

Kombi bakımı yaptırmadık yaptırsak çok ciddi bir faydası olur mu? Yoksa binanın yalıtımıyla mı ilgilidir?

Edit: Şimdi baktım 2021'de m3 olarak ortalama çok daha az tüketmişiz. 2022'de m3 tüketimimiz iki katına çıkmış.

Hep en düşük ayarlarda yaktık. Acaba bu neden olabilir ki?

 
Günlük tüketim ortalama 10 m^3 falan, yalıtımsız binada normal görünüyor.

Kombi bakımını "nolur nolmaz" diye yıllık yaptırıyorum ama bi faydasını görmedim, biraz goygoy bence. Yine de hiç yaptırmadıysanız bi sene yaptırın, açıp içini temizliyorlar işte.
  • plutongezegendegilmi  (27.09.22 08:53:58) 
3+1, yalitimsiz ev icin normal bence de. Asil şov bu kiş başlayacak bence


  • balpolen  (27.09.22 09:03:39) 
[]

İnsan tam olarak güvenemeyeceği bir dünyada, nasıl tam huzurla yaşar?

Özellikle de şehir hayatı için soruyorum. Apartmandaki kimseyi tanımıyoruz. (Ya da çok azını tanıyoruz.)

Özel sektörde girdiğimiz işlerin güvencesi yok. "İyi çalışan işte kalır" diye bir kural da yok hani.

Bir yandan dünya üç dört senedir inanılmaz belirsiz bir süreç yaşıyor (covid, savaş vb. durumlar)

Özetle hayatlarımızda belirli, kesin olan çok bir şey yok gibi duruyor.

Böyle bir ortamda insan nasıl kaygı, anksiyete vb. durumlar yaşamadan huzurlu bir hayat sürdürebilir gerçekten?

İkinci sorum: Psikiyatriye gitsek anksiyete için böyle belirsizlik gibi durumlara karşı genelde ya ilaç verilir, ya da maruz bırakarak, endişe hakkında düşünceler değiştirilerek bir iyileşme hedeflenir.


Biz bu süreçleri zaten doğal bir şekilde 3-4 senedir, hatta daha da eskiden beridir yaşıyoruz. Niçin belirsizliğe maruz kala kala halen adapte olamadık?

Niçin anksiyete, stres hala dünyada bu kadar yaygın?

 
herkesi tanımak ve güvenmek zorunda değilsin, bu zaten gerçekçi olmayan bir yaklaşım.
hayat da kesin olan sonuçlardan ibaret bir şey değil. dünyada covid, savaş gibi durumlar olmasa da 1 sn sonra kalbinin durmayacağını bilemezsin.
dünyada anksiyete ve stresin yaygın olmasının bir sürü sebebi var. mesela:
1) gün içinde binlerce ufak ya da büyük karar vermek zorunda kalıyoruz. insanlık son 100 yıl dışında bu kadar seçeneğe sahip oldığu bir dönem olmadı
2) sosyal medya ve tv çağında hep olumsuz haberler abartılıyor ve sanki sürekli kötü olaylar oluyormuş gibi hissediyor insanlar. halbuki insanlık son 2000 yıldaki en barışçıl, en iyi dönemini yaşıyor. savaşta ölen insan sayısı bir 50 yıl öncesine göre çok daha az.
3) insanlık en hareketsiz dönemini yaşıyor. insan vucüdu buna alışkın değil. anksiyeteye en iyi gelen şey spor mesela bende, ama sporu geçtim günde 10 adım atarak yaşayan milyonlarca insan var artık
4) insanlar artık çok güçsüz yetişiyor, aşırı güvenli ve mükemmel bir ortamda yaşamak gibi bir gerçekdışı beklentileri var insanların. halbuki dünya ve doğa her zaman tehlikelerle doludur ve doluydu da zaten.

ben stres ve anksiyeteye geçecek bir şey olarak bakmıyorum. bu baş ağrısı gibi, dönem dönem yaşanacak, etkileri kontrol edilebildiği sürece problem yaşatmayacak bir şey olmalı. mükemmel ve huzurlu bir hayat kimyasal destekler almadığın sürece mümkün değil. bakış açını buna çevirince, neden stresliyim, nasıl geçebilir, stresin kaynağı ne, önemi ne gibi telkinlerle bir nebze azaltabiliyor, fiziksel hareketle daha iyi bir noktaya getirilebiliyor. ama evde oturup, hiç spor yapmayıp, alkol kahve gibi uyarıcılarla yaşayıp, kötü beslenip, üstüne bir de bütün gün sosyal medyadaki çığırtkanları izlersen (milyonların yaptığı şey bu) elbette geçmesi mümkün değil.
  • roket adam  (23.09.22 11:26:02 ~ 11:28:32) 
Ben ehliyetimi ilk aldığım zaman hep "ya karşıdan gelen araç üstüme kırarsa" gibi bir korku yaşıyordum. Sonra fark ettim ki neden yapsın? Siz ne kadar yaşamak istiyorsanız o da o kadar istiyor.

Aksilikler, kazalar, kötü niyetli insanlar her zaman olabilir bu bir gerçek ancak bunlar istisnalar.

Çevrenizdeki insanlara oldukça yabancılaşmışsınız sanırım. İnsanların birçoğunun iyi niyetli olmadıkları doğru ancak kötü de değiller, sadece nötrler.

Siz neden gidip birinin evini soymuyor ya da ateşe vermiyorsanız onlar da aynı sebepten yapmıyorlar. Siz evini soymadığınız herkesi çok sevdiğiniz için mi bunu yapmıyorsunuz?

İnsanlar hiçbir şey yokken yasalarla başı derde girsin ya da ait oldukları düzenden, toplumdan, çevrelerinden dışlansın istemezler. Bu gerçekliğe aykırı bir düşünce.

Elimizdeki güvenlik sistemleri de öyle ya da böyle bizi birçok tehditten koruyor buna her şeyi dahil edebiliriz, evin tahta kapısı bile sizi açık hedef olmaktan çıkarır, eğer evinizde kapı yerine açık bir boşluk olsaydı tehditler birbirine benzeyen diğer tüm seçenekleri geçerek size ulaşırdı örneğin.

Her neyse çok uzatmanın anlamı yok. Anafikri anladınız sanırım.
  • akhenaten  (23.09.22 11:59:39) 
onu bunu kafana takmayacaksın
dertleri kederi çöpe atacaksın
takmayacaksın
tak açacaksın

beyle.
  • ahmet oturum cerezi  (24.09.22 04:13:20) 
ben eminim dunyanin en zengin insanlarinin bile uykusuz geceler gecirdigine stresten.

birincisi sonsuz mutluluk veya refah hem mumkun degil hem de zaten asiri sikici, bunaltici olurdu ve devamli mutlu oldukca mutluluktan sagladigin haz ve fayda azalirdi, yani devamli mutlu olmaktan bunalip mutsuz olurdun. hayat da boyle. mucadele, amac, zorluklar olmali ki hem mutlulugu huzuru devamli hedef edinebilesin, hem de bunlara ulastiginda gercek hazzi elde etmis olasin.

apartmanda kimseyi tanimiyorsun mesela, e tamam iste sana niye zarar versinler? insanlara asil zarari zaten esi dostu tanidigi insan verir. senin icin apartmandaki diger insan zaten yok hukmunde, ancak giriste vs gorursen selam verirsin bu kadar. yani zaten aklina bile gelmemesi gereken bir olgunun seni bu kadar endiselendirmesi zaten pratikte mumkun degil. diger turlusu zaten anksiyeteye hatta ilerlediyse paranoyaya girer ki tedavi edilmesi gereken nevrotik ve psikotik hastaliklar evresidir artik.
  • baldur2  (24.09.22 08:01:12) 
[]

Taşrada özel okul&dersane'de haftanın 1 günü çalışmanın değeri sizce nedir?

Anadolunun bir ilçesindeyiz.

Dersane tarzı bir yer var. Burada gelirleri az diye; çok düşük ücretle, mümkünse sigortasız öğretmenleri çalıştırıyorlar.


Ben 4 yıl tecrübeli bir psikoloji mezunuyum. 9-5 arası sürekli öğrencilerle sınava yönelik görüşeceğim.

Yemek sigorta vb. desen hak getire.

Geçen sene ayda 1.500 tl'ye sigortasız haftada iki gün çalışmıştım. Bir yandan doktora yapıyorum.

Para derdim de çok yok açıkçası. Aile sağolsunlar destek oluyor.

Sırf sosyalleşmek, iş sahibi olma, aidiyet duygusu ve ruh sağlığım için düşünüyorum. Zaten 2 seneliğine buradayız.


Alternatifim: Bir youtube kanalı projem var. Ona eğilmek. Bir yandan doktoraya ve yeterlik sınavına yoğunlaşmak.


Sizce çalışmalı mı? Günlük ücreti hakça ne olmalı?

 
[]

Narsistler niçin özgüvenli kişilere zarar veremiyor?

Ayrıca özgüvenli kişilerin de narsistle dura dura özgüveni etkilenir mi?

2- Narsist bireyler çok yakın, aynı çatı altındaki bir aile üyesi ise, öfke hakaret gibi durumlarına karşı nasıl karşılık vermek lazım. Malum kişilik sınırı filan da tanımıyorlar. Özür dileme desen zaten yok.

Ve son olarak: öfke patlamasıyla birisi üstüme geldi mi ona bir yere kadar sabır gösteriyorum, sonrasında soğuduktan sonra ona sözlü bir ayar cerip, yaptıklarını söylemedim mi stres oluyorum. Bu sağlıklı bir durum mu?

Tamamiyle alttan alıp hiç birşey olmamış gibi devam etmek mi en doğrusu?

 
Narsistler karşısındaki insanın gerçekliğiyle oynayarak manipüle ederler, özgüvenli olmak ise her şeyde en iyi olmak değil kendi sınırlarını hayatta yapabileceklerinin ya da yapamayacaklarının, farkında olmak gerçeklikle sahici bir bağ kurmak demek bu yüzden narsistler bu kişileri manipüle edemiyor


  • freebird5406_2  (17.09.22 11:57:32 ~ 12:04:17) 
Narsistle Ateşkes - Wendy Behary
www.hepsiburada.com

  • mor oje  (17.09.22 12:18:48) 
Narsistler genelde güçlü özellikleri olanları kurban seçerler ve ondan beslenirler. Onlar yanında vitrin gibi gösteriş verir ama eve geldiğinde manipülasyona başlar; onu aşağı çeker ve amaç bağımsızlığını özgüveni kırıp kendisine bağımlı hale getirmektir. Örneğin karşı taraf bağımsız bir karar verdiğinde hep kavga çıkarır ve yanlış seçim yaptığını ima eder. Böylece bir süre sonra karşı taraf sırf kavga çıkmasın diye karar verme yetisinden vazgeçer sonuç sindirilmiştir. Bunun gibi pek çok örnek.. Özür asla dilemezler ve asla pişman olmazlar. Çok fazla yalan söylerler yalanları ile yüzleşmek onları daha da öfkelendirir


  • titanic kemancısı  (17.09.22 12:20:04) 
Narsistler özgüvenli insanlara "çoğunlukla" zarar veremezler demek daha doğru sanırım.

Çünkü temelde zaten narsistler kendilerinden üstün gördükleri kişilere yöneliyor en başta. Ondan sonra geçen süreçte bu kişileri kendilerine yeterince bağlamalarının ardından gözlerinde değersizleştiriyor ve bu değersizleştirmeyi onlara her şekilde hissettiriyorlar.

Eğer siz narsiste bağlanmazsanız o sizin çevrenizde hep bulunmak isteyen bir kişi olarak kalıyor. Eğer bağlanırsanız aşama aşama sindirilmeye başlıyorsunuz.

Her aşamada bir çıkış yolu mevcut, ancak biz artık mağdur olmuş bir kişiden bahsederken çıkış yollarını kullanamamış ve zarar görmüş insanlardan bahsediyor oluyoruz.

Neticede en başta bir narsistin size yönelmesi için onun gözünde imrenilesi ya da ilgi çekici bir kişiliğiniz olması gerekiyor. Acı olan da bu oluyor zaten genelde.
  • akhenaten  (17.09.22 12:57:33) 
1. Evet etkiler. Narsist kişilik bozukluğu olan biriyle kimse rutin ve uzun vadeli sağlıklı bir kliski kuramaz.

2.Buna karşı yapabilecek fazla bir şey yok sadece mümkün mertebe zaruri haller haricinde muhattap olmamak lazım yalanlarına manipülatif hareketlerine hiçbir tepki göstermemek lazım

3. Herzaman alttan almak sağlıklı bir iletişim detislir
  • beemaker  (17.09.22 15:03:07) 
[]

Doktora ders tecrübesi olanlar şu problemi nasıl çözmek en makul olur?

Geçen sene 2 kişi doktora bilimsel hazırlık okuduk.

Hazırlıkta bizi yüksek lisans grubuyla birlikte derslere soktular.

Şimdi dr'da iki kişi 1.sınıfız. Geçen sene aldığımız ve başarılı geçtiğimiz dersi sistemden ikinciye alıyoruz.


Bölüm başkanı doktorada sizinle ayrı işleyeceğiz seçin yine diyor.

Sorun şu: ben biliyorum ki yine yüksek lisans grubuyla beraber, aynı müfredatı, aynı hocayla alıyor olacağız.


Mecbur alacağım. Fakat 5 tane daha bilimsel hazırlıkta dersi başarıyla geçmiştik. 'Bunları da saymayız onlar yüksek lisans seviyesi, doktora bilimsel hazırlıkta aldınız' diyorlar.

Yani teoride farklı dersler doğru. Ama pratikte bizi aynı gruplarla sınıf tekrarı yaptırıyorlar. (Ya da öyle olacak çok çok büyük bir olasılıkla)

Ne yapmak gerekir? El mahkum başarılı olduğumuz dersleri tekrar alalım mı?


Edit: Yönetmelikte onları haklı çıkaran şöyle bir madde de var. Adaletsiz değil mi? Hem hazırlıkta 1. sınıfın dersini aldır. Sonra öğrenciyi sınıf tekrarı ettir.

'Bilimsel hazırlıkta alınması şart olan dersler bahse konu lisansüstü
programını bitirmek için gerekli görülen derslerin yerine geçmez. Doktora yapan, bilimsel hazırlığını bitirmeden doktora programından bir ders alamaz.'

 
bölüm başkanı genelde anabilim dalı başkanı olarak görüldüğünden ve programlarda onayı bulunduğundan el mahkum alın derim. şayet hocanız arkanızda duran bir kişi ise ondan bu durumu bölüm başkanı ile konuşmasını isteyebilirsiniz.


  • giovanne  (16.09.22 16:44:39) 
eğer derslerin kodu farklı ama beraber işleniyorsa (örneğin 501 ve 601 kodlu olarak) yapabileceğiniz bir şey yok gibi bir şey


  • ted  (16.09.22 17:07:15) 
aynı dersi alıp farklı sınav olacaksanız maalesef mumkun.


  • e mice  (16.09.22 20:43:04) 
[]

Seçmen davranışlarının psikolojide bir karşılığı var mı?

Siyasette popüler olan kişilerin önce geniş kitlelerce aşırı yüceltilmesi, popüler bir ikon haline gelmesi, sonrasında (yıpratıldıkça veya süreci yeterince iyi yönetemedikçe) gözden düşmesi, kamuoyundaki itibarının bir gecede bitmesi (Muharrem ince süreçleri örneğin)


Bunun sosyal psikolojide, genel psikolojide bir karşılığı var mı? (Önce yüceltme, sonra güven kaybı vb.)

 
olmaz mı hiç bkz. Political Psychology

voting behavior veya electoral behavior üzerine sadece Political Psychology alanında bile devasa bi literatür var.

anahtar kelimeleri kullanarak google scholar'da bi sürü makale bulabilirsiniz.
  • summer timetable  (16.09.22 11:45:08 ~ 12:21:33) 
tez.yok.gov.tr > detaylı arama > özet > "seçmen davranışı"


  • black holes in the sky  (16.09.22 13:41:31) 
[]

Sevdiklerinize yıllar içinde yabancılaştınız mı?

Sevdiklerinize, yakınlarınıza yabancılaştığınızı, onlarla olan ilişkinizin azaldığını, değiştiğini hissettiniz mi?

Bu mesafeyle mi, yoksa zamanla mı ilgili bir konudur?

İkincisi yıllar içinde kendinize karşı yabancılaştığınız, kişiliğinizin artık farklı biri gibi olduğunu hissettiğiniz süreçler oldu mu?

 
birinci sorunun cevabı evet.

Bu ne mesafeyle ne de zamanla alakalı. Tamamen karşılıklı ilişkilerle alakalıdır. Karşılıklı saygı, sevgi ve beklentiler belirler bunu ve bütün hepsi ile oranılı bir şekilde gelişir durumlar.

ikinci sorunun cevabı ise kısaca hayır; insanın kendisi ile barışık olması ile alakalı bir durum bu. Zamana ve olaylara bağlı değişim yaşamın kaçınılmaz bir sonucu. Her tecrübe olaylara yaklaşımı değiştirir ve bu tecrübeler arttıkça kişilik değişir, algılar ve düşünceler değişir.. bu yüzden kendisi ile barışık olan bir kişi, kendini kendisine ifade edebilen biri (bir olay anında "ya ben ne yapıyorum yahu" demeyen, salt mantıkla ve bilgileriyle hareket eden kişi) kendine yabancılaşamaz.
  • foolrules  (14.09.22 10:58:21) 
[]

İrade nasıl güçlendirilir?

Sürekli bir irade ve öz disiplin orta yaşlardan sonra gelişebilir mi? Başardıysanız nasıl?



Ve bu kavramların ne kadarı genetik, ne kadarı geliştirilebilir?

 
sonuç odaklı yerine süreç odaklı olmayı severseniz her yaşta olur.


  • lazpalle  (10.09.22 09:32:26) 
Ben hayır demekte çok zorlanan bir insandım. Başlangıçta utana sıkıla insanları geri çevirip mahcup olarak başladım. Bunu yapmaya devam ettikçe mahcubiyet de ortadan kalktı.

Ne kadarı genetik ne kadarı değildir bilmiyorum ama bir şeyin genetik altyapısı olması o şeyi yapmaktan kendinizi alıkoyamayacağınız anlamına gelmiyor zaten. Hayatta kalma içgüdüsü genetik altyapısı en bilinen kavramlardan birisi tüm canlıların içinde olan bir şey. Ancak çok çaresiz hissettiğiniz, çok sinirlendiğiniz bir zaman hop diye birini öldürmüyorsunuz değil mi? Çünkü genetik yatkınlığımız olan davranış biçimlerine direnebiliyoruz.

İrade de daha çok bir kas gibi. Pratik yaptıkça geliştirebilirsiniz. Başta zorlanırsınız, ancak iradenizi öne çıkararak yapmadığınız ya da yaptığınız şeyler biriktikçe artık irade faktörü devreye sokmanız da kolaylaşmaya başlar.
  • akhenaten  (10.09.22 09:40:01) 
Okumadıysan eğer:

Ali Fuat Başgil - Gençlerle Başbaşa
Jules Payot - İrade Terbiyesi

İrade geliştirmenin ve özdisiplinin yaşı olmaz. Sadece küçük yaşlarda edinilmediyse bir parça zorlanırsınız o kadar.

Motivasyona değil, özdisiplin, iradeye ve başarmak için sahip olduğunuz “nedene” önem vermelisiniz.
  • levent bilgen  (11.09.22 08:35:36) 
[]

Savaşan ülkelerde depresyon vakaları azalıyor mudur?

Psikolog Acar Baltaş Okan Bayülgen'in depresyonla ilgili yayınında böyle bir şey söyledi. Bir çeşit hayatta kalma mücadelesi ve savaşın olduğu zamanlarda depresif vakalar görülmez dedi.

Bunun açıklaması neyle ilgili olabilir?

Depresyonun konfor alanıyla, güvenlik durumuyla ilgisi var mıdır?

 
savaş anında depresyon azalacaktır ama savaş sonrası post travmatik stres bozukluğuyla birlikte depresyon vakalarında artış görülecektir.

ek: psikoloji alanında bir uzmanlığım yok ama psikolojiyle ilgili okumayı seviyorum.
  • d e j i n  (07.09.22 18:32:14 ~ 18:32:56) 
e savaş psikolojisinde insan tamamen survival moda geçiyor


  • freebird5406_2  (07.09.22 18:39:01) 
dejin +1. savaş sonrası travma sonrası stres bozukluğu vakaları katlanarak artacaktır.


  • mrtkp9993  (07.09.22 19:23:07) 
Savaş sırasında kim depresyon tanısı almak için doktora gidebiliyor ki. Bu tarz hizmetler askıya alınmış olur. Ama depresyonun olmadığı anlamına gelmez. Ayrıca survival modda olmak zaten başlı başına bir stres değil mi, yarın yaşayacağına emin olamamak en büyük anksiyete değil mi. Savaşta herkes bir pisliğe bulaşmış oluyor, o yüzden Almanya Japonya, Rusya’da savaşa tanıklık etmiş kişiler, anılarını konuşmak istemiyor. Hatta bu konu tabu gibi. Bu uzmanım dediği şey bağlamından koparılmış bir cümle değilse eğer aşırı saçma. Haa Okan Bayülgen’in programı olduğundan şaşırmadım da bu salaklığa.


  • ya volna  (08.09.22 11:31:09) 
[]

Kamuda atanmak için sözel bölümlerden hangisi iyi

İşsizim, sözelde 8 bin sıralamadayım. yaş 29.

ikinci bir lisans okumak mantıklı olur mu?

Kamuda hangi lisans bölümden atanmak çabuk olur?

 
4 yıl harcamak mantıklı değil. 4 yılda sadece bir diploma kazanırsın. İyi kötü bir işe girsen 4 yıllık tecrübe kazanırsın.


  • dissendium  (03.08.22 11:54:07) 
Anasınıfı öğretmenliği, 7 bin atama aldı bu sene. Özel eğitim de iyi atanıyor diye biliyorum.


  • black holes in the sky  (03.08.22 12:30:20) 
Bence bölüm değil ünv seç, sağlam ingilizce edinebileceğin 2-3 ünv var zaten türkiyede, sonra da bas git


  • üşüdüm üstümü örtsene hande  (03.08.22 14:15:36) 
Kamu yönetimi


  • beemaker  (15.08.22 00:17:13) 
[]

Antidepresan kaynaklı sinir agresiflik halinde ne yapılır?

Doktorla ikinci görüşme bir ay sonra. İlaç bir agresiflik, sinir hali verdi.

Yan etki midir, devam etmek mi gerekli?


 
stilizan deneyebilirsin, pamuk gibi olursun


  • nibba  (30.07.22 00:30:13) 
Bence doktorunuza danışın vakit geçmeden. Beklemeyin bir ayı. Telefonla da olsa sorun.


  • duma duma dum  (30.07.22 01:03:42) 
İlacınızın prospektüsüne bakın, eğer bu yan etki beklenen bir yan etkiyse devam edin ve bir sonraki randevu gününü bekleyin.

Eğer etki beklenmedikse veya "bu yan etkiler görülüyorsa ilacı kullanmayı bırakıp doktorunuza başvurun" gibi uyarı yazyorsa ilacı bırakıp doktorunuzu arayın.
  • akhenaten  (30.07.22 06:31:10) 
antidepresanların sinirlilik hali yapacağını sanmıyorum. bırakma sürecinde sinirlilik olur benim bildiğim.


  • nothing in my way  (30.07.22 10:35:25) 
Hangi ilaç? Kaçıncı gündesiniz? Bazı ilaçlar alışma sürecinde net yapıyor, o yüzden yanına bir pamuk gibi olma ilacı veriliyor.

Eğer prozac’sa başlangıçta net huzursuzluk yapıyor mesela.
  • damba  (30.07.22 21:57:20) 
Yan etki olabilir, ama olmaya da bilir. Antidepresandır sizi yavaş yavaş Yükseltiyor da olabilir, yani maniye sokuyor da olabilir.

Akrabalarınızda bipolar bozukluğu olan var mı? Tanımlanmamış olsa bile sizin şüphelendiğiniz? Yani 3 ay depresif, 3 ay iyi ya da harika hissetme gibi durumlar?

Antidepresan verilirken dikkat edilmeli, aile öyküsü kişinin öyküsü iyi alınmalı. Bipolara yatkınlığınız varsa -bunu öykünüzden ve ailenizden bilebiiriz; bilmeye çalışırız- Antidepresan sizin için çok tehlikelidir. Maninizi tetiklediğinde bu ilaçlar bir atak geçirmiş olursunuz ve atak geçirmek hastalığı uyandırmak demek. Bu en kötü senaryo ama. İlacın yan etkisi huzursuzluk ve sinirlilik yapabilir.


Siz sinirlilik, kendine fazla özgüven, uykusuzluk vb şeyler var mı kendinizde bunları da takip edin lütfen.!
  • damba  (30.07.22 22:01:10) 
[]

Lisans ve doktora eş zamanlı okunabilir mi?

Soru başlıkta




 
evet, mümkün.

iki tezli lisansüstü eğitim aynı anda yapılamaz.
  • jimjim  (27.07.22 13:33:37) 
Yurtdışı için konuşuyorum, bazı ülkelerde direkt doktora maksatlı programlar var lisans sonrası 4 yıl girilen. Burada da başladıysa bilemiyorum.


  • d max  (27.07.22 17:34:57) 
[]

Kiracı ev sahibi anlaşmazlığı

1+0 apart eşyalı evimizi birine 6 aylığına kiraya verdik. Depozito vs de almadık. Yalnızca ilk ayın ücretini aldık. 5 gün sonra arkadaş geldi abi kalmadığım sürelerin parasını bana iade edin ben daireden çıkacağım diye. Hukuken olması gereken nedir?




 
normalde yeni kiracı bulunana kadar geçen sürenin kirası alınır. zaten 1-2 haftaya en geç bulursunuz. bir de emlakçı veya ilan parası verirsen, onu da kesersin.


  • gabe h coud  (19.07.22 14:08:32) 
[]

Evlilik yıl dönümü için hediye ve mekan tavsiyesi

Belgrad ormanlarında bir yürüyüş, sonrasında bir restaurantta akşam yemeği ve hediye vermek istiyorum. Mekan(tercihen İstanbul manzaralı) ve hediye öneriniz ne olur?




 
skyview restoran gümüşsuyunda opera otelin terasında inanılmaz bir manzarası var
www.instagram.com

hediye önerisi ne yazık ki bende yok o çok değişir bütçeye kişiye göre
  • rentts  (17.07.22 12:59:36) 
YAnlış anlamayın ama evlilik yıl dönümü hediyesi biraz özeldir, yani insan eşine ne alacağını az çok bilir. Sizin bizden daha çok fikriniz vardır, olmalı:)

İlgi duyduğu bir şey alın diyeyim, sevdiği bir sanatçının konser bileti, ilgi duyduğu bir yere uçak bileti, ilgi duyduğu bir konuda kurs gibi.
  • anten  (17.07.22 19:58:22) 
[]

Evde gördüğümüz şu ne böceğidir?

Resimler ektedir. Zıplayarak (sekerek) kaçıyor.




 
springtaile benziyor saksı çevresindeyse odur. nem sever.


  • kompakt kedi  (13.07.22 14:17:48) 
[]

İş olarak beyaz eşya bayiliğini tavsiye eder misiniz?

İç anadoluda 30 bin nüfuslu bir ilçede açmayı düşünüyoruz.

Riskleri ve getirisi ne olur?


 
[]

kyk kredisi toplu geri ödeme için hangisi daha mantıklı olur?

6 aydır aldığım kredileri altın ve dövize koymuştum fakat nasılsa tefe tüfe, dövizin altının düşmesi vs ile biriktirdiğim tutardan 1791 tl içerdeyim.

Altın ve dövizlerimi bozup toplu geri ödemek mi,

eşten dostan tl olarak borçlanıp, onlara altın döviz yükseldiğinde bunları bozup geri ödemek mi?

 
Esten dosttan faizsiz TL borclanabiliyorsan borclan tabi


  • hot potato  (06.07.22 19:54:28) 
[]

İki aylığına internet gerekli hangi internet firmasını tavsiye edersiniz?

Turknet, şok net(market olan), milenicom, vd.

Ne tavsiye edersiniz?


 
Türk telekom yazlık internet de incelenebilir, eğer bir daha kullanmayacaksanız dönem sonunda iptal etmeniz gerek yoksa seneye aynı tarihte devreye girer.


  • atom karincanin torunu  (01.07.22 13:02:00) 
Türknet, taahhütsüzdür ve altyapıya göre maksimum mbps hız verir


  • dembrayage  (01.07.22 13:13:38) 
bana da 2 aylığına lazımdı şok'tan aldım. 2 gün sonra gelip kurulum yaptılar. hızı sorarsan süründürüyor. upload lazımsa çıldırırsın. download 7-9 mb arası gidip geliyor.


  • duster  (01.07.22 13:31:31) 
Internet kutusu

Baglanti ucreti yok. Telekom altyapisi. Fiyatlari da digerlerine gore makul. Inceleyin.
  • mr.goodcat  (01.07.22 13:46:36) 
ttnet geçen sene aylık yapıyordu ama bu sene min.6 ay yapmış. diğer alternatif taahhütsüz olarak türk net


  • chanandler bong  (01.07.22 14:17:19) 
Vodafone Simple cep telefonu paketini alın, 15gb limitli sanırım. Hotspot olarak kullanın.

Limit az gelirse tekrar satın alırsınız. Taahhütsüz.
  • alfired  (01.07.22 15:25:14) 
Milleni kullanıyorum. Geçişte bi iki ufak sıkıntı oldu ama şu an bir problem yok. 40-50 mbit ortalamayla kullanıyoruz. Ama TTnet bu firmalara kasti arıza çıkarıyor şeklinde komplo teorisi bir düşünceye de sahibim.


  • vaveylababa  (01.07.22 16:17:23) 
[]

Çevrenizdeki yaşlıların covid olmasına karşı bir kaygınız halen var mı?

65 yaş üstü kişilerin yakınında gribal belirti gösteren kişiler görünce müthiş rahatsızlık duyuyorum. Anne babam olduğunda iki kat daha rahatsız oluyorum. (65 yaş üstüler) Dün çat kapı bir akraba misafir geldi, kendisi ve kızı gripler. Kadın Tat koku alamıyorum diyor rahat rahat. Ne maske takıyor, ne bir mesafe. Ev sahibi olunca birşey de denilemiyor. Yaşlılar (özellikle de anne babam) konusunda ekstra bir kaygım var pandemi başından beri. Ben mi çok kaygılıyım, insanlar mı çok rahatlar




 
İnsanlar çok rahat. Herkesi genç, hiç sağlık sorunu olmayan ve olmayacak kişiler sanıyorlar ama çok yanılıyorlar. Babamın muhtelif sağlık sorunları var örneğin, insanların davranışlarından rahatsız olduğu an söylüyor zira kibarlıkla bir yere varamadı.


  • fotrsapka  (28.06.22 13:00:20) 
İnsanlar çok rahat +1
Rahatsızlığınızı da net bir şekilde söylemek lazım, ben eve tamirci gelse tedirgin oluyorum, maske takıyorum hala.

  • dreamnesiac  (28.06.22 13:22:33) 
Valla yaşlı ile temasa giren ve rahatsızlık gösteren herkese kılım! ne büyük terbiyesizlik etmişler size gelenler de.
Hastalık iyice hafifledi vs. ama hala yüksek yaş grubu için riskini koruyor.

  • lcha  (28.06.22 13:58:07) 
insanlar gereksiz rahat+1
annem 75+, babam 80+ ikisi de daha aşılar yokken 2020’de covid oldular. hastanelerin en kalabalık, koridorlarda yatakların olduğu, hastaların yer beklediği zamanda onları hastaneye yatırıp kendi başıma yaşadığım endişeli zamanlar, bende travmaya yol açtı sanırım.

o yüzden hasta biri eve gelse, sanırım ev sahipliğini filan bırakıp, kırarım. bazılarına şaka gibi geliyor olabilir ama aynı şeyleri bir daha kaldıracak halim yok. insanların kendi sağlıklarına dikkât edip etmemesi umrumda değil ama özellikle yaşlılara ve kronik hastalara karşı ihtimamın devam etmesi gerek.
  • miranda  (28.06.22 21:31:02) 
[]

Klasik bulgur pilavı tarifi şeker hastası için uygun mudur?

Bulgur pilavı faydalı sağlıklı deniyor. Yağda soğan salça kavrularak yapılan tarifler şeker hastaları için uygun mu? Yoksa haşlama lapa versiyonu mu tavsiye ediliyor?




 
[]

Sosyal bilimler makalesi yazarken nasıl alıntı yapıyorsunuz?

Bir kaynaktan en fazla kaç paragraf ardısıra alıntı yapmak uygun olur?




 
[]

Gündüz uykululuğu yaşayan var mı?

Neyden kaynaklı olur, kan değerleri normal bir tek hbA1c 6.30.



Dönemsel oluyor. Ne iyi gelir?

 
D vitamini eksikliği yapar


  • dakota  (21.06.22 20:27:14) 
uyku apnesi olabilir. en sağlıklısı uyku polkliniğine gidip bir gece takip yapılması.


  • unalub  (21.06.22 22:40:36) 
E şeker seviyeniz yüksek daha ne olması lazım ki ? Şekerinizi ani yükseltecek şeylerden uzak durun normale döner. profesyonel diyabet hastası.


  • synax  (21.06.22 23:49:26) 
[]

Diyare, ateş, mide bulantısı neden olur?

Gıda tüketimi sonrası oluyor. Ateş geçti. Fakat diyare ilkte şiddetli şimdi ise hafif de olsa devam ediyor.

Yağlı, dışarıdan tüketilen fastfood sonrası oluyor.

Ne tavsiye edilir? Helikobakter bu tarz bir tabloya sebep olur mu? (Öncesinde gastrit geçmişi, dönemlik mide ağrıları var)

Endoskopi vs. atlayıp İkili helikobakteriye yönelik antibiyotik paketlerinden kullanılsa on dört gün zararı olur mu?

 
Cok klasik baslicam ama sanirim bu ara salgin var siz duydugum bu hafta 4. Kisisiniz, serumla duzeldi diger yakinlar antibiotik 1 kisiye vermis doktoru, bilincsiz kullanmayin cidden antibiotigi.


  • eja  (15.06.22 18:32:49) 
[]

Yatırım için fiziki altın mı, altın hesabı mı daha makul?

Kıyaslarsanız hangi yönden, hangisi sizce daha iyi?




 
güvenlik problemi yoksa fiziki.


  • brkylmz  (14.06.22 14:10:09) 
Bence altın hesabı. Bir kere güvenli. Dilediğin zaman paraya ihtiyaç olsa 7-24 ulaşabiliyor, nakte çevirebiliyorsun.


  • tss  (14.06.22 15:49:04) 
İkisi de araya çok fazla fark koyuyor.

Garanti şu an gram altında araya 10 TL fark koyuyor.

Saklayacak yeriniz varsa ve kredi kartına taksitle alabiliyorsanız fiziki daha iyi.

50 ve üzeri gram alacaksanız Gold Avenue gibi sitelere de bakabilirsiniz. 10 bin euro altına İsviçre'de ücretsiz tutuyorlar.

Eğer erişiminiz varsa en uygunu 4GLD (Xetra-Gold) ETC'si veya muadili bir yerli altın fonu.
  • yürümeyin  (14.06.22 17:14:23) 
[]

Ezber bozan kitap öneriniz var mı?

okula gitmek iyidir'in aksine okulların genel mantığını eleştiren bir kitap vardı mesela.

Bu şekilde farklı konularda ezber bozan, ana akımı eleştiren tavsiye edeceğiniz kitaplar var mı?


 
tembellik hakki mi ilk dediginiz? degilse o geldi aklima


  • ala09  (14.06.22 13:46:05) 
Eğitim bir kitle imha silahı? Bahsettiğiniz kitap bu olabilir. Sakinler de kazanır, susan cain önerebilirim.


  • buzbebek  (14.06.22 18:23:15) 
Jacques Ranciere- cahil hoca güzel bir seçim olabilir


  • bir fincan kahve ile film izlemek  (14.06.22 20:15:47) 
[]

Mutluluğun ne kadarı dış koşullara bağlı?

Bir fırsat eşitliği içinde doğmuyoruz. Kimimiz engelli, kimimiz fakir, kimimiz yaşlı kimsesiz, kimimiz kronik aile problemleri içine doğuyoruz.

Elbette bu durumlar ruhsal olarak bu durumdaki insanları dezavantajlı kılıyordur.

Benim merak ettiğim çok dezavantajlı şartlarda yaşasa da, bir insan pratikte mutlu olabilir mi? Bu konuda hakkında ne düşünüyorsunuz?

 
Hayat güzeldir diye bi film var. Tam istedigin cevap o filmde.


  • halk  (10.06.22 10:55:38) 
hepsi dış koşullara bağlı.


  • geçerkenugradım  (10.06.22 11:53:52) 
benim icin dis kosullara bagli.

ama biri var haberlerde gormustum ilk olarak. cok buyuk bi talihsizlik yasamis bir kiz. kiz da eskiden okulun populer kizi gibi biri. cheerleader falan. amerikali. 3 uzuv kaybetmisti galiba. ya da belki hepsiydi tam hatirlayamadim.

tanriya yaklastim vs diyor ve eski hayatimdan bu sekilde kurtuldum falan diyordu. instadan bakiyordum bi ara duzenli. hayretler icerisinde birakiyor beni bu insanlar. yani demek ki bu icten gelen bir sey. belki de bi yetenek. o kiz cok mutlu.
  • Kittie  (10.06.22 12:32:14) 
%49 u

Bugunki asgari ücretli bile, öncenin krallarindan daha fazla imkana sahip

O yüzden her şey içimizde
  • abuzer  (10.06.22 12:45:43) 
Duygularımız düşüncelerinize bağlı, düşüncelerimiz duygularımıza değil. Burada esas olan düşünce. Düşünce kalıpları olumsuz ise mutsuz oluyorsunuz. Önemli olan bunu kontrol etmek. Herhangi bir durum hakkında bir mutlu bir de mutsuz olduğun olmuştur. Olan şey aynı ama duyguların farklı. Neden? Çünkü o konuya dair yorumun değişiyor, düşüncen değişiyor. Bu da duyguyu değiştiriyor. Tabii bence bir noktaya kadar dış etkenler önemli ama büyük oranda bizim yorumunuz önemli duygularda.


  • black mamba  (10.06.22 14:07:16) 
Basligi okunca firsat esitligi olarak algilamamistim ama %40 ic, %60 dis etkenler diyebilirim.

Ulke ornegi vereyim. Ben Danimarka' da da, Suudi Arabistan' da da yasadim bi sure. 1. sinde cok mutsuz olup 2. sinde gayet mutlu ve neseli oldugum zamanlar oldu.

Sener Sen' in milyarder filminin sonunda Munir Ozkul' un Sener Sen' e sordugu cok guzel bir soru vardir: "diyelim ki uzaklara gittin, ikiyuzlu dostlarindan, arkadaslarindan kurtuldun ama kendinden de kurtulabilecek misin"

Su an cook uzaklarda bu sozun onemini daha iyi anliyorum. negatif dusuncelere sahipseniz isterseniz dunyanin obur ucuna gidin, yine de mutlu olamazsiniz.
  • trixi  (10.06.22 15:20:25) 
Bununla ilgili coook arastirma ve kitap var. cogunun soyledigi sey temel ihtiyaclarinizin karsilandigi durumlarda yani fiziksel, ruhsal vs bir tehdit altinda degilseniz cesitli sebeplerden, mutlu olma becerisinin bir karakter ozelligi oldugu. Oyle doguyorsunuz yani, hatta sanirim Oliver Burkeman idi yazar, kitabinda sey diyordu, “mutlu olmak mumkun mu diye sormak uzun boylu olmak mumkun mu diye sormak gibi”. Bazi kisiler icin mumkun, bazi kisiler icin degil, bazi gelismeler yapmak mumkun, oyleymis gibi yapmak mumkun vs ama sonradan uzun boylu olamazsiniz.


  • sopiro  (12.06.22 04:53:40) 
[]

Kyk kredisiyle şu dönemde yatırım olur mu?

Alıp soyut gr altına yatırarak biriktiriyorum. Geri ödemede zarar durumu yaşar mıyım?

Aylık 2500 tl kadar bir şey.


 
Ben aldigim kyk kredisini neye gomsem kardaydim. Ihtiyacim vardi harcadim ama.


  • floydian  (02.06.22 17:48:55) 
Kyk kredisi ndeki geri ödemeler eskisi gibi sabit faizli değil bildiğim kadarıyla. 2010’larda kredi alıp ödemeyenler bile büyük kar ediyordu ama şu anda öyle büyük bir kar edeceğini zannetmiyorum bence bir araştır derim


  • roket adam  (02.06.22 22:11:25) 
[]

Atık yönetimi, geri dönüşüm konusunda sera gazı kaçınılmaz mıdır?

Merak ettiğim konu şu: bildiğim kadarıyla geri dönüşüm süreçlerinde de bir sera gazı atmosfere salınıyor. (Depolama vs dönüşüm süreçlerinde)

Peki örnek olarak suni gübre üretiminde daha fazla mı sera gazı atmosfere salınıyor. Bu sebeple kompost öneriliyor.

Ya da kağıt geri dönüşümü yapmanın, sera gazı açısından nasıl bir avantajı var?

Şu metin haklı mıdır: "Eğer bu atıkları işlemden geçirmeden çöpe atacak olursak bu maddeler çürüyerek atmosfere metan gazı salarlar. Metan gazı da karbondioksitten 25 kat daha kötü bir sera gazıdır. Yani bir metan molekülünün atmosferi ısıtma etkisi bir karbondioksit molekülünden 25 kat daha fazladır."

 
[]

Psikolog,psikiyatristinizle sosyal hayatta hiç karşılaştınız mı?

Bir utanma hissi oluştu mu? Evetse bunun nedeni sizce nedir?




 
gecen hastane cafesinde psikiyatristimi gordum arkadaslariyla cay iciyordu. zaten ogle arasindan sonra benim randevum vardi. gormemis gibi yaptim cunku biz arkadas degiliz o zaten dogrudan beni goremezdi belki gecerken falan gormustur ben telefonuma bakip yemegimi yedim. gozgoze gelseydim de merhabalasirdim


  • ala09  (14.05.22 16:12:33) 
Evet karşılaştım sadece selam verip devam ettim. Psikologlar zaten nötr olması gereken insanlar. Sizde uyanan duyguların onları nasıl etkileyeceğine çok aldırış etmeyin.


  • onkiloversemtamamım  (14.05.22 17:07:15) 
[]

Toksik insan diye birşey gerçekte var mı?

Yanında durunca kötü hissettiğiniz, gerildiğiniz kişiler için mi bu ifade kullanılıyor? Çevrenizde hiç var mı?




 
toksik biraz daha bilinçsiz rahatsızlık veren insan tipi için
özellikle uğraşmıyor, doğal hali öyle

  • mantık  (05.05.22 19:21:04) 
Bana kalırsa evet.

Böyle insanlardan uzak durmakta fayda var.
  • hayirsiz  (05.05.22 19:43:23) 
evet var. onlar sınırlara saygı duymazlar ve sıklıkla manipülasyona başvururlar. insanlarla empati kurmazlar, kendi duygularıyla ve başkalarının duygularıyla bağ kuramazlar çünkü. bir de sürekli şikayetlenerek insanın enerjisini düşüren insanlar... bir de sürekli zan altında bırakarak, suçlayarak konuşan insanlar. çeşit çeşit toksik insan modeli var, insan bazen kendisinin toksiklik yapıp yapmadığını da kontrol etmeli bence çünkü bilinçsizce yapılan bir şey.

narsisistik eğilimleri olan insanların en toksik olanlar olduğunu düşünüyorum.
  • Mossy  (05.05.22 21:59:10 ~ 22:00:08) 
"hiç var mı" seviyesi çok iyimser. insanların çoğu toksik. modu sürekli düşük, sürekli negatif basan insana tahammülüm yok ve hemen uzaklaştırıyorum etrafımdan.


  • ilgeru  (06.05.22 00:23:23) 
Bunları genelde çevrendekiler fark eder. Senin fark etmen için ondan kurtulman gerekiyor. Var böyle kişiler.


  • nawar  (06.05.22 00:25:17) 
Kesinlikle var. Havadan sudan konuşurken bile öyle bi ince ayarla size telkinde bulunuyorlar ki onlara kanıp mutsuzluğunuzu katmerliyorsunuz. Aa evet bu kişi toksik diyene dek epey zehirlenirsiniz. Dost görünümlü akrep olur bunlar


  • photo85  (06.05.22 20:56:39) 
kesinlikle var. bazı insanlar başkalarını ezerek yaşıyorlar, aksini bilmiyorlar adeta. bu insanların yanında gerilen de var gerilmeyen de var. aklı ve kendine saygısı olan insanlar gerilir elbette.


  • dafuq  (07.05.22 12:03:27) 
Cevremde yok.

Disney filmlerindeki kötü karekterler gibi, safi kötü ve toksik olan, buram buram negatiflik yayan bir is verenim vardi. Hem bilgisiz hem de saf kötü olunca hic cekilmiyordu. Büroya girince hava soguyordu sanki, huzursuzluk saciyordu kadin. Her gün, altinda sadece elestiri yapma niyeti olan ama ici bos konusmalar yapiyordu.

Böu kadin disinda, boyle bir insan tanimadim. Toksik davranislar var ama basli basina "toksik" insan herhalde cok cok nadirdir.
  • buf-e kür  (07.05.22 12:57:23) 
[]

İklim değişikliğinde hangi konularda daha çok çalışma bulurum?

Konularımız bu şekilde:

1.Paris İklim Antlaşması ve Sonuçları
2.Paris İklim Antlaşması Sonrasında Türkiye'nin İklim Değişikliğine Uyum Politikaları
3.Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Türkiye
4.Küresel Isınma'nın Türkiye üzerindeki Güncel ve Olası Etkileri
5.Sıfır Karbon Politikaları

Bir ödev hazırlayacağız. Hangi konuda literatür daha fazla bulabilirim?

 
Sorunuza cevap degil ama sifir karbon politikasi guncel bir konu, zaten bir usttekilere tarih siralamsi nedeniyle yer vereceksiniz. Bunu hazirlarsaniz arastirmasi zevkli ve ogretici olur.


  • kaset  (27.03.22 15:06:32) 
aslında hepsinde bolca kaynak bulursunuz da:
4 çok spekülatif olur, kaynak bulursunuz ama işinizi zorlaştırır.
2'de iç siyasete girmeniz ve hükümeti eleştirmeniz gerekir.
diğerlerinde bolca bulursunuz.
  • halanne  (27.03.22 17:22:33) 
[]

Monotonlaşma, durağanlıkla nasıl baş ediyorsunuz?

Soru başlıktadır.




 
Bazen böyle olur. Bazen durur bazen harekete geçersin. Bunu kabullenip belamı aramıyorum diyerek baş ediyorum. Dizi, film, müzik, kitap iyi geliyor.


  • Corpsebridee  (18.03.22 14:25:23) 
süre çok uzamadığı takdirde etmiyorum açıkçası, hayat bir parti değil neticede bazen rutin ve tekdüzelik iyidir bence


  • der meister  (18.03.22 14:27:45) 
[]

Intermittent fasting’te tokluk dönemi nasıl geçiriliyor?

1- O saatlerde daha çok ne tüketilmeli? (yasaklar yiyecek var mı)

2- Tokluk süresinin başında ve sonunda iki öğün mü yenilir?

3- Haftanın 7 günü mü yapılır

 
1. Yasak yok ama dozunu da kaçırma. Ramazanda 30 gün oruç tutup kilo alan dayılara dönme.
2. Keyfine kalmış.
3. Evet.
  • Mirket  (15.03.22 16:24:47) 
1. intermittent fasting teoride bir beslenme biçimidir, diyet değil. dolayısıyla "kilo verdirme" iddiası, haliyle yiyecek kısıtlaması da yok. temel mantığı yeme saatlerini kısıtlayarak ekstra kalorilerin önüne geçmek, kan şekerini düzenlemek; bu sayede kilo vermeyi/sağlıklı kalmayı kolaylaştırmak. bu doğrultuda protein ve sağlıklı yağ ağırlıklı, karbonhidratın/abur cuburun kısıtlandığı bir diyet en uygunu olur. buna engel bir sağlık sorununuz yoksa bu tür beslenme tarzı IF'ten maksimum verim almanızı sağlar. ha siz sporcusunuzdur daha çok karb alırsınız, orası size kalmış. ama "yaptığım şey işe yarasın" diyorsanız kalorilerin bol protein ve sağlıklı yağdan gelmesine gayret edin çünkü karb acıktırır, kan şekerini oynatır, haliyle IF'in faydalarını azaltacağı gibi programınıza sadık kalmanızı zorlaştırır (çünkü karbonhidrata yüklendikten sonra 16-17 saat aç kalmak kolay değil).

2. bu konuda kısıtlama yok, nasıl rahat ederseniz. kimisi kahvaltıyı ve atıştırmayı sever mesela... 9'da kahvaltısını yapar, saat 2-3'e kadar atıştırır, 16-17 gibi son yemeğini yer. bense kahvaltıyı ve yemekle uğraşmayı sevmediğim için genelde öğlen gibi bir öğün, akşamüstü 6 gibi bir öğün daha yiyip kapatırım. tokluk süresi içinde ne yapmak istediğiniz size bağlı. bir üstteki noktada değindiğim mantık doğrultusunda nasıl rahat ediyorsanız ona göre şekillendirebilirsiniz.

3. bence bunu haftada üç gün yapıyor olabilmek bile hiç yoktan iyidir ama özellikle kilo vermek, bunu alışkanlık haline getirmek, istikrar sağlamak istiyorsanız en azından beş gün yapmalısınız diye düşünüyorum. çünkü IF yapmadığınız günün ertesinde düzeni sağlamak otomatikman çok daha zor olacaktır. sürekli girip çıkarsanız vücut adapte olmayacağı için açlık dönemleri zor geçebilir, bu da ya bırakmanıza ya da IF'in eziyete dönüşmesine yol açabilir. ben kendi adıma altı gün yapmayı en iyisi olarak görüyorum, haftada bir güncük akşam 10-11 gibi film izlerken cips yiyebilmek bana iyi geliyor mesela, daha istikrarlı olmamı sağlıyor. ha alışmışsınızdır, yapabiliyorsunuzdur o zaman hiç bozmayın gereği yok.
  • der meister  (15.03.22 16:32:40 ~ 16:33:05) 
[]

İstanbul'da yatırımlık ev almak için uygun semt

Bütçemiz 400 civarı. İleriye yönelik değerini koruyup, olabiliyorsa arttıracağını düşündüğünüz neresi var?




 
Usta 400 bine anca esenyurtta iskansız ev bulunur…


  • adwokat  (12.03.22 20:32:17) 
500-550 bine 1+1 bakacaksan, tuzla veya pendik.


  • baldur2  (13.03.22 12:25:23) 
[]

Ev sahibini idare

Ev sahibi kendi yaptırması gereken işleri benden yaptırmamı bekliyor. 50 lira tutarında on dakikalık bir usta işi oldu. Ben bilerek ustaya sordum, ev sahibi amca sana birşey söyledi mi diye, yok deyince para filan vermedim. Ev sahibi akşam arayıp sitem ediyor. Her işi ev sahibi mi yapar diye. Ustaya para vermediğime bozulmuş. Kendisi çevresiyle kavgacı, tırıl bir amca. Ben iyi konuşup gönlünü alıp idare ediyorum. Bizi de seviyor.

Evden fiyat, konum yönü ile şimdilik memnunuz. Ufak meblağlar için huzuru bozmamak için sizce doğru mu yapıyoruz?

Edit: Şöyle bir detayı atladığımı farkettim. Ev sahibi benim arıza hakkında kendini aramam üzerine, tanıdığı bir ustayı yolladı. İşçilik ücretini ben tahminen hesap ettim. Bundan sonra dediğiniz gibi ufak tefek işler için dediğiniz şekilde yapacağım. Teşekkürler.

 
50 lira için ben ev sahibini aramazdım.


  • elorelia  (09.03.22 12:40:25) 
Ben de aramazdım 50 lira için.


  • atom karincanin torunu  (09.03.22 12:50:14) 
Ben de ev sahibini aramazdım, kendimi de enayi yerine koymazdim. Yanlış yapmışsınız demiyorum, huzuru on plana koyuyorsanız aramayın böyle meblağlar için.


  • Fusha  (09.03.22 12:55:51) 
50 lirayı ev sahibinden istemezdim. ama arayıp "böyle böyle bir iş oldu, halletti usta. 50 lira tuttu ben halletim bu seferlik" derdim ki daha sonraki masraflar için enayi yerine koymasın sizi.


  • teritori  (09.03.22 15:21:50) 
uygun fiyata oturuyorsanız ağzını bile açma:) alt katın yarı fiyatına oturuyoruz kirada. ev sahibi anama sövse eyv. abi çekiyorum.


  • yazar yazmaz yazan yazar  (09.03.22 15:25:51) 
200 liraya kadar aramıyorum. 200 lira olunca, ödeyip fişini alıp kiradan düşüyorum.

Başka büyük onarımlar gerekti, adam hiç uğraştırmadan hemen yaptırdı. Kira artışında da insaflı. O yüzden bazı şeyleri kendim halletmeyi dert etmiyorum.
  • kaptankedi  (09.03.22 15:34:51) 
50 lira bence de ev sahibini aramak için az. Yukarıdakilerin dediği gibi evden de memnunsanız huzurunuz için bazı şeyleri siz halledin.


  • peki madem  (09.03.22 15:40:42) 
[]

Memnun kalıp tavsiye edeceğiniz bir psikolog var mı?

Sorum konu başlığında




 
Bengü Sare Sevda Pelin Kılıç Özer

www.doktortakvimi.com
  • goodz  (03.03.22 20:24:56) 
[]

İyi hatip nasıl olunur?

Nereden başlamak gerekir, kaynak kitap, youtube tavsiyeniz varsa alabilirim.




 
şimdi herkesin en az 4sene okuduğu halde o meslekte bir yere gelmesinin en az 10 sene olduğunu düşünürsek en az 10 sene çevrene insanları toplayıp seni dinlemelerini sağlaman lazım

zaten türkçe için kitap vb şeylere ihtiyacın yok çünkü orada yazanları halk bilmez halkı da yazacak kitap henüz piyasada yok.
  • duyurukullanıcısı  (02.03.22 21:40:39) 
Katı bir yaklaşım belki ama "olunmaz, doğulur". Bu bir yetenektir ve doğuştan sahipseniz üstüne gidebilirsiniz. Tabi ki ülkede herşeyin bir kursu var, bunun da var, ama yıllarca bu kurslara gidenlerin sonuçta kürsüde çıkıp robot gibi konuştuklarını görüyoruz hep. Ben akademisyenim bu arada, hitabet işinin tam içindeyim. Kurslar, Youtube videolar vs. bazı teknikler öğretiyorlar ve onları uygulayanlar bildiğin robot gibi konuşuyorlar.

Bu işin tek püf noktası rahat olmak. Bu kadar. Eğer topluluk karşısında rahat konuşmayı başarabiliyorsanız doğuştan hitabet yeteneği çıkar ortaya. Yoksa da yine robot gibi konuşmaktan iyidir.

O yüzden hatipliğe değil de anksiyeteyi yenme üzerine gitmek daha mantıklı.
  • Kayzer1919  (03.03.22 04:38:20 ~ 04:39:37) 
Hitabet kursları var.


  • el conquerador  (03.03.22 05:14:18) 
[]

Sosyalleşmek için ne kadar aktifsiniz?

Ne kadar enerji sarfediyorsunuz? (Arama, yazma vs)

Ne kadarı dışarıdan teklifler geliyor? (Kahve, çay, hal hatır)


 
Hiç hatta sıfır, teklif eden de yok. Erkek olarak bu çok zor kadın olsam teklif yağardı muhtemelen.


  • olaylar olaylar  (26.02.22 23:02:03) 
sıfır. ben de etmiyorum, diğerleri de.

farklı şehirlerde olduğumuz birkaç arkadaş var. onlara yazıyorum, ben yazmasam onlar yazıyor vs. o açıdan güzel bir dengemiz mevcut ama o sosyallik sayılmaz sanırım aynı yerde olmadığımız için.
  • der meister  (26.02.22 23:03:01) 
Dengeli tutmaya çalışıyorum, tek tarafın çaba gösterdiği ilişkiler yürümez. Beni sık sık arayıp soran bir arkadaşımı ihmal ettiğimi fark edersem bir süre biraz daha fazla çaba gösterebilirim. Sık sık arayıp sorduğum arkadaşım hiç aramazsa kendimi çekerim.


  • gmzo  (27.02.22 01:12:13) 
Yazılı ve sözlü olarak günde ortalama 10 cümle filan kuruyorum.


  • huçi kuçi  (27.02.22 01:15:30) 
Pandemi ile birlikte iyice pasiflestim, pandemi sureci bittikten sonra da devam etti pasiflik.

Disaridan cok da fazla teklof gelmiyor ama benden disariya giden tekliflerle karşılastirinca disaridan gelen teklif daha fazla net sekilde.
  • stavro  (27.02.22 10:06:59) 
Pandemide resmen unutuldum :(
Önceden haftada bir iki kahve vs olurdu

  • photo85  (27.02.22 10:34:43) 
Sıfır istek var içimde. Bir miskinlik bir atalet içerisindeyim. Evden dışarı çıkmak bile istemiyorum.


  • komando kani var bende  (27.02.22 13:28:41) 
cuma ve cumartesi clubbing. pazar gunleri de disarda yeme icme, chill hesabi. ben de cagiriyorum beni de cagiriyorlar. farkli arkadas gruplariyla, kimse yoksa da kendim.


  • baldur2  (27.02.22 14:38:24) 
Az enerji sarfediyorum. Sosyalleşme için isteğim mevcut ama sosyalleşince de canım sıkılıyor.


  • jjimyl  (27.02.22 14:44:41) 
[]

Yatırım sepetleri fiziki mi soyut mu yapılır?

Hangi bankayı kullanıyorsunuz?

Dolar euro ve altın 1/3 makul mu?


 
bunlar birbirine paralel giden şeyler özellikle tr de altın(gram altın) dolar ile direkt ilişkili.düştü mü hepsi düşer çıktı mı hepsi çıkar.

bu sepette hisse senedi ve fon( burası bir dünya binlerce emtiaya yatırırım yapılabilir) olmalı.

dolarlar uzun süreler kullanılmayacaksa eurobond almakta fayda var. şu sıralar ortalama eurobondlar 1000 dolara ~50-70 dolar getiri sağlıyor.
  • prezarlatif  (14.02.22 13:57:43) 
1234567   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.