Ekşi Duyuru

Tavsiye etmem. Bayramda schengen ile kos ve sakız adalarına gittim, kapı vizesi ile giriş yapanları tel örgülü bölümlerde kontrol için saatlerce beklettiler. Schengen ile gidenleri de bekletiyorlar ancak kapı vizesi durumu biraz daha uzun ve can sıkıcıydı. Tur firmaları da bu durumdan dolayı net karar veremiyor sanırım. (Resmi bilgi değil, kişisel gözlemdir)

kapı vizesi sadece tek bir ada için veriliyor, adalar arasında geçiş yapamıyorsun. gittiğin adadan geri Türkiye ye geri dönmen şart. yani mümkün değil o iş.

Ayrıca kapı vizesi falan diyorlar ama öyle kapıda ben geldim vize verdim olmuyor, öncesinde gene bir sürü evrak toplayıp veriyorsun, başvuru ücreti de az değil. prosedür olarak normal schengen almaktan bir farkı yok kolaylık anlamında ve max 7 günlük veriliyor. Tam bir saçmalık yani, çok mantıksız bir iş

Tiffany co.

@arbre modelin adını da biliyor musunuz?

www.international.tiffany.com

@arbre teşekkür ederim, koleksiyonu müthişmiş <3

Airbnb tavsiye edebilirim. Aileyle gittigimizde sahile yakin genisce bir evde kalmistik.

evet genelde plastikten oluyor cunki heat retention metal/cam/porselen vb gibi urunlere gore cok daha iyi. plastikten sonra en iyi alternatif bakir ama bu da fiyati cok artirdigi icin cok nadir kullaniliyor.

filtre makinelerinin en iyilerinden biri www.moccamaster.eu dahi plastik kullaniyor

Ev tipi makineler genelde plastik oluyor. Endüstriyeller metal olabiliyor ama onlarda da plastik olduğu oluyor.

Yıllardır buradan çok memnunum: www.cevizhane.org

ceviz yetiştiriyoruz. 2 cins hakkında bilgi verebilirim. chandler içi beyaz olur tadı standarttır. yalova cinsi yerli cevizde var, içi kahverengi ancak tadı daha güzeldir.

kaptanın ceviz çiftliğinde kabuklu yalova 70tl. normalde kırsalda 30 35 tl kabuklu ama kaptanın ceviz çiftliği analizli güvenilir satıcı.

ceviziçine çok para vermeyin alın kendiniz kırın.

Migros tan kabuklu alıyorum. Genelde ithal oluyor.

Korona gecirdiniz mi? Ondan kalma olabilir

@kuehles blondes hayır korona geçirmedim. Birkaç senedir böyle.

Sorun salatalikta bence. Yumurta salatalık ya da etle yiyince değişik pis bi koku oluyor.

Yumurta ile domates ve salatalık yerken çok rahatsız oluyorum ben de. Uzun zamandır beraber yiyemiyorum hatta.

Ben de yumurta ve domatesi beraber yiyemeyenlerdenim. Bu kötü tadı domatesin hafif asidik olması sebebiyle yumurtanın özellikle sarısındaki proteini bozmasına bağlıyorum. Bu reaksiyonla yumurtadaki sülfür, demir gibi şeyler açığa çıkıyor olabilir. Bazısı bu tadı algılamaz veya rahatsız olmaz ama bazıları da bizim gibi begenmeyebiliyor.

Demek tek ben degilmisim dedim :)
Ben de cig domates ve salataligi yumurta ile asla yiyemiyorum.
Ama ornegin menemen yerim veya domatesli omlet.
Cig halde olduklarinda mevcut olan, yumurta ile etkilesen ve pisince kaybolan veya yapisi degisen bir sey bence sebebi ama o nedir bilemedim :)

Annemle yasadığımız en sinir bozucu durumlardan biri. Biz de yiyemiyoruz. Kötü bir tat ortaya çıkıyor.

Buna rağmen dışarda kahvaltıya gittiğimizde yiyebiliyoruz, bu da çok ilginç. Sebebini bilmiyorum ama böyle bir şey var. Ekşide başlığı bile var.

eksisozluk.com

Yumurta yemedigim icin bu kombini tüketip yorum yapamam. Ama nadir karsilasilan bir sey degil. Her yiyecek her seyle yenmez. Kimyalari tutmaz. Tanneni belirgin kirmizi sarapla siyah zeytin de korkunctur, metaliktir mesela.

Balik kokusundan cocuklugumdan beri nefret ederim ve kokulari da cok iyi ayirt ederim. Igrenc domatesler yedigimi hatirliyorum, kotu balik-balik hali kokusu üstüne sinmis gibi olan. Bir süre taze domates yememistim Istanbul´da.

Internette, nedeninin ucuz domateslerin gübresine ciftcilerin balık kılçığı ekledigi yazilmis . O domateslerin yanina baligimsi kokusu-aromasi olan yumurta eklenince, belirgin bir rahatsiz edici tat ortaya cikiyor olabilir.

Domates ve salatalıkla yumurta yiyemeyenlerdenim ben de, bir benzeri de ton balığı ile domates, şu an yanında domates olmasa da ton balığı fikri çok kötü geliyor ama ton balığı ile aram kötü değilken domatesle beraber yiyemezdim. Ben bu sorunu yaşarken değil korona, sarsla mers bile yoktu.

çaykur burcum minicik teneke kutuda. organik değil ama organik kadar iyi. kutuyu iyi saklarsanız yemyeşil oluyor çay tadı kokusu da şahane.

bu aralar kargoları biraz sorunlu ama
ozcay.com.tr

techateashop.com

www.damlicaciftligi.com

Migros

migros

Semtten semte değişiyor olabilir. Mesela Anadoluhisari, Beykoz icin:
Migros - kalite düşük, fiyat makulun az üstü
Getir - kalite yeni yeni bozdu, fiyat migrostan biraz yüksek
Istegelsin - kalite iyi, fiyat bazen migrosla ayni, bazen daha düşük

tazedirekt; organik üretim yapan çiftliklerden de çok fazla ürün var.

Dağıtım firmalarında tutuluyor ve onlarda toplanıyor. Eğer yayınevi küçükse kendi depolayabiliyor. Punto en bilinen dağıtımcıydı. (Bilgilerim eski olabilir, güncel bilen biri yorum yaparsa onu dikkate alın)

Ofisleri dışında ayrıca deposu olan büyük yayınevi biliyorum.
Deposu olmadığı için bir dağıtımcıyla anlaşıp dağıtım firmasında depolayan küçük yayınevi de biliyorum.

Koşullarına ve dağıtımcıyla ilişkilerine bağlı. Ama matbaa direkt satış kanalına göndermez. O ayrı iş, nereye kaç adet gidecek, nerede hızlı tükeniyor gibi şeyleri yayınevi takip ediyor. Matbaa bütün baskıyı tek adrese teslim eder.

Şu ara emek kitap ve prefix var bildiğim büyük dağıtımcılar.

2. Çiçek süsengillerin glayöl

1.yi bilmiyorum yabani bir orkide olabilir mi diye düşündüm ama kesin bilen biri gelir birazdan

curukturp +1

biri düz glayöl, diğeri yine aynı ailenin tavuskuşu orkidesi diye bilinen türü.

@curukturpkokusu, @juliette cok tesekkur ederim, bitkileri taniyabilmek harika bir sey :)

www.ticaret.gov.tr

www.exportact.com

www.trademap.org

www.entrepreneur.com

temel bilgiler için açıköğretim fakültesinin kitaplarını önerebilirim.

harici hard diskleri her zaman yedeklemek gerekir. ne zaman bozulacağı belli olmuyor. ilerde hayal kırıklığı yaşamamak için 2 hard disk aldım

Hemen yedekle, aynısı başıma geldi, bikac gün sonra durup dururken harddisk vefat etti. En iyi ihtimalle hicbirsey olmaz ama yemeklerden ilerde basın da ağrımaz.

Çalışırken düşürseydin bozulması daha garantiydi. Çalışmazken belli olmaz, büyük ihtimalle sorun çıkmaz ama en ufak bir tık sesinde bile irkileceksin artık. Önemli şeyleri yedekle.

ikea tipi laminat dediğin ikea'da ağaç da var diye biliyorum ben. ben olsam ağaç alırdım herhalde.

Çimstone. Çok fazla renk ve desen seçeneği. Kötü yanı ek yerlerinin (eğer tek parça olmayacaksa) çok iyi yapılması gerekli, yani işi bilen bir mutfakçı veya mobilyacının yapması şart.

Soru daha çok granit istiyorum, sizce yaptırayım mı gibi. Hayır yaptırmayın. Evet uzun vadede sağlığa zararı olduğu soyleniyor. Üstelik pahalı ve artısı da yok.

Ekonomik olarak sıkıntınız yoksa en temizi mermer gibi görünüyor. Çimstone kullanıyoruz biz. Diğerlerinden aşağıda kalır yanını görmedik hem de ekonomik.

mermeri çok dikkatli kullanmak lazım. limon suyu vb. asitli malzemelerde çok kolay bozuluyor. granitte öyle bir tehlike yok. ben yaptırdığım sırada çimstone granitten daha pahalıydı.
2-3 sene önceydi.

Çimstone +1. Oldukça memnunuz. Mermerin kullanimi gerçekten zor, kolay ciziliyor ve asidik gidalar bozuyor. Ne kadar dikkat etseniz de leke kalıcı oluyor. Granitin sagliga zararlı olduğu soyleniyor diye yaptırırken onu düşünmemiştik.

Esim cok arastirdi.

Hatirladigim kadariyla, mermer kullanissiz ve cok cabuk cizilip iz birakiyormus.
Granitte siyah disinda hep alacali bulacali modeller varmis.

Evde hali hazirda ikea vardi, 5 senelik tezgah sokulunce direkt cope gitti oyle anlatayim. Su almis bi cok yerinden, curumus vs.

Velhasili cimstone+1

Bu cimstone selpak gibi bir sey. Bir suru farkli modeli var (bellastone bilmem ne stone falan.)

Biz direkt cimstone aldik, memnunuz.

Cimstone nedir bilmiyorum ama ben ikea olmasa da laminat kullaniyorum 3 yilidr. Mutfaga degisik ve hareketli bir hava verdi, tabi ki tezgahin uzerinde bir sey kesmiyorum (yani kim kesiyor)
Tencereyi ocaktan kaldirip tezgaha da koymuyorum sicak sicak.

Sikinti yasamadim, ustune birkac sey dusurdum vs sikinti olmadi

FOB güncel bakılınca aslında teorik bir terim olarak kalıyor.senin yapman gereken üzerinde mutabık kaldığınız acentanın sundurmasına ürünleri ulaştırman ve ihracat işlemlerini yapman.bunlarıda genelde gümrük muayenecisi yapacağı için ona yapacağın ödemenin içinde erir masrafın.

ups ile olur mu bu tamamen senin bileceğin iş.bana sorarsan olur ama ürün fiyatı,hassasiyeti nedir bunları sen biliyorsun.

UPS ya da diğer bazı firmalardan fiyat istemenizde fayda var. bir de freight forwarder bazı firmalar var, bunlarla konuşun. ama söylediğiniz ölçülerde bir kargo için genelde ups vb kullanılıyor.

FOB yani Freight on Board, malın satıcıdan alıcıya teslim şeklidir. gerçekleştiğinde tüm sorumluluk satıcıdan alıcıya geçmiştir. Satıcının sorumluluğu mallarının geminin üstünde teslim edilmesi ile birlikte sona erer. Malın gemiye yüklenmesine kadar olan tüm sorumluluk ve masraflar satıcıya, devamında yaşanacak herşey (taşıma sırasında olabilecekler, karşı gümrük vb.) alıcıya aittir. O sebeple teslim sırasında kontrol (genelde taşıyıcı tarafından yapılır.) çok önemlidir.
Hangi gemi gideceği vb. rezervasyonları FOB satıyorum dediğinizde alıcı yapar. Tabi anlaşmanıza göre değişebilir.
FOB teslimle birlikte toplam fiyatımız şudur diyecekseniz bedeller tarihe, yere vb şartlara göre değişeceğinden buna yönelik taşıma firmalarından ortalama fiyat alabilirsiniz.
UPS elbette daha masraflı olacaktır.

@emininsel "Malın gemiye yüklenmesine kadar olan tüm sorumluluk ve masraflar satıcıya," demişsiniz ya bunları kalem kalem biliyor musunuz? daha önce yapmadığım ve bilmediğim için soruyorum soruyu aslında.

Ups ile göndermeyi alternatif olarak düşündüğünüze göre ürünün çok yüklü olmadığını düşünüyorum. 300kg ve 15.000 euro limitine kadar ise mikro ihracat düşünebilirsiniz. Dhl’i öneririm.

Calistigim firmada biz (tabi bize ozel fiyatlarla) böyle yükleri Amerika'dan hava kargo yapiyoruz çünkü lcl fiyatindan daha ucuz olabiliyor (lcl amerikadan 700 kadar geliyor böyle bir yük 650 falan olur hava kargo). O yüzden hava kargo fiyati alin bence.

Bir diger tavsiyem de eger urun sallıyorum 4-5 parca koli ise dhl express/ups express ile paletsiz yollamak bazen daha ucuza gelebiliyor. Ama kirilacak, dokulecek şeylerse ya da tanesi 70kg iki parca urun gibi seylerde risk almayin tabi.

Evet fob un dahil oldugu tasimacilik terimlerinin adi olan incotermsdeki tum tasima sekillerinde kalem kalem bellidir. ancak taraflar arasinda anlasmayla bunlara istisnalar ve degisiklikler olabilir.
www.velotrade.com
Bu liste yardimci olacaktir. Ozellikli birsye varsa sorabilirsiniz.

Dediğin şeye ben de çok sinirleniyorum, ama herhangi bir şey yapamıyorum tabi.

istanbul'da çok oluyor bu. midesi kaldıran yapıyor işte. hırsızlık da aynı. sonucunda bir kazanç elde ediyorsun eğer toplumdaki pozisyonunun hırsızlık olması senin için önemli değilse afiyet olsun.

Ben arkası önü üçer km'lik boş yolda kavşaktan dönüş yaparken sinyal veren adamım, doblocu taksici minibüs şoföründen benim zaten trafik kuralına uysun diye bi beklentim yok ama o uymuyor diye ben de öyle davranırsam halimiz nice olur. Ha küfrediyorum ama yapacak bir şey yok bireysel de olsa trafiği kollamak lazım.

bazi seyleri degistiremiyoruz maalesef, ama her seyi de duzeltecegiz derken zarari kendimize veriyoruz,

sokakta kibrit copu bile atamam yere, ama onumdeki insan yedigi gofretin paketini hic dusunmeden yere atabiliyor, bir kacini uyariyorsun ama sonra duzelmez deyip vazgeciyorum, eskiden cok uayarirdim ama artik kendim sinir oluyorum olan benim sinirlerime oluyor

biraktim artik

Trafikte asla sağdan gidip öne girmem girilmesine de izin vermem

Bu tarz şeylere o kadar sinirlendim o kadar sinirlendim ki ülkeden ayrilmamin bir kaç sebebinden biri de bu. Fransa'da 3 senede 2 kisi gordum belki boyle.

Malesef bunlar ugrasilarak bitmez, üstüne size saldirirlar ne savcı yaninizda olur ne polis. Cok ugrasmamak lazim, riskli is.

trafikte her şeye takmayın. bizim insanımızın sorunu trafikte çok agresif olması.

Ben eskiden tek tek insan gibi ya da kabaca uyarıyordum. Sonra baktım bir değil, iki değil, yüz değil, bin değil.

Trafik magandası ayrı dert, beyaz yakalı magandası ayrı dert, mafyacısı, siyasetçisi, müteahhiti, yandaşı ayrı dert, kural bilmeyip o kurala uymayıp bir de savunmaya geçen yerli neandertal turisti ayrı dert...

Bu kadar hayvan oğlu hayvan bir zihniyetle uğraşılmaz. Benim de ne böyle bir misyonum var ne bunlarla iletişim kurabilecek yetkinliğim.

Geçen gün ben arabada arkadaşımla gülerken yolun karşısındaki bir minibüs şoförüyle gözgöze geldik. Ters ters baktı. Kolay gelsin kaptan dedim. Bu kadar. Her kolay gelmişe gülme dedi. Yani sever misin sabah mı bırakırsın? Belli ki zibidi soytarının teki. Nasıl diyalog kurabilirsin ki? Kurabileceğim en kısa diyalog olan kolay gelsin deyip gitme metoduna adam nerdeyse levyeyle cevap verecekti.

elektrik işinde uzman değilim fakat bunun da bilinçli kullanılması gerekir diye düşünüyorum. eğer kaliteli bileşenler kullanılmazsa (ki son kullanıcı için kaliteli malı artık kim kaybetmiş de biz bulalım) yüksek akım çeken kettle, çamaşır mak. benzeri cihazlar çok kolay bozabilir bu anahtar mekanizmasını gibi geliyor.

ingiltere için örnek vereyim:
bunun aynısı var. 2'li prizde 2 açma kapama düğmesi var mesela. bundan da daha şık küçük bir on off düğmesi. bu çok eblek duruyor. umarım sadece eski bir model diye böyledir?

evdeki ana sigorta dışında kombi, elektrikli havlu ısıtıcısı gibi cihazlara ayrı bir sigorta takıyorlar. bunlar da aynı anahtarlı priz gibi oluyor ve aktifken kırmızı, sigortası yanmışsa yanmıyor oluyor. bir sıkıntı varsa sigortaya müdahale ediliyor yani. ama ana sigorta yine var.

buzdolabı, çamaşır makinesi gibi cihazların böyle açma kapama düğmeleri var. bildiğin mutfağın ortasına anahtar var yani ve buzdolabına hükmediyor. o kadar saçma ki anlatamam.

ama bütün bunların nedeni insan hayatı. ekstra bir önlem alınmış oluyor ve buzdolabını temizlerken fişi çekmek yerine düğmeye basıyorsun mesela elektrik kaçağından etkilenmiyorsun. zaten evlerde kaçak vs için kontrol ve sertifika da alman mümkün. kiralık evlerde ev sahibinin sağladığı cihazlar için bu kontrolleri yapıyorlar ki elektrik kaçağından öldük diye dava açama.

ayrıca uzatmalarda bile açma kapama olayı mevcut. genel olarak bir alışkanlık var yani. ama ben gittim uzatmamı açma kapamalı olmayandan aldım. sürekli açık olmasını istediğim alete neden açma kapamalı uzatma alacakmışım.

tasarruf konusu tartışmalı. ben gidip tv'nin anahtarını kapamıyorum hiç. ne yazık ki sürekli standby da duruyor. bazen günlerce açılmasa bile aklıma bile gelmez. gideyim elektrik faturasına bir bakayım.

muteahhit evi minimum ekstra maliyetle bitirmeye calisir. tr'de kullanilan prizin anahtarlisinin ek maliyetini gectim, istenilen stilde ya da duz olarak temin etmek bile bir dert olabilir, oyle birsey turkiye'de hic uretilmiyordur muhtemelen. ev sahibi olarak temin etsen hepsini degistirebilirsin tabi.

bu tip seyler mevzuatlar ile belirlenir, meslek odalari gibi kuruluslar belirlenmesinde rol oynar. ancak karar verici merci derse "2025'ten sonra yapilacak tum tesisatlarda anahtarli priz zorunlu", ancak o zaman boyle birsey olabilir. ayrica ancak bu tip bir yasa sonrasi bu tip prizler ulkemizde adetli olarak ithal edilmeye (varsa, avrupa stili anahtarli priz gordugumu hatirlamiyorum hic) ya da uretilmeye baslar. yoksa adam satamayacagi (satmak icin TSE belgesi de almasi gerekir zaten, bu tip bir urunu icat cikardim diyip satamazsin) urunu niye uretsin/getirsin.

hayır

bizde geri dönüşüm var fakat ayrıştırma işi son kullanıcı yerine belediyelerde ve çöp ayrıştırma tesislerinde şu an.
organik çöp yakılıp elektrik elde ediliyor.
diğer çöp ayrıştırılıp ekonomiye geri kazandırılıyor.
misal toplayan arkadaşlar aslında belediyeden ve dolayısıyla bizden bunları çalıp kendi hanelerine yazıyorlar. sonuçta o plastik, kağıt vs toplayan belediye tarafından ayrıştırılıp gelir hanesine yazılmalı. cam kumbaralarından bile çalıyorlar çok acayip.

neyse tabi ki bu atık dönüşüm sistemleri falan henüz ülke çapında değil.

bunun ikinci adımı ayrıştırmayı kullanıcıya yüklemek. yani çöpü ayrıştırmadan çöpe atamaman lazım. bu ingiltere'de gayet güzel uygulanıyor.

ayrı bir aşamayı anlatayım. misal koltuk var evde veya tadilat yaptın çöpün var. bunu kafana göre çöpe atamazsın. gidip geri dönüşüm merkezine teslim edeceksin ya da bunu yapan belediye senden alacak ya da adam tutup bunu attıracaksın oraya.

yapmazsan kabak misali çok güzel cezalarla sana yaptırıyorlar bunu.

ha ben bu işlemin birinci aşamasını bir kadıköy'de gördüm eski başkan varken. ondan sonra da devam etmedi.

Mevcut devlet politikası sebebiyle astarı yüzünden pahalıya geliyor kaliteli geri dönüşüm uygulamak. Özel işletmeler var fakat bunların geneli özel atıklar üzerine çalıştığı için kazançları nispeten daha iyi. Yine de geri dönüşüm mantığı resmisinden özeline, tepedekinden tabandakine kadar sağlıklı bir şekilde yerleşmediği için girişimciler daha fazla kazanç sağlayabilecekleri atık sistemlerine yöneliyorlar. Toplamak dönüştürmekten daha kazançlı Türkiye'de.

Bir de ileri teknoloji gerektiren uygulamalar olduğu için ilk yatırım maliyeti çok yüksek. Dolayısıyla göze alınabilecek risk değil yine Türkiye'deki yatırımcılar için.

bizde insana değer var mı ki çöpe, atığa olsun?

yarınki sözcü yazımdan......

geyiği bir yana, bireysel olarak geri dönüşüm konusu bir gereklilik olarak görülmüyor maalesef. böyle bir anlayış gelişmemiş. sıra ona gelmemiş ya da. halbuki hayli mühim bir konu. bazı belediyeler ayrıştırdığın çöpünü gelip alıyor, onu araştırmak lazım.

edit: bak aklıma lise anım geldi, sinirim bozuldu yine dfghsj. şimdi o zamanki idealist hocamızın yüreklendirmesiyle okulda kağıt geri dönüşüm kampanyası başlatmıştık bir grup öğrenci. idareyle konuştuk, sınıflara karton kutular koyduk. düzenli olarak kağıtları topladık. kutulara kağıt atanlar çoktu sağolsunlar ama her seferinde "çöpçüler geldi ahuahauhuahu" diye dalga geçenler de çoktu. sonra biriktirdik, idare güya gönderecekti geri dönüşüme. bir öğrendik ki onları okulun kazan dairesinde yakmışlar, yakıt olarak. baksan öğrenciler de öğretmenleri de gayet akıllı, aklı başında insanlar. ama halkımızın bakış açısı bu işte ne diyim.

Abi, biz daha çöpü çöp kutusuna atmayı öğrenemedik. Öğretmen olarak söylüyorum. Okullarda bu işin eğitimini vermemize rağmen cehalet yüzünden öğrenemiyor bu çocuklar. Çünkü eve gittiğinde annesi çocuk bezini sokağa atıyor. Aşağı su döküyor. Sokak arasındaki birkaç okul gördüm; duvarların üzerindeki dikenli tellerde elbiseler, poşetler, çocuk bezleri vs. vardı.

Bizim belediye bir ara geri dönüşüm için ayrı çöpler koymuştu, sonra kağıt toplayıcılar içindeki kağıtları almak için kutulara zarar verdiği için kaldırıldığını duymuştum. Cam kumbaraları vardı, bildiğim kadarıyla cam ağır bir şey olduğu için onun içindekileri pek alan da yoktu ama onlar da kayboldu. Hala geri dönüşüm kutuları var ama sayısı çok az. Camlarımı atmak için 350 metre, diğer ambalaj atıkları için 400 metre yolumun üstü olmayan bir noktaya yürümem gerek. Bu kafayla, "bak bizde de geri dönüşüm var" demek için yapılıyor resmen. Ben belediyemden ciddi ciddi bunu bekliyorum ama insanların çoğunun tek beklentisi yazın sahilde pamuk şekerci/dondurmacı tezgahlarının kurulması olduğu için belediyeler bu konuya da önem vermiyor.

Şu anda bazı devlet dairelerinde "Sıfır Atık Projesi" ile bir süredir geri dönüşüm hareketi başlamış durumda. Her çöpte iki tane kutu var. Ancak orada bile geri dönüşebilen her şeyi aynı kutuya atmamızı sorguluyorum. Bunu ayrıştırmak yeni çöp kutusu almaktan daha az mı maliyetli acaba? Bunu ilkokullara yaysalar sonraki nesil belki çöplerini ayrıştırmaya alışabilir; şimdi çöp ayrıştır desen bile çoğu kişide bunu yapacak bilinç yok. Bu millet bir dönem sapık gibi su şişesi kapağı biriktirdi yani.

Atığın kaynağında ayrıştırılması (evlerde çöp ayrıştırmanın teknik adıdır) eğitim gerektirir. Mesela organik çöpe, gidip pil atmamanız lazım. Veya cam kumbrasına gidip borcam atmamalısınız vs.

Eğitim konusunda Afrika seviyesindeki bir ülkeden bunu beklemek komik olur. Ayrıca daha çok lojistik planlama gerektirir bu tarz çöp ayrımı, yani belediyelere daha fazla para harcatır. Mecburen belediyeler çöpü depolama alanlarında ayrıştırıyorlar.

şurada anlatıyordu.
eksisozluk.com

www.distractify.com

oncelikle havayolu sirketine yazacaksiniz, eger negatif yanit alirsaniz sivil havaciliga sikayet edeceksiniz.
web.shgm.gov.tr

eksisozluk.com

Yanıtlar için çok teşekkür ederim, gerekli bildirimleri yaptım. Umarım tazminatı alırız.

Aixam City