[]

Zam Olayları / Ne yapmak lazım?

Şimdi abi ben büyük bi şirkette direktör oldum, ama ilk kez bu boyutta bi şirkette yöneticilik yapıyorum, dolayısıyla işin doğrusu yanlışı konusunda arada kaldım, fikrinizi alayım dedim.

Bana bi bütçe verdiler önümüzdeki yıl için. Maaştır, eğitimdir, ekstra harcamadır falan hepsini buradan karşılamam gerekiyor.

Ekipte özellikle junior seviyede çok iyi çocuklar var, bunlara güzel bi zam yapmak istiyorum. Hem yapmazsam kaçabilirler ve bunu istemem, hem de zaten mevcut maaşları "ayıp" denebilecek düzeyde, bunu düzeltmek lazım.

Fakat ben bu arkadaşlara bu zamları yaparsam, bana para kalmıyor :( Kendi zammıma da kendim karar veriyorum bütçe içerisinde.

Şimdi iki opsiyonum var.

1- Projelerin ettiği kârdan yılın sonunda pay alıyorum, dolayısıyla maaşı boşverip projelere kasabilirim.

Ama ben ar-ge departmanındayım. Yani benim projeler iyi hoş güzel ama çok kolay paraya dönüşebilecek şeyler değil. Madem öyle işin ar-ge kısmını hafifletip paraya çevireyim projeleri? Bu sefer de asıl yapmak istediğim şeyden uzaklaşıcam, tatsız.

2- Ek bütçe talep edebiliyorum ama o durumda da IK, finans falan işin içine giriyor, onlarla uğraşabilecek ya da her kalem için onlara hesap verebilecek mental durumda değilim, zaten işim başımdan aşkın.

3- ??? Başka ne yapılabilir ???

Ek soru: Acaba bu bütçeyi, bu durumu / ikilemi öngörüp ona göre mi belirlediler? Ne karar verip ne sonuca varacağıma mı bakmak istiyorlardır?

 
Ben olsam her biriyle konuşup maaş beklentilerini öğrenirdim. Belirlediğim maaşlarla karşılaştırırdım. Eğitimleri, harcamaları baştan belirlemek, hesaplamak gerekiyor.


  • dissendium  (28.12.23 13:10:21) 
Kendinizde dahil herkese asgari ücret zammı kadar, yani %50 kafadan vermeniz lazım. Çok özel durumlar haricinde.

Ondan sonra kalanları junior iyi çocuklara verin.

Herkese en az %50 zam yapamıyorsanız, bütçe sorunludur. Mental durum vs. demeyip, çarpışa çarpışa almanız lazım.


.
  • kartallar yuksek ucar  (28.12.23 14:30:47) 
Abi Opex denen şey asıl kavganın döndüğü, her bir satırı için kavga verilmesi gereken alan maalesef. O yüzden benim tavsiyem önce tüm gider kalemlerini yapıp sonra bunların neden yapılması gerektiği ve vazgeçilemeyeceğine dair bir çalışma yapmanız. Evet zor ve yıpratıcı bir süreç ama bu savaşı bir kez verip rahat etmek mi yoksa tüm yıl boyunca şimdi vermediğiniz savaşın getireceği stresi yüklenmek mi? karar sizin.


  • thracia  (28.12.23 15:00:20) 
Thracia +1
100 bin kişilik şirketteyim, her bir harcama kavga dövüş. Kendini yipratmadan, böyle verilerle sürekli yönetimi darlamadan yöneticilik olmuyor onu gördüm.

Misal bir çalışan ayrildi, ise alımlar durduğu için yerine adam alamıyorum. Üst yoneticim her tedarikçi sıkıntısında "beybiler ahanda satin almaci almanin onemi" diye çıkıyor ortaya. Başka türlü anlamıyor üst yönetimler çünkü gözleri para dışında pek bir şey görmüyor ki onlari da anliyorum.

Özellikle borsaya açık sirketse daha da fena.
  • logisticsmanager  (28.12.23 16:04:57) 
hocam yillardir bu islerin icindeyim. tek tavsiyem cocuk mocuk bosver bu isleri. para na bak. ne kadar cepleyebilirsen o kadar kastir. isler bisekilde olur. bu yazdigimi kulagina kupe et. 5-10 sene sonra. adam demisti dersin.


  • paudi  (28.12.23 16:27:36) 
ilk seneniz heyecan yapmayın, çatışmayın, önünüzdeki sürelerde bu işler aşırı kolaylaşacak

kendinizi ötelemeyin

çocuklara elinizden gelen iyileştirmeyi yapın ama ilk fırsata sizi satacaklrını da unutmayın

duygusallığa gerek yok, iş tamamen iş
  • gurur  (29.12.23 10:26:52) 
Ek bütçe istedim, kalem kalem neye niye ihtiyacım olduğunu açıkladım. Sıkıntı çıkarmadan onayladılar, sorun da çözülmüş oldu.

Beklediğimden kolay oldu ya.
  • plutongezegendegilmi  (09.01.24 23:13:53) 
@plutongezegendegilmi

Genelde aynı şekilde sonuçlanıyor. Eğer üst yönetim senin konuya hakim olmadığını, bütçe için savaşamayacağını hissederse o zaman baskıyı arttırıp her kalemin tek tek ayrıntısına giriyor ve seni daha en başında yıldırıp postalıyor. Ama senin mevzuya hakim olduğunu anladıklarında çok da zorlamadan mevzu sonuçlanıyor. Şimdiden hayırlı olsun. Kafanın rahat etmesi önemli.
  • thracia  (10.01.24 15:49:54) 
[]

Ankara Psikolog Tavsiyesi

Selamlar, iyi bir psikolog arayışındayım.

Bunlar önemli:

- Travma sonrası stres bozukluğu konusunda tecrübeli olması
- Ankara'da olması
- Kadın olması
- İlaç kullanma konusunda şüpheci olması (opsiyonel)
- Bir kuruma bağlı değil de kendi muayenehanesi olması (opsiyonel)
- Çok genç olmaması, tercihen 40+ (opsiyonel)

Seans ücreti, uzaklık, saat uygunluğu vs. önemli değil. "Ankara'da bu kriterlere uyan en iyi psikologlar budur, başkasını arama" diyebileceğiniz türden birisini arıyorum.

Şimdiden çok teşekkürler.

 
  • erty_ksk  (20.12.23 17:43:57 ~ 17:44:06) 
[]

Startup konusunda tecrübeli arkadaşlara 1 adet soru

Biraz ironik oluyor farkındayım ama her türlü yoruma açığım :)

Şimdi startup'larda şöyle bi âdet var: işe alırken piyasadan daha düşük bir maaş teklif edip, karşılığında hisse veriyorlar. Bu sayede eğer şirket büyür ve satılırsa, toplu para alma şansı oluyor çalışanların.

Ben de zamanında bi startup'ta çalıştım. O dönem nakit akışı çok kötüydü, maaşlarımızı ödeyemedikleri için bütün çalışanları işten çıkardılar. Sonra kurucular kendi başlarına devam ettiler, bugün gördüm ki şirket satılmış :)

Benim hisseler vest oldu, yani çalışma süremi tamamladığım için aslında o hisseyi hakettim. Ama işten ayrıldım, satılırken işte değildim. Ama işten ayrılmak benim tercihim de değildi.

Bu durumda sizce ben paramı alır mıyım? Bu noktadan işi çevirip başarılı exit yapan pek şirket olmadığı için "genelde" nasıl oluyor bu işler hiç bir fikrim yok.

Para da nereden baksan bi ev parası eder. Heycanlandım durduk yere. Umutlanıyım mı?

 
sözleşmene bağlı.


  • orpheus  (21.09.23 01:11:41) 
Opsiyon sözleşmen çok kritik, işten istifa ettiğinde örneğin hak kazanamayacağın madde varsa ama sen istifa etmişsen kağıt üzerinde alamazsın.


  • fistikthecat  (21.09.23 07:44:40) 
Stock grant var, opsiyon değil. İstifa etmedim, şirket para ödeyemediği için işten çıktık.

Sözleşmeyi de inşallah kaybetmemişimdir :)
  • plutongezegendegilmi  (21.09.23 12:36:28) 
direkt sorun founderlara zaten siz ayrılmamıssınız bu tamamıyla sözleşmenize bağlı bir durum çünkü


  • mysql34  (21.09.23 12:58:31) 
İyi bir avukatla alırsın.

Benzer bir durumda biz alamadık çünkü option olarak sözleşmeydi avukat grant olsa olurdu demişti, sizinki hem grant hem de isteyerek çıkmamışsınız bence umutlanabilirsiniz.
  • Gradient_tabanlı_mor  (21.09.23 19:32:45) 
[]

Sırt antrenmanı sonrası elin bozulması?

Ya dün 3 saat falan sırt antrenmanı yaptım, baya yoğun ve güzeldi.

Ama bugün sağ elim kavrama yetisini kaybetmiş :D Elimi yumruk bile yapamıyorum, bardak falan tutabiliyorum ama ağır bişey tutup kaldıramam.

Normalde de böyle oluyordu ama 1-2 saat sonra geçiyordu. Şimdi 12 saat falan geçti ama hala düzelmemiş.

Doktora gitmeye gerek var mı? Yoksa yarına düzelir mi?

 
Strap kullandıysan median sinir basısı oluşmuştur, yani bi gözlemle geçmiyorsa karpal tünele kadar yolu var. Onun dışında belki tendonlar üzerinde travma oluşmuştur bi şekilde, hepsi olabilir.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (10.04.23 09:20:47) 
Overtraining'e vücudun verdiği bir uyarı gibi duruyor, ciddiye almak lazım. yıllarca ağırlık çalışmış ama işinde de büyük demirleri kavrayıp montaj yapmak zorunda olan bir arkadaş var iş yerinde, şu an elindeki sinirler izin vermediği için dumbbell bile kavrayamıyor, 20 dakika antrenmandan sonra eli şişip his iyice kayboluyor. O saatten sonra doktora gitsen de geçici/rahatlatıcı çözümler dışında net bir tedavisi yok.


  • onemoremile  (10.04.23 09:26:37 ~ 09:27:00) 
[]

Ev - Elektrik Tesisatı hakkında yardım

Eski bi ev aldım, içinin neredeyse komple baştan yapılması gerekiyordu. Ustalara gittim falan çok anlamsız fiyatlar verdiler, ben de kafayı kırdım kendim yapayım dedim.

Şimdi su tesisatını komple değiştirdim, fayansları yeniliyorum, kombiyi taşıdım (ama doğalgazı bağlayamadım, bakıcaz buna), kapıları kestim biçtim falan sıfır sıkıntı.

Ama elektrik tesisatı çok eski, benim de elektrik nasıl çalışıyor, tesisatı nasıl olur hiçbir fikrim yok. O noktada ne yapmam gerektiğine dair sorularım var.

1- Sigorta kutusunda sadece 6 tane sigorta var. Bu çok az değil mi? Her büyük alet için (fırın, çamaşır makinesi, buzdolabı vs), yeni bir sigorta ile direkt 2.5mm yeni bir hat çekmem gerekiyor mu sizce?

2- Yeni prizler lazım, ama malum oraya bir hat yok. Eskisini direkt duvarın içinden uzatıcam. Bazı duvarlar delikli tuğla, o kısım tamam ama bazı duvarlar dümdüz beton. Burayı nasıl halledeyim, 1-2 cm derinliğinde yol mu açayım? Yoksa o iş sıkıntı mı?

3- Kaç prize yeni bir sigorta lazım kısmını nasıl hesaplıyoruz? Zaten en fazla TV, saç kurutma makinesi vs. bağlanır yeni prizlere, buralardaki hattı yenilemek yeterli olur mu? Yeni hat çekeyim mi?

4- Duvarın birini kırarken içinden bu junction box dedikleri bağlantı kutusu çıktı. Bi yerden kablo geliyo ama dışarı giden bişey yok. Ne bu?

5- Eski tesisatı komple unutup, baştan sıfır tesisat yapsam daha mı rahat olur? Yoksa eskisini yenileyip genişletmekle uğraşayım mı? Duvar kırmaya, sıva çekmeye alıştım, vaktim de bol, daha iyi olacaksa böyle yapayım?

+ her türlü tavsiyenize açığım. Teşekkürler.

 
1- az değil aslında 2-3 odalı evler için yeterli, değerler doğru olsun yeterki. Ha gönül ister ki her alete bir sigorta gitsin ama hem masraflı hem yorucu, en başta yapılsaydı olurdu.

2- duvarı avuç taşlama ile beton diski takıp keseceksiniz gerekli cm ölçülerinde, boruyu ve kabloyu döşeyip tekrar sıvayacaksınız.

3- bence hattı yenilemek, uygun kalınlıkta yeni kablo çekmek, yeni priz ve yeni sigorta takmak yeterli. nihayetinde burası bir ev, saatlerce saç kurutma makinesi çalışmayacak. ki çalışsa da doğru kablo ve sigorta ile sıkıntı olmaz.

4- zamanında planlanmış ya da yedek olsun diye konulmuş olabilir, bu iyi bir şey gelen hat işinize yarayabilir.

5- Eski kabloların ucuna yeni kablo bağlayın ve çeke çeke her kabloyu yenileyin. prizleri ve sigortaları da yenileyin.

ekstra bir sorti gerekli ise yeni hat çekersiniz, ama zaten var olan hattın kanallarını kullanmak size yeterli. kanalın/borunun eskimesi önemli değil, sadece kabloları yenileyin.

Bu arada eski kablolar da belki yeterlidir, kesitleri kaç mm mesela? bir foto var mı?
  • John Bloor  (07.04.23 10:35:16) 
6 sigorta az değil ama kontrolü daha iyi sağlamak için arttırmak mümkün. kişisel tercih.
oda oda ayrılabilir,
buzdolabı için olan ayrılabilir vs.
bir evde, prizler ve aydınlatma ayrılmıştı mesela.
junction box dediğin buat sanırım? belki o odaya başka hat çekilecekti ama vaz geçtiler?
beton duvar dediğin yerdeki kısım çok uzun değilse kablo kanalı ile de geçebilirsin.

asıl sorun bence şu; tam olarak neden elektrik tesisatını değiştirmek istiyorsun? sadece sigorta sayısı yüzünden mi yoksa bildiğin bir kusur var mı?
yoksa tesisatı koruyup yeni prizler mi koymak istiyorsun?

ben yeni prize ihhtiyaç olan bir oda için, duvarın dış tarafındaki prizden içeriye delik açtım ve oradan hat çekip, oda içerisinde dolaştırmak için de süpürgeliğin içini kullandım. çok az bir yeri kırarak hallolmuştu.
  • kisa  (07.04.23 10:41:21) 
Benim tavsiyem böyle bir ise girisecekseniz geleceği de düşünüp yapın.

Yani ileride elektrikli araç ya da güneş enerjisi vs dersiniz belki güneş enerjisini stoklarsiniz vs derken farklı altyapı gerekebilir.
Benim de aklımda böyle bir tık eski ev alıp yenilemek var tabi ben elektrik ekipmanlari satan sirkette olduğumdan hepsini oradan alacağım enerji stoklama dahil. Bundan ötürü sistemi yenileme fikri hep kafamda.

Ben olsam böyle de düşünürdüm madem bir işe girişildi.
  • logisticsmanager  (07.04.23 10:50:23) 
@john bloor, fotoğraf yok, ama prizler 2.5 mm, lambalar 1.5 mm. Kabloları yenileyeceğim de işte aklıma takılan şey priz sayısının artması durumunda yeterli olup olmayacağıydı. Sigortalar 16A bi de.

Ya şimdi şunu düşünüyorum, mutfakta fırın, bulaşık makinesi ve buzdolabı toplam 7kW güç kullansa, 2.5 mm kablo yeterli olur mu? E daha kombi var? Sadece orayı 4 mm yapsam nolur? Sigortayı da 32A yaparım? Mutfak hemen girişte olduğu için mesafe de kısa sigortaya.

@kisa, buat evet. Youtube'dan ingilizce tutorial izleyip öğrenmeye çalıştığım için Türkçesi gelmedi aklıma :D Değiştirmeyi isteme sebebim yeterli olup olmayacağını hesaplayamamam. Ev eski (30 yıllık), ilk tesisat duruyo üstünde. Yeni prizler de ekleyeceğim, hazır el atmışken yenileyeyim dedim.
  • plutongezegendegilmi  (07.04.23 11:09:50 ~ 11:11:18) 
1-yeterli sayılır, gücü yüksek olan cihazları ayırmışlarsa tamamdır.
(çamaşır mak, bulaşık mak, elektrikli fırın v.b)
Aydınlatma için 1,5mm, priz için 2,5mm kesitinde nya kablo kullan.

2- yeni prizler için en yakın priz kasasına veya ek buatına boru atın,
beton yüzeyler kolon kiriş değilse boru gömülecek kadar hilti ile kırın yoksa biraz kırıp kabloların direkt gömün.

3- standart hesapta priz başına 300watt üzerinden linyede toplamda 7 priz olabilir, bu hesapta aynı anda tüm prizler tam güçte çalışmayacağı öngrüldüğü için için yeterlidir. Bu sebepten yüksek akım çeken cihazlara direkt ayrı hat çekilir, ayrı sigortaya bağlanır.
Tek faz 230V,16a sigorta için 3500watt güç gibi düşünebilirsin.

4- kabloyu takip etmek lazım, eski tesisattan kalma, iptal edilmiş bir hat olabilir. Yedek bırakılmış olabilir, sigorta panosuna veya başka buatlara bakıp nereye gidiyor, bir yere bağlı mı kontrol etmek gerekir.

5-Uzman görüşüm; kablo kesitleri kurtarıyorsa yüksek güç çeken cihazlar ayrılmışsa, topraklama düzgün yapılmışsa, sigorta kutusunu yeniler, priz bağlantılarını kontrol eder, ilave prizleri mevcut hatta eklerdim.
  • sealth  (07.04.23 11:22:25 ~ 11:35:37) 
Prizler 2,5 mm lambalar 1,5 mm ise kesit yeterli bence.

Şöyle yapın; bir prizi sökün mesela, arkasındaki kablonun açıkta olan ucunu yani yaklaşık 1 cm kadar kesin. Sonra kablonun dışını yine 1 cm kadar sıyırıp bakırı gözlemleyin, canlı ve sağlıklı görünüyorsa değiştirmeye gerek yok.
  • John Bloor  (07.04.23 11:54:33) 
Ek not: neyi nasıl yapmışlar / ben nasıl yapayım diye bakarken şuna danışıyorum: www.emo.org.tr

Güzel yazmışlar he.
  • plutongezegendegilmi  (07.04.23 11:58:02) 
Update geçeyim:

- Varolan kabloların hepsini değiştirdim. Çekince geliyorlar, zor bi iş değilmiş.

- Yeni prizler ve genel olarak hat çekmek için "avuç taşlama" kullanmaya götüm yemedi, çok sakat bi alet, kendimi keserim dedim ve hilti ile devam ettim.

- Eski priz yuvalarını tenekeden yapmışlar. Plastik olanlarla değiştirdim.

- Sigortayı komple değiştirdim, odalara göre ışık / priz olacak şekilde böldüm. 5 sigorta vardı, şu an 15 tane var.

Toplam maliyet 3000 lira civarında oldu. 20-25 saat de zaman harcadım. Haftasonu hilti çalıştırdığım için komşunun biriyle papaz oldum, ama sonra kendisine sütlaç ısmarladım ve barıştık.
  • plutongezegendegilmi  (02.05.23 17:21:02) 
[]

Pointer hokkabazlığı

Elimde parametre olarak pointer alan bi fonksiyon var. Şöyle bişey:

func myFunc(var *type)

Bende bu fonksiyonlardan milyon tane var. Şimdi ben her zaman dışarıdan gelen "var" değişkenini kullanmak istemiyorum, bazı fonksiyonlarda aynı tipten yeni bir obje kullanmak istiyorum.

Fonksiyonun ilk satırında

var = new(&type) diyip yeni bi obje yaratabilirim. Ama bu durumda bu değişken bir pointer olduğu için, değişkenin değeri değişecek ve bu da diğer fonksiyonlara etki edecek. Bunu istemiyorum.

var2 = new(&type) dersem de fonksiyonların içinde "var" olan her yeri "var2" olarak değiştirmem gerekecek, bunu da istemiyorum çünkü çok iş.

Aklıma gelen çözüm: fonksiyon imzasından bu "var *type" kısmını kaldırıp, her fonksiyonun ilk satırına

var = getVar()

gibi bişey koyup factory pattern'ına dönmek. Regex kullanacağım için tüm codebase'de bu değişikliği kolayca yapabilirim. getVar() içinde de, fonksiyonun çağırıldığı yere göre yeni obje yarat / eskisini tekrar kullan vs. işlerini handle edebilirim.

Ama daha güzel, daha temiz bir çözüm yöntemi aklına gelen varsa önerilere açığım.

 
Fonksiyona bazen null gonderme sansin yok mu?


  • lapaz  (04.04.23 17:41:35) 
bu soruyu tekrar okuyacagim fakst yakaladigim birkac keyword ile function pointer aranan şey gibi geldi bana.


  • sparkle kiddle  (04.04.23 18:37:23) 
@lapaz, evet bazen null gönderebiliyorum, ama içeride update edersem side effect olur yine.

@sparkle kiddle, factory derken kastettiğim oydu aynen. direkt "var" göndermek yerine, yerine göre uygun "var" dönen fonksiyon göndereceğim.

bugün full yattığım için uğraşamadım bununla ama bakalım yarın neler olacak :)
  • plutongezegendegilmi  (04.04.23 23:43:02) 
[]

Anahtarı olmayan çelik kapı kilidi nasıl değiştirilir?

Kapının iki kilidi var, alttakinde sıkıntı yok ama üsttekinin anahtarı kayıp.

Kilidi değiştireyim dedim. Vidasını falan söktüm, ama kilit yerinden çıkmıyor. Anahtarı olsa açık konuma getirip çekince çıkması lazım ama o ortadaki metal kısım tutuyor kilidi kapının içinde.

İnternetten baktım millet kilidi penseyle iki sallayıp kırıyor, o da olmadı. Kilit mi sağlam kapı mı sağlam artık hangisiyse hayvan gibi abanmama rağmen kıramadım kilidi.

Çilingir çağırıp açtırabilirim evet. Ama kendim yapayım desem bunun başka bir yöntemi var mıdır?

 
Kirmak tek care sanirim. Ben de coook ugrastim bi turlu kiramadim. Cilingiri cagirdim:

Sa
As
Su kilit kirilcak
Tamam abi
10 sn sonra
Tamam abi


Kendimi asiri beceriksiz hissetmistim. Baska yontemi yok da iste kirmayi becerebilmek lazim. 10 saniye + 10 yil
  • another satisfied lover  (26.03.23 19:39:53) 
Büyük ihtimal kırılacak yeri sabitliyorlar ondan sonra kuvvet uygulayıp kırıyorlar.
Sen sabitleyemiyor olabilirsin olmazsa çilingire sor püf noktasını bazısı uğraşmamak için anlatıyor.

  • kararsızataletfilozofu  (26.03.23 20:46:18) 
[]

Golang niye yeterince popüler değil?

3-4 yıldır go yazıyorum ve bu yüzden biraz yanlı düşünüyor olabilirim ama bence çok iyi bir dil. Ama bu kadar iyi olmasına rağmen çok az şirket/kişi tarafından kullanılıyor gibi geliyor bana. İş ilanlarına falan bakıyorum arada, bi Python / JS ikilisinin 100'de 1'i kadar bile ilan yok.

Halbuki geçen ay işte şöyle bi şey oldu. Şimdi bizde mikroservisler var, her birini başka başka dillerde yazmışlar. Bi tane servis JS'te yazılmış. Benim de orada bişey değiştirmem gerekiyordu, elim değmişken Go'da baştan yazdım. 300 MB ram tüketen servis 250 KB ram kullanmaya başladı. Doğal olarak bu servis için ayrılan sunucuların %90'ını kapattık, şirketin bu iş için sunucu masrafı AYLIK 5000$'dan 500$'a düştü. Çok iyi değil mi? Bunun gibi 2 tane iş yapsam bedavaya geliyorum şirkete.

Öğrenmesi falan da çok kolay bi dil. JS öğrenmek, iyi JS yazmak çok daha zor bi iş bence. O zibilyon tane edge case'i öğrenmek yerine temiz temiz ilerleyebiliyorsun burada.

Mesela Java'da yazılmış bi servis vardı. Oturdum onu da baştan Go'da yazdım. Derlenmesi ve çalışmaya başlaması 30-40 saniye sürüyordu, şu an 5 saniye sürüyor. Maddi bi getirisi var mı bilmiyorum ama güzel bi ilerleme bence.

Ek bir soru: bu konuyu paylaştığım yöneticim dedi ki "maliyet kısmak için çabalama, onun yerine para getirecek iş yapsan daha iyi olur, 10 bin $ tasarruf ettireceğine 1000 $ gelir yaratsan şirkette daha çok adın duyulur". Sonrasında da beni yeni deneysel projesinde React yazmaya ikna etmeye çalıştı.

Niye böyle? Yöneticinin bu cevabının, orijinal soruyla bir alakası olduğunu hissediyorum ama bağlantıyı tam kuramadım.

 
ek soruya cevap

patronların ticarete bakış açısından ötürüdür bu. sizin kafanızda hepsi aynı ancak onlara göre aynı değil. büyük geminin kaptanı olmak küçük gemiyi iyi yüzdürmekten daha muteberdir onlara göre.
  • sert siyah krom  (23.03.23 10:46:13) 
Bence bunun birkaç sebebi var:

- Günümüzde server maliyetleri vs. çok düşük artık. Mesela maliyeti şu kadar kıstık JS'te Go'ya geçerek yazmışsın ancak diğer birçok dilde bu kadar dramatik fark olmayacaktı.

- Go developerı çok az. Bir app yaparken en büyük maliyetlerden biri developer maliyeti ve Go developerı çok az olduğu için daha pahalı o yüzden birçok şirket için ilk tercih değil.

- Başlangıçta birçok projede scalability noktası o kadar düşünülmüyor. O yüzden ilk etapta işin hızlı çıkması ve çalışır hale gelmesi daha önemli. O yüzden Go daha çok artık bir noktaya gelmiş çok userı olan şirketler için önemli hale geliyor. Mesela benim şu anki çalıştığım şirkette bazı servisler Laravel'le yazılmış. Zamanında bu mantıklı gelmiş ancak şu anda on milyonlarca use olduğu için scale etmesi zor ve maliyetli. O yüzden içerideki birçok projeyi Go'ya geçirmeye çalışıyoruz.
  • synthetic a priori  (23.03.23 10:48:01) 
Bence arkasında google'ın olması da biraz güven sorunu yaratıyor. Bir çok projeyi saçma kararlarla terk ettiler. JS, Python vs community desteği çok güçlü olan diller.

Bir seminerde google'ın go'yu kendi bünyesinde çalışan javaya adapte olmakta güçlük çeken junior & medior developerları kullanmak, onlara daha az para ödemek için geliştirdiğine dair bir şey dinlemiştim. Yani dili yaratmalarının arkasındaki sebep teknik bir sorunu çözümektense maddi bir fayda yaratmak olduğunu söylüyordu.

Yönetici ekipler genelde en iyi teknolojiyle, inanılmaz performans veya verimlilikle çalışmasını çok umursamıyorlar. Onlar için çalışır halde olması yetiyor. Çoğu büyük firmada inanılmaz eski teknojilerle, kötü yazılmış kodlar bazı servislerde aktif olarak kullanılıyor.
  • elvan abeyiylegezse  (23.03.23 14:34:28) 
arkasinda topluluk destegi az. bunun yaninda akademide egitim dili olarak kullanilmamasi da buna etken. java ve python universitelerin bir cogunda egitim dili. javascript ise front-end tarafta nerdeyse tekel olmus bir dil. bu dillerin yillardan beri gelen agirligini yenmek guc.

ama golang da microservice mimarisinde etkin ve gayet iyi bir sekilde topluluk destegini arttiriyor, populerligi artiyor. cok da iyi bir dil ayni zamanda.
  • emrahday  (23.03.23 16:05:15) 
  • hayirsiz  (23.03.23 16:22:47) 
biz sirketce cok plugin kullaniyoruz kodlarimizda
o bir sorun go'ya gecememek adina
bir de compile isi, hepsini compile ediyorsun ya her seferinde, ufacik degisiklik yapsan bile o dert.

Bazi servisleri Go ya gecsek mi dedik?
.net 7.0 ile ASM geldi biliyorsundur, yani bazi string isleri, ASM sayesinde c++ dan bile hizli oldu,
biz .net 7.0 dan devam ediyoruz
medya, video isleri de c++ da hala, oradan yazip c# da kullan diyoruz
Bazi konsol uygulamalarini GO ya tasiyalim bari dedik, stream analiz gibi, orada da .net 7.0 nin platform bagimsiz hali isimizi gordu

cloud tabani da olan, tv ve yayincilik yazilimi yazan alman sirketi burasi, ingiltere ofisindeyim ben de
  • Corc  (23.03.23 18:23:26 ~ 18:30:58) 
[]

Ev tasarım / tadilat

Selamlar, bi sürü uğraşın ardından nihayet bi ev alabildim. Evin konumu şekli şemali güzel, ama içi berbat bi halde. Yani tesisat vs. iyi ama görüntü kötü. Dolayısıyla evin içini komple baştan yaptırmam gerekiyor.

Bu iş için Ankara'da tanıdığınız bildiğiniz anahtar teslim çalışan iyi bir iç mimar var mı? Ya da genel olarak iç mimarla çalışmayı tavsiye eder misiniz?

Elimden iş geliyor, şu an oturduğum evin yarısını falan yıkıp baştan kendim yaptım. Ama gördüğüm kadarıyla işçilik ucuz, asıl maliyet malzeme. Benim de vaktim kısıtlı epey. O yüzden kendim uğraşmaya değer mi kararsızım. Eğer "değer tabi" derseniz, tasarım hakkında fikir edinmek için nerelere bakayım?

 
Paran varsa iç mimar iyidir tabi. Ufkunu açar.
Ama ben parayı kaliteli Usta'dan yana kullanırdım. Daha yeni yaptık bizde tadilat ve tek önerim ustanın (elektrik, sıhhi tesisat, parke, boya, vb) ucuzuna kaçma. Her pahalı usta da iyidir diye bir şey yok ama işinin ehli adamı bul fiyatına bakmadan onunla çalış.
İşin zor Allah kolaylık versin.
  • etna  (18.03.23 15:00:45) 
ankara'da sözlükten turk kasi var, bu işleri yapıyor. bence bir mesaj atın. selamımı söyleyin indirim yapar.


  • malheiros  (18.03.23 16:08:02) 
Ben de @turk kasi derim, kendisine haber verdim. Sözlükten mesaj attı size.


  • deadwampir  (19.03.23 10:46:40) 
[]

Otel Rezervasyonu

için hangi platformu kullanıyorsunuz?

Edit: yurtiçi


 
Vpn+Booking


  • Kaleci Saçlı Forvet  (04.01.23 10:53:11) 
Trivago veya Google'ın yönlendirdiklerinden istediğim oteli hangi site daha uygun fiyata sunuyorsa onu kullanıyorum. Zaten hepsi büyük, güvenilir web siteleri oluyor.

VPN'den booking'e girip otel rezervasyonu yaparsam otele gidince Türk Vatandaşı olduğum için sorun çıkabileceğinden korktum hep ama bu tamamen benim kafamda uydurduğum bir şey de olabilir.
  • michael_knight  (04.01.23 10:55:57) 
michael_knight hiçbir sorun çıkmıyor hocam ben en az 10 defa bu şekilde rez. yaptım, buradan da yapan olmuştur muhakkak bi sorun olmuyor yani, selamın aleyküm-aleyküm selam deyip gidiyorum hep hoş geldiniz diyorlar. Bu yöntemi denemek isteyen ama sıkıntı yaşayabileceğini düşünenler olursa diye kullanıcı deneyimi olarak belirteyim ben de asdasda


  • Kaleci Saçlı Forvet  (04.01.23 11:01:04) 
küçük otelse fiyatları çeşitli platformlardan araştırıp direk otele ulaşıyorum. ets den şu fiyat buldum daha uygun olursa direk sizden yapayım diyorum kabul ediyorlar. bi acentacı olarak yaptığım adilik ama yapcak bişey yok.


  • entropik  (04.01.23 11:16:39) 
vpn ile booking
ets
bazen de doğrudan oteli aramak
  • paintov  (04.01.23 11:28:41) 
Şimdiye kadar sadece bir kere aracı kurumdan yaptım o da fiyatta baya avantajlıydı. Hep oteli arar pazarlık yaparım.


  • etna  (04.01.23 14:21:30) 
ETS.

Özellikle uçak bileti çok ucuza geliyor genellikle ETS üzerinden.
  • pispinti  (04.01.23 14:48:32) 
[]

Ev alayım mı? Hangi evi alayım?

Şimdi benim kenarda yıllardır "dandik 1 ev" parası kadar param duruyor. Ama paranın miktarı artsa da ederi hep "dandik 1 ev" oluyor :) Enflasyonla mücadelede fena tokat yedim yani.

Neyse dedim ki bu böyle olmayacak madem bi ev alayım. Ufak bir piyasa araştırması sonucu ortaya çıktı ki elimdeki seçenekler şunlarmış:

1- Aylık gelirin 1/3'ü kadar ödemesi olan bir kredi çekip, güzel bir semtte ufak (80-90 m^2, 2+1) bir ev almak.

2- Yine aynı miktarda kredi, ama daha "kötü" bir semtte büyük (160+ m^2) bir ev almak.

3- Krediyi ya da peşinatı düşürüp, yine "kötü" semtte daha ufak bi ev almak.

Önemli noktalar:

1- Evde oturacağım. Yatırımlık evim var ama başka şehirde. Kira getirisi vs. bi faktör değil yani.

2- Aslında bana kalsa 2. seçenekten giderdim, evin büyüklüğü önemli bence ama hanım bir arkadaş var, kendisi o semtte oturmak istemez diye düşünüyorum. Bi zarf atayım dedim ama "niye bana soruyorsun" diye bi kontra atakla sorumu savuşturdu.

3- Kenarda bi miktar param yine kalsın istiyorum (3. seçenek o yüzden var), çünkü kenarda bi 6 aylık maaşın bulunuyor olması iş hayatında atar gider yapma alanı açıyor insana. O lüksü kaybetme konusunda çekincelerim var.

4- Aile, eş, dost, akraba desteği gibi opsiyonlarımız yok. Para sabit yani.

Karar veremediğim için sizlere sorayım dedim. Tabi illa ev almak zorunda da değilim, "1 sene bekle, piyasalar düzelecek" diye düşünüyorsanız (veyahut görmediğim başka bir seçenek varsa) lütfen onu da belirtin.

 
ben opsiyon 1'den yürürdüm. ancak full kredilendirmez, dediğiniz gibi 6 aylık bir bütçeyi kenara koyup kredilendirerek bu opsiyonu tercih ederdim. enflasyon artıyor, dolayısıyla ne kadar kredilendirirseniz o kadar kara geçersiniz diye düşünüyorum. tüm full nakitimi eve gömmezdim. ben de yeni araba değiştirdim. kredi çektiğim miktarin daha fazlası bende vardı ama kredi çektim, çünkü max 6 aya kuşa dönücek zaten. ben de elimdeki yatırımı (altın veya döviz) bozmamış oldum.
opsiyon 2 yerine 1'i de şu sebeple tercih ederdim, zarf attığınız arkadaş kendisine göre plan yapılmasını istemiyor anladığım kadarıyla ki öyle cevap vermiş. o cevaptan sonra ben de ısrarcı olmaz, kendime göre plan yapardım. büyük ev her türlü dert; temizlik, aidat, faturalar vs. tek kişi yerleşecekseniz eve, bence sosyallik, ulaşım, muhatap olduğum insanlar önemli. medeniyet maalesef semtten semte çok değişebilen bi konu, benim kişisel tercihim bu olurdu.

  • sirkelimon  (28.12.22 14:54:04) 
kesinlikle 1.
semt çok çok önemli bir kriter.

  • sta  (28.12.22 15:02:27) 
içinde oturacağın için bence hanım arkadaşınızın yorumu daha önemli olacak :) bunu kesinlikle gözardı etme, semt çok önemli (yani goptan fatih’e geçersin sorun değil de göztepe’den fatih’e geçersen epey mutsuz olursunuz)
keza ev büyüklüğü konusu da çok subjektif. ben nispeten merkezi ama çok küçük bir evden yana seçim yaptım, evet büyük ev daha konforlu ama merkezi olması hem değer kazanma hem hayat kalitesi açısından çok önemli.
tüm parayı eve gömmemek ve mümkün olduğunca kredi çekmek bence de mantıklı.

yatırımlık ev alacaksan 5 sene içinde sattığında hayvan gibi vergi çıkacağını unutma. yani 5 yıl satmayacağın bir yatırım planı yapmanı öneririm.

özetle bence mutlaka hanım arkadaşın ikna olmasını sağla derim bir noktada. bence paradan daha önemli bu genel mutluluğun açısından.
  • roket adam  (28.12.22 15:02:31 ~ 15:03:28) 
@sirkelimon, arkadaş kendisine göre plan yapılmasını istemiyor değil de, daha "resmi" bir beklentisi var, ben erteliyorum o işi biraz :) Yoksa benim için semt çok farketmiyor çünkü zaten Ankaradayım, araba var vs.


  • plutongezegendegilmi  (28.12.22 15:03:50 ~ 15:46:24) 
güzel semtte ufak ev.

ayrıca 90 mt2 ufak mı ya :D
  • benaslinda  (28.12.22 15:17:06) 
hocam büyük ev alırsınız ama komsularınız kotu olursa o evde kalmak zulum olur bence. yine de ankarada evler o kadar büyükken, 90 metrekare evde yaşamak da zor olur :/


  • damba  (28.12.22 15:36:07) 
aynı ikilemde kalıp, kötü semtte, oldukça güzel bir site içerisinde büyük ev aldım.
zaten her yere arabayla gidip geliyoruz. gayet de mutluyuz.

bu arada bahsettiğim site tipi 850 katlı siteler değil. oralarda komşuluk da olmaz, keyif de olmaz. 2.5 yıldır bu sitedeyim, yiyip içtiğimiz ayrı gitmeyen komşularımız var. yılbaşını beraber kutlayacağız mesela.

daha düşük katlı sitelerde, büyük hatta bahçeli eve bakabilirsiniz.
  • teritori  (28.12.22 15:46:10) 
bence burada çok belirsizlik var.
ankara için semtin "kötü" veya "iyi" olması çok geniş bir yelpaze.
yaşanacak ama çok kaliteden ölmeyen bir semt olabilir.

ya da mesela iyi semt neresi?
reşit galip üzeri mi, cinnah mı, kırkkonaklar mı?
herkes kırkkonaklar'a bayılıyor ama bence pek iyi bir semt değil.
diğer yandan, kesinlikle mis gibi yaşanacak bir yer tabii ki.
bunlar çok göreceli.

bir de şu ekonomide ev almak ne kadar doğru bilemiyorum.
evet, her an her şey daha da yükselecek, yükseliyor ama parayı eve gömmek, ev kredisine girmek vb. gibi süreçler için de ortam pek uygun değil gibi.
alırsan da bence minimum nakit, maksimum kredi kullanmalısın.
elinde olabildiğince nakit tutmak her zaman daha mantıklı geliyor bana.

ayrıca hanımcılıktan yanayım, evi almadan kesin onay almalısın.
sadece mutfağı beğenmedi diye evden nefret edebilir.
"niye bana soruyorsun?" dedi diye kafana göre takılıp sürpriz falan yapmaya kalkma yani :)
en kötüsü "kendime ev alıyorum, sen de gör" diye götürüp göster ne olursa olsun.
ya da 2-3 seçenek arasından hangisini seçmen gerektiği konusunda yorum alıyormuş gibi yap ama muhakkak göster.
  • blatta hiberna  (28.12.22 15:50:45) 
Hocam şimdi kötü semtin ne derece kötü olduğuna bağlı. Ankara için, sincan, mamak, keçiören gibi yerlerde bence yaşanmaz. Hatta orada villam olsa bile oturmazdım. Çankaya’da olup nispeten ucuz yerlerse belki olabilir. Cevizlidere, gökkuşağı mahallesi gibi yerler çok pahalı değil ama semt olarak kötü de değil. Ben olsam güzel bir semtte 2+1 tercih ederdim. ama işte kötü semtte büyük ev parasına çayyolu, bilkent, çukurambar gibi yerlerde 2+1 de alınmıyor


  • Erestor  (28.12.22 16:14:30) 
1- küçük ev, iyi semt. aynısını 3 sene önce yaptım çok mutluyum. 3 çocuk planlamıyosun 2+1 80 metrekare ev yeter artar, küçük ama kullanışlı bir ev bulursan her türlü sığarsın eve. ama semt çok sıkıntı.


  • entropik  (28.12.22 16:34:43) 
Küçük ev +1 arastirmissinizdir ama devlet bankaları kredi vermiyor. 300k maksimum.


  • Mcfly  (28.12.22 20:51:42) 
Ayrıca ev fiyatları bence dolar bazında pik yaptı. Dolar bazında %30 geri çekilme beklerim ben.


  • Mcfly  (28.12.22 20:54:08) 
[]

Zam alacak mıyım??

Şimdi ben yeni bi işe başladım kısa bi süre önce, işe girerken bi miktar parada anlaştık, ama yılbaşında zam alacak mıyım, ne kadar alıcam, ne yapmam lazım falan bilmiyorum, kafam karışık.

Kafa karışıklığının temeli de şu: şirket diyor ki biz zammı yılbaşında yapıyoruz, sonra da yıl boyunca ara zam falan yapmıyoruz. Bunun istisnası yok. Çok sıkı görünüyorlar bu konuda.

Aldığım para da şu an için bana yetiyor ama yine %80 enflasyon olursa yetmez, o yüzden yılbaşında bu işi sıkı tutmam lazım.

Fakat şirketin onboarding süreci o kadar kötü ki, daha hala doğru düzgün bi iş yapmadım. Normalde girerim, bi ay hayvan gibi kasarım, ondan sonra da pazarlıkta elim güçlü olur diyorum ama olmadı, çünkü ortada iş yok.

Üstelik Aralık'ın ortasındayız ve kimse benimle zam falan bişey konuşmuyor?? Ocak'ta mı konuşulur bu? Beklediğimden düşük gelirse ne yapmam lazım? "Sen zaten yeni başladın" deyip düşük zam yapmaya çalışırlar mı?

Büyük şirketlerde bu işin normali nedir bilmediğim için soruyorum.

İstifa etmek de çok istemiyorum açıkçası ama para gelmezse mecbur iş aramaya başlıycam tekrardan.

 
bazı şirketler üçün beşin hesabını yapmaz, bordrodaki herkese dönemi gelince zammı yapar. bazıları böyle üç lira beş lira kar ettiğini düşünür. şirkete, hr'a açıkça sormaktan başka çare yok. benim arkadaş çok yüksek bir maaşa global bir şirkette müdür olarak geçti. 1 ay sonra %100 zam geldi adam köşe oldu, direktörü yakaladı. işe alırken doğru maaş verilmezse böyle dengesizlikler de olabiliyor, çünkü zam globalden geliyor.


  • gabe h coud  (13.12.22 15:54:26) 
Hocam Aralık'ta başladıysan bekleme ama onun dışında başladıysan muhtemelen az da olsa zamlanır.


  • lcha  (13.12.22 16:03:10) 
Dostum normal şartlar altında q4'te işe giren adama ocakta zam yapmazlar. 1 yılı doldurduktan sonraki ilk zam döneminde zam alırsın.

Ama bence bir sormakta fayda var. Kartları açık oyna ve sor derim.
  • roket adam  (13.12.22 16:11:18) 
Kasım ayından beri işe alım yaptığımız personellere 2023 zamlarını öngörerek alım yaptık. Yılbaşında şirket öngörüden farklı bir zam yaparsa yeni gelen arkadaşlarda aradaki farkları alacaklar.


  • prezarlatif  (13.12.22 16:34:38) 
eğer zam yaparlarsa senden memnunlardır ve kalmalarını istiyolardır. eğer zaten yeniysen ve zam yapmak istemiyorlarsa, kısaca git demektir bu. her sene hemen hemen herkesin basına gelebilen şeyler.


  • koela  (13.12.22 17:24:34) 
Zam almazsin buyuk ihtimalle son aylarda ise girenler zaten ocak sonrasi baslamis gibi maasla ise alinir.

Eger fark olursa ve senden memnunlarsa seneye bir sekilde maasini duzeltirler.
  • kuzey li  (13.12.22 19:10:58) 
[]

Tavşan ayağı nereden bulunur?

Bugün anneannemle gözleme yaparken eskiden tavşan ayağı kullandığını (komşunun oğlu ava gidince getiriyormuş), hamur yağlama için iyi olduğunu ama artık bulamadığını falan anlattı.

İnternette baktım satılmıyor gibi bi yerde. Kasaba falan mı gideyim, nereden bulunur bu?


 
Petshoplara sorabilirsin


  • baba553  (03.12.22 19:00:33) 
aklıma direkt büyü yapmaya çalışacak düşük iqlu insanlar geldi. köyde falan yaşamıyorsanız bulmak zor


  • anais  (03.12.22 19:05:10) 
Silikon fırça neyinize yetmiyor da zavallı tavşancığın ayağını istiyorsunuz?:)


  • PhoenixRising  (04.12.22 00:12:54) 
o büyü tutmuyor, kurbağa bacağı daha faydalı.


  • goodz  (04.12.22 00:23:39) 
bu soruyu her yerde sorma bence.


  • carisch  (04.12.22 02:14:22) 
Öncelikle büyük t.k geçiyorsun gibi geldi kasap filan ama yine de düzgün cevap vereyim sadece ve sadece ava giden insanlardan bulabilirsin. Köylerde hala tavşan avına çıkan var muhtarlar biliyordur kimde bulacağını.
Başka bir yerde bulduysan da ordan acilen uzaklaş (tavşan ayağı bulunan yer ya büyüdür ya ayin).

Silikon fırça önerimdir.
  • kaptan maydanoz  (04.12.22 02:40:13) 
[]

Kaliteli tişört nereden bulunur?

Eskiden kalan 3-5 tane tişörtüm var, lisedeyken almıştım bunları (15+ sene önce) hala giyiyorum. Ne baskısı soldu ne kumaşı dağıldı falan, hayvan gibi iyi tişörtlermiş.

Etiketine baktım ama Tayca bi şirket adı çıkıyor, Google'da da bulamadım bişey, kapanmış herhalde şirket.

Şimdi benzer kalitede tişört arıyorum ama bulamıyorum. H&M, koton, kaft vs. epey dandik kalıyor bunların yanında.

Ek olarak, %100 pamuk ve "heavy cotton" diye kalın bi kumaş türü kullanıyorlar. Böyle giyince omuzlar tam oturuyor ama beli falan sarmıyor, güzel dökümlü bi duruşu var.

Affix falan güzel ama onlar da 70-80 € olmuş, bi tişörte 1500 lira vermek de istemiyorum açıkçası.

Tekstil cennetinde yaşamıyor muyuz ya, yok mu şöyle 300 liraya falan güzel tişört?

 
ben geçen ceza infaz kurumları satış yerinden aldım. mağazada +200 olan basic tişörtü 30 liraya aldım. %100 pamuk ve ince değil, baya kalın.
ankaradaysanız istanbul yolunda yerleri var.

  • tolgan  (01.12.22 11:20:50) 
@tolgan, hocam "o kadar suriyeli aldık, niye ucuz tişörtümüz yok" diye espri yapacaktım ama sonra uygunsuz olur diye vazgeçmiştim. Sen direkt mahkum emeğinden açmışsın kapıyı. Teşekkür ederim tabi ama güldüm :D


  • plutongezegendegilmi  (01.12.22 11:25:20) 
decathlon'un quechua nh500 tişörtlerini ben beğeniyorum. (gerçi benim giydiklerim bir iki sene öncenin modelleri, şimdi stokta gözükmüyor)

www.decathlon.com.tr
  • inheritance  (01.12.22 11:40:41) 
ds damatta guzel kumasli seyler buluyordum ben. rengi solmayan likrali yumusacik esofman, tshirt vs. onun disinda agir pamuk kumas demissiniz belki lacoste, th gibi markalar olabilir


  • ala09  (01.12.22 12:40:03) 
ontrailstore'daki tişörtlere bi bakın isterseniz, ben çok memnunum.


  • amelie poulain  (01.12.22 16:04:11 ~ 16:04:47) 
Ontrail +1.


  • vedatchilipeppers  (01.12.22 17:10:10) 
Ontrail'den devam ediyorum. Duyuruda bahsettiklerim kadar iyi değil ama baya iyi yine.


  • plutongezegendegilmi  (19.02.23 11:43:32) 
[]

Telemarketing'de çaldırıp kapatma dönemi mi başladı?

Ya bu "evsiz internet kalmasın"cı arkadaşlar level atlamış.

Arıyor, numarayı da tanıyorum artık, açıyorum, karşıdan ses seda yok. 10-15 saniye karşılıklı susuşuyoruz, sonra kapatıyor telefonu.

Amaçları ne? Zaten bir şey satamıyoruz diyip dümdüz tacize mi döndüler? Ahizeye üflemem mi gerekiyor?

200 civarı numara engelledikten sonra pes etme noktasında geldim resmen.

 
sizden karşıya ses gidince, operatöre aktarıyor. ses gelmezse kapatıyor. bankaların çağrı merkezleri falan da öyle. büyük ihtimalle operatör boşa beklemesin müşteri hazır olunca bağlansın diye yapılan bir şey.


  • malheiros  (23.11.22 15:08:49) 
Para cezasi kestirin her farkli no ya. Sikayet 10 sn suruyor. Ceza alip almadiklarini da goruyordunuz. 45 ten fazla no ya para cezasi kestirdik


  • sekerler diyarinda bir ruya  (23.11.22 15:37:44) 
@sekerler diyarinda bir ruya, nereden şikayet ediyorsunuz?


  • plutongezegendegilmi  (23.11.22 15:47:44) 
e-devlet - ticari elektronik ileti şikayet sistemi.
ben de 5 senedir falan her spam sms/eposta/aramayı şikayet ediyorum, onlarca ceza kesildi.

  • orient blue  (23.11.22 16:09:09) 
Numaraları tek tek değil de NoPhoneSpam (f-droid.org) ile numara patternlerini engelliyorum artık. Mesela +90850*, +90216990*, +90212990*, +90212945* ve +90312890* şeklinde bir liste ciddi ölçüde azalttı bana gelen dolandırıcı aramalarını.

Aslında arayankim.net tarzı bir siteden hakkında yorum girilmiş tüm numaraları scrapeleyip büyük bir dolandırıcı veritabanı oluşturabilsek süper olurdu da mümkün tüm telefon numaralarını sitede bruteforce mantığıyla aratmak dışında bir yol göremedim. Onunla da uğraşmadım.
  • aloha snackbar  (23.11.22 22:06:56) 
[]

Kurumsal şirketlerde işler böyle mi yürüyor?

Şimdi yıllardır <10 elemanlı startuplarda çalışıyordum, "kurumsal şirket" konseptini unutmuşum. Yüzlerce çalışanı olan yeni bi yerde başladım, garip garip şeyler oluyor, sizde de böyle mi yoksa buraya özgü durumlar mı diye bi sorayım dedim.

1- Şirket içinde kullanacağım tüm hesapları açmaları haftalar sürdü. Şimdi hesaplar var, ama hala bana kimse bi iş vermiyor. Napıcam ben diyorum, takıl kafana göre diyorlar.

2- Hiç iş olmamasına rağmen mesai saatleri konusunda acayip bi hassasiyet var. Geçen bi yere gidicem diye erken çıktım, yöneticim trip attı "keşke haber verseydin" diye. Zaten işim yok napcan beni diyorum, olsun sen söyle yine de diyo.

3- "Açıkta priz görürseniz parmağınızı sokmayın, elektrik çarpar" gibilerinden bir iş güvenliği eğitimi verdiler. Baya ciddilerdi. Sonrasında sınav falan yaptılar. Geçer not alamazsam tekrar eğitim alacakmışım.

4- HER GÜN birden fazla toplantı var. Ama belli bi konusu yok bunların. Herkes birbirinin halini hatrını soruyor, bir önceki toplantıda konuşulan şeyler tekrar söyleniyor, sonra toplantı bitiyor. Ertesi gün yine aynı konuyu konuşuyorlar, kimse bi karar almıyor, "tamam not aldım" diyo yönetici. Not aldın da napıcaksın? Cevap yok. Toplantının süresi var, sonuna kadar oturuyor herkes ortada bi konu olmamasına rağmen.

5- Maalesef yazılımcıların kalitesi çok düşük. Adamın son 2 ayda yazdığı kodu baştan sona refactor ettim. Oturdum bi sürü test falan yazdım. PR açtım "LGTM" diyip onaylamışlar, sıfır yorum. Nolcak şimdi? Bi itiraz, bi naptın nettin gel anlat hele diyen falan yok. Normalde 10 satır kod yazsam 15 tane öneri/yorum gelirdi, ne yapacağımı bilemedim.

Ortam bu mu yerli ve milli büyük şirketlerimizde?

 
100 bin kişilik şirkette çalışıyorum.

1-bugun basliyor diye sisteme girsem temiz iki hafta sürer bilgisayar bulmakti, bütün girisleri acmakti vs.

2-sirkete bağlı. Çok ünlü fmcg firmasında calistim, kart sistemi vardı. Dakika hesaplanır ona göre maaş verilirdi. Su an çalıştigim yerde ortam rahat. Sirkete bagli biraz, hatta şirketin ofisine de bağlı. Bizim her ülke ofisi böyle değil. Hatta fransa'daki başka ofisler bile böyle olmayabilir.

3-evet. Bazen öyle egitimler oluyor ki (sistem üzerinden) her soruyu cevaplayana kadar yapman lazım. Bir ara eu chain transactions diye bir test geldi, ofisce resmen kopya ceker olduk bunun cevabi ne ya diye. Baya zorluydu. Is güvenliği özellikle üretim olan yerlerde çok ciddi. Fmcg firmasi kimya fabrikasiydi, iki gün egitime gitmek zorunda kalmistim.

4-malesef. Bazen sabah 9dan başlıyorum aksam 4e kadar sürekli toplanti. Bitmiyor vallaha.

5-yorum yok. Yazilimcilar ile cok az muhatap oluyorum. Genelde hintli ekip hit or miss. Bazıları efsane, bazıları bu nedir arkadaş oluyor.
  • logisticsmanager  (23.11.22 00:47:17) 
50 den fazla şirketin denetimine gitmiş, tr nin en büyük holding inin şirketlerinden birinde çalışıyorum.

1 hiyerarşi çok yüksek. Dolayısıyla çok normal.

2 mesai saatleri konusu hep hassas. 17:30 da bitiyorda 17:30'dur. 17:29 hep hatırlanır. İş olmasa bile 1.izinden sonra 2.si yasal şekilde izin kullanma prosedürü ile alınmadıysa sıkıntı çıkarır.

3 eğitim çok önemli, hep ciddiye alınmalı. Her yerde. Çünkü sizi tanımıyorlar, herkes sizin gibi kalifiye olmayabilir.

4 toplantılar da mesai saati gibi. cidden verimsizlik hat safhada.

5 çünkü parçalara ayrılmış durumda. İşin özelinde uzmanlık aranıyor.

Bütün maddeler için ortak yazıyorum bunı: kurumsal yerler çok büyük. Ve kontrol sağlanabilmesi adına prosedürlerle süreçler bağlanmıştır. Follow the route yaparsınız. Prize sokmayın denilmesi söylenir ve bunu duyarsınız. Mesaiye uyum ve izin alarak çıkış denir, buna uymanız beklenir. Bu sayede o yapıda herkes arasındaki düzeni koruyabilirler.

Ufak işletmelerde bunun kontrolü kolaydır. Yönetmek kolaydır. Ancak kurumsalda 17:30 öncesi hayat böyle.

Daha iyi önerileriniz varsa öneri sunma platformları toplantılarında bunları anonim yada doğrudan paylaşabilirsiniz. Verimli toplantı yada konu ilgilerinde ilerleyebilirsiniz.
  • baldan kaymak  (23.11.22 00:56:11) 
Hep böyle değil. Çok etkili çalışan, hızlı karar alıp uygulayan çok kurumsal şirket var. Huzur olanı görmedim ama kompleks yapı beraberinde gereksiz stresi de getiriyor. Göze batmayan gizli işsiz çok sayıda olabilir.

Bizde mesela minimum toplantı. Az ama süper kalifiye çalışanla maksimum verim.
  • gabe h coud  (23.11.22 01:16:49) 
Aynen dediginiz seyler oluyor


  • optimistbakunin  (23.11.22 07:13:19) 
Evet aynen her şey yazdıgınız gibi. Bir de bazı tiplerle karşılaşırız dersin bu adam nasıl okulu bitirmiş de buraya kadar gelmiş.

İşlerin erken biter birkaç saat erken gitmek istersin, yöneticinin ensesine şaplak yapıştırmıssın gibi muame görürsün.
Verimliliğin şirketin kapısından girerken ve çıkarken okuttuğun personel kartının her ikisi arasındaki süresiyle hesaplanır.
Toplantılar genelde toplantı yapmış olmak için yapılır.
Türkiyede böyle gidiyor işler
  • limonlu eksi  (23.11.22 08:08:32) 
25k çalışanlı yerli bir kurumsal kere kurumsal bir şirkette çalışıyorum. gözlemlerim şu şekilde.

1) onboarding süreçleri çok yavaş işliyor ve bazı işlemler siz işe başlamadan tetiklenemiyor sap/sf girişleri vb. bu durum bürokrasi ile de birleşince hesapların açılması tam verimli çalışmaya başlama 2-3 haftayı buluyor. yöneticiler de acil üzerinize almanız gereken bir iş yoksa önce ortama adapte olmanızı bekliyorlar. iş belli bir zaman sonra yığılır.

2) evet, zaman yönetimi sisteminiz vardır her şeyi oradan yapmak en doğrusu.

3) ben üretim sektöründe çalıştığım için her şey çok ciddi 8 saat isg eğitimini sonunda sınavlı ciddi bir şekilde yapıyoruz 2-3 senede bir.

4 ve 5 bizde yok varsa da haberim yok. IT'ye ait sorunlar olabilir.
  • a darkness coming  (23.11.22 08:19:19) 
1. hesapların açılmasının uzun sürmesi normal.
2. net haksızsın. öyle kafana göre "elimde iş yok ne de olsa" diyip çıkıp gidemezsin.
3. mutlaka birisi parmağını prize sokmuştur ki bu eğitim veriliyordur. her şeyi geçtim İSG eğitimi yasal bir zorunluluk.
4. toplantı olayında haklısın. lüzumsuz toplantılar gerçekten dünyanın en sıkıcı şeyi.
5. sektörü bilmediğim için yorum yapamadım ama genel olarak bir "salla başı al maaşı" durumu olduğunu sezinliyorum.
  • teritori  (23.11.22 08:53:13) 
Welcome to jungle


  • hlt1985  (23.11.22 10:04:27) 
Hangi sektor


  • optimistbakunin  (23.11.22 11:52:50) 
hepsi çok doğru. 2 de sen yerden göğe haksızsın bu arada, şirketle değil etikle ilgisi var, sadece trip yiyerek sıyırdıysan iyi.


  • kenarortay  (23.11.22 12:25:45 ~ 12:26:28) 
Pandemi dönemi iş değiştirdim herkes evden çalışıyordu. Bilgisayarım daha hazır değilmiş, işe giriş işlemleri için gittim ik sunumu, imzalar vs derken yarın ofisinize geçebilirsiniz dediler. (40k+ çalışanlı yerli holding) ama çalışacağım ofiste kimse yok herkes home office. Bilgisayar da yok. Müdürüm aradı, sen memleketine dön hazır olunca gelir alırsın bilgisayarı diye. 2 hafta sürdü bilgisayarın gelmesi. Mesaiye gelip boş boş bekleme durumum bile olmadı. Aile evine dönüp yatmaya devam ettim.

Is aktarımı teams ten olacaktı haliyle. Bilgisayar geldikten sonra teams yetkisinin verilmesi de 3 hafta sürdü. İse başladıktan sonra ilk "ben bir şey yaptım" diyeceğim şey 3 ay sonraydi, hazırlaması 5 dk süren bir Excel raporu.

Bugün 1.5 yıldır aynı yerde çalışmaya devam ediyorum. Hala fırsatını buldukça müdürüme daha fazla iş ve sorumluluk istediğimi, canımın sıkıldığını iletiyorum. Bu süre zarfında 2 genel şirket zammı, bir de performansımın "iyiliği" sebebiyle özel zam aldım. Ekstrem dönemler hariç günde 70 80 mail atarak günü bitiriyorum. Genel olarak elim hızlı ve Excel hakimiyetim sebebiyle aynı işi yapan insanların saatler sürer dediği şeyleri dakikalar içinde bitirebilmemden kaynaklı boşluğa düştüğümü düşünüyorum. Yani bundandır herhalde, yoksa herkes çok yoğunum diye ağlarken benim canımın sıkılıyor olması çok mantıklı gelmiyor. Ağlayanlara benden sonra başlayanlar da dahil.

Çok yoğun çalışan sürekli mesaiye kalmalı bir şirketten geldim. Belki oranın temposuyla iş hayatına başladığım için yadırgıyorumdur, normali budur kestiremiyorum. Haftada 4 gün fix mesaideydim, sabah 7:45 akşam 21.00 şeklinde
  • materyalist imam  (27.11.22 00:46:28) 
[]

Ucuzundan residential proxy önerisi

Ayda 15 milyar civarı request atacağım bi proxy servisi lazım.

Test etmediğim için bilemiyorum tabi ama bi kaç bin IP'lik bi havuz olsa daha güzel olur.

Ayrıca IP'lerin AWS / DO gibi bilinen servislerin bloklarında değil de random lokasyonlarda olması gerekiyor.

En ucuz 100.000 req / 0.1 $ civarı bi teklif alabildim. Aylık 15.000 $ ediyor. Bana daha ucuzu lazım :)

Var mıdır önerisi olan?

 
emin değilim ama ddosify.com'a bakabilirsiniz.


  • false pretension  (08.11.22 00:28:36) 
@false, hocam sağolun ama load testing yapmıyorum :(


  • plutongezegendegilmi  (08.11.22 00:33:30) 
[]

Çıplak gözle gördüğünüz hayvanlar

Nelerdir?

Hayvanat bahçesi, pet shop ya da safari vs. gibi spesifik yerleri saymıyorum. Günlük hayat içinde nelere denk geliyorsunuz? Mesela şu hayvanlardan hangilerini gördünüz:

- Tilki
- Ağaçkakan
- Bülbül
- Ateşböceği
- Çakal
- Sincap
- Kartal / Akbaba / Atmaca

Nereden aklıma geldi? Haftasonu bahçedeki narları topladım, ama çatlamış olanları kuşlar yesin diye dalında bıraktım. Bugün bi çıktım, cennet papağanı, bülbül vs. bi sürü kuş gelmiş.

Sonra bi düşündüm eskiden yukarıdaki hayvanları görüyordum yılda bi kaç kez, ama bayadır hiçbirini görmüyorum. Yaşadığım yer maalesef şehrin çok içinde kaldı.

Sizde durumlar nasıl?

 
Sincap gördüm. Askerlik yaparken kışlada ağaçkakan gördüm sanırım. Görünce aklıma geldi. Kışlada her gece kirpi görüyordum. Meğer gece ortaya çıkan bir hayvanmış.


  • dissendium  (31.10.22 20:20:33 ~ 20:23:11) 
kirpi, tilki, çakal bahçede gördüm.

sincap, bülbül, ağaçkakan edirne'de askerliğim sırasında her gün görüyordum.

yılan, akrep vs. de gördüm de onları saymaya gerek yok. hepsinin tek ortak noktası betondan uzakta görülmüş olmaları.
  • a darkness coming  (31.10.22 20:21:11) 
saydığınız hayvanlardan akbaba harici hepsini doğada gördüm. ek olarak sayısız yaban domuzu, akrep, yılan, yengeç, kokarca, ceylan, dağ keçisi ve iki kez ayı gördüm. ikinci ayı görüşümde tek başıma kamp yapmayı bıraktım.


  • coldegezenkutupayisi  (31.10.22 20:24:06) 
her akşam yaban domuzları inip çöplerden karınlarını doyuruyor görünüşleri korkutucu fakat ürkek hayvanlar
www.hizliresim.com

  • freebird5406_2  (31.10.22 20:25:16) 
Dilovası köyler bölgesi ve yalova da ki şantiyelere gelip giderken, saha da gezinirken sürekli domuz, tilki, sincap, atmaca,tavşan, bir sürü farklı türde kuş, kirpi, yılan, gelincik ve fare çeşitlerini görüyorum.

Köyde kurt, ayı, sansar, çaylak da görmüşlüğüm var, yer bolu.

evimim bahçesinde kirpi ve kaplumbağa görmüşlüğüm var şehrin içinde biryer.
  • sealth  (31.10.22 20:30:58 ~ 22:13:12) 
@freebird, valla hocam akşam çöp atmaya çıkınca bunu karşımda görsem direkt topuklarım.


  • plutongezegendegilmi  (31.10.22 20:41:27) 
Sivas'ta tilki, ateş böceği ve çok sayıda kirpi görmüştüm. Tilki çok güzel hayvan ama :)


  • stejerners  (31.10.22 20:47:20) 
yaban domuzu ve kirpi çok gördüm, yaban domuzları bizim evin oraya da çok iner hatta konu komşu yazın yemek atıklarıyla beslerdi (eski evmizde).

Sincap hiç görmedim ve çok istiyorum görmek ya. Çok sevdiğim bi hayvan ama hiç göremedim :(

Listedeki diğer hayvanlardan bülbül ve ağaçkakandan emin değilim, diğerlerini görmedim. Mesela alakasız ama hiç yıldız kayması da göremedim şu ana kadar. Yani bi iki kez denk geldi bulunduğum ortamda orada da hep aa yıldız kaydı görmedin mi durumuna maruz kaldım :(
  • nundu  (31.10.22 20:51:40) 
Sincap birkaç yıla kadar İstanbul'un göbeğinde Yıldız Parkı'nda bile görülebiliyordu, kedi köpekten soyları tükendi herhalde sürekli gidiyorum hiç görmüyorum son zamanlarda.

Tilki ve tavşan bu yaz birkaç kere gördüm Muğla'da ve Trabzon'da akşam vakti arabayla ıssız yollarda giderken.

Değişik değişik kuşlar da görüyorum ama bülbül neye benzer bilmiyorum pek. Geçen sene çok güzel bir ak balıkçıl görmüştüm büyüleyici bir şekilde uçuyordu tek başına.

Büyük yırtıcı kuşlardan da bir iki tanesini gördüm yakın zamanda ama hangisidir bilmiyorum.

Geçen yıl yine Muğla'da dağ yolunda oklu kirpi görmüştüm. Beni en çok heyecanlandıran anlardan biriydi yoldan karşıya geçiyordu ve epey (bir kuzu kadar vardı) heybetliydi.

Bir de 2010 yılında Amerika'da ücra yerlerde bisiklet sürerken devasa bir kuş görmüştüm. Dinozor gibi bir şeydi çirkin ama kanat açıklığı çok genişti. Bir akbaba türü olabileceğine karar vermiştik uzun araştırmalar sonucu.

Yine Amerika'da ayı da gördüm şimdi @cooperr'ın cevabında görünce hatırladım.
  • chicha_v2  (31.10.22 21:34:33 ~ 21:40:33) 
yasadigim yerde yabani hayvan bol, aracla gezerker gorduklerim:

tilki - malesef birini otobanda telef ettim.
agackakan
atesbocegi - 30 sene kadar once karadeniz gezisinde gormustum, sonra bir daha gormedim, inanilmazdi.
sincap - bol
geyik - bol, kapinin onunde gozgoze geldigim cok oldu.
kokarca
ayi
yaban tavsan
  • cooperr  (31.10.22 21:36:10) 
Tilki daha gecen gun gorduk, sincap bu mevsimde pek olmuyor ama parklarda bolca gorulur zamaninda. Bunlar disinda balikcil/turna, kugu, ordek, nar bulbulu de bolca denk geliyor. Bir de arada tavsan denk geliyor.


  • sertac akin  (31.10.22 21:39:00) 
atmaca, istanbul, kendim yakaladım, 4-5 gün besledim, sonra bağını kopardı uçtu gitti, 25 sene önce falan.
sincap; bursa (istanbulda da var ama görmedim daha)
tavşan; istanbul - şile
tilki - istanbul - şile ve diğer şehirlerin köy yollarında gezerken
ateşböceği - istanbul - maltepe (eskiden vardı artık yok)
domuz - istanbul - bahçeköy/hacıosman civarında
köstebek - istanbul polonez köy (ölmüştü)
leylek - bursa
  • selam  (31.10.22 21:51:26) 
Baykuş, Sincap, Yaban Domuzu, Çakal, Tilki, Yılan, Kırlangıç, Köpek Balığı, Yunus, Ahtapot, Akrep, Çiyan, Sıçan, Kırkayak, şu şeffaf kertenkelelerden
Barcelona’da Parakeet gördüm zilyon tane. Bizdeki sokak köpeği gibiler.

  • gabe h coud  (31.10.22 23:57:42) 
batman'da yaşıyorum.

çok kirpi görüyorum.

serçe, kumru, güvercin, saksağan, ebabil... bunları her gün görüyorum. baykuş nadiren. kış mevsimde de mutlaka karga. artık martı da görebiliyorum. son on-on beş senedir batman'da habitat kurdular. eskiden yoklardı.

sincap görmüşlüğüm var ama çok değil. tilki görüyorum. kedi ve köpek allah'ın emri zaten. iki su samurunu yüzükleri vakit izlemiştim. yaban domuzuyla da karşılaştım.

bir de sivri kulaklı kediye benzer fakat kediden çok daha büyük bir hayvan görmüştüm. vaşak demek istiyorum ama emin olmadığım için bir şey demiyorum.
  • the guy from batman  (01.11.22 00:17:20) 
160.000 nufuslu bir adada yasiyorum. Bu listedeki hayvanlardan akbaba ve bulbul haric hepsini haftada birkac kez gorebiliyorum. En son kisin kumsalda yuruyus yaparken kar baykusu gordum. Cok ozel bir andi. Onun disinda fok goruyorum. Buyuk mavi balikcil goruyorum. Rakun goruyorum. Bir kere kunduz, birkac kez de geyik gordum.


  • thetruenorthstrongandfree  (01.11.22 03:45:54) 
Tilki, domuz, baykuş, ateş böceği, ağaçkakan.
Bu arada hepsini aynı yerde (Hadımköy-Nakkaş yolu civarı) görüyordum ve geçen hafta gittiğimde toki bölgeyi dümdüz yapmış üzerine mobilyakent şantiyesi kurmuştu.

  • hebanon  (01.11.22 10:12:05) 
ateş böceği küçükken görmüştüm. yılana çok denk geldim ormanda.
kirpiler geceleri çıkıyor ortaya eskişehirde.
tilki ve sincap egenin ilçelerinde gördüm. yaban domuzu keza milli parkta çöpleri karıştırmaya sahile geliyor.

kuşları çok ayırt edemiyorum. kargagilleri ayırt etmeye çalışıyorum birbirinden.
  • unalub  (01.11.22 11:37:14) 
Günlük hayatta bir ton kus goruyorum. Simdi kopegim oldugu icin cok daha az goruyorum, gelmiyorlar yakina. Avci kuslari sehir icinde de goruyorum.

Tilkiyi daha gecen hafta yasadigim yere 20 m uzaklikta gordum. Buyuk bir sehrin gobeginde yasiyorum Almanya´da.

Sincap her gün. Tavsan her gün.

Kedi bazen.
  • buf-e kür  (01.11.22 13:07:15) 
Cddebostan sahilde papağanlar var, 40 sene öncesinin İstanbul'unda Emirgan'da bülbül görmüştüm, ama yoktur herhalde. Yine 15 sene önce Tarabya'daki Alman konsolosluğu yazlık rezidansının bahçesinde ateşböcekleri vardı. Bir de geçen hafta Atlıköşk'ün bahçesinde sincap gördüm. Bunlar İstanbul'un orta yeri.
Kırsala çıktınız mı tilki, kirpi, çakal, kartal, şahin görürsünüz, ben gördüm. Türkiye'den bahsediyorum.
ABD'de geyik, akbaba, bolca ağaçkakan, turnamsı su kuşları görüyordum.
  • SiyamkedisiZorro  (01.11.22 14:29:31) 
Bu arada şirketin kampüsünde bir ara tavşan vardı.


  • SiyamkedisiZorro  (01.11.22 14:30:24) 
[]

Yazılımcılar: siz de bunalıyor musunuz? (burnout içerir)

Şimdi ben bi 13-14 yıldır kod yazıyorum. Bunun ilk yarısı amatör / hobi işiydi, son yarısı profesyonel.

Amatör takılırken çok mutluydum. Bok gibi kod yazıyordum ama ne istiyorsam onu yazıyordum, çok da eğlenceli projeler çıkıyordu. Mesela daha ortada websockets yokken http 1.0 "keep-alive" header'ını abuse edip canlı sohbet uygulaması falan yazmıştım. Kodu kötüydü ama kendisi güzel bi projeydi yani. Bayadır böyle şeyler yap(a)mıyorum.

İşe başladıktan sonra da günde oturup 2 bin 3 bin satır kod yazdığım, hayvan gibi üretken olduğum zamanlar oldu. Çünkü kod yazma işinden keyif alıyordum yani. İlk işe girdiğimde "ya evde bedavaya yaptığım iş için bana para veriyorlar, üstelik kahve de hazır" diye güle güle gidiyordum ofise.

Fakat arada nolduysa bunaldım. "Challenging" iş yapmıyor da değilim. Yazdığım kodu milyonlarca insan kullanıyor, bütün projeyi benim tasarladığım da oldu, ekip kurdum, junior yetiştirdim, sıfırdan "şirket kültürü" oturttum. Zaten her allahın günü yeni bir teknoloji deniyorum / öğreniyorum. Yani bir monotonluk da söz konusu değil.

Ama bir endpoint daha yazmam gerekirse monitörün böğrüne bıçağı saplayacak noktaya geldim. İşin bitmiş hali kafamda çok netken, yazılacak kodu satır satır anlatabilecek haldeyken oturup klavye tuşlarına basma zorunluluğu beni çok yoruyor :)

Kaldı ki şu an kullandığım tech-stack de aşırı "cutting-edge", TR'de millete anlatıyorum "bunu bunu böyle yaptık" diye, insanlar daha adını bile duymamış. Yani kötü / yetersiz teknolojilerle uğraşmak da mevzu değil. Teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanıyorum.

Kafayı kırıp serada sebze meyve yetiştiriciliğine geçmeden önce bi şans daha verip, yine kod yazacağım ama normalde hiç alakamın olmadığı bi alanda işe başvurdum. Mülakatta aşırı kibirli bi şekilde "ben bu kodu yazmak istemiyorum ama şöyle şöyle yaparsın hallolur" dememe rağmen istediğim paranın 1,5 katını verip işe aldılar. Bakalım neler olacak, inşallah 2 ay sonra kovulup kimseyi utandırmam :)

Genel olarak böyle bi iç dökeyim dedim. Sizde durumlar nasıl? Benzer süreçlerden geçip toparlayan (veya toparlayamayan) oldu mu? Tavsiyelere de açığım.

 
Tavsiyeleri dinlemeye geldim.
Bana da böyle oldu, evden çalışmadan dolayı böyle olduğunu düşünüyorum. Pandemiden dolayı senelerdir evdeyim (kalıcı remote’uz artık) ve bence bu yüzden burnout oldum. Ofis ortamını çok özledim :(

  • mya  (27.10.22 01:27:17) 
bi fırtına gelir serayı telef eder
kodların yedeği var, var di mi?!

klavye tuşlarına basma zorunluluğu beni çok yoruyor> siz söyleyin o koda döksün, ciddiyim, yok mu onun teknolojisi, çıkmadıysa siz yapın voys rikıgnayzink
  • comp  (27.10.22 03:18:14) 
Valla 10 sayfa olsa okurdum hocam ne güzel yazmışsın ya.

Tavsiye vermek haddime değil ama ben olsam Challenge yapmaya devam ederdim hocam. Şu an çalıştığınız yerde kullanılan bir teknolojiyi baştan sona değiştirmek gibi ya da şirketi belli bir alana yöneltmek gibi. Böyle zor ama yapılabilir şeyler. Yeterli örnek veremedim ama sen demek istediğimi anladın.
  • sassot  (27.10.22 04:04:43) 
hocam sizin hobiye ihtiyacınız var. ben karnıyarık seviyorum ama sadece ve hep karnıyarık yesem bayar. sizdeki de aynı hesap. odağınızı başka şeye yönlendirecek, vaktinizi bi şekilde alacak bir hobiye, başka bir zaman geçirme aracına ihtiyacınız var.
şimdi işten ayrılsanız ve sera açsanız, siz zaten özlersiniz kod yazmayı, seviyorsunuz çünkü.
olaydan tamamen kopmadan ama artık baymanızı da önleyecek şekilde bir hobi bulmanızı tavsiye ederim, hatta mümkünse bilgisayar başında olmasın. spor yapın, sosyalleşin vs.
  • sirkelimon  (27.10.22 09:37:49) 
10 yıllık yazılımcı olarak ben de aynı hevesle yazmaya devam etmediğimi söyleyebilirim.
Ama sanırım ilk heves her konuda böyle zamanla geçiyor. Örneğin ilk ehliyet alışımda hevesle araba kullanışımın birkaç sene sonra "aman arabayı birisi kullansın" seviyesine evrilmesi gibi. Juniorlara işi anlatıp, yapılanı kontrol edeceğin bir çalışma şekli de belirlenebilir. Yazılım işini yapacağım diğer bir çok işten daha fazla sevdiğimi kendime söyleyip, bu iş dışında uğraşlarla kendimi eğlendirmeye çalışıyorum. Çünkü sıfırdan bir işi öğrensem bir süre sonra ona da hevesim geçecek gibi geliyor.

  • alaimisema  (27.10.22 09:37:58) 
tech leadlik yapabilirsin, piyasada sadece mevcut developerları yönlendiren, ona işi gösteren ya da system design aşamasında rol alan çalışanlar mevcut. neredeyse hiç kod yazmadan ama işten de kopmadan devam edebiliyorlar. gerçi bu tecrübede birisi zaten bunları biliyordur ama..

yine basit bir tavsiye github copilot kullanabilirsin rutin kod blokları yazarken.
  • nuisance  (27.10.22 09:59:26) 
Aha aynı ben, yaş 40, 18 yaşımdan beridir yazılımcıyım.

aynısının tıpkısıyım, eskiden iş yerinde çalıştığım kadar birde evde çalışırdım, dünya yansa haberim olmazdı. çok keyif alıyordum, sonra proje lideri oldum, takım lideri oldum vs.

kod yazmaya üşenir hale geldim.

Yeniden eski heyacanı uyandıran hobilerim var artık, makine falan yapıyorum evde, (printer, lazer vs.), biraz mekanik, biraz yazılım falan baya eğleniyorum.

Yukarıdaki durumu anlatacak sayfalarca yazarım ama ona da üşeniyorum :) kısaca buna "hayat" diyelim.

o eski heyecanlı halimizle şimdi ki halimiz arasında çok fark var, sorumluluklarımız değişti, önceliklerimiz değişti, endişelerimiz değişti.

Yeni bir konu üzerinde araştırma yapıp öğrendikçe gaza geliyorum. sonra geçiyor.

aklıma geldi; takım olarak çalışıp, böl, yönet yöntemine alıştıkça evde tek başıma bişi yapmak zor gelmeye başlamıştı.
  • selam  (27.10.22 10:53:50 ~ 10:59:34) 
Merhaba,
20 yildir profesyonel olarak yazilim isindeyim, buyuk kismi kod yazmakla gecti hala da yaziyorum.

Oncelikle bu tarif ettiginiz sey burnout degil. Rutine baglamis, sizin icin basit gelen isleri sikici buluyorsunuz ve useniyorsunuz. Benim ve cevremde cok uzun suredir kod yazan insanlarin sikca basina gelen bir durum. Nacizane gorusum onunuzde 3 yol var.

Birincisi bilmedigniz yeni teknolojileri deneyerek rutinden kurtulmaya calisabilirsiniz. Yillarca sizin de dediginiz gibi end-point yazdim durdum daha sonra reactive ve fonksiyonel programlayi denedim. Bu paradigma degisimi ilk basta beni zorladi dogal olarak fakat rutinden kurtardigi ve farkli bir dusunce yapisi ile calismayi gerektirdigi icin motive etti.

Ikincisi, kod yazmayi daha genc arkadaslara birakip isin daha abstract tarafina yogunlasmak. Yazilim mimari gibi calisabilirsiniz fakat burada da kod yerine dokuman, sema hazirlamak gerekli. Calistiginiz organizasyonun yapisina gore vaktinizin buyuk cogunlugunu diger ekiplerle konusup sistemi tasarlamak, bunu kod yazanlara aciklayacak dokumanlari, semalari hazirlamak ve code reviewlar alacak.

Ucuncusu ise populer acik kaynak kodlu yazilimlara katki vermeye calisabilirsiniz. Ben de iyi kod yazdigimi dusunurdum ta ki apache projelerine pr acip kabul ettirmeye calisana kadar. Hem muhendislik hem de takip calismasi konusunda bildiginiz cogu seyi sorgulamaniza sebep olabilir. Aradiginiz challenge'i size sunabilir.
  • whisky  (27.10.22 13:09:47 ~ 14.11.22 13:22:17) 
hangi birinie katılsam bilemedim bile.

amatörken her hafta yeni proje yapıyordum ve çok mutluydum.

şimdi en basit uygulama için bile o kadar bunalıyorum ki.

ve genel olarak bunalıyorum, çok bunalıyorum. kendimi öldürmeyi ible düşünüyorum artık.
  • tchuck  (27.10.22 13:13:14) 
Henüz bunalma evresine geçmedim 4 seneyi dolduruyorum ama bir gün bunalırsam yazılımı bırakırım diye düşünüyorum. İnsanın her zaman b planı olmalı, tek hayatımız var.


  • kaptan maydanoz  (27.10.22 15:08:00) 
Ben de benzer durumdayım, hatta bu sene sınava girip veterinerlik okumayı düşünüyorum. Doğayla iç içe olmak, hayvanlarla uğraşmak istiyorum. En azindan doğaya katkım olsun diyorum. ;) Bilgisayar bir süre sonra yoruyor insanı her açıdan.


  • stejerners  (27.10.22 15:23:36) 
aradığınız terim "yabancılaşma". ekonomik olarak bu terimi en iyi marx tanımlıyor kısaca ve kabaca anlatacak olursam: önceden bir ayakkabıcı yaptığı ayakkabıyı kendi üretir ve satardı, ortaya çıkarttığı ürün onu temsil ederdi, ve bir müsteri memnun olduğunda da bunun hazzını yaşardı. günümüzdeki işlerin tamamı büyük bir ekibin ortak çalışmasını gerektirdiği için ortaya çıkan şey hiç kimseyi temsil etmiyor, o yüzden de insan bir süre sonra yaptığı işte anlam bulamamaya başlıyor.

psikolojik olarak yabancılaşma ise bir şeye fazlaca maruz kalmaktan kaynaklanıyor. bal yiyen baldan usanır durumu yani.

Yaptığınızda anlam bulacağınız bir şey, bir hobi edinmek (benim için bu kod öğrenmek isteyen çocuklara bir dernek aracılığıyla mentörlük yapmak olmuştu), hayatınızın ve sizi tanımlayan şeyin sadece işinizden ibaret olmadığını fark etmeniz, gerekirse bir süre ara vermeniz faydanıza olabilir.

Ayrıca biliyorsunuzdur zaten ama klavye kullanmaya üşenmek için de github copilot :)
  • elvan abeyiylegezse  (27.10.22 18:51:45) 
[]

3 Boyutlu Zekam Sıfır

Gavurlar buna spatial intelligence gibi bişey diyorlar sanırım. Bende hiç yok. Sıfır.

Bugün arabanın sileceklerini değiştiricem, yarım saat uğraştım yerine denk getirip de takamadım. En son bütün olası kombinasyonları hesaplayıp sıradan brute force yöntemi ile denerken 20. denemede falan denk getirebildim, ancak öyle oldu.

Bi keresinde odada koltuk vardı, başka odaya koyucam, çıkartamıyorum bi türlü kapıdan. Yani o koltuk odaya girdiyse bi şekilde çıkabilmesi de lazım. Ama döndürüyorum, çeviriyorum yok, kapıdan sığmıyo. Sonra kız arkadaşım geldi tek seferde çıkardı.

Bi keresinde de buzdolabını merdivenlerden indiremediğim için camdan aşağı iple sarkıtmıştım. Halbuki yine aynı merdivenden çıkıp geldiğine göre aynı şekilde inebilmesi lazımdı, ama olmadı.

3 boyutlu bi objeyi hangi yöne çevirince ne şekil alacağını canlandıramıyorum kafamda. Yani günlük hayatta bi şekilde idare edebiliyor olsam da ara sıra canımı sıkıyo bu iş.

Küçükken aslında şu uygun deliğe uygun objeyi atmalı oyuncaklarla da çok oynadım ama niye böyle oldu bilemiyorum cidden.

Var mıdır bunu bu yaştan (30) sonra geliştirmek için yapabileceğim bişey?

 
Solidworks yükle, çizim yap.


  • dissendium  (25.10.22 17:57:26) 
Gözlerinizden biri diğerine göre bozuk görüyor olabilir mi?
Gözleri tek tek kapatıp bir deneyin.

  • michael_knight  (25.10.22 18:14:03) 
@michael_knight, tek gözde ufak bi görme kaybı var. Yani elle deneyince ben farketmiyorum ama göz doktorunda bi aletle ölçmüşlerdi, orada söylemişlerdi.

Hiç düşünmemiştim sebebinin bu olabileceğini.
  • plutongezegendegilmi  (25.10.22 18:17:24) 
Gözlerinizin biri bozuk olduğu için derinlik algınız oldukça zayıflamış. Derinlik algısı zayıf insanların sakarlıkları çok fazladır. Sağa sola çok fazla çarptıkları için vücutlarından morluklar eksik olmaz. @michael_knight nokta atışı tespit yapmış, göz doktorunda gerekli ölçümü yaptırın, aksi bir sorun yoksa uygun gözlüğe başlatacaktır.


  • zaman ilac degil insanlar unutkan  (25.10.22 18:49:57) 
Benim 3 boyutlu zekam hep 100 diğerleri düşük çıkar bugüne kadar tek faydası ipliği iğneye tek seferde geçirebilmem oldu :)


  • mirty  (25.10.22 19:31:12) 
Benim gözünün birinde çok fazla görme kaybı olmasına rağmen 3 boyut yeteneğim çok iyi. Hatta geometri öğretmeniyim. Görme kaybı da tabii ki etkendir ama asıl sebebin hem pratik hem genetik olduğunu düşünüyorum ben. Küçük objelerde sıkıntı çıkmamış çünkü her şekilde çevirip görebiliyorsunuz büyük objeyi tam olarak göremeyince kafanızda bütünleyemiyorsunuz.


  • rodeocu  (26.10.22 07:28:42) 
hocam bunu geliştirmenin en iyi yolu lego'larla oynamak. bu yaştan sonra da etkisi olur bence. temel algınızı lego ile bir süre geliştirdikten sonra 3d çizim programlarına geçersiniz. şu an anlattığınız hali ile çizim programına girişsseniz işinize yaramayabilir.


  • shadowfollower  (26.10.22 08:00:39) 
hobi olarak marangozluk deneyin
biraz da pratik eksikliğinden
araba silecekleri için youtube'dan nasıl yaptıklarına bakmak lazım

youtubedan dans hareketlerini tekrar etmeye çalışmak yine başka bir egzersiz
  • bir soru sorcam  (26.10.22 09:38:31) 
[]

Blockchain teknolojisine yatırım yapılır mı? (coin almak değil)

Ya ben sözde yazılımcıyım ama bu coin vs. işlerine hiç girmedim. Teorik olarak biliyorum ama oturup kod yazmamıştım hiç.

Bi kaç haftadır bakıyorum ufak tefek şeyler yazdım, acayip keyifli bi olaymış.

Ne diyorsunuz, bu alana girilir mi? Mantıklı olur mu? Yoksa çok mu geç kalındı? Veya alan ölü bir alan mıdır?

 
Senin dedigin sey soyle, ahsap isine girilir mi? Yoksa gec ni kalindi.

Teknoloji ile ne urerebildigin onemli hicbir teknoloji eskimez. Teknoloji urunleri eskir.
  • duyurukullanıcısı  (13.10.22 21:41:00) 
Valla yazılımcı olsam çoktan girmiştim şahsen o işlere. Twitter'dan tobbykitty.eth hesabını takip edebilirsiniz teknolojisi konusunda baya bilgili bir Türk kardeşimiz.


  • uvcray  (13.10.22 22:51:03) 
[]

W8 Formu Nedir?

ABD'de bi şirkete başvurdum. TR'den remote çalışacağım. Bana böyle bi form vereceklermiş, vergi işleri için bunu dolduracakmışım falan.

Fakat internette bi türlü düzgün bi bilgi bulamıyorum. Ne kadar para isteyeceğime karar vermek için de bu formu doldurursam kime ne kadar vergi ödemem gerekeceğini bilmem lazım. Bi yer diyor ki %30 ödemen gerekiyor, öbürü "ben %5 ödüyorum" yazmış falan. Kaos resmen.

Var mı daha önce bu formu dolduran? Bu şekilde çalışırken vergiyi hangi ülkeye, nasıl bir oranla ödüyoruz?

 
www.manaycpa.com

kendilerine mail atin,

www.pwc.com

reddit baktiniz mi ?
  • oscar  (29.09.22 05:45:37) 
@oscar hocam allah razı olsun, reddit mükemmel bi fikirmiş. google'a yazıp 10 sayfa gezip bulamadığım cevabı, aynı sorgunun sonuna "reddit" ekleyince ilk linkte buldum.

%10 ödüyormuşuz 2022 itibariyle.
  • plutongezegendegilmi  (29.09.22 08:26:23) 
[]

Freelance - ekstra masrafları kim öder?

Freelance çalışırken bu banka transfer ücreti vs. gibi ekstra masrafları kimin ödemesi daha uygun olur?

Başta düşünmemiştim bunu, sonradan aklıma geldi o yüzden soruyorum. Gerçi fatura muhabbetini de baştan konuşmamıştık... Fiyatı verdikten sonra "bana bi de fatura kesiver" dedi :)

Otomatik ödeme aldığım bi sistem var. Faturayı gönderirken mesela 1000$ yerine 1010$ yazıp gönderebilirim. Ya da 1000$ gönderirim, ama bana 990$ ulaşır.

Nedir bu işin raconu?

 
masrafları karşının karşılaması lazım.
şöyle düşün bir mal sattın adam sana 1000 tl eft yapcakç eft masrafını o mu öder sen mi? o öder.

  • jelly bear  (22.09.22 13:02:45) 
normalde herkes kendi bankasının masrafını öder, örneğin yurt dışından para geliyorsa müşteri kendi bankasının transfer ücretini öder, sen de kendi bankanın kesintisini cari hesapta banka masraflarına atar sıfırlarsın. senin bankanın kestiğini sen ödersin yani.


  • tiny penny  (22.09.22 13:09:27) 
ödemeyi yapan masrafı karşılar, ödeme alandan masraf kesen şirketlerde hiç iş yoktur genelde.
hatta bu tarz ödemeleri sık olan birçok şirketin zaten bankalarla ya da aracı kurumlarla (payoneer, wise vs) anlaşması oluyor.

faturayı da +kdv olarak keseceksin, o da fatura isteyenin sorunu.
  • blatta hiberna  (22.09.22 13:27:40) 
[]

Evden çalışanlar

Masanıza oturunca duvara mı bakıyorsunuz, yoksa odanın içine mi? Sırtınız nereye dönük?

Yeni masa yaptım kendime de internetten örneklere bakıyordum fikir almak için, neredeyse herkes duvara bakıyormuş. Benim içim sıkıldı görüş açım 1 metreyle kısıtlanınca.


 
pencere önünde müsait bir alanım vardı, pencere önüne koydum ben. panjur da indirebiliyorum çok güneş gelince.


  • the man with no name  (13.09.22 14:02:49) 
İmkân varsa ve manzara iyiyse pencere önü. Bende manzara iyi olmadığı için ve odanın yapısı gereği masada oturunca duvara bakıyorum. Pencere solumda kalıyor.


  • Amaranta ursula  (13.09.22 14:05:56) 
Sırtım duvara dönük, bulunduğum odaya bakıyorum hep, duvara bakınca içim daralıyor. Ev içerisinde zaten duvarlarda çerçevelerle bişeyler asılı ve ev bitki dolu, beni gören de dümdüz duvar görmüyor.


  • a7x  (13.09.22 14:30:21) 
Duvara asla bakmazdım.


  • pispinti  (13.09.22 14:32:50) 
aslinda dizayn fikirlerinde masa cam onune konuyor, ben hep oyle gordum. ama pratikte olmuyor o tasarim eger ev gunes goruyorsa. panjur is gorur de o zaman da oraya masayi cekme nedeni ortadan kalkmis oluyor. yine bi cesit duvara bakarsin cunku.

ben de sirtim duvara donuk odaya bakiyorum. cam sagimda.
  • Kittie  (13.09.22 14:34:34) 
kışın pencere önü, yazın en çok rüzgar alan yer olarak belirledim ben. duvara bakmak can sıkıyor haklısınız, önlemek için duvar dekorasyonu yapmayın bence. insanı daha da bogabiliyor onlar. düz duvar hissiyatı daha dinlendirici


  • lapetite  (13.09.22 14:35:27) 
Camdan dışarı bakıyorum.


  • peki madem  (13.09.22 14:42:54) 
duvara bakiyorum. pencere hemen solumda. zaten buyuk cogunlukla ekrana baktigim icin duvara donuk olmak sikinti olmuyor benim icin. bir de calisma masam salonda oldugundan odaya donuk koysam daha fazla yer kaplamam gerekir, hos olmaz.

daha onceki evde yari pencereye, yari duvara bakiyordum. manzaram da guzeldi. simdiki manzaram guzel degil ne yazik ki.
  • lemmiwinks  (13.09.22 15:12:22) 
Odaya bakiyorum. Arkam duvar, bir yanim mutfak bir yanım deniz. Nereye bakarsan bak ekrana baglisin ve sıkıcı nihayetinde.


  • passive aggressive  (13.09.22 15:44:17) 
duvara bakıyorum. evin iç dizaynını değiştirmeden başka türlü koyacak yer yok.


  • inheritance  (13.09.22 15:53:16) 
odanin icine bakiyorum sirtim duvara verilik.


  • hot potato  (13.09.22 16:14:02) 
Benim manzaram yok dolayısıyla odaya bakıyorum, akvaryum kütüphane falan var görüş alanımda


  • mirty  (13.09.22 16:29:49) 
karı koca biz dönüyoruz sürekli, bazen yan yana, bazen karşı karşıya, bazen duvara karşı, bazen balkondan dışarı, bazen kitaplığa, bazen ekranı tv'ye bağlayıp ekrana, bazen laptop masası ile kanapede...


  • halanne  (13.09.22 16:30:24) 
Yüzüm duvara bakıyor hemen sağım ise pencere.


  • roket adam  (14.09.22 00:25:24) 
[]

Şu site wordpress ile yapılabilir mi?

En son 10 sene önce falan bakmıştım, WP dünyası nereye gitti bilmiyorum.

Site bu: hypeauditor.com

Soru da şu: bu siteyi bu kalitede, sadece wordpress kullanarak yapmak mümkün müdür? Mümkünse kabaca nasıl bir gidiş yolu izlemek lazım? Yoksa çok zordur, hiç uğraşmayıp düz sıfırdan mı yapmak gerekir?

 
Example reports kısmı için eklenti veya swiper kullanılır. kalan kısımlar zaten kolay. tek sıkıntı veri çekme kısmı. verileri api'yle mi çekiyor yoksa farklı bir şey mi var ona bakmak lazım. özetle wordpress'le yapılabilir gibi.


  • scudman1  (08.09.22 11:04:53) 
sitenin sadece arayüzü yapılabilir fakat demo falan bir şeyler diyor. anladığım kadarıyla kullanıcı girişi ile tonla işlem yapılıyor. wordpress eklentilerini kendiniz yaparsanız her şey yapılır ama o kadar uğraştıktan sonra react/vue.js ile yapılır ki bunlar da öyle yapmış zaten.


  • simbolmina  (08.09.22 20:59:14) 
Sadece landing page & blog kısmı wordpress, diğerleri değil :)


  • plutongezegendegilmi  (08.09.22 23:22:36) 
[]

Teknik yazı

Ya sözlükte ufaktan biraz data structures anlatayım dedim. Çünkü Türkçe kaynak yok gibi bişey. Ama ilgi sıfır neredeyse. Hatta mesajlar geliyor "olm bunu kimse kullanmıyor, niye yazmakla uğraşıyorsun" diye. Haksız da değiller gerçi.

design patterns yazayım diye düşündüm, başlıklara bakıyorum onlar da aynı, 3-5 yazı var o kadar.

Acaba ekşi doğru yer değil mi yazmak için? Yoksa kod örneği mi olması lazım?

Bişeyler yazasım var ama yazmışken uğraştığıma değsin, biraz okunsun da istiyorum. Ne yazayım?

 
hocam eksi zaten 2010 gibi bozdu. yani yazdigin yer yanlis, hedef kitlen butun gun futbol, kari kiz, otomatik araba kullanan erkek iliktir muhabbeti yapan tipler :d

medium formatini hic sevmiyorum o yuzden bence github.io sayfani ac oradan yuru. bir de artik bu isler forumlardan falan yurumuyor. linkedin oncelikli, reddit de olabilir. mesela linkedin'de takip ettigim birkac eleman var muazzam yazilar yaziyorlar ve mutlaka okutuyorlar.

dil belirtmemissin fakat ben olsam turkce yazmaya tenezzul bile etmem. kod ornegi kesinlikle sart
  • nibba  (31.08.22 22:01:16) 
Acaba ekşi doğru yer değil mi yazmak için?

Ekşi doğru yer değil. Neden değil, teknik şeyleri okuyarak anlamak artık eskide kaldı. Youtube video dolu. Amaç bilgi paylaşmaksa bunun en güzel yolu video. Bir de genel açıklamalar kullanışlı değil. X nasıl yapılır? gibi bir adla paylaştığın 4 5 dakikalık videoyu 10 bin kişi izleyebilir. Daha da ötesi direkt kurs paylaşıp ücretli ya da ücretsiz yayımlamak olur.
  • dissendium  (31.08.22 22:05:28) 
Kesinlikle LinkedIn'de article olarak yayınlayın. Hem size artı olur, hem de faydalanacak kitle kolayca keşfeder ve faydalanır.


  • heritage  (31.08.22 22:42:30) 
demin @pluton ile mesajdan biraz tartıştık konu üzerine ama ben buraya da kendi görüşümü yazmak istedim. şimdi linkedin üzerinden paylaşacak veya genel manada bunu biraz kendi reklamı için (teşbihte hata olmaz .d) kullanacak birisinin bence ingilizce olarak paylaşması lazım bu işin birinci kısmı.

ikinci olarak ben türkçe bir yazı paylaşacak olsam ekşi yi tercih ederdim. çünkü türkçe yazarken benim amacım biraz da muhabbet olsun olurdu. yani birisi yazıyı görsün mesaj atsın mesela konu üzerine biraz geyik çevirelim. tabi burada geyikten kastım formal olmayan bir düzlemde konu üzerine tartışmak, benimle aynı alana ilgi duyan birisi ile tanışmak onunla aynı jargon üzerinden sohbet etmek gibi.

sonuç olarak ben oyumu ekşi den yana kullanıyorum
  • niyazi mısri  (31.08.22 22:54:34) 
teknik bir içerik paylaşacağın için kendi adına blog açıp, ekşiye paylaşmak istersen de ilgili başlıklar altında bloguna referans vermeni öneririm. böylece hem anomimiteni bozmadan sağda solda paylaşabileceğin bir kaynağın olur, hem de ekşi'den ziyaretçi almış olursun. sadece ekşiye yazmak bende de boşa gitti hissiyatı uyandırıyor, bir sürü teknik entrym vardır bunlarla ilgili gelen mesaj sayısı yılda 5'i geçmez.


  • roket adam  (31.08.22 23:36:55) 
sizin startup yazilari, ilgimi ceken ve cok okunan yazilar olmustu. herkesin kafasindan "ya bir gun bir startup'ta calisirsam" ya da "ileride kendi isimi kurarim" dusuncesi gecmistir. kisisel deneyim cok yararli.

gecenlerde linked list yazinizi gordum ve kendi kendime dedim ki: "ya 15 yildir yazilim gelistiren bir insan, neden boyle bir yaziyla vakit harcamis? anlatabilecegi o kadar cok kisisel tecrubesi var ki."

beklentim ise leetcode'dan kilit noktasi linked list olan ve linked list ile cozulen 2-3 soru ornegi verip, hangi tip sorularin linked list ile cozumunun efficient olacagiyla ilgili bir yorumdu. algoritmik problemlerle ugrasanlar icin ilgi cekici.

kisisel tecrubenizle teknik konulari birlestirerek ve gelecekten bakan insan olarak yazilan yazinin, hap gibi key point'lerini okumak ilgi cekici.

js yaziyordunuz galiba. mesela javascript basligina, kisisel tecrubelerden yola cikilan js best practices yazisi zibil gibi okunur.

coding interview tarzi yazilar okunur.

design patterns, architectural patterns, event-driven architecture vs. severim ama genis kitleye ulasmaz.

kod yazmaya baslayacaklara tavsiyeler basligina, genel bir "gecmisten gunumuze software architecture" yazisi bence okunur.

en genis kitle, junior, mid ve junior olmaya calisanlardan olusan kitle.

tesekkurler.

edit: anlatim bozuklugu
  • istiririm yalarim bir de  (01.09.22 00:16:19 ~ 13:25:16) 
[]

Ankara'da Club-Mate satan yerler

Eskiden Metro'da ya da dandik kahvecilerde bile oluyordu, artık hiçbir yerde bulamıyorum.

Var mı gördüğünüz bildiğiniz bir yer?


 
Aynı dertten muzdaribim. Üç dört sene önce doğrudan Türkiye dağıtımcısının web sitesi vardı, ordan alabiliyordum ama az önce hızlıca baktım, göremedim. Yine de detaylı araştırın isterseniz. Bulamazsanız şu da fena değil: www.redbull.com


  • fotrsapka  (29.08.22 10:05:11) 
BİM'de satılıyor.


  • o sopa bi gun elimize gecmez mi  (29.08.22 10:15:56) 
[]

Çocuk gibi bi youtuber (ama çocuk değil)

Sarışın uzun saçlı bi kız. Ciyak ciyak konuşuyordu. Saçlar da platin sarısıydı yanlış hatırlamıyorsam.

Yaşı da 18-22 civarı olabilir ama olmayabilir de, tam emin değilim. Kanalının da bi konusu konsepti yoktu zaten, boş boş konuşuyordu (vlog falan işte) diye hatırlıyorum.

Kimdi bu biliyor musunuz?

 
buse duygu?


  • delidiyorum  (09.08.22 14:38:05) 
Yok hocam bu arkadaş değilmiş. Zaten çocuklara yönelik bir kanal da değildi.


  • plutongezegendegilmi  (09.08.22 17:00:25) 
uzun makarna


  • catamenia  (10.08.22 11:26:39) 
[]

İş değiştirmek istiyorum ama değiştiremiyorum

Bi işe girdim ama içerisi felaket çıktı. Yöneticim kötü (sıfır yöneticilik tecrübesi var ve benden 5 yaş küçük), eski kodlar çok kötü en ufak bi iş yapmak için bile deli gibi uğraşmak gerekiyor, domain berbat (bankacılık, faturalar, vergi hesaplama), her yer bozuk zaten bi yeri düzeltiyorsun başka 10 yer bozuluyor bi de oraları toplamaya çalışıyorsun günlerce vs. Kendimi geliştirecek bi iş de yapamıyorum zaten.

Yani o kadar bunaldım ki haftada 1-2 gün anca iş yapabiliyorum, geri kalan zamanda yatıp tavanı izleyebiliyorum ancak.

Fakat buradan daha çok para veren bi tek Google vs. var sektörde, oralara da giremiyorum, mülakata girdim geçemedim. Baya hazırlanmak gerekiyormuş. Belki parlak startup'lar da verir benzer bi para, ama son çalıştığım 3 startup battı, o sinir stresi de yaşamak istemiyorum. Daha düşük maaşlı bir yere geçmek de anlamsız geliyor, zaten daha çok para kazanmak için geliştiriyoruz kendimizi vs.

Şimdi ben ne yapayım? Nasıl bir çıkış yolu olabilir buradan? Sektörün bug'ını buldum sanırım bu level'ı geçemiyorum.

 
Para her şey değil. En yüksek maaşı veren en üst level diye düşünmemek lazım. Mutlu değilsen banka hesabındaki fazladan sıfırlar bir işe yaramıyor. Yarı maaşına başka yere geç demiyorum ama 'yaşanabilir' bir stres seviyesi sunan şirket için birkaç bin liradan vazgeçilir.


  • himmet dayi  (26.07.22 23:06:21) 
hocam cevabini yanlis yerde ariyorsun

dedigin gibi senin google, microsoft, amazon gibi buyuk sirketlerde calisman gerek. cunku sen artik baska bir seviyedesin. "Daha düşük maaşlı bir yere geçmek de anlamsız geliyor, zaten daha çok para kazanmak için geliştiriyoruz kendimizi vs" buna kesinlikle katilmiyorum. su an calistigim yer cok iyi bir yer ve bir suru teklif reddettim burada kalmak icin. yani daha iyi sartlar saglayanlar su anki calistigimdan cok kucuk sirketler ve buradaki ortami bulabilecegimi dusunmuyorum. bunun sayesinde de sirkette kredim yuksek ve iyi zamlar aldim hep. tabi bu benim fikrim. 5-6 kagit fazla alacagima sevdigim bir ortamda calismak daha makul geliyor bana.

bence sen yurtdisina yerlesmeyi ciddi ciddi dusun hocam. aradigini turkiye'de bulabilecegini dusunmuyorum.
  • nibba  (26.07.22 23:23:43) 
Niye kendi işini kurmuyorsun. Bir şirkete ortak ol. Para için yazılımla uğraşmak zorunda değilsin. İşi yapan taraf her zaman stres yaşar. Yönetici falan olman lazım.


  • dissendium  (26.07.22 23:41:09) 
Eski işyerimin 3 katı maaş veren işi bulunca koşarcasına bir işe girdim. Bu kadar diplomalı paçozu bir araya nasıl koydular bilmiyorum istifami bile kavga kıyamet aldılar. Grup müdürü çok daha iyi pozisyon teklif etti istifamı geri çekmem için müdür adımı lekeleyemezsin diye ofisi yıktı. Yeni yerim bir tık daha az maaş, huzurluyum, mutluyum. Evet para için çalışıyoruz ama o da bir noktaya kadar.


  • cilekli pasta  (26.07.22 23:44:51) 
eldeki diğer alternatifleri masaya yatırmadan bu kariyer sorusuna net bir cevap vermek zor. tabii ki hiç bir şey mental sağlığından daha önemli değil ve kafa yapın şirkete uymadıysa o şirkete faydalı olman da zorlaşıyor. ama alternatif olarak elde ne var onları düşünmek lazım.

bir yandan da parası çok iyiyse bunu bir challenge olarak görüp savaşmak da bir motivasyon olabilir. ben zor yöneticileri ve kaotik ortamları severim mesela, çoğu insan çabuk pes eder, o ortamda survive edenler de uzun süre daha çok para kazanır ve kalıcı olurlar. senden az tecrübeli bir yöneticiyi “yönetmek” de bir sanattır mesela, sana bu alanda ek tecrübe kazandırabilir, bu da ciddi bir tecrübedir. sadece tekniği iyi olan ama sosyal zekası düşük çalışanlar genelde yükselemiyor çünkü o da bir skill.
  • roket adam  (26.07.22 23:49:20) 
Ben de kariyer hedefim ve tecrübe kazanmak için %20 düşük maaşla başka bir şirkete geçmiştim. İstediğime ulaşınca başka fırsatlar çıktı ve kaçırmadım.

Para her şey değil ama çok şey. Ultimate şey tabii ki bol para ve rahatlık kombinasyonu. Şimdilik parayı düşünme, başka tecrübeler edin, sonraki belki bir daha sonrakinde istediğini bulursun. Memnun kalmadığın yerde sırf para için durma.
  • gabe h coud  (27.07.22 00:23:57) 
merhaba,
bahsettiginiz seyler ben de dahil olmak uzere pek cok yazilimcinin tecrube ettigi durum.

eger amaciniz yuksek maas ise ve bunun icin google'a giremiyorsaniz buyuk ihtimalle o kadar iyi yazilimci degilsiniz ( ben de giremedim, ben o kadar iyi yazilimci olmadigimi kabullendim ). bu durumda sizin seviyenize uygun, mutlu olabileceginiz isi yapabileceginiz bir sirket bulmak zorundasiniz. bahsettiginiz gibi bir yeri duzeltince 10 yer bozuluyorsa zaten tdd gibi prensipler ile gelistirilmemis bir projede calisiyorsunuz ki finans sektorunde hala boyle is yapan varsa batmaya mahkumdur.

dusuk maasli bir yere gecmek anlamsiz degildir. aradaki maas farki hayatinizi bariz bir sekilde degistirmeyecekse kucuk miktarlar onemsiz.
turkiye'de 10 yildan fazla calistim, en son isime gsm operatorlerinin birisinden daha az maasi kabul ederek gectim fakat gittigim yerde sorumluluk alacabilecegim, insiyatif kullanabilecegim bir rolu kabul ettim. bu rolde hem teknik olarak kendime cok sey kattim hem de mesleki tatmin ve bunun getirdigi kendine guvenle profesyonel hayata bakisim degisti. bir kac yil sonra da yurtdisina tasindim, eger bahsettigim degisimi yapmasaydim gsm operatorunde calistigim projelerden edindidim tecrubeler ile bunu yapmam mumkun degildi.

google, amazon gibi sirketler icin cok buyuk talep ve mucadele var. "baya hazirlanmak gerekiyormus" diyorsaniz zaten buralar sizin icin uygun yerler degildir, oncelikle bunu kabullenin dunyanin sonu degil. ardindan ne yaparak mutlu olacaginiza karar verin ve nokta atisi sirket ve projeler yonelik is arayin. turkiye'de zaten duzgun yazilimci kalmadi, isinizde iyiyseniz boyle yerlere kabul edilmek zor olmayacaktir. ayda 2 bin tl az ya da cok kazanmak hayatinizi kokten degistirmez ama motivasyonsuz is yapmak butun kariyerinize balta vurabilir.
  • whisky  (27.07.22 11:48:13) 
[]

Döviz üzerinden iş sözleşmesi

Şimdi bildiğim kadarıyla bu olay (şirket de çalışan da TR'deyse) illegal. Yani ben X dolar maaş istiyorum veya X'in o anki kur karşılığı TL olarak istiyorum diyemem. Şirket de teklif edemez vs.

Öte yandan bu işleyiş yazılım sektöründe aşırı yaygın. İş ilanlarında falan hep "USD bazlı maaş" diye yazıyorlar açık açık.

Bunun bi trick'i mi var? Bir şekilde kılıfına mı uyduruyorlar yoksa bişey olmaz diyip yardırıyorlar mı? Devlet göz mü yumuyor?

Ama olay legal değilse bunu sözleşmeye ekleyemezsin. O zaman sadece karşı tarafın sözüne mi güvenmemiz gerekiyor?

Ayrıca ben şirketten bunu talep ediyorum iş görüşmelerinde, ama mesela ev sahibi kirayı dolara sabitlemek istese kabul etmem. O zaman baya çakallık ediyorum?

Ne diyorsunuz?

 
Yasa net şekilde iş sözleşmesinde eğer hem işveren hem çalışan yurt içinde ikamet ediyorsa ve türk vatandaşı ise TL dışında bir para birimiyle sözleşme hazırlayamazsın diyor, yani bu şartlar altında hazırlanan bir sözleşme ise muhtemelen geçersizdir.

Fakat bazı istisnalar var, örneğin çalışan yurt dışında görev yapacaksa, ya da işletme yurt dışındaysa (mesela bazı işletmeler serbest bölgelerde oluyor) ya da sözleşme Türkiye'de yapılacak ancak çalışan görevini yurt dışında yapacaksa o zaman istisnai bir durum gereği dövizle sözleşme yapılabiliyor.

Bazı yazılım şirketleri merkezlerini Kıbrıs ya da Estonya'da gösteriyor, bu şekilde dövizle sözleşme yapabiliyorlar bu istisna sayesinde.
  • solo  (29.06.22 12:10:18) 
Sana dolar yatmiyor tl yatiyor bu yuzden sorun yok.
Sirket dolar almadigi surece her ay maasin cikmis inmis devletin umrunda degil.

Tabi istisnalari saymiyorum, sirket yabanciysa kafasina gore takilma ihtimali var.
  • divit  (29.06.22 13:23:19) 
kisa cevap: evet sozune guvenmek durumundasin. anlasmazlik durumunda bir hak iddia edemezsin. duruma gore kurnaz firmalar kur artislarini kendine yontabilirler veya epey nitelikli elemansindir, firma da yuksek karliysa bu tarz ufak tefek seylerden eleman kaybetmek istemez. sen daha agzini acmadan adamlar fazlasiyla kompanse eder...

iki durumla da karsilasan arkadaslarim oldu.
  • idexo  (29.06.22 13:39:05) 
solo +1

@divit tl ödense de (dövize endeksli) yasak kanunen.
  • posthuman  (29.06.22 13:40:01) 
[]

melodik black metal albümü arıyorum

ya bu 90'larda çıkmış, 2005'ten sonra da yok olmuş gitmiş bi müzik türü sanırım, ya da ben bulamıyorum. encyclopaedia metallum'da milyon tane kayıt var ama random 3-5 tane dinlemeye çalıştım, müziği bulamadım, ya da çok kötü şeyler denk geldi, o yüzden bir bilene sorayım dedim.

sacramentum, dissection, vinterland, illnath ayarında grupların albümünü arıyorum. ha normalde black grubudur, ama melodik bi albüm yapmışlardır, o da olur.

ama death (misal amon amarth gibi) olmasın.

örnekler:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

teşekkürler.

 
  • die so slowly  (27.06.22 11:38:20) 
amorphis - tuonela albümü olabilir komple, eğer doğru anladıysam


  • teritori  (27.06.22 11:48:19) 
@teritori, sağolun hocam ama o melodic heavy metal, black değil :) greed'i seviyorum ama bu albümde.

@edmond hocamın gönderdiği de trash mesela.

@die so slowly, Wyrd güzelmiş, sardı. Teşekkürler.
  • plutongezegendegilmi  (27.06.22 12:25:41) 
Ben de oyumu Amorphis- My kantele den yana kullanıyorum.
küçük bir ihtimal dark tranquility olabilir.

bonus : "therion"
  • janavarorion  (27.06.22 12:38:00) 
melodic black metal = klavye'nin veya synth'in dahil oldugu black metal.

dimmu borgir ve cradle of filth var.
  • buenosdias  (27.06.22 14:02:29) 
Agathodaimon var bilindik


  • baal  (27.06.22 14:17:14) 
Burada hatırı sayılır albüm var tam aradığınız ayarda olur mu bilmiyorum ama.
www.last.fm
Edit: verdiğiniz linklerin hiçbiri çalışmıyor.
  • Amaranta ursula  (27.06.22 14:40:18 ~ 14:47:28) 
Ancient'ın Night Visit albümü, bu türde en sevdiğim iki parçayı içinde barındırıyor: Horroble ve albüme ismini veren Night Visit. Black Metal'in saflığına duyduğum bağnazca inancım ve daha çok da üşengeçliğim yüzünden albümü hiç açıp baştan sona dinlemedim maalesef.


  • huçi kuçi  (27.06.22 15:09:39) 
@amaranta, modlar başlığı düzeltirken bozmuşlar muhtemelen, hepsi lowercase olmuş. Düzelttim şimdi.

link efsaneymiş, teşekkürler.

edit: soruyu sormadan önce tereddüt etmiştim, ya niş bi tür, cevap gelmez, boşa database'i işgal edicez falan diye ama ne güzel şeyler geldi. teşekkürler herkese.
  • plutongezegendegilmi  (27.06.22 15:37:38 ~ 15:39:05) 
Abo, metal kültürü gerçekten ölmüş. Adam melodic black demiş; Artillery'ler, Amorphis'ler, Therion'lar havada uçuşmuş. Ah ulan Z kuşağı...

youtu.be
www.youtube.com
www.youtube.com


Bunlar da benden olsun.
  • Solit  (27.06.22 16:48:33) 
Anorexia nervosa - redemption process,
graveworm - as the angels reach the beauty,
children of bodom - something wild,
primordial - to the nameless death. Bunlar yıllardır çevire çevire dinlediğim kötü şarkısı olmayan albümler. Bu grupların diğer albümlerini de tavsiye ederim.
  • baal  (28.06.22 08:19:11) 
[]

Taksiciler nasıl kaza yapmıyor?

Her taksiye bindiğimde yüreğim ağzıma geliyor.

Benim 50 ile zor döndüğüm viraja adam 90'la gözünü kırpmadan giriyor, kaldırıma çıkıyor, aralara giriyor, kırmızıda geçiyor vs. vs.

Ama hiç kaza yapan taksiciye denk gelmedim. Haberlerde de görmüyorum.

Tecrübe muhabbeti mi bu?

 
Evet
Bir de diğer insanlar kaçıyor

  • kisa  (23.06.22 22:16:17) 
yamalı veya orası burası kırık tonla taksi var trafikte. gayet de yapıyorlar.
istediğiniz kadar tecrübeli olun, tüm iş gününüz trafikte geçiyorsa kazaya daha yakınsınız.

  • la traviata  (23.06.22 22:16:44 ~ 22:17:09) 
www.cumhuriyet.com.tr

şu kazanın benzerini yaşadım. maalesef özellikle gece taksiye binildiğinde şoförü mutlaka konuşturmak gerekiyor.
  • crescent  (23.06.22 22:32:01) 
Hocam adamlar günde 15 saat araç kullanıyorlar o kadar süre uzay mekiği pratiği yapsalar bırak kaza yapmayı Mars'a giderler.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (23.06.22 22:34:35) 
Kaza yapıyorlar. Ben geçen yaz bindiğim takside kaza yaptık, adam uyudu direksiyonda gündüz vakti.


  • mg3929  (23.06.22 23:01:14) 
bir akrabamızın komşusu geçenlerde kendi hatasından kaynaklı sağlam trafik kazası yaptı, kırılmadık kemiği kalmadı. kadıköy'de yolda yürürken yine bir başka kazaya bizzah şahit olmuşluğum var.

kısacası gayet yapıyorlar hatta hem (çoğunlukla) dengesiz sürüşlerini hem de sürekli trafikte olmalarını hesaba katarsak muhtemelen fazla fazla yapıyorlardır... ihtimali düşüren bir etmen genellikle şehir içinde ve dolayısıyla düşük hızda araç kullanmak zorunda olmaları; yani nadiren 90-100 üstüne çıkabildikleri için manevra alanı daha geniş, boş yolda 120'yle yardırıyor olsalar o tip kazaları daha çok duyarız.
  • der meister  (23.06.22 23:05:14) 
Taksici ve minibusculerin kaza yapmamasinin nedeni etrafındakilerin onlara caprmamak icin esktra caba göstermesi. Ozelikle minibüsçüler, allah ne verdiyse daliyor adam, bakıyorsun devam etsen carpisacaksiniz en son sen fren yapiyorsun minibuscu geciyor.


  • stavro  (23.06.22 23:05:44) 
Stavro+1 ben taksici görünce her an her şey bekliyorum. Trafiğin doğal akışının bozulacağını bilip ona göre hareket ediyorum ve öyle de oluyor.

Taksicilerin kaza yapma istatistikleri bir kenara kazaya sebebiyet verme istatistiklerinin olduğu bir yer varsa merak ediyorum aslında.
  • akhenaten  (24.06.22 08:38:41) 
Yapıyorlar hocam birkaç senelik taksilere bak sağı solu hep macun, kırık, bagaj kapağı iple bağlı, teker yalpalıyor vs. bir dünya kusur var araçlarda.

Bir keresinde bindiğimiz bir taksinin tekeri yamuktu, düşük hızlarda yengeç gibi gidiyordu araç. Hızlanınca düzeliyor dedi eleman asdsgfdf. Neyse ki mesafe kısa, saat geçti de başımıza bela almadan kurtulduk o araçtan.

Bir de @stavro'nun dediği gibi herkes aha taksici kesin bir bok yiyecek diye çok daha defansif sürüşe geçiyor.

Gönül istiyor ki şu videodaki abi gibi ulu orta girelim bunlara ama olmuyor işte: www.ahaber.com.tr (Ah*ber linki için özür başka yerde bulamadım)
  • chicha_v2  (24.06.22 15:37:40) 
"sakınılan göze çöp batar" derler, biz binbir zahmetle aldığımız aracımızı çalı çizse ciğerimiz yanıyor ama taksi şoförlerinde durum biraz farklı, öncelikle neredeyse tüm taksilerin sahipleri ve şoförleri farklı kişiler adam memur gibi aracı kullanıyor araç kendinin değil, araçlar kaskolu, sigortalı bir de zaten mafya vari hepsi trafikte iki şeyden kaçıyor millet 1. Taksi, 2. Dolmuş yani trafikte bir nevi dokunulmaz gibiler gözü kara hareket ediyorlar bir anda senin önüne kırıyorlar neden? çünkü bir kazaya karışsan en çok dert senin başına patlar onların başına bir şey gelmez (bkz : dolmuşçular odası, taksiciler odası).

Özetle taksiciler ve dolmuşçular rakipsiz oynayan oyuncu gibidir trafikte, kimse onlara bulaşmak istemediğinden kazaya senden benden daha az karışıyorlar. Hiç kaza yapmıyor değiller ama normal araç kullanıcılarından daha az yapıyorlar.

Şöyle bir örnek vereyim, çoğu araç sürücüsü, kendisine yanlış yaptığı sürücünün peşine düşer, korna çalar, hırs yapar vs. Sen hiç birinin taksici ya da dolmuşçuya aynı şeyi yaptığına şahit oldun mu? Olamazsın çünkü adam bir anons çakar anında yolunu kesip radyatörü monte ederler bir yerine işte o yüzden dokunulmaz gibiler trafikte.
  • solo  (24.06.22 17:06:53 ~ 17:09:02) 
[]

Email raconu

Ya şöyle bi template var, niye herkes bunu kullanıyor:

"""
Merhaba pluton,

Bıdı bıdı bıdı bıdı...

Regards,
Ahmet Bilmemkim
"""

Yani zaten ben mailin kimden geldiğini görüyorum, subject line da var, ne anlatacağını hemen anlattığın şöyle bi format çok daha kolayıma gelirdi:

"""
Selam pluton, bıdı bıdı bıdı, görüşürüz.
"""

Ama bunu kimse yapmıyor. Hadi başta resmiydik, elemanla 150. maili gönderiyoruz birbirimize, hala birinci şablonu kullanmakta ısrar ediyorlar.

Niye böyle bişey var? Bi de ben 1-2 mailden sonra bıkıp ikinci formata dönüyorum, tek satırlık mail atıp selam naber'i güle güle'yi kaldırıyorum, çok mu ayıp oluyor?

 
imzasinda vardir silmeye ugrasmiyordur ben de oyleyim. bir de maillesmede duzen seviyorum diger turlu profesyonel gibi gelmiyor.


  • in vino veritas  (22.06.22 13:11:05) 
O şablon Outlook'un ya da hangi e-posta istemcisini kullanıyorsa onun otomatik oluşturduğu imza. Her seferinde yanıtla butonuna basıp yazacağını yazıp direkt gönderiyor. İmzasız e-posta göndermek için ekstra işlem yapması gerekiyor. Onunla da kimse uğraşmak istemez 150 tane e-postada.


  • himmet dayi  (22.06.22 13:13:05) 
Kurumsal yazışmanın raconu budur çünkü. Ayıp olmaz ama kurumsal kimliğini zedelemiş olursun. Arkadaşınla yazışıyorsan sorun değil de kurumsal yazışmalarda selam - dert anlatma - saygılar + imza kısmı sabittir.


  • roket adam  (22.06.22 13:24:32) 
bu mantıkla gidersen neden iyi akşamlar diyoruz? herkes için akşam iyi geçmiyordur diyebilirsin. bazı şeyler kalıplaşmıştır mantık aramıycan.


  • buenosdias  (22.06.22 13:56:07) 
hatta normalde sadece ismiyle hitap ettiğin kişilere, mailde sırf başkaları da var diye hanım/bey deniyor. kural bu. bu template dışına çıkılması çok da hoş olmuyor


  • chanandler bong  (22.06.22 14:25:41) 
@buenosdias, hocam ama o bi dilek sonuçta, akşamın iyi geçer umarım gibisinden.

Ya valla bu "kurumsal" işlere niyeyse kafam hiç basmıyor. Seneler önce büyük bi firmada işe başladım, ilk hafta birileri "pluton bey" diye sesleniyor ama üstüme alınmıyorum, tamam pluton benim de bey kim acaba, bana demiyorlardır diye. Hala da garip geliyor böyle şeyler.

İnsanın mayasında olacak demek ki.
  • plutongezegendegilmi  (22.06.22 14:37:21) 
[]

Dolma kalemden anlayanlar-Hediye dolmakalem

Benim bi arkadaş var, dolma kalem meraklısı. Lamy'nin şu meşhur beyaz kalemlerinden almış severek kullanıyor vs.

Şimdi ben de güzelinden hediye bi dolma kalem almak istiyorum kendisine, ama hangisi iyidir hangisi kötüdür hiçbir fikrim yok.

Maks 5k fiyatı olacak şekilde alabileceğim en iyi kalem hangisidir? İlla spesifik bir kalem önerisi olmasına gerek yok (olsa güzel olur tabi), ama "şu marka model iyidir" gibi tavsiyelere de açığım.

 
iyi bir dolma kalem icin bile 5k epey para. Yani alti ustu amaci yazi yazmak olan bir sey icin epey luks.

Pelikan kaliteli, degerini korur.
Namiki luks, degerini korur.
Faber-Castell luks, degerini korur.

Pilot f/p
Kaweco f/p yuksek, ozgun bir marka.

baska markalar da var fakat bunlar icerisinde model begenmeniz daha kolay olur. Ayrica ozgun markalardir.

Belli bir limitin uzerine kesin cikmak istiyorsaniz Pelikanin klasik modelleri var. tavsiye ederim.

Son olarak Pelikan gibi Namiki gibi kalemler alirken orijinalliginden emin olun. Rastgele bir yerden almayin.
  • idexo  (22.06.22 08:50:17) 
Bahsettiğiniz bütçe ile bir Visconti alabilirsiniz. Rembrandt serisi, ya da Van Gogh serisine bir bakın derim.

Visconti adeta bir fetiş objesi gibidir. İtalyanlığı üzerinden akar. Tek dezavantajı bir tık ağırdır. Saatlerce durmadan yazılmayacaksa bu ağırlık sorun olmaz. Bir diğer dezavantajı da çok güzel oldukları için dışarı çıkarmak istemeyebilirsiniz :)

Visconti: www.panelkirtasiye.com


Ayrıca bu bütçeye Montegrappa'dan da bir şeyler bulabilirsiniz. Bir göz atın derim;

www.markakalem.com

Yine bence fiyat performans ürünleri yapan Otto Hutt markasına da bir bakın derim;

www.hepsiburada.com

Linkleri tamamen fikriniz olsun diye verdim. Modele karar verdikten sonra farklı sitelerden araştırın derim.
  • thracia  (22.06.22 09:12:53) 
Lamy’nin üst seviye ürünlerine de bakabilirsiniz.


  • kaptankedi  (22.06.22 10:11:28) 
Bir dolma kalem sever olarak, o fiyat aralığında şu modellerden biri hediyegelse çok sevinirim:

graf von faber castell anello
graf von faber castell guilloche
graf von faber castell bentley
lamy dialog cc
visconti van gogh
monteverde first step
  • lancelot du lac  (22.06.22 10:37:39) 
Conklin All American


  • malheiros  (22.06.22 10:59:52) 
Bu duyuru bendeki kalemlere daha bir aşkla bakmamı sağladı. Valla para pul olmuş.
O fiyat aralığında ben de şunları tavsiye edeceğim:
www.panelkirtasiye.com
www.panelkirtasiye.com
  • SiyamkedisiZorro  (22.06.22 12:21:42) 
visconti +111
pelikan'ın m400 modeli güzel ama fiyatını aşıyor gibi. yine pelikan'ın bir tık daha ucuz modellerine bakıp yanına kaliteli mürekkep ve defter alabilirsiniz.

  • black holes in the sky  (22.06.22 12:27:10) 
[]

Browser'larda A harfinin garip görünmesi (caps'li)

Görseldeki "A" harfine bakın, ortasında şeffaf çizikler var.

Macos kullanıyorum, safari'de de chrome'da da bazı sitelerde bu harf böyle görünüyor. Her sitede değil ama, sanıyorum sitenin kullandığı font benim bilgisayarda (bir sebepten) bulunmuyorsa böyle oluyor. Mesela bu görseldeki site montserrat kullanıyormuş, font book'ta bakınca göremiyorum bu fontu.

Bilgisayarın dili İngilizce. Tek tek olmayan her fontu yüklemekten başka ne gibi bir çözümü olabilir bu işin?

 
sizin yapabileceginiz pek bir sey yok gibi.

apple bu font islerine en basindan beri cok ozen gosteren bir firma. belki apple'a rapor edebilirsiniz bu durumu.

bununla birlikte eger eksikse bazi cok bilinen veya temel fontlari yuklemekte genel fayda olabilir. helvetica vb...

edit: ayrica siteler niye ozel fontlari kendi serverlarinda barindirmiyorlar?
  • idexo  (15.06.22 18:54:14 ~ 18:55:15) 
@idexo, hayır bi de font bende yok, site de yüklememiş diyelim, default normal çalışan bi fonta geçmesi gerekmez mi?

Belki de bu bir virüs :(
  • plutongezegendegilmi  (16.06.22 00:31:52) 
birus.

apple bilgisayara font isini getiren yegane firmadir. ekran kalitesinin haricinde software kisminda da fontlarin render edilmesinde de rakipsiz.

fakat nihayetinde bug oluyor iste. Monterey'de misiniz? Yakinda Ventura'ya gecerseniz belki otomatikman ortadan kalkar bu problem.
  • idexo  (16.06.22 07:36:15) 
Hala Catalina'dayım :D ama Monterey'e geçecektim yakında, belki o zaman düzelir, bakalım.


  • plutongezegendegilmi  (16.06.22 08:25:18) 
Update: Monterey'e geçince düzeldi.


  • plutongezegendegilmi  (27.06.22 09:58:36) 
[]

Kapı tamiri sorusu

Evin çelik kapısı sıkıntı çıkarıyor.

Özellikle soğuk havalarda kilit sıkışıyor gibi. Kilidi açarken (kapıyı açmaya yarayan) en son çevirme çok sert oluyor, baya yüklenmek gerekiyor anahtara. Kapıyı tutup kendime çekerek açabiliyorum anca falan. (kilitleme, kilidi açma falan normal ama, sadece sonuncusu sıkıntılı).

Sorun ne olabilir? Menteşeleri yağladım, bi farkı olmadı. Nasıl çözeriz?

 
Kapıyi yavaşça kapat. Üstü ya da altı önce kasaya değiyordur muhtemelen. Yamulmustur.
Önce ona bak, öyleyse çözüm kolay:)

  • kisa  (24.05.22 21:33:19) 
Ben kilidi degistirince aynisi oldu. Kilit yarim mm falan onde oldugu icin oluyor, kapiya uyumlu degil aslinda.

Onu muhtemelen anahtarcilar biraz egeleyip falan icine sokuyordur.
  • divit  (24.05.22 21:47:05) 
hatta muhtemelen kapiyi hafif carptiginda da tam kapanmiyordur. Elle zorlayinca geri aciliyordur.


  • divit  (24.05.22 21:52:00) 
Bu arada
youtu.be

Sorun bu da olabilir. O zaman yorum yapamam.

Bazen kapı yamulmus oluyor o zaman kapının mesela üstü önce kasaya degiyorsa oraya bir takoz koyup kapıyı kapatarak esneterek düzeltebiliyorsun.
  • kisa  (24.05.22 21:54:26) 
Önce bi fitillerine bak, bazen fitil yuvasından hafif çıkıp kapının zor kapanmasına neden oluyor.

Senin derdin ya karşılık ayarı ya da kapının esnemesi. Kapıyı hafif esneterek kilidi sıkıştıran yamukluğu tersine bertaraf etmelisin.
  • John Bloor  (25.05.22 10:36:59) 
[]

Fanta Limon

Eskiden çok vardı, son bi kaç yıldır bulamıyorum bunlardan.

İnternette var ama çok saçma sapan fiyatlara satılıyor. Ankara içi satan mağaza biliyor musunuz?


 
Çağdaş marketlerde oluyor bazen.


  • primetime  (21.05.22 22:58:18) 
[]

Dandik müşteriye karşı tutum?

Freelance çalışıyorum. Bi müşteriyle konuştuk, anlaştık, X gününde başlarız diye sözleştik.

Fakat X günü geldiğinde "hazır değiliz, Y günü başlayalım" dediler. Y günü geldi, yine ses seda yok.

Bi başlangıç günü lazım, bana sistemden yetki verecekler vs. o olmadan ben kendim çalışmaya başlayamıyorum.

Şimdi durduk yere benim 2 haftamı yediler, bunlar olmasa ben başkasıyla çalışırdım.

Bu durumda ne yapmak lazım sizce?

1- Başta anlaştığımız ücreti biraz artırıp, Z günü başlayacağız diye ültimatom vermek. Z günü de başlamazsak çalışmamak.

2- Direkt salıp başka iş bakmak.

3- Nolcak diyip beklemek.

4- ??

 
işgünü kaybını bugün itibari ile (geçmişe dönük de işletilebilir) direkt olarak gün maliyeti üzerinden hesaplayıp faturalandıracağınızı aksi takdirde başka birisi ile devam etmelerini söyleyin bence.

eğer elinizde sözleşme varsa geçmişe yönelik maliyet yansıtma şansınız daha da kolay olur.
  • teritori  (26.04.22 15:36:38) 
Teritori +1

Benim butun pazarlik anlayisim budur. Hic mutsuz etmez. Restini cek gec. En kotu olacak sey, 12 gun kaybetmis olursun ama daha fazlasini kaybetmekten kurtulmus olursun.
  • floydian  (26.04.22 16:12:03) 
Freelance adama is veremesek bile euro ustunden faturaliyor bize.
Haftada 5 gun bize calisan ama 1 saat is yapan adamimiz var.
Sistemi kurup is vermek bizim sorunumuz.
  • divit  (26.04.22 16:14:50) 
4.Yeni iş bulunur, karşı tarafa z gününde müsait olacağım denir.


  • kimlanbu  (26.04.22 22:04:59) 
Feedback vereyim: buradaki tavsiyelere uyup aradaki farkı fatura edeceğim dedim. Kabul ettiler. Teşekkürler herkese.


  • plutongezegendegilmi  (17.06.22 20:58:23) 
[]

Freelance ve vergi

Milyonlarca kez soruldu biliyorum, ama şahıs şirketi kurmaktan başka bir çıkış yolu arıyorum.

Sebebi de şu, freelance işlerim düzenli değil. Denk geldikçe iş yapıyorum. Dolayısıyla her ay bağkur + muhasebeci masrafı + ön muhasebe programı ücreti vs. ödemek istemiyorum. Çok gereksiz masraflar gibi geliyor.

Ama vergi mevzusu yüzünden başım derde girmesin de istiyorum. Yani şahıs şirketi kurmadan, kardeş ben şu kadar para aldım, aha makbuzu bu, iş başına şu kadar stopaj ödeyeyim falan gibi, vergimi vereyim kurtulayım deme şansım yok mu?

Ek soru: müşterilerimin çoğu yurtdışından. Parayı Wise'da ya da Payoneer'de tutup, ihtiyaç duydukça bankaya geçirsem yine de takibe düşer mi? Bu aracı arkadaşlar bildirim yapıyor mu devlete?

 
Başkası senin için fatura kessin. Elden parasını sana versin. İş başına bir ücretle anlaşın.


  • gabe h coud  (12.04.22 23:52:34) 
Sirketi kur gec, baskasina uste para versen de bir sure sonra mizmizlanip durmaya baslayacak.

Zaten bagkur dedigin senin ayni zamanda saglik sigortan degil mi, sigortasiz basina is gelse kaza gecirsen kol gibi fatura gelir.
Onu her turlu odemek zorundasin zaten.
Digerleri de cok tutmuyor doviz kazanan adam icin.

Sendeki butun parayi devlet her turlu goruyor, hic affi da yok daha bugun ceza yedim. Zaman asimi suresini asmasina ragmen 1 sene onceye keserek hallediyor.

Oyun kurucu onlar oldugu icin bastan pes edeceksin.
  • divit  (13.04.22 01:48:25) 
@divit, ne cezası yedin hocam?

Ya bağkur yerine özel sağlık sigortası yaptırmak hem daha ucuza geliyor, hem de daha iyi işte istediğin özel hastaneye gidiyorsun falan. Bi emekliliğe faydası var bağkur'un, ama onun için de devletten gelecek paraya kaldıysak halimiz duman :)
  • plutongezegendegilmi  (13.04.22 13:15:54) 
Bağkurun bi emekliliğe mi faydası var? Valla böyle düşünüyorsanız kesinlikle yaptırmayın bence de.

Fakat bazı senaryolar:
İş göremez bir duruma düşerseniz bir gün, sosyal güvenlik sistemi malulen emekli eder, maaş alırsınız, muhtemelen öyle bir şey olursa, özel sağlık sigortanızın primleri de katlanarak artacağından onları da ödeyemezsiniz.
Evli iseniz ve/veya çocuğunuz varsa, vefat ederseniz sosyal güvenlik sistemi çocuğunuza maaşınızı bağlar.
Bağkur hiçbir zaman sen 18 yaşında kusmuşsun bir kere, o yüzden bu tedavini ödemeyiz demez. Neyse şahsen sosyal güvenlik sisteminin dışında kalman geri kalan insanlar için daha karlı bak bu doğru o yüzden bağkurlu olma kesinlikle.
  • atom karincanin torunu  (13.04.22 13:27:25) 
başkasına fatura kesme işi hikaye.

%18 kdv, kalan tutar üstünden de %22 kurumlar vergisini düşecek.
bu da yetmeyecek, bir de şirketten para çıkardığı için %15 de para çıkarma parasını düşecek. paranın %50'si gidecek zaten.

kdv dahil 1180tl'lik işin, 180tl'si kdv ye.
220tl'si kurumlar vergisine gider.

sana da 780tl'yi ödeyebilmek için %15 stopaj ödeyecek. bu da 117tl yapıyor. eline 650tl civarı para girecek.
  • whatdreamsnevercome  (13.04.22 13:34:33) 
Ozel sigorta ciddi durumlarda bir ise yaramaz mutlaka bagkur yaptir.
Biri odememek icin direniyor limite falan takiliyor, digeri de batmak icin ugrasiyor oyle dusun.

Paran varsa ikisini de yaptir tabi.

Ben para kazanmadigim halde yedim, kazansam neler olacak dusunemiyorum.
  • divit  (14.04.22 01:21:04) 
[]

Şimdi ne olacak?

Geçen gün tam evimin önünde motorlu kuryeye bi araba çarptı. Kurye baya kötü yaralandı, bacağı falan kırıldı sanırım. Ambulans polis vs. geldi götürdüler adamı, muhtemelen hala hastanededir.

Ama adamın motoru yerde bırakıp gittiler. Ben de hırsızın biri alıp götürmesin diye kapının önüne zincirledim. Kıymetli bir şey mi onu da bilmiyorum, motordan hiç anlamam.

Fakat adamın kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Motorun plakası da yok ortalarda. Adamın ailesine, arkadaşlarına falan ulaşmaya çalışayım mı? Nasıl ulaşırım? Yoksa dursun öyle, adam iyileşince gelir alır mı?

Bunun bi prosedürü falan yok mu ya? Kaza olunca polis araçları alıp parka falan çekmiyor mu?

 
Ayağı kırıldıysa biraz zor gelir. Ben olsam ulaşmaya çalışırdım. Polisi arayabilirsin. Haber olduysa haberden adını bulup ulaşabilirsin. Çarpan aracın plakasını biliyorsan o kişi aracılığıyla da ulaşabilirsin. Fotoğraf çektiysen plaka gözükmüş olabilir. Kuryenin bağlı olduğu şirketle iletişime geçebilirsin.


  • dissendium  (08.04.22 21:17:25) 
Trafik şube ya da karakola gidip olay günü, saati belirtip şahsa ya da ailesine ulaşmalarını isteyin.


  • zihua  (08.04.22 21:17:33) 
Normalde o sirketten arkadaslari gelir 5dk sonra. Ben 2 kere mudahale ettim oyle olmustu.
Yok mu ustunde sirket logosu falan, en fazla 5km uzaktaki dukkandan gelmistir zaten.

  • divit  (08.04.22 22:28:06) 
@divit, logo yok ya. kebapçı kuryesi falan herhalde.


  • plutongezegendegilmi  (08.04.22 23:07:03) 
polise haber vermekte fayda var. onlarda mutlaka bütün olayın kaydı vardır.


  • teritori  (08.04.22 23:34:35) 
trafik şubeyi ara onlar baksın elleme.


  • mikahakkinen  (09.04.22 09:34:31) 
Karakola gidip kendin arastirsan daha iyi, polisler gelip yediemine cekerler sonra adama 10bin tl otopark parasi cikar.


  • divit  (09.04.22 13:06:41) 
[]

Cultural fit ne demek?

Bi firmayla görüşüyordum. 3 tur teknik mülakat yaptılar, baya iyi geçti, yapamadığım soru olmadı. Arada sürekli espri falan da yaptım, güle eğlene geçti mülakatlar yani.

Ama en son "cultural fit" olmadığım için teklif yapmayacaklarını söyleyen bir mail attılar. İlk kez başıma geldiği için anlamadım açıkçası, niye "cultural fit" değilim? Ne demek bu?


 
Şirket kültürüne uyabilecek biri olmadığını düşünüyorlar diye anlıyorum.

Ya da mesela tüm şirket çok dindardır, sen biraz serbest gelmişsindir. Ya da tam tersi. Ama bu sadece bir örnek.

Bence ne açıdan uymadığını da sorabilirsin aklında bir şey yoksa.
  • zimbirik  (31.03.22 09:11:39) 
mülakatta tepkini ölçmek için bilerek kendi kültürlerinin dışında gözükmüşler ve sen de oltayı yutmuş olabilirsin.


  • gabe h coud  (31.03.22 09:14:18) 
Ya mail atıp sormak istemiyorum çünkü söyleyecek olsa zaten yazardı diye düşünüyorum. Çok böyle "hiçbir şey söylemeyen" bir mail atmışlar :)

@gabe olabilir valla ya. Çünkü CTO'nun falan blog'unu okuyup ona göre şerbet bile verdim. Oltayı farketmedim muhtemelen.
  • plutongezegendegilmi  (31.03.22 09:19:18) 
Aslında tersine bir durum söz konusu. Elendiğin bir mülakatta daha detaylı feedback istemek çok normal. Hatta daha iyi bir izlenim bırakmanı sağlar.


  • zimbirik  (31.03.22 10:53:07) 
[]

Programlama konseptlerini nereden öğreniyorsunuz?

Böyle spesifik bir "x dilinde y nasıl yapılır" gibi değil de, konsept olarak clean code nedir, x pattern'ı ne işe yarar gibi sorularınız için nereye bakıyorsunuz?

Ben genelde random blog / youtube kanalları takip ediyorum, karşıma çıkarsa açıp öğreniyorum. Ama özellikle aramak için bi yer olmadığını (misal SO, github falan gibi) farkettim, google'dan karşıma ne çıkarsa ona bakıyormuşum.

Sizde de durum böyle mi, yoksa başka yöntemleriniz var mı?

 
Şirketteki senior abilerimizin kodunu okuya okuya... <3


  • WithWorth  (29.03.22 19:51:43 ~ 30.03.22 22:29:08) 
Senior kodu okumanın yararını daha çok gördüm sanırım. Bazen basit duran şeyleri de SO'da aratmak yararlı oluyor.

İnternette basit/sıradan örneklerle anlatılan şeyler kalıcı olmuyormuş gibi geliyor. Sonrasında gerçek bir problemle karşılaşıp, uygulamaya çalışınca bir afallama oluyor.
  • reactionic  (29.03.22 20:14:07) 
Big-O notation'ı anlamak da yardımcı olur; m.youtube.com


  • archmage mahmut  (29.03.22 20:16:03) 
[]

Domain Registrar önerisi

Domain'lerimi Namecheap'te tutuyordum normalde ama elemanlar bütün Rus müşterilerine mail atıp "sizi deplatform ediyoruz, alın domain'lerinizi gidin buradan" demiş.

Sansür olaylarından hiç hazzetmeyen biri olarak ben de domain'lerimi namecheap'ten taşımaya karar verdim.

Bildiğiniz, önerebileceğiniz sansür karşıtı, TR'de yer almayan hangi şirketler var? nic.ru nasıldır? Swift yok, kredi kartı ile ruslardan alışveriş yapamıyor muyuz artık?

 
Bu sansür sayılır mi emin olamadım, ticari bir karar daha çok.

10 yili aşkındır godaddy kullanıyorum, sıkıntı olmadı.
  • kaptankedi  (01.03.22 11:02:51) 
@kaptankedi, normal bi zamanda yapsalar ben de "ticari stratejileri bu" demek ki derdim de, şu anki aksiyon gayet politik :)

ayrıca teşekkürler ama godaddy namecheap'ten bile rezil olmayı başarabilmiş ender firmalardan birisi: en.wikipedia.org
  • plutongezegendegilmi  (01.03.22 11:28:43) 
Namesilo ya da porkbun


  • rosencruz  (01.03.22 15:27:09) 
[]

Pazarlık sorusu

Bi iş teklifi aldım ama süreç çok acayip gelişti:

3 tane mülakat (2'si teknik) + teklif toplamda 2 gün içerisinde gerçekleşti. Acayip hızlı. Mülakatlar da efsane geçti, soruları çok rahat tık tık cevapladım geçtim.

İşe başlarken kendilerine bir maaş aralığı söylemiştim. O aralığın alt limitinin %10 altında teklif yaptılar.

Önerdikleri para benim şimdiye kadar aldığım bütün maaşlardan yüksek. Ama işin piyasası daha yüksek diye düşünüyorum, zaten aralık söylerken de ona göre söylemiştim. Bunu kabul etmesem aynı paraya zaten bir iş bulabilirim gibi geliyor.

Şimdi kimle konuşsam "abi acayip para, %10 için reddetme" diyor ama ben de bi mail atıp "iyi güzel ama az daha para verin" demek istiyorum aşırı bir şekilde.

Ne dersiniz?

Bi de şirket İsveç'li, her ülkeden çalışanları var ama İsveç'te pazarlık kültürü vs. hakkında bilgili biri varsa duymak isterim.

 
%10'dan feragat etmen için ortada başka sebepler/çıkarlar var mı? şirket çok çalışmak istediğin bir yerdir, hali hazırda ülkeden sıkılmışsındır ve kolay çıkış sağlıyordur, yan haklar çok iyidir vb.

şöyle bir yoklarım eğer %10 verebiliyorlarsa alırım yoksa çalışmaya başlar 5-6 ay sonra bir maaş güncellemesi görüşmesi isterim.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (21.02.22 16:12:52) 
@duyulmasi gerektigi kadar, hah, tam olarak sormak istediğim bu "yoklama" işinin nasıl yapılacağıydı.

Şimdiye kadar "ya şu parayı verin ya da ben çalışmıyorum" şeklinde pazarlık yaptım hep.

Şirketi de sevdim (çok ekstrem bişeyi yok, ama iyi görünüyor) o yüzden çekiniyorum biraz da.
  • plutongezegendegilmi  (21.02.22 16:52:12) 
yapilan teklifin beklentinin altinda geldigini soyleyebilirsin, eger son teklif bu ise dusunmek icin sure isteyebilirsin.


  • duyulmasi gerektigi kadar  (21.02.22 21:08:52) 
Ücret tekliflerinin beklentinin altında kaldığını ancak istediğin ücrete çıkamayacaklarsa şirketin sağlayacağı ek ödeme/ faydaları değerlendirmek için süre talep ettiğini söyleyebilirsin. Bir de şu var ne vermeyi kabul ettikleri değil fiilen verebilmeleri önemli.


  • hazel  (22.02.22 00:55:02) 
[]

Haftalık kaç saat çalışma?

Elinizde 3 opsiyon var:

1- Haftada 20 saat çalışıp, X lira kazanmak.
2- Haftada 40 saat çalışıp, 1,5 X kazanmak.
3- Haftada 60-80 saat arası çalışıp, 3X - 4X kazanmak. Ama iş harici bir şeye pek vakit kalmıyor.

X = hayatınızı minimumda sürdürmeye yeten miktarın 2 katı. Yani yarısını biriktirmek mümkün gereksiz harcamalar yapmazsanız.

Hangisini tercih ederdiniz? Neden?

 
3.
Çünkü henüz gençsiniz.

Bir süre sonra daha az saat çalışarak 3X-4X kazanmanın yolları da açılacak böylece.
  • michael_knight  (22.01.22 21:34:29) 
3 kesinlikle. Önce save le sonra live.


  • baldan kaymak  (22.01.22 21:35:21) 
Gittiği yere kadar 3, burn out olunca, vites küçültüp 2.


  • gabe h coud  (22.01.22 21:36:03) 
1 derdim. Hayat bir kere yaşanıyor. İhtiyaçlarımı karşılayabiliyorsam sorun olmaz.


  • mysticriver  (22.01.22 21:36:30) 
2. Çünkü madem çalışmaya başladım, başlamışken tam çalışayım. 40 saat uygun. Ama süre 20'den 40'a çıkarken ücret niye x'ten 2x'e çıkmıyor, ona takıldım.


  • dissendium  (22.01.22 21:46:44) 
gabe h coud +1

akarken doldurmak mantıklı.
üstelik yaş gençken, iş performansı iyiyken daha da mantıklı.
yaş ilerleyince o performansı istikrarla sürdürmek zaten pek mümkün olmayacak.
  • blatta hiberna  (22.01.22 21:50:16) 
1.

hayatımı minimum sürdürmeme yeten paranın iki katı ortalama bir hayat sürmeme yetecektir. haftada sadece 20 saat çalışarak bu parayı kazanan yetişkin insanın yanakları al al olur, saçları ahenkle dans eder. sağlığına dikkat eder, yemeğini kendisi hazırlayabilir, kitap okumak istiyorsa sabahlara kadar okur, ne bileyim çok masraflı olmayacak her türlü hobi ve aktiviteyle dilediğince ilgilenebilir... kaldı ki bazı iş kollarında freelance olarak ek gelir elde etmek de mümkün olabilir; yani atıyorum çevirmenlik yapabilecek biriyse çok lazım olursa öyle de para kazanabilir.

eğer arada kayda değer bir gelir farkı oluşacaksa veya belli planlarım varsa 2'yi de düşünebilirim ama 3 asla olmaz. başka çıkış yolumun olmaması lazım onun için, mecbur olmam lazım. kendi işim değilse haftada 60 saat çalışmaya asla rıza göstermem.

bu hustle kültüründen nefret ediyorum açıkçası. ben her saniyeyi aktif geçirmek, kendimi geliştirmek, daha çok kazanmak, daha çok öğrenmek vs. istemiyorum abi. bazen parkta yürüyüp kuşları muşları izlemek, bazen evde yatıp tavana bakmak, hiçbir şey yapmamak filan şahane özgürlükler. maaşlı olarak haftada 60 saat çalışmam. gerçi böyle diyorum da üç sene sonra "abi yeter ki işe alın bkunuzu yiyim gerekirse ofiste yatarım" demeye başlarım, garibanın suyunu sıkmadan bırakmayacak zenginler, nasılsa her geçen gün daha da zenginleşiyorlar, yakında biz fakirlerin/işçilerin elinde koz da kalmayacak hehe.
  • der meister  (22.01.22 21:54:12) 
3u kesinlikle tavsiye etmiyorum. Paraya cok ihtiyaciniz vardir vs o ayri. Insan bunaliyor, hayati kacirma hissi, asosyallik, kulturel, sanatsal aclik ot gibi bir yasam kisaca. Trafigi, yolu da vardir onun. Gencligi harcamaya deger mi, firsat maliyeti kurtariyor mu supheli. O degil oran-oranti onemli konu lisede dinlemediniz galiba:) Garip garip farkli saatlere farkli maaslar falan


  • neverletyougodown  (22.01.22 22:03:33) 
Şu anda tam olarak içinde bulunduğum durum, sayılar ile açıklayalım:

5 yıl önce başladığım gemi adamlığında (cruise sektörü) kontratlarım 6 aydı ve maaşım 10x kadardı. Gerek işimde yeni olmam, gerekse de iş yoğunluğu sebebiyle bu süreç zorlayıcı geçti ama yukarıda yazıldığı gibi yaşın genç olması, motivasyonun yüksek olması vb. ile yıpratıcı olmadı.

1 sene önce terfi aldım, kontratım 4 aya düştü, maaşım ise 16x'e çıktı. Zaten deneyimim, iş becerim arttığı için artık çok daha verimli çalışıyordum. Şimdi olgunluk dönemindeyim.

Bu terfinin kattığı yan avantajlar sayesinde tasarruf ve yatırım imkanlarım arttı, çeşitlendi. Önümüzdeki 4-5 yılı daha böyle geçirip sonrasında yavaş yavaş kontrat aralıklarımı açmayı planlıyorum. Hayat bir kere yaşanıyor kısmına katılıyorum ama akarken doldurmak da önemli. Genç, verimli yaşımda gece gündüz parti mi yapacağım? İşimde, gücümde yaşayıp kendime ait zamanı kaliteli değerlendirmeyi tercih ediyorum. Zaten evde dursam çok sıkılırım. Muhtemelen bir yaştan sonra insan zoraki olarak işe gitmek istemeyecek, yük olacak. Şimdilik böyle devam etmek daha uygun geliyor bana.
  • burka  (22.01.22 22:05:24 ~ 23.01.22 02:54:35) 
@dermeister
3X kazanan bir insan 10 yıl çalışıp, doğru yatırımları da yapıp emekli olabilir ve yapmak istediğin bu aktiviteleri çok daha uzun yıllar yapabilir.
X kazanan bir insan 30 yıl çalışır ve aynı yatırımları, emekliliği yapabileceği şüpheli.

Ayrıca arada işsiz kalmak, hasta olmak gibi öngöremeyeceğimiz durumlar ortaya çıkabilir.
O yüzden gençken, sağlık varken doldurdukça doldursun derim.

Ama elbette tercih meselesi, diğer seçeneklere yanlış diyemem.
  • michael_knight  (22.01.22 22:06:31) 
cok net 1

baskasina calisarak zengin olunmaz
  • foster  (22.01.22 22:17:55) 
Ben sahsen gunde 10dk calisarak X kazanmayi sectim.

Belirli bir birikimin varsa arabani falan aldiysan her turlu 1 numarayi secerim.

Araba yoksa 3 secerim 2 sene kafayi kirarim.
Bu sekilde 2 sene gecirip iyi bir servet edinmistim. Sonra 6 ayri doktora falan gitmem gerekti :)
  • divit  (22.01.22 22:21:17) 
@michael_knight,

abi ben yapacak hiçbir şeyim olmasa zaten kafama sıkarım. asosyal adamım. kaldı ki sadece türkiye değil, dünyanın ekonomik gidişatına bakarsan şurası çok açık: bizim neslimiz (90 sonrası doğanlar diyeyim) muhtemelen emekli olamayacak. temel ihtiyaçta sorun yok ama şu an en varlıklı ülkelerde bile gençler iş bulmakta, ev almakta vs. zorlanmaya başladı... daha da zorlaşacak bu.

doğru yatırım yapmak kolay bir şey değil, yatırdığım paradan fayda sağlayacağım kesin değil. tabii ki birikim yapmak, yatırım yapmak har vurup harman savurmaktan çok daha mantıklı ama 3x parayla 10-15 yılda emekli olmak hele ki ülke şartlarında bence imkânsız. burada x lirayı 8-10 bin lira olarak kabul ediyorum, hadi 15 bin diyelim... ayda 60 bin kazansam bile 10-15 yılda emeklilik parası çıkaracağımı sanmıyorum. bu durumda ne olur? 30-45 yaş arasını köpek gibi çalışmış olarak geçiririm; geri kalan 30-40 senemi ise hep tutumlu olarak, daha az harcayarak ve "yatarak" geçirmem gerekir.

o yüzden ben mümkünse 70-75 yaşıma kadar çalışmak, her zaman aktif kalmak ama sürdürülebilir bir iş yüküne sahip olmak isterim açıkçası... günde beş saat çalışmakla insana hiçbir şey olmaz. ne yorulurum, ne sıkılırım. gençliğimde de, yaşlılığımda da keyif alırım diye düşünüyorum.

bu tabii ki benim şahsi fikrim, kendi düşüncemi açıklıyorum sadece. başkası için 3x çok daha makuldur, ona bir şey diyemem. kendi adıma ama saçmalık olarak görüyorum, haftada 60-70 saat çalışmak zorunda kalsam muhtemelen 3-5 yıla intihar ederdim, akıl sağlığımı koruyamazdım.
  • der meister  (22.01.22 22:35:07) 
@dissendium, @ neverletyougodown, oran orantı olmama sebebi, opsiyonların farklı çalışma şekilleri olması :) Biri danışmanlık, öbürü freelance vs. gibi.


  • plutongezegendegilmi  (22.01.22 22:44:37) 
Ben 2 diyorum. 32 yaşındayım, para bir şekilde kazanılıyor ama zaman geçtikten sonra insanın gözüne gitmediği tatiller çok daha fazla batmaya başlıyor. Haftada 60-80 saat ayrıca bilişsel işlerde sürdürülebilir değil, uzun vadeli kariyer hedefleyen biri olarak burnout riski çok yüksek. Yaşamadıktan sonra, stresler içinde uyuyamadıktan, sağlığımı arkadaşlarımı ailemi ihmal ettikten sonra benim için kazandığım paranın hiç bir önemi yok.

Bir de şu da var, ben şimdi deli gibi çalışayım 40 yaşında emekli olayım kafasında değilim çünkü çalışmayı seviyorum, ilerledikçe tempoyu düşüreceğim ama yine de çalışacağım. Şu an aşırı çalışıp erken emekli olmak da bi model ama benim hoşuma gitmiyor, her yaşın ayrı güzelliği var o güzellikleri çok kaçırmış oluyorsun o şekilde. Ya da mesela zaten hayatın yoksa (ailesiyle görüşmeyen, arkadaşı olmayan, hayattan tat almayan çok insan var vs), o zaman da bari deli gibi çalışayım da sonra hayatın tadını çıkarırım, parayla saygınlık kazanırım diyen insanlar olacaktır, buna da saygı duyuyorum.
  • roket adam  (22.01.22 23:27:05 ~ 23:37:21) 
üçüncü seçenek
parasını versinler 7-24 çalışırım, hiç dert değil
zaten 20 saat çalışsam, arda kalan zamanda deliririm herhalde sıkıntıdan
  • rain when i die  (22.01.22 23:31:10) 
İkinci seçenek

@dermeister +1
  • put it in your appropriate place  (22.01.22 23:41:42) 
bu durumda 3 diyenlere anlam veremedim vallahi.
1 veya 2. 2 ile belki biraz de dogru yatirimlarla orta vadede erken emeklilik-finansal bagimsizlik bile kazanabilirsin.

3'e gelirsek biraz kasayim, 40 yasinda hic calismama gerek kalmaz, ondan sonra her seyi yaparim diyorsan o biraz zor. atiyorum 40 yasindan sonra mesela ne kadar clubbing yapabilirsin, veya konser insani olabilirsin, basketbol oynayabilirsin, vucut gelistirme yapabilirsin, yeni bir dil veya muzik aleti calmayi ogrenebilirsin? bunlar icin azmin ve istegin kalmayabilir mesela? o yuzden bazi seyleri yasinda yasamak daha mantikli. o yuzden denge onemli bence.
  • baldur2  (23.01.22 00:46:13) 
3 - direk elenir,3-5 ay icinde burnout olursun, o sekilde yasanmaz.
2 - 1.5x veriyor ama 40 saatini kapatiyor, seni yine kitliyor. 20 saatini 0.5x'e satmak mantiksiz.
1 - ben bunu secerim, cunku senin 20 saatini bosa cikariyor ve bu zamanda sana 10x kazandiracak bir is kovalayabilirsin.
  • cooperr  (23.01.22 07:23:46) 
1'i seçip ek uğraş / iş (mümkünse tamamen kendime ait) yaratırım.


  • gmzo  (23.01.22 09:25:49) 
60 saat calisip 3X. Haftada 40 saat calisiyorum su an ve bos zamandan bol seyim yok. Ozellikle evdeysen (yolda vakit kaybi yok)


  • hot potato  (23.01.22 10:53:59) 
ben biraz tembel olduğumdan 1>2>3

ama ortalama bi insan için 2>1>3. hem anlattığına göre iyi bir para kazanıyorsun hem de fazla çalışmaktan yorulmuyorsun. fazla çalıştıkça verimin düşer. üstelik kazandığın parayı harcayacağın yaşında hala çalışıyor olmak iyi değil.
  • paintov  (23.01.22 13:19:40) 
[]

Reklam yerine miner?

Şimdi internette girdiğimiz siteler reklam gösteriyor ya para kazanmak için, onun yerine efendi bi şekilde coin mine etseler nolur?

Yani abartmadığın sürece cihaza çok bi etkisi olmaz, kötü yazılmış bi site daha çok CPU tüketebilir yani, bunun önünü almak mümkün değil. Sağdan soldan popup çıkmaz, istersen adblock ile yine engelleyebilirsin vs. vs.

Bunu böyle exploit gibi illegal yollardan yapanlar olmuş da, niye doğru düzgün bi business model haline gelmemiş bu onu anlamadım.

Fikri olan var mı?

 
ben ne demek istedigini tam anlayamadim. reklamları veren, kendisine musteri istiyor amacı o. google ads kullanıyorlar, google da dogru kisiye dogru reklamı gosteriyor, boylelikle reklam veren kisiye ulasan artıyor ve adam mutlu oluyor. reklamı sitesine koyan zaten google ads ile anlasıyor, sitesinde bir bölüm veriyor ve sadece o kadar.

kim coin mine edecek bu durumda?
sitelere girdigimizde calisan javascript kodları bizim cihazımızda calisiyor. yani "kim" coin mine edecek? kim yararlanacak?
  • plat0n  (22.01.22 18:55:48) 
Benim bi sitem var. Siteme girdiğinizde, sizin browser'ınız üzerinden, kendim için coin mine ediyorum. Parayı böyle kazandığım için reklam göstermeme gerek kalmıyor.

Kullanıcıya da haber veriyorum kardeş böyle böyle, haberin olsun diye. İllegal bi durum ya da bi exploit durumu da yok.

Malware değil yani, benim sitemi kullandığın sürece CPU'nun bir kısmını alıyorum haberin dahilinde.
  • plutongezegendegilmi  (22.01.22 20:05:49) 
Sen muhtemelen sadece sitenin gideri icin kasiyorsun.
Reklam geliri ise astronomik bir gelir.

Adam bir banner kotup tak diye 50bin aliyor. Niye boyle atraksiyona girsin.
  • divit  (22.01.22 21:09:19) 
@divit, aynen, böyle kamu hizmeti gibi gönüllü yürütmeyi planladığım bi site var, aylık 100-200$ masrafı olacak gibi, bi de gelenin uzun süre kalacağı bi site.

Reklam almak istemiyorum, kimsenin bağış yapacağını da sanmam. Bari böyle çıkarsın masrafını dedim.
  • plutongezegendegilmi  (22.01.22 21:21:03) 
Legal sekilde yapip cok abanmazsan olur bence.
Su an haber siteleri bile islemciyi %50'ye getiriyor bazen.

Belki aletin ne oldugunu fingerprintten yakalayip ona gore abanmak iyi olur.
Gariban pc'lere mobile yuklenme
  • divit  (22.01.22 22:23:38) 
güvenlik perspektifinden bakıldığında antivirüs tarzı güvenlik yazılımları siteni direkt zararlı diye işaretleyebilir, global reputasyon veritabanlarında sitenin puanı düşer, dolayısıyla ziyaretçi deneyimin ciddi oranda negatif etkilenir diye düşünüyorum.


  • roket adam  (22.01.22 23:31:24) 
[]

SQL'de güzel arama yöntemleri

Bi sütunun değeri mesela yağmur, ama ben arayan adam yagmur yazdığında da bulabilsin istiyorum. ñazlı diye bi kayıt var mesela, nazli yazınca da bulunabilsin vs. vs.

Şimdi normal LIKE yapıp geçiyorum, ama o match etmiyor. Database'deki verileri değiştirmem mümkün değil, insanlar da kafalarına göre arayabilir, tek tek harfleri değiştirerek bakmak istemiyorum. Yani adam ñ harfine basamadı, n yazdı geçti, ben bunu manuel handle etmeyeyim.

Bunun yöntemi nedir?

Kullandığım database sqlite bu arada.

 
tek bir karakter icin: _ kullanabilirsin. orn: ya_mur
benzer

alternatif olarak: % kullanabilirsin. orn: ya%mur

_ karakter yamur'u bulmaz.
% karakter yamur'u bulur. (0 karakteri de arar.)
  • helenart  (17.01.22 12:24:33) 
ya_mur, nazl_ olabilir ama kalıcı bir çözüm değil tabi. aradığınız şey collate olabilir.

stackoverflow.com
  • dr doofenshmirtz  (17.01.22 12:27:09) 
@helenart, bunu yapabilmem için bu sıkıntılı karakterleri gezip, başka bir tabloda "aranabilir" formu mu tutayım?

@dr doof, ya bu collate'i gördüm ama bu başka alfabeden ingiliz alfabesine çeviriyor. bana lazım olan ingiliz alfabesinden başka alfabeye çevirmesi. orada da n harfi yine n mi olacak yoksa ñ mi belli değil :) nasıl oluyor o olay çözemedim.

yani en kötü başka bir sütunda aranabilir halini ingiliz alfabesinde tutabilirim, sonra collate ile gelen sorguları ingiliz alfabesine çevirip öyle match ederim.

ama sanki daha zarif bir çözüm olması gerekiyormuş gibi hissediyorum :)
  • plutongezegendegilmi  (17.01.22 12:36:30) 
For example:

SELECT Last_Name
WHERE Last_Name = 'bekes' COLLATE SQL_Latin1_General_Cp850_CI_AI

Which will return both Bekes and Békés.

www.itsupportguides.com

burada bir örneği var.
  • dr doofenshmirtz  (17.01.22 12:45:12) 
Valla collate iyiymis hiç denemedim ben onu daha önce. Ben de hep klasik like diye aratıyordum da sonuçlar cidden değişik olabiliyor. Bir de SQL falan biraz kabız bir dil text sorgularında o yüzden atıyorum semantik ilişki falan olacaksa elastic search daha uygun gibi.

Yok sadece SQL olacak dersen de önişleme olayı kullanılabilir, yani dediğin gibi bişekil kendi sözlüğünü oluşturup karşılıklarına bakip sadece bir tane yerine birden fazla text arayabilirsin. Onun dışında Python vs kullanıyorsan backend de, nltk yi vs kullanıp değişik şeyler yapabilirsin. Atıyorum harf bazında kelimeleri ayrıştırıp daha sonra gidip veriyi sayılara çevirip cosine similarity falan hesaplayabilirsin. Belki bu çok güzel bir örnek olmadı ancak anladın sen :D
  • j r r tolkien hayrani  (17.01.22 20:07:37 ~ 20:09:20) 
[]

Kablosuz internet bağlantısındaki anlık kopuşlar

İnternet kopuyor, sonra 1-2 saniye içerisinde tekrar bağlanıyor. Bilgisayardaki simgeden de görebiliyorum olayı.

Macbook kullanıyorum ve superonline'ın verdiği standart modem var.

Modemde elektrikle ilgili falan bi sorun olsa internete tekrar bağlanması biraz daha uzun sürerdi diye düşünüyorum. Eskiden ADSL kullanırken öyle oluyordu en azından, şimdiki fiber, bişey farkediyor mu bilmiyorum.

Bi de bu sadece evde oluyor, o yüzden sorunun bilgisayarda değil de modemde olduğunu düşünüyorum.

Nasıl çözeriz?

 
aynı şey bana da olmuştu, modem değişince düzeldi.
yine de superonline'ı bir ara, bazen uzaktan bir şeyler yapıyorlar, o da toparlıyor.

  • blatta hiberna  (06.01.22 18:25:32 ~ 18:26:00) 
wifi bağlantın mı kopuyor yoksa internetin mi tamamiyle gidiyor? wifi bağlantın kopup tekrar geliyorsa ağ üzerinde çok fazla cihaz bağlıysa router ısınıp kaldıramıyor olabilir. eğer internetin tamamiyle gidip geliyorsa (1-2 saniye sürmez, en az 1-2 dk sürebilir) o zaman internet hizmeti aldığın yeri arayıp arıza olduğunu dile getirip, uzaktan ayar çekecekler. belki düzelir.


  • false pretension  (06.01.22 19:02:35) 
@false pretension, wifi bağlantısı kopuyor.


  • plutongezegendegilmi  (06.01.22 19:09:20) 
bence de once so'yu ara once. elinde wifi modem varsa aslinda so modemine kabloyla baglayip wifi verebilirsen denemek icin guzel olur. hatta kabloyla baglayip bir test yapabilirsen cok daha guzel olur hocam. bu isp'lerin verdigi modemlerin hepsinde wifi sorunlu oluyor nedense.


  • nibba  (07.01.22 00:17:59) 
Modem bozuktur ya da isininca da sapitiyor. Baska modemle dene duzeldigini goreceksin.

Yeminle su ulkede duzgun modeme denk gelmis degilim.
600 liralik alet aliyorsun 2 ay gidiyor.
  • divit  (07.01.22 00:48:08) 
kanalı değiştir modem arayüzünden, bu tarz kopmalar isp kaynaklı değilse -ki fiberde olma olasılığı daha düşük- kanal ayarı ile düzeliyor.


  • Bruce  (07.01.22 01:04:12) 
Macbook'un bluetooth bağlantısını kapatıp bir süre kullanmayı dener misin? Bende 12 inç macbook var, 2.4 ghz wlan'larda bluetooth ile interference yaşamak gibi yaygın bir problemi var, 2.4 ile bluetooth'u beraber kullanamıyorum kesinlikle. O tarz bir şey olabilir.


  • roket adam  (07.01.22 18:24:26) 
[]

Gece çok hoşuma giden fikrin gündüz hoşuma gitmemesi

Böyle bi pattern keşfettim. Random olan bir şey değil, sürekli oluyor o yüzden ekstra ilginç geldi.

Gece (özellikle yattıktan sonra mesela) aklıma bir sürü fikir geliyor, şunu şöyle yapayım bunu böyle yapayım falan diye gaza geliyorum. Gidip notlar alıyorum şu bu baya motiveyim.

Gündüz uyanınca fikir aklıma geliyor, yok yea boşver diyorum. Notları falan siliyorum, fikir hoşuma gitmiyor.

Gün içinde aklıma hiç fikir gelmiyor zaten, o yüzden o esnada noluyor bilmiyorum. Bahsettiğim gece 10'dan sonrası ile gündüz 10'dan öncesi arası.

Benzer şeyler yaşıyor musunuz? Sebebi ne olabilir, hormonlar falan mı?

 
Ona istinaden bi laf var ya zaten. Tam çıkaramadım ama kararlarınızı gece değil sabah verin minvalinde :)

Bana da oluyor. Gece uykuya dalmadan müthiş kararlar verip uyanınca sktret diyorum :/
  • invictae  (04.01.22 21:11:49) 
Gece insanin zihni cok daha farkli calisiyor evet. O yuzden sabah saçma geliyordur. Gunduz başka gece başka kisi oluyor insan. Bana da oluyor oyle şeyler.


  • stavro  (04.01.22 21:30:14) 
gece rahatlamis oluyorsun. sikintilarindan uzaksin gunduze gore. o yuzden daha rahat kararlar aliniyor, her sey cok mantikli geliyor.
hormonlarla da ilgisi olabilir dolayisiyla.
ayni seyi ben de yasiyorum ben boyle yorumluyorum.

hatta artik pesinen modum dusuyor. nasil olsa sabah farkli dusuneceksin falan diyorum icimden
  • Kittie  (04.01.22 22:05:18) 
Benim gece hoşuma giden fikirler gündüz de hoşuma gidiyor genelde.


  • dissendium  (04.01.22 22:37:32) 
[]

Herkesin pazarlık yapması, üç kuruşun peşine düşmesi canımı sıkıyor

Bir süredir freelance iş yapıyorum. Proje bazlı değil saatlik fiyat veriyorum. Ayıptır söylemesi müşterilerimin de hepsi çok memnun, elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

Ama istisnasız HERKES pazarlık yapmaya çalışıyor. Adama 50$ diyorum, 40$ olmaz mı diyor. Bugün, daha önceden de yıllarca beraber çalıştığımız adama, çok fazla da parası yok, bir de o kadar tanışıyoruz, hukukumuz vardır diye 35$ dedim, 30 olmaz mı dedi. Yani durumu 5$'a ihtiyaç duyacak kadar kötü değil, jest olsun diye 50 dememiştim halbuki.

Yani bunun çok basit bir çözümü var, 50 istiyorsam 60 derim, pazarlıkla 50'ye ineriz ben yine istediğimi alırım. Ama bu yaklaşım bana "çakallık" gibi geliyor, içim rahat etmiyor. Ben hesabımı kitabımı yapıp sana bi rakam söylemişim, niye beni çakal varsayıp direkt pazarlığa girişiyorlar anlamıyorum ve bu durum çok canımı sıkıyor.

Bi de bu durum evrensel. Yani Amerikalı da aynısını yapıyor, Arap'ı da Avrupalısı da Türk'ü de. Adama diyorum ki ben şuraya 5 saat daha ayırayım, daha güzel olsun diyorum. Hemen "bu 5 saatlik harcama bana kaç müşteri daha getirecek" hesabı yapıyor. Bilmiyorum abi, ben sadece daha güzel olsun istiyorum, o yüzden yapayım dedim. "Daha çok para alayım" derdinde değilim, öyle olsam baştan pazarlığı ona göre yapardım, ama bi iş sırf güzel olsun diye milyon dolarlık projede 200-300$ para harcamaktan kaçmak bana aşırı çiğ bir hareket gibi geliyor.

İçimi döktüm, sorularım şunlar:

1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?
2- Boşuna mı dert ediyorum bunları? Nasıl çözeriz?
3- Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?

 
Yakın bir arkadaşım sizinle aynı durumda. Her iş yaparken pazarlık yapmaktan, mücadele etmekten yorulmuş bir halde. Özellikle ekonomi bozuldukça artıyor tabi. Kişinin işi öğrenene kadar verdiği emek iş için harcayacağı mesai göz önüne alınmadan gelen teklifler artık küfür gibi gelmeye başladı. Değersiz hissediyor bu yüzden de ruh sağlığı için yüz binlerce kişi gibi yurtdışına gitmeye yol bakıyor.


  • Ufuk  (22.12.21 23:49:44) 
freelance sitelerinden komisyon ödeyerek de olsa iş alın. hiç muhatap olmadan saatlik ücret şu kadar gibi belirtin


  • OrangeYellow  (22.12.21 23:52:12) 
Piyasının zaten ortalama olarak biraz altında ya da ederi kadar teklif verdiysen sorun etme.
Tok satıcı ol bu durumda.

  • Erva  (22.12.21 23:57:30) 
satış işinde her bölgenin, her sektörün, her segmentin her müşteri kitlesinin iş yapış şekli farklıdır. ufak müşteri "50 dolar olmasın da 40 olsun" diye pazarlık yapar, 10 binlerce çalışanı olan enterprise müşteri "liste fiyatından %95 indirim ver" diye darlar. bu kültürel kodları bilip oyunu ona göre kurman ve karını maksimize etmen lazım, satış budur zaten. burada etik olmayan hiç bir şey yok. sen yukarıdan fiyat vermeye devam et. çer çöp ölücü müşteri fiyat yüksek diye uzak durur, o parayı verecek adama da indirim verirsin, olur biter. eğer standart olarak piyasa ortalamasında ya da piyasa altında iş veriyorsan satıcı algın da buna göre oluşacaktır ve dolayısıyla bu ölücülerle daha fazla uğraşman gerekecektir.


  • roket adam  (23.12.21 00:00:32 ~ 00:01:05) 
Arkadaşlar, teşekkür ederim ama derdim yalnızca para değil. Yani ben de isterim çok param olsun zengin olayım falan, ama o ayrı konu.

Adamın ne fiyat verirsem vereyim, zaten fazla para isteyip de onu kazıklamaya çalışıyormuşum gibi düşünmesine alınıyorum ben. Bu değilse de, "ne koparsam kâr" diye düşünüyor olması can sıkıcı geliyor. Zaten o yüzden duyuruyu gönül işlerine açtım.

Bir de bu işlerin "iş hayatı böyle" olarak ayrıca ele alınabileceğini de düşünmüyorum. O yüzden pazarlık skill'lerimi geliştirip, fazla parayı alıp çıkmayı tercih etmek istemiyorum.

Çünkü bence verdiğimiz her karar karakterimizi şekillendiriyor. Yani ben de iş hayatında çakallık yapıp 3-5 fazla kazanabilirim, ama bu benim karakterimi yontar, o da iş-dışı hayatıma da etki eder, ondan sonra da hem kendim hem de çevrem için daha tatsız bir insan olurum diye düşünüyorum. Bu yüzden böyle insanlarla iş yapmak da canımı sıkıyor.
  • plutongezegendegilmi  (23.12.21 00:03:11 ~ 00:07:11) 
Valla hocam teklifi verirken nasil konustugunu tam bilmiyorum ancak ben freelance calisirken eger indirim yaptiysam fix lafim 'normalde X lira ancak senin icin Y olur'(X>Y) seklindeydi. Diger turlusu dedigin gibi oluyordu cunku verdigim teklifin aslinda indirimli teklif oldugunu bilmiyorlardi. Dolayisiyla teklifinin indirimli teklif oldugunu muhakkak belirt bence, bu sayede oyle pazarlik yapmak zorunda gibi hissetmezler.


  • j r r tolkien hayrani  (23.12.21 00:03:51) 
Yıllar önce üniversite öğrencisiyken özel matematik dersi veriyordum. Onda bile pazarlık yapan oluyordu. Pazarlığın mantığını anca kendiniz pazarlık yapma ihtiyacı ya da isteği duyduğunuzda tam olarak anlayabilirsiniz. Diyelim ev kiralayacaksınız. Kiraya 2100 demişler. Yani oradaki 100'ün indirim payı olduğu çok belli. 100 lira gitmesin diye siz de pazarlık yapmaya çalışabilirsiniz.

Hatta bazen siz demeden 100 lira indirim yapabilirler. Amaç size kabul ettirmek. Siz de onlar demeden normalde 60 ama size 50 derseniz inanılmaz bir ikna atmosferi oluşturabilirsiniz. Bu sefer karşıdaki 10 dolar indirdi, hemen kabul edeyim diyebilir.
  • dissendium  (23.12.21 00:03:53) 
@dissendium, hocam işte dediğim tam olarak da bu. Yani eve 2000 istiyorsan 2000 de, ben de bana uyuyorsa "tamam" diyim veriyim o parayı. 2100 dediğinde de pazarlıkla 2000 oluyor, aynı sonuca varıyorsak o aradaki eforu niye sarfediyoruz, çok saçma değil mi?


  • plutongezegendegilmi  (23.12.21 00:11:29) 
sen bunu yapmak istemiyorsun, bunu anlıyorum. teknik işler yapan insanlar bu oyundan hoşlanmaz zaten genel olarak, daha düz ve öngörülebilir bir fiyat tablosu olsun gelen gelsin gelmeyen gelmesin istiyorsun haklı olarak. ama paranın yansıdığı hiç bir yerde öyle olmuyor maalesef, özellikle hizmet pazarlarken mutlaka bir satış stratejisi olmak zorunda.

freelance çalışan olarak bunu yapmak zorundasın çünkü işi yapan da sensin, satan da sensin. o zaman bunu çakallık, etik-dışı vs olarak görmekten ziyade bir strateji, bir oyun, işin gereği olarak görecek şekilde mindset'ini değiştirmen gerekiyor. yanlış bir strateji izlersen de ucuzcu müşterilere ucuza iş yapıp işinden nefret etme riskin yüksek. ama yok ben bununla uğraşmak istemiyorum abi dersen (bu da gayet normal haklı bir tercihtir yani), o zaman satışla hiç uğraşmayacağın bir işte, mesela direkt bir şirket bünyesinde çalışman daha mantıklı. bırakırsın başkaları bunlarla uğraşır, sen de işini yapar geçersin.

dediğim gibi dünyanın her yerinde, her müşteri segmentinde farklı bir practice var bu konuda. ama bir kural mutlaka var ve her projede, her işte bu tiyatro oynanıyor. alanında apple gibi bir şey değilsen de öyle "benim fiyatım bu kardeş" deme şansın olmuyor maalesef.
  • roket adam  (23.12.21 00:15:04 ~ 00:16:10) 
bunu kişisel almamak lazım öncelikle. zaten tanıdığınız olsun, tanımadığınız olsun, farklı ülkelerden insanların aynı talepte olması olsun bu durumu da kanıtlar nitelikte bir şey.

george carlin'in bir gösterisinde söylediği bir şey vardı "iş dünyasındaki herkesin işi gücü karşıdakine nasıl daha çok geçiririmdir." gibi bir şey söylüyordu. piyasanın düsturu bu. üreten yüksek fiyat veriyor ki bir umut pazarlık yapılmazsa veya çok zorlanmazsa aradaki farktan kazandığını kâr sayıyor. tüketen de yıllar içinde pazarlık yaparak fiyatın iyi kötü %10-15 düştüğünü deneyimlemiş hep, ilk teklif edilen fiyatın her zaman şişirilmiş olduğunu düşünüyor bu yüzden. e bir de ölücülük diye bir şey var, satıcının zor durumda olmasını umarak belirtilen fiyatın yarısını teklif ederler "ya tutarsa" diye.

yıllardır beraber çalıştığınız insan bile hala indirim kovalıyorsa demek ki bu zaman içinde geliştirilebilen bir anlaşma da değil, ki benim deneyimim de o yönde. o yüzden her zaman pazarlık paylı fiyat vereceksiniz. hem sizin cebiniz yanmayacak hem de alıcı da "oh be fiyatı kırdım biraz" diye iyi hissedecek.
  • yviene  (23.12.21 00:22:45 ~ 00:24:02) 
@plutongezegendegilmi, abi sen tamam diyorsun da başkası tamam demiyor. Evi kiralayacak kişi nasıl bir insanla karşılaşacağını bilmediği için pazarlık payı bırakıyor. 2000 desen adam 1900 olmaz mı der. Bir de indirim yaptırmış olmanın getirdiği bir tatmin duygusu var. İnsan garip bir canlı. 2 liralık şeyi 1 liraya alınca deli gibi sevinebiliyor. Bir de bu işlerde süreklilik önemli. İndirim olunca müşteriyi bağlıyorsun. Gerçek bir indirim olmasa da insan böyle küçük oyunlarla kandırılabiliyor.


  • dissendium  (23.12.21 00:33:25) 
Valla kurumsal etiket fiyatın olmadığına göre bundan kaçarın pek yok gibi. Sektörünüzde dünya çapında böyle bir anlayış oluşmuş sanırım tüm dünya vatandaşları yaptığına göre. Ben turizm sektöründeyim, bir iki futbol kulübü pazarlığın anasını ağlatıyor resmen, onun dışında pazarlık yapan kimse olmuyor. Futbol kulüplerine de artık ayar olduğum için 50% fazla fiyat çekiyorum. Hiç uğraşmak istemiyorsam cümleyi 'verebilecegim en düşük fiyat x$' gibi kurarım yine de pazarlık yapıyorsa malesef olmaz deyip geçiştiririm.


  • uvbray  (23.12.21 00:35:41) 
@roket adam, normal çalışan olarak da durum farklı değil ki. Adam iş ilanını açmış, kaç para istersin diyor, 1000 diyorum mesela, 900 olmaz mı diyor. 900 olacak olsa niye 1000 diyeyim?

Yani şöyle pazarlık olsa anlarım, ya bütçemiz 900, ama sana da 1000 lazımmış, o zaman 900 verelim ama 2 hafta da fazladan izin hakkı verelim, ortada anlaşalım. Bu mesela bence mantıklı bi pazarlık, ama durduk yere "hadi bana indirim yap" işini anlamıyorum cidden. Niye yapayım? Kaldı ki baştan adama sempati duyup indirim yapsam bile adam bu sefer daha da fazlasını istiyor. Ayıp yav. Sanki baştan hakkımdan fazlasını istemişim muamelesi gibi.

Asperger değilim bildiğim kadarıyla, konsepti de anlamadığımdan ya da beceremediğimden değil. Hiç hoşlanmıyorum sadece. Dilencilik gibi geliyor. Tüm dünya buna nasıl okey olmuş, o da çok acayip.

Rant yapıyorum bu arada, yani cevaplar için teşekkürler. Sinirim bozuldu süreç esnasında, burada biraz ağlayıp rahatlamaya çalışıyorum :D
  • plutongezegendegilmi  (23.12.21 00:48:16 ~ 00:49:39) 
freelance adam alanlar zaten cakalin onde gideni oluyor.
Sen bedava yaparim desen ona da itiraz etmez, bana hala 40 dolar odeyecek ucus okulu sahibi amerikali var.

Bu adamlar zaten duzgun olsa gidip bir sirketle anlasiyor 200bin dolar veriyor. Dusunmuyor bile.
Ama nerede sinegin yagini cikarmanin pesinde adam var hepsi freelance sitesinde takiliyor.

Tabi bir de is yapanlarin sirf isi kapmak icin 3 kurusa is almasi var. Bunlarin yuzunden alisiyorlar.

Benim de cidden ustteki gibi belese is yaptigim oldu.
Cok les ortamlar ya, dayanan adama helal olsun.
  • divit  (23.12.21 00:56:30) 
Freelance iş özelinde demiyorum ama pazarlık konusu hayatın her yerinde var. Şirketler arası dev satın alma sözleşmelerinde bile pazarlık olur. Tabii yaklaşım birebir konuşma gibi "şu fiyata olmaz mı?" şeklinde değil. Bunun yerine satıcıya 'hedef fiyat' gönderilir veya direkt teklifini 'revize etmesi' talep edilir. Hatta satın almacının, teklif vereni arayıp hiç olmadığı halde "elimde şöyle bir teklif var ama işi size vermek istiyoruz, bunun altına inemez misiniz?" diye sorduğu pazarlık şekli bile var.

Uzun lafın kısası bunu dert edinmemeye çalışmak lazım. Özellikle alınacak hiçbir şey yok. Pazarlık payı koymayı diğer insanlar çakallık olarak değil de hak olarak gördükleri için pazarlık yapmakta da bir beis görmüyorlar.

Ben pazarlık yapabilen biri değilim ama örneğin araba falan alıyorken mutlaka yaparım. Çünkü ikinci el otomobil piyasasında pazarlık payı koymamak anormal hale gelmiş. Sıfır araç alımında bile 10 farklı bayiden 10 farklı fiyat alabiliyorsun. Böyle bir ortamda insanların fiyatta indirim istemesi gayet normal.
  • himmet dayi  (23.12.21 08:57:32) 
1- Evet. Pazarlik artik her sektorde, her toplumda var. Insanlar zenginlestikce cimrilesiyor. Benim tanidigim cimri adamlarin ezici cogunlugu cimri ama alakasiz konularda. Gider $5000 bir sise sarap alir ama pizza getiren cocuga 1 dolar bahsis verirken eli titrer.
2- Evet, cozumu yuksekten baslayip dusunce istedigim rakama gelmek, culsuz adamla is yapmamak, mumkun olduguna kendini ucuzdan satmamaya calismak. Sen indikce degerin azaliyor.
3- Bedeva isi ben cok sevdigim, dost bildigim arkadaslara ve yakin akrabalarima yaparim. Onun disinda para mevzusunu cozduysen zevkine saga sola kiyak yapilabilir.
  • cooperr  (23.12.21 09:20:12) 
1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?
evet, herkes pazarlık derdinde, çünkü kazıklayanlar çok. o kadar kazıkçı arasından hangisi hakkaniyetli fiyat hangisi değil tüketicinin anlayacağı bi şey değil bu. böyle düşünerek yola çıkarsa kazıklanır. müşteri ne bilsin sizin fiyat şişirip şişirmediğinizi, herkes şişirdiği için her satıcıya yaklaştıkları gibi yaklaşıyorlar. çok normal. en güzeli bu mu, hayır. ama olay bu.
2- Boşuna mı dert ediyorum bunları? Nasıl çözeriz?
boşuna dert ediyorsunuz. çözümler: 1. satış kısmını başkalarının yüklendiği bir iş modeline geçersiniz (ya partner bulursunuz ya da başkasının yanında çalışırsınız). 2. yüksek fiyat çekersiniz, indirimle normale düşer. 3. bende fiyat bu kardeşim deyip kapıyı gösterirsiniz.
3- Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?
bunu anlamadım. siz sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden mi iş yapıyorsunuz? öyle iş mi yapmak istiyorsunuz? bunun pazarlıkla alakası ne?

edi: üç kuruşun derdine bi müşteri düşüyormuş gibi sormuşsunuz ama madem üç kuruş siz de derdine düşmeyebilirsiniz.
  • erenderk  (23.12.21 09:48:19 ~ 09:55:06) 
1- Hocam sadece senin mevzunda da değil, genel olarak insanlar pazarlık seviyor ve ilk fiyattan almayı istemiyor. Sırf bu yüzden fiyat çalışırken hep üstünü söylüyorum şurdan bırakırım gibi düşünüyorum. Şöyle diyim koca firmalarda bile durum bu.

2- Dert etme çünkü insanları değiştiremezsin. En güzeli yüksek fiyat çak pazarlık yapıp mutlu olsunlar. Çakallık değil bu, olması gereken oldu artık.

3- Yapılabilir ama iş ayrı dostluk ayrı
  • lcha  (23.12.21 09:55:52) 
"fazla para isteyip de onu kazıklamaya çalışıyormuşum gibi düşünmesine alınıyorum ben. Bu değilse de, "ne koparsam kâr"

çoğu kimse böyle düşünmüyor, siz onların böyle düşündüklerini iddia ediyorsunuz, kim size gelip sen beni kazıklamaya çalışıyorsun dedi? öyle demiş olsalardı X işi Y fiyatına yapıyorum bunu dediler haklılar mı yoksa kendimi çok mu abartıyorum diye sorardınız.

" Yani eve 2000 istiyorsan 2000 de, ben de bana uyuyorsa "tamam" diyim veriyim o parayı. 2100 dediğinde de pazarlıkla 2000 oluyor, aynı sonuca varıyorsak o aradaki eforu niye sarfediyoruz, çok saçma değil mi?"

değil, insanlar küçük mutlulukların peşinde koşmayı büyük mutluluklara tercih ederler. oradaki 100 lira indirim yada pazarlık payı karşı tarafın psikolojisini rahatlatmak için. insanlar kar etmeyi severler. sevdikleri şeyi onlara vermenin ne kötü yanı var?

"Adam iş ilanını açmış, kaç para istersin diyor, 1000 diyorum mesela, 900 olmaz mı diyor. 900 olacak olsa niye 1000 diyeyim?"

yine yukarıdaki şey, adamın bütçesi 900 lira için değil zaten, maliyeti düşürmek için yaptığı bişi, bu şekilde kar maksimazsonuna gitmeye çalışıyor ancak bunlar böyle defter kitap üzerinde düşünülerek yapılan şeyler değil, icgüdüsel şeyler.


"1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?"
bende çok hoşlanmam bu işlerden, bir gün biri bana pazarlık sünnettir demişti orada anlamıştım konu aslında pazarlığın alıcı için biraz keyif verici olması durumu var.

2 - bence boşuna dert ediyorsun, kimse senin kazıkçı olduğunu düşünmüyor onlardan fazla para almak istediğini düşünmüyor/hissetmiyor sadece maliyetini düşürmeye çalışıyor, milyonluk projelerdede böyle çünkü milyonlıuk projede tek çalışan sen değilsin herkesten 100 dolar kar etse belki 100 bin dolar kar edecek. onu da reklam bütçesine katacak vs. vs. elindeki kaynakları mümkün olduğunca efektif kullanma peşindeler, dediğim gibi icgüdüsel bir hareket bu. en az eforla max verim elde etmenin modern toplumdaki yeri bu.

3 - yaparsan yapılmış olur, bir yerden birinin başlaması lazım değil mi? ama şunu unutma ki fiyat vermeden yaptığın her şey daha sonra görevin olur ve diğer işlerindede aynı beklentiye girerler ve zorlamaya başlarlar insanlar bunu tecrübe ederek öğrendikleri için yapmamayı tercih ediyorlar.
  • selam  (23.12.21 10:49:04 ~ 10:51:13) 
Bizde de çok var pazarlık yapan. Hatta öylesine var ki senenin başında hazırlanan tarife yıl sonuna kadar her müşteriye özel fiyatlandırma şeklinde bölünmüş hale geliyor. Üstelik fiyatlara benim karar vermediğimi söylememe rağmen yine de benimle pazarlık yapmaya çalışıyorlar hala. İnsanlar hem iş iyi olsun istiyor hem de para harcamak istemiyor. Mesela benim işim hukuki alanda olduğu için yurt dışındaki partnerlerimiz saat ücreti ile çalışıyorlar. Burada müşteriler fiks fiyata sabah akşam soru sormaya, saatlerce telefonda konuşmaya, sonsuz gereksiz toplantıya alışıyorlar. Aynı muameleyi yabancıya yapınca görüyorlar ki adam çatır çatır harcadığı her dakikanın parasını alıyor. Sonra neden bu kadar pahalıya geldi diye soruyorlar. Parayı verince seni satın almış gibi davranıyorlar bazen gerçekten sinir bozucu.

Büdüt: "Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?" demişsiniz bence iş dünyasında bu olmamalı. Bu "biz bir aileyiz" diyen şirketler tadında mesela. Sonuçta ben bir iş yapıyorum sen de bana parasını veriyorsun. Sınırlar olmalı diye düşünüyorum ben. Belki çok duygusuzca yaklaşıyorum ama kesinliği, nerede durduğumu bilmeyi seviyorum.
  • peki madem  (23.12.21 12:16:05 ~ 12:19:54) 
herkesin yaptığı gibi eksradan bir 'pazarlık payı' koyup düşebilirsin. 50 dersin 40'a düşersin kabul ederler. bu arada kendi emeğine istediğin fiyatı biçebilirsin. bunda da yanlış bir şey yok. çakallık değil yani. yani yüksek ücretlere de çalışabilirsin. bu yüzden saatlik ücretini bir tık yükseltebilirsin.


  • tute  (23.12.21 12:23:35) 
1- var, bizzat ben yapıyorum. öncelikle sen değilsindir belki ama ortalık çakal kaynıyor. hakketmeden para kazanmak isteyen, 1 liralık işi 5 liraya pazarlayan insan kaynıyor ortalık. para kolay kazanılmıyor, hele bu devirde işimiz hepten zor. o yüzden paramızı nerden kurtarabilirsek bizim için kar. arada senin gibi düşünen insanlar da oluyor işte.

2- biraz öyle, çözümü yok.

3- çok insanla çalıştım, çok insana iş yaptırdımm ama maddi karşılığında yapması gerekeni bile yapmayan o kadar insan var ki, dediğin biraz ütopik.
  • not sure if serious  (23.12.21 12:48:32) 
Arkadaşım vallahi yanlış anlama deeiğim; her Allah' ın günü nasıl pazarlıklar içinde bulunduğuma çok değil bi' kaç defa şahit olsan koşa koşa eve gider, yorganın altına girip titrersin.
21 senedir tam zamanlı olarak iş hayatının içindeyim - ki sektör pazarlığın en tepesindeki sektör desem yeridir heralde - yurtiçi olsun yurtdışı olsun ürünümü dediğim ilk fiyattan sattığım müşteri ya 1 ya 2dir inan.

  • kumandanim  (23.12.21 13:16:08) 
1234  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.