Ekşi Duyuru

uygulaniyor tabii. seriat naralari atarak sokaklarda festival bile duzenleyebilirsiniz kimse bir sey demez. polis de korur hatta. e ama gelip insan hakki, hayvan hakki vay efendim cevre gibi anarsik anarsik seylerle sokaga cikarsaniz, devletimis esas amacinizi gorup vatanimisi ve birligimisi korumak icin harekete gecer ve kahraman polisimizin cobunun tadina bakarsiniz. anarsiklikle gosteri hakki bir degil. ulkemizi bolemeyeceksiniz.

Hayır.
Malum kisilerin istedigi ve savundugu şeyler icin yurumuyorsan kesinlikle hayır.

Peki polis neden bir gösteri yapıldığında “Bu gösteri izinsizdir! Dağılın!” diye saldırıyor göstericilere? Normalde Anayasa’da toplantı ve gösteri yürüyüşü izne tabi kılınamaz diyor. Koskoca devletin polisi Anayasa’yı mı çiğniyor? AİHM’in de “Bir gösteri barışçılsa polis müdahale edemez, ancak gösterinin sağsalim tamamlanması için gerekli önlemleri alır” diye kararları var. Hukuk bunu söylüyorken neden bu hak engelleniyor?

hocam siz turkiye'de yasadiginiza emin misiniz? :) aihm, anayasa falan ne diyorsunuz afkjs hukuk gukuk olali da epey oluyor halbuki. acaba gizli polissiniz de bizi mi fislemeye geldiniz acayip acayip sorular :D sordugunuz her seyin cevabi fasizmde sakli.

Hocam son 10 yılda falan acaba özel bir yerde tv, gazete vsden eksik birakilip simdi de eksiduyuruya mi salindiniz? Sordugunuz sorulari sormak icin son 10 yilda gördüğünuz ilk haberin Boğaziçi haberi olmasi lazim.

kağıt üstünde var, pratikte her eylemde pıtrak gibi bitip örgüt sloganı atmaya başlayan pkk'lılar yüzünden halk gözünde tüm eylemciler terörist algısı oluşturuldu. ondan sonra sopalamak, gazlamak, her türlü eziyet serbest. duran adam'a bile terörist muamelesi yapıldı bu ülkede.

Var var. Ifade ozgurlugu, haber alma ozgurlugu, seyahat ozgurlugu, gizlilik hakki, yasal islem hakki ve haysiyetli bir yasamin yaninda duruyor. Zaten gecen oy verdim ve yasama ve yurutmeyi sectigim icin cok mutluyum.

"Koskoca devletin polisi Anayasa’yı mı çiğniyor? AİHM’in de “Bir gösteri barışçılsa polis müdahale edemez, ancak gösterinin sağsalim tamamlanması için gerekli önlemleri alır” diye kararları var. Hukuk bunu söylüyorken neden bu hak engelleniyor?"

Biz aynı ülkede mi yaşıyoruz, aynı olayları mı tecrübe ediyoruz bilmiyorum ama dedikleriniz çok naif. Çok uzağa gitmeye gerek yok, son 1 ay içinde aihm'in açıkça demirtaşı tahliye et, tutukluluğu sözleşmede korunan hakkın ihlalidir dedi, hatta çok nadir başvurduğu madde 18'den ihlal verdi. sayın cumhurbaşkanı ne dedi? Aihm kararları bağlayıcı değildir dedi. Başkaları aihm mahkemelerimiz yerine geçemez dedi, bu yargı bağımsızlığımızın sınırlandırılması dedi.

Dİğer tarafta ab yolunda ilerlemeye kararlıyız denildi, yargı alanında reform yapılacak denildi. Diğer elde ne var, yargının bağımsız olup olmadığının göstergesi hsk'nın neredeyse hepsi siyasi irade tarafından atanıyor.

Ben bunları uzatır, liste yaparım. Ama gerek yok. Bundan sonra sosyal medyada, basında, internette olması gereken hukuku açıklamaya, rasyonel gerekçelendirmelere başvurmaya gerek yok. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler. Aihm kararını uygulamazlar mı, istanbul sözleşmesinden çıkarlar mı, kendileri bilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşüne gelince. Bizde konuyu düzenleyen 2911 sayılı kanun, izin mekanizması öngörmüş. Kolluk da bu yasaya dayanarak uygulama yapıyor. Tamamen aihs ve aihm içtihatlarına aykırı bu durum. Rıza Hocanın bu konuda güzel bir yazısı vardı, okumak isteyenler olursa: t24.com.tr

Rıza hocamızdan daha iyi bilemem fakat yasalar öyle kuru kuruya sadece kağıt üstüne yazılmış cümleler değiller, onların birer ruhu var, biz bu ruhu kaybettik

(bkz: anayasayı okurken kapılınan geçici güven hissi)

youtu.be

şu videodaki doktor evet teknik olarak mümkün diyor.

@the cat in the hat, Umarım olur.

Yaşadığın ilde mutlaka toner dolumcu vardır, iyi iş yapan bir yerler vardır. Onu araştırıp dolum ile halletmek lazım derim. Muadil toner işi yaş olabilir. Dolum bana daha güvenilir geliyor ama bilgim olduğundan değil, götürdüğüm dolumcudan.

Muadil al bir tane. N11de 40 lira falan. Elindeki toneri de 20 liraya falan doldurur toner işi yapan yerler. Onu da doldurt. İki tane olsun her zaman elinde, yedekte de 1 tane yani. Zaten kurumuyor, bozulmuyor. Acil bir şey olur lazım olur. Elinde 2 tane olması çok iyi olur.

Senin cihaz cipli cihaz mı onu bilmiyorum ama hpler genelde chipsiz. Problem olacağını sanmam

Hocam bende dyson var, ondan önce de markasız dandik bir şey vardı. Temizlik gurusu değilim ama açıkçası çok bir farkını görmedim. Ha içini temizlemesi falan daha kolay, bi de işte belki 2 kere geçeceğime tek seferde çekiyo yerdeki tozu, o yani. Eskisi bozulmuştu 1-2 kere, ben bu bozulmasın, bozulursa da garantisi iyi olsun diye aldım. Bozulmadı cidden. Ama ev müsait olsa bunun yerine robot süpürge alırdım herhalde, en azından kendi kendine temizlerdi.

arçelik veya bossch değil de xiaomi nin son modeli dreame v11 daha yakın olabilir dysona.

karşılaştırma yazıları videoları vardır mutlaka.

Buradaki durmadan Dyson öven tayfanın lafı da neden oldu sayılır bir dyson 11 edindim, dünya para verdim sonuç tam bir para israfı. Hayatımda ilk defa kazıklandığımı hissettim. Aşağı yukarı hepsi aynı bütçenizin el verdiğine yönelin derim. Buradaki dyson güzelleyenlerin kaçı evinde gerçekten iş yapıyor merak ediyorum.

evimde dyson var 2 yıldır kullanıyorum. ısyerıne arcelıgınkını aldık. dysonun yanından bıle gecemez. elde tutması hıc ergonomık degıl. duvara takılmıyor yerde dık durması ıcın kaba bır standı var. cekıs gucu de az.. ben dysonla 2+1 evımı sarjı bıtmeden komple supuruyorum.

valla şöyle söyleyelim, yıllardır sabahları burnum tıkanık uyanırdım doktor akarlara alerjin var dedi. dyson aldım, dyson ile yatağı süpürmeye başladım haftada 2 kere ve alerjim bitti resmen. daha önce de yatağı süpürürdüm, ama dysonla süpürdüğümde çıkan tozu hiçbirinde görmemiştim.
o yüzden yaptığım en iyi yatırım derim dyson a

akar alerjili cevabı görünce tekrar yazmak istedim, benim de toza ve akara alerjim var, evde halıları kaldırdıp roborock s5 max robot süpürge aldık, o günden itibaren alerjim minimuma indi, günde 2 kere gezdiriyoruz.

dyson parasına roborock s5 max robot süpürge ve hoover dikey süpürge aldık. robot süpürge biz evde yokken bile süpürüyor. hoover da ekstra oldu. koltuk falan süpürürsek ancak.

dyson'a o kadar para vermek pek mantıklı adam işi değil bence.

lökositi ya da antikorları artıran yiyecekler diye aratın.

Twitter'da yabancı bir doktor bir şeyler yazmıştı, yazdıkları bana bilimsel ve inandırıcı geldi. Elleri ve yüzeyleri sık sık yıkamak, dezenfektanla temizlemek vs. klasik önlemler. Bir de, yüksek sıcaklık yüksek nem ortamında bulaşma hızı logaritmik olarak azalıyormuş, neredeyse bulaşmaz hale geliyormuş. Dolayısıyla oda nemlendircisi kullanabilirsiniz diyor. Bence onun yerine kalorifere su kabı takılabilir. (dedikleri doğruysa).

Twitter'da iyi içerik üreten kullanıcılar hala var, daha seçici olup insan takip edersen iyi bilgiler alınabiliyor.

sonuna kadar katılıyorum. 10-15 sene öncesinin interneti çok daha çeşitli, renkli ve nitelikliydi türkçe içerik açısından. dediğin gibi forum kültürü diye bir şey kalmadı artık. dev şirketler yiyip bitirdi hepsini, her şey birkaç siteden ibaret hale geldi.

onun dışında klasik anlamda web'in demodeleşmesi ve sosyal mecraların gün geçtikçe daha da dışa kapanık bir yapıya bürünmeleri var ki ben bundan ölesiye nefret ediyorum. whatsapp grupları, telegram grupları, discord grupları, sadece mobil uygulama ile çalışan sosyal ağlar gibi şeylerden bahsediyorum. içe dönük, web'den kopuk yapılar hep. instagram uzun süre web'den kullanılamayan sadece mobil uygulama ile kullanılan bir mecra idi mesela onunla başladı bu dışa kapanık yapı trendi sanırım. birçok insan buralarda vakit geçirmeye başladı artık. her şey artık kapalı kapılar ardında dönüyor gibi bir his veriyor.

bir ceza avukatının anıları- Faruk Erem

Suç-Bir Ceza Avukatından Gerçek Hikayeler
Beş Cinayetin Anatomisi

Fizik profesoru.

Ben fizikci oldugum icin mi bilmiyorum ama fizikci hocalar bana cok cool gelmiyor.
Sinir bilimciler, tibbiyenin dallari, genetik.bir de hukuk, uluslararasi iliskiler alanindaki hocalar çok cool geliyor

Nükleer Enerji

nükleer fizik

bence proflukta pek bir hava yok, bolum fark etmez. artik eski ordinaryusler falan da kalmadi zaten, malezyada boktan bir phd yapan turkiyede profluk alip takiliyor, piyasada boyle tonla vasifsiz adam var, tvlerde goruyoruz.

prof olmadan hem ozel sektorde calisip hem universitede ders vermekte hava var ama, o ayri. o kisi olmak isterdim.

Akademisyenlik hiç havalı değil kime neden havalı geliyor anlamıyorum

duygusuzromantik’in dedikleri doğru. Yoksa bir taşra üniversitesinde görevli ya da İstanbul gibi büyük bir şehirde olsa bile kasaba zihniyetli, kendini geliştirmemiş, çoğu kere badem bıyıkla özdeşleşen, üstünden bürokrasi damlayan tipler değil burada kastedilen.

evet şule öldürdü. şule’nin de psikolojisi bozuk, annesi behzat yüzünden intihar etmiş (sanırım). evlat işte o da, bağrına bastı bi şekil.

Behzat Şule’nin annesi Mine ile sevgili. Behzat’ın tayin çıkıyor. Mine hamile olduğunu anlıyor başka biri ile evleniyor. Adamın kısır olduğu ortaya çıkıyor. Mine intihar ediyor.

Şule intikam aldı. Behzat Şule’yi öldürücekti. Kriz geçirdi. Sonra da artık vicdan mı dersin ne dersin öldürmedi.

Behzat şulenin bernanın katili olduğunu ercüment sayesinde öğrendi, öğrendiğinde bernanın mezarında elleri bağlı bir şekilde şule vardır.

Behzat önce ona silah doğrulttu ama sonra vazgeçip kafasına sıktı, ama tabii ki o sırada slahta mermi yoktu.

Sonra bi şekilde şulenin de sebeplerini öğrenince affetti ama içinde neler yaşadı tam bilmiyoruz

takipteyim:) gayrimenkul vs. geldi ama o pek niş sayılmaz zaten.

İlk örneği kendim vereyim öyleyse, belki insanlara ilham verir. Mesela kodlama bilen bir hukuk mezunu hukukla ilgili uygulama yazabilir. Hem hukuk hem kodlama bilen birisinin istikbali büyük potansiyel taşıyor.

Edit: Kendi soruma bir yanıt olduğu için kendime de tik atayım :)

Yavaş yavaş yutubırlığa kayan bir kesim var. İyi para kazandıklarını duydum.

öyle yazmışsın ki sanki her isteyen hukuk mezunu kaymakam, hakim, savcı olabiliyor.
neyse, bizim komşu ilk 3 5 yıl avukatlık yapmış. sonra nasıl olduysa basketbolcu menajerliği yapmaya başlamış. pek memnundu halinden.

Menajerlik (bkz: sedef erken)

Etrafımdaki avukat arkadaşlarımdan ve çok yakın arkadaşım dediğim (aynı zamanda avukat olan) arkadaşlarımdan gözlediğim kadarıyla, fazla okumanın bir getirisi olarak hayata bakışları genelde sığ değil. Herhangi bir olaya farklı açılardan yaklaşabiliyorlar. Herhangi bir konuda kendileriyle tartışmak fevkalade zevkli oluyor. Bu dediklerim muhalif kanatta kalan ekip için geçerli. Diğer kanattan pek avukat ahbabım olduğu söylenemez.

iyi avukatların dile hakimiyetleri, yazılı ve sözlü anlatımları iyi oluyor, konuyu etraflıca açıp bir güzel toparlıyorlar bunun yanında düzgün üç satır dilekçe bile yazamayan avukatlar da var onlar mesleği nasıl sürdürebiliyor merak ediyorum

Zor bir meslek. Bir suru kanun var nasıl öğreniyorlar hep merak ederim. Eski iş yerimde iş yeri avukatları yalancı şahitlik yapmamı istemişti onlara imrenmiyorum.

Ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı dil öğrenip yurtdışına gitmeleri bence guzel olur, iyi de kazanırlar. Geçen bir belge çevirdim avukatlık ücretine 20 000 Euro yazmışlardı.

Tecrübe, tecrübe, tecrübe..
Bugün iyi konuşanlar ilk konuşma tecrübelerini gayet iyi hatırlarlar.. kimse annesinin karnindan basarili konusmaci dogmuyor. Dolayısıyla Ecnebilerin de tabiriyle "practice makes perfect."

Çok basit bir yöntemle aşmıştım. "Karşımdakiler de aynı benim gibi bi insan, anne babaları kardeşleri eşleri çocukları vs var, onlar da sabah yataklarından kalkıp işe geliyorlar, kendilerine göre sorunları sıkıntıları, sevinçleri, mutlulukları olan, çamaşırları kirlenen, banyo yapan, tuvalete giden, vb." şeklinde düşünerek. Baktın yatışmıyorsun tuvalet meselesini ikinci kez düşün.

Varsa Kablonet

uzunzamandır superonline kullanıcısıyım. başka sağlayıcıdan geçince uygun kampanyalar oluyor. bulursanız hemen geçin.

@kafadanbacakli Cevabınız için teşekkür ederim ama şu haliyle sadece "Varsa Kablonet" cevabı hiç yardımcı olmuyor. Neden Kablonet? Niçin onu tercih etmeliyim? Gerekçeleriniz neler?

sanırım 3-4 senedir kablonet kullanıyorum, daha fazla da olabilir. bu süre boyunca toplasam 10 kez internet gitmemiştir ve gittiğinde de en fazla yarım saat içinde geri gelmiştir.

amma velakin, kablonet'in kalitesi lokasyona göre çok değişiyor. mümkünse internetten araştır ya da kablonet kullanan kolu komşuya danış.

ek olarak; bu aralar kablonet modemini kablonet temin edemediği için sıkıntı çeken insanlar oluyor.

hepsi aynı. çalıştığın şube ile alakalı tamamen.

Bu üçü, kendi aralarında ehveni şer seçilemeyecek kadar kötü. Ben seçeneklerin dışına çıkarak UPS diyorum.

şubeden şubeye (oranın çalışanlarına göre) değişiyor. bulunduğum yerde bunlardan hiçbiri değil, en iyisi UPS mesela.

en güveniliri ups.

üçüne kaldıysam ptt ile yollarım en azından daha az parayla aynı çileyi çekerim. para ve şube varsa ups elbette.

şube ile alakalı +1. benim evin orada aras rezalet, diğer hepsi daha iyi. ama ofiste aras yurtiçi'ne de mng'ye de bin basar.

aç kaldın, öleceksin.

kurbağa
kertenkele
salyangoz

birini yemek zorundasın

gibi seçilmesi zor. bilemedim.

2 farklı şehirde en kötüsü mng'ydi.

kindledan okuyorum. internette kaynak derya deniz..

Ben de kindle okuyorum. İngilizce olunca çok daha kolay çok daha kaliteli bulunuyor kitaplar. Arayıp da bulamadığım olmadı şimdiye kadar.

internetten indiriyorum. İngilizce içerik gerçekten çok zengin ve 1 milyar insanlık bir dünyaya açıyor seni.

Kindle'dan okuyorum, amazon.co.uk'den satın alıyorum.

Ben bookdepository'den alıyorum. İnternet sitelerinden kontrol edip stoklarında varsa doğrudan Pandora Kitabevi'ne gidip aldığım da oluyor.

edit: @sttc bookdepository siparişlerimde hiç ekstra posta ücreti ödemedim, Türkiye'ye kargo bedava.

bookdepository.com
tüm dünyaya ücretsiz kargoluyor. ama türkiyeye hiç sipariş vermedim, ptt ekstra bişey ister mi bilmiyorum.

ne okumak istiyorsunuz tam olarak? yani avukatlarin farkli konular uzerine yazdiklari mi yoksa daha az hukuki metinler mi? butun buyuk hukuk burolari aylik makaleler yayinliyorlar ya da kendi sitelerinde cok spesifik konular icin makaleler oluyor. ama bu dediklerim eger birebir bir konu uzerinde calismiyorsaniz, ozellesmediyseniz cok havada kalir vakit kaybi olur size. bir de hangi konu ile ilgili ariyorsunuz?

Aradığım şey hukuk bürolarının teknik makaleleri gibi değil. Onlar için zaten kitaplar, içtihatlar, akademik hukuk yayınları var. Ağır teknik bilgilerden daha çok hukuk kültürüyle ilgili keyifle okuyabileceğim şeyler arıyorum.

kvuraldogan.blogspot.com
bu site fena değil, bunu beğenmediysen,
bunu oku, meltembanko.blogspot.com

Ertuğrul uzunun kişisel blogu var. Mobilden girdiğim için bakamıyorum ama twitter hesabından linki bulabilirsiniz.

Kemal gözler hocanın anayasa.gen.tr diye bir kişisel web sitesi var kesinlikle orayı da tavsiye ediyorum.

@bonisnocetquimalisoarcit Evet, Ertuğrul Uzun'un bloğu gerçekten güzel. Önceden de haberim vardı. İnsan böyle spesifik bir şey aradığı zaman Türkçe internet içeriğinin ne kadar az olduğunu görüyor maalesef. En niş konuda bile İngilizce gugıllayınca karşınızca bir sürü dolu içerik çıkıyor. İngilizce siteleri, blogları takip etmek de bir yere kadar. Zira hukuk gibi ülkeye has özellikleri önemli olan alanlarda insan yerel içerik ihtiyacı da duyuyor.

Kemal Gözler ise zaten anayasa hukukunun tek dişi kalmış canavarı. :))

Ben de var. Gayet memnunum. Her şeyi yapabilirsiniz oyun oynamak dışında

Doktora öğrencisiyim, Fire HD 10 olanını kullanıyorum. Tüm derslere götürüyorum, döküman üzerine aldığım notları vs takip edip yenilerini eklemek veya slaytların üzerine not almak için. Kitap okumak, not almak ve hatta dizi-film izlemek için oldukça uygun ve keyifli. Sanırım 10 versiyonunun ekran kalitesi daha yüksek. O yüzden eğer bir şeyler izlemek için de kullanacaksanız 10 versiyonunu almak daha mantıklı olabilir. Ama genel olarak tam bir fiyat/ performans ürünü. Öncesinde de Google Nexus kullanmıştım, en az onun kadar başarılı ama okuma konusunda büyük ekranla daha rahat ettim.

bizim is yerindekiler bir cok denemenin ardindan internetten soyluyor. memnunlar killektiva mi ney. bazi yerlerde subeleri de var.

kadikoy'de mockup moda'dan aliyorum kahveyi, tavsiye ederim. konumu; mehmet ayvalitas meydani. (moda havuz)

çibo demeye hazırlanıyordum ben de :D

carribou varsa civarda daybreak filan deneyebilirsin. ben carribou kahvelerini severim. üşeniyorum demesen ikea'nın kahvelerini de önerecektim ama o topa hiç girmiyorum o zaman.

Kahve çekirdeklerinin HEPSİNDE kavurma işlemi sonrası akrilamid oluşuyor starbucksa özgü bir şey değil türk kahvesi ve kakaoda bile oluyor, eve aldığın çekirdeği ham alsan da kavurma işleminde oluşacak hem de daha fazla soluyacaksın. Cilt ve solunum yoluyla da geçiyor. Nereden alırsanız alın süzerek demleme öneriliyor.

eksisozluk.com

solunum yoluyla da akrilamid alındığı için taze çekilmiş kahveyi koklamak artık iyi bir fikir değil mesela.

neferkitty doğru bir entry yazmış. ancak bu sebepten olmasa bile, lezzet açısından starbucks'ın yerine alternatif düşünebilirsin. avrupa yakası desen gözüm kapalı önereceğim 2-3 yer var ancak anadolu yakasında sadece 1 yerin çekirdeğini denedim, o da gayet güzeldi. montag www.zomato.com

moda migros yakınlarında rafine espresso bar ve merkezdeki fujifilmin üstünde bulunan montaj Coffee'nin kahvelerini önerebilirim

kahhve.com

Balıkçılar çarsısı sonunda coffee manifesto güzeldir.

www.probadorcolectiva.com

Ben Probador'a aylık üye oluyorum genellikle, isteğe göre 2 haftada 1 veya 1 haftada bir değişik kahveler yolluyorlar. Tabii normal olarak da alabilirsin. Kahveleri kalitelidir.

1- Alma, pahalı ve yavaş. Ben alastyr'den aldım ve daha bir çok yerli firma var. TR'yi hedefleyen site açacaksanız yerel bir hosting şirketi daha iyidir.
2- Wordpress hostingler genelde daha ucuz oluyor galiba fakat bazı sınırlamalar oluyor galiba, ihtiyaca bağlı.

1. Yerel bir firmadan almaya çalışın, en azından bir problem olduğunda telefon eder birileriyle konuşabilirsiniz.

2. Wordpress mi kuracaksınız? Daha önce böyle bir hosting çeşidi duymadım (wordpress kullanıyorum) verdiklerini inceleyin, mantıklıysa olabilir. Ama yarın öbürgün WP kullanmayacağım dediğinizde yeni bir host almak zorunda kalmayın.

Nasıl bir site kuracaksınız ve ne kadar alana, ne kadar trafiğe ihtiyacınız olacak ona göre karar verip alın. Giriş seviyesinden alıp da yarın öbürgün yetmediğinde paketi yükseltebilirsiniz.

1- godaddy nasıl bilmiyorum ama fiyat olrak daha ucuz olan ihs'den almıştım.
2- kendime blog tarzı bişey yapmıştım, wordpress hosting aldım. hazır wordpress kurulu geliyor, sonra temayı seçip düzenliyorsunuz, baya bi kolay oldu benim için.

libgen.io
en.bookfi.net
b-ok.org

torrent

PDF dostasını direkt olarak epub ya da mobi formatına çevirdiğinizde pek çok harf hatası, satır atlama, paragraf kayma gibi sorunlar yaşarsınız. Bunu en aza indirmek için önce pdf'i "ocr" formatına çevirip, oradan epub ya da mobi'ye çevirmelisiniz. Text dosyalarınız için de aynı şey geçerli.

İnternette pek çok ücretsiz converter bulabilirsiniz. Tek yapmanız gereken önce ocr formatına sonra da istediğiniz diğer formata çevirmek.

güve kelebek gibi bir canlının kozası olması muhtemel, var mıydı evde?

ımmm sanki şey gibi ya, böcek yuvası?

eşek arısı gibi gözüküyor. siz yazdıktan sonra araştırdım başka da sonuç çıkmadı.

fiammaninguncesi.blogspot.com.tr

içinde gördüğünüz böcek de muhtemelen annenin arıyı beslemek için koyduğu örümcek. örümcek koyuyorlarmış içlerine yavrular için.

şimdi tahtaya vurdum. bu kaldığım kaçıncı bekar evi, hiçbirinde böyle bir şey yoktu.

ha, bazen o kadar börtü böcek oluyor ki; biz, pardon abi, deyip kenara çekiliyoruz. bulaşıklar yığılıyor vs

beterin beteri varmış gerçekten. dönüşüm bekleyen, 3 yıldır boş olan rezil bir dairede 3 ay kalmıştım. kendinden perdeli bir zemin altıydı ama rastlamadım öyle bir şeye. çok çok tavan, duvarlar falan dökülüp dökülüp geliyordu; binanın iskeleti çıkasıya.

bu yazdiklarinin hepsini yapmayi oneriyorum.

Cunku insanlar basliyor yarim birakiyor ya da yaptigini saniyor ya da yapmiyor.

bonus: saglikli beslenmeyi ogrenmek

@qazaqwsx Peki siz neler yapıyorsunuz? Asıl soru bu aslında.

bu aralar baba jazzcilarin sololarini ezberliyorum.

Hepsi +1
Yabancı dil kursuna başladım, şu an dondurdum, devam etmeyi düşünüyorum.
Sürekli kurslara değil günlük kurslara gidiyorum, cupcake, makarna vs..
Youtube kanallarını takip etmeyi seviyorum ama bazıları bunaltıcı, Nat Geo nun belgeselleri güzel.
Kitap okurum her daim.
Spora gidiyorum.

En çok tavsiye ettiğim, ruh sağlığına çok iyi geldiğine kefil olduğum 2 şey var;
-Spor
-Yemek yapmak :)

kitap
dil kursu
ayda en az bir kere haftasonu seyahati

Geçen hafta yeni çıkan ipad pro 10.5 i deneme imkanım oldu. Yanında ise sizin bahsettiğiniz ipad vardı. Arada fiyat farkı var tabii ki ama 120hz ekran yenilme hızı ve çerçevenin inceliği, ekranın biraz daha geniş olması çok şık ve güzel olmuş.

Onu kurcaladıktan sonra normal ipadler çok sönük geliyor. Bir sonraki ipadler de muhtemelen bu ince çerçeveli tasarım ile gelecektir, aceleniz yoksa bekleyin bence.

20 kusur ders egitim kitabi bitirdim. okunuyor. ama roman falansa gerek yok. kobo daha iyi.

dikkat dağılıyor çok, bildirim geliyor bişey oluyor; kitaptan çıkıp başka şeylere bakabiliyorsun. e kitap okuyucum başka bi işe yaramadığı için kitaba gömülünce sessizdeki telefon rahatsız edemiyor.

Kindle kullanıyorum kitap okumak için. Tabletten önce aldım hatta Kindle'ı.

cep telefonumdan bir ara 4-5 kitap, bilgisayarımdan da bir o kadar e-kitap okudum ama verimli bulamadım çeşitli sebeplerden dolayı. @Bruce'un da dediği gibi ya bildirim, ya mesaj derken dikkati dağıtıyor.

Okumak için Kindle, çalışmak için iPad.

android telefonumda moon+ reader var, toplamda 10 kitap falan bitirmişimdir ki en uzunu suç ve ceza. pdf zor oluyor ama e kitap formatları şeklinde olanlar baya okunuyor.

hayır okuyamıyorum, gözlerim yoruluyor.

Ipad Air 2. Gayet rahat okuyabiliyorum.

DRM denen bir koruma olayı var, sorun cıkarabilir. Ama çözümleri yok değil bkz: calibre

İngilizce konusunu bilmiyorum da matematik ve fizik gibi derslerde bu çok normal. TÜBİTAK bilim olimpiyatları düzenliyor her yıl biliyorsunuz. Bazı okullar da bu sınavlara öğrenci hazırlamak istiyor. KPSS ile devlete atanmış bir öğretmenin olimpiyat sorularını çözememesi çok normal bir şey. Çünkü olimpiyat soruları doğrudan akademik konularla ilgili. Yeni mezun olmuş 22-23 yaşında insanların bu konuda yetersiz kalmaları normal. İngilizce için de benzer durum söz konusu. Eğitim fakültelerinde bile o kadar yoğun eğitim yapılmıyor.

sayılı anadolu liselerinden birinden (orta kısım) mezunum
ve bizim zamanımızda fen lisesi, anadolu lisesi hocalarını özel bir şekilde atıyorlardı
evet, bazı yerlerde bazı branşlara hoca bulunamıyordu
ama yine de benim ortaokulda, fizik biyoloji kimya gibi derslerime ayrı ayrı, hepsi ODTÜden mezun, ingilizce ders anlatan hoca bulup sokabiliyorlardı (büyük şehirlerde okumadım) yapabildikleri kadar yapıyorlardı. uğraşıyorlardı. okulda 10 hoca varsa en kötü 3-4 tanesi süper hocaydı, diğerleri de en azından onların %80i kadar olabilelim diye hiç olmazsa çaba gösteriyorlardı, en kötü 3-4 tanesi de fena olmayan hoca oluyordu böylelikle ve kalan 1-2 mal hoca arada kaybolabiliyordu. öğrenci talep ettikçe hoca daha iyisini veriyordu. gelenek dedilen şey salak müdürlerin saçma tripleri kadar bu dengelerle de oluşuyordu. Devlet okulu okuyup, (annem ilkokul mezunu, akademik olarak hiç katkı sağlayamayan bir kadınken, derslerime kimse yardım edemezken) hiç para harcamadığım halde derece yapabildim, devlet okulu okuyup inglizce ve almanca öğrenebildim...spor takımlarımız derece yapabildi, her türlü klübümüz faaliyetimiz olabildi. şimdi parayla çocuğuma o eğitimi aldıramam. zira alamıyorlar zaten, kuzenlerimden biliyorum, anneler babalar her türlü ders anlatıyor, ders aldırıyor, bunlarla olursa oluyor bir nebze.

ne düşünüyorum; yazık diye düşünüyorum.

Çok farklılar. Duolingoda ingilizce ve ingilizce üzerinden isveççe çalıştım.

Rosetta kullanmadım ama biraz bilgim var, çok daha daha detaylı olması lazım. Duolingo sadece ufak bir giriş yapmaya yarıyor. Başlangıç için iyidir yani.

Duolingo ile başlayıp rosetta ile devam etmek en iyisi. Duolingo temel kalıp ve kelimeleri öğretiyor, rosetta ise aşırı detaycı. Kafaya vura vura öğretiyor.

sanırım touch modeli biraz yavaşmış, ikinci el bir tane kobo glo almıştım sorunsuz kullanıyorum

bilgisayarın bataryasının bozulmasını istemiyorsan orijinal al. apple.com/tr'den alabilrsin. daha hesaplısını da bilimum teknoloji marketlerde bulursun.

apple dan al bence orjinal olması her zaman daha sağlıklı

orijinal olmayanı prizde patlamıştı, orijinal almanı öneririm. apple store ya da apple bayilerinden alabilirsin.

ikisinin farkını şuradan görebilirsin: lh3.googleusercontent.com


detayları da şuradan okuyabilirsin: www.righto.com

Ben henüz avukat olma kısmına gelmeden işten nefret ettim ki cocukluktan beri hayalimdi. Cok buyuk bir hevesle okula baslamistim. Turkiye'de duzgun bir adalet sistemi yokken hukukun gereklerini saglayabilecegimize inanmıyorum. Meslegimi de yapmayı düşünmüyorum o yüzden. Kabul edilirsem üniversitede asistan olarak kalmak ya da yüksek lisansa başlamak gibi opsiyonum var.

Bunlar dışında tasinma ihtimalimde başka bir bölüme başlamak ya da kafe filan açıp orda takılmak gibi ikinci bir planım var.

Eylüle kadar netlesmiş olur muhtemelen. daha yeni mezun oldum zaten.

Nefret etmiyordum ama çok mutsuzdum, avukatlığın bana göre benim de avukatlığa göre olmadığımı düşünüyordum. Bıraktım. Tiyatro eğitimine başladım oyunculuk için, 9 ay geçti, çok memnunum kararımdan.

Bazen cok seviyorum genelde sevmiyorum uzun vadede de bu meslegi yapacagimi sanmiyorum. Birikimim olsa kesinlikle başka bir sektöre atilirdim . zaten bizim meslekte birikimini yapip ticarete atılan, sektör değiştiren cok fazla insan var .

Bored to death var benim bildiğim. Severek izlemiştim.

merhaba. the following ama californication ile uzaktan yakından bi alakası yok ona benzer bir dizi arıyorsanız.

@libertine Aslına bakarsanız ben de Californication'la uzaktan yakından alakası olmayan diziler arıyorum. :)

youtube'da kıyaslama videoları var. birinde kobo'nun ekranı daha iyi diyordu adam. glo hd ile paperwhite 3 ü kıyaslamıştı. seçeneklerin de kobo'da daha iyi olduğunu söylemişti

bir yıldır kobo aura kullanıyorum. hiçbir sıkıntı yaşamadım, beni yarı yolda bırakmadı. taş gibi alet.

kobo +1

kindle dx ve paperwhite kullandım şimdiye dek, memnun kaldım.

kindle alırsan ekitap alma şansın yok gibi bir şey (üç senedir mail atıp soruyorum ama amazon bir türlü türkiye'ye gelmiyor) ama kobo alırsan d&r'ın kobo ile anlaşması var, ekitap alıp okuyabiliyorsun.

kobo alacaksan glo hd modeli, kindle alacaksan da paperwhite modeline bakmanı öneririm. ikisi de son derece başarılı.

- ikisi de pdf okumak için elverişsiz.

- ikisi de aynı ekran.

- kindle'ın dosya uzantısı mobi, kobo'nun kepub. ikisi de drm'li uzantılar.

- kindle epub desteklemiyor. calibre isimli programla çevirip atabiliyorsun. çok zor bir işlem değil. ama drm'li epub (adobe digital editions) atmak biraz daha zor. d&r'dan falan alacağın türkçe epub'lar drm korumalı olacaktır.

- kobo da ise öyle bir sorun yok. kobo ile türkçe e-kitap mağazasına bağlanıp istediğin kitabı satın alıp direk cihaza indirebiliyorsun. eğer başka yerden satın aldığın adobe digital drm'li kitapların varsa onları da atabiliyorsun sanıyorum.

- kindle ile direk amazon store'a bağlanabiliyorsun. türkçe kitap yok. fakat ingilizce kitap arşivi devasa. ayrıca bir çok klasik ücretsiz.

- kobo sayfa çevirmede kindle'a göre biraz daha yavaş. çok rahatsız edici bir gecikme değil.

- kobo'da kitaplarda altta ve üstte anlamsız bir boşluk oluyor ve ayarlanamıyor. kindle'ın sayfa yapısı daha başarılı (bence).

kobo: blog.the-ebook-reader.com
kindle: cnet3.cbsistatic.com

- kobo'da yazı tipi ve sayfa düzeni seçenekleri kindle'a göre daha zengin.

ben de 1-2 ay önce uzun uzun araştırdım ve en sonunda daha çok ingilizce kitap okumak istediğim için kindle satın aldım. elektronik versiyonu olan türkçe kitap sayısı çok değil. tabi kobo türkiye'ye geldikten sonra hızla artacaktır.

ben de paperwhite 2 kullanıyorum 2-3 yıldır. daş gibi alet. ama kobo kullanmadım hiç. herkes kobo daha iyi diyor, bilemem.

yarın yeni bir e-book reader alsam bu paperwhite 3 olur. isteyen fanboyluk desin, isteyen alışkanlık. bir kusurunu görmediğim alet, neden başka maceralara atılayım ki?

aralarında gözle görülür sağlam bir fark yok gibi duruyor ancak ben müşteri hizmetleri açısından amazon'dan inanılmaz memnunum, o yüzden kindle derim. türkiye'de bu pek de geçerli olmayabiliyor gerçi.

model olarak ileri seviye olanları almana gerek yok bu arada, paperwhite'ın ilk versiyonu var bende gayet sıkıntısız.

m.kitapyurdu.com

Kayıp gül diye bir kitap vardi. Olayin içinde veriyordu vermek istedigini. Bakabilirsin ben beğenmiştim.

www.dr.com.tr

eksisozluk.com

Thinking fast and slow. Türkçeye nasıl çevrildi bilmiyorum ama herkesin okuması gereken bir kitap.

Kişisel gelişim kitabi değil. İnsan beyninin nasıl çalıştığı, fikirleri nasıl analiz ettiğimiz, neyi neden düşündüğümüzle ilgili farkındalık kazandıracak bir kitap.

Alışkanlıkların Gücü

www.idefix.com

ben özerllikle google docs'un çoklu çalışma özelliği ile yazı yazmayı seviyorum. mesela ben yazarken anında redaksiyonunun yapılması gibi.

son 5 yildir office yuklemiyorum bile bilgisayarima. otomatik yedekleme yapmasi, butun cihazlarimdan aninda ulasabilmem, eski versiyonlarina geri donebilmem, istedigim kisilerle rahatca paylasip ayni anda yazabilmemiz, yorumlasabilmek vs.

evet harika. çok seviyorum <3 eksik kaldığı olmadı.

1. 6 aydir keman dersi aliyorum. pek tavsiye etmem cok zor:)
2. ne katti dersen, hayatimda kendime pek vakit ayirmiyordum, simdi boyle zevkli bir sey yapiyorum ve yillardir yapmak istedigim bir seydi. Bir sure kafami baska seylere yormamak guzel.

3.
Ogrenmek istediklerimi siralayim
3d printing www.coursera.org
Science & cooking www.edx.org
How to draw comic book (bu da coursera'dan)

Ateşli silah ve bıçak eğitimi almak isterdim.

thomas +1 daha önce gitar dersi almıştım ama bana pek bişi katamadı malesef.

Gitar, yazılım, diksiyon kurslarına gittim. Gitara 15 yasimda gitmistim, klasik gitarla başladım. Uzun bir ara verdim, üniversitede bas gitar denedim ama çok üstüne dusmedim. Şimdi calamam herhalde.

Yazılıma üniversiteden sonra gittim. Kariyerimi o alanda yapmak istiyordum, kurs da çok eglenceliydi ama o da bi yere varmadi.

Diksiyonaysa bi dünya para baydim, gittigime gidecegime pişman oldum. Havaya para saydık yani, çok gereksiz, yetersiz bi eğitim verdiler.

Ismek diksiyon kursuna gittim hic ama hic bir sey katmadi dudaklari hareket ettirip konusmak disinda. Edebiyat dersi dinler gibi teoride anlatti gecti hoca. Baskent iletisim akademisi dublaj kursuna gittim. Her ders 3dklik studyoda uygulama harici youtubedan izler gibi ders işledik. Ne katti? Hicbsy. Uygulamanin onemli oldugu bi derste toplam 1 saati bulmayan studyodan ne ogrenebilirsin ki. 6 ay sonra Excel kursuna gitmeyi planliyorum. Ucretli bir kursa hayatta gitmem daha.

Boksa gitmek istiyordum. Gittim gördüm sevdim. Pilatesten, yüzmeden, yogadan çok sıkılmıştım. Bir saat beş dakika gibi geliyor.

Ateşli silahları ben de öğrenmek istiyorum. Evimin yanında açık hava poligonu var üşenmezsen yazın babamla giderim.

İsmek in cupcake, macaron ve çikolata kurslarına kayıt oldum haziranda gideceğim.

İngilizcede daha iyi olup ispanyolcamı ilerletmek istiyorum ama muhtemelen yapmam.

Makyaj kursuna gitmek istiyorum birde ya. FX makyajı gibi klasiğin dışında olanlar. Güzel bir kurs bulursam giderim ama pek araştırmadım.

Resim/heykeltıraş kursuna gitmek istiyorum ama yaşadığım şehirde düzgün bir yer bulamadım.iki üç tane var onlar da ya çocuklar için ya da ev hanımlarına yönelik :) evin bir odasında böyle bir hobiyle uğraşmak istiyorum ve bu tarz bir şeyler üretilen işler insanın stresini çok güzel alıp rahatlatıyor diye düşünüyorum .

3- İşaret dili.

1- 2 senedir resim eğitimi alıyorum.
2- perspektif, ışık, renk, denge, derinlik algım genişledi. kursla beraber akımları, ressam hayatlarını okuyarak, binlerce resim inceleyerek anlamayı farklı bakmayı öğreniyorum. örneğin biriyle konuşurken bir taraftan göz çukurunu, burun deliklerini, kafa tasını inceliyor eskizler çiziyorum. bakmayı biraz biraz öğrendim diyebilirim. odaklanarak dünyayı unutuyorum.
3- eğlenceli olacağını düşündüğüm için dans kursuna gitmek isterim. yunan dansları olur, halk dansları olur, salon dansları olur vs vs.

seramik ve pilates'e gitmek istiyorum.

Gitmek istediklerim.
Diksiyon kursu. Diksiyonumun çok iyi olmasını isterdim. İkili ilişkilerde çok faydası oluyor.
Bateri, Elektro/Bas Gitar kursu. İçimdeki rakınrola hakim olamıyorum ondan bu istek.
Kara kalem kursu. Yetenek yok diyolar ben onların yalancısıyım. Portre çizmek çok, aşırı isterim.
Fakirliğin göz kör olmasın mı şimdi :'(

1- Gitar kursuna gitmiştim 11 ay kadar.
2- Müzisyen olmak istiyorum.
3- Online şarkı söyleme kursu alıyorum şu an. Haziranda yogaya başlayacağım. Asıl amaç nefes, yan amaç ise sosyalleşmek.

1- Geniş kapsamlı hayatta kalma kursu
2- Ateşli silah kursu (temel ve ileri tabanca kursu)
3- Temel ve ileri ilk yardım kursu
4- Statik hat paraşüt kursu
5- Yüzme kursu
6- Self defense kursu
7- Arama-kurtarma kursu
8- Okçuluk kursu

Hedefler fazla, seneler gösterecek bakalım neler yapacağım.

sabahattin ali.
konu kapanmıştır.

Sabahattin Ali. Çünkü maalesef ne demek istediğini anlıyorum. Bir de aynı gün dogmusuz, daha bi yakın buluyorum kendime. Ama hangisiyle arkadaş olurdun desen, Sait Faik derdim.

sait faik.

anlatım da daha iyi seçtiği konular da.

Sabahattin Ali. Orhan Veli'yle kıyasladığım zamanlar daha çok oluyor ama her zaman Sabahattin Ali.

Nedeni ise, yazarken gerçekten hissettiğini hissediyorum. Yani bu adam yaşamış, bu adam gerçekten böyle düşünüyor dedirtiyor bana. Tabi bir de nasıl bu kadar saf bakabilmiş vay be demişliğim var.

sait faik bence. tarzına bayılıyorum.

Sabahattin ali

Sait Faik.

Uslubu, yazilarina konu ettigi durumlar, yerler, kisiler, dunyaya karsi tutumu

Sabahattin ali

Sabahattin ali

Arkadaşlar, yazanlar sebebini de yazsa? Zira soruda da "Hangisi sizin yazarınız? Neden?" diyorum.

sait faik'i pek okumadım birkaç hikayesi dışında ama ben oyumu sabahattin ali'den yana kullanıyorum.

dostoyevski yeraltından notlar'da (en azından belli bir) insanın iç dünyasını nasıl çok güzel şekilde psikolog edasıyla tahlil etmişse, sabahattin ali de eserlerinde karakterlerinin düşünce yapısını ve hareketlerini o derece güçlü şekilde bize aktarmıştır her ne kadar bazen ağır romantizm koksa da. ayrıca sabahattin ali'yi bir o kadar da gerçekçi buluyorum. yani hayatın aslında bu kadar güzel olmadığını, bir yerlerde acılar, yalnızlıklar içinde kıvranan insanların varlığını hep hatırlatır durur.

Anlatımı samimi, kurgu olsa bile yaşanmışlık kokuyor. Kitap okuduğunuzu anlamıyorsunuz bile. Basit şeyleri çok başarılı bir şekilde anlatabiliyor, bu yüzden seviyorum.

@m e b'in yanıtı bende bir aydınlatma yaşattı. Bu yüzden soruyu zenginleştireyim. (Bunda son dönemdeki Kürk Mantolu Madonna modasının da etkisi var) Yanıt olarak Sabahattin Ali veya Sait Faik diyenler, diğer yazarı da yeterince okudunuz mu? Yoksa birini okudunuz, çok sevdiniz de o yüzden mi onun adını söylediniz?

Sabahattin Ali , duygularıma tercüman çünkü . Bir de aynı gün doğmuşuz saygım sevgim sonsuz kendisine

sabahattin alinin kürklüsünü ve kuyucaklı yusufunu okudum. az çok tarzını, olayını biliyorum.

sait faikin yüm hikaye kitaplarını okudum. romanını okumadım, fırsat olmadı.

çok ayrı tarzlarda adamlar bu arada. niye ikisini karşılaştırıyorsun onu da anlamadım gerçi :)

benim sait faik sevme sebebim durum hikayesi olayını genel olarak sevmem. ayrıca eksi istanbul, rumlar, kadınlar, içki vs. gibi bir çok öğeyi harmanlıyor. sanki o dönemlerde sokakta yanımda sait faikle yürürken, bir fahişenin iş atmasına tanık olmuş gibi hissediyorum. hem neşeli ama aynı zamanda derin bir hüzün, keder.

sait faik :)

mattia ile aynı nedenler.

@mattiadestro eskiden edebiyat dergilerinde falan türk öykücülüğünde iki ana adamar olduğu, bunlardan birinin sait faik, diğerininse sabahattin ali olduğu yazılıp çizilirdi. o yüzden sordum. bir nevi acid'ci misin metalci mi tarzı bir soru. yani biraz da karşılaştırmanın sebebi farklılıklarında. benim üniversite yıllarımda sait faik daha çok sevilirdi. ben şu an yaptığım minik anketteki farklılığı biraz da sabahattin ali'nin kürk mantolu madonna'sının popülerliğine bağlıyorum ki yanılıyor olmam muhtemel. ilginç olan bir şey de sabahattin ali eskiden öyküleriyle daha çok anılırken günümüzde romanlarıyla anılıyor.

ikisini de ayrı severim ama nedense gönlüm sait faikten yana. Durum hikayesini çok güzel yansıtıyor bir anlamda hayatın fotoğrafını çekiyor çok tatlı bir üslubu var insanı içine çekiyor.

Sait faik her seyi bir baska guzel anlatiyor, sanki o sahili, kahveyi goruyormus gibi.
Sabahattin ali ise boguyor beni, karamsarligi canimi sikiyor.

"sizi bekliyorum. sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. siz görmeden geçeceksiniz. ben kederle sevinci duyup dalacağım istediğim aleme. dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. sonra çarşılardan çarşılara, insan sesleri arasında,
her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım.”

sait faik. dedem olsaydı lan keşke.

SAit Faik'in sadece bir öykü kitabını okumuş bulunmakla birlikte, bence, Sabahattin Ali.
Nedeni ise, insanoğlunun karmaşık ilişkilerini çok daha güzel ve ayrıntılı bir şekilde işlemesi.
SAbaattin ALi'nin karakterleri daha kanlı, canlı, gerçekçi geliyor bana.
Onların halet-i ruhiyelerini anlatmakta çok başarılı.

Playstation 4

yazdıkları ile ilgili hemen ulaşamayacağı yerdeki yorumlardan bir derleme yapılabilir. ya da onun fikrine saygı duyup önemsediği birileri varsa onlardan gidip yorum alınabilir.

www.amazon.com

arkadaşının zevkine göre, dergi aboneliği.

elimde kindle var, kobo hiç incelemedim ama ikisinin de başa baş olduğuna dair yorumlar okudum. dolayısıyla kobo mantıklı geliyor son durumda.

Dili belirtmenin sebebi kaynak ve format çevirme açısındandı. Malum, Kindle epub desteklemediği için sürekli format dönüştürmek gerekiyor. Ayrıntıları yazarsanız memnun olurum tabii.

İlgiyle takip ediyorum başlığı.

koboyu bilmiyorum ama kindle paperwhite 3 var bende. muhtesem.

ikisi de var bende. pek fark yok. ama türkçe ve yerel kitap satın alma desteğiyle kobo önde.

İngilizce okuyorsan ve kitapları Amazon üzerinden almak istiyorsan Kindle daha mantıklı. Ama dersen ki "Amazon'dan alacağıma indiririm .epub'ları öyle okurum İngilizce kitabımı", o zaman Kobo öne geçiyor.

@ufoozgur o açıdan düşününce kobo'nun da tıpkı amazon gibi kendi e-kitap sistemi var ve amazon'dan hiç de altta kalır yanı yok.

Calibro kullananlar da yorum yaparsa ne güzel olur. ben 1.5 2 ay kadar calibro kullandım ve gayet memnundum ama kindle ve kobo'yu sadece bir kaç saatliğine denedim.

calibro ne ya diyenlere:

www.calibro.com

Ben paperwhite kullanıyorum. Bende 2 var, eşime 3 aldık. Gayet memnunuz. Ama kobo hakkında güzel yorumlar okuyorum internette. Ve denemek istiyorum. En azından dnr'da incelemek isterim. Dnr güzel bir girişim yapmış, ve kesinlikle yanlış ata oynamıyor.

Kobo Glo HD'de karar kıldım. Bundaki etkenler şöyle:

1- Youtube başta olmak üzere internette bir sürü Kobo-Kindle karşılaştırması var. Sayısal olarak ikisinin de ortak özellikleri olmasına karşın Kobo görüntü kalitesi başta olmak üzere pek çok teknik özellikte daha iyi.

2- D&R'ın Kobo'yu Türkiye pazarına sokması pek çok açıdan avantaj. Türkçe kitaplardan tutun da bir sorun çıktığında karşınızda muhatap bulmaya kadar...

@gunhanselas Calibro'nun ürünleri Kindle ve Kobo'nun çok gerisinde. Her halükârda seçenekler Kindle veya Kobo olacaktır. Calibro bu ikisinin kalitesine - hem de pek çok özellik açısından - yetişemiyor.

1- meslegimde isim yapmak
2- mesai disi vakit ayirmam gerekiyor
3- üniversitede bi programa yazildim, o bitti simdi kendim calisiyorum

irili ufaklı çok fazla hayalim var. en basitinden, sağlam airsoft ekipmanı toplayacak paraya sahip olmak ve iki haftada bir şöyle 8-10 saat süren airsoft maçlarına katılmak isterim. şu an hem fiziksel hem de ekonomik anlamda bitik olduğum için bu "hayal" oluyor.

büyük hayal olarak sorarsan,

1) yazdıkları 100 sene sonra bile okunabilecek bir yazar olmak. genel anlamda, dünyaya güzel ve unutulmaz bir şekilde iz bırakmak istiyorum diyebilirim. ego sanırım bu. öyle toprak olup gitmeyi içime sindiremiyorum. tamam ben giderim eyvallah ama yaşayanların zihninde olmaya devam edeyim ve beni güzel ansınlar. çocukluğumda sevmemişler beni :(

2) bir futbol veya buz hokeyi kulübünün sahibi/finansörü olmak. bunu becerdiğim gün mutluluktan ölürüm sanırım. benim için bundan daha ötesi olamaz. adanaspor, kocaelispor, çorluspor, karpaty lviv, bari, cardiff... BENİM OLSUNLAR VURAYIM KIRBACI.

***

iki hayalimi de gerçekleştirebilmem sanırım imkansız. yazar olmak için çok fazla okumam, çalışmam ve "yaşamam" gerekir. bunu yapan adamın da iş kurup biznıs yapacak vakti/kafası olmaz. diğer yandan, kulüp finanse edecek kadar zengin biri olmak için ne yapmak gerekir, en ufak fikrim yok. bilmiyom valla.

bu zamana kadar ne yaptın dersen somut olarak, oturup uğraşarak hiçbi şey yapmadım açıkçası. şu ana kadar hep "hmmm ne yapmam lazım?" diye düşündüm sadece.

1- Tek motor ucak yapmak.
2- Hatiri sayilir para harcamam, yasal engellere cozum bulmam, daha fazla teknik bilgi edinmem, olasi yuzlerce govdeyi incelemem, lanet olasi motoru kendi fiyatinin ustune bir de servet odemeden tr'ye getirtmenin bir yolunu bulmam gerekiyor.
3- Teknik bilgiler ogrendim (ama daha cok yol var), bunun icin atolye olarak kullanacak yer buldum, bazi parcarlari nasil getirtebilecegim konusunda birilerine danisarak biraz fikir edindim, para ayirabilmek icin odemelerimi bitirmeye calisiyorum, hala ogreniyorum ama bazi planlarimdan dolayi yaza kadar ara verdim teknik bilgi edinmeye, su an baska sey ogreniyorum:)
4-Hepsinin altindan kalksam da biliyorum ki buyuk ihtimalle yasal engel icin bir trick bulamayacagim ama yine de vazgecmeye niyetim yok, sonucta hayalim kullanmak degil, yapmak.

Bir de kisafilm cekme hayalim var.
Ama makine almak disinda hicbir sey yapmadim:)

1- Tiyatro
2- Konservatuvar ya da özel eğitim
3- Özel eğitim alıyorum ama çok iyi isimlerden almak istiyorum (Nadir Sarıbacak mesela) o yüzden pek yeterli gelmiyor açıkçası. Yeterli gelmediği için yerimde sayıyorum zaten.

1) İstanbuldan ayrılıp sakin bir yerde takılmak. İstanbulda kalırsam da evime yakın huzurlu iş bulmak. Yurtiçi ya da yurtdışı gezmek. Mümkünse gelecekteki sevgilimle gezmek.

2) Önce mezun olmam gerekiyor. Uzatmalı okuyorum moraller bozuk. Sonrasında biraz babama güveniyorum. Kendi işi var belki yanında çalışır öyle kaçarım bir yerlere.

3)Önceden eski sevgilimle küçük bi avrupa turu yapmıştım, yabancı arkadaşlar vardı onlarla baya gezmiştim. Bu yaz arkadaşlarımlayım şimdilik fethiye civari plan yapıyoruz dağ taş tırmanıp atlayıp dalıcaz ^.^

1- pek bir hayalim yok sanki , gerci ev filan bakıyorum ara ara
2- ev alacaksam para lazım
3-

1. dünya'yı gezip, her ülkenin sokak yemeklerini yemek.
2. para kazanmak.
3. okuyorum, street food videoları seyrediyorum.

saygılar.

1. Kötü insanları itiraflarını kayda alıp öldürmek. Başta çocuk tecavüzcülerini.
2. Evli olmamam gerekiyordu artık evliyim.
3. Hiçbir şey ve yine hiçbir şey.

1) şuan içinde bulunduğum durumdan, depresyondan kurtulmak.
gemileri yakıp risk aldığım, benim için hayati öneme sahip olan lys'yi kazanıp bölüm değiştirmek ve artık istediğim bir düzene kavuşmak.
2) deli gibi ders çalışmam gerekiyor.
3) deli gibi ders çalışıyorum.

mesleki olarak yanıt veriyim kendimce

1.amerikada mühendislik yapmak
2.hali hazırda avrupadayken burada amerika menşeyli bi firmada işe başlayıp bikaç yıla oraya geçmek
3.çok çaba sarfettim ve çok yakınım

1- harley davidson alıp türkiye turuna çıkmak. (iç anadoludan öteye geçmemek kaydıyla, belki karadeniz istisna olabilir) turu, günlük tutarak ve fotoğraflar çekerek anılaştırmak.
2- para gerekiyor
3- para biriktiriyorum

1. engelli yaban hayvanlari icin hayvanat bahcesi yapmak. hayvanat bahcelerine karsiyim ama engelli olup da yaban hayatina donemeyecek hayvanlar icin isterdim.

2. bilmiyorum. ama burdaki hayvanat bahcesinde gonullu calisabiliyormusuz (ustune para verip). ona basvurcaktim ama almancamin cok iyi olmasi gerekiyormus, kaldi..

3. duyuruyorum, belki ayni kafada biri cikarsa birbirimizi gazlariz:)

1-gezgin olmak, çalışmadan yaşayabilmek
2-para biriktirmem gerekiyor
3-para biriktiriyorum

1- dünya turu yapmak.
2-maddiyat kısmı için çalışıyorum.
3-ufaktan ufaktan vize gerektirmeyen yerleri ziyarete başladım.Bunun yanında vizesiz seyahat gelsin Avrupa'dayız.

1. severek, sabah mutlu olarak gideceğim işi yapmak ve bundan zengin olmasam da rahat bir hayat yaşayacağım bir kazanç sağlamak
2. ne istediğimi bulup kendimi bu anlamda yetiştirmek ve şans
3. ne istediğimi tam olarak bulamadım. araştırıyorum.

d) yok

1- 100kg vermek ve IRONMAN olmak (Ironman 70.3 triatlonunu bitirmek yani)
2- Az yemek ve spor yapmak gerekiyor
3- 85 kg verdim, haftada 13-14 antreman yapıyorum (hergün çift antreman 6:30 - 18:00)
Yarış 23 Ekimde bakalım bitirebilirsem yazarım.

İşe gitmememe yetecek kadar servet yapmak. Çalışıyoruz onun için de.

7 yıllıksa orjinal alma. benim 8 yıllık internetten aldım. pilin arkasında yazan numarayı arat internette en fazla 100-150 TL'lik piller çıkar. Seni 1-2 yıl rahat götürür. Satıcı güvenilir olsun ama.

ben aldım daha önce çin'den geliyor zaten dolayısıyla bekleyebilirseniz aliexpress, bekleyemem derseniz n11 de pil kodunu aratın. en ucuzunu alın. hepsi aynı zaten.
hatta bonus olsun bizim pil aldığımızda 20. ayda pil şişti. servise gönderdik sözde garantili diye bu yere düşmüş falan diye kabul etmediler. pil zaten şiştiği için kabuğunu kırdığından üstüne düşmedim. normalde uğraşırdım.

benim bildiğim ferit edgü 3 baskı yaptı. daha fazla da olabilir en son 3. baskıda kaldım. şükran kurdakul'un tüm öyküleri'de 2012 'de 2.baskıyı yapmıştı. şimdilik hatırladıklarım bunlar.

seray şahiner, yekta kopan, ahmet büke, sine ergün. hepsi can'dan çıkıyor.


seray şahiner bayağı iyi. yabancılardan da alice munro.

+mustafa kutlu

ben 2. baskisini biliyorum sadece ama ayse sarisayin'in "yorgun anilar zamani" var.

@sayns tam "saydıklarınızdan çoksatar olmuş bir tek yekta kopan var. " yazacaktım ki bir de baktım burası tekin değil 3. baskısını yapmış. ahmet büke reisin de kumrunun gördüğü 4. baskısını yapmış. güzel, güzel... :) tahminimden daha fazlaymış tekrar baskı yapan öykü kitapları. :)

@bu nick tam yirmi alti karakter ferit edgü de sanki klasik olmuş gibi... sonuçta 1950 kuşağı. ama en nihayetinde hayatta olan bir yazar olduğu için sayıyorum. ama sanki onunki de çoksatar olmaktan ziyade hepsatar (longseller) olma durumu gibi.

50'lerden bu tarafa gelemedim ben daha öykü konusunda =)

klasik olduğu kesin de zamanının çoksatanları arasında diye dedim.

emrah serbes ve murat uyurkulak'in öyküleri iyi satti diye biliyorum.

bir de baskı sayısı güvenilir bir ölcüt degil. her baskıda kac tane basılmış ona da bakmak lazim.

ot, kafa, fil, peyniraltı, kafka okur, up vs. den ziyade notos, kitap-lık, varlık dergisi gibi dergiler bana halen daha kaliteli geliyor. ilk gruptakiler fazlasıyla popüler kültüre güdümlü yazı-çizi vs yayımlıyorlar gibi geliyor.

E) Hiçbiri.

Varlık ezer.

Bavul, varlık

zamanda geri gidip 90lar bilim ve teknik'inde yazabilir miydik aceba?

Eski Gırgır.

bizim odanın dergisi var (bkz: bilanço) diye onda çıktı 4-5 yazım zaten.

Kitaplık, notos

The Economist

The New York Times fena olmazdı sanırım, bi o geldi aklıma. Onun haricinde, neredeyse istediğim her yerde çıktı yazılarım.

ekşi

fahrenheit i hangi akla hizmet okuttunuz o yasta ?

harry potter guzel gider

ejderha mızrağı (fantastik)

harry potter olabilir, ben biraz geç okudum ama tam o yaşlarda okunacak bir seri

arkadaşlar, teşekkür ederim ama bilimkurgu diyorum bana harry potter, ejderha mızrağı diyorsunuz. çocuk bilimkurgu istiyor, fantastik değil.

bu arada iki cevap kafamı karıştırdı, aydınlatılmaya ihtiyacım var. mvpatakan diyor ki fahrenheit 451 o yaşta okunmaz, buna karşın krem peynir o yaşta dune okumuştum diyor. fahrenheit 451, dune'un yanında çıtır çerez kalır gibi geliyor bana. yanılıyor muyum?

dogru, bilimkurgu dedin fantastik soyledim.
o zaman: otostopcunun galaksi rehberi ?

Doctor Who'nun bir sürü kitabı var. Sevebilir o yaşta eğer doctor who tarzı bilim kurgu seviyorsa.

@noluyo yaa

daha bugün elemana doctor who'nun öyküleri var dedim, doctor who'yu çok sevmiyorum dedi. bir de beyefendinin post-apokaliptik şeyler ilgisini çekiyormuş. o yaşa uygun post-akopaliptik nereden bulurum şaşırdım. ha, mesela aklıma açlık oyunları serisi geldi.

eksisozluk.com

@celi +1

Gülten Dayıoğlu'nun kitapları hem çok güzel bir dille yazılmıştır, hem de yaşına uygun güzel romanlardır. Aklıma gelen, tavsiye edebileceğim (ve post-apokaliptiK) kitapları :

1. Işın Çağı Çocukları
2. Dünya Çocukların Olsa

Ayrıca Fahrenheit 451'i okumuş olabilir, bir sakıncası yok ama yaşına göre sıkıcı bulabileceğinden ilgisini yitirebilir. Bu yüzden seviyesine uygun, ilgisini artıracak doğrultuda seçimler yapılmasında fayda var. Şimdi gençlik kitaplarını okur, 15-16'a gelince de yetişkinlere yönelik olanlara yönelebilir.

Ve evet bilimkurgu demişsiniz ama fantastik önerilerimizi esirgeyemiyoruz çünkü bu türler birbirini desteklediği için kendimizi alıkoyamıyoruz :) Harry Potter serisi gerçekten de tam onun dönemine ait, bence çok sevecektir. "Yerdeniz Büyücüsü"e de bayılacağına eminim :)

Nı nı nı nım !

"2009 mid" mi ? bir de kac inc ?

Ah evet, yazmayı unutmuşum. 13 inç. 2009 ortası = mid 2009.

ben de turkiye web sitelerinde bulamadim. yurtdisi alisveris deneyimi varsa e-bay tavsiye edebilirim.

www.ebay.com

kargo vs. sanki daha ekonomik olur gibi.

Aksami beklersen bilgisayarimda pdf kitap vardi maile yollayabilirim

ben de istiyorum @neferkitty! ^^

hadi yine iyisiniz köfteler! bizde akşamı, sabahı, öğleni bekle yok! bizde koşulsuz hizmet var!!!!! kaliteden şaşmayın!

www1.doshisha.ac.jp

owll.massey.ac.nz

www.dit.ie

www.lvc.edu

Cokponcik fatality yapmis bana gerek kalmadi :p

(Dil) ogrenmenin yasi yoktur. Bir is arkadasim 30 yasindan sonra iki yil kadar Goethe'de Almanca dersi aldi. Arada da Almanya'ya gitti. Simdi bir Alman'la gorusuyor. O da bazen Turkiye'ye geliyor.

Not: Birileri ne gerek var diye yazarsa soyleyeyim. Yabanci dil ogretmeniyim. Dil edinimi dersleri de aldim, dil gelisimi dersleri de aldim. Alanda yuksek lisans da yaptim. Deneyimim de var.

Ergenlik oncesinde dil ogrenmek en yararli olandir. Ergenlik sonrasinda dil ogrenilmez diye bir durum yoktur.

Tabi yaş ilerledikçe öğrenme hızı azalır, ama öğrenmekten kastınızın ne olduğu önemli. Günde kaç saatinizi ayıracağınıza, yeteneğinize, kursa gidip gitmeyeceğinize, Almanca konuşulan bir ülkede zaman geçirip geçirmeyeceğinize göre değişir ilerleme hızı.

Yeterince isteniyorsa öğrenilmeyecek bir şey yok. İngilizce bilginiz kelime ezberinde çok yardım eder.

Almancasını bilmiyorum ama Michel Thomas'ın mp3lerini tavsiye ederim, fransızca için kullanmıştım almancası da iyidir diye tahmin ediyorum. Onun dışında pimsleur, rosetta stone, dualingo gibi seçenekleri inceleyip hangisi hoşunuza giderse oradan devam edin.

@buhebu, moralimi yerle bir ettin şimdi, yeni bir dil öğrenmeye niyetliyim, yaşım 55.

edit: cevap veriyorum: öğrenir. verdiği emeğe göre süresi değişir.

edit: Ooo şimdi moralim tavan yaptı buhebu, demek ben gibiler varmış, babana saygılar :)

ahah çok özür dilerim. 50sinden sonra deseydi de öğrenilir derdim soru absürd diye demiştim ;_;

Mark Twain'in gözlemlerini kafaya takmazsan yol alırsın www.dw.com Almanca konuşulan bir ortamda hayatını devam ettirmeyeceksen vaya tüm hayatını bu dile adamayı düşünmüyorsan -ki zannetmiyorum- çok ileri düzey -C2 gibi- falan düşünmüyorsan belli bir süre içerisinde göstereceğin irade ile yol alırsın.

şaka yapıyorsun herhalde.

ingilizce'yi erken yaşta ögrenmiştim ancak 33 yaşımda Boşnakça, 36 yaşımda da ispanyolca'yı ileri seviyede öğrendim. şimdide almanca öğrenmek istiyorum,

eğer kendine en uygun yolu bulabilirsen ve de biraz yatkınsan hiç tereddüt etme derim.

amin maalouf- ölümcül kimlikler

aldous huxley ve sartre'ın denemeleri. toplu halde basılı türkçe versiyonları var mıdır bilmiyorum ama ikisinin de deneme yazarlığını çok severim.

Salah BİRSEL

cagdasimiz degil: www.idefix.com

Ahmet haşim,nurullah ataç ve cemil meriç ilk aklıma gelenler.Ahmet haşim'in bize göre ve Gurebahanei Laklakan'ı okurken çok zevk almıştım.Cemil meriç'in de şu anda adlarını hatırlayamadığım birçok deneme kitabı var.Nurullah ataç çok sarmamıştı beni ama sonuçta kendisi türk edebiyatında deneme denince ilk akla gelen isimlerden.ha bir de unutmadan Attila ilhan'ın da denemelerine bakabilirsin.

Yayımlanmadı ama süreci biliyorum. Yazılarınızın, öykülerinizin hangi dergiye/gazeteye uygun olduğunu düşünüyorsanız o dergiye/gazeteye yollamak üzere bir dosya hazırlayıp editörlere gönderiyorsunuz.

Sırf yayımlatmak için yayımlatmamalı, o yüzden önemli uygunluk.

Öykü yazmaya yeni başladım, bir gün yayımlatmayı istiyorum. Lisedeyken okulumuzun dergisinde bir şiirim yayımlandı, o kadar. Zaten liseden sonra yazmayı bırakmıştım, tekrar yazmaya yeni başladım ama artık şiir yazacak romantiklikte olmadığım için öykü yazıyorum.

Arkadaşlar, öykümü, yazımı nasıl yayımlatırım, diye sormadım. Öykünüz, yazınız hiç yayımlandı mı, deneyimlerinizi anlatır mısınız, diye sormuştum. :)